Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bir grup askerin, 15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişiminde bulunduğu sırada, Muğla'nın Marmaris ilçesindeki bir otelde ailesiyle birlikte tatildeydi.
Darbe girişiminin başladığı andan itibaren 6 saat boyunca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında olan otelin sahibi Serkan Yazıcı, Posta gazetesinden Rıfat Ababay'ın sorularını yanıtladı, o gece yaşananları anlattı.
Yazıcı'nın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi otele ne zaman geldi?
11 Temmuz Pazartesi günü geldiler. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, kızları Esra Albayrak, damatları Enerji Bakanı Berat Albayrak, torunları 11 yaşındaki Ahmet Akif, 6 yaşındaki Mahinur ve 7 aylık Sadık vardı. Doğal olarak yanlarında özel kalemleri ve çok kalabalık bir koruma ekibi bulunuyordu.
Tatilleri ne zaman bitecekti?
Bana resmi bir bilgi verilmemesine rağmen 16 Temmuz Cumartesi otelden ayrılacaklarını biliyordum. Çünkü o gün Antalya'da bir programının olduğunu gazetelerden okumuştum.
15 Temmuz gecesine gelelim... Darbe girişiminin başladığı o zor ve karanlık geceye...
Saat 21.40 civarında Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürü Muhsin Köse ile villaya yakın bir yerde oturmuş, çay içip sohbet ediyorduk. Muhsin Köse'nin cep telefonu çaldı. Sonradan öğreniyorum ki; arayan bir valiydi. Muhsin Köse bana hiç bir şey söylemedi. Sadece, "Villaya gitmemiz gerekiyor"dedi. Villaya vardık ve Muhsin Köse hemen Cumhurbaşkanı'nın yanına gitti. Ben de kapıdaydım. Sonra darbe girişimi olduğunu, büyük şehirlerin karıştığını öğrendim. Besbelli ki; hedef Cumhurbaşkanımızdı. Villada işte o gergin ve o kritik saatler 21.40'ta başlamış oldu.
İlk olarak ne yaptınız?
İlk olarak otelde benimle birlikte bulunan eşimi, oğlumu, annemi ve kızkardeşimi aradım. Onları güvenlik bir yere götürmesi için çok yakın arkadaşımı çağırdım. Ailemi 10 dakika içinde güvenli bir yere ulaştırdım ve koşarak Cumhurbaşkanımızın kaldığı villaya gittim. Tüm ışıklar yanıyordu. Çok büyük bir hareketlilik vardı. Telaş, gerginlik... Korumalardan içeri girmek için müsade alıp villaya geçtim. Alt katta aşçılar ve garsonlar tedirgindi. Televizyonu açmış, başına toplanmışlardı.
Cumhurbaşkanımız üst kattaydı. İki yatak odasının ortasında bulunan masada tek başına oturuyordu.
(...)
Sizden bir talepleri oldu mu?
Benden basını evin önüne toplamamı istediler. Hemen basına haber gönderdim, "Evin önüne hemen gelin. Önemli" dedim.
Cumhurbaşkanının tavrı nasıldı
Çok soğuk kanlıydı. Berat Bey, Hasan Bey ve Muhsin Bey de soğukkanlıydı. Bilgi akışının sağlanması ve gerekli yerlere ulaşması için çaba içindeydiler. Ancak ortalık çok karışık olduğu için zorlanıyorlardı. Tayyip Bey de bazı resmi yerlerin aranması için talimat veriyordu. Bir süre sonra her yerden bilgiler gelmeye başladı. Cumhurbaşkanımız oturduğu masadan emirler veriyordu. Yapılması gerekenleri çok net olarak söylüyordu.
(...)
Otelden ayrılma kararı nasıl verildi?
Saat çok ilerlemişti. Erdoğan ve ailesinin otelden nasıl gideceği daha ciddi bir biçimde konuşulmaya başlandı. Cumhurbaşkanlığı helikopterinin Marmaris'e geldiği ve çalışır durumda beklediği bilgisi ulaştı. Fakat güvenli bir çıkış olanağı olmadığından helikopterin motorunu susturma talimatı verildi. Bu konuda tecrübem olduğunu ve helikopterin motoru susarsa 20-25 dakikadan evvel tekrar çalıştırılamayacağını söyledim. Buna rağmen Erdoğan "Sustursunlar" dedi. Bu arada havadan ve karadan İstanbul'a gitmenin çok riskli olduğu öğrenildi.
Darbe girişiminin başladığı andan itibaren 6 saat boyunca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında olan otelin sahibi Serkan Yazıcı, Posta gazetesinden Rıfat Ababay'ın sorularını yanıtladı, o gece yaşananları anlattı.
Yazıcı'nın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi otele ne zaman geldi?
11 Temmuz Pazartesi günü geldiler. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın yanı sıra eşi Emine Erdoğan, kızları Esra Albayrak, damatları Enerji Bakanı Berat Albayrak, torunları 11 yaşındaki Ahmet Akif, 6 yaşındaki Mahinur ve 7 aylık Sadık vardı. Doğal olarak yanlarında özel kalemleri ve çok kalabalık bir koruma ekibi bulunuyordu.
Tatilleri ne zaman bitecekti?
Bana resmi bir bilgi verilmemesine rağmen 16 Temmuz Cumartesi otelden ayrılacaklarını biliyordum. Çünkü o gün Antalya'da bir programının olduğunu gazetelerden okumuştum.
15 Temmuz gecesine gelelim... Darbe girişiminin başladığı o zor ve karanlık geceye...
Saat 21.40 civarında Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürü Muhsin Köse ile villaya yakın bir yerde oturmuş, çay içip sohbet ediyorduk. Muhsin Köse'nin cep telefonu çaldı. Sonradan öğreniyorum ki; arayan bir valiydi. Muhsin Köse bana hiç bir şey söylemedi. Sadece, "Villaya gitmemiz gerekiyor"dedi. Villaya vardık ve Muhsin Köse hemen Cumhurbaşkanı'nın yanına gitti. Ben de kapıdaydım. Sonra darbe girişimi olduğunu, büyük şehirlerin karıştığını öğrendim. Besbelli ki; hedef Cumhurbaşkanımızdı. Villada işte o gergin ve o kritik saatler 21.40'ta başlamış oldu.
İlk olarak ne yaptınız?
İlk olarak otelde benimle birlikte bulunan eşimi, oğlumu, annemi ve kızkardeşimi aradım. Onları güvenlik bir yere götürmesi için çok yakın arkadaşımı çağırdım. Ailemi 10 dakika içinde güvenli bir yere ulaştırdım ve koşarak Cumhurbaşkanımızın kaldığı villaya gittim. Tüm ışıklar yanıyordu. Çok büyük bir hareketlilik vardı. Telaş, gerginlik... Korumalardan içeri girmek için müsade alıp villaya geçtim. Alt katta aşçılar ve garsonlar tedirgindi. Televizyonu açmış, başına toplanmışlardı.
Cumhurbaşkanımız üst kattaydı. İki yatak odasının ortasında bulunan masada tek başına oturuyordu.
(...)
Sizden bir talepleri oldu mu?
Benden basını evin önüne toplamamı istediler. Hemen basına haber gönderdim, "Evin önüne hemen gelin. Önemli" dedim.
Cumhurbaşkanının tavrı nasıldı
Çok soğuk kanlıydı. Berat Bey, Hasan Bey ve Muhsin Bey de soğukkanlıydı. Bilgi akışının sağlanması ve gerekli yerlere ulaşması için çaba içindeydiler. Ancak ortalık çok karışık olduğu için zorlanıyorlardı. Tayyip Bey de bazı resmi yerlerin aranması için talimat veriyordu. Bir süre sonra her yerden bilgiler gelmeye başladı. Cumhurbaşkanımız oturduğu masadan emirler veriyordu. Yapılması gerekenleri çok net olarak söylüyordu.
(...)
Otelden ayrılma kararı nasıl verildi?
Saat çok ilerlemişti. Erdoğan ve ailesinin otelden nasıl gideceği daha ciddi bir biçimde konuşulmaya başlandı. Cumhurbaşkanlığı helikopterinin Marmaris'e geldiği ve çalışır durumda beklediği bilgisi ulaştı. Fakat güvenli bir çıkış olanağı olmadığından helikopterin motorunu susturma talimatı verildi. Bu konuda tecrübem olduğunu ve helikopterin motoru susarsa 20-25 dakikadan evvel tekrar çalıştırılamayacağını söyledim. Buna rağmen Erdoğan "Sustursunlar" dedi. Bu arada havadan ve karadan İstanbul'a gitmenin çok riskli olduğu öğrenildi.
Erdoğan'ı kızdıran 'Yunan adaları' önerisi
Ben çevreyi çok iyi bildiğim için Cumhurbaşkanımız bana döndü ve "Serkan deniz yoluyla en yakın nereye gidebiliriz?" diye sordu.
Dalaman'a gidebileceğimizi ancak Aksaz Askeri Üssü'nün önünden geçmemiz gerektiğini belirttim."O olmaz, başka nereye gidebiliriz?" dedi. Çok yakında Yunan adalarının olduğunu söyledim ve "Ben sizi götürürüm" dedim.
O ana kadar çok sakin olan Erdoğan, Yunan adaları lafımı duyunca ilk defa sakinliğini kaybetti ve bana "Benim Yunan adalarında ne işim var kardeşim? Ben sana İstanbul'a nasıl gidebiliriz diye soruyorum" diye kızdı.
Siz o sırada suikast timinin otele doğru geldiğini biliyor muydunuz?
Evet darbecilerden oluşan birkaç timin otele doğru yola çıktığı söylenmişti. Ama bunların nereden ve nasıl geleceğini kimse bilmiyordu. Kapıdan dışarı baktım, koruma polisleri birbirlerine sarılarak helalleşiyordu.
Kısa bir süre sonra Muhsin Köse tekrar içeri girip çok kararlı bir biçimde Cumhurbaşkanı'nın koluna girdi ve "Efendim hemen gitmemiz gerekiyor. Burada artık daha fazla kalamayız" dedi.
"Haydi bismillah" diyerek ayağa kalkan Erdoğan, yüksek sesler ortaya "Hakkınızı helal edin" dedi ve ev ile pist arasındaki yolu, geniş güvenlik çemberi içinde yürümeye başladı.
Ben çevreyi çok iyi bildiğim için Cumhurbaşkanımız bana döndü ve "Serkan deniz yoluyla en yakın nereye gidebiliriz?" diye sordu.
Dalaman'a gidebileceğimizi ancak Aksaz Askeri Üssü'nün önünden geçmemiz gerektiğini belirttim."O olmaz, başka nereye gidebