sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mart 2019 Pazartesi

Tıp Bayramı ne zaman?

Tıp Bayramı, alanında çalışanları anma ve kutlama günü olarak Türkiye'de her yıl Mart ayında kutlanıyor. Peki, Tıp Bayramı ne zaman kutlanıyor? Tıp Bayramı ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

30 Ekim 2018 Salı

Uyumsoft, 2.Teknoloji Transfer Ofisleri buluşmasına katıldı

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayesinde, 15 Ekim Pazartesi günü, Yıldız Teknopark Konferans Salonu’nda “2.Teknoloji Transfer Ofisleri Buluşması” gerçekleşti. Yıldız Teknoloji Transfer Ofisi (YTTO)’nin organizasyonunda yapılan toplantıya, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK, YTÜ, TTO’lardan yetkililer ve iş dünyasının temsilcileri katıldı.
Toplantı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ar-Ge Teşvikleri Genel Müdürü Muhammet Bilal Macit, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Temel Kotil, Üniversite Sanayi İşbirliği Merkezleri Platformu (ÜSİMP) Başkanı Prof. Dr. Hamit Serbest, Yıldız Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Mesut Güner ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Başkanı Mehmet Önder’in aralarında bulunduğu kamu, TTO’lar ve iş dünyasının temsilcilerin katılımıyla Yıldız Teknopark Konferans Salonu’nda yapıldı.

28 Kasım 2017 Salı

Türkiye’nin ilk Lyme Kliniği, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde kuruluyor

Sessiz katil lakabıyla bilinen ve 365'ten fazla hastalığı taklit edebilen Lyme hastalığı, yüzyılın salgını olarak nitelendiriliyor. Üstelik Türkiye'de 7 milyon kişide bu hastalık var ancak hastalar uzmanlara ulaşamıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bu sorundan yola çıkarak Lyme Kliniği açmaya ve hastalıkla ilgili bir laboratuvar kurmaya karar verdi. Uzmanlar ayrıca usta oyuncu Türkan Şoray'ı da hastalıkla ilgili uyardı. İşte nedeni...
Dünyada yüzyılın salgını olarak nitelendirilen ve 365'ten fazla hastalığı taklit etmesiyle bilinen, ‘Borrelia Burgdorferi' bakterisinin yol açtığı Lyme hastalığı ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Lyme Kliniği ve Lyme Laboratuvarı açılmasına karar verildi.
SESSİZ KATİL
“Sessiz Katil” adıyla da bilinen ve dünyada hızla yayılarak insanlığı tehdit ettiği belirtilen Lyme ile ilgili İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde, Üniversite rektörü Prof.Dr. Erdal Çelik başkanlığında bir toplantı yapıldı. Üniversitenin Tıp Fakültesi Başhekimi Prof.Dr. Mete Edizer ile 10 yılı aşkın zamandır Lyme hastalığı hakkında çalışmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin'de toplantıya katıldı. Yapılan toplantıda Lyme hastalığının insanlığı tehdit ettiği, Türkiye'de 7 milyon kişide Lyme hastalığı olduğu, ancak konusunda uzman hekimlerin görev yapacağı Lyme kliniklerinin bulunmadığı vurgulandı. Bu eksikliği gidermek amacıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme Kliniği açılmasına, Lyme hastalığı ile ilgili araştırma grubu ve Lyme Laboratuvarı kurulmasına karar verildi.
İLK DEFA BİR REKTÖR DESTEK VERDİ
Yıllardır Lyme konusunda araştırmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde Lyme kliniklerinin kurulduğunu belirterek alınan bu kararın çok önemli olduğunu söyledi. Prof.Dr. Biyolog Çetin; “Biliyorsunuz Türkiye'de Lyme hastalığı ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Hedeflerimden bir tanesi de Türkiye'de Lyme hastalığı teşhisi konulan hastalarımızın tedavilerinin yapılabileceği bir araştırma merkezinin kurulmasıydı. Bu araştırma merkezinin bir üniversite ve tıp fakültesi bünyesinde olması gerekiyordu. Nihayet ilk defa bir rektör bu konuda her türlü desteği vereceğini bu toplantıda açıkladı. Önümüzde ki günlerde bu karar üniversite yönetiminin önüne gelecek. Türkiye'de ilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme hastalığı ile ilgili bir araştırma ve tedavi kliniği kurulması çalışmaları başlayacak. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü olarak Lyme bakterisi ile ilgili bir araştırma grubu kuracağız. Bu grubun startını sayın rektör verdi. Bu ekip Türkiye'de ilk defa bu bakterinin ile ilgili laboratuvar çalışmaları yapacak” dedi.
“ÇOK SAYIDA MAĞDUR LYME HASTASINDAN TALEP VAR”
Avrupa'da ve Amerika'da şu anda temeli 25 ile 30 yıl önce atılmış Lyme klinikleri olduğunu belirten Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, “Ben 10 yıldır Lyme konusunda çalışmalar yapıyorum. Özellikle son 5 yıldır yoğun test talepleri var. Hemen hemen her gün ortalama 15 telefon alıyorum, mailler geliyor ve her gün insanlar ofisime ziyarete geliyorlar. Çok sayıda Lyme hastası var. Ben bunu 2 yıl önce Finlandiya'da ki uluslararası Lyme konferansında da söylemiştim. Yapılan çalışmalarla da bilimsel olarak kanıtladık. Türkiye'de 7 ile 10 milyon arası Lyme hastası var. Bunu birkaç kez deklare etmiştik. Şu anda en geçerli Lyme testi Almanya'da ki laboratuvarlarda yapılıyor. Lyme hastalarının Türkiye'de test yaptıracakları yer yok. İnsanlar mağdur. Pozitif çıkan insanlar doğal olarak doktor ve klinik arıyorlar. Lyme konusunda doktora yapmış, ihtisas yapmış bir tane yetişmiş ve alt yapısı olan doktorumuz yok. Bu açığı biran önce kapatmamız gerekiyor. Sadece Dokuz Eylül Üniversitesinin bu tarihi girişimi yetmez. Diğer tıp fakültelerinin sayın dekanlarına acilen çağrım, mümkünse ve ellerinde imkânları varsa Lyme kliniği kurma çalışmalarına başlasınlar” dedi.
TÜRKAN ŞORAY'A ÇAĞRI
Türkiye'de Lyme'a yakalanmış çok sayıda tanınmış kişi olduğunu belirten Çetin, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'a da bir çağrıda bulundu. Çetin; “Geçtiğimiz günlerde Sayın Türkan Şoray beyin tümörü ameliyatı oldu. Kendisi yıllardır kuşing sendromu hastası. Kuşing hastalarının birçoğu ise Lyme hastası. Buradan kendisine ve yakınlarına bir çağrıda bulunuyorum. Lütfen acilen Lyme testi yaptırsınlar. Çünkü bu bakterinin beyin tümörü ve dördüncü evre beyin kanseri ‘blastoma' yaptığı ispatlandı. Bende bunların akademik belgeleri var” dedi.
DHA

26 Kasım 2017 Pazar

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’ne ödül

Sağlık Gönüllüleri Türkiye ve Hospital Manager dergisi tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenen Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri ve Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri, sahiplerini buldu. Törende “Sağlık Sistemine Özgün ve Nitelikli Katkı Ödülü” için NPİSTANBUL Beyin Hastanesi layık görüldü
Sağlık Gönüllüleri Türkiye ve Hospital Manager dergisi tarafından bu yıl 11'incisi düzenlenen Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri ve Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri Acıbadem Altunizade Hastanesi'nde düzenlenen törende sahiplerini buldu.
Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri'nde Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi, “sağlık sistemine yapmış olduğu özgün katkılar” dolayısıyla ödüle layık görüldü. Ödül, Üsküdar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Furkan Tarhan, İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Fırat Tarhan'ın da katıldığı gecede Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a takdim edildi.
“BEYİN HASTANESİ OLMAK ÇOK ÖNEMLİ”
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi olarak 20 yıllık bir geçmişe sahip olduklarını ve sürekli ilkleri hayata geçirmek için çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyin görüntüleme ve beyin haritalama konusunda dünya çapında yürütülen projelerin içerisinde yer aldıklarını söyledi. Prof. Dr. Tarhan, G-20 kapsamında Antalya, Çin ve Hamburg'da düzenlenen N20 Zirvesine katıldıklarını ve beyinle ilgili hastalıklar konusunda önemli sunumlar yaptıklarını söyledi.
“Beyin bizim için öncelikli bir alan” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Beyin Hastanesi olmak çok önemli. Avrupa'nın ikinci beyin hastanesini kurduk. Beynin yanı sıra psikiyatri, nöroloji, psikoloji ve başka branşlarda da hizmet veriyoruz. Beyin alanında yeni tedavi yöntemlerini ilk kez hayata geçiriyoruz” dedi.
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi olarak duyu bütünleme gibi pekçok tedavi yöntemini ilk kez uyguladıklarını belirten Tarhan, “Ben asker kökenliyim. Silahlı Kuvvetler'de çok kullanılan terminolojiler var; ‘Komutan sadece yapılan işlerden değil, yapılmayan işlerden de sorumludur' denir. Biz de hekim olarak sadece yapılanlardan değil, yapılmayan tedavilerden de sorumluyuz. Hasta karşımıza geldiği zaman ona sadece mevcut tedaviler değil, başka tedavi yöntemlerinin de düşünülmesi gerekiyor. Bu motivasyonla hareket ettim, yeniliklere açık bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birçok yeniliği de bu felsefeyle hayata geçirdik” diye konuştu.
“BAZILARI YAKINMAYI SEVER AMA…”
Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri'nde ise Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, Sağlık Yönetiminde Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nün sahibi oldu. Prof. Dr. Metin Çakmakçı tarafından ödül verilen Prof. Dr. Haydar Sur da ödüle layık görülmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek “Bazı insanlar yakınmayı çok sever ben hayatta yakınan insanlardan olmamayı istedim. Çalıştım kendimi gerçekleştirmenin gerçek bir huzur olduğuna inandım. Bunu sağlayabilmiş yüce insanlardan biri olamadık ama olma yolunda bundan sonra da çalışacağıma huzurlarınızda söz veriyorum. Bu bana enerji verecek, bundan sonra hem öğrencilerim hem ülkem hem de arkadaşlarım için daha çok çalışacağım” dedi.
Sağlık alanında Türkiye'nin önde gelen vakıf ve kurumlarının layık görüldüğü Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödüllerinin jürisi Prof.Dr. Melih Bulut, Prof.Dr. Barış Diren, Prof.Dr. Metin Çakmakçı, Yaşar Yıldırım, Bülent Kiymir, Meri İstiroti ve Oğuz Engiz'den oluştu. Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödüllerinin jürisi ise Prof.Dr. Haluk Gürgen, Prof.Dr. Barış Diren, Sibel Güneş, Semra Baysan, Ayşenur Asuman Uğur ve Oğuz Engiz'den oluştu.

Doğa Derneği, flamingolar için uyardı! ‘Projeyi iptal edin’

İzmir Körfezi'ne yapılması planlanan 'Otoban Geçiş Projesi', Gediz Deltası’nda yüz binlerce yıldır yaşayan flamingoları gündeme getirdi. Proje, flamingoların beslenme alanının tam ortasından geçiyor. Doğa Derneği Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç, "Otoban projesini flamingolar ve doğa koruma açısından geçerli kılabilecek hiçbir bilimsel neden yok. Bugün de gördüğümüz gibi İzmir’in Gediz Deltası binlerce canlıya yuva olmaya devam ediyor ve bu şehir flamingoların dünyadaki en önemli yaşam alanlarından biri" dedi.
Doğa Derneği ve basın mensupları kışın yaklaşması ile birlikte sayıları daha da artan İzmir'in flamingolarını yerinde ziyaret etti. Karşıyaka Güney Gediz Deltası'nda incelemelerde bulunan ekip, İzmir Körfez Otobanı'nın inşa edilmesi planlanan yer ve flamingoların yaşam alanı arasındaki ilişkiyi doğrudan gözlemledi.
Bölgede 15-20 bin çift flamingonun ürediği anlatılırken, Flamingoların dünyadaki toplam nüfusunun bu alanda yaşadığı aktarıldı. İzmir'in Gediz Deltası'nın bu özelliğinin 158 yıldır bilindiği ve bilimsel literatürde yer aldığı ifade edildi.
Bugüne kadar bu alanla ilgili projelerin kamu yararı ve uluslararası anlaşmalar uyarınca engellendiği belirtilirken, 1998 yılında oluşturulan yeni İzmir Limanı projesinin flamingolar için iptal edildiği hatırlatıldı.

BİLİMSEL BİR NEDEN YOK
Doğa Derneği Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç, Gediz Deltası’nın bugüne kadar Türkiye'nin en iyi korunan alanlarında birisi olduğunu belirterek, “Flamingo yaşam alanlarında planlanan, çeşitli kurumlar tarafından doğaya zarar vermeyeceği iddia edilen iki liman projesi, yine bu ülkenin yöneticileri ve kamu vicdanı tarafından durduruldu. Bu projeler iptal edildikten sonra bölgedeki flamingo nüfusu azalmadı, tersine arttı. Dolayısıyla otoban projesini flamingolar ve doğa koruma açısından geçerli kılabilecek hiçbir bilimsel neden yok. Bugün de gördüğümüz gibi İzmir'in Gediz Deltası binlerce canlıya yuva olmaya devam ediyor ve bu şehir flamingoların dünyadaki en önemli yaşam alanlarından biri. Şu an yaşamakta olduğumuz 20 yıl öncekiyle aynı tablo. Yani İzmir'in yönetimi konusunda bir kurumsal hafıza sorunu var. Yöneticiler ve kamuoyu bölgenin önemi konusunda yanlış bilgilendiriliyor. Otoban projesini planlayanlar için burası boş bir arazi. Oysa durum öyle değil. Burası binlerce kuşun, milyonlarca başka canlının yuvası, evi” dedi.
20 YIL GERİYE GİDİLDİ
Gediz Deltası’nın otoban şantiyesine dönüştürülmek istendiğini aktaran Kılıç, “İzmir bu tartışma ile 20 yıl geriye döndü. Dünyanın tüm şehirlerinde köprü yapabilirsiniz ancak flamingolar ile iç içe yaşama şansına yeryüzünde İzmir'den başka hiçbir şehirde sahip değilsiniz. İzmir'in karar vericilerini alanı ve flamingoları gördükten sonra hareket etmeye davet ediyoruz” açıklamasını yaptı. Geçtiğimiz ay, Doğa Derneği, EGEÇEP, TMMOB ve 85 kişi İzmir Körfezi'ne yapılması planlanan otoban bağlantılı köprü projesine dava açarak çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporu ‘olumlu’ kararının iptalini istemişti.

16 Kasım 2017 Perşembe

Sahte estetikçiye 6 yıl hapis cezası

Adana'da dudak dolgusu yaptığı hemşire Merve Keleş'in de aralarında bulunduğu 3 kişinin hastanelik olmalarına neden olduğu iddiasıyla yargılanan Soner Gülnaz, 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira adli para cezasına çarptırıldı.
Adana’da dudak dolgusu yaptığı hemşire Merve Keleş’in de aralarında bulunduğu 3 kişinin hastanelik olmalarına neden olduğu iddiasıyla yargılanan Soner Gülnaz, 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira adli para cezasına çarptırıldı.
İddiaya göre kendisini ‘doktor’ olarak tanıtan Soner Gülnaz, değişik tarihlerde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde hemşire 22 yaşındaki Merve Keleş, 30 yaşındaki Z.U., alnına botoks işlemi yapılan 33 yaşındaki Güllü Sel ile eşi 39 yaşındaki Celal Sel’e dudak dolgusu yaptı. Yapılan işlem sonrası 3 kadın hastanelik olurken Soner Gülnaz şikayet üzerine başlatılan soruşturma sonunda 6 Mayıs 2017’de gözaltına alınıp, bu suçtan ve hakkındaki hırsızlıktan kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle tutuklandı.
Cezasını çektiği Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda firar ettikten sonra yakalanarak tekrar tutuklanan Soner Gülnaz hakkında Adana 3’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’ne ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a Muhalefet’ ‘Dolandırıcılık’ ve ‘Taksirle yaralama’ suçlarından 17 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Bugün son kez hakim karşısına çıkan Soner Gülnaz, pişman olduğunu söyledi. Gülnaz, “Bir daha asla böyle bir şeye girişmeyeceğim. Pişmanım. Devletimin işinde 10 yıl çalışmaya razıyım. Suçumu kabul ediyorum. Ancak bir insanı yaralayacak kadar cani değilim” dedi.
Mahkeme, sanığa Merve Keleş ve Z.U.’ya dudaklarına dolgu yaparak dolandırdığı gerekçesiyle 4 yıl, ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunu’na muhalefet’ suçundan da 2 yıl olmak üzere 6 yıl hapis ve 4 bin 100 lira da adli para cezası verdi. Güllü Sel ve eşi Celal Sel ise zarar görmediklerini ve sanıktan şikayetçi olmadıklarını belirttikleri için her iki müşteki yönünden karar verilmedi.  Sanığın ‘taksirle yaralama’ dosyası ise ayrıldı. DHA

4 Kasım 2017 Cumartesi

Sağlık turizmi için gelenler, Residence’ları tercih ediyor

Onkoloji, ortopedi gibi uzun dönemli sağlık tedavileri için ülkemize gelenler, ağırlıklı olarak residence’larda konaklamayı tercih ediyor. Bulgaristan, Gürcistan, Irak gibi bulunduğumuz coğrafyadaki ülkelerden gelen sağlık turistlerinin sayısı her geçen yıl artıyor.
Avrupa Residence Suites’de konaklayanların yaklaşık %50’sini sağlık turistlerinin oluşturduğunu kaydeden Avrupa Residence Suites Genel Müdürü Ercan Yılmaz, şunları söyledi: “Bölgemizdeki birçok hastane ile anlaşmamız bulunuyor. Onkoloji, ortopedi gibi, 2 ay ve üzeri süren uzun soluklu tedaviler için gelenler, ev konforu yaşatması nedeniyle residence’ları tercih ediyor. Bir otel odasından daha büyük metrekaresi olan, içinde mutfağı dahil imkanları bulunan residenceler, 1+1, 2+1, 3+1, 4+1 gibi farklı daire alternatifleri sunmasıyla da, refakatçisiyle gelen hastaların, tedavileri boyunca kendilerine ait bir odada dinlenebilmesine imkan sağlıyor” dedi.
Ortadoğu pazarı ‘Residence’ diyor  
Ortadoğu pazarında güçlü olduklarını ve yoğun misafir ağırladıklarını anlatan Ercan Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti: “TEM Avrupa Konutları bitişiğinde bulunan Avrupa Residence Suites, 2012 yılında faaliyete başladı. 147 adet dairenin bulunduğu tesisimiz, ağırlıklı olarak 85m2 ve 120m2 tam donanımlı dairelerden oluşuyor. Ayrıca, 270m2 teraslı dubleks ve 250m2 seyir teraslı 360 derece manzarası olan dairelerimiz de mevcut. Oda sayısı yüksek olan dairelerimizde,10- 13 kişiye kadar konaklama olduğundan, özellikle Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğulu turistler tarafından yoğun talep görüyoruz. Misafirlerimiz, yemeklerini kendileri pişirebileceği gibi tesisin dışındaki restoranlardan da sipariş verebiliyor. Residence olarak aynı zamanda, bir otelin sunduğu, resepsiyon, güvenlik, temizlik, kapalı yüzme havuzu, sauna, fitness salonu gibi hizmetleri biz de veriyoruz” diye konuştu.
2018 yılında %75 doluluk hedefliyor
Gelecek yılın hedeflerine değinen Ercan Yılmaz, şunları kaydetti: “Bu yılı, %65’in üzerinde doluluk ortalamasıyla kapatacağız. 2018 yılı hedefimiz, %75 doluluk oranlarına ulaşmaktır. Önümüzdeki yıl, uzun süreli sağlık ve iş turizmi için gelen misafirlerimizin yanı sıra, Ortadoğu ülkelerinden gelen turistleri ağırlamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

20 Ekim 2017 Cuma

Uzmanlar konuştu: Toplu taşımada yaşlılara yer vermeyin

Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermenin iyi bir şey olduğunu düşünebilirsiniz ancak uzmanlar bunun sanıldığı kadar ‘doğru’ olmadığı görüşünde...

Oxford Üniversitesi’nden bir profesör, yaşlı insanların oturmak yerine ayakta durmaya teşvik edilmesinin beden sağlıkları için daha iyi olduğunu belirtiyor.
İngiltere’nin Halk Sağlığı Klinik Danışmanı Sir Muir Gray, yaşlıların günde 10 dakika yürümeye gayret etmesini belirtirken yaşlıların yakınlarına asansöre binmek yerine onları merdiven çıkmak konusunda yüreklendirmelerini tavsiye ediyor.
‘YAŞLILARA YER VERİRKEN 2 KEZ DÜŞÜNÜN’
İngiliz The Sun gazetesine demeç veren Gray, “Yaş aldıkça hareketsizliği değil bedensel aktiviteyi arttırmalıyız. Ailenizin yaşlılarını asansöre binmeye değil, merdiven çıkmaya teşvik edin” dedi. Gray sözlerini şöyle sürdürdü: “Metro ya da otobüste yaşlı birine yer verirken iki kez düşünün. Ayakta durmak onlar için harika bir egzersiz.”
The British Medical Journal’de (İngiliz Tıp Dergisi) yayınlanan yeni bir makalede, “Yaşlı insanları aktif tutmaya teşvik edecek her türlü toplu çaba, onların daha bağımsız şekilde yaşamalarına ve sosyal hizmetlere daha az ihtiyaç duymalarına yardımcı olacaktır” denildi.
Makaleye konu olan raporda, zindeliğin yitirilmesinin yaşlılığın bir sonucu olarak görüldüğü ancak bunun tam tersinin geçerli olduğu belirtildi. Uzmanlar, hareketin azalmasının sosyal hizmetlere duyulan ihtiyacı arttırdığı görüşünde...
Araştırmalar, orta yaşlı ve yaşlı insanların düzenli egzersizlerle bedensel olarak en az 10 yaş gençleşeceğini ortaya koyuyor. Formda olmanın bilişsel becerileri arttırarak bunama riskini azalttığı da biliniyor. Hürriyet

18 Ekim 2017 Çarşamba

Deniz Baykal’ın sağlık durumu ile ilgili açıklama

CHP eski Genel Başkanı ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal dün akşam saatlerinde üçüncü operasyonu geçirdi. Baykal'ın kafatasındaki basınç artışına müdahale edildi. Partinin doktor vekillerinden Metin Lütfi Baydar, Baykal'a yapılan son müdahaleye ilişkin açıklama yaptı. Baydar, cilt altı kanamasının kafatasına basınç yapmaması için ameliyathane ortamında operasyon gerçekleştirildiğini söyledi.Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, 'Deniz Bey’de maalesef kanama ve ödem en üst düzeyde gerçekleşiyor. Solunum desteği sağlanıyor. Bilinci kapalı olarak uyuyor. Ciddi bir durum bu. Ağır bir beyin hasarı ve o hayati tehlike her an var' diye konuştu. Gece saatlerinde ortaya atılan 'beyin ölümü gerçekleşti' iddialarına ise yalanlama geldi.

Hastanede tedavisi süren CHP milletvekili Deniz Baykal’a beyninde oluşan basınç nedeniyle ameliyathanede müdahale edildi edildi.
CHP’Lİ BAYDAR AÇIKLAMA YAPTI
CHP’nin doktor vekillerinden Metin Lütfi Baydar, Baykal’a yapılan son müdahaleye ilişkin açıklama yaptı. Baydar, “Bunu 3. operasyon olarak adlandırmayalım. Bu cilt altında olan kanamanın temizlenmesi amacıyla müdahale ameliyathane ortamında yapıldı” dedi.
Baydar, şu bilgileri verdi: “Kan sulandırcı kullanmamız lazım. Bu da kanamayı arttırıyor. Dengeyi sağlamamız lazım. Öyle dozda verilmesi lazım ki hem kanama olmaması ama stentin çalışması gerekiyor. İkisini sağlamamız gerekiyor. Doktorlar bilgisayarlı tomoğrafi tekniğiyle Deniz Bey’in durumunu takip ediyorlar.”
BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞTİ İDDİALARINA YALANLAMA
Baykal'ın sağlık durumuna ilişkin sosyal medyada birbiri ardına iddialar ortaya atıldı.
Önce Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Deniz Baykal'ın “beyin ölümünün gerçekleştiğini”, Spor sunucusu Emre Tilev de öldüğünü ileri sürdü.
İddialar üzerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel açıklama yaptı.
Özel, sosyal medya hesabından yaptığı açıkamada “Doktorların son açıklamasından bu yana sağlık durumunda bir değişiklik yok” dedi.
KILIÇDAROĞLU ZİYARET ETTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İbn-i Sina Hastanesinde tedavisi süren Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ı ziyaret etti. Deniz Baykal'ın durumu hakkında bilgi alan Kılıçdaroğlu, çıkışta basın mensuplarına “Hekim arkadaşlar ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Bütün dualarımız Deniz beyle beraber” ifadelerini kullandı.
Deniz Baykal’ın sağlık durumuna ilişkin son dakika açıklaması geldi. Ankara Üniversite rektörü Erkan İbiş “Olayın başından beri hayati tehlikesi vardı. Kanama ve ödem üstü düzeyde seyrediyor. Kendisine solunum desteği sağlanıyor.” dedi.
ERKAN İBİŞ SON DURUMU AÇIKLADI
Ankara Üniversitesi rektörü Prof.Dr. Erkan İbiş, CHP Antalya milletvekili Deniz Baykal’ın son durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
İbiş şöyle dedi:
Beynindeki basıncı azaltmak için operasyon gerçekleşti. Cilt altında biriken kanın temizlenmesi ameliyathane ortamında yapıldı.
SOLUNUM DESTEĞİ SAĞLANIYOR
Solunum desteği sağlanıyor. Süreç içerisinde kendisinin bilinci kapalı olarak uyuyor.  Beyni hasssas bir organ. şu ana kadar tablo içinde umutlarımızı koruyoruz. Bazı olumsuzluklar yaşadığımızı biliyorsunuz. Yoğun bakımda destek tedavisi devam edecek. Tomoğrafik görüntüler alınıyor. Farklı bulgu gelişebiliyor.”
İbiş gazetcilerin sorularını da yanıtladı:
Hayati tehlikesi var mı?
Hep bunu söyledik, olayın ilk başladığı anda hayati tehlikesi var zaten, çünkü hep dedik ki ciddi bir durum bu. Ağır bir beyin hasarı ve o hayati tehlike her an var. Yine de var elbette ki ama bu hastaneye geldiği anda da vardı. Yoğun bakımda, yoğun tedavi altında olma, ciddi bir durum olduğunun göstergesi.
Durumu ciddi mi?
Yoğun tedavi altında olmak zaten bunun ifadesi. Hastalığı ciddi. Tedavilerle o ciddi durumun ortadan kalkacağına inanıyoruz.
Felç durumu olabilir mi?
Süreç içerisinde ne gibi gelişme olacak, akciğerindeki enfeksiyon ne derece beynin yeterli oksijenlenmesine izin verecek. Bunları zaman içerisinde göreceğiz. Şimdiden ne söylersek aslında tahminden öteye gitmez ama o tahminler de değişik, farklı yorumlara yol açabilir. Bunun iyileşme periyodu da öyle kısa süreli, saatlerle, kısa günlerle olacak gibi görünmüyor. O yüzden de ‘ciddi' demekte yarar var. Uyandırma için zaman zaman denemeler yapılıyor.”
KAFATASINDAN 12 SANTİMLİK BÖLÜM ALINDI
Bu arada Baykal'ın kafatasından yaklaşık 12 santimlik bir bölümün de ödemin baskı yapmamasına yönelik çıkarıldığı öğrenildi.
BİLİNCİ KAPALI
Bilinç kapalı durumdfa. Öyle kalması da arkadaşların arzu ettiği bir durum. Her beyne dönük stres oksijen kullanıma yol açıyor ve hasar açabilir kaygısı taşınıyor.
STENT ÇALIŞIYOR
Baykal’ın tedavisini sürdüren doktorlar ise “Stent çalışıyor. Beyin dolaşımında sorun yok. Riskleri görüyoruz şu an. Şimdi onlarla mücadele etmeye çalışıyoruz” dedi.
Fransa seyahati sonrası gece yarısı yüksek ateş nedeniyle hastaneye kaldırılan ve yoğun bakıma alınan Deniz Baykal, beynindeki ödem nedeniyle sabah saatlerinde ameliyata alınmıştı.
Baykal’ın akşam saatlerinde tekrar beyin tomografisi çekildi ve beyninde oluşan basınç nedeniyle 3. kez ameliyata alındı.
CHP'Lİ VEKİLLER HASTANEYE AKIN ETTİ
Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesinde tedavisine devam edilen Deniz Baykal'ı CHP'li vekiller yalnız bırakmadı. Hastane önüne çok sayıda CHP'li milletvekili geldi. Sözcü

29 Eylül 2017 Cuma

Suratına kaplan saldırdı! 23 yıldır bu halde

Kaplan yüzünü parçaladı! 23 yıl boyunca Yüzünü herkesten gizledi!
Bangladeş'in güneyinde yaşayan 45 yaşındaki Hashmot Ali, bundan tam 23 yıl önce, ormanda uyurken bir kaplan saldırısına uğradı.
Yüzünü kaplan parçalayan adam uzun bir ameliyat geçirdi. Ameliyata rağmen yüzü tanınmaz halde kalan adam 23 yıl boyunca maskeyle gezdi.
‘Tek isteğim sıradan insanlar gibi aynaya bakabilmek!
3 çocuk babası olan Ali, 23 yıldır aynaya bile bakamıyor!
Mahalleli tarafından dışlanan Ali, görünüşünden dolayı hiç bir işe kabul de edilmiyor.
Çareyi pazarda, maskeli balık satmakta buluyor.
Şimdilerdeyse, yıllarca insanlardan örtüyle sakladığı yüzünü eskisi gibi yapabilecek plastik cerrahi operasyonu umuduyla hayata tutunmuş yaşamakta. Sözcü

27 Eylül 2017 Çarşamba

SGK’dan çok tartışılacak grip aşısı kararı

Yaşlılar ve kronik rahatsızlığı bulunan tüm vatandaşlara doktorun reçete etmesi durumunda ödemesi SGK tarafından yapılan grip aşılarına 'gün' zorunluluğu getirildi.

Medula sistemine göre, erken reçete edilse bile vatandaş aşısını bir önceki yıl yaptırdığı tarihte vurdurmak zorunda olacak. Aksi halde aşının parası ödenmeyecek. Hürriyet’ten Meltem Özgenç’in haberine göre Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan konuyla ilgili şunları söyledi: “Grip aşısı, her yıl bir önceki mevsim en çok rastlanan grip türlerine göre her sene yeniden hazırlanıyor. Aşısının koruyucu etkisi 2-3 hafta sonra ortaya çıkıyor. Bu nedenle tavsiye edilen yıllık grip aşısının, aşı kullanımına sunulur sunulmaz, grip salgını başlamadan önce eylül-ekim aylarında yapılması gerekiyor. Ancak SGK, bu sene yeni bir uygulama ile geçen sene hangi gün vatandaş aşı olmuşsa, aşı olduğu o gün gelmeden bedelini ödememe kararı aldı. Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT), “Tüm hekimlerce reçete edildiğinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere karşılanır” ifadesi yıllık bir defa ödenme anlamında değil, 365 gün sonra anlamında yorumlanıyor ve Medula Provizyon Sistemi buna göre işlem yapıyor. Yani hastanın bir önceki sene aşı vurulduğu gün gelmeden sistem ödeme yapmıyor. Oysa grip aşısı hasta sağlıklıyken yapılmalıdır. Bir an önce bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz.”

18 Ağustos 2017 Cuma

Dövme küçük kızın hayatını zehir etti!

Ailesiyle birlikte Mısır’a tatile giden Madison Gulliver, kaldıkları otelin tasarım salonunda babası Martin ile birlikte geçici kına dövmesi yaptırdı. Guliver’in yüzük parmağından dirseğine kadar uzanan desen yaptırdıktan bir süre sonra ise kaşınmaya başladı...
Ailesiyle birlikte tatilden evine dönen Gulliver’in dövme yerleri şişerek ağrılı kabarcıklar halini aldı. İlkokul öğrencisi olan Gulliver, özel bir yanık ünitesinde ağrılı ve ağır bir tedavi görmek zorunda kaldı.
Geçici dövmelerin renginin daha koyu olması için kullanılan, kınaya siyah bir renk veren ve kısaca PPD olarak geçen kimyasal, özellikle çocuklar üzerinde kullanımında vücutta reaksiyonlara yol açabiliyor.
Küçük kızın vücudunda kalıcı yaralar oluşmasına neden olan dövmenin içerisinde para-phenylenediamine olarak adlandırılan bir kimyasal maddenin olduğu belirlendi.
Uzmanlar, pek çok tatilci tarafından tercih edilen geçici dövmelerin olası tehlikelerine ve yol açabileceği kalıcı hasarlara karşı uyarılarda bulunuyor. Vücudunda yaralar oluşan çocuğunun başına gelenler hakkında konuşan Gulliver’in babası Martin, “Bu olay, dövmelerin olası tehlikesini bilmediğim için bir parça benim suçum ama çocuklar üzerinde tehlikeli kimyasalların uygulanmasına izin veren otel salonunun da suçu var.” dedi.
Olay sonrasında özür dileyen otel yönetimi, dövmenin yapıldığı salonun artık hizmet vermediğini açıkladı. Geçici kına dövmelerinin neden olduğu yaralar daha önce de gündeme gelmişti.
Geçici kına dövmesi yaptıran pek çok tatilci, geçirdikleri rahatsızlıklar sonunda insanları bu dövmelerin olası tehlikelerine karşı uyarmıştı. (hürriyet.com.tr)




13 Ağustos 2017 Pazar

Tam 200 kilo verdi

Amerika Oregon’da yaşayan Amber Rachdi, obezite hastalığına yakalandı ve genç yaşında 292 kilo ağırlığa ulaştı.
Obezlik sınırının bile üstüne çıkan 24 yaşındaki genç kadın dışarıya bile çıkamaz hale geldi.
Amber önce okulunu daha sonra da işini bırakmak zorunda kaldı. İmkansızı başaran ve kilolarından kurtulan Rachdi, şimdilerde bambaşka bir insan oldu. Doktorlar Amber'e bu kilolarla 30 yaşına kadar yaşayamayacağını söyledikten sonra ameliyat olmaya karar verdi.
Ameliyat için de belli bir kiloya inmesi gereken Amber, sıkı çalışmalarla fazla kilolarından kurtulmaya başladı.
Yaklaşık 200 kilo veren Amber’ın son hali Instagram’da olay oldu. (Hürriyet)
İşte genç kadının kare kare inanılmaz dönüşümü…













21 Temmuz 2017 Cuma

Dünyaca ünlü kahve zincirlerinde koliform şoku

Aralarında Starbucks ve Nero gibi dünyaca ünlü kahve zincirlerinin de bulunduğu kahvecilerden alınan örneklerde koliform bakterilere rastlandı. Bakteri direkt hasta etmese de hastalık oluşturabilen mikroplar için uygun zemin sağlayabiliyor.
BBC’nin yaptığı bir araştırma, Starbucks ve Cafe Nero gibi dünyaca ünlü kahve zincirlerinde insan sağlığı için tehlikeli özellik taşıyan koliform bakteriye rastlandığını gösterdi.
Sputnik’in BBC’nin Watchdog adlı televizyon programından aktardığına göre BBC, Starbucks ve Cafe Nero başta olmak üzere kahve zincirlerinden aldığı örnekleri laboratuvar ortamında inceletti. Sonuçlar, Costa Cafe’nin ürünlerinde 7/10, Caffe Nero ve Starbucks’ın ürünlerinde ise 3/10 oranında koliform bakteri olduğunu gösterdi. Kolfiorm bakteriler, hastalığa yol açan patojenler taşımasından ötürü insan sağlığı için tehlike arz ediyor.
İngiltere Çevre Sağlığı Enstitüsü’nden Tony Lewis, kontaminasyon oranıyla ilgili olarak ‘son derece endişeli olduğunu’ söyledi. Lewis, bu bakterilerin insan sağlığını tehdit eden hastalıkların kaynağı olduğunu belirtti ve gıdalarda, oranı ne olursa olsun hiçbir şekilde mevcut olmaması gerektiğini söyledi.
STARBUCKS: MÜŞTERİ SAĞLIĞI BİZLER İÇİN HER ŞEYDEN ÖNEMLİ
Starbucks sözcüsü hijyen sorununu ‘son derece ciddiye aldıklarını’ ve müşteri sağlığının kendileri için ‘her şeyden önemli olduğunu’ söyledi. Dünyanın dört bir yanındaki çalışanların hijyen standartlarıyla ilgili sürekli güncellenen eğitimlere tabi tutuklarını belirten sözcü, iddialarla ilgili olarak araştırma başlattıklarını da ekledi. Costa ve Caffe Nero sözcüleri ise sonuçlar üzerine kapsamlı araştırma yapılacağını ve özellikle buzun nasıl tutulacağı ile ilgili prosedürlerle kullanılacak malzemenin yenileneceğini belirtti. Sözcü
KOLİFORM NEDİR?
Koliform bakteriler gıda ve suların sıhhi durumunu gösteren göstergeç bakterileri olarak tanımlanıyor. Tanım olarak çubuksu, Gram-negatif olup 35-37 °C'de laktoz fermante ederek asit ve gaz üretebiliyorlar. Koliformlar sıcak kanlı hayvanların dışkılarında bolca bulunurlar, ama sulak ortamlarda, toprakta ve bitkilerde de bulunurlar. Çoğu zaman kloliformalar kendileri hastalığa neden olmazlar ama kolay kültürlenirler, ve varlıkları dışkı kaynaklı zararlı patojenlerin de mevcut olabileceğine işaret edebilir. Dışkıya ait (fekal) patojenlere bakteriler, virüsler, protozoalar ve parazitler dahil olarak yorumlanır. Kaynak: Wikipedia

30 Haziran 2017 Cuma

Enerji içecekleri satışına 18 yaş sınırı

Yapılan yeni düzenlemeyle artık 18 yaşından küçüklere enerji içecekleri satılamayacak. Ayrıca ürünlerin üzerine "Günlük 500 ml’den fazla tüketilmesi tavsiye edilmez" yazılacak...

Spor tesislerinde, okul kantinlerinde ve hastanelerde enerji içecekleri piyasaya arz edilmeyecek ve reklamı yapılmayacak.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Türk Gıda Kodeksi̇ Enerji̇ İçecekleri̇ Tebli̇ği̇, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Enerji içeceklerinin tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretilmesi, hazırlanması, işlenmesi, muhafazası, depolanması, taşınması ve pazarlanmasını sağlamak üzere bu ürünlerin özelliklerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanan tebliğ, sporcu içeceklerini kapsamıyor.
Özel beslenme amaçlı gıdalar kapsamında değerlendirilmeyen enerji içeceğinde, toplam kafein miktarı litrede 150 miligramdan fazla olmayacak. Enerji içeceğinin bileşiminde litrede inositol 100 miligram, glukoronolakton 20 miligram, taurin 800 miligramdan fazla olmayacak.
ETİL ALKOL BİLEŞEN OLARAK İLAVE EDİLEMEYECEK
Enerji içeceklerine bileşen olarak etil alkol ilave edilmeyecek. Ancak ürünü oluşturan bileşenlerin çözündürülmesi, taşınması gibi işlemlerde kullanılabilen, bileşenlerde doğal olarak bulunabilen, üretim aşamasında oluşabilen ve son ürüne taşınan etil alkol miktarı en fazla litrede 3 gram olacak.
Bileşiminde kafeinle taurin, inositol ve glukoronolakton maddelerinden birini veya birkaçını içeren aromalandırılmış alkolsüz içecekler enerji içeceği dışında başka bir gıda adı ile piyasaya arz edilemeyecek.
Meyveli olarak adlandırılan enerji içeceklerinde meyve oranı, gazlı olanlarda ağırlıkça en az yüzde 4, gazsız olanlarda ise ağırlıkça en az yüzde 10 olacak.
Enerji içeceklerinde şeker yerine veya şekerle Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği'ne uygun tatlandırıcılar kullanılabilecek. Söz konusu içecekler, bileşen olarak diğer gıdalarda kullanılmayacak.
Spor tesislerinde, okul kantinlerinde ve hastanelerde enerji içecekleri piyasaya arz edilmeyecek ve reklamı yapılmayacak. 18 yaşından küçüklere enerji içeceklerinin satışı yapılmayacak.
Tüketicinin görebilmesi için enerji içecekleri, son tüketiciye ambalaj bütünlüğü korunarak sunulacak. Toplu tüketim yerlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak enerji içeceği reklam ve tanıtımı yapılamayacak.
"SPORCU İÇECEĞİ DEĞİLDİR"
Bu ürünlerin etiketinde uyarı başlığı altında, tüketici tarafından kolaylıkla görülebilecek şekilde "Alkol ile karıştırılarak veya beraber tüketilmemelidir. Çocuklar, 18 yaş altı kişiler, yaşlılar, diyabetikler, yüksek tansiyonu olanlar, gebe ve emzikli kadınlar, metabolik hastalığı olanlar, böbrek yetmezliği olanlar ile kafeine hassas kişiler için tavsiye edilmez. Sporcu içeceği değildir, yoğun fiziksel aktivite öncesinde, sırasında veya sonrasında tüketilmemelidir. Günlük 500 ml’den fazla tüketilmesi tavsiye edilmez" ifadesi yer alacak.
Ürünlerin etiketinde en az 3 milimetre punto karakter olacak şekilde “Alkol ile karıştırılarak veya beraber tüketilmemelidir" ifadesi bulunacak.
BESLENME BEYANI İFADELERİ YAPILAMAYACAK
Türk Gıda Kodeksi Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği'ndeki hükümlerin uygulanacağı bu ürünlerde, "enerji" için yapılabilen beslenme beyanı ifadeleri enerji içeceği için yapılamayacak. Alınacak numunelerde, uluslararası kabul görmüş analiz metotları uygulanacak. Tebliğe aykırı davrananlar hakkında Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun ilgili maddelerine göre yaptırım uygulanacak. Tebliğin yayımı tarihinden önce faaliyet gösteren gıda işletmecileri, 31 Aralık'a kadar tebliğ hükümlerine uyacak.  ntvmsnc

28 Haziran 2017 Çarşamba

Gamze Yağar yaşamını yitirdi

Almanya'nın Baden-Württemberg Eyaleti'ndeki Hemmingen kentinde, erken yaşlanma hastası (progeria) Gamze Yağar (17) yaşamını yitirdi.

Hastalığına rağmen yaşama sevinciyle herkese örnek olan Gamze’nin cenazesi Hemmingen DİTİB Camisi’nde kılınacak cenaze namazından sonra ailesinin memleketi Kayseri’ye götürülerek toprağa verilecek. Baba Metin Yağar, DHA’ya yaptığı açıklamada, “Gamze dün akşam (27 Haziran) evimizde, annesinin kollarında can verdi. Bir süredir zaten çok acısı vardı. Ağrılara artık dayanamıyordu. Gamze’yi milyonlarca kişi tanıyor ve seviyordu; hepimizin başı sağolsun” dedi.
HERKESİN SEVDİĞİ BİRİYDİ
Gamze, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de buluşmuştu, ayrıca sanat ve spor dünyasından sayısız ünlü Gamze’yi ziyaret etmişti. Sosyal medyada yüzbinlerce takipçisi olan Gamze için hayran kulüpleri kurulmuştu. Alman medyasının yakından takip ettiği Gamze’nin yaşamını anlatan televizyon programları yapılmıştı.
Gamze, 2013 yılında Köln’de düzenlenen Gamze’yi Sevenler Gecesi’nde, DHA’ya, bugüne kadar kendisini en mutlu eden şeyin “peruk” alınması olduğunu söylemişti. Gamze, “Artık saçlarımı tarayabiliyor ve istediğim tokayı takıyorum” diyerek duygularını ifade etmişti.

14 Haziran 2017 Çarşamba

İşte Türkiye’nin temiz plajları… İstanbul’da nerelerde denize girilir?

Okullar kapandı, yazlıkçılar plan yapmaya başladı. Eğer bu sene nerede denize gireceğinizi araştırıyorsanız, Türkiye'nin temiz sahillerini tek tek bulabileceğiniz bu haritaya bakarak kendinize deniz tatili rotası çıkarabilirsiniz. Peki İstanbul'da kalanlar hafta sonu serinlemek için nerelere gidecek? İstanbul Halk Sağlığı Müdürü Dr. Abdullah Emre Güner, İstanbul'da 85 yüzme alanı belirlediklerini açıkladı.

2017 yılı için yüzme alanları belirlendi. http://yuzme.saglik.gov.tr/ sitesinden ayrıntılı olarak Türkiye’nin denize girilebilecek tüm noktaları bulabilirsiniz.
İstanbul’da 85 noktada denize girilebileceğini açıklayan Dr. Güner, “Halkımızın, İl Yüzme Suyu Komisyonunca belirlenmiş ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumunca yayınlanmış yüzmeye açıkça izin verilen veya yüzmenin yasaklanmadığı alanları tercih etmesi, sağlık ve güvenlikleri açısından büyük önem arz ediyor.” dedi.


27 Mayıs 2017 Cumartesi

1046 asker gıdadan zehirlendi

Manisa'da bulunan 1'inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı'nda yaşanan ve 1046 askerin etkilendiği gıda zehirlenmesi olayıyla ilgili açıklama yapan Vali Hakan Güvençer, "Şu anda yaşanan hadisenin tam anlamıyla, bakteriyle bağırsak enfeksiyonu salgını olduğunu söyleyebiliyoruz." dedi.

Manisa Valisi Hakan Güvençer, 1’inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı’ndaki gıda zehirlenmesi olayıyla ilgili açıklama yaptı. Olaydan etkilenen asker sayısının 1046 olduğunu, 211 askerin hastanelerde tedavi gördüğünü açıklayan Güvençer, 2 askerin yoğun bakımda olduğunu ayrıca 194 askerin bugün taburcu edileceğini bildirdi. Güvençer, açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Sağlık Bakanlığı 15.00’ten itibaren Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığımızdan uzman bir ekibi ilimize gönderdi. Bugün Halk Sağlığı Kurumu Başkanı da Manisa’da. Sebep olabilecek tüm kaynaklara ilişkin örnekler alındı. Birden fazla laboratuara gönderildi. Ön bilgi, bulgular alındı. Bizim ön değerlendirmelerimiz var. Ancak sebebe ilişkin kesin açıklamayı, netleşecek sonuçlara bağlı. Şu anda yaşanan hadisenin tam anlamıyla, bakteriyle bağırsak enfeksiyonu salgını olduğunu söyleyebiliyoruz. Halk sağlığı uzmanları bu bakterinin ve yarattığı rahatsızlığın mahiyeti gereği, ikinci 48 saat içinde, hatta önümüzdeki 5-6 gün içinde bu bakteri ile muhatap olan kişilerin bağışıklık sistemlerinin vereceği tepkilere bağlı olarak yeni küçük vakaların yaşanabileceğini söylüyorlar. Ama ikinci 48’inci saatin başlarında artık stabilite sağlandı.
“ÖLÜM TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA DEĞİLİZ”
Bugün 5 bin askerin yemin merasiminin tamamlandığını ve aileleriyle buluştuklarını duyuran Vali Güvençer, “Şu anda hastanede yatanlar değil ama geçmiş günler içinde hastaneye müracaat edip tedavi olan çocuklardan aileleri huzurunda yemin merasimine katılanlar oldu” dedi.
Sosyal medyada bilgi kirliliği yaratıldığını belirten Güvençer, “Karşı karşıya kaldığımız bu enfeksiyon ölümcül değil. Basit bir antibiyotik tedavisiyle çözülebilir. Maalesef bir çocuğumuzu kaybettik. Ancak bu çocuğun vefat sebebinin bu enfeksiyondan olduğuna dair bir bilgi, bulgu yok. Daha önceden mevcut herhangi bir rahatsızlığın bu enfeksiyonla tetiklenmesi söz konusu olabilir. Çocuğumuzun vefatını bu enfeksiyona bağlamak yanlış ve tedirgin edici olur. Bundan sonra muhtemel ya da birden fazla ölüm tehdidi ile karşı karşıya değiliz” dedi.
Olayı gıda zehirlenmesi olarak tanımlamadıklarını söyleyen Güvençer, “Sebep gıda olabilir mi? ‘Evet’ ihtimallerden biri. Su ihtimali de söz konusu. Ancak yine tıbbi açıdan baktığımızda ilk laboratuar tetkiklerinde, eğer su ve gıdayı yan yana koyup kıyaslama yapacak olursak suyun bu hastalığa sebep olma ihtimali çok zayıf. Ama gıda zehirlenmesi demek ya da yenilenlerden kaynaklı bir enfeksiyon salgını demek için henüz erken” diye konuştu.
TEDAVİ GÖREN ASKERLERE ZİYARET
Şehzadeler Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu ve Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, enfeksiyon sonucu hastaneye kaldırılan askerleri ziyaret ederek durumları hakkında bilgi aldı. Hastanenin farklı servislerde tedavi gören askerleri tek tek ziyaret eden Kaymakam Çorumluoğlu ve Başkan Çelik, askerlere geçmiş olsun dileklerini iletti. Yapılan ziyarette tedavi gören askerlerin durumlarının iyi gittiği bilgisini alan Kaymakam Çorumluoğlu, hastane yetkilileri ile kısa bir toplantı yaptı.
DHA

26 Mayıs 2017 Cuma

SMA hastaları için bakanlık devreye girdi!

SMA hastaları için Sağlık Bakanlığı devreye girdi. SGK'nın SMA ilaçlarını karşılaması için yazı yazıldı.

Bakanlık, SGK'nın SMA hastalarının ilaçlarını karşılaması için yazı gönderdi.
Sağlık Bakanlığı’nın SGK’ya ilettiği yazı şöyle:
“08/05/2017 tarihli 23642684-010.99- E.903 sayılı yazımız ile, bilimsel kanıtlar çerçevesinde, oluşturulan kullanım kriterlerine uyan SMA Tip 1 vakalarında, Nusinersen etkin maddeli Spinraza isimli ilacın kullanımının uygun olacağının değerlendirildiğini belirten görüşümüz kurumunuza iletilmişti.
22/05/2017 tarihi itibarı ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanlığına Spinraza isimli ilaç için, 253 hasta adına yurt dışı ilaç kullanım başvurusu ulaşmıştır (253 hastanın 132'si SMA Tip 1 tanılıdır). Bu başvurular; ilgili yazıda belirtilen 05/04/2017 tarihli toplantıda belirlenen yurt dışı ilaç kullanım kriterleri doğrultusunda TİTCK bünyesindeki bilimsel komisyon tarafından değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda, ülkemizde ruhsatı ve ruhsat başvurusu bulunmayan ilgili ilacın 31 hastada (Erken erişim programı kapsamına alınan 10 hasta dışında) yükleme dozu olan ilk 4 dozunun kullanımına onay verilmiştir. Onay yazıları başvuruyu yapan hekimlere ve ilacın temininin sağlanması amacıyla Türk Eczacıları Birliği'ne (TEB) iletilmiştir.
132 SMA Tip 1 tanılı hastamız, İnsani Amaçlı İlaca Erken Erişim Programı kriterlerine göre değerlendirildiğinde ise, bu hastaların 114'ünün bu kriterleri karşıladığı görülmüştür (31 yurt dışı ilaç kullanım onayı alan hastamız dahil).
İlgili yazı kapsamındaki kriterlere uyan hastalarımız ile birlikte İnsani Amaçlı İlaca Erken Erişim Programı kriterlerine uygun SMA Tip 1 tanılı hastalarımız için de ilgili ilacın geri ödeme kapsamına alınması çalışmalarının yapılmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır.”

23 Mayıs 2017 Salı

Yemen'de koleradan ölenlerin sayısı 350'ye çıktı, salgın yayılıyor

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), Yemen'deki kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 350'ye yükseldiğini, ülke genelinde kolera vakası sayısının da 30 bine yaklaştığını bildirdi.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ICRC Operasyonlar Direktörü Dominik Stillhart, Yemen'deki salgının hızla yayıldığını ve endişe verici boyutlara ulaştığını söyledi.
Yemen'de geçen hafta 5 gün boyunca kalma fırsatı bulduğunu belirten Stillhart, ülkede iki yıldan fazladır süren "acımasız savaşın" sağlık sektörünü işlemez hale getirdiğini vurguladı.
Stillhart, "Kolera salgını neredeyse tüm Yemenlileri etkisi altına almış durumda. Özellikle sağlık sektörü en fazla yüzde 45 kapasiteyle hizmet verebiliyor. Doktorlar ve hemşireler de son 8 aydır maaşını alamıyor. 160 hastane ve sağlık kuruluşu da harap olmuş vaziyette. Çok büyük bir insani krizle karşı karşıyayız" dedi.
BÜTÜN KOŞULLAR KOLERANIN HIZLA YAYILMASINA UYGUN
Ülkedeki çatışmaların etkisiyle su sistemlerinin çöktüğünü, kişisel hijyenin yetersiz kaldığını ve insanların kötü beslendiğini ifade eden Stillhart, bunların koleranın hızla yayılmasına neden olduğunu kaydetti.
Stillhart, ICRC olarak kolera salgınının daha fazla yayılmaması için 11 hastane ve 7 hapishanede hijyenin sağlanması, temiz su temini ve tedaviye yönelik faaliyetler yürüttüklerine değinerek, özellikle hapishanelerin çok kalabalık olmasından dolayı salgının en fazla buralarda yayıldığına dikkati çekti.
"CİDDİ ADIMLAR ATILMALI"
Yemen Sağlık Bakanlığıyla bu sabah görüştüğünü aktaran Stillhart, kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 350'ye yükseldiğini, ülke genelinde kolera vakası sayısının da 29 bin 345'e çıktığını belirtti.
Stillhart, hastaların tedavileri için mevcut sağlık merkezlerinin kapasitesinin artırılması, temiz su temin edilmesi, temizlik ve hijyenin de sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Başkent Sana'daki izlenimlerini de anlatan Stillhart, "Başkentte çöplerin toplanmadığına şahit oldum. Caddeler büyük çöp yığınlarıyla doluydu. Salgının yayılmasını engellemek için acil sağlık önlemleri alınması gerekiyor. Temizliğin sağlanması için çok ciddi adımlar atılması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"10 MİLYON YEMENLİ AÇLIK TEHLİKESİNDE"
Stillhart, 17 milyon Yemenlinin acil insani destek ve yardıma ihtiyaç duyduğunu, 10 milyon insanın da açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, acil gıda desteğinin gerektiğini kaydetti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dün Yemen'in 19 ilinde 27 Nisan'dan bu yana kolera salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının 315'e ulaştığını, hastalığa yakalandığından şüphelenilen 29 bin 300'den fazla vaka olduğunu bildirmişti.
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü de önceki gün gerekli önlem alınmadığı takdirde Yemen'deki kolera salgınının kontrolden çıkabileceği uyarısında bulunmuştu. (ntvsnc.com.tr)