27 Haziran 2016 Pazartesi

Bitlis’te bir asker şehit

Genelkurmay Başkanlığı, bugün Bitlis kırsalında yürütülmekte olan operasyonlar sırasında, PKK'lı teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlatılması sonucu bir askerin şehit olduğunu, biri ağır olmak üzere 2 askerin de yaralandığını açıkladı.


Genelkurmay’ın resmi internet sitesinden yapılan yazılı açıklama, şöyle: “27 Haziran 2016 Pazartesi günü Bitlis ili kırsalında yürütülmekte olan operasyonlar esnasında, bölücü terör örgütü mensubu teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlatılması neticesinde bir kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, biri ağır olmak üzere iki kahraman silah yaralanmıştır. Yaralı silah arkadaşlarımız derhal hastaneye sevk edilerek tedavilerine başlanmıştır. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, şehidimizin değerli ailesine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”

26 Haziran 2016 Pazar

Oktay Vural, Meral Akşener'i mi destekleyecek? Yanıt verdi

MHP'den grup başkanvekilliğinden istifa eden Oktay Vural, kararının nedenini anlattı, 'Meral Akşener'i destekleyip desteklemeyeceğine' ilişkin soruyu yanıtladı.


Oktay Vural neden MHP Grup Başkanvekilliği'nden istifa ettiniz sorusuna şu yanıtı verdi: "Bu yaşadığımız süreçle ilgili görüş ve düşüncelerimi herhangi bir makam, mevki ya da şahsi ikbal arayışı olmaksızın camiama iletebilmek için bu safhada istifa etmem gerektiğini gördüm, Ben her türlü gelişme karşısın­daki tavrımı açıkça ortaya koyan ve savunan biriyim. Fakat grup baş­kanvekili olarak temsil ettiğim makam, bu gelişmeler karşısında tavrımı net bir şekilde ortaya koy­mamı engelliyordu. MHP’nin genel başkanvekili yoktur ama grup başkanvekili vardır. Bu makam güvene dayalıdır. Söyleye­ceğim sözler yanlış anlaşılabilirdi. Bu kaygıyla biraz daha bekledim. 10 Temmuz kararıyla kadrolar yenilenecek. Bu bir fırsattır. Herke­sin eli açık olsun, demokratik bir ortam içinde düşüncelerimizi paylaşalım istedim. Bu konularla ilgili meseleye hesabi olarak bakmıyorum. Attığım adım, bir plan sonucunda değil"

KOPUŞU GETİREN NE OLDU?

Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Vural'ın "Peki sizi kopuş noktasına getiren ne oldu?" sorusu üzerine şöyle konuştu: "Bu süreç içinde tercihte bulunanların üsluplarının kırıcı noktaya gelmesi, dedikodular ve bizim dışımızdakilerin bu durumu tetiklemesi beni rahatsız etti. Davamızın yıp­randığını düşünüyorum. Bu kırılganlıkla­rın kendi aramızdaki hukuku koparmasını, fay hatlarını daha fazla derinleştirmesini istemem. Kamuoyu bu gidişat konusunda benden fikrimi beyan etmemi bekliyordu. Kimseyi kırıp dökmeden, saygınlığımı muha­faza ederek bu beklentilere cevap verdim. Bu bir ihtiyaçtı. Gazetecilerle konuşurken “MHP ile ilgili soru sormayın” demek zorunda kalı­yordum. Oysa benim gibi birisinin partisinin gidişatı konusunda fikrinin olması gereki­yordu. Mesela 15 Mayıs’ta Yargıtay kararı­nın beklenmesi gerektiğini düşünüyordum. Saat 16.00’da icra hâkimi bir karar veriyor, 20.00’de başka bir hâkim o kararı bozuyor. Saat başı karar değişiyordu. İnanın bu geliş­melerden rahatsız oldum ama bir tavır ortaya koyamadım çünkü kararı etki­lemek istemedim. Artık bundan sonra bir şeyin olmasına ya da olmamasına etki edemem ama karar verecek olanların nasıl karar verebileceğine etki edebilirim.

Vural, bundan sonra ne yapacağına henüz karar vermediğini söyledi.

MERAL AKŞENER’İ DESTEKLEYECEK Mİ?

Vural, "Aday olmayacağınız ve Meral Akşener’e destek vereceğiniz iddiası doğru mu?" sorusu üzerine de şöyle konuştu:

Beklentisi olanlar bu değerlendirmeleri yapıyorlar ama ben tavrımı başkalarının değerlendirmeleriyle yapacak değilim. Bu süreçlerin nasıl başarıya ulaşaca­ğını değerlendirip akıl süzgecin­den geçirerek bir karar vereceğim. Bu kararı verince de samimi fikrimi açıklamış olacağım. Hangi kararı vermiş olursam olayım, o karar bu hareketin korunmasına yönelik olacaktır. Herkes bundan emin ola­bilir. 10 Temmuz’da kadrolar deği­şecek. Yeni bir şeyler olacak. Şimdi istifa etmemin sebebi, bu ortam içinde neler yapılması gerektiğini ifade edebilmektir. Söylediğimiz sözler makam için zannedilebi­liyor ama ikbal arayışında deği­lim. Allah’ıma hamdolsun ki bakan, genel başkan yardımcısı, grup baş­kanvekili oldum. Partimi iyi temsil ettiğime inanıyorum. Mücadeleci bir insanım. Güven sağladım. Yenilenme sürecine katkı sağlamak istiyorum. Herkes rahat olsun.

ÖNCE EŞİMİN MEZARINA GİTTİM

Vural, "Grup başkanvekilliğinden ayrılma kararımı salı günü aldım. Kimseye söylemedim çünkü o gün genel başkanın grup toplantısında konuşması vardı, önüne geçmek istemedim. Çarşamba günü eşimin mezarını ziyarete gittim. “Böyle böyle oldu” dedim, biraz hasbihal ettim. Sonra çalışma arkadaşlarımı toplayıp kararımı onlara da açıkladım. Milletvekillerini de arayacaktım çünkü grup başkanvekillerinin istifasını basından öğrenmeleri doğru olmazdı ama o sırada haber patladı.”

TÜBİTAK'ın beğenmediği proje dünya birincisi oldu

TÜBİTAK jürisinin, lise öğrencileri için düzenlenen bilim yarışmasına almadığı proje, ABD'deki Genius Olimpiyatları'nda dünya birincisi oldu.


Habertürk'ten Pervin Kaplan'ın haberine göre, Antalya TED Koleji’nden 10. sınıf öğrencisi Mehmet Can Dursun ile 11. sınıf öğrencisi İrfan Efe Boztepe, şeker hastalarının iyileşmeyen yaraları için atık yengeç ve karides kabuklarından yara bandı üretti. Projelerini TÜBİTAK’ın lise öğrencileri için düzenlediği bilim yarışmasına yolladılar. Ancak TÜBİTAK bölge jürisi, geçen ocak ayında yaptığı değerlendirme toplantısında projeyi beğenmedi ve bölge sergisine bile çağırmadı.

Ancak iki liseli genç, aynı projeyi ABD’deki Genius Olimpiyatları’na gönderdi. Ve atık yengeç-karides kabuklarından yara bandı, 54 ülkeden 2 bin 450 proje ile girdiği yarıştan dünya birincisi olarak çıktı. Üstelik Oswego New York Eyalet Üniversitesi de yıllık 10 bin dolar burs vererek gençleri eğitimlerini burada sürdürmeye davet etti.

"ÇOK ÜZÜLMÜŞTÜK"

TÜBİTAK’ın beğenmediği projenin dünya şampiyonu olmasından büyük mutluluk duyduklarını söyleyen Mehmet Can Dursun ile İrfan Efe Boztepe “TÜBİTAK projemizi beğenmeyip, bölge sergisine bile çağırmadığında çok üzülmüştük. Çünkü güzel bir proje yapmıştık. Hazırladığımız yara örtüsünü denemiş ve iyileştirici özelliğini test etmiştik. TÜBİTAK beğenmedi ama ABD’den şampiyonluk aldık. Keşke kendi ülkemizde de beğenilseydik” dedi.


"KRİTERLERİNİ BİLE ANLAYAMADIK"

Projenin danışmanı kimya öğretmeni Gülay Demirci ise şampiyonluk öyküsünü şöyle anlattı:

“TÜBİTAK’ın proje yarışmasına başvurduk. Türkiye’yi 12 bölgeye ayırarak projeler kabul ediliyordu. Biz Konya bölgesinden katıldık. En başta elendik, beğenilmedik, değerlendirme kriterlerini bile anlamadık. Zaten neden elendiğinizi açıklamıyorlar. Sadece seçilemediğinizi söylüyorlar. Çocuklar çok üzüldü ama ABD’de dünya şampiyonu oldular. Üstelik burslu okumaya ABD’ye davet edildiler.”

DİĞER PROJE DE 3'ÜNCÜ OLDU

Lise öğrencileri arasında çevre konuları ile ilgili uluslararası proje yarışması olan Genius Olimpiyatları SUNY Oswego Üniversitesi tarafından bu yıl 6’ncı kez 5 ayrı kategoride düzenlendi. TED Antalya Koleji bu yarışmaya iki projeyle başvurdu. Yara bandının bilim dalında dünya birinciliği aldığı yarış- mada Baran Başkan ve Ata Özlük tarafından hazırlanan elektromanyetik dalgaları kalkanlayan nano lif projesi ise dünya üçüncüsü oldu. Oswego New York Eyalet Üniversitesi 4 öğrenciyi de yıllık 10 bin dolar bursla üniversitede okumak üzere davet etti.

"IRAK SAVAŞINDAKİ YARALI ASKERLERDEN ETKİLENDİK"

Öğrenciler bu projeyi neden ve nasıl yaptıklarını şöyle anlattı: “Irak savaşı sırasında askerlerin kanayan yaralarına kitosan tozu serpip kanamayı durdurduklarını okumuştuk. Bu da yengeç gibi kabuklu hayvanlarda olan bir madde. Biz bunu polilaktik asit ile birleştirdik. Bu asit yorulunca vücuttan çıkan bir asit yani insana yabancı değil. Bu yara bandı da özellikle şeker hastalarının kapanmayan yaraları ile yanık yaralarında kullanılacak. Çünkü açık yara mikrop kapıyor, kapatınca da iyileşmiyor. Bu bant hava geçirici ve çözünür özellikte...”

Emekliye maaş promosyonunda 'gizli kredi' iddiası

Bursa Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz, bazı bankaların maaş promosyonu adı altında emekli aylıklarına kullanılabilir kredi ekleyerek, mağduriyet yaşattığını iddia etti.


