Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) tarafından düzenlenen, Güçlü Kadın - Güçlü Ekonomi - Güçlü Toplum etkinliği, 6 Mart 2020 Cuma günü, Elite World Otel Taksim gerçekleşti. Türk kadını her yerde, gazetecisinden televizyoncusuna, yazarından akademisyenine, teknoloji yöneticisinden fabrika yöneticisine, turizmcisinden sanayicisine, jenaratör üreticisinden araç ekspertizine uzanan kocaman yelpazede katılımın yoğun olduğu panel, birçok STK ve kuruluş temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşti.
kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Mart 2020 Pazar
25 Kasım 2017 Cumartesi
8 yılda en az bin 915 kadın öldürüldü
Kadın cinayetleri durmak bilmiyor. Son 8 yılda 'Yemeğe salça koyduğu' için öldürülen kadın bile var. Kadın cinayeti faillerinin yüzde 50'si kurbanların kocası ya da erkek arkadaşı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Türkiye’deki tablo, ihtiyaç duyulan mücadelenin boyutlarına dair fikir verici nitelikte: 2010‘dan bu yana en az 1915 kadın öldürüldü. Öldürülen her iki kadından birinin faili kocası veya erkek arkadaşıydı. En az 396 cinayet ayrılık veya boşanma aşamasında gerçekleşti. 355 cinayetin öncesinde kadınlar şiddet, taciz veya tehdide maruz kalmıştı. En az 237 cinayet, kadınların güvenlik endişesiyle resmi bir başvuruda bulunduğu halde işlendi.
Medyaya yansıyan kadın cinayetlerinin haritalandığı kadincinayetleri.org sitesi, 2010’dan bu yana kadınların nerede, ne zaman, kim tarafından, hangi bahaneyle öldürüldüğünü, cinayete giden süreçte ihmallerin yaşanıp yaşanmadığını nesnel olarak ortaya koymak ve cinayetlerin önlenmesi yolunda oluşturulacak politikalara katkı sağlamak amacıyla hazırlandı.
KATİL, GENELDE KADININ PARTNERİ
Kadın cinayetleriye ilgili resmi verilerin paylaşılmaması nedeniyle bianet’in erkek şiddeti çetelesindeki cinayet bilgilerinden yola çıkarak yürütülen çalışmaya göre, öldürülen 1915 kadının 1193‘ünün faili (yüzde 62‘si) kocası, erkek arkadaşı, eski kocası ya da eski erkek arkadaşıydı. 213 kadın babası, oğlu ya da erkek kardeşi tarafından öldürüldü. 114 kadının faili ise erkek akrabası oldu.
BAHANE: TELEFON ŞİFRESİ
Aldatılma şüphesi, kadının boşanma isteği, erkeğin barışma isteğinin reddi ve namus/ töre, erkeklerin kadınları öldürme bahanelerinden önde gelenler oldu. Bunun yanı sıra “Kadının yemeğe salça koyması”, “Erkeğin ‘erkekliğiyle’ dalga geçilmesi”, “Kadının erkeği şikayet etmesi” ya da “Kadının telefon şifresini söylememesi” de kadınları öldürmenin medyaya yansıyan bahaneleri arasında yer aldı.
BİR TEK BAYBURT'TAN HABER GELMEDİ
Kadın cinayetlerinin il ve ilçelere göre dağılımı:
-2010‘dan bu yana sadece İstanbul’da öldürülen kadın sayısı 261.
-İzmir’de 139, Ankara’da 105, Adana’da 102, Gaziantep’te 88, Antalya’da 81.
-Son 8 yılda kadın cinayeti haberinin yansımadığı tek il Bayburt oldu.
-En az sayıda cinayet haberi ise Artvin, Karabük, Gümüşhane, Tunceli ve Bingöl’den geldi.
ATEŞLİ SİLAHLA ÖLDÜRDÜLER
Kadın cinayetleri haberlerinden toplanan bilgilere göre, 2010‘dan bu yana gerçekleşen 1915 cinayetin 1006’sı ateşli silahlarla işlendi. 1195 cinayet ise kadının, erkeğin veya ailelerinin evinde gerçekleşti.
(Kaynak:ntvmsnc.com.tr)
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Türkiye’deki tablo, ihtiyaç duyulan mücadelenin boyutlarına dair fikir verici nitelikte: 2010‘dan bu yana en az 1915 kadın öldürüldü. Öldürülen her iki kadından birinin faili kocası veya erkek arkadaşıydı. En az 396 cinayet ayrılık veya boşanma aşamasında gerçekleşti. 355 cinayetin öncesinde kadınlar şiddet, taciz veya tehdide maruz kalmıştı. En az 237 cinayet, kadınların güvenlik endişesiyle resmi bir başvuruda bulunduğu halde işlendi.
Medyaya yansıyan kadın cinayetlerinin haritalandığı kadincinayetleri.org sitesi, 2010’dan bu yana kadınların nerede, ne zaman, kim tarafından, hangi bahaneyle öldürüldüğünü, cinayete giden süreçte ihmallerin yaşanıp yaşanmadığını nesnel olarak ortaya koymak ve cinayetlerin önlenmesi yolunda oluşturulacak politikalara katkı sağlamak amacıyla hazırlandı.
KATİL, GENELDE KADININ PARTNERİ
Kadın cinayetleriye ilgili resmi verilerin paylaşılmaması nedeniyle bianet’in erkek şiddeti çetelesindeki cinayet bilgilerinden yola çıkarak yürütülen çalışmaya göre, öldürülen 1915 kadının 1193‘ünün faili (yüzde 62‘si) kocası, erkek arkadaşı, eski kocası ya da eski erkek arkadaşıydı. 213 kadın babası, oğlu ya da erkek kardeşi tarafından öldürüldü. 114 kadının faili ise erkek akrabası oldu.
BAHANE: TELEFON ŞİFRESİ
Aldatılma şüphesi, kadının boşanma isteği, erkeğin barışma isteğinin reddi ve namus/ töre, erkeklerin kadınları öldürme bahanelerinden önde gelenler oldu. Bunun yanı sıra “Kadının yemeğe salça koyması”, “Erkeğin ‘erkekliğiyle’ dalga geçilmesi”, “Kadının erkeği şikayet etmesi” ya da “Kadının telefon şifresini söylememesi” de kadınları öldürmenin medyaya yansıyan bahaneleri arasında yer aldı.
BİR TEK BAYBURT'TAN HABER GELMEDİ
Kadın cinayetlerinin il ve ilçelere göre dağılımı:
-2010‘dan bu yana sadece İstanbul’da öldürülen kadın sayısı 261.
-İzmir’de 139, Ankara’da 105, Adana’da 102, Gaziantep’te 88, Antalya’da 81.
-Son 8 yılda kadın cinayeti haberinin yansımadığı tek il Bayburt oldu.
-En az sayıda cinayet haberi ise Artvin, Karabük, Gümüşhane, Tunceli ve Bingöl’den geldi.
ATEŞLİ SİLAHLA ÖLDÜRDÜLER
Kadın cinayetleri haberlerinden toplanan bilgilere göre, 2010‘dan bu yana gerçekleşen 1915 cinayetin 1006’sı ateşli silahlarla işlendi. 1195 cinayet ise kadının, erkeğin veya ailelerinin evinde gerçekleşti.
Öldürülen 1915 kadının yaş gruplarına göre dağılımı (kadincinayetleri.org) |
16 Kasım 2017 Perşembe
Sahte estetikçiye 6 yıl hapis cezası
Adana'da dudak dolgusu yaptığı hemşire Merve Keleş'in de aralarında bulunduğu 3 kişinin hastanelik olmalarına neden olduğu iddiasıyla yargılanan Soner Gülnaz, 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira adli para cezasına çarptırıldı.
Adana’da dudak dolgusu yaptığı hemşire Merve Keleş’in de aralarında bulunduğu 3 kişinin hastanelik olmalarına neden olduğu iddiasıyla yargılanan Soner Gülnaz, 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira adli para cezasına çarptırıldı.
İddiaya göre kendisini ‘doktor’ olarak tanıtan Soner Gülnaz, değişik tarihlerde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde hemşire 22 yaşındaki Merve Keleş, 30 yaşındaki Z.U., alnına botoks işlemi yapılan 33 yaşındaki Güllü Sel ile eşi 39 yaşındaki Celal Sel’e dudak dolgusu yaptı. Yapılan işlem sonrası 3 kadın hastanelik olurken Soner Gülnaz şikayet üzerine başlatılan soruşturma sonunda 6 Mayıs 2017’de gözaltına alınıp, bu suçtan ve hakkındaki hırsızlıktan kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle tutuklandı.
Cezasını çektiği Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda firar ettikten sonra yakalanarak tekrar tutuklanan Soner Gülnaz hakkında Adana 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’ne ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a Muhalefet’ ‘Dolandırıcılık’ ve ‘Taksirle yaralama’ suçlarından 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bugün son kez hakim karşısına çıkan Soner Gülnaz, pişman olduğunu söyledi. Gülnaz, “Bir daha asla böyle bir şeye girişmeyeceğim. Pişmanım. Devletimin işinde 10 yıl çalışmaya razıyım. Suçumu kabul ediyorum. Ancak bir insanı yaralayacak kadar cani değilim” dedi.
Mahkeme, sanığa Merve Keleş ve Z.U.’ya dudaklarına dolgu yaparak dolandırdığı gerekçesiyle 4 yıl, ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunu’na muhalefet’ suçundan da 2 yıl olmak üzere 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira da adli para cezası verdi. Güllü Sel ve eşi Celal Sel ise zarar görmediklerini ve sanıktan şikayetçi olmadıklarını belirttikleri için her iki müşteki yönünden karar verilmedi. Sanığın ‘taksirle yaralama’ dosyası ise ayrıldı. DHA
Adana’da dudak dolgusu yaptığı hemşire Merve Keleş’in de aralarında bulunduğu 3 kişinin hastanelik olmalarına neden olduğu iddiasıyla yargılanan Soner Gülnaz, 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira adli para cezasına çarptırıldı.
İddiaya göre kendisini ‘doktor’ olarak tanıtan Soner Gülnaz, değişik tarihlerde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde hemşire 22 yaşındaki Merve Keleş, 30 yaşındaki Z.U., alnına botoks işlemi yapılan 33 yaşındaki Güllü Sel ile eşi 39 yaşındaki Celal Sel’e dudak dolgusu yaptı. Yapılan işlem sonrası 3 kadın hastanelik olurken Soner Gülnaz şikayet üzerine başlatılan soruşturma sonunda 6 Mayıs 2017’de gözaltına alınıp, bu suçtan ve hakkındaki hırsızlıktan kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle tutuklandı.
Cezasını çektiği Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda firar ettikten sonra yakalanarak tekrar tutuklanan Soner Gülnaz hakkında Adana 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’ne ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a Muhalefet’ ‘Dolandırıcılık’ ve ‘Taksirle yaralama’ suçlarından 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bugün son kez hakim karşısına çıkan Soner Gülnaz, pişman olduğunu söyledi. Gülnaz, “Bir daha asla böyle bir şeye girişmeyeceğim. Pişmanım. Devletimin işinde 10 yıl çalışmaya razıyım. Suçumu kabul ediyorum. Ancak bir insanı yaralayacak kadar cani değilim” dedi.
Mahkeme, sanığa Merve Keleş ve Z.U.’ya dudaklarına dolgu yaparak dolandırdığı gerekçesiyle 4 yıl, ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunu’na muhalefet’ suçundan da 2 yıl olmak üzere 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira da adli para cezası verdi. Güllü Sel ve eşi Celal Sel ise zarar görmediklerini ve sanıktan şikayetçi olmadıklarını belirttikleri için her iki müşteki yönünden karar verilmedi. Sanığın ‘taksirle yaralama’ dosyası ise ayrıldı. DHA
25 Eylül 2017 Pazartesi
Dünyanın en kilolu kadını hayatını kaybetti
Abu Dhabide br hastanede tedavi gören, dünyanın en kilolu kadını Mısırlı Eman Ahmed, sabah saatlerinde kilosuna bağlı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetti.
Bir hastane yetkilisi tarafından yapılan açıklamaya göre, tedavi süreci boyunca fiziksel ve duygusal süreci iyiye giden Ahmedin durumu, farklı dallardan 20 ayrı doktorun müşahedesi altında olmasına rağmen, son birkaç gündür kilosuna bağlı olarak yaşadığı böbrek yetmezliği ve kalp sorunları sebebiyle kötüye gitmişti.
Bir hastane yetkilisi tarafından yapılan açıklamaya göre, tedavi süreci boyunca fiziksel ve duygusal süreci iyiye giden Ahmedin durumu, farklı dallardan 20 ayrı doktorun müşahedesi altında olmasına rağmen, son birkaç gündür kilosuna bağlı olarak yaşadığı böbrek yetmezliği ve kalp sorunları sebebiyle kötüye gitmişti.
24 Eylül 2017 Pazar
Ev hanımları kredi kullanabilir mi?
Ev hanımlarının kredi kullanıp kullanamayacakları en çok merak edilen soruların başında geliyor. Ev hanımları hangi şartlarda kredi kullanabiliyor? İşte merak edilenler.
Kredi hesaplama sitesi Hesapkurdu.com'un haberine göre devlet kurumları ile çeşitli vakıfların iş kurmak isteyen ev hanımlarını desteklemesi dışında, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK'ya) kayıtlı olarak çalışılmadığı sürece birkaç istisnai durumun haricinde ev hanımlarının bankalardan kredi kullanma şansı yok.
Ev hanımlarının kredi kullanmasında istisna durumlar ise kredi talebini karşılayacak kira gelirlerinin olması ve şirket ortaklılarından dolayı düzenli olarak gelir elde etmesidir.
Bunların dışında ev hanımlarının kendi adına ve düzenli olarak elde ettikleri gelirler ile kredi kullanma ihtimali de mevcut. Ancak bu gelirler elde edilse bile bankaların çoğunluğu yine de ev hanımlarının kredi taleplerini riskli olarak değerlendirmekte.
EV HANIMLARININ KREDİ KULLANMA ŞARTLARI
Krediden dolayı açıkta herhangi bir yasal veya idari takibin olmaması, resmi olarak gelirin beyan edilebilmesi, kredi talebinin 48 ayı geçmemesi (konut kredisi hariç), talep edilen taksitlerin aylık gelirin yarısını geçmemesi, ipotek verilecekse eş rızasının yazılı olarak bankaya verilebilmesi.
İPOTEK VEYA KEFİL YETERLİ Mİ?
İpotek veya kefil gösterilmesi bankalar açısından ek teminat olmasından dolayı kredi kullanma ihtimalini yükseltir. Ancak yine de sigortalı olarak çalışmayan bir kişinin kredi kullanması için yeterli değildir.
EV HANIMLARINA KOSGEB KREDİSİ DESTEĞİ
KOSGEB kendi işini kurmak isteyen girişimci kadınlara maddi destek de bulunuyor. Genellikle 50 bin TL hibe, 100 bin TL kadar da geri ödemeli 60 ay vadeli ve faizsiz kredi veriliyor. Eğer kendi işinizi kurmak istiyor fakat kredi kullanamıyorsanız, bu seçeneği siz de deneyebilirsiniz. Fakat bu desteği alabilmek için öncelikle KOSGEB'in zorunlu tutmuş olduğu eğitimlere katılarak, projenizi KOSGEB'e kabul ettirmelisiniz.
EV HANIMLARI KREDİ KARTI ALABİLİR Mİ?
Genel olarak bankalar kredi kartı başvurularında SGK'lı olarak çalışılması şartı arıyor. Ancak kredi kadar SGK kaydının olması olmazsa olmaz bir şart olarak sunulmuyor. Yani kredi kartı başvurusunda bulunan ev hanımının kredi notu iyi veya kredi kartı ödemelerini yapabilecek seviyede olduğuna banka kanaat getirirse kredi kartı verebiliyor. Çünkü ilgili mevzuat gereğince bankaların gelirini tespit edemediği kişilere güncel asgari ücretin 4 katına kadar limiti olan kredi kartı verme şanları var.
EV HANIMLARI ÇEKTİKLERİ KREDİYİ ÖDEYEMEDİKLERİNDE NE OLUR?
KOSGEB üzerinden yani devlet destekli olarak belirli bir sürecin sonucunda ev hanımlarına hibe olarak verilen paranın geri ödemesi yok. Ancak hibe dışında KOSGEB üzerinden bile kredi kullanılsa geri ödemesinin yapılması şart. Aksi durumda yasal olarak süreçler başlatılabilir. Bunun yanında bankalar üzerinden kullanılan kredinin iki taksit ödememesinin yapılmaması durumunda ise bankaların yasal olarak icra sürecini başlatma hakkı bulunuyor.
EV HANIMLARININ ÖNCEKİ SGK’LI ÇALIŞMALARI DİKKATE ALINIR MI?
Bankalar açısından gelirin kredi ödemesi için yeterli olması ve düzenli olarak elde ediliyor olması gerekli. Bu sayede verilecek olan kredinin geri ödenmeme riski azaltılmış oluyor. Bunun için bankalar açısından önemli olan aktif olarak SGK'lı çalışılmasıdır. Yani geçmiş SGK'lı olarak çalışmaların aktif olarak çalışmadığı sürece bankalar açısında bir önemi yoktur.
EV HANIMLARI NE KADAR SÜRE SGK’LI OLARAK ÇALIŞIRSA KREDİ KULLANABİLİR?
Bankaların istediği SGK'lı olarak çalışma süresi değişkenlik göstermekle birlikte, genel olarak son iş yerinde 3 ay olmak üzere toplamda 12 aydır. Ayrıca son iş yerinde 6 ay isteyen bankalar mevcut olmakla birlikte devlet memuru olarak işe başlanması durumunda herhangi bir süre şartı da genel olarak aranmıyor. (Kaynak:sözcü.com.tr)
Kredi hesaplama sitesi Hesapkurdu.com'un haberine göre devlet kurumları ile çeşitli vakıfların iş kurmak isteyen ev hanımlarını desteklemesi dışında, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK'ya) kayıtlı olarak çalışılmadığı sürece birkaç istisnai durumun haricinde ev hanımlarının bankalardan kredi kullanma şansı yok.
Ev hanımlarının kredi kullanmasında istisna durumlar ise kredi talebini karşılayacak kira gelirlerinin olması ve şirket ortaklılarından dolayı düzenli olarak gelir elde etmesidir.
Bunların dışında ev hanımlarının kendi adına ve düzenli olarak elde ettikleri gelirler ile kredi kullanma ihtimali de mevcut. Ancak bu gelirler elde edilse bile bankaların çoğunluğu yine de ev hanımlarının kredi taleplerini riskli olarak değerlendirmekte.
EV HANIMLARININ KREDİ KULLANMA ŞARTLARI
Krediden dolayı açıkta herhangi bir yasal veya idari takibin olmaması, resmi olarak gelirin beyan edilebilmesi, kredi talebinin 48 ayı geçmemesi (konut kredisi hariç), talep edilen taksitlerin aylık gelirin yarısını geçmemesi, ipotek verilecekse eş rızasının yazılı olarak bankaya verilebilmesi.
İPOTEK VEYA KEFİL YETERLİ Mİ?
İpotek veya kefil gösterilmesi bankalar açısından ek teminat olmasından dolayı kredi kullanma ihtimalini yükseltir. Ancak yine de sigortalı olarak çalışmayan bir kişinin kredi kullanması için yeterli değildir.
EV HANIMLARINA KOSGEB KREDİSİ DESTEĞİ
KOSGEB kendi işini kurmak isteyen girişimci kadınlara maddi destek de bulunuyor. Genellikle 50 bin TL hibe, 100 bin TL kadar da geri ödemeli 60 ay vadeli ve faizsiz kredi veriliyor. Eğer kendi işinizi kurmak istiyor fakat kredi kullanamıyorsanız, bu seçeneği siz de deneyebilirsiniz. Fakat bu desteği alabilmek için öncelikle KOSGEB'in zorunlu tutmuş olduğu eğitimlere katılarak, projenizi KOSGEB'e kabul ettirmelisiniz.
EV HANIMLARI KREDİ KARTI ALABİLİR Mİ?
Genel olarak bankalar kredi kartı başvurularında SGK'lı olarak çalışılması şartı arıyor. Ancak kredi kadar SGK kaydının olması olmazsa olmaz bir şart olarak sunulmuyor. Yani kredi kartı başvurusunda bulunan ev hanımının kredi notu iyi veya kredi kartı ödemelerini yapabilecek seviyede olduğuna banka kanaat getirirse kredi kartı verebiliyor. Çünkü ilgili mevzuat gereğince bankaların gelirini tespit edemediği kişilere güncel asgari ücretin 4 katına kadar limiti olan kredi kartı verme şanları var.
EV HANIMLARI ÇEKTİKLERİ KREDİYİ ÖDEYEMEDİKLERİNDE NE OLUR?
KOSGEB üzerinden yani devlet destekli olarak belirli bir sürecin sonucunda ev hanımlarına hibe olarak verilen paranın geri ödemesi yok. Ancak hibe dışında KOSGEB üzerinden bile kredi kullanılsa geri ödemesinin yapılması şart. Aksi durumda yasal olarak süreçler başlatılabilir. Bunun yanında bankalar üzerinden kullanılan kredinin iki taksit ödememesinin yapılmaması durumunda ise bankaların yasal olarak icra sürecini başlatma hakkı bulunuyor.
EV HANIMLARININ ÖNCEKİ SGK’LI ÇALIŞMALARI DİKKATE ALINIR MI?
Bankalar açısından gelirin kredi ödemesi için yeterli olması ve düzenli olarak elde ediliyor olması gerekli. Bu sayede verilecek olan kredinin geri ödenmeme riski azaltılmış oluyor. Bunun için bankalar açısından önemli olan aktif olarak SGK'lı çalışılmasıdır. Yani geçmiş SGK'lı olarak çalışmaların aktif olarak çalışmadığı sürece bankalar açısında bir önemi yoktur.
EV HANIMLARI NE KADAR SÜRE SGK’LI OLARAK ÇALIŞIRSA KREDİ KULLANABİLİR?
Bankaların istediği SGK'lı olarak çalışma süresi değişkenlik göstermekle birlikte, genel olarak son iş yerinde 3 ay olmak üzere toplamda 12 aydır. Ayrıca son iş yerinde 6 ay isteyen bankalar mevcut olmakla birlikte devlet memuru olarak işe başlanması durumunda herhangi bir süre şartı da genel olarak aranmıyor. (Kaynak:sözcü.com.tr)
21 Eylül 2017 Perşembe
'Kadınların arkasından ıslık çalmak' yasaklanacak!
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkedeki 'maço' kültürüne son vermek adına erkeklerin kadınları takip edip telefonlarını istemeleri veya arkalarından ıslık çalmaları gibi tacizlerin yasaklanması için çalışma başlattı.
Seçim kampanyası sırasında toplum içindeki tacizle mücadele edeceğine dair söz veren 39 yaşındaki Macron, dediğini yapıyor.
Fransa'da Kadınlar ve Erkekler Arasında Eşitlikten Sorumlu Devlet Sekreteri Marlene Schiappa'nın, toplum içinde insanları taciz etmeyi yasa dışı kılacak bir kanun üzerinde çalıştığı belirtildi.
Daily Mail'in aktardığına göre bu, insanların arkasından ‘ıslak çalmanın' yasaklanması anlamına gelebilecek.
Komitede yer alan 5 vekilin, ne tür cezalar uygulanacağı belirlenmeden önce sokak tacizinin hukuki tanımı üzerinde çalışacağı belirtildi.
Buna karşı çıkanlar ise, önlemlerin uygulanmasının zor olacağını çünkü suçun işlendiğini ispatlamanın zor olacağını savunuyor
'Erkekler, 'Fransız sevgili' gibi davrandığını düşünüyor'
Guardian'a konuşan Schiappa, sokakta yaşanan cinsel tacizlerin Fransa'da 'büyük bir fenomen' olduğunu dile getirdi.
Schiappa, "Bir erkek bir kadının arkasından yürüyüp konuştuğunda kadın bir şey yapamıyor çünkü yalnız. Yardım istemek için de bağırmıyor çünkü ‘O kadar da kötü değil, yürüyüp kaçacağım' diye düşünüyor" dedi.
Öte yandan Schiappa, "Erkekler bunun kabul edilebilir olduğunu düşünüyor: Sonuçta sadece 'Fransız sevgili' olmaktan başka bir şey yapmıyorlar" dedi.
'Onlar 'eğlencemize bakıyoruz' diyor, biz ise 'hayır' diyoruz'
Kadınların çok sık ‘sarkıntılığa' maruz kaldığını belirten Schiappa, toplu taşıma araçlarına binecekleri zaman da kıyafetlerini buna göre seçmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Schiappa sözlerini şöyle noktaladı: "Şu an birçok erkek şunu söylüyor: O kadar büyütülecek bir şey değil, sadece eğlencemize bakıyoruz. Biz de diyoruz ki: Hayır." cnntürk
Seçim kampanyası sırasında toplum içindeki tacizle mücadele edeceğine dair söz veren 39 yaşındaki Macron, dediğini yapıyor.
Fransa'da Kadınlar ve Erkekler Arasında Eşitlikten Sorumlu Devlet Sekreteri Marlene Schiappa'nın, toplum içinde insanları taciz etmeyi yasa dışı kılacak bir kanun üzerinde çalıştığı belirtildi.
Daily Mail'in aktardığına göre bu, insanların arkasından ‘ıslak çalmanın' yasaklanması anlamına gelebilecek.
Komitede yer alan 5 vekilin, ne tür cezalar uygulanacağı belirlenmeden önce sokak tacizinin hukuki tanımı üzerinde çalışacağı belirtildi.
Buna karşı çıkanlar ise, önlemlerin uygulanmasının zor olacağını çünkü suçun işlendiğini ispatlamanın zor olacağını savunuyor
'Erkekler, 'Fransız sevgili' gibi davrandığını düşünüyor'
Guardian'a konuşan Schiappa, sokakta yaşanan cinsel tacizlerin Fransa'da 'büyük bir fenomen' olduğunu dile getirdi.
Schiappa, "Bir erkek bir kadının arkasından yürüyüp konuştuğunda kadın bir şey yapamıyor çünkü yalnız. Yardım istemek için de bağırmıyor çünkü ‘O kadar da kötü değil, yürüyüp kaçacağım' diye düşünüyor" dedi.
Öte yandan Schiappa, "Erkekler bunun kabul edilebilir olduğunu düşünüyor: Sonuçta sadece 'Fransız sevgili' olmaktan başka bir şey yapmıyorlar" dedi.
'Onlar 'eğlencemize bakıyoruz' diyor, biz ise 'hayır' diyoruz'
Kadınların çok sık ‘sarkıntılığa' maruz kaldığını belirten Schiappa, toplu taşıma araçlarına binecekleri zaman da kıyafetlerini buna göre seçmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Schiappa sözlerini şöyle noktaladı: "Şu an birçok erkek şunu söylüyor: O kadar büyütülecek bir şey değil, sadece eğlencemize bakıyoruz. Biz de diyoruz ki: Hayır." cnntürk
13 Ağustos 2017 Pazar
Tam 200 kilo verdi
Amerika Oregon’da yaşayan Amber Rachdi, obezite hastalığına yakalandı ve genç yaşında 292 kilo ağırlığa ulaştı.
Obezlik sınırının bile üstüne çıkan 24 yaşındaki genç kadın dışarıya bile çıkamaz hale geldi.
Amber önce okulunu daha sonra da işini bırakmak zorunda kaldı. İmkansızı başaran ve kilolarından kurtulan Rachdi, şimdilerde bambaşka bir insan oldu. Doktorlar Amber'e bu kilolarla 30 yaşına kadar yaşayamayacağını söyledikten sonra ameliyat olmaya karar verdi.
Ameliyat için de belli bir kiloya inmesi gereken Amber, sıkı çalışmalarla fazla kilolarından kurtulmaya başladı.
Yaklaşık 200 kilo veren Amber’ın son hali Instagram’da olay oldu. (Hürriyet)
İşte genç kadının kare kare inanılmaz dönüşümü…
Obezlik sınırının bile üstüne çıkan 24 yaşındaki genç kadın dışarıya bile çıkamaz hale geldi.
Amber önce okulunu daha sonra da işini bırakmak zorunda kaldı. İmkansızı başaran ve kilolarından kurtulan Rachdi, şimdilerde bambaşka bir insan oldu. Doktorlar Amber'e bu kilolarla 30 yaşına kadar yaşayamayacağını söyledikten sonra ameliyat olmaya karar verdi.
Ameliyat için de belli bir kiloya inmesi gereken Amber, sıkı çalışmalarla fazla kilolarından kurtulmaya başladı.
Yaklaşık 200 kilo veren Amber’ın son hali Instagram’da olay oldu. (Hürriyet)
İşte genç kadının kare kare inanılmaz dönüşümü…
14 Mayıs 2017 Pazar
Silikon mağduru hemşire ameliyat oldu
Silikon yaptırdıktan sonra dudaklarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalan hemşire Merve Keleş ameliyat oldu. Peki hemşirenin son durumu ne?
Adana’da kendisini doktor olarak tanıtan bayan kuaförüne dudak silikonu yaptırdıktan sonra dudaklarını kaybetme korkusu yaşayan hemşire Merve Keleş, sosyal paylaşım sitesinden ameliyat olduğunu ve iyileşmeye başladığını bildirdi.
Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Göğüs Hastalıkları Polikliniği'nde hemşire olarak görev yapan 22 yaşındaki Merve Keleş’in hayatı bir anda alt üst olmuştu. Keleş, yaklaşık 1.5 ay önce arkadaşı aracılığıyla internette kendisini estetik uzmanı olarak tanıtan bayan kuaförü Soner G. ile tanışmış, doğuştan sol alt dudağında şekil bozukluğu olduğu için dudağını kalınlaştırmak isteyerek, Azerbaycan’da eğitim gördüğünü öne süren Soner G.’ye önce 500 TL'ye geçici dolgu yaptırmış, daha sonra dolgu bir haftada eriyince, bu kez bin liraya silikon dolgu yapılması konusunda anlaşmış, kliniği tadilatta olduğu için işlemi evde yapacağını söyleyen kuaför, 12 Nisan Çarşamba günü hemşire Merve Keleş’e operasyonu yapmıştı. Operasyondan hemen sonra Keleş’in dudakları şişmeye başlamış ve dudaklarını kaybetme ile karşı karşıya kalınca hastaneye başvurmuştu. Keleş o günden beri hastanede kalıp dudaklarını kaybetmemek için tedavi görüyor. Keleş, geçtiğimiz günlerde sosyal paylaşım sitesinden dudağının fotoğrafını çekip “ameliyattan küçük bir iz” diye paylaşım yaptı. Daha sonra da yine fotoğrafını çekip “İyileşiyorum eve gideceğim günü iple çekiyorum” mesajını paylaştı.
Bayan kuaförü Soner G. bir süre önce hırsızlık suçundan 5 yıl 3 ay hapis cezası aldığı için yakalanıp cezaevine gönderilmişti. ‘Silikon’ vakasıyla alakalı da 4 kadın Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulununca Soner G. hakkında “unvan dolandırıcılığı ve yaralama” suçundan soruşturma başlatıldı. Yapılan soruşturma sonucunda Soner G.’nin bu suçlardan da tutuklu yargılanmasına karar verildi. Sözcü
Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Göğüs Hastalıkları Polikliniği'nde hemşire olarak görev yapan 22 yaşındaki Merve Keleş’in hayatı bir anda alt üst olmuştu. Keleş, yaklaşık 1.5 ay önce arkadaşı aracılığıyla internette kendisini estetik uzmanı olarak tanıtan bayan kuaförü Soner G. ile tanışmış, doğuştan sol alt dudağında şekil bozukluğu olduğu için dudağını kalınlaştırmak isteyerek, Azerbaycan’da eğitim gördüğünü öne süren Soner G.’ye önce 500 TL'ye geçici dolgu yaptırmış, daha sonra dolgu bir haftada eriyince, bu kez bin liraya silikon dolgu yapılması konusunda anlaşmış, kliniği tadilatta olduğu için işlemi evde yapacağını söyleyen kuaför, 12 Nisan Çarşamba günü hemşire Merve Keleş’e operasyonu yapmıştı. Operasyondan hemen sonra Keleş’in dudakları şişmeye başlamış ve dudaklarını kaybetme ile karşı karşıya kalınca hastaneye başvurmuştu. Keleş o günden beri hastanede kalıp dudaklarını kaybetmemek için tedavi görüyor. Keleş, geçtiğimiz günlerde sosyal paylaşım sitesinden dudağının fotoğrafını çekip “ameliyattan küçük bir iz” diye paylaşım yaptı. Daha sonra da yine fotoğrafını çekip “İyileşiyorum eve gideceğim günü iple çekiyorum” mesajını paylaştı.
Bayan kuaförü Soner G. bir süre önce hırsızlık suçundan 5 yıl 3 ay hapis cezası aldığı için yakalanıp cezaevine gönderilmişti. ‘Silikon’ vakasıyla alakalı da 4 kadın Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulununca Soner G. hakkında “unvan dolandırıcılığı ve yaralama” suçundan soruşturma başlatıldı. Yapılan soruşturma sonucunda Soner G.’nin bu suçlardan da tutuklu yargılanmasına karar verildi. Sözcü
4 Mayıs 2017 Perşembe
Dudak silikonu faciasında yeni mağdur çıktı
Adana’da internette kendisini estetik uzmanı olarak tanıtan kuaför Soner G.’ye dudak silikonu yaptıran tek kişinin hemşire Merve Keleş olmadığı ortaya çıktı. Soner G.’ye 20 gün önce bin TL karşılığında silikon dolgu yaptırdığını belirten 30 yaşındaki Z.U. da dudaklarını kaybetmemek için tedavi görüyor. 20 gündür dışarı çıkamayan, markete bile peçeyle gidip gelen Z.U., Merve hemşirenin başına gelenleri duyunca savcılığa giderek suç duyurusunda bulunmaya karar verdi.
Habertürk Gazetesi'nden Soner Özcan'ın haberine göre ‘estetik’ kurbanı hemşire Merve Keleş’in şikâyetçi olduğu Soner G.’ye 20 gün önce bin TL karşılığında silikon dolgu yaptırdığını belirten 30 yaşındaki Z.U. da dudaklarını kaybetmemek için tedavi görüyor. Merve Keleş’in başına gelenlerin duyulmasının ardından Z.U. da savcılığa suç duyurusunda bulundu. Merve hemşireye ulaşan 3 kişi, daha Soner G.’nin kendilerine de estetik operasyon yaptığını ve mağdur olduklarını ifade etti.
‘KLİNİK TADİLATTA’
Adana’da yaşayan ev kadını Z.U.’nun başına gelenleri Habertürk’e anlatan ablası A.U., şunları söyledi: “Kardeşimin bir arkadaşı kalçasına ve göğsüne silikon dolgu yaptıracaktı. İnternetten Soner G.’yi bulmuş. İnstagram’da ‘Medical Estetik Uzmanı’ diye sayfası varmış. Telefonda konuşmuşlar. Adam kardeşime ve arkadaşına kendini doktor olarak tanıtıp 3 yıl bu işin eğitimini gördüğünü söylemiş. Onlara da kliniğinin tadilatta olduğunu, isterlerse evde uygulayabileceğini anlatmış. Kardeşimin arkadaşının evinde buluşmuşlar.”
