Manisa'da bulunan 1'inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı'nda yaşanan ve 1046 askerin etkilendiği gıda zehirlenmesi olayıyla ilgili açıklama yapan Vali Hakan Güvençer, "Şu anda yaşanan hadisenin tam anlamıyla, bakteriyle bağırsak enfeksiyonu salgını olduğunu söyleyebiliyoruz." dedi.
Manisa Valisi Hakan Güvençer, 1’inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı’ndaki gıda zehirlenmesi olayıyla ilgili açıklama yaptı. Olaydan etkilenen asker sayısının 1046 olduğunu, 211 askerin hastanelerde tedavi gördüğünü açıklayan Güvençer, 2 askerin yoğun bakımda olduğunu ayrıca 194 askerin bugün taburcu edileceğini bildirdi. Güvençer, açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Sağlık Bakanlığı 15.00’ten itibaren Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığımızdan uzman bir ekibi ilimize gönderdi. Bugün Halk Sağlığı Kurumu Başkanı da Manisa’da. Sebep olabilecek tüm kaynaklara ilişkin örnekler alındı. Birden fazla laboratuara gönderildi. Ön bilgi, bulgular alındı. Bizim ön değerlendirmelerimiz var. Ancak sebebe ilişkin kesin açıklamayı, netleşecek sonuçlara bağlı. Şu anda yaşanan hadisenin tam anlamıyla, bakteriyle bağırsak enfeksiyonu salgını olduğunu söyleyebiliyoruz. Halk sağlığı uzmanları bu bakterinin ve yarattığı rahatsızlığın mahiyeti gereği, ikinci 48 saat içinde, hatta önümüzdeki 5-6 gün içinde bu bakteri ile muhatap olan kişilerin bağışıklık sistemlerinin vereceği tepkilere bağlı olarak yeni küçük vakaların yaşanabileceğini söylüyorlar. Ama ikinci 48’inci saatin başlarında artık stabilite sağlandı.
“ÖLÜM TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA DEĞİLİZ”
Bugün 5 bin askerin yemin merasiminin tamamlandığını ve aileleriyle buluştuklarını duyuran Vali Güvençer, “Şu anda hastanede yatanlar değil ama geçmiş günler içinde hastaneye müracaat edip tedavi olan çocuklardan aileleri huzurunda yemin merasimine katılanlar oldu” dedi.
Sosyal medyada bilgi kirliliği yaratıldığını belirten Güvençer, “Karşı karşıya kaldığımız bu enfeksiyon ölümcül değil. Basit bir antibiyotik tedavisiyle çözülebilir. Maalesef bir çocuğumuzu kaybettik. Ancak bu çocuğun vefat sebebinin bu enfeksiyondan olduğuna dair bir bilgi, bulgu yok. Daha önceden mevcut herhangi bir rahatsızlığın bu enfeksiyonla tetiklenmesi söz konusu olabilir. Çocuğumuzun vefatını bu enfeksiyona bağlamak yanlış ve tedirgin edici olur. Bundan sonra muhtemel ya da birden fazla ölüm tehdidi ile karşı karşıya değiliz” dedi.
Olayı gıda zehirlenmesi olarak tanımlamadıklarını söyleyen Güvençer, “Sebep gıda olabilir mi? ‘Evet’ ihtimallerden biri. Su ihtimali de söz konusu. Ancak yine tıbbi açıdan baktığımızda ilk laboratuar tetkiklerinde, eğer su ve gıdayı yan yana koyup kıyaslama yapacak olursak suyun bu hastalığa sebep olma ihtimali çok zayıf. Ama gıda zehirlenmesi demek ya da yenilenlerden kaynaklı bir enfeksiyon salgını demek için henüz erken” diye konuştu.
TEDAVİ GÖREN ASKERLERE ZİYARET
Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu ve Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, enfeksiyon sonucu hastaneye kaldırılan askerleri ziyaret ederek durumları hakkında bilgi aldı. Hastanenin farklı servislerde tedavi gören askerleri tek tek ziyaret eden Kaymakam Çorumluoğlu ve Başkan Çelik, askerlere geçmiş olsun dileklerini iletti. Yapılan ziyarette tedavi gören askerlerin durumlarının iyi gittiği bilgisini alan Kaymakam Çorumluoğlu, hastane yetkilileri ile kısa bir toplantı yaptı.
DHA
manisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
manisa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
27 Mayıs 2017 Cumartesi
9 Şubat 2017 Perşembe
KHK eleştirisine peygamberli savunma
686 sayılı kararname ile 330 akademisyenin üniversitelerden uzaklaştırılmasının yankıları sürüyor. Meclis'te konuşan AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, 'peygamberler de hata yapmıştır' dedi.
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, akademisyen ihraçları için, “Elbette ki yanlışlıklar vardır, layüsel olan sadece ve sadece Allah’tır. Allah’ın haricinde herkes hata yapar, peygamberler de hata yapmışlardır, hatalarına “zelle” ifadesi kullanılmıştır. Bu hatalara, önemli olan, bilinçli mi yapılıyor, bilinçsiz mi yapılıyor diye bakmak lazım” dedi.
hurriyet.com.tr'de yer alan habere göre, Meclis’te HDP’nin ihraçlara ilişkin grup önerisi üzerine konuşan Özdağ, 28 Şubat’ta kendisinin de üniversiteden atıldığını belirterek şöyle dedi:
“3 defa atıldım ve 3 defada da geri döndüm. Eğer burada çeşitli akademisyenlerle ilgili bir haksızlık varsa, eğer bir ince eleyip sık dokuma yapılmamışsa bunlarla ilgili şimdiye kadar olduğu gibi nasıl düzeltmeler yapıldıysa hep beraber bunları düzeltmek de bizim için hem vicdanı bir borç hem de insani bir borçtur. Bir yanlışlık varsa, bir iltisakları yoksa bunları yapmak da bizim görevimizdir.”
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, akademisyen ihraçları için, “Elbette ki yanlışlıklar vardır, layüsel olan sadece ve sadece Allah’tır. Allah’ın haricinde herkes hata yapar, peygamberler de hata yapmışlardır, hatalarına “zelle” ifadesi kullanılmıştır. Bu hatalara, önemli olan, bilinçli mi yapılıyor, bilinçsiz mi yapılıyor diye bakmak lazım” dedi.
hurriyet.com.tr'de yer alan habere göre, Meclis’te HDP’nin ihraçlara ilişkin grup önerisi üzerine konuşan Özdağ, 28 Şubat’ta kendisinin de üniversiteden atıldığını belirterek şöyle dedi:
“3 defa atıldım ve 3 defada da geri döndüm. Eğer burada çeşitli akademisyenlerle ilgili bir haksızlık varsa, eğer bir ince eleyip sık dokuma yapılmamışsa bunlarla ilgili şimdiye kadar olduğu gibi nasıl düzeltmeler yapıldıysa hep beraber bunları düzeltmek de bizim için hem vicdanı bir borç hem de insani bir borçtur. Bir yanlışlık varsa, bir iltisakları yoksa bunları yapmak da bizim görevimizdir.”
Etiketler:
ak parti,
haber,
manisa,
milletvekili
17 Ocak 2017 Salı
Manisa'da hiç bu kadar büyük yılan görülmemişti
Manisa'da zabıtaların yol kenarındaki bir su birikintisi içinde görerek fotoğraflarını çektiği yılan, uzunluğuyla dikkati çekti. Zabıta Memuru, "Suyun içinde görebildiğimiz kısmı en az 2,5-3 metre kadardı" dedi.
Manisa'da zabıta memurlarının fotoğrafını çektiği yılan, uzunluğuyla dikkati çekti.
Saruhanlı Belediyesi Zabıta Müdürlüğünde görevli zabıta memurları, Büyükbelen Mahallesi'ndeki görevin ardından ilçeye dönerken Eski Bağlar mevkisinde, yağmur nedeniyle suyla kaplanan yol kenarında bir yılan olduğunu fark etti.
Yılanın ender görülen uzunlukta olması nedeniyle araçtan inerek fotoğrafını çeken zabıtalardan Halil İbrahim Yaşar, hayatında ilk kez bu kadar uzun bir yılan gördüğünü söyledi.
Yaşar, "Yolun üzerinde biriken su nedeniyle yavaşlamıştık. Yolun karşısına geçmeye çalışan yılanı görünce çok şaşırdık. Suyu geçtikten sonra araçtan inerek yılanın fotoğraflarını cep telefonlarımızla çektik. Bu mevsimde yılan görmek bizleri çok şaşırttı. Yılanın suyun içinde görebildiğimiz kısmı en az 2,5-3 metre kadardı. Toplamda 4 metreye yakın olduğunu tahmin ediyoruz" diye konuştu.
Manisa'da zabıta memurlarının fotoğrafını çektiği yılan, uzunluğuyla dikkati çekti.
Saruhanlı Belediyesi Zabıta Müdürlüğünde görevli zabıta memurları, Büyükbelen Mahallesi'ndeki görevin ardından ilçeye dönerken Eski Bağlar mevkisinde, yağmur nedeniyle suyla kaplanan yol kenarında bir yılan olduğunu fark etti.
Yılanın ender görülen uzunlukta olması nedeniyle araçtan inerek fotoğrafını çeken zabıtalardan Halil İbrahim Yaşar, hayatında ilk kez bu kadar uzun bir yılan gördüğünü söyledi.
Yaşar, "Yolun üzerinde biriken su nedeniyle yavaşlamıştık. Yolun karşısına geçmeye çalışan yılanı görünce çok şaşırdık. Suyu geçtikten sonra araçtan inerek yılanın fotoğraflarını cep telefonlarımızla çektik. Bu mevsimde yılan görmek bizleri çok şaşırttı. Yılanın suyun içinde görebildiğimiz kısmı en az 2,5-3 metre kadardı. Toplamda 4 metreye yakın olduğunu tahmin ediyoruz" diye konuştu.
11 Ocak 2017 Çarşamba
Tansiyon ilacı plastik çıktı
Manisa'da kalp rahatsızlığı sebebiyle kaldırıldığı hastanede beş ay arayla iki defa açık kalp ameliyatı olan ve metal protez kalp kapağı ile yaşamını sürdüren 36 yaşındaki Çağlar Çil, tedavisi için verilen hapların plastik çıktığını belirtti. Çil'in şikayeti üzerine Manisa İl Sağlık Müdürlüğü İlaç ve Eczacılık Birimi'nce incelemeye alınan haplar, araştırılması için Sağlık Bakanlığı'na gönderildi.
Manisa'da bir çocuk babası Çağlar Çil, fenalaşınca 2014 yılında kaldırıldığı hastanede beş ay arayla iki defa açık kalp ameliyatı oldu. Metal protez kalp kapağı ile yaşamını sürdüren Çağlar Çil'e doktorlar tedavisi için toplar ve atardamarı gevşeterek, kalbin kan pompalamasını kolaylaştırıp, kan akışını düzenleyen yüksek tansiyon ilacı verdi. Çil, iki yıl boyunca bu ilaçları kullandı. Ancak, en son geçen kasım ayında aldığı ilaçlar nedeniyle rahatsızlandığını ve kabızlık sorunu yaşadığını belirten Çil, dışkısında kalp tedavisi için kullandığı ilacın çıktığını farketti. Normal şartlarda içmesinden sonra 6 dakika içinde erimesi gereken ilacın 24 saat geçmesine rağmen erimemesinden şüphelenen Çil, hapın daha önce kullandıklarından farklı olarak plastik gibi olduğunu gördü. İlacın sahte olmasından şüphelenen Çil, soluğu kendisine ilacı yazan Manisa Merkez Efendi Hastanesi'ndeki doktorunun yanında aldı. Doktorun kendisini ilacı aldığı eczaneye yönlendirmesinin ardından Manisa İl Sağlık Müdürlüğü'ne giden Çil, yetkilerle görüşerek, şikayetini anlattı. Haplar, Manisa İl Sağlık Müdürlüğü İlaç ve Eczacılık Birimi'nce inceleme altına alındı. İlaçlar, Sağlık Bakanlığı'na gönderildi.
Dava için bakanlık sonucunu bekliyor
Olayın ardından ilaçlara karşı duyduğu güvensizlik sebebiyle tedavisini ihmal eden Çağlar Çil, ölüm korkusu ile burun buruna yaşıyor. Dava açıp, hakkını arayacağını belirten Çil, "Bu ilaç benim sürekli rahatsızlığıma neden oluyor. Sürekli ölüm korkusu ile yaşamak apayrı bir duygu. Hayatımı bu ilaca bağlı olarak yaşıyorum. Bütün hayatım bu ilaçlara bağlı. Bunlar da sahte çıktıktan sonra kime veya ne ye güvenerek yaşayayım" dedi. cnntürk
Manisa'da bir çocuk babası Çağlar Çil, fenalaşınca 2014 yılında kaldırıldığı hastanede beş ay arayla iki defa açık kalp ameliyatı oldu. Metal protez kalp kapağı ile yaşamını sürdüren Çağlar Çil'e doktorlar tedavisi için toplar ve atardamarı gevşeterek, kalbin kan pompalamasını kolaylaştırıp, kan akışını düzenleyen yüksek tansiyon ilacı verdi. Çil, iki yıl boyunca bu ilaçları kullandı. Ancak, en son geçen kasım ayında aldığı ilaçlar nedeniyle rahatsızlandığını ve kabızlık sorunu yaşadığını belirten Çil, dışkısında kalp tedavisi için kullandığı ilacın çıktığını farketti. Normal şartlarda içmesinden sonra 6 dakika içinde erimesi gereken ilacın 24 saat geçmesine rağmen erimemesinden şüphelenen Çil, hapın daha önce kullandıklarından farklı olarak plastik gibi olduğunu gördü. İlacın sahte olmasından şüphelenen Çil, soluğu kendisine ilacı yazan Manisa Merkez Efendi Hastanesi'ndeki doktorunun yanında aldı. Doktorun kendisini ilacı aldığı eczaneye yönlendirmesinin ardından Manisa İl Sağlık Müdürlüğü'ne giden Çil, yetkilerle görüşerek, şikayetini anlattı. Haplar, Manisa İl Sağlık Müdürlüğü İlaç ve Eczacılık Birimi'nce inceleme altına alındı. İlaçlar, Sağlık Bakanlığı'na gönderildi.
Dava için bakanlık sonucunu bekliyor
Olayın ardından ilaçlara karşı duyduğu güvensizlik sebebiyle tedavisini ihmal eden Çağlar Çil, ölüm korkusu ile burun buruna yaşıyor. Dava açıp, hakkını arayacağını belirten Çil, "Bu ilaç benim sürekli rahatsızlığıma neden oluyor. Sürekli ölüm korkusu ile yaşamak apayrı bir duygu. Hayatımı bu ilaca bağlı olarak yaşıyorum. Bütün hayatım bu ilaçlara bağlı. Bunlar da sahte çıktıktan sonra kime veya ne ye güvenerek yaşayayım" dedi. cnntürk
28 Ekim 2016 Cuma
Canlı yayında suçunu itiraf eden katilin, minik Irmak'ı öldürdüğü kesinleşti
Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 4 yaşındaki Irmak Kupal'ın kaybolmasından sonra canlı yayında suçunu itiraf eden Himmet A.'nın, küçük kıza tecavüz ettiği, ardından eliyle boğduğu Adli Tıp raporuyla da kesinleşti.
Alaşehir'de gündelik işlerde çalışan 44 yaşındaki Bilal Kupal ile 27 yaşındaki Suriye Kupal çiftinin Menderes Mahallesi, Elmadağ Caddesi, 2 Sokak'taki evlerinin önünde oynayan kızları Irmak Kupal, geçen 14 Ekim'de ortadan kayboldu.
Arama çalışmalarına rağmen minik Irmak bulunamadı; baba Bilal Kupal'ın şüphelendiğini söylediği Himmet A. ise katıldığı televizyon programında suçunu itiraf etti.
Türkiye'yi şoke eden itiraftan sonra Himmet A.'nın gösterdiği bölgede üç gün arama yapıldı. Evine 2 kilometre uzaklıkta ilk olarak Irmak'ın ayakkabıları bulundun, ardından da bağ içerisinde cesedi bulundu.
Alaşehir'de toprağa verilen Irmak Kupal'a İzmir Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin sonuçları da belli oldu.
Otopsi raporuna göre, Irmak'a tecavüz edildiği, elle boğularak öldürüldüğü saptandı.
Ayrıca, Himmet A.'nın DNA'sı ile tecavüze uğrayan Irmak'tan alınan sperm örneklerinin DNA'sı aynı çıktı. Otopsi raporunun soruşturmayı yürüten Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildği öğrenildi.
Alaşehir'de gündelik işlerde çalışan 44 yaşındaki Bilal Kupal ile 27 yaşındaki Suriye Kupal çiftinin Menderes Mahallesi, Elmadağ Caddesi, 2 Sokak'taki evlerinin önünde oynayan kızları Irmak Kupal, geçen 14 Ekim'de ortadan kayboldu.
Arama çalışmalarına rağmen minik Irmak bulunamadı; baba Bilal Kupal'ın şüphelendiğini söylediği Himmet A. ise katıldığı televizyon programında suçunu itiraf etti.
Türkiye'yi şoke eden itiraftan sonra Himmet A.'nın gösterdiği bölgede üç gün arama yapıldı. Evine 2 kilometre uzaklıkta ilk olarak Irmak'ın ayakkabıları bulundun, ardından da bağ içerisinde cesedi bulundu.
Alaşehir'de toprağa verilen Irmak Kupal'a İzmir Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin sonuçları da belli oldu.
Otopsi raporuna göre, Irmak'a tecavüz edildiği, elle boğularak öldürüldüğü saptandı.
Ayrıca, Himmet A.'nın DNA'sı ile tecavüze uğrayan Irmak'tan alınan sperm örneklerinin DNA'sı aynı çıktı. Otopsi raporunun soruşturmayı yürüten Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildği öğrenildi.
22 Ekim 2016 Cumartesi
Irmak Kupal'ın cansız cesedi bulundu
Manisa’nın Alaşehir ilçesinde hurdacılık yapan Himmet A. tarafından öldürülerek bağa gömülen 4 yaşındaki Irmak Kupal’ın cansız bedeni 9 gün sonra bulundu.
14 Ekim günü evinin önünde oynarken kaybolan 4 yaşındaki Irmak Kupal'ı öldürdüğünü canlı yayında itiraf eden Himmet A.'nın önce elle kazarak gömdüğünü söylediği Irmak'ı daha sonra çapayla kazarak gömdüğünü öne sürmesi üzerine bugün sabahın erken saatlerinden itibaren bütün ekipler dere yatağında ve bağlarda çapa aradı.
Öte yandan, 12 yaşlarında Ali isimli bir çocuk, arama yapılan yerin karşı tarafındaki bir bağa nar toplamak için girdiğinde bir çapa buldu. Nar ağacının dibinde çapayı bulan küçük çocuk çapayla arama noktasına gelerek çapayı polislere teslim etti. Çapaya, aranan çapa olup olmadığının belirlenmesi için polisler tarafından el konuldu.
