31 Mart 2016 Perşembe

Nihat Hatipoğlu: 'Adamı dinden çıkartır'

Kadın izleyicisinin 'Kocam kapanmamı istemiyor ne yapayım' sorusuna yanıt veren Nihat Hatipoğlu, 'Örtüye düşmanlık etmesi adamı dinden çıkartır' dedi.


ATV ekranlarında izleyiciden gelen soruları yanıtlayan ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu'na ilginç sorular yöneltilmeye devam ediyor.

"ADAMI DİNDEN ÇIKARTIR"

Programa telefonla bağlanan kadın izlecilerinden birinin "Yeni kapandım. Eşim istemiyordu. O istemediği için ben hala diretiyorum. Günaha giriyor muyum sizce?" sorusuna yanıt veren Nihat Hatipoğlu, "Eşinin o konuda kendini düzeltmesi lazım. Bir kadın başını örtmeyebilir. O ayrı mesele. Fakat birinin örtmeye karşı örtmesi çok tehlikeli. Örtmeyen günahkardır. Ama örtüye düşmanlık etmesi adamı dinden çıkartır. Mahşerdeki en kötü hasımlık Allah'la olan hasımlıktır" ifadelerine yer verdi.

Suriyeli gelinin 4.5 aylık oğlu ile nikah oyunu

Adana’da 28 yaşındaki Suriyeli Müntezal El Zaman, 4.5 aylık oğlunu bir akrabasına verip, nikahsız eşi 36 yaşındaki Aydın Dere’nin ailesinden nikah parası sızdırmak için kaçırıldığını iddia etti. Polisin sorgusunda gerçek ortaya çıkınca gizlenen bebek bulundu, Suriyeli anne ile kaçırılma planından haberdar olduğu ileri sürülen baba ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen Müntezal El Zaman, 2 yıl önce Aydın Dere ile nikahsız evlendi. 4.5 ay önce bir erkek çocuk dünyaya getiren genç kadın, eşine resmi nikah kıymasını istedi ancak Dere parasının olmadığını söyleyerek teklifi geri çevirdi. Bu durumdan rahatsız olan genç kadın dün oğlu E.’yi bir akrabasına teslim etti. Daha sonra da sokağa çıkan Müntezal El Zaman, çevredeki vatandaşların duyacağı şekilde, "İmdat, bebeğimi kaçırdılar" diye feryat etmeye başladı. Genç kadının çığlıklarını duyan vatandaşlar durumu polise bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, Müntezal El Zaman ile nikahsız eşi Aydın Dere’yi ifade için Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü.

FİDYE İSTEYECEKLERMİŞ

Polis, bebeğin kaçırılış şekli, zanlıların eşkalleri ve kullandıkları araçları belirlemek için Müntezal El Zaman’a sorular sordu. Suriyeli anne, ifade sırasında çelişkili bilgiler verince polis kaçırılma iddiasından şüphelendi. Polisin ısrarlı soruları karşısında Müntezal El Zaman bebeği sakladığını itiraf etti. Polis, Suriyeli annenin bebeğini sakladığı yerden aldı. Kaçırılma planından haberdar olduğu ileri sürülen Türk baba ile Suriyeli anne hakkında ’Suç uydurmak ve polise yanlış beyanda bulunmak suçundan’ işlem yapıldı. Sorgusunda Müntezal El Zaman "Paramız olmadığı için nikah yapamıyorduk. Bebeği sakladım, birkaç gün sonra da ’fidye istiyorlar’ diyerek eşimin ailesinden para alacaktık. Böylece nikahımızı yapabilecektik" dedi. Gözaltına alınarak sağlık kontrolüne getirilen Suriyeli anne yüzünü saklayıp konuşmaktan kaçındı. Bebeğinin kaçırılmadığını, yanlış anlaşılma olduğunu söyleyen baba Aydın Dere ise, "Polisimiz sağolsun bebeğimizi buldu. Kaçırılmamış, emanet bırakılmış. Yanlış anlaşılma var" dedi.

Suriyeli anne ile Türk baba, ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. DHA

Savaş Ay’ın vasiyeti iptal edildi !

Usta gazeteci Savaş Ay’ın kızı, babasının tüm mirasını kardeşi Can Ay’a bırakması üzerine açtığı vasiyetin iptali davasını kazandı. Mahkeme, merhum Savaş Ay’ın 2001 yılında yaptırdığı vasiyetnamesinin iptaline karar verdi.

Yaptığı başarılı haberlerle anılan merhum gazeteci Savaş Ay, 15 yıl hazırlattığı vasiyetnameyle tüm mirasını oğlu Can Ay’a bırakmıştı. Sanem Dolun Ay’ın, babası Savaş Ay’ın kendisine hiç bir şey bırakmaması üzerine geçen yıl açtığı vasiyetnamenin iptali davası sonuçlandı.
İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın bir önceki duruşmasında emekli noter Mithat Günay Yazgıç (75) tanık olarak dinlendi. Bakırköy eski 25 Noteri olduğunu ve emekli olmadan yaklaşık 12 yıl önce bu vasiyeti hazırladığını belirten tanık Yazgıç, Savaş Ay’ın vasiyetnamesini çok iyi hatırladığını söyledi.

“VASİYETNAME İÇERİĞİ ADETA BAŞKA BİR MİRASÇIYA KALMASIN KAYGISIYLA DÜZENLENMİŞ GİBİYDİ”

Tanık Yazgıç, “Kendisi telefonla bana ulaşarak vasiyetnamenin düzenlenmesini istedi. Vasiyetnameyi düzenledikten sonra eksik olan kısımların, düzeltilmesi gereken yerlerin kırmızı kalemle işaretlenmesi için imza yetkisi olan Eylem Hanım’ı, Savaş Ay’ın ofisine gönderdim. Ancak geri geldiğinde vasiyetnamenin imzalanmış olduğunu gördüm. Hatta çalışanıma da kızdım. Daha sonra vasiyetnameyi alarak tekrar Savaş Ay’ın ofisine gittim. İmzaladığı vasiyetnamenin altına ismini yazmasını istedim. Kendisi bir taraftan bana söylenirken bir taraftan ismini yazdı. Vasiyetname bu şekilde düzenlendi. Vasiyetnamenin tek lehtarı vardı o da kendisinin oğluydu. İsmini hatırlamıyorum. Vasiyetname içeriği adeta başka bir mirasçıya kalmasın, devlete kalmasın kaygısıyla düzenlenmiş gibiydi” diye konuştu.

MİRASTAN PAY SAHİBİ OLDU

Duruşmaya katılan Sanem Ay’ın avukatı açtıkları davanın kabulüne karar verilmesini istedi. Delillerin toplandığına kanaat getiren mahkeme, Sanem Dolun Ay’ın açtığı davanın kabulüne karar verdi. Mahkeme, Bakırköy 25. Noterliği tarafından 30 Kasım 2001 tarihinde hazırlanan vasiyetnamenin iptaline karar verdi. Sanem Dolun Ay da böylece mirastan pay alma hakkı elde etmiş oldu.

BÜTÜN MAL VARLIĞINI OĞLUNA BIRAKMIŞTI

Bakırköy 25.Noterliği tarafından hazırlanan vasiyetnamede Savaş Ay’ın mirası şöyle: Beşiktaş Levent’te 16 bin 105 metrekare yüzölçümlü 12 blok 322 bağımsız bölümlü kargir apartmanın D blokta yer alan dubleks mesken. Muğla ili Bodrum ilçesi Kızılağaç Köyü Torba Dingilbükü mevkiinde 895 metrekarelik arsa üzerindeki 1/3 arsa paylı dubleks mesken. Muğla Bodrum İslamhaneleri Köyü mevkiinde dubleks mesken. İstanbul Fatih’te iki daire. Saat Film Yayıncılık Eğitim Organizasyon Turizm Sanayi Ltd.Şti’nde yüzde 51’lik hisse.1995 model cip. İki adet deniz motoru. Banka ve finans kuruluşlarında döviz, TL ve mevduat, fon hesapları.

Savaş Ay vasiyetinde “Sağlığımda sınırsız sevgisi ve saygısıyla kötü günlerimde hep yanımda olan, varlığıyla yaşama arzu ve sevincimin kaynağı oğlum Can Ay’a kalmasını vasiyet ediyorum” demişti.

8 haftada hayata döndü

İki ay önce Nijerya’da cadı olmak ile suçlanan bir çocuk topluluk tarafından sokağa terk edilmişti. Açlıktan ölmek üzere iken, Afrikalı çocukların eğitimi ve gelişimiyle ilgilenen bir yardım kuruluşu çalışanının durumu fark etmesiyle kurtarılmıştı.


Danimarkalı gönüllü Anja Ringgren Loven tek başına dolaştığını farketmişti. 

CADI OLMAKLA SUÇLANIYORLAR

Cadı olmakla suçlanmak, Nijerya’da çocukların başına sıkça gelen bir durum. Pentakostalizm inancı rahipleri bazı çocukları cadı olmakla suçluyor. Bu çocuklar aç bırakılıyor ve hatta bazen öldürülüyor. Danimarkalı yardım gönüllüsü, yetkililerle görüşerek kurtardığı çocuğun bakımını üstlenmişti. Umut anlamına gelen 'Hope' ismi verilen Nijeryalı çocuğun fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılması ile dünya genelinde 1 milyon doları aşkın bağış toplanmıştı.

SAĞLIK DURUMU İYİYE GİDİYOR

Loven, Facebook sayfasından yaptığı paylaşımlarla Hope’un durumunu bağışçıları ile paylaştı. Doğuştan gelen bir rahatsızlığı sebebiyle tedavi sürecine olan genç adamın, geçirdiği ameliyatlar sonucu her geçen gün iyiye gittiğini açıkladı.

BURADA OLMAKTAN ÇOK MUTLU

Loven açıklamalarına devam etti: ‘’Fotoğraflarda gördüğünüz gibi Hope burada çok mutlu. Artık 35 tane abla ve ağabeyi var. Onunla oynuyor ve ona iyi bakıyorlar. Burada güvende ve çok seviliyor.’’ 




Diyarbakır'da hain saldırı! 6 şehit 23 yaralı

Diyarbakır- Şanlıurfa karayolunun Otogar Mevkii'nde teröristler polis servis midibüsü geçerken yol kenarındaki bomba yüklü aracı infilak ettirdi. AA'nın geçtiği habere Merkez Bağlar ilçesinde polis servis aracının geçişi sırasında teröristlerce düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre 4 polis şehit oldu, aralarında sivillerin de bulunduğu 14 kişi yaralandı. Reuters ise geçtiği son haberinde şehit sayısını 6 olarak duyurdu. 


TERÖRİSTLER UZAKTAN KUMANDAYLA PATLATTI

Diyarbakır'da PKK'lı teröristler bugün akşam saatlerinde, polis servis aracının geçişi sırasında yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumandayla infilak ettirdi. Saldırıda ilk bilgilere göre 4 polis şehit oldu, araçtaki diğer 8 polis ile çevredeki 6 vatandaş yaralandı. Hastanelere kaldırılan 14 yaralı tedaviye alındı. Reuters haber ajansı bir güvenlik yetkilisine dayandırdığı son haberinde şehit sayısını 6 olarak duyurdu. Yaralı sayısının 23 olduğu yönünde bilgiler de geliyor.
Saldırı, merkez Bağlar İlçesi'nin kent merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan Şanlıurfa karayolu üzerindeki Bağcılar Mahallesi'nde bugün saat 17.00 sıralarında meydana geldi. Diyarbakır'a başka illerden takviye olarak gelen polisleri taşıyan Çevik Kuvvet'e ait zırhlı midibüs, Evrim Alataş

Caddesi üzerinde kavşağı döndüğü sırada, teröristler yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumanda ile infilak ettirdi.

Şiddetli patlamada midibüs büyük hasar görürken araçta bulunan 12 polisten 4'ü şehit oldu, 8 polis ile çevrede bulunan 6 vatandaş yaralandı. Bomba yüklü araç parçalanırken çevredeki binaların camları kırıldı.

Saldırının duyulmasının ardından bölgeye çok sayıda ambulans, takviye polis ekipleri ile itfaiye sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla kentteki olay yerine en yakın resmi ve özel hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralı polislerden 3'ünün durumunun ağır olduğu öğrenildi.

Saldırının meydana geldiği bölge polis ekipleri tarafından güvenlik şeridi ile kapatıldı. Polis, saldırıyı gerçekleştiren teröristleri etkisiz hale getirmek için geniş çaplı operasyon başlattı.
Reuters, bir güvenlik yetkilisine dayandırdığı haberinde şehit sayısını 6 olarak duyurdu.

Kılıçdaroğlu’ndan Can Dündar ve Erdem Gül açıklaması

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Erdem Gül için AYM'nin verdiği karar hakkında açıklama yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Erdem Gül davasına ilişkin, “Anayasa Mahkemesi (AYM) son derece güzel bir karar verdi. Toplumda oluşan gerginliği sonlandırdı. Yerel mahkeme de bu karara uydu. Dolayısıyla yargı kendi içerisinde bir sorunu çözmüş oldu. Şimdi olay yeniden görüşülüyor. Umarım yargı, tekrar AYM’nin kararına uygun olarak kararını verir. Toplum bu gerginlikten kurtulmuş olur” dedi. DHA

Cübbeli Ahmet’e 'dini değerlere hakaret' soruşturması

Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün yazdığı "Her bir uzuv için şifa ayetleri" kitabında, "Dini değerlere hakaret" ettiği ve "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" gerekçesi ile hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade verdiği öğrenildi.

Ahmet Mahmut Ünlü, Avukat Rasim Kubilay Ünlü’nün şikayeti üzerine hakkında açılan soruşturma kapsamında verdiği ifadede, kitabındaki konuya ilişkin yazıların kendisi tarafından kaleme alınmadığını, "Fatiku’r ratk ala Ratikı’l-fetk" isimli Arapça eserden tercüme ederek yazdığını belirtti.

'AMACIM DİNİ DEĞERLERİ İNCİTMEK DEĞİLDİR’

Hakkında soruşturma başlatılan Ahmet Mahmut Ünlü’nün geçtiğimiz günlerde hakkında açılan soruşturma kapsamında Bakırköy Adalet Sarayı’na gelerek soruşturmayı yürüten savcı Ertuğrul Sarıyar’a verdiği ifade verdiği ve konuya ilişkin yazıların kendisi tarafından yazılmadığını, "Fatiku’r ratk ala Ratikı’l-fetk" isimli Arapça eserden tercüme ederek alıntı yaptığını söylediği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre Ünlü, "Okuyan kişiler bunlara inanabilir ya da inanmayabilir, özgürdürler. Kitabı yazarken alıntı yaptığım bir kaynaktan nakletme özgürlüğüm vardır. Kaldı ki diğer cinsel konularda sahih hadisler de vardır. İslam dini hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da düzenleyici bilgiler içermektedir. Amacım kesinlikle dini değerleri incitmek değildir. Esasen Kur’an-ı Kerim’de İsra Suresi’nde bu konuda ayetler vardır. İnsanlar bu ayetleri şifa görmek istedikleri olaya göre okuyabilirler. Kur’an-ı Kerim’deki ayetler ayaklar için, baş için, eller için nasıl okunabilirse insanın diğer uzuvlar için de okunabilir. Kaldı ki kitabımda tüm uzuvlara ilişkin sözler varken sadece 2 sayfasını alıp sanki ben cinsel içerikli bir konuda öneride bulunuyormuşum gibi lanse edilmesi kötü niyetli bir davranıştır. Suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.

AVUKAT ŞİKAYETÇİ OLMUŞTU

Ankara Barosu’na kayıtlı Avukat Rasim Kubilay Ünlü, Ahmet Mahmut Ünlü’nün yazdığı, "Her bir uzuv (organ) için okunması münasip ayetler" isimli kitapta "Dini değerlere hakaret" ve "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçlarını işlediğini öne sürerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuş ve kitabın yazarı Ahmet Mahmut Ünlü ve Cübbeli Ahmet Hoca Yayıncılık hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Avukat Rasim Kubilay Ünlü, Müslümanlar için kutsallığı tartışma konusu dahi olmayan surelerin, ayetlerin ve Allah’ın isimlerinin, hiçbir dini altyapısı olmayan, uydurma-üfürme yöntemlere alet edilmesinin, halk arasında belirli bir popülaritesi ve güveni olan şahıslar tarafınca telkin edilmesinin, İslam’a, Müslümanlar’a ve Allah’a hakaret olduğunu savundu.

DİYANETTEN DE GÖRÜŞ ALDI

Konu ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan görüş aldığını belirten Avukat Rasim Kubilay Ünlü, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun verdiği yanıtta, bunların hiçbir dini temeli bulunmadığını, bu hurafelerin İslamiyet’e zarar verilebileceğini ifade ettiğini belirtti.
 Avukat ünlü, dilekçesinin sonunda infiale neden olabilecek bu ifadeler nedeniyle kitabın satışının yasaklanması ve el konularak toplatılmasını talebinde bulundu. Yüksel KOÇ/İSTANBUL, (DHA)

Sahte gıda operasyonları

Avrupa Polis Örgütü (Europol)'ün dünya genelinde yürüttüğü operasyonlarda 10 bin tondan fazla yasadışı gıda ve içecek ele geçirildiği açıklandı.


BBC'nin haberine göre, tarihin en geniş kapsamlı yasadışı gıda operasyonu olarak nitelendirilen soruşturmada ele geçirilen ürünler arasında maymun eti, tırtıl, çekirge ve sahte içki de var. Europol, 57 ülkenin emniyet birimlerinin katıldığı operasyonun üç ay sürdüğünü, 12 bin küveti doldurmaya yetecek kadar sahte içki tespit edildiğini duyurdu. İngiltere'de 10 bin litre katkı maddeli içecek, İtalya'da yeşil rengi vermesi için bakır sülfatla boyanan 85 ton zeytin bulundu.

Baskınlar 2015 yılı Kasım ila 2016 yılı Şubat ayları arasında düzenlendi. Europol, milyarlarca dolarlık sahte gıda piyasasının oluşmasında yiyecek içecek fiyatlarının artmasının da rol oynadığını bildirdi. Havaalanlarındaki kontrol noktalarında da ithal edilmek istenen çok sayıda yasadışı ürün ele geçirildi. Bunlar arasında, Belçika'daki gümrük memurlarının Zaventem Havaalanı'nda ele geçirdikleri birkaç kilogram maymun eti de var.

Operasyonlar ayrıca Sudan, Endonezya, Yunanistan, Fransa, Avustralya, Bolivya, Macaristan, Tayland ve Güney Kore'de gerçekleştirildi.

Sağlıkta sahte diploma alarmı

Sağlık Bakanlığı İl sağlık müdürlükleri personelinin diploma teyitleri için çalışma başlattı. Çalışmalarda ilk sonuç İstanbul'da UMKE'de çalışan Gönül P.'den alındı. Diplomasının sahte olduğu ortaya çıktı.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın Türkiye genelinde sahte diplomalı öğretmenlerin çalıştığını belirtmesinin ardından bakanlık ülke genelindeki personelinin diplomalarının gerçekliğini teyit için çalışma başlatmıştı.

MEB'den sonra Sağlık Bakanlığı'nın da kurum içinde sahte diplomalı personel olup olmadığının araştırılması için diplomaların teyit araştırması başlattığı öğrenildi. İl sağlık müdürlüklerinin sorumluluk alanlarında çalışan personelinin diplomalarını alındığı kurumlarla iletişime geçilerek karşılaştırma yapılmaya başlandı.

DİPLOMA SAHTE ÇIKINCA İŞTEN ATILDI

Vatan'da yer alan habere göre İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü de diplomaların teyidi için bir çalışma başlattı. Kurumda çalışan personelin öğrenim bilgilerini diplomaların alındığı kurumlara gönderilmesi sonucu bir yıl önce Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE)'nde işe başlayan Gönül P.'nin diplomasının sahte olduğu ortaya çıktı. Gönül P.'nin sunduğu Kağıthane Ahmet Burhan İmam Hatip Kız Anadolu Lisesi'nden alınan diplomalarının kayıtlarda olmaması üzerine İl Sağlık Müdürlüğü inceleme başlattı. Soruşturma sonucunda İl Sağlık Müdürlüğü, Gönül P.'nin iş akdini fesh etti.

Konuyla ilgili soruları yanıtlayan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri konuyu doğrulayarak sahte diplomalar ile ilgili çalışmaların devam ettiğini belirtti. Adı geçen kişinin Müdürlüğe bağlı olarak hizmet veren UMKE'de görevli olduğunu belirten yetkililer Gönül P.'nin herhangi bir sağlık müdahalesi gibi görevinin bulunmadığının altını çizdi.

Beratcan'ın annesi gözaltına alındı

Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, 10 yaşındaki Beratcan'ın ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve serbest bırakılan annesi T.K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Karar sonrasında anne T.K. geç saatlerde polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturmada, anne T.K'nin serbest bırakılmasına ilişkin yapılan itiraz kabul edildi.

Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, "beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürmeye iştirak" suçundan Beratcan'ın annesi T.K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.

Kartal'da ilkokul öğrencisi Beratcan'ın, 9 Mart'ta okuldan çıktıktan sonra eve dönmemesi üzerine, ailesi polise kayıp müracaatında bulunmuş ve arama çalışması başlatılmıştı. Beratcan'ın cesedi, 23 Mart'ta Tuzla Tepeören'deki ormanlık alanda bulunmuştu.

Beratcan'ın ölümüne ilişkin aranan servis şoförü E.K, Gaziosmanpaşa'da düzenlenen operasyonla yakalanmış, E.K'nin emniyetteki ifadeleri doğrultusunda, Beratcan'ın annesi T.K. de gözaltına alınmıştı. Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği de E.K'nin tutuklanmasına, Beratcan'ın annesi T.K'nin ise serbest bırakılmasına karar vermişti. Soruşturmayı yürüten savcılık, anne T.K'nin serbest bırakılmasına itiraz etmişti.

Savcılığın itiraz dilekçesi, serbest bırakılma kararını veren Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmişti.

ANNE T.K. GÖZALTINA ALINDI

Önceki gün serbest bırakıldıktan sonra bir kadın sığınma evinde kaldığı öğrenilen T.K. Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin savcının talebi üzerine verdiği "tutuklamaya yönelik yakalama kararı" üzerine polis ekibi tarafından akşam saatlerinde gözaltına alındı. Anne T.K., sağlık kontrolünden geçirildikten sonra saat 23.00 sıralarında Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. T.K.'nın geceyi nezarette geçireceği, sabah da Anadolu Adliyesi'ne sevk edileceği öğrenildi. DHA

Antarktika'daki erimeyle deniz seviyesi yükseliyor

Antarktika'daki iklim değişikliğini inceleyen yeni bir araştırma, küresel deniz seviyesinin, mevcut tahminlerden iki kat fazla artabileceğini gösterdi.


BBC çevre muhabiri Matt McGrath'ın haberine göre modelleme çalışmasıyla varılan bulgular, Antarktika'daki erimenin, bu yüzyılın sonuna kadar deniz seviyesini bir metreden daha fazla yükseltebileceğine işaret ediyor.

Araştırmaya göre de 2500 yılına kadar, dünya genelinde seviye 13 metre yükselebilir.
Uzmanlar, karbon emisyonunda hızla kesintiye gitmenin bu riski sınırlandırabileceğini söylüyor.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 2013 yılındaki araştırmasında karbon emisyonlarında kısıtlama olmazsa, dünya genelinde denizlerin 2100 yılına kadar 98 cm yükseleceğini öngörüyordu.

Fakat IPCC'nin tahminleri, Antarktika'dan minimum katkıya göre yapıldı.

O tarihten bu yana yapılan diğer analizler, artışın daha yüksek olacağını gösteriyor.


FİZİKİ SÜREÇ GÖZLEMLENDİ

Son araştırma, okyanusların son 2800 yılda hiç görülmediği kadar hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu da, 2100 yılına kadar seviyenin 1.31 metre daha yükselebileceği anlamına geliyor.

Geçen yıl yapılan bir inceleme, bir metre veya daha fazla yükselme ihtimalini çok olası görmezken, yeni araştırma ise deniz seviyesinin 2100 yılında 1.14 metre daha yükselebileceğini ileri sürüyor.
Bilim insanları kendi modellerinin daha doğru bir öngörüde bulunduğunu söylüyor zira ilk defa fiziki süreçlerin yarattığı etkiler de araştırma kapsamına dahil edildi.

Diğer modellemeler, ılık suların buz sahanlığını alttan eritmesine odaklanıyordu. Yeni araştırma ise, yüzeyde eriyen suyun etkisini ve yağmur damlaların tepen inip buzun kırılmasında yarattığı etkiyi de içeriyor.

Bu model ayrıca, yüzen buz sahanlığının dağılmasının yarattığı etkiyi de hesaplıyor.

Memurlar için yeni dönem başlıyor!

Milyonlarca memuru ilgilendiren yönetmelik değişikliği için düğmeye basıldı. Tek tip memur yerine özgürlük gelecek. Kravat, saç, sakal ve bıyık gibi kesin kurallar değişecek.


Uzun süredir tartışılan kılık kıyafet konusunda memurları mutlu edecek haber geldi.

İşte Sabah gazetesinden Faruk Erdem'in memurlarla ilgili yapılan düzenlemeyle ilgili yazısı: 

TOP SAKAL SERBEST

Bize gelen ilk bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle mevcut yönetmelikte bulunan saç, sakal ve bıyık tariflerinin ortadan kalkacağını söyleyebiliriz. Alıştığımız memur figürünün en önemli parçası olan kravat da zorunlu olmaktan çıkacak. İsteyen memur kravat takarken, istemeyen takmayacak. Ayrıca erkekler saçlarını aşırıya kaçmamak şartıyla uzatabilecek, belli ölçülerde sakal da bırakabilecek. Buna top sakal da dahil olacak.

Mevcut yönetmelik saç, bıyık ve sakal konusunda "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir" ifadeleri bulunuyor. Yeni yönetmelikle bunlar ortadan kalkacak.

KADINLAR KOT GİYEBİLİR

Kadınlar açısından da kıyafet serbestliği sağlanacak.

Örneğin kumaşla birlikte kot pantolon giymek de serbest olacak. Kıyafetlerde belli ölçülerde serbestlik sağlanacak. Mevcut yönetmelik sınırları şöyle çiziyor: "Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile streç, kot ve benzeri pantolonlar giyemez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz..."

RENGİ AMİR BELİRLER

Yine bazı kamu kurum ve kuruluşlarında teknik, sağlık ve hizmetin özelliğine, çalışılan işin ve yerin durumuna göre giyim eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili kurumun üst yöneticisinin onayı ile tespit edilebilecek. Örneğin sağlık çalışanları beyaz giymek durumundaysa bu kurala uygunluk amirler tarafından belirlenecek.

BELLİ MESLEKLER DIŞARIDA

Bu yönetmelik belli meslekleri kapsamıyor.

Üniforma giymek zorunda olan polis, asker, hakim gibi meslekleri icra edenler için yine mesleki kıyafet kuralları geçerli olacak. Onlar zaten özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara göre hareket ediyorlar.

KİMLİKTE DE YASAKLAR KALKIYOR

Mevcut yönetmelikte "her türlü resmi belgelere yapıştırılacak fotoğrafların, yönetmelik hükümlerine uygun kılık kıyafetlerle çekilmiş olması zorunludur" ifadesi bulunuyor.

Yeni yönetmelikle gelen serbestlikler kimlik fotoğraflarına da yansıyacak. Böylece buradaki yasaklar da ortadan kalkacak.

Twitter’dan Erdoğan açıklaması!

Twitter Policy hesabından hashtagler ile ilgili Türkçe bir açıklama yapıldı.


Hashtagler ile ilgili açıklama yapılan hesaptan, “Gündemler bir konunun toplamdaki rağbetine göre değil atılan Tweetlerin hızını ölçen bir algoritmaya göre belirlenir” denildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında Twitter üzerinden AK Troller aracılığıyla hashtag kampanyası başlatılmış, Twitter ise hashtagi bir süre sonra kaldırmıştı…


Hashtag’in kaldırılmasının takipçi ve takip edilen sayıları aynı olan ve etikete anlamsız aynı mesajları paylaşan robot hesaplar neden olduğu ortaya çıktı.

Konuyla ilgili yapılan açıklamanın bir kısmı şu şekilde:

“Gündemler bir algoritmayla belirlenir ve varsayılan olarak, takip ettiğiniz kişilere ve bulunduğunuz konuma göre sizin için kişiselleştirilir. Bu algoritma, bir süredir veya günlük olarak popüler olan değil, o anda popüler olan konu başlıklarını belirleyerek Twitter’da ilginizi en çok çekebilecek, ortaya çıkan en yeni tartışma konu başlıklarını keşfetmenizi sağlar.

twitter.com adresinde belirli bir gündem konumunu seçerek sizin için kişiselleştirilmeyen gündemleri görüntülemeyi seçebilirsiniz. Konum gündemleri, belirli bir coğrafi bölgede bulunan kullanıcılar arasındaki popüler konu başlıklarını tanımlar.” Sözcü

30 Mart 2016 Çarşamba

Turizm Bakanı: 1 milyon Ukraynalı bekleniyor

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Türkiye’nin bu sene Ukrayna'dan bir milyon turist beklediğini söyledi.

Bakan Ünal Ukrayna temasları çerçevesinde başkent Kiev’de 22. Ukrayna Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda (UITT 2016) Türkiye standını ziyaret etti.

Burada konuşan Ünal, Ukrayna ile Türkiye arasında son dönemde gelişen ilişkilerin turizmde, sosyal ve kültürel alanlarda zirveye ulaştığını belirterek “Ukrayna, bizim için sadece bir komşu ülke değil, yüksek düzeyli stratejik işbirliği yaptığımız bir ülkedir.” dedi.

2016'nın Ukrayna ile ilişkilerde farklı ve yoğun bir yıl olacağını vurgulayan Ünal, iki ülke arasında havayolu taşımacılığının oldukça gelişmiş durumda olduğuna işaret etti.

Bugün itibariyle THY’nin Ukrayna’da 7. nokta olarak İvano-Frankivsk şehrine uçuş başlattığını kaydeden Ünal, “Bu 7. noktanın bizim için özel bir önemi var. Bu sene Osmanlı askerinin Galiçya’ya gelişinin 100. yılını anacağız. Galiçya ve İvano-Frankivsk bizim 10 bin kadar şehidimizin bulunduğu, şehitliklerimizin bulunduğu bir bölge. Bu anlamda şehitlerimiz Ukrayna halkına emanettir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin turizm alanında Ukrayna’da oldukça güçlü bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Ünal, “İki ülke arasındaki turizm ilişkileri son yıllarda hız kazanmıştır. Bunun temelinde, Ukrayna halkının Türkiye sevgisinin olduğunu da belirtmek gerek.” şeklinde konuştu.

Ukrayna’daki ekonomik krize rağmen, geçen yıl Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısında artış olduğuna dikkati çeken Ünal, 2015'te Ukraynalı turist sayısının 700 bin olduğunu hatırlatarak, "Bizim bu seneki hedefimiz Ukrayna’dan bir milyon turistin Türkiye’ye gelmesini sağlamaktır." dedi.

tecavüz sanığına ''iyi hal'' indirimi

16 yaşındaki bir kızı kaçırarak demir sopa ile dövdüğü ve cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 24 yıl hapis istemiyle yargılanan sanığın ''iyi hal'' nedeniyle 6 ay 7 güne indirilen cezası, bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilerek ertelendi.


İki yıl önce polise başvuran 58 yaşındaki E.Ö. isimli kadın, N.B.'nin (16) evi terk edip, arkadaşı S.A.'nın (22) yanına gittiğini ve en son kendisini arayıp ''Anne beni kurtar'' dediğini söyledi.
Bunun üzerine operasyon yapan polis N.B.'yi tutulduğu evde, kapısı kilitli bir odada bulurken, şüpheli S.A. gözaltına alındı. Tutuklanan S.A. hakkında Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada 'nitelikli cinsel istismar' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamalarıyla 9 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcı, mağdurun uğradığı cinsel saldırı sonucu ruh sağlığının bozulduğunu belirtti.

Bir ay sonra tahliye edilip tutuksuz yargılanan sanık S.A. savunmasında, "N.B.'yi arayıp birlikte kaçmayı teklif ettim. Kendisi de kabul etti. Zorla bir şey olmadı. Bir gün sonra annesi babamla konuşmuş. Ailesi 50 bin lira başlık parası istemiş. Babam 15 bin lira teklif etmiş. Kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girdik. Kesinlikle zor kullanıp, darp etmedim" dedi.

"SÜREKLİ OKULUMA GELİP...''

Mağdur N.B. ise sanık S.A. ile internette tanıştığını belirterek, "Sürekli okuluma gelip takip ediyordu. Olay günü önemli şeyler konuşacağını söyleyince taksiye bindim. Beni eve götürdü. Her seferinde zorla ilişkiye girdi" ifadesini kullandı.

Sanık S.A.'nın telefonu ile fırsat buldukça annesini aradığını, yakalandığında ise dayak yediğini belirten N.B., "Polis gelince ağabeyi beni sakladı ve evde kimse olmadığını söyledi. Polis arama yapınca beni buldu. Rızamla ilişkiye girmedim. İlişkiye girmeyi kabul etmeyince beni demir sopa ile döverek zorla birlikte oldu" diye konuştu.

Mağdurun annesi E.Ö. ise, "Kızım beni arayarak 'Bunlar beni satacak. Beni kurtar' dedi. Evlerinin kapısına kadar gittim. Kızımı benden sakladılar. Kızım döndükten sonra sanığın kendisine işkence ettiğini söyledi" diye ifade verdi.

SAVCI: RIZASI VAR

Esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, 15 yaşından büyük mağdurun olayda rızası olduğunu belirterek, sanığın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan beraatını istedi. Sanığın 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçundan yargılandığını belirten savcı, mağdurun rızası bulunduğunu, şikayetinin de devam ettiğini kaydetti.

Suçun 'Reşit olmayanla cinsel ilişki' kapsamında kaldığını belirten savcı, S.A.'nın 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

Kararı açıklayan mahkeme sanık S.A.'nın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan beraatına hükmetti. Sanığı 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' yerine 'Reşit olmayanla cinsel ilişki' suçundan 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezayı 6 ay 7 güne indirdi, ardından yeniden suç işlemeyeceği kanaati ve suç nedeniyle herhangi bir maddi zarar oluşmadığı gerekçesiyle cezanın ertelenmesine hükmetti.

Mahkeme gerekçeli kararında, dosyaya sunulan fotoğraflara göre sanığın mağdureyi hukuka aykırı alıkoyduğuna dair delil elde edilmediğini belirtti. N.B.'nin ailesinin başından beri olaya dair bilgi ve rızası olduğunu belirten mahkeme, sanık ve mağdurun kendi özgür iradeleri ile cinsel ilişkiye girdiğini vurguladı. Eylemin mağdurun rızası dışında gerçekleştiğine dair delil bulunmadığı kaydedilen kararda, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaate varıldığı ifade edildi.

AVUKATI TEMYİZ ETTİ

Mağdur N.B.'nin avukatı Gazal Bayram Koluman, mahkemenin kararını temyiz etti. Yargıtay'a başvurusunda sanığın kendisini İngilizce öğretmeni olarak tanıttığını belirten avukat Koluman dilekçesinde, "Mağdur evde üvey babası ile tartışınca evi terk edip, sanığı arıyor. Sanık mağduru kendi evine götürüyor ve bir ay alıkoyuyor. Anne günlerce kızına ulaşamıyor. Mağdur bulunduğu zaman vücudunda darp olduğu raporla tespit edildi. Bu rapor zorla alıkoyma delili iken mahkeme rızaya dayandırıp beraat verdi. 18 yaş altındaki her çocuğa yapılan eylemler cinsel istismar kapsamında değerlendirilmeli ve rıza kapsamına alınmamalıdır" dedi. ntvmsnc

Yürürken telefon kullananlara ABD'de ceza geliyor

ABD'nin New Jersey, eyaletinde yürürken akıllı telefon kullanmaya yasak geliyor.


ABD'nin New Jersey eyaleti kısa süre içinde yürürken akıllı cihaz kullanmayı yasaklamaya hazırlanıyor.

Söz konusu tasarının kabul edilmesi durumunda yürürken akılı cihazları ile mesaj atan, müzik dinleyen veya başka amaçlar için kullanan kişilere 50 dolara kadar (yaklaşık 150 TL) para cezası verilecek. Yasa yürürlüğe girerse bu kanunu çiğneyen kişilere 15 gün hapis cezasının da yolu açılacak. Akıllı telefonlar ile ilgili yasaklardan en dikkat çekeni ise kuşkusuz selfie ile alakalı.
Ortalama 1 milyon selfie'nin çekildiğini günümüzde sembolleşen yapıları önünde selfie çekenlerin önüne geçmek için harekete geçen AB, caydırıcı önlemler almaya hazırlanıyor.

Ntv'nin haberine göre kabul görmesi halinde bu yıl içinde yürürlüğe girecek olan yasaklar kapsamında bu tarz fotoğrafların ticari amaçla çekilmesi para ve hatta hapis cezasıyla ise sonuçlanabilecek.

Para karşılığında öğretmen ataması!

Adana'da para karşılığında öğretmen ataması yapan şebeke çökertildi. Usülsüz ataması yapılan 22 öğretmen de meslekten ihraç edildi.

Adana’da para karşılığında öğretmen ataması yaptığı belirlenen bir çete düzenlenen operasyonla çökertildi. Çete lideri beden eğitimi öğretmeninin de aralarında bulunduğu 17 kişi gözaltına alınırken, bu kişilerin atamasını yaptığı 22 öğretmen de meslekten ihraç edildi.

Adana polisi, geçtiğimiz ocak ayında para karşılığında KPSS’den yeterli puan alamayan öğretmen adaylarının atamasını yapan bir çeteyi takibe aldı. Teknik ve fiziki takip sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda çetenin 35 ile 50 bin lira para karşılığında resmi olarak atamasını yaptırdığı 22 öğretmen saptandı. Bu öğretmenler Adana’ya getirilip sorguya alındılar. Öğretmenler, atamalarını para karşılığında Adana Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde beden eğitim öğretmeni olan Zeki K.’nın yaptırdığını itiraf etti. Özel sürücü kursu da olan Zeki A.’nın da aralarında olduğu olayla ilgili 17 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin para karşılığında KPSS’den düşük puan aldıkları için ataması yapılamayan öğretmen adaylarının bilgilerini alıp, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sistemine girerek atamalarını yaptığı ortaya çıktı.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından acil olarak meslekten ihraç edilen 22 öğretmen sorgularının ardından serbest bırakılırken Zeki K. ile 16 kişinin sorgusu sürüyor. DHA

Beratcan cinayetinin ayrıntıları ortaya çıkıyor!

İstanbul Kartal’da kaybolduktan 15 gün sonra ormanlık alanda cansız bedeni bulunan 10 yaşındaki ilkokul öğrencisi Beratcan Karakütük’ün öldürülmesiyle ilgili soruşturmada serbest bırakılan anne Türkan K.'nin oturduğu ev taşlandı. Polis koruması altında evden çıkarılan Türkan K. koruma isteyince, saat 02.00’de sığınma evine yerleştirildi.


Katil zanlısı Ersin K. yakalandıktan sonra, kendisini azmettirdiğini iddia edince Beratcan’ın annesi Türkan K. gözaltına alınmıştı. Adliyeye sevk edilen anne, Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından “yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle serbest bırakılmıştı. Anneye “Kendini savunamayacak çocuğunu tasarlayarak öldürmeye azmettirme” suçlaması yöneltilmişti.

‘BERATCAN BİZİ BİRLİKTE GÖRDÜ’

Ersin Kaşıkçı kendini savunurken kan dondurucu ifadelerinde şunları söyledi: “Türkan beni Beratcan’a Ersin ağabey olarak tanıtmıştı. Ben Beratcan ile 3-4 yıl önce tanışmıştım. Soruşturma savcısı da dün Türkan K.’nın serbest bırakılmasına itiraz etti. Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında direnmesi durumunda itiraz dilekçesinin 3. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderileceği belirtildi. Sonra eve gelince de beni tanıdı güven duydu. Yaklaşık 2 hafta önce Türkan ile ıssız bir yerde benim servis şoförlüğü yaptığım şirketin aracında birlikte olurken Beratcan bizi gördü. Türkan ‘Bu çocuk bizi gördü. Bu şekilde devam edersek başımıza iş açacak. Buna bir çare bulmamız gerekir’ dedi.

‘NE YAP NE ET KURTUL DEDİ’

Öldürme olayından iki hafta önce bana ‘Ne yap et Beratcan’dan kurtul. Bunu bir şekilde hallet’ dedi. Ben nasıl yapacağım diye sorduğumda ‘Ne yaparsan yap gerekirse öldür’ dedi. Ben kendisine böyle bir şey yapamam dedim. ‘Sen yapmazsan ben evdekilere bir şey yaparım senden bilirler’ diye tehditte bulundu. Bunun üzerine ben de kabul ettim. Suçu işlediğimi kabul ediyorum. Türkan Beratcan’ı öldür diye beni azmettirdi.”

KORUMA TALEP ETTİ

Türkan K., serbest kaldıktan sonra Kartal’daki evine döndü. Ancak aynı gece saat 23.00 sıralarında bazı mahalle sakinleri Karakütük Ailesi’nin evini taşladı.
Polis koruması altında evden çıkarılan Türkan K. koruma isteyince, saat 02.00’de sığınma evine yerleştirildi. Habertürk

Emlakta balon mu var? İşte fiyatların artmasının sırrı

Emlak fiyatlarındaki artış herkesi korkutuyor. Konut sektöründe balon olup olmadığı tartışılıyor. Peki fiyatlardaki bu artışın sırrı ne?

Habertürk ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, konut piyasasında balon olup olmadığını ve fiyatlardaki artışın nedenini yazdı.

İşte Yıldırım'ın piyasa analizi:

Türkiye’de konut fiyatları yeni yılla birlikte hız kesti. Ocak ayında Türkiye Konut Fiyat Endeksi sadece yüzde 0.52 arttı. Artış son bir yılın en düşüğü. Yıllık artış da aralık ayında yüzde 18.41 iken ocak ayında yüzde 17.50’ye indi.

Yeni konut fiyatları ise ocak ayında yüzde 0.68 geriledi. Bu da geçen yılın ocak ayından beri görülen ikinci fiyat düşüşü. Fiyatlar ocaktaki düşüşle son bir yılda yüzde 15.21’e indi.

2010 yılı başından beri hesaplanıp yayımlanan Konut Fiyat Endeksi’nde Merkez Bankası yeni bir ekleme daha yaptı. O da konut fiyatlarının saf (hedonik) artışını yayınlaması. Nihai veya toplam konut fiyat artışını zaten yayımlıyordu. Saf konut fiyatı ile nihai fiyat arasındaki fark da konutun kalitesinden kaynaklanan artış oluyor. Dolayısıyla Merkez Bankası bu veriyi de ilk kez yayımladı. Biz de 26 istatistiki bölgede son 5 yılın konut fiyat artışı ile hedonik (saf) fiyat artışını karşılaştırdık. Merkez Bankası’nın önceki hafta açıkladığı gibi, konut fiyatlarındaki nominal artışın yaklaşık dörtte biri, reel artışın yaklaşık yarısı kalite artışından kaynaklanıyor. Bu durum konut piyasasında balon var mı yok mu tartışmalarına da yeni bir boyut veya değerlendirme getiriyor. En azından balon hesabı yapılırken dörtte bir oranında indirim de yapılabilir.

Bu durumda konut fiyatlarında balonun da bir tanımını yapmak gerekiyor. Nobel ödüllü Prof. Robert Schiller’in tanımına göre, son 5 yılda fiyatı reel yüzde 100’den fazla artış balon oluşturabilir.

- Son verilere göre Ocak 2011-Ocak 2016 arasındaki 5 yılda TÜFE artışı yüzde 50.3, Türkiye Konut Fiyat Endeksi’ndeki artış da yüzde 98.0 oldu. Buna göre reel artış yüzde 31.7 ile balon bölgesinden oldukça uzakta.

- Yeni açıklanmaya başlanan Hedonik (saf) Konut Fiyat Endeksi 103.72’den 176.83’e çıktı ve son 5 yılda yüzde 70.5 arttı. Yüzde 50.3’lük TÜFE’den arındırdığımızda hedonik fiyatlardaki reel artış yüzde 13.4’te kalıyor.

- İstanbul’daki konut fiyatları son 5 yılda yüzde 141.6 arttı. Enflasyondan arındırılmış artışı yüzde 60.7’yi buluyor. Bu haliyle balonlaşma yönünde yarı yol geçilmiş. Ancak hedonik saf fiyatlar yüzde 118.9 arttı ve bunun reel artışı da yüzde 45.6’da kalıyor. Hedonik açıdan bakıldığında henüz yarı yol yarılanmamış bile. Arada böyle bir fark oluşuyor.

FİYAT BALONU HENÜZ YOK, ASIL SORUN FİNANSMANDA

- Konut fiyat artışında yüzde 114.7 ile Gaziantep, İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Bunun reel artışı yüzde 42.8 oluyor. Hedonik fiyatlara göre 5 yıllık artış yüzde 93.8’de kalıyor. Bunun artışı da reel yüzde 28.9’da kalıyor.

- Hedonik Endeks ile Merkez Bankası konut fiyat artışlarına iyi bir ince ayar çekti. Bu hesaba göre Türkiye çapında konut fiyatlarında son 5 yılda yaşanan reel artış yüzde 13.4. Kalite artışını dikkate almayan nihai ve gerçekleşen fiyatlar ise yüzde 31.7’lik artış kaydetti. Yani toplam artışın yaklaşık yarısı kalite artışından kaynaklanmış.

- Toplam ve hedonik (saf) fiyat artışı karşılaştırmaları daha çok Anadolu’nun gelişmemiş illerinde önemli farklar ortaya koyuyor. Mesela Van’da konut fiyatlarının son 5 yılda saf artışı yüzde 40.5 olurken, kaliteden kaynaklı artışla bu nihai olarak yüzde 68.2’ye çıkmış. Sonuçta kalite artışının saf fiyat artışına oranı da yüzde 68.4 olmuş. En yüksek kalite artışının Van’da ortaya çıkması deprem nedeniyle yeni konut yapımından kaynaklı olabilir.

- Kalite artışının yol açtığı fiyat artışının en çok olduğu ikinci il Muğla. Muğla tatil beldesi ve konut kalitesinde artış olasılığı yüksek.

- Nihai fiyat artışları bize diyor ki, konutta fiyat balonu sorunu henüz yok. Asıl sorun yapılan konutların satılamamasında yani talebin azlığında. Açıkçası alım iştahı da yüksek ama finansman imkânları kısıtlı.

72 bin göçmen Dikili’ye gelecek

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, AB ile yapılan anlaşma gereği 20 Mart’tan sonra Avrupa’ya geçen sığınmacıların iade edilmesi için ‘Geri Kabul Merkezi’ oluşturulmak üzere İzmir’in Dikili İlçesi Kaymakamlığı’ndan yer gösterilmesini istedi. Merkezle ilgili kaymakamlık ve belediye görüş ayrılığı yaşıyor. Dikili halkı binlerce sığınmacının geleciği şüphesiyle endişeli. Dikili Kaymakamı Mustafa Nazmi Sezgin ise iddia edildiği gibi mülteci kampı yapılmayacağını, göçmenlerin kesinlikle barınmayacağını belirtti.

10 gün çalışma yapan kaymakamlık, Hazine’ye ait ve okul arazisi olarak kayıtlı olan ikisi Dikili çıkışında, biri de Çanakkale yolunda olmak üzere üç arazi gösterdi.

Arazileri inceleyen Göç İdaresi yetkilileri, Dikili çıkışındaki iki arazinin küçük olduğunu belirleyerek Çanakkale yolundaki 20 dönümlük arazinin uygun olduğuna karar verdi. İzmir’e 110, Dikili’ye 8 kilometre uzaklıkta olan Ovacık mevkiindeki arazi, karayoluna ve elektrik direklerine yakınlığı nedeniyle merkez için en uygun yer olarak seçildi. Belirlenen alanda 10 gün içinde çalışmaların başlayacağı öğrenildi.

ÖNCE MİDİLLİ SONRA DİKİLİ

Habertürk'ten Mehmet İnmez'in haberine göre Türkiye’ye iade edilecek 72 bin göçmen ilk önce Midilli’deki kamplara yerleştirilecek. Anlaşma gereği 4 Nisan’dan sonra Midilli’den gemilerle Dikili Limanı’na getirilecek olan göçmenler ‘Geri Kabul Merkezi’ne götürülecek. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ekipleri göçmenlerin parmak izlerini alıp kimlik bilgilerini kaydedecek. Geçici oturma izni verilecek göçmenler 24 saat içinde başka kamplara gönderilecek. İsteyenler kayıt işleminden sonra kamp yerine yakınlarının yanında veya kendi tutacakları evlerde kalabilecek.

KAMP TARTIŞMA YARATTI

Merkezle ilgili kaymakamlık ile belediye başkanlığı görüş ayrılığı yaşarken, Dikili halkı da binlerce sığınmacının geleceği şüphesiyle böyle bir merkezin kurulmasına tepki gösteriyor.


Geri Kabul Merkezi’nin kalıcı bir kamp mı bir irtibat bürosu olarak mı hizmet vereceği konusunda endişeleri olduğunu belirten Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun, şunları söyledi: “Küçük bir yer yapılacağı söylense de duyumlarımıza göre Dikili’de 600 dönüme yakın bir yer belirlenmiş. Bu alan göçmen kamplarının 2-3 katı ve 20-25 bin göçmen barındırılır. Biz buranın merkez değil, mülteci kampı olacağını düşünüyoruz. Kayıtları yapılan insanlar nereye gidecek? Ege’de kamp yok. Dikili 20-25 bin göçmeni kaldırmaz.Altyapısı ve güvenlik anlamında büyük sıkıntı olur. Umarız bu bölgeye kurma kararlarından vazgeçerler. Kamp için seçilen yerin Dikili olması doğru değil.”

‘DİKİLİ HALKI RAHAT OLSUN’

Dikili Kaymakamı Mustafa Nazmi Sezgin ise iddia edildiği gibi mülteci kampı yapılmayacağını, göçmenlerin kesinlikle barınmayacağını belirtti.

Anlaşma gereği Yunanistan’ın iade ettiği göçmenlerin kayıt işlemlerinin yapılacağını belirten Sezgin, “Dikili’de tespit ettiğimiz üç yerden birinde yapılacak merkez kesinlikle kamp olmayacak. Belirlenen alanda sadece görevliler bulunacak ve kayıt işlemleri için bekleyecek. Göçmenlerin burada kalması için ne yatak, ne yemekhane olacak. Otobüslerle getirilen göçmenler 24 saat içerisinde İzmir ve diğer merkezlere gönderilecek. Kamp kurulsa, güvenlik ve diğer hizmetleri sağlamamız imkânsız. Dikili halkı rahat olsun, kesinlikle kamp yapılmayacak” dedi.

Rehabilitasyon Merkezi’ndeki çocuklardan ’kurtarın bizi’ çığlıkları

İzmit’te istismara uğrayan çocukların bulunduğu Rehabilitasyon Merkezi’nden bu sabah ’Kurtarın bizi’ çığlıkları yükselmesi, ortalığı karıştırdı.


Sosyal medyada ’taciz’ iddialarına neden olan olayın, bu sabah kurum için yapılan aramaya çocukların tepki göstermesinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Bekir Yümnü yaptığı açıklamada, istismara uğrayan çocukların kaldığı Rehabilitasyon Merkezi’nin tabelasının bulunmadığını ve adresinin de belli olmasın diye verilmediğini söyledi.

'ARAMA YAPILIRKEN BAĞIRMIŞLAR'

Yümnü, "Burada istismara uğramış çocuklar bulunur. Önlem amaçlı kurum içi arama yapıldığı sırada çocuklar pencerelere çıkıp bağırmışlar. Olay bundan ibaret" dedi. Sözcü

Bakanlık 2 bin 954 personel alacak

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nde istihdam edilmek üzere 2 bin 954 sözleşmeli personel alınmasına ilişkin ilanın yayınlandığını bildirdi.


Toplam 2 bin 954 personelin alınacağı Adalet Bakanlığı'na 2 bin 454 infaz koruma memuru, 144 büro personeli, 95 sağlık personeli, 56 teknisyen, 155 şoför, 26 aşçı ve 24 kaloriferci alınacak.
Bu pozisyonlara yerleşebilmek için KPSS 2014 puanından en az 70 puan alma zorunluluğu bulunuyor. Başvurularda lisans mezunları için 2014 KPSSP3, önlisans mezunları için 2014 KPSSP93, ortaöğretim mezunları için 2014 KPSSP94 puanı esas alınmak kaydıyla Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndan 70 ve daha yukarı puan almış olma şartı aranacak.

4 Nisan 2016 tarihinde başlayacak olan başvurular, 15 Nisan 2016 tarihinde sona erecek. 

Ölen kayınvalidesinin hırsıza yazdığı notu Kuran içinde buldu

İzmir’de solunum yetmezliğinden 94 yaşında hayata gözlerini kapayan Aliye Türkan Tüzemen’in, hırsıza "Evladım kapıyı açık bırakma lütfen kapat" diye not bıraktığı ortaya çıktı.

İzmir’de yaşayan Aliye Türkan Tüzemen, solunum yetmezliği sonucu geçen 25 Mart günü tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Erzurumlu işadamı Yılmaz Kuşkay, kayınvalidesi Tüzemen’in oturduğu İzmir’in Hatay semtindeki İnönü Caddesi’nde bulunan Murat Apartmanı’ndaki evinde bulunan Kuran-ı Kerim’in içinde 10 yıl önce hırsıza not yazdığını gördü. Bir bankanın antetli kağıdına kırmızı kalemle ve büyük harflerle yazılan ’Eve hırsızlığa gelene not’ta, Tüzemen şöyle diyor:

"Eve hırsızlığa gelene not. Bak evladım yaşım 84. Ne takım var, ne tutkum. Evimi karıştırma. Şuraya koyuyorum şu parayı. İstersen al, helal olsun. Almazsan Allah razı olsun. Vakit kaybetme oğlum. Güle güle. Evladım kapıyı açık bırakma lütfen kapat. Ben varken de gel buyur. Beraber arayalım, ama sonunda sen mahcup olursun."

Kayınvalidesini Çeşme’deki Çakabey Mezarlığı’nda toprağa verdikten sonra Hatay’daki eve eşi Sevgi Kuşkay ile birlikte geldiklerini belirten Yılmaz Kuşkay, "Kayınvalidem 10 yıl önce Erzurum’a tatile gelirken bu notu yazıyor. Notu o zaman masanın üzerine, bir miktar para ile bırakıyor. Biz de cenazeden sonra Kuran-ı Kerim okumak için açtığımızda o notla karşılaştık. Hırsıza notu, görünce şaşırdım. Sosyal paylaşım sitesinde paylaştım. Çok büyük ilgi gördü" diye konuştu. DHA


29 Mart 2016 Salı

Yılmaz Özdil'in Sen Kimsin yazısı olay oldu

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşesinde kaleme aldığı "Sen kimsin" başlıklı yazısıyla sosyal medyada gündem oldu.

Yılmaz Özdil'in yazısı şöyle...
Asrın liderimiz, Kemal Kılıçdaroğlu’na sinirlendi, “çıkmış şimdi, ben burada olduğum sürece başkanlık sistemi gelemez diyor, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz “versin Bilal’i alsın iktidarı” diyen Devlet Bahçeli’ye öfkelendi, “evladı olmadığı için bu çirkin saygısızlığı yapıyor, eğer oğlum yolsuzluk yaptıysa, bunun hesabını yargı sorar, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Suriye politikasını eleştiren Selahattin Demirtaş’a hatırlattı, “gerek Özgür Suriye ordusunun, gerekse peşmergenin Kobani’ye girişine biz müsaade ettik, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, başkanlık sevdasını eleştiren New York Times’a gazetecilik öğretti, “sen bir gazetesin haddini bileceksin, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Fethullah Gülen’e haddini bildirdi, “neymiş efendim, Pensilvanya’daki zat ne derse doğruymuş, kimmiş o yav!”
*
Asrın liderimiz, Tüsiad’ın ağzının payını verdi, “neymiş, muhatapları başbakanmış, cumhurbaşkanı değilmiş, sen beni muhatap görsen ne yazar görmesen ne yazar, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, 23 Nisan çocuk bayramı vesilesiyle, makam koltuğunu ilkokul öğrencisine devretti. Gazeteciler, sembolik başbakan olan çocuğa, en başarılı bakanlar hangileri diye sordu. Çocuk, dışışleri ve enerji bakanlarını beğeniyorum dedi. O sırada salonda bulunan milli eğitim bakanı “niye beni söylemedin, seninle dışarda görüşürüz” diye espri yapınca… Asrın liderimiz devreye girdi, çocuğa akıl öğretti, “senin bu bakanı derhal toplantıdan kovman lazım, sen kimsin ki başbakana laf söylüyorsun demen lazım!”
*
Asrın liderimiz, Akp’yi eleştiren 9’uncu cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e giydirdi, “Chp’nin akıl hocası 87 yaşındaki zat gazete gazete dolaşıyor, ortalığı karıştırıyor, otur oturduğun yerde, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz “sayın Öcalan” ifadesi nedeniyle kendisini eleştiren Deniz Baykal’a açtı ağzını yumdu gözünü, “bizimle aşık atamazsın, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, miting yapmak üzere Almanya’ya gelmesini eleştiren Yeşiller Partisi eşbaşkanı Cem Özdemir’e seslendi, “sen kökenin itibariyle böyle konuşma hakkına sahip değilsin, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Türkiye’nin kredi notunu düşüren Standard&Poor’s’a karşılık verdi, “bunu Tayyip Erdoğan’a yutturamazsın, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Yassıada projesine karşı çıkan çevrecilere cevap verdi, “adamıza el sürdürmeyiz diyorlar, Yassıada bizimdir diyorlar, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Barolar Birliği Başkanı Profesör Metin Feyzioğlu’na hukuk öğretti, “sen kimsin de ayar vermeye cüret ediyorsun, Avrupa Birliği’nden bahsediyor, HSYK’ya değiniyor, sanat hakkında görüşlerini aktarıyor, tövbe tövbe, kimsin sen ya!”
*
Asrın liderimiz, TBMM adalet komisyonunda söz almak isteyen Yarsav eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na yol yordam gösterdi, “çok meraklıysan milletvekili olursun, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Rumelihisarı’na mescit yapılmasına karşı çıkan sanatçılara verdi veriştirdi, “kimin bağından kimi kovuyorsunuz, orası zaten ibadet mekanı, siz kimsiniz!”
*
Asrın liderimiz, Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını takip etmek üzere adliyeye gelen konsoloslara diplomasi dersi verdi, “burası senin ülken değil, burası Türkiye, diplomasinin de bir edebi var, adabı var, siz kimsiniz!”
*
Şimdi diyeceksiniz ki, buraya kadar okuduk, acaba yazı nereye bağlanacak?
*
Asrın liderimizin 14 senedir dilinde tüy bitti, gene de anlatamıyor galiba… İster bağlanır ister bağlanmaz kardeşim, siz kimsiniz!

Şehit yüzbaşının eski askerinden gözyaşlarıyla veda

Şehit Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir'i memleketi Mersin'de binlerce vatandaş son yolculuğuna uğurladı. Özdemir 2012 yılında Niğde’nin Bor İlçesi’nde görev yaptığı sırada şoförlüğünü yapan Asaf Başal, şehit yüzbaşının fotoğrafına sarılarak komutanına gözyaşları içinde veda etti.

Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde PKK’lı teröristlerin terk ettikleri binaya tuzakladıkları patlayıcının infilak ettirmesi sonucu şehit olan bölük komutanı Jandarma Yüzbaşı 36 yaşındaki Halil Özdemir’in eşi Pınar, terör örgütüne lanet yağdırarak, "Benim eşim bir kahramandı. Ama onların leşleri kenarda, köepek yiyor. Benim eşime bak. Ben eşimle gurur duyuyorum. Benim eşim ölmedi" dedi.


Çatışmada ayağından yaralanan, istirahatlı olmasına rağmen pansumanlı ayağına bir numara büyük bot giyerek terörle mücadelede bölüğünü ve silah arkadaşlarını yalnız bırakmayarak kahramanlık örneği sergileyen şehit Yüzbaşı Halil Özdemir’in cenazesi, Mardin’de düzenlenen törenin ardından memleketi Mersin’in Tarsus İlçesi’ne getirildi. Şehidin cenazesi ilk olarak, apartmanların, sokakların, caddelerin Türk bayraklarıyla süslendiği Şehitler Tepesi Mahallesi’ndeki baba ocağına götürüldü. Cenazeyi, aralarında Halil Özdemir’in devreleri ve silah arkadaşlarının da bulunduğu yüzlerce kişi karşıladı.


’EŞİMLE GURUR DUYUYORUM’

7 ay önce düzenlenen görkemli bir düğün töreniyle evlendiği eşinin şehit olmasıyla mutluluğu yarım kalan ve yakınlarının desteğiyle güçlükle ayakta duran Pınar Özdemir, helallik alındığı sırada, PKK’ya lanet okudu. 

Pınar Özdemir, "Benim eşim bir kahramandı. Ama onların leşleri kenarda, köpek yiyor. Benim eşime bak. Ben eşimle gurur duyuyorum. Benim eşim ölmedi. Ben ayaktayım. Allah onların belalarını versin, Allah onları kahretsin" diye haykırarak gözyaşlarına boğuldu.



ESKİ ASKERİNDEN GÖZYAŞI

Şehit Yüzbaşı Özdemir’in, 2012 yılında Niğde’nin Bor İlçesi’nde görev yaptığı sırada şoförlüğünü yapan Asaf Başal da komutanını son yolculuğuna uğurlamak için oturduğu Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nden Tarsus’a geldi. 

Cenaze aracını görür görmez aracın üzerindeki Türk bayrağı ve şehit komutanının fotoğrafına uzanan maden işçisi Asaf Başal, "Ben senin 1 yıl kapını açtım komutanım. Ben böyle mi görecektim seni. Bana böyle mi gelecektin sen. Kalk Niğde’ye gidelim komutanım. Ben senin 1 yıl kapını açtım sen cenaze arabasıyla mı gelecektin komutanım. Biz askeri arabaya binecektik, sen bunla niye geldin komutanım" diyerek ağladı.


’RÜTBESİ BANA HATIRA’

Tezkere almadan önce komutanının jandarma yeleği, beresi, üsteğmen rütbesi ve eğitim düdüğünü hatıra olarak alan Asaf Başal, DHA muhabirine şunları söyledi:

"Ona yazdığım mektupta, ’Tezkereye sevinirken sizden ayrı geçireceğim yıllara ağlayacağım artık. Bence cennetliksin komutanım’ diye yazmıştım. O da cennete gitti. Baba oğul, abi kardeş gibiydik. Benim her şeyimdi. 4 yıl geçti tezkeremin üstünden. Benim zamanımda komutanım üsteğmendi. Onun rütbesi, yeleği, beresi, eğitim yaptırdığı düdüğü hatıra aldım. Keşke yanında kalaydım da ben de şehit olsaydım. Bizim komutanımız Şırnak’ta, Mardin’de, Niğde’de görev yaptı. Bu yerler hep ağlıyor. Lokantaya girdiğimizde kendi et yerken bize çorba içirmezdi. Bize daha fazlasını yedirirdi."


KAHRAMANLIĞINI GENELKURMAY PAYLAŞMIŞTI

Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir’in şehit olmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı’nca, şehidin silah arkadaşlarının kaleme aldığı belirtilen kahramanlık hikayesi basınla paylaşılmıştı.
SON YOLCULUĞUNA 10 BİN KİŞİ UĞURLADI
Şehit Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir’in cenazesi, baba ocağında helallik alındıktan sonra Tarsus Ulu Camii’ne götürüldü. Burada düzenlenen törene Vali Özdemir Çakacak, milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Burhanettin Kocamaz, askeri ve mülki, erkan, şehidin yakınları ile yaklaşık 10 bin kişi katıldı.
Şehidin eşi Pınar ile anne Hürü Özdemir ve Fakılar Mahallesi Muhtarı olan babası Necmi Özdemir törende yakınlarının desteğiyle güçlükle ayakta durabildi. Dev Türk bayrakları ile süslenen cami ve çevresinden cenazeye katılan vatandaşlar, ’Şehitler ölmez vatan bölünmez’ ve ’Kahrolsun PKK’ sloganları attı.
SON GÖREV İÇİN TARSUS’A GELDİLER
Kızıltepe Komando Tabur’unda bölük komutanı olan ve ardından büyük bir kahramanlık hik?yesi bırakan Şehit Yüzbaşı Halil Özdemir’i son yolculuğuna uğurlamak için Ankara, Şırnak, İstanbul, Kocaeli, İzmir, Burdur, Afyon, Düzce, Gaziantep, Kahramanmaraş, Nevşehir ve Mardin’den 50’nin üzerinde silah arkadaşı Tarsus’a geldi. Özdemir’e son görevlerini yerine getirmek için törene katılan askerler, şehidi asker selamıyla son yolculuğuna uğurladı.
Şehit yüzbaşı Halil Özdemir, cenaze namazının kılınmasının ardından Tarsus Şehitliği’nde gözyaşları arasında toprağa verildi.
Tolunay DUMAN- İbrahim MAŞE/TARSUS (Mersin), (DHA)

Karaman'daki cinsel istismar davasında öğretmen meslekten atıldı

Karaman'da çocuklara cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle soruşturma açılan öğretmen M.B. meslekten ihraç edildi.

Milli Eğitim Bakanlığı, Karaman'da çocuklara cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan M.B., YDK tarafından meslekten ihraç edildiğini açıkladı.

Karaman'da vakıf ve derneklere ait olduğu öne sürülen evlerde barınan 10 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan öğretmen, 54 yaşındaki M.B., hakkında hazırlanan iddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

600 yılla yakın hapis cezası ile yargılanması beklenen öğretmen M.B. 20 Nisan'da hakim karşısına çıkacak. Milli Eğitim Bakanlığı da hakkında soruşturma açılan öğretmen M.B.'nin YDK tarafından meslekten ihraç edildiğini açıkladı. DHA

Köy imamı cinsel istismardan tutuklandı

Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı bir köyde görev yapan imam, 14 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.

Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı İğnebey köyünde geçen yıl atanan imam İ.A., ailesiyle birlikte buraya yerleşti.

İmamın, Kuran kursuna gelen 14 yaşındaki E.Y. isimli kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu öne sürüldü.

Olayın duyulmasının ardından gözaltına alınan İ.A. sevk edildiği mahkeme tarafından "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "cinsel istismar" suçlamalarıyla 18 Ocak'ta tutuklandı.

İmam İ.A., 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca görevden uzaklaştırıldı.
Kaymakamlık da iddialarla ilgili müfettiş görevlendirilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı'na başvurdu.

Olay sonrasında 14 yaşındaki E.Y. ise ailesi tarafından okuldan alındı.

Sözkonusu imamın evli ve iki çocuğunun bulunduğu öğrenildi.

(Kaynak:ntvmsnc)

Antalya'dan büyük iddia: Devler geliyor

ATSO Başkanı Davut Çetin'in dünya starlarının EXPO kapsamında Antalya'ya gelmesi konusunda turizm bakanlığı'na sunduğu talebi gerçekleşti. Çetin'e gör eğer bir aksilik çıkmazsa, Jennifer Lopez, Sting, Scorpions geliyor. Madonna’nın programı iptal oldu.


ATSO Başkanı Davut Çetin, Turizm Bakanlığı'na sunduğu projenin ardından EXPO 2016 kapsamında Jennifer Lopez, Sting, Scorpions'un Antalya'ya geleceğini ve programın yapıldığını söyledi. Daha önceki projede yer alan Madonna'nın ise program ücretinin yüksek olmasından dolayı gelemeyeceği ifade edildi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Mart ayı olağan meclis toplantısı ATSO Meclis Başkanı İzzet Bayer, ATSO Başkanı Davut Çetin ve meclis üyelerinin katılımıyla ATSO Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda, terör olaylarının turizme ve ekonomiye etkisini değerlendiren Başkan Davut Çetin, özellikle yabancı basında ciddi rakamların ifade edildiğini belirterek, "Turizmde 2007 yılına dönme riskimiz var. Bazı arkadaşlarımız tekrar başa dönüyoruz diye açıklama ve uyarıda bulundular. Rakam konuşup moral bozmak istemiyoruz, ama yabancı haber kanallarında bile bunlar söyleniyor. Avrupa'da yaz rezervasyonlarında yüzde 40'a yakın düşüşler görüyoruz, sezonda biraz kurtarılabilir, ama şu anda bir şey söylemek mümkün değil. Turizmde 3 ayda yüzde 26, Mart ayında yüzde 25 oranında düşüşle karşı karşıyayız. Yaz aylarında ise böyle olmayacak, Rusya ve Almanya etkili olacak. Önemli bir kaybı Avrupa pazarında görüyoruz. Antalya ekonomisinde şimdiden olumsuz sinyaller görüyoruz" dedi.

"EKONOMİ DÜŞÜŞTE"

Ekonomiye ilişkin değerlendirmesinde ise Başkan Çetin, doların bandını korumasının olumlu olduğunu ancak ekonomide bazı düşüşlerin olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Kur ve faiz cephesindeki istikrara rağmen ekonomiden yavaşlama belirtileri gelmektedir. Otomobil satışları ocak ve şubat ayında geçen yıla göre düşüştedir. Konut satışı geçen yıla göre yavaşlamaktadır. Kredi kullanımında da az da olsa yavaşlama görülüyor. Şubat ayında bireysel kredilerde artış yıllık olarak yüzde 7-8 aralığına inmiş. Buna rağmen beyaz eşya satışları devam ediyor ve ekonomi aynı tempoda gidiyor. Konut satışında Türkiye geneli artmaya devam ederken, Antalya'da hem yerli hem yabancıda düşüş gerçekleşti. Özellikle kredili satışlarda düşüş var."

ÖDÜL TÖRENİ TARTIŞMALARI: "UZATMAYA GEREK YOK"

ATSO'nun geleneksel ödül töreninde ATSO özel ödülünün CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak'a verilmesinin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel tarafından tepkiyle karşılanmasına Başkan Çetin kürsüden yanıt verdi. Ödül töreni için herkese davetiye gönderdiklerini belirten Çetin, "Tören tarihini Sayın Çavuşoğlu ve Sayın Hisarcıklıoğlu ile birlikte belirledik. Rifat başkanımız, doktorunun tavsiyesi üzerine, seyahat edemeyeceği için gelemedi. Sayın Çavuşoğlu son anda programı değiştiği için gelemedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nı yakından bilen herkes gerçekleri bilir. Biz burada 40 bin üyemizi temsil ediyoruz. Biz her zaman meclis ve yönetim kurulu olarak 40 bin üyeyi temsil etmenin sorumluluğuyla hareket ederiz. Herkesten de aynı tavrı bekleriz. Bizim davamız Antalya turizminin, ticaretinin, sanayisinin, tarımının davasıdır. Antalya bir krizle karşı karşıyayken, bizim üyemiz hayatta kalma mücadelesi verirken bu konularla Antalya gündemini işgal edemeyiz, Antalya'ya böyle şeyler yakışmaz. Bugüne kadar hep nezaketle davrandım, bu nezaketimi de sonuna kadar sürdüreceğim. Daha fazla uzatmaya gerek yok" dedi.

JENNİFER LOPEZ, STİNG, SCORPİONS ANTALYA'YA GELİYOR

ATSO Başkanı Çetin, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal'a geçtiğimiz aylarda bir proje hazırlayarak içinde Madonna ve Jennifer Lopez'in de bulunduğu dünya starlarından bir kaçının Antalya'ya EXPO kapsamında gelmesini ve ekonomiye katkı sağlanmasını talep etmişti. Taleplerinin karşılık bulduğunu belirten Çetin, "Madonna, Jennifer Lopez gelsin demiştik. Nihayet güzel bir program da ortaya çıkıyor. Eğer bir aksilik çıkmazsa, gerçekten Jennifer Lopez, Sting, Scorpions gibi dünya çapında isimlerin gelmesi gündemde. Böyle isimler ilk kez Antalya'ya gelmiş olacak. Bu konuda emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi. Öte yandan Madonna'nın yüksek miktarda ücret teklif etmesinden dolayı programının iptal olduğu belirtildi.

Mahkemeden ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ kararı

İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçunun anayasaya aykırı olduğunu karar verdi ve AYM'ye başvurulmasına karar verdi.


Cumhurbaşkanı’na Hakaret’ten yargılanan iki üniversitesi öğrencisinin davasında mahkemeden flaş bir karar çıktı. İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçunun anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok sık başvurduğu, lise öğrencisinden, gazeteciye; siyasetçiden doktorlara kadar pek çok kişi hakkında ceza verilmesini sağlayan, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçuna iptal yolu açıldı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri aleyhine “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçuyla açılan davaya bakan Mahkeme, ilgisi yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Davaya bakan İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi AYM’ye başvurusunda, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen TCK’nın 299′uncu maddesinin hem Anayasa’ya, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti.

ÖĞRENCİLERİN AVUKATI URFA: İKİ YÖNDEN ANAYASA’YA AYKIRILIK VAR

İki öğrencinin Avukatlığını yapan Özgür Urfa, Sözcü’ye yaptığı açıklamada, daha önce de farklı mahkemelerden TCK 299′dan açılmış farklı davalar için beraat kararları geldiğini, ancak ilk kez mahkemenin “Anayasa’ya aykırılık” durumunu ciddi bularak, AYM’ye gitmeye karar verdiğini söyledi.

Urfa, Mahkeme’nin başvurusunda AYM’den, TCK’nın 299′un Anayasa’nın “eşitlik ilkesi” ile, uluslararası sözleşmelerin Türk yasalarının üzerinde olduğuna ilişkin 90. maddesi açısından incelenmesi için başvuruda bulunduğunu söyledi. Avukat, mahkemenin bu konuda çeşitli AİHM içtihatları da ortaya koyduğunu vurguladı.

YASA İPTALİ İÇİN MAHKEME’NİN AYM’YE GİTME HAKKI VAR

Anayasa’ya göre, yasa iptalleri için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapma yetkisi sınırlı; AYM’ye yasa iptale başvurusu yapma yetkisine sahip olanlar şunlar;

* Cumhurbaşkanı

* İktidar partisi

* Ana muhalefet partisi

* TBMM’de farklı partilerden de olsa en az 90 imzayı toplayan vekiller

* Mahkemeler.

Bu çerçevede, ilgili mahkemenin baktığı dava konusunda, ilgili yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitme hakkı bulunuyor.

ÖĞRENCİLER HAKKINDAKİ KARAR AYM KARARINDAN SONRA

İstanbul Üniversitesi öğrencilerini yargılayan İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yasa iptali için AYM’ye gitme kararı, Twitter üzerinden, öğrencilerin avukatı Özgür Urfa tarafından açıklandı. Mahkeme, bir yandan AYM başvurusuna hükmederken, diğer yandan da öğrencilerin “Cumhurbaşkanı’na hakaret edip etmedikleri” konusundaki kararını, AYM’nin iptal başvurusu konusunda vereceği kararın sonrasına attı.

AVRUPA KOMİSYONU DA “TCK 299′U KALDIRIN” DEMİŞTİ

Türkiye’nin de kurucu üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Konseyi’ne bağlı görev yapan Venedik Komisyonu da, ay başında yayınladığı raporda, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen TCK 299. maddenin “Avrupa normlarına uymadığı” gerekçesiyle kaldırılmasını istemişti.

Venedik Komisyonu’nun raporunda, Avrupa’daki genel uygulama ve uluslararası standartların, devlet başkanlarına hakaretin “suç olmaktan çıkarılması ya da bu suçun hapis cezası içermeyecek biçimde sadece en ciddi sözlü saldırılarla sınırlı tutulması” yönünde olduğu vurgulanmıştı.

MAHKEME KARARIN AYNEN ŞÖYLE;

İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin AYM’ye başvuru yapılmasına ilişkin bölümü aynen şöyle;

“Mahkememizce 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinin, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ‘Cumhuriyetin Nitelikleri’ başlıklı 2. maddesine ve ‘Kanun Önünde Eşitlik’ başlıklı 10. maddesine aykırı düzenleme içerdiği kanaatine varıldığından, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesi’ne, mahkememiz başvurusunun itiraz olarak kabul edilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinin İPTALİNE karar verilmesi hususunda başvuruda bulunulmasına, mahkememizin bu dosyasında sanıklar haklarında görülmekte olan kamu davasında, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’nce başvuru ile ilgili olarak verilecek kararın veriliği açıklanmasına kadar, Anayasa Mahkemesi kararının sonucunun beklenmesine karar verildi.” (Kaynak:sözcü.com.tr)