PEÇEYLE DOLAŞIYOR
Soner G.’nin kardeşinden bin TL aldığını dile getiren A.U., şöyle devam etti: “İşlemi o gün hemen evde yapmış. Silikonu enjekte ettikten 1 saat sonra alerjik reaksiyon oluşmuş. Dudakları Merve hemşireninki gibi şişince nedenini sormuş. Soner G. de ‘Enfeksiyon kapmışsın’ demiş. Bir süre enfeksiyon tedavisi gördü. Sonradan alerjik reaksiyon oluştuğu ortaya çıktı. Soner G. dudağa ne enjekte edildiğini bize söylemiyor. Doktorlar maddenin tespit edilmesi için parça alıp biyopsi yaptı. Sonuçlar 2-3 gün sonra belli olacak. Ona göre tedavi yürütülecek. Ama doktorların söylediğine göre en iyi ihtimalle kalıcı iz olacağı. Tedavinin 3 yıl süreceğini söylüyorlar.”
20 gündür dışarı çıkamayan, markete bile peçeyle gidip gelen Z.U., Merve hemşirenin başına gelenleri duyunca savcılığa giderek suç duyurusunda bulunmaya karar verdi.
‘PİŞMAN OLACAĞIM BİR ŞEY YOK’
Cumhuriyet Polis Merkezi’nde ifadesi alınan kuaför Soner G. ise konuyla ilgili daha fazla konuşmak istemediğini söyledi. Kendini savunmaya devam eden Soner G., “Size hesap vermek zorunda değilim. Olay zaten yargıya intikal etti, ifademi verdim. Adam öldürmedim, hırsızlık yapmadım. Utanacağım, pişman olacağım bir şey yok” diye konuştu.
Habertürk Gazetesi'nden Soner Özcan'ın haberine göre ‘estetik’ kurbanı hemşire Merve Keleş’in şikâyetçi olduğu Soner G.’ye 20 gün önce bin TL karşılığında silikon dolgu yaptırdığını belirten 30 yaşındaki Z.U. da dudaklarını kaybetmemek için tedavi görüyor. Merve Keleş’in başına gelenlerin duyulmasının ardından Z.U. da savcılığa suç duyurusunda bulundu. Merve hemşireye ulaşan 3 kişi, daha Soner G.’nin kendilerine de estetik operasyon yaptığını ve mağdur olduklarını ifade etti.
‘KLİNİK TADİLATTA’
Adana’da yaşayan ev kadını Z.U.’nun başına gelenleri Habertürk’e anlatan ablası A.U., şunları söyledi: “Kardeşimin bir arkadaşı kalçasına ve göğsüne silikon dolgu yaptıracaktı. İnternetten Soner G.’yi bulmuş. İnstagram’da ‘Medical Estetik Uzmanı’ diye sayfası varmış. Telefonda konuşmuşlar. Adam kardeşime ve arkadaşına kendini doktor olarak tanıtıp 3 yıl bu işin eğitimini gördüğünü söylemiş. Onlara da kliniğinin tadilatta olduğunu, isterlerse evde uygulayabileceğini anlatmış. Kardeşimin arkadaşının evinde buluşmuşlar.”
PEÇEYLE DOLAŞIYOR
Soner G.’nin kardeşinden bin TL aldığını dile getiren A.U., şöyle devam etti: “İşlemi o gün hemen evde yapmış. Silikonu enjekte ettikten 1 saat sonra alerjik reaksiyon oluşmuş. Dudakları Merve hemşireninki gibi şişince nedenini sormuş. Soner G. de ‘Enfeksiyon kapmışsın’ demiş. Bir süre enfeksiyon tedavisi gördü. Sonradan alerjik reaksiyon oluştuğu ortaya çıktı. Soner G. dudağa ne enjekte edildiğini bize söylemiyor. Doktorlar maddenin tespit edilmesi için parça alıp biyopsi yaptı. Sonuçlar 2-3 gün sonra belli olacak. Ona göre tedavi yürütülecek. Ama doktorların söylediğine göre en iyi ihtimalle kalıcı iz olacağı. Tedavinin 3 yıl süreceğini söylüyorlar.”
20 gündür dışarı çıkamayan, markete bile peçeyle gidip gelen Z.U., Merve hemşirenin başına gelenleri duyunca savcılığa giderek suç duyurusunda bulunmaya karar verdi.
‘PİŞMAN OLACAĞIM BİR ŞEY YOK’
Cumhuriyet Polis Merkezi’nde ifadesi alınan kuaför Soner G. ise konuyla ilgili daha fazla konuşmak istemediğini söyledi. Kendini savunmaya devam eden Soner G., “Size hesap vermek zorunda değilim. Olay zaten yargıya intikal etti, ifademi verdim. Adam öldürmedim, hırsızlık yapmadım. Utanacağım, pişman olacağım bir şey yok” diye konuştu.
2 Mayıs 2017 Salı
Aile Bakanlığı, Fatma için müdahil oldu
Aile Bakanlığı, intihar eden Fatma için müdahil oldu.
İzmir'in Bornova İlçesinde, bir yıl önce eşi ve eşinin yakınlarından şiddet gördüğünü söyleyip vücudundaki morlukların larını Facebook'ta paylaştıktan sonra intihar eden 29 yaşındaki Fatma Sarıaslan Görgülü davası için, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da harekete geçti. Bakanlık, Fatma'yı aile içindeki bir tartışmada dövmekle suçlanan eşinin dayısı İsmail Hakkı İnce ile kızı Fatma İnce'nin yargılandığı, Kırkağaç Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki davaya müdahil oldu.
Bornova'nın Altındağ Semti'nde oturan ve eşi Harun Görgülü ile yakınlarından şiddet gördüğünü öne süren bir çocuk annesi Fatma Sarıaslan Görgülü, bunalıma girdi. Fatma Sarıaslan Görgülü, yaşadıklarına ve eşinin boşanma kararı almasına daha fazla dayanamayıp, geçen yıl 7 Nisan gecesi ilaç içip intihar etti. Genç kadının, intiharından önce Facebook'taki sosyal medya hesabından, gördüğü şiddetin izlerini taşıyan ları paylaştığı da ortaya çıktı. Fatma Sarıaslan Görgülü'nünn larında vücudunun pek çok yerinde morluklar bulunduğu görüldü. Şiddet mağduru olan Fatma, Facebook'taki mesajında ise 'Belki herkes bu boşanmada beni suçlayacak. Ama Harun'un dayısı ve kızı beni döverken Harun kollarımı tutup güya beni savunurken, darp raporu almamam için beni tehdit etti. 'Merdivenlerden düştüm diyeceksin' dedi. 'Eğer şikayet edersen boşarım seni' dedi. Bu saatten sonra bugün itibariyle Harun denen şahıs ne oğlumun, ne de benim hayatımda yok. Artık bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Yorum size kalmış' diye yazdı.
BAKANLIK DEVREYE GİRDİ
Fatma Sarıaslan Görgülü'nün intiharının ardından ailesi, eşi Harun Görgülü'yü suçladı, suç duyurusunda bulundu. Harun Görgülü ise olaydan bir gün sonra gözyaşıyla yaptığı açıklamada eşine şiddet uygulamadığını söyledi. Hakkında suç duyurusunda bulunulan Harun Görgülü hakkında savcılık, takipsizlik kararı verdi. Bu arada Fatma Sarıaslan Görgülü'yü intihara sürüklediği belirtilen Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde meydana gelen şiddet olayı ile ilgili olarak ise İsmail Hakkı İnce ile kızı Fatma İnce, Kırkağaç Asliye Ceza Mahkemesi'nde, tutuksuz olarak yargılanmaya başladı. Fatma Sarıaslan Görgülü'nün dövüylmesiyle ilgili dava için, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da harekete geçti. Bakanlık, İsmail Hakkı İnce ile kızı Fatma İnce'nin, Fatma'yı dövdükleri gerekçesiyle yargılandığı davaya müdahil oldu.
AİLEDEN KOCAYA, KOCADAN YAKINLARINA SUÇ DUYURUSU
Bu arada savcılığın koca hakkında takipsizlik kararı vermesine rağmen aile, mücadelesinden geri adım atmadı. Fatma Sarıaslan Görgülü'nün ailesi, hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen eşi Harun Görgülü hakkında ölüme sebebiyet vermekten Kırkağaç Cumhuriyet Savcılığı'na da suç duyurusunda bulundu. Bu gelişmeden sonra eşinin intiharıyla asıl kendisinin mağdur olduğunu, çocuklarıyla ortada kaldığını söyleyen Harun Görgülü de, dayısı İsmail Hakkı İnce ve kuzeni Fatma İnce hakkında suç duyurusunda bulundu. Davanın önümüzdeki günlerde yapılacak olan duruşmasında, bu talepler hakkında mahkemenin karar vereceği, bakanlık avukatlarının da kendi görüşlerini mahkemeye sunacakları öğrenildi. DHA
Bornova'nın Altındağ Semti'nde oturan ve eşi Harun Görgülü ile yakınlarından şiddet gördüğünü öne süren bir çocuk annesi Fatma Sarıaslan Görgülü, bunalıma girdi. Fatma Sarıaslan Görgülü, yaşadıklarına ve eşinin boşanma kararı almasına daha fazla dayanamayıp, geçen yıl 7 Nisan gecesi ilaç içip intihar etti. Genç kadının, intiharından önce Facebook'taki sosyal medya hesabından, gördüğü şiddetin izlerini taşıyan ları paylaştığı da ortaya çıktı. Fatma Sarıaslan Görgülü'nünn larında vücudunun pek çok yerinde morluklar bulunduğu görüldü. Şiddet mağduru olan Fatma, Facebook'taki mesajında ise 'Belki herkes bu boşanmada beni suçlayacak. Ama Harun'un dayısı ve kızı beni döverken Harun kollarımı tutup güya beni savunurken, darp raporu almamam için beni tehdit etti. 'Merdivenlerden düştüm diyeceksin' dedi. 'Eğer şikayet edersen boşarım seni' dedi. Bu saatten sonra bugün itibariyle Harun denen şahıs ne oğlumun, ne de benim hayatımda yok. Artık bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Yorum size kalmış' diye yazdı.
BAKANLIK DEVREYE GİRDİ
Fatma Sarıaslan Görgülü'nün intiharının ardından ailesi, eşi Harun Görgülü'yü suçladı, suç duyurusunda bulundu. Harun Görgülü ise olaydan bir gün sonra gözyaşıyla yaptığı açıklamada eşine şiddet uygulamadığını söyledi. Hakkında suç duyurusunda bulunulan Harun Görgülü hakkında savcılık, takipsizlik kararı verdi. Bu arada Fatma Sarıaslan Görgülü'yü intihara sürüklediği belirtilen Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde meydana gelen şiddet olayı ile ilgili olarak ise İsmail Hakkı İnce ile kızı Fatma İnce, Kırkağaç Asliye Ceza Mahkemesi'nde, tutuksuz olarak yargılanmaya başladı. Fatma Sarıaslan Görgülü'nün dövüylmesiyle ilgili dava için, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da harekete geçti. Bakanlık, İsmail Hakkı İnce ile kızı Fatma İnce'nin, Fatma'yı dövdükleri gerekçesiyle yargılandığı davaya müdahil oldu.
AİLEDEN KOCAYA, KOCADAN YAKINLARINA SUÇ DUYURUSU
Bu arada savcılığın koca hakkında takipsizlik kararı vermesine rağmen aile, mücadelesinden geri adım atmadı. Fatma Sarıaslan Görgülü'nün ailesi, hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen eşi Harun Görgülü hakkında ölüme sebebiyet vermekten Kırkağaç Cumhuriyet Savcılığı'na da suç duyurusunda bulundu. Bu gelişmeden sonra eşinin intiharıyla asıl kendisinin mağdur olduğunu, çocuklarıyla ortada kaldığını söyleyen Harun Görgülü de, dayısı İsmail Hakkı İnce ve kuzeni Fatma İnce hakkında suç duyurusunda bulundu. Davanın önümüzdeki günlerde yapılacak olan duruşmasında, bu talepler hakkında mahkemenin karar vereceği, bakanlık avukatlarının da kendi görüşlerini mahkemeye sunacakları öğrenildi. DHA
Merve hemşirenin başına gelenlere dikkat! Dudakları alınabilir
Merve Keleş, Adana’da internette kendisini estetik uzmanı olarak tanıtan kuaför Soner G.’ye dudak silikonu yaptırdı. Önce 500 liraya geçici dolgu yaptıran Merve, dolgu bir haftada eriyince bu kez bin liraya silikon dolgu yaptırdı. Enjekte edilen belirsiz madde nedeniyle dudağını tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan Merve, kuaför Soner G.’den şikâyetçi oldu.
Habertürk Gazetesi'nden Soner Özcan'ın haberine göre, Adana’da Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan 22 yaşındaki Merve Keleş’in hayatını altüst oldu. Bir arkadaşı aracılığıyla internette kendisini estetik uzmanı olarak tanıtan Soner G.’yle tanıştı. Dudağını kalınlaştırmak isteyen Keleş, Azerbaycan’da eğitim gördüğünü öne süren Soner G.’ye önce 500 liraya geçici dolgu yaptırdı. Dolgu bir haftada eriyince bu kez bin liraya silikon dolgu yapılması konusunda anlaştı. Kliniği tadilatta olduğu için işlemi evde yapacağını söyleyen kuaför, 3 hafta önce genç kadına operasyonu yaptı.
DUDAK ŞİŞTİ HASTANELİK OLDU
Merve’nin dudakları işlemden yarım saat sonra şişmeye başladı. Soner G. bir gün sonra kendisine telefonla ulaşan ve dudaklarında dayanılmaz bir ağrı hissettiğini söyleyen Keleş’e, “Enfeksiyon kapmışsın, bu beni aşar, hastaneye git” dedi. Özel bir hastaneye giden Keleş, antibiyotik yazılıp eve gönderildi ancak dudağındaki şişlik ve ağrı geçmedi.
AMELİYAT EDİLECEK
Bunun üzerine çalıştığı hastaneye başvuran Keleş’in dudağına ne olduğu belirlenemeyen bir malzeme kullanıldığı ve alerjik reaksiyon oluştuğu belirlendi. 3 haftadır hastanede tedavi gören Merve Keleş, bu hafta ameliyat edilecek.
DUDAKLARINI KAYBEDEBİLİR
Eğer kullanılan malzeme çıkarılamazsa genç kızın dudakları tamamen alınacak.
ŞİKAYETÇİ OLDU
Aynaya bakmaya çekinir hale geldiğini söyleyen Keleş, Soner G. hakkında önce hastane polisine başvurdu, sonra da emniyete giderek şikâyetçi oldu.
İDDİALARI YALANLADI
Telefonda iddialara cevap veren Soner G. ise kadın kuaförü olduğunu söyleyen ve hakkındaki iddiaları yalanladı. Soner G. “Ben kendimi kesinlikle medikal estetik uzmanı olarak tanıtmadım. Kendisine hiçbir işlem yapmadım. Bir arkadaşı aracılığıyla tanıyorum. Para istediler, vermeyince iftira atıyorlar. Hatta şantajda bulundukları ve tehdit ettikleri için suç duyurusunda bulunacağım” dedi.
‘DUDAĞIMI TAMAMEN KAYBEDEBİLİRİM’
İnternetten tanıştığı Soner G.’nin hayatını kâbusa çevirdiğini belirten Keleş, şunları dedi:
“Bir arkadaşım kalça ve göğüs dolgusu yaptıracaktı. İnternetten araştırma yaparken, bu kişinin medikal estetik uzmanı yazan Instagram hesabını görmüş. Arayınca bize Türkiye’de 2 yıl tıp okuyup bıraktığını, sonra Azerbaycan’da eğitim gördüğünü söyledi. Kendisini medikal estetik uzmanı olarak tanıttı. Benim doğuştan alt dudağımın bir tarafı yüksekteydi. Dudaklarım da inceydi. Hem şekil bozukluğunu düzeltmek hem de kalınlaştırmak için dudak dolgusu yaptırmak için anlaştım. İşlem sonrasında dudağım şişti, ateşim çıktı. Hastanede kullandığı malzemenin anlattığı malzeme olmadığı belirlenince araştırma yaptık, kadın kuaförü olduğu ortaya çıktı. 18 gündür hastanede yatıyorum. Ne kullanıldığını bilemedikleri için müdahale yapamıyorlar. Kendisini arıyorum bana ‘Söylemek zorunda değilim, seninle muhatap olamam’ diyor. Bu hafta ameliyat olacağım belki de dudağımı tamamen kaybedeceğim.”
BURNU ÇÖKEN DE VAR, DERİSİ YANAN DA
Yılda 50 bin estetik operasyonun yapıldığı Türkiye, dünyada 9’uncu sırada. İstatistiklere göre, burun estetiği en çok rağbet gören ameliyat. Hollanda, Almanya, Fransa ve Belçika’da yaşayan kadınları gözdesi olan Türkiye’de estetik kazaları da yaşanmıyor değil.
İşte onlardan bazıları:
Senem S. nefes alamadığı için bıçak altına yattı, burnunu yaptırdı ancak ameliyattan sonra burnu çöktü.
Diyarbakır’da yaşayan Ş.K., tüylerinden kurtulmak için lazer epilasyon yaptırdı. Ş.K.’nın 5 seans sonunda sırt bölgesi, göğüs ve kollarında 2’nci derece yanık oluştu.
Sanatçı Seda Sayan da göz altı torbalarını aldırmak için 8 yıl önce ameliyat masasına yatmış ve kör olma riskiyle karşı karşıya kalmıştı. (habertürk.com.tr)
Habertürk Gazetesi'nden Soner Özcan'ın haberine göre, Adana’da Çukurova Üniversitesi Balcalı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire olarak görev yapan 22 yaşındaki Merve Keleş’in hayatını altüst oldu. Bir arkadaşı aracılığıyla internette kendisini estetik uzmanı olarak tanıtan Soner G.’yle tanıştı. Dudağını kalınlaştırmak isteyen Keleş, Azerbaycan’da eğitim gördüğünü öne süren Soner G.’ye önce 500 liraya geçici dolgu yaptırdı. Dolgu bir haftada eriyince bu kez bin liraya silikon dolgu yapılması konusunda anlaştı. Kliniği tadilatta olduğu için işlemi evde yapacağını söyleyen kuaför, 3 hafta önce genç kadına operasyonu yaptı.
DUDAK ŞİŞTİ HASTANELİK OLDU
Merve’nin dudakları işlemden yarım saat sonra şişmeye başladı. Soner G. bir gün sonra kendisine telefonla ulaşan ve dudaklarında dayanılmaz bir ağrı hissettiğini söyleyen Keleş’e, “Enfeksiyon kapmışsın, bu beni aşar, hastaneye git” dedi. Özel bir hastaneye giden Keleş, antibiyotik yazılıp eve gönderildi ancak dudağındaki şişlik ve ağrı geçmedi.
AMELİYAT EDİLECEK
Bunun üzerine çalıştığı hastaneye başvuran Keleş’in dudağına ne olduğu belirlenemeyen bir malzeme kullanıldığı ve alerjik reaksiyon oluştuğu belirlendi. 3 haftadır hastanede tedavi gören Merve Keleş, bu hafta ameliyat edilecek.
DUDAKLARINI KAYBEDEBİLİR
Eğer kullanılan malzeme çıkarılamazsa genç kızın dudakları tamamen alınacak.
ŞİKAYETÇİ OLDU
Aynaya bakmaya çekinir hale geldiğini söyleyen Keleş, Soner G. hakkında önce hastane polisine başvurdu, sonra da emniyete giderek şikâyetçi oldu.
İDDİALARI YALANLADI
Telefonda iddialara cevap veren Soner G. ise kadın kuaförü olduğunu söyleyen ve hakkındaki iddiaları yalanladı. Soner G. “Ben kendimi kesinlikle medikal estetik uzmanı olarak tanıtmadım. Kendisine hiçbir işlem yapmadım. Bir arkadaşı aracılığıyla tanıyorum. Para istediler, vermeyince iftira atıyorlar. Hatta şantajda bulundukları ve tehdit ettikleri için suç duyurusunda bulunacağım” dedi.
‘DUDAĞIMI TAMAMEN KAYBEDEBİLİRİM’
İnternetten tanıştığı Soner G.’nin hayatını kâbusa çevirdiğini belirten Keleş, şunları dedi:
“Bir arkadaşım kalça ve göğüs dolgusu yaptıracaktı. İnternetten araştırma yaparken, bu kişinin medikal estetik uzmanı yazan Instagram hesabını görmüş. Arayınca bize Türkiye’de 2 yıl tıp okuyup bıraktığını, sonra Azerbaycan’da eğitim gördüğünü söyledi. Kendisini medikal estetik uzmanı olarak tanıttı. Benim doğuştan alt dudağımın bir tarafı yüksekteydi. Dudaklarım da inceydi. Hem şekil bozukluğunu düzeltmek hem de kalınlaştırmak için dudak dolgusu yaptırmak için anlaştım. İşlem sonrasında dudağım şişti, ateşim çıktı. Hastanede kullandığı malzemenin anlattığı malzeme olmadığı belirlenince araştırma yaptık, kadın kuaförü olduğu ortaya çıktı. 18 gündür hastanede yatıyorum. Ne kullanıldığını bilemedikleri için müdahale yapamıyorlar. Kendisini arıyorum bana ‘Söylemek zorunda değilim, seninle muhatap olamam’ diyor. Bu hafta ameliyat olacağım belki de dudağımı tamamen kaybedeceğim.”
BURNU ÇÖKEN DE VAR, DERİSİ YANAN DA
Yılda 50 bin estetik operasyonun yapıldığı Türkiye, dünyada 9’uncu sırada. İstatistiklere göre, burun estetiği en çok rağbet gören ameliyat. Hollanda, Almanya, Fransa ve Belçika’da yaşayan kadınları gözdesi olan Türkiye’de estetik kazaları da yaşanmıyor değil.
İşte onlardan bazıları:
Senem S. nefes alamadığı için bıçak altına yattı, burnunu yaptırdı ancak ameliyattan sonra burnu çöktü.
Diyarbakır’da yaşayan Ş.K., tüylerinden kurtulmak için lazer epilasyon yaptırdı. Ş.K.’nın 5 seans sonunda sırt bölgesi, göğüs ve kollarında 2’nci derece yanık oluştu.
Sanatçı Seda Sayan da göz altı torbalarını aldırmak için 8 yıl önce ameliyat masasına yatmış ve kör olma riskiyle karşı karşıya kalmıştı. (habertürk.com.tr)
25 Mart 2017 Cumartesi
15 köpek 80 yerinden ısırdı
Kayseri'nin Talas ilçesinde 15 köpeğin saldırısına uğrayan ve 80 yerinden ısırılan 52 yaşındaki Hatice Uygur, "Tarla içinden gidiyordum. Önce bir köpek bana yaklaştı ve üzerime gelerek havladı. Ardından da tarladaki yaklaşık 15 köpek üzerime saldırdı" dedi.
Olay, Merkez Talas İlçesi Erenköy Mahallesi Komando Caddesi'nde dün meydana geldi. Başıboş 15 köpeğin saldırısına uğrayan ve 80 yerinden ısırılan kadın, çevredekiler tarafından kurtarılarak Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kuduz tedavisine alındı. 3 çocuk annesi Hatice Uygur, DHA muhabirine, olay anı ve sonrasını şöyle anlattı:
"Oğluma para göndermek için çıktım. Tarlanın içinden gidiyordum. Önce bir köpek bana yaklaştı ve üzerime gelerek havladı. Ardından da tarladaki yaklaşık 15 köpek saldırdı. Uzaklaştırmaya çalışsam da sonuç alamadım. 'İmdat, can kurtaran yok mu?' diye bağırdım. Köpekler beni defalarca ısırdı. Tarla yakınındaki inşaatlarda çalışan işçiler yardımıma geldi. İşçiler ellerine aldıkları demirlerle köpekleri kovaladı. Çağrılan 112 ekipleri beni hastaneye getirdi. Kafama ve kollarıma dikiş atıldı. Kulaklarım parçalanmış. Bacaklarımı da ısırmışlar. Karnımı parçalayacaklardı. Ama, yüz üstüne yatarak kurtuldum. Allah'a dua edip, 'Kurtar beni' dedim. Hala şoktayım." DHA
Olay, Merkez Talas İlçesi Erenköy Mahallesi Komando Caddesi'nde dün meydana geldi. Başıboş 15 köpeğin saldırısına uğrayan ve 80 yerinden ısırılan kadın, çevredekiler tarafından kurtarılarak Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kuduz tedavisine alındı. 3 çocuk annesi Hatice Uygur, DHA muhabirine, olay anı ve sonrasını şöyle anlattı:
"Oğluma para göndermek için çıktım. Tarlanın içinden gidiyordum. Önce bir köpek bana yaklaştı ve üzerime gelerek havladı. Ardından da tarladaki yaklaşık 15 köpek saldırdı. Uzaklaştırmaya çalışsam da sonuç alamadım. 'İmdat, can kurtaran yok mu?' diye bağırdım. Köpekler beni defalarca ısırdı. Tarla yakınındaki inşaatlarda çalışan işçiler yardımıma geldi. İşçiler ellerine aldıkları demirlerle köpekleri kovaladı. Çağrılan 112 ekipleri beni hastaneye getirdi. Kafama ve kollarıma dikiş atıldı. Kulaklarım parçalanmış. Bacaklarımı da ısırmışlar. Karnımı parçalayacaklardı. Ama, yüz üstüne yatarak kurtuldum. Allah'a dua edip, 'Kurtar beni' dedim. Hala şoktayım." DHA
Şehrin ortasında bu hale getirildi, kimse dönüp bakmadı
Erzincan Üniversitesi Toplumsal Duyarlı Gençlik Kulübü öğrencileri, kentin en kalabalık caddesi üzerinde toplumsal duyarlılığı gözlemleme adına ‘Kadına Şiddet’ sosyal deney videosunu çekti. Deney kapsamında senaryo gereği erkek arkadaşı tarafından şiddete uğrayan kadını, yoldan gelip geçenlerin görmezlikten gelerek hiçbir müdahalede bulunmadan yollarına devam ettikleri görüldü.
Erzincan Üniversitesi Toplumsal Duyarlı Gençlik Kulübü öğrencileri "Erzincan'da şiddete maruz kalmış bir kadın görseydiniz ne yapardınız?" sorusundan yola çıkarak "Bir yunusun çığlığı gibidir. Kadının sessiz çığlığı. Duymayı istemek lazım! Korkmayın, susmayın, sessiz kalmayın! Çevremizi şiddet, eşitsizlik, cinayet kaplamasın; düşlerimize yer kalsın" sloganıyla sosyal deney yaptı.
Deney kapsamında sevgili rolündeki bir erkek ve kız öğrenci, Erzincan’da vatandaşların en yoğun olduğu cadde üzerinde tartışıp kavga etmeye başladı. Rol gereği erkek arkadaşının şiddetine uğrayan kadını yoldan gelip geçenler görmezlikten gelerek yollarına devam etti. Çekilen videoda vatandaşların yaşanan olaya kayıtsız kaldıkları ama iki polisin duruma hemen müdahale ettikleri gözlendi.
Videonun devamında ise şiddete uğrayan öğrencinin otobüs durağında yalnız beklediği ve ağladığını fark eden Erzincanlı iki kadının yardım etme çabaları yansıdı. Bir süre sonra öğrencilerin olayın sosyal deney için çekilen bir çalışma olduğunu söylemeleri üzerine kadınların şiddet gören kadın rolündeki öğrenciye sarılıp sevgiyle bağırlarına basmaları hoş bir görüntü oluşturdu. cnntürk
Erzincan Üniversitesi Toplumsal Duyarlı Gençlik Kulübü öğrencileri "Erzincan'da şiddete maruz kalmış bir kadın görseydiniz ne yapardınız?" sorusundan yola çıkarak "Bir yunusun çığlığı gibidir. Kadının sessiz çığlığı. Duymayı istemek lazım! Korkmayın, susmayın, sessiz kalmayın! Çevremizi şiddet, eşitsizlik, cinayet kaplamasın; düşlerimize yer kalsın" sloganıyla sosyal deney yaptı.
Deney kapsamında sevgili rolündeki bir erkek ve kız öğrenci, Erzincan’da vatandaşların en yoğun olduğu cadde üzerinde tartışıp kavga etmeye başladı. Rol gereği erkek arkadaşının şiddetine uğrayan kadını yoldan gelip geçenler görmezlikten gelerek yollarına devam etti. Çekilen videoda vatandaşların yaşanan olaya kayıtsız kaldıkları ama iki polisin duruma hemen müdahale ettikleri gözlendi.
Videonun devamında ise şiddete uğrayan öğrencinin otobüs durağında yalnız beklediği ve ağladığını fark eden Erzincanlı iki kadının yardım etme çabaları yansıdı. Bir süre sonra öğrencilerin olayın sosyal deney için çekilen bir çalışma olduğunu söylemeleri üzerine kadınların şiddet gören kadın rolündeki öğrenciye sarılıp sevgiyle bağırlarına basmaları hoş bir görüntü oluşturdu. cnntürk
19 Mart 2017 Pazar
Kontrolden çıkan robot yaşlı kadını öldürdü!
57 yaşındaki 3 çocuk annesi kadın çalıştığı firmadaki robot tarafından korkunç bir şekilde öldürüldü! Robot kadının üzerine yüzlerce kilo ağırlığındaki römork parçasını attı ve kafatasını ezdi!
Korkunç kaza ABD'de yaşandı... Michigan'da bir araba parçaları üreticisindeki robot, kontrolden çıktı ve 57 yaşındaki teknisyen kadının kafatasını ezdi.
12 yıldır firmada çalışan Wanda Holbrook, rapora göre 'robotik makineler' tarafından sıkıştırıldı ve olay yerinde hayatını kaybetti.
Independent'ın haberine göre, 57 yaşındaki kadın, tesisin 100 numaralı bölümündeyken bir anda çözülemeyen şekilde robot hareket etmeye başladı.
Dava dosyasında yer alan bilgilere göre normalde bölümdeki hücreler güvenlik kapılarıyla ayrılıyordu ancak kapılar henüz çözülemeyen bir şekilde açıldı.
Kadını sıkıştıran robot, Wanda'nın başına bir römork parçası fırlattı ve kafatasını ezdi.
Olayın ardından yıkılan kocası ve ailesi 5 robot firmasına dava açacak.
Beyin gücüyle kontrol edilebilen robot
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün (MIT) Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı’nın Boston Üniversitesi ile geliştirdiği sistem, beyin sinyalleri ile robotu kontrol etme imkanı sağlıyor.
İrem Kuşoğlu / cnnturk.com
12 yıldır firmada çalışan Wanda Holbrook, rapora göre 'robotik makineler' tarafından sıkıştırıldı ve olay yerinde hayatını kaybetti.
Independent'ın haberine göre, 57 yaşındaki kadın, tesisin 100 numaralı bölümündeyken bir anda çözülemeyen şekilde robot hareket etmeye başladı.
Dava dosyasında yer alan bilgilere göre normalde bölümdeki hücreler güvenlik kapılarıyla ayrılıyordu ancak kapılar henüz çözülemeyen bir şekilde açıldı.
Kadını sıkıştıran robot, Wanda'nın başına bir römork parçası fırlattı ve kafatasını ezdi.
Olayın ardından yıkılan kocası ve ailesi 5 robot firmasına dava açacak.
Beyin gücüyle kontrol edilebilen robot
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nün (MIT) Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı’nın Boston Üniversitesi ile geliştirdiği sistem, beyin sinyalleri ile robotu kontrol etme imkanı sağlıyor.
İrem Kuşoğlu / cnnturk.com
18 Mart 2017 Cumartesi
Kadın memurlara 'kumaş başlık' yardımı
Devlet memurlarına başını örtme izni verilmesinin ardından giysi yardımını düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete'de yayımlandı
Yeni yönetmelikte türban ya da başörtüsü yerine, ‘desensiz kumaş başlık’ tanımı yapıldı. Geçen hafta alternatif kumaşlar arasından seçim yapıldı. Memura Yapılacak Giyecek Yardımı Yönetmeliği’ndeki “yılda 2 adet tişört, kep veya bereye ilave olarak yılda 1 adet örgü başlık verilir” bölümüne “...ve isteyen bayan personele her yıl iki adet desensiz kumaş başlık...” kısmı eklendi. Kadın polisler, türban yasağının kaldırılmasının ardından keplerinin altına üniformaları ile aynı renkte türbanlar takmaya başlamışlardı.
Yeni yönetmelikte türban ya da başörtüsü yerine, ‘desensiz kumaş başlık’ tanımı yapıldı. Geçen hafta alternatif kumaşlar arasından seçim yapıldı. Memura Yapılacak Giyecek Yardımı Yönetmeliği’ndeki “yılda 2 adet tişört, kep veya bereye ilave olarak yılda 1 adet örgü başlık verilir” bölümüne “...ve isteyen bayan personele her yıl iki adet desensiz kumaş başlık...” kısmı eklendi. Kadın polisler, türban yasağının kaldırılmasının ardından keplerinin altına üniformaları ile aynı renkte türbanlar takmaya başlamışlardı.
13 Mart 2017 Pazartesi
Sivrisinek ısırığı hayatını kararttı
Antalya’da ev hanımı 51 yaşındaki Neriman Teksin, 30 yıl önce sivrisinek ısırığıyla yakalandığı hastalıkla mücadele ediyor.
Antalya’da ev hanımı 51 yaşındaki Neriman Teksin, 30 yıl önce yakalandığı fil hastalığıyla mücadele ediyor. Bacağından 3 operasyon geçirip düzelemeyen 2 çocuk annesi Teksin, bellerini büken tedavi masraflarının karşılanıp hastaneye yatırılmayı istiyor. 21 yaşında Niğde’de yaşarken sivrisinek ısırığından dolayı sol ayağında oluşan şişlik sebebiyle hastaneye giden Teksin’e, kontrol edildikten sonra bacağındaki lenf damarlarının çalışmadığı ve tedavisinin burada yapılamayacağı söylendi. Ayağındaki şişliği ilk başlarda önemsemeyen Teksin, ilerleyen zamanla bacağının daha çok şişmeye başladığını ve sağ bacağına da bu şişkinliğin yansıdığını fark etti. 2007 yılında Antalya’da yaşayan oğlu ile kızının yanına gelen Teksin, burada çeşitli hastanelere giderek tedavi olmak için çabaladığını söyledi. 3 kez operasyona girdiğini anlatan Teksin, ilk operasyon sonrası ayağının bir bölümünün yanlış operasyon sebebiyle kesildiğini ileri sürdü. Teksin , diğer iki operasyonda da sol ayağına yama yapıldığını kaydetti. Operasyonlar sonrası farklı doktorlara gitmeye devam ettiğini belirten Teksin, “Ağrım hiç durmuyor, akıntı çoğaldı. Sabaha kadar ilaç içiyorum. Karnım ağrıyordu. Doktorlara gidiyorum ama sonuç alamıyorum" dedi.
Kesilen ayağının masrafları için oğlu ve kendi maaşından krediler çektiklerini belirten Teksin, günlük 250-300 liralık sargı bezi masraflarının olduğunu söyledi. Geceleri ağrıdan duramadığını anlatan Teksin, “Allah rızası için masrafım üstlenilip hastaneye yatırılmak istiyorum. Bir yere gidemiyorum. Hastaneye pansuman olup geri geliyorum. Geceleri bacaklarım çok ağrıyor. Çok ağlıyorum. Hep acile gidiyoruz. Acildekiler de anlamıyorlar, ağrı kesici vurup geri gönderiyorlar. Kan değerlerim sürekli düşüyor, kan almam gerekiyor. Ama kan alınca da kan daha çok kaybediyorum” diye konuştu.
Annesini tedavi ettirebilmek için hastane hastane dolaştığını belirten Mehmet Teksin ise, tedavi için kredi çektiğini, sabahlara kadar uykusuz kaldığını söyledi. Son olarak tedavi için Ankara’da bir hastane duyduğunu belirten Mehmet Teksin, “Geçen yıl Milletvekili Uğur Işılak’ın danışmanına ulaştım, onlar sağ olsunlar ilgilendiler. Ankara’da bir uzman var, annemin orada 8 aylık tedavi görmesi gerekiyor. Oradaki tedavi de ulaşımı her şeyi dahil 80-100 bin tutarında. Fakat benim maaşımda 60 bin lira kredi, anneminkin de 25 bin lira kredi borcu var. Bu krediyi sadece bez, krem için çektik. Bir bezi 130 liraya alıyorum, akşama kadar 10 defa pansuman yapıyorum, kullanıyorum atıyorum. Bana ve anneme bir faydası yok. Ben her gece annemi hastaneye götürüyorum, her gece hastanede sabahlıyorum” dedi. Masraflar sonrası yaşadığı maddi sıkıntı yüzünden ne yapacağını şaşırdığını belirten Teksin, “Ben bir evlatsam, buna dayanamıyorsam, bugün bez parası bulamadım, gideyim hırsızlık mı yapayım? Adam mı gasp edeyim? Ben hayatımda yapmadığım bir şey, gittim hattımın üzerine cep telefonu aldım. 800 liraya, yandaki telefoncuya gidip 500 liraya sattım, anneme 3 tane bez, 2 tane krem aldım. Nereye kadar alacağım bunu. Benim istediğim bu saatten sonra büyüklerimden, hayırsever insanların tedavi yaptırmaları için öncülük etmesi”
Fil hastalığı nedir?
Fil Hastalığı; En çok bacakların şişip fil bacağı biçimini almasıyla kendini gösteren bir hastalık. Bu hastalıktan dolayı başka organlar da şişer, büyür. Daha çok, sıcak ülkelerde rastlanan bir hastalık. Afrika, Asya, Amerika, İtalya, İspanya’da, seyrek olarak Türkiye’de de görülüyor. Fil hastalığı daha çok, dişileri 10 sm., erkekleri 5 cm. kadar uzunlukta filarion denilen ince asalak bir kurttan ileri gelir. Sivrisineklerin, daha başka böceklerin kana aşıladıkları bu kurtlar vücudumuzdaki akkan (lenf) damarlarında birbirleri üzerine yığılarak kümelenir, damarları tıkarlar. Bunun sonucunda, vücut şişer. Fil hastalığı küçük çocuklarda pek görülmez, çünkü sivrisineğin aşıladığı yumurtalar, kurtçuklar ancak 4-5 yaşından yukarı kimselerde gelişebilir.
Kesilen ayağının masrafları için oğlu ve kendi maaşından krediler çektiklerini belirten Teksin, günlük 250-300 liralık sargı bezi masraflarının olduğunu söyledi. Geceleri ağrıdan duramadığını anlatan Teksin, “Allah rızası için masrafım üstlenilip hastaneye yatırılmak istiyorum. Bir yere gidemiyorum. Hastaneye pansuman olup geri geliyorum. Geceleri bacaklarım çok ağrıyor. Çok ağlıyorum. Hep acile gidiyoruz. Acildekiler de anlamıyorlar, ağrı kesici vurup geri gönderiyorlar. Kan değerlerim sürekli düşüyor, kan almam gerekiyor. Ama kan alınca da kan daha çok kaybediyorum” diye konuştu.
Annesini tedavi ettirebilmek için hastane hastane dolaştığını belirten Mehmet Teksin ise, tedavi için kredi çektiğini, sabahlara kadar uykusuz kaldığını söyledi. Son olarak tedavi için Ankara’da bir hastane duyduğunu belirten Mehmet Teksin, “Geçen yıl Milletvekili Uğur Işılak’ın danışmanına ulaştım, onlar sağ olsunlar ilgilendiler. Ankara’da bir uzman var, annemin orada 8 aylık tedavi görmesi gerekiyor. Oradaki tedavi de ulaşımı her şeyi dahil 80-100 bin tutarında. Fakat benim maaşımda 60 bin lira kredi, anneminkin de 25 bin lira kredi borcu var. Bu krediyi sadece bez, krem için çektik. Bir bezi 130 liraya alıyorum, akşama kadar 10 defa pansuman yapıyorum, kullanıyorum atıyorum. Bana ve anneme bir faydası yok. Ben her gece annemi hastaneye götürüyorum, her gece hastanede sabahlıyorum” dedi. Masraflar sonrası yaşadığı maddi sıkıntı yüzünden ne yapacağını şaşırdığını belirten Teksin, “Ben bir evlatsam, buna dayanamıyorsam, bugün bez parası bulamadım, gideyim hırsızlık mı yapayım? Adam mı gasp edeyim? Ben hayatımda yapmadığım bir şey, gittim hattımın üzerine cep telefonu aldım. 800 liraya, yandaki telefoncuya gidip 500 liraya sattım, anneme 3 tane bez, 2 tane krem aldım. Nereye kadar alacağım bunu. Benim istediğim bu saatten sonra büyüklerimden, hayırsever insanların tedavi yaptırmaları için öncülük etmesi”
Fil hastalığı nedir?
Fil Hastalığı; En çok bacakların şişip fil bacağı biçimini almasıyla kendini gösteren bir hastalık. Bu hastalıktan dolayı başka organlar da şişer, büyür. Daha çok, sıcak ülkelerde rastlanan bir hastalık. Afrika, Asya, Amerika, İtalya, İspanya’da, seyrek olarak Türkiye’de de görülüyor. Fil hastalığı daha çok, dişileri 10 sm., erkekleri 5 cm. kadar uzunlukta filarion denilen ince asalak bir kurttan ileri gelir. Sivrisineklerin, daha başka böceklerin kana aşıladıkları bu kurtlar vücudumuzdaki akkan (lenf) damarlarında birbirleri üzerine yığılarak kümelenir, damarları tıkarlar. Bunun sonucunda, vücut şişer. Fil hastalığı küçük çocuklarda pek görülmez, çünkü sivrisineğin aşıladığı yumurtalar, kurtçuklar ancak 4-5 yaşından yukarı kimselerde gelişebilir.
10 Mart 2017 Cuma
Münevver Karabulut cinayetindeki 8 yıllık sır çözülecek
Cem Garipoğlu tarafından vahşice katledilen Münevver Karabulut'un öldürüldüğü villada kayıp olan 700 bin Euro ile ilgili davayı Jandarma kriminal inceleyecek.
Münevver Karabulut'un vahşice öldürüldüğü villadaki kayıp 700 bin Euro ile ilgili davada 8 yıldır bir sonuca ulaşılamadı
Münevver Karabulut’un katledildiği evdeki ‘kayıp’ 700 bin Euro ile ilgili dava, bilirkişi raporunun 8 yıldır hazırlanmaması ve ulaşılamayan hard disk nedeniyle kilitlendi.
Habertürk’ten Hayati Arıgan’ın haberine göre; vahşi cinayetin, daha sonra cezaevinde intihar eden faili Cem Garipoğlu’nun evinde olay günü bulunan parayı tutanağa geçirmediği ve güvenlik kamerası görüntülerini incelemediği iddiasıyla haklarında dava açılan 6 polis ile görüntüleri sildiği öne sürülen 3 site görevlisinin yargılanmasına devam edildi.
Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 Mart’ta görülen 22’inci celsede duruşmaya, 5’er yıl hapisleri istenen tutuksuz 9 sanık katılmadı.
Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezzan Epözdemir, suça konu hard diskin bulunarak bilirkişi incelenmesine gönderilmesini ve sanıkların suç delillerini gizleme eylemleri nedeniyle ek ifadelerinin alınmasını istedi.
Mahkeme İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen yazıya göre kayıp hard diskin 4 Nisan 2009 da Bahçeşehir’deki cinayetin işlendiği villanın güvenlik görevlisi Yusuf Palta’ya teslim edildiğine dair cevap geldiğini belirtti.
Mahkeme hard diski teslim alarak mahkeme yoluyla Jandarma Kriminal Dairesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Avukat Epözdemir mahkemeye sunduğu dilekçesinde şunları söyledi: “8 yıldır hukuki mücadele veriyoruz.
TÜBİ-TAK, ODTÜ, İTÜ, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı ve Adli Tıp Kurumu dahil olmak üzere her yerden olumsuz cevaplar geldi.
Çeşitli bahanelerle yargılamaya konu olan görüntülerin ve kayıtların raporunu hazırlamaktan imtina ediyorlar “ dedi.
Münevver Karabulut’un katledildiği evdeki ‘kayıp’ 700 bin Euro ile ilgili dava, bilirkişi raporunun 8 yıldır hazırlanmaması ve ulaşılamayan hard disk nedeniyle kilitlendi.
Habertürk’ten Hayati Arıgan’ın haberine göre; vahşi cinayetin, daha sonra cezaevinde intihar eden faili Cem Garipoğlu’nun evinde olay günü bulunan parayı tutanağa geçirmediği ve güvenlik kamerası görüntülerini incelemediği iddiasıyla haklarında dava açılan 6 polis ile görüntüleri sildiği öne sürülen 3 site görevlisinin yargılanmasına devam edildi.
Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 Mart’ta görülen 22’inci celsede duruşmaya, 5’er yıl hapisleri istenen tutuksuz 9 sanık katılmadı.
Karabulut Ailesi’nin avukatı Rezzan Epözdemir, suça konu hard diskin bulunarak bilirkişi incelenmesine gönderilmesini ve sanıkların suç delillerini gizleme eylemleri nedeniyle ek ifadelerinin alınmasını istedi.
Mahkeme İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen yazıya göre kayıp hard diskin 4 Nisan 2009 da Bahçeşehir’deki cinayetin işlendiği villanın güvenlik görevlisi Yusuf Palta’ya teslim edildiğine dair cevap geldiğini belirtti.
Mahkeme hard diski teslim alarak mahkeme yoluyla Jandarma Kriminal Dairesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Avukat Epözdemir mahkemeye sunduğu dilekçesinde şunları söyledi: “8 yıldır hukuki mücadele veriyoruz.
TÜBİ-TAK, ODTÜ, İTÜ, Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı ve Adli Tıp Kurumu dahil olmak üzere her yerden olumsuz cevaplar geldi.
Çeşitli bahanelerle yargılamaya konu olan görüntülerin ve kayıtların raporunu hazırlamaktan imtina ediyorlar “ dedi.
Kolombiya'da estetik ameliyatlara son iki yılda 45 kurban
Kolombiya'da son iki yılda 45 kişinin estetik ameliyat sonrası hayatını kaybettiği bildirildi.
El Espectador gazetesinde yer alan habere göre, Kolombiya Adli Tıp ve Bilimler Enstitüsü (INMLCF), 2015 yılından 2016 sonuna kadar 43 Kolombiyalının estetik ameliyatlarının ardından hayatını kaybettiğini açıkladı.
Enstitü, 2015 yılında 11'i kadın 13 kişinin yaşamını yitirdiğini, bu sayının 2016 senesinde 24'ü kadın toplam 30 kişiye çıktığına dikkati çekti.
Gazeteye göre, INMLCF verilerinde kurbanların büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturdu. Enstitü, hayatını kaybedenlerin büyük oranda 40-49 yaşlarında olduklarını da kaydetti.
Valle del Cauca yönetim bölgesinin 14 kişiyle estetik ameliyatına en fazla kurban veren yer olduğunu işaret eden INMLCF, bu sene de yine aynı bölgede bir kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Enstitü, 2017 yılında Bogota'da da hayatını kaybeden bir kişi dahil olmak üzere Kolombiya'da son iki yılda estetik ameliyatının ardından 45 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.
El Espectador gazetesinde yer alan habere göre, Kolombiya Adli Tıp ve Bilimler Enstitüsü (INMLCF), 2015 yılından 2016 sonuna kadar 43 Kolombiyalının estetik ameliyatlarının ardından hayatını kaybettiğini açıkladı.
Enstitü, 2015 yılında 11'i kadın 13 kişinin yaşamını yitirdiğini, bu sayının 2016 senesinde 24'ü kadın toplam 30 kişiye çıktığına dikkati çekti.
Gazeteye göre, INMLCF verilerinde kurbanların büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturdu. Enstitü, hayatını kaybedenlerin büyük oranda 40-49 yaşlarında olduklarını da kaydetti.
Valle del Cauca yönetim bölgesinin 14 kişiyle estetik ameliyatına en fazla kurban veren yer olduğunu işaret eden INMLCF, bu sene de yine aynı bölgede bir kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Enstitü, 2017 yılında Bogota'da da hayatını kaybeden bir kişi dahil olmak üzere Kolombiya'da son iki yılda estetik ameliyatının ardından 45 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu.
26 Şubat 2017 Pazar
Beldeden köye dönüştüler, 3 yıl sandığa gitmediler
Kütahya'nın Simav ilçesinde, 31 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde belde statüsünü kaybedip köye dönüşmelerine büyük tepki gösteren ve her seçimi boykot ederek sandığa gitmeyen Kuşulular, 3 yıl süren hukuk mücadelesini kazandı. Kuşulular yeniden belde statüsünü kazanmanın mutluluğunu yaşıyor.
Yerel Yönetimler Yasası kapsamında, 2011 yılındaki nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle belediye statüsünü kaybederek köye dönüştürülen Kütahya'nın Simav İlçesi'ne bağlı Kuşu'da yaşayanlar, bu kararı protesto amacıyla 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde sandığa gitmedi, muhtar da seçmedi. 31 Mart sabahına muhtarsız uyanan Kuşu'ya dönemin Simav Kaymakamı İbrahim Süha Karaboran tarafından Kuşu Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay seçim yenileninceye kadar geçici olarak atandı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla 1 Haziran 2014'te, Kuşu'da muhtarlık seçimleri tekrar yapıldı. Ancak, "Muhtar değil, belediye başkanımızı seçmek istiyoruz" diyen Kuşulular, yine sandığa gitmedi. Sandıktan tek oy bile çıkmadı. Bunun üzerine kaymakamlık, ikinci kez sandığı boykot eden Kuşu'ya, Ortaokul Müdürü Feridun Aktay'ı bu kez tarih belirlemeden tekrar muhtar vekili olarak atadı.
10 Ağustos 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oy kullanmayan Kuşulular, 2015 yılındaki 7 Haziran ve 1 Kasım'daki genel seçimlerde de sandığa gitmedi. Kuşulular, belde statülerinin geri verilmesi için konuyu Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkemeden Kuşulular'ı sevindiren karar nihayet çıktı. Kuşu'ya belde olma hakkı geri verildi.
Muhtar ve Nurullah Bayram Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay, 3 yıl önce 62 yıllık belediyelik haklarının haksız yere ellerinden alındığını savundu. Bunun için, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne açtıkları davayı kazandıklarını ve Kuşu'nun tekrar belediyelik olma hakkını elde ettiğini belirten Aktay, şunları söyledi:
"Karar elimize ulaştı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin 2017/292 sayılı kararı, bayram havası estirdi. Şimdi hükümetimizin mahkeme kararını uygulamasını bekliyoruz. 2012 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre nüfusumuzun 2 binin altına düşmesinden kaynaklanan haksızlık nihayet sona erdi. Mahkeme Kuşu halkını haklı buldu. 62 yıldır başarıyla sürdürdüğümüz belediyelik hakkımızı geri verdi. Şimdi Kuşu halkı olarak çok mutluyuz. Bu hakkımızı elde etmek için 3 yıldır çeşitli platformlarda sesimizi duyurmaya çalıştık. 3 yıllık süreçte pek çok eylemler gerçekleştirdik. Ancak bu süreçte kırmadık, dökmedik, bize tanınan yasal haklarımızı kullanarak hukuk çerçevesinde kalarak haklarımızı aradık. Sonunda başardık."
Kuşu'da yerel seçime katılacakları günün özlemini çektiklerini dile getiren Aktay, "Kuşu halkı olarak istediğimizi elde ettiğimizden dolayı, üç yıldır bilerek ve isteyerek katılmadığımız seçimlere bundan sonra katılmak istiyoruz. Kuşu halkına sandık yolu gözüktü" dedi.
Kuşu halkından 52 yaşındaki Yüksel Vural, "Biz 6 seçimdir oy kullanmadık. Şimdi davayı kazandık. Artık oylarımızı kullanmak için sandığa gideceğiz" diye konuştu. Aynı yaştaki Ayhan Gündoğan ise "Hem belediyeliğimizin geri gelmesi hem de sandık başına giderek vatandaşlık görevimizi yerine getireceğimiz için çok mutluyuz" dedi.
Mahkeme kararının ulaşmasının ardından kadınlar da kendi aralarında toplanarak mevlit okutup hayır yemeği yaptı. Kuşulu kadınlar Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin kararını alkışlarla karşıladı. DHA
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla 1 Haziran 2014'te, Kuşu'da muhtarlık seçimleri tekrar yapıldı. Ancak, "Muhtar değil, belediye başkanımızı seçmek istiyoruz" diyen Kuşulular, yine sandığa gitmedi. Sandıktan tek oy bile çıkmadı. Bunun üzerine kaymakamlık, ikinci kez sandığı boykot eden Kuşu'ya, Ortaokul Müdürü Feridun Aktay'ı bu kez tarih belirlemeden tekrar muhtar vekili olarak atadı.
10 Ağustos 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oy kullanmayan Kuşulular, 2015 yılındaki 7 Haziran ve 1 Kasım'daki genel seçimlerde de sandığa gitmedi. Kuşulular, belde statülerinin geri verilmesi için konuyu Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkemeden Kuşulular'ı sevindiren karar nihayet çıktı. Kuşu'ya belde olma hakkı geri verildi.
Muhtar ve Nurullah Bayram Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay, 3 yıl önce 62 yıllık belediyelik haklarının haksız yere ellerinden alındığını savundu. Bunun için, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne açtıkları davayı kazandıklarını ve Kuşu'nun tekrar belediyelik olma hakkını elde ettiğini belirten Aktay, şunları söyledi:
"Karar elimize ulaştı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin 2017/292 sayılı kararı, bayram havası estirdi. Şimdi hükümetimizin mahkeme kararını uygulamasını bekliyoruz. 2012 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre nüfusumuzun 2 binin altına düşmesinden kaynaklanan haksızlık nihayet sona erdi. Mahkeme Kuşu halkını haklı buldu. 62 yıldır başarıyla sürdürdüğümüz belediyelik hakkımızı geri verdi. Şimdi Kuşu halkı olarak çok mutluyuz. Bu hakkımızı elde etmek için 3 yıldır çeşitli platformlarda sesimizi duyurmaya çalıştık. 3 yıllık süreçte pek çok eylemler gerçekleştirdik. Ancak bu süreçte kırmadık, dökmedik, bize tanınan yasal haklarımızı kullanarak hukuk çerçevesinde kalarak haklarımızı aradık. Sonunda başardık."
Kuşu'da yerel seçime katılacakları günün özlemini çektiklerini dile getiren Aktay, "Kuşu halkı olarak istediğimizi elde ettiğimizden dolayı, üç yıldır bilerek ve isteyerek katılmadığımız seçimlere bundan sonra katılmak istiyoruz. Kuşu halkına sandık yolu gözüktü" dedi.
Kuşu halkından 52 yaşındaki Yüksel Vural, "Biz 6 seçimdir oy kullanmadık. Şimdi davayı kazandık. Artık oylarımızı kullanmak için sandığa gideceğiz" diye konuştu. Aynı yaştaki Ayhan Gündoğan ise "Hem belediyeliğimizin geri gelmesi hem de sandık başına giderek vatandaşlık görevimizi yerine getireceğimiz için çok mutluyuz" dedi.
Mahkeme kararının ulaşmasının ardından kadınlar da kendi aralarında toplanarak mevlit okutup hayır yemeği yaptı. Kuşulu kadınlar Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin kararını alkışlarla karşıladı. DHA
15 Şubat 2017 Çarşamba
Annelerini öldüren kız kardeşlerle ilgili son kararı Yargıtay verecek
İzmir'de anneleri Gülseren Süngü'yü öldüren kız kardeşlerle ilgili yeni gelişme yaşandı. Fazla ceza aldıkları yönündeki başvuruyı değerlendiren Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan istenen görüş geldi. Bakanlık, "haksız tahrik" ile "iyi hal indirimlerinin" fazla uygulandığını belirtti.
İzmir'de anneleri Gülseren Süngü'yü (39) bıçaklayarak öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu olan Ş.P ve B.P. kardeşler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "kardeşlerin fazla ceza aldıkları ve kararın bozulması" yönündeki talebine ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi mağdurun "kadın" ve "anne" olduğu için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan görüş istedi.
Aliağa ilçesinde 13 Eylül 2013 tarihinde anneleri Gülseren Süngü'yü öldürdüğü gerekçesiyle 20 yıl hapis cezası alan Ş.P. (olay tarihinde 19 yaşında) ile 10 yıl hapis cezası alan B.P. (olay tarihinde 17 yaşında) avukatları aracılığıyla cezayı çok bularak Yargıtay'a başvurdu.
Başsavcılık, annelerini öldüren kız kardeşlerin aldığı cezayı çok bularak "makul oranda indirim verilmesi gerekirken, asgari oranda indirim yapmak suretiyle sanıklara fazla ceza verildiğini" gerekçe gösterip Yargıtay'a başvurdu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma talebine ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, "öldürülen kişinin "kadın" ve "anne" olması nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından görüş istenmesine karar vererek, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Bakanlık kardeşlerin cezasını az buldu
Görüşlerine başvurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları ise kız kardeşlerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görüşünün aksine "haksız tahrik" ile "iyi hal indirimlerinin" fazla uygulandığını bu nedenle de az ceza verildiği yönünde görüş bildirip, kararın bozulmasını istedi.
Kız kardeşlerin avukatı Hakan Turan, kardeşlerin suçu işleme sebebinin "meşru müdafaa" olduğunu ileri sürerek, Yargıtay'ın talepleri doğrultusunda kararı bozacağına inandığını bildirdi.
İzmir'de anneleri Gülseren Süngü'yü (39) bıçaklayarak öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu olan Ş.P ve B.P. kardeşler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "kardeşlerin fazla ceza aldıkları ve kararın bozulması" yönündeki talebine ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi mağdurun "kadın" ve "anne" olduğu için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan görüş istedi.
Aliağa ilçesinde 13 Eylül 2013 tarihinde anneleri Gülseren Süngü'yü öldürdüğü gerekçesiyle 20 yıl hapis cezası alan Ş.P. (olay tarihinde 19 yaşında) ile 10 yıl hapis cezası alan B.P. (olay tarihinde 17 yaşında) avukatları aracılığıyla cezayı çok bularak Yargıtay'a başvurdu.
Başsavcılık, annelerini öldüren kız kardeşlerin aldığı cezayı çok bularak "makul oranda indirim verilmesi gerekirken, asgari oranda indirim yapmak suretiyle sanıklara fazla ceza verildiğini" gerekçe gösterip Yargıtay'a başvurdu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma talebine ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, "öldürülen kişinin "kadın" ve "anne" olması nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından görüş istenmesine karar vererek, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Bakanlık kardeşlerin cezasını az buldu
Görüşlerine başvurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları ise kız kardeşlerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görüşünün aksine "haksız tahrik" ile "iyi hal indirimlerinin" fazla uygulandığını bu nedenle de az ceza verildiği yönünde görüş bildirip, kararın bozulmasını istedi.
Kız kardeşlerin avukatı Hakan Turan, kardeşlerin suçu işleme sebebinin "meşru müdafaa" olduğunu ileri sürerek, Yargıtay'ın talepleri doğrultusunda kararı bozacağına inandığını bildirdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)