chp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
chp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2019 Perşembe

İBB başkanı Ekrem İmamoğlu Ekrem İmamoğlu kimdir?

 Yerel seçimler sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu'nun hayatı merak ediliyor. Türkiye'de siyasetin yeni yüzlerinden olan Ekrem İmamoğlu dinamik yapısıyla dikkat çekiyor. CHP'li Ekrem İmamoğlu yerel seçimlerde İYİ Parti tarafından da desteklenmişti. İşte İBB yeni başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında merak edilenler...

12 Mart 2019 Salı

CHP’nin il il, ilçe ilçe 2019 yerel seçim adayları belli oldu!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediye başkan adayları belli oldu. 31 Mart yerel seçimlerinde tüm partilerde olduğu gibi CHP'de il ve ilçe adayları belli oldu. CHP'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Ankara'da ise Mansur Yavaş oldu. İşte tam liste...

18 Ekim 2017 Çarşamba

Deniz Baykal’ın sağlık durumu ile ilgili açıklama

CHP eski Genel Başkanı ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal dün akşam saatlerinde üçüncü operasyonu geçirdi. Baykal'ın kafatasındaki basınç artışına müdahale edildi. Partinin doktor vekillerinden Metin Lütfi Baydar, Baykal'a yapılan son müdahaleye ilişkin açıklama yaptı. Baydar, cilt altı kanamasının kafatasına basınç yapmaması için ameliyathane ortamında operasyon gerçekleştirildiğini söyledi.Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, 'Deniz Bey’de maalesef kanama ve ödem en üst düzeyde gerçekleşiyor. Solunum desteği sağlanıyor. Bilinci kapalı olarak uyuyor. Ciddi bir durum bu. Ağır bir beyin hasarı ve o hayati tehlike her an var' diye konuştu. Gece saatlerinde ortaya atılan 'beyin ölümü gerçekleşti' iddialarına ise yalanlama geldi.

Hastanede tedavisi süren CHP milletvekili Deniz Baykal’a beyninde oluşan basınç nedeniyle ameliyathanede müdahale edildi edildi.
CHP’Lİ BAYDAR AÇIKLAMA YAPTI
CHP’nin doktor vekillerinden Metin Lütfi Baydar, Baykal’a yapılan son müdahaleye ilişkin açıklama yaptı. Baydar, “Bunu 3. operasyon olarak adlandırmayalım. Bu cilt altında olan kanamanın temizlenmesi amacıyla müdahale ameliyathane ortamında yapıldı” dedi.
Baydar, şu bilgileri verdi: “Kan sulandırcı kullanmamız lazım. Bu da kanamayı arttırıyor. Dengeyi sağlamamız lazım. Öyle dozda verilmesi lazım ki hem kanama olmaması ama stentin çalışması gerekiyor. İkisini sağlamamız gerekiyor. Doktorlar bilgisayarlı tomoğrafi tekniğiyle Deniz Bey’in durumunu takip ediyorlar.”
BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞTİ İDDİALARINA YALANLAMA
Baykal'ın sağlık durumuna ilişkin sosyal medyada birbiri ardına iddialar ortaya atıldı.
Önce Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Deniz Baykal'ın “beyin ölümünün gerçekleştiğini”, Spor sunucusu Emre Tilev de öldüğünü ileri sürdü.
İddialar üzerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel açıklama yaptı.
Özel, sosyal medya hesabından yaptığı açıkamada “Doktorların son açıklamasından bu yana sağlık durumunda bir değişiklik yok” dedi.
KILIÇDAROĞLU ZİYARET ETTİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İbn-i Sina Hastanesinde tedavisi süren Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ı ziyaret etti. Deniz Baykal'ın durumu hakkında bilgi alan Kılıçdaroğlu, çıkışta basın mensuplarına “Hekim arkadaşlar ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Bütün dualarımız Deniz beyle beraber” ifadelerini kullandı.
Deniz Baykal’ın sağlık durumuna ilişkin son dakika açıklaması geldi. Ankara Üniversite rektörü Erkan İbiş “Olayın başından beri hayati tehlikesi vardı. Kanama ve ödem üstü düzeyde seyrediyor. Kendisine solunum desteği sağlanıyor.” dedi.
ERKAN İBİŞ SON DURUMU AÇIKLADI
Ankara Üniversitesi rektörü Prof.Dr. Erkan İbiş, CHP Antalya milletvekili Deniz Baykal’ın son durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.
İbiş şöyle dedi:
Beynindeki basıncı azaltmak için operasyon gerçekleşti. Cilt altında biriken kanın temizlenmesi ameliyathane ortamında yapıldı.
SOLUNUM DESTEĞİ SAĞLANIYOR
Solunum desteği sağlanıyor. Süreç içerisinde kendisinin bilinci kapalı olarak uyuyor.  Beyni hasssas bir organ. şu ana kadar tablo içinde umutlarımızı koruyoruz. Bazı olumsuzluklar yaşadığımızı biliyorsunuz. Yoğun bakımda destek tedavisi devam edecek. Tomoğrafik görüntüler alınıyor. Farklı bulgu gelişebiliyor.”
İbiş gazetcilerin sorularını da yanıtladı:
Hayati tehlikesi var mı?
Hep bunu söyledik, olayın ilk başladığı anda hayati tehlikesi var zaten, çünkü hep dedik ki ciddi bir durum bu. Ağır bir beyin hasarı ve o hayati tehlike her an var. Yine de var elbette ki ama bu hastaneye geldiği anda da vardı. Yoğun bakımda, yoğun tedavi altında olma, ciddi bir durum olduğunun göstergesi.
Durumu ciddi mi?
Yoğun tedavi altında olmak zaten bunun ifadesi. Hastalığı ciddi. Tedavilerle o ciddi durumun ortadan kalkacağına inanıyoruz.
Felç durumu olabilir mi?
Süreç içerisinde ne gibi gelişme olacak, akciğerindeki enfeksiyon ne derece beynin yeterli oksijenlenmesine izin verecek. Bunları zaman içerisinde göreceğiz. Şimdiden ne söylersek aslında tahminden öteye gitmez ama o tahminler de değişik, farklı yorumlara yol açabilir. Bunun iyileşme periyodu da öyle kısa süreli, saatlerle, kısa günlerle olacak gibi görünmüyor. O yüzden de ‘ciddi' demekte yarar var. Uyandırma için zaman zaman denemeler yapılıyor.”
KAFATASINDAN 12 SANTİMLİK BÖLÜM ALINDI
Bu arada Baykal'ın kafatasından yaklaşık 12 santimlik bir bölümün de ödemin baskı yapmamasına yönelik çıkarıldığı öğrenildi.
BİLİNCİ KAPALI
Bilinç kapalı durumdfa. Öyle kalması da arkadaşların arzu ettiği bir durum. Her beyne dönük stres oksijen kullanıma yol açıyor ve hasar açabilir kaygısı taşınıyor.
STENT ÇALIŞIYOR
Baykal’ın tedavisini sürdüren doktorlar ise “Stent çalışıyor. Beyin dolaşımında sorun yok. Riskleri görüyoruz şu an. Şimdi onlarla mücadele etmeye çalışıyoruz” dedi.
Fransa seyahati sonrası gece yarısı yüksek ateş nedeniyle hastaneye kaldırılan ve yoğun bakıma alınan Deniz Baykal, beynindeki ödem nedeniyle sabah saatlerinde ameliyata alınmıştı.
Baykal’ın akşam saatlerinde tekrar beyin tomografisi çekildi ve beyninde oluşan basınç nedeniyle 3. kez ameliyata alındı.
CHP'Lİ VEKİLLER HASTANEYE AKIN ETTİ
Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesinde tedavisine devam edilen Deniz Baykal'ı CHP'li vekiller yalnız bırakmadı. Hastane önüne çok sayıda CHP'li milletvekili geldi. Sözcü

16 Ekim 2017 Pazartesi

Deniz Baykal hastaneye kaldırıldı

Fransa'dan dönüşünde gece yarısı ateşi yükselen Deniz Baykal, hastanede tedavi altına alındı. Yapılan ilk açıklamada, Baykal'ın Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi altına alındığı öğrenildi. CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, sosyal medyadan yaptığı açıklamada Baykal'ın bir damarında pıhtılaşma olduğunu bildirdi. Baykal'a tıkanık damarın açılması için boynundan anjiyo yapıldığı öğrenildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, "Bir pıhtı sonucu damar tıkanıklığı söz konusuydu ancak yapılan anjiyoyla damar açıldı, o pıhtının yarattığı sorunlar giderildi" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Ankara Üniversitesi Rektörü'nü arayarak Deniz Baykal’ın sağlık durumu hakkında bilgi aldı.
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Fransa'nın Strasbourg kentinde temaslarını sürdürüyordu. Türkiye'ye dönen Baykal, gece yarısı yüksek ateş nedeniyle hastaneye kaldırıldı. FOX TV'den İsmail Küçükkaya, Baykal'ın yüksek ateş ve zatürre başlangıcı nedeniyle tedavi altında tutulduğunu söylerken, AA'nın haberine göre, Deniz Baykal'ın Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi yoğun bakım servisinde tedavi altına alındığı öğrenildi.
'İYİ HABERLERİ BEKLİYORUZ'
CHP Antalya eski Milletvekili Tuncay Ercenk, yaptığı açıklamada, 'Baykal önce özel bir hastaneye ardından İbni Sina Hastanesi’ne sevk edildi. Yüksek ateş nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Doktorlarının verdiği bilgiye göre üst solunum yolu enfeksiyonu var. Tedavisi sürüyor. Gelecek iyi haberleri bekliyoruz' dedi.
YARKADAŞ SON BİLGİLERİ VERDİ
CHP Milletvekili Barış Yarkadaş da hastanede görüştüğü yetkililerden son bilgileri aktardı. Yarkadaş, Baykal'a bazı testler yapıldığını, bir damarında pıhtı tespit edildiğini ve hastanenin gerekli müdahaleyi yaptığını bildirdi. Baykal'ın tıkanan damarı için anjiyo yapıldığı öğrenildi.
Yarkadaş sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, hastanenin yarım saat içinde konuyla ilgili bilgilendirme yapacağını da belirtti.
'HAYATİ TEHLİKESİ YOK'
Baykal'ın sağlık durumuna ilişkin eski CHP Milletvekili Yılmaz Ateş'ten bir açıklama geldi. NTV canlı yayınına telefonla katılan Ateş, Baykal'ın hayati tehlikesi olmadığını söyledi. Baykal'ın oğlu Prof. Dr. Ataç Baykal da hastanede bulunuyor.
'DAMAR AÇILDI, PIHTININ YARATTIĞI SORUNLAR GİDERİLDİ'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, eski CHP Genel Başkanı Baykal'ın sağlık durumu ile ilgili şu açıklamayı yaptı: "Bir pıhtı sonucu damar tıkanıklığı söz konusuydu ancak yapılan anjiyoyla damar açıldı, o pıhtının yarattığı sorunlar giderildi. Şu anda durumu iyi. İşlem bitmek üzere, oradan da yoğun bakıma alıp ilaçla takip edecekler."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BİLGİ ALDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi yoğun bakım servisinde bulunan CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın sağlık durumu hakkında bilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili olarak Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş'i bu sabah telefonla aradı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP Antalya Milletvekili Baykal'ın sağlığına ilişkin Prof. İbiş'ten bilgi aldığı, durumu yakından takip ettiği belirtildi.

5 Ekim 2017 Perşembe

‘Adalet Yürüyüşü bir bedel ödemeydi'

Gazeteci Şükrü Küçükşahin, ‘Adalet İçin Yürümek’ isimli kitabında CHP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’nün bilinmeyenlerini anlattı.
Küçükşahin, kitabında CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dört tırnağının yürüyüşten sonra düştüğünü açıkladı. Kılıçdaroğlu, kitapta yer alan röportajında, “Bu yürüyüş aslında bir bedel ödemeydi. Adaleti sağlamak için bir bedel ödenmesi gerekiyordu” dedi. Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi: “Şu bir gerçek eğer bir davaya inanıyorsanız ve o davanın önemli olduğunu kabulleniyorsanız fiziken ve ruhen önünüzde hiçbir zorluk olmadığını görüyorsunuz. Sonuçta görüyorsunuz ki insanlara bir şekilde ulaşmanız gerekiyor. O insanları bu noktaya getiren nedir, adalet isteyen birine hakaret etmek, küfretmek insanlıkla bağdaşmaz ama bu insanlar bu noktaya gelmişse o insanı bu noktaya taşıyanları yargılamak, sorgulamak gerekiyor. Öbür yandan perde arkasından bakan, el sallayanları da gördüm. Gizli gizli el sallayanlar, öne çok çıkmaya çekinerek el sallayanlar. İnsan seli içinde gidiyorsunuz. Şu çok önemli; slogan atıyorsunuz doğru, atılması gerekiyor o da doğru. İşte sizin o geniş kitlelere güç vermeniz lazım. Evet, biz birlikteyiz; birlikte hakkı, hukuku, adaleti bu ülkeye getireceğiz. Sloganın asıl amacı buydu. Oluşan güvenin, verdiği sorumluluk aslında söz konusu olan. Toplum size güveniyorsa, sorumluluğunuz arttı demektir. Biz de o sorumluluğun bilincinde hareket etmek zorundayız.”
4 TIRNAĞINI KAYBETTİ
O yürüyüşte herkes hastalanabilirdi, yürüyüşü terk edebilirdi. Herkes belli bir süre ara verip devam edebilirdi, bunların hepsi oldu ama benim ne hastalanmaya ne belli bir süre beklemeye ne de güzergâh dışında bir yere gidip bir gece ikâmet etmeye hakkım vardı. El ağrısı oluşmadı ama dört tırnakta sorun oldu.

25 Eylül 2017 Pazartesi

CHP'li vekilden çarpıcı iddia: SGK '36 kod' ile fişleme yapıyor

CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, SGK'nın, işten çıkış kodları arasına eklediği '36 kod' ile fişleme yaptığını ve insanların çoğunun bu fişlemeden habersiz olduğunu iddia etti.

CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, SGK'nın, işten çıkış kodları arasına eklediği '36 kod' ile fişleme yaptığını ve insanların çoğunun bu fişlemeden habersiz olduğunu iddia etti.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2 Ağustos 2016 tarihinde yayınladığı genelge ile SGK'nın işten çıkışlarda kullandığı kodlara '36' kod numarasını eklediğini söyledi. Buna göre çalıştığı işyeri OHAL KHK'sıyla kapatıldığı için işsiz kalan kişilerin sigorta siciline '36' kodu işlendiğini belirten İrgil, sicilinde bu kod bulunanların işverenlerin tercih etmediği için çalışmalarının zorlaştığını açıkladı.
'Bunun adı otomatik fişleme'
Açıklamasında, "36 kod işveren için bir alarm niteliği taşıyor" diyen CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, yaptığı yazılı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
“KHK ile kapatılan işyerlerinde çalışanların, OHAL KHK'ları ile doğrudan işten çıkarılan işçilerin yanısıra işverenin de kendi takdiriyle FETÖ/PDY ilişkisi veya irtibatı kanaatine vararak işten çıkardığı işçilerin sigorta sicillerine '36 kod' işleniyor. Bu keyfiyet doğru değildir. Ayrıca devlet izniyle açılmış, devlet denetiminde olan ve OHAL KHK'larıyla kapatılan eğitim kurumlarındaki tüm çalışanların da sigorta sicillerine bu kod işleniyor. Öte yandan kapatılan kurumlarda zorunlu staj yapmış öğrencilerin sigorta sicillerine de 36 kod işlendiğini görüyoruz. Zorunlu staja bile bu kod neden işlenir? Bu şu demektir; haklarında hiçbir suç bulunmayan insanlar otomatik olarak fişleniyor. Madem resmi bir fişleme yapıyorlar, hangi meslek gruplarından kaç kişi fişlenmiş açıklasınlar, bilelim."
CHP'li İrgil, hükümetin resmi olarak yaptığı fişlemeden insanların çoğunluğunun haberi olmadığını belirterek; “Kişi iş başvurusunda bulunduğunda, hatta İŞKUR'daki bir kursa başvurduğunda siciline 36 kodun işlendiğinden haberi oluyor. 36 kod nedeniyle ülke genelinde işsizlik tehdidiyle karşı karşıya kalmış bir insan grubu var. Bunu yaratan da hükümet" dedi.
Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'na konuyla ilgili verdiği soru önergeside, tarih itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumu işten çıkışı 36 koduyla gerçekleştirilmiş kaç kişi olduğunu; tarih itibarıyla SGK'da işten çıkışı 36 koduyla gerçekleştirilmiş kişilerin meslek gruplarına göre dağılımını; zorunlu stajını yaptığı kurum OHAL KHK'sıyla kapatılan öğrencilerin sigorta sicillerine neden 36 kod işlendiğini; sigorta sicillerindeki 36 kodun değiştirilmesi için başvuran sayısının kaç kişi olduğunu; 36 kodun değiştirildiği kişi sayısını ve bu mağduriyet ve haksızlığın giderilmesi için yapılan bir çalışmaların olup olmadığını sorduğunu sözlerine ekledi. DHA

12 Eylül 2017 Salı

Kılıçdaroğlu'nun oğlu yarın askere gidiyor...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yeni parti kurma aşamasında olan Meral Akşener'le ilgili 'Meral hanım siyasette uzun yıllar hizmet vermiş birisi. Diğer siyasi partilerine ne kadar saygı gösteriyorsak ona da saygı göstereceğiz. FETÖ'cüyü sağda solda aramalarına gerek yok ki, kendileri FETÖ'cü zaten' dedi. Kılıçdaroğlu, oğlunun yarın askere gideceğini belirterek gideceği kentin Sivas olduğunu açıkladı.

Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi: "Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanının başka ülkede yargılanmasına üzülüyoruz. Dosyalar geldi, bu dosyalar kapatıldı. Yüce Divan'a gidecekti, yargılandım, aklandım deme hakkı olacaktı. Bunların o hakkı ellerinden alındı. AK Parti'nin içinden çok sayıda milletvekili, Yüce Divan parlamentoda oylanırken ellerini vicdanına koyarak oy kullanmadılar. Bu Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin daha farklı boyutlara taşınmasına yol açabilir. Türkiye'den ödünler istenebilir. Hırsızın ödüllendirildiği bir süreci yaşadık.
DANIŞTAY BAŞKANI İÇİN DANIŞTAYA'A GİDİLECEK
Danıştay Başkanı iktidar partisinin Danıştay'daki sözcüsü konumundadır. Artık o makamda oturamaz, ayrılması lazım. Benimle ilgili bir dava Danıştay'a gittiğinde ne olacak? Çünkü Danıştay Başkanı bizi beğenmiyor. Yargının içinde namusu ile görev yapanlar var. Biz kamuoyu önüne çıkıp politik mesaj veren, kararlar veren, kendi bağımsız iradesi olmayan kişilere karşıyız. Danıştay'ın bütün üyelerine saygı gösteriyoruz. Yargıtay'a da, AYM'ye de saygı gösteriyoruz. Tarafsızlığını kaybetmiştir, bırakması lazım. Danıştay Başkanı hakkında, Danıştay'a disiplin başvurusunda bulunacağız.
"TERÖR SORUNUNU 4 YIL İÇİNDE ÇÖZEMEZSEM SİYASETİ BIRAKACAĞIM"
(Terör sorununun çözümü) Önce zemin. Nerede çözülecek bu? Meclis'te. Milli irade orada. Birlikte çözeceğiz. Kapalı kapılar ardında olmaz. 15 yılda çözemediler, hala koşturuyorlar. Ben net söylüyorum. 4 yıl içinde çözemezsem siyaseti bırakacağım. Terör olayını bitireceğim.
YURT SORUNUNU 1 YILDA ÇÖZERİM
Yurt sorununu 1 yıl içinde çözemezsem siyaseti bırakacağım. Şu ortamı Türkiye'de yakaladık. Bir araya gelelim, farklı görüşlerde olabiliriz ama oturup konuşalım. Eğitim Çalıştayı'nda da çok güzel sonuçlar çıktı. Bütün bunların hepsinden yararlanacağız.
MERAL AKŞENER VE FETÖ
(Devlet Bahçeli'nin Meral Akşener açıklamaları ve Akşener'in FETÖ'cülükle suçlanmasının sorulması üzerine) Meral hanım siyasette uzun yıllar hizmet vermiş birisi. Diğer siyasi partilerine ne kadar saygı gösteriyorsak ona da saygı göstereceğiz. FETÖ'cüyü sağda solda aramalarına gerek yok ki, kendileri FETÖ'cü zaten. Aynı menzile yürüyenler kimdi. İktidarın sağda solda FETÖ'cü aramasına gerek yok. Kendileri Fetö'cü zaten. Aynı menzile yürüyenler bunlar değil mi? Ne istedilerde vermedik diyen bunlar değil mi? Sırtı kalın olanlar, iktidara yakın olanlar dışarıda. Gariban olanların tamamı içeride. Şunu bunu FETÖ'cülükle suçlamanın manası yok. Yakalarsınız. Adalete teslim edersiniz. Bağımsız yargı karar verir. Bizi Ergenekoncu yapmışlardı şimdi FETÖ'cü diyorlar. İdam olsaydı o paşaları asacaklardı. AK Parti'ye oy veren vatandaşlarıma sesleniyorum. O davaların savcısıyım diyen kişi vardı. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Bank Asya'ya para yatıranı vereni içeri atıyorsun, Bank Asya'nın kurulmasına izin verene dokunmuyorsun.
"BASKIN SEÇİM" İDDİALARI
Olabilir. Biz hazırlıklıyız. Baskın seçim de olabilir, zamanında da olabilir. Şu anda emin olun referandumda 'Evet' oyu verenlerin büyük bir kısmı pişman. Bizim ittifakımız şu. Kim demokrasiden yanaysa, kim tek adam rejimine karşıysa, kim parlamenter demokratik sistemden yanaysa, gelsin hep beraber mücadele edelim.
"ODTÜ'DEKİ AĞAÇLARI YOK ETMEK ÇOK ACI"
ODTÜ'deki ağaçları yok etmek çok acı. ODTÜ Ankara'nın nefes aldığı alanlardan biridir. Yol yaptılar diye karşı çıktık mı?
 OĞLU KEREM KILIÇDAROĞLU YARIN ASKERE ASKERE GİDİYOR
Çocuğumu bedelli askerlik yapabilirdim. Ama siyaset yapan biri olarak vatandaş nasıl askerlik yapıyorsa öyle yapması gerektiğini söyledim. O da yarın Sivas'a gidecek ve askerlik yapmaya başlayacak. (hürriyet.com.tr)

10 Temmuz 2017 Pazartesi

TÜSİAD Başkanı’ndan adalet mesajı

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik attığı tweet'te adalet vurgusu yaptı.

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitingi sırasında attığı tweetle adalet vurgusu yaptı. Bilecik mesajında; "Çok sade, çok net ve çok masum. Üstelik küçük harflerle ifade edildiğinde daha etkili... Siyasi parti gözetmeksizin herkese #adalet " diye yazdı
İşte Bilecik’in attığı o tweet:

Kemal Kılıçdaroğlu 'Adalet Mitingi'nde konuştu, 10 maddelik çağrı yaptı

CHP'li vekil Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından, 'Adalet' diyerek Ankara'dan İstanbul'a 'Adalet Yürüyüşü' başlatan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşü tamamladı. 25 günlük yürüyüşün ardından İstanbul Maltepe'de düzenlenen mitingde, 10 maddelik bir adalet çağrısında bulunarak, katılımcılara, 'onaylıyor musunuz' diye sordu. CHP'ye göre, mitinge 1 milyon 600 bin kişi katıldı.

Kemal Kılıçdaroğlu 25 günlük yürüyüşün ardından Maltepe, 'Adalet Mitingi'ne katıldı. Miting sahnesine kendisini yürüyüşte yalnız bırakmayan eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile el ele çıktı. Daha sonra alandaki kalabalığa seslendi.
Konuşmasından satır başları:
Sevgili yol arkadaşlarım, sevgili adalet arayıcıları, bizleri televizyon başında izleyen yurttaşlarım, Maltepe'den herkese gönül dolusu selamlar... 15 Haziran'da Güvenpark'ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe'de bitirdik. Ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır. Herkes şunu çok iyi bilsin 9 Temmuz yeni bir adım, yeni bir doğuştur.
Ankara'da bir grup yoldaşımızla.  ilk yürüyüşe başladığımızda 21 km yürüdük. Yol boyunca bizi yüreklendiren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Derince, Körfez, Tavşancıl, Gebze ve İstanbul'a yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Kemal Kılıçdaroğlu herkese saygılıdır. Protesto eden yurttaşlarıma da saygılarımı gönderiyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz.
Dünyanın en barışçıl eylemini, yürüyüşünü yaptık. Hiçbir yurttaşımızın burnu dahi kanamadı. O nedenle güvenliğimizi sağlayan, benimle beraber yürüyen adalete susamış 80 milyona saygılarımı sunuyorum.
 Yürüyüşümüze destek veren pek çok kesim oldu. Destek açıklaması yapan siyasi partiler ve milletvekillerine, sendikalara, sanatçılara, muhtarlara, engellilere, gazi ve şehit ailelerine, Ergenekon, Balyoz ve KHK mağdurlarına, kadınlara, STK'lara, barolara, çiftçilere, mağdur ailelere yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Neden yürüdük?
Olmayan adalet için, mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük, KHK'larla üniversite hocalarının işine son verilmesi tam bir demokrasi ayıbıdır. Bunu geçmişte paşalar, Hitler yapıyordu. O hocalara Gazi Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkmıştı. Haksız yere atılan memurlar için yürüdük, çocuk işçiler için yürüdük, hapisteki askeri öğrenciler için yürüdük, linç edilen askerler için yürüdük, FETÖ'ye karşı olduğumuz için yürüdük, tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük, IŞİD, PKK terör örgütlerine karşı yürüdük, devlette liyakat sistemi kalmadığı için yürüdük, çalınan sınav soruları için yürüdük, şiddet mağduru kadınlar için yürüdük, Mavi Marmara şehitleri için yürüdük, KHK ile görevlerinden atılan hak arayan, hak aradıkları için hapse atılan, açlık grevindeki Nuriye ve Semih için yürüdük, FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yürüdük, 249 şehidimiz için yürüdük. Bu ülkede adalet için yürüdük.
Niçin adalet?
Farklılıklarımızla birlikte yaşamak için, huzurla yaşamak için, Türkiye'nin saygın bir konumu olsun diye adalet. Zulüm ile abad olunmaz, zulüm ediyorlar. Fakir fukaraya zulüm ediyorlar. Çiftçiye zulüm ediyorlar. Zulme karşı durmak bizim namus borcumuzdur.
Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez. Bu meydan ve bu meydanın dışında adalete susamış sizlere saygılarımı sunuyorum.
 Önce adalet, hak, hukuk, adalet diyoruz. Siyaset ahlak temelli yapılmak zorundadır. Siyaset malı götürme alanı değildir. Siyaset ülke için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir. O nedenle her yerde söylüyorum, bir daha söyleyeceğim; Hiç kimsenin etnik kimliğine, inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainleridir. Herkesin kimliğine saygı duyuyorum. Başörtü kadınlarımız için diyorlar ki; efendim iktidar değişirse sizin yaşam tarzınızla uğraşacaklar. Bunu söyleyenlere itibar etmeyiniz. Biz herkesin kimliğine sonuna kadar saygılıyız.

Adalet, adalet, adalet...
 Adalet sokakta aranmaz diyorlar. Bir ülkede adaletsizlik varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değilse, TBMM'nin yetkileri gasp edilmişse, halkın gözü, kulağı ve sesi olan basın susturulmuşsa o zaman adalet arayışımızın tek yeri sokaktır. Kimse bundan endişe etmesin. Adalet, adalet, adalet...
Darbeyi önlemek için sokak güzel, adaleti getirmek için kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz.
İki tane 15 Temmuz var; biri halkın diğeri sarayın 15 Temmuz'u. Halkın 15 Temmuz'da halk sokağa indi, darbeyi önledi. Bu 15 Temmuz bizim onurumuz, gururumuzdur. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var, darbe girişiminden yararlanıp, KHK'lar çıkaran sarayın 15 Temmuz'u var. Biz buna sonuna kadar direneceğiz.
Hakim gözünü saraya dikmiş, bakıyor
 Bir kişinin suçlu olup olmadığına siyasi, bakan, milletvekili esnaf karar vermez. Bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak hakim karar verebilir. Beyefendi şimdi kişiye ceza kesiyor. Ne olursan ol, kim olursan ol adaleti bu ülkeye getireceğiz.  1971 ve 1980 darbelerinden sonra sıkı yönetim mahkemeleri kurulmuştu. Ama savcı, hakim karar verirken; savcı delil topluyor hakim de en azından o delillere bakarak karar veriyordu. Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra dosyada delil varmış, yokmuş önemli değil. Hakim gözünü dikmiş saraya, oradan gelen talimata göre karar veriyor.
 Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. Hitler'in bir adalet müşaviri vardı. Şöyle söylüyor hakimlere; karar vermeden önce kendinize şunu sorun, benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi. Aynı oyun bugün Türkiye'de oynanıyor. Hakim aldığı talimatla karar veriyor. Oysa hakimlik kutsal bir görevdir, hakim kimsenin önünde diz çökmez, ayağa kalkmaz, cübbesini iliklemez. Şimdi ben buradan bütün yargıçlara sesleniyorum; adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Saraydan talimat varsa elinizin tersiyle itin.
AYM üyelerine seslendi: O koltukları boşaltın
 Anayasa Mahkemesi'nin başkanına ve üyelerine de sesleniyorum; korkmayın, onurlu ve dik durun. Daha önce karar verdiniz; milletvekilleri yargılanabilir ama tutuklanamaz demiştiniz. Bu sözünüzün arkasında durun. AYM üyeleri; sizin dik durmanız, sizin onurlu durmanız, sizin adaleti korumanız, sizin Türkiye'nin onurunu korumanız size güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin, saray ne yaparsa yapsın, yarın çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız, arkadaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan talimat geldi, biz o yüzden karar verdik diyorsanız lütfen o koltukları boşaltın.
 450 km büyük bir keyifle, inançla, kararlılıkla yürüdüm, 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım, herkesi kucakladım.
Bu yürüyüşle ne kazandık?
Korku gömleğini çöpe attık. Yalnız olmadığımızı gördük. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük ve bunu bütün dünyaya seslendirdik. Umudumuzu yeniden yeşerttirdik. Hepimiz umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır. Maltepe meydanı umutluysa Maltepe'nin tamamı umutludur. Herkes umut tohumlarını yeniden eksin. Aşımızı, ekmeğimizi paylaşmayı öğrendik. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamayı özledik. Türkiye tarihinin en önemli sayfalarından birini yazdık.
Yürüyüş yaptık ne istiyoruz?
Bir; OHAL kalksın.
İki; Adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin. Yargı tarafsız kılınsın.
Üç; Özgür medya istiyoruz.
Dört; Üniverrsiteleri susturulmuş değil, konuşan bir Türkiye istiyoruz.
Milletin seçtiği vekillerin TBMM'de görev yapmasını istiyoruz.
FETÖ ile mücadelenin gerçekten yapılamasını ve darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Tek adam rehjimine hayır diyoruz. 
Gerçekten de kadın-erkek eşitliği istiyoruz. 
Gençlere saygı istiyoruz, gençleri önemsemeliyiz. 
Tüm anti demokratik uygulamaların sona erdirilmesini istiyoruz. 
450 kilometreyi yürürken ormanları fark ettim, yağmuru gördüm. Cennet gibi ülkeyi cehenneme çevirmeye kimin hakkı var. Bu ülkeyi cennet gibi yapmak bizim görevimiz değil mi? Niye yapmayalım?
10 maddelik adalet çağrısı
Biz, 15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler, bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüzbinler, milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyoruz.
Biz, sadece ve sadece adalet istiyoruz. Sadece burada bir araya gelenler için değil, sadece bizleri destekleyenler için değil, herkes için adalet istiyoruz.
Biz, 25 gündür, on binlerce ağızdan hep birlikte haykırdığımız ‘Hak, Hukuk, Adalet’ talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.
Biz, siyasete ve toplumsal yaşama Adalet Yürüyüşümüzün gösterdiği barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz.
Adalet bir haktır. Adalet hakkımızdır. Biz hakkımızı istiyoruz.
Adalet mülkün temelidir. Günümüz Türkiye’sinde mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün, temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür.
İşte bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve en acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:
1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.
3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.
8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.
10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.
Hukuka ve Anayasaya saygı, adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda, kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise, insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur.
Bu “Adalet Çağrısı”; adaletin, insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır.
Bu mücadele bizim mücadelemiz. Ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanımız. Bu memleket bizim memleketimiz.
Korku duvarlarını yıkacağız
Bu mücadele adalet mücadelesi… Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.
Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz.
Şimdi bu çağrıyı Maltepe meydanında onaya sunuyorum. Kabul edenler el kaldırsın. Yeniden doğuyoruz, ülke için doğuyoruz. Bayrağımız, vatanımız için doğuyoruz. Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeden yürüyeceğiz. Hepinize şükran borçluyum.
Hiç kimse unutmasın, her Firavun'un Musa'sı vardır. Musa buradadır. Çünkü biz adalet istiyoruz. Adaletsizliğe, zulme karşı olacağız. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Şeytan olmayacak bu ülkede. Hepinizi dostça kucaklıyorum.

Maltepe’de tarihi Adalet Buluşması

Türkiye'nin dört bir yanından yüz binlerce insan Maltepe'deki tarihi buluşmaya katılmak için İstanbul'a geldi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son 3 kilometreyi yalnız yürüyeceğini açıkladı ancak vatandaşlar CHP liderini yalnız bırakmadı. Kılıçdaroğlu son 1 kilometreyi tek başına yürüse de milletvekilleri, CHP'liler ve vatandaşlar kaldırımları ve yolun çevresini sararak adeta 'yalnız yürümeyeceksin' mesajı verdi.
15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark’tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki Adalet Yürüyüşü bugün Maltepe Sahili’nde düzenlenen Adalet Mitingi ile sona erdi. CHP Lideri Kartal’daki Dragos Sahili’nden Maltepe’ye kadar son etabı tek başına yürüyeceğini açıkladı ama vatandaşlar kendisini yalnız bırakmadı. Adalet Mitingi’ne katılmak için bölgeye gelen vatandaşlar Kılıçdaroğlu’nun çevresini sardı.
CHP Lideri miting alanına 1 kilometre kala kısa bir mola verdi. Moladan sonra çevresindeki milletvekilleri ve vatandaşlar kaldırıma çıkartıldı. Böylelikle Kılıçdaroğlu, 15 Haziran Perşembe günü tek başına çıktığı Adalet Yürüyüşü’nü tek 9 Temmuz Pazar günü tek başına bitirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Parkı’nda gerçekleşen Adalet mitingine çevik kuvvet ordusu eşliğinde girdi. Güvenlik kuvvetleri ‘Adalet’ yazılı döviz taşıyan Kılıçdaroğlu´nun etrafında etten duvar ördü. Kılıçdaroğlu alana yaklaştığında polis ekipleri yol kenarlarında geniş güvenlik önlemi aldı, zırhlı araçlar Kılıçdaroğlu’nun yolunu açarak alana girdi. Kılıçdaroğlu, saat 17:59’de alkışlar eşliğinde miting alanına girdi. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte sahneye çıkan Kılıçdaroğlu, miting alanında bulunanları selamlayarak Adalet Yürüyüşü’ne katılanlara teşekkür etti.
MİTİNG ALANINDA GÜVENLİK ÜST DÜZEYDE
Adalet Mitingi’nin yapıldığı Maltepe Miting Alanı’na girişler 3 noktadan sağlandı. Bu 3 nokta da mitinge gelenler 200 metre arayla iki kez arandı. Çantalar X-RAY cihazlarından geçirildi. Arama bölgelerinde Özel Harekat Timleri de elleri tetikte nöbet tuttu. Minarelere ve yüksek bölgelere keskin nişancılar konuşlandırıldı.

SANATÇILAR DESTEK
Adalet Mitingi’ne Bedri Baykam, Eşber Yağmurdereli, Sumru Yavrucuk, İbrahim Kaboğlu, Rutkay Aziz, Nasuh Mahruki, Meltem Cumbul, Özgür Mumcu, Melika Demirağ, Kardeş Türküler, Erdal Erzincan, Levent Bozok, Orhan Alkaya, Atilla Atasoy, Ege, Kenan Kocatürk, Mustafa Alabora, Dilek Türkan, Gülriz Sururi ve Genco Erkal’ın da aralarında olduğu sanatçılar kürsüye davet edildi. Alandaki topluluğu selamlayan sanatçılar, hep bir ağızdan ‘Arkadaş’ şarkısını ve ‘Gençlik Marşı’nı seslendirdi. Miting Zülfü Livaneli ve Onur Akın mini birer konser verdi.
DENİZ BAYKAL: BU BİR DÖNÜM NOKTASI
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal Adalet Mitingi’ne katılmak için Maltepe’ye geldi. Baykal, Adalet Mitingi için ‘bu bir dönüm noktasıdır. Tarihi bir gün yaşıyoruz’ dedi.

EMNİYET 1.6 MİLYON OLARAK AÇIKLADI
CHP Parti Meclisi üyesi Mehmet Ali Çelebi polisin verdiği resmi rakamlara göre adalet yürüyüşüne 1.6 milyon kişinin katıldığını söyledi.
‘HAK, HUKUK, ADALET’
15 Haziran günü Ankara Güvenpark'tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu miting alanına elinde ‘adalet’ pankartıyla geldi. Kılıçdaroğlu, sahneye eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktı. Miting alanını dolduran yaklaşık 2 milyon insanın attığı ‘hak, hukuk, adalet’ sloganına eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nün bugün son etabının ardından düzenlenecek ‘Adalet Buluşması’ için gelenler Maltepe’deki miting alanını doldurdu. Yaklaşık 2 milyon kişinin doldurduğu miting alanında yer kalmadığı, güvenlik görevlilerinin mitinge gelenleri alan çevresine yerleştirdiği öğrenildi. (sözcü.com.tr)

9 Temmuz 2017 Pazar

Adalet yürüyüşünde yirmi beşinci ve son gün

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülük ettiği tarihi Adalet Yürüyüşü dün 'hedef noktasına' 3 kilometre kala Kartal’daki Dragos Arkeolojik Kazı Alanı’nda noktalandı. Kılıçdaroğlu bugün 3 kilometrelik son mesafeyi tek başına yürüyecek ve Maltepe'deki büyük Adalet Buluşması'na katılacak.
15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark'tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki adalet korteji, bugün sona eriyor. 24 günde 417 kilometre yürüyen Kılıçdaroğlu, bugün Dragos-Maltepe arasındaki son 3 kilometreyi yürüyecek.
KURMAYLARI DA EŞLİK EDECEK
CHP lideri Kılıçdaroğlu ve kurmayları dün gece Kartal Dragos’taki kamp alanında son durumu masaya yatırmak için bir toplantı yaptı. Toplantıdan Kılıçdaroğlu'na milletvekillerinin de eşlik etmesi kararı çıktı. Edinilen bilgiye göre CHP lideri ve milletvekilleri Maltepe'deki alana saat 16:30'da Dragos Arkeolojik Kazı Alanı'ndan  yürümeye başlayacak. CHP heyeti 17:30 sıralarında ise Maltepe’deki büyük Adalet Buluşması’na katılacak. CHP lideri  burada kürsüye gelerek konuşma yapacak.
BÜYÜK BULUŞMA 18:00’DE
1 buçuk milyon kişinin beklendiği ve saat 18:00’de başlayacak mitingde, sadece Türk Bayrağı, Atatürk posterleri ve ‘Adalet’ pankartları açılacak.
ENİS BERBEROĞLU ZİYARETİ
Kemal Kılıçdaroğlu ve milletvekillerinin önümüzdeki Salı veya Çarşamba günü Maltepe Cezaevi'nde tutuklu bulunan Enis Berberoğlu'nu ziyaret edeceği öğrenildi. Sözcü

7 Temmuz 2017 Cuma

Kemal Kılıçdaroğlu 'Adalet Yürüyüşü'nde İstanbul'a girdi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü'nün 23. gününde İstanbul'a girdi. Kılıçdaroğlu bugüne kadar 390 km yürüdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, saat 11.00'de Çayırova mevkiinde bulunan İstanbul yazılı trafik tabelasının önünden geçerek İstanbul sınırlarına giriş yaptı.
Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nün 23'üncü gününde yürüyüşe başlamadan önce açıklama yaptı.

'Son derece mutluyum, huzurluyum'
Kılıçdaroğlu, "Bugün Kocaeli'den ayrılıyoruz. İstanbul'a giriyoruz. Son derece mutluyum, huzurluyum. Kimsenin burnu kanamadan uzun bir yolculuğu katedip İstanbul'a girmiş olacağız" dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Ayı 9'unda, pazar günü bu yürüyüşü sonlandırmış olacağız. Ancak adalet arayışımızı değil, adalet arayışımız devam edecek" diye konuştu.

"Türkiye sadece iktidar partisinden ibaret değildir"
Avrupa Parlamentosu'nun kararını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Buradan Avrupa Parlamentosu'na seslenmek isterim. Biz herkes için adalet istiyoruz, sizden de adalet istiyoruz. Türkiye sadece iktidar partisinden ibaret değildir. Türkiye'de bir adalet yürüyüşü yapıyoruz, 10 binler var. Referandum yaptık. Yüzde 50'den fazlası demokrasi istiyor bu ülkenin. Dolayısıyla AB ile ilişkilerin askıya alınması değil daha sağlıklı ve tutarlı sürdürülmesi gerekiyor. Bu konuda umarım bizim adalet arayışımıza da destek vererek Türkiye'ye olan ilişkilerin devamı yönünde karar alırlar. Adalet sadece Türkiye için değil bütün insanlık için geçerli olan bir kavramdır. Avrupa Parlamentosu da adil davranarak Türkiye'ye olan ilişkileri sürdürme yönünde karar alır" şeklinde konuştu.

'Gandi'nin rekorunu kırmak güzel'
Habertürk'e konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Son derece mutluyum, güzel bir atmosferde adalet için yürüdük. Bu yürüyüşü gerçekleştirebileceğimi başlangıçta düşünememiştim. Gandi'nin rekorunu kırmak güzeldi"



Deniz Baykal 'Adalet Yürüyüşü'ne neden katılmadığını açıkladı

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Adalet Yürüyüşü'ne katılmadığı için çok sayıda eleştiri almıştı. Baykal, yürüyüşe neden katılmadığını açıkladı.
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın partinin şimdiki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlatığı Adalet Yürüyüşü'ne neden katılmadığını, Hürriyet'ten Fatih Çekirge değerlendirdi.
Çekirge, Baykal'ın, "Bu yürüyüşün ruhunu paylaşan milyonlar var. Herkes gelip yürüyor mu? Yürüyen de yürümeyen de katkı yapıyor" dediğini aktardı.
Çekirge'nin yazısından ilgili yer şöyle:
''Neden yürümedi
“Atatürk, İnönü ve Ecevit’ten sonra CHP genel başkanlığı koltuğuna oturan Baykal neden yürümüyor?”
Bu soru o kadar soruldu ki. Cevabı Baykal’ın sözleri arasından ben seçiyorum:
“Bu yürüyüşün ruhunu paylaşan milyonlar var. Herkes gelip yürüyor mu? Yürüyen de yürümeyen de katkı yapıyor.”
Kemal Bey'i selamlayacağım
Baykal yürüyüşü İstanbul girişinde CHP il teşkilatıyla karşılayacak.
Orada Kılıçdaroğlu’nu selamlayarak kısa bir konuşma yapacak.
Özetle şöyle diyecek:
“Türkiye demokrasisi için çok önemli, medeni ve barışçıl bir tepki olmuştur. Kutlarım. Demokrasimizin gelişmesi açısından insanların tepkilerini barışçıl bir şekilde gösterebileceğinin kanıtı olmuştur. Türkiye’nin buna ihtiyacı var.” 

15 Haziran 2017 Perşembe

Kılıçdaroğlu Ankara'dan yürüyüşe bu sözlerle başladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından bugün Ankara’dan İstanbul’a ‘Adalet Yürüyüşü’nü başlattı. Güvenpark'a gelen Kılıçdaroğlu, "Bir dikta yönetimi ile karşı karşıyayız. Adaletin olmadığı bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Her özgür ülke gibi uygar ülke gibi kendi ülkemizde barış içinde yaşamak istiyoruz. Bıçak kemiğe dayandı artık. Yeter diyoruz. Bunun için yürüyüşümüzü başlatıyoruz" diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun günde 18 km katedeceği, yürüyüşün 28 gün sürmesi bekleniyor.

Saat: 11.20 'Adalet Yürüyüşü'nü başlatmak için partililerle Güvenpark'a gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, ""Bir dikta yönetimi ile karşı karşıyayız. Adaletin olmadığı bir ülkede yaşamak istemiyoruz" dedi. Kıllıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Bu ülkeye adalet ya gelecek ya gelecek. Daha önce söyledim, eğer bir bedel ödemek gerekiyorsa o bedeli önce biz ödeyeceğiz. Bu ülkenin geleceği için, çocuklarımızın geleceği için hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Bu yürüyüşümüzün bir siyasal partiyle ilgisi yok. Bu yürüyüş kutlu bir yürüyüştür. Bu yürüyüş adalet yürüyüşüdür. Adaleti isteyen herkes bu yürüyüşe destek vermek zorundadır."
"Cezaevleri tıka basa dolu olan bir ülkede adalet olmaz. Adaletin olmadığı bir ülkede devlet olmaz. Adaletin olmadığı bir ülkede barış olmaz. Adaletin olmadığı bir ülkede huzur olmaz. Adalet adalet adalet… Bu soylu kavramın anlamını vermek, bu soylu kavramın gereğini yapmak zorundayız.
Herkesin düşüncesine saygılıyız. Herkesin siyasal görüşüne saygılıyız. Ama herkes ama herkes yargıyı, yargının bağımsızlığını ve adaleti savunmak zorundadır. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Adaleti savunuyoruz."

"Bütün dünya duysun. Biz Türkiye’de kendi topraklarımızda bir dikta yönetimiyle karşı karşıyayız. Dikta istemiyoruz. 20 temmuz darbesini yapanları istemiyoruz. Kendi ülkemizde demokrasi istiyoruz. Özgürlük istiyoruz. Taşeron işçileri, emekliler, köylüler, işçiler, memurlar herkes için adalet istiyoruz.
Adaletin olmadığı yerde insan olmaz. İnsanca yaşamak için adalet istiyoruz."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, evinin önünde 'Adalet Yürüyüşü' öncesinde ise şu açıklamayı yaptı:
"Adaletin olmadığı bir yerde devlet de olmaz, adaletin olmadığı bir yerde insan da olmaz. O nedenle adalet yürüyüşünü başlatıyoruz. Bugün yürüyeceğim. Umuyorum, vicdanları sağır olanlar bizim bu yürüyüşümüz anlamını kavrarlar. Umuyorum vicdanları sağır olanlar bizim bu yürüyüşümüze bizim bu sesimize bizim bu sözümüze kulak verirler. Biz gerginlik istemiyoruz biz kavga istemiyoruz. Biz birlikte beraber huzur içinde yaşamak istiyoruz. Biz mahkemelerde gazeteciler istemiyoruz. Biz hapishanelerde gazeteciler istemiyoruz. Biz hapishanelerde öğretim üyeleri istemiyoruz. Dolayısıyla bunlar bize acı veriyor ve bu acıyı sonlandırmamız gerekiyor. Söylemiştim, eğer bir bedel ödemek gerekiyorsa o bedeli önce ben ödeyeceğim diye. Şimdi yürüyorum yürüyeceğim. İstanbul’a kadar bu son olmayacak. Bizim yürüyüşümüz bu ülkeye adalet gelinceye kadar devam edecek.

28 GÜN SÜRMESİ BEKLENİYOR
Ankara Güvenpark'tan başlayacak ve Maltepe Cezaevi'nde son bulacağı belirtilen yürüyüşte, Kemal Kılıçdaroğlu'nun günde 18 km katedeceği belirtildi. NTV'nin haberine göre, Kılıçdaroğlu ve CHP'lilerin yürüyüşünün 28 gün sürmesi bekleniyor. 69 yaşındaki CHP Lideri'nin, bu nedenle yürüyüşün yaratabileceği sıkıntıları kendisiyle paylaşanlara, "Siz kendinize bakın" şeklinde yanıt verdiği gelen bilgiler arasında.
VALİLİKTEN AÇIKLAMA
Ankara Valiliği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Güvenpark'tan başlatacağı yürüyüşe ilişkin güvenlik tedbirleri alındığını bildirdi. Valilikten yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun Ankara Güvenpark'tan başlatacağı ve İstanbul Maltepe'ye kadar sürdüreceği yürüyüşle ilgili bazı önlemler alındığı belirtildi.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Yapılacak etkinlikte kamu düzeninin, kamu güvenliğinin, trafik düzeninin ve toplantıya katılanların güvenliğinin sağlanması esastır. Bu amaçla, alınacak güvenlik tedbirlerine etkinliği düzenleyen ve katılanların uyması zorunludur. Katılımcılar, Güvenpark'taki toplanma alanına üst araması yapılarak alınacaktır. Yürüyüşün Ankara ili sınırları içerisindeki kısımlarında katılımcıların güvenliğini ve trafik düzenini sağlamak amacıyla korteje, Valiliğimize bildirilen makul sayıdaki kişi katılabilecektir. İl merkezinden sonra yürüyüşe devam edecek olanlar, güvenlik kuvvetlerince kendilerinin tanınabilmesi ve güvenliklerinin sağlanabilmesi için pazu bandı, yelek ve yaka kartı kullanacaktır."
- Ankara sınırları içinde E-5 Karayolu güzergahı takip edilecek
Açıklamada, yürüyüş güzergahı olarak Ankara ili sınırları içinde E-5 Karayolu güzergahının takip edileceği duyuruldu.
Güzergahta bulunan yerleşim yerlerinde miting ve benzeri etkinlikler yapılamayacağı vurgulandı.
Yürüyüş sırasında varsa kaldırımlar, yoksa banketlerin kullanılacağı bildirilen açıklamada, taşıtların seyrine mani olacak ve trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde yola girilemeyeceği kaydedildi. Valilik açıklamasında, katılımcıların can güvenliği ve trafik düzeninin sağlanması için hava kararmadan önce yürüyüşün günlük olarak sonlandırılacağı aktarıldı.
- Güvenpark'ta güvenlik tedbirleri
Yürüyüşün başlangıç noktası Güvenpark ve çevresinde, sabahın erken saatlerinden itibaren polis ekipleri tarafından yoğun güvenlik tedbiri alındı.
Parkın etrafı bariyerlerle kapatıldı, katılımcıların alana üst araması yapıldıktan sonra alınması için noktalar oluşturuldu. Genelkurmay Başkanlığı önündeki kavşaktan Güvenpark'a giden Milli Müdafaa Caddesi ulaşıma kapatılırken, parktaki dolmuş duraklarının hareket noktası yürüyüşün başlayacağı saate kadar İnönü Bulvarı'ndaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığının önüne alındı. Güvenpark'ı Necatibey Caddesi'ne bağlayan Kumrular Caddesi ile Yahya Galip Caddesi de geçici süreyle trafiğe kapatılan yollar arasında yer aldı. Bu yollarda park halinde bulunan bütün araçlar güvenlik tedbirleri çerçevesinde kaldırıldı. Güvenlik önlemleri kapsamında bomba imha uzmanı ekipler de Güvenpark ve çevresinde dedektör köpeklerle arama yaptı.
Bu arada, hem yürüyüş güzergahında hem de Güvenpark ve Kızılay çevresinde çevik kuvvet polisleri görevlendirildi. (Kaynak:hürriyet.com.tr)

14 Haziran 2017 Çarşamba

CHP milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı

"MİT TIR'ları görüntülerinin yayınlanması" davasında CHP İstanbul milletvekili Enis Berberoğlu 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme Berberoğlu'nun tutuklanmasına karar verdi.  Karar sonrası CHP Grubu da olağanüstü toplanma kararı aldı. Berberoğlu kararın ardından "Bu mağduriyeti yaratanlar utansın" dedi.

“MİT TIR’ları görüntülerinin yayınlanması” davasında CHP milletvekili Enis Berberoğlu 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme ayrıca Berberoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi. Mahkumiyet kararı Enis Beberoğlu’nun “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadiyla açıklamak” suçunu işlediği gerekçesiyle verildi. Bugünkü duruşmada kararını açıklayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi önce “Mübbet hapis” cezasına hükmetti. Mahkeme “cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri ” gözönüne alarak cezada indirim takdirini kullandı. Cezayı 25 yıla indirdi. Öte yandan Berberoğlu’yla aynı davada yargılanan Can Dündar ve Erdem Gül’ün dosyaları ayrıldı.
ÖNCE MÜEBBET SONRA İNDİRİMLE 25 YIL
Hüküm açıklanırken çevik kuvvet polisleri de duruşmada hazır bulundu. Tutuklanmasına karar verilirken Berberoğlu ile birlikte duruşmayı izleyen çok sayıdaki CHP’li vekilin yaşadığı şaşkınlık yüz ifadelerine yansıdı. Daha sonra mahkeme başkanı duruşma salonunun boşaltımasına karar verdi.
BERBEROĞLU ADLİYEDEKİ POLİS MERKEZİNE GÖTÜRÜLDÜ
Ardından  Enis Berberoğlu, polis tarafından tutuklama işlemlerinin yapılması için adliye binasında bulunan polis merkezine götürüldü.
CHP’li milletvekilleri de polis merkezine gitti.
YA MALTEPE YA SİLİVRİ
Enis Berberoğlu’nun birazdan Maltepe ya da Silivri Cezaevi’ne gönderileceği açıklandı.
İLK SÖZLERİ: SİZİ UNUTMAYACAĞIM
Tutuklama kararı sonrası Enis Berberoğlu, adliye koridorunda konuştu. Berberoğlu, “Olmadık bir işten böyle bir mağduriyet yarattılar. Bun u yaratanlar utansın” dedi. Berberoğlu, “Siz beni unutmayacaksınız, ben de sizi unutmayacağım” diye konuştu. Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, tutuklama kararının ancak hüküm aşamasında “kaçma şüphesi” halinde verilebileceğini söyledi.
ENİS BERBEROĞLU NEYLE SUÇLANIYORDU?
Savcılık mütalaasında; MİT tırlarının 1 Ocak 2014 ve 19 Ocak 2014 tarihlerinde durdurulduğu, ulusal güvenlik ve devlet sırrı kapsamında yayın yasağı konulmasına rağmen durdurulma görüntülerinin
29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet gazetesinde o dönem genel yayın yönetmeni olan sanık Can Dündar imzasıyla yayınlandığı hatırlatılarak, bu eyleme ilişkin Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün yargılanıp ceza aldığı,  “terör örgütü üyeliği” suçu yönünden ise dosyanın ayrıldığı hatırlatılmıştı. Dava konusu görüntülerin bir hafıza kartıyla CHP Milletvekili Enis Berberoğlu tarafından Dündar’a verildiğinin tespit edildiği belirtilen mütalaada,  yargılama izni alınan Berberoğlu hakkında açılan davanın da bu dava dosyasıyla birleştirildiği anlatılmıştı.
Berberoğlu’nun, Dündar ve Gül gibi FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısına dahil olmaksızın örgütün amaç ve stratejisi doğrultusunda, devletin güvenliği veya iç-dış siyasal yararlar bakımından niteliği itibarıyla gizli
kalması gereken bilgileri siyasal casusluk amacıyla Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmasını sağlayarak, “FETÖ/PDY’ye yardım etmek” suçunu işlediği vurgulanan mütalaada, şu ifadeler kullanılmıştı: “Her ne kadar sanıklar Dündar ve Gül yönünden, ‘terör örgütüne üye olma’ suçu yönünden dosya ayrılsa da 15 Temmuz’daki kanlı darbe teşebbüsünde bulunulması süreçleri dikkate alındığında, FETÖ/PDY’nin silahlı terör örgütü olduğuna dair herhangi bir tereddüt yoktur. Kaldı ki Erzincan ve Kırşehir Ağır Ceza Mahkemelerince verilmiş FETÖ/PDY örgütünün silahlı terör örgütü olduğu yönünde yargı kararları bulunmaktadır. Bu itibarla sanıklar Can ve Gül’ün de Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 220/7. maddesi yoluyla (örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır), 314/2 maddesi kapsamında kalan ‘silahlı terör örgütünün hiyerarşisine dahil olmaksızın terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçunu işledikleri anlaşılmıştır.
29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet gazetesinde yapılan MİT tırlarına ilişkin haberlerin, 17/25 Aralık 2013 tarihlerinden sonra, yasal meşru hükümeti her türlü illegal yöntemle devirmeyi ve çalışamaz hale getirmeyi hedefleyen FETÖ/PDY yapılanmasının, gerek ulusal gerekse uluslararası kamuoyunu maniple ederek, meşru hükümeti baskı altına alıp çalışamaz hale getirmeyi, yine Türkiye’yi, ‘teröre destek veren ülke’ olarak yargılatmayı amaçladığı, bu şekilde siyasal hedeflere ulaşmak için yapılan yayının, siyasal casusluk olarak değerlendirilmesi gerektiği, sanık Enis Berberoğlu’nun, sanıklar Dündar ve Gül ile fikir ve eylem birliği içinde 29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet gazetesinde MİT tırlarına ilişkin haber yapılıp görüntülerin ifşa edilmesi eylemleri sürecine bizzat iştirak ederek, atılı TCK’nın 330/1. maddesi kapsamında kalan, ‘devletin güvenliği veya iç dış siyasal yararlar bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla yayınlayıp açıklamak’ suçunu işlediği anlaşılmıştır.”
GAZETECİ KÖKENLİ MİLLETVEKİLİ
Uzun yıllar Hürriyet gazetesinde Genel Yayın Yönetmenliği dahil çeşitli görevlerde bulunan Enis Berberoğlu, 2014 yılında aktif gazeteciliği bırakarak CHP’ye katılmış ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girmişti.
BERBEROĞLU ADLİYEDEN BÖYLE ÇIKARILDI
Tutuklanan Enis Berberoğlu’nun, 4 araçlık polis araç konvoyuyla adliyede çıkarılışı kameraya yansıdı. Mahkemenin kararının hemen sonra adliyeden önce Oya Berberoğlu’nun ayrıldığı görüldü. Ardından yaklaşık 40 dakika sonra da Enis Berberoğlu’nu cezaevine götüren polis araç konvoyu adliyeden çıkış yaptı.

9 Mayıs 2017 Salı

CHP’de genel başkanlık için ilk aday Muharrem İnce!

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, bir özel televizyon canlı yayınında yaptığı açıklamasında, yeterli imza toplaması halinde genel başkanlık için aday olacağını söyledi.

Katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtlayan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, CHP’deki tartışmalarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. CHP’li Muharrem İnce, yeterli imza toplayabilmesi halinde aday olacağını söyledi.
Muharrem İnce, daha önce de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı yeterli imzayı toplayıp aday olmuştu. İnce, Kılıçdaroğlu’nun imza yeter sayısına bakmadan kurultay kararı alması gerektiğini söylerken, ”Parti içinde Saray’dan talimat alanlar var” iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi

23 Nisan 2017 Pazar

Deniz Baykal: ÇAYKUR borca karşılık rehin verildi

CHP milletvekili Deniz Baykal, ÇAYKUR'un satıldığı iddiaları hakkında konuştu. Baykal, "Katarlılardan 650 milyon dolar borç alınıp bunun karşılığında ÇAYKUR hisseleri teminat gösterilerek rehin verilmiştir" dedi.

CHP milletvekili Deniz Baykal, ÇAYKUR’un hisselerinin teminat karşılığında Katarlılara verildiğine yönelik iddialara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Bu durumun Türkiye maliyesi açısından bir dönüm noktası olduğunu belirten Deniz Baykal, şunları kaydetti:
“Varlık Fonu’nun hangi amaçla ve nasıl kullanılacağı ortaya çıkmıştır. Katarlılardan 650 milyon dolar borç alınıp bunun karşılığında ÇAYKUR hisseleri teminat gösterilerek rehin verilmiştir. Böylece, devletin daralan finans imkanları, artan finansman ihtiyacı karşısında milletin/kamunun varlığını rehin vererek karşılamak zorunda kalmaya başlamıştır.
Bu Türkiye maliyesi açısından bir dönüm noktasıdır. Olayın sadece rehin verme boyutu değil, satış boyutu da değerlendirmeye muhtaçtır. Usullere ve ülke yararlarına uygun bir satış söz konusu olmadan, bedeli şartları rekabete açılmadan milli varlıklar yabancı fonlara aktarılmaya çalışılmaktadır.” DHA

19 Nisan 2017 Çarşamba

CHP Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor

Ankara'da CHP Yüksek Seçim Kurulu üyesi Mehmet Hadimi Yakuoğlu, YSK'nın referandumun iptaline ilişkin başvuruları reddetmesinin ardından önce Anayasa Mahkemesi'ne ardından ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracaklarını söyledi.

CHP Yüksek Seçim Kurulu üyesi Mehmet Hadimi Yakuoğlu, YSK’nın referandumun iptaline ilişkin başvuruları reddetmesinin ardından çıkışta açıklamalarda bulundu.
YSK’nın Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Vatan Partisi’nin referandumun iptal istemini 10’a karşı 1 oy ile reddettiğini söyleyerek, “Ancak gerekçeli kararın yazılması elbette ki zaman alacaktır. Öncelikle Anayasa Mahkemesi, ondan sonrada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar bunu götürmek zorundayız. Çünkü biz ‘hayır’a oy veren yüzde 49 seçmenin tüm sorumluluğunu taşıyoruz” dedi.  DHA

18 Nisan 2017 Salı

Kılıçdaroğlu: Bu seçimi tanımıyoruz

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada,"Tarihin "mühürsüz seçim" olarak yazacağı bu seçimi tanımıyoruz, tanımayacağız! Halkın iradesine saygı duyulmalı ve seçim tekrarlanmalıdır!" ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “OHAL koşullarında, baskılara rağmen milletimiz sandıklara gidip, ülkesinin geleceğine sahip çıkmıştır. Bunun için herkese teşekkür ediyorum. 16 Nisan’da hükümet ve YSK iş birliğinde milli iradeye darbe yapılmıştır! Her oyun peşine düşecek, tüm usulsüzlüklerin hesabını soracağız! YSK’nın mühürsüz oyları geçerli sayması, sandıktan “HAYIR” çıktığının açık kanıtıdır! Adalet yerini bulana kadar durmayacağız! Tarihin “mühürsüz seçim” olarak yazacağı bu seçimi tanımıyoruz, tanımayacağız! Halkın iradesine saygı duyulmalı ve seçim tekrarlanmalıdır! ”  DHA

CHP, referandumun iptali için başvuru yaptı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, YSK Başkanı Sadi Güven ile görüştü. Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Aksünger, 'Biz sadece hayırın hakkını değil, toplumun hakkını arıyoruz' dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da öğlen saatlerinde referandumun iptal edilmesi için YSK'ya başvurdu. Tezcan, "Baskı ve tehditle alınamayan sonuç YSK devreye sokularak alınmaya çalışılmıştır. Bu seçim meşrutiyeti olmayan bir mühürsüz seçimdir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, YSK'ya geldi.
Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Aksünger şunları söyledi: İtirazlarımızı yapıyoruz. Öğleden sonra dilekçelerimiz ulaşacak. Bugün aslında bizim nelere itiraz ettiğimizi konuştuk. YSK mutlaka toplanıp karar verecek. Bizim birinci amacımız bize göre burada şaibe şüpheleri yüksek olan konular var. Bunlar tamamen içerik yönünden. Ama bizim en önemsediğimiz günü seçim günü yapılan kanunsuzluklar. Doğu ve Güneydoğu'da yaşanmış bir sürü sıkıntı var. Bu sıkıntıları belgelemiş durumdayız. Toplum bu meşru mu bunu merak ediyor, biz toplumun hakkını aramak için geldik sadece hayırın hakkını aramak için gelmedik. 240 hayır oyu Çankaya'da çıktı ama mühürsüzdü, onların da iptalini istedik.
Referandumun iptalini istedi
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, referandum iptal edilmesi için YSK'ya başvurdu. Tezcan, "Baskı ve tehditle alınamayan sonuç YSK devreye sokularak alınmaya çalışılmıştır. Bu seçim meşruiyeti olmayan bir mühürsüz seçimdir" dedi.
Kampanya sürecinin OHAL şartları altında yapıldığını dile getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Tezcan, "'Hayır' propagandasının yasak, 'Evet' propagandasının serbest olduğu bir ortamda yapıldı. 'Evet' kampanyası devlet, 'Hayır' kampanyası millet haline dönüştü. Millet kampanyası aslında devlet kampanyasına galip geldi. Ancak kampanya dönemi boyunca uygulanan hukuksuzluklar kampanyadan sonra oy kullanma günü ve sayımında devam etti. Devlet kampanyası yürütenler baskı ve tehditler ile alamadıkları sonucu en son oy kullanma, sayım döküm sırasında YSK'yı devreye sokarak almaya gitmiştir. Bu seçim tarihimize bir yeni seçim türünü eklemiştir. O da mühürsüz olarak anılacaktı.
Bu seçim meşrutiyeti olmayan mühürsüz seçime dönüşmüştür. Sonuçlar gayri meşrudur. İşte bu sebeple sonuçlar kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanmak üzere YSK'ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz. Halk oylamasının meşrutiyeti, tek şey bu oylamanın iptalidir" diye konuştu. Hürriyet