Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Mersin'de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili, "Bakanken benim de üzerinde çalıştığım hadım etme cezası, bu olayda uygulanmalı" dedi.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ölümü nedeniyle tüm ülkevatandaşları gibi kendisinin de derin bir üzüntü yaşadığını söyledi.
Yaşanan vahşetin unutulamayacağını ifade eden Şahin, " Genç kızımızın masum yüzü, insafsız, vicdansız katillerin elinde son nefesini verdi. Yaşananlar tam anlamıyla insanlık suçudur. Toplum vicdanı bir şekilde rahatlatılmalı. Katiller hak ettikleri cezayı almalı" diye konuştu.
Belediye başkanlığından önce Türkiye 'nin kurucu Aile ve SosyalPolitikalar Bakanlığı görevini yürüttüğünü söyleyen Şahin, şöyle konuştu:
"Bakanlık dönemimizde cinsel istismar olaylarıyla ilgili bir dizi çalışma hayata getirmiştik. İstismarla ilgili her türlü olayı önlemeye yönelik yeni bir yasal altyapının çalışmasına başlamıştık. Bu çalışmalar kapsamında hadım konusu da gündeme gelmişti. Hatta o zamanlar bazı kesimler, açıklamalarımıza ve çalışmalarımıza 'Hangi çağda yaşıyoruz' diye tepki göstermişti.
Türkiye'yi yasa boğan Özgecan Aslan olayı da bu çalışmanın gerekliliğini bir kez daha gösterdi. Bakanlık dönemimde hazırlık aşamalarında benim de çalıştığım hadım etme cezası bu olayda uygulanmalı. Çünkü halkın vicdanını rahatlatacak, suça meyilli olacak kişileri caydırıcı bir çalışmanın hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum."
15 Şubat 2015 Pazar
Diyanet başkanından Özgecan açıklaması
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Özgecan'ın vahşetle öldürülmesiyle ilgili tweetler attı.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Mersin'de öldürülen Özgecan Aslan'la ilgili Diyanet İşleri BaşkanıMehmet Görmez'i eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazısında "Bu konuda verilecek bir fetvan yok mu" diye Görmez'e yüklenen Ahmet Hakan'a ders niteliği taşıyan açıklama twitter üzerinden yapıldı.
MELEKLER ALEMİ DE AĞLADI
Görmez, Mersin'de Özgecan'ın katledilmesiyle ilgili, "Bu insanlığını kaybetmiş habis ruhların nasıl bu kadar pervasız olabildiklerinin müzakere edilmesi gerektiği açıktır" ifadelerini kullandı. Görmez, melekler aleminin de bu acıya ağladığını söyledi.
İşte Mehmet Görmez'in o açıklamaları:
Masum ve pak kardeşimiz Özgecan'ın zalim ve gaddar bir kültür tarafından acımasızca yok edilmesi karşısında sadece biz kardeşlerinin değil melekler aleminin de bu acıya ağladığını düşünüyorum.
İNSANLIĞINI KAYBETMİŞ HABİS RUHLAR
Bu insanlığını kaybetmiş habis ruhların nasıl bu kadar pervasız olabildiklerinin hemen her düzlemde müzakere edilmesi gerektiği açıktır.
İNSAN YETİŞDİRME DÜZENİMİZİ GÖZDEN GEÇİRELİM
Artık devlet ve toplum olarak nerede nasıl hata yapıldığının ve insan yetiştirme düzenimizin sıkı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
Özgecan kardeşimize Cenabı Allah’tan rahmet, kederli ve acılı ailesine sabır ve başsağlığı dilerken bu meş'um kültürün tehditleri altında yaşayan hiçbir kadın kardeşimizi yalnız bırakmayacağımızı buradan duyurmak isterim
AHMET HAKAN NE DEMİŞTİ?
Kaynak: Ensonhaber
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Mersin'de öldürülen Özgecan Aslan'la ilgili Diyanet İşleri BaşkanıMehmet Görmez'i eleştiren bir yazı kaleme aldı. Yazısında "Bu konuda verilecek bir fetvan yok mu" diye Görmez'e yüklenen Ahmet Hakan'a ders niteliği taşıyan açıklama twitter üzerinden yapıldı.
MELEKLER ALEMİ DE AĞLADI
Görmez, Mersin'de Özgecan'ın katledilmesiyle ilgili, "Bu insanlığını kaybetmiş habis ruhların nasıl bu kadar pervasız olabildiklerinin müzakere edilmesi gerektiği açıktır" ifadelerini kullandı. Görmez, melekler aleminin de bu acıya ağladığını söyledi.
İşte Mehmet Görmez'in o açıklamaları:
Masum ve pak kardeşimiz Özgecan'ın zalim ve gaddar bir kültür tarafından acımasızca yok edilmesi karşısında sadece biz kardeşlerinin değil melekler aleminin de bu acıya ağladığını düşünüyorum.
İNSANLIĞINI KAYBETMİŞ HABİS RUHLAR
Bu insanlığını kaybetmiş habis ruhların nasıl bu kadar pervasız olabildiklerinin hemen her düzlemde müzakere edilmesi gerektiği açıktır.
İNSAN YETİŞDİRME DÜZENİMİZİ GÖZDEN GEÇİRELİM
Artık devlet ve toplum olarak nerede nasıl hata yapıldığının ve insan yetiştirme düzenimizin sıkı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ
Özgecan kardeşimize Cenabı Allah’tan rahmet, kederli ve acılı ailesine sabır ve başsağlığı dilerken bu meş'um kültürün tehditleri altında yaşayan hiçbir kadın kardeşimizi yalnız bırakmayacağımızı buradan duyurmak isterim
AHMET HAKAN NE DEMİŞTİ?
Kaynak: Ensonhaber
#ÖzgecanAslan ve #sendeanlat Twitter'ı salladı
Üniversiteli Özgecan Aslan’ın hunharca katledilişinin ardından sosyal medya ayağa kalktı. #Özgecan Aslan hashtagi Twitter'da Dünya TT listesinde 1.sıraya çıktı ve hakkında 2 milyondan fazla tweet atıldı. Birçok kadın da başından geçen taciz hikayelerini ‘Sen de anlat‘ diyerek paylaşmaya başladı.
Twitter’da #sendeanlat etiketi başlatan kadınlar, erkeklerden gördüğü şiddeti, cinsel şiddeti ve tacizleri anlatıyor. Kadınların başlattığı #sendeanlat dünyada en çok konuşulan konularda ilk sıraya yükseldi.
Kadınlar başka Özgecan’ların da öldürülmemesi için başlarından geçenleri cesur bir şekilde anlatmaları gerektiğini vurguladı.
#sendeanlat etiketiyle yazılanlardan bazıları şöyle:
Taksiden-arabadan-otobüsten önce çantandan anahtarı çıkarıp inmek, karanlık sokağı koşar adam arşınlamak #sendeanlat
babanla maça gidersin, o maçtan çok sana bakar, sonra başka bir adama tokadı basıp 'senin ağzına sıçarım' der, sonra anlarsın #sendeanlat
başörtülü bi kadını sözle taciz eden adama "naapıyosun" diye çıkıştım, "onların da kendini güzel hissetmeye ihtiyacı var" dedi #sendeanlat
Arkamdan yaklaşıp laf atan adam, onunla yüzleştiğimde "Ben deliyim abla" demişti. Yemedim.
İlkokul 5. sınıfta, sınıf arkadaşım tarafından takip edilip apartmanımda sıkıştırıldım. 10 yaşında çakı taşıyordu
Sen is yemegi zanneder, isini iyi yaptigin icin sevinerek gidersin. Oysa karsindakinin derdi "seni en yakin otele atmaktir!
dövülerek araca bindirilen kadın için polise ifade verdiğimde alınan telefon numarama "modelmişsiniz ile başlayan taciz msjları
5 Yıl önce staj yaptığım yerde müdür göğüslerimi ellemişti. Şikayet etmeme rağmen benim hakkım da tutanak tutuldu
Eve sipariş geldiğinde yalnızsanız, kapıdaki kurye yalnız olduğunuzu anlamasın diye sanki bir erkek varmış gibi içeri seslenmek
Yalniz yasayan kadina "Bir ihtiyacin olursa gece gunduz buradayiz abla!" Diyen bakkalin gozundeki o tiksindirici bakis
mide bulantısı kusma şikayetiyle gittiğim hastanede doktor ve hemşireler gizlice hamile misin diye sormuşlardı yaşım 15ti #sendeanlat
#sendeanlat Staj yaptığım okulun önünde "durağa kadar arabayla bırakayım mı hoca hanım"deyip sonra yoldan sapıp üzerime kapı kilitleyen amca
Hiçbir tacize uğramadım diyebilen bir kadın var mı? Bence yoktur...#sendeanlat
Ne acayip ki şu yaşımda #sendeanlat tagine yazarkan hala ben suçluymuşum gibi utanıyorum, midem ağrıyor. Anlatsak ve keşke değişse dünya
Bu kadar utanıyor ve asabınız bozuluyorsa okurken, siz de kadınlarla birlikte sokağa çıkın, isyan edin, sesinizi çıkarın. #sendeanlat
yazin cok sicak havalarda arkadaslarimla sort giydigimde,imansiz diye laflara maruz kalmak #sendeanlat
bi kız arkadaşımla kalmaya gittiğim ev sahibinin arkadaşı,herkes uyuduktan sonra yanıma gelip birlikte olmaya çalıştı #sendeanlat
Metroya, otobüse biner binmez refleks olarak kapı yakını köşelere gidiyorum. Babam yaşında adamlar taciz etmesin diye. #sendeanlat
Yıllarönce biri bizim evin camına yapışmış iceriyi izliyordu,camı açıp ne var dedigimde elini kemerine götürdü.Bagırıncada kaçtı #sendeanlat
17 yaşımdayken lisede derslerimize girilen yaslı matematik hocası tarafından zorla opulmustum adam 59 yaşındaydı #sendeanlat
pavyonda çalışan kadın tecavüze uğradığında "iffetli kadına tecavüzle iffetsiz kadına tecavüz bir değildir" diyen mahkemeler #sendeanlat
tecavüzden kaçmak için apartmanın 8. katından atlayan kadın için mahkemenin rızası var demesi #sendeanlat
Kız arkadaşınız ya da karınızla "evlilik cüzdanı" göstermeden otelde kalacağınız zaman "Güvenliğinizi garanti edemem" denilmesi #sendeanlat
Bi herif evime girmeye çalıştı, darp edildim kimse yardıma gelmedi. Alt kattaki teyze sonra gelip alışçan kızım bunlara dedi #sendeanlat
#sendeanlat Muhtemelen giydiğim beyaz çocuk atleti onu tahrik etmişti, ben suçluydum.
Annem tam 20 yıl,ben 12 yıl babamdan dayak şiddeti gördük. Kapalı alanlarda da merhamet,delikanlılık ve vicdan taşıyın #sendeanlat
Twitter’da #sendeanlat etiketi başlatan kadınlar, erkeklerden gördüğü şiddeti, cinsel şiddeti ve tacizleri anlatıyor. Kadınların başlattığı #sendeanlat dünyada en çok konuşulan konularda ilk sıraya yükseldi.
Kadınlar başka Özgecan’ların da öldürülmemesi için başlarından geçenleri cesur bir şekilde anlatmaları gerektiğini vurguladı.
#sendeanlat etiketiyle yazılanlardan bazıları şöyle:
Taksiden-arabadan-otobüsten önce çantandan anahtarı çıkarıp inmek, karanlık sokağı koşar adam arşınlamak #sendeanlat
babanla maça gidersin, o maçtan çok sana bakar, sonra başka bir adama tokadı basıp 'senin ağzına sıçarım' der, sonra anlarsın #sendeanlat
başörtülü bi kadını sözle taciz eden adama "naapıyosun" diye çıkıştım, "onların da kendini güzel hissetmeye ihtiyacı var" dedi #sendeanlat
Arkamdan yaklaşıp laf atan adam, onunla yüzleştiğimde "Ben deliyim abla" demişti. Yemedim.
İlkokul 5. sınıfta, sınıf arkadaşım tarafından takip edilip apartmanımda sıkıştırıldım. 10 yaşında çakı taşıyordu
Sen is yemegi zanneder, isini iyi yaptigin icin sevinerek gidersin. Oysa karsindakinin derdi "seni en yakin otele atmaktir!
dövülerek araca bindirilen kadın için polise ifade verdiğimde alınan telefon numarama "modelmişsiniz ile başlayan taciz msjları
5 Yıl önce staj yaptığım yerde müdür göğüslerimi ellemişti. Şikayet etmeme rağmen benim hakkım da tutanak tutuldu
Eve sipariş geldiğinde yalnızsanız, kapıdaki kurye yalnız olduğunuzu anlamasın diye sanki bir erkek varmış gibi içeri seslenmek
Yalniz yasayan kadina "Bir ihtiyacin olursa gece gunduz buradayiz abla!" Diyen bakkalin gozundeki o tiksindirici bakis
mide bulantısı kusma şikayetiyle gittiğim hastanede doktor ve hemşireler gizlice hamile misin diye sormuşlardı yaşım 15ti #sendeanlat
#sendeanlat Staj yaptığım okulun önünde "durağa kadar arabayla bırakayım mı hoca hanım"deyip sonra yoldan sapıp üzerime kapı kilitleyen amca
Hiçbir tacize uğramadım diyebilen bir kadın var mı? Bence yoktur...#sendeanlat
Ne acayip ki şu yaşımda #sendeanlat tagine yazarkan hala ben suçluymuşum gibi utanıyorum, midem ağrıyor. Anlatsak ve keşke değişse dünya
Bu kadar utanıyor ve asabınız bozuluyorsa okurken, siz de kadınlarla birlikte sokağa çıkın, isyan edin, sesinizi çıkarın. #sendeanlat
yazin cok sicak havalarda arkadaslarimla sort giydigimde,imansiz diye laflara maruz kalmak #sendeanlat
bi kız arkadaşımla kalmaya gittiğim ev sahibinin arkadaşı,herkes uyuduktan sonra yanıma gelip birlikte olmaya çalıştı #sendeanlat
Metroya, otobüse biner binmez refleks olarak kapı yakını köşelere gidiyorum. Babam yaşında adamlar taciz etmesin diye. #sendeanlat
Yıllarönce biri bizim evin camına yapışmış iceriyi izliyordu,camı açıp ne var dedigimde elini kemerine götürdü.Bagırıncada kaçtı #sendeanlat
17 yaşımdayken lisede derslerimize girilen yaslı matematik hocası tarafından zorla opulmustum adam 59 yaşındaydı #sendeanlat
pavyonda çalışan kadın tecavüze uğradığında "iffetli kadına tecavüzle iffetsiz kadına tecavüz bir değildir" diyen mahkemeler #sendeanlat
tecavüzden kaçmak için apartmanın 8. katından atlayan kadın için mahkemenin rızası var demesi #sendeanlat
Kız arkadaşınız ya da karınızla "evlilik cüzdanı" göstermeden otelde kalacağınız zaman "Güvenliğinizi garanti edemem" denilmesi #sendeanlat
Bi herif evime girmeye çalıştı, darp edildim kimse yardıma gelmedi. Alt kattaki teyze sonra gelip alışçan kızım bunlara dedi #sendeanlat
#sendeanlat Muhtemelen giydiğim beyaz çocuk atleti onu tahrik etmişti, ben suçluydum.
Annem tam 20 yıl,ben 12 yıl babamdan dayak şiddeti gördük. Kapalı alanlarda da merhamet,delikanlılık ve vicdan taşıyın #sendeanlat
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızlarından Özgecan'ın ailesine ziyaret
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızları Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak, Tarsus'ta öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Sümeyye Erdoğan: "Bizim asıl amacımız bu canilerin, bu canavarların en ciddi ve etkili şekilde cezalarını almaları. Biz bunun peşinde olacağız" dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızları Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz, Tarsus'ta öldürülen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Adana'ya uçakla gelen, karayoluyla Mersin'e geçen Sümeyye Erdoğan, Esra Albayrak ve KADEM Başkanı Yılmaz, taziye evini ziyaret etti. Anne Songül Aslan'ın elini öperek başsağlığı ve sabır dileyen Erdoğan ve Albayrak, gözü yaşlı annenin acısını paylaştıklarını belirtti. Erdoğan ve Albayrak, "Allah sizi kötü insanlardan korusun" diyen anneyi, ellerini tutarak teskin etmeye çalıştı.
Ziyaretten dolayı teşekkür eden Songül Aslan, şöyle konuştu:
"Melek yüzlü kızım benim, canilerle mücadele etmiş, ne emeklerle büyüttüm ben onları, ne zorluklarla büyüttüm çocuklarımı okusunlar diye. İyi yerlerde, iyi bir yerde meslek sahibi olsunlar diye. Bir cani gelip çocuğuma nasıl kıyıyor. Çocuğuma 'eline, diline sahip ol' derdim. Bu niyetle yetiştirdim onları. Çocuğum namusunu korumak için kendini feda etmiş. Bunların, cezalarını en şiddetle çekilmesini istiyorum. Benim çocuğum bunu hak etmedi. Çocuğumun tek suçu dolmuşa binip evine gelmek. Benim çocuğumu elimden kimse alamaz. Buna akıl sır erdiremiyorum, düşündükçe deli oluyorum. Böyle bir hakları yok."
Annenin konuşması sırasında onu sakinleştirmeye çalışan Esra Albayrak, "Allah sabır versin" dedi. Sümeyye Erdoğan da "Senin her zaman yanında olacağız" ifadesini kulandı.
KADEM Başkanı Yılmaz ise gözyaşları içinde anneye şunları söyledi:
"Songül hanım, hiç merak etmeyin biz, gereken neyse kadınlar olarak canımızla başımızla bu caninin, o vahşinin en ağır şekilde yargılanması, cezasını alması için elimizden geleni yapacağız. Bunu takip edeceğiz. Asla bu işin peşini bırakmayacağız. Ben de bir anneyim. Kadınlar, sivil toplum örgütleri, devlet olarak, toplum olarak, hepimiz üzüntünü kalbimizin en derinlerinde yaşıyoruz. Rabbim sana çok büyük sabır versin ama sen de bırakmayacaksın bu mücadeleyi. Sen de bize bu mücadelede yardım edeceksin. Kızın için yapacaksın bunu."
Daha sonra basına kapalı devam eden ziyarette, taziye evinde Kur'an-ı Kerim okundu. Yaklaşık 1 saat süren ziyaret sonrası Sümeyye Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çok acı bir durumu kelimelerle ifade etmenin zor olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Çok korkunç bir durum. Biz olabildiğince acılarını paylaşmak için buraya geldik. Çok güzel ve asil insanlar. Bizim asıl amacımız bu canilerin, bu canavarların en ciddi ve etkili şekilde cezalarını almaları. Biz bunun peşinde olacağız. Biz KADEM olarak da buradayız aynı zamanda. Dernek olarak da bunun takipçisi olacağız. Elimizden geleni yapacağız." Hürriyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızları Sümeyye Erdoğan ve Esra Albayrak ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sare Aydın Yılmaz, Tarsus'ta öldürülen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Adana'ya uçakla gelen, karayoluyla Mersin'e geçen Sümeyye Erdoğan, Esra Albayrak ve KADEM Başkanı Yılmaz, taziye evini ziyaret etti. Anne Songül Aslan'ın elini öperek başsağlığı ve sabır dileyen Erdoğan ve Albayrak, gözü yaşlı annenin acısını paylaştıklarını belirtti. Erdoğan ve Albayrak, "Allah sizi kötü insanlardan korusun" diyen anneyi, ellerini tutarak teskin etmeye çalıştı.
Ziyaretten dolayı teşekkür eden Songül Aslan, şöyle konuştu:
"Melek yüzlü kızım benim, canilerle mücadele etmiş, ne emeklerle büyüttüm ben onları, ne zorluklarla büyüttüm çocuklarımı okusunlar diye. İyi yerlerde, iyi bir yerde meslek sahibi olsunlar diye. Bir cani gelip çocuğuma nasıl kıyıyor. Çocuğuma 'eline, diline sahip ol' derdim. Bu niyetle yetiştirdim onları. Çocuğum namusunu korumak için kendini feda etmiş. Bunların, cezalarını en şiddetle çekilmesini istiyorum. Benim çocuğum bunu hak etmedi. Çocuğumun tek suçu dolmuşa binip evine gelmek. Benim çocuğumu elimden kimse alamaz. Buna akıl sır erdiremiyorum, düşündükçe deli oluyorum. Böyle bir hakları yok."
Annenin konuşması sırasında onu sakinleştirmeye çalışan Esra Albayrak, "Allah sabır versin" dedi. Sümeyye Erdoğan da "Senin her zaman yanında olacağız" ifadesini kulandı.
KADEM Başkanı Yılmaz ise gözyaşları içinde anneye şunları söyledi:
"Songül hanım, hiç merak etmeyin biz, gereken neyse kadınlar olarak canımızla başımızla bu caninin, o vahşinin en ağır şekilde yargılanması, cezasını alması için elimizden geleni yapacağız. Bunu takip edeceğiz. Asla bu işin peşini bırakmayacağız. Ben de bir anneyim. Kadınlar, sivil toplum örgütleri, devlet olarak, toplum olarak, hepimiz üzüntünü kalbimizin en derinlerinde yaşıyoruz. Rabbim sana çok büyük sabır versin ama sen de bırakmayacaksın bu mücadeleyi. Sen de bize bu mücadelede yardım edeceksin. Kızın için yapacaksın bunu."
Daha sonra basına kapalı devam eden ziyarette, taziye evinde Kur'an-ı Kerim okundu. Yaklaşık 1 saat süren ziyaret sonrası Sümeyye Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çok acı bir durumu kelimelerle ifade etmenin zor olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Çok korkunç bir durum. Biz olabildiğince acılarını paylaşmak için buraya geldik. Çok güzel ve asil insanlar. Bizim asıl amacımız bu canilerin, bu canavarların en ciddi ve etkili şekilde cezalarını almaları. Biz bunun peşinde olacağız. Biz KADEM olarak da buradayız aynı zamanda. Dernek olarak da bunun takipçisi olacağız. Elimizden geleni yapacağız." Hürriyet
Cübbeli: Sevgililer günü, yılbaşı gibi sapık bir gün..
Cübbeli Ahmet Hoca, Vahdet gazetesindeki köşesinde çok konuşulacak Sevgililer Günü yazısına imza attı.
İşte Cübbeli Hoca'nın o yazısının bir kısmı...
SEVGİLİLER GÜNÜ ZİNAKÂRLAR GÜNÜDÜR
Hiç İslam'da "Şunların günü" diye bir gün olabilir mi? "Yetimler günü" diye bir gün olabilir mi? Bu "Bir gün onları hatırlayın, diğer günler sallayın" demektir. İslam "Her gün, her saat herkese hakkını ver" diyor.
Sevgililer günü nereden başlamış? Ona göre bir şey anlatalım ki ayet ve hadislerde hükmü nedir bakalım. Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Uzanmasa şaşardım zaten. Eski Roma'da 14 Şubat bütün Roma halkı için çok önemliymiş. Roma'nın tanrı ve tanrıçalarının… Erkek tanrı yetmedi karıdan da tanrı var. Yaptığın işin nereye gittiğini bilmiyorsun. Tanrılara, tanrıçalara saygı günü falan, şirk bunlar.
"Bunun benimle ne alakası var hocam. Ben karımı tatile götüreceğim" dersiniz şimdi. Karını tatile götür de 364 gün bitti de bugün mü kaldı tatil için? Neye benziyorsun sen? Biz sana hindi yeme demedik ki. "Noel gecesi hindi yeme, bir gün evvel ye" dedik. Ama o gece yersen hindiyi, yedin naneyi. Bu da aynı. Senin ne işin var sevgililer gününde tatile gitmekle?
Zaten laf kötü. Nikâhsız ilişkileri çağrıştıran bir laf.
HİNDİ GİBİ DÜŞÜNME
Tamamen haram. Arada nikâh olmayan bir kadın ile erkeğin birbirine hediye göndermesi, konuşması, kafede buluşması caiz değil. Ancak evlenilecek olur da aileler arasında falan görüşülür. Şeriat elbiseleri giyinmiş vaziyette görmek falan var. Evlilikle ilgili kitaplarımızda yazdık. Ama dini nikâhı yokken samimi olmalar falan caiz değil. "Kafede görüşüyoruz ama halvet olmuyor başkaları da olduğu için" derler. Tamam, halvet olmuyor. Halvet olsa tam haram.
"Yarın bir gün evlilik düşünüyorum ben bununla" derler. Tamam, evlilik düşünüyorsun da hindi gibi düşünme kaç sene boyunca.
CİDDİYET GİDER
Bakarsın, görürsün evlenirsen evlenirsin. Kızla evleneceğim diye 5 sene boyunca kafeye mi gidilir? Deli misin nesin sen? Bakıyorsun, şehvetleniyorsun doğal olarak. Karşındaki normal biri değil ki. Evlilik düşündüğüne göre cinsel manada bir temayül var. Kafede oturup sürekli suratına bakılır mı? Tamam, kaşını, gözünü görmek caiz. Kaç defa bakacaksın? Her gün değişmiyor ya bu! Yani işi de rayından çıkarttılar. "Ben nasıl olsa evleneceğim" diyerek kaç sene görüşmek olmaz. Ciddiyeti, her şeyi gider. Zaten o bakımdan sevgililik diye bir şey İslam'da yoktur.
