20 Nisan 2015 Pazartesi

Özgecan'ın avukatından çok önemli istek

Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen Özgecan Aslan davasında, ailenin avukatları, 3 zanlının da mahkemeye getirilmesini istiyor.

Mersin’in Tarsus ilçesinde hunharca katledilen Özgecan Aslan davasında, ailenin avukatları, 3 zanlının da mahkemeye getirilmesini istiyor. Tarsus’ta 11 Şubat 2015 tarihinde ortadan kaybolan ve iki gün sonra vahşice öldürülerek yakılmış halde cesedi bulunan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın katil zanlıları minibüs şoförü Suphi Altındöken (26), babası Necmettin Altındöken (50) ile arkadaşı Fatih Gökçe’nin (25) ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmalarına Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12 Haziran 2015 tarihinde başlanması bekleniyor. Üç hakimden oluşan Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanın erkek, iki üyesinin ise kadın olması, kamuoyunda Özgecan davasına iki kadın hakimin bakacağı yönünde bir algı oluşturdu.

"HAKİMİN KADINI ERKEĞİ OLMAZ"

Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, hem kamuoyunda oluşan bu algı hem de Özgecan davasıyla ilgili görüşlerini ve taleplerini İHA’ya anlattı. Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iddianameyi kabul etmesinin ardından tensip denilen duruşmaya hazırlık ilk kararlarının oluşturulmaya başlandığını belirten Antmen, hukukçular için cinsiyetin bir önemi olmadığının altını çizerek, “Muhtemeldik ki, ilk duruşma 12 Haziran’da olacak. Çünkü daha tensip UYAP’a yüklenmediği için bu net bir bilgi değil ama 12 Haziran’da yapılacağı konusunda bir bilgimiz var. Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı aynı zamanda Tarsus Adalet Komisyonu Başkanı erkek hakim, iki üyesi de kadın hakimden oluşuyor. Tabii kamuoyunda ‘Özgecan cinayetine kadın hakimler bakacak’ şeklinde bir algı var. Biz hukukçular için cinsiyetin önemi yoktur, hele hakimin kadın-erkeği hiç olmaz. Hukukçu dosyaya bakar, iyi bir hakim dosyadaki ne tarafın ismini okur ne cinsiyetine bakar, özellikle ceza hakimleri sadece kesin inandırıcı, her türlü şüpheden uzak delillere bakarlar. Ben yargılamada kadın hakimlerin olmasının yargılamanın selameti açısından bir fark yaratmayacağını düşünüyorum. Çünkü aksini düşünecek olursak bu adil yargılanma hakkının ihlali de olur. Ama tabi ki adalete güveniyoruz” diye konuştu.

Bir hakimin cinsiyetinin, kadın veya erkek olmasının bu davayla uzaktan yakından ilgisi olmadığını dile getiren Antmen, “Ama toplum için burada daha büyük bir örnek var. Kadınlar da toplumun her alanında. Kadınlar, erkeklerle omuz omuza birebir bu toplumu yönetiyorlar, toplumun temel taşılar ve böyle alçak bir cinayette verilecek inşallah en ağır cezanın altında kadın hakimlerimizin de imzası olacak. Yani toplum artık şunu düşünmeli; ‘kadın-erkek ayrımı yok, kadın güçsüz değil, kadın her şekilde toplumun her yerinde var’. Kadının toplumda erkekle eşit olduğu ve bir birey olduğu beyinlere kazındığı an zaten kadına şiddette biz çok önemli bir mesafe alacağız. Bu nedenle Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi’nin kadın üyeleri olması bir hukukçu olarak bizi ayrıca gururlandırıyor” şeklinde konuştu.

“ÖZGECAN CİNAYETİ TÜRKİYE’YE BİR MİLAT OLMALI”

Bir kadının özellikle cinsel kimliği üzerinden bir cinsel saldırıyla şiddete uğraması ve hunharca katledilmesinin son derece acı olduğunu vurgulayan Antmen, Türkiye’de kadına yönelik şiddet gün geçtikçe arttığına dikkat çekti. “Kadına karşı yönelen şiddet konusunda özellikle Özgecan cinayeti Türkiye’ye bir milat olmalı” diyen Antmen, verilecek cezaların caydırıcı olması gerektiğinin altını çizerek, “Özgecan Aslan yavrumuz boşa ölmesin, Türkiye’ye bir mesaj versin, Türkiye’deki insanlar artık şiddeti kanıksamasın istiyoruz ve bu şiddete yönelecek insanların da onlarca, yüzlerce kere düşünmesi gerektiğini söylemek istiyoruz. Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nden çıkacak cezanın, Türkiye için caydırıcı bir ceza olacağına inanıyorum. Çünkü biz Baro olarak ailenin avukatıyız. Evet, her zanlının savunma hakkı vardır, kutsaldır, engellenemez. Evet, adil yargılanma hakkı düşmanımız için de en yakınımızı öldüren kişi için de vardır ve istiyoruz. Ama biz hukukçular olarak da işlenen böyle bir hunharca cinayetin de en ağır cezayla cezalandırılması, topluma örnek olması için çabalayacağız” ifadelerini kullandı.
Davanın 3 zanlısından Fatih Gökçe’nin uzaktan akrabasının müdafiliğini yaptığını anımsatan Antmen, baba Necmettin Altındöken için de bir avukatla görüştüklerini ve vekalet verecekleri duyumunu aldıklarını akrarak, şöyle devam etti: “Bir tek asıl fail Suphi Altındöken için Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi, Mersin Barosu’ndan bir müdafi görevlendirilmesini istedi. Duruma bakacağız. Çünkü kimse avukatsız yargılanmamalı. Avukatlı yargılansın, suçunun cezası neyse ne bir eksik ne bir fazla onu alsın. Bu savunma hakkıdır, bu kutsaldır.”

“ZANLILARIN, SEGBİS İLE DEĞİL, MAHKEMENİN HUZURUNA GETİRİLMELERİNİ İSTİYORUZ”

Müdahil avukatları olarak zanlıların en ağır şekilde ceza almaları için hukuken ellerinden geleni yaptıklarını kaydeden Antmen, dosya üzerinde hem Mersin’den hem Tarsus’tan arkadaşlarının yoğun şekilde çalıştıklarını söyledi. Bir ‘Savunma Komitesi’ oluşturulduğu bilgisini veren Antmen, “Burada müdahil avukatların sözcülüğünü özellikle kadın avukat arkadaşlarımız yapacaklar. Dosyaya hakimler, çapraz sorgudan tutun da ceza hukukunun bütün argümanlarını kullanacaklar. Ama burada çok önemli bir şey istiyoruz, hem Baro olarak hem hukukçular olarak hem de katılan avukatlar adına zanlıların, doğrudanlık ilkesi gereğince SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile değil, mahkemenin huzuruna getirilerek doğrudan doğruya sorgulanmaları gerekiyor. Hem mahkeme heyetinin gözünün içine baksınlar, sorulara ona göre cevap versinler hem de çapraz sorguyla aralarındaki çelişkileri de gidererek olayın çok daha detaylı bir şekilde ortaya çıkması ve delillerin çok daha iyi tahlil edilmesini istiyoruz. SEGBİS’te uzakta olan zanlılara UYAP üzerinden elektronik ortamda bağlanılarak kamera yardımıyla sorguları yapılabiliyor ama böyle bir duruşmada daha iyi bir yargılama yapılması için bu zanlıların mahkeme salonunda yerlerini almaları gerekiyor. Soma yargılamasında Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi son derece olumlu bir karar verdi. Oradaki heyeti ve başkanı da kutlamak lazım. Oradan da adalete uygun çok emsal bir karar çıkacağını düşünüyorum. Zanlıları mahkemenin huzuruna getirtti ve kendi huzurunda yargılıyor” dedi.

“AVUKATLAR, SUÇA YARDIMCI OLANLARLA İLGİLİ TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ EDECEKLER”

İddianamenin son derece iyi ve detaylı hazırlandığını da belirten Antmen, 3 zanlı dışında suça yardımcı olanlar bulunduğunu düşündüklerini kaydederek, şunları söyledi: “Bazı yan unsur diye düşündüğümüz, suça yardımcı olduğunu düşündüğümüz kişilerle ilgili takipsizlik kararı var. Ailenin avukatları buna itiraz edecekler. Diğerlerinin yargılanmaları konusunda en yakın ağır ceza mahkemesi karar verecek ama şu an 3 zanlının yargılanmasıyla ilgili olarak 12 Haziran’da başlarsa bu dava bir aksilik olmazsa 2-3 celsede bitebilir. Tabi süre vermek doğru değil ama seri bir yargılama yapılması gerekiyor. Zaten Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun esas amacı bu, geciken adalet adalet değildir. Hızlı, seri ve adil bir karar ama en ağır şekilde bir karar verileceğini düşünüyorum.”

“TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN MÜDAHİL AVUKATLAR GELECEK”

Mersin Barosu olarak tüm Türkiye avukatlarına, davaya müdahil olarak, davacı mağdur aile yanında davaya katılmak isteyip istemedikleri konusunda bir çağrı yaptıklarını ve bütün barolara yazı gönderdiklerini anlatan Antmen, Mersin Barosu’nun web sitesinde de bir yetki belgesi bölümü açtıklarını bildirdi. Antmen, “Türkiye’nin neresinde olursa olsun avukat arkadaşlarımız ailenin avukatı olarak görev yapmak istiyorlarsa, bu davada yetki belgesini internet üzerinden dolduracaklar ve eğer olursa 12 Haziran’daki duruşmaya katılarak Özgecan Aslan cinayetinde mağdur vekili sıfatıyla görev yapacaklar. Yetki belgesiyle ilgili çok sayıda Türkiye’nin her yerinden pek çok meslektaşımız başvurdu, yetki belgesi adlarına düzenleniyor. Pek çok baro yazıyla başvurarak davaya kendilerinin de müdahil olmak istediklerini bize bildirdiler. Ben o gün Türkiye barolarının birçoğunun baro başkanı nezdinde veya temsilcileriyle bu davada hazır bulunacaklarını düşünüyorum. Bir sayı vermek çok güç ama o gün çok yoğun bir katılım olacak” diye konuştu.

“BİR ANLIK PİŞMANLIK GÖSTERMEYEN ZANLILARIN ADALETTEN KAÇACAK YERLERİ OLMAYACAK”

İddianameyi de değerlendiren Antmen, özellikle 3 zanlı açısından istenen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının son derece doğru olduğunu ifade etti. Antmen, “Çünkü eğer olay cinsel saldırıya teşebbüste kalmış olsaydı veya olayın ilk başlangıcından, çocuğun araca binmesinden ve daha sonraki safhalarda ‘faal nedamet’ yani biraz pişmanlık gösterilmiş olsaydı o çocuk bugün yaşayacaktı. Olayın başlangıcından Suphi’deki kast cinsel saldırı ki, savcılık cinsel saldırıya teşebbüsten de bu konuda dava açtı, ondan sonra etkili eyleme geçiyor olay, yani darp ediliyor ve daha sonraki aşamada delilleri ortadan kaldırmak için canavarca hisle eziyet çektirerek bir şekilde suç tamamlanıyor. Geçen süre an olarak da fazla. Bir anlık bir pişmanlık göstermeyen bu zanlıların ve ona yardım eden ve hatta engellemeyen bu zanlıların sanıyorum ki, adaletten kaçacak yerleri olmayacak” ifadelerini kullandı.
(milliyet.com.tr)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder