okul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2019 Pazartesi

Okullar ne zaman kapanacak, yaz tatili ne zaman başlayacak?

Milli Eğitim Bakanlığı 2018- 2019 iş takvimine göre; 4 Şubat 2019 Pazartesi günü başlayan ikinci kanaat dönemi 14 Haziran 2019 Cuma tamamlanacak.15 Haziran 2019 Cumartesi günü başlayacak olan yaz tatili, 16 Eylül 2019 Pazartesi gününe kadar devam edecek.

7 Kasım 2017 Salı

10 Kasım’da okullar tatil mi? 10 Kasım Cuma resmi tatil mi?

10 Kasım tatil mi? sorusu hem öğrenciler hem de velileri tarafından sorulmaya başlandı. Milyonlarca öğrenci ve veli bu sene Cuma gününe rastlayan 10 Kasım'da resmi tatil olacak mı diye merak ediyor. 10 Kasım 1938'de kaybettiğimiz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönemi nedeniyle bu sene de saat tam 09.05'te sirenlerle hatırlanacak. Peki 10 Kasım Cuma günü okullar tatil mi? 

Bu sene Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 79. ölüm yıldönümü. Günün anlam ve önemine uygun çeşitli program ve anma törenleri yapılacak. Bu törenlerin 10 Kasım’ın Cuma gününe denk gelmesi ile birlikte hem öğrenciler hem de veliler Cuma günü tatil olacak mı sorusuna cevap arıyor. İşte tüm bu sorulara cevap olacak 10 Kasım tatil mi sorusunun cevabı…
10 KASIM RESMİ TATİL Mİ? 10 KASIMDA OKULLAR TATİL OLACAK MI?
10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümüdür. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sene de 10 Kasım resmi tatil olarak kabul edilmemektedir. Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de saat 09.05’te hayata gözlerini yummuştur. Her yıl Atatürk’ü anmak için resmi kurumlarda, okullarda anma törenleri ve etkinlikleri düzenlenir.
10 Kasım Cuma günü okullarda eğitim ve öğretim kaldığı yerden devam edecektir.

UNESCO: Türkiye, kitap okuma oranında 86'ıncı sırada

Türkiye’de, kitap okuma alışkanlığı yayıncılara göre ne durumda? Türkiye’de kitaba ne kadar zaman ve para harcanıyor? Bu soruların cevapları, pek iç açıcı değil. Çözüm önerilerinin odak noktasında ise, çocuklar var.

İstanbul’da Kadıköy-Beşiktaş vapurundaki yüzlerce yolcudan Merve Ulus, 20-25 dakikalık o sefer sırasında kitap okuyan yalnızca birkaç kişiden biriydi. Oysa, İstanbul vapurları kitap okumak için belki de en konforlu toplu taşıma aracı. Ancak, diğerlerinde de olduğu gibi kitap okuyanların sayısı oldukça az.
30 yaşındaki doktora öğrencisi Ulus, önünde engel bulunmadığı her ortamda okumaya çalıştığını anlatıyor. “Okuma alışkanlığım ailemden geliyor. Hem annem hem babam hem de dedelerim, hepsi kitap okumayı bana küçük yaşta öğreten insanlar oldular. Benim çevremde kitap okunuyor, arkadaşlarım da okuyor” diyor Ulus, “Sanırım bu, hem sosyo-ekonomik ve kültürel yapıyla, hem de alışkanlıklarla alakalı. Okuduğumuz kitapları tartışıyoruz sonra aramızda.”
Araştırmalar, Ulus gibi okuyucuların Türkiye’de çok az olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) geçen yıl yayınladığı verilere göre, Türkiye'de kitap okumaya kişi başına ayırılan süre günde yalnızca bir dakika. Buna karşın, televizyon izlemeye 6 saat, internete 3 saat harcanıyor.
İstanbul’da dün 36’ncısı açılan Uluslararası Kitap Fuarı’nın 9 gün içinde en az yarım milyon kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Yayıncılara göre, İstanbul’daki fuar dünyanın en çok ziyaretçi çeken kitap fuarı. Ama, Türkiye'de düzenli kitap okuyanların oranı neredeyse binde bir. Bu oran, en fazla kitap okuyan ülkelerin başında gelen İngiltere ve Fransa’da yüzde 21, Japonya'da yüzde 14, ABD'de yüzde 12 civarında.
UNESCO: Türkiye, kitap okuma oranında 86'ıncı sırada
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) verilerine göre Türkiye, kitap okuma oranında dünyada 86'ncı sırada, yoksul Afrika ülkeleriyle aynı kategoride. TÜİK’e göre ise Türkiye'de kitap, ihtiyaç listesinin 235'inci sırasında yer alıyor. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1,3 dolarken, Türkiye’de çeyrek dolar.
Yalnızca İstanbul’daki değil, dünyadaki önemli kitap fuarlarının da gediklilerinden yazar Esmahan Aykol, İstanbul Kitap Fuarı'nı ziyaret edenlerin önemli bir kısmının aslında okuyucu olmadığını gözlemlediğini söylüyor. "Çevredeki semtlerden, sitelerden ve hatta İstanbul’a komşu kentlerden pazar günü ya da hafta sonu yapacak işi olmayan, bir gezelim görelim, diyerek gelen pek çok kişi var” diyor.
Kadıköy’deki Akademi Kitabevi’nin sahiplerinden yayıncı Özcan Sapan da İstanbul’da en çok kitapçı ve sahafın bulunduğu birkaç semt arasında bulunan Kadıköy’e gezmeye ve eğlenmeye gelen pek çok kişinin kitap alıcısı olmadığını belirtiyor. Sapan, "Kitap alanlar Kadıköy’ün yerlileri ve öğrenciler” diyor, “Bir de, bazı ebeveynler çocukları için kitap alıyor. Ama, kendileri okumuyorlar. Satışlar iyi bir yerde değil. İyi edebiyat, felsefe ve araştırma kitaplarının çok az okuyucusu var.”
Kitap endüstrisi büyüyor
Buna karşın, Türkiye’de kitap endüstrisi hızla büyüyor. Türkiye, 2 milyar 100 milyon doları aşan hacmiyle dünya sıralamasında 11'inci en büyük kitap cirosuna sahip ülke. Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, yıllık baskı sayısının 660 milyonu aştığını belirtiyor. 2016’da 56 bin yeni kitap çıkmış. Bu sayının  yıl sonunda 60 bine yaklaşmasını bekliyor.
Kocatürk, “Bir şehir efsanesi var, ‘Türkiye'de kitap okunmuyor' deniliyor. Elbette, istenen durumda değil, ideal durumda hiç değil, yapısal pek çok sorun var. Ama, okunmasa bu kadar kitap üretimi nasıl olabilir? Üretim artıyor sonuçta” diyor.
Ancak, bu üretimin önemli bir kısmı, devletin okullarda ücretsiz olarak dağıttığı eğitimle ilgili kitaplar. Sınavlara hazırlık kitapları ve yardımcı kitaplar da bu kategoride önemli yer tutuyor. Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu verilerine göre, bu yıl eylül ayında basılan 45 milyondan fazla kitabın kategorileri hakkındaki veriler, Türkiye’deki okurların hangi kitapları okuduğu hakkında da bilgi veriyor.
Bu verilere göre, eğitimle ilgili yayınların oranı yüzde 63. Yetişkin inceleme, araştırma kitaplarının payı yüzde 15. Bunu, yüzde 8’le çocuk ve gençlik kitapları, yüzde 7’yle inanç kitapları takip ediyor. Yetişkin edebiyat ve sanat kitaplarının oranı ise, yüzde 4.
Çocuk kitaplarının satış payı artıyor
Peki, neden kitap okuma oranları çok düşük Türkiye’de? Pek çok yazar ve yayıncı, bunun siyaset ve yarattığı atmosferden bağımsız olmadığı görüşünde. Çocuk kitapları yazarı ve eski gazeteci Hakan Bayhan, “İktidarın okuyana, yazana karşı bir öfkesi var. Bütün siyasi argümanlarında, söylemlerinde bunu kullanmaya başladılar ve bunu kullanırken de tabanlarına yaydılar” diyor; "ve bu o kadar çok konuşulur, dile getirilir oldu ki, insanlar artık kitap okuyana, kitap yazana, kitapla ilgilenene farklı bakmaya başladı.”
UNESCO'ya göre Türkiye, birkaç yıl önce çocuklara kitap hediye etme konusunda 180 ülke arasında 140'ıncı sıradaydı. Yayıncılar ve yazarlar, son yıllarda çocuk kitaplarının satışındaki payda önemli yükselişlere dikkat çekiyor. Ancak yazar Bayhan, yalnızca kitaba ulaşabilmelerinin, sahip olmalarının, çocukların kitap okuma alışkanlığı edinebilmeleri için yeterli olmayacağının altını çiziyor.
“Çocuklar rol model olarak anne-babalarını örnek alır” diyor yazar Bayhan, “ama siz televizyon seyretmek, telefonunuzla ilgilenmek gibi başka şeylerle uğraşıyorsanız, çocuklar da aynısını yapar. Eğer hakikaten okumasını istiyorsanız, iyi bir insan olması için, bu dünyayı anlaması için, adalet duygusunun gelişmesi için kitap en önemli araçlardan biri. Ancak, bu alışkanlığı kazandırmanız için önce kendinizin okuması lazım.”
(Kaynak: dw.com/turkish)