Eşinse tamam. Habib kelimesi Arapça'da sevgilim manasındadır. Sahabe bunu Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e söylüyordu.
BENZEMEK YASAK
Dostum, sevdiğim zat manalarında olur. Hanımınsa da aranızda bu ifadeler kullanılabilir. Ama şu an örfte "Sevgilim" dediğin zaman hiç kimse "Karım" manasında anlamıyor. Onun için bu laflardan sakınmak lazım. Mesela sen birinin yanında telefon edersin "Nasılsın sevgilim?" dersin. Karına da "Sevgilim" desen yanındaki adam "Bu başka işler karıştırıyor" der. Yani milleti de günaha sokmaya lüzum yok. Örfe göre sevgili lafı şu an eş için kullanılmıyor.
Nikâhsız da kullanılıyor. Dolayısıyla haramdır nikâhsız sevgililik. Sevgilim demek haramdır demiyoruz ama fitneye sebep olabiliyor.
Hediye aldığın, tatile çıktığın, kafede oturup konuştuğun senin karın değilse tamamen haram var bu işte. "Peki, ben hanımıma bu günde hediye alacağım veya tatile, yemeğe götüreceğim. Bunda ne var?" diyorsan bu da caiz değil. 14 Şubat'ta olmasından dolayı caiz diyemeyiz. Çünkü burada teşebbüh yani benzemek var. Benzemek bize yasak edilmiş.
ATEŞ SİZE DOKUNACAK
Bu Hristiyanlardan geldi bize. İslam âleminde bu konuşulalı çok sene olmadı. 100 sene evvel böyle bir konu bile belki de yoktur. Eski zamanlarda duymuyorduk biz bunu. Sonradan yoğunlaşmaya başladı bu günün kutlanması. Hristiyanlardan geldiği açık. Günün tanrıçalardan, papazlardan belirlendiği açık. Adlarının papazlarla anılmasını isteyen o zaman ki gençlerin kurdukları bir yapı. Bizim ne işimiz var bunlarla? "O şirk koşanlara azıcık dahi meyletmeyin" (Hûd Sûresi:113) buyuruluyor. Yani şekil, gün, gece, moda hepsi giriyor buna. Ne olur sonra? "Onları yakan ateş size de dokunacak." Siz kâfir değilsiniz ama onlar ebedi yanacak, size de dokunacak. "Sizin Allah'tan gayrı dostunuz olamaz." Ne işiniz var Yahudi ve Hristiyanların dostluğuyla?
Sevgililer günü diye bir şey çıkartmışlar. Kim çıkarttı bunu? Papaz Valentine diye biri. Bizim Müslümanlar da birbirine hediye almaya başlamış. Bu papazın çıkarttığı gün, aynı yılbaşı gibi sapık bir gündür. Anneler günü de, babalar günü de böyledir. Medyafaresi
İşte Cübbeli Hoca'nın o yazısının bir kısmı...
SEVGİLİLER GÜNÜ ZİNAKÂRLAR GÜNÜDÜR
Hiç İslam'da "Şunların günü" diye bir gün olabilir mi? "Yetimler günü" diye bir gün olabilir mi? Bu "Bir gün onları hatırlayın, diğer günler sallayın" demektir. İslam "Her gün, her saat herkese hakkını ver" diyor.
Sevgililer günü nereden başlamış? Ona göre bir şey anlatalım ki ayet ve hadislerde hükmü nedir bakalım. Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor. Uzanmasa şaşardım zaten. Eski Roma'da 14 Şubat bütün Roma halkı için çok önemliymiş. Roma'nın tanrı ve tanrıçalarının… Erkek tanrı yetmedi karıdan da tanrı var. Yaptığın işin nereye gittiğini bilmiyorsun. Tanrılara, tanrıçalara saygı günü falan, şirk bunlar.
"Bunun benimle ne alakası var hocam. Ben karımı tatile götüreceğim" dersiniz şimdi. Karını tatile götür de 364 gün bitti de bugün mü kaldı tatil için? Neye benziyorsun sen? Biz sana hindi yeme demedik ki. "Noel gecesi hindi yeme, bir gün evvel ye" dedik. Ama o gece yersen hindiyi, yedin naneyi. Bu da aynı. Senin ne işin var sevgililer gününde tatile gitmekle?
Zaten laf kötü. Nikâhsız ilişkileri çağrıştıran bir laf.
HİNDİ GİBİ DÜŞÜNME
Tamamen haram. Arada nikâh olmayan bir kadın ile erkeğin birbirine hediye göndermesi, konuşması, kafede buluşması caiz değil. Ancak evlenilecek olur da aileler arasında falan görüşülür. Şeriat elbiseleri giyinmiş vaziyette görmek falan var. Evlilikle ilgili kitaplarımızda yazdık. Ama dini nikâhı yokken samimi olmalar falan caiz değil. "Kafede görüşüyoruz ama halvet olmuyor başkaları da olduğu için" derler. Tamam, halvet olmuyor. Halvet olsa tam haram.
"Yarın bir gün evlilik düşünüyorum ben bununla" derler. Tamam, evlilik düşünüyorsun da hindi gibi düşünme kaç sene boyunca.
CİDDİYET GİDER
Bakarsın, görürsün evlenirsen evlenirsin. Kızla evleneceğim diye 5 sene boyunca kafeye mi gidilir? Deli misin nesin sen? Bakıyorsun, şehvetleniyorsun doğal olarak. Karşındaki normal biri değil ki. Evlilik düşündüğüne göre cinsel manada bir temayül var. Kafede oturup sürekli suratına bakılır mı? Tamam, kaşını, gözünü görmek caiz. Kaç defa bakacaksın? Her gün değişmiyor ya bu! Yani işi de rayından çıkarttılar. "Ben nasıl olsa evleneceğim" diyerek kaç sene görüşmek olmaz. Ciddiyeti, her şeyi gider. Zaten o bakımdan sevgililik diye bir şey İslam'da yoktur.
Eşinse tamam. Habib kelimesi Arapça'da sevgilim manasındadır. Sahabe bunu Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e söylüyordu.
BENZEMEK YASAK
Dostum, sevdiğim zat manalarında olur. Hanımınsa da aranızda bu ifadeler kullanılabilir. Ama şu an örfte "Sevgilim" dediğin zaman hiç kimse "Karım" manasında anlamıyor. Onun için bu laflardan sakınmak lazım. Mesela sen birinin yanında telefon edersin "Nasılsın sevgilim?" dersin. Karına da "Sevgilim" desen yanındaki adam "Bu başka işler karıştırıyor" der. Yani milleti de günaha sokmaya lüzum yok. Örfe göre sevgili lafı şu an eş için kullanılmıyor.
Nikâhsız da kullanılıyor. Dolayısıyla haramdır nikâhsız sevgililik. Sevgilim demek haramdır demiyoruz ama fitneye sebep olabiliyor.
Hediye aldığın, tatile çıktığın, kafede oturup konuştuğun senin karın değilse tamamen haram var bu işte. "Peki, ben hanımıma bu günde hediye alacağım veya tatile, yemeğe götüreceğim. Bunda ne var?" diyorsan bu da caiz değil. 14 Şubat'ta olmasından dolayı caiz diyemeyiz. Çünkü burada teşebbüh yani benzemek var. Benzemek bize yasak edilmiş.
ATEŞ SİZE DOKUNACAK
Bu Hristiyanlardan geldi bize. İslam âleminde bu konuşulalı çok sene olmadı. 100 sene evvel böyle bir konu bile belki de yoktur. Eski zamanlarda duymuyorduk biz bunu. Sonradan yoğunlaşmaya başladı bu günün kutlanması. Hristiyanlardan geldiği açık. Günün tanrıçalardan, papazlardan belirlendiği açık. Adlarının papazlarla anılmasını isteyen o zaman ki gençlerin kurdukları bir yapı. Bizim ne işimiz var bunlarla? "O şirk koşanlara azıcık dahi meyletmeyin" (Hûd Sûresi:113) buyuruluyor. Yani şekil, gün, gece, moda hepsi giriyor buna. Ne olur sonra? "Onları yakan ateş size de dokunacak." Siz kâfir değilsiniz ama onlar ebedi yanacak, size de dokunacak. "Sizin Allah'tan gayrı dostunuz olamaz." Ne işiniz var Yahudi ve Hristiyanların dostluğuyla?
Sevgililer günü diye bir şey çıkartmışlar. Kim çıkarttı bunu? Papaz Valentine diye biri. Bizim Müslümanlar da birbirine hediye almaya başlamış. Bu papazın çıkarttığı gün, aynı yılbaşı gibi sapık bir gündür. Anneler günü de, babalar günü de böyledir. Medyafaresi
14 Şubat 2015 Cumartesi
İnternette iç çamaşırlı fotoğraflarını görünce…
Edirne'nin Keşan İlçesi'nde internette tanıştığı kişiye iç çamaşırlarıyla çekilmiş fotoğraflarını gönderen H.Ö, internette fotoğrafları görünce polise koştu.
H.Ö. fotoğrafların sosyal paylaşım sitesinde yayınlanması üzerine annesi S.Ö. ile polise şikayetçi oldu.
H.Ö. internetten tanıştığı ve arkadaşlık kurduğu kişiye numarasını vererek, görüşmeye başladı. Tanıştığı kişi bir süre sonra H.Ö.’den iç çamaşırlarıyla çekilmiş fotoğraflarını istedi. H.Ö.’de tanıştığı şahsa güvenerek iç çamaşırlarıyla çekilmiş fotoğraflarını gönderdi. H.Ö. bir süre sonra fotoğraflarının kendisinden habersiz sosyal paylaşım sitelerinde yayınladığını görerek, annesi S.Ö.’yle Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek şikayetçi oldu. Polis, ‘Kişilerin özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçundan işlem başlatarak, şahsın kimliğinin belirlenerek, yakalanması için çalışma başlattı. Soruşturma sürüyor. Sözcü
H.Ö. fotoğrafların sosyal paylaşım sitesinde yayınlanması üzerine annesi S.Ö. ile polise şikayetçi oldu.
H.Ö. internetten tanıştığı ve arkadaşlık kurduğu kişiye numarasını vererek, görüşmeye başladı. Tanıştığı kişi bir süre sonra H.Ö.’den iç çamaşırlarıyla çekilmiş fotoğraflarını istedi. H.Ö.’de tanıştığı şahsa güvenerek iç çamaşırlarıyla çekilmiş fotoğraflarını gönderdi. H.Ö. bir süre sonra fotoğraflarının kendisinden habersiz sosyal paylaşım sitelerinde yayınladığını görerek, annesi S.Ö.’yle Keşan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne giderek şikayetçi oldu. Polis, ‘Kişilerin özel hayatın gizliliğini ihlal’ suçundan işlem başlatarak, şahsın kimliğinin belirlenerek, yakalanması için çalışma başlattı. Soruşturma sürüyor. Sözcü
Özgecan Aslan'ın cenazesinde tabutunu kadınlar taşıdı
Tarsus'ta hunharca öldürülen Özgecan'ı 5 bin kişi Mersin'de son yolculuğuna uğurladı. Kadınlar Özgecan'ın tabutunu kendileri taşırken Mersin Büyükşehir Belediyesi de Sevgililer Günü dolayısıyla şehirde yapılacak tüm programları iptal etti.
Namazdan önce cemaati davet eden hoca, "Kadınlar lütfen geriye doğru çekilsinler" ricasında bulundu. Ancak camiye akın eden yüzlerce kadın, hocayı dinlemedi, namaz kılınırken ön saflarda durdu. Hatta Özgecan'ın tabutunu da kimseye bırakmayarak omuzlarında kendileri taşıdı.
Bindiği minibüste tecavüze kalkışılıp bıçaklanarak öldürüldükten sonra cesedi ormanlık alanda yakılan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın cenazesi, büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 5 bin kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı. İnfiale neden vahşete kurban giden Özgecan'ın olayı öğrenince fenalaşan babası Mehmet Aslan geceyi hastanede geçirirken, cenaze töreninde annesi Songül ve ablası Beste Aslan, katillerin en ağır cezaya çarptırılmasını istedi.
"SABAH SÜTÜNÜ VERDİM"
Anne Songül Aslan kızını öldürenlere lanet yağdırırken, "Masum kızımın hakkının yerde kalmamasını istiyorum. Katil idam edilsin, işkence edilsin. Özgecan melek gibi, kalbi temiz yüreği temiz, herkese iyilik yapan bir insandı. Psikoloji eğitimi görüyordu, hedefleri vardı. Okulunu bitirip işyerini açacaktı, çok çalışıyordu, çok başarılıydı, yapamadı maalesef" dedi.
Olaya akıl sır erdiremediğini söyleyen Songül Aslan, "Bir dolmuşa binip evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi?" diye isyan etti. Songül Aslan, kızıyla geçirdiği son sabahı anlatırken de "Sabah sütünü verdim, harçlığını verdim gitti. Üç gün önce telefonu bozulmuştu. Olay günü arkadaşının telefonundan ablasına 'Annem merak etmesin 20.00'de Mersin'de olacağım' diye mesaj atmış. Saatler geçti, gelmeyince karakola gidip kaçırıldı mı diye başvurdum" dedi.
CENAZEYE BİNLERCE KADIN KATILDI
Adana Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin ardından Özgecan'ın cenazesi ailesi tarafından alınarak Mersin'e getirildi. Gece hastane morgunda bekletilen cenaze, sabah saatlerinde Şehir Mezarlığı'na cenaze aracıyla getirildi. Yıllar önce Tunceli'den göç ederek Mersin'in Barış Mahallesi'ne yerleşen aileye destek ve cenazeye katılmak için çevre illerden gelen binlerce kadın da evin bulunduğu sokakta toplandı. Ardından da topluca Şehir Mezarlığı'na geçildi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı MHP'li Burhanettin Kocamaz da Aslan Ailesi'nin evine gelerek taziye dileklerini iletti.
"KATİLİ İDAM ETSİNLER"
Şehir Mezarlığı'nda büyük çoğunluğu kadın yaklaşık 5 bin kişi toplandı. Bir kargo şirketinde çalışan ve güçlükle ayakta duran Özgecan'ın annesi Songül Aslan, kızını katledenlere lanet yağdırdı. Katillerin en ağır cezaya çarptırılmasını isteyen anne, zaman zaman sinir krizi geçirdi.
Özgecan'ın ablası Beste Aslan ise, katillerin idam edilmesini istedi. Bu sırada cenaze aracıyla getirilen Özgecan Aslan'ın tabutu kadınlar tarafından alınıp, musalla taşına konuldu. Kızının ölümü haberini alınca fenalaşıp geceyi hastanede geçiren Mehmet Aslan da cenazede bulundu.
Baba Mehmet Aslan, anne Songül, abla Beste ve kardeşi 11 yaşındaki Ali Aslan, tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Katilin idam edilmesini isteyen Özgecan'ın aile fertleri fenalaşınca, hazır bekletilen sağlık görevlileri müdahale etti.
MERSİN'DE TÜM PROGRAMLAR İPTAL ETTİ
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülmesi nedeniyle Sevgililer Günü dolayısıyla düzenleyeceği toplu nikah töreni kapsamında gerçekleştireceği tüm programları iptal etti. Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamada, ailesinin kayıp ilanı vermesinden iki gün sonra dün cesedi Tarsus ilçesi Çamalan mevkiinde yakılmış halde bulunan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla düzenlenen toplu nikah töreni bünyesinde gerçekleşecek olan bütün etkinliklerin iptal edilerek, ileri bir tarihe ertelendiği bildirildi. Açıklamada, “Önceki gün hunharca bir cinayet sonucu öldürülen Özgecan Aslan’ın üzüntüsünü milletçe yaşarken, daha önce duyurusunu yaptığımız etkinliklerin yapılması düşünülemezdi. Yaşadığımız acıdan ve üzüntüden dolayı, toplu nikah töreni bünyesinde gerçekleşecek olan bütün etkinlikler iptal edildi ve ileri bir tarihe ertelendi. Bu bağlamda genç kızımız Özgecan Aslan’a Yüce Allah’tan rahmet dilerken, kederli ailesine, sevdiklerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz” denildi.
BU ELİM OLAYI ŞİDDETLE, LANETLE VE NEFRETLE KINIYORUZ
Öte yandan, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da Özgecan Aslan için bir taziye mesajı yayınladı. Başkan Kocamaz yayınladığı mesajda şunları keydetti: “Geçtiğimiz gün kentimizde meydana gelen hunharca ve haince saldırı sonucu hayatını kaybeden kızımız Özgecan Aslan’ın katledilmesi bütün milletimizi olduğu gibi bizi de derin üzüntüye boğmuştur. Beklentimiz bu cani ya da canilerin bir an evvel yakalanıp hak ettikleri cezaya çarptırılmasıdır. Bu elim ve hunharca olayı şiddetle, lanetle ve nefretle kınıyoruz. Kesinlikle bu tür canilerin insanlıkla bir alakası olduğunu da düşünmüyoruz. Kızımız Özgecan’a Yüce Allah’tan rahmet dilerken, başta ailesi olmak üzere, Mersinimize ve tüm milletimize başsağlığı diliyoruz.” Hürriyet
Namazdan önce cemaati davet eden hoca, "Kadınlar lütfen geriye doğru çekilsinler" ricasında bulundu. Ancak camiye akın eden yüzlerce kadın, hocayı dinlemedi, namaz kılınırken ön saflarda durdu. Hatta Özgecan'ın tabutunu da kimseye bırakmayarak omuzlarında kendileri taşıdı.
Bindiği minibüste tecavüze kalkışılıp bıçaklanarak öldürüldükten sonra cesedi ormanlık alanda yakılan üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın cenazesi, büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 5 bin kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı. İnfiale neden vahşete kurban giden Özgecan'ın olayı öğrenince fenalaşan babası Mehmet Aslan geceyi hastanede geçirirken, cenaze töreninde annesi Songül ve ablası Beste Aslan, katillerin en ağır cezaya çarptırılmasını istedi.
"SABAH SÜTÜNÜ VERDİM"
Anne Songül Aslan kızını öldürenlere lanet yağdırırken, "Masum kızımın hakkının yerde kalmamasını istiyorum. Katil idam edilsin, işkence edilsin. Özgecan melek gibi, kalbi temiz yüreği temiz, herkese iyilik yapan bir insandı. Psikoloji eğitimi görüyordu, hedefleri vardı. Okulunu bitirip işyerini açacaktı, çok çalışıyordu, çok başarılıydı, yapamadı maalesef" dedi.
Olaya akıl sır erdiremediğini söyleyen Songül Aslan, "Bir dolmuşa binip evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi?" diye isyan etti. Songül Aslan, kızıyla geçirdiği son sabahı anlatırken de "Sabah sütünü verdim, harçlığını verdim gitti. Üç gün önce telefonu bozulmuştu. Olay günü arkadaşının telefonundan ablasına 'Annem merak etmesin 20.00'de Mersin'de olacağım' diye mesaj atmış. Saatler geçti, gelmeyince karakola gidip kaçırıldı mı diye başvurdum" dedi.
CENAZEYE BİNLERCE KADIN KATILDI
Adana Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin ardından Özgecan'ın cenazesi ailesi tarafından alınarak Mersin'e getirildi. Gece hastane morgunda bekletilen cenaze, sabah saatlerinde Şehir Mezarlığı'na cenaze aracıyla getirildi. Yıllar önce Tunceli'den göç ederek Mersin'in Barış Mahallesi'ne yerleşen aileye destek ve cenazeye katılmak için çevre illerden gelen binlerce kadın da evin bulunduğu sokakta toplandı. Ardından da topluca Şehir Mezarlığı'na geçildi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı MHP'li Burhanettin Kocamaz da Aslan Ailesi'nin evine gelerek taziye dileklerini iletti.
"KATİLİ İDAM ETSİNLER"
Şehir Mezarlığı'nda büyük çoğunluğu kadın yaklaşık 5 bin kişi toplandı. Bir kargo şirketinde çalışan ve güçlükle ayakta duran Özgecan'ın annesi Songül Aslan, kızını katledenlere lanet yağdırdı. Katillerin en ağır cezaya çarptırılmasını isteyen anne, zaman zaman sinir krizi geçirdi.
Özgecan'ın ablası Beste Aslan ise, katillerin idam edilmesini istedi. Bu sırada cenaze aracıyla getirilen Özgecan Aslan'ın tabutu kadınlar tarafından alınıp, musalla taşına konuldu. Kızının ölümü haberini alınca fenalaşıp geceyi hastanede geçiren Mehmet Aslan da cenazede bulundu.
Baba Mehmet Aslan, anne Songül, abla Beste ve kardeşi 11 yaşındaki Ali Aslan, tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Katilin idam edilmesini isteyen Özgecan'ın aile fertleri fenalaşınca, hazır bekletilen sağlık görevlileri müdahale etti.
MERSİN'DE TÜM PROGRAMLAR İPTAL ETTİ
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Özgecan Aslan’ın hunharca öldürülmesi nedeniyle Sevgililer Günü dolayısıyla düzenleyeceği toplu nikah töreni kapsamında gerçekleştireceği tüm programları iptal etti. Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamada, ailesinin kayıp ilanı vermesinden iki gün sonra dün cesedi Tarsus ilçesi Çamalan mevkiinde yakılmış halde bulunan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla düzenlenen toplu nikah töreni bünyesinde gerçekleşecek olan bütün etkinliklerin iptal edilerek, ileri bir tarihe ertelendiği bildirildi. Açıklamada, “Önceki gün hunharca bir cinayet sonucu öldürülen Özgecan Aslan’ın üzüntüsünü milletçe yaşarken, daha önce duyurusunu yaptığımız etkinliklerin yapılması düşünülemezdi. Yaşadığımız acıdan ve üzüntüden dolayı, toplu nikah töreni bünyesinde gerçekleşecek olan bütün etkinlikler iptal edildi ve ileri bir tarihe ertelendi. Bu bağlamda genç kızımız Özgecan Aslan’a Yüce Allah’tan rahmet dilerken, kederli ailesine, sevdiklerine ve milletimize başsağlığı diliyoruz” denildi.
BU ELİM OLAYI ŞİDDETLE, LANETLE VE NEFRETLE KINIYORUZ
Öte yandan, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da Özgecan Aslan için bir taziye mesajı yayınladı. Başkan Kocamaz yayınladığı mesajda şunları keydetti: “Geçtiğimiz gün kentimizde meydana gelen hunharca ve haince saldırı sonucu hayatını kaybeden kızımız Özgecan Aslan’ın katledilmesi bütün milletimizi olduğu gibi bizi de derin üzüntüye boğmuştur. Beklentimiz bu cani ya da canilerin bir an evvel yakalanıp hak ettikleri cezaya çarptırılmasıdır. Bu elim ve hunharca olayı şiddetle, lanetle ve nefretle kınıyoruz. Kesinlikle bu tür canilerin insanlıkla bir alakası olduğunu da düşünmüyoruz. Kızımız Özgecan’a Yüce Allah’tan rahmet dilerken, başta ailesi olmak üzere, Mersinimize ve tüm milletimize başsağlığı diliyoruz.” Hürriyet
Türkiye sokakta! Vahşete isyan
Mersin'in Tarsus İlçesi'nde vahşice katledilen Özgecan Aslan cinayeti için Taksim'de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından protesto gösterisi düzenlendi.
Taksim Fransız Konsolosluğu önünde toplananlar yüzlerce kadın, Galatasaray Meydanı'na yürüdü. Kalabalık arasında şarkıcı demet akalın da vardı. Akalın, yürüyüşten fotoğrafı 'Seni unutturmayacağız güzel melek' notuyla Instagram sayfasında yayınladı.
ÜNLÜ İSİMLERDEN DESTEK
Özgecan Aslan'ın Mersin'de son yolculuğuna uğurlandığı saatlerde, yüzlerce kişi İstiklal Caddesi'nde protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Kadın Cinayetlerini Önleyeceğiz Platformu'nun çağrısıyla saat 13.30'da Fransız Konsolosluğu önünde toplanan çoğunluğu kadın yüzlerce kişi, “Yeter! Özgecan'ın hesabını soracağız" yazılı pankart açtı. “Kadın cinayetlerine son", “Katillerden hesap sorduk. Soracağız" ve “Kadın katilleri yargılansın" sloganları atan kadınlar bir süre sonra Galatasaray Lisesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşe, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, şarkıcı Demet Akalın ile eşi Okan Kurt da destek verdi.
"CAYDIRICI DÜZENLEMELER YAPIN"
Galatasaray Lisesi önünde biten yürüyüşün ardından açıklama yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, “Kadınların öldürülmesi bir doğal afet değildir. Koruma kanunu uygulayın, siyasiler kadın cinayetlerini kınasınlar, ceza kanunlarında caydırıcı düzenlemeler yapın. Bunlar hiç de zor şeyler değildir. Yıllardır bu adımları atmadılar. En son geçen hafta üst üste 2 defa Meclis'e gidip aynılarını söyledik. Bu gül yüzlü kardeşimiz sadece evine giderken, başına dünyada gelebilecek en kötü şey geldi. Bu sanki korku filmlerindeki gibi… İnsanlar artık daha bir öfkeyle sokakta. Biz Mısır'da öldürülen Esma için de, Özgecan için de sokağa çıkıyoruz. Birileri gibi sadece Esma demiyoruz. Biz bütün kadınlar için buradayız" dedi.
"BİZE KİM HESAP VERECEK"
Eşi tarafından öldürülen Muhterem Göçmen'in ablası Çiğdem Evcil ise “Bugün güzel bir gün, Sevgililer Günü. Sevgiden, şefkatten bahsetmemiz gerekirken 20 yaşında gencecik bir bedenin vahşice katledilişine tanık olduk. Benim de 16 yaşında bir kızım var ve lise öğrencisi. Dolmuşa, minibüse tek başına binerek okula gidip geliyor. Ben bundan sonra çocuğumu nasıl göndereceğim onu düşünüyorum. Benim kardeşim öldürüldü. Bize kim hesap verecek" diye konuştu.
"CUMHURBAŞKANI'NA DA YAZMAYI DÜŞÜNÜYORUM"
Yürüyüşe desteğin daha fazla olması gerektiğini ifade eden Demet Akalın da “Sanatçılar olarak, hiç olmazsa kadınlar olarak böyle bir olayda daha çok olsaydık daha mutlu olurdum. Burada daha çok sanatçı olmak zorundaydık bence. Duyuldukça yayılıyor. Daha fazla olacağımıza inanıyorum. Çünkü dünden beri benim beynim uyuşmuş durumda. Ben dün akşamdan bu yana uyuyamadım. Buraya gelmemdeki tek sebep de bu zaten. Özgecan'la alakalı ben her şeye katılacağım. Yazacağım. Kim ne derse desin. Nereye mektuplar yazılacaksa yazılacak. Birinin ön ayak olması lazım. Cumhurbaşkanı'na da yazmayı düşünüyorum. Muhakkak onlar da çok üzülmüşlerdir. Korkunç bir şey. İnanın ensem duyduğumdan beri, orada sanki bir şey birikti. Uyuşuğum. Ailesini düşünemiyorum. Herkesi tepkiye çağırıyorum. Bunu bir şekilde yasalar mı değişecek, ne yapılacaksa. Sözün bittiği yerdeyiz" diye konuştu.
ESKİŞEHİR'DE DE PROTESTO VARDI
Eskişehir'de bir grup kadın, Mersin'in Tarsus İlçesi'nde üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın öldürülmesini protesto etti.
İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı'nda toplanan Halkevleri ve Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi kadınlar, Özgecan Aslan'ın Mersin'in Tarsus İlçesi'nde erkek şiddetine kurban gittiği söyledi. Kadınlar adına konuşan Pınar Turgut, erkek şiddetine karşı her zaman seslerini yükselteceklerini ifade ederek şöyle konuştu: "Günde 5 kadını öldürerek elimizden alan kadın düşmanı, gerici, tecavüzcü zihniyet dün bir kadının daha hayatını çaldı. Mersin Tarsus'ta yakılarak öldürülen ve cesedi bir dereye atılan 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için sokaktayız. Özgecan'ın katili AKP eliyle desteklenen erkek şiddetidir. Özgecan'ın katilleri, tecavüzcüleri aklayanlar, kadınların kahkahasından korkanlar, mini etek giydi diye tecavüzü meşrulaştırmaya çalışanlar, kadın-erkek eşit değildir diyenlerdir. Her yerde erkek şiddetine karşı sesimizi yükseltip direneceğiz. "
Yapılan basın açıklamasının ardından grup çeşitli sloganlar attıktan sonra dağıldı. Hürriyet
Taksim Fransız Konsolosluğu önünde toplananlar yüzlerce kadın, Galatasaray Meydanı'na yürüdü. Kalabalık arasında şarkıcı demet akalın da vardı. Akalın, yürüyüşten fotoğrafı 'Seni unutturmayacağız güzel melek' notuyla Instagram sayfasında yayınladı.
ÜNLÜ İSİMLERDEN DESTEK
Özgecan Aslan'ın Mersin'de son yolculuğuna uğurlandığı saatlerde, yüzlerce kişi İstiklal Caddesi'nde protesto yürüyüşü gerçekleştirdi. Kadın Cinayetlerini Önleyeceğiz Platformu'nun çağrısıyla saat 13.30'da Fransız Konsolosluğu önünde toplanan çoğunluğu kadın yüzlerce kişi, “Yeter! Özgecan'ın hesabını soracağız" yazılı pankart açtı. “Kadın cinayetlerine son", “Katillerden hesap sorduk. Soracağız" ve “Kadın katilleri yargılansın" sloganları atan kadınlar bir süre sonra Galatasaray Lisesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşe, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, şarkıcı Demet Akalın ile eşi Okan Kurt da destek verdi.
"CAYDIRICI DÜZENLEMELER YAPIN"
Galatasaray Lisesi önünde biten yürüyüşün ardından açıklama yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, “Kadınların öldürülmesi bir doğal afet değildir. Koruma kanunu uygulayın, siyasiler kadın cinayetlerini kınasınlar, ceza kanunlarında caydırıcı düzenlemeler yapın. Bunlar hiç de zor şeyler değildir. Yıllardır bu adımları atmadılar. En son geçen hafta üst üste 2 defa Meclis'e gidip aynılarını söyledik. Bu gül yüzlü kardeşimiz sadece evine giderken, başına dünyada gelebilecek en kötü şey geldi. Bu sanki korku filmlerindeki gibi… İnsanlar artık daha bir öfkeyle sokakta. Biz Mısır'da öldürülen Esma için de, Özgecan için de sokağa çıkıyoruz. Birileri gibi sadece Esma demiyoruz. Biz bütün kadınlar için buradayız" dedi.
"BİZE KİM HESAP VERECEK"
Eşi tarafından öldürülen Muhterem Göçmen'in ablası Çiğdem Evcil ise “Bugün güzel bir gün, Sevgililer Günü. Sevgiden, şefkatten bahsetmemiz gerekirken 20 yaşında gencecik bir bedenin vahşice katledilişine tanık olduk. Benim de 16 yaşında bir kızım var ve lise öğrencisi. Dolmuşa, minibüse tek başına binerek okula gidip geliyor. Ben bundan sonra çocuğumu nasıl göndereceğim onu düşünüyorum. Benim kardeşim öldürüldü. Bize kim hesap verecek" diye konuştu.
"CUMHURBAŞKANI'NA DA YAZMAYI DÜŞÜNÜYORUM"
Yürüyüşe desteğin daha fazla olması gerektiğini ifade eden Demet Akalın da “Sanatçılar olarak, hiç olmazsa kadınlar olarak böyle bir olayda daha çok olsaydık daha mutlu olurdum. Burada daha çok sanatçı olmak zorundaydık bence. Duyuldukça yayılıyor. Daha fazla olacağımıza inanıyorum. Çünkü dünden beri benim beynim uyuşmuş durumda. Ben dün akşamdan bu yana uyuyamadım. Buraya gelmemdeki tek sebep de bu zaten. Özgecan'la alakalı ben her şeye katılacağım. Yazacağım. Kim ne derse desin. Nereye mektuplar yazılacaksa yazılacak. Birinin ön ayak olması lazım. Cumhurbaşkanı'na da yazmayı düşünüyorum. Muhakkak onlar da çok üzülmüşlerdir. Korkunç bir şey. İnanın ensem duyduğumdan beri, orada sanki bir şey birikti. Uyuşuğum. Ailesini düşünemiyorum. Herkesi tepkiye çağırıyorum. Bunu bir şekilde yasalar mı değişecek, ne yapılacaksa. Sözün bittiği yerdeyiz" diye konuştu.
ESKİŞEHİR'DE DE PROTESTO VARDI
Eskişehir'de bir grup kadın, Mersin'in Tarsus İlçesi'nde üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ın öldürülmesini protesto etti.
İstiklal Mahallesi Porsuk Bulvarı'nda toplanan Halkevleri ve Üniversiteli Kadın Kolektifi üyesi kadınlar, Özgecan Aslan'ın Mersin'in Tarsus İlçesi'nde erkek şiddetine kurban gittiği söyledi. Kadınlar adına konuşan Pınar Turgut, erkek şiddetine karşı her zaman seslerini yükselteceklerini ifade ederek şöyle konuştu: "Günde 5 kadını öldürerek elimizden alan kadın düşmanı, gerici, tecavüzcü zihniyet dün bir kadının daha hayatını çaldı. Mersin Tarsus'ta yakılarak öldürülen ve cesedi bir dereye atılan 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için sokaktayız. Özgecan'ın katili AKP eliyle desteklenen erkek şiddetidir. Özgecan'ın katilleri, tecavüzcüleri aklayanlar, kadınların kahkahasından korkanlar, mini etek giydi diye tecavüzü meşrulaştırmaya çalışanlar, kadın-erkek eşit değildir diyenlerdir. Her yerde erkek şiddetine karşı sesimizi yükseltip direneceğiz. "
Yapılan basın açıklamasının ardından grup çeşitli sloganlar attıktan sonra dağıldı. Hürriyet
Özgecan'a nasıl kıydınız
Tarsus’tan vahşet haberi... 2 gündür aranan üniversiteli Özgecan’ın ceseti bir dere yatağında yanmış olarak bulundu. Genç kızı bindiği yolcu minibüsünde bıçaklayarak öldürdükten sonra yaktıkları öne sürülen 3 şüpheliden önce 2’si gözaltına alındı. Cinayet zanlısı olarak aranan Suphi A. da dün akşam saatlerinde yakalandı. Gözaltına alındıktan sonra sağlık kontrolü için Tarsus Devlet Hastanesi'ne götürülen zanlıları, hastanede toplanan kalabalık linç etmek istedi. Polis ve jandarma öfkeli kalabalığı güçlükle yatıştırdı. Bu arada vahşetin sır perdesi de aralanıyor. Zanlıların ifadelerine göre minibüs şoförü Suphi A., Özgecan'a tecavüz etmeye kalkınca genç kız direndi. Suphi A. önce bıçakladı sonra da başına demir çubukla vurdu. Babası ve arkadaşından yardım istedi. Özgecan’ın cansız bedenini ormanlık bir alanda yaktılar.
MERSİN Tarsus’ta yaşayan Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Özgecan Aslan’a (20) ulaşamayan ailesi, çarşamba gecesi polise başvurdu. Özgecan aranırken, önceki akşam Tarsus- Mersin- Adana arasında yolcu taşıyan minibüsün sürücüsü Suphi A. (26) jandarma noktasında durarak otoyola nasıl çıkacağını sordu. Jandarmalar, tarif ettikleri yol yerine ormana giden minibüsü durdurdu. Suphi A., babası Necmettin A. (50) ve Fatih G.’nin (20) bulunduğu minibüste kan izine rastlandı. Suphi A., 2 yolcunun kavga ettiğini, o yüzden lekelerin olduğunu öne sürünce 3 şüpheli, serbest bırakıldı.
KAN DONDURAN VAHŞET
Jandarma, Özgecan Aslan’ın kayıp bilgisi üzerine minibüsü tekrar aramaya başladı. Tarsus’ta yapılan yol kontrolünde minibüs, içinde Necmettin A. ve Fatih G. ile birlikte ele geçirildi. Aramada bulunan bir şapka, Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’a gösterildi. Baba Aslan, şapkanın kızına ait olduğunu söyleyince sorgulanan Necmettin A. ve Fatih G., genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin döküp yaktıklarını, sonra da Çamalan köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Linç edilmek istenen ve yüzünde tecavüze kalkıştığı Özgecan'ın tırnak izleri bulunan Suphi Altındöken İlçe Jandarma Komutanlığı'nda diğer 2 şüpheli ise Emniyet Müdürlüğü'nde sorguya alındı.
ARKADAŞI TEŞHİS EDEMEDİ
Dün sabah yapılan aramada, şüphelilerin gösterdiği yerde, yanmış kadın cesedi bulundu. Hastaneye getirilen ceset, Özgecan’ın Tarsus’ta en son birlikte görüldüğü kız arkadaşına gösterildi. Cesedi teşhis edemeyen genç kız, kıyafetlerin arkadaşına ait olduğunu söyleyip fenalık geçirdi.
KATİL ZANLILARINA LİNÇ GİRİŞİMİ
Cinayetle ilgili araştırmasını sürdüren polis ve jandarma ekipleri, firari Suphi A.'yı saat 21.00 sıralarında Fatih Mahallesi'nde bir alışveriş merkezinin yakınlarında saklanırken yakalandı. Gözaltına alınan şüpheli önce sorgulanlak için emniyete götürüldü. Burada işlemleri yapılan Suphi A., babası Necmettin A., ile Fatih G., sağlık kontrolü için Tarsus Devlet Hastanesine getirildiler.
Jandarma ve polis ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemi alırken, hastanede bulunan kalabalık cinayet zanlılarına saldırarak linç etmek istediler. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, polis ve Jandarma ekipleri tarafından kordon oluşturularak hastaneden çıkarıldı. Şüphelilerden Suphi A.'nın jandarmada, Necmettin A. ile Fatih G.'nin ise polisteki sorgusu devam ediyor.
Cinayet şüphelisi evli ve 1 çocuk babası olan minibüs şoförü Suphi A. ile cesedi yok etmek için kendisine yardım ettiği ileri sürülen eski kuyumcu babası 50 yaşındaki Necmettin A. ve arkadaşı 20 yaşındaki Fatih G.'nin sorgusu sürüyor. İlk bilgilere göre, Suphi A'nın, minibüste son yolcu olan Özgecan'a tecavüze kalkıştığı; genç kızın biber gazı sıkıp direnince bıçakla öldürdüğü; babası ve arkadaşını çağırıp cesedi yok etmek için ormanlık alanda yaktıkları ortaya çıktı. Şüphelilerin genç kıza tecavüz edip etmediği yapılan otopsinin sonucuna göre belirleneceği kaydedildi.
‘ALIŞVERİŞTEN DÖNÜYORDUK’
Güçlükle sakinleştirilen genç, şunları anlattı: “Çarşamba günü saat 13.30’da okuldan birlikte çıktık. Alışveriş merkezinde yemek yedik, akşam minibüse bindik. Ben yolda indim, o da evine gitmek üzere devam etti.” Aslan ailesi de cesedin kızları Özgecan’a ait olduğunu, minibüste bulunan kıyafetlerinden teşhis etti. Adana Adli Tıp Kurumu’nda otopsi yapılan Özgecan Aslan, toprağa verilmek üzere yakınlarına teslim edildi. Gözyaşları içerisinde alınan genç kızın naaşı cenaze aracıyla Mersin’e götürüldü.
DNA TESTİ BELİRLEYECEK
YÜZÜYLE birlikte vücudunun bir bölümü yanan cesedin kesin olarak Özgecan Aslan’a ait olduğunu belirlemek için aile fertlerinden alınan DNA örnekleri ile karşılaştırma yapılacak.
KAN DONDURAN VAHŞETİN SIR PERDESİ ARALANIYOR
Sorguya alınan 2 şüpheli cinayeti itiraf edip cesedi attıkları yeri gösterdi. Çamalan Köyü Alman Mezarlığı yanında ormanlık bölgede Cinderesi yatağında yüzü ve vücudunun bir bölümü yanmış halde bulunan cesedinin kayıp Özgecan Aslan’a ait olduğu belirlendi. Aranan cinayet şüphelisi Suphi A. dA polis ve jandarmanın operasyonuyla gözaltına alındı. Linç edilmek istenen ve yüzünde tecavüze kalkıştığı Özgecan’ın tırnak izleri bulunan Suphi A. İlçe Jandarma Komutanlığı’nda, diğer 2 şüpheli ise Emniyet Müdürlüğü’nde sorguya alındı.
MİNÜBÜSTE TECAVÜZE KALKIŞTI
Türkiye’yi ayağa kaldıran vahşetin kurbanı Özgecan Aslan toprağa verilirken, olaydaki sır perdesi de aydınlanmaya başladı.
Şüphelilerin ilk ifadeleri ve elde edilen delillere göre olay şöyle gelişti:
Çağ Üniversitesi öğrencisi Özgecan Aslan, Mersin’deki evine gitmek için bir arkadaşıyla halen Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı’nda sorgulanan cinayet şüphelisi şoför Suphi A.'nın minibüsüne bindi. Tarsus’ta oturan arkadaşı inince Özgecan minibüste tek yolcu kaldı.
Şoför Suphi A. Mersin’e D-400 karayolundan gitmesi gerekirken güzergah değiştirerek Tarsus- Mersin Otoyolu doğru saptı. Sürücünün güzergahını değiştirmesinden 'kaçırılıp başına kötü bir şey geleceğini’ anlayınca tepki gösteren Özgecan, onunla tartıştı. Yola devam edip minibüsü tenha bir yerde durduran Suphi A.'nın tecavüze kalkıştığı Özgecan, yanında taşıdığı biber gazını sıkarak karşı koydu. Boğuşma sırasında Özgecan, Suphi A.'nın yüzüne tırnaklarını geçirip direndi. Şoför Suphi A., bıçağını çıkarıp Özgecan’a defalarca sapladı ardından araçta bulunan demir çubukla vurarak öldürdü.
Suphi A., Özgecan’ı öldürdükten sonra cesediyle birlikte Tarsus’a dönüp babası Necmettin A. ve arkadaşı Fatih G.’den yardım istedi. Onlar da gelince birlikte Özgecan’ın cesedi ortadan kaldırmak için benzin alıp ormanlık bölgeye götürüp, Cinderesi’nde yaktı.
Tarsuslu varlıklı bir aileden olan Necmettin A.'nın kuyumcu olduğu, işleri bozulup iflas edince şoförlük yaptığı, kaçakçılık suçundan sabıkalı olduğu ve bir süre önce trafik kazasına karıştığı belirtildi.
ACILI ANNE İSYAN ETTİ: İDAM EDİLSİN
Özgecan Aslan'ın annesi Songül Aslan, "Bir dolmuşa binip de evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor, akıl sır erdiremiyorum. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi" dedi.
Aslan, kızı için Mersin Şehir Mezarlığı'nda düzenlenecek cenaze töreni öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, kızının katil zanlılarının en büyük cezayı almasını istediğini söyledi.
"Masum bir kızın ölmesine neden olanların benim kızımdan beter olmasını istiyorum" diyen anne Aslan, şöyle devam etti:
"Bu hakkın yerde kalmamasını istiyorum. İdam edilsin, işkence edilsin. Özgecan melek gibi kalbi temiz, yüreği temiz, her konuda herkese iyilik yapan bir insandı. Okuyup adam olma hedefleri vardı. Psikolojiyi bitirip kendine iş yeri açmak hedefiydi. Hep çalışıyordu ve çok başarılıydı ama yapamadı maalesef. Bir dolmuşa binip de evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor, akıl sır erdiremiyorum. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi?"
Kızını en son okula yolcu ettiği sabah gördüğünü anlatan Aslan, "Sabah sütünü verdim, harçlığını verdim gitti. Üç gün önce telefonu bozuktu. Arkadaşının telefonundan ablasına 'Annem merak etmesin 20.00'de Mersin'de olacağım' diye mesaj atıyor. Bekliyorum, bekliyorum gelmiyor. Saatler geçti gelmeyince gece karakola 'kızım kayıp, kaçırdılar mı' diye başvuruda bulundum. Kimliğini verdim, araştırıyoruz dediler" diye konuştu.
Özgecan'ın ablası Beste de kardeşinin en son kendisine mesaj attığını kaydetti.
BAKAN AVCI'DAN ÖZGECAN AÇIKLAMASI
Bakan Avcı, Mersin Tarsus'ta öldürülen Özgecan Aslan'ın ile ilgili de değerlendirme yaparak şunları söyledi: “Her ölüm acıdır, genç ölümler daha acıdır. Kadınlarımıza, gençlerimize, çocuklarımıza yönelik şiddetin kaynağında eğitimsizliğinde yattığı söylenebilir, doğdur. Ama pek çok başka nedenlerde var. Biz zaten eğitim müfredatında yaptığımız düzenlemelerle özellikle şiddet konusunda, cinsiyet eşitsizliği konusunda, demokratik eğitim konusunda, farklı görüşlere, tutumlara hoş görüyle yaklaşma konusunda gerekli düzenlemeleri yapıyoruz. Daha da yapmamız gereken şeyler var. Ama ne kadar tedbir alırsanız alın zaman zaman bu tür müessif olaylarla da karşılaşılabiliyor" Hürriyet
MERSİN Tarsus’ta yaşayan Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Özgecan Aslan’a (20) ulaşamayan ailesi, çarşamba gecesi polise başvurdu. Özgecan aranırken, önceki akşam Tarsus- Mersin- Adana arasında yolcu taşıyan minibüsün sürücüsü Suphi A. (26) jandarma noktasında durarak otoyola nasıl çıkacağını sordu. Jandarmalar, tarif ettikleri yol yerine ormana giden minibüsü durdurdu. Suphi A., babası Necmettin A. (50) ve Fatih G.’nin (20) bulunduğu minibüste kan izine rastlandı. Suphi A., 2 yolcunun kavga ettiğini, o yüzden lekelerin olduğunu öne sürünce 3 şüpheli, serbest bırakıldı.
KAN DONDURAN VAHŞET
Jandarma, Özgecan Aslan’ın kayıp bilgisi üzerine minibüsü tekrar aramaya başladı. Tarsus’ta yapılan yol kontrolünde minibüs, içinde Necmettin A. ve Fatih G. ile birlikte ele geçirildi. Aramada bulunan bir şapka, Özgecan’ın babası Mehmet Aslan’a gösterildi. Baba Aslan, şapkanın kızına ait olduğunu söyleyince sorgulanan Necmettin A. ve Fatih G., genç kızı bıçaklayarak öldürdüklerini, cesedini benzin döküp yaktıklarını, sonra da Çamalan köyü Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi yatağına attıklarını itiraf etti. Linç edilmek istenen ve yüzünde tecavüze kalkıştığı Özgecan'ın tırnak izleri bulunan Suphi Altındöken İlçe Jandarma Komutanlığı'nda diğer 2 şüpheli ise Emniyet Müdürlüğü'nde sorguya alındı.
ARKADAŞI TEŞHİS EDEMEDİ
Dün sabah yapılan aramada, şüphelilerin gösterdiği yerde, yanmış kadın cesedi bulundu. Hastaneye getirilen ceset, Özgecan’ın Tarsus’ta en son birlikte görüldüğü kız arkadaşına gösterildi. Cesedi teşhis edemeyen genç kız, kıyafetlerin arkadaşına ait olduğunu söyleyip fenalık geçirdi.
KATİL ZANLILARINA LİNÇ GİRİŞİMİ
Cinayetle ilgili araştırmasını sürdüren polis ve jandarma ekipleri, firari Suphi A.'yı saat 21.00 sıralarında Fatih Mahallesi'nde bir alışveriş merkezinin yakınlarında saklanırken yakalandı. Gözaltına alınan şüpheli önce sorgulanlak için emniyete götürüldü. Burada işlemleri yapılan Suphi A., babası Necmettin A., ile Fatih G., sağlık kontrolü için Tarsus Devlet Hastanesine getirildiler.
Jandarma ve polis ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemi alırken, hastanede bulunan kalabalık cinayet zanlılarına saldırarak linç etmek istediler. Sağlık kontrolünden geçirilen şüpheliler, polis ve Jandarma ekipleri tarafından kordon oluşturularak hastaneden çıkarıldı. Şüphelilerden Suphi A.'nın jandarmada, Necmettin A. ile Fatih G.'nin ise polisteki sorgusu devam ediyor.
Cinayet şüphelisi evli ve 1 çocuk babası olan minibüs şoförü Suphi A. ile cesedi yok etmek için kendisine yardım ettiği ileri sürülen eski kuyumcu babası 50 yaşındaki Necmettin A. ve arkadaşı 20 yaşındaki Fatih G.'nin sorgusu sürüyor. İlk bilgilere göre, Suphi A'nın, minibüste son yolcu olan Özgecan'a tecavüze kalkıştığı; genç kızın biber gazı sıkıp direnince bıçakla öldürdüğü; babası ve arkadaşını çağırıp cesedi yok etmek için ormanlık alanda yaktıkları ortaya çıktı. Şüphelilerin genç kıza tecavüz edip etmediği yapılan otopsinin sonucuna göre belirleneceği kaydedildi.
‘ALIŞVERİŞTEN DÖNÜYORDUK’
Güçlükle sakinleştirilen genç, şunları anlattı: “Çarşamba günü saat 13.30’da okuldan birlikte çıktık. Alışveriş merkezinde yemek yedik, akşam minibüse bindik. Ben yolda indim, o da evine gitmek üzere devam etti.” Aslan ailesi de cesedin kızları Özgecan’a ait olduğunu, minibüste bulunan kıyafetlerinden teşhis etti. Adana Adli Tıp Kurumu’nda otopsi yapılan Özgecan Aslan, toprağa verilmek üzere yakınlarına teslim edildi. Gözyaşları içerisinde alınan genç kızın naaşı cenaze aracıyla Mersin’e götürüldü.
DNA TESTİ BELİRLEYECEK
YÜZÜYLE birlikte vücudunun bir bölümü yanan cesedin kesin olarak Özgecan Aslan’a ait olduğunu belirlemek için aile fertlerinden alınan DNA örnekleri ile karşılaştırma yapılacak.
KAN DONDURAN VAHŞETİN SIR PERDESİ ARALANIYOR
Sorguya alınan 2 şüpheli cinayeti itiraf edip cesedi attıkları yeri gösterdi. Çamalan Köyü Alman Mezarlığı yanında ormanlık bölgede Cinderesi yatağında yüzü ve vücudunun bir bölümü yanmış halde bulunan cesedinin kayıp Özgecan Aslan’a ait olduğu belirlendi. Aranan cinayet şüphelisi Suphi A. dA polis ve jandarmanın operasyonuyla gözaltına alındı. Linç edilmek istenen ve yüzünde tecavüze kalkıştığı Özgecan’ın tırnak izleri bulunan Suphi A. İlçe Jandarma Komutanlığı’nda, diğer 2 şüpheli ise Emniyet Müdürlüğü’nde sorguya alındı.
MİNÜBÜSTE TECAVÜZE KALKIŞTI
Türkiye’yi ayağa kaldıran vahşetin kurbanı Özgecan Aslan toprağa verilirken, olaydaki sır perdesi de aydınlanmaya başladı.
Şüphelilerin ilk ifadeleri ve elde edilen delillere göre olay şöyle gelişti:
Çağ Üniversitesi öğrencisi Özgecan Aslan, Mersin’deki evine gitmek için bir arkadaşıyla halen Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı’nda sorgulanan cinayet şüphelisi şoför Suphi A.'nın minibüsüne bindi. Tarsus’ta oturan arkadaşı inince Özgecan minibüste tek yolcu kaldı.
Şoför Suphi A. Mersin’e D-400 karayolundan gitmesi gerekirken güzergah değiştirerek Tarsus- Mersin Otoyolu doğru saptı. Sürücünün güzergahını değiştirmesinden 'kaçırılıp başına kötü bir şey geleceğini’ anlayınca tepki gösteren Özgecan, onunla tartıştı. Yola devam edip minibüsü tenha bir yerde durduran Suphi A.'nın tecavüze kalkıştığı Özgecan, yanında taşıdığı biber gazını sıkarak karşı koydu. Boğuşma sırasında Özgecan, Suphi A.'nın yüzüne tırnaklarını geçirip direndi. Şoför Suphi A., bıçağını çıkarıp Özgecan’a defalarca sapladı ardından araçta bulunan demir çubukla vurarak öldürdü.
Suphi A., Özgecan’ı öldürdükten sonra cesediyle birlikte Tarsus’a dönüp babası Necmettin A. ve arkadaşı Fatih G.’den yardım istedi. Onlar da gelince birlikte Özgecan’ın cesedi ortadan kaldırmak için benzin alıp ormanlık bölgeye götürüp, Cinderesi’nde yaktı.
Tarsuslu varlıklı bir aileden olan Necmettin A.'nın kuyumcu olduğu, işleri bozulup iflas edince şoförlük yaptığı, kaçakçılık suçundan sabıkalı olduğu ve bir süre önce trafik kazasına karıştığı belirtildi.
ACILI ANNE İSYAN ETTİ: İDAM EDİLSİN
Özgecan Aslan'ın annesi Songül Aslan, "Bir dolmuşa binip de evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor, akıl sır erdiremiyorum. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi" dedi.
Aslan, kızı için Mersin Şehir Mezarlığı'nda düzenlenecek cenaze töreni öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, kızının katil zanlılarının en büyük cezayı almasını istediğini söyledi.
"Masum bir kızın ölmesine neden olanların benim kızımdan beter olmasını istiyorum" diyen anne Aslan, şöyle devam etti:
"Bu hakkın yerde kalmamasını istiyorum. İdam edilsin, işkence edilsin. Özgecan melek gibi kalbi temiz, yüreği temiz, her konuda herkese iyilik yapan bir insandı. Okuyup adam olma hedefleri vardı. Psikolojiyi bitirip kendine iş yeri açmak hedefiydi. Hep çalışıyordu ve çok başarılıydı ama yapamadı maalesef. Bir dolmuşa binip de evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor, akıl sır erdiremiyorum. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi?"
Kızını en son okula yolcu ettiği sabah gördüğünü anlatan Aslan, "Sabah sütünü verdim, harçlığını verdim gitti. Üç gün önce telefonu bozuktu. Arkadaşının telefonundan ablasına 'Annem merak etmesin 20.00'de Mersin'de olacağım' diye mesaj atıyor. Bekliyorum, bekliyorum gelmiyor. Saatler geçti gelmeyince gece karakola 'kızım kayıp, kaçırdılar mı' diye başvuruda bulundum. Kimliğini verdim, araştırıyoruz dediler" diye konuştu.
Özgecan'ın ablası Beste de kardeşinin en son kendisine mesaj attığını kaydetti.
BAKAN AVCI'DAN ÖZGECAN AÇIKLAMASI
Bakan Avcı, Mersin Tarsus'ta öldürülen Özgecan Aslan'ın ile ilgili de değerlendirme yaparak şunları söyledi: “Her ölüm acıdır, genç ölümler daha acıdır. Kadınlarımıza, gençlerimize, çocuklarımıza yönelik şiddetin kaynağında eğitimsizliğinde yattığı söylenebilir, doğdur. Ama pek çok başka nedenlerde var. Biz zaten eğitim müfredatında yaptığımız düzenlemelerle özellikle şiddet konusunda, cinsiyet eşitsizliği konusunda, demokratik eğitim konusunda, farklı görüşlere, tutumlara hoş görüyle yaklaşma konusunda gerekli düzenlemeleri yapıyoruz. Daha da yapmamız gereken şeyler var. Ama ne kadar tedbir alırsanız alın zaman zaman bu tür müessif olaylarla da karşılaşılabiliyor" Hürriyet
Liseli Ayşe yatağında ölü bulundu
SİVAS’ta lise son sınıf öğrencisi 19 yaşındaki Ayşe Yılmaz, dün yatağında ölü bulundu. Savcılık Yılmaz’ın ölümünü şüpheli değerlendirerek otopsi yapılmasına karar verdi.
Sivas’ta çiftçi Mustafa-Fatma Yılmaz çiftinin çocukları Ayşe Yılmaz, dün sabah evinde gece yattığı yatağından sabah uyanmadı. Bunun üzerine odasına giden babası Mustafa Yılmaz, kızını yatağının içinde hareketsiz halde buldu.
Sağlık ekiplerine haber verilirken, olay yerine polis ekipleri de sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede Ayşe Yılmaz’ın öldüğünü anlaşıldı.
Ölümün şüpheli görülmesi üzerine Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nca inceleme başlatıldı. Genç kızın cesedi olay yerindeki inceleme sonrası Cumhuriyet Üniversitesi morguna kaldırıldı.
Otopsi yapılarak vücudundan alınan örnekler incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Otopsi işleminin ardından Yılmaz toprağa verildi.
Genç kızın kesin ölüm nedeninin Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek rapora göre belirleneceği belirtildi.
Amatör olarak foto modellik yapan Yılmaz’ın yaşasaydı bugün 19’uncu yaşını kutlayacağı belirtildi. Hürriyet
Sivas’ta çiftçi Mustafa-Fatma Yılmaz çiftinin çocukları Ayşe Yılmaz, dün sabah evinde gece yattığı yatağından sabah uyanmadı. Bunun üzerine odasına giden babası Mustafa Yılmaz, kızını yatağının içinde hareketsiz halde buldu.
Sağlık ekiplerine haber verilirken, olay yerine polis ekipleri de sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede Ayşe Yılmaz’ın öldüğünü anlaşıldı.
Ölümün şüpheli görülmesi üzerine Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nca inceleme başlatıldı. Genç kızın cesedi olay yerindeki inceleme sonrası Cumhuriyet Üniversitesi morguna kaldırıldı.
Otopsi yapılarak vücudundan alınan örnekler incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Otopsi işleminin ardından Yılmaz toprağa verildi.
Genç kızın kesin ölüm nedeninin Adli Tıp Kurumu’ndan gelecek rapora göre belirleneceği belirtildi.
Amatör olarak foto modellik yapan Yılmaz’ın yaşasaydı bugün 19’uncu yaşını kutlayacağı belirtildi. Hürriyet
Diyanet'ten nişanlı çiftlere: El ele tutuşmayın, sadece konuşun
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aylık dergisinin şubat sayısında yer alan bir makalede, nişanlı çiftlerin “el ele dolaşmalarının dinen uygun olmadığı” savunuldu. Fetvada, nişanlı çiftlere “İslami usullere göre görüşüp konuşmaları” önerildi.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşü olarak yer alan makalede tartışma yaratacak şu ifadelere yer verildi:
Nişanlıların İslami örtünmeyi gözetmek, başkalarının göremeyeceği bir tarzda yalnız kalmamak gibi dini ölçülere uygun olarak, birbirlerini daha yakından tanımak amacıyla görüşüp konuşmalarında bir sakınca yoktur.
Fakat nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde başbaşa kalmaları, öpüşmeleri, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam'ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir.
'MUTLAKA RESMİ NİKAH'
Bazı gençlerin dini hassasiyeti gözetme adına nişanlılık dönemlerinde “dini nikâh” kıydıklarına vurgu yapan makalede, bunun sonucunda da üzücü olaylar yaşandığı savunuldu.
Bu tarz üzücü olayların yaşanmaması için de mutlaka resmi nikâh kıyılması gerektiği vurgulandı. Yazıda, “Dinen evlilik hayatı”nın da nikâh kıyılmasıyla başladığı belirtilerek, nişanlıların, kesin evlenmeye karar vermeden nikâh kıydırmamaları ve İslami usulde nişanlılığa devam etmeleri istendi.Hürriyet
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun görüşü olarak yer alan makalede tartışma yaratacak şu ifadelere yer verildi:
Nişanlıların İslami örtünmeyi gözetmek, başkalarının göremeyeceği bir tarzda yalnız kalmamak gibi dini ölçülere uygun olarak, birbirlerini daha yakından tanımak amacıyla görüşüp konuşmalarında bir sakınca yoktur.
Fakat nişanlıların flört etmeleri, dost hayatı yaşamaları, dedikoduya mahal verecek şekilde başbaşa kalmaları, öpüşmeleri, el ele tutuşmaları ve benzeri İslam'ın onaylamadığı davranışlardan uzak durmaları gerekir.
'MUTLAKA RESMİ NİKAH'
Bazı gençlerin dini hassasiyeti gözetme adına nişanlılık dönemlerinde “dini nikâh” kıydıklarına vurgu yapan makalede, bunun sonucunda da üzücü olaylar yaşandığı savunuldu.
Bu tarz üzücü olayların yaşanmaması için de mutlaka resmi nikâh kıyılması gerektiği vurgulandı. Yazıda, “Dinen evlilik hayatı”nın da nikâh kıyılmasıyla başladığı belirtilerek, nişanlıların, kesin evlenmeye karar vermeden nikâh kıydırmamaları ve İslami usulde nişanlılığa devam etmeleri istendi.Hürriyet
13 Şubat 2015 Cuma
Televizyon sunucuları hayat kadını çıktı
Ülke bu seks skandalıyla çalkalanıyor. Romanya’da 30’dan fazla sunucu ve model hayat kadınlığı suçlamasıyla tutuklandı.
Tutuklanan 33 kadından yedisinin bir gece için 10 bin sterlin ücret aldığı belirlendi. Televizyon kanallarında sunuculuk ve modellik yapan kadınlar fuhuş çetesinin üyeleri olmakla suçlanıyor. Aralarında bir Playboy modelinin de olduğu kadınlardan 6’sı ise Romanya televizyon kanallarında tanınan sunucular.
Tutuklanan 33 kadından yedisinin bir gece için 10 bin sterlin ücret aldığı belirlendi. Televizyon kanallarında sunuculuk ve modellik yapan kadınlar fuhuş çetesinin üyeleri olmakla suçlanıyor. Aralarında bir Playboy modelinin de olduğu kadınlardan 6’sı ise Romanya televizyon kanallarında tanınan sunucular.
Askeri lisede ‘Türkiye’yi nasıl vurursunuz’ dersi!
Rusya’da Savunma Bakanlığı’na bağlı Kamu Konseyi, uluslararası ilişkilerde değişen dengeleri müfredata yansıtmak için yapılması gereken değişiklikleri ele aldı.
Rus gazetesi Kommersant’ın haberine göre, askeri öğrencilere ilerleyen teknolojiyi kapsayan eğitimler verilmesi planlanırken, buna örnek olarak Harb Akademileri’nin başında bulunan Korgeneral Oleg Makareviç, Türkiye ve Letonya’nın aralarında bulunduğu bazı ülkelerdeki askeri üslere saldırı düzenlenen bir simülasyonu hayata geçirdi.
Gazeteye göre Makareviç, artık dört yıl öncesinden farklı bir askeri stratejileri olduğunu belirterek ‘Ukrayna krizi, Kiev’in ABD yanlısı olması, IŞİD terör örgütü tehdidi, Kore’deki istikrarsızlık’ gibi birçok faktörü örnek gösterdi. Korgeneral aynı zamanda eğitimin modernleşmesi gerektiğini; askeri liselerde savaş robotları, insansız hava araçları gibi ileri teknolojilerin öğretileceğini belirtti. Marakeviç’in buna örnek teşkil etmesi amacıyla, Türkiye’nin de arasında bulunduğu ülkelere saldırı düzenlenmesini işleyen bir simülasyonu bizzat kendisi kullandı.
Gizem'in katiline ağırlaştırılmış müebbet
Adana'da, altı yaşındaki Gizem Akdeniz'i bıçakladıktan sonra yakarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Süleyman Akdeniz'in güvenlik gerekçesiyle Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ikinci duruşmasında karar açıklandı. Adli Tıp’tan gelen rapor üzerine cinsel istismar suçundan beraat eden Süleyman Akdeniz, Gizem’i öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, hürriyeti yoksun bırakmaktan da 12 yıl hapis cezasına mahkum edildi.
Güvenlik gerekçesiyle Manisa’da görülen dava, ilk duruşmada olduğu gibi yine yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Adliye girişinde ve içinde çok sayıda polisin hazır beklediği davayı takip etmek isteyen Gizem Akdeniz’in amcası duruşma salonuna alınmadı. Sabah saatlerinden itibaren güvenliğin en üst seviyede tutulduğu Manisa Adliye Sarayında x-ray cihazlarından geçen vatandaşlar polislerin üst araması ve kimlik kontrolü yapmalarının ardından binaya alındı.
Aynı işlem mahkeme salonu önünde de gerçekleştirildi.
Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz hakkındaki kararı açıkladı. Mahkeme Başkanı sanığın akrabalık ve ölenin küçüklüğünden yararlanarak pikniğe götürme bahanesi ile araçla Adana Rüzgarlıtepe mevkisine götürdüğünü, yolda pet şişe ile benzin aldığını, olay yerinde küçük kızın ellerini ayaklarını ve ağzını bantlayarak, karın bölgesinden bıçakladığını ve henüz ölmemiş küçük kızın üzerine yanında getirdiği benzini döküp ateşlemek suretiyle yanarak ölmesine sebep olduğunu söyledi. Sanığın aynı zamanda olayın ardından bir şey olmamış gibi küçük kızı arama çalışmalarına katıldığı ve şüphelerin kendisine çevrilmesinin ardından suçunu Cumhuriyet Savcılığına itiraf ettiğini ve bu itiraf ve yer göstermelerdeki tavrını samimi olarak değerlendirdiklerini ve bundan sonra yaptığı savunmaların dikkate alınmadığını belirtti. Çocuğun cinsel istismarına yönelik kamu davası açıldığını ancak adli tıptan gelen raporda Gizem Akdeniz’de herhangi bir cinsel istismar izine rastlanılmadığını belirten Mahkeme Başkanı sanığın, ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek’, adam öldürmek suçundan cezalandırılmasına, cinsel istismar suçundan ise beraat etmesine karar verdi. Sanık Süleyman Akdeniz’in aynı zamanda hürriyeti yoksun kılma suçundan 12 yıl cezaya çarptırıldığı ve tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık Süleyman Akdeniz, TCK’nın 82. maddesi 1-A, 1-B, 1-C, 1-E bendlerinden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 109 nolu maddenin 109-1, 2, 3-F bendlerinden de 12 yıl hapis cezasına çarptırılmış oldu. Süleyman Akdeniz’in temyiz yolu açık bulunuyor.
OLAY
Olay, 17 Nisan'da meydana geldi. Seyhan ilçesi Tellidere mahallesinde sokak ortasında oyun oynarken ortadan kaybolan Gizem Akdeniz'in cesedi, 36 saat sonra bıçaklanmış ve yakılmış olarak bulundu. Olayla ilgili çalışma başlatan polis, cinayet zanlısı olarak ailenin akrabası özel güvenlik görevlisi Süleyman Akdeniz'i gözaltına aldı.
Gizem'i, ablası Gamze Akdeniz ile evlenmesine izin verilmemesi üzerine intikam için öldürdüğünü itiraf eden Süleyman Akdeniz, "Cinayetten ağırlaştırılmış ömür boyu, çocuğun istismarı ve hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 33 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlandı. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, güvenlik gerekçesiyle davanın başka bir ilde görülmesi yönünde karar almasının ardından Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Süleyman Akdeniz'in Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına karar verdi.
Güvenlik gerekçesiyle Manisa’da görülen dava, ilk duruşmada olduğu gibi yine yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Adliye girişinde ve içinde çok sayıda polisin hazır beklediği davayı takip etmek isteyen Gizem Akdeniz’in amcası duruşma salonuna alınmadı. Sabah saatlerinden itibaren güvenliğin en üst seviyede tutulduğu Manisa Adliye Sarayında x-ray cihazlarından geçen vatandaşlar polislerin üst araması ve kimlik kontrolü yapmalarının ardından binaya alındı.
Aynı işlem mahkeme salonu önünde de gerçekleştirildi.
Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz hakkındaki kararı açıkladı. Mahkeme Başkanı sanığın akrabalık ve ölenin küçüklüğünden yararlanarak pikniğe götürme bahanesi ile araçla Adana Rüzgarlıtepe mevkisine götürdüğünü, yolda pet şişe ile benzin aldığını, olay yerinde küçük kızın ellerini ayaklarını ve ağzını bantlayarak, karın bölgesinden bıçakladığını ve henüz ölmemiş küçük kızın üzerine yanında getirdiği benzini döküp ateşlemek suretiyle yanarak ölmesine sebep olduğunu söyledi. Sanığın aynı zamanda olayın ardından bir şey olmamış gibi küçük kızı arama çalışmalarına katıldığı ve şüphelerin kendisine çevrilmesinin ardından suçunu Cumhuriyet Savcılığına itiraf ettiğini ve bu itiraf ve yer göstermelerdeki tavrını samimi olarak değerlendirdiklerini ve bundan sonra yaptığı savunmaların dikkate alınmadığını belirtti. Çocuğun cinsel istismarına yönelik kamu davası açıldığını ancak adli tıptan gelen raporda Gizem Akdeniz’de herhangi bir cinsel istismar izine rastlanılmadığını belirten Mahkeme Başkanı sanığın, ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek’, adam öldürmek suçundan cezalandırılmasına, cinsel istismar suçundan ise beraat etmesine karar verdi. Sanık Süleyman Akdeniz’in aynı zamanda hürriyeti yoksun kılma suçundan 12 yıl cezaya çarptırıldığı ve tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Sanık Süleyman Akdeniz, TCK’nın 82. maddesi 1-A, 1-B, 1-C, 1-E bendlerinden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, 109 nolu maddenin 109-1, 2, 3-F bendlerinden de 12 yıl hapis cezasına çarptırılmış oldu. Süleyman Akdeniz’in temyiz yolu açık bulunuyor.
OLAY
Olay, 17 Nisan'da meydana geldi. Seyhan ilçesi Tellidere mahallesinde sokak ortasında oyun oynarken ortadan kaybolan Gizem Akdeniz'in cesedi, 36 saat sonra bıçaklanmış ve yakılmış olarak bulundu. Olayla ilgili çalışma başlatan polis, cinayet zanlısı olarak ailenin akrabası özel güvenlik görevlisi Süleyman Akdeniz'i gözaltına aldı.
Gizem'i, ablası Gamze Akdeniz ile evlenmesine izin verilmemesi üzerine intikam için öldürdüğünü itiraf eden Süleyman Akdeniz, "Cinayetten ağırlaştırılmış ömür boyu, çocuğun istismarı ve hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 33 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmaya başlandı. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, güvenlik gerekçesiyle davanın başka bir ilde görülmesi yönünde karar almasının ardından Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Süleyman Akdeniz'in Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına karar verdi.
Öğretmenini öldürdü tahliye oldu
Kayseri'de tartışma sonucu yumruk attığı ve başını zemin çarpan müdür yardımcısı Mehmet Aktaş'ın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmesi nedeniyle tutuklanan öğrenci F.Ş., 'Kasten yaralamadan ölüme sebebiyet vermek' suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık F.Ş.'nin cezaevinde kaldığı süreyi göz önüne alarak tahliyesine karar verdi.
Hürriyet'in haberine göre; Olay, geçen yıl 17 Mayıs'ta meydana geldi. Merkez Melikgazi İlçesi Selimiye Mahallesi Seyyid Burhaneddin Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde Müdür Yardımcısı Mehmet Aktaş, Cuma namazı için okuldan ayrıldığı sırada, 12’nci sınıf öğrencisi ve o tarihte 17 yaşında olan F.Ş.’nin yolunu keserek, idiiaya göre devamsızlığı ile ilgili raporu vermek istedi. Raporu kabul etmeyen öğretmen Aktaş ile öğrenci arasında bu nedenle tartışma çıktı. Bu sırada F.Ş.'nın attığı yumruk sonucu başanı kaldırıma çarparak ağır yaralanan Mehmet Aktaş, kaldırıldığı Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yaşamını yitirdi. Öğrenci F.Ş. ise tutuklandı.
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen karar duruşmasında öğretmen Aktaş'ın eşi Necla, çocukları Özüm ve Gizem Aktaş ile her iki tarafın avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanık F.Ş. ise, Ankara'daki cezaevinden telekonferans sistemiyle katıldı. Mahkemede ifade veren Mehmet Aktaş’ın eşi Necla, “Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Avukatı, çocuğun 274 gündür tutuklu olduğunu söylüyor. Peki, benim kocam kaç gündür tutuklu? Öğretmenleri koruyan bir ceza istiyorum. Buradan caydırıcı bir ceza verilmesini istiyorum” dedi. Babası gibi kendisi de öğretmen olan Özüm Aktaş da, adaletin yerini bulacağına inandığını belirterek, “Bu olay benim meslek hayatımın ilk yılında oldu. Ancak, ben korkmadan öğretmenliğe devam edeceğim. Adalet yerini bulacaktır” diye konuştu.
Tutuklu sanık F.Ş. ise, savunmasında pişman olduğunu belirterek, "Çok pişmanım. Bir suçum yok. Keşke böyle bir olay olmasaydı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum" dedi.
Mahkeme heyeti, ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme, kasten öldürme’ suçundan dava açılan sanık hakkında, Kasten yaralamadan ölüme sebebiyet verdiği gerekçesiyle 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Ancak, ceza öğrencinin olay tarihinde yaşının küçük olması ve hapiste yattığı süreyi göz önüne alarak, tahliyesine karar verdi. Öğrencinin salıverilmesine sevinen F.Ş.'nin yakınları, adliye dışında sevinç gözyaşları döktü.
Hürriyet'in haberine göre; Olay, geçen yıl 17 Mayıs'ta meydana geldi. Merkez Melikgazi İlçesi Selimiye Mahallesi Seyyid Burhaneddin Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde Müdür Yardımcısı Mehmet Aktaş, Cuma namazı için okuldan ayrıldığı sırada, 12’nci sınıf öğrencisi ve o tarihte 17 yaşında olan F.Ş.’nin yolunu keserek, idiiaya göre devamsızlığı ile ilgili raporu vermek istedi. Raporu kabul etmeyen öğretmen Aktaş ile öğrenci arasında bu nedenle tartışma çıktı. Bu sırada F.Ş.'nın attığı yumruk sonucu başanı kaldırıma çarparak ağır yaralanan Mehmet Aktaş, kaldırıldığı Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yaşamını yitirdi. Öğrenci F.Ş. ise tutuklandı.
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen karar duruşmasında öğretmen Aktaş'ın eşi Necla, çocukları Özüm ve Gizem Aktaş ile her iki tarafın avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanık F.Ş. ise, Ankara'daki cezaevinden telekonferans sistemiyle katıldı. Mahkemede ifade veren Mehmet Aktaş’ın eşi Necla, “Duygularımı nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum. Avukatı, çocuğun 274 gündür tutuklu olduğunu söylüyor. Peki, benim kocam kaç gündür tutuklu? Öğretmenleri koruyan bir ceza istiyorum. Buradan caydırıcı bir ceza verilmesini istiyorum” dedi. Babası gibi kendisi de öğretmen olan Özüm Aktaş da, adaletin yerini bulacağına inandığını belirterek, “Bu olay benim meslek hayatımın ilk yılında oldu. Ancak, ben korkmadan öğretmenliğe devam edeceğim. Adalet yerini bulacaktır” diye konuştu.
Tutuklu sanık F.Ş. ise, savunmasında pişman olduğunu belirterek, "Çok pişmanım. Bir suçum yok. Keşke böyle bir olay olmasaydı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum" dedi.
Mahkeme heyeti, ‘Kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle bir kişiyi öldürme, kasten öldürme’ suçundan dava açılan sanık hakkında, Kasten yaralamadan ölüme sebebiyet verdiği gerekçesiyle 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Ancak, ceza öğrencinin olay tarihinde yaşının küçük olması ve hapiste yattığı süreyi göz önüne alarak, tahliyesine karar verdi. Öğrencinin salıverilmesine sevinen F.Ş.'nin yakınları, adliye dışında sevinç gözyaşları döktü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)