Konstanzlı tarihçi Miriam Gebhardt tecavüz kurbanları Alman kadınlarıyla ilgili yaptığı araştırmada, Kızıl ordu askerlerinin tek tecavüzcüler olmadığını tespit ettiğini duyurdu.
Focus dergisinin haberine göre, Gebhardt, İkinci Dünya Savaşı sonrası askerlerin tecavüzüne uğrayan Alman kadınlarıyla ilgili olarak yazdığı “Askerler geldiğinde“ adlı kitabı piyasaya çıkıyor.
860 bin Alman kadına tecavüz edildi
Kadınların utançlarından kendi aile içerisinde bile konuşmaya çekindiklerini söyleyen yazar, “tecavüz konusu kamuoyunda konuşulunca akla hep Kızıl Ordu askerleri gelirdi” dedi. Gebhardt, papazların, doktorların ve askeri yargıçların raporlarından elde ettiği bilgileri yeni kitabında topladı.
Film yapımcısı Helke Sander’in doksanlı yıllarda iki milyon Alman kadının Sovyet askerlerince tecavüz edildiği iddiasına katılmayan Gebhardt, bu rakamın yaklaşık yarım milyon olduğunu yazıyor. Kitapta, 190 bin Alman kadının Amerikan askerlerince tecavüz edildiği yer alırken, müttefik güçleri askerlerince tecavüze uğrayan Alman kadının sayısının yaklaşık olarak 860 bini bulduğunu belirtiyor.
Gruplar halinde tecavüz ettiler
Miriam Gebhardt kitabında, Amerikalı, İngiliz ve Fransız askerlerinin tecavüz şekillerinin Kızıl Ordu askerlerininkinden farklı olmadığına dikkati çekiyor: Evlere el konuluyor, yağmalanıyor ve sonra askerler gruplar halinde kadınlara tecavüz ediyor. Özellikle Bavyera eyaletinde papazlara günah çıkaran kadınların, Amerikan askerlerinin acımasız saldırılarını anlattıkları vurgulanıyor.
24 Mart 2015 Salı
Bülent Arınç ve Melih Gökçek hakkında soruşturma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, hakkında yapılan suç duyuruları sonrasında soruşturma başlattı.
Hürriyet'in haberine göre; Bülent Arınç'ın dünkü 'Melih Göçek bu yapının kucağında oturmuştur ve Ankara'yı bu yapıya parsel parsel satmıştır' demişti. Bu açıklaması üzerine ardı ardına Arınç ve Gökçek için suç duyuruları geldi.
Arınç'ın 'görevi kötüye kullanma' ve 'suçu gizleme' suçlarını işlediği iddia ediliyor.
Gökçek'in ise 'zimmet' ve 'görevi kötüye kullanma' suçunu işlediği öne sürülüyor.
Eğer savcılık suç unsuruna rastlarsa, Gökçek için İçişleri Bakanlığı'ndan izin istenecek.
Bülent Arınç için ise dokunulmazlığı nedeniyle fezleke düzenlenerek Meclis'e gönderilecek.
Hürriyet'in haberine göre; Bülent Arınç'ın dünkü 'Melih Göçek bu yapının kucağında oturmuştur ve Ankara'yı bu yapıya parsel parsel satmıştır' demişti. Bu açıklaması üzerine ardı ardına Arınç ve Gökçek için suç duyuruları geldi.
Arınç'ın 'görevi kötüye kullanma' ve 'suçu gizleme' suçlarını işlediği iddia ediliyor.
Gökçek'in ise 'zimmet' ve 'görevi kötüye kullanma' suçunu işlediği öne sürülüyor.
Eğer savcılık suç unsuruna rastlarsa, Gökçek için İçişleri Bakanlığı'ndan izin istenecek.
Bülent Arınç için ise dokunulmazlığı nedeniyle fezleke düzenlenerek Meclis'e gönderilecek.
Etiketler:
ak parti,
ankara,
bülent arınç,
melih gökçek,
tbmm
Ankara'da suç duyurusu patlaması
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile ilgili sözleri üzerine hem muhalefet partileri hem de sivil toplum örgütleri harekete geçti.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Gökçek başta olmak üzere bilip de paylaşmayan, görüp de söylemeyen herkesin suçlu olduğunu iddia ederek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'genel suç duyurusunda' bulundu. CHP ise Başbakan Davutoğlu'nu Gökçek ile ilgili olarak harekete geçmeye çağırdı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Gökçek ile ilgili olarak Ankara'nın parsel parsel satılması, plan değişiklikleri açıklamalarının Bülent Arınç'ı kurtarmadığına dikkat çekti.Candan, "Bilip de söylememek suçtur. Biz Oda olarak Gökçek başta olmak üzere bilip de paylaşmayan, görüp de söylemeyen, planlarda imzası olan herkes hakkında 'genel bir suç duyurusunda' bulunduk. Buna Arınç da dahildir" dedi.
"NEVİN HANIM ÜZÜLMESİN DİYE..."
"Arınç, Nevin Hanım üzülür, diye daha fazlasını söylemeyeceğini, belirtti" diyen Candan, "Nevin Hanımı üzmemek için Türk halkını üzüyorlar. Bir partinin menfaatine, bir halkın menfaatini kurban etmek erdem değildir. Kimse bu kadar kirliliğin içinde temiz kalamaz" dedi.
"PARSEL PARSEL HESAP VERECEKLER"
Candan "Cumhuriyet savcılarının işini kolaylaştırdık, suç duyurusunda bulunduk, yıllardır bunları söylüyoruz ve mücadele ediyoruz 300 davamız var. Bu sürecin kapanmasına izin vermeyeceğiz, tanık ve itiraflar ortada, hükümet sözcüsü Gökçek’i ihbar etti " dedi. Sözlerini şöyle sürdürdü:
"Parselleri belirleyenler, parselleri ucuza kapatanlar, parsel parsel satanlar, plan değişikliği teklif edenler, emsal arttıranlar, plan değişikliğini onaylayanlar, pay alanlar, Gökçek'e soruşturma izni vermeyenler, göz yumanlar, bilip de konuşmayanlar, aday gösterenler hepsi sorumlu. Parsel parsel yargı önünde hesap verecekler. Biz de bunu adım adım takip edeceğiz, kaçak sarayda olduğu gibi. Parsel parsel dağıttılar, şimdi parsel parsel dağılacaklar" dedi"
Arınç'ın açıkladığı gibi 100 değil, bizim Ankara ile ilgili 300 davamız var, Büyükşehir Belediye meclisinden her ay 120'ye yakın plan değişikliği ile ilgili meclis kararları geçiyor. Yılda bini aşkın plan değişikliği oluyor Ankara’da. Biz olanaklarımız ölçüsünde bir bölümüne dava açabiliyoruz. Açtığımız davalarda, Büyükşehir'in yanında Holdingler, Başbakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kimi zaman şahıslar, Belediyenin yanında müdahil oluyor. Herkes bu satışın içerisinde, ben yapmadım diyerek kimse bu işten kurtulamaz, herkes bir gün adalet önünde yaptıklarının hesabını verecek. Atatürk Orman Çiftliğinde, kaçak sarayda, Eskişehir yolu aksı üzerinde ki emsal artırımların da, İncek’de ki katmerli emsal artışı ve plan değişikliklerinde, Çavundur'da, İmrahor'da, Lodumlu'da, Mühye'de, Beytepe'de, Alacaatlı'da, Pursaklarda, Dikmen Vadisi'nde, Oran'da, ODTÜ’de Ana Ulaşım Planında Ankara’nın her karış toprağındaki imar ve rant hareketlerinin müsebbibi bellidir. Türkiye, Türkiye olalı böyle satış görmedi. Uyuduğumuz her dakika, çocuklarımıza ait olan geleceğimiz, topraklarımız satılıyor. Arınç’ın söylemesi yetmez, hükümet sızlanma yeri değildir, gereğini yapsınlar hem de hemen. Partilerini değil halkı düşünsünler"
MUHALEFET HAREKETE GEÇTİ
Muhalefet, Arınç-Gökçek kavgasıyla ilgili olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu'na 'bu açıklamalar' sonrasında ne yapacağını sordu. CHP Milletvekili Umut Oran, Başbakan Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Hükümet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Arınç'ın, Gökçek için "Paralelcilere Ankara’yı parsel parsel satmıştır. İmar planında değişiklik yapmıştır… Oy almak için bu yapının kucağına oturmuştur. Adaylığına itiraz ettim hıncını çıkarıyor. Oğlunun milletvekilliğini garantilemek istiyor. Kimin nerede havlayacağını, hangi işlerini çevireceğini biliriz. Gökçek’le ilgili 100 konuyu seçimden sonra konuşmak isterim” sözlerini anımsattı.
"BAŞBAKANLIK TEFTİŞ KURULUNU HAREKETE GEÇİRECEK MİSİNİZ"
Oran, bu sözlerin ardından Başbakan Davutoğlu'na şu soruları yöneltti:
1. Yardımcınız, hükümet sözcünüz Sn. Arınç’ın bu sözleri bir suç ihbarı değil midir? Arınç’ın bu sözleri üzerine Mülkiye Müfettişlerine, Başbakanlık Teftiş Kurulu’na Gökçek’in tüm işlemlerinin incelenmesi, araştırılması talimatı verecek misiniz?
2. İ.Melih Gökçek’in de ‘paralel soruşturmasına’ katılması için savcılığa ihbarda bulunacak mısınız?
3. Gökçek’in usulsüzlüklerinin 100 ayrı konuyu oluşturduğu iddiası doğru mudur?
4. İ.Melih Gökçek’in ilişkileri selefinizin yönettiği diğer hükümetler ile mevcut hükümetinizde hiç gündeme gelmedi mi, neden kendisine karşı herhangi bir önlem alınmadı?
5. Türk Ceza Kanunu uyarınca bir suçun işlendiğini bildiği halde ihbar etmeyen kamu görevlisi de suç işlemiş olmuyor mu, bugünden itibaren hangi adımları atacaksınız?
6. İ.Melih Gökçek’in hükümetiniz içindeki uzantılarını saptamak için girişimde bulunacak mısınız?
hürriyet.com.tr
Etiketler:
Ahmet Davutoğlu,
ak parti,
ankara,
başbakan,
bülent arınç,
cemaat,
haber,
seçim
Bülent Arınç'tan Melih Gökçek hakkında olay yaratan sözler
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in kendisini istifaya davet eden tweet’lerine çok sert yanıt verdi. Arınç, “Gökçek benimle ilgili tweet’ler atmış, ‘İstifa et, gereğini Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız yapsın’ demiş. Öncelikle şunu söyleyeyim terbiyesizce bir açıklamadır” dedi. Arınç'ın sözlerine Gökçek de çok sert cevap verdi ve ''Seni dava edeceğim. Hesabını mahkemede vereceksin'' ifadelerini kullandı.
Çankaya Köşkü’nde toplanan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken “Gökçek, bakın sayın demiyorum, bir yerlere yaranmak istiyor. Oğlunun adaylığını onaylatmak istiyor” diyen Arınç, özetle şunları söyledi:
HAVLAYACAĞI BİLİRİZ
“Arkadaşlara sordum ne cevap vereyim diye. Muhatap almayın, Gökçek kim siz kimsiniz diyenler oldu. Ama karşılık vermeden bugünü geçmemek lazım. Ben görevimin başındayım, koltuğuma zamkla yapışan bir insan değilim. Bunu kendisi de çok iyi biliyor. Benim sevdam koltuk sevdası değil, adam kandırma değil. Ben burada bir dava için varım. Görevimden ayrıldıktan sonra emekli maaşı ile geçinen, kalbi huzurla dolu bir insan olacağım. Birilerine çağrıda bulunmak hakkın ve haddin değil. Okkalı cevaplar vermeyeceğim çünkü eşine karşı bir saygım var. Gökçek hakkında konuşursam Nevin Hanım’ı üzmüş olacağım.
İkincisi yeni bir tartışma konusu ortaya çıkarmak istemiyorum. Şunu söyleyeyim: Ben bu cumartesi-pazar konuşmalarından sonra aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Arzu ederseniz gizli bir mektupla veririm size. Biz kimin havlayacağını, kimlerin konuşacağını biliriz. Her şeye davamız adına katlanıyoruz. Gökçek, bakın sayın demiyorum, bir yerlere yaranmak istiyor. Oğlunun adaylığını onaylatmak istiyor, bana başka bir şey söyletmesin. Bunlar belaltı işlerdir. Ahmet Hakan Beyefendi ailem hakkında yazmış. Delil olarak bunları soruyor. Ahmet Hakan Gökçek’ten daha haysiyetli ve namusludur. Bunun yaptığı tetikçiliktir. Çok zor seçimi kazandıktan sonra başkalarına yaranmaya çalışıyor. 2009-2014 yıllarında onun adaylığına karşı çıktım. ‘Yeter artık, yapamıyor’ dedim. Benim bildiğim siyasette bir şey vardır, bu benim düşüncelerimdir. Benim sözlerim mutlak değildir. Partim onun adaylığına onay verince ben onun için çalıştım. O da bunun hıncını bu şekilde çıkarıyor. Bana bunu saldırtan kişi, kişileri ortaya çıkarırım. Birilerine yaranmak için yaptığını biliyorum.
Ankara’yı parsel parsel Paralel Yapı’ya satmıştır
Bu Paralel Yapı sahtekarlıkları ortaya çıktıktan sonra ben hükümetin yanındayım, Cumhurbaşkanımızın yanındayım, ben buyum her şeyimle ortadayım. Olimpiyatlara giden benim, ben bunları gizlemiyorum. Ama Gökçek bunların daha fazlasını yapmıştır. Bu yapının kucağında oturmuştur. Bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır.
MÜZAKERE KABUL EDİLMEZ
Öcalan’ın Nevruz mesajının ne anlama geldiğini Kamu Güvenliği Müsteşarlığı analiz ediyor. Bizim beklentilerimiz farklıydı. Olmaması gerekenler çıkmalıydı. Ama açıklandığı şekliyle bile olumlu bulduğumu söylemiştim. Bizim kabul edemeyeceğimiz noktalar vardır. Eşme’den bahsedilmiş olması, biz bu çalışmaların içinde PKK veya İmralı’nın terminolojisine bağlı kalamayız. Biz hükümetiz devleti yönetiyoruz. Bir şey yapılacaksa bu örgüte ait terminolojiyle yapılmaması gerekir. Diyalog başka şey müzakere başka şeydir. Müzakere sözünü kabul etmiyoruz.
KOŞARAK BİLGİ VERİR
Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuyu baldıran zehiri içmek gibi nitelendirdiğini hepiniz biliyorsunuz. Süreci başlatan, bütün zorluklara göğüs geren bir kişinin her aşamada yeterince bilgilendirilmesi gerekir. O ne zaman emrederse Sayın Başbakan koşar bilgi verir. Onun talep etmediği zaman bile ilgili arkadaşların ona bilgi sunması gerektiğini düşünüyorum.”
İzleme Heyeti 5-6 kişi olabilir
İzleme Heyeti’nde yer alacak kişilerin Akil İnsanlar içinde yer alacağını söyleyebilirim. O haftalarda her kafadan farklı sesler çıktı. Akdoğan süreci en iyi takip edenlerden biri. İzleme Heyeti’nin 5-6 kişi olacağını söyleyebilirim. Onların onayını almamız lazım. Hangi görev verilecek, ne görev yapacaklar bunu da belirleyeceğimiz bir listemiz var. Akil İnsanlar’dan seçilecek İzleme Heyeti’nin nasıl bir görevi olacak, neye dikkat edilecektir, kayıt altına alınacak. İzleme Heyeti olarak uygun göreceğim kişilerle Sayın Başbakan temas kuracaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı İzleme Heyeti konusunda ve Çözüm Süreci konusunda daha fazla bilgilendirme ihtiyacı doğdu. Böyle bir eksikliğin bizim tarafımızda olduğunu kabul etmeliyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız süreci başlatan ve sahiplenen bir insan olarak yapılacak işlerden etraflıca bilgilendirilmeli, bilgi sahibi olmalı. Sayın Başbakan süreçle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı’na bilgi arz edecektir.
BÜLENT ARINÇ KİMDİR?
Ak Parti'nin kurucularından sayılan Bülent Arınç 1948 yılında Jandarma Astsubayı İbrahim Arınç ile Sevdiye Arınç'ın (1919-2003) dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
12 yaşındayken babasını kaybetti. Manisa Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1970 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Manisa'da uzun süre serbest avukatlık yaptı. Üniversite yıllarından itibaren siyasete ilgi duydu. Milli Selamet Partisi'nin (MSP) Manisa Gençlik Kolları Başkanlığı ve Manisa İl Başkanlığı görevlerinde bulundu.
13 Ekim 1985'te Refah Partisi'nin İzmir'de düzenlediği Refah Gecesi'nde yapılan konuşmalar nedeniyle daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde, aralarında RP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Arınç'ın da bulunduğu partililer hakkında dava açıldı. Arınç yargılama sonunda 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak Yargıtay hapis cezasını iptal etti.
1991 genel seçimlerinde Refah Partisi listesinden Manisa'dan aday oldu ancak seçilemedi, 1994 yerel seçimlerinde de, Refah Partisi'nden aday olduğu Manisa Belediye Başkanlığı seçimlerinde başarısız oldu. Bülent Arınç 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimleri'nde Refah Partisi'nden Manisa Milletvekili seçilerek ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) girdi. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Ve Türkiye AB Karma Komisyonu´nda çalıştı. Yurtiçi ve yurtdışı resmi toplantı ve sempozyumlara katıldı. 1999 genel seçimlerinde Fazilet Partisi'nden Manisa milletvekili seçiilen Arınç, Fazilet Partisi Grup Başkan Vekilliği görevini icra etti. Kurucuları arasında olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nden 2002 ve 2007'de Manisa, 2011 seçimlerinde ise Bursa'dan TBMM'ye seçildi.
19 Kasım 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi, 8 Ekim 2004'te üç yıl süreyle yeniden bu göreve seçildi. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi cumhurbaşkanlığı için adı geçen Arınç 24 Nisan 2007 günü aday olmayacağını açıkladı. 22 Temmuz Genel Seçimleri'nin ardından yapılan Meclis Başkanlığı seçimlerine aday olmadı. 1 Mayıs 2009 günü yapılan kabine revizyonunda Başbakan yardımcısı olarak kabineye giren Arınç, 2011 Genel Seçimleri'nden sonra kurulan 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nde Başbakan yardımcılığı ve hükümet sözcülüğü görevini üstlendi.
Münevver Arınç ile evliliğinden 2'si erkek 3 çocuk babasıdır. Oğullarından Mehmet Fatih Arınç 1997 yılında geçirdiği trafik kazasında 16 yaşında yaşamını yitirdi.
Çankaya Köşkü’nde toplanan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken “Gökçek, bakın sayın demiyorum, bir yerlere yaranmak istiyor. Oğlunun adaylığını onaylatmak istiyor” diyen Arınç, özetle şunları söyledi:
HAVLAYACAĞI BİLİRİZ
“Arkadaşlara sordum ne cevap vereyim diye. Muhatap almayın, Gökçek kim siz kimsiniz diyenler oldu. Ama karşılık vermeden bugünü geçmemek lazım. Ben görevimin başındayım, koltuğuma zamkla yapışan bir insan değilim. Bunu kendisi de çok iyi biliyor. Benim sevdam koltuk sevdası değil, adam kandırma değil. Ben burada bir dava için varım. Görevimden ayrıldıktan sonra emekli maaşı ile geçinen, kalbi huzurla dolu bir insan olacağım. Birilerine çağrıda bulunmak hakkın ve haddin değil. Okkalı cevaplar vermeyeceğim çünkü eşine karşı bir saygım var. Gökçek hakkında konuşursam Nevin Hanım’ı üzmüş olacağım.
İkincisi yeni bir tartışma konusu ortaya çıkarmak istemiyorum. Şunu söyleyeyim: Ben bu cumartesi-pazar konuşmalarından sonra aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Arzu ederseniz gizli bir mektupla veririm size. Biz kimin havlayacağını, kimlerin konuşacağını biliriz. Her şeye davamız adına katlanıyoruz. Gökçek, bakın sayın demiyorum, bir yerlere yaranmak istiyor. Oğlunun adaylığını onaylatmak istiyor, bana başka bir şey söyletmesin. Bunlar belaltı işlerdir. Ahmet Hakan Beyefendi ailem hakkında yazmış. Delil olarak bunları soruyor. Ahmet Hakan Gökçek’ten daha haysiyetli ve namusludur. Bunun yaptığı tetikçiliktir. Çok zor seçimi kazandıktan sonra başkalarına yaranmaya çalışıyor. 2009-2014 yıllarında onun adaylığına karşı çıktım. ‘Yeter artık, yapamıyor’ dedim. Benim bildiğim siyasette bir şey vardır, bu benim düşüncelerimdir. Benim sözlerim mutlak değildir. Partim onun adaylığına onay verince ben onun için çalıştım. O da bunun hıncını bu şekilde çıkarıyor. Bana bunu saldırtan kişi, kişileri ortaya çıkarırım. Birilerine yaranmak için yaptığını biliyorum.
Ankara’yı parsel parsel Paralel Yapı’ya satmıştır
Bu Paralel Yapı sahtekarlıkları ortaya çıktıktan sonra ben hükümetin yanındayım, Cumhurbaşkanımızın yanındayım, ben buyum her şeyimle ortadayım. Olimpiyatlara giden benim, ben bunları gizlemiyorum. Ama Gökçek bunların daha fazlasını yapmıştır. Bu yapının kucağında oturmuştur. Bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır.
MÜZAKERE KABUL EDİLMEZ
Öcalan’ın Nevruz mesajının ne anlama geldiğini Kamu Güvenliği Müsteşarlığı analiz ediyor. Bizim beklentilerimiz farklıydı. Olmaması gerekenler çıkmalıydı. Ama açıklandığı şekliyle bile olumlu bulduğumu söylemiştim. Bizim kabul edemeyeceğimiz noktalar vardır. Eşme’den bahsedilmiş olması, biz bu çalışmaların içinde PKK veya İmralı’nın terminolojisine bağlı kalamayız. Biz hükümetiz devleti yönetiyoruz. Bir şey yapılacaksa bu örgüte ait terminolojiyle yapılmaması gerekir. Diyalog başka şey müzakere başka şeydir. Müzakere sözünü kabul etmiyoruz.
KOŞARAK BİLGİ VERİR
Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuyu baldıran zehiri içmek gibi nitelendirdiğini hepiniz biliyorsunuz. Süreci başlatan, bütün zorluklara göğüs geren bir kişinin her aşamada yeterince bilgilendirilmesi gerekir. O ne zaman emrederse Sayın Başbakan koşar bilgi verir. Onun talep etmediği zaman bile ilgili arkadaşların ona bilgi sunması gerektiğini düşünüyorum.”
İzleme Heyeti 5-6 kişi olabilir
İzleme Heyeti’nde yer alacak kişilerin Akil İnsanlar içinde yer alacağını söyleyebilirim. O haftalarda her kafadan farklı sesler çıktı. Akdoğan süreci en iyi takip edenlerden biri. İzleme Heyeti’nin 5-6 kişi olacağını söyleyebilirim. Onların onayını almamız lazım. Hangi görev verilecek, ne görev yapacaklar bunu da belirleyeceğimiz bir listemiz var. Akil İnsanlar’dan seçilecek İzleme Heyeti’nin nasıl bir görevi olacak, neye dikkat edilecektir, kayıt altına alınacak. İzleme Heyeti olarak uygun göreceğim kişilerle Sayın Başbakan temas kuracaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nı İzleme Heyeti konusunda ve Çözüm Süreci konusunda daha fazla bilgilendirme ihtiyacı doğdu. Böyle bir eksikliğin bizim tarafımızda olduğunu kabul etmeliyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız süreci başlatan ve sahiplenen bir insan olarak yapılacak işlerden etraflıca bilgilendirilmeli, bilgi sahibi olmalı. Sayın Başbakan süreçle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı’na bilgi arz edecektir.
BÜLENT ARINÇ KİMDİR?
Ak Parti'nin kurucularından sayılan Bülent Arınç 1948 yılında Jandarma Astsubayı İbrahim Arınç ile Sevdiye Arınç'ın (1919-2003) dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi.
12 yaşındayken babasını kaybetti. Manisa Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1970 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Manisa'da uzun süre serbest avukatlık yaptı. Üniversite yıllarından itibaren siyasete ilgi duydu. Milli Selamet Partisi'nin (MSP) Manisa Gençlik Kolları Başkanlığı ve Manisa İl Başkanlığı görevlerinde bulundu.
13 Ekim 1985'te Refah Partisi'nin İzmir'de düzenlediği Refah Gecesi'nde yapılan konuşmalar nedeniyle daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde, aralarında RP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Arınç'ın da bulunduğu partililer hakkında dava açıldı. Arınç yargılama sonunda 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı ancak Yargıtay hapis cezasını iptal etti.
1991 genel seçimlerinde Refah Partisi listesinden Manisa'dan aday oldu ancak seçilemedi, 1994 yerel seçimlerinde de, Refah Partisi'nden aday olduğu Manisa Belediye Başkanlığı seçimlerinde başarısız oldu. Bülent Arınç 24 Aralık 1995 Milletvekili Genel Seçimleri'nde Refah Partisi'nden Manisa Milletvekili seçilerek ilk defa Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) girdi. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu Ve Türkiye AB Karma Komisyonu´nda çalıştı. Yurtiçi ve yurtdışı resmi toplantı ve sempozyumlara katıldı. 1999 genel seçimlerinde Fazilet Partisi'nden Manisa milletvekili seçiilen Arınç, Fazilet Partisi Grup Başkan Vekilliği görevini icra etti. Kurucuları arasında olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi'nden 2002 ve 2007'de Manisa, 2011 seçimlerinde ise Bursa'dan TBMM'ye seçildi.
19 Kasım 2002 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi, 8 Ekim 2004'te üç yıl süreyle yeniden bu göreve seçildi. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi cumhurbaşkanlığı için adı geçen Arınç 24 Nisan 2007 günü aday olmayacağını açıkladı. 22 Temmuz Genel Seçimleri'nin ardından yapılan Meclis Başkanlığı seçimlerine aday olmadı. 1 Mayıs 2009 günü yapılan kabine revizyonunda Başbakan yardımcısı olarak kabineye giren Arınç, 2011 Genel Seçimleri'nden sonra kurulan 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nde Başbakan yardımcılığı ve hükümet sözcülüğü görevini üstlendi.
Münevver Arınç ile evliliğinden 2'si erkek 3 çocuk babasıdır. Oğullarından Mehmet Fatih Arınç 1997 yılında geçirdiği trafik kazasında 16 yaşında yaşamını yitirdi.
İstanbul'da mesai saatleri değişiyo
Saatlerin ileri alınacak olması dolayısıyla İstanbul'da 30 Mart'tan itibaren memurların mesai saatleri 08.30-12.30 ve 13.00-17.00 olarak uygulanacak.
İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada, Bakanlar Kurulu'nun 17 Mart 2015 tarih ve 2015/7391 sayılı kararı gereğince 29 Mart 2015'ten itibaren ülke genelinde ileri saat uygulamasına geçileceği hatırlatıldı. Açıklamada, "Gün ışığından daha fazla yararlanıp, enerji tüketiminin azaltılması amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 100'üncü maddesi gereğince ilimizde mesai saatleri 30 Mart 2015 Pazartesi gününden itibaren 08.30-12.30, 13.00-17.00 olarak uygulanacaktır" ifadeleri kullanıldı.
İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada, Bakanlar Kurulu'nun 17 Mart 2015 tarih ve 2015/7391 sayılı kararı gereğince 29 Mart 2015'ten itibaren ülke genelinde ileri saat uygulamasına geçileceği hatırlatıldı. Açıklamada, "Gün ışığından daha fazla yararlanıp, enerji tüketiminin azaltılması amacıyla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 100'üncü maddesi gereğince ilimizde mesai saatleri 30 Mart 2015 Pazartesi gününden itibaren 08.30-12.30, 13.00-17.00 olarak uygulanacaktır" ifadeleri kullanıldı.
23 Mart 2015 Pazartesi
Cinnet getiren anne 2 çocuğunu öldürdü
HATAY’ın Samandağ İlçesi’nde cinnet getiren 26 yaşındaki Serpil T, 1 yaşındaki oğlu Oktay ile 1 aylık kızı Narinnur’u boğarak öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alındı.
Dün saat 16.00 sıralarında meydana gelen olayda, iddiaya göre bilinmeyen bir nedenle cinnet getiren Serpil T., pazarcı esnafı eşi Celal T, evde olmadığı sırada çocukları Oktay ile Narinnur’u önce dövdü, sonrada boğarak öldürdü. İhbar üzerine eve gelen polis, Serpil T’yi gözaltına aldı.
Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Oktay ve Narinnur’un cesetleri otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Olay sırasında baba Celal T’nin İskenderun’da olduğu belirtildi.
Çocukların amcası Hayrettin T, olayın neden kaynaklandıklarını bilmediklerini belirterek, "Adli tıpta yapılacak işlemler sonrası belli olacak. Kardeşim ile aralarında herhangi bir problemleri yoktu. Kardeşim çalıştığı için maddi problemleri de yoktu" diye konuştu.
DHA
Dün saat 16.00 sıralarında meydana gelen olayda, iddiaya göre bilinmeyen bir nedenle cinnet getiren Serpil T., pazarcı esnafı eşi Celal T, evde olmadığı sırada çocukları Oktay ile Narinnur’u önce dövdü, sonrada boğarak öldürdü. İhbar üzerine eve gelen polis, Serpil T’yi gözaltına aldı.
Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Oktay ve Narinnur’un cesetleri otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Olay sırasında baba Celal T’nin İskenderun’da olduğu belirtildi.
Çocukların amcası Hayrettin T, olayın neden kaynaklandıklarını bilmediklerini belirterek, "Adli tıpta yapılacak işlemler sonrası belli olacak. Kardeşim ile aralarında herhangi bir problemleri yoktu. Kardeşim çalıştığı için maddi problemleri de yoktu" diye konuştu.
DHA
22 Mart 2015 Pazar
İki gün daha resmi tatil mi oluyor?
Gündemde 18 Mart ve 21 Mart'ın resmi tatil olması var.
Çanakkale Zaferi'nin kutlandığı 18 Mart'ın resmi tatil olması geçtiğimiz yıllarda da gündeme gelmişti.
Haber 7'nin haberine göre son olarak Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan önceki gün 'Tüm dünyaya 'Çanakkale Geçilmez' dedirten Vatan toprağının kıyasıya korunduğu Çanakkale deniz ve kara savaşları, gerçek bir kahramanlık destanıdır. Bu nedenle 18 Mart tarihi ülke çapında ve programlı törenlerle kutlanan resmi bayramlarımız arasında yer almalıdır' diyerek kanun teklifi sunmuştu.
KURTULMUŞ'TAN AÇIK KAPI
Son olarak dün de "Nevruz bayramının (21 Mart) tatil günü olarak ilan edilmesi yönünde bir çalışmanın olup olmadığıyla ilgili soruya yanıt veren Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş şöyle konuştu: Düşünülebilir, konuşulabilir. Teorik olarak dünyada birçok ülkede, pratik olarak da şuan Nevruz’u bayram olarak kutlayan ülkeler var. Olabilir, nihayetinde toplumsal taleple, oluşacak olan şartlarla ortaya çıkan meselelerdir" dedi. (milliyet.com.tr)
Çanakkale Zaferi'nin kutlandığı 18 Mart'ın resmi tatil olması geçtiğimiz yıllarda da gündeme gelmişti.
Haber 7'nin haberine göre son olarak Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan önceki gün 'Tüm dünyaya 'Çanakkale Geçilmez' dedirten Vatan toprağının kıyasıya korunduğu Çanakkale deniz ve kara savaşları, gerçek bir kahramanlık destanıdır. Bu nedenle 18 Mart tarihi ülke çapında ve programlı törenlerle kutlanan resmi bayramlarımız arasında yer almalıdır' diyerek kanun teklifi sunmuştu.
KURTULMUŞ'TAN AÇIK KAPI
Son olarak dün de "Nevruz bayramının (21 Mart) tatil günü olarak ilan edilmesi yönünde bir çalışmanın olup olmadığıyla ilgili soruya yanıt veren Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş şöyle konuştu: Düşünülebilir, konuşulabilir. Teorik olarak dünyada birçok ülkede, pratik olarak da şuan Nevruz’u bayram olarak kutlayan ülkeler var. Olabilir, nihayetinde toplumsal taleple, oluşacak olan şartlarla ortaya çıkan meselelerdir" dedi. (milliyet.com.tr)
100 kişilik toplu mezar bulundu
Nijerya'nın kuzeydoğusundaki Damasak beldesinde en az 100 cesedin olduğu bir toplu mezar bulunduğu bildirildi.
Çad ordusunda görevli General Abdurrahman Duceymi, Damasak beldesi çıkışında bir toplu mezar bulduklarını söyledi. Cesetlerde kurşun ve bıçak izleri olduğuna işaret eden Duceymi, bu kişilerin birkaç hafta önce öldürülmüş olabileceklerini ifade etti.
Askerlerin bölgede arama çalışmalarına devam ettiğini belirten Duceymi, "Boko Haram militanları beldede kimseyi hayatta bırakmadı" dedi.
Nijerya'nın kuzey bölgelerin ile Kamerun'un kuzeyinde etkili olan Boko Haram, 7 Mart'ta terör örgütü IŞİD'e biat ettiğini ilan etmişti.
Çad ordusunda görevli General Abdurrahman Duceymi, Damasak beldesi çıkışında bir toplu mezar bulduklarını söyledi. Cesetlerde kurşun ve bıçak izleri olduğuna işaret eden Duceymi, bu kişilerin birkaç hafta önce öldürülmüş olabileceklerini ifade etti.
Askerlerin bölgede arama çalışmalarına devam ettiğini belirten Duceymi, "Boko Haram militanları beldede kimseyi hayatta bırakmadı" dedi.
Nijerya'nın kuzey bölgelerin ile Kamerun'un kuzeyinde etkili olan Boko Haram, 7 Mart'ta terör örgütü IŞİD'e biat ettiğini ilan etmişti.
Derin dondurucuda 5 bebek cesedi!
Fransa’nın Bordeaux kentinin 50 km. güneyinde yaklaşık 700 nüfuslu Louchats köyünde yaşayan Fransız çiftin evinde soğutucuda 5 bebek cesedi bulundu. 13 ile 15 yaşlarında iki kız çocuğu olan anne (35), beş bebeğini öldürmekle suçlanıyor.
Geçtiğimiz Cuma günü 40 yaşındaki baba eşiyle birlikte yaşadığı müstakil evde soğutucu içinde torbaya konulmuş bebek cesedi görünce durumu polise ihbar etti. Polisin evde yaptığı aramada derin dondurucuda saklanmış 4 bebek cesedi daha ortaya çıktı. İfadesi alınan baba bebek cesetlerinden haberi olmadığını söyledi. Baba durumu öğrenince fenalık geçirdi. Hastaneye kaldırılan iki kız çocuk annesinin ise soruşturması halen devam ediyor.
Louchats köyünde yaşayan halk sakinleri durumu öğrenince adeta şok oldular. Köylüler “Aileyi hepimiz tanıyoruz, burada zaten herkes birbirini tanır. Böyle korkunç bir cinayet işleneceğine ihtimal veremiyoruz” diye konuştular. Narin yapılı anneyi hiç hamile olarak görmediklerini anlatan köy halkı, talihsiz bebeklerin akıbetini öğrenmeye çalışıyor. Büyük ihtimalle bebekleri kendi evinde doğuran annenin bebeklerin doğum esnasında ölüp, ölmediği araştırılıyor.
Levent GÜNDÜZ-FRANSA/DHA
Geçtiğimiz Cuma günü 40 yaşındaki baba eşiyle birlikte yaşadığı müstakil evde soğutucu içinde torbaya konulmuş bebek cesedi görünce durumu polise ihbar etti. Polisin evde yaptığı aramada derin dondurucuda saklanmış 4 bebek cesedi daha ortaya çıktı. İfadesi alınan baba bebek cesetlerinden haberi olmadığını söyledi. Baba durumu öğrenince fenalık geçirdi. Hastaneye kaldırılan iki kız çocuk annesinin ise soruşturması halen devam ediyor.
Louchats köyünde yaşayan halk sakinleri durumu öğrenince adeta şok oldular. Köylüler “Aileyi hepimiz tanıyoruz, burada zaten herkes birbirini tanır. Böyle korkunç bir cinayet işleneceğine ihtimal veremiyoruz” diye konuştular. Narin yapılı anneyi hiç hamile olarak görmediklerini anlatan köy halkı, talihsiz bebeklerin akıbetini öğrenmeye çalışıyor. Büyük ihtimalle bebekleri kendi evinde doğuran annenin bebeklerin doğum esnasında ölüp, ölmediği araştırılıyor.
Levent GÜNDÜZ-FRANSA/DHA
21 Mart 2015 Cumartesi
Başbuğ'dan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanıt: Türk milleti her şeyi gördü
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, önceki yıllarda bazı subayların tutuklanmasında kendisi ve ülkenin yanlış yönlendirildiği ve aldatıldığı sözüne ilişkin, "Bütün yaşananlar Türk milletinin gözü önünde yaşandı. Türk milleti her şeyi gördü. Türk milletine güveniyorum" dedi.
TÜYAP Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Bursa 13'üncü Kitap Fuarı"nda, kitabının imza gününe katılan Başbuğ, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bursalı okurlarıyla bir arada bulunmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Bir gazeteci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 19 Mart'ta İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı'nda gerçekleştirilen törendeki "Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı" sözünü hatırlatıp Başbuğ'a düşüncelerini sordu.
Başbuğ, bu soruya şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de söylenen sözlerin artık fazla önemi ve değeri olmadığını düşünüyorum. Önemli olan bu sözlerin arkasında hareket, eylem ve fiillerin olmasıdır. Sadece sözler bir anlam ve değer ifade etmiyor. Ayrıca bu bütün yaşananlar Türk milletinin gözü önünde yaşandı. Türk milleti her şeyi gördü. Türk milletine güveniyorum. Halkımızın, yaşananları en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum."
ÖCALAN'IN MESAJI
Başbuğ, Diyarbakır'daki nevruz kutlamasında okunan Abdullah Öcalan'ın mesajında, PKK'ya silahlı mücadelenin sonlandırılması çağrısına yer verilmesine ilişkin soru üzerine, "Bu konuyu duymadım ama şunu söyleyebilirim; bir terör örgütüyle silahların gölgesinde yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkacağına pek inanmıyorum" diye konuştu.
''SİYASETİ DÜŞÜNMÜYORUM''
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, aktif siyasete katılmayı düşünmediğini sözlerine ekledi.
TÜYAP Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Bursa 13'üncü Kitap Fuarı"nda, kitabının imza gününe katılan Başbuğ, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bursalı okurlarıyla bir arada bulunmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi.
Bir gazeteci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 19 Mart'ta İstanbul'da Harp Akademileri Komutanlığı'nda gerçekleştirilen törendeki "Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı" sözünü hatırlatıp Başbuğ'a düşüncelerini sordu.
Başbuğ, bu soruya şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de söylenen sözlerin artık fazla önemi ve değeri olmadığını düşünüyorum. Önemli olan bu sözlerin arkasında hareket, eylem ve fiillerin olmasıdır. Sadece sözler bir anlam ve değer ifade etmiyor. Ayrıca bu bütün yaşananlar Türk milletinin gözü önünde yaşandı. Türk milleti her şeyi gördü. Türk milletine güveniyorum. Halkımızın, yaşananları en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyorum."
ÖCALAN'IN MESAJI
Başbuğ, Diyarbakır'daki nevruz kutlamasında okunan Abdullah Öcalan'ın mesajında, PKK'ya silahlı mücadelenin sonlandırılması çağrısına yer verilmesine ilişkin soru üzerine, "Bu konuyu duymadım ama şunu söyleyebilirim; bir terör örgütüyle silahların gölgesinde yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkacağına pek inanmıyorum" diye konuştu.
''SİYASETİ DÜŞÜNMÜYORUM''
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, aktif siyasete katılmayı düşünmediğini sözlerine ekledi.
Özgecan Aslan cinayetinde yeni bulgular!
Özgecan'ın katillerinin delilleri profesyonelce gizlemeye çalıştığı ortaya çıktı. Suç aleti bıçağın tahta sapının zımparalandığı, metal kısmının ise tinerle temizlendiği belirlendi.
