Dijital Yıldızlar Teknoloji Sömestr Kampı, çocuklara kodlamayı öğretecek
çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Ocak 2019 Pazartesi
23 Mayıs 2017 Salı
Yemen'de koleradan ölenlerin sayısı 350'ye çıktı, salgın yayılıyor
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), Yemen'deki kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 350'ye yükseldiğini, ülke genelinde kolera vakası sayısının da 30 bine yaklaştığını bildirdi.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ICRC Operasyonlar Direktörü Dominik Stillhart, Yemen'deki salgının hızla yayıldığını ve endişe verici boyutlara ulaştığını söyledi.
Yemen'de geçen hafta 5 gün boyunca kalma fırsatı bulduğunu belirten Stillhart, ülkede iki yıldan fazladır süren "acımasız savaşın" sağlık sektörünü işlemez hale getirdiğini vurguladı.
Stillhart, "Kolera salgını neredeyse tüm Yemenlileri etkisi altına almış durumda. Özellikle sağlık sektörü en fazla yüzde 45 kapasiteyle hizmet verebiliyor. Doktorlar ve hemşireler de son 8 aydır maaşını alamıyor. 160 hastane ve sağlık kuruluşu da harap olmuş vaziyette. Çok büyük bir insani krizle karşı karşıyayız" dedi.
BÜTÜN KOŞULLAR KOLERANIN HIZLA YAYILMASINA UYGUN
Ülkedeki çatışmaların etkisiyle su sistemlerinin çöktüğünü, kişisel hijyenin yetersiz kaldığını ve insanların kötü beslendiğini ifade eden Stillhart, bunların koleranın hızla yayılmasına neden olduğunu kaydetti.
Stillhart, ICRC olarak kolera salgınının daha fazla yayılmaması için 11 hastane ve 7 hapishanede hijyenin sağlanması, temiz su temini ve tedaviye yönelik faaliyetler yürüttüklerine değinerek, özellikle hapishanelerin çok kalabalık olmasından dolayı salgının en fazla buralarda yayıldığına dikkati çekti.
"CİDDİ ADIMLAR ATILMALI"
Yemen Sağlık Bakanlığıyla bu sabah görüştüğünü aktaran Stillhart, kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 350'ye yükseldiğini, ülke genelinde kolera vakası sayısının da 29 bin 345'e çıktığını belirtti.
Stillhart, hastaların tedavileri için mevcut sağlık merkezlerinin kapasitesinin artırılması, temiz su temin edilmesi, temizlik ve hijyenin de sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Başkent Sana'daki izlenimlerini de anlatan Stillhart, "Başkentte çöplerin toplanmadığına şahit oldum. Caddeler büyük çöp yığınlarıyla doluydu. Salgının yayılmasını engellemek için acil sağlık önlemleri alınması gerekiyor. Temizliğin sağlanması için çok ciddi adımlar atılması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"10 MİLYON YEMENLİ AÇLIK TEHLİKESİNDE"
Stillhart, 17 milyon Yemenlinin acil insani destek ve yardıma ihtiyaç duyduğunu, 10 milyon insanın da açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, acil gıda desteğinin gerektiğini kaydetti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dün Yemen'in 19 ilinde 27 Nisan'dan bu yana kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 315'e ulaştığını, hastalığa yakalandığından şüphelenilen 29 bin 300'den fazla vaka olduğunu bildirmişti.
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü de önceki gün gerekli önlem alınmadığı takdirde Yemen'deki kolera salgınının kontrolden çıkabileceği uyarısında bulunmuştu. (ntvsnc.com.tr)
Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ICRC Operasyonlar Direktörü Dominik Stillhart, Yemen'deki salgının hızla yayıldığını ve endişe verici boyutlara ulaştığını söyledi.
Yemen'de geçen hafta 5 gün boyunca kalma fırsatı bulduğunu belirten Stillhart, ülkede iki yıldan fazladır süren "acımasız savaşın" sağlık sektörünü işlemez hale getirdiğini vurguladı.
Stillhart, "Kolera salgını neredeyse tüm Yemenlileri etkisi altına almış durumda. Özellikle sağlık sektörü en fazla yüzde 45 kapasiteyle hizmet verebiliyor. Doktorlar ve hemşireler de son 8 aydır maaşını alamıyor. 160 hastane ve sağlık kuruluşu da harap olmuş vaziyette. Çok büyük bir insani krizle karşı karşıyayız" dedi.
BÜTÜN KOŞULLAR KOLERANIN HIZLA YAYILMASINA UYGUN
Ülkedeki çatışmaların etkisiyle su sistemlerinin çöktüğünü, kişisel hijyenin yetersiz kaldığını ve insanların kötü beslendiğini ifade eden Stillhart, bunların koleranın hızla yayılmasına neden olduğunu kaydetti.
Stillhart, ICRC olarak kolera salgınının daha fazla yayılmaması için 11 hastane ve 7 hapishanede hijyenin sağlanması, temiz su temini ve tedaviye yönelik faaliyetler yürüttüklerine değinerek, özellikle hapishanelerin çok kalabalık olmasından dolayı salgının en fazla buralarda yayıldığına dikkati çekti.
"CİDDİ ADIMLAR ATILMALI"
Yemen Sağlık Bakanlığıyla bu sabah görüştüğünü aktaran Stillhart, kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 350'ye yükseldiğini, ülke genelinde kolera vakası sayısının da 29 bin 345'e çıktığını belirtti.
Stillhart, hastaların tedavileri için mevcut sağlık merkezlerinin kapasitesinin artırılması, temiz su temin edilmesi, temizlik ve hijyenin de sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Başkent Sana'daki izlenimlerini de anlatan Stillhart, "Başkentte çöplerin toplanmadığına şahit oldum. Caddeler büyük çöp yığınlarıyla doluydu. Salgının yayılmasını engellemek için acil sağlık önlemleri alınması gerekiyor. Temizliğin sağlanması için çok ciddi adımlar atılması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"10 MİLYON YEMENLİ AÇLIK TEHLİKESİNDE"
Stillhart, 17 milyon Yemenlinin acil insani destek ve yardıma ihtiyaç duyduğunu, 10 milyon insanın da açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, acil gıda desteğinin gerektiğini kaydetti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dün Yemen'in 19 ilinde 27 Nisan'dan bu yana kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 315'e ulaştığını, hastalığa yakalandığından şüphelenilen 29 bin 300'den fazla vaka olduğunu bildirmişti.
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü de önceki gün gerekli önlem alınmadığı takdirde Yemen'deki kolera salgınının kontrolden çıkabileceği uyarısında bulunmuştu. (ntvsnc.com.tr)
25 Nisan 2017 Salı
Eğitim- Sen: Anaokulunda 'Cihad' tavsiyeli kitap dağıtıldı
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın çocukluğunu konu alan ve 'Cihad'ı öven 'Necmettin'in Dünyası' adlı boyama kitabının Diyanet-Sen aracılığıyla anaokullarında dağıtılarak, çocukların zihinlerinin bulandırıldığını iddia etti. Diyanet-Sen yetkilileri ise kitabın sadece kendi üyelerinin çocuklarına yönelik dağıtıldığını kabul ederken, Milli Eğitim Müdürü Adem Koca eğitim kurumlarında bu tür bir kitabın dağıtılmadığını söyledi.
Diyanet-Sen tarafından hazırlanan boyama kitabının içeriğini değerlendiren Eğitim-Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu, kitabı inceleyince ‘iyi niyetle hazırlanmış olmadığının anlaşıldığını’ kaydetti.
Muşlu şöyle dedi:
‘Bu boyama kitaplarının Mersin’de ana okullarında dağıtıldığı bilgisi ulaştı bize. Kitabın girişinde, başkanının kısa bir giriş yazısı var. Burada, ‘Milli ve manevi değerler ışığında, tarihimizin önemli devlet adamlarından Necmettin Erbakan’ın çocukluğundan esinlenerek hazırlanan bu eserleri beğeneceğinizi umuyorum’ ifadeleri yer alıyor. Ama kitapta anaokulu çocuklarına aktarılan çok çarpıcı noktalar var. Bu ülkede siz ‘Mustafa Kemal’in Dünyası’ diye bir boyama kitabı duydunuz mu’
CİHAD TAVSİYE EDİLİYOR
Bilinçaltına cihad düşüncesi yerleştirilmeye çalışıldığını belirten Muşlu, ‘Kitapta, ‘Namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir’ yazıyor. Anaokulundaki bir çocuğa cihad tavsiye ediliyor. Bir diğeri, Necmettin Erbakan’ın siyasi yaşamında bir adil düzen çağrısı vardı. Kitapta, ‘Adil bir dünya mutlaka kurulacaktır’ cümlesi var. Erbakan’ın meşhur el işareti ile birlikte yer alıyor. Siyasi talepler, siyasi projeler anaokulundaki çocuğun zihnine şırınga edilmeye çalışılıyor’ diye konuştu.
DİNCİ VE GERİCİ AKIM NE DÜZEYE GELDİ
Erbakan’ın bir siyaset ve devlet adamı olduğunu hatırlatan Eğitim-Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu şunları söyledi:
‘Necmettin Erbakan da Başbakandı, ama burada ana okullarında siyasi propagandaya dayalı kitapçıkların dağıtılması, hele hele anaokulundaki çocuğa cihadın tavsiye edilmesi korkunç bir durum. Ülkemizde eğitimin bilimden ve laik değerlerden uzaklaştırıldığını hep söylüyorduk. Ama bir sendikanın bu kadar rahat ve çarpıcı şekilde anaokullarında bunu dağıtıyor olabilmesi, Türkiye’nin gerici ve dinci akımın ne düzeye geldiğinin bir göstergesidir.’
BÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL
Diyanet-Sen Genel Merkez yetkilileri, kitabın sendika üyelerinin çocuklarına yönelik hazırlanıp sadece üyelere gönderildiğini, bu rakamın da Mersin için yaklaşık bin 500 olduğunu söyledi. Mersin Milli Eğitim Müdürü Adem Koca ise konu hakkında bilgilerinin olduğunu, gerekli incelemeyi yaptırdıklarını ve eğitim kurumlarında böyle bir kitabın dağıtılmadığını kaydetti. DHA
Muşlu şöyle dedi:
‘Bu boyama kitaplarının Mersin’de ana okullarında dağıtıldığı bilgisi ulaştı bize. Kitabın girişinde, başkanının kısa bir giriş yazısı var. Burada, ‘Milli ve manevi değerler ışığında, tarihimizin önemli devlet adamlarından Necmettin Erbakan’ın çocukluğundan esinlenerek hazırlanan bu eserleri beğeneceğinizi umuyorum’ ifadeleri yer alıyor. Ama kitapta anaokulu çocuklarına aktarılan çok çarpıcı noktalar var. Bu ülkede siz ‘Mustafa Kemal’in Dünyası’ diye bir boyama kitabı duydunuz mu’
CİHAD TAVSİYE EDİLİYOR
Bilinçaltına cihad düşüncesi yerleştirilmeye çalışıldığını belirten Muşlu, ‘Kitapta, ‘Namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir’ yazıyor. Anaokulundaki bir çocuğa cihad tavsiye ediliyor. Bir diğeri, Necmettin Erbakan’ın siyasi yaşamında bir adil düzen çağrısı vardı. Kitapta, ‘Adil bir dünya mutlaka kurulacaktır’ cümlesi var. Erbakan’ın meşhur el işareti ile birlikte yer alıyor. Siyasi talepler, siyasi projeler anaokulundaki çocuğun zihnine şırınga edilmeye çalışılıyor’ diye konuştu.
DİNCİ VE GERİCİ AKIM NE DÜZEYE GELDİ
Erbakan’ın bir siyaset ve devlet adamı olduğunu hatırlatan Eğitim-Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu şunları söyledi:
‘Necmettin Erbakan da Başbakandı, ama burada ana okullarında siyasi propagandaya dayalı kitapçıkların dağıtılması, hele hele anaokulundaki çocuğa cihadın tavsiye edilmesi korkunç bir durum. Ülkemizde eğitimin bilimden ve laik değerlerden uzaklaştırıldığını hep söylüyorduk. Ama bir sendikanın bu kadar rahat ve çarpıcı şekilde anaokullarında bunu dağıtıyor olabilmesi, Türkiye’nin gerici ve dinci akımın ne düzeye geldiğinin bir göstergesidir.’
BÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL
Diyanet-Sen Genel Merkez yetkilileri, kitabın sendika üyelerinin çocuklarına yönelik hazırlanıp sadece üyelere gönderildiğini, bu rakamın da Mersin için yaklaşık bin 500 olduğunu söyledi. Mersin Milli Eğitim Müdürü Adem Koca ise konu hakkında bilgilerinin olduğunu, gerekli incelemeyi yaptırdıklarını ve eğitim kurumlarında böyle bir kitabın dağıtılmadığını kaydetti. DHA
6 Nisan 2017 Perşembe
Uçan balondaki helyum gazı 9 yaşındaki çocuğu öldürdü
Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde 9 yaşındaki Muhammed Eymen Bayram, uçan balondaki helyum gazını soluması sonucu hayatını kaybetti.
Bayram, 2 Nisan günü doğum günü kutlamasında uçan balondaki helyum gazını soludu.
Bu sırada bayılan Bayram, ailesi tarafından kaldırıldığı özel bir hastanedeki ilk müdahalenin ardından Gazi Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildi.
Yoğun bakıma alınan Bayram, yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.
Hastane raporunda, Muhammed Eymen Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi.
Bayram'ın cenazesi Gölbaşı ilçesindeki Hacıhasan Mahallesi Camisi'ndeki kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığında toprağa verildi.
Cenazeye Bayram'ın ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları katıldı. Baba Turgay Bayram, cenaze namazı sırasında gözyaşlarına hakim olamadı.
"Yoğun bakımda 2-3 gün mücadele etti"
Amca Göktay Bayram yaptığı açıklamada, yeğenini kaybetmekten duydukları üzüntüyü dile getirdi.
"Doğum günü partisinden kalan bir tane uçan balon içinde ses değiştiren gazdan çektikçe çocuk komik hale geldiğini düşünüyor. Daha sonra düşüyor. Hastaneye kaldırıldığında kalbi durmuştu." diyen Bayram, bu sırada babanın uyuduğunu, annenin ise mutfakta olduğunu belirtti.
Bayram, "Belli bir zaman geçiyor. Onlar da ne kadar zaman geçtiğinin farkında değil. Hastanede çocuğu hayata döndürdüler. Daha sonra yoğun bakım ünitesinde 2-3 gün mücadele etti ama vefat etti." dedi.
"Helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmeli'
Bayram'ın yakınlarından Bülent Şimşek, televizyon programlarında helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmesini istediklerini belirterek, bu tür olayların başka ailelerin başına gelmemesi için gereken önlemlerin alınmasını beklediklerini kaydetti.
Öte yandan hastane raporunda, Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi. cnntürk
Bayram, 2 Nisan günü doğum günü kutlamasında uçan balondaki helyum gazını soludu.
Bu sırada bayılan Bayram, ailesi tarafından kaldırıldığı özel bir hastanedeki ilk müdahalenin ardından Gazi Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildi.
Yoğun bakıma alınan Bayram, yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.
Hastane raporunda, Muhammed Eymen Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi.
Bayram'ın cenazesi Gölbaşı ilçesindeki Hacıhasan Mahallesi Camisi'ndeki kılınan cenaze namazının ardından mahalle mezarlığında toprağa verildi.
Cenazeye Bayram'ın ailesi, öğretmenleri ve arkadaşları katıldı. Baba Turgay Bayram, cenaze namazı sırasında gözyaşlarına hakim olamadı.
"Yoğun bakımda 2-3 gün mücadele etti"
Amca Göktay Bayram yaptığı açıklamada, yeğenini kaybetmekten duydukları üzüntüyü dile getirdi.
"Doğum günü partisinden kalan bir tane uçan balon içinde ses değiştiren gazdan çektikçe çocuk komik hale geldiğini düşünüyor. Daha sonra düşüyor. Hastaneye kaldırıldığında kalbi durmuştu." diyen Bayram, bu sırada babanın uyuduğunu, annenin ise mutfakta olduğunu belirtti.
Bayram, "Belli bir zaman geçiyor. Onlar da ne kadar zaman geçtiğinin farkında değil. Hastanede çocuğu hayata döndürdüler. Daha sonra yoğun bakım ünitesinde 2-3 gün mücadele etti ama vefat etti." dedi.
"Helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmeli'
Bayram'ın yakınlarından Bülent Şimşek, televizyon programlarında helyum gazı ile yapılan özendirici uygulamalara son verilmesini istediklerini belirterek, bu tür olayların başka ailelerin başına gelmemesi için gereken önlemlerin alınmasını beklediklerini kaydetti.
Öte yandan hastane raporunda, Bayram'ın ölüm nedeni, "Helyum zehirlenmesine bağlı septik şok." olarak belirtildi. cnntürk
1 Nisan 2017 Cumartesi
6 yaşındaki çocuk kalp krizinden öldü
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde 6 yaşındaki Ömer Yıldırım, kalp krizinden ölen dedesi toprağa verilirken oyun oynamak için gittiği parkta kalp krizi geçirerek öldü.
Sibel Yıldırım'ın babası Ramiz Yıldırım, önceki gün kalp krizinden hayatını kaybetti. Sibel ve Yener Yıldırım çifti, dün cenaze namazı kılındıktan sonra defin için mezarlığa giderken, 2 çocuklarından büyük olan Ömer Yıldırım'ı da evlerinin yakınındaki parka gönderdi. Ömer Yıldırım, saat 17.00 sıralarında kaydırağa çıkacağı sırada fenalaşarak yere yığıldı. Çocukların haber verdiği çevrede bulunanlar, Ömer Yıldırım'ı kamyonetle Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Minik Ömer, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı.
Ömer Yıldırım'ın cenazesi, yapılan otopsiden sonra ailesine teslim edildi. Yıldırım'ın cenazesi bugün öğlen, önceki gün kalp krizi geçirerek ölen dedesi Ramiz Avşar'ın mezarının yanında toprağa verildi.
Ömer Yıldırım'ın dayısı İsmail Avşar, aynı gün çifte acı yaşadıklarını anlatırken, "Babamın vefatından dolayı cenazemiz vardı. Saat 17.00 sıralarında yeğenim parkta oynarken düşüp bayılmış. Hastaneye götürmüşler, kalp krizi geçirmiş. Hastanede vefat etti. Onu da bugün toprağa verdik. Bir rahatsızlığı yoktu. Perişan olduk, çifte acı yaşadık" diye konuştu. DHA
Sibel Yıldırım'ın babası Ramiz Yıldırım, önceki gün kalp krizinden hayatını kaybetti. Sibel ve Yener Yıldırım çifti, dün cenaze namazı kılındıktan sonra defin için mezarlığa giderken, 2 çocuklarından büyük olan Ömer Yıldırım'ı da evlerinin yakınındaki parka gönderdi. Ömer Yıldırım, saat 17.00 sıralarında kaydırağa çıkacağı sırada fenalaşarak yere yığıldı. Çocukların haber verdiği çevrede bulunanlar, Ömer Yıldırım'ı kamyonetle Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırdı. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Minik Ömer, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı.
Ömer Yıldırım'ın cenazesi, yapılan otopsiden sonra ailesine teslim edildi. Yıldırım'ın cenazesi bugün öğlen, önceki gün kalp krizi geçirerek ölen dedesi Ramiz Avşar'ın mezarının yanında toprağa verildi.
Ömer Yıldırım'ın dayısı İsmail Avşar, aynı gün çifte acı yaşadıklarını anlatırken, "Babamın vefatından dolayı cenazemiz vardı. Saat 17.00 sıralarında yeğenim parkta oynarken düşüp bayılmış. Hastaneye götürmüşler, kalp krizi geçirmiş. Hastanede vefat etti. Onu da bugün toprağa verdik. Bir rahatsızlığı yoktu. Perişan olduk, çifte acı yaşadık" diye konuştu. DHA
22 Mart 2017 Çarşamba
Her gün 800 çocuk susuzluktan ölüyor
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), su kaynaklarının hızla azalması nedeniyle 2040 yılına kadar dünya genelinde her 4 çocuktan birinin yani 600 milyon çocuğun ölüm ya da hastalık riski bulunacağı uyarısını yaptı. UNICEF tarafından hazırlanan rapora göre her gün 5 yaş altı 800 çocuk temiz su ve hijyene erişimi olmadığı için hayatını kaybediyor.
UNICEF, "Dünya Su Günü"nde yayımladığı raporunda iklim değişikliği, giderek artan kuraklıklar ve dünyanın birçok yerinde yaşanan çatışmalar nedeniyle güvenli su kaynaklarının hızla tükenmesinin çocuklar üzerindeki etkilerine dikkati çekti.
Rapora göre, her geçen yıl suya olan talep arttığı ancak güvenli su kaynaklarının azaldığı dünyada 36 ülke "son derece ciddi su sıkıntısı" yaşıyor. Dünyada her gün 5 yaş altı 800'den fazla çocuk temiz su ve hijyene erişimi olmadığı için ishalden hayatını kaybediyor.
600 milyon çocuk risk altında
Su kaynaklarının hızla azalması dolayısıyla 2040 yılına kadar dünya genelinde her 4 çocuktan biri yani 600 milyon çocuk ölüm ya da hastalık riski yaşayacak. Raporda ayrıca kuraklığın vurduğu bölgelerdeki birçok çocuğun her gün saatlerce temiz içme suyu bulmaya çalışırken okula gidememesi ve kız çocuklarının bazen saldırılara maruz kalmasına dikkat çekiliyor.
Kuraklığa bağlı kıtlığın yaşandığı Somali, Güney Sudan ile Nijerya ve çatışmaların yaşandığı Yemen'de 1,4 milyon çocuğun aşırı derecede yetersiz beslenme nedeniyle ölüm riski bulunuyor. Etiyopya'da 9 milyondan fazla kişinin bu yıl temiz içme suyuna erişimde sıkıntı yaşayabileceği belirtiliyor.
Rapora göre, dünya nüfusunun yarısı ise 2050'de su kaynaklarına yeterli derecede ulaşamayacak.
UNICEF, "Dünya Su Günü"nde yayımladığı raporunda iklim değişikliği, giderek artan kuraklıklar ve dünyanın birçok yerinde yaşanan çatışmalar nedeniyle güvenli su kaynaklarının hızla tükenmesinin çocuklar üzerindeki etkilerine dikkati çekti.
Rapora göre, her geçen yıl suya olan talep arttığı ancak güvenli su kaynaklarının azaldığı dünyada 36 ülke "son derece ciddi su sıkıntısı" yaşıyor. Dünyada her gün 5 yaş altı 800'den fazla çocuk temiz su ve hijyene erişimi olmadığı için ishalden hayatını kaybediyor.
600 milyon çocuk risk altında
Su kaynaklarının hızla azalması dolayısıyla 2040 yılına kadar dünya genelinde her 4 çocuktan biri yani 600 milyon çocuk ölüm ya da hastalık riski yaşayacak. Raporda ayrıca kuraklığın vurduğu bölgelerdeki birçok çocuğun her gün saatlerce temiz içme suyu bulmaya çalışırken okula gidememesi ve kız çocuklarının bazen saldırılara maruz kalmasına dikkat çekiliyor.
Kuraklığa bağlı kıtlığın yaşandığı Somali, Güney Sudan ile Nijerya ve çatışmaların yaşandığı Yemen'de 1,4 milyon çocuğun aşırı derecede yetersiz beslenme nedeniyle ölüm riski bulunuyor. Etiyopya'da 9 milyondan fazla kişinin bu yıl temiz içme suyuna erişimde sıkıntı yaşayabileceği belirtiliyor.
Rapora göre, dünya nüfusunun yarısı ise 2050'de su kaynaklarına yeterli derecede ulaşamayacak.
11 Mart 2017 Cumartesi
Doktorları bile şaşkına çeviren olay!
7 aylıkken kafasında küçük bir yarık fark edilen Pheaktra Pov'un kafasındaki yarık gün be gün büyüyor.
Kamboçya’da Pheaktra Pov isimli çocuk kafasında küçük bir yarıkla dünyaya geldi. Yarığın nedenini bulamayan doktorlar bu durum karşısında ne yapacaklarını bilmedikleri için küçük Pov’u o şekilde eve göndermeye karar verdi.
Doğduğunda küçük olan yarık Pov’un gelişim göstermesiyle birlikte büyümeye başladı. Uzmanların sebebini bulamadığı bu durum çocuğun annesi tarafından 7 aylıkken fark edildi, şu anda 6 yaşında olan Pov’un kafasındaki yarık şu anda 10 santimetreyi geçti.
Daily Mail’in haberine göre doktorlar küçük çocuğun ailesine yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını söylese de Pov’un ailesi küçük çocuğu tedavi ettirme konusunda ısrarlı. Daha henüz doğmadan Pov’un babası ailesini terk ettiği için küçük çocuğu annesi ve anneannesi büyütüyor. Sözcü
Doğduğunda küçük olan yarık Pov’un gelişim göstermesiyle birlikte büyümeye başladı. Uzmanların sebebini bulamadığı bu durum çocuğun annesi tarafından 7 aylıkken fark edildi, şu anda 6 yaşında olan Pov’un kafasındaki yarık şu anda 10 santimetreyi geçti.
Daily Mail’in haberine göre doktorlar küçük çocuğun ailesine yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını söylese de Pov’un ailesi küçük çocuğu tedavi ettirme konusunda ısrarlı. Daha henüz doğmadan Pov’un babası ailesini terk ettiği için küçük çocuğu annesi ve anneannesi büyütüyor. Sözcü
27 Şubat 2017 Pazartesi
Kayıtlı çocuk işçi sayısı 400 binden fazla
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Kasım 2015 itibarıyla 17 yaşına kadar çalıştırılan aday çırak, çırak ve stajyer öğrenci sayısının 401 bin 464 olduğunu, yapılan denetimlerde yasaya aykırı çocuk işçi çalıştıran 27 iş yerine ceza verildiğini açıkladı.
Bianet'in haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 2015 Kasım ayı itibarıyla 17 yaşına kadar çalıştırılan aday çırak, çırak, stajyer öğrenciden oluşan kayıtlı işçi sayısının 401.464 olduğunu açıkladı.
Müezzinoğlu, 4857 sayılı İş Kanununun "Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı" başlıklı 71'inci maddesi ile "Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümleri gereğince 2015 yılında yapılan teftişler sonucunda, 27 işyerinde 4857 sayılı Kanunun 104'üncü maddesine muhalefet edildiğinin tespit edildiğini belirtti.
Bakan Müezzinoğlu, “Bu işyerleri hakkında 38.405 TL idari para cezasının uygulanması istenilmiştir” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine cevap veren Müezzinoğlu bakanlığın fındık tarımında çocuk işçiliğini önlemek için yaptıklarını da anlattı, “Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığında 2012 yılından beri ‘Fındık Tarımında Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi Projesi’ yürütülmektedir” diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu, “Proje çerçevesinde yerel kapasite büyük ölçüde artırılmış, Ordu'da Mevsimlik tarım işçilerinin konakladığı dört merkezde ve 2015'te dahil edilen Düzce ilinde Akçakoca ve Çilimli ilçelerinde, Sakarya ilinde Hendek ilçesinde doğrudan çocuklara yönelik eğitim desteği ve yaz okulu hizmeti sağlanmış, ailelere yönelik bilinç artırma çalışmaları yapılmıştır” şeklinde konuştu.
Kayıtdışı çocuk işçiler
Müezzinoğlu’nun verdiği cevapta şu ifadeler de yer aldı.
“Bakanlığımızca teftişlerde, çocuk işçi çalıştırıldığının tespit edilmesi halinde çocuk işçi çalıştıran işverenlere idari yaptırımlar uygulanmakta, çocuklar çalışmaktan men edilerek eğitime yönlendirilmektedir. Ayrıca programlı teftişlerde çocuk ve genç işçiler öncelikli risk grubu olarak belirlenmekte, kayıtdışılık ise öncelikli riskler arasında yer almaktadır. Yine, çocuk ve genç işçiler ile kayıt dışılık konusuna ilişkin yapılan şikâyet veya ihbarlar ise program dışı teftiş kapsamında öncelikli olarak değerlendirilerek teftiş kapsamına alınmaktadır."
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer sorulara verilen yanıtların yetersiz olduğunu ifade ederek özellikle çocuk işçilerin kayıtdışı çalıştırılması, iş cinayetlerin önlenmesi yönünde daha çok denetime gerek olduğunu belirtti. cnntürk
Bianet'in haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 2015 Kasım ayı itibarıyla 17 yaşına kadar çalıştırılan aday çırak, çırak, stajyer öğrenciden oluşan kayıtlı işçi sayısının 401.464 olduğunu açıkladı.
Müezzinoğlu, 4857 sayılı İş Kanununun "Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı" başlıklı 71'inci maddesi ile "Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümleri gereğince 2015 yılında yapılan teftişler sonucunda, 27 işyerinde 4857 sayılı Kanunun 104'üncü maddesine muhalefet edildiğinin tespit edildiğini belirtti.
Bakan Müezzinoğlu, “Bu işyerleri hakkında 38.405 TL idari para cezasının uygulanması istenilmiştir” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine cevap veren Müezzinoğlu bakanlığın fındık tarımında çocuk işçiliğini önlemek için yaptıklarını da anlattı, “Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığında 2012 yılından beri ‘Fındık Tarımında Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi Projesi’ yürütülmektedir” diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu, “Proje çerçevesinde yerel kapasite büyük ölçüde artırılmış, Ordu'da Mevsimlik tarım işçilerinin konakladığı dört merkezde ve 2015'te dahil edilen Düzce ilinde Akçakoca ve Çilimli ilçelerinde, Sakarya ilinde Hendek ilçesinde doğrudan çocuklara yönelik eğitim desteği ve yaz okulu hizmeti sağlanmış, ailelere yönelik bilinç artırma çalışmaları yapılmıştır” şeklinde konuştu.
Kayıtdışı çocuk işçiler
Müezzinoğlu’nun verdiği cevapta şu ifadeler de yer aldı.
“Bakanlığımızca teftişlerde, çocuk işçi çalıştırıldığının tespit edilmesi halinde çocuk işçi çalıştıran işverenlere idari yaptırımlar uygulanmakta, çocuklar çalışmaktan men edilerek eğitime yönlendirilmektedir. Ayrıca programlı teftişlerde çocuk ve genç işçiler öncelikli risk grubu olarak belirlenmekte, kayıtdışılık ise öncelikli riskler arasında yer almaktadır. Yine, çocuk ve genç işçiler ile kayıt dışılık konusuna ilişkin yapılan şikâyet veya ihbarlar ise program dışı teftiş kapsamında öncelikli olarak değerlendirilerek teftiş kapsamına alınmaktadır."
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer sorulara verilen yanıtların yetersiz olduğunu ifade ederek özellikle çocuk işçilerin kayıtdışı çalıştırılması, iş cinayetlerin önlenmesi yönünde daha çok denetime gerek olduğunu belirtti. cnntürk
26 Şubat 2017 Pazar
Minik bebeğin cildi sürekli kanıyor
Adana'da cilt hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen 1 yaşındaki Büşra Aslan'ın ağzı, kulakları, burnu, el ve ayak parmakları kanıyor. Acı içinde kıvranan minik bebek sürekli ağlarken, çaresizlik içindeki anne ve babası ise tedavi için yardım bekliyor.
Kentte iş makinesi operatörü 32 yaşındaki İsmail Aslan ile ev kadını 28 yaşındaki Fatma Aslan, 10 yıl önce evlendi. Çiftin bu evlilikten 3 çocukları oldu. Aslan çiftinin en küçük çocukları Büşra Aslan, 3 aylıkken cilt hastalığı olarak adlandırılan 'Epidermolysis bullosa' rahatsızlığına yakalandı.
Hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen minik bebeğin, el ve ayak parmak uçları, kulak, burun ve ağız bölgesi başta olmak üzere cildi belirsiz aralıklarla sürekli kanamaya başladı.
Çaresizlik içinde kızlarını hastane hastane dolaştıran anne ve babasına, 'kesin tedavi için tıbben yapılabilecek bir durum yok' yanıtı verildi.
Doktorların yönlendirmesiyle küçük çocuğa, kan değerlerinin daha fazla düşmemesi için sadece kan ilaçları verilirken, kanayan yaralarına pansuman amacıyla cilt kremleri kullanması önerildi. Acılı aile, kanayan yaralar için evde sadece pansuman yapıp bebeğe kan ilaçlarını verebildi.
Evde yaşadığı acı nedeniyle sürekli ağlayan minik Büşra'yı sakinleştirmek, acılarını azaltmak için çabaladıklarını belirten baba İsmail Aslan şöyle dedi:
"Doktorlar Adana'da tıbben yapılabilecek bir şey olmadığını söylüyor. Gelişmiş hastanelerde, belki başka yerlerde bu rahatsızlığı tedavi edebilecek birileri vardır. Allah rızası için bebeğimize sahip çıkılsın. Kimseden para pul istemiyoruz. Sadece biri el uzatıp çocuğumuzun tedavisine yardımcı olsun."
Anne Fatma Aslan da gözyaşları içinde, "Bebeğim acı içinde kıvranırken biz de kahroluyoruz. Bu feryadımızı biri duysun. Tek isteğimiz Allah'tan kızımızın tedavi edilmesi" diye konuştu. DHA
Hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen minik bebeğin, el ve ayak parmak uçları, kulak, burun ve ağız bölgesi başta olmak üzere cildi belirsiz aralıklarla sürekli kanamaya başladı.
Çaresizlik içinde kızlarını hastane hastane dolaştıran anne ve babasına, 'kesin tedavi için tıbben yapılabilecek bir durum yok' yanıtı verildi.
Doktorların yönlendirmesiyle küçük çocuğa, kan değerlerinin daha fazla düşmemesi için sadece kan ilaçları verilirken, kanayan yaralarına pansuman amacıyla cilt kremleri kullanması önerildi. Acılı aile, kanayan yaralar için evde sadece pansuman yapıp bebeğe kan ilaçlarını verebildi.
Evde yaşadığı acı nedeniyle sürekli ağlayan minik Büşra'yı sakinleştirmek, acılarını azaltmak için çabaladıklarını belirten baba İsmail Aslan şöyle dedi:
"Doktorlar Adana'da tıbben yapılabilecek bir şey olmadığını söylüyor. Gelişmiş hastanelerde, belki başka yerlerde bu rahatsızlığı tedavi edebilecek birileri vardır. Allah rızası için bebeğimize sahip çıkılsın. Kimseden para pul istemiyoruz. Sadece biri el uzatıp çocuğumuzun tedavisine yardımcı olsun."
Anne Fatma Aslan da gözyaşları içinde, "Bebeğim acı içinde kıvranırken biz de kahroluyoruz. Bu feryadımızı biri duysun. Tek isteğimiz Allah'tan kızımızın tedavi edilmesi" diye konuştu. DHA
18 Şubat 2017 Cumartesi
Kalbi göğsünün altında atan kız hayata meydan okuyor
Doktorlar, 7 yaşındaki Virsaviya doğduğunda "Yaşarsa mucize olur" dedi. Ama o pes etmedi...
Rusya'da torakoabdominal sendrom hastalığıyla doğan Virsaviya Borun'un zorluklarla dolu yaşamını, Instagram'da annesi Dari Borun yıllardır takipçileriyle paylaşıyor.
Kalbi göğsünün dışında atan minik kız, milyonda bir görülen bir hastalıktan muzdarip. Ancak Virsaviya buna rağmen yaşıtları gibi dans ediyor, oynuyor, resim yapıyor.
BBC'ye konuşan küçük kız, "Bu benim kalbim. Buna sahip olan tek kişiyim" dedi. Virsaviya, göğüs kafesinin altında çarpan ve sadece ince bir deriyle korunan kalbi nedeniyle, çok dikkatli bir yaşam sürmek zorunda.
Minik kız, "Giyinirken, kalbim acımasın diye üzerime yumuşak kıyafetler geçiriyorum" ifadesini kullandı ve ekledi: "Zıplıyorum. Koşmamam gerekiyor ama koşuyorum. Çünkü koşmayı seviyorum."
Annesi Dari Borun, "Kızım doğduğunda, doktorlar bana en kötüsüne hazırlıklı olmamı söyledi. Çok nadir görülen bir hastalığı vardı. Hayatta kalamayacağını söylediler. Kalbinin nasıl attığını ilk gördüğümde, tabii ki de benim için özel bir andı. Virsaviya'nın hayatta olduğu anlamına geliyordu. Nefes alabilecek, yaşayabilecekti" dedi.
Virsaviya, yüksek tansiyon sorunu nedeniyle ameliyat edilemiyordu. Bu yüzden daha iyi şartlarda tedavi edilebilmesi umuduyla, annesiyle birlikte Rusya'dan ABD'ye taşındı.
Dari Borun, "Ancak ABD'deki doktorlar da yardımcı olamayacaklarını söylediler. Büyük yıkım yaşadım. Çünkü bana, kızımın yakında öleceğini söyleyip duruyorlardı" ifadesini kullandı.
Genç anne, "Virsaviya için hiç kolay bir hayat değil. Kalbi dışarıda yaşıyor. Çok hassas bir durum. Hep dikkatli olmak zorunda. Düşebilir ve bu çok tehlikeli olabilir. Bu yüzden ölebilir bile" diye yakındı.
Dair Borun ve kızı son olarak Hollywood'a taşındı. İlaç tedavisi sayesinde Virsaviya'nın tansiyonun yeterli seviyelere düşürülmesini ve böylece ameliyat edilebilmesini umut ediyorlar.
Yaşama sevinciyle dolu olan Virsaviya ve annesi, geçen yıl bir defilede modellik dahi yaptı. (cnntürk)
Kalbi göğsünün dışında atan minik kız, milyonda bir görülen bir hastalıktan muzdarip. Ancak Virsaviya buna rağmen yaşıtları gibi dans ediyor, oynuyor, resim yapıyor.
BBC'ye konuşan küçük kız, "Bu benim kalbim. Buna sahip olan tek kişiyim" dedi. Virsaviya, göğüs kafesinin altında çarpan ve sadece ince bir deriyle korunan kalbi nedeniyle, çok dikkatli bir yaşam sürmek zorunda.
Minik kız, "Giyinirken, kalbim acımasın diye üzerime yumuşak kıyafetler geçiriyorum" ifadesini kullandı ve ekledi: "Zıplıyorum. Koşmamam gerekiyor ama koşuyorum. Çünkü koşmayı seviyorum."
Annesi Dari Borun, "Kızım doğduğunda, doktorlar bana en kötüsüne hazırlıklı olmamı söyledi. Çok nadir görülen bir hastalığı vardı. Hayatta kalamayacağını söylediler. Kalbinin nasıl attığını ilk gördüğümde, tabii ki de benim için özel bir andı. Virsaviya'nın hayatta olduğu anlamına geliyordu. Nefes alabilecek, yaşayabilecekti" dedi.
Virsaviya, yüksek tansiyon sorunu nedeniyle ameliyat edilemiyordu. Bu yüzden daha iyi şartlarda tedavi edilebilmesi umuduyla, annesiyle birlikte Rusya'dan ABD'ye taşındı.
Dari Borun, "Ancak ABD'deki doktorlar da yardımcı olamayacaklarını söylediler. Büyük yıkım yaşadım. Çünkü bana, kızımın yakında öleceğini söyleyip duruyorlardı" ifadesini kullandı.
Genç anne, "Virsaviya için hiç kolay bir hayat değil. Kalbi dışarıda yaşıyor. Çok hassas bir durum. Hep dikkatli olmak zorunda. Düşebilir ve bu çok tehlikeli olabilir. Bu yüzden ölebilir bile" diye yakındı.
Dair Borun ve kızı son olarak Hollywood'a taşındı. İlaç tedavisi sayesinde Virsaviya'nın tansiyonun yeterli seviyelere düşürülmesini ve böylece ameliyat edilebilmesini umut ediyorlar.
Yaşama sevinciyle dolu olan Virsaviya ve annesi, geçen yıl bir defilede modellik dahi yaptı. (cnntürk)
Küçük Nisanur, ameliyata girerken arkadaşı için böyle dua etti
Antalya'da annesinin verdiği böbrekle hayata yeniden tutunan 7 yaşındaki Nisanur Demir'in ameliyat öncesi ettiği dua ile herkesi duygulandırdı.
Diyarbakır'da ailesiyle oturan Nisanur Demir, Antalya'da özel bir hastanede annesi Remziye Demir'in verdiği böbrekle hayata yeniden merhaba derken, bir de dileği vardı.
3 yaşından bu yana böbrek hastalığı ile mücadele eden ve 1.5 yıldır diyalize giren küçük kız, böbrek nakli ameliyatına girmeden önce kendi gibi diyalize bağlı yaşayan arkadaşı için dua etti.
Küçük Nisanur'un, "Allahım Muhammed'e böbrek bul. İyileşir, arkadaşlarıyla aşağıya iner, oynar, diyalize gitmez, arkadaşlarıyla oynar, amin" sözleri herkesi duygulandırdı.
Anne Remziye Demir, başarılı geçen ameliyatın ardından çok mutlu olduğunu söyledi.
Demir, "Nisanur 3 yaşından bu yana hasta. Şimdi 7 yaşına girdi. 1.5 yıldır diyalize giriyordu. Ben böbreğimi verdim. Çok mutluyum. Kızım iyileşsin başka bir şey istemiyorum" dedi.
6 çocuk annesi Remziye Demir, Nisanur'un hastalığının soğuk algınlığıyla başladığını belirterek, "Doktor iğne vermişti sabah akşam. 4'üncü iğnede Nisanur'un yüzü vücudu şişmeye başladı. İlaç alerjisi dendi. Alerji ile ilgili gittiğimiz doktor tahliller sonucu böbreklerinin gittiğini söyledi " diye konuştu. DHA
3 yaşından bu yana böbrek hastalığı ile mücadele eden ve 1.5 yıldır diyalize giren küçük kız, böbrek nakli ameliyatına girmeden önce kendi gibi diyalize bağlı yaşayan arkadaşı için dua etti.
Küçük Nisanur'un, "Allahım Muhammed'e böbrek bul. İyileşir, arkadaşlarıyla aşağıya iner, oynar, diyalize gitmez, arkadaşlarıyla oynar, amin" sözleri herkesi duygulandırdı.
Anne Remziye Demir, başarılı geçen ameliyatın ardından çok mutlu olduğunu söyledi.
Demir, "Nisanur 3 yaşından bu yana hasta. Şimdi 7 yaşına girdi. 1.5 yıldır diyalize giriyordu. Ben böbreğimi verdim. Çok mutluyum. Kızım iyileşsin başka bir şey istemiyorum" dedi.
6 çocuk annesi Remziye Demir, Nisanur'un hastalığının soğuk algınlığıyla başladığını belirterek, "Doktor iğne vermişti sabah akşam. 4'üncü iğnede Nisanur'un yüzü vücudu şişmeye başladı. İlaç alerjisi dendi. Alerji ile ilgili gittiğimiz doktor tahliller sonucu böbreklerinin gittiğini söyledi " diye konuştu. DHA
Etiketler:
antalya,
çocuk,
Diyarbakır,
haber,
sağlık
Kedi beslemeye giderken şehit oldu
Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesindeki terör saldırısında şehit olan 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak'ın, lojmandaki yavru kediyi doyurmak isterken evden çıktığı sırada yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.
Şanlıurfa'nın Viranşehir saldırısında şehit olan 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak'ın babası Mustafa Günak (36), AA muhabirine yaptığı açıklamada, saldırıdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Terör saldırısının meydana geldiği Yenişehir Mahallesi'ndeki Savcılar Sitesi'nde uzun süredir oturduğunu anlatan Günak, yaklaşık 12 yıldır katip olarak görev yaptığı ilçede çok samimi dostluklar kurduklarını söyledi.
'Kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu'
Üç çocuğundan en büyüğü olan Ahmet'in bir aydır sitedeki yavru kediyi beslediğini anlatan Günak, akşam yemeğinin hemen ardından oğlunun kediye mama vermek için evden çıktığını ifade etti. Zemin katta oturduklarını ve oğlunun apartman boşluğundayken meydana gelen patlamada şehit olduğunu kaydeden Günak, şöyle devam etti:
"Oğlumun da yanımızda olduğu akşam yemeğini ailecek yedik. 'Babacığım lojmandaki yavru kediye sütlü ekmek götüreceğim' dedi. Ben de 'götür oğlum' dedim. Lojmanda bulunan ve aç olan bir kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu, bir daha eve gelemedi. Koridorda üstüne biraz taş falan yığılmıştı. Ben de koridora girerken ilk başta göremedim sonra ışıklar biraz aydınlanınca gördüm. Baktım ki oğlum şehit olmuştu. Lojmanın tam ortasındaydı. Benim oğlum şehit oldu. Vatanımız sağ olsun."
Günak, biri 6, diğeri 4 yaşında iki oğlu daha bulunduğunu ve patlamada ailenin diğer üyelerinde herhangi bir sorun oluşmadığını kaydetti. Herkesle kolayca iletişim kurabilen bir yapıda olan oğlunun mahalledekiler ve okul arkadaşları tarafından çok sevildiğini aktaran Günak, çocuğunun özellikle sitedeki polis ve bekçilerle samimiyeti bulunduğunu ve onları çok sevdiğini dile getirdi. Günak, "Oğlum dışarıda gezmeyi çok severdi. Sürekli polis ve bekçilerin yanına giderdi. Akşamları genelde onlarla sohbet ediyordu." dedi. Viranşehir ilçesi Yenişehir Mahallesi'ndeki Savcılar Sitesi önünde dün akşam yaşanan terör saldırısında 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak ile bekçi İbrahim Kete şehit olmuş, 15 kişi yaralanmıştı. Hürriyet
Şanlıurfa'nın Viranşehir saldırısında şehit olan 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak'ın babası Mustafa Günak (36), AA muhabirine yaptığı açıklamada, saldırıdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Terör saldırısının meydana geldiği Yenişehir Mahallesi'ndeki Savcılar Sitesi'nde uzun süredir oturduğunu anlatan Günak, yaklaşık 12 yıldır katip olarak görev yaptığı ilçede çok samimi dostluklar kurduklarını söyledi.
'Kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu'
Üç çocuğundan en büyüğü olan Ahmet'in bir aydır sitedeki yavru kediyi beslediğini anlatan Günak, akşam yemeğinin hemen ardından oğlunun kediye mama vermek için evden çıktığını ifade etti. Zemin katta oturduklarını ve oğlunun apartman boşluğundayken meydana gelen patlamada şehit olduğunu kaydeden Günak, şöyle devam etti:
"Oğlumun da yanımızda olduğu akşam yemeğini ailecek yedik. 'Babacığım lojmandaki yavru kediye sütlü ekmek götüreceğim' dedi. Ben de 'götür oğlum' dedim. Lojmanda bulunan ve aç olan bir kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu, bir daha eve gelemedi. Koridorda üstüne biraz taş falan yığılmıştı. Ben de koridora girerken ilk başta göremedim sonra ışıklar biraz aydınlanınca gördüm. Baktım ki oğlum şehit olmuştu. Lojmanın tam ortasındaydı. Benim oğlum şehit oldu. Vatanımız sağ olsun."
Günak, biri 6, diğeri 4 yaşında iki oğlu daha bulunduğunu ve patlamada ailenin diğer üyelerinde herhangi bir sorun oluşmadığını kaydetti. Herkesle kolayca iletişim kurabilen bir yapıda olan oğlunun mahalledekiler ve okul arkadaşları tarafından çok sevildiğini aktaran Günak, çocuğunun özellikle sitedeki polis ve bekçilerle samimiyeti bulunduğunu ve onları çok sevdiğini dile getirdi. Günak, "Oğlum dışarıda gezmeyi çok severdi. Sürekli polis ve bekçilerin yanına giderdi. Akşamları genelde onlarla sohbet ediyordu." dedi. Viranşehir ilçesi Yenişehir Mahallesi'ndeki Savcılar Sitesi önünde dün akşam yaşanan terör saldırısında 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak ile bekçi İbrahim Kete şehit olmuş, 15 kişi yaralanmıştı. Hürriyet
17 Şubat 2017 Cuma
Somali'de halkın yarısı açlık tehlikesi yaşıyor
BM, Somali'deki şiddetli kuraklıktan dolayı 6,2 milyon insanın açlık tehlikesi yaşadığını duyurdu.
Birleşmiş Milletler (BM), Somali'de aşırı kuraklık nedeniyle 6,2 milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, krizin çözümü için uluslararası toplumu acilen harekete geçmeye çağırdı.
BM Dünya Gıda Programı (WFP) ile BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan ortak açıklamada, ülkede devam eden şiddetli kuraklığın geçim kaynaklarını tükenme noktasına getirdiği bildirildi.
Açıklamada, tarımın neredeyse yok olma noktasına geldiği ve hayvanların da ölmeye başladığına dikkat çekilerek tüm dünyanın Somalililerin yaşamlarının kurtarılması için harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Somali nüfusunun neredeyse yarısına tekabül eden 6,2 milyon insanın açlık tehdidi altında olduğuna işaret edilen açıklamada, ülkedeki yeni bir felaketin sadece "büyük çaplı" ve "acil" insani yardım kampanyasıyla engellenebileceğinin altı çizildi.
Açıklamada, UNICEF ve WFP'nin ülkede temel insani ihtiyaçların karşılanması için toplam 450 milyon dolarlık fona ihtiyaç duyduğuna vurgu yapılarak, BM'nin oluşacak fondan ülke genelinde kuraklıkta etkilenen yüz binlerce insana gıda ve su tedarik edeceği kaydedildi. ntvmsnc
Birleşmiş Milletler (BM), Somali'de aşırı kuraklık nedeniyle 6,2 milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, krizin çözümü için uluslararası toplumu acilen harekete geçmeye çağırdı.
BM Dünya Gıda Programı (WFP) ile BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan ortak açıklamada, ülkede devam eden şiddetli kuraklığın geçim kaynaklarını tükenme noktasına getirdiği bildirildi.
Açıklamada, tarımın neredeyse yok olma noktasına geldiği ve hayvanların da ölmeye başladığına dikkat çekilerek tüm dünyanın Somalililerin yaşamlarının kurtarılması için harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.
Somali nüfusunun neredeyse yarısına tekabül eden 6,2 milyon insanın açlık tehdidi altında olduğuna işaret edilen açıklamada, ülkedeki yeni bir felaketin sadece "büyük çaplı" ve "acil" insani yardım kampanyasıyla engellenebileceğinin altı çizildi.
Açıklamada, UNICEF ve WFP'nin ülkede temel insani ihtiyaçların karşılanması için toplam 450 milyon dolarlık fona ihtiyaç duyduğuna vurgu yapılarak, BM'nin oluşacak fondan ülke genelinde kuraklıkta etkilenen yüz binlerce insana gıda ve su tedarik edeceği kaydedildi. ntvmsnc
16 Şubat 2017 Perşembe
Kanser hastası çocuk 11 yaşında zengin oldu
Candela 8 yaşındayken, kendisine lösemi teşhisi kondu. Zamanını Barselona'da hastanelerde geçirmeye başladı. Bir gün birisi Candela'yı tek başına sıkılmış ve üzgün bir halde gördü. 8 yaşındaki küçük çocuğun eğlenmesi için kendisine renkli bileklikler yapmayı öğretti. Ancak öğrettiğinin ileride büyük bir projeye dönüşeceğinden habersizdi.
Candela eve döner dönmez en iyi arkadaşları Daniela ve Mariona'ya da bileklik yapmayı öğretti. Candela hastaneye gittiği sıralarda arkadaşları bileklik yapmaya devam etti.
2 / 5 Kanser hastası çocuk 11 yaşında zengin oldu Daniela ve Mariona, akıllarındaki planı hemen uygulamaya başladılar. Hemen hazırladıkları bileklikleri alarak sokağa çıktılar. Amaçları bileklikleri satarak Candela'nın tedavi masraflarını karşılamaktı. Kızların ebeveynleri başta fikre inanmadılar. Çünkü bileklikleri satarak lösemi hastası Candela'nın tedavi masraflarını karşılamak imkansızdı.
Peki masrafı gerçekten de karşılayamayacaklar mıydı?
Kızların fikrini önce arkadaşları sonra da sokakta hiç tanımadıkları insanlar çok sevdiler. Herkes, 'Candela' ismini verdikleri bu bilekliklerden almak istiyordu.
Daniela ve Mariona bir bilekliği yaklaşık olarak 20 TL'ye sattılar. Bileklikleri o kadar çok kişi sipariş etti ki siparişleri yetiştirememeye başladı.
En sonunda bilekliğin nasıl yapıldığına dair bir video hazırladılar.
Candela'ya yardım etmek isteyen herkesi bileklik yapmaya ve bileklikleri satıp Candela'ya bağışta bulunmaya davet ettiler.
Anlatılanlar 2013 yılında gerçekleşti. İspanyol televizyon kanalı olan Antena3'te yapılan habere göre toplamda 274.000 adet bileklik satılmış ve toplamda 40 milyon TL'den fazla para toplanmış. Sonunda Candela'ya kemik iliği nakli yapıldı ve durumu artık çok daha iyi. Ancak toplanan bağışın kalan kısmını da kendine saklamadı. Öncelikle kendisini tedavi eden hastaneye bağışta bulundu. Sonra da kanser araştırma hastanelerine bağışta bulundu. Candela, "Toplanan o paralarla birçok insanın hayatına dokunulacağı gerçeği beni çok mutlu ediyor" dedi. cnntürk
2 / 5 Kanser hastası çocuk 11 yaşında zengin oldu Daniela ve Mariona, akıllarındaki planı hemen uygulamaya başladılar. Hemen hazırladıkları bileklikleri alarak sokağa çıktılar. Amaçları bileklikleri satarak Candela'nın tedavi masraflarını karşılamaktı. Kızların ebeveynleri başta fikre inanmadılar. Çünkü bileklikleri satarak lösemi hastası Candela'nın tedavi masraflarını karşılamak imkansızdı.
Peki masrafı gerçekten de karşılayamayacaklar mıydı?
Kızların fikrini önce arkadaşları sonra da sokakta hiç tanımadıkları insanlar çok sevdiler. Herkes, 'Candela' ismini verdikleri bu bilekliklerden almak istiyordu.
Daniela ve Mariona bir bilekliği yaklaşık olarak 20 TL'ye sattılar. Bileklikleri o kadar çok kişi sipariş etti ki siparişleri yetiştirememeye başladı.
En sonunda bilekliğin nasıl yapıldığına dair bir video hazırladılar.
Candela'ya yardım etmek isteyen herkesi bileklik yapmaya ve bileklikleri satıp Candela'ya bağışta bulunmaya davet ettiler.
Anlatılanlar 2013 yılında gerçekleşti. İspanyol televizyon kanalı olan Antena3'te yapılan habere göre toplamda 274.000 adet bileklik satılmış ve toplamda 40 milyon TL'den fazla para toplanmış. Sonunda Candela'ya kemik iliği nakli yapıldı ve durumu artık çok daha iyi. Ancak toplanan bağışın kalan kısmını da kendine saklamadı. Öncelikle kendisini tedavi eden hastaneye bağışta bulundu. Sonra da kanser araştırma hastanelerine bağışta bulundu. Candela, "Toplanan o paralarla birçok insanın hayatına dokunulacağı gerçeği beni çok mutlu ediyor" dedi. cnntürk
9 Şubat 2017 Perşembe
Çocuk gelin yapılmak için mi kaçırıldı?
Mardin'in Yeşilli'de evinin önünden bir araca zorla bindirilerek kaçırıldığı belirtilen 17 yaşındaki H.S.'den 6 gündür haber alınamıyor. H.S.'nin ailesi, evli komşuları M.A.S.'nin kızlarını kaçırdığını iddia ederek şikayetçi oldu.
Yeşilli ilçesine bağlı Bahçelievler Mahallesi'nde ailesiyle birlikte yaşayan H.S., görgü tanıklarının ifadelerine göre 3 Şubat Cuma günü akşam saatlerinde evlerinin önünde duran bir araca zorla bindirilerek kaçırıldı. Olayı polise bildirdiklerini belirten baba Muhsin Semin, kalp hastası olduğunu ve hastaneye kontrole gittiği sırada kızının kaçırıldığını söyledi.
Baba Semin, kızını daha önce istemeye gelen M.A.S., tarafından kaçırıldığını belirterek, "Çocuğumuzun bulunmasını istiyoruz. Onu kaçıran, onun dengi olsaydı ve kızım isteseydi, 18 yaşına geldiğinde evlensin derdim. Ama hem yaşı büyük, hem de zorla kaçırarak nasıl böyle bir şey yapabiliyor? Adam evli 7 kız çocuğu sahibi. Bizim eve gelip, 'erkek oğlum olmuyor' diye kızımı kendisine istemiş. Biz de kızımın hem yaşı küçük, hem de o da kendisi istemiyor diye olmaz demiştik. Cuma günü bütün erkekler Cuma namazında iken eve bir telefon geliyor. Kızım H.S.,'ye 'Aşın var kimliğini al sağlık ocağına gel' diyorlar. Kız evden çıkıp caddeye inince pusuda bekleyen bir araç içindeki 2 erkek bir de bayan, kızı alıp arabanın içine atmak istiyorlar. Kız ne kadar çırpınıp duruyorsa, ilk hamlede onların elinden kurtulup kaçmaya çalışınca, ikinci hamlede üzerine atlıyorlar onu yakalamışlar, saçından çekip araca bindiriyorlar. Zaten kaçırdıkları yerde saçından bir tutam saç ve eşarbı ile beraber cadde üzerinde bulduk. Ben onlardan şikayetçiyim. Kaçıranı da tanıyorum, bizim mahalledendir. Onları gören komşularımız var. 55 yaşındadır. Adı M.A.S.'dir. Kızımı onunla zorla evlenmesi için kaçırmıştır"diye konuştu.
"Kızım bulunsun, çocuk gelin olmasın"
Kız kaçırma olaylarının geride kaldığını da söyleyen baba Semin, "Bu çağda bunların olmaması lazımdı. Bunun çözülmesini istiyorum. Acımız büyüktür, bu acımın söndürülmesi için devletin valisinden, bakanından, başbakanından, Türkiye'nin büyüklerinden, devletin yetkililerden, Cumhurbaşkanı'ndan, hatta Cumhurbaşkanımız'ın eşi Emine Erdoğan'dan yardım istiyorum. Kızımı kaçıranlar belli. Kızımın bulunması çalışmalarının hızlandırılmasını istiyorum. Kızım bir çocuk gelin olmasın. Bir an önce bu işe el atmalarını istiyorum"diye konuştu.
"Kızı yaşındaki kardeşim kuma yapılmak için kaçırıldı"
Görgü tanıkları ve komşularının ifadelerine göre kaçırılan H.S.,'nin ablası Sümeya Semin ise, kız kardeşinin zorla kaçırıldığını ve kuma yapılmak istendiğini belirtirek, "Allah rızası için kaçırılan kız kardeşimi yeniden yeryüzüne çıkarıp hasretimizi sonlandırsınlar. Kız kardeşim daha gencecik, daha küçük çocuktu. Onun hayalleri vardı. Onu hayallerinden ettiler. Başörtüsünü yerde görünce adeta dünyam başıma yıkıldı. Onu zorla kaçırdıkları, attığı çığlıkları duyan komşularımız var. Kardeşimi kapının önündeki başörtüsü ile başından yolunan saç tellerinden tanıdık. Onu saçlarından sürükleyip, zorla arabaya bindirip, kaçırmışlar"dedi.
Türkçe bilmediği için derdini Arapça anlatan anne Mehdiye Semin ise kızının bulunması için yetkililerden yardım istedi. Polis ve savcılığa yapılan şikayet üzerine ekiplerin H.S.,'yi kaçırdığı belirtilen 7 çocuk babası M.A.S'nin evine gittiği ancak söz konusu kişinin ailesi ile birlikte evlerinden ayrıldığı ve ortadan kayboldukları belirtildi. Polis ekipleri, H.S.'i kaçırdığı iddia edilen kişi ya da kişilerin bulunması için başlattığı çalışmaları sürdürüyor. cnntürk
Yeşilli ilçesine bağlı Bahçelievler Mahallesi'nde ailesiyle birlikte yaşayan H.S., görgü tanıklarının ifadelerine göre 3 Şubat Cuma günü akşam saatlerinde evlerinin önünde duran bir araca zorla bindirilerek kaçırıldı. Olayı polise bildirdiklerini belirten baba Muhsin Semin, kalp hastası olduğunu ve hastaneye kontrole gittiği sırada kızının kaçırıldığını söyledi.
Baba Semin, kızını daha önce istemeye gelen M.A.S., tarafından kaçırıldığını belirterek, "Çocuğumuzun bulunmasını istiyoruz. Onu kaçıran, onun dengi olsaydı ve kızım isteseydi, 18 yaşına geldiğinde evlensin derdim. Ama hem yaşı büyük, hem de zorla kaçırarak nasıl böyle bir şey yapabiliyor? Adam evli 7 kız çocuğu sahibi. Bizim eve gelip, 'erkek oğlum olmuyor' diye kızımı kendisine istemiş. Biz de kızımın hem yaşı küçük, hem de o da kendisi istemiyor diye olmaz demiştik. Cuma günü bütün erkekler Cuma namazında iken eve bir telefon geliyor. Kızım H.S.,'ye 'Aşın var kimliğini al sağlık ocağına gel' diyorlar. Kız evden çıkıp caddeye inince pusuda bekleyen bir araç içindeki 2 erkek bir de bayan, kızı alıp arabanın içine atmak istiyorlar. Kız ne kadar çırpınıp duruyorsa, ilk hamlede onların elinden kurtulup kaçmaya çalışınca, ikinci hamlede üzerine atlıyorlar onu yakalamışlar, saçından çekip araca bindiriyorlar. Zaten kaçırdıkları yerde saçından bir tutam saç ve eşarbı ile beraber cadde üzerinde bulduk. Ben onlardan şikayetçiyim. Kaçıranı da tanıyorum, bizim mahalledendir. Onları gören komşularımız var. 55 yaşındadır. Adı M.A.S.'dir. Kızımı onunla zorla evlenmesi için kaçırmıştır"diye konuştu.
"Kızım bulunsun, çocuk gelin olmasın"
Kız kaçırma olaylarının geride kaldığını da söyleyen baba Semin, "Bu çağda bunların olmaması lazımdı. Bunun çözülmesini istiyorum. Acımız büyüktür, bu acımın söndürülmesi için devletin valisinden, bakanından, başbakanından, Türkiye'nin büyüklerinden, devletin yetkililerden, Cumhurbaşkanı'ndan, hatta Cumhurbaşkanımız'ın eşi Emine Erdoğan'dan yardım istiyorum. Kızımı kaçıranlar belli. Kızımın bulunması çalışmalarının hızlandırılmasını istiyorum. Kızım bir çocuk gelin olmasın. Bir an önce bu işe el atmalarını istiyorum"diye konuştu.
"Kızı yaşındaki kardeşim kuma yapılmak için kaçırıldı"
Görgü tanıkları ve komşularının ifadelerine göre kaçırılan H.S.,'nin ablası Sümeya Semin ise, kız kardeşinin zorla kaçırıldığını ve kuma yapılmak istendiğini belirtirek, "Allah rızası için kaçırılan kız kardeşimi yeniden yeryüzüne çıkarıp hasretimizi sonlandırsınlar. Kız kardeşim daha gencecik, daha küçük çocuktu. Onun hayalleri vardı. Onu hayallerinden ettiler. Başörtüsünü yerde görünce adeta dünyam başıma yıkıldı. Onu zorla kaçırdıkları, attığı çığlıkları duyan komşularımız var. Kardeşimi kapının önündeki başörtüsü ile başından yolunan saç tellerinden tanıdık. Onu saçlarından sürükleyip, zorla arabaya bindirip, kaçırmışlar"dedi.
Türkçe bilmediği için derdini Arapça anlatan anne Mehdiye Semin ise kızının bulunması için yetkililerden yardım istedi. Polis ve savcılığa yapılan şikayet üzerine ekiplerin H.S.,'yi kaçırdığı belirtilen 7 çocuk babası M.A.S'nin evine gittiği ancak söz konusu kişinin ailesi ile birlikte evlerinden ayrıldığı ve ortadan kayboldukları belirtildi. Polis ekipleri, H.S.'i kaçırdığı iddia edilen kişi ya da kişilerin bulunması için başlattığı çalışmaları sürdürüyor. cnntürk
7 Şubat 2017 Salı
10 yaşındaki kız çocuğuna korkunç işkence
Irak’ın Musul kentinde 10 yaşındaki bir kız çocuğu terör örgütü DEAŞ’ın kadın taraftarları tarafından korkunç bir işkence yöntemiyle öldürüldü.
DEAŞ'ın kadın taraftarları Irak'ın Musul kentinde kan donduran bir infaz gerçekleştirdi. 10 yaşındaki bir kız çocuğu orta çağdan kalma “ısırıcı” anlamına geldiği belirtilen bir aletle işkence edilerek öldürüldü.
Sputnik'in haberine göre; Henüz 10 yaşındaki Faten isimli kız çocuğu, evi temizledikten sonra çöpleri dışarı atmak için kapının önüne çıktığı için ölümle cezalandırıldı. Küçük kızın infazı annesinin gözleri önünde gerçekleştirildi.
Küçük kızın gördüğü işkence sonucu kan kaybederek hayatını kaybettiği belirtildi.
Görgü tanıkları Faten’in kan kaybından öldüğünü aktardı. Küçük kızın infaz edildiği olay dışında 20’li yaşlarda genç bir kadının da kendi peçesiyle 30 kez kırbaçlandıktan sonra öldüğü öğrenildi. (cnntürk.com.tr)
DEAŞ'ın kadın taraftarları Irak'ın Musul kentinde kan donduran bir infaz gerçekleştirdi. 10 yaşındaki bir kız çocuğu orta çağdan kalma “ısırıcı” anlamına geldiği belirtilen bir aletle işkence edilerek öldürüldü.
Sputnik'in haberine göre; Henüz 10 yaşındaki Faten isimli kız çocuğu, evi temizledikten sonra çöpleri dışarı atmak için kapının önüne çıktığı için ölümle cezalandırıldı. Küçük kızın infazı annesinin gözleri önünde gerçekleştirildi.
Küçük kızın gördüğü işkence sonucu kan kaybederek hayatını kaybettiği belirtildi.
Görgü tanıkları Faten’in kan kaybından öldüğünü aktardı. Küçük kızın infaz edildiği olay dışında 20’li yaşlarda genç bir kadının da kendi peçesiyle 30 kez kırbaçlandıktan sonra öldüğü öğrenildi. (cnntürk.com.tr)
6 Şubat 2017 Pazartesi
Adana'da yürek burkan görüntü
Adana'da Suriyeli çocukların görüntüleri yürek burkuyor. Yaşıtları okula giderken yalın ayak halde onların peşinden giden Suriyeli çocuklar kameralara böyle yansıdı.
Suriye'de süren iç savaş nedeniyle 2.8 milyon Suriyeli okula gidemezken Adana'ya sığınan çocuklarda yaşıtları okula giderken yalın ayak onları izliyor.
Suriye'de yaklaşık 6 yıldır süren iç savaş en çok çocukları etkiledi. UNICEF rakamlarına göre savaş nedeniyle Suriyeli 2.8 milyon çocuk okula gidemiyor. Türkiye'de ise 1 milyon Suriyeli çocuk bulunuyor. Buna göre, Türkiye, dünyada en fazla çocuk mülteci barındıran ülke konumunda bulunuyor.
Türkiye Suriyeli çocukların okula gitmesi için bir çok okul açıyor ancak rapora göre çocukların yüzde 40'ı hala okula gidemiyor. bugün ise yarı tatil sona erdi. Çocuklar tekrar okula gitmeye başladı.
Ancak savaştan kaçıp canını zor kurtarıp Adana'nın Yüreğir ilçesine bağlı Koza Mahallesi'nde çadırda yaşayan çocuklar bırakın okula gitmeyi ayaklarında ayakkabısı yok, sırtlarında montları yok.
Suriyeli çocuklar yaşıtları okula giderken onları yalın ayak ya da ayağından daha büyük ayakkabı ile izliyor.
Havanın yağışlı olmasına rağmen bir çocuğun ayağında ayakkabı üzerinde ise kendinden büyük mont olması dikkat çekti. Başka bir Suriyeli çocuğun ise ayağında büyük ayakkabı olması sırtında ise mont olmaması dikkat çekti.
Suriye'de yaklaşık 6 yıldır süren iç savaş en çok çocukları etkiledi. UNICEF rakamlarına göre savaş nedeniyle Suriyeli 2.8 milyon çocuk okula gidemiyor. Türkiye'de ise 1 milyon Suriyeli çocuk bulunuyor. Buna göre, Türkiye, dünyada en fazla çocuk mülteci barındıran ülke konumunda bulunuyor.
Türkiye Suriyeli çocukların okula gitmesi için bir çok okul açıyor ancak rapora göre çocukların yüzde 40'ı hala okula gidemiyor. bugün ise yarı tatil sona erdi. Çocuklar tekrar okula gitmeye başladı.
Ancak savaştan kaçıp canını zor kurtarıp Adana'nın Yüreğir ilçesine bağlı Koza Mahallesi'nde çadırda yaşayan çocuklar bırakın okula gitmeyi ayaklarında ayakkabısı yok, sırtlarında montları yok.
Suriyeli çocuklar yaşıtları okula giderken onları yalın ayak ya da ayağından daha büyük ayakkabı ile izliyor.
Havanın yağışlı olmasına rağmen bir çocuğun ayağında ayakkabı üzerinde ise kendinden büyük mont olması dikkat çekti. Başka bir Suriyeli çocuğun ise ayağında büyük ayakkabı olması sırtında ise mont olmaması dikkat çekti.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)