Aile sinir krizi geçirdi
Minik Irmak’ın bulunduğu haberi üzerine ailesi sinir krizi geçirdi. Ayakta durmakta güçlük çeken Irmak’ın annesi Suriye Kupal gözyaşlarına boğuldu. Evladına bir an önce kavuşmak isteyen acılı anne Suriye Kupal, “Yavrumu görmek istiyorum ne olur, 9 gündür görmüyorum ne olur gidelim. Ne olur beni yavruma götürsünler. Yavrumu görmek kucağıma basmak istiyorum. Ne olur, yalvarıyorum” dedi.
'Kardeşimi özledim'
Kardeşinin bulunduğu haberini alan 10 yaşındaki ablası Ayşe Kupal da haberi halasından aldığını belirterek, “Irmağı özledim, Irmağı istiyorum. Sevindim, halam söyledi. Irmağı çok özledim. Hem sevindim hem üzüldüm. Öldüğü için çok üzülüyorum” diye konuştu.
Ağıtlar yükseldi
Irmak’ın anneannesi Şaygül Ilgaz da gözyaşlarına boğuldu. Kürtçe ağıtlar yakılan evde yaslar tutuldu. Haberi alan ailenin yakınları ve mahalleli de minik Irmak’ın ailesinin evine akın etti. DHA
14 Ekim günü evinin önünde oynarken kaybolan 4 yaşındaki Irmak Kupal'ı öldürdüğünü canlı yayında itiraf eden Himmet A.'nın önce elle kazarak gömdüğünü söylediği Irmak'ı daha sonra çapayla kazarak gömdüğünü öne sürmesi üzerine bugün sabahın erken saatlerinden itibaren bütün ekipler dere yatağında ve bağlarda çapa aradı.
Öte yandan, 12 yaşlarında Ali isimli bir çocuk, arama yapılan yerin karşı tarafındaki bir bağa nar toplamak için girdiğinde bir çapa buldu. Nar ağacının dibinde çapayı bulan küçük çocuk çapayla arama noktasına gelerek çapayı polislere teslim etti. Çapaya, aranan çapa olup olmadığının belirlenmesi için polisler tarafından el konuldu.
Aile sinir krizi geçirdi
Minik Irmak’ın bulunduğu haberi üzerine ailesi sinir krizi geçirdi. Ayakta durmakta güçlük çeken Irmak’ın annesi Suriye Kupal gözyaşlarına boğuldu. Evladına bir an önce kavuşmak isteyen acılı anne Suriye Kupal, “Yavrumu görmek istiyorum ne olur, 9 gündür görmüyorum ne olur gidelim. Ne olur beni yavruma götürsünler. Yavrumu görmek kucağıma basmak istiyorum. Ne olur, yalvarıyorum” dedi.
'Kardeşimi özledim'
Kardeşinin bulunduğu haberini alan 10 yaşındaki ablası Ayşe Kupal da haberi halasından aldığını belirterek, “Irmağı özledim, Irmağı istiyorum. Sevindim, halam söyledi. Irmağı çok özledim. Hem sevindim hem üzüldüm. Öldüğü için çok üzülüyorum” diye konuştu.
Ağıtlar yükseldi
Irmak’ın anneannesi Şaygül Ilgaz da gözyaşlarına boğuldu. Kürtçe ağıtlar yakılan evde yaslar tutuldu. Haberi alan ailenin yakınları ve mahalleli de minik Irmak’ın ailesinin evine akın etti. DHA
17 Ekim 2016 Pazartesi
Savcıdan Rüzgar Çetin kararına itiraz
İstanbul Beşiktaş'taki trafik kazasında polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün şehit olmasına, polis memuru Emre Tetik'in ise yaralanmasına neden olduğu gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılarak tahliye edilen Rüzgar Çetin hakkındaki kararı savcı temyiz etti. Savcı Ekrem Şakar, Rüzgar Çetin hakkında daha üst oranda ceza belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etti.
Savcı Ekrem Şakar, bilinçli taksir suçuna ilişkin TCK'nin 85/2. maddesinde 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü belirtti. Ancak TCK'nin 61. maddesine göre temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç gibi hususların gözönünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.
"Alt sınırdan uzaklaşılmalıydı"
Dosyada Rüzgar Çetin'in 0,902 promil alkollü olduğu, önündeki aracı sollamak için ani bir manevrayla karşı yönden gelen araçlara ayrılmış şeride girdiği ve olayda asli kusurlu olduğunu ifade etti.
Savcı Şakar, mevcut deliller çerçevesinde sanığın cezalandırılmasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlike ve kusurun ağırlığı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak artırılması gerektiğini belirtti. Savcı Şakar, mahkemenin dosya kapsamına uymayacak şekilde asgari hadden daha az uzaklaşılarak temel cezayı belirlediğini, bu yönüyle verilen kararın yöntem ve yasaya aykırı olduğunu belirtti. DHA
Savcı Ekrem Şakar, bilinçli taksir suçuna ilişkin TCK'nin 85/2. maddesinde 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğünü belirtti. Ancak TCK'nin 61. maddesine göre temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç gibi hususların gözönünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.
"Alt sınırdan uzaklaşılmalıydı"
Dosyada Rüzgar Çetin'in 0,902 promil alkollü olduğu, önündeki aracı sollamak için ani bir manevrayla karşı yönden gelen araçlara ayrılmış şeride girdiği ve olayda asli kusurlu olduğunu ifade etti.
Savcı Şakar, mevcut deliller çerçevesinde sanığın cezalandırılmasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlike ve kusurun ağırlığı dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak artırılması gerektiğini belirtti. Savcı Şakar, mahkemenin dosya kapsamına uymayacak şekilde asgari hadden daha az uzaklaşılarak temel cezayı belirlediğini, bu yönüyle verilen kararın yöntem ve yasaya aykırı olduğunu belirtti. DHA
9 Ekim 2016 Pazar
Manisa'da 4.0 büyüklüğünde deprem
Saat 09.21 de merkez üssü Manisa’nın Akhisar ilçesi Zeytinliova olan, 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Ayrıca Yalova'da 1 gecede 28 deprem meydana geldi.
Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Yalova'da merkez üssü Çınarcık ve Armutlu ilçeleri ile Çınarcık ilçesi Esenköy beldesi olan çok sayıda deprem meydana geldi. İlk sarsıntı gece saat 00.22'de yaşandı. Merkez üssü Çınarcık ilçesi Esenköy Beldesi olan 3.5 şiddetindeki deprem beldede hissedilirken can ve mal kaybı yaşanmadı. Sabah saat 07.45'e kadar 27 sarsıntı daha meydana geldi. Sarsıntılar Armutlu ilçesi ve Çınarcık ilçe merkezi ile Esenköy merkezde küçük çaplı gerçekleşti.
Ayrıca Yalova'da 1 gecede 28 deprem meydana geldi.
Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Yalova'da merkez üssü Çınarcık ve Armutlu ilçeleri ile Çınarcık ilçesi Esenköy beldesi olan çok sayıda deprem meydana geldi. İlk sarsıntı gece saat 00.22'de yaşandı. Merkez üssü Çınarcık ilçesi Esenköy Beldesi olan 3.5 şiddetindeki deprem beldede hissedilirken can ve mal kaybı yaşanmadı. Sabah saat 07.45'e kadar 27 sarsıntı daha meydana geldi. Sarsıntılar Armutlu ilçesi ve Çınarcık ilçe merkezi ile Esenköy merkezde küçük çaplı gerçekleşti.
15 Eylül 2016 Perşembe
4 günde 151 kez sallandı
Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde Kurban Bayramı’nın birinci günü meydana gelen 5 büyüklüğündeki depremin ardından dört günde toplam 151 kez sarsıntı yaşandı.
Akhisar İlçesi’nde 12 Eylül Pazartesi meydana gelen ve İzmir ve Çanakkale’de de hissedilen ilk depremden sonra 151 kez çeşitli büyüklüklerde sarsıntılar yaşandı. Akhisar’da bayramın birinci günü saat 11.26’da Kayalıoğlu Mahallesi merkezli 5.0, saat 12.29’da Kapaklı Mahallesi merkezli 4.6, saat 13.05’te yine
Kapaklı’da 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgilere göre en son sarsıntı bugün saat 11.15’te meydana geldi. Ballıca merkezli 3.8 büyüklüğündeki deprem Akhisar ve diğer mahallelerinde hissedilirken can ve mal kaybı yaşanmadı. DHA
Akhisar İlçesi’nde 12 Eylül Pazartesi meydana gelen ve İzmir ve Çanakkale’de de hissedilen ilk depremden sonra 151 kez çeşitli büyüklüklerde sarsıntılar yaşandı. Akhisar’da bayramın birinci günü saat 11.26’da Kayalıoğlu Mahallesi merkezli 5.0, saat 12.29’da Kapaklı Mahallesi merkezli 4.6, saat 13.05’te yine
Kapaklı’da 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgilere göre en son sarsıntı bugün saat 11.15’te meydana geldi. Ballıca merkezli 3.8 büyüklüğündeki deprem Akhisar ve diğer mahallelerinde hissedilirken can ve mal kaybı yaşanmadı. DHA
12 Eylül 2016 Pazartesi
Ege'de korkutan depremler
Manisa'nın Akhisar İlçesi'nde saat 11.26'da, Kandilli verilerine göre 5, AFAD verilerine göre 4.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem İzmir'in yanı sıra Bursa, Balıkesir, Çanakkale'de de hissedildi. Akhisar saat 12.29'da AFAD verilerine göre 4.5 büyüklüğünde bir depremle ikinci kez sallandı.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün verilerine göre; bugün saat 11.26'da, merkez üssü Akhisar olan yerin 6.5 kilometre derinliğinde 5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, İzmir kent merkezi ile Foça ve Ödemiş'te hafif şekildi hissedildi.
AFAD "4,6" OLARAK DUYURDU
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Veri Merkezi, depremin büyüklüğünü 4,6 diye duyurdu. AFAD, depremin derinliğini ise 22,92 km olarak açıkladı.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Veri Merkezine göre 11.26'da Akhisar'da gerçekleşen deprem Manisa, İzmir ve çevresinde hissedildi. Akhisar Kaymakamı Kaan Peker, depremi ilçe merkezinde şiddetli biçimde hissettiklerini ve ekiplerin hemen hasar tespit çalışması gerçekleştirdiğini bildirdi. İlk bilgilere göre depremde can kaybı ya da yaralanan olmadığını ifade eden Peker, "Şu ana kadar çok şükür can kaybı yok, maddi kayıp var mı diye tespit başlattık. Vatandaşlarımızın bu güzel bayram gününde soğukkanlı olmasını rica ediyorum. Geçmiş olsun." dedi. Bu arada, 11.26'daki depremin ardından 2 büyüklüğünde 3 artçı daha oldu. Deprem, İzmir'in yanı sıra Bursa, Balıkesir ve Çanakkale'de de hissedildi.
İKİNCİ DEPREM
AFAD, Merkezüssü Manisa’ nın Akhisar ilçesinde saat 12.29'da 4.5 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldiğini bildirdi.
YÜZEYE YAKIN OLDUĞU İÇİN ÇOK HİSSEDİLDİ
Jeofizik mühendisi Prof. Dr. Zafer Akçığ, depremin yüzüye çok yakın olduğu için çok hissedildiğini söyledi. Prof. Dr. Akçığ, Manisa Akhisar’da aktif faylar olduğunu belirterek, "Ben İzmir Bostanlı’da yaşıyorum evde çok hissettim. Çünkü çok derinde değil yüzeye yakın. 5 de orta büyüklükte bir deprem. Akhisar’da aktif faylar var. Bunlar olağan depremler. Panik yok" dedi. Hürriyet
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nün verilerine göre; bugün saat 11.26'da, merkez üssü Akhisar olan yerin 6.5 kilometre derinliğinde 5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, İzmir kent merkezi ile Foça ve Ödemiş'te hafif şekildi hissedildi.
AFAD "4,6" OLARAK DUYURDU
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Veri Merkezi, depremin büyüklüğünü 4,6 diye duyurdu. AFAD, depremin derinliğini ise 22,92 km olarak açıkladı.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Veri Merkezine göre 11.26'da Akhisar'da gerçekleşen deprem Manisa, İzmir ve çevresinde hissedildi. Akhisar Kaymakamı Kaan Peker, depremi ilçe merkezinde şiddetli biçimde hissettiklerini ve ekiplerin hemen hasar tespit çalışması gerçekleştirdiğini bildirdi. İlk bilgilere göre depremde can kaybı ya da yaralanan olmadığını ifade eden Peker, "Şu ana kadar çok şükür can kaybı yok, maddi kayıp var mı diye tespit başlattık. Vatandaşlarımızın bu güzel bayram gününde soğukkanlı olmasını rica ediyorum. Geçmiş olsun." dedi. Bu arada, 11.26'daki depremin ardından 2 büyüklüğünde 3 artçı daha oldu. Deprem, İzmir'in yanı sıra Bursa, Balıkesir ve Çanakkale'de de hissedildi.
İKİNCİ DEPREM
AFAD, Merkezüssü Manisa’ nın Akhisar ilçesinde saat 12.29'da 4.5 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldiğini bildirdi.
YÜZEYE YAKIN OLDUĞU İÇİN ÇOK HİSSEDİLDİ
Jeofizik mühendisi Prof. Dr. Zafer Akçığ, depremin yüzüye çok yakın olduğu için çok hissedildiğini söyledi. Prof. Dr. Akçığ, Manisa Akhisar’da aktif faylar olduğunu belirterek, "Ben İzmir Bostanlı’da yaşıyorum evde çok hissettim. Çünkü çok derinde değil yüzeye yakın. 5 de orta büyüklükte bir deprem. Akhisar’da aktif faylar var. Bunlar olağan depremler. Panik yok" dedi. Hürriyet
29 Ağustos 2016 Pazartesi
Virajda iki otomobil çarpıştı: 1’i bebek, 2 ölü, 2 yaralı
MANİSA’nın Yunusemre İlçesi’nde, virajda, iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada, 1’i bebek, 2 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı.
Kaza, bugün saat 16.30 sıralarında Menemen- Manisa karayolu Eski Muradiye yolu yakınlarında meydana geldi. İzmir’in Menemen İlçesi’nden Manisa yönüne giden 22 yaşındaki İlker Yıldız yönetimindeki 35 AS 1864 plakalı otomobil, aşırı hızlı girdiği virajda kontrolden çıktı. Şerit ihlali yapan otomobil, karşı yönden gelen 31 yaşındaki Tahir Çalışkan yönetimindeki 45 AAL 67 plakalı otomobille çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle, Yıldız’ın kullandığı otomobil, yol kenarındaki tarlaya
yuvarlandı.
Kazada, otomobil sürücüsü İlker Yıldız, olay yerinde yaşamını yitirken, yanındaki eşi 21 yaşındaki Damla Yıldız ile kızı 1 yaşındaki İlkin Erba ve diğer otomobil sürücüsü Tahir Çalışkan ağır yaralandı.
Yaralılardan anne-kız Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hafsa Sultan Hastanesi’ne, Çalışkan ise Manisa devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumu ağır olan minik İlkin Erba Yıldız, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. Öte yandan yaralılardan Damla Yıldız’ın kopan sağ el parmağı, olay yerinde yapılan aramada bulunamadı. DHA
Kaza, bugün saat 16.30 sıralarında Menemen- Manisa karayolu Eski Muradiye yolu yakınlarında meydana geldi. İzmir’in Menemen İlçesi’nden Manisa yönüne giden 22 yaşındaki İlker Yıldız yönetimindeki 35 AS 1864 plakalı otomobil, aşırı hızlı girdiği virajda kontrolden çıktı. Şerit ihlali yapan otomobil, karşı yönden gelen 31 yaşındaki Tahir Çalışkan yönetimindeki 45 AAL 67 plakalı otomobille çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle, Yıldız’ın kullandığı otomobil, yol kenarındaki tarlaya
yuvarlandı.
Kazada, otomobil sürücüsü İlker Yıldız, olay yerinde yaşamını yitirken, yanındaki eşi 21 yaşındaki Damla Yıldız ile kızı 1 yaşındaki İlkin Erba ve diğer otomobil sürücüsü Tahir Çalışkan ağır yaralandı.
Yaralılardan anne-kız Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hafsa Sultan Hastanesi’ne, Çalışkan ise Manisa devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Durumu ağır olan minik İlkin Erba Yıldız, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. Öte yandan yaralılardan Damla Yıldız’ın kopan sağ el parmağı, olay yerinde yapılan aramada bulunamadı. DHA
29 Temmuz 2016 Cuma
Arınç’ın kayınbiraderi gözaltına alındı
Manisa İl Halk Sağlığı Müdürü görevinden dün itibariyle açığa alınan, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç'ın kayınbiraderi Ziya Tay, bugün gözaltına alındı.
Darbe girişiminin ardından başlayan adli ve idari soruşturma çerçevesinde Manisa’da dün görevden uzaklaştırılan 154 sağlık personelinin arasında, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç’ın kayınbiraderi İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Ziya Tay da yer aldı. Manisa İl Sağlık Müdürlüğü görevine 23 Aralık 2002’de atanan ve daha sonra 2012’de Halk Sağlığı İl Müdürlüğü’ne getirilen Ziya Tay, bu sabah evinde gözaltına alındı.
Halk Sağlığı İl Müdürü Tay ile birlikte Manisa Valiliği’nde Sosyal Etüd Proje Müdürü olarak görev yapan Melih Karakaş, Manisa Teknik Elemanları Derneği Başkanı Ziya Nur Köse ile Yunusemre Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Ferhat Bozkaya da gözaltına alınan isimler arasında yer aldı. Manisa Valiliği’nden dün yapılan yazılı açıklamada 1817 kamu görevlisinin görevden uzaklaştırıldığı, 34 kamu görevlisi ile 25 hakim ve savcının tutuklandığı duyurulmuştu. DHA
Darbe girişiminin ardından başlayan adli ve idari soruşturma çerçevesinde Manisa’da dün görevden uzaklaştırılan 154 sağlık personelinin arasında, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç’ın kayınbiraderi İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Ziya Tay da yer aldı. Manisa İl Sağlık Müdürlüğü görevine 23 Aralık 2002’de atanan ve daha sonra 2012’de Halk Sağlığı İl Müdürlüğü’ne getirilen Ziya Tay, bu sabah evinde gözaltına alındı.
Halk Sağlığı İl Müdürü Tay ile birlikte Manisa Valiliği’nde Sosyal Etüd Proje Müdürü olarak görev yapan Melih Karakaş, Manisa Teknik Elemanları Derneği Başkanı Ziya Nur Köse ile Yunusemre Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Ferhat Bozkaya da gözaltına alınan isimler arasında yer aldı. Manisa Valiliği’nden dün yapılan yazılı açıklamada 1817 kamu görevlisinin görevden uzaklaştırıldığı, 34 kamu görevlisi ile 25 hakim ve savcının tutuklandığı duyurulmuştu. DHA
Etiketler:
bülent arınç,
darbe,
fethullah gülen,
manisa,
tbmm
9 Temmuz 2016 Cumartesi
İnternetten satışa başladı şimdi talebe yetişemiyor
Manisa’nın Şehzadeler İlçesi Akpınar Mahallesi’nde dört yıl önce kurduğu çiftlikte beslediği eşeklerden elde ettiği sütü, çeşitli hastalıklara iyi geldiği inancıyla isteyenlere satan 44 yaşındaki kadın girişimci Türkan Eğriboyun, şimdiden internetten satışa başladı. Eğriboyun, kurduğu internet sitesi aracılığı ile Türkiye’nin dört bir tarafına eşek sütü pazarlıyor.
100 eşeğin bulunduğu çiftlikte üretim yapan Eğriboyun, eşek sütüne olan ilginin bu hayvanların fiyatında artışa neden olduğunu söyledi. Muğla ve ilçesi Köyceğiz ile Balıkesir’in Ayvalık ilçesinden satın aldığı eşeklerden süt elde ettiklerini belirten Eğriboyun, "Eşek sütü kanserden, astım ve bronşite, hatta siroza kadar birçok hastalığa iyi geliyor. Bunun yanı sıra kasları güçlendirir, kan değerlerini yükseltir. En önemlisi de bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücut hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur" dedi. Eğriboyun, müşterilerine eşek sütünün sadece tıbbi tedaviyi destek amaçlı olduğu konusunda bilgilendirdiklerini de söyledi
Eşek sütüne ilginin yoğun olduğuna dikkati çeken Eğriboyun, "Hatta özellikle kış aylarında bu taleplere karşılık vermekte zorlandım. Eşek sütünün litresini 100 liraya satıyoruz. Elde ettiğim günlük 15 litre sütü elimdeki mevcut eşeklerden taze taze sağarak müşteriye veriyorum. Bunun yanı sıra kurduğumuz internet sitesi aracılığı ile kargoyla ülkenin dört bir tarafına da satış gerçekleştiriyorum" dedi.
"DONDURULMUŞ EŞEK SÜTÜNÜ İÇMEYİN" UYARISI
Eşek sütü alacaklara uyarılarda da bulunan Eğriboyun, "Bazı müşterilerim daha önce aldıkları eşek sütünün acı ve ekşi olduğunu söylüyor. Aksine eşek sütünün tadı şekerlidir. Eşek sütünde hiçbir koku da yoktur. Vatandaşların dolandırılmamaları adına bunları bilmesi gerekmektedir. Özellikle vatandaşlarımıza 1.5 ay kadar bir sürenin üzerinde dondurulmuş eşek sütlerini içmemelerini tavsiye ediyorum. Çünkü bekletilen sütlerin hiçbir faydası olmuyor. Vatandaşların bizzat sağım yapılan eşekleri görerek, bu sütü almalarında fayda var" diye konuştu.
100 eşeğin bulunduğu çiftlikte üretim yapan Eğriboyun, eşek sütüne olan ilginin bu hayvanların fiyatında artışa neden olduğunu söyledi. Muğla ve ilçesi Köyceğiz ile Balıkesir’in Ayvalık ilçesinden satın aldığı eşeklerden süt elde ettiklerini belirten Eğriboyun, "Eşek sütü kanserden, astım ve bronşite, hatta siroza kadar birçok hastalığa iyi geliyor. Bunun yanı sıra kasları güçlendirir, kan değerlerini yükseltir. En önemlisi de bağışıklık sistemini güçlendirir ve vücut hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur" dedi. Eğriboyun, müşterilerine eşek sütünün sadece tıbbi tedaviyi destek amaçlı olduğu konusunda bilgilendirdiklerini de söyledi
Eşek sütüne ilginin yoğun olduğuna dikkati çeken Eğriboyun, "Hatta özellikle kış aylarında bu taleplere karşılık vermekte zorlandım. Eşek sütünün litresini 100 liraya satıyoruz. Elde ettiğim günlük 15 litre sütü elimdeki mevcut eşeklerden taze taze sağarak müşteriye veriyorum. Bunun yanı sıra kurduğumuz internet sitesi aracılığı ile kargoyla ülkenin dört bir tarafına da satış gerçekleştiriyorum" dedi.
"DONDURULMUŞ EŞEK SÜTÜNÜ İÇMEYİN" UYARISI
Eşek sütü alacaklara uyarılarda da bulunan Eğriboyun, "Bazı müşterilerim daha önce aldıkları eşek sütünün acı ve ekşi olduğunu söylüyor. Aksine eşek sütünün tadı şekerlidir. Eşek sütünde hiçbir koku da yoktur. Vatandaşların dolandırılmamaları adına bunları bilmesi gerekmektedir. Özellikle vatandaşlarımıza 1.5 ay kadar bir sürenin üzerinde dondurulmuş eşek sütlerini içmemelerini tavsiye ediyorum. Çünkü bekletilen sütlerin hiçbir faydası olmuyor. Vatandaşların bizzat sağım yapılan eşekleri görerek, bu sütü almalarında fayda var" diye konuştu.
22 Şubat 2016 Pazartesi
Bülent Arınç’ın acı günü
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 78 yaşındaki ağabeyi Yıldıray Arınç, bir süredir tedavi olduğu Dokuz Eylül Tıp Fakültesi'nde hayatını yitirdi.
Arınç’ın cenazesinin, yarın öğle vakti Manisa Hatuniye Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verileceği öğrenildi.
Arınç’ın cenazesinin, yarın öğle vakti Manisa Hatuniye Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verileceği öğrenildi.
28 Ocak 2016 Perşembe
Soma A.Ş. dava hakiminin değişmesini istedi
Soma davasında çıkan tazminat kararlarına karşı Soma A.Ş.'den hamle geldi. Şirketin avukatı reddi hakim başvurusunda bulunurken, tazminat kararlarına gerekçe olarak ’felaketi özlenir hale getirdiğini’ gösterdi.
Manisa’nın Soma İlçesi’ndeki faciada hayatını kaybeden 301 madenci ailesinin sürdürdüğü hukuk mücadelesinde, şirket avukatı, taleplerini kabul etmediği ve mağdur ailelerin lehine hareket ettiği iddiasıyla İş Mahkemesi Hakimi Battal Şener hakkında reddi hakim talebinde bulundu.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin avukatı başvuru dilekçesinde, ailelerin hesaplarına AFAD’ın 184’er bin TL yatırdığı için paralarının olduğunu, adli yardım almamaları gerektiğini, kendilerinin mağdur durumda olduğunu ve verilen tazminat cezalarının da, aileler için Yargıtay kararında olduğu gibi, ’felaketi özlenir hale getirdiğini’ gerekçe gösterdi.
Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 maden madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından aileler, ceza davasının yanı sıra, manevi tazminat davalarıyla da hukuk mücadelelerini sürdürdü. Faciadan sonra ilçede kurulan Soma İş Mahkemesi’ne yaklaşık 400 dava açıldı. Bu davalar ilk açıldığında da, mahkeme, ailelerin avukatlarının talepleri doğrultusunda Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin malları ve TKİ’den alacakları üzerinde haciz kararı verdi.
Manisa’nın Soma İlçesi’ndeki faciada hayatını kaybeden 301 madenci ailesinin sürdürdüğü hukuk mücadelesinde, şirket avukatı, taleplerini kabul etmediği ve mağdur ailelerin lehine hareket ettiği iddiasıyla İş Mahkemesi Hakimi Battal Şener hakkında reddi hakim talebinde bulundu.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin avukatı başvuru dilekçesinde, ailelerin hesaplarına AFAD’ın 184’er bin TL yatırdığı için paralarının olduğunu, adli yardım almamaları gerektiğini, kendilerinin mağdur durumda olduğunu ve verilen tazminat cezalarının da, aileler için Yargıtay kararında olduğu gibi, ’felaketi özlenir hale getirdiğini’ gerekçe gösterdi.
Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 maden madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından aileler, ceza davasının yanı sıra, manevi tazminat davalarıyla da hukuk mücadelelerini sürdürdü. Faciadan sonra ilçede kurulan Soma İş Mahkemesi’ne yaklaşık 400 dava açıldı. Bu davalar ilk açıldığında da, mahkeme, ailelerin avukatlarının talepleri doğrultusunda Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin malları ve TKİ’den alacakları üzerinde haciz kararı verdi.
AYRI DAVA AÇTILAR
İş Mahkemesi’nin belirlediği bilirkişi heyeti de, faciada şirketin kusurlu olduğuna karar verince, geçen Aralık ayında, tazminat davalarından ilki sonuçlandı. Mahkeme, şirketin faciada can veren madencilerden evli olan Özay Eren’in, annesi, babası ve 7 kardeşi adına açılan davayı sonuçlandırdı. Karara göre, anne ve baba için ayrı ayrı 75 bin TL, 7 kardeş için de 35’er bin lira tazminat ödenmesi istendi. Bu arada Eren’in, eşi ve çocuklarının ise ayrı bir dava açtıkları öğrenildi.
KARAR EMSAL TEŞKİL EDECEK
Mahkemenin tazminat davaları içini verdiği ilk kararın, yaklaşık 400 dava için de emsal teşkil edecek olması, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’yi harekete geçirdi. Şirket adına davaları takip eden Avukat Kadir Çekin, bundan sonraki tazminat davalarının, aleyhlerine sonuçlanmaması ya da daha az miktarlarda tazminat tutarlarıyla karara bağlanması için Soma İş Mahkemesi Hakimi Battal Şener hakkında, reddi hakim talebinde bulundu.
’TOPLUMLA BİRLİKTE HARAKET ETME KOLAYCILIĞI YAPILIYOR’
Şirket adına mahkemeye başvuran Avukat Kadir Çekin’in, dilekçesinde can acıtan gerekçelerde bulunduğu ortaya çıktı. Dilekçenin girişinde Hakim Battal Şener’in, tarafsızlığını yitirdiğini ileri süren Avukat Kadir Çekin, "Dava konusu olay iş kazası, Türkiye’nin en büyük iş kazasıdır.
Türkiye’nin en büyük iş kazası olması, yargılamanın taraflı yapılması için neden oluşturmaz. Bu tür davalarda, yargılamanın usulü işlemlerini, tamamlayıp toplumun beklentisi doğrultusunda karar oluşturmak, toplum karşısında yalnız olan davalıyı daha da korumasız hale getirecektir.
Yargı, güçsüz olan davalıyı korumadığı gibi, bir de tarafsızlığını bozup toplum gücüyle birlikte hareket etme kolaycılığına kaçarsa, adalet, ciddi şekilde yara alacaktır" görüşlerine yer verdi.
’AİLELER, ACİZ DEĞİL PARALARI VAR’
Mahkemenin, haksız şekilde şirketin TKİ nezlindeki hak ve alacaklarına tedbir koyduğunu savunan Avukat Kadir Çekin, "Şirket varlıkları ve gelirleri üzerinde ağır tedbir uygulayan mahkeme, davacı tarafça yapılan ’adli yardım’ taleplerini gerekçesiz olarak, kanunun aradığı ekonomik durum araştırmasını yapmadan kabul etmiştir.
AFAD tarafından her bir davacıya, 184 bin TL civarındaki ödemelere rağmen, adli yardımlı olarak davanın devamını sağlamıştır. Yargılama masraflarını ödemekten aciz olduğunu beyan eden davacıların hesaplarında 184 bin TL gibi astronomik paraların varlığına dair, dosyada bilgi ve belge olmasına rağmen dava adli yardımlı olarak görülmeye devam etmiştir. Mahkemenin bu kararı, harçtan muaf oldukları için açılan davalarda, dava miktarlarının fahiş olarak artmasına neden olmuştur" dedi.
’FELAKET ÖZLENİR KILINMASIN’
Ailelerin istedikleri tazminat miktarının hemen hepsinin ödenmesine karar verilmesini de eleştiren Avukat Kadir Çekin dilekçesinde, bu miktarların felaketi özlenir kılacağını da ileri sürdü.
Bu tespitinde Yargıtay kararına da atıfta bulunan Kadir Çekin, "Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, manevi tazminat çekilen üzüntüye, acıya birebir karşılık değildir.
Duyulan acı ve elemin bir nebze olsun, hafifletilmesi için belirlenen bir tutardır. Yerel mahkemenin, davacı tarafından yapılan yüksek miktarlı talebin olduğu gibi kabul edilmesi, ’felaketi özlenir hale getirebilecek’ niteliktedir. Meydana gelen kaza, sebebiyle oluşan acı gerçekten çok büyüktür. Bu acı hepimizin ortak acısıdır.
Para ile tazminat ile bu acı giderilmez. Belki azaltılması sağlanabilir. Ancak hükmedilen manevi tazminat miktarı, felaketi özlenir hale getirecek nitelikte bir miktardır" dedi.
Şirketin reddi hakim talebi mart ayında yapılacak duruşmada değerlendirilecek. Hakim talebi redderse, şirketin bir üst mahkemeye itiraz hakkı bulunuyor. (Taylan Yıldırım/ Hürriyet)
11 Ocak 2016 Pazartesi
Soma AŞ işçi ailelerine tazminat vermemek için hileye başvurdu
Soma AŞ faciadan sadece 36 gün sonra mahkemenin haciz kararlarını engellemek için ileride yapacağı kömür üretiminin gelirini Türkiye Kömür İşletmeleri’ne devretti. TKİ’den aldığı teminatı kredileri için bankaya verdi. Banka böylelikle öncelikli alacaklı oldu, 301 işçinin ailesinin tazminat talepleri alt sıralara düştü.
Manisa’nın Soma ilçesinde 301 kişinin yaşamını yitirdiği faciadan 36 gün sonra, ocağı işleten Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin, işçi ailelerinin tazminat alacaklarına karşı hileli (muvazaalı) yönteme başvurduğu iddiası Sayıştay raporunda yer aldı. Şirketin, Türkiye Kömür İşletmeleri’nden gelecekte çıkartacağı kömür için aldığı 182 milyon 134 bin 867 lirayı, bir bankaya temlik gösterdiği, bankanın da buna dayanarak başlattığı icra takibiyle, ‘öncelikli alacaklı’ olduğu öne sürüldü.
TKİ’nin 2014 hesaplarına yönelik Sayıştay’ın denetim raporları, TBMM’ne ulaştı. Bu raporlara göre, facianın yaşandığı ocağı rödövans sistemiyle işleten Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin, madenci ailelerinin tazminat alacaklarına karşılık hileli bir yönteme başvurduğu tespiti yapıldı. Sayıştay raporuna göre; şirket, faciadan 36 gün sonra Soma 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasını engellemek için harekete geçti. Şirket, kazadan sonra kapatılan ve ne zaman açılacağı belirsiz ocağa dair tahakkuk etmiş bir alacağı olmamasına rağmen, ileride yapacağı kömür üretimi için 182 milyon 134 bin 867 TL’yi devretmek (temlik) için TKİ Genel Müdürlüğü’ne yazı yazdı. TKİ’den de gerekli onay yazısının gelmesi ile Soma Kömür İşletmeleri AŞ, 182 milyon 134 bin 867 TL tutarındaki alacak yazısını, bankaya devretti. Banka da, haciz işlemiyle öncelikli alacaklı durumuna geldi. Bu durumu Sayıştay denetçileri, hileli (muvazaalı) olarak değerlendirdi.
Sayıştay raporuna göre faciadan sonra, şirket alacakları için toplam 348 ihtiyati haciz kararı oluştu, TKİ Genel Müdürlüğü, bunlar için sıra cetveli oluşturdu. Bu haciz kararlarından 334’ünün, ölen madenci ailelerinin, 30 bin TL ile 500 bin TL arasındaki haciz kararları. Şirketin, kurumdan aldığı onay sonrasında bankaya devrettiği temlikin, alacağın da, yine 25’inci sırada olduğu raporda yazıldı. Bu işlem sonucunda, sıra cetvelindeki 334 madenci yakınının, paralarını çok geç ya da hiç alamayacakları ileri sürüldü.
Kozağaçlı: Şirket kayyuma devredilmeli
Somalı madenci ailelerinin avukatı Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise, bu işlemin bir tür kamu alacağı olduğu için, manevi tazminatlarla ilgili alacakların önüne geçtiğini söyledi. Kozağaçlı, şöyle dedi: “Burada katliamın 36’ncı gününde ileride, ailelere verdikleri zararı karşılamamak için bir niyetle hareket ettiklerini gösteriyor. Bu bir alacak önceliğidir. Hileli bir işlem gibi görünüyor. Gerçek borcunu ödememek için sahte borçlularla süreci uzatırlar. Gerçek borçlarından kurtulur. Hileli ve tehlikeli bir işlem.” Madenin kendi mallarıymış gibi bankaya ipotek gibi gösterildiğini de savunan Kozağaçlı, “Madeni ipotek gibi göstererek banka kredisini alıyorlar. Devlet resmen kefil oluyor. TKİ madeni bir kayyuma devretmeli” dedi.
Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)
Manisa’nın Soma ilçesinde 301 kişinin yaşamını yitirdiği faciadan 36 gün sonra, ocağı işleten Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin, işçi ailelerinin tazminat alacaklarına karşı hileli (muvazaalı) yönteme başvurduğu iddiası Sayıştay raporunda yer aldı. Şirketin, Türkiye Kömür İşletmeleri’nden gelecekte çıkartacağı kömür için aldığı 182 milyon 134 bin 867 lirayı, bir bankaya temlik gösterdiği, bankanın da buna dayanarak başlattığı icra takibiyle, ‘öncelikli alacaklı’ olduğu öne sürüldü.
TKİ’nin 2014 hesaplarına yönelik Sayıştay’ın denetim raporları, TBMM’ne ulaştı. Bu raporlara göre, facianın yaşandığı ocağı rödövans sistemiyle işleten Soma Kömür İşletmeleri AŞ’nin, madenci ailelerinin tazminat alacaklarına karşılık hileli bir yönteme başvurduğu tespiti yapıldı. Sayıştay raporuna göre; şirket, faciadan 36 gün sonra Soma 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasını engellemek için harekete geçti. Şirket, kazadan sonra kapatılan ve ne zaman açılacağı belirsiz ocağa dair tahakkuk etmiş bir alacağı olmamasına rağmen, ileride yapacağı kömür üretimi için 182 milyon 134 bin 867 TL’yi devretmek (temlik) için TKİ Genel Müdürlüğü’ne yazı yazdı. TKİ’den de gerekli onay yazısının gelmesi ile Soma Kömür İşletmeleri AŞ, 182 milyon 134 bin 867 TL tutarındaki alacak yazısını, bankaya devretti. Banka da, haciz işlemiyle öncelikli alacaklı durumuna geldi. Bu durumu Sayıştay denetçileri, hileli (muvazaalı) olarak değerlendirdi.
Sayıştay raporuna göre faciadan sonra, şirket alacakları için toplam 348 ihtiyati haciz kararı oluştu, TKİ Genel Müdürlüğü, bunlar için sıra cetveli oluşturdu. Bu haciz kararlarından 334’ünün, ölen madenci ailelerinin, 30 bin TL ile 500 bin TL arasındaki haciz kararları. Şirketin, kurumdan aldığı onay sonrasında bankaya devrettiği temlikin, alacağın da, yine 25’inci sırada olduğu raporda yazıldı. Bu işlem sonucunda, sıra cetvelindeki 334 madenci yakınının, paralarını çok geç ya da hiç alamayacakları ileri sürüldü.
Kozağaçlı: Şirket kayyuma devredilmeli
Somalı madenci ailelerinin avukatı Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise, bu işlemin bir tür kamu alacağı olduğu için, manevi tazminatlarla ilgili alacakların önüne geçtiğini söyledi. Kozağaçlı, şöyle dedi: “Burada katliamın 36’ncı gününde ileride, ailelere verdikleri zararı karşılamamak için bir niyetle hareket ettiklerini gösteriyor. Bu bir alacak önceliğidir. Hileli bir işlem gibi görünüyor. Gerçek borcunu ödememek için sahte borçlularla süreci uzatırlar. Gerçek borçlarından kurtulur. Hileli ve tehlikeli bir işlem.” Madenin kendi mallarıymış gibi bankaya ipotek gibi gösterildiğini de savunan Kozağaçlı, “Madeni ipotek gibi göstererek banka kredisini alıyorlar. Devlet resmen kefil oluyor. TKİ madeni bir kayyuma devretmeli” dedi.
Taylan YILDIRIM/İZMİR, (DHA)
13 Kasım 2015 Cuma
Manisa Valisi hakkında suç duyurusu
Türkiye Barolar Birliği, Manisa Valisi’nin başörtülü kadınlara kelepçe takılmasıyla ilgili açıklamalarını yargıya taşıdı.
Hürriyet'in haberine göre; TBB, Manisa Valisi hakkında cezai soruşturma açılması talebiyle Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve idari soruşturma başlatılması talebiyle de İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu imzalı dilekçelerde, Vali’nin Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ayrımcılık yasağına aykırı davrandığı ve bu suretle görevi kötüye kullanma suçu işlediği ileri sürüldü.
Konuyla ilgili bir basın bildirisi yayınlayan Feyzioğlu, Vali’nin açıklamalarını skandal olarak niteleyerek şu eleştirileri getirdi: "Polis operasyonu sırasındaki hukuka aykırılıklar ve bu hukuka aykırılıklardan çok daha vahim olan Sayın Vali’nin skandal açıklaması, soruşturmayı bir bütün olarak gölgelemekte ve esasa, adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde girilmesine engel olmaktadır. Soruşturmayı mecrasından saptıran söz konusu açıklamanın da soruşturulmasında fayda görülmektedir."
Feyzioğlu tarafından yapılan basın açıklaması şöyle: "Ayrımcılığın zirvesinde bir skandal: Devletin valisine göre başörtülü olmayan kadınlara ve avukatlara kelepçe takılması "devletimizin ve milletimizin değer yargılarına uygundur!" Manisa Valisi, PDY adı verilen cemaat yapılanmasına karşı yürütüldüğü söylenen polis operasyonunda aynen şöyle demiştir:
".... hukuki süreçte suçluluğu sabit olmayan hiç kimsenin, hele de toplumda çok olumlu bir imajla algılanan başörtülü bayanların, şartları oluşmadan öyle bir işleme (kelepçe takma işlemi) tabi tutulmaları her kademede üzüntüyle karşılanmıştır..... Devletimizin bir kurumu olarak emniyet teşkilatımızın da milletimizin değer yargıları ve bakış açısı dışında bir tutum içinde bulunmamasının asıl olduğunu, her şeye rağmen gerçekleşen olay hakkında üzüntülerimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."
Demek ki, Manisa Valisi’ne göre, başörtülü olmayan kadın vatandaşlar ile somut olayda kelepçelenen avukatlara yönelik uygulama, bu kişilerin toplumdaki algısı Sayın Vali’nin anlayışına göre yeterince olumlu olmadığı için doğrudur, yerindedir. Devletin valisinin görevi, Anayasayı ve kanunları uygulamak ve uygulanmasını sağlamaktır.
Manisa Valisinin bu sözleri, çok açık bir şekilde Anayasa Md. 10’da düzenlenen ayrımcılık yasağına aykırıdır. Öte yandan bizzat Manisa Valisi, bu açıklamasıyla, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesindeki ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini de ikrar etmiştir. Anılan maddeye göre, "Ceza kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.
" Bir soruşturma işlemi ve uygulaması, son tahlilde, ceza kanununun uygulanmasına dair bir işlem olduğuna göre, kuşkusuz TCK Md. 3’teki ayrımcılık yasağına tabidir. Şu halde, Manisa Valisi, hem Anayasa Md. 10’u, hem TCK Md. 3’ü ihlal etmiş ve bunların göndermesiyle TCK Md. 257’de hükme bağlanmış olan görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş bulunmaktadır.
Ayrıca polis operasyonu sırasındaki hukuka aykırılıklar ve bu hukuka aykırılıklardan çok daha vahim olan Sayın Vali’nin skandal açıklaması, soruşturmayı bir bütün olarak gölgelemekte ve esasa, adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde girilmesine engel olmaktadır. Soruşturmayı mecrasından saptıran söz konusu açıklamanın saik açısından da soruşturulmasında bu sebeple fayda görülmektedir. Manisa Valisi hakkında disiplin soruşturması ve ceza soruşturması açılması için yetkili makamlara başvuruda bulunulmuştur."
Etiketler:
başörtüsü,
haber,
kadın,
manisa,
Metin Feyzioğlu
20 Ekim 2015 Salı
Soma davasında, madenci ailelerinden büyük suçlama
Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 46 sanıklı davanın, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde, görülmesine devam edildi. Duruşmayı takip eden mağdur madenci ailelerinden de önemli bir iddia geldi. Aileler, duruşmalarda dinleneceği önceden belli olan işsiz madencileri, 13 Ekim’den önce arayan şirket yetkililerinin "İşe alınacaksınız. Bizden haber bekleyin" dediğini, bu vaatle ifadelerin etkilendiğini öne sürdü.
Soma’da geçen yıl 13 Mayıs’ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, ’Olası kastla öldürme’, ’Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ’Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Duruşmada, tutuklu sanıklar Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’in yanı sıra tutuksuz sanıkların bir bölümü hazır bulundu. Duruşmada, maden ocağında çalıştıkları sırada, faciayı yaşayan mağdur ve tanık işçilerin dinlenmesine, bugün de kaldığı yerden devam edilecek.
AİLELER, İŞÇİLER KANDIRILMAYA ÇALIŞILIYOR
Bu arada, ölen madencilerin aileleri de, toplu olarak geldikleri arama noktasından geçip, duruşmayı takip etmek için mahkeme salonuna geldi. Aileler, bu sırada da önemli bir iddiada bulundu. Savcılık soruşturması sırasında şikayetçi olan ya da anlatımlarıyla suçlamalarda bulunan madencilerin, duruşmalardaki ifadelerini değiştirmelerine dikkat çeken aileler, bunun şirketin bir kandırma planından kaynaklandığını ileri sürdü. Aileler, şirket yetkililerinin, ilk olarak kendilerine başvuruları bulunan işsiz madencilerden, duruşmada ifade vereceklerin isimlerini belirlediğini anlattı. Ardından da bu işçilerin, 13 Ekim’de başlayan duruşmalar öncesinde arandığını ve onlara, "İşe alınacaksınız. Bizden haber bekleyin" dendiğini söyledi. Faciadan sonra yaklaşık 1.5 yıldır işsiz kalan işçilerin, bu vaatlerle, ifadelerin etkilendiği öne sürüldü.
Taylan YILDIRIM- Barış GEZİCİ/ AKHİSAR (Manisa) (DHA)
Soma’da geçen yıl 13 Mayıs’ta meydana gelen faciada, 301 madencinin yaşamını yitirmesi ardından başlatılan adli soruşturmada, haklarında, ’Olası kastla öldürme’, ’Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ’Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan toplam 46 sanığın yargılanmasına, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Duruşmada, tutuklu sanıklar Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, Maden Mühendisi, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’in yanı sıra tutuksuz sanıkların bir bölümü hazır bulundu. Duruşmada, maden ocağında çalıştıkları sırada, faciayı yaşayan mağdur ve tanık işçilerin dinlenmesine, bugün de kaldığı yerden devam edilecek.
AİLELER, İŞÇİLER KANDIRILMAYA ÇALIŞILIYOR
Bu arada, ölen madencilerin aileleri de, toplu olarak geldikleri arama noktasından geçip, duruşmayı takip etmek için mahkeme salonuna geldi. Aileler, bu sırada da önemli bir iddiada bulundu. Savcılık soruşturması sırasında şikayetçi olan ya da anlatımlarıyla suçlamalarda bulunan madencilerin, duruşmalardaki ifadelerini değiştirmelerine dikkat çeken aileler, bunun şirketin bir kandırma planından kaynaklandığını ileri sürdü. Aileler, şirket yetkililerinin, ilk olarak kendilerine başvuruları bulunan işsiz madencilerden, duruşmada ifade vereceklerin isimlerini belirlediğini anlattı. Ardından da bu işçilerin, 13 Ekim’de başlayan duruşmalar öncesinde arandığını ve onlara, "İşe alınacaksınız. Bizden haber bekleyin" dendiğini söyledi. Faciadan sonra yaklaşık 1.5 yıldır işsiz kalan işçilerin, bu vaatlerle, ifadelerin etkilendiği öne sürüldü.
Taylan YILDIRIM- Barış GEZİCİ/ AKHİSAR (Manisa) (DHA)
15 Ekim 2015 Perşembe
Soma davasında "ihmaller" zinciri gündeme geldi
Soma'da 301 işçinin öldüğü maden davasının bugün görülen duruşmasında tanık anlatımları ihmaller zincirini yeniden ortaya koydu. Tanık işçi Mustafa Bostancı, madenin bazı bölgelerinde son dönemde sıcak kömür çıkmasına rağmen günlük kömür çıkarma miktarının, 50-60 kamyondan, 70-80 kamyona çıkarıldığını anlatarak, "En çok kömür çıkaran vardiya amirinin fotoğrafı panoya asılıyordu" dedi. Duruşmada bir de tartışma yaşandı. Sanık avukatının, tanık işçi Ramazan Akkoç'a, "sen" diye hitap etmesine müşteki avukatları "patrona 'siz', işçiye 'sen' mi?" diye tepki gösterdi.
Soma'daki maden faciasına ilişkin 8'i tutuklu 46 sanığın yargılandığı davanın 21. oturumu başladı. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada mağdur ve tanıkların dinlenmesine devam edildi.
Madende şalterci olarak çalışan Ramazan Akkoç, ifadesinde olay günü 5. banttaki şalterde olduğunu, saat 15.00'e yaklaşırken bantların birden durduğunu söyledi. Yetkililere haber vermek istemesine rağmen telefonların çalışmadığını anlatan Akkoç, "Sonra amir geldi, 'dışarı çıkalım' dedi. Onun ceketi diğer taraftaydı, onu aldım geldim. Bu sırada siyah bir duman geldi. H panosuna gitmemi istedi. Oradaki arkadaşlara dumanı haber verdim. Maskeleri taktık. Bir süre sonra da mavi bir boru vardı, şefimiz hava almak için onu kesmemizi söyledi, onun havasını kullandık" diye konuştu.
Yangın anında neler yapması gerektiği anlatılmamış
Akkoç, bir süre sonra dumanın daha da yoğunlaştığını belirterek, bunun üzerine herkesin helalleştiğini, daha sonra kurtarma ekibinin kendilerini kurtardığını aktardı. Çalıştığı bölgede yangın tüpü bulunmadığını belirten Akkoç, kendisine daha önce madende tehlike anında neler yapması gerektiğinin anlatılmadığını ifade etti.
"Patrona 'siz', 'işçiye' sen"
Sanık avukatlarından Yusuf Koçyiğit'in, Akkoç'a soru sorarken "sen" diye hitap etmesine müşteki avukatları "patrona 'siz', işçiye 'sen' mi oluyor" sözleriyle tepki gösterdi. Müşteki avukatları, Koçyiğit'in soru sormak yerine yorum yaptığını ileri sürerek, mahkeme heyetine itirazda bulundu. Koçyiğit, yargılamanın engellendiğini iddia etti, bu sırada müşteki ve sanık avukatları arasında tartışma yaşandı. Akkoç, şikayetçi olduğunu söyledi.
"Beni tanıyor musunuz?"
Daha sonra ifade vermek üzere Yusuf Koçan salona girdi. Madende işçi olan kardeşini faciada kaybettiği öğrenilen Koçan, kürsüye çıkarken tutuklu sanıklara dönerek "Beni tanıyor musunuz?" dedi ve işaret parmağını salladı. Sanık avukatları "tehdit var" diyerek tepki gösterdi. Koçan, "Beni tanıyıp tanımadıklarını sordum sadece" ifadelerini kullandı.
Sanık avukatlarının itirazı üzerine Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı duruşmaya 10 dakika ara verdi.
Kürsüden inerken fenalaşan Koçan'a sağlık görevlileri müdahale etti. Bu sırada salondaki madenci yakınları da sanık avukatlarına tepki gösterdi. Aranın ardından Mahkeme Başkanı Ballı, Koçan'ın daha sonra dinleneceğini söyledi.
Tanık olarak dinlenen Mustafa Bostancı da olay anında U3 bölgesinde tarama yaptıklarını anlatarak, önce yerini tam olarak bilmediği bir bölgede dinamit patlatıldığını, bundan 15-20 dakika sonra etrafı duman sardığını ifade etti. Dinamit dışında bir patlama sesi duymadığını aktaran Bostancı, daha sonra "Temiz hava çıkışına çıktık. İzlemeyi aradık, durumu bildirdik" dedi.
Ballı, Bostancı'ya "Savcılık ifadesinde dinamit patlatılmasından hemen sonra duman geldiğini söylemişsin, duman ne zaman geldi?" diye sordu. Bostancı "15-20 dakika sonra" cevabını verdi.
"Sıcak kömür çıkıyordu, buna rağmen üretim daha da artırıldı"
Bostancı, son dönemlerde ocağın bazı bölgelerinde sıcak kömür olduğunu belirterek, ayrıca daha önce madenden günde 50-60 kamyon kömür çıkarılırken, son dönemlerde sayının 70-80 kamyona yükseldiğini, en çok kömür çıkaran vardiya amirinin fotoğrafının panoya asıldığını dile getirdi.
"Sağol şef"
Bostancı, yaklaşık 4,5 yıldır çalıştığı Soma Kömür AŞ'de gaz maskelerine 6 ayda bir bakım yapıldığını sözlerine ekledi. Bostancı, kendisine soru sormak isteyen tutuklu sanığın geçmiş olsun dileği üzerine "sağol şef" cevabını verdi. Bunu üzerine mağdur avukatlarından Can Atalay, "Sanıkların tanıklara soru sormasındaki mahiyet açıkça görülüyor, yaşanan baskı görülüyor, bu nedenle biz soru sormayacağız" dedi. İşçi yakınları da Bostancı'ya tepki gösterdi.
Mahkeme Başkanı Ballı, duruşmaya öğle arası verdi. cnntürk.com.tr
13 Mayıs 2015 Çarşamba
Siz hiç cennete yazılan bir mektup okudunuz mu?
Soma'da hayatını kaybeden 301 madenciden Ali Yüksel'in kızı Türkan Yüksel'in facianın yıldönümünde babasına yazdığı mektup, yürekleri dağladı. Türkan, babasına "Cennette mutlu bir şekilde bizi bekle" diye seslendi.
Madende hayatını kaybeden 301 işçiden Ali Yüksel'in ikiz çocukları Türkan ve Furkan Yüksel'in babaları için yazdığı mektup ve resmi görenler gözyaşlarını tutamadı. Türkan babasının mezarına mektup, Furkan ise çizdiği madenci fotoğrafını bıraktı.
"CEZALILAR CEZALARINI ÇEKECEK"
Madende can veren 301 işçiden birisi olan Ali Yüksel’in kızı Türkan Yüksel babası için yazdığı mektubu mezarının başına bıraktı. Mektubuna "13 Mayıs'ta içimiz yandı ama hala çok üzgünüm babacığım" diye başlayan küçük çocuk, "Seni çok özledik. 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı sensiz geçirdiğim için çok üzgünüm" yazdı.
Adalete olan inancını da mektubuna yansıtan Türkan, "Cezalılar cezalarını çekecekler, içinde hiç kuşku kalmasın" diyerek, babasına seslendi
"CENNETTE BİZİ BEKLE"
Küçük çocuğun mektubunu bitirdiği, "Cennette mutlu bir şekilde bizi bekle babacığım. Ben pilot olacağım, senin yüzünü kara çıkarmayacağım" sözleri ise yürekleri dağladı.
Türkan Yüksel, mektupta ayrıca, kardeşinin, kendisinin, annesinin ve köpeğinin resmini de çizdi.
KARDEŞİ DE MADEN OCAĞI ÇİZDİ
Türkan Yüksel, babasına hitaben bu duygusal mektubu yazarken, erkek kardeşi ise maden ocağı resmini, Ali Yüksel'in mezarı başına bıraktı.
İşte o mektup ve resim:
ANNE ERGÜL: BENDEN HABERSİZ HAZIRLAMIŞLAR
Anne Ergül Yüksel ağlamaktan zor konuşarak, "Benden habersiz dün gece hazırlamışlar. Ben de mezarlıkta okudum. Şimdi ise çok kötüyüm" dedi. Anne Yüksel, "Yazın herkesin çocugu çiçek böcek resmi çizerken, onlar göçmüş maden resmi çiziyor, ölmüş babalarına mektup yazıyor" şeklinde konuştu.
Madende hayatını kaybeden 301 işçiden Ali Yüksel'in ikiz çocukları Türkan ve Furkan Yüksel'in babaları için yazdığı mektup ve resmi görenler gözyaşlarını tutamadı. Türkan babasının mezarına mektup, Furkan ise çizdiği madenci fotoğrafını bıraktı.
"CEZALILAR CEZALARINI ÇEKECEK"
Madende can veren 301 işçiden birisi olan Ali Yüksel’in kızı Türkan Yüksel babası için yazdığı mektubu mezarının başına bıraktı. Mektubuna "13 Mayıs'ta içimiz yandı ama hala çok üzgünüm babacığım" diye başlayan küçük çocuk, "Seni çok özledik. 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı sensiz geçirdiğim için çok üzgünüm" yazdı.
Adalete olan inancını da mektubuna yansıtan Türkan, "Cezalılar cezalarını çekecekler, içinde hiç kuşku kalmasın" diyerek, babasına seslendi
"CENNETTE BİZİ BEKLE"
Küçük çocuğun mektubunu bitirdiği, "Cennette mutlu bir şekilde bizi bekle babacığım. Ben pilot olacağım, senin yüzünü kara çıkarmayacağım" sözleri ise yürekleri dağladı.
Türkan Yüksel, mektupta ayrıca, kardeşinin, kendisinin, annesinin ve köpeğinin resmini de çizdi.
KARDEŞİ DE MADEN OCAĞI ÇİZDİ
Türkan Yüksel, babasına hitaben bu duygusal mektubu yazarken, erkek kardeşi ise maden ocağı resmini, Ali Yüksel'in mezarı başına bıraktı.
İşte o mektup ve resim:
ANNE ERGÜL: BENDEN HABERSİZ HAZIRLAMIŞLAR
Anne Ergül Yüksel ağlamaktan zor konuşarak, "Benden habersiz dün gece hazırlamışlar. Ben de mezarlıkta okudum. Şimdi ise çok kötüyüm" dedi. Anne Yüksel, "Yazın herkesin çocugu çiçek böcek resmi çizerken, onlar göçmüş maden resmi çiziyor, ölmüş babalarına mektup yazıyor" şeklinde konuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)