Yılmaz, dernek binasında düzenlediği basın toplantısında, bankaların emeklilere maaş taşıma konusunda reklam ve ilanlarında "300 lira promosyon", "çeyrek altın" ve "düşük faizli kredi" gibi cazip tekliflerde bulunduğunu söyledi. 

Emeklilerin de bu cazip tekliflerden yararlanmak istediğini belirten Yılmaz, "Maaşlar bankaya yattıktan sonra bazı bankalar emeklinin maaşına 300 lira promosyon parası koymak yerine 500 lira tutarında kullanılabilir kredi koymaktadırlar. Maaş ve kredi ayrı ayrı tanımlanmadığı için de emekli çok yüksek faizli kredi kullandığının farkına geç varmaktadır. Bazı bankalar bir elden emekliye vermiş gibi gözüktüğü parayı, diğer elden fazlasıyla geri almaktadır. Tüketicinin bu mağduriyetine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) duyarlı olmalı ve denetim görevini yerine getirmelidir." diye konuştu. 

Yılmaz, Bursa'da maaşını bankaya taşıyan bir emeklinin, promosyon adı altında mağdur edildiğini öne sürdü. 

İlgili bankanın, bu emeklinin maaşına 500 lira kullanılabilir kredi koyduğunu iddia eden Yılmaz, şöyle devam etti: 

"Emekli, maaşının son 50 lirasını çekerken kredi uyarısını fark etti ve durumu banka yetkileriyle görüştü. Maaşının içine hangi yetkiyle kredi konulduğunu sordu ve banka yetkilisi emekliye cevap veremedi. Banka yetkilileri emekliye verdiği 300 liranın yanı sıra 150 lirayı tüketiciden alarak krediyi kapattı. 4-5 günlük süre içinde bu kredi nedeniyle Yılmaz bankaya 5,82 lira faiz ödeme durumuyla karşı karşıya kaldı. Bankaya itirazda bulunan emekli haklı bulundu ve banka 5,82 liralık faizi sildi. Yanlışlıkla çektiği krediye karşılık birkaç gün içinde bankaya 5,82 lira borçlanan emekli, maaşının tümünü bankaya vadeli yatırsaydı aylık bu kadar gelir elde etmesi mümkün değildi. Emeklilerimiz maaşlarını taşırken çok dikkatli davranmalı, sadece promosyona kanmamalı, hesap işletim ücretine ve diğer kesintilere kadar bankalarla müzakere etmeli, ondan sonra kararını vermelidir." 

Banka yetkililerine çağrıda bulunan Yılmaz, haksız hukuksuz uygulamaların er ya da geç yargıdan döneceğini sözlerine ekledi. Hürriyet

Bu deprem uyarıyor

Merkez üssü Yalova açıkları olan iki deprem dün Marmara Bölgesi’ni salladı. Uzmanlara göre bu sarsıntılar büyük deprem için bir uyarı niteliğinde.


Dün sabah 8.30 ve 8.40’ta Yalova açıklarında meydana gelen 3.0 ve 4.4 şiddetindeki iki deprem İstanbul’da da hissedildi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi, sitesinde bir açıklama yayınladı. Buna göre depremin merkez üssü 17 Ağustos 1999 Kocaeli depreminin merkez üssünün yanı başında. Açıklamada “Bölgede birkaç yılda bir bu tür orta şiddette depremler meydana geliyor. Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Batı Marmara’dan geçen uzantısı, Marmara Denizi içinde en yoğun deprem aktivitesinin gözlendiği yer” denildi. Bilindiği gibi Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kuzey kolu, İzmit Körfezi-Adalar açıklarındaki Marmara Denizi’nden geçip Mürefte-Şarköy’e bağlanarak Saroz Körfezi’ne uzanıyor.

ÖNCÜ DEMEK YANLIŞ

Jeolog-Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, “Büyük bir depremin beklenildiği yerde depremin ayak sesini duymak son derece doğal. Bu deprem uyarıyor” diyor. 1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra Marmara Denizi’nde uluslararası gemiler kullanarak araştırmalar yaptıklarını ve alarm verdiklerini anlatıyor: “Marmara Bölgesi tehdit altına girdi. Bu biriken enerjiyi, Marmara’da olacak 7 veya üzeri deprem boşaltacak. Önlem alınması için hükümetleri, yerel yönetimleri ve halkı uyardık.”

DÖNÜŞÜM ARSALARI NE OLDU?

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, deprem sonrası vatandaşların konaklaması için ayrılan dönüşüm arsalarını gündeme getirdi. Tekin, Hürriyet’e şunları söyledi: “17 yıllık süre içerisinde en ufak yol alınamadı. Marmara depreminden sonra kamu arsaları dönüşümü ve deprem vergisi getirildi. Ancak geçen zaman içerisinde deprem dönüşümü için ayrılan arsalar rantçılara verildi. Deprem vergisi paralarıyla duble yollar yapıldı. 15 milyon yurttaşımızın deprem anında faydalanması için ayrılan kamu arsaları bin kişiye, tahsis edildi. Ekonomik bedeli ise 100 milyar dolarla 150 milyar dolar civarıdır.” (hürriyet.com.tr)

25 Haziran 2016 Cumartesi

Nabi Avcı'dan 'Kurban Bayramı tatili' açıklaması

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, bu yıl Ramazan Bayramı gibi Kurban Bayramı'nın da Bakanlar Kurulu tarafından 9 güne çıkartılabileceğini söyledi.


Antalya'nın Demre ilçesinde Likya Uygarlıkları Müzesi'nin açılışına katılan Bakan Avcı, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ramazan Bayramı tatilinin, Bakanlar Kurulu kararıyla 9 güne çıkarıldığını hatırlattı.

Bunun iç turizm açısından önemli bir hareketlilik getirdiğine dikkati çeken Avcı, "Erken açıklanması da gördüğümüz kadarıyla sektör tarafından olumlu karşılandı. Bunun sonuçlarını almaya başladıklarını söylüyorlar. Geçen yıl 5 aylık erken rezervasyon sayısı 3 milyonken, bu yıl 4 milyonu geçti. İnşallah Ramazan Bayramı ile bu sayının 4 milyon 300 bin civarında olacağını tahmin ediyoruz. Şu anda otellerdeki doluluk oranları yüzde 80'e ulaşmış gibi görünüyor." dedi.
Avcı, sektör yetkililerinin bu oranın bayramda yüzde 90-95'e çıkacağını söylediğini aktardı. Ramazan Bayramı'nda umdukları neticeyi alacaklarını ifade eden Avcı, bu durumun sadece konaklama sektörüne değil, esnafa da yansımasını ümit ettiklerini dile getirdi.

Kurban Bayramı tatili içinde benzer bir düzenlemeyi planladıklarını vurgulayan Avcı, "Gelecek Kurban Bayramı tatilini yapılacak düzenlemeyle 9 güne çıkartabileceğimiz bir takvim görünüyor. Zannediyorum Bakanlar Kurulu yine erken bir açıklama yapacaktır. Çünkü okulların açılışı hemen arkasından olacağı için erken açıklanmasında yarar olabilir. Dolayısıyla eylül ayında da Kurban Bayramı münasebetiyle turizmde bir hareketlilik bekliyoruz." diye konuştu.
Avcı, turizmcilerden bayram tatillerini iyi değerlendirmelerini, özellikle iç turizme yönelik fiyat politikalarını iyi ayarlamalarını istedi.

Yaşar Nuri Öztürk son yolculuğuna uğurlandı

Önceki gün hayata gözlerini yuman İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk son yolculuğuna uğurlandı. Kelimenin tek anlamıyla Öztürk Ailesi'nin Sözcü'ye verdiği ilanda da denildiği gibi "Türkiye'nin Hocası" son yolculuğunda da yalnız bırakılmadı. Yaşar Hoca'nın ailesi ve çok sayıda seveni, cenaze namazının kılındığı Karacaahmet Şakirin Camii'ni, avlusunu hatta çevresindeki yolları bile hınca hınç doldurdu. Cenazeye siyaset, medya, sanat ve iş dünyasından önemli isimler de katıldı.


Uzun süredir kanser hastalığı ile mücadele eden ve önceki gün hayatını kaybeden ilahiyatçı yazar Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk son yolculuğuna uğurlandı. Öztürk’ün cenazesi Karacaahmet Şakirin Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Kanlıca Mezarlığı’nda götürüldü.

Önceki gün doğum gününde, 65 yaşında hayatını kaybeden eski milletvekili ve ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün Türk bayrağına sarılı tabutu Şakirin Camii’ne getirildi. Yakınları ve sevenlerinin erken saatlerde doldurmaya başladığı cami avlusunda oğulları Cüneyt, Mustafa Tahir, Ali Nuri ile kızı Saniye Öztürk taziyeleri kabul etti. Sevenleri, Öztürk’ün tabutu başında dualar etti.
Oğlu Cüneyt Öztürk yaptığı basın mensuplarına yaptığı açıklamada büyük üzüntü yaşadıklarını belirtti.

“ALLAH DOĞDUĞU GÜNDE KENDİSİNİ YANINA ALDI”

Öztürk, “Ülkemizin çok değerli bir evladı hayata gözlerini yumdu. Hepimiz çok üzgünüz. Son 3-4 ayını hastanede ve evde tedavi altında geçirdi. Yanımızdaydı, elimizin altındaydı. Çok güzel bir vefatı oldu. Tabi vefatların hiçbiri güzel değildir. Ama şekil olarak bizleri üzmedi, kendini yormadı. Allah doğduğu günde kendisini yanına aldı. Hepimizin, vatanımızın, Türk-İslam aleminin başı sağ olsun” diye konuştu.

Yaşar Nuri Öztürk’ün cenazesi Kanlıca’daki aile kabristanlığına defnedildi.

“SON YOLCUĞUNDA BİLE DUYMAK İSTEMİYORSUNUZ”

Yaşar Hoca’yı son yolculuğuna uğurlamak için cami avlusunu, bahçesini hatta çevredeki yolları bile dolduran sevenleri, cenaze namazı öncesinde naaşın başında konuşma yapan imamı duyamayınca kısa süreli alkışlı protestoda bulundu. Ses sisteminin çalıştırılmamasına tepki gösterenlerden, “Hoca’yı son yolculuğunda bile duymak istemiyorsunuz” sesleri yükseldi. Sözcü

Kimsesiz kalan annenin kızı için yürek burkan isteği

İzmir’de önce kızını, sonra eşini kaybeden ve oğlunun da cezaevine girmesiyle yıkılan, hasta kızıyla bir başına kalan acılı anne Fatma Oluk, hayırseverlerden güneş görmek isteyen evladı için balkon istedi.


İzmir'in Gaziemir ilçesinde oturan, mutlu bir evliliği ve çocuklarıyla aile yaşamı olan Fatma Oluk'un hayatı, 2003 yılından sonra yaşadığı acılarla tam anlamıyla bir drama dönüştü. 2003 yılında önce kızı Selma Harmankaya'yı ardından eşi Durmuş Harmankaya'yı kaybeden Fatma Oluk, oğlunun da cezaevine girmesiyle yıkıldı. Doğuştan epilepsi hastası olan ve fizik tedavi göremediği için yürüyememeye başlayan 24 yaşındaki kızı Özlem ile bir başına kalan talihsiz kadın, maddi imkansızlıkların da eklenmesiyle hayat mücadelesi vermeye başladı. Evsiz kalan acılı anne, bir yardımseverin apartman bodrumunu kendilerine vermesiyle yeni bir hayata başladı. Dışarı çıkamayan, yürüyemeyen kızının yıllardır bodrum katından dışarıya çıkamamasının acısını yaşayan anne Fatma Oluk, hayırseverlerden güneşi görmeyi isteyen kızı için balkon istedi.

“ŞU EVLADIM GÜNEŞ GÖRSÜN”

Kendi rahatsızlıkları sebebiyle kızıyla güçlükle ilgilenen ve hayat mücadelesi veren Fatma Oluk, “Kendim için değil ben çocuğum için bir balkonlu yer istiyorum. Kızımın birini trafik kazasında kaybettim, oğlum kaç yıldır cezaevlerinde, daha 3 senesi var. Yanına hiç gidemiyorum. Sadece Cuma günleri telefonla görüşüyorum. Şu evladım güneş görsün, eli günü görsün günler görsün de benim de ömrüm bitmesin böyle ağlaya ağlaya buralarda. Ben başka bir şey istemiyorum. Ben hiçbir şey istemiyorum. Tek çocuğumu dışarılara çıkarmak, göstermek istiyorum” dedi.


“TEK İSTEĞİM ÇOCUĞUM GÜNEŞ GÖRSÜN”

Kızını kilosundan dolayı kaldıramadığını ne yapacağını şaşırdığını belirten acılı anne, “Ne yapayım ben çıkaramıyorum, götüremiyorum. Bahçede yıkıyorum, içeriye katamıyorum. Kocaman hakkından gelemiyorum. Bir tutan yok, Bir Allah'ın kulu gelip de ‘ne yapıyorsun' diyen yok. Beni ne soruyorlar, ne sayıyorlar. Şu kapımı açan yok. Ben bir şey istemiyorum. Tek çocuğum güneş gören bir yerde olsun, bir oda bir salon. Hayırseverlerden istiyorum” diye konuştu.

Kızının kendisinde sürekli dışarı çıkmak, güneş görmek istediğini ileten talihsiz kadın, “Anne dışarı çıkacağım ben diyor. ‘Anne git adam bul gel de beni çıkarıver dışarı' diyor. Kapının önüne çıkıyorum bakıyorum sağa sola, yoldan geçen bir adam çağırıyorum. O da ‘ben çıkaramam belim ağrır' diyor. Hadi yavrum derim, çıkaran yok içeri girelim. Oturur ağlarım dururum artık. Çıkaramıyorum, şuradan kaldırıp çıkaramıyorum ki” ifadelerini kullandı.

“YEMİN EDERİM BENİM ÇEKTİĞİMİ KİMSE ÇEKMEDİ”

Çektiği acıları anlatırken gözyaşlarına hakim olamayan acılı anne, şunları söyledi:

“Yemin ederim benim çektiğimi var ya kimse çekmedi çok zor. Ölen kızım ‘Anne ben sana ev alacağım, kurtaracağım' derdi. Kiramız birikti 4 bin TL oldu, veremedik. Tren kazasında aniden orada ölmüş. Bildirmeyiz, oğlan da soruyor, nasılsınız diye iyiyiz, iyiyiz, iyiyiz. Allah razı olsun akülü araba verdiler. Sürüyoruz, dışarı çıkarmıyoruz. Eskiden komşularım vardı onlarla çıkartırdım. Burada kimseyi görmüyorum. Akşam oldu mu ‘Anne beni çıkar.'”


Anne Fatma Oluk, kızının fizik tedavi alamadığını ve bu yüzden yürüyemediğini, eğer tedavi görürse iyileşecebileceğini de sözlerine ekledi.

TEK DUASI ANNESİNDEN ÖNCE ÖLMEK

Tek dileği bir balkondan dışarıyı, insanları, güneşi görmek olan Özlem Harmankaya'nın duası ise yürekleri sızlattı. Annesinden sonra ölürse ona bakacak kimsenin olmamasından endişe eden Özlem,

“Ben engelliyim, yürüyemiyorum. Annem çıkaramıyor. Gezmek istiyorum, yürüyemiyorum.
Duvarlar arasında kalıyorum, kimseyi göremiyorum. Dışarı çıkmak istiyorum, çıkamıyorum. Bahçeleri görmek istiyorum göremiyorum. Ben yürüyemiyorum, ayaklarım hasta benim. Hiçbir yere çıkamıyorum. Allah'ım beni annemden sonraya koyma.” Sözcü

Metrobüs sapığı aranıyor

Metrobüste vatandaşları taciz eden ve tacizi videoya çekerek sosyal medya üzerinden yayan kişiye tepkiler çığ gibi büyüyor.

Habertürk Gazetesi'nden Nagihan Alan'ın haberine göre, Twitter üzerinden toplu taşımalarda tacizde bulunan ve çektiği görüntüleri yayınlayıp müstehcen paylaşımlar yapan şahsın bulunması için sosyal medya üzerinden şikâyetler yükselmeye başladı.

Sosyal medyada 2 bini aşkın takipçisi bulunan bu kişi, oturan veya ayakta yolculuk eden kadınların yanına gidip cinsel tacizde bulunuyor ve bu anları da videoya çekiyor. İşte bu videolar sosyal medyada çığ gibi yayılınca vatandaşlar da harekete geçti.

HESAP ASKIDA AMA...

Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Bilgi İhbar Merkezi’ne şikâyet için kampanya başlatan vatandaşların şikâyetinin ardından hesap askıya alındı ama bu şahıs hâlâ elini kolunu sallayarak geziyor.

‘EMNİYET ACİLEN HAREKETE GEÇMELİ’

Avukat Aydeniz Asilbah Tüskan olayla ilgili emniyetin acilen harekete geçmesi ve suçluyu yakalaması gerektiğini söyleyerek, “Ceza Kanunu’na göre hem bilişim hem taciz hem tecavüze yeltenme gibi farklı suçlardan yargılanması gerek. Tacizi alenileştiriyor. Bir an önce takibe alınıp yakalanmalı. Hemen tutuklanmalı. Şikâyetçi taraf olmasa da bu bir kamu davasıdır artık. Emniyet vakit kaybetmeden gerekeni yapmalı” dedi.

‘TALEP ETMELİLER’

İETT konu hakkında, “565 metrobüs aracı var günde 1 milyona yakın yolcu taşınıyor. Saat, gün, durak bilgisi olmadan kameralardan şahsı tespit etmek zor ki bu talep emniyetten gelmeden herhangi bir şey yapamıyoruz” açıklamasında bulundu. Emniyet ise harekete geçmeleri için şikayetin gelmesi gerektiğini, bu konuda bir şikayetin de henüz kendilerine gelmediğini söylüyor.

İstanbul'u sallayan deprem için açıklama

Marmara Bölgesi'nde deprem! Sabah saatlerinde merkez üssü Marmara Denizi olan 3.0 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Bundan on dakika sonra 08.40'ta merkez üssü Yalova açıkları olan 4.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İstanbul da depremi hissetti. Kandilli'den yapılan açıklamada "Deprem tali bir fay parçasının kırılması sonucu meydana gelmiştir" denildi. Son dakika deprem haberlerini aktarmaya devam edeceğiz.


Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden verilen bilgiye göre Marmara Denizi’nin Yalova açıklarında ilk olarak saat 8.30’da, denizin doğu kısmında 3.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İstanbul'da da hissedilen deprem paniğe neden oldu.

MARMARA'DA 4.4 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM DAHA..

Bundan 10 dakika sonra da Marmara Denizi’nin Yalova açıklarında 6.8 kilometre derinliğinde 4.4 büyüklüğünde yeni bir deprem meydana geldi.

"TALİ BİR FAY PARÇASININ KIRILMASI SONUCU MEYDANA GELMİŞTİR"

Kandilli'den yapılan yazılı açıklamada şöyle: "Yalova Açıkları Marmara Denizi’nde yerel saat ile 08:40’da aletsel büyüklüğü 4.4 olan orta şiddette bir deprem meydana gelmiştir. Depremin odak derinliği yaklaşık 7 km civarında olup sığ odaklı bir depremdir. Deprem Yalova ili ile İstanbul ili ve ilçelerinde hissedilmiştir.

Depremin meydana geldiği yer Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Marmara Denizinden geçen kuzey kolu içerisinde yer almaktadır ve zonun içerisinde tali bir fay parçasının kırılması sonucu meydana gelmiştir. Bilindiği gibi Kuzey Anadolu Fay Zonu’ nun kuzey kolu İzmit Körfezi-Adalar açıklarından Marmara Denizinden geçerek Mürefte-Şarköy’e bağlanmakta ve oradan Saroz Körfezine uzanmaktadır. Depremin merkez üstüne yakın son yüzyılda meydana gelmiş en etkili deprem 1963 Adalar (6.3) depremidir. Bölge genelinde meydana gelmiş en etkili deprem ise 1999 yılı Kocaeli (7.4) depremidir

" I.DERECE DEPREM BÖLGESİ İÇERİSİNDE YER ALMAKTADIR"

Bölgede birkaç yılda bir bu tür orta şiddette depremler meydana gelmektedir. Kuzey Anadolu Fay Zonunun Batı Marmara’dan geçen uzantısı Marmara Denizi içerisinde en yoğun deprem aktivitesinin gözlendiği yerdir. Marmara Denizi ve çevresi I. Derece Deprem Bölgesi içerisinde yer almaktadır. Dolayısı ile bölgede yaşayan vatandaşlarımızın depreme karşı herzaman hazırlıklı ve bilinçli olması, depreme dayanıklı binalarda oturmaları veya satın alacakları konutların depreme dayanıklı olarak inşa edilmiş olması olası afetlere karşı alınacak en güvenli tedbir olacaktır"

YALOVALILAR SOKAĞA DÖKÜLDÜ

Sarsıntı 17 Ağustos Marmara depreminde ağır kayıplar veren Yalova'da paniğe neden oldu. Depremden korkan vatandaşlar sokaklara döküldü. Bir esnafın elektrik sigortalarının bulunduğu kutunun kapakları ise depremin şiddeti ile yerinden fırladı. Depremden çok korktuklarını dile getiren vatandaşlar depremin olduğu dakikalardan beri sokaklarda ve evlerinin bahçesinde oturuyor ve evlerine girmiyorlar. Sarsıntıyı çok şiddetli hissettiklerini dile getiren vatandaşlar, "Sarsıntı çok korkuttu. Evlerimize girmeye korkuyoruz" diye konuştular.

Marmara'da art arda iki deprem!

Marmara Bölgesi'nde deprem! Sabah saatlerinde merkez üssü Marmara Denizi olan 3.0 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Bundan on dakika sonra 08.40'ta merkez üssü Yalova açıkları olan 4.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İstanbul da depremi hissetti. 


Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden verilen bilgiye göre Marmara Denizi’nin Yalova açıklarında ilk olarak saat 8.30’da, denizin doğu kısmında 3.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

İstanbul'da da hissedilen deprem paniğe neden oldu.

MARMARA'DA 4.4 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM DAHA..

Bundan 10 dakika sonra da Marmara Denizi’nin Yalova açıklarında 6.8 kilometre derinliğinde 4.4 büyüklüğünde yeni bir deprem meydana geldi.

Yalovalılar depremi hissederken, kısa süreli panik yaşayanlar evlerinden dışarı çıktı.

24 Haziran 2016 Cuma

38 bin polisin beklediği haber geldi

Emniyet Teşkilatı Personelinin 2016 Yılı Genel Atamaları çerçevesinde 38 bin 103 personelin atama ve yer değiştirme işlemi gerçekleştirildi.


Emniyet Genel Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ilgili mevzuat hükümlerince belirlenen 2016 Yılı Genel Atamaları çerçevesinde Başkomiser, Komiser, Komiser Yardımcısı, Başpolis Memuru ve Polis Memuru rütbelerinde toplam 38 bin 103 personelin atama ve yer değiştirme işleminin gerçekleştirildiği belirtildi.

Açıklamada, 1'inci hizmet bölgesinden 2'nci hizmet bölgesine 23 bin 779 personelin, 2'nci hizmet bölgesinden 1'inci hizmet bölgesine 11 bin 655 personelin, 2'nci hizmet bölgesinden 2'nci hizmet bölgesine bin 033 personelin atama işlemleri yapıldığı, 29 bin 991 personelin ise ipka taleplerinin kabul edildiği kaydedildi.

BİN 636 PERSONEL BATI İLLERİNE ATANDI

1'inci hizmet bölgesi il statüsüne geçen (Malatya, Kahramanmaraş, Tokat, Rize, Yozgat) illerden bin 636 personelin de batı illerine ataması yapıldığı belirtilen açıklamada, “Personelin talepleri dikkate alınarak yapılan atamalarda; 2'nci hizmet bölgesinden 1'inci hizmet bölgesine dönen personelin yüzde 79,30'u ilk 3 tercihinden birine, yüzde 87,37'sinin 7 tercihinden birine, 1'inci hizmet bölgesinden 2'nci hizmet bölgesine giden personelin ise yüzde 45,58'i ilk 3 tercihinden birine, yüzde 85,47'si ise 7 tercihinden birine atandı ” ifadelerine yer verildi.

Yapılan açıklamada;

“Emniyet Genel Müdürlüğü ilgili mevzuat hükümlerince belirlenen 2016 Yılı Genel Atamaları çerçevesinde Başkomiser, Komiser, Komiser Yardımcısı, Başpolis Memuru ve Polis Memuru rütbelerinde toplam 38.103 personelin atama ve yer değiştirme işlemini gerçekleştirdi.

Bu doğrultuda;

1'inci hizmet bölgesinden 2'nci hizmet bölgesine 23.779 personelin,

2'nci hizmet bölgesinden l'inci hizmet bölgesine 11.655 personelin,

2'nci hizmet bölgesinden 2'nci hizmet bölgesine 1.033 personelin atama işlemleri yapılmış olup 29.991 personelin ise ipka talepleri kabul edildi.

1'inci hizmet bölgesi il statüsüne geçen (Malatya, Kahramanmaraş, Tokat, Rize, Yozgat) illerden
1.636 personelin de batı illerine ataması yapıldı.

Personelin talepleri dikkate alınarak yapılan atamalarda;

2'nci hizmet bölgesinden l'inci hizmet bölgesine dönen personelin yüzde 79,30'u ilk 3 tercihinden birine, yüzde 87,37'sinin 7 tercihinden birine,

1’inci hizmet bölgesinden 2'nci hizmet bölgesine giden personelin ise yüzde 45,58'i ilk 3 tercihinden birine, yüzde 85,47'si ise 7 tercihinden birine atandı” denildi. Sözcü

Doktor hastasının sağlam ayağını kesti

Azerbaycan’da bir doktor sol ayağının kesilmesi konusunda teşhis koyduğu hastanın yanlışlıkla sağ ayağını kesti.

Azerbaycan'ın Başkenti Bakü'de diyabet hastası olan 82 yaşındaki Terlan Eliyeva, Sağlık Bakanlığı Angioloji ve Mikrocerrahi Merkezi’nde, Doktor Valeh Kerimov tarafından muayene edildikten sonra hastanın sol ayağın kesilmesi gerektiği teşhisini koydu. Teşhis konulmasının ardından hasta ameliyata alındı. Her şey buraya kadar normalken, ameliyattan çıkan 82 yaşındaki kadını gören yakınları gözlerine inanamadılar. Çünkü, yaşlı kadının iltihaplı olan sol ayağı yerine sağlam olan sağ ayağının kesildiğini fark ettiler. Angioloji Merkezin Başhekimi Azer Şemseddinski ise ANS PRESS-e açıklamasında gerçeği doğruladı. O meseleden haberi olduğunu ve hala şokta olduğunu söyledi.
Doktor yanlışlıkla hastanın sağ ayağını kestiğini itiraf etti.

Operasyonu gerçekleştiren Sağlık Bakanlığı Angioloji ve mikroşirurjikal Merkezinin Doktoru Valeh Kerimov APA-haber ajansına yaptığı açıklamada, hastanın her iki ayağında da kangren olduğunu ifade ederek, Mekanik bir hata nedeniyle hastanın sol ayağının yerine sağ ayağının kesildiğini itiraf etti.

Doktor Kerimov konuşmasına şöyle devam etti:

‘‘82 yaşındaki kadının hiçbir ayağına kan gelmiyor, kangren var. Sol ayakta süreç daha fazla, sağ ayakta ise azdır. İki ayaktan biri – sol ayağı daha önce kesilmeliydi. Hastanın hayatını kurtarmak için acil ameliyat edildi. Operasyon sırasında mekanik hatadan dolayı yanlışlıkla sağ ayağı kestik. Zaten hastanın sol ayağı da normalde kangrenden dolayı kesilmeliydi. Sonuç böyle oldu” DHA

Danıştay’dan şeker hastaların müjde

Danıştay İdari Dava Dairesi Kurulu, diyabet hastalarının kullandığı şeker ölçüm çubuğu başına en fazla 32 kuruş ödeneceği yönündeki SUT(Sağlık Uygulama Tebliği) uygulamasına yürütmeyi durdurma kararı verdi. 

SGK verilerine göre 5.5 milyondan fazla ilaç kullanan diyabetli var. Hastalar ilaçlarının dozu ve insülinlerinin ünitesini kan şeker sonucuna göre ayarlıyor. Kan şekeri düşükse, dozunu azaltıyor. Yüksekse artırıyor. Kan şekeri ölçümünün doğru sonuç vermesinin diyabetliler için hayati önemi var. SGK 2011 yılından beri şeker ölçüm çubuğu başına en fazla 32 kuruşluk ödeme yapıyor. Bu düşük fiyat hastaları çoğunluğu uzakdoğudan ithal edilmiş ucuz cihaz ve ölçüm çubuklarına itiyor. Çünkü batılı firmaların ürettiği cihazlar için fark ödemesi gerekiyor. Türkiye Diyabet Vakfı, 2014’de Sağlık Bakanlığı ve SGK Başkanlığı aleyhine, şeker ölçüm çubuğunun bedellerini belirleyen birim fiyat listesinin iptali ve yürütmeyi durdurma davası açtı. Yaklaşık iki yıl süren davalar sonucu Danıştay İdari Dava Dairesi Kurulu’nun yürütmeyi durdurmayla ilgili son kararı çıktı. SGK’nın 32 kuruşluk sınırına son verildi. Şimdi gözler sözkonusu yeni mahkeme kararına uygun yeni SUT tebliğinin yayınlanmasında. Nihayi karar verilene kadar hastalar ölçüm çubuklarını fark ücreti ödemeden alabilecek.

DÜNYANIN BAŞKA ÜLKELERİNDE BULUNMAYAN FİRMALAR GİRDİ

Devletin şeker ölçüm çubukları için dünyanın en düşük geri ödeme fiyatını vermesinin, Türkiye’de pazarda olan şeker ölçüm çubuklarının doğruluğunu da tartışmalı hale getirdiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz, şunları söyledi:“Adana ve Konya’da iki diyabetli hasta, şeker ölçüm aletlerinin yanlış ölçümü sonucu ketoasidoz komasına(kanın asidik hale gelmesi ve kanda çok az insülin bulunması) girdi. 2010 SUT Tebliği’ne göre SGK’nın ölçüm çubuğu başına ödediği 32 kuruşla ancak güvenirliği şüpheli uzak doğu kaynaklı cihaz ve ölçüm çubukları satılabiliyor. Türkiye’ye 100’ün üzerinde, çoğu dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmayan, adı sanı olmayan, hatta kendi ülkesinde bile olmayan şeker ölçüm cihazı girdi. Türkiye adeta bir şeker ölçüm cihazı çöplüğüne döndü. Tamamına yakınının bir teknik servisi, çağrı merkezi hatta adresi yok. Sağlık Bakanlığı ‘teknik servisi olmayanlara izin vermeyin’ talebimize karşılık, ‘serbest rekabete aykırı’ yanıtı verdi. SGK’ya yaptığımız itirazlar hep sonuçsuz kaldı. Biz de dava yoluna gittik.”

AVUKAT DA TİP 1 DİYABETLİ

Kendisi de tip 1(insüline bağımlı) diyabetli olan Türkiye Diyabet Vakfı Hukuk Kurulu sorumlusu
Avukat Çağrı Çakıcı, artık diyabetlilerin yaşamını tehlikeye sokan şeker ölçüm aletleri sorununun diyabet kuruluşlarının da içinde olduğu daha kapsamlı bir kurul tarafından, uluslararası standartlarda çözülmesini beklediklerini söyledi. Çakıcı, “Aksi takdirde hukuk mücadelesini diyabetli hastaların lehine sonuç alınıncaya kadar sürdüreceğiz” dedi. Mesude Erşan / Hürriyet

Ağaoğlu’nun milyarlık projesine yargı ‘dur’ dedi

Ağaoğlu Şirketler Grubu’nun İstanbul Bakırköy'de inşa edeceği proje ikinci kez durduruldu. Ali Ağaoğlu “Yargıtay zaten daha önce konuyla ilgili bizim lehimize bir karar vermişti. Benzer bir sonuç bekliyoruz. Bir iki ay sonra tekrar inşaata ve satışlara başlarız” dedi.



Ağaoğlu Şirketler Grubu'nun İstanbul Bakırköy'de hayata geçireceği 1155 konutluk proje ikinci kez durduruldu. Aralık 2013'te İstanbul 8. İdare Mahkemesi'nin kararıyla durdurulan Bakırköy 46 adlı projede Yargıtay plan iptal kararını bozmuştu ve Mart 2016'da satışlar yeniden başlamıştı.  Central Park İstanbul adıyla yeniden tanıtılan projede yerel mahkeme kararında direndi ve imar planının iptalini istedi.

EN MASUM PLAN

Ağaoğlu, karara itiraz etti ve üst mahkemenin vereceği nihai kararı beklemeye başladı. SÖZCÜ'ye konuşan Ağaoğlu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, mağduriyet ortaya çıkmaması için şu an satışı ve inşaat çalışmalarını durdurduklarını belirterek, “Yargıtay zaten daha önce konuyla ilgili bizim lehimize bir karar vermişti.

Benzer bir sonuç bekliyoruz. Bir iki ay sonra tekrar inşaata ve satışlara başlarız” dedi. 17-25 Aralık operasyonu sırasında gözaltına alınmasına da neden olan Bakırköy projesinin manevi açıdan kendisini çok yorduğunu kaydeden Ağaoğlu, “Proje gerçekten bölgenin en masum planına sahip. Yoğunluğu artıran bir plan söz konusu değil” diye konuştu.

Ünlü işadamı ‘Yaşam Mimarı' Ali Ağaoğlu, alınan bu karar için üst mahkemeye itiraz etmeye hazırlanıyor.

CEO GÖREVİNDEN AYRILDI

Ağaoğlu Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Önder Halisdemir görevi bıraktı. 2015 yılının başında Aktifbank Genel Müdürlüğü'nden ayrılan Halisdemir, Nisan 2015'te Ağaoğlu ile el sıkışmıştı. Yurtdışına açılma ve gayrimenkul ürünlerinin çeşitlendirilmesi kapsamında oluşturulan İcra Kurulu'nun başına geçen Halisdemir'in ayrılığıyla ilgili konuşan Ali Ağaoğlu, “Önder Bey, kendi işini kurmak istediğini söyledi, saygı ve sevgi çerçevesinde yollarımızı ayırdık” dedi. Sözcü

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi kampüsünde silahlı kavga: 4 ölü

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Hastanesi Fizik Tedavi Bölümündeki eczanede yaşanan silahlı kavgada 4 kişi yaşamını yitirdi.


Olay, bugün sabah saatlerinde Ankara Üniversitesi Hastanesi’nde meydana geldi. Hastanenin fizik tedavi bölümünde yer alan eczanede teknisyen Enver T. (43) ile eczacılar İlknur Yüce (50), Hikmet Türk (49), Gürsu Ulaşan (53) ve Özler Kiriş (34) arasında tartışma çıktı.    

Kavgaya dönüşen olayda Enver T, tartıştığı 4 kişiye ateş etti. Vücutlarına kurşun isabet eden eczacılardan Yüce, Ulaşan ve Kiriş, olay yerinde yaşamını yitirdi. Baş ve karın bölgesinden ağır yaralanan Türk ise aynı hastanede tedavi altına alındı. Türk, müdahalelere rağmen kurtarılamadı.    
Yakalanan Enver T, ilk ifadesinde, arkadaşları tarafından hırsızlıkla suçlandığını iddia ederek, bu nedenle bulundurma ruhsatlı tabancasıyla olayı gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi.    

VALİLİK: FAİL YAKALANDI

Ankara Valiliği, olayla ilgili açıklama yaparak, "Olayın faili Enver T. silahı ile birlikte yakalanmıştır. Olayla ilgili geniş çaplı inceleme ve soruşturma adli makamlar ve polis tarafından yürütülmektedir" dedi. DHA

Yaşar Nuri Öztürk toprağa verilecek

Önceki gün hayata gözlerini yuman İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk bugün toprağa verilecek. Öztürk'ün Karacaahmet Şakirin Camii'nde öğle namazını müteakiben Kanlıca Mezarlığı'nda defnedileceği açıklandı.


Uzun süredir kanser tedavisi gören ilahiyat profesörü Yaşar Nuri Öztürk önceki gün 65 yaşında, hayata gözlerini yummuştu. Öztürk bugün İstanbul’da toprağa verilecek.

KILIÇDAROĞLU DA KATILACAK

Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katılacak.

ÖĞLE NAMAZINI MÜTEAKİP TOPRAĞA VERİLECEK

Eski CHP Milletvekili de olan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Karacaahmet Şakirin Camisi’nde öğleyin düzenlenecek cenaze töreninin ardından Kanlıca Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

AİLESİ İLAN VERDİ

Öztürk ailesi Yaşar Nuri’nin ölümünün ardından gazetelere ilan verdi. İlanda şu ifadelere yer verildi ” Hafız Temel ve Saniye Öztürk’ün oğlu, ömrünü Kur’an-ı Kerim’e adamış ve ilim ve düşünce adamı, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kurucu dekanı, 22. Dönem İstanbul milletvekili, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı, “Türkiye’nin HOcası” Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk 22 Haziran 2016’da ebediyete intikal etmiştir. Mekanı cennet,makamı ali olsun. Milletimizin başı sağolsun.

Cenazesi, 24 Haziran 2016 Cuma günü, Karacaahmet Şakirin Camii’nde öğle namazını müteakiben Kanlıca Mezarlığı’nda defnedilecektir. Ailesi”


İngiltere AB’den çıktı mı? İşte sonuç!

İngiltere'de tarihi oylama TSİ 00.00 itibariyle sona erdi. Milyonlarca seçmen İngiltere'nin Avrupa Birliği'nde kalıp kalmamasını belirlemek üzere sandığa gitti. Oy sayımı sürerken, ilk sonuçlar AB'de kalma yanlılarının yarışı önde götürdüğüne işaret etti. Ancak oyların tümü sayıldı ve ayrılıkçılar yaklaşık 1 milyon farkla yarışı önde bitirdi. Resmî olmayan sonuçlara göre; İngiltere, AB'den çıkıyor.


Sandıklar TSİ ile 00:00’da kapanırken, ilk sonuçlar saat farkı nedeniyle oy verme işleminin bir saat erken bittiği Cebelitarık’tan geldi.

Tahmin edildiği üzere burada yüzde 96’lık ezici bir çoğunluk AB’de kalma yönünde irade beyan etti.
Fakat Cebelitarık’tan gelen sonuçlar, herhangi bir kampın zaferine işaret etmiyordu. Çünkü Cebelitarık, 382 sayım merkezinden sadece biri…

Newcastle-upon-Tyne ve Orkney’de “AB’de kalma” yanlıları yarışı önde bitirdi.

Sunderland ise yüzde 61.3 gibi yüksek bir oranla “ayrılma” lehinde oy kullandı. Swindon da Sunderland’ı takip etti ve yüzde 54.7 tercihini “ayrılalım”dan yana kullandı.

382 bölgeden 381’inde oy sayım işleme tamamlandı. BBC’nin internet sitesinde yayınladığı rakamlara göre; 17 milyon 61 bin 744 seçmen AB’den ayrılma yönünde oy verirken, 15 milyon 864 bin 555 kişi ise “AB’de kalalım” dedi.

Resmî olmayan sonuçlara göre; İngiltere, yüzde 51.9 oy oranıyla AB’den çıkıyor.

KATILIM ORANI YÜKSEK

Oy verme işlemleri tamamlandıktan sonra sandıklar mühürlendi ve seçim bölgelerindeki 382 sayım merkezine taşındı, ardından da sayıma geçildi. Yerel sandıklardan gelen sonuçlar gece boyunca açıklandı ve hâlâ açıklanıyor.

Seçimlerin ulusal çaptaki kesin sonuçları ise yetkililer tarafından Manchester’da kamuoyuna duyurulacak.

Seçime katılım oranının yaklaşık yüzde 72 seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu oran, 1992’deki seçimlerden bu yana en yüksek katılımlı seçime tekabül ediyor.

BBC, İskoçya’daki katılım oranının, bağımsızlık referandumunun gerisinde kaldığını duyurdu. Ancak İskoçlar, tıpkı Londralılar gibi AB’de kalmaktan yana güçlü bir tavır ortaya koydu.

Politico yayın organının kıdemli muhabiri Ryan Heath, Avrupa Parlamentosu’nda grubu olan partilerin liderleri tarafından bu sabah acil bir toplantı kararı alındığını yazdı.

BBC’den Mark Lowen, ilk sonuçlara ilişkin “Politik, ekonomik ve sosyal bir kötü sürpriz. Bu tamamen sıra dışı” yazdı.

SANDIK ÇIKIŞ ANKETİ YOK AMA…

Referandumla ilgili sandık çıkış anketi yayınlanmayacağı açıklanmıştı.

Buna karşın; YOUGOV araştırma şirketi, Sky News televizyonu için seçim günü internet üzerinden 5 bin kişiyle yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı.

Buna göre; AB’de kalmak için oy verenlerin oranı yüzde 52. Brexit yönünde oy verenler ise yüzde 48’de kaldı.

Ipsos MORI’nin çarşamba ve perşembe günü yaptığı ankette ise AB’de kalmak isteyenlerin oranı yüzde 54 olarak görünüyor. Ayrılıkçılar ise yüzde 46 olarak belirlendi.

FARAGE YENİLGİYİ KABUL ETTİ, SONRA DA…

Anket sonuçlarını gelmesi üzerine ilk açıklama, ayrılık kampanyasının ateşli savunucularından
İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP) lideri Nigel Farage’dan geldi.

Sky News’e konuşan Farage, “Olağanüstü bir referandum kampanyası oldu, katılım son derece yüksek olacak gibi ve ‘Kalalım’ üstün gibi görünüyor” dedi.

Partisinin ve kendisinin hiçbir yere gitmeyeceğini vurgulayan Farage, “Partimiz gelecekte daha güçlü olmayı sürdürecek” dedi.

Farage, gazetecilere yaptığı açıklamada ise “AB muhalifleri cini şişeden” çıktı ifadesini kullandı.
Farage yenilgiyi kabul ettiği bu açıklamalarından sadece üç saat sonra destekçilerine zafer konuşması yaptı. “Eğer tahminler doğruysa, bu gerçek insanlar, sıradan insanlar ve düzgün insanlar için bir zafer olacak” diyen Farage, “Çok ulusluluğa karşı, büyük ticari bankalara karşı, büyük entrikalara karşı, yalanlara, yolsuzluğa, düzenbazlığa karşı savaştık ve bugün dürüstlük, namus ve halka inanç kazanıyor” şeklinde konuştu.

Göçmen karşıtı UKIP’in lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haydi 23 Haziran’ı bağımsızlık günümüz olarak tarihe kaydedelim.”

CAMERON’DAN TEŞEKKÜR TWEET’İ

AB’de kalma kampanyası yürüten İngiltere Başbakanı Cameron ise ilk açıklamasını Twitter üzerinden yaptı. Cameron, “Britanya’nın daha güçlü, daha güvenli ve Avrupa’da daha varlıklı olması için oy veren herkese teşekkür ediyorum” diye yazdı.

Muhafazakâr Parti Milletvekili Robert Syms öncülüğünde 84 ayrılma yanlısı muhafazakâr milletvekili, referandum sonucuna bakılmaksızın Cameron’ın başbakanlık koltuğunda kalması için bir mektup imzaladı.

Londra eski Belediye Başkanı ve Cameron’ın referandumdaki en büyük rakibi Boris Johnson da imzacılar arasında.

KAHVALTIDA SONUÇLAR GELMİŞ OLACAK

Sonuçların sabah saatlerinde kesinleşmesi bekleniyor. Seçim Komisyonu, kesin sonucun bugün ‘kahvaltı vaktinde’ belli olacağını tahmin ediyor.

Dünyanın sonuçlarına odaklandığı referandum için 46 milyon 503 bin 464 seçmen oy kullanmak için kayıt yaptırmıştı.

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

Bugün sandıktan çıkacak kararının hukuki bir bağlayıcılığı yok. Ancak Başbakan David Cameron liderliğindeki Muhafazakâr Parti hükümeti, çıkan sonuca siyasi olarak kayıtsız kalamaz.
Bu nedenle de Cameron’ın, muhtemel bir ayrılma kararını Lizbon Antlaşması’nın 50’nci maddesine bağlı olarak AB Konseyi’ne bildirmesi gerekiyor.

Bildirim ardından süreç başlayacak. AB ile Londra yönetimi, ayrılık üzerinde görüşmeler yürütecek. En geç iki yıl içerisinde ise AB anlaşmaları İngiltere için bağlayıcılığını yitirecek. Sözcü

Mardin ve Hakkari’de altı şehit

Mardin'in Derik İlçesi'nde PKK'lıların jandarma karakoluna düzenlediği saldırının ardından bölgeye takviye giden timin bulunduğu askeri araca teröristlerin saldırısında iki asker şehit oldu. Hakkari'de de bomba patladı dört asker şehit düştü.


Mardin’in Derik İlçesi’ne bağlı Akçay Köyündeki Soğukkuyu Jandarma Karakolu’na bugün sabah saat 06.30’da bir grup PKK’lı tarafından uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. Güvenlik güçlerinin karşı ateşi üzerine çatışma çıktı. Çatışmanın haber verilmesi üzerine saldırıya uğrayan karakola Derik’ten takviye timler gönderildi.  Ancak bölgeye takviye gönderilen askeri time PKK’lı teröristlerin pusu kurup ateş açması sonucu ilk belirlemelere göre iki asker şehit oldu.  Bölgeye sevk edilen takviye birlikler teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için geniş kapsamlı operasyon başlattı.

HAKKARİ: DÖRT ŞEHİT

Bir acı haber de saat 07:15’de geldi. Hakkâri Çukurca karayolunun emniyetini alan askerlerin bulundukları bölgede, el yapımı patlayıcıların patlaması sonucu dört asker şehit düştü. Sözcü

23 Haziran 2016 Perşembe

Melikşah Üniversitesi'ne kayyum

Kayseri'de, 'paralel yapı' soruşturmasına yönelik operasyon kapsamında Melikşah Üniversitesi'nin bağlı olduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'na mahkemece kayyum atandı.

Anadolu Ajansı'nın geçtiği haberde, üniversitenin yerleşkesi ve çevresinde çok sayıda vatandaşın arsasının baskı veya din inançları suistimal ederek düşük fiyata alınıp üniversiteye dönüştürüldüğü iddia edildi.

Soruşturma kapsamında vakfa, "Vakfa ait gayrimenkullerin FETÖ/PDY örgütü bünyesindeki şirket, dernek, eğitim ve öğretim kurumu üzerine faaliyet gösteren tüzel kişilere değerinden düşük fiyatla kiralanmak suretiyle vakfın zarara uğratıldığı, vakfın kuruluşundaki amacı ve vakıf tüzüğünde belirtilen amacı yerine tamamen FETÖ/PDY örgütüne finansman ve yarar sağlama adına faaliyet gösterdiği" suçlaması getirildi.

7 KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTI

Bu iddiların ardından Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından Melikşah Üniversitesinin bağlı bulunduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfının yönetim organlarına kayyum atandı. Kayseri'de daha önce "nitelikli ve örgütlü yağma" suçlamasıyla başlatılan operasyon kapsamında o dönem Boydak Holding CEO'su ve Melikşah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olan Memduh Boydak'ın da aralarında bulunduğu 7 kişi gözaltına alınmış, Memduh Boydak ile M.F. ve A.T. savcılıktan, H.G, V.D, Ö.K. ve N.S. ise tutuklanma istemiyle sevk edildikleri mahkemece serbest bırakılmıştı.    

Soruşturmanın genişletilmesiyle vakfın ve üniversitenin mütevelli heyetinde görev alan 30 kişi hakkında, "örgütlü olarak nitelikle yağma ve suça teşebbüs" suçlarından dava açılmıştı. Hürriyet

Yaşar Nuri Öztürk için hazırlanan karikatüre büyük tepki!

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk dün evinde hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk'ün ölümünün ardından yayınlanan karikatür büyük tepki çekti. 'Misvak' adlı mizah dergisinin yayınladığı karikatür gelen tepkiler üzerine derginin resmi Twitter hesabından silindi. Karikatürde Prof. Öztürk, cehennemde gösteriliyordu.


Özellikle sosyal medya kullanıcılarının büyük tepki gösterdiği karikatürde Prof. Öztürk, cehennemde olarak resmediliyor ve zebanilerin sorularına cevap veremediği görülüyor.

İşte tepki çeken o karikatür:


Marmara Denizi’nde deprem

Saat 02:35'te merkez üssü Marmara Denizi olan 3.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.


Saat 02:36’da merkez üssü Marmara Denizi (Yalova açıkları) olan Richter Ölçeği’ne göre 3.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Kandilli Rasathanesinin verilerine göre, 8.3 kilometre derinlikte meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre can veya mal kaybı yaşanmadı. Deprem sonrası bazı vatandaşların sokaklara çıktıkları belirtildi. Deprem Yalova, Bursa ve İstanbul’un bazı ilçelerinde hissedildi.

Bu arsalara otoyol piyangosu vurdu

Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesi ve Osmangazi köprüsü güzergahındaki arsalar 3 yılda yüzde 150’den fazla değerlendi. Köprünün açılması ve otoyolun devreye girmesiyle fiyat artışının sürmesi bekleniyor.


İstanbul'u İzmir'e bağlayacak olan toplam 433 kilometre uzunluğundaki Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinde inşaat çalışmaları sürüyor. Projesi'nin en büyük ayağını oluşturan Osman Gazi Köprüsü, 30 Haziran'daki açılış törenine hazırlanıyor. Osmangazi Köprüsü sayesinde İzmit Körfezi sadece 4 dakikada geçilebilecek. Böylece hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlanması planlanıyor. İstanbul ile İzmir arasındaki ulaşım süresini 9 saatten 3.5 saate indirecek Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinin toplam yatırım bedeli 9 milyar doları buluyor. Projenin tamamının 2019 yılında tamamlanıp devreye alınması planlanıyor. Hürriyet Gazetesi’nden Gülistan Alagöz’ün haberine göre Gebze'den başlayıp Osman Gazi Köprüsü'nden Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa kentlerini izleyerek İzmir'e inen Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu'nun geçtiği araziler her geçen gün değerine değer katıyor.

YALOVA ÖNE ÇIKIYOR

Bursa, Balıkesir, İzmir, Manisa, İzmit ve Yalova'da tarla vasfında olan arazi fiyatları son 3 yılda yüzde 150'de fazla arttı. Eva Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, şimdilerde Yalova ve Bursa'nın köylerinde ciddi bir hareketlilik olduğunu, 2019'da tamamlanacak, İzmir'e kadar olan bağlantı yolunun Manisa ve İzmir çevresindeki arazilerde de değer artışı yaratacağını söylüyor. ERA Gayrimenkul Türkiye Koordinatörü Mustafa Baygan, İstanbul–İzmir Otoyolu güzergahındaki köylerde arazi fiyatlarının, dönümü 5 bin ile 100 bin arasında değiştiğini belirtiyor. Gebze'den ziyade Yalova tarafındaki arazileri değerlendiğine de dikkat çeken Baygan, projenin geçeceği alanlardaki tarlaların büyük kısmı imara açıldığını da dikkat çekiyor. Eva Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırmaya göre Bursa ve Yalova'da tarla vasfındaki arsaların metrekare fiyatı 200 TL, Gebze'de 150 TL, Balıkesir'de 45 TL ve Manisa'da 35 TL'yi buldu.

YABANCI ETKİSİ

Proje sayesinde, Yalova ilinin İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük metropollere ulaşımının kolaylaşacağını belirten Yazıcı, çevre illerden Yalova iline doğru olan iç göçün hızlanması ile birlikte nüfusun artmasını beklediklerini söyledi. Yalova'daki gayrimenkul sektörünün de ivme kazandığını belirten Yazıcı, “Zaten bölge geçtiğimiz 3 yıldır artış trendinde ve bölgedeki arsa fiyatları yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi. Konut fiyatları Yalova'da yabancıların da ilgi duyduğu bazı bölgelerde son 5 yılda yüzde 100'e yakın artış gösterdi” dedi. Proje tamamlanıp kullanıma açıldığında ise ikinci bir dalga olarak tekrar gayrimenkul fiyatlarında artışlar beklendiğini dile getiren Yazıcı, gayrimenkul fiyatlarının ulaşıma kolaylığına ve özelliklerine göre orta vadede yüzde 20-30 bandında değer kazanacağını söyledi. Yalova ve Bursa'ya yabancıların 3 yılda yoğun ilgi gösterdiğini belirten TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, Gebze- Dilovası'nın geçmişten gelen lojistik sanayi kimliğini katlayarak arttırdığını, Balıkesir'in de lojistik açıdan orta vadede önem bir adres olacağını dile getirdi. Maya, İzmir'de de gayrimenkul fiyat artışlarının yaşandığını belirtti.

30 HAZİRAN'DA AÇILACAK

Yap-işlet-devret modeliyle yapılan Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyolu projesinin ihalesi 9 Nisan 2009 tarihinde yapıldı ve Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay Grubu tarafından verilen 22 yıl 4 aylık teklif yapım ve işletme teklifi en uygun teklif olarak belirlendi. Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu 384 kilometre otoyol ve 49 kilometre bağlantı yolu olmak üzere toplam 433 kilometre uzunluğunda olacak. Projenin en büyük ayağını oluşturan Osman Gazi Köprüsü sayesinde İzmit Körfezi 4 dakikada geçilebilecek. Yaklaşık 39 ayda tamamlanan köprünün yapımında 8 bin kişi çalıştı. Köprü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın katılacağı törenle 30 Haziran'da açılacak.


22 Haziran 2016 Çarşamba

John Kerry ve Angelina Jolie iftar programına katıldı

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, katıldığı iftar programında ABD’ye kabul edilen mültecilerin herhangi bir tehdit unsuru olmadığını belirterek, insanları dinleri veya ülkelerine göre ayırt etmenin ABD değerleriyle uyuşmadığını söyledi. İftar programına ABD’li ünlü oyuncu Angelina Jolie de katıldı.



ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Özel Temsilcisi Angelina Jolie, Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla Dulles Bölgesi Müslüman Toplumunun (ADAMS) organize ettiği iftar programında konuştu.

Konuşmasına "Selamün aleyküm" diyerek başlayan Kerry, Müslüman dünyasının en kutsal ayını kutladıklarını hatırlatarak "Ramazan-ı Kerim" ifadesini kullandı.

Dünya Mülteciler Günü sebebiyle konuşmasında bu konu üzerine yoğunlaşan Kerry, dünya genelinde mülteci sayısındaki artışa dikkati çekmek için “Bütün mültecileri tek bir ülkede toplasak dünyanın en kalabalık 22'nci ülkesi olacak” diye konuştu.


Kerry, ABD’ye kabul edilen mültecilerin ülke güvenliği için tehdit unsuru olduğu yönündeki görüşlere de sert tepki göstererek, “Belli bir gözetime tabi tutulduktan sonra ABD'ye alınmış bu mültecilerin ülkemiz için herhangi bir tehdit unsuru olması söz konusu dahi değildir. Bu insanların bir tehdit unsuru olduğu yönünde hiçbir delil yoktur. Mülteciler, toplumumuz içinde bulunan herhangi bir gruptan daha tehlikeli değildir” dedi.

Kerry, insanları doğdukları ülke ya da dinlerine göre ayırt etmenin ABD’nin üzerine kurulduğu değerlerle örtüşmediğini söyledi.

Müslümanlara karşı nefret söylemi üretmenin terörist grupların çıkarına olduğuna dikkati çeken Kerry şunları kaydetti:

“Müslümanlara nefret kusmak, onları hedef haline getirmek terörist grupların çıkarına işlemektedir. ABD ve İslam arasında sanki bir savaş varmış havası uyandırmaya çalışıyorlar ve bu doğru değildir. Müslümanların özgürce yaşayabildiği ABD gibi başka bir ülke yoktur.”

"İNSANLAR EŞİT DOĞMUŞTUR"

Jolie de konuşmasına farklı birçok dinden insanın birlikte iftar programına katılmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.

Artan mülteci sayısıyla birlikte, yabancılara karşı nefretin arttığına dikkati çeken Jolie, bu konuda her ülkenin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini kaydetti.


Jolie, "İnsanlar eşit doğmuştur ve herkes eşit haklara sahiptir. Bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğunu düşünmek demokratik ülkelere yakışmaz" ifadesini kullandı.

Farklı dinlerden temsilcilerin katıldığı programda, akşam ezanını ABD ordusunda görev yapan Müslüman bir askerin okuması dikkati çekti. Hürriyet





Oktay Vural istifa etti

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural, sürpriz bir kararla bu görevinden istifa etti.

Oktay Vural kendisine telefonla ulaşan gazetecilere yaptığı ilk açıklamada, “Ayrıntılı bir değerlendirme yapacağım. Ancak süreçle ilgili bir değerlendirme yaptım. Bu değerlendirmem de istifada etkili oldu” dedi.

18 NİSAN 1999’DA MECLİS’E GİRMİŞTİ

Akademisyen kökenli olan Oktay Vural 18 Nisan 1999 seçimlerinde İzmir milletvekili olarak Meclis’e girdi. 21. dönemin ardından 23, 24 ve 25’inci dönemlerde de milletvekili seçilen Vural 2001 yılında Enis Öksüz’ün istifası üzerine Ulaştırma Bakanlığı görevine getirilmişti. Vural; 23. dönemden itibaren de MHP’nin grupbaşkanvekiliydi.

BAHÇELİ İLE TERS DÜŞTÜ İDDİALARI

Vural’ın ismi geçtiğimiz ay MHP lideri Devlet Bahçeli ile ‘kırgınlık’ yaşadığı iddialarıyla gündeme gelmişti.

BAHÇELİ’NİN ‘SÜRPRİZ’İ OKTAY VURAL MI?

Salı günü MHP grup toplantısının ardından basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Devlet Bahçeli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir iptal beklenip beklenmeyeceği sorusu üzerine, “Sürprizlerimiz olacak bekleyin biraz” yanıtını vermişti. Ankara kulislerinde, Bahçeli’nin bu açıklamasından sonra Vural’ın istifa etmesi bahsedilen sürprizin bu olduğu iddialarını gündeme getirdi.

OKTAY VURAL KİMDİR?

Dr. Oktay Vural, 1956 yılında Diyarbakır'da doğdu. İlk ve orta eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.

Çalışma hayatına 1980 yılında Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı'nda başlayan Oktay Vural, Haziran 1981′de Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğretim elemanı oldu. Yüksek Lisansını ise aynı Üniversitede Maliye Dalında 1983 yılında tamamladı. Doktora çalışmalarını 1984-85 döneminde Birleşmiş Milletler Bursuyla gittiği ABD'nin Pennsylvania Üniversitesi'nde yapmış ve 1987 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde İktisat Bilim Dalında Doktor ünvanını aldı.

Vatani görevini 1988 yılında Denizli'de tamamladıktan sonra 4 Mayıs 1988 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı.
1988 tarihinde Başbakanlıkta Danışmanlık yapan Dr. Oktay Vural 1989 yılında BOTAŞ-Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. Genel Müdür Yardımcılığına, bilahare Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığına atandı. İki yıl sürdürdüğü görevinden ayrıldıktan sonra 14 Şubat 1992′de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müşavirliğine atandı.

1992 93 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyeliği yaptı.

1995 yılında Milletvekili seçimlerinde Ankara 2. Bölge 1. sıra Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili adayı oldu.

15 Ağustos 1997'de TÜGSAŞ, Türkiye Gübre Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğüne atandı.

6 Temmuz 1998 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği'ne atandı.

18 Nisan 1999 seçimlerinde İzmir 1. Bölgeden Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili seçildi.

Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti

Uzun süredir kanser hastalığı ile mücadele eden ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti.

Uzun süredir kanser tedavisi gören İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk doğduğu gün olan 22 Haziran’da hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk, mide kanseri teşhisiyle 12 Kasım 2011'de ameliyat olmuş ve 3.5 ay kemoterapi görmüştü.

Yaşar Nuri Öztürk’ün yaşamanı yitirdiği haberini, HYP Genel Başkanı olan Ragıp Önder Günay Facebook sayfasından duyurdu.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN KIZI DAHA ÖNCE İDDİALARI YALANLAMIŞTI

1 Haziran günü, Yaşar Nuri Öztürk’ün durumunun ağır olduğu söylentileri ilişkin, kızı Saniye Hanım cevap vermişti. Saniye Hanım, babasının gripten dolayı vücudunda enfeksiyon olduğunu ve bu yüzden hastaneye gittiklerini söyledi. Şuan evde ve iyi olduğunu ekleyen Saniye Hanım, sosyal medya çıkan haberlere de; “geçen yıl biz tatildeydik, denize giriyorduk, babam hakkında vefat etti haberleri çıkardılar” diyerek sitem etmişti.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK KİMDİR?

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk vefat etti. Yaşar Nuri Öztürk neden öldü? Yaşar Nuri Öztürk ne hastasıydı? Yaşar Nuri Öztürk kaç yaşındaydı?

Kasım 2011'de mide kanseri teşhisi konulan ve kısa süre sonra midesi alınan Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk'ün sağlık durumunun ciddileştiği bir süredir konuşuluyordu ve Öztürk kaybettiği kilolalarla da medyanın gündemine gelmişti.

Peki Yaşar Nuri Öztürk Kimdir? Yaşar Nuri Öztürk'ün hayat hikayesi…

22 Haziran 1951 yılında Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğan Yaşar Nuri Öztürk ürk ilahiyat profesörü, hukukçu, yazar, eski milletvekili,felsefeci olarak tanınmaktadır. Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğup büyüdü.çoğu çaykarada bulunan niyazoğlu sülalesindendir İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve 9 yaşında hafız oldu. On yıllık klasik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra, üniversiteye tekrar dönerek 1980 yılında “İslam Felsefesi” konulu doktorasını tamamladı ve 1986 yılında aynı dalda doçent oldu. Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesi'nde çalıştı. New York'ta “İslam Düşüncesi ve Çağdaş Sufi Düşünce” dersleri okuttu. Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de “Türkiye Milli Kültür Vakfı” ödülünü kazandı. Yurtdışında ve yurtiçinde pek çok yerde İslam zihniyeti, insan ve insan hakları konularında konferanslar verdi. Türkiye'de Kur'an'a dönüş hareketinin öncüsü olan ve Time Dergisinin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” listesinde kamuoyunca belirlenen yüz isim arasında ilk 10 arasına giren Yaşar Nuri Öztürk aynı zamanda da, Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görevde bulundu. ABD- New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslam Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde, The World Scripture’ın İslam bölümünün hazırlanışında görev aldı. Büyük çoğunluğu İslâmiyet hakkında elliye yakın kitabı vardır. Özellikle onun “Kur'an'daki İslâm” adlı ansiklopedi vasfındaki kitabı, Yaşar Nuri Öztürk tarafından çoğu konferansında telkin edilmektedir. “Kur’an’ın Yorum Katılmamış İlk Türkçe Çevirisi”ni yapan ilahiyatçı olduğu iddia edilir. 1993-2003 yılları arasında 126 baskı yapan bu çeviri, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Çok Baskı Yapan Kitabı” sayılmaktadır.

Süt kazanına düşen çocuk feci şekilde yandı

Yazın yanık vakalarının en çok arttığı dönem... Ağrı'da süt kazanına düşen küçük çocuk ölümden döndü.

Ağrı’da süt kazanına düşerek feci şekilde yanan 2 yaşındaki çocuk Erzurum’da tedavi altına alındı.  Olay, önceki gün Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Özdirek köyünde meydana geldi.

Edinilen bilgiye göre, 2 yaşındaki A.T., bahçede annesinin kaynattığı süt kazanına düştü. Vücudunun büyük bölümünde yanıklar oluşan A.T.’yi süt kazanından çıkaran annesi çocuğu soğuk suya tuttu. A.T. Ağrı’da yanık ünitesi bulunmaması nedeniyle ambulansla Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezine kaldırıldı. Erzurum’da tedavi altına alınan A.T.’nin hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi.

A.T.’nin babası Yusuf T., “Köyde süt kazanına düştü. Vücudunun çeşitli yerlerinde ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluştu. Tedavisi sürüyor” dedi.

YANIĞA MÜDAHALE NASIL OLMALI

Sıcak çay ve kaynar su dökülmesi, yangında alevlere maruz kalmak ve yaz aylarında sıkça rastlanan güneş yanıkları… Yanık vakaları acil servise en sık başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Yanan bölgeye buz uygulamak, diş macunu ya da yoğurt sürmek acıyı dindirmek için ilk akla gelenler arasında. Peki halk arasında doğru olarak bilinen bu yöntemler etkili oluyor mu ve daha da önemlisi doğru mu?

Memorial Şişli Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Uz. Dr. Gökhan Ferahcan'a göre bu uygulamalar yanlış ve yanık bölgesinin daha da kötüleşmesine yol açıyor. Yapılması gereken ilk şey ise yanan bölgeyi musluk suyu altında 10-15 dakika soğutmak.
Dr. Farahcan, “Bu sayede hem acı ve sızıyı dindirmiş hem de yanığın daha derinlere inmesini engellemiş olursunuz” dedi.

DİŞ MACUNU VE YOĞURTTAN UZAK DURUN

Diş macunu, yoğurt, el ve yüz kremi gibi ürünlerin yanıkların üzerine sürülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Farahcan, yanıkta yapılması gerekenler hakkında ise şu bilgileri verdi: “Halk arasında yanlış inanışlardan biri olan zeytinyağı ve mumu eritip krem şekline getirdikten sonra yaraya sürmek gibi tedavi şekillerinin hiçbir faydası yoktur. Bu gibi ilk yardım inanışlarıyla yapılan uygulamalar, yanan yerin enfeksiyon kapmasına sebep olabilir.

YANAN YERE BUZ UYGULAMAK CİLDE ZARAR VERİYOR

Yanık tedavisi için yanlış olan uygulamalardan biri de yanan bölgeye buz uygulamaktır. Buzun da cildi yakma özelliği vardır. Sıcak yanıklarının haricinde çok nadiren gördüğümüz soğuk yanıkları da vardır. Cildi daha da tahriş ettiği için buz tedavisini kesinlikle önerilmemektedir. Yanan bölge el ve yüzümüzü yıkayabileceğimiz normal ısıdaki musluk suyunun altına tutulmalıdır.

Günlük ev tartışması büyüyor

Günlük ev tartışması büyüyor... Kimlerin kaldığı kayıt altına alınmayan günlük evler için TÜROB bakanlığa bir rapor sundu, yasal düzenleme istedi. Ev Turizmi Derneği ise muhatap bulamamaktan şikayetçi.


Son dönemde terör saldırılarının failleri ile daha pek çok olaydaki suçlunun yanı sıra son olarak 3 kişinin katil zanlısı Atalay Filiz'in de aralarında bulunduğu pek çok suçlunun izlerini kaybetttirmek için tercih ettikleri günlük kiralık evler, yeniden tartışma konusu oldu.

Türkiye'de sadece sahibinden.com'da bile 15 binin üzerinde günlük kiraya verilmek üzere daire ilanı bulunurken, bu evlerle ilgili hiçbir yasal düzenleme bulunmuyor. Evlerle ilgili en büyük sorun, kimlerin kaldığının tespit edilememesi. İmar planlarında konut bölgelerinde yer alan evler, tapu kayıtlarında da ‘mesken' olarak geçiyor.

Hal böyle olunca da, konut dokunulmazlığı gerekçesiyle belediyeler ve emniyet birimleri bu evlere işlem yapmakta ciddi sorunlar yaşıyor. Kalanlara yönelik ev sahiplerince kimlik bildirimi yapılmaması da bir diğer önemli sorun.

HIZLA ARTIYOR

Milliyet Gazetesi’nden Arif Balkan’ın haberine göre Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), geçtiğimiz günlerde günlük kiralık evlerle ilgili Başbakan Binali Yıldırım ile İçişleri, Maliye ve Kültür ve Turizm bakanlıklarına bir rapor sundu. TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, “Raporda, turistlerin ve gezginlerin yanı sıra teröristlerle suçluların da sıklıkla kullandığı yaklaşık 25 bin evin olduğu belirtildi. Otel yatırımcıları gerek inşaat, gerekse de işletme aşamasında birçok ruhsat ve izin almak durumunda. Ne yazık ki gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı da son yıllarda hızlı bir artış gösterdi.

Bir mekanın konaklama için aynı kişiye 6 aya kadar tahsisi, ister 1 saat, ister 3 gün, ister 3 ay olsun kira değildir. Devamlılık arz eden bu faaliyet, ticari faaliyettir. Ticari kazancın tabi olduğu koşullar vergilendirilir” diye konuştu. Bayındır, bu tip evlerin güvenlik için büyük riskler barındırdığını belirterek, “Acil bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu tip evlerin kayıt dışı günlük veya kısa süreli olarak, özellikle yabancı ziyaretçilere kiraya verilmesi güvenlik ve ekonomik açıdan da olumsuzluklar taşıyor” dedi.

Ev Turizmi Derneği Başkanı Ali Danış, “Amacına uygun kullanım sunan işletmeciler olarak biz, saatlik kiralamanın turistik amaçlı olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle en az 2 günlüğüne evleri kiraya veriyoruz. Belediye nezdinde başlattığımız görüşmeleri, İl Turizm Müdürlüğü ve ilgili bakanlıklar nezdinde sürdüreceğiz. Ancak muhattap bulmakta sıkıntı yaşıyoruz” dedi.

DÜNYADA NASIL?

Dünyada Fransa, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, ABD gibi ülkelerde bu tip ‘turistik' statüde. Ülkelerin turizm bakanlıklarının kontrolünde olan bu evlerin bir çeşit mesleki ruhsata sahip olması da zorunlu. Ev sahipleri bazı teknik koşullarla konut kalite gerekliliklerini de yerine getirmek zorunda. Ev sahipleri gelen konukların kaydını düzenli olarak güvenlik birimlerine iletmekle de yükümlü kılınıyor.

İŞTE RAPORDA ÖNE ÇIKANLAR

TÜROB'un Başbakan Yıldırım'a sunduğu raporda, günlük kiralık evlerde yaşanan bazı olaylara da yer verildi. Bu olaylar şöyle:

Ankara'da meydana gelen terörist saldırıda adı geçen üç kişi kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladı.

2015'te iki kişi, Beşiktaş'taki bir rezidanstan günlük daire kiraladı ve uyuşturucu kullandı. Şahıslardan biri öldü.

Esenyurt'ta bir genç kadın günlük kiralanan bir evde uyuşturucu partisinde can verdi.
2016'da genç bir kız, erkek arkadaşıyla gittiği günlük kiralanan dairede, daireyi kiralayanın cinsel saldırısına uğradı ve 10'ncu kattan atlayarak intihar etti.

Üç kişiyi öldürdüğü iddia edilen Atalay Filiz günlük kiralık bir evde gizlendi.

Yakın geçmişte İstanbul'da öldürülen ABD'li Sarai Sierra'nın da bu tür bir yerde konaklamış olmasından dolayı emniyet güçleri olayın izini sürmekte güçlük çekmişti.

Yıldırım düşmesi sonucu 79 kişi öldü

Hindistan'ın Bihar, Charkhan ve Madhya Pradesh eyaletlerinde yıldırım düşmesi sonucu en az 79 kişinin öldüğü belirtildi.

İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre; 53 kişi Biharda, 10 kişi Jharkhand’da, 16 kiiş ise Madhhya Pradesh’de hayatını kaybetti.

Kurbanların büyük kısmının, şiddetli yağış sırasında tarlalarda çalışan işçiler olduğu aktarıldı.
Hindistan’da Muson yağmurları sırasında yıldırım düşmesi sonucu yaşanan ölümler bir hayli yaygın…

Ulusal Suç Kaydı Bürosu’nun rakamlarına göre; 2005’ten bu yana her yıl en az 2 bin kişi yıldırım düşmesi nedeniyle hayatını kaybetti.

Hindistan yıllık yağışın yüzde 80’inini Haziran ile Eylül ayları arasındaki Muson döneminde alıyor.