6 Kasım 2017 Pazartesi

Abbas Güçlü: Orman Bakanlığı yapsa daha iyisini yapardı

TEOG kaldırıldı, TEOG'un yerine gelen sistemi Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz dün açıkladı. 'Mahalli Yerleştirme Sistemi' adı verilen sistemde sınava girme zorunluluğu kalktı.. Yılmaz, ''Öğrencilerin yüzde 90'ı adresine yakın okullara yerleştirilecek. Kalan yüzde 10 için, isteyen 8. sınıf öğrencilerinin gireceği bir sınav sistemi hazırladık' diye konuştu. Fakat yeni sistem tartışmalara neden oldu. Eğitim uzmanı gazeteci Abbas Güçlü yeni sistemi sert sözlerle eleştirdi, 'Orman Bakanlığı bir sınav sistemi yapsaydı daha iyi yapardı' diye konuştu.
TEOG'un yerine liselere geçişteki yeni sistem açıklandı. Yeni sistemde sınava girmek isteğe bağlı oldu. Adrese dayalı olan yeni sistemi Bakan Yılmaz, "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" olarak açıkladı. Sınav, Haziran ayının ilk haftasında yapılacak. Farklı illerdeki belirli okullara girmek isteyen öğrenciler, ayrıca Haziran ayının son haftasında gerçekleştirilecek, merkezi sisteme dayalı bir sınava da girebilecek. Sınav süresinin 90 dakika olduğu, soru sayısının ise 60 olduğunu açıklandı. 6, 7 ve 8. sınıf müfredatından sorular hazırlanacak. Bakan Yılmaz, yeni sistemin felsefesini, "Sınava girmek isteğe bağlı" olarak açıkladı.
Yılmaz'ın yeni sistem açıklaması tartışmalara neden oldu. Kanal D sabah haberlerine konuşan eğitim uzmanı gazeteci Abbas Güçlü yeni sistemin TEOG'dan çok daha kötü olduğunu söyledi. Güçlü şöyle konuştu: 'Derin hayalkırıklığı yarattı. Derinin ötesinde bir ifade kullanmak lazım. Sınav olmayacak dendi ama sınavın daha koyusu olacak. Bu sistem dershaneye bağımlılığı da arttıracak. Daha da kötüsü ekonomik durumu olanı bir adım daha öteye geçirecek. İyi mahalleler ya da yoksul mahalleler var. 5 tercih hakkı veriyorsunuz ama pek çok mahallede ikinci tercihi yapabilecek okul yok. O zaman onun günahı ne? Bu iç göçü daha da arttıracak. Sahtekarlığın boyutunu da arttıracak. Veliler diyor ben gider muhtardan kağıt alırım, gidecekler ev tutacaklar, 2-3 aylık faturayı alacak. Velileri, öğrencileri daha çok yoracaklar.
60 soruda bu öğrencileri nasıl ayırt edecekler? Orman Bakanlığı bir sınav sistemi yapsaydı daha iyi yapardı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bu sistemin çıkmasını anlamak mümkün değil. Sayın Bakan, bakan olmadan önceki mahallesine çocuğunu göndersinler. ' (cnntürk)

5 Kasım 2017 Pazar

Trafik rahatlar emlak borsası patlar

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, TEOG'un yerine 'Mahalli Yerleştirme Sistemi'nin getirildiğini açıkladı. Bakan Yılmaz'ın açıklamalarına göre yeni sistemde sınav zorunlu olmaktan çıktı ve adrese dayalı kayıt sistemi getirildi. Bakan Yılmaz'ın açıklamalarının ardından TEOG'un yerine getirilen yeni sistemle ilgili tartışmalar da yeniden alevlendi. Peki bu sistem ne getirir ne götürür? Vatan gazetesi yazarı ve eğitim uzmanı Sadık Gültekin, 'Mahalli Yerleştirme Sistemi'nin köşesine taşıdı ve yeni sistemi değerlendirdi.

İşte Sadık Gültekin'in yeni sistemle ilgili köşe yazısı;
Bakan Yılmaz, siyaset arası yeni sistemi açıkladı...
Muhabirler, konuyu yeni sisteme, Bakan siyasete çekmeye çalıştı...
Köprülerden, yollardan, son 14 yılda yapılanlardan, 80 yılda yapılamayanlardan söz etti...
58 fen lisesini 302’ye, öğrenci sayısını da 12 binden 120 bine artırdıklarını vurguladı... Ancak imam hatip liselerinin sayısına hiç değinmedi!
Bu okulların 80 yılda kaç adet, son 14 yılda kaç adete olduğunu söylemedi!
Tüm okulları Anadolu lisesine dönüştürdüklerini, niceliği artırırken niteliği düşürdüklerine değinmedi!
Bakan, Milli eğitimin iyi yolda olduğunu söyledi...
Sormak lazım...
PISA’da ilk 50 ülke arasına giremeyen öğrenciler, acaba hangi ülkenin çocukları?
TIMMS’de dünya ortalamasının altında kalan öğrenciler, acaba hangi milletin çocukları?
Sayın Cumhurbaşkanı, ne dedi?
‘En çok aksayan tarafımız eğitim, o konuda başarılı olamadık’ demedi mi?
Samimi bir şekilde itiraf etmedi mi?
Bakan, ‘başarılıyım’ mesajı vermek istiyor, ben öyle anladım...
***
Yılmaz, ‘basit, yalın, sade bir sistem hazırladık’ diyor...
Bence sadece ‘basit’ bir sistem hazırlanmış... Farklı düzeydeki öğrencileri aynı sınıflarda toplamak, hangi aklın ürünü?
Biz, üniversiteyi boşuna okumuşuz, pedagojiyi de yanlış anlamışız!
Bu yöntem, kaliteyi yükseltmek şöyle dursun, başarılı öğrencileri de yok eder! Aynen Anadolu liselerinde olduğu gibi...
Diğer okulları Anadolu lisesi seviyesine çıkaramazsan, Anadolu liselerini diğer okulların seviyesine indirirsin!
Okullar için yapılanın aynısını, şimdi öğrenciler için yapılıyor...
Başarılı öğrenciler, bilgi seviyesi düşük grupların arasında yok olacak!
Durum bu!
***
Serbest Kayıt Sistemi, trafiği rahatlatır mı bilmem, ama emlak piyasasını patlatır!
TEOG puanı yüksek olan okul semtlerine ‘göç’ başlar!
Her ne kadar inkar edilse de, ilkokullara kayıtta ‘bağış’ adı altında para toplanıyor... Bu, bilindik bir durum...
Aynı durum, ortaokul ve lise kayıtlarında da yaşanır...
Önce göç, sonra bağış!
İsteyen öğrenci ‘Nitelikli Okullar Sınavı’na girecek, istemeyen ‘Niteliksiz Okullar’da okumaya devam edebilir...
Ben, açıklamalardan böyle anladım...
Bu sistem, niteliksiz okulların, nitelikli öğrencilerini ‘basit, sade ve yalın’ bir şekilde niteliksizleştirir...
Ben, bunu da böyle anladım...
Önce okullar niteliksizleştirildi, şimdi de öğrenciler...
Bu, böyle biline!
***
Daha önceki açıklamalarda: ‘Çocukların sanatsal, sportif ve kültürel etkinliklerini sınav puanına yansıtacağız’ denildi...
Yanılıyor muyum, aynen böyle denilmişti... N’oldu, bu da ortadan kalktı!
Sanki böyle bir şey hiç gündeme gelmedi?
TEOG’un etüt merkezlerine, özel derslere eğilimi artırdığı vurgulandı.
Nitelikli okullara girecek öğrenci sayısının yüzde 8-10 olacağı belirtiliyor...
Ancak bu okullara aday olacak aday sayısı yüzde 30 dolaylarında olur!
Peki, bu öğrenciler sadece sportif, sanatsal ve kültürel etkinliklerle mi bu okullara kabul edilecek?
Bu öğrenciler etüt merkezlerine gitmeyecek mi, özel ders almayacak mı, nasıl olacak bu iş?
***
‘En iyi okul, en yakın okuldur’ kavramı öne çıkarıldı...
Doğru!
Peki, ‘en yakın okul’ herkesi alabilecek mi?
Hayır!
O zaman... En yakın imam hatip lisesine... Bakan diyor ki: “Seçimi öğrenci ve veli yapacak, 5 tercih yapacak’
Eee, zaten seçilecek başka alternatif yok ki!
Ya Anadolu... Ya imam hatip...
Ya meslek lisesi...
Ya da paran varsa özel okul...
Sınav ortadan kalktı, kaygı ortadan kalktı, rekabet ortadan kalktı, nitelikli bir avuç öğrenci de ortadan kalktı...
Sen sağ, ben selamet...
Yeni sistemin özeti bu!

TEOG'un yerine "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" geldi

Liseye geçişte kaldırılan TEOG sistemi yerine getirilecek sistem Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından açıklandı. Yeni sistemin adı; "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" oldu. Yılmaz, bu sistemle sınav zorunluluğun kalktığını açıkladı. ''Öğrencilerin yüzde 90'ı adresine yakın okullara yerleştirilecek. Kalan yüzde 10 için, isteyen 8. sınıf öğrencilerinin gireceği bir sınav sistemi hazırladık' dedi. Yılmaz yeni sistemin adının ise, 'Veli Tercihli Yeni Kayıt Sistemi' olduğunu açıkladı.
TEOG'un yerine liselere geçişteki yeni sistem açıklandı. Yeni sistemde sınava girmek isteğe bağlı oldu. Adrese dayalı olan yeni sistemi Bakan Yılmaz, "Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi" olarak açıkladı. Sınav, Haziran ayının ilk haftasında yapılacak. Farklı illerdeki belirli okullara girmek isteyen öğrenciler, ayrıca Haziran ayının son haftasında gerçekleştirilecek, merkezi sisteme dayalı bir sınava da girebilecek. Sınav süresinin 90 dakika olduğu, soru sayısının ise 60 olduğunu açıklandı. 6, 7 ve 8. sınıf müfredatından sorular hazırlanacak. Bakan Yılmaz, yeni sistemin felsefesini, "Sınava girmek isteğe bağlı" olarak açıkladı.
Yılmaz yeni sistemin adının ise, 'Veli Tercihli Yeni Kayıt Sistemi' olduğunu açıkladı.
Konuşmasından satır başları:
 Yeni sistem tamamlandı. Mevcut sistem bu ana kadar gelenlerin en iyisiydi. Bu sınav yarışının okul dışı kaynaklara öğrenciyi yönlendirdiği şeklinde algı var.
İşte yeni sistem
'Mahalli Yerleştirme Sistemi'ni getirdik. Öğrencimiz adresine en yakın okula yerleştirelecek.Esas şey bu. Bizim biliyorsunuz AK Parti hükümetlerinin programında da var. en iyi okul, eve en yakın okuldur diye sözümüz de var. Peki 2012 yılında 10’ncu kalkınma planı hazırlanıyor. 2014-2018 yıllarını içeren. Deniyor ki eğitimle ilgili bunlar bunlar bunlar yapılsın.
Evlatlarımızı kendi tercihlerine alacağız, başvuru esnasında bir ekran önüne gelecek, bu ekrandan 5 tercih yapacak. Hiçbir öğrenci istemediği okula gitmeyecek. Bundan sonra her okul da her öğrenci de başarılı olacak. Bundan sonra, adres bölgelerindeki liselere farklı akademik düzeylerde farklı ilgi ve birikimdeki öğrenciler gelecek, akademik çeşitlilik sağlanacak ve bu, okulun başarı seviyesini yükseltecek. Esas gayemiz sınavsız liselere geçişi sağlayabilmektir. Bunun için ne yapmak lazım bütün okulları fen liseleri ayarına çıkarmaktır.
11 bin 57 lisemiz var. 1 milyon 200 bine yakın, 8. sınıfta öğrencimiz var. Ülke genelinde belirlediğimiz farklı illerdeki sınırlı sayıdaki okulumuza, isteyen 8. sınıf öğrencilerin girebileceği bir sınav hazırladık. Bu liselerin ismini ve sayısı mayıs ayı gibi açıklayacağız.
İsteyen sınava girecek 
Bu sistem kaldırıldığında Hakkari'deki bir çocuk istediği liseye girebilecek mi? Bu sistemle onu getirmiş olduk. Haziran ayının ilk hafta sonunda bu sınav yapılacak. Tek sınav olacak. Sonuçlar haziran ayında açıklanacak. Sınav 60 sorudan oluşacak, 90 dakika olacak ve tek oturum olacak. 6.7.8. sınıf müfredatından sorular hazırlanacak. Çoktan seçmeli olacak, sayısal ve sözel bölümleri olacak. Öğrenciler sınava girince 5 tercih yapabilecekler. Sınava giren ve girmeyen öğrencilerin yerleştirme sonucu aynı anda açıklanacak.
Yeni sistemin temel felsefesi isteyenin sınava girmesi. TEOG'da sınava girmek zorundaydınız.
3 model geri çevrilmişti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “TEOG’un kaldırılması lazım” sözlerinden 84 saat sonra, 19 Eylül’de TEOG kaldırılmıştı. Liselere geçişte açık uçlu sorulardan oluşacak bir sınav yapılacağı, hem Başbakan Binali Yıldırım hem de Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından duyurulmuştu. Bu sınava ise yüzde 5 ile yüzde 10 diliminde yer alan öğrencilerin katılacağı, geri kalanların da adrese dayalı olarak liselere yerleştirileceği gündeme gelmişti. Veliler, gözde liselere yerleşmenin mümkün olması için “Taşınalım mı?” sorusunu sıkça sormaya başlamıştı. Daha önce MEB tarafından hazırlanan 3 model, Cumhurbaşkanlığı tarafından “uygun” bulunmayarak geri çevrilmişti.
Çocuğu 6. sınıftan itibaren yarışa sokacak değil de, stresi kaldıracak bir sistem getirelim dedik.
(cnntürk.com.tr)

29 Eylül 2017 Cuma

Günün fotoğrafı

Edirne merkeze bağlı Tayakadın Köyü'nde bulunan Şehit Cem Havale İlkokulu öğrencileri 7 yaşındaki Damla İnceoğlu, aynı yaştaki Dilay Büyükpiliç ile 8 yaşındaki Öykü Cam, yağmur sırasında çıktıkları teneffüste okul bahçesindeki Atatürk büstünün ıslandığını görünce, şemsiye tutarak yağmurdan korumaya çalıştı. Öğrencilerden Büyükpiliç, "Hep beraber Atatürk ıslanmasın diye şemsiye tuttuk. Biraz biz ıslandık ama olsun, Atatürk ıslanmadı" dedi.
Edirne'nin merkeze bağlı Tayakadın Köyü'nde bulunan Şehit Cem Havale İlkokulu'nun birinci sınıf öğrencileri Damla İnceoğlu, sınıf arkadaşı Dilay Büyükkılıç ve ikinci sınıf öğrencisi Masal Cam, yağmur sırasında teneffüse çıktıklarında okul bahçesindeki Atatürk büstünün yağmurda ıslandığını gördü. Öğrencilerden Dilay Büyükpiliç, arkadaşlarına Atatürk'ü yağmurdan korumaları gerektiğini söyledi. Öğrenciler, yağmur altında çıktıkları iki teneffüs boyunca şemsiye tutarak Atatürk'ü yağmurdan korumaya çalıştı. Öğrenciler, büste şemsiye tuttukları sırada bir veli fotoğraflarını çekerek sosyal medya hesabından paylaştı. Paylaşılan fotoğraflar çok sayıda beğeni aldı.
'BİZ ISLANDIK, ATATÜRK ISLANMADI'
Öğrencilerden Dilay Büyükpiliç, Atatürk'ü çok sevdiğini ve yağmurda ıslanmasına dayanamadığını belirterek, "Dışarı çıktığımda Atatürk'ün yağmurdan ıslandığını gördüm. Arkadaşım Damla'ya, 'Atatürk'ü yağmurdan korumamız lazım' dedim. O da bana 'Ver şemsiyeni koruyalım' dedi. Boyum büste ulaşmadığından dolayı şemsiyemi Damla'ya verdim. Bu sırada arkadaşım Masal'da yanımıza geldi. Hep beraber Atatürk ıslanmasın diye şemsiye tuttuk. Biraz biz ıslandık ama olsun, Atatürk ıslanmadı" dedi.
Şemsiyeyi Atatürk'ün büstüne tutan Damla İnceoğlu da "Dilay yağmur yağınca 'Atatürk'ü yağmurdan korumamız lazım' dedi. Ben de 'Ver şemsiyeni koruyalım' dedim. Benim boyum uzun olduğu için şemsiyeyi ben tuttum. Atatürk'ü yağmurdan koruduğumuz için çok mutluyum. Yağmur yağdığında yine atamızı şemsiye ile koruyacağız" dedi.
İkinci sınıf öğrencisi Öykü Cam, Atatürk'ü çok sevdiğini söyleyerek, "Her yağmur yağdığında çok üzülüyorduk. Yağmurda ıslanmasın diye böyle bir karar aldık" dedi. DHA

19 Eylül 2017 Salı

İsmet Yılmaz: Bu sene TEOG sınavı yapılmayacak

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bu yıl TEOG sınavının yapılmayacağını açıkladı.

'EVLATLARIMIZI YARIŞ ATI YERİNE KOYDUK'
Canlı yayında açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eğitim sistemiyle ilgili 'TEOG'un kaldırılmasına karar verildi. TEOG'un kaldırılması da Türkiye'nin önünün açılması. Evlatlarımızı yarış atı konumuna koyduk yani. İnanın evlatlarımız büyüyor, büyüdüğünü fark edemiyorsunuz. Etüd merkezleri ne kadar artmıştı değil mi? Niye arttı? TEOG yüzünden arttı. Evladının yarış atı konumuna girmesini hangi aile ister? Biraz sevin, biraz sayın... Son sözümüz şu. Bize güvenin. Niyetimiz halis, Türkiye'yi hep beraber 21'nci yüzyıla taşıyacağız' dedi.
'TEOG UYGULANMAYACAK, KİMSE KAYGILANMASIN'
Bu sene TEOG sınavının uygulanmayacağını söyleyen Bakan Yılmaz, hangi sistemin geleceği sorusu üzerine ise 'Üzerinde bakanlığımız çalışma yapıyor. Bakanlar Kurulu'na sunacağız. Çıkan kararı da milletimize sunacağız. Özü şu, hiç kimsenin kaygılanmasına gerek yok.' diye konuştu.

16 Eylül 2017 Cumartesi

Karikatürün olduğu sayfa nasıl imha edilecek?

Yeni müfredat ders kitapları yayımlandığında tartışılan konulardan biri de 6. Sınıf Türkçe Dersi Öğrenci Çalışma Kitabı’nda uygunsuz hareket yapan kutup ayısı karikatürü oldu.

Habertürk Gazetesi'nin haberine göre; karikatürist Selçuk Erdem’in kutup ayısının pençesi ile yaptığı uygunsuz karikatürün ders kitabına nasıl girdiği tartışılırken, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş karikatürün kitabın bir sayfasında bir milimetre civarında yer kapladığını söyleyerek, “Bu sayfanın imha edilmesi gerekiyor diye arkadaşlarımıza talimat gönderdik. Bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere bekletilen Türkçe 6. Sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek” dedi.
ÖĞRETMENLER ÖĞRENCİLERE DAĞITMADAN ÖNCE YIRTACAK
Kitapların okullara ulaşmasıyla “kutup ayılı” karikatürün olduğu sayfanın “imha” edilmediği ortaya çıktı. Okul yönetimleri kitaplardan bu sayfaları yırtma görevini öğretmenlere verdi. Öğretmenler öğrencilere dağıtmadan önce bu sayfaları yırtacak.

25 Nisan 2017 Salı

1 Mayıs’ta okullar tatil mi?

Her yıl 1 Mayıs'ta kutlanan İşçi Bayramı'na sayılı günler kaldı. Öğrenciler pazartesi gününe denk gelen 1 Mayıs İşçi Bayramı'nın tatil olup olmayacağını merak ediyor.

Dünyada birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olarak kutlanan 1 Mayıs işçi ve Emekçi Bayramı’na sayılı günler kaldı. Türkiye’de ilk kez 1923’te kutlanan İşçi Bayramı 2009 yılından itibaren resmi tatil ilan edilmiştir.
1 MAYIS’TA OKULLAR TATİL Mİ?
İşçi Bayramı’nın yaklaşmasıyla birlikte öğrenciler de internette “1 Masyıs’ta okullar tatil mi?” sorusuna yanıt bulmaya çalışıyorlar. 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın 2009’dan bu yana TBMM’de kabul edilen yasa ile resmi tatil ilan edilmesiyle birlikte her yıl okullar tatil edilmektedir.
“BÖYLECE ÖNYARGI DUVARI YIKILMIŞ OLDU”
İlk kez 1856’da Avustralya’nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar bir yürüyüş düzenlediler.
1 Mayıs 1886’da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Şikago’da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvil’de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvil’deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, ‘Böylece ön yargı duvarı yıkılmış oldu’ şeklinde yorumlanmıştı.
Bu gösteriler 1 Mayıs’ı izleyen günlerde tüm harareti ile devam etti ve 4 Mayıs’ta kanlı Haymarket Olayı’na yol açtı.
Uygulanan yasal baskılarla bu gösterinin tekrarlanması engellendi. 14 Temmuz-21 Temmuz 1889’da toplanan İkinci Enternasyonal’de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada “Birlik, mücadele ve dayanışma günü ” olarak kutlanmasına karar verildi. Böylece ikinci gösteri 1890 yılında yapılabildi.
Zamanla 8 saatlik işgünü birçok ülkede resmen kabul edildi. 1 Mayıs böylece işçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan bir bayram niteliğini kazandı. Günümüzde sosyalist ülkelerde (Çin Halk Cumhuriyeti, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Vietnam, Laos, Küba, Venezuela, Nepal, Bolivya) ve daha birçok ülkede tatil günü olan 1 Mayıs’ı işçiler büyük kitle gösterileriyle kutlar; bazı ülkelerde 1 Mayıs siyasal bir eylem biçimini de alır.

Eğitim- Sen: Anaokulunda 'Cihad' tavsiyeli kitap dağıtıldı

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Mersin Şube Başkanı Sinan Muşlu, eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın çocukluğunu konu alan ve 'Cihad'ı öven 'Necmettin'in Dünyası' adlı boyama kitabının Diyanet-Sen aracılığıyla anaokullarında dağıtılarak, çocukların zihinlerinin bulandırıldığını iddia etti. Diyanet-Sen yetkilileri ise kitabın sadece kendi üyelerinin çocuklarına yönelik dağıtıldığını kabul ederken, Milli Eğitim Müdürü Adem Koca eğitim kurumlarında bu tür bir kitabın dağıtılmadığını söyledi.


Diyanet-Sen tarafından hazırlanan boyama kitabının içeriğini değerlendiren Eğitim-Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu, kitabı inceleyince ‘iyi niyetle hazırlanmış olmadığının anlaşıldığını’ kaydetti.
Muşlu şöyle dedi:
‘Bu boyama kitaplarının Mersin’de ana okullarında dağıtıldığı bilgisi ulaştı bize. Kitabın girişinde, başkanının kısa bir giriş yazısı var. Burada, ‘Milli ve manevi değerler ışığında, tarihimizin önemli devlet adamlarından Necmettin Erbakan’ın çocukluğundan esinlenerek hazırlanan bu eserleri beğeneceğinizi umuyorum’ ifadeleri yer alıyor. Ama kitapta anaokulu çocuklarına aktarılan çok çarpıcı noktalar var. Bu ülkede siz ‘Mustafa Kemal’in Dünyası’ diye bir boyama kitabı duydunuz mu’

CİHAD TAVSİYE EDİLİYOR
Bilinçaltına cihad düşüncesi yerleştirilmeye çalışıldığını belirten Muşlu, ‘Kitapta, ‘Namaz dinin direği, cihad ise zirvesidir’ yazıyor. Anaokulundaki bir çocuğa cihad tavsiye ediliyor. Bir diğeri, Necmettin Erbakan’ın siyasi yaşamında bir adil düzen çağrısı vardı. Kitapta, ‘Adil bir dünya mutlaka kurulacaktır’ cümlesi var. Erbakan’ın meşhur el işareti ile birlikte yer alıyor. Siyasi talepler, siyasi projeler anaokulundaki çocuğun zihnine şırınga edilmeye çalışılıyor’ diye konuştu.

DİNCİ VE GERİCİ AKIM NE DÜZEYE GELDİ
Erbakan’ın bir siyaset ve devlet adamı olduğunu hatırlatan  Eğitim-Sen Şube Başkanı Sinan Muşlu şunları söyledi:
‘Necmettin Erbakan da Başbakandı, ama burada ana okullarında siyasi propagandaya dayalı kitapçıkların dağıtılması, hele hele anaokulundaki çocuğa cihadın tavsiye edilmesi korkunç bir durum. Ülkemizde eğitimin bilimden ve laik değerlerden uzaklaştırıldığını hep söylüyorduk. Ama bir sendikanın bu kadar rahat ve çarpıcı şekilde anaokullarında bunu dağıtıyor olabilmesi, Türkiye’nin gerici ve dinci akımın ne  düzeye geldiğinin bir göstergesidir.’

BÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİL
Diyanet-Sen Genel Merkez yetkilileri, kitabın sendika üyelerinin çocuklarına yönelik hazırlanıp sadece üyelere gönderildiğini, bu rakamın da Mersin için yaklaşık bin 500 olduğunu söyledi. Mersin Milli Eğitim Müdürü Adem Koca ise konu hakkında bilgilerinin olduğunu, gerekli incelemeyi yaptırdıklarını ve eğitim kurumlarında böyle bir kitabın dağıtılmadığını kaydetti. DHA

1 Nisan 2017 Cumartesi

Okullarda el yazısı uygulaması kaldırılıyor

Sıkça tartışılan ‘bitişik eğik el yazısı' 2017-2018 eğıitim-öğretim döneminde uygulanmayacak mı? Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'dan okullardaki el yazısıyla ilgili bir son dakika açıklaması geldi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, tartışmalara neden olan ve öğrencileri zorladığı savunulan ‘bitişik eğik el yazısı’na son verileceğini, onun yerine dik temel harfler kullanılacağını açıkladı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Twitter adresinden açıklama yapan Bakan Yılmaz: "Yazma eğitiminde önümüzdeki yıl (2017-2018) bitişik eğik el yazısıyla öğretim yerine dik temel harfler kullanılacak." dedi.

27 Mart 2017 Pazartesi

Bursa'daki okullarda Nutuk dağıtımı yasaklandı

Bursa'nın Nilüfer ilçesinde CHP okullara Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk adlı eserini dağıtabilmek için kaymakamlığa başvurdu. Kaymakam Mustafa Kılıç ise kitabın 'siyasi propanganda aracı' olduğu söyleyerek 16 Nisan anayasa referandumuna kadar eserin dağıtılmaması emrini verdi.

BirGün'ün haberine göre; Bursa'nın Nilüfer ilçesinde bulunan okullarda 'Nutuk'un dağıtımı yasaklandı.
CHP Nilüfer İlçe Başkanlığı tarafından okullarda 'Nutuk' dağıtmak için Nilüfer Kaymakamlığı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne yapılan başvuru reddedildi.
Kaymakam Mustafa Kılıç imzasıyla verilen yazılı yanıtta, 'siyasi propaganda aracı' olduğu savunulan 'Nutuk' kitabının dağıtılmasının yasak olduğu belirtildi.
Yanıtta Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı'nın 109 nolu kararı hatırlatıldı.
Siyasi partilerin herhangi bir hediye ve eşantiyon dağıtma yetkisinin olmadığını belirten Kılıç, kitabın 16 Nisan tarihine kadar okullara dağıtılmaması gerektiğini kaydetti.
CHP'nin dağıtmayı düşündüğü kitapları, Kaymakamlığın Destek Hizmetleri Bölümüne teslim etmesini de istedi.

Kaymakamlık'tan açıklama
Yasak üzerine başlayan tartışmaların yanı sıra CHP'den gelen tepkiler üzerine Nilüfer Kaymakamlığı bugün resmi internet sitesinden yaptığı yazılı açıklama ile yanıt verdi. Açıklamada, haberlere yansıyan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ait Nutuk adlı eserin yasaklandığına dair haberler hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığı belirtilirken siyasi partilerin seçim takvimlerinde izleyecekleri usul ve yollar ile uyulması gerekli kuralların Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlendiği hatırlatıldı. Açıklamada, uygulamanın Yüksek Seçim Kurulu’nun 109 nolu kararı doğrultusunda alındığı ifade edilerek şöyle denildi:
"Söz konusu uygulama Kaymakamlığımızın bir icraatı olmayıp tamamen Yüksek Seçim Kurulu Kararına dayanmaktadır. Gönderilen yazı incelendiğinde çıkan haberlerin doğruyu ve gerçeği yansıtmadığı kamuoyunun takdirlerine sunulur. Ulu önder Atatürk'ün Nutuk kitabı tüm okullarımızın kütüphanelerinde bulunmakta olup ayrıca öğrencilerimize ulaştırılmak üzere Kaymakamlığımıza gönderilmek istenilen Nutuk kitabı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüz marifetiyle ilçemizdeki öğrencilere bizzat ulaştırılacaktır."

20 Mart 2017 Pazartesi

Okulda tepki çeken gösteri

Bağcılar'da bulunan Vali Cahit Bayar İlkokulu 2. sınıf öğrencilerine Çanakkale Savaşı'nın 102. yılı kapsamında hazırlatılan etkinlikte sahneye tabutlar koyuldu, tabutların üzerine ise çocukların fotoğrafları yerleştirildi.

İstanbul Bağcılar’da bulunan Vali Cahit Bayar İlkokulu öğrencilerinin Çanakkale Savaşı’nın 102. yılı kapsamında hazırladığı temsilde, skandal görüntüler ortaya çıktı. Savaş temsilinde hayatını kaybedenler için sahneye tabutlar yerleştirildi, tabutların üzerine de temsilde yer alan erkek çocukların fotoğrafları koyuldu.

SAVAŞ VE ÖLÜM TEMSİLİ
Birgün gazetesinden Deniz Sarı’nın haberine göre; İlkokul ikinci sınıf çocukları tarafından hazırlanan ve Bağcılar Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü 102. Yıl Programı” isimli etkinlik çerçevesinde, erkek öğrencilere asker kıyafeti giydirilerek, temsili savaş anı sergilendi. Ardından savaşta hayatını kaybedenler için sahneye tabutlar yerleştirildi. Tabutların üzerine ise asker kıyafeti giydirilen ve savaş temsili sergileyen erkek çocuklarının fotoğrafları koyuldu. Yerleştirilen tabutların üzerine ise, etkinliği hazırlayan sınıfta bulunan erkek çocuklarının fotoğrafları koyuldu. Kız çocukları ise, tabutların başında toplanarak, savaşta hayatını kaybedenler için temsilen ağladı.

ÇOCUKLAR SAVAŞ KONSEPTİNE DAHİL EDİLEMEZ
Söz konusu etkinlikte çocukların pedagojik durumlarının değerlendirilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Eğitim Sen 1 No’lu Şube Yürütme Kurulu üyesi Murat Durmuş, “Bu tarz etkinlikler, çocukların pedagojik durumlarına göre düzenlemelidir. Çocukların savaş konseptine dahil edilmesi ve tabutlara resimlerini koyulması, çok sıkıntılı bir durum. Savaş, şehitlik ve ölüm kavramları üzerinden toplumda gerici uygulamalar yükseltilmek isteniyor. Bu etkinliğin, 10’lu yaşlardaki çocuklar üzerinden yapılması eğitim pedagojisi açısında çok ciddi sıkıntılar barındırıyor. Bu çocuklar, bu etkinliklerde edindikleri tramvalarla büyüyecekler. Bu etkinlik hiçbir açıdan kabul edilecek bir yapıya sahip değildir” diye konuştu. Sözcü

19 Şubat 2017 Pazar

Dini musiki müfredata alınmalı önerisi

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen çalıştaylarda İmam Hatip Liseleri ile İlahiyat Fakültesi müfredatında dini musikinin zorunlu ders olması için çalışma yapılmalı önerisi geldi. Çalıştayda ayrıca ezanlarda 80 desibeli aşmamaya özen gösterilmeli önerisi de yapıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı, din görevlilerinin ezanı güzel okuma yeterliklerinin artırılması için bu yıl 2 çalıştay düzenledi. Habertürk gazetesinde yer alan habere göre İstanbul ve Ankara’daki çalıştaylarda camilerdeki ses cihazlarından kaynaklanan sorunlar da görüşüldü.
Önerilerden bazıları şöyle :
- Cami içi ve dışında kullanılan ses cihazlarının desibel ölçümleri yaptırılarak ezanın 80 desibeli aşmamasına özen gösterilmeli.
- Birbirine yakın camilerin ezan seslerinin karışması ezanı dinlenemez hale getirmektedir. Mahalle düzeyinde lokal merkezler oluşturulabilir.
-  Bazı camilerde kasetten yayın yapan cihazlar kullanılıyor. Bu kullanım yaygınlaşmadan gerekli tedbirler alınmalı.
- Ezanı usulüne uygun icra edenlerin kayıtlarıyla ezan portalı oluşturulmalı.
-  İmam hatip liseleri ile ilahiyat fakültesi müfredatında dini musikinin zorunlu ders olması için çalışma yapılmalı.
-  Cami içi seslendirmelerde kullanılan hoparlörlerin insan boyunu aşmamasına ve karşıya değil cemaatin sağ ve soluna monte edilmesine dikkat edilmelidir.
- Müezzin kayyum atamalarında öncelikle görevlinin ezanı usulüne uygun okuyup okuyamadığına dikkat edilmelidir.