Sabah'tan Ersan Atar'ın haberine göre Mersin'in Tarsus ilçesinde geçen ay yaşanan Özgecan cinayetinin failleri hakkında hemen dava açılması bekleniyordu. Ancak cinayetin ardından tutuklanan minibüs şoförü Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve suç ortakları Fatih Gökçe hakkında yeni bulgulara ulaşıldı. Özgecan Aslan'ın ailesinin avukatları soruşturmayı yürüten savcılığa, olayda bilinen şüphelilere başka kişilerin de yardım etmiş olabileceğini savundukları bir dilekçe sundu. Şüphelilerle cinayeti kolaylaştırmaya yönelik destekte veya olay sonrasında onların saklanması için yardımda bulunan başka kişiler olabileceğini belirten avukatlar, bu konularda araştırma yapılmasını istedi. Avukatlar ayrıca cinayetin işlendiği minibüsün geçiş güzergahındaki ve şüphelilerin evlerinin yakınlarındaki kamera kayıtları ile şüphelilerin birbirleri ve yakınlarıyla yaptıkları telefon görüşmelerine ait HTS kayıtlarının incelenmesini talep etti.
BAŞKA BIÇAK SAPTANDI
Olayda birden çok bıçak kullanıldığı belirlendi. Ayrıca şüphelilerin olayın aydınlatılmasını zorlaştırmak için profesyonelce hareket ederek suç aleti bıçağın tahta sapını zımparalayıp metal kısmını da tinerle temizledikleri saptandı. Şüphelilerin parmak izi veya DNA testi yapmaya elverişli başkaca bir kırıntı bırakmamak için bu yöntemi kullandıklarını değerlendiren savcılık, bıçaklar üzerindeki inceleme tamamlanmadan davayı açmayı uygun görmedi.
Jandarmanın "temizlenmiş" bıçak üzerindeki incelemesini sürdürdüğü, önümüzdeki hafta raporunu savcılığa gönderebileceği öğrenildi.
Sabah'tan Ersan Atar'ın haberine göre Mersin'in Tarsus ilçesinde geçen ay yaşanan Özgecan cinayetinin failleri hakkında hemen dava açılması bekleniyordu. Ancak cinayetin ardından tutuklanan minibüs şoförü Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve suç ortakları Fatih Gökçe hakkında yeni bulgulara ulaşıldı. Özgecan Aslan'ın ailesinin avukatları soruşturmayı yürüten savcılığa, olayda bilinen şüphelilere başka kişilerin de yardım etmiş olabileceğini savundukları bir dilekçe sundu. Şüphelilerle cinayeti kolaylaştırmaya yönelik destekte veya olay sonrasında onların saklanması için yardımda bulunan başka kişiler olabileceğini belirten avukatlar, bu konularda araştırma yapılmasını istedi. Avukatlar ayrıca cinayetin işlendiği minibüsün geçiş güzergahındaki ve şüphelilerin evlerinin yakınlarındaki kamera kayıtları ile şüphelilerin birbirleri ve yakınlarıyla yaptıkları telefon görüşmelerine ait HTS kayıtlarının incelenmesini talep etti.
BAŞKA BIÇAK SAPTANDI
Olayda birden çok bıçak kullanıldığı belirlendi. Ayrıca şüphelilerin olayın aydınlatılmasını zorlaştırmak için profesyonelce hareket ederek suç aleti bıçağın tahta sapını zımparalayıp metal kısmını da tinerle temizledikleri saptandı. Şüphelilerin parmak izi veya DNA testi yapmaya elverişli başkaca bir kırıntı bırakmamak için bu yöntemi kullandıklarını değerlendiren savcılık, bıçaklar üzerindeki inceleme tamamlanmadan davayı açmayı uygun görmedi.
Jandarmanın "temizlenmiş" bıçak üzerindeki incelemesini sürdürdüğü, önümüzdeki hafta raporunu savcılığa gönderebileceği öğrenildi.
20 Mart 2015 Cuma
Vurulduktan sonra selfie çekti
ABD'de silahlı saldırı sonucu yaralanan bir gencin, vurulduktan hemen sonra selfie çekerek arkadaşlarına yollaması şaşkınlık yarattı.
ABD’nin Arizona eyaletinin Mesa kentinde bulunan Bistro 13 adlı kafede Çarşamba günü silahlı saldırı sonucu omzundan yaralanan bir gencin, olayın ardından selfie çekmesi şaşkınlık yarattı.
Russia Today’de yer alan habere göre, fotoğrafını Snapchat’ten arkadaşlarına gönderen 20 yaşındaki Isaac Martinez adlı genç, tedavi edilirken de selfie çekti. Fotoğrafı arkadaşlarına gönderirken “Az önce vuruldum” yazan Martinez’in sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
Çarşamba günü Mesa’da meydana gelen silahlı saldırıda bir kişi hayatını kaybetmiş, iki kişi de yaralanmıştı. Saldırganın kimliği 41 yaşındaki Ryan Elliot Giroux olarak açıklanmıştı.
ABD’nin Arizona eyaletinin Mesa kentinde bulunan Bistro 13 adlı kafede Çarşamba günü silahlı saldırı sonucu omzundan yaralanan bir gencin, olayın ardından selfie çekmesi şaşkınlık yarattı.
Russia Today’de yer alan habere göre, fotoğrafını Snapchat’ten arkadaşlarına gönderen 20 yaşındaki Isaac Martinez adlı genç, tedavi edilirken de selfie çekti. Fotoğrafı arkadaşlarına gönderirken “Az önce vuruldum” yazan Martinez’in sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi.
Çarşamba günü Mesa’da meydana gelen silahlı saldırıda bir kişi hayatını kaybetmiş, iki kişi de yaralanmıştı. Saldırganın kimliği 41 yaşındaki Ryan Elliot Giroux olarak açıklanmıştı.
Sekreter Asuman'ın büyük oyunu
Konya'da geçen 2 Haziran'da Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Celalettin Özdemir'i, duygusal ilişki yaşadığı sekreter Asuman E.'ye ilgi duyduğu gerekçesiyle üniversitedeki odasında bıçaklayarak öldürmekten tutuklanan Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin yargılanması devam edildi. Duruşmada sanık Prof. Dr. Ahmet Gülce, tutuksuz sanık Asuman E.'nin eşini, doçentin ailesine ağabeyi olarak tanıttığını iddia etti. Asuman E.'nin tutuklanması talebi kabul edilmedi.
Geçen 2 Haziran'da, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Kamış'ın eşi olan 2 çocuk babası Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce (53), iddiaya göre duygusal ilişki yaşadığı fakültedeki o dönem evli olan 1 çocuk annesi 28 yaşındaki sekreter Asuman E. (28) yüzünden tartıştığı 3 çocuk babası Doç.Dr. Celalettin Özdemir'i bıçaklayarak öldürdü. Fakültedeki odasında olaydan 2 gün sonra cesedi bulunan Doç. Dr. Özdemir'in vücudunda ve boğazında 14 bıçak darbesi saptandı.
Cinayetin ardından emeklilik dilekçesi veren Prof.Dr. Gülce ile Asuman E. gözaltına alındı. Prof. Dr. Gülce, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, sekreter Asuman E. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 'tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu olarak yargılanan Prof. Dr. Ahmet Gülce ile 'cinayete yardım etmek' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan Asuman E., öldürülen Doç.Dr. Özdemir'in ailesi, taraf avukatları ile tanık olarak Dekan Prof. Dr. Handan Kamış, fakültedeki iki öğretim üyesi, 1 sekreter ve 1 tekniker ile sekreter Asuman E.'nin cinayeti anlattığı tanıdığı bir polis memuru katıldı.
Tutuksuz yargılanan sekreter Asuman E. güvenlik gerekçesiyle tutuklu sanıkların girdiği kapıdan solana alındı.
DEKAN: ASUMAN'IN EŞİMLİ İLİŞKİSİ OLDUĞUNU DÜŞÜNENEM
Duruşmaya tanık olarak katılan ve olaydan sonra Prof. Dr. Ahmet Gülce'den boşanan Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Kamış'a, mahkeme heyeti, sanık eşi olduğu için kanunen tanık olmama hakkının bulunduğunu hatırlattı. Tanıklık edeceğini belirten Prof.Dr. Kamış, soruşturma sırasında polise verdiği ifadesinin geçerli olduğunu belirtti.
SON BİR YILDA DEĞİŞTİ
Sekter Asuman E.'yi dekanlık görevine atandıktan sonra tanıdığını belirten Prof.Dr. Kamış, şunları söyledi:
''Asuman'ı, dekan olduktan sonra tanıdım. Asuman ile ilgili şikayetler alıyorduk. Celalettin bey ile ilişkisi olduğunu öğrendim. Ama inanamadım. Asuman ile eşimin bir ilişkisi olduğunu düşünemem bile. Çok iyi bir evliliğimiz vardı. Herkes evliliğimize gıptayla bakardı. Son bir yılda Ahmet değişti, tutarsız hareketleri vardı. 16-17 kilo verdi. Durduk yerde uykuya dalıyor, saçma sapan, sözler söylüyordu. Ben de artık onunla konuşmaktan vazgeçmiştim.''
''BENİM EŞİM KARINCAYI BİLE İNCİTEMEZ''
Olay günün ne yaşadıklarını anlatan Prof.Dr. Kamış, eve gitmek için otomobile bindiklerinde eşi Prof.Dr. Gülce'nin tedirgin ve sürekli terlediğini belirtti. Eve gittiklerinde eşine 'Sen kavga mı ettin?' diye sorduğunu ifade eden Prof.Dr. Kamış, ''O da 'Celalettin'i öldürdüm. Asuman ile olan ilişkimizi öğrenmiş' dedi. Ben o sırada baygınlık geçirdim. Ahmet ile konuşmak istemedim ve evi terk etmesini söyledim.'' dedi.
Eşinin anlattığı olaya inanmadığını belirten Prof.Dr. Kamış, şöyle konuştu:
''Benim eşim bir karıncayı bile incitmez, incitecek bir adam değil. Ama ortada bir suç varsa, herkes cezasını çekmeli. O gece Celalettin ile ilgili böyle bir bilgi gelmeyince Ahmet'in saçmaladığını düşündüm. Ahmet ve Celalettin'in çok iyi arkadaş olduğunu biliyorum.''
Avukatların, 'Polise bilgi vermeyi düşünmediniz mi?'' sorusu üzerine Prof.Dr. Kamış, '' O an ben şok halindeydim. Zaten Ahmet'in bunu yapabileceğini düşünmedim. Ahmet'in saçmaladığını düşündüm'' dedi.
''ASUMAN, BENİMLE HELALLEŞMEYE GELMEDİ''
Turizm fakültesine gönderilen sekreter Asuman E.'nin olay günü odasına helalleşmek için gelmediğini ve farklı bir maksadının olduğunu öne süren Dekan Prof. Dr. Kamış, ''Basında yer aldığı gibi olay gelişmedi. Asuman o gün helalleşme niyetiyle odama gelmedi. Asuman ile ben, samimi değilim ki helalleşme olsun. Alışıldık bir durum değil. Asuman benim odama giremez. İzin alıp öyle gelmesi gerekir. Kapıyı açtı, 'Hocam sizi çok seviyorum, hayırlısı olsun' dedi ve gitti. Asuman için 2013 yılında bir öğrenci velisinin, rektörlüğe bir şikayet dilekçesi oldu. Öğrencisi velisi, 'Bu fakülteyi bu kadından kurtarın. Öğrencilere kötü örnek oluyor' diye şikayet dilekçesini gönderdi'' dedi.
SEKRETER:''İKİ DÜNYA BİR ARAYA GELSE BEN AHMET'LE İLİŞKİ YAŞAMAM''
Dekan Prof. Dr. Handan Kamış, tanık olarak dinlendikten sonra ayağa kalkan, olaydan sonra eşinden boşanan ve taşeron işçisi olduğu için de işine son verilen sekreter Asuman E., ''Ben öncelikli şunu söylemek istiyorum. İki dünya bir araya gelse ben Ahmet'le ilişki yaşamadım, yaşamam'' dedi. Hakim ise oturması için Asuman S.'yi uyardı.
Tanık olarak dinlenen iki öğretim üyesi de olay günü Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in odasından ses geldiğini ancak telefonla görüştüğünü sandıklarını söyledi.
Asuman E.'nin daha önceki ifadelerinde Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin, Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i, öldürdüğünü söylemesi üzerine durumdan şüphelenip, tanıdığı bir polis memuruna durumu anlattığını söylediği polis memuru da tanık olarak dinlendi.
Olay sırasında Kayıp Şahıslar Büro Amirliği'nde çalıştığını ancak şu an emekli olduğunu belirten Recep Uçar, ''Asuman'ın amcası ile aynı sitede oturuyoruz. Beni çağırdılar. Asuman olayı anlattı. Ben emniyete gidip ifade vermesini söyledim. Sonra da cinayet büro amirliğini arayıp bilgi verdim'' dedi.
SEKRETER ASUMAN, BAŞKA BİR SEKRETERDEN HAMİLELİK TEST ÇUBUĞU ALMIŞ
,Olay sırasında Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin sekreterliğini yapan Firdevs Kültür de tanık olarak ifade verdi. Firdes Kültür, geçen nisan ayında hamile olduğu dönemde Asuman E.'nin kendisine gelip hamilelik test çubuğuna idrar yapmasını istediğini öne sürdü. Kültür, ''Hamile olduğum dönemde, sanık Asuman yanıma gelip, benim hamile olmam sebebiyle, eşine şaka yapacağını hamilelik test çubuğuna idrar yapmamı ve onu eşine göstereceğini söyledi. Ben önce karşı çıktım. Daha sonra ikna oldum. Ama bunu eşine gösterip, göstermediğini sormadım. O da bir şey söylemedi'' dedi.
ASUMAN, ÖLDÜRÜLEN DOÇENTİN ODASINDAN KOKU GELİP GELMEDİĞİNİ SORMUŞ
Firdevs Kültür, olayın olduğu dönemde ise Asuman E.'nin kendisini telefonla sürekli arayıp Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in, fakültede görüp görmediğini, Özdemir'in, odasından koku gelip, gelmediğini ve kapısının açılıp, açılmadığını sorduğunu öne sürdü.
Mahkemede Asuman E.'nin avukatı Hasip Şenalp de, profesör ve doçentin statüsü yüksek iki insan olduğunu belirterek, '' Statüsü belli olan kişilerin, Asuman gibi bir kişiye tenezzül etmesi ilginç bulunur. Böyle bir şey mümkün değil. Asuman günah keçisi gibi hep suçlanıyor'' dedi.
PROFESÖR: ASUMAN İLİŞKİYİ İNKAR EDİYOR
Prof. Dr. Ahmet Gülce ise sekreter Asuman E.'nin ilişkisini inkar ettiğini belirterek, savunmasında şunları söyledi:
''Her ne kadar olay yaşanmış olsa da. Ben tevekkül ettim. Allah'a sığındım. Bu ilişkinin nasıl başladığını bilmiyorum. Bir anda başlayan bir şey. Olayın şokunu hala atlatamadım. Benim Asuman ile ilişkim oldu. Ama kendisi inkar ediyor.''
''ASUMAN, EŞİNİ, DOÇENTİN AİLESİNE AĞABEYİ OLARAK TANITTI''
Prof. Dr. Ahmet Gülce, Asuman E.'nin eşini, doçentin ailesine ağabeyi olarak tanıttığını iddia ederek, ''Ben olayın başından beri düşünüyorum. Asuman'ın ailesiyle birlikte olayı kurguladığını kanaat getirdim. Hatta bir hukuki danışmanı olduğuna dahi inanıyorum. Asuman, maktülün ailesine kendi kocasını ağabeyim diye tanıtmıştır'' diye konuştu.
Prof. Dr. Gülce, ''Birisi gelip deseydi. Asuman ikinizi de idare ediyor diye. Bu olay buralara gelmezdi. Ben sükunetle davanın karara bağlanması bekleyeceğim'' dedi.
Prof. Dr. Gülce'nin avukatı Fatih Rüşen de, Asuman E.'nin tutuklanmasını talep ederek, ''Şimdiye kadar Asuman'ın söyledikleri, tanık ve delilerle yalan olduğu ortaya çıktı. Maktulün odasında olmayacak yerlerde Asuman'ın parmak izi çıktı. Asuman'ın, bütün söyledikleri neredeyse yalan. Buna rağmen halen nasıl tutuksuz yargılandığına inanamıyorum. Asuman'ın tutuklanmasını talep ediyorum. Bütün bunlara rağmen Asuman tutuklanmayacakta ben mi tutuklanacağım'' dedi.
Saat 09.40'da başlayan duruşmaya saat 12.20'de ara verildi. Saat 14.00'de tekrar başlayan duruşmada mahkeme heyeti, Asuman E.’nin tutuksuz olarak yargılanmasına, Salı ve Perşembe günü yapılan adli kontrol kararının kaldırılmasına, yurt dışı yasağı karanının devam etmesine karar verdi. Heyet, Adli Tıp Kurumu ve telefon kayıtlarıyla ilgili gelecek raporlar ile diğer tanıkların dinlemesi için duruşmayı 5 Haziran tarihine erteledi.
Yakınlarıyla birlikte duruşmaya katılan sekreter Asuman E., dava sona erdikten sonra otomobiline binip adliyeden ayrıldı. DHA
Geçen 2 Haziran'da, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Kamış'ın eşi olan 2 çocuk babası Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce (53), iddiaya göre duygusal ilişki yaşadığı fakültedeki o dönem evli olan 1 çocuk annesi 28 yaşındaki sekreter Asuman E. (28) yüzünden tartıştığı 3 çocuk babası Doç.Dr. Celalettin Özdemir'i bıçaklayarak öldürdü. Fakültedeki odasında olaydan 2 gün sonra cesedi bulunan Doç. Dr. Özdemir'in vücudunda ve boğazında 14 bıçak darbesi saptandı.
Cinayetin ardından emeklilik dilekçesi veren Prof.Dr. Gülce ile Asuman E. gözaltına alındı. Prof. Dr. Gülce, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, sekreter Asuman E. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 'tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu olarak yargılanan Prof. Dr. Ahmet Gülce ile 'cinayete yardım etmek' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan Asuman E., öldürülen Doç.Dr. Özdemir'in ailesi, taraf avukatları ile tanık olarak Dekan Prof. Dr. Handan Kamış, fakültedeki iki öğretim üyesi, 1 sekreter ve 1 tekniker ile sekreter Asuman E.'nin cinayeti anlattığı tanıdığı bir polis memuru katıldı.
Tutuksuz yargılanan sekreter Asuman E. güvenlik gerekçesiyle tutuklu sanıkların girdiği kapıdan solana alındı.
DEKAN: ASUMAN'IN EŞİMLİ İLİŞKİSİ OLDUĞUNU DÜŞÜNENEM
Duruşmaya tanık olarak katılan ve olaydan sonra Prof. Dr. Ahmet Gülce'den boşanan Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Kamış'a, mahkeme heyeti, sanık eşi olduğu için kanunen tanık olmama hakkının bulunduğunu hatırlattı. Tanıklık edeceğini belirten Prof.Dr. Kamış, soruşturma sırasında polise verdiği ifadesinin geçerli olduğunu belirtti.
SON BİR YILDA DEĞİŞTİ
Sekter Asuman E.'yi dekanlık görevine atandıktan sonra tanıdığını belirten Prof.Dr. Kamış, şunları söyledi:
''Asuman'ı, dekan olduktan sonra tanıdım. Asuman ile ilgili şikayetler alıyorduk. Celalettin bey ile ilişkisi olduğunu öğrendim. Ama inanamadım. Asuman ile eşimin bir ilişkisi olduğunu düşünemem bile. Çok iyi bir evliliğimiz vardı. Herkes evliliğimize gıptayla bakardı. Son bir yılda Ahmet değişti, tutarsız hareketleri vardı. 16-17 kilo verdi. Durduk yerde uykuya dalıyor, saçma sapan, sözler söylüyordu. Ben de artık onunla konuşmaktan vazgeçmiştim.''
''BENİM EŞİM KARINCAYI BİLE İNCİTEMEZ''
Olay günün ne yaşadıklarını anlatan Prof.Dr. Kamış, eve gitmek için otomobile bindiklerinde eşi Prof.Dr. Gülce'nin tedirgin ve sürekli terlediğini belirtti. Eve gittiklerinde eşine 'Sen kavga mı ettin?' diye sorduğunu ifade eden Prof.Dr. Kamış, ''O da 'Celalettin'i öldürdüm. Asuman ile olan ilişkimizi öğrenmiş' dedi. Ben o sırada baygınlık geçirdim. Ahmet ile konuşmak istemedim ve evi terk etmesini söyledim.'' dedi.
Eşinin anlattığı olaya inanmadığını belirten Prof.Dr. Kamış, şöyle konuştu:
''Benim eşim bir karıncayı bile incitmez, incitecek bir adam değil. Ama ortada bir suç varsa, herkes cezasını çekmeli. O gece Celalettin ile ilgili böyle bir bilgi gelmeyince Ahmet'in saçmaladığını düşündüm. Ahmet ve Celalettin'in çok iyi arkadaş olduğunu biliyorum.''
Avukatların, 'Polise bilgi vermeyi düşünmediniz mi?'' sorusu üzerine Prof.Dr. Kamış, '' O an ben şok halindeydim. Zaten Ahmet'in bunu yapabileceğini düşünmedim. Ahmet'in saçmaladığını düşündüm'' dedi.
''ASUMAN, BENİMLE HELALLEŞMEYE GELMEDİ''
Turizm fakültesine gönderilen sekreter Asuman E.'nin olay günü odasına helalleşmek için gelmediğini ve farklı bir maksadının olduğunu öne süren Dekan Prof. Dr. Kamış, ''Basında yer aldığı gibi olay gelişmedi. Asuman o gün helalleşme niyetiyle odama gelmedi. Asuman ile ben, samimi değilim ki helalleşme olsun. Alışıldık bir durum değil. Asuman benim odama giremez. İzin alıp öyle gelmesi gerekir. Kapıyı açtı, 'Hocam sizi çok seviyorum, hayırlısı olsun' dedi ve gitti. Asuman için 2013 yılında bir öğrenci velisinin, rektörlüğe bir şikayet dilekçesi oldu. Öğrencisi velisi, 'Bu fakülteyi bu kadından kurtarın. Öğrencilere kötü örnek oluyor' diye şikayet dilekçesini gönderdi'' dedi.
SEKRETER:''İKİ DÜNYA BİR ARAYA GELSE BEN AHMET'LE İLİŞKİ YAŞAMAM''
Dekan Prof. Dr. Handan Kamış, tanık olarak dinlendikten sonra ayağa kalkan, olaydan sonra eşinden boşanan ve taşeron işçisi olduğu için de işine son verilen sekreter Asuman E., ''Ben öncelikli şunu söylemek istiyorum. İki dünya bir araya gelse ben Ahmet'le ilişki yaşamadım, yaşamam'' dedi. Hakim ise oturması için Asuman S.'yi uyardı.
Tanık olarak dinlenen iki öğretim üyesi de olay günü Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in odasından ses geldiğini ancak telefonla görüştüğünü sandıklarını söyledi.
Asuman E.'nin daha önceki ifadelerinde Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin, Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i, öldürdüğünü söylemesi üzerine durumdan şüphelenip, tanıdığı bir polis memuruna durumu anlattığını söylediği polis memuru da tanık olarak dinlendi.
Olay sırasında Kayıp Şahıslar Büro Amirliği'nde çalıştığını ancak şu an emekli olduğunu belirten Recep Uçar, ''Asuman'ın amcası ile aynı sitede oturuyoruz. Beni çağırdılar. Asuman olayı anlattı. Ben emniyete gidip ifade vermesini söyledim. Sonra da cinayet büro amirliğini arayıp bilgi verdim'' dedi.
SEKRETER ASUMAN, BAŞKA BİR SEKRETERDEN HAMİLELİK TEST ÇUBUĞU ALMIŞ
,Olay sırasında Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin sekreterliğini yapan Firdevs Kültür de tanık olarak ifade verdi. Firdes Kültür, geçen nisan ayında hamile olduğu dönemde Asuman E.'nin kendisine gelip hamilelik test çubuğuna idrar yapmasını istediğini öne sürdü. Kültür, ''Hamile olduğum dönemde, sanık Asuman yanıma gelip, benim hamile olmam sebebiyle, eşine şaka yapacağını hamilelik test çubuğuna idrar yapmamı ve onu eşine göstereceğini söyledi. Ben önce karşı çıktım. Daha sonra ikna oldum. Ama bunu eşine gösterip, göstermediğini sormadım. O da bir şey söylemedi'' dedi.
ASUMAN, ÖLDÜRÜLEN DOÇENTİN ODASINDAN KOKU GELİP GELMEDİĞİNİ SORMUŞ
Firdevs Kültür, olayın olduğu dönemde ise Asuman E.'nin kendisini telefonla sürekli arayıp Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in, fakültede görüp görmediğini, Özdemir'in, odasından koku gelip, gelmediğini ve kapısının açılıp, açılmadığını sorduğunu öne sürdü.
Mahkemede Asuman E.'nin avukatı Hasip Şenalp de, profesör ve doçentin statüsü yüksek iki insan olduğunu belirterek, '' Statüsü belli olan kişilerin, Asuman gibi bir kişiye tenezzül etmesi ilginç bulunur. Böyle bir şey mümkün değil. Asuman günah keçisi gibi hep suçlanıyor'' dedi.
PROFESÖR: ASUMAN İLİŞKİYİ İNKAR EDİYOR
Prof. Dr. Ahmet Gülce ise sekreter Asuman E.'nin ilişkisini inkar ettiğini belirterek, savunmasında şunları söyledi:
''Her ne kadar olay yaşanmış olsa da. Ben tevekkül ettim. Allah'a sığındım. Bu ilişkinin nasıl başladığını bilmiyorum. Bir anda başlayan bir şey. Olayın şokunu hala atlatamadım. Benim Asuman ile ilişkim oldu. Ama kendisi inkar ediyor.''
''ASUMAN, EŞİNİ, DOÇENTİN AİLESİNE AĞABEYİ OLARAK TANITTI''
Prof. Dr. Ahmet Gülce, Asuman E.'nin eşini, doçentin ailesine ağabeyi olarak tanıttığını iddia ederek, ''Ben olayın başından beri düşünüyorum. Asuman'ın ailesiyle birlikte olayı kurguladığını kanaat getirdim. Hatta bir hukuki danışmanı olduğuna dahi inanıyorum. Asuman, maktülün ailesine kendi kocasını ağabeyim diye tanıtmıştır'' diye konuştu.
Prof. Dr. Gülce, ''Birisi gelip deseydi. Asuman ikinizi de idare ediyor diye. Bu olay buralara gelmezdi. Ben sükunetle davanın karara bağlanması bekleyeceğim'' dedi.
Prof. Dr. Gülce'nin avukatı Fatih Rüşen de, Asuman E.'nin tutuklanmasını talep ederek, ''Şimdiye kadar Asuman'ın söyledikleri, tanık ve delilerle yalan olduğu ortaya çıktı. Maktulün odasında olmayacak yerlerde Asuman'ın parmak izi çıktı. Asuman'ın, bütün söyledikleri neredeyse yalan. Buna rağmen halen nasıl tutuksuz yargılandığına inanamıyorum. Asuman'ın tutuklanmasını talep ediyorum. Bütün bunlara rağmen Asuman tutuklanmayacakta ben mi tutuklanacağım'' dedi.
Saat 09.40'da başlayan duruşmaya saat 12.20'de ara verildi. Saat 14.00'de tekrar başlayan duruşmada mahkeme heyeti, Asuman E.’nin tutuksuz olarak yargılanmasına, Salı ve Perşembe günü yapılan adli kontrol kararının kaldırılmasına, yurt dışı yasağı karanının devam etmesine karar verdi. Heyet, Adli Tıp Kurumu ve telefon kayıtlarıyla ilgili gelecek raporlar ile diğer tanıkların dinlemesi için duruşmayı 5 Haziran tarihine erteledi.
Yakınlarıyla birlikte duruşmaya katılan sekreter Asuman E., dava sona erdikten sonra otomobiline binip adliyeden ayrıldı. DHA
Özgecan cinayetinde başka şüpheliler de mi var?
Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca öldürülen Özgecan Aslan’ın ailesinin avukatları, delillerin gizlenmesi ve ortadan kaldırılması aşamasında başka kişilerin de olma ihtimali üzerinde durduklarını açıkladı.
Öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesinin Mersin’deki avukatları, otopsi raporu ve kamera kayıtlarının ellerine ulaşmasının ardından İHA’ya yaptıkları açıklamada, cinayette zanlılar Ahmet Suphi A., babası Necmettin A. ve arkadaşı Fatih G. dışında özellikle delillerin gizlenmesi ve suçluların saklanması aşamasında başka şüpheliler de olabileceği ihtimali bulunduğunu söylediler. Bu nedenle mevcut kamera görüntüleri dışında Özgecan cinayetinde kullanılan minibüsün kullandığı muhtemel yol güzergahı ve evin civarındaki kamera kayıtlarını da Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talep ettiklerini belirten avukatlar, “Farklı kamera kayıtları da olabileceğini düşünüyoruz.
Çünkü cinayetin bir kısmının evin önünde işlendiği zaten ifadelerde geçti. Bu çerçevede olması muhtemel kamera kayıtlarında kim görünüyorsa incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Suçun, suçlunun ve delillerin gizlenmesi, saklanması ve bildirilmemesi yönünde üçüncü kişilerin de dahil olabileceğini düşünüyoruz. Daha çok delillerin gizlenmesi aşamasında başkalarının da olma ihtimalini düşünüyoruz. Olası şüpheli, suça karışmış olması ihtimali yüksek olan, yani delillerin gizlenmesi, suçlunun gizlenmesi, delillerin ortadan kaldırılması gibi suçları işlemiş olduğunu düşündüğümüz kişilerin telefon kayıtlarını, HTS raporları dediğimiz baz istasyonlarını da içerir şekilde savcılıktan istedik. Ayrıca ifadelerde geçen dinlenmemiş olan birkaç kişi vardı, bunları tespit ettik ve savcılıktan bunların da dinlenmesini talep ettik” dediler.
Avukatlar, cinayet öncesinde ve özellikle sonrasında zanlı Ahmet Suphi A.’nın başta eşi olmak üzere bazı akrabalarının da aralarında bulunduğu kişilerle çok yoğun telefon görüşmeleri yaptığı ve mesajlaştığı bilgilerinin soruşturma dosyasında yer aldığına da işaret ederek, bu kişilerin ayrıntılı telefon kayıtlarının incelenmesi, silinen mesajların geri getirilmesi yönünde de talepte bulunduklarını kaydettiler.
“JANDARMA KRİMİNALDEN GELMESİ GEREKEN RAPORLAR VAR”
Henüz jandarma kriminalden gelmesi gereken raporlar olduğunu da dile getiren avukatlar, Özgecan’ın yakılmış cesedinin bulunduğu yerde çakmak ile iki tane bıçak olduğunu belirterek, şunları söylediler:
“Bunlara ilişkin tespitler açısından jandarma kriminalden gelmesini beklediğimiz raporlar var. Ayrıca bunun suçla ne kadar ilgisi olduğunu bilmiyoruz ama cesedin yanında 10 cm’lik yanık vaziyette bir metal parçası var. Bu da zaten araştırılacak.”
Otopsi raporunda Özgecan’ın iç solunum yollarında is bulaşığına rastlanmadığının yer aldığına dikkat çeken avukatlar, “Bu da yakıldığı esnada ölmüş olduğu anlamına geliyor. Raporda gerçekleşen tecavüz bulgusu da yok ama böyle bir girişimin olmadığı anlamına da gelmez. Biz öyle düşünüyoruz. Bunların hepsini ileriki aşamalarda değerlendireceğiz” dediler.
“HER ÜÇ SANIK HAKKINDA DA ASLİ FAİL OLARAK DAVA AÇILMALI”
İddianamenin önümüzdeki hafta sonuna doğru hazır olacağını ve mahkemeye gönderileceğini tahmin ettiklerini dile getiren avukatlar, şöyle devam ettiler:
“Şu anda her 3 sanık da canavarca hislerle ve eziyet çektirerek adam öldürme suçundan tutuklu. Biz her 3 sanık hakkında da yine aynı suçtan asli fail olarak iddianame hazırlanıp dava açılması gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda bize göre başka bir şeyi yok ama yardım, yataklık, daha doğrusu adam öldürmeye yardım fiilinden olabilir ama bizce burada ona ihtimal yok. Çünkü üçü bir araya geliyor, öldürme konusunda birlikte karar veriyorlar, ortak bir karar oluşturuyorlar ve üçü birlikte hareket ediyor. Bu sebeple de her üçü hakkında da asli fail olarak dava açılması gerektiğini düşünüyoruz ve böyle de olması gerekiyor.”
ÖZGECAN’IN ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE SON GÖRÜNTÜLERİ
Bu arada üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın öldürülmeden hemen önce bir alışveriş merkezindeki görüntüleri ortaya çıktı. Alışveriş merkezinin güvenlik kamerası görüntülerine göre Özgecan Aslan, öldürülmeden birkaç saat önce arkadaşı ile birlikte Tarsus ilçesindeki bir alışveriş merkezine gelerek alışveriş yapıyor. Ardından çıkışa yönelen iki arkadaş, alışveriş merkezinin kapısından çıktıktan sonra kısa bir kararsızlığın ardından yeniden içeriye giriyorlar. Özgecan ve arkadaşı birkaç dakika sonra saat 20.30 sıralarında alışveriş merkezinden ayrılıyor. Özgecan Aslan’ın minibüse girme anı da yine alışveriş merkezinin kameraları tarafından kaydediliyor.
Bir başka kamera görüntüsünde ise katil zanlısı Suphi A.’nın yardım istediği arkadaşı Fatih G.’nin bir akaryakıt istasyonunda kaydedilen görüntüleri ortaya çıktı. Kamera görüntülerine göre kendisine ait beyaz bir araçla akaryakıt istasyonuna gelen Fatih G., elindeki bir bidonla pompaya yanaşıyor. Bu sırada bir de sigara yakıyor. Zanlı, parayı verip benzini aldıktan sonra uzaklaşıyor. Medyafaresi
Öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın ailesinin Mersin’deki avukatları, otopsi raporu ve kamera kayıtlarının ellerine ulaşmasının ardından İHA’ya yaptıkları açıklamada, cinayette zanlılar Ahmet Suphi A., babası Necmettin A. ve arkadaşı Fatih G. dışında özellikle delillerin gizlenmesi ve suçluların saklanması aşamasında başka şüpheliler de olabileceği ihtimali bulunduğunu söylediler. Bu nedenle mevcut kamera görüntüleri dışında Özgecan cinayetinde kullanılan minibüsün kullandığı muhtemel yol güzergahı ve evin civarındaki kamera kayıtlarını da Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talep ettiklerini belirten avukatlar, “Farklı kamera kayıtları da olabileceğini düşünüyoruz.
Çünkü cinayetin bir kısmının evin önünde işlendiği zaten ifadelerde geçti. Bu çerçevede olması muhtemel kamera kayıtlarında kim görünüyorsa incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Suçun, suçlunun ve delillerin gizlenmesi, saklanması ve bildirilmemesi yönünde üçüncü kişilerin de dahil olabileceğini düşünüyoruz. Daha çok delillerin gizlenmesi aşamasında başkalarının da olma ihtimalini düşünüyoruz. Olası şüpheli, suça karışmış olması ihtimali yüksek olan, yani delillerin gizlenmesi, suçlunun gizlenmesi, delillerin ortadan kaldırılması gibi suçları işlemiş olduğunu düşündüğümüz kişilerin telefon kayıtlarını, HTS raporları dediğimiz baz istasyonlarını da içerir şekilde savcılıktan istedik. Ayrıca ifadelerde geçen dinlenmemiş olan birkaç kişi vardı, bunları tespit ettik ve savcılıktan bunların da dinlenmesini talep ettik” dediler.
Avukatlar, cinayet öncesinde ve özellikle sonrasında zanlı Ahmet Suphi A.’nın başta eşi olmak üzere bazı akrabalarının da aralarında bulunduğu kişilerle çok yoğun telefon görüşmeleri yaptığı ve mesajlaştığı bilgilerinin soruşturma dosyasında yer aldığına da işaret ederek, bu kişilerin ayrıntılı telefon kayıtlarının incelenmesi, silinen mesajların geri getirilmesi yönünde de talepte bulunduklarını kaydettiler.
“JANDARMA KRİMİNALDEN GELMESİ GEREKEN RAPORLAR VAR”
Henüz jandarma kriminalden gelmesi gereken raporlar olduğunu da dile getiren avukatlar, Özgecan’ın yakılmış cesedinin bulunduğu yerde çakmak ile iki tane bıçak olduğunu belirterek, şunları söylediler:
“Bunlara ilişkin tespitler açısından jandarma kriminalden gelmesini beklediğimiz raporlar var. Ayrıca bunun suçla ne kadar ilgisi olduğunu bilmiyoruz ama cesedin yanında 10 cm’lik yanık vaziyette bir metal parçası var. Bu da zaten araştırılacak.”
Otopsi raporunda Özgecan’ın iç solunum yollarında is bulaşığına rastlanmadığının yer aldığına dikkat çeken avukatlar, “Bu da yakıldığı esnada ölmüş olduğu anlamına geliyor. Raporda gerçekleşen tecavüz bulgusu da yok ama böyle bir girişimin olmadığı anlamına da gelmez. Biz öyle düşünüyoruz. Bunların hepsini ileriki aşamalarda değerlendireceğiz” dediler.
“HER ÜÇ SANIK HAKKINDA DA ASLİ FAİL OLARAK DAVA AÇILMALI”
İddianamenin önümüzdeki hafta sonuna doğru hazır olacağını ve mahkemeye gönderileceğini tahmin ettiklerini dile getiren avukatlar, şöyle devam ettiler:
“Şu anda her 3 sanık da canavarca hislerle ve eziyet çektirerek adam öldürme suçundan tutuklu. Biz her 3 sanık hakkında da yine aynı suçtan asli fail olarak iddianame hazırlanıp dava açılması gerektiğini düşünüyoruz. Şu anda bize göre başka bir şeyi yok ama yardım, yataklık, daha doğrusu adam öldürmeye yardım fiilinden olabilir ama bizce burada ona ihtimal yok. Çünkü üçü bir araya geliyor, öldürme konusunda birlikte karar veriyorlar, ortak bir karar oluşturuyorlar ve üçü birlikte hareket ediyor. Bu sebeple de her üçü hakkında da asli fail olarak dava açılması gerektiğini düşünüyoruz ve böyle de olması gerekiyor.”
ÖZGECAN’IN ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE SON GÖRÜNTÜLERİ
Bu arada üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın öldürülmeden hemen önce bir alışveriş merkezindeki görüntüleri ortaya çıktı. Alışveriş merkezinin güvenlik kamerası görüntülerine göre Özgecan Aslan, öldürülmeden birkaç saat önce arkadaşı ile birlikte Tarsus ilçesindeki bir alışveriş merkezine gelerek alışveriş yapıyor. Ardından çıkışa yönelen iki arkadaş, alışveriş merkezinin kapısından çıktıktan sonra kısa bir kararsızlığın ardından yeniden içeriye giriyorlar. Özgecan ve arkadaşı birkaç dakika sonra saat 20.30 sıralarında alışveriş merkezinden ayrılıyor. Özgecan Aslan’ın minibüse girme anı da yine alışveriş merkezinin kameraları tarafından kaydediliyor.
Bir başka kamera görüntüsünde ise katil zanlısı Suphi A.’nın yardım istediği arkadaşı Fatih G.’nin bir akaryakıt istasyonunda kaydedilen görüntüleri ortaya çıktı. Kamera görüntülerine göre kendisine ait beyaz bir araçla akaryakıt istasyonuna gelen Fatih G., elindeki bir bidonla pompaya yanaşıyor. Bu sırada bir de sigara yakıyor. Zanlı, parayı verip benzini aldıktan sonra uzaklaşıyor. Medyafaresi
Cübbeli Hoca hastaneye kaldırıldı
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü dün gece rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı.
Sabah'ın haberine göre Ünlü, uygulanan tedavi sonrasında sabaha karşı taburcu edildi.
HASTALIĞI NE?
Cübbeli Ahmet'in sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamaya göre, enfeksiyona bağlı iltihap yükselmesi nedeniyle hastaneye kaldırılan Ünlü müşahede altına alındı.
Dünkü sohbeti de iptal edilen Ahmet Mahmut Ünlü hastaneden taburcu edild
Sabah'ın haberine göre Ünlü, uygulanan tedavi sonrasında sabaha karşı taburcu edildi.
HASTALIĞI NE?
Cübbeli Ahmet'in sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamaya göre, enfeksiyona bağlı iltihap yükselmesi nedeniyle hastaneye kaldırılan Ünlü müşahede altına alındı.
Dünkü sohbeti de iptal edilen Ahmet Mahmut Ünlü hastaneden taburcu edild
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)