Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2013 yılında demokratikleşme paketiyle açıkladığı ve kamuda başörtüsüne serbestlik getiren düzenlemenin kapsamı genişletildi. Kadın polislerin başörtüsü takmasının önündeki engel kaldırıldı.
Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, yönetmeliğin 5'inci maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "Resmi kıyafetle birlikte kıyafetin içerisine" ibaresi, "Bayanların şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysiler hariç, resmi kıyafetin içerisine" şeklinde değiştirildi.
Böylece (i) bendinin ilk cümlesi "Bayanların şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysiler hariç, resmi kıyafetin içerisine dışarıdan görülebilecek şekilde sivil kazak, yelek ve benzeri giyecekler giyilemez" olarak düzenlenmiş oldu.
Ayrıca yönetmeliğin 36. maddesindeki "Bu yönetmelik hükümlerini Emniyet Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan yürütür" ifadesi de "Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür" şeklinde değiştirildi. Hürriyet
27 Ağustos 2016 Cumartesi
Kamyonlar, TIR'lar yarından sonra şehir içine giremeyecek
Yavuz Sultan Selim Köprüsü Kuzey Çevre Yolu açılış töreninde konuşan Başbakan Binali Yıldırım, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü yarın hizmete girecek. Köprüden geçen bütün kamyonlar, otobüsler ve TIR'lar yarından sonra şehir içine giremeyecek. Hepsi 'Yavuz' diyecek” dedi
İstanbul Boğazı'na üçüncü olarak inşa edilen "dünyanın en geniş köprüsü" Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Başbakan Binali Yıldırım'ın katılımıyla gerçekleştirildi.
Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul'a yeni bir gerdanlık taktıklarını belirterek, “Bu güzel eserin açılışı için dost ve kardeş ülkelerden gelen hükümet ve devlet başkanları sevgili misafirler, İstanbullular hoşgeldiniz. 26 Ağustos 1071. 15 Temmuz'da Türkiye'nin geleceği için demokrasinin yaşaması için canını seve seve veren şehitlerimizin ruhu şad oldun. Sevgili İstanbullular 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne ilave olarak İstanbul'a yeni gerdanlık takıyoruz. Yavuz Sultan Selim geliyor. Bugün 26 Ağustos Gazi'nin başlattığı büyük taaruzun yıl dönümü. Allah'ın izniyle galibiyet bizimdir, galibiyet bizim olacaktır inşallah. İstanbul bir köprü şehridir, köprüler şehridir. Kıtaları, medeniyetler, kültürleri birbirine bağlayan bu eşsiz şehir 79 milyonun özetidir” diye konuştu.
"İstanbul'un trafiği rahatlayacak"
Köprünün yarın hizmete açılacağını belirten Başbakan Yıldırım, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü yarın hizmete girecek. Köprüden geçen bütün kamyonlar, otobüsler, TIR'lar artık yarından sonra şehir içine giremeyecek. Hepsi 'Yavuz' diyecek. Böylece İstanbul'un trafiği de biraz daha rahatlayacak" açıklamasında bulundu.
Kız arkadaşını saçından tutup ölüme sürükledi
Antalya’nın Muratpaşa İlçesi’nde, 19 yaşındaki Yavuzhan Gebeloğlu, tartıştığı kız arkadaşı 20 yaşındaki Gizem Şolpal’ı saçından sürükleyerek zorla bindirdiği otomobili yaklaşık 50 metre yükseklikteki falezlerden denize sürdü. Denize ulaşmadan kayalıklara düşen araçtaki ikili, feci şekilde can verdi.
Olay, saat 21.00 sıralarında Şirinyalı Mahallesi Eski Lara Yolu’nda meydana geldi. Araçla falezlerin yanındaki boş araziye gelen Yavuzhan Gebeloğlu ve kız arkadaşı Gizem Şolpal, henüz belirlenemeyen nedenle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Gizem Şolpal, otomobilden inerek gitmek istedi. Bunun üzerine Yavuzhan Gebeloğlu, görgü tanıklarının iddiasına göre saçından tuttuğu Şolpal’ı sürükleyerek araca bindirdi. Daha sonra direksiyona geçen Yavuzhan Geboloğlu, 07 DDA 03 plakalı otomobili hızla falezlerden denize doğru sürdü. Yaklaşık 50 metre yükseklikte uçan otomobil, denize ulaşmadan kayalıklara düştü.
Feci şekilde can verdiler
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Aracın bulunduğu noktaya ulaşamayan ekipler, deniz polisi ve Sahil Güvenlik Bot Komutanlığı'ndan yardım istedi. Denizden botla olay yerine ulaşan ekipler, Şolpal ve Gebeloğlu’nun yaşamını yitirdiğini tespit etti. Gizem Şolpal’ın cenazesini araçtan çıkaran polis ekipleri, bota alarak Kaleiçi Yat Limanı’na getirdi. Buradaki incelemeden sonra Şolpal’ın cesedi Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi.
Kurtarma ekipleri daha sonra yeniden olay yerine gelerek Yavuzhan Gebeloğlu’nun cesedini çıkarmaya çalıştı, ancak başarılı olmadı. Bunun üzerine araç vinç yardımıyla kayalıklardan alınarak yola çıkarıldı. İtfaiye ekipleri tarafından araçtan çıkarılan ceset, morga gönderildi.
Görgü tanığı: Aracı denize sürdü
Olayı gören Ömer Dönbay polise verdiği ifadesinde, Yavuzhan Gebeloğlu’nun araçtan inen Gizem Şolpal’ı saçından tutarak zorla araca bindirdiğini ve ardından aracı falezlerden denize sürdüğünü söyledi. DHA
Olay, saat 21.00 sıralarında Şirinyalı Mahallesi Eski Lara Yolu’nda meydana geldi. Araçla falezlerin yanındaki boş araziye gelen Yavuzhan Gebeloğlu ve kız arkadaşı Gizem Şolpal, henüz belirlenemeyen nedenle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Gizem Şolpal, otomobilden inerek gitmek istedi. Bunun üzerine Yavuzhan Gebeloğlu, görgü tanıklarının iddiasına göre saçından tuttuğu Şolpal’ı sürükleyerek araca bindirdi. Daha sonra direksiyona geçen Yavuzhan Geboloğlu, 07 DDA 03 plakalı otomobili hızla falezlerden denize doğru sürdü. Yaklaşık 50 metre yükseklikte uçan otomobil, denize ulaşmadan kayalıklara düştü.
Feci şekilde can verdiler
Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Aracın bulunduğu noktaya ulaşamayan ekipler, deniz polisi ve Sahil Güvenlik Bot Komutanlığı'ndan yardım istedi. Denizden botla olay yerine ulaşan ekipler, Şolpal ve Gebeloğlu’nun yaşamını yitirdiğini tespit etti. Gizem Şolpal’ın cenazesini araçtan çıkaran polis ekipleri, bota alarak Kaleiçi Yat Limanı’na getirdi. Buradaki incelemeden sonra Şolpal’ın cesedi Antalya Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi.
Kurtarma ekipleri daha sonra yeniden olay yerine gelerek Yavuzhan Gebeloğlu’nun cesedini çıkarmaya çalıştı, ancak başarılı olmadı. Bunun üzerine araç vinç yardımıyla kayalıklardan alınarak yola çıkarıldı. İtfaiye ekipleri tarafından araçtan çıkarılan ceset, morga gönderildi.
Görgü tanığı: Aracı denize sürdü
Olayı gören Ömer Dönbay polise verdiği ifadesinde, Yavuzhan Gebeloğlu’nun araçtan inen Gizem Şolpal’ı saçından tutarak zorla araca bindirdiğini ve ardından aracı falezlerden denize sürdüğünü söyledi. DHA
26 Ağustos 2016 Cuma
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne dev açılış. 31 Ağustos'a kadar ücretsiz
İstanbul Boğazı'na inşa edilen "dünyanın en geniş köprüsü" Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yaptırdığı toplu duayla hizmete açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah 31 Ağustos gecesine kadar köprüden geçiş ücretsiz olacak." dedi. Köprüden ilk geçişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ile konuklar, Cumhurbaşkanlığı otobüsüyle gerçekleştirdi.
Birçok özelliği bakımından Türkiye ve dünya mühendislik tarihi için büyük bir kilometre taşı olma niteliğindeki köprü ile otoyolun açılışı dolayısıyla Sarıyer Garipçe'de vatandaşların da katılımıyla tören düzenlendi.
Sarıyer Garipçe'de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, helikopterle geldi. Vatandaşların sevgi gösterileri arasında kürsüye gelen Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan da eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış öncesinde köprüye adı verilen Yavuz Sultan Selim Han'ın türbesini ziyaret etti ve tören alanına helikopterle geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın yanı sıra TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan ve AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife, Bosna Hersek Başkanlık Konseyi Başkanı Bakir İzetbegoviç, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Pakistan Pencap Eyaleti Başbakanı Şahbaz Şerif, Sırbistan Başbakan Yardımcısı Rasim Ljajic, Gürcistan Başbakan Birinci Yardımcısı Dimitri Kumsisihvili de katılıdı.
Tören, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Kur'an-ı Kerim okunmasıyla devam etti.
Açılış töreninde kürsüye ilk olarak Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan geldi. Ardından Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı.
İşte Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satış başları:
- Bugün İstanbul için büyük bir gün, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi'nin yıldönümü, Sultan Alparslan'ın ruhu şaadolsun. Sultan Fatih Mehmet Ağa'nın ruhu şaadolsun. 15 Temmuz'da Türkiye'nin geleceği için demokrasinin yaşaması için hayatlarını veren şehitlerin ruhu şaadolsun. Gazilerimize Allah şifalar versin.
- Yavuz Sultan Selim Köprüsü yarın hizmete girecek. Köprünün özelliği şu; şimdi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçen bütün kamyonlar, otobüsler, tırlar artık yarından sonra şehir içine giremeyecek.
- Ey ay yıldızlı bayrak dalgalandığın yerde ne korku ve keder gölgende bana da bir yer ver. Sabah olmasın gün doğmasın ne çıkar Türkiye'ye ay yıldızın ışığı yeter.
-Böyle inanmış bir millet olduğu müddetçe biz hiçbir zorluğa pabuç bırakmayız, her türlü zorluğun üstesinden geliriz, kim ne yapmaya çalışırsa çalışsın medeniyet yolculuğunda ilerlemeye devam edeceğiz.
-Vatandaşlarımızın geleceği için, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için canımızla kanımızla mücadelemize devam edeceğiz. Bu ülkeyi ne bölücülere ne de darbecilere asla teslim etmeyeceğiz.
Eski Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satış başları:
- Bir millet ülkesinin gönül coğrafyasının kaderini yüreğinde bileğinde tutarak bir zafer kazandı. İstanbul her şeye layıktır. İstanbul'un her şeyin en iyisine layıktır. 26 Ağustos bir tarihi yıl olarak, dünyanın en uzun ve en donanımlı köprüsünün açılış günü olarak anılacak.
- Bugün bayramımıza gölge düşürmek isteyip dün dahi Cizre'de katliam yapanlara bu bayrak birdir, bu millet ebediyen özgürdür, özgür kalacak.
İstanbul'un her şeye layık olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "İstanbullu hizmetin en güzeline layıktır. İleride yıllarca 2 köprü birden hatırlanacak... Boğaziçi Köprüsünde şehit düşen aziz kardeşlerimizin hatırasıyla 15 Temmuz, 26 Ağustos bir tarihi gün olarak Malazgirt'in yıl dönümü olarak, büyük İstiklal Savaşımızın yıl dönümü olarak, bir de bu dünyanın en uzun ve özellikleri itibarıyla teknolojik bakımdan en donanımlı köprüsünün açılış günü olarak asırlarca anılacak." diye konuştu.
Davutoğlu, açılış töreninde Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan, Ortadoğu'dan liderlerin bulunduğunu hatırlatarak, bu liderlerle sohbetlerinde Asya'yı Avrupa'ya bağladıklarını söylediklerini aktardı.
Bugün bir bayram günü yaşandığını dile getiren Davutoğlu, bu bayrama gölge düşürmek isteyenlere inat, hep "Bu millet birdir, bu millet bütündür, bu vatan birdir, bu bayrak azizdir, bu ezan mukaddestir ve bu ülke ebediyen özgürdür, özgür kalacak" diyeceklerini kaydetti.
TBMM Başkanı Kahraman: O kara gün atlatıldı
Başbakan Binali Yıldırım'dan sonra TBMM Başkanı İsmail Kahraman da bir konuşma yaptı.
Kahraman, "Türkiyemiz geliştikçe ve böyle eserlerle (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) ilerledikçe önü kesilmek isteniyor. Çok yakın bir zamanda çok kara bir gün yaşadık ve 20 saat gibi kısa zamanda o kara gün atlatıldı ve inşallah öyle bir kara günler olmayacak." dedi.
Abdullah Gül: İsminin açıklanması onuna sahip olmuştum
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılış töreninde konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bu köprünün isminin Yavuz Sultan Selim olduğunu açıklama onuruna sahip olmuştum" dedi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılış töreninde konuştu.
Gül, bundan 3 sene önce köprünün temellerini attıklarını hatırlatarak, "Bu köprünün isminin Yavuz Sultan Selim olduğunu açıklama onuruna sahip olmuştum. 3 sene içinde bu büyük mühendislik harikası, boğazın üçüncü incisinin açılışını gerçekleştiriyoruz. İnanıyorum ki İstanbul’da hayat artık çok daha kolaylaşacak. Bu köprü sadece İstanbullular'a değil, İstanbul’a gelen herkese hizmet edecek" diye konuştu.
Köprünün yapılmasında en büyük emeğin ve çabanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın olduğunu ifade eden Gül, “Terör olayında Cizre’de kaybettiğimiz polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.
Erdoğan: Bu millet neye layıksa bunların hepsi olacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Otoyol ve Bağlantı Yolları Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, konukları selamlayarak, açılışı yapılan köprünün ve otoyolun İstanbul'a, ülkeye, millete, Avrupa ve Asya kıtalarına, tüm insanlığa hayırlı olmasını diledi.
Köprünün projesinin hazırlanmasından inşasına kadar tüm aşamalarında emeği geçen bakanları, bürokratları, yüklenici firmaları, mühendisleri ve işçileri tebrik eden Erdoğan, bu süreçte 3 başbakan ve bir de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile çalıştıklarını, temeli Gül ile birlikte attıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin o zaman Başbakan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı'nın da Başbakan Binali Yıldırım olduğunu anımsatarak, büyük bir coşkuyla temel atıldığını anlattı.
Dalga geçenler, istihza edenler ve "Yaptırmayacağız" diyenlerin olduğunu dile getiren Erdoğan, buralara gelip gösteriler yapıldığını, ancak kendilerinin "Bu yoldan dönmek yok, yapacağız." dediklerini kaydetti.
"Avrasya Tüneli 20 Aralık'ta açılacak"
"Halep oradaysa arşın burada" diyen Erdoğan, köprünün yapıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdi ise köprünün açılışının vatandaşlarla yapıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Bu gurur duyulası milletimizle yapıyoruz. Siz, farklısınız. Siz, tankların, topların, helikopterlerin F16'ların önünde duran bir milletsiniz. Siz onlara prim vermediniz. Size de bu eserler yakışırdı. Birinci köprü, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü oldu. Onun adını siz koydunuz. İkinci köprü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. Şimdi de Yavuz Sultan Köprüsü'nü açıyoruz. Bu millete işte bunlar yakışır. İnşallah boğazın altından biliyorsunuz zaten bir Marmarayımız var. Değil mi? İnşallah 20 Aralık'ta da Avrasya Tüneli'nin açılışını yapıyoruz. Kardeşlerim, bu millet Allah'ın izniyle neye layıksa bunların hepsi olacak. Bunları yapacağız. Zira muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak öyle lafla olmuyor, icraatla
oluyor. Bunu yapacağız."
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları
(Gaziantep'teki terör saldırısı) Bunun İslam'la alakası yoktur, bunlar Müslüman falan değildir. Öyle ellerinde
taşıdıkları paçavraya bakmayın, o bayrak değildir. Orada Kelime-i Tevhid'in yazılı olmasına bakmayın, oradaki Allah, Muhammed ifadelerine bakmayın. Zira Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde 'Allah ismi celilini bunlar istismar ederler' diye haber veriyor. Bunlar istismarcıdır.
Elinde silah, tank, top... Bakıyorsunuz, 12, 13, 14 yaşında yavruların vücutlarına bombaları bağlayıp, canlı bomba olarak bunları kullanıyorlar. Böyle bir şey yok. Bizim dinimiz bir barış dinidir. Bunlar bizim dinimizi lekelediler, dinimize gölge düşürdüler ama bu oyunu da biz bozacağız, bu millet bozacak.
Birliğimizi, beraberliğimizi bozmak için, milletimizin arasına her dönem farklı fitne tohumları ekilmek istenmiştir. Kimi zaman bu Alevi-Sünni fitnesi olmuştur. Kimi zaman Türk-Kürt fitnesi, kimi zaman ilerici-gerici fitnesi, kimi zaman sağcı-solcu fitnesi olmuştur. Kavramlar değişmiştir ama amaç hep aynı olmuştur. Geçmişte bu sebepten çok acılar yaşadık. Kardeşi kardeşe düşman ettiler, bizi birbirimize vurdurdular, ardından ellerini ovuşturdular. Biz her defasında akan gözyaşımızla, kanımızla, daralan yüreğimizle baş başa kaldık. 15 Temmuz uzun zamandır, defalarca tekrarlanan bu oyunun bozulduğu tarih olmuştur.
Pazar günü Gaziantep'e gidiyorum, başsağlığına gidiyorum, oradaki şehitlerimizi anmaya gidiyorum, çünkü şunu unutmayın; Eğer lider taşın arkasına gizlenirse millet, ordu dağın arkasına gizlenir. Bu bir kelam-ı kibardır, onun için üzerine üzerine yürüyeceğiz.
Bugünden geriye doğru baktığımızda, millet olarak 2 bin 200 yıllık bir devlet ve ordu geleneğine, bin 400 yıllık bir medeniyet müktesebatına, bin yıllık bir coğrafi devamlılığa sahibiz. Bu kadim tarihin en önemli vasfı, birlik ve beraberlikle hareket ettiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunun, ulaşamayacağımız hiçbir hedefin olmayışıdır. Daha 100 yıl önce Çanakkale Zaferi'ni, ardından İstiklal Harbi'ni millet olarak birliğimiz, beraberliğimiz sayesinde kazandık. 15 Temmuz'da yine milletimizin tek vücut olarak darbecilerin karşısına dikilmesi sayesinde neticeye ulaştık. İnşallah bundan sonra da ihtilafa, tefrikaya düşmeden, aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.
Bu son saldırılarında PKK, DAİŞ, FETÖ gibi terör örgütlerinin arkasındaki güçlere sesleniyorum. Bu saldırının da PKK gibi FETÖ gibi terör örgütlerinin arkasındaki güçler, kendinize çeki düzen verin. Türkiye artık bu oyunlara gelmiyor ve gelmeyecek. Gelin bu milletle uğraşmaktan vazgeçin.
Türkiye terörle mücadelede geri adım atmayınca, üstelik bir de Cerablus operasyonunu başlatınca yeni oyunlar peşine düştüler. Dün Artvin'de CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyı işte bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Artvin'de, Sayın Kılıçdaroğlu nezdinde ülkemizin, 7 Ağustos'ta Yenikapı'da, Cumhurbaşkanıyla Başbakanıyla Genelkurmay Başkanıyla CHP ve MHP genel başkanlarıyla sivil toplum kuruluşlarıyla tüm toplum kesimleriyle sergilediği birlik ve beraberlik manzarası hedef alınmıştır. Bunları bu çıldırtmıştır. Bu vesileyle ben bir kez daha Sayın Kılıçdaroğlu'na ve beraberinde bulunan tüm arkadaşlarına şahsım, milletim adına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Kendisine bu terör saldırısı karşısında gösterdiği soğukkanlı ve sağduyulu duruş için de teşekkür ediyorum.
31 Ağustos'a kadar ücretsiz
Şimdi bir müjde veriyorum size. Şimdi buraya az boz harcamalar yapılmadı. Adil olacağız. İnsaflı olacağız. İnşallah 31 Ağustos gecesine kadar köprüden geçiş ücretsiz olacak. Hayırlı olsun diyoruz. Böylece 31 Ağustos gecesine kadar ücretsiz olarak buradan seyahat ederek Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile tanışmış olacaksınız.
Toplu duanın ardından açıldı
Törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından konukları sahneye davet etti.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yaptırdığı toplu duanın ardından kurdele kesilerek, Yavuz Sultan Selim Köprüsü hizmete açıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın hizmete girecek köprüden geçişlerin 31 Ağustos'a kadar ücretsiz olacağı müjdesini verdi.
İlk geçiş yapıldı
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden ilk geçişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile konuklar, Cumhurbaşkanlığı otobüsüyle gerçekleştirdi.
Yoğun güvenlik önlemi
Tören alanında ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Jandarma atlı birlikleri devriye görevi yaparken, özel harekat polisleri de yüksek noktalara yerleşti.
Boğaz gemi trafiğine kapatıldı.
Uçaksavar ve ağır makinalı silahların bulunduğu ağır silahlarla donatılmış zırhlı askeri araçlar, bölgeye hakim bir noktaya konuşlandırıldı. Askeri araçlar tören boyunca güvenlik tedbirleri kapsamında görev yapacak.
Törenin yapılacağı Garipçe'ye çıkan yollarda trafik yoğunluğunun arttığı görüldü. Polis helikopteri de güvenlik amaçlı uçuşlar gerçekleştiriyor.
Dev ekranlar kuruldu
Vatandaşların alana girişleri saat 14.30 itibarıyla başladı. Kendileri için ayrılan güvenlik kapılarından geçerek tören alanına giren vatandaşlara Türk bayrakları dağıtıldı.
Konuşmaların yapılacağı kürsünün her iki yanına dev ekran kuruldu. Başta Yavuz Sultan Selim Köprüsü olmak üzere birçok yere Türk bayrakları asıldı.
Vatandaşların ihtiyaçları için tuvalet ve mescit gibi alanlar oluşturulurken, çok sayıda ambulans da hazır bekletiliyor.
Köprü geçiş ücreti
Köprü geçiş ücretleri, Avrupa'dan Asya'ya geçişte otomobillerde 9,90 lira, aks aralığı ve sayısına göre ağır tonajlı araçlarda 13,20 liradan başlayacak.
Asya'dan Avrupa'ya geçişler ise ücretsiz olacak.
Köprünün bağlantı yollarının ücreti ise kilometre başına 8 sent (24 kuruş) olarak belirlendi. Ücretler, 2 Ocak 2017'ye kadar geçerli olacak.
İstanbul Boğazı'nı kesen 3. köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, toplam 2 bin 164 metre uzunluğa, 59 metre genişliğe, 322 metrelik kulesi ile Türkiye ve dünya mühendislik tarihi için büyük bir kilometre taşı olma özelliği taşıyor.
Köprü üzerinden 8 şeritli karayolu ve 2 şeritli tren yolu aynı seviyede geçecek. Yeni köprü 20'ye yakın bağlantı yolu ile 2 yakayı kucaklıyor.
Yapımına 29 Mayıs 2013 yılında başlanan İstanbul'un 3'üncü Boğaz Köprüsü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 39 ayda tamamlandı.
Asya ve Avrupa üçüncü kez birleşecek
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında inşa edilen köprü, Asya ve Avrupa'yı üçüncü kez birleştirecek. Dünyanın en geniş köprüsü unvanını alacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 148 kilometre uzunluğundaki Odayeri-Paşaköy kesimi üzerinde yer alıyor. Köprünün, gidiş ve geliş istikametlerinde 4’er kara yolu şeridi ile ortada 2 demir yolu şeridi olmak üzere toplam 10 ulaşım şeridi olacak.
"Üzerinde raylı sistem bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü"
Köprü, raylı geçiş sisteminin aynı tabliyede olması nedeniyle de dünyada ilk olacak. Genişliği 59 metre, kule yüksekliği 322 metre olan köprü, bu konuda da bir rekor kıracak. Bin 408 metre açıklığa sahip ve toplam uzunluğu 2 bin 164 metre olan köprü, bu özelliğiyle de "üzerinde raylı sistem bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü" unvanını alacak.
Yatırım maliyeti 3 milyar dolar olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü özel sektör işletecek. Köprüde, günlük 135 bin "otomobil eşdeğer" trafik geçişi için idare garantisi de bulunuyor.
Yeni köprü ile yılda yaklaşık 1 milyar 450 milyon doları enerji, 335 milyon doları iş gücü kaybı olmak üzere toplam 1 milyar 785 milyon dolarlık ekonomik kaybın önüne geçilmesi hedefleniyor. cnntürk
Birçok özelliği bakımından Türkiye ve dünya mühendislik tarihi için büyük bir kilometre taşı olma niteliğindeki köprü ile otoyolun açılışı dolayısıyla Sarıyer Garipçe'de vatandaşların da katılımıyla tören düzenlendi.
Sarıyer Garipçe'de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, helikopterle geldi. Vatandaşların sevgi gösterileri arasında kürsüye gelen Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan da eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış öncesinde köprüye adı verilen Yavuz Sultan Selim Han'ın türbesini ziyaret etti ve tören alanına helikopterle geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım'ın yanı sıra TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Başbakan ve AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife, Bosna Hersek Başkanlık Konseyi Başkanı Bakir İzetbegoviç, Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Pakistan Pencap Eyaleti Başbakanı Şahbaz Şerif, Sırbistan Başbakan Yardımcısı Rasim Ljajic, Gürcistan Başbakan Birinci Yardımcısı Dimitri Kumsisihvili de katılıdı.
Tören, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Kur'an-ı Kerim okunmasıyla devam etti.
Açılış töreninde kürsüye ilk olarak Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan geldi. Ardından Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Binali Yıldırım, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yaptı.
İşte Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satış başları:
- Bugün İstanbul için büyük bir gün, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi'nin yıldönümü, Sultan Alparslan'ın ruhu şaadolsun. Sultan Fatih Mehmet Ağa'nın ruhu şaadolsun. 15 Temmuz'da Türkiye'nin geleceği için demokrasinin yaşaması için hayatlarını veren şehitlerin ruhu şaadolsun. Gazilerimize Allah şifalar versin.
- Yavuz Sultan Selim Köprüsü yarın hizmete girecek. Köprünün özelliği şu; şimdi Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçen bütün kamyonlar, otobüsler, tırlar artık yarından sonra şehir içine giremeyecek.
- Ey ay yıldızlı bayrak dalgalandığın yerde ne korku ve keder gölgende bana da bir yer ver. Sabah olmasın gün doğmasın ne çıkar Türkiye'ye ay yıldızın ışığı yeter.
-Böyle inanmış bir millet olduğu müddetçe biz hiçbir zorluğa pabuç bırakmayız, her türlü zorluğun üstesinden geliriz, kim ne yapmaya çalışırsa çalışsın medeniyet yolculuğunda ilerlemeye devam edeceğiz.
-Vatandaşlarımızın geleceği için, ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için canımızla kanımızla mücadelemize devam edeceğiz. Bu ülkeyi ne bölücülere ne de darbecilere asla teslim etmeyeceğiz.
Eski Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satış başları:
- Bir millet ülkesinin gönül coğrafyasının kaderini yüreğinde bileğinde tutarak bir zafer kazandı. İstanbul her şeye layıktır. İstanbul'un her şeyin en iyisine layıktır. 26 Ağustos bir tarihi yıl olarak, dünyanın en uzun ve en donanımlı köprüsünün açılış günü olarak anılacak.
- Bugün bayramımıza gölge düşürmek isteyip dün dahi Cizre'de katliam yapanlara bu bayrak birdir, bu millet ebediyen özgürdür, özgür kalacak.
İstanbul'un her şeye layık olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "İstanbullu hizmetin en güzeline layıktır. İleride yıllarca 2 köprü birden hatırlanacak... Boğaziçi Köprüsünde şehit düşen aziz kardeşlerimizin hatırasıyla 15 Temmuz, 26 Ağustos bir tarihi gün olarak Malazgirt'in yıl dönümü olarak, büyük İstiklal Savaşımızın yıl dönümü olarak, bir de bu dünyanın en uzun ve özellikleri itibarıyla teknolojik bakımdan en donanımlı köprüsünün açılış günü olarak asırlarca anılacak." diye konuştu.
Davutoğlu, açılış töreninde Balkanlar'dan, Kafkaslar'dan, Ortadoğu'dan liderlerin bulunduğunu hatırlatarak, bu liderlerle sohbetlerinde Asya'yı Avrupa'ya bağladıklarını söylediklerini aktardı.
Bugün bir bayram günü yaşandığını dile getiren Davutoğlu, bu bayrama gölge düşürmek isteyenlere inat, hep "Bu millet birdir, bu millet bütündür, bu vatan birdir, bu bayrak azizdir, bu ezan mukaddestir ve bu ülke ebediyen özgürdür, özgür kalacak" diyeceklerini kaydetti.
TBMM Başkanı Kahraman: O kara gün atlatıldı
Başbakan Binali Yıldırım'dan sonra TBMM Başkanı İsmail Kahraman da bir konuşma yaptı.
Kahraman, "Türkiyemiz geliştikçe ve böyle eserlerle (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) ilerledikçe önü kesilmek isteniyor. Çok yakın bir zamanda çok kara bir gün yaşadık ve 20 saat gibi kısa zamanda o kara gün atlatıldı ve inşallah öyle bir kara günler olmayacak." dedi.
Abdullah Gül: İsminin açıklanması onuna sahip olmuştum
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılış töreninde konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bu köprünün isminin Yavuz Sultan Selim olduğunu açıklama onuruna sahip olmuştum" dedi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılış töreninde konuştu.
Gül, bundan 3 sene önce köprünün temellerini attıklarını hatırlatarak, "Bu köprünün isminin Yavuz Sultan Selim olduğunu açıklama onuruna sahip olmuştum. 3 sene içinde bu büyük mühendislik harikası, boğazın üçüncü incisinin açılışını gerçekleştiriyoruz. İnanıyorum ki İstanbul’da hayat artık çok daha kolaylaşacak. Bu köprü sadece İstanbullular'a değil, İstanbul’a gelen herkese hizmet edecek" diye konuştu.
Köprünün yapılmasında en büyük emeğin ve çabanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın olduğunu ifade eden Gül, “Terör olayında Cizre’de kaybettiğimiz polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum" dedi.
Erdoğan: Bu millet neye layıksa bunların hepsi olacak
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Otoyol ve Bağlantı Yolları Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, konukları selamlayarak, açılışı yapılan köprünün ve otoyolun İstanbul'a, ülkeye, millete, Avrupa ve Asya kıtalarına, tüm insanlığa hayırlı olmasını diledi.
Köprünün projesinin hazırlanmasından inşasına kadar tüm aşamalarında emeği geçen bakanları, bürokratları, yüklenici firmaları, mühendisleri ve işçileri tebrik eden Erdoğan, bu süreçte 3 başbakan ve bir de 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile çalıştıklarını, temeli Gül ile birlikte attıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin o zaman Başbakan, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı'nın da Başbakan Binali Yıldırım olduğunu anımsatarak, büyük bir coşkuyla temel atıldığını anlattı.
Dalga geçenler, istihza edenler ve "Yaptırmayacağız" diyenlerin olduğunu dile getiren Erdoğan, buralara gelip gösteriler yapıldığını, ancak kendilerinin "Bu yoldan dönmek yok, yapacağız." dediklerini kaydetti.
"Avrasya Tüneli 20 Aralık'ta açılacak"
"Halep oradaysa arşın burada" diyen Erdoğan, köprünün yapıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şimdi ise köprünün açılışının vatandaşlarla yapıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Bu gurur duyulası milletimizle yapıyoruz. Siz, farklısınız. Siz, tankların, topların, helikopterlerin F16'ların önünde duran bir milletsiniz. Siz onlara prim vermediniz. Size de bu eserler yakışırdı. Birinci köprü, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü oldu. Onun adını siz koydunuz. İkinci köprü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü. Şimdi de Yavuz Sultan Köprüsü'nü açıyoruz. Bu millete işte bunlar yakışır. İnşallah boğazın altından biliyorsunuz zaten bir Marmarayımız var. Değil mi? İnşallah 20 Aralık'ta da Avrasya Tüneli'nin açılışını yapıyoruz. Kardeşlerim, bu millet Allah'ın izniyle neye layıksa bunların hepsi olacak. Bunları yapacağız. Zira muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak öyle lafla olmuyor, icraatla
oluyor. Bunu yapacağız."
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları
(Gaziantep'teki terör saldırısı) Bunun İslam'la alakası yoktur, bunlar Müslüman falan değildir. Öyle ellerinde
taşıdıkları paçavraya bakmayın, o bayrak değildir. Orada Kelime-i Tevhid'in yazılı olmasına bakmayın, oradaki Allah, Muhammed ifadelerine bakmayın. Zira Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde 'Allah ismi celilini bunlar istismar ederler' diye haber veriyor. Bunlar istismarcıdır.
Elinde silah, tank, top... Bakıyorsunuz, 12, 13, 14 yaşında yavruların vücutlarına bombaları bağlayıp, canlı bomba olarak bunları kullanıyorlar. Böyle bir şey yok. Bizim dinimiz bir barış dinidir. Bunlar bizim dinimizi lekelediler, dinimize gölge düşürdüler ama bu oyunu da biz bozacağız, bu millet bozacak.
Birliğimizi, beraberliğimizi bozmak için, milletimizin arasına her dönem farklı fitne tohumları ekilmek istenmiştir. Kimi zaman bu Alevi-Sünni fitnesi olmuştur. Kimi zaman Türk-Kürt fitnesi, kimi zaman ilerici-gerici fitnesi, kimi zaman sağcı-solcu fitnesi olmuştur. Kavramlar değişmiştir ama amaç hep aynı olmuştur. Geçmişte bu sebepten çok acılar yaşadık. Kardeşi kardeşe düşman ettiler, bizi birbirimize vurdurdular, ardından ellerini ovuşturdular. Biz her defasında akan gözyaşımızla, kanımızla, daralan yüreğimizle baş başa kaldık. 15 Temmuz uzun zamandır, defalarca tekrarlanan bu oyunun bozulduğu tarih olmuştur.
Pazar günü Gaziantep'e gidiyorum, başsağlığına gidiyorum, oradaki şehitlerimizi anmaya gidiyorum, çünkü şunu unutmayın; Eğer lider taşın arkasına gizlenirse millet, ordu dağın arkasına gizlenir. Bu bir kelam-ı kibardır, onun için üzerine üzerine yürüyeceğiz.
Bugünden geriye doğru baktığımızda, millet olarak 2 bin 200 yıllık bir devlet ve ordu geleneğine, bin 400 yıllık bir medeniyet müktesebatına, bin yıllık bir coğrafi devamlılığa sahibiz. Bu kadim tarihin en önemli vasfı, birlik ve beraberlikle hareket ettiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunun, ulaşamayacağımız hiçbir hedefin olmayışıdır. Daha 100 yıl önce Çanakkale Zaferi'ni, ardından İstiklal Harbi'ni millet olarak birliğimiz, beraberliğimiz sayesinde kazandık. 15 Temmuz'da yine milletimizin tek vücut olarak darbecilerin karşısına dikilmesi sayesinde neticeye ulaştık. İnşallah bundan sonra da ihtilafa, tefrikaya düşmeden, aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz.
Bu son saldırılarında PKK, DAİŞ, FETÖ gibi terör örgütlerinin arkasındaki güçlere sesleniyorum. Bu saldırının da PKK gibi FETÖ gibi terör örgütlerinin arkasındaki güçler, kendinize çeki düzen verin. Türkiye artık bu oyunlara gelmiyor ve gelmeyecek. Gelin bu milletle uğraşmaktan vazgeçin.
Türkiye terörle mücadelede geri adım atmayınca, üstelik bir de Cerablus operasyonunu başlatınca yeni oyunlar peşine düştüler. Dün Artvin'de CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyı işte bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Artvin'de, Sayın Kılıçdaroğlu nezdinde ülkemizin, 7 Ağustos'ta Yenikapı'da, Cumhurbaşkanıyla Başbakanıyla Genelkurmay Başkanıyla CHP ve MHP genel başkanlarıyla sivil toplum kuruluşlarıyla tüm toplum kesimleriyle sergilediği birlik ve beraberlik manzarası hedef alınmıştır. Bunları bu çıldırtmıştır. Bu vesileyle ben bir kez daha Sayın Kılıçdaroğlu'na ve beraberinde bulunan tüm arkadaşlarına şahsım, milletim adına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Kendisine bu terör saldırısı karşısında gösterdiği soğukkanlı ve sağduyulu duruş için de teşekkür ediyorum.
31 Ağustos'a kadar ücretsiz
Şimdi bir müjde veriyorum size. Şimdi buraya az boz harcamalar yapılmadı. Adil olacağız. İnsaflı olacağız. İnşallah 31 Ağustos gecesine kadar köprüden geçiş ücretsiz olacak. Hayırlı olsun diyoruz. Böylece 31 Ağustos gecesine kadar ücretsiz olarak buradan seyahat ederek Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile tanışmış olacaksınız.
Toplu duanın ardından açıldı
Törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının ardından konukları sahneye davet etti.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in yaptırdığı toplu duanın ardından kurdele kesilerek, Yavuz Sultan Selim Köprüsü hizmete açıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın hizmete girecek köprüden geçişlerin 31 Ağustos'a kadar ücretsiz olacağı müjdesini verdi.
İlk geçiş yapıldı
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden ilk geçişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile konuklar, Cumhurbaşkanlığı otobüsüyle gerçekleştirdi.
Yoğun güvenlik önlemi
Tören alanında ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Jandarma atlı birlikleri devriye görevi yaparken, özel harekat polisleri de yüksek noktalara yerleşti.
Boğaz gemi trafiğine kapatıldı.
Uçaksavar ve ağır makinalı silahların bulunduğu ağır silahlarla donatılmış zırhlı askeri araçlar, bölgeye hakim bir noktaya konuşlandırıldı. Askeri araçlar tören boyunca güvenlik tedbirleri kapsamında görev yapacak.
Törenin yapılacağı Garipçe'ye çıkan yollarda trafik yoğunluğunun arttığı görüldü. Polis helikopteri de güvenlik amaçlı uçuşlar gerçekleştiriyor.
Dev ekranlar kuruldu
Vatandaşların alana girişleri saat 14.30 itibarıyla başladı. Kendileri için ayrılan güvenlik kapılarından geçerek tören alanına giren vatandaşlara Türk bayrakları dağıtıldı.
Konuşmaların yapılacağı kürsünün her iki yanına dev ekran kuruldu. Başta Yavuz Sultan Selim Köprüsü olmak üzere birçok yere Türk bayrakları asıldı.
Vatandaşların ihtiyaçları için tuvalet ve mescit gibi alanlar oluşturulurken, çok sayıda ambulans da hazır bekletiliyor.
Köprü geçiş ücreti
Köprü geçiş ücretleri, Avrupa'dan Asya'ya geçişte otomobillerde 9,90 lira, aks aralığı ve sayısına göre ağır tonajlı araçlarda 13,20 liradan başlayacak.
Asya'dan Avrupa'ya geçişler ise ücretsiz olacak.
Köprünün bağlantı yollarının ücreti ise kilometre başına 8 sent (24 kuruş) olarak belirlendi. Ücretler, 2 Ocak 2017'ye kadar geçerli olacak.
İstanbul Boğazı'nı kesen 3. köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, toplam 2 bin 164 metre uzunluğa, 59 metre genişliğe, 322 metrelik kulesi ile Türkiye ve dünya mühendislik tarihi için büyük bir kilometre taşı olma özelliği taşıyor.
Köprü üzerinden 8 şeritli karayolu ve 2 şeritli tren yolu aynı seviyede geçecek. Yeni köprü 20'ye yakın bağlantı yolu ile 2 yakayı kucaklıyor.
Yapımına 29 Mayıs 2013 yılında başlanan İstanbul'un 3'üncü Boğaz Köprüsü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 39 ayda tamamlandı.
Asya ve Avrupa üçüncü kez birleşecek
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında inşa edilen köprü, Asya ve Avrupa'yı üçüncü kez birleştirecek. Dünyanın en geniş köprüsü unvanını alacak Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 148 kilometre uzunluğundaki Odayeri-Paşaköy kesimi üzerinde yer alıyor. Köprünün, gidiş ve geliş istikametlerinde 4’er kara yolu şeridi ile ortada 2 demir yolu şeridi olmak üzere toplam 10 ulaşım şeridi olacak.
"Üzerinde raylı sistem bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü"
Köprü, raylı geçiş sisteminin aynı tabliyede olması nedeniyle de dünyada ilk olacak. Genişliği 59 metre, kule yüksekliği 322 metre olan köprü, bu konuda da bir rekor kıracak. Bin 408 metre açıklığa sahip ve toplam uzunluğu 2 bin 164 metre olan köprü, bu özelliğiyle de "üzerinde raylı sistem bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü" unvanını alacak.
Yatırım maliyeti 3 milyar dolar olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü özel sektör işletecek. Köprüde, günlük 135 bin "otomobil eşdeğer" trafik geçişi için idare garantisi de bulunuyor.
Yeni köprü ile yılda yaklaşık 1 milyar 450 milyon doları enerji, 335 milyon doları iş gücü kaybı olmak üzere toplam 1 milyar 785 milyon dolarlık ekonomik kaybın önüne geçilmesi hedefleniyor. cnntürk
İstanbullular dikkat! Servis, taksi, minibüs, dolmuş ücretleri arttı
İstanbul'da okul ve personel servisleri, taksi, minibüs, taksi dolmuş ücretlerinde yeni tarifeye geçiliyor.
İstanbul genelinde faaliyet gösteren taksi, minibüs, taksi dolmuş ve okul ve personel servis araçları ücret tarifesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) kararı ile yenilendi.
UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) kararıyla düzenlenen ücret tarifesine göre; taksilerde açılış ücreti 3,20 TL'den 3,45 TL'ye, mesafe tarifesi ise 2 TL'den 2.10 TL'ye, minibüslerde öğrenci 1,10 TL'den 1,15 TL'ye, 0-2 km aralığı ücret (indi-bindi) 1,65 TL'den 1,80 TL'ye, personel servis araçlarında 10-17 koltuklu araçlarda ilk kalkış ücreti 86 TL'den 92 TL'ye, her km için ücret ise 0,88 TL iken 0,94 TL olarak belirlendi.
Öğrenci servis taşımacılığı ücret tarifesi ise şöyle:
MESAFE (KM) UKOME KARARI (TL)
0 -- 1175
1 -- 3190
3 -- 5205
5 -- 7210
7 -- 9220
9 -- 11260
11 -- 13300
13 -- 15320
15 -- 17340
17 -- 19365
19 -- 21385
21 -- 23405
23 -- 25420
25 km'yi aşan her km için 3,61 olarak belirlendi.
İstanbul genelinde faaliyet gösteren taksi, minibüs, taksi dolmuş ve okul ve personel servis araçları ücret tarifesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) kararı ile yenilendi.
UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi) kararıyla düzenlenen ücret tarifesine göre; taksilerde açılış ücreti 3,20 TL'den 3,45 TL'ye, mesafe tarifesi ise 2 TL'den 2.10 TL'ye, minibüslerde öğrenci 1,10 TL'den 1,15 TL'ye, 0-2 km aralığı ücret (indi-bindi) 1,65 TL'den 1,80 TL'ye, personel servis araçlarında 10-17 koltuklu araçlarda ilk kalkış ücreti 86 TL'den 92 TL'ye, her km için ücret ise 0,88 TL iken 0,94 TL olarak belirlendi.
Öğrenci servis taşımacılığı ücret tarifesi ise şöyle:
MESAFE (KM) UKOME KARARI (TL)
0 -- 1175
1 -- 3190
3 -- 5205
5 -- 7210
7 -- 9220
9 -- 11260
11 -- 13300
13 -- 15320
15 -- 17340
17 -- 19365
19 -- 21385
21 -- 23405
23 -- 25420
25 km'yi aşan her km için 3,61 olarak belirlendi.
25 Ağustos 2016 Perşembe
Adıyaman Üniversitesi’nde 62 kişi görevden uzaklaştırıldı
Adıyaman Üniversitesi'nde FETÖ ve PKK terör örgütüne üye olan ve destek veren 62 kişi görevden uzaklaştırıldı.
‘Bu Suça Ortak Olmayacağız' bildirisine imza atan Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Güler Y., Sosyal Hizmet Bölümünde Ar. Gör. Mustafa A., Psikoloji Bölümünde Ar. Gör. Elif S., Felsefe Bölümünde Ar. Gör. Dr. Abdurrahman A., isimli akademisyenler geçirdikleri soruşturma sonrasında görevlerinden uzaklaştırıldı.
Diğer taraftan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Adıyaman Üniversitesi'nde FETÖ'cü akademik ve idari personel ile ilgili soruşturma başlatıldı. Üniversitede görev yapan 95’i akademik, 27’si idari olmak üzere toplam 122 kişi hakkında soruşturma yürütüldü. Soruşturma sonunda FETÖ ile bağlantıları olduğu tespit edilen 58 kişi görevden uzaklaştırıldı. Görevden uzaklaştırılan 58 kişiden yaklaşık 25'ini Rektör Talha Gönüllü dönemi öncesinde Adıyaman Üniversitesi'nde göreve başlayan kişiler oluşturuyor.
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talha Gönüllü, 122 kişi hakkında soruşturmanın tamamlandığını ancak yeni bilgiler ışığında yeni soruşturmaların yürütüldüğünü kaydetti.
Rektör Prof. Dr. Talha Gönüllü, “FETÖ kapsamında yapılan soruşturmada 8'i idari, 50'si akademik olmak üzere 58 kişi görevden uzaklaştırıldı. PKK'ya destek bildirisine imza atan 4 akademik personel ile ilgili yapılan soruşturma sonrasında, görevden uzaklaştırıldı. Üniversitemize herhangi bir örgütü mensup kişi veya kişilere müsamaha göstermiyoruz. Yaptığımız soruşturmalar dışında yeni bilgiler geldikçe, yeni soruşturmalar yapıyoruz” dedi. Sözcü
‘Bu Suça Ortak Olmayacağız' bildirisine imza atan Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Güler Y., Sosyal Hizmet Bölümünde Ar. Gör. Mustafa A., Psikoloji Bölümünde Ar. Gör. Elif S., Felsefe Bölümünde Ar. Gör. Dr. Abdurrahman A., isimli akademisyenler geçirdikleri soruşturma sonrasında görevlerinden uzaklaştırıldı.
Diğer taraftan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Adıyaman Üniversitesi'nde FETÖ'cü akademik ve idari personel ile ilgili soruşturma başlatıldı. Üniversitede görev yapan 95’i akademik, 27’si idari olmak üzere toplam 122 kişi hakkında soruşturma yürütüldü. Soruşturma sonunda FETÖ ile bağlantıları olduğu tespit edilen 58 kişi görevden uzaklaştırıldı. Görevden uzaklaştırılan 58 kişiden yaklaşık 25'ini Rektör Talha Gönüllü dönemi öncesinde Adıyaman Üniversitesi'nde göreve başlayan kişiler oluşturuyor.
Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talha Gönüllü, 122 kişi hakkında soruşturmanın tamamlandığını ancak yeni bilgiler ışığında yeni soruşturmaların yürütüldüğünü kaydetti.
Rektör Prof. Dr. Talha Gönüllü, “FETÖ kapsamında yapılan soruşturmada 8'i idari, 50'si akademik olmak üzere 58 kişi görevden uzaklaştırıldı. PKK'ya destek bildirisine imza atan 4 akademik personel ile ilgili yapılan soruşturma sonrasında, görevden uzaklaştırıldı. Üniversitemize herhangi bir örgütü mensup kişi veya kişilere müsamaha göstermiyoruz. Yaptığımız soruşturmalar dışında yeni bilgiler geldikçe, yeni soruşturmalar yapıyoruz” dedi. Sözcü
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber
Dumankaya İnşaat'ın sahibi ve ortaklarının mal varlıklarına el konuldu
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ/PDY'ye "himmet" adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla yürütülen soruşturmada kapsamında, Dumankaya İnşaat'ın sahibi ve ortakları olan 6 şüphelinin tüm mal varlıklarına el konuldu.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) "himmet" adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, Dumankaya İnşaat'ın sahibi ve ortakları olan 6 şüphelinin tüm mal varlıklarına el konulmasına karar verildi.
FETÖ/PDY'ye "himmet" adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla Anadolu Örgütlü Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen, aralarında Bank Asya çalışanları, FETÖ/PDY yöneticileri ve iş adamlarının da bulunduğu şüphelilere yönelik soruşturma sürüyor.
Terör örgütüne destek sağladıklarına dair şüphe
Savcılık, "terör örgütüne finansman sağladıklarına dair kuvvetli şüphe" bulunduğu gerekçesiyle, soruşturma kapsamında şüpheli olan Dumankaya İnşaat'ın sahibi ve ortaklarının mal varlıklarına el konulmasını talep etti.
Mahkeme kararında ne denildi?
Talebi değerlendiren Sulh Ceza Hakimliği'nin kararında, dosya kapsamında yer alan şüphelilerin organize şekilde hareket ettikleri, ikna ettikleri bazı iş adamları ve esnafa Bank Asya'da hesap açtırdıkları, Türkiye çapında toplanan himmet, burs, kurban, abonelik paralarını bu iş adamları ve esnafın hesaplarında toplanmasını sağladıkları, hesap sahibinden vekaletname veya rızası olduğuna dair belge alan şüphelilerin bu hesaplardan çektikleri paraları örgütün faaliyeti çerçevesinde kullandıkları, tüm eylem ve işlemlerin örgütün talimatlarıyla yapıldığı belirtildi.
Bank Asya aracılığıyla sisteme soktular
Kararda, bu faaliyet kapsamında banka görevlisi, hesap sahibi, hesaptan para çeken veya çekleri işleme sokan kişilerin de şüpheliler arasında yer aldığı, bu eylemleriyle terörizmin finansmanını sağladıkları, kayıtsız bir şekilde makbuz veya hiçbir belgeye dayandırılmadan vatandaşın dini duygularını istismar ederek gerek rızasıyla gerek zorlama ve mecbur bırakmayla kayıt dışı olan para ve çeklerin Bank Asya aracı kılınarak sisteme sokulduğu, sanki hesap sahibinin ticari bir işlemiymiş gibi gösterildiği, böylece suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini akladıkları vurgulandı.
Gizli tanıklar Dumankaya'yı anlattı
Tüm bu anlatılan eylemlerin Bank Asya hakkında Teftiş Kurulu'nun hazırladığı raporda da ayrıntılı olarak saptandığının belirtildiği kararda, dosya kapsamında bu işlemleri yapan üç grubun mevcut olduğu, bu kişilerin Bank Asya görevlileri, hesap sahipleri ile bu hesabı bir şekilde kullanarak terör örgütüne finansman sağlayan örgütün ileri gelen elemanları olduğu kaydedildi.
Dosya kapsamında ifadesi alınan gizli tanıkların, Dumankaya isimli firmanın tüm ortaklarıyla birlikte FETÖ/PDY'ye üye oldukları, örgüte finansman sağladıkları yönünde beyanda bulundukları aktarıldı.
Oğlu aranıyor ve teslim olmadı
Kararda, dosya kapsamında adı geçen şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye oldukları, üyeliğin gereğini finansal açıdan yerine getirdikleri, bu örgüte finansal destek sağladıkları, örgütün propagandasını da yaptıkları, Halit Dumankaya'nın oğlu olan şüpheli Barış Değer Dumankaya'nın halen firarda olduğu ve tüm aramalara rağmen yakalanamadığı, aile fertlerinin gözaltında olduğunu bildiği halde şüphelinin teslim olmadığı ifade edildi.
Sadece bir şubede bin 200 çeki işlemi gördü
Bank Asya müfettişlerince hazırlanan raporda ise Dumankaya şirketine ait bin 200 çekin sadece bir şubede işlem gördüğünün tespit edildiği, bu nedenlerden Dumankaya isimli firmanın sahibi ve ortakları olan şüphelilerin tüm mal varlıklarına el koyma kararı verilmesi talep edildi.
Kararda, savcılığın talebinin kabul edildiği, Dumankaya İnşaat firmasının sahipleri ve ortakları olan şüpheliler Halit Dumankaya, Necla Dumankaya, Uğur Dumankaya, Barış Değer Dumankaya, Ayla Dumankaya ve Semih Serhat Dumankaya'nın tüm mal varlıklarına el konulduğu belirtildi. cnntürk
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) "himmet" adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, Dumankaya İnşaat'ın sahibi ve ortakları olan 6 şüphelinin tüm mal varlıklarına el konulmasına karar verildi.
FETÖ/PDY'ye "himmet" adı altında finansal destek sağlandığı iddiasıyla Anadolu Örgütlü Kaçakçılık ve Mali Suçlar Soruşturma Bürosunca yürütülen, aralarında Bank Asya çalışanları, FETÖ/PDY yöneticileri ve iş adamlarının da bulunduğu şüphelilere yönelik soruşturma sürüyor.
Terör örgütüne destek sağladıklarına dair şüphe
Savcılık, "terör örgütüne finansman sağladıklarına dair kuvvetli şüphe" bulunduğu gerekçesiyle, soruşturma kapsamında şüpheli olan Dumankaya İnşaat'ın sahibi ve ortaklarının mal varlıklarına el konulmasını talep etti.
Mahkeme kararında ne denildi?
Talebi değerlendiren Sulh Ceza Hakimliği'nin kararında, dosya kapsamında yer alan şüphelilerin organize şekilde hareket ettikleri, ikna ettikleri bazı iş adamları ve esnafa Bank Asya'da hesap açtırdıkları, Türkiye çapında toplanan himmet, burs, kurban, abonelik paralarını bu iş adamları ve esnafın hesaplarında toplanmasını sağladıkları, hesap sahibinden vekaletname veya rızası olduğuna dair belge alan şüphelilerin bu hesaplardan çektikleri paraları örgütün faaliyeti çerçevesinde kullandıkları, tüm eylem ve işlemlerin örgütün talimatlarıyla yapıldığı belirtildi.
Bank Asya aracılığıyla sisteme soktular
Kararda, bu faaliyet kapsamında banka görevlisi, hesap sahibi, hesaptan para çeken veya çekleri işleme sokan kişilerin de şüpheliler arasında yer aldığı, bu eylemleriyle terörizmin finansmanını sağladıkları, kayıtsız bir şekilde makbuz veya hiçbir belgeye dayandırılmadan vatandaşın dini duygularını istismar ederek gerek rızasıyla gerek zorlama ve mecbur bırakmayla kayıt dışı olan para ve çeklerin Bank Asya aracı kılınarak sisteme sokulduğu, sanki hesap sahibinin ticari bir işlemiymiş gibi gösterildiği, böylece suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini akladıkları vurgulandı.
Gizli tanıklar Dumankaya'yı anlattı
Tüm bu anlatılan eylemlerin Bank Asya hakkında Teftiş Kurulu'nun hazırladığı raporda da ayrıntılı olarak saptandığının belirtildiği kararda, dosya kapsamında bu işlemleri yapan üç grubun mevcut olduğu, bu kişilerin Bank Asya görevlileri, hesap sahipleri ile bu hesabı bir şekilde kullanarak terör örgütüne finansman sağlayan örgütün ileri gelen elemanları olduğu kaydedildi.
Dosya kapsamında ifadesi alınan gizli tanıkların, Dumankaya isimli firmanın tüm ortaklarıyla birlikte FETÖ/PDY'ye üye oldukları, örgüte finansman sağladıkları yönünde beyanda bulundukları aktarıldı.
Oğlu aranıyor ve teslim olmadı
Kararda, dosya kapsamında adı geçen şüphelilerin terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye oldukları, üyeliğin gereğini finansal açıdan yerine getirdikleri, bu örgüte finansal destek sağladıkları, örgütün propagandasını da yaptıkları, Halit Dumankaya'nın oğlu olan şüpheli Barış Değer Dumankaya'nın halen firarda olduğu ve tüm aramalara rağmen yakalanamadığı, aile fertlerinin gözaltında olduğunu bildiği halde şüphelinin teslim olmadığı ifade edildi.
Sadece bir şubede bin 200 çeki işlemi gördü
Bank Asya müfettişlerince hazırlanan raporda ise Dumankaya şirketine ait bin 200 çekin sadece bir şubede işlem gördüğünün tespit edildiği, bu nedenlerden Dumankaya isimli firmanın sahibi ve ortakları olan şüphelilerin tüm mal varlıklarına el koyma kararı verilmesi talep edildi.
Kararda, savcılığın talebinin kabul edildiği, Dumankaya İnşaat firmasının sahipleri ve ortakları olan şüpheliler Halit Dumankaya, Necla Dumankaya, Uğur Dumankaya, Barış Değer Dumankaya, Ayla Dumankaya ve Semih Serhat Dumankaya'nın tüm mal varlıklarına el konulduğu belirtildi. cnntürk
Okullar ne zaman açılıyor? Okul Sütü programında son gelişme
Okullar ne zaman açılıyor sorusuna Milli Eğitim Bakanlığı "Eylül" ayında açılacak dedi. Milli Eğitim Bakanlığı, Başbakan Binali Yıldırım'ın "geç açılacak sözlerine inanmayın" açıklamasından sonra, kendi sitesinden duyuruda bulundu. Milli Eğitim Bakanlığı ve müşavirliği duyuruları haricindeki hiçbir habere inanmayın açıklamasında bulunuldu. Okul Sütü üzerine bakanlık açıklamada bulundu.
Temmuz'da yaşanan olaylardan ötürü birçok kurum, karmaşa bitene kadar sınav tarihlerini ileriye aldı. Bu durum sosyal medyada okullar ne zaman açılacak sorusuna sorulmasına sebep oldu. 3 Ekim'de açılacağına dair çıkan iddialara ilk olarak Başbakan Binali Yıldırım cevap verdi "Okullar zamanında açılacak". Başbakan Yıldırım'dan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı da kendi websitesinden resmi bir açıklamada bulundu. Açıklamanın en önemli kısmı, duyuruların sadece Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği tarafından yapıldığını, bu duyurular haricindeki başka duyuruları ve söylemleri itibat edilmemesi ricasında bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi açıklaması:
Bugün bazı basın yayın organlarında, 2016-2017 eğitim öğretim yılının 3 Ekim 2016 tarihinde başlayacağına yönelik spekülatif haberlere yer verildiği görülmüştür. Söz konusu haberler gerçeği yansıtmamaktadır.
Bakanlığımızca daha önce eğitim öğretim yılı çalışma takviminde açıklandığı gibi eğitim öğretim yılı 19.09.2016 tarihinde başlayacaktır.
Bakanlığımızla ilgili her türlü resmi açıklama, duyuru ve haber Müşavirliğimizce yapılmaktadır. Bunun dışında yapılan açıklamalara itibar edilmemesini rica ederiz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Okullar ne zaman açılıyor: Takvim belirlendi
17 Haziran'da okullar kapandı
19 Eylül 2016 tarihinde okullar açılıyor.
Yarıyıl tatili: 23 Ocak 2017 ile 3 Şubat 2017 arasında olacak.
Ara dönemden sonra 6 Şubat 2017 tarihinde eğitim öğretime devam ediliyor.
ve son zil sesi 9 Haziran'da çalıyor.
Veliler ne diyor?
Sosyal medyada okulların geç açılacağına dair iddialardan sonra gerek Başbakan'ın gerek MEB'in açıklamalarından sonra velilerden "olumlu mesaj"lar gelmeye başladı. Veliler, çocuklarının zamanında okula başlaması isteklerini yeniledi ve geç açılması öğrenciler için iyi olmayacaklarını dile getirdiler.
Okul Sütü programı kaldığı yerden devam
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, okullarda dağıtılan "okul sütü" programına devam edilecğeini açıkladı.
2016-2017 eğitim tarihleri içinde çocuklara yönelik (anaokulu, uygulama sınıfı, ilkokul öğrencileri) okul sütü; Pazartesi, çarşamba ve cuma günü 200 mililitre ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak.
UHT nedir?
Ultra-High Temperature, Türkçesi: Uzun sağlıklı işleme teknolojisi. UHT genel olarak süt işletmelerinde kullanılır. Bu teknoloji sayesinde sütlerin ömrü uzun olur ve sağlık alanında herhangi bir olumsuzluk meydana getirmez.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, UHT işletme alanında oldukça hassas. Süt dağıtılımı sadece bu teknolojiye uygun olan firmalardan yapılacak.
Okul sütünün tüm koordiyasyon işlerini Ulusal Süt Konseyi üstlenmektedir.
Temmuz'da yaşanan olaylardan ötürü birçok kurum, karmaşa bitene kadar sınav tarihlerini ileriye aldı. Bu durum sosyal medyada okullar ne zaman açılacak sorusuna sorulmasına sebep oldu. 3 Ekim'de açılacağına dair çıkan iddialara ilk olarak Başbakan Binali Yıldırım cevap verdi "Okullar zamanında açılacak". Başbakan Yıldırım'dan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı da kendi websitesinden resmi bir açıklamada bulundu. Açıklamanın en önemli kısmı, duyuruların sadece Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği tarafından yapıldığını, bu duyurular haricindeki başka duyuruları ve söylemleri itibat edilmemesi ricasında bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi açıklaması:
Bugün bazı basın yayın organlarında, 2016-2017 eğitim öğretim yılının 3 Ekim 2016 tarihinde başlayacağına yönelik spekülatif haberlere yer verildiği görülmüştür. Söz konusu haberler gerçeği yansıtmamaktadır.
Bakanlığımızca daha önce eğitim öğretim yılı çalışma takviminde açıklandığı gibi eğitim öğretim yılı 19.09.2016 tarihinde başlayacaktır.
Bakanlığımızla ilgili her türlü resmi açıklama, duyuru ve haber Müşavirliğimizce yapılmaktadır. Bunun dışında yapılan açıklamalara itibar edilmemesini rica ederiz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Okullar ne zaman açılıyor: Takvim belirlendi
17 Haziran'da okullar kapandı
19 Eylül 2016 tarihinde okullar açılıyor.
Yarıyıl tatili: 23 Ocak 2017 ile 3 Şubat 2017 arasında olacak.
Ara dönemden sonra 6 Şubat 2017 tarihinde eğitim öğretime devam ediliyor.
ve son zil sesi 9 Haziran'da çalıyor.
Veliler ne diyor?
Sosyal medyada okulların geç açılacağına dair iddialardan sonra gerek Başbakan'ın gerek MEB'in açıklamalarından sonra velilerden "olumlu mesaj"lar gelmeye başladı. Veliler, çocuklarının zamanında okula başlaması isteklerini yeniledi ve geç açılması öğrenciler için iyi olmayacaklarını dile getirdiler.
Okul Sütü programı kaldığı yerden devam
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, okullarda dağıtılan "okul sütü" programına devam edilecğeini açıkladı.
2016-2017 eğitim tarihleri içinde çocuklara yönelik (anaokulu, uygulama sınıfı, ilkokul öğrencileri) okul sütü; Pazartesi, çarşamba ve cuma günü 200 mililitre ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak.
UHT nedir?
Ultra-High Temperature, Türkçesi: Uzun sağlıklı işleme teknolojisi. UHT genel olarak süt işletmelerinde kullanılır. Bu teknoloji sayesinde sütlerin ömrü uzun olur ve sağlık alanında herhangi bir olumsuzluk meydana getirmez.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, UHT işletme alanında oldukça hassas. Süt dağıtılımı sadece bu teknolojiye uygun olan firmalardan yapılacak.
Okul sütünün tüm koordiyasyon işlerini Ulusal Süt Konseyi üstlenmektedir.
12 yaşındaki küçük Enes intihar etti
Henüz 12 yaşında olan Enes, yaşamına son vermeyi tercih etti
Kocaeli’nin Gebze İlçesi’nde yaşayan Koçer ailesi küçük Enes’in intiharı ile şoke oldu. Kendini çamaşır ipiyle asarak yaşamana son veren Enes’i, kontrol için gelen amcası buldu.
Olay, Gaziler Mahallesi 1706 Sokak’ta meydana geldi. Baba Feridun Koçer ve anne Sevim Koçer sabah erken saatlerinde işe gitmek için evlerinden çıkınca Enes Koçer evde yalnız kaldı. Gebze Zübeyde Hanım Ortaokulu 7’nci sınıf öğrencisi Enes Koçer, henüz nedeni bilinmeyen bir şekilde odasında bulunan kancaya çamaşır ipini bağlayarak yaşamına son verdi. Evde yemek yiyip yemediğini kontrol etmek amacıyla Enes Koçer’e bakmaya gelen amcası S.K. yeğeni Koçer’i tavanda iple asılı görünce durumu hemen polise ve 112’ye bildirdi. Ölüm haberini alarak olay yerine gelen ailesi ve yakınları sinir krizi geçirdi. Yanında herhangi bir intihar notu bulunmayan Enes Koçer’in cesedinin otopsi yapılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderileceği belirtildi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. DHA
Kocaeli’nin Gebze İlçesi’nde yaşayan Koçer ailesi küçük Enes’in intiharı ile şoke oldu. Kendini çamaşır ipiyle asarak yaşamana son veren Enes’i, kontrol için gelen amcası buldu.
Olay, Gaziler Mahallesi 1706 Sokak’ta meydana geldi. Baba Feridun Koçer ve anne Sevim Koçer sabah erken saatlerinde işe gitmek için evlerinden çıkınca Enes Koçer evde yalnız kaldı. Gebze Zübeyde Hanım Ortaokulu 7’nci sınıf öğrencisi Enes Koçer, henüz nedeni bilinmeyen bir şekilde odasında bulunan kancaya çamaşır ipini bağlayarak yaşamına son verdi. Evde yemek yiyip yemediğini kontrol etmek amacıyla Enes Koçer’e bakmaya gelen amcası S.K. yeğeni Koçer’i tavanda iple asılı görünce durumu hemen polise ve 112’ye bildirdi. Ölüm haberini alarak olay yerine gelen ailesi ve yakınları sinir krizi geçirdi. Yanında herhangi bir intihar notu bulunmayan Enes Koçer’in cesedinin otopsi yapılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderileceği belirtildi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. DHA
Kılıçdaroğlu: Bir canım var o da milletime feda olsun
Kılıçdaroğlu: Allahın verdiği bir canım var o da milletime feda olsun
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin’deki CHP konvoyuna yönelik saldırının ardından ilk açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu “Sağlığımız yerinde, kimse merak etmesin, endişelenmesin” dedi.
Kendi aracına isabet olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu “Bir şehit olduğuna dair haberler alıyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Şu anda benime bir sorun yok. Çatışma bölgesinden güvenlik güçleri çıkardılar. Çatışmanın olduğu bir alanda olumsuz bir tablo yaşadık. Güvenlik güçleri önlem alıp bizi o alandan çıkardılar. Benim açımdan sorun yok umarım güvenlik güçleri açısından da bir sorun olmaz” dedi.
“PROGRAMIMIZI İPTAL ETMEDİK, DEVAM EDECEĞİZ”
Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Programımızı iptal etmedik. Belediye binamız yeni yapıldı, açılışına gideceğiz. Sayın İçişleri Bakanımız aradı, Jandarma helikopter gönderecek, programımıza devam edeceğiz.
“CANIM FEDA OLSUN”
Bir terör eylemiyle karşı karşıya kalındı. Keşke ülkemizde terör olmasa. Allah’ın verdiği bir canımız var, o da bu memleket için feda olsun. Bir şehidimiz olduğu haberini aldık. Araçta uzun süre bekledik. Bu tür olaylarda geri adım atmamız söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüştüm, teşekkür ettim.” Sözcü
Kılıçdaroğlu’nun aracını roketle vuracaklardı
Saldırıyı yara almadan atlatan Kılıçdaroğlu'nun aracına roketatarlarla saldırı planı yapıldığı öne sürüldü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konvoyuna Şavşat’tan Artvin’e giderken yolda kurulan barikattan saldırı düzenlendi. İlk saldırı konvoyun önündeki jandarma aracına ikinci saldırı ise CHP liderinin bulunduğu araca oldu. Çıkan çatışmada ikisi asker üç kişi yaralanırken Kemal Kılıçdaroğlu, güvenli bir bölgeye nakledildi.
ROKETLE VURACAKLARDI
CNNTürk muhabiri Ünal Kaya’nın verdiği bilgiye göre saldırının Kılıçdaroğlu’na yönelik olduğu, teröristleri roketatarlarla saldırı planı yaptıkları ortaya çıktı. Tanık “Bir terörist CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun aracına roket atma hazırlığındaydı. Korumalardan biri durumu fark etti ve çatışma yaşandı” dedi. Söz konusu teröristin vurularak etkisiz hale getirildiği öğrenildi.
Açlıkta sınır bin 362 lira, yoksullukta 4 bin 435 lira
Türk-İş'in araştırmasına göre, ağustos ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 362 lira, yoksulluk sınırı 4 bin 435 lira oldu.
Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yapılan "açlık ve yoksulluk sınırı araştırması"nın ağustos ayı sonuçları açıklandı.
Araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" bin 361 lira 60 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 4 bin 435 lira 19 kuruş oldu.
Ağustos ayında bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise bin 690 lira 35 kuruş olarak hesaplandı.
Altın fiyatları 1,5 ayın en düşüğünü gördü, işte çeyrek altın fiyatlarında son durum...
Altın fiyatları 1,5 ayın en düşüğünü gördü, işte çeyrek altın fiyatlarında son durum...
Bu ay, Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,60 geriledi.
Gıda enflasyonunda son 12 ay itibarıyla artış yüzde 1,27 olurken yıllık ortalama artış yüzde 7,80 olarak hesaplandı?
Fiyatlar genel olarak değişmedi?
Araştırmaya göre, süt fiyatı ortalamada artarken yoğurt ve peynir fiyatı aynı kaldı. Kıyma et ve kuşbaşı ile tavuk, sakatat fiyatı değişmedi.
Yumurta fiyatında ise yaz mevsimine rağmen artış dikkati çekti. Bakliyat ürünleri (kuru fasulye, kırmızı mercimek, barbunya) fiyatı aynı kaldı.
Mevsim şartlarına bağlı olarak genellikle yaz aylarında gerileyen sebze-meyve fiyatlarının geçen aylarda yükselmesi, mutfak harcamasını olumsuz etkiledi. Ancak bu ay meyve-sebze fiyatlarında beklenen düşüş gerçekleşti. Gıda harcamasında bu ay gerçekleşen gerilemenin temel nedeni de yaş sebze-meyve oldu.
Geçen ay sebze-meyve ortalama kilogram fiyatı 3,76 lira tutarında olurken bu ay 3,51 lira olarak hesaplandı. Sebze ortalama kilogram fiyatı geçen ay 3,36 lirayken bu ay 3,32 lira oldu. Meyve fiyatlarında ise düşüş yönünde bir gelişme görüldü. Geçen ay 4,23 lira hesaplanan ortalama meyve kilogram fiyatı 3,73 lira oldu.
Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta bu ay kayda değer fiyat değişikliği tespit edilmedi.
Tereyağı, margarin ve zeytinyağı fiyatı değişmezken ayçiçek yağı fiyatında az da olsa artış görüldü. Siyah zeytinin ortalama kilogram fiyatı artarken, yeşil zeytin fiyatı geriledi ve ortalamada zeytin fiyatında düşüş yaşandı.
Hakan Şükür sessizliğini bozdu
15 Temmuz darbe girişimi sonrası hakkında yakalama kararı çıkarılan Hakan Şükür ailesinin FETÖ'nün karşısında olduğunu iddia etti.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hakkında yakalama kararı çıkarılan ve babası bu kapsamda tutuklanan Hakan Şükür sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarla geri adım attı.
17 Aralık'tan bir gün önce milletvekili olduğu AK Parti'den istifa eden ve her fırsatta teröristbaşı Fetullah Gülen'e kalkan olan Hakan Şükür, ailesinden kimsenin FETÖ ile bağlantısı olmadığını iddia etti.
FETÖ'nün yaptıkları karşısında üzgün ve şaşkın olduğunu açıklayan Şükür, darbe girişimi lanetledi ve şehitlere rahmet diledi.
Hakan Şükür'ün 200 milyon değerindeki gayri menkuluna el konulmasının ardından bu açıklamayı yapması dikkat çekti. Sosyal medya kullanıcıları da Şükür'ün açıklamalarına tepki gösterdi.
FETÖ soruşturması kapsamında Sakar Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakan Şükür ve babası Selmet Şükür'ün FETÖ'ye finansal destek sağladıklarının belirlenmesi üzerine tüm mal varlıklarına el konulmasına karar vermişti.
Hakan Şükür ve babasının 200 milyon değerinde gayri menkulu olduğu ortaya çıkmıştı.
İşte Hakan Şükür'ün açıklamalarının tamamı:
"Değerli dostlar, yaşadıklarım, hakkımda söylenenler ve yapılanları hiç hak etmiyor ve çok üzülüyorum.
Vatan, Bayrak, Millet, Türkçe'mizin, Milli ve manevi değerlerimizin Dünya'ya anlatılması konusunda birçok devlet büyüğü, sanatçı, siyasetçi ve sporcu gibi sempati duyduğumuz günler yaşadık.
Hangimiz bu duyguda değildi ki?
Bugün ise bir çok yetkili ve makam sahiplerinin yıllardır farkına varamadığı devlete sızmış bir örgütten bahsediliyor.
Biz ise sadece anlam veremediğimiz bir sürecin yargısız infaz kısmını yaşıyoruz.
Bir sporcu olarak, kimi tanırsınız, neyini bilebilirsiniz neresinde olabilirsiniz ki yaşananların?
Bütün herşeyin hukuki ve yasal olduğu anlarda yaptığınız bir hayrın, söylediğiniz bir sözün, bugün suç olabileceğini nasıl bilebiliriz ki..
Ailemden öğrendiğim tek şey "Yetebildiğin her yere yardıma koş gönlüne huzur biriktir" sözü olmuştur her daim.
Şeffaf yaşadım, böyle yaptım, iyilik düşündüm. Her zaman yasal olan, halka açık olan ve ihtiyacı olan her yere herkese yardım etmeye çalıştım.
Bazen Doğu'daki kardeşime, bazen mahallemdeki komşuma bazen de bana söylenen, desteğe ihtiyacı olana kimliğine bakmadan yardım ettim.
İçimde her zaman bu duygu vardı ve hep huzurluydum. Ne zaman ki siyasete girdim; ki bana göre değildi siyaset, bu duygum hep devam etti.
Yapamadım, beceremedim belki de... Bir sporcu olarak kıramadım kimseyi ve "evet" dedim makama ihtiyacım olmadan bu teklife..
"Keşke" demiyorum hiçbir zaman, ama konumumu haksızlığa kullanmadım, 'hak yerim' duygusu ile ailem dahil kimseye ihtimas geçmedim.
Hep aktif sporcu kalamıyor insan, bazen iyi niyetinizin kurbanı oluyorsunuz, kimseye "hayır" diyememek hatanız oluyor işte. Ama hayat bu!
"Bunları niye yazıyorsun?" diyebilir, ağır şeyler söyleyebilirsiniz bana belki ama, ne bileyim, içimden sizlerle paylaşmak geldi işte..
Sevdiklerimden uzak, herkesin hakkımda ağır ithamlarda bulunduğu bir ortamda susmayı tercih ettim ortamın karanlığında.
Keşke bana söz hakkı verilseydi de sizlerle dertleşebilseydim.
Çocukluğumdan beri hayatım mücadele ile geçti. Bazı şeyleri yaşamak gerekirmiş hayatı ve başkalarını da anlayabilmek için.
Yaşadıklarından sorumlu olmadığım halde, yaşadıklarımın hayatı daha iyi anlamamı sağladığını söyleyebilirim rahatlıkla.
Öyle bazısının anlattığı gibi kimsenin dizinin dibinde, kimsenin dediğini yapan biri değilim. O yüzden hata yapıyor, duygusal davranıyorum.
İnanın Kanser tedavisinden yeni çıkmış Annem başta, kardeşlerim, eşim ve çocuklarım ile ağır şeker hastası tutuklu Babam'a çok üzülüyoruz.
Tamamen başka dünyanın insanları olan ailemin hiçbir ferdinin bahsi geçen Fetö ile hiçbir bağı yok. Bunu kime sorsanız bilir.
Bahsi geçen harekete tamamen karşı olan biri olan ağır şeker hastası Babam, şu anda tutuklu ve hukuken birşey yapamıyoruz.
Tüm kalbimle söylüyorum bir çok sporcu arkadaşımın dediği gibi bizler de geçmişte milli ve manevi değerlerimizin, Türkçemiz'in tanıtımı ve Bayrağımızın Dünya'da dalgalandırılması çerçevesinde sempati duyduğumuz bu hareketin, bugüne bakan ortadaki iddiaları bilebilmemiz imkansız. Ortadaki iddiaların kabul edilebilir yanı kesinlikle yok ve olamaz..
İddialar karşısında, şaşkın ve bir o kadar da üzgünüm. Umarım suçun şahsiliği ve hukuk kuralları işler..
Yıllarını ülkesine hizmet için vermiş, ülkesini her alanda tanıtmış, bayrağını dalgalandırmış bir sporcu olarak bu durumu yaşamak çok zor.
Ben içimden geçenleri söyledim. Kim ne yaptıysa cezasını çeksin inşallah..
Kalbini kırdıklarım varsa hepsinden özür diliyor, haklarını helal etmelerini istiyorum.
Faydası olacaksa, yakında ülkemde son dönemlerde yaşananlarla ilgili vicdanen duygu ve düşüncelerimi sizlerle zaman zaman paylaşacağım.
Tekrar seçilmiş Cumhurbaşkanı'na Hükümetine, Demokrasimize yapılan hain teşebbüsü lanetliyor,
Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Ülkemi, bayrağımı, milletimi çok sevdiğimi ve nasıl temsil ettiğimi söylememe gerek olmadığını düşünüyor, canım ülkemin toplumsal barış ile huzura kavuşmasını diliyorum.
Allah Devletimi, Ülkemi, Milletimi korusun. Amin.."
Etiketler:
darbe,
fethullah gülen,
hakan şükür,
ohal
2010 KPSS birincisi tutuklandı
2010 yılında yapılan KPSS sınavının rekortmeni Zeki Yolaçan'ın 3 ay önce Kayseri'deki görevinden alınarak tutuklandığı ortaya çıktı. Yolaçan gibi tüm soruları doğru cevaplayan eşi açığa alındı, kardeşi ise tutuklandı.
Kopya çekildiği belirlenen 2010 KPSS sınavının rekortmeni Zeki Yolaçan'ın, 3 ay önce tutuklandığı ortaya çıktı. Yolaçan gibi eşi tüm soruları doğru cevaplayan eşi Reyhan Yolaçan da çalıştığı hastanedeki görevinden açığa alındı.
Yolaçan'ın İngilizce öğretmeni kardeşi Vahide Yolaçan da tüm soruları doğru cevaplamıştı o da tutuklandı.
Mezuniyetinden 16 yıl sonra girdiği sınavda
Kayseri'de, mezuniyetinden 16 yıl sonra girdiği 2010 KPSS'de 120 sorunun tamamını doğru yanıtlayarak devlet memuru olan Zeki Yolaçan'ın, 3 ay önce Kayseri İş-Kur Bölge Müdürlüğü'ndeki görevinden açığa alınıp tutuklandığı ortaya çıktı. Rekortmen eşi açığa alındı
KPSS'de yeniden başlatılan soruşturma kapsamında sınavı şaibeli bulunarak cezaevine gönderilen Yolaçan'ın eşi de görev yaptığı hastanedeki görevinden uzaklaştırıldı. Bir hastanede görevli Reyhan
Yolaçan da aynı sınavda ful çekmişti.
350 kişi tüm soruları doğru bilmişti, 70'i karı-kocaydı
Zekai Yolaçan'ın, yine 2010 KPSS'de 115 net soru yanıtlayan ve bir kurumda memur olarak görev yapan İngilizce öğretmenliği bölümü mezunu kardeşi Vahide Yolaçan'ın da tutuklandığı öğrenildi. Şaibeli sınavda 350 kişi bütün soruları bilmişti. Bunlardan 70'i karı-kocaydı. cnntürk
Can Dündar'a silahlı saldırı davasında sıcak gelişme
Gazeteci Can Dündar'a, İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı düzenleyen ve muhabir Yağız Şenkal'ın bacağından yaralanmasına neden olan Murat Şahin'in de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılandığı davada 28. Asliye Ceza Mahkemesi, eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.
Gazeteci Can Dündar'a, İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı düzenleyen ve muhabir Yağız Şenkal'ın bacağından yaralanmasına neden olan Murat Şahin'in de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılandığı davada 28. Asliye Ceza Mahkemesi, eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.
İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Murat Şahin ile "Azmettirme" suçundan yargılanan tutuksuz sanık Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı katıldı. Duruşmaya Dündar yurtdışında olduğu için katılamazken, saldırıda yaralanan NTV muhabiri Yağız Şenkal duruşmada hazır bulundu.
Avukatlar ağır cezada yargılanmasını talep etti
Duruşmada söz alan Dündar'ın avukatı Bülent Utku, sanıkların eylemi örgütlü işledikleri ve eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep etti. Saldırıda ayağından yaralanan muhabir Yağız Şenkal'ın avukatı da, müvekkiline isabet eden merminin ayağına değil de ölümüne yol açacak şekilde vücuduna isabet edebileceğini ifade ederek dosyanın görevsizlik kararı verilip ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Avukatların bu talebine sanık avukatları itiraz etti. Sanık: Eğer öldürmek isteseydim...
Son olarak söz alan sanık Murat Şahin de adam öldürme kastı ile davranmadığını, bu nedenle kasten öldürmeye teşebbüs suçunu kabul etmediğini söyledi. Şahin, "Eğer öldürmek isteseydim. Beni tutan Dilek Dündar'a vurur, kenara iterdim ve ateş ederdim" diye konuştu. Adının bazı suç örgütü liderleri ile anılmasını istemediğini belirten Şahin, bu eylemi 15 Temmuz darbe girişiminden önce gerçekleştirdiğini söyledi.
Mahkeme, sanıkların ağır cezada yargılanmalarını istedi
İfadelerin tamamlanmasının ardından davayı karara bağlayan 28. Asliye Ceza Mahkemesi sanıkların işlediği eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek, görevsizlik kararı verdi ve dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.
Kabul edilirse sanıklar ağır ceza mahkemesinde yargılanacak
Mahkeme ayrıca sanıklar için eylemlerine uyan yeni cezalar istedi. "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Hakaret" ve "Ruhsatsız silah" suçlarından Murat Şahin'in 30 yıldan 47 yıla kadar, "Azmettirmek", suçundan tutuksuz sanıklar Sabri Boyacı'nın 10 yıldan 18 yıla kadar, Habip Ergün Celep'in ise 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmaları talep edildi. Mahkeme, istenen yeni ceza miktarına dikkat çekerek Murat Şahin'in tutukluluk halinin de devamına karar verdi. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu kararı kabul edilirse sanıklar ağır ceza mahkemesinde yargılanacak.
Murat Şahin'in 11 yıla kadar hapsi isteniyordu
İddianamede, tutuklu şüpheli Murat Şahin'in "Kasten yaralama", "Silahla tehdit", "Hakaret", "6136 sayılı Kanuna Muhalefet" suçlarından toplam 4 yıldan 11 yıla kadar hapsi isteniyordu. Azmettirmekle suçlanan diğer iki şüphelinin de "Kasten yaralama" ve "Silahla tehdit" suçlarından 2 yıl 8'er aydan 7'şer yıla kadar hapsi talep ediliyordu.
6 Mayıs'da saldırı olmuştu
Can Dündar'a 6 Mayıs'ta Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde Murat Şahin tarafından silahlı saldırıda bulunulmuş, Can Dündar olaydan yara almadan kurtulurken, televizyon muhabiri Yağız Şenkal ise bacağından yaralanmıştı. DHA
Gazeteci Can Dündar'a, İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı düzenleyen ve muhabir Yağız Şenkal'ın bacağından yaralanmasına neden olan Murat Şahin'in de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılandığı davada 28. Asliye Ceza Mahkemesi, eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.
İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Murat Şahin ile "Azmettirme" suçundan yargılanan tutuksuz sanık Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı katıldı. Duruşmaya Dündar yurtdışında olduğu için katılamazken, saldırıda yaralanan NTV muhabiri Yağız Şenkal duruşmada hazır bulundu.
Avukatlar ağır cezada yargılanmasını talep etti
Duruşmada söz alan Dündar'ın avukatı Bülent Utku, sanıkların eylemi örgütlü işledikleri ve eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep etti. Saldırıda ayağından yaralanan muhabir Yağız Şenkal'ın avukatı da, müvekkiline isabet eden merminin ayağına değil de ölümüne yol açacak şekilde vücuduna isabet edebileceğini ifade ederek dosyanın görevsizlik kararı verilip ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Avukatların bu talebine sanık avukatları itiraz etti. Sanık: Eğer öldürmek isteseydim...
Son olarak söz alan sanık Murat Şahin de adam öldürme kastı ile davranmadığını, bu nedenle kasten öldürmeye teşebbüs suçunu kabul etmediğini söyledi. Şahin, "Eğer öldürmek isteseydim. Beni tutan Dilek Dündar'a vurur, kenara iterdim ve ateş ederdim" diye konuştu. Adının bazı suç örgütü liderleri ile anılmasını istemediğini belirten Şahin, bu eylemi 15 Temmuz darbe girişiminden önce gerçekleştirdiğini söyledi.
Mahkeme, sanıkların ağır cezada yargılanmalarını istedi
İfadelerin tamamlanmasının ardından davayı karara bağlayan 28. Asliye Ceza Mahkemesi sanıkların işlediği eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek, görevsizlik kararı verdi ve dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.
Kabul edilirse sanıklar ağır ceza mahkemesinde yargılanacak
Mahkeme ayrıca sanıklar için eylemlerine uyan yeni cezalar istedi. "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Hakaret" ve "Ruhsatsız silah" suçlarından Murat Şahin'in 30 yıldan 47 yıla kadar, "Azmettirmek", suçundan tutuksuz sanıklar Sabri Boyacı'nın 10 yıldan 18 yıla kadar, Habip Ergün Celep'in ise 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmaları talep edildi. Mahkeme, istenen yeni ceza miktarına dikkat çekerek Murat Şahin'in tutukluluk halinin de devamına karar verdi. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu kararı kabul edilirse sanıklar ağır ceza mahkemesinde yargılanacak.
Murat Şahin'in 11 yıla kadar hapsi isteniyordu
İddianamede, tutuklu şüpheli Murat Şahin'in "Kasten yaralama", "Silahla tehdit", "Hakaret", "6136 sayılı Kanuna Muhalefet" suçlarından toplam 4 yıldan 11 yıla kadar hapsi isteniyordu. Azmettirmekle suçlanan diğer iki şüphelinin de "Kasten yaralama" ve "Silahla tehdit" suçlarından 2 yıl 8'er aydan 7'şer yıla kadar hapsi talep ediliyordu.
6 Mayıs'da saldırı olmuştu
Can Dündar'a 6 Mayıs'ta Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde Murat Şahin tarafından silahlı saldırıda bulunulmuş, Can Dündar olaydan yara almadan kurtulurken, televizyon muhabiri Yağız Şenkal ise bacağından yaralanmıştı. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)