15 Şubat 2017 Çarşamba

15 yaşındaki Saadet Bayar'dan 2 gündür haber alınamıyor

Denizli'de okula gitmek için evden çıkan lise öğrencisi 15 yaşındaki Saadet Bayar'dan 2 gündür haber alınamıyor. En son iki erkekle birlikte görüldüğü iddia edilen Bayar'ın kaçırıldığı iddia edilirken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Pamukkale'nin İncilipınar Mahallesi'ndeki evinden geçen Pazartesi günü okula gitmek için çıkan lise öğrencisi Saadet Bayar, akşam dönmedi.
Kızlarına cep telefonundan da ulaşamayan aile, kendi imkanlarıyla arama çalışması başlattı.
Aile bireylerinin görüştüğü bir taksici, Saadet Bayar'n iki erkekle aracına bindiğini iddia etti.
Taksici, Eskihisar Mahallesi'nde aracından inen gençlerin, Bayar'ın telefonunu zor kullanarak elinden aldığını söyledi.
Kayıp ihbarında bulundular
Bunun üzerine aile, Kınıklı Polis Merkezi'ni arayıp, kaçırldığından şüphelendikleri kızları için kayıp ihbarında bulundu. Polis, taksicinin ifadesi doğrultusunda arama çalışmalarını mahalle ve çevresinde yoğunlaştırdı.
Kızının hayatından endişe ettiklerini belirten Sebahat Bayar, "Kızımın hiçbir sorunu yoktu. Ortadan kaybolduğu gün de evden neşeli olarak çıkmıştı. Kendisiyle şakalaşmıştım. Kızım arkadaşları tarafından da çok sevilen biri. Onu görenlerin ya da yerini bilenlerin polise bilgi vermesini istiyoruz" dedi.

14 Şubat 2017 Salı

Müfredat önerisine en fazla talep Atatürk'e

13 Ocak'ta Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görüş ve öneriye sunulan 52 derse ilişkin askı süreci sona erdi. 1 aylık sürede Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesine 175 bin görüş ve öneri iletilirken bakanlığı kurumsal elektronik posta adreslerine de 8 bin 700 görüş gönderildi. En fazla görüş Atatürk'e daha fazla yer verilmesi ve evrim teorinisin yeniden kitaplarda yer alması. Öneriler arasında Nutuk'un ders kitabı olarak öğrencilere okutulması önerisi de geldi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 13 Ocak’ta görüş ve öneriye sunduğu 52 dersin taslak öğretim programına ilişkin askı süreci sona erdi. Bir aylık sürede ‘müfredat.meb.gov.tr’ adresinde 175 bin 342 görüş ve öneri iletildi. Bakanlığın kurumsal e-posta adreslerine ise 8 bin 700 görüş gönderildi. Hürriyet gazetesinin haberine göre en fazla görüş ve öneri, lise 4’üncü sınıf müfredatında bulunan evrim teorisinin tekrar kitapta yer alması ve Atatürk’e daha fazla yer verilmesi konularında yapıldı. Taslak programlara, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması ve Nutuk’un ders kitabı olarak öğrencilere okutulması önerileri de geldi. 175 bin 342 görüş, öneri, şikâyet ve talebin eğitim kademeleri ve derslere dağılımı şöyle:
Yurttaşlık ve demokrasi dersi
İlkokuldaki 11 ders için toplam 33 bin 648 görüş iletildi. 7 bin 882 görüşle insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersi ilk sırada yer aldı. Bunu 5 bin 76 iletiyle Türkçe, 3 bin 621 iletiyle görsel sanatlar, 3 bin 579 görüşle hayat bilgisi, 3 bin 21 iletiyle fen bilimleri, 2 bin 863 iletiyle matematik takip etti. İlkokulda en az görüş 499 iletiyle trafik güvenliği dersine bildirildi.14 dersin taslak programının askıya çıkarıldığı ortaokul kademesinde 47 bin 536 görüş iletildi. Atatürk kazanımlarının azaltıldığı T.C. İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersi 12 bin 799 görüş ve öneriyle ilk sıraya yerleşti. 8 bin 67 öneriyle sosyal bilgiler, 4 bin 553 öneriyle fen bilimleri, 3 bin 477 öneriyle görsel sanatlar dersi en çok görüş bildirilen dersler oldu.
Tarih için 41 bin ileti
Lisede okutulacak 25 ders için 94 bin 158 görüş iletildi. En çok öneri ve şikâyet 41 bin 10 iletiyle tarih dersine yapıldı. 2. Dünya Savaşı incelenirken İnönü’nün çıkarıldığı çağdaş Türk ve dünya tarihi dersiyle ilgili de 1674 görüş geldi. Tarihi, 15 bin 743 öneriyle fizik, 9 bin 958 öneriyle evrim teorisinin çıkarıldığı biyoloji ve 4 bin 467 öneriyle felsefe dersi takip etti. Lisede en az öneri ise 71 görüşle Fransızca, 90 görüşle trafik kültürü ve ilk yardıma yapıldı.
Son şekil 23 Şubat'ta
Bugünden itibaren ders komisyonları uygun buldukları görüşleri taslaklara ek yaparak Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığı ile paylaşacak. TTK Başkanlığı, 23 Şubat’a kadar taslak öğretim programlarına son şeklini verecek. Bundan sonra da ders kitaplarının yazım süreci ve öğretmen eğitimleri başlayacak. Din kültürü ve ahlak bilgisi taslak öğretim programı açıklanmamıştı. Derse ilişkin olarak hazırlanan taslak müfredatın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderildiği öğrenildi. Dersin programı, AİHM değerlendirmesinin ardından açıklanacak. cnntürk

9 Şubat 2017 Perşembe

MEB'den din dersine AİHM ayarı

Zorunlu ders olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yeni müfredatı AİHM kararına göre yeniden düzenlendi. Buna göre müfredatta ‘bir dinin sahiplenilmesi’ anlamına gelen ifadeler çıkarılacak.Dinimiz yerine “İslam dini”, “Peygamber’imiz” yerine “Hz. Muhammed” denilecek. “İnancımız” ifadesi yerine “İslam inancı” gibi ifadelere yer verilecek.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, hafta başında yapılan Bakanlar Kurulu’na zorunlu ders olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yeni müfredatı hakkında sunum yaptı. Habertürk gazetesinde yer alan habere göre Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde ses getirecek bazı değişiklikler yapılacak. Buna göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “çoğunluğun inandığı din de olsa devletin bir dini sahiplenir şekilde ders vermesinin inanç özgürlüğüne aykırı olduğu” tespiti de göz önüne alınarak ders programında birçok yeniliğe yer verilecek. Dışişleri Bakanlığı’nın hukuk müşavirleri ve uluslararası hukuk uzmanları tarafından da gözden geçirilen din dersine ilişkin müfredatta ‘bir dinin sahiplenilmesi’ anlamına gelen ifadeler çıkarılacak. Örneğin, dinimiz yerine “İslam dini”, “Peygamber’imiz” yerine “Hz. Muhammed” denilecek. “İnancımız” ifadesi yerine “İslam inancı” gibi ifadelere yer verilecek.
Alevilik konusu genişletilecek
Alevilik-Bektaşilik konusu mevcut müfredatta, “İslam Düşüncesinde Tasavvufi Yorumlar” ünitesi altında yer alıyor. 12. sınıf Din Kültürü ders kitabında sadece 4 sayfa yer verilen Alevilik konusunun kapsamı genişletilecek. Bakanlık, müfredatın geliştirilmesi için Alevi dedeleriyle ortak bir komisyon oluşturdu. Alevilikle ilgili cemevi, ‘cem’in yapılışı ve Muharrem Orucu ayrıntılı anlatılacak.
AİHM 'özgürlüğe aykırı' demişti
AİHM, eğitimde zorunlu din ve ahlak kültürü derslerine karşı Ankara’dan davacı olan 14 Türk vatandaşının 2011’de açtığı davayı, 14 Eylül 2014’te karara bağladı. AİHM, kullanılmakta olan din kültürü ve ahlak bilgisi kitaplarında Türkiye’de çoğunluğun ait olduğu Sünni İslam’a daha fazla yer ayrılmasının “beyin yıkamak” anlamına gelmediğini belirtti. Dersin, Alevi öğrencileri kendi değerleri ve okulları arasında bir çatışmaya ittiğine dikkat çekildi. AİHM, çoğunluğun inandığı din de olsa devletin bir dini sahiplenir şekilde ders vermesinin inanç özgürlüğüne aykırı olduğu tespitinde bulundu.

8 Şubat 2017 Çarşamba

Diyanetin analizi: İmam hatip mezunu sayısı kontrolsüz

Diyanet İşleri Başkanlığı 2017-2021 yılları için stratejik plan hazırladı. Planda imam hatip liselerinin mezun sayısının kontrolsüz olduğunun altı çizildi.

Hürriyet'ten Meltem Özgenç'in haberine göre, planda, başkanlığı etkileyebilecek dış kaynaklı değişimler ve eğilimler değerlendirildi. Personel ve vatandaşlarla anket ve mülakatlar da yapıldı. Sonuçlar politik, ekonomik, sosyal ve teknolojik faktörler, tehditler incelenerek yapılan analizlerde özetle şu sonuçlara ulaşıldı:
Değerler aşınıyor
"Dine yönelik ilgi ve alaka artıyor ancak ahlaki değerlerdeki aşınma da yaygınlaşıyor. Personelde kurumsal aidiyet duygusu zayıf. İrşat dili zayıf. Kayırma yapıldığı algısı personelde yok edilemiyor. Personelin eğitim durumuna göre istihdamı yapılmıyor. Yetişmiş kalifiye personelin başka kurumlara geçişi devam ediyor.
Nitelik sorunu var
İlahiyat ve imam-hatip lisesi mezunu sayısı kontrolsüz. Mezunların nitelik sorunu bulunuyor. İslamofobi ve olumsuz İslam algısı yaygınlaştırılıyor. Kurumun üzerinde siyasi etki bulunuyor. Dernek ve vakıflar kontrolsüz şekilde cami ve Kuran kursu inşa ediyor. Hurafe ve batıl inanışlar yaygınlaşıyor. İnsana ve evrene dair yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Din, terör ve şiddet içeren yapılanmalarla ilişkilendiriliyor. Ulusal ve uluslararası din referanslı siyasal yapılanmaların sayısı artıyor."

5 Şubat 2017 Pazar

ÖSYM şifresini kuzeniyle paylaştı, gelen sonuçla şaşkına döndü

Mersin'de ÖSYM şifresini kuzeniyle paylaşan Irmak Uysal, yerleştirme sonuçları geldiğinde hiç tercih etmediği bir okulu kazandığını gördü

Mersin'in Anamur ilçesinde LYS'den 357 puan alan ve tercih etmediği bir yer gelen Irmak Uysal'ın üniversite tercihlerinin kuzeni tarafından değiştirildiği ortaya çıktı.
ÖSYM tercih sonuçları gelince şoka uğrayan Irman Uysal, isteği dışında tercihler yapılarak mağdur edildiği iddiasıyla Anamur 2. Asliye Ceza Mahkemesine başvurarak ÖSYM'ye dava açtı. Yapılan araştırmalar sonucu IP adresi tespiti yapılmasıyla gerçek ortaya çıktı. ÖSYM giriş şifresini bilen kuzeni Cansu S. tarafından sisteme girilerek tercihlerinin tamamen değiştirildiği tespit edildi.
Şok yaşayan Irmak Uysal, başından geçenleri şu şekilde anlattı:
''Anamur'da LYS'ye hazırlandım, LYS'den 357 puan aldım. İlk 5 tercihim de ilköğretim Matematik bölümü vardı. Kontrol ettiğimde Artvin Çoruh Üniversitesi Matemetik bölümü tutuyordu. Ama tercih sonucuna baktığımda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ebelik Bölümü olduğunu gördüm. Benim tercihlerimde böyle bir bölüm de böyle bir şehirde yoktu. Ben de mahkemeye başvurdum. ÖSYM'nin sistem hatası olduğunu düşündüm. Mahkemeden gelen sonuç ise ÖSYM'nin bir suçu olmadığı tercihlerimin kuzenim tarafından değiştirildiği ortaya çıktı. Kuzenim mahkemenin sonuçlanmasına rağmen hala suçunu inkar ediyor. Ben yapmadım diyor. Bunun sonucunda ben tekrar ÖSYM ile görüştüm, tercihlerimin tekrar değiştirilip değiştirilemeyeceğini sordum. ÖSYM tercihlerimi tekrar değiştiremeyeceğimi aynı bölümde devam etmem gerektiğini bildirdi. Hala ben istemediğim bir şehirde istemediğim bir bölümde okumaktayım. Benim eğitim hayatım suistimal edildi. Okuduğum onca yıl boşa gitti, 4 yıl boşu boşuna başka bir bölümde okuyorum'' dedi.
Baba Mehmet Şahap Uysal ise "Benim kızım istemediği bir okulda istemediği bir bölümde okuyor. Lütfen en yakınınız bile olsa şifrelerinizi kimseye vermeyin. Kızım mağdur oldu, başkası mağdur olması'' dedi.