başörtüsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
başörtüsü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2017 Cumartesi

Kadın memurlara 'kumaş başlık' yardımı

Devlet memurlarına başını örtme izni verilmesinin ardından giysi yardımını düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete'de yayımlandı

Yeni yönetmelikte türban ya da başörtüsü yerine, ‘desensiz kumaş başlık’ tanımı yapıldı. Geçen hafta alternatif kumaşlar arasından seçim yapıldı. Memura Yapılacak Giyecek Yardımı Yönetmeliği’ndeki “yılda 2 adet tişört, kep veya bereye ilave olarak yılda 1 adet örgü başlık verilir” bölümüne “...ve isteyen bayan personele her yıl iki adet desensiz kumaş başlık...” kısmı eklendi. Kadın polisler, türban yasağının kaldırılmasının ardından keplerinin altına üniformaları ile aynı renkte türbanlar takmaya başlamışlardı.

14 Mart 2017 Salı

Avrupa'da çalışanlara 'başörtüsü' yasağı geliyor

Avrupa Adalet Divanı; iş verenlerin, çalışanların "gözle görülebilir dini sembol niteliğindeki kıyafetleri" giymelerine yasak getirebileceğine hükmetti.

Avrupa Birliği'nin üst mahkemesi Avrupa Adalet Divanı (ECJ), kadınların çalışırken başörtüsü takıp takmamasına dair verdiği ilk kararda, işverenlerin gözle görülebilir dini semboller giyilmesini yasaklayabileceği kararını verdi.
Reuters'ın haberine göre, Avrupa Adalet Divanı, Fransa ve Belçika'da iki kadının başörtülerini çıkarmayı reddetmelerinin ardından işten çıkarılmaları üzerine açtıkları dava sonucu ortak karar verdi.
Mahkeme tarafından yapılan açıklamada, "Herhangi bir siyasi, felsefi veya dini sembolün giyilmesini yasaklayan bir iç kural, direkt olarak ayrımcılık anlamına gelmez" denildi.

22 Şubat 2017 Çarşamba

TSK'da başörtüsü yasağı kalktı

Milli Savunma Bakanlığınca yapılan düzenlemeyle, Genelkurmay karargahı, kuvvet komutanlıkları ve bağlı birliklerde görev yapan kadın subay ve astsubaylar başörtüsü takabilecek.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden görevli kadın subay ve astsubaylar istedikleri takdirde başörtüsü takabilecek. Düzenlemenin sadece muvazzaf personeli kapsamadığı, isteyen askeri öğrencilerin de başörtüsü takabileceği belirtildi.
Düzenlemeyle Türk Silahlı Kuvvetleri Kıyafet Yönetmeliği'nin "Genel Hükümleri" bölümüne eklenen maddede, "Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri mensubu bayan subaylar, sözleşmeli subaylar, astsubaylar, sözleşmeli astsubaylar ve askeri öğrenciler ile bunların adayları ve kursiyerleri, resmi üniformalarıyla birlikte şapka, bere veya kep altına başlarına taktıkları üniforma renginden istihkak olarak verilen desensiz giysileri yüzlerini kapatmayacak şekilde takabilirler" ifadeleri yer aldı.
Yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından yürürlüğe girecek. Hürriyet

28 Kasım 2016 Pazartesi

Almanya'da başörtüsüne okulda izin çıktı

Berlin'de Türk asıllı Alman vatandaşı kadın eğitmenin başvurusunu karara bağlayan Alman mahkemesi, kadının görevli olduğu anaokulunda başörtüsü takarak çalışmasına izin verdi.


Almanya'da bir anaokulunda görevli Türk asıllı Alman vatandaşı kadın eğitmenin başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, bu kişinin başörtüsü takarak çalışabileceğine hükmetti. Mahkemenin verdiği kararda, Müslüman kadınların kullandığı başörtüsünün anaokulunda bir eğitmen tarafından takılmasının "yeterli somut tehlike" oluşturmadığı belirtilerek, bu şekilde başörtüsü takılmasında misyonerlik yapma etkisinin de bulunmadığı ifade edildi. Kararda, başörtüsünün Almanya'da nadir görülen bir şey olmadığına işaret edilerek, aksine bunun çoğu zaman toplumun günlük yaşamını yansıttığı kaydedildi.

İhtarname verilmiş

Almanya'da 2008'de Stuttgart İş Mahkemesi, 2009'da Baden-Württemberg Eyalet İş Mahkemesi ve 2010'da Federal İş Mahkemesi tarafından söz konusu kadınaleyhine verilen kararların din özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği bildirilen kararda, dosyanın yeniden değerlendirilmeküzere Baden-Württemberg Eyalet İş Mahkemesine gönderildiği aktarıldı. Başvuru sahibi eğitmene başörtüsü takmasından dolayı işveren tarafından ihtarname verildiği, bunu kabul etmeyen kadının dava açtığı ifade edildi. cnntürk

29 Eylül 2016 Perşembe

Bir ilk: Başörtülü bir kadın Playboy’da

Amerikalı müslüman gazeteci Noor Tagouri, Playboy dergisinin Ekim ayı sayısında yer alacak. Tagouri’nin bu kararı, bazı kişilerce takdir edilse de pek çok kişi tarafından eleştirildi.


Gazeteci Noor Tagouri, ünlü dergi Playboy'un “Renegade” seçkisinde bir aktivist, bir komedyen ve bir yazarla birlikte yer alacak.

“Renegade”, Playboy’un geçtiğimiz yıl çıplaklıktan uzaklaşma kararı sonrasında oluşturduğu ve sektörde risk almak suretiyle yine de sevdiği işi yapanların ve sektörün kurallarını yeniden yazma girişiminde bulunanların öne çıkarıldığı bir dosya.

Cnn.com’un haberine göre, 22 yaşındaki gazeteci Tagouri, üzerinde siyah kot, deri ceket ve başörtüsü ile derginin sayfalarındaki yerini alacak.

Noor Tagouri, Playboy için gerçekleştirilen fotoğraf çekimlerinin sahne arkası görüntülerini sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Tagouri'nin bu kararı sosyal medyada da takipçilerini ikiye böldü. Takipçilerinin bir kısmı gazeteci Tagouri'yi tebrik edip yüreklendirirken bir kısmı da sertçe eleştirdi. 








30 Ağustos 2016 Salı

İşte ilk türbanlı polis fotoğrafı

30 Ağustos Zafer Bayramı Taksim Meydanı'da düzenlenen törenle kutlandı. Törende bir ilk de yaşandı. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle kadın polislerin başörtüsü kullanmasının serbest hale gelmesinin ardından bir kadın emniyet müdürü, törene başörtüsüyle katıldı.


30 Ağustos Zafer Bayramı bu sabah saat 09.30'da Taksim Meydanı'nda düzenlenen törenle kutlandı. Törene İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı. Tören öncesi çevrede geniş çaplı güvenlik önlemi alındı. Çevreye yerleştirilen özel harekat polisleri güvenliği sağlarken sivil polisler de İstiklal Caddesi'nin girişinde vatandaşlarının üzerini ve çantalarını aradı.

Taksim'deki törende bir ilk yaşandı

Tören İstanbul Valisi Vasip Şahin'in Atatürk heykeli önüne çelenk bırakmasıyla başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından tören sona erdi. Öte yandan törende bir ilk de yaşandı. Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle, kadın polislerin başörtüsü kullanmasının serbest hale gelmesinin ardından, bir kadın emniyet müdürü törene başörtüsüyle katıldı. Hürriyet


27 Ağustos 2016 Cumartesi

Kadın polislere başörtüsü artık serbest

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2013 yılında demokratikleşme paketiyle açıkladığı ve kamuda başörtüsüne serbestlik getiren düzenlemenin kapsamı genişletildi. Kadın polislerin başörtüsü takmasının önündeki engel kaldırıldı.


Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Kıyafet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, yönetmeliğin 5'inci maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan "Resmi kıyafetle birlikte kıyafetin içerisine" ibaresi, "Bayanların şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysiler hariç, resmi kıyafetin içerisine" şeklinde değiştirildi.

Böylece (i) bendinin ilk cümlesi "Bayanların şapka, kep veya örgü bere altında yüzünü kapatmayacak şekilde başlarına taktıkları üniforma rengindeki desensiz giysiler hariç, resmi kıyafetin içerisine dışarıdan görülebilecek şekilde sivil kazak, yelek ve benzeri giyecekler giyilemez" olarak düzenlenmiş oldu.

Ayrıca yönetmeliğin 36. maddesindeki "Bu yönetmelik hükümlerini Emniyet Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan yürütür" ifadesi de "Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür" şeklinde değiştirildi. Hürriyet

19 Ağustos 2016 Cuma

'Burkini'yi yasaklayan Fransa'da laiklik tartışması

IŞİD'in saldırılarının hedefindeki Fransa, laiklik tartışmalarıyla çalkalanıyor. Fitili ateşleyen ise, İslamcı bir kadın örgütünün düzenleyeceği "Burkini Partisi"nin ölüm tehditleri nedeniyle iptal edilmesi oldu. Sonra da başta Cannes, 6 kentte plajlarda burkini giyme yasağı geldi.


Fransa, 2010'daki burkanın ardından şimdi de burkini tartışmasıyla yıkılıyor. Ülkede IŞİD saldırılarına paralel olarak artan İslamofobiyle mücadele eden Smile 13 adlı İslamcı kadın kuruluşu, Marsilya'daki Les Pennes-Mirabeau'da bir yüzme havuzunda 11 Ağustos'ta "Burkini Partisi" düzenleyecekti. "Burkini", bikini ve burka sözcüklerinin bileşiminden üretilen "tesettür mayosu" anlamında. Partiye de sadece burkini giyen Müslüman kadınlar katılacaktı. Ancak parti grubun Facebook sayfasından duyurulduktan sonra, organize edenler bir zarf içinde mermi gönderilerek ölümle tehdit edildi. Bu gelişmenin ardından yerel yetkililer, Smile 13'den güvenliği gerekçe göstererek organizasyonu yapmamalarını istedi ve "Burkini Partisi" iptal edildi.

Yaşananların ardından önce 6 sahil kentindeki plajlarda, "kamu düzenini tehdit ettiği" ve "laiklik ilkesine aykırı olduğu" gerekçesiyle burkini giyme yasağı geldi. Bu kentlerin başında da Cannes geliyor. Cannes'ın dışında Villeneuve-Loubet, Leucate, Le Toquet, Oye Plage ve Korsika'nın Sisco kentlerinde de plajlarda burkini giymek yasak. Yasağı ihlal edenler 38 Euro da para cezası uygulanıyor. Cannes'da 3 kadına ceza kesildi bile... Cannes'daki yasağı uygulayan Nice Mahkemesi, "kamu güvenliğini tehlikeye atıyor" hükmü verdi.

Gelişmelerin ardından burkini Fransa'da gündemin en üst sırasına tırmandı. Ülke, laiklik tartışmasıyla çalkalanıyor. Başbakan Manuel Valls, "Burkini, Fransa'nın ve cumhuriyetin değerleriyle örtüşmüyor" diyerek yasakları destekledi. Milletvekili Valerie Boyer, burkini giymenin "Kadınların katı İslami kurallara boyun eğdirilmesi" anlamı taşıdığını söyledi.

Burkini yasağına karşı çıkanlar da var. Anadolu Ajansı'na konuşan Paris-Est Creteil Üniversitesi'nden Kamu Hukuku Profesörü Patrice Rolland, "Laiklik kurumsal bir kavram. Ancak Fransa devleti laik olabilir, kişiler değil. Laikliğin temelinde yatan her türlü dini simgeden arınmış nötr tavır ancak kamu alanlarında uygulanabilir. Halk plajını kullanan ya da sokaktaki sade vatandaştan nötr olması beklenemez. Burkini yasağı da hukuken uygulanamaz" değerlendirmesinde bulundu.

Güney Fransa Müslümanları Derneği Sözücü Feyza Ben Mohamed de yasağı, "hukuk dışı, anayasaya aykırı ve ayırıştırıcı" diye niteleyerek, "Cannes Belediye Başkanı kamu düzeninden bahsediyor ve Müslüman kadın burkiniyle sahillere inerse bunun sorun yaratacağını savunuyor. Ve aynı zamanda terörle mücadeleden de dem vuruyor. Yani Belediye Başkanı tesettür mayosu giyen kadının terörist olduğunu düşünüyor" diye konuştu. cnntürk

14 Ağustos 2016 Pazar

Orduevine 'kıyafet'e açıklık getirildi

Yönetmelik değişikliğiyle "kıyafet" kavramına, "kadınların alın, çene ve yüzleri açık olmak şartıyla başörtülü" ifadesi eklendi.


Uygulamadaki bazı aksaklıklar nedeniyle yapılan yönetmelik değişikliğiyle kadınların alın, çene ve yüzleri açık olmak şartıyla başörtülü şekilde orduevlerine girebilecekleri konusuna açıklık getirildi.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından hazırlanan "Türk Silahlı Kuvvetleri Orduevleri, Askeri Gazinolar, Kışla Gazinoları ve Vardiya Yatakhaneleri ile Eğitim Merkezleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Değişiklikle, mevcut yönetmeliğin 11. maddesinde geçen "kıyafet" kavramına, uygulamadaki bazı aksaklıklar nedeniyle açıklık getirildi.

Böylece, Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 131'inci maddesinin birinci fıkrası esaslarına uygun şekilde tanımlanan "Kıyafet" kavramına, "kadınların alın, çene ve yüzleri açık olmak şartıyla başörtülü" ifadesi eklendi. cnntürk.com

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Binali Yıldırım The Guardian'a konuştu

Başbakan Binali Yıldırım, İngiliz The Guardian gazetesine, Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin olarak yaptığı açıklamada, Türkiye ile ABD'nin çok uzun geçmişi olan bir dostluk ve ittifak ilişkisi olduğunu belirterek, ABD'nin örgütün lideri Fethullah Gülen'in yanında yer alacağına inanmadığını söyledi.


The Guardian'ın internet sayfasında bugün yayımlanan röportajda Yıldırım, darbe girişiminin gerçekleştiği geceyle ilgili olarak, "Bunun millete karşı bir darbe girişimi olduğu sonucuna vardık ve milleti kendi geleceğine ve ülkenin geleceğine sahip sahip çıkmaya çağırdık." dedi.

“Bu saldırıyı püskürttükten sonra gözaltına alınan, asker üniforması giymiş insanlar oldu. Bunlar derhal konuşmaya başladılar ve olup biteni itiraf ettiler. Türkçe’de dediğimiz gibi, bülbül gibi öttüler." ifadelerini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:

"İlk ifadelerden anladığımıza göre bu çok uzun zamandır planladıkları bir darbe girişimiydi ve ilgili önlemleri alarak adım adım alıyorlardı. Genelkurmay Başkanını kaçırıp rehin aldıkları zaman ona bu terör örgütünün liderini, Fetullah Gülen’i arayabileceklerini ve onunla telefonda görüşmesini ayarlayabileceklerini, böylece kendisinin de bu harekete katılabileceğini söylemişler.”

Gülen'in ABD’de ikamet etmesinden dolayı halkın kafasında "Acaba bu işte ABD’nin dahli veya desteği var mı?" şeklinde bazı soru işaretleri olduğunu anlatan Yıldırım, "Türkiye ve ABD çok uzun geçmişe dayanan dostça ilişkilere sahiptir, müttefik ve stratejik ortak olmuştur, bu terör örgütünün liderinin yanında duracaklarına inanmıyoruz." diye konuştu.

Gülen'in darbe girişimindeki dahliyle ilgili dosyanın henüz ABD'ye gönderilmediğini belirten Yıldırım, "Gönderilecek ve buna dahilleri konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmayacak." dedi.
Yıldırım, "ABD bu noktadan sonra kendisi için bölgede ve dünyada stratejik bir müttefik olan Türkiye ile nasıl işbirliği yapacağını düşünmeli." değerlendirmesini yaptı.

"Ülkemizi eleştirenler bizim ne yapmamızı bekliyor?"

Kendilerine üniforma ve rütbe verilen kişilerin darbe girişimi sırasında terörist gibi hareket ettiğini anlatan Yıldırım, "Vatandaşlara karşı hareket ediyorlar, öldürüyorlar, parlamento, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı gibi kritik binaları bombalıyorlar. Bunlara ne yapmamız lazım? ‘Tamam, evet, iyi yapıyorsunuz, hoş geldiniz’ mi diyelim? Bunlara sadece ‘Bunu yapmamalısınız’ mı diyelim? Tavır bu mu olmalı? Ülkemizi eleştirenler bizim ne yapmamızı bekliyor?"şeklinde konuştu. cnntürk

31 Mayıs 2016 Salı

Avrupa Adalet Divanı’ndan başörtüsü yasağına onay

Avrupa Adalet Divanı, bir işyerinin "dini ve ideolojik tarafsızlık ilkesi gereği" kadın çalışanlarına başörtüsü yasağı uygulayabileceğine karar verdi.


BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre; karar, Belçika vatandaşı Müslüman bir kadın çalışanın açtığı dava üzerine alındı.

G4S Secure Solutions aslı şirkette resepsiyon görevlisi olarak çalışan adlı kadın, üç yıl sonra başörtüsü takmaya başladı.

İşyerinde başörtüsü kullanılmayacağını belirten şirket, Achibata’yı işten çıkardı.

Bunun üzerine kadın çalışan, şirket aleyhine Belçika Mahkemesi’ne dava açtı.

Tazminat talebiyle açılan davaya Belçika Ayrımcılık Kurumu ve Müslüman örgütleri de destek verdi.
Mahkeme, dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Belçika Yargıtayı da, konuyu Avrupa Birliği’nin en üst hukuk organı olan Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı’na havale etti.

ADALET DİVANI: AYRIMCILIK DEĞİL

Avrupa Adalet Divanı, başörtüsü yasağının ayrımcılık içerip içermediğine ilişkin başvuruyu karara bağladı.

AB Mahkemesi, işverenin başörtüsü yasağını haklı buldu.

Kararda, bir işyerinin dini ya da politik sembollerin açıkça kullanılmaması konusunda aldığı bir kuralı varsa, buna uyulması gerektiğine işaret edildi.

İşyerinin siyasi ve dini konularda tarafsız kalmak amacıyla, kadın çalışanlarına başörtüsü yasağı uygulayabileceği belirtildi ve bunun ayrımcılık olmadığı vurgulandı.

Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı karar tavsiye niteliğinde.
Ancak Avrupa mahkemelerinin, verdikleri kararlarda bu tavsiyeleri genellikle dikkate aldıkları belirtiliyor.

13 Mayıs 2016 Cuma

‘Başörtüsüz’ iddiası başını yakabilir

İran’da milletvekili Minoo Khaleghi’nin yurtdışında başörtüsüz gezdiği iddiaları koltuğunu tehlikeye soktu.

Başörtüsüz fotoğrafları bulunduğu öne sürülen Khaleghi ‘ulusa ihanet etmek’le suçlanıyor.


12 Mart 2016 Cumartesi

Türkiye'nin ilk başörtülü kaymakamı görevine başladı

Eskişehir'in Sarıcakaya ilçesi Kaymakam Vekilliği görevine atanan Neslihan Kısa, görevine başladı.

Sarıcakaya Kaymakamlığının resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Gölcük ve Altınova ilçelerinde kaymakam refikliği stajını tamamlayan ve İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü tarafından Sarıcakaya Kaymakam Vekilliği görevine atanan Kısa'nın ilçeye gelerek görevinin başına geçtiği bildirildi.

Kısa, Türkiye'nin ilk başörtülü kaymakamı oldu. 

Neslihan Kısa'nın özgeçmişi 

Kaymakam Vekili Neslihan Kısa, 1991 yılında Giresun'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da tamamlayan Kısa, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden 2013 yılında fakülte birincisi olarak mezun oldu. İçişleri Bakanlığının açtığı Kaymakam Adaylığı sınavına katılan Kısa, 2015 yılında Kocaeli Kaymakam adayı olarak mesleğe başladı. Kocaeli'nin Gölcük ve Yalova'nın Altınova ilçesinde kaymakam refikliği stajını tamamlayan Kısa, İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 1 Mart 2016 tarih ve 4173 sayılı yazısı ve bakanlık makamının 29 Şubat 2016 tarihli onayı ile Sarıcakaya Kaymakam Vekili olarak görevlendirildi.

13 Kasım 2015 Cuma

Manisa Valisi hakkında suç duyurusu

Türkiye Barolar Birliği, Manisa Valisi’nin başörtülü kadınlara kelepçe takılmasıyla ilgili açıklamalarını yargıya taşıdı.

Hürriyet'in haberine göre; TBB, Manisa Valisi hakkında cezai soruşturma açılması talebiyle Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve idari soruşturma başlatılması talebiyle de İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu imzalı dilekçelerde, Vali’nin Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ayrımcılık yasağına aykırı davrandığı ve bu suretle görevi kötüye kullanma suçu işlediği ileri sürüldü.

Konuyla ilgili bir basın bildirisi yayınlayan Feyzioğlu, Vali’nin açıklamalarını skandal olarak niteleyerek şu eleştirileri getirdi: "Polis operasyonu sırasındaki hukuka aykırılıklar ve bu hukuka aykırılıklardan çok daha vahim olan Sayın Vali’nin skandal açıklaması, soruşturmayı bir bütün olarak gölgelemekte ve esasa, adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde girilmesine engel olmaktadır. Soruşturmayı mecrasından saptıran söz konusu açıklamanın da soruşturulmasında fayda görülmektedir."

Feyzioğlu tarafından yapılan basın açıklaması şöyle: "Ayrımcılığın zirvesinde bir skandal: Devletin valisine göre başörtülü olmayan kadınlara ve avukatlara kelepçe takılması "devletimizin ve milletimizin değer yargılarına uygundur!" Manisa Valisi, PDY adı verilen cemaat yapılanmasına karşı yürütüldüğü söylenen polis operasyonunda aynen şöyle demiştir:

".... hukuki süreçte suçluluğu sabit olmayan hiç kimsenin, hele de toplumda çok olumlu bir imajla algılanan başörtülü bayanların, şartları oluşmadan öyle bir işleme (kelepçe takma işlemi) tabi tutulmaları her kademede üzüntüyle karşılanmıştır..... Devletimizin bir kurumu olarak emniyet teşkilatımızın da milletimizin değer yargıları ve bakış açısı dışında bir tutum içinde bulunmamasının asıl olduğunu, her şeye rağmen gerçekleşen olay hakkında üzüntülerimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."

Demek ki, Manisa Valisi’ne göre, başörtülü olmayan kadın vatandaşlar ile somut olayda kelepçelenen avukatlara yönelik uygulama, bu kişilerin toplumdaki algısı Sayın Vali’nin anlayışına göre yeterince olumlu olmadığı için doğrudur, yerindedir. Devletin valisinin görevi, Anayasayı ve kanunları uygulamak ve uygulanmasını sağlamaktır.

Manisa Valisinin bu sözleri, çok açık bir şekilde Anayasa Md. 10’da düzenlenen ayrımcılık yasağına aykırıdır. Öte yandan bizzat Manisa Valisi, bu açıklamasıyla, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesindeki ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini de ikrar etmiştir. Anılan maddeye göre, "Ceza kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.

" Bir soruşturma işlemi ve uygulaması, son tahlilde, ceza kanununun uygulanmasına dair bir işlem olduğuna göre, kuşkusuz TCK Md. 3’teki ayrımcılık yasağına tabidir. Şu halde, Manisa Valisi, hem Anayasa Md. 10’u, hem TCK Md. 3’ü ihlal etmiş ve bunların göndermesiyle TCK Md. 257’de hükme bağlanmış olan görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş bulunmaktadır.

Ayrıca polis operasyonu sırasındaki hukuka aykırılıklar ve bu hukuka aykırılıklardan çok daha vahim olan Sayın Vali’nin skandal açıklaması, soruşturmayı bir bütün olarak gölgelemekte ve esasa, adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde girilmesine engel olmaktadır. Soruşturmayı mecrasından saptıran söz konusu açıklamanın saik açısından da soruşturulmasında bu sebeple fayda görülmektedir. Manisa Valisi hakkında disiplin soruşturması ve ceza soruşturması açılması için yetkili makamlara başvuruda bulunulmuştur."  

7 Ekim 2015 Çarşamba

Baba 4 yaşındaki kızını başörtüsü kaydı diye öldürdü

Hindistan'da Zafer Hüseyin adlı baba, akşam yemeğinde başörtüsü kayan 4 yaşındaki kızını döverek öldürdü.

 Hindistan’ın Uttar Pradesh eyaletinde yaşayan Zafer Hüseyin adlı baba, akşam yemeğinde başörtüsü başından kayan 4 yaşındaki kızını döverek ölümüne neden oldu.

Duyanları dehşete düşüren olay, cumartesi günü yaşandı. İddialara göre, ‘dupatta’ adı verilen geleneksel başörtüsü yemek yediği sırada başından kayan 4 yaşındaki kız çocuğu, babası tarafından feci şekilde dövüldü.

Kızının kafasını defalarca sert zemine vuran zalim baba, küçük kızını öldürdü. Karısından, küçük kızın cansız bedenini gömmesini isteyen Hüseyin, bunu reddeden eşinin ihbarı üzerine polis tarafından yakalandı.

Zavallı kızın cansız bedeni, otopsi için morga gönderildi.


Komşuları Zafer Hüseyin’in, zihin sağlığının yerinde olmadığını ve dini kuralları sıkı sıkıya takip ettiğini belirtti.

Hindistan’ın kuzeyinde yer alan ve çoğunlukla Müslümanların yaşadığı Uttar Paradesh eyaletinde, kadınların ev de dahil özel ve kamusal alanda başörtüsü takmalarıyla ilgili sert kanunlar bulunuyor.

Geçtiğimiz yıl Mart ayında, Polonya vatandaşı bir kadın, hicab giymeyi reddettiği gerekçesiyle Müslüman kocası tarafından Londra’daki dairesinde bıçaklanarak öldürülmüştü. Sözcü

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Meşhur markaya 'başörtüsü' cezası

ABD Yüksek Mahkemesi tarafından kadın adayın iş başvurusunu başörtülü olduğu gerekçesiyle reddettiği için haksız bulunan Abercrombie&Fitch, kadına 25 bin dolar ödemeyi kabul etti.

Samantha Elauf, doğum yeri olan Oklahoma eyaletinin Tulsa kentindeki Abercrombie & Fitch mağazasının çocuk bölümüne, 2008 yılında, 17 yaşındayken iş başvurusunda bulunmuş ancak başörtüsünün mağazanın giyim politikasına aykırı olduğu gerekçesiyle işe alınmamıştı.

Mahkeme kayıtlarında, Elauf'un siyah başörtüsüyle katıldığı iş mülakatının mağaza müdür yardımcısı tarafından onaylandığı ancak sonrasında işe alımın daha üst bir yönetici tarafından geri çevrildiği belirtiliyordu.

Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu (EEOC) adlı federal kurum tarafından Elauf adına açılan davada, önce Tusla'daki bölge mahkemesi Elauf lehine karar vererek şirketin 20 bin dolar tazminat ödemesine karar vermişti. Ancak, Denver'daki temyiz mahkemesi ise Elauf'un başörtüsünü dini gerekçeyle taktığını belirterek, giyim politikasından muafiyet isteme yoluna gitmediği gerekçesiyle şirket lehine karara varmıştı.

DİNİ İNANCA UYGUN ORTAN SUNMAK ZORUNDA

Konu, alt mahkemelerdeki süreçlerin ardından Ekim 2014'te Yüksek Mahkeme'ye intikal etmişti. Yüksek Mahkeme yargıçları, geçen ay 1'e karşı 8 oyla, iş yeri sahiplerinin kendilerine çalışma başvurusu yapanların ve çalışanlarının dini gerekçelerini yerine getirebilecek ortamı sunması gerektiğine hükmetmişti.

Konunun Yüksek Mahkeme tarafından Elauf lehine sonuçlanması nedeniyle Abercrombie&Fitch Elauf'a 25 bin dolar ödemeyi kabul etti.

ABD'de 1964 yılındaki Sivil Haklar Yasası, işverenlere çalışanlarına dini inançlar ya da uygulamalar yüzünden ayrımcılık yapılmasını yasaklıyor. hürriyet.com.tr

25 Mart 2015 Çarşamba

Almanya'da öğretmenlere başörtüsü yasağını ilk kaldıran Bremen oldu

Almanya'da Federal Anayasa Mahkemesi'nin öğretmenlerin derslerde başörtüsü takmasına getirilen yasağın anayasaya aykırı olduğuna hükmetmesi ve kaldırması üzerine eyaletler başörtüsü yasağını kaldırmak için harekete geçti. Bu konuda ilk adım da Almanya'nın en küçük eyaleti olan Bremen'den geldi.

Bremen Anayasa Mahkemesinin verdiği karar üzerine eyalette öğretmenlere uygulanan başörtüsü yasağını kaldırdı.

BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRETMENLERİN ÖNÜ AÇILDI
Bremen Eyaleti Eğitim Senatörü Prof. Dr. Eva Quante-Brandt  dün okullara gönderdiği genelgeyle Bremen Eyaletindeki tüm okullarda öğretmenlere uygulanan başörtüsü yasağının kaldırıldığını duyurdu.
Konuyla ilgili bir açıklamaya yapan Bremen Eyaleti Sosyal Demokrat Parti (SPD) Milletvekili ve Eğitim Sözcüsü Mustafa Güngör, “Başörtüsü nedeniyle mesleğini yapamayan öğretmenlerin önü açılmıştır. Bremen öncülük yaparak bu yasağı kaldırmıştır” dedi.

ÖĞRETMEN AÇIĞI VAR
Almanya'da öğretmen açığı olduğunu, bu açığın bazı yasaklarla daha da büyüdüğünü anlatan Musfata Güngör şu açıklamayı yaptı: “2003 yılında alınan karar yanlıştı. 2015 yılında alınan karar bunun bir düzeltmesi. Bu bizi sevindirdi. Çünkü birçok bayan üniversiteyi okuduktan sonra öğretmenliğe atanamaması çok üzücü bir durumdu. Bremen bu konuda üzerine düşeni yaptı ve bir ilke imza attı. Bunun mutluluğunu yaşıyoruz. Bremen Eğitim Senatörü Prof. Dr. Eva Quante-Brandt  okullara gönderdiği genelgeyle okullarda başörtülü öğretmenlerin görev yapabileceğini bildirdi.
Öğretmenlik önemli bir görevdir. Öğretmenlikte önemli olan yapılan derstir. Yoksa birisinin başörtülü olup olmaması değildir. Ayrıca Almanya'da önemli bir öğretmen sıkıntısı var. Yeterince öğretmenimiz yok. Bizim aslında başörtüsü takmış veya takmamış lüksümüz yok. Gençlerimizin eğitime ve iyi öğretmene ihtiyacı var. Geçte olsa bence önemli bir karardır.”

Güngör diğer eyaletlerinde hemen harekete geçip okullardaki başörtüsü yasağını kaldırıp atama bekleyen başörtülü öğretmenlerin yolunu açmaları gerektiğini sözlerine ekledi.

DİTİB: ÖNEMLİ VE ÖRNEK BİR GELİŞME
Diyanet işleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Aşağı Saksonya ve Bremen Eyalet Birliği, eyaletteki gelişmeyi sevinçle karşıladıklarını açıkladı. Bremen Eyaleti'nin almış olduğu kararın örnek ve önemli olduğunu açıklayan DİTİB Aşağı Saksonya ve Bremen Eyalet Birliği Genel Sekreteri Emine Oğuz, “Bremen eğitim senatörlüğünün almış olduğu kararı sevinçle karşıladık. Eyalet hükümetiyle bu konuda görüşmelerimiz var. Bu bizim içinde sürpriz oldu. Çok hızlı bir karar alındı. Çok iyi oldu. İnşallah diğer eyaletlerimizde de aynı uygulamayı görürüz” dedi. (Hürriyet)

19 Mart 2015 Perşembe

Hayrünnisa Gül suskunluğunu bozdu

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül, uzun süren sessizliğini bozdu. Hayrünnisa Gül, ''Başörtülü ilk First Lady olarak Köşk’te özellikle ilk yıllarınızın kolay geçmediğini biliyoruz. Neler yaşadınız o dönemde?'' sorusuna ''Oldukça zor ve yıpratıcı bir süreçti. Ancak zaman içinde insanlar bizi tanıdıkça, yaptığımız doğru işleri, olaylar karşısındaki tepkilerimizi gördükçe her şey normalleşmeye başladı ve bugünkü noktaya gelindi'' yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve First Lady Hayrünnisa Gül, yedi yıl ikamet ettikleri Çankaya Köşkü’nden 28 Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasıyla ayrıldı. Gül devir teslim töreninde yaptığı konuşmada eşine özel olarak teşekkür etti. Hayrünnisa Gül, o günlerde bazı Ak Parti mensuplarının eşine karşı aldığı tavır nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığını dile getirmiş ve gündeme gelmişti.

Aralık 2014’te ise Boğaziçi Üniversitesi’ne kayıt yaptıran Gül, eğitimine devam ediyor.

Uzun süredir sessizliğini koruyan Hayrünnisa Gül, Al-Monitor sitesinden Riada Asimovic Akyol'un sorularını yanıtladı. İşte Hayrünnisa Gül'e sorulan sorular ve cevapları:

- Başörtüsü yasağı nedeniyle öğreniminizi yarıda bırakmak zorunda kaldınız (AİHM'e hukuk mücadelesini götürdünüz), ama şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nde yeniden kayıt yaptırdınız, ders alıyorsunuz. 18 Kasım’da başladınız, dersler nasıl gidiyor, memnun musunuz?
Eğitim hayat boyu devam eden bir süreç. İnsanın her yaşta ve her şartta kendini geliştirebileceğine, dahası geliştirmesi gerektiğine inanıyorum.

Ülkemizin en saygın üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. yıl etkinliklerinden biri olarak başlatılan İkinci Bahar Akademi’yi duyduğumda çok ilgimi çekti. Zaten uzun zamandır böyle bir programa devam etmek istiyordum. Önce Psikoloji ve Güzel Sanatlar modüllerini aldım, çok memnun kaldım. Şu an Türk Siyasetine Bakış modülüne devam ediyorum. Bizzat şahidi olduğum bazı olayları ders olarak işlemek oldukça ilginç geliyor.

Üniversiteler özgür düşüncenin yeşerdiği, geliştiği yerler. Gerçi ülkemizde yakın zamana kadar üniversiteler yasaklarla anılırdı. Geçmişte bu yasaklar yüzünden benim gibi pek çok insan eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Çok şükür ki, Türkiye o günleri aştı. Bugün artık üniversitelerimizde, olması gerektiği gibi, özgürlük ortamı hâkim. Ancak kaybolan nesilleri, kaçırılan fırsatları, çekilen acıları telafi etmek mümkün değil ne yazık ki. Dilerim, bir daha asla bu özgürlük ve demokrasi ortamından geriye dönüş olmaz.

- Sanata büyük sevginiz var, Çankaya'daki çalışmalarınız çok kapsamlıymış, çok sayıda önemli eser restore edilmiş, hatta yemek estetiği ve hazırlanan yemeklerin sunumundaki zarafet meşhur olmuş. Çankaya'da olmazsa bile, bu tür faaliyetlere farklı bir şekilde devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı eşlerinin sorumlulukları olduğu gibi görevleri de vardır. Ben de eşimin Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı 2007-2014 yılları arasında Köşk’ün şartlarını iyileştirmek ve her açıdan Cumhurbaşkanlığı’na yaraşır bir temsil niteliği kazandırmak adına gece gündüz demeden çalıştım dersem abartmış olmam. Bütün bu söylediklerim ancak birinci elden sahiplenme ve takiple oluyor. Ben bu sahiplenmeyi gerçekten çok inanarak yaptım.

Şunu da belirtmek isterim ki, yaptığımız her işte sistem kurmaya, kurumsallaşmaya, insan yetiştirmeye ve sonraki dönemlere hafıza bırakmaya büyük özen gösterdik. Biz pek çok şeyi uzun uğraşlar neticesinde, çoğu zaman tecrübe ederek keşfetmek durumunda kaldığımız için açıkçası, bizden sonra gelenler aynı zorlukları yaşamasın ve bu birikimden istifade etsinler istedik.
Bundan sonraki süreçte de, kültür ve sanat alanındaki bu birikimimi kamu yararına kullanmaya devam edeceğim.

- Başörtülü ilk First Lady olarak Köşk’te özellikle ilk yıllarınızın kolay geçmediğini biliyoruz. Neler yaşadınız o dönemde?

Aslında Cumhurbaşkanlığı’ndan önce, 1996’da eşimin Devlet Bakanı olmasıyla birlikte başörtülü bir eş olarak ilk defa ben, devlet protokolünde aktif olarak yer almaya başladım. Dönemin Başbakanı merhum Erbakan Hoca’nın eşi rahmetli Nermin Hanım da başörtülüydü, ancak kendisi geri planda kalmayı tercih ederdi. Hatta o dönemde yurtdışından gelen heyetleri çoğu zaman Başbakan adına bizim ağırladığımızı hatırlıyorum. 2002’den itibaren de sırasıyla Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı eşi olarak karşılaştığım bütün engellere rağmen üzerime düşen görev ve sorumlulukları titizlikle yerine getirmeye çalıştım.

Hatırlayacağınız gibi, Abdullah Bey’in Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde en büyük tartışma konularından biri, benim başörtülü olmamdı. O dönemde bazı kesimler başörtülü bir First Lady’yi kabullenmek istemedi. Eşim Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da bu direnç bir anda yok olmadı elbette. Devlet geleneğinde örneği olmayan uygulamalar hayata geçirildi. Bu, hem bizim açımızdan oldukça zor ve yıpratıcı bir süreçti hem de ülkemize hiç yakışmayan görüntülere neden oluyordu. Ancak zaman içinde insanlar bizi tanıdıkça, yaptığımız doğru işleri, olaylar karşısındaki tepkilerimizi gördükçe her şey normalleşmeye başladı ve bugünkü noktaya gelindi.

KÜTÜPHANE KONUSU İÇİMDE KALAN BİR UKDE

- Adımınızı atığınız andan sonuna kadar Çankaya Köşkü için çalışıyordunuz. Uzun zamandır çok çeşitli sosyal sorumluluk projeler üzerine çalıştınız. Hayallerinizden biri Çankaya Köşkü’nde modern bir kütüphane oluşturmakmış. Gelecekte bu fikir başka bir lokasyonda gerçekleştirebilir mi?
Yapılan tüm işler arasında sosyal sorumluluk projelerimizin yeri çok ayrı tabii ki... Bu dönemde hem yurtiçinde hem de yurtdışında örnek gösterilen çok başarılı projeler hayata geçirildi. Projelerimizin hemen hemen tamamı, hedeflenenin üstünde bir başarıyla tamamlandı.

Kütüphane konusuna gelince, içimde kalan ukdelerden biridir. Çankaya Köşkü’ne modern bir kütüphane kazandırmayı çok istedim. Her türlü planlama yapılmış ve projesi hazır olmasına rağmen bazı nedenlerden dolayı hayata geçirilemedi. Bu hayalimizi, Kayseri’de kurulma çalışmaları devam eden kütüphane ve müzede gerçekleştirme imkânı bulacağız inşallah. Eski cumhurbaşkanları adına, dünyadaki örneklerine benzer, müze ve kütüphaneler kurulmasına ilişkin düzenleme, eşimin cumhurbaşkanlığı döneminde yapıldı. Bu kapsamda şu an Kayseri’de Cumhurbaşkanlığı Abdullah Gül Kütüphane ve Müzesi kuruluyor. Bu anlamda Türkiye’de bir ilk olacak.

KIZLARINIZI MUTLAKA OKUTUN

- Şimdi biraz kadınları konuşalım. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Global Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda 142 ülke arasında Türkiye eşitlikte 125’inci sırada yer aldı. Özellikle ekonomiye katılım ve fırsat eşitsizliğinde Forum’un baktığı işgücüne katılım oranı, aynı işe eşit ücret ve toplam gelir eşitsizliği gibi veriler Türkiye’nin her daim eşitsizliğin en yüksek olduğu alanlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Şu bir gerçek ki, ülkemizde son 20 yılda kadınlarımızın güçlendirilmesi anlamında ciddi ilerlemeler kaydedildi. Devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanan destek ve yapılan teşviklerle kız çocuklarımızın okullaşma oranında önemli bir artış sağlandı. İş dünyasına baktığımızda, değişik sektörlerde faaliyet gösteren çok başarılı iş kadınlarımızı görüyoruz. Dünya çapındaki birçok şirketlerimizin başında kadın patronlar, yöneticiler var. Çalışan, üreten kadınlarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor. Yıllardır evlerinin içinde çalışıp didinen ve yeterli imkâna sahip olmayan kadınlarımız artık mikro kredilerle, İş Geliştirme Merkezleriyle kendiişlerini kuruyorlar; iş sahibi oluyorlar. Her alanda başarılı kadınlarımız var: Öğretim üyeleri, bilim kadınları, hukukçular, diplomatlar, siyasetçiler, doktorlar, öğretmenler... Ancak gelinen bu nokta yeterli mi? Elbette ki değil.

Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ülkemizde de kadının güçlendirilmesi konusunda hala kat edilmesi gereken uzun ve zorlu bir mesafe var. Bu da bir gerçek. Alınan tüm tedbirlere rağmen kadınlar hala eğitim imkânlarından hak ettikleri ölçüde faydalanamıyor. Eğitim alamayan kadınların çalışma hayatına eşit payla katılmalarını; siyaset ve bürokraside karar mekanizmalarında etkin şekilde rol almalarını beklemek gerçekçi değil elbette. Aslında kadın sorunları dönüp dolaşıp tek bir meseleye dayanıyor, o da eğitim…

Ben bu konuda da kadınların gücüne inanıyorum ve yıllardır ailelere, özellikle de ailenin temel taşı olan annelere sesleniyorum: “Çocuklarınızı okutun, hele kızlarınızı mutlaka okutun. Onlara bırakacağınız en büyük miras, iyi bir eğitim olacaktır. Ancak eğitimle onları hayata hazırlayabilir; gelecekte karşılaşacakları zorluklara dayanıklı hale getirebilirsiniz. Kızlarınızı okutmazsanız onları hayat boyu her türlü sömürüye, istismara karşı savunmasız bırakırsınız. Onları eğitimle güçlendirin.”

ÖZGECAN ASLAN'IN ANNESİNİ ARAYIP BAŞSAĞLIĞI DİLEDİM

- Özgecan Aslan gaddarca ve vahşice öldürüldü, Türkiye ayağa kalktı. Siz nasıl değerlendirirsiniz bu tür korkunç olayları? Üstelik sanki gittikçe her anlamda şiddetleniyoruz, şiddet sanki sıradanlaşıyor.
Hepimiz dehşete düştük. Toplumsal bir travma yaşadık belki de bu vahşet karşısında. Allah ailesine sabır versin. Annesini arayıp başsağlığı diledim. Gerçekten çok metanetli, asil insanlar. Allah dayanma gücü versin.

Şiddet konusu tüm dünyanın kanayan yarası. Ülkemizde de özellikle son yıllarda kadına karşı şiddet olayları sıkça gündeme geliyor ne yazık ki. Bu konuda toplumsal rehabilitasyona ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Şiddeti meşru gören, özendiren hatta zaman zaman kutsallaştıran bir alt kültürün var olduğu ve toplumun belli kesimlerinde kabul gördüğü inkâr edilemez. Bunun rehabilite edilmesi lazım.

ÇOK ÇALIŞTIM VE YORULDUM

- Çok yoğun tempoyla çalışmışsınız, şimdi o tempoyu özlüyor musunuz? Ailenize daha çok vakit ayırabilir misiniz?
2002’den bu yana Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı eşi olarak hep kamuoyunun önünde olmak durumunda kaldım. Bu süreçte tek gayem bulunduğumuz mevkilerin hakkını verebilmek oldu. Daima sorumluluk duygusuyla hareket ettim. İçeride ve dışarıda insanımızı en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım. Gerçekten çok çalıştım ve yoruldum açıkçası. Şimdi artık biraz daha ailemle, çocuklarımla ve torunlarımla vakit geçirmek istiyorum.

MUTFAĞA ÖZEL BİR İLGİM VARDI

Mutfakla da yakından ilgilendiğinizi biliyoruz. Yemek yapar mısınız?
Eskiden beri mutfağa özel bir ilgim vardı. Yıllarca ülkemizi ziyarete gelen en üst düzey zevatı ağırlamak durumunda kaldığım için bu ilgi daha da arttı. Yemeğin, mutfak kültürünün ülke tanıtımında, hatta uluslararası ilişkilerde önemli bir yeri olduğunu gördüm bu süreçte.

KENDİ EVİMİN BAHÇESİYLE YAKINDAN İLGİLENİYORUM

Derslerin yanında, özel hobileriniz var mı, nasıl dinleniyorsunuz?
Bahçeyle ilgilenmek beni çok dinlendiriyor. Cumhurbaşkanlığı döneminde hem Çankaya’daki hem de Tarabya’daki bahçelerin peyzajı ile yakından ilgilendim. Arkadaşlarımızla birlikte çok güzel peyzaj çalışmaları hayata geçirdik. Şimdi de kendi evimin bahçesiyle yakından ilgileniyorum.
Kitap okumayı çok severim. Artık okumaya daha fazla vakit ayırabiliyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. (hürriyet)

13 Mart 2015 Cuma

Anayasa Mahkemesi'nden başörtüsü kararı

Almanya Anayasa Mahkemesi, okullarda tüm öğretmenleri kapsayan bir başörtüsü yasağının din özgürlüğü ile bağdaşmadığına hükmetti.

Karlsruhe'de bulunan mahkeme, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinden yapılan iki başvuruda başörtüsü yasağının ‘anayasaya uygun olarak sınırlandırılmasına' hükmetti.

Kararda tarafsızlık ve okul barışı açısından soyut bir tehdidin başörtüsü yasağına gerekçe oluşturmadığı, yasak için başörtüsünden yola çıkarak ‘yeterli derecede somut bir tehdit' oluşması gerektiği belirtildi.

Almanya'nın en yüksek yargı mercii olan Anayasa Mahkemesi konuyla ilgili kararını bugün açıklamaya hazırlanıyordu. Ancak Die Tageszeitung'un haberine göre bilgisayarlarda yaşanan bir hata üzerine karar metni dün internete yansıdı. Anayasa Mahkemesi basın açıklamasının kendilerinden kaynaklanan bir hata nedeniyle kısa bir süreliğine internet sayfasında yer aldığını doğruladı.

Anayasa Mahkemesi 2003 yılında Stuttgartlı öğretmen Fereshta Ludin davasında, yasal temeli olduğu takdirde tedbir olarak başörtüsü yasağı getirilebileceğine hükmetmişti. Bu karar üzerine birçok eyalet yönetimi eğitim yasalarına başörtüsü yasağı koymuştu.

Die Tageszeitung'un haberine göre Anayasa Mahkemesi, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin yasalarında yer alan bir maddenin de anayasaya uygun olmadığına hükmetti. Mahkeme, ‘Hrıstiyan ve Batı eğitim ve kültür değerlerinin veya geleneklerinin sunulmasına” öncelik tanınmasını öngören maddenin anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Kararda, bu maddenin anayasanın dini temelde eşitsizlik oluşmasına engel olma maddesiyle bağdaşmadığı kaydedildi. (hürriyet.com.tr)

16 Aralık 2014 Salı

Gülen ve Tahşiyeciler ‘tesettür’den çelişti

Tahşiyeciler adlı grubun lideri olduğu suçlamasıyla 17 ay cezaevinde tutuklu kalan emekli imam Mehmet Doğan (70), kendilerine tuzak kurulduğunu iddia etti.


Hürriyet'in haberine göre; Muş’taki evinde açıklamalar yapan Mehmet Doğan, 2010’da Fethullah Gülen’in, “Başörtüsü füruattır” sözünü, Rumuzü’l Kur’an adlı eserinde eleştirmesinden sonra Paralel Yapı’nın hedefi haline geldiğini ve tutuklandığını iddia etti. Doğan, şunları söyledi:

“Tesettür füruattandır, denildi. Biz bu meseleyi Üstat Bediüzzaman’ın Tesettür Risalesi’ndeki izahatla ve başka ayetlerden bir araya getirerek, güzel bir şekilde ispat ettik. İnanmak ayrıdır, amel etmek ayrıdır. Eğer siz tesettürü yapmıyorsanız ayrı. Fakat tesettürü yapmak mecburidir. Eserlerimde izahata başladım. Bunları yazınca birden o gizli örgütün maşaları, alemi İslam’da bir tane değildir. Türkiye’de çok cereyanları var, aynı dava peşindedirler. Hepsi birleşerek bize bir tuzak kurdular. Müjde mi veriyorsun, tesettürü mü açıyorsun, git hapse gir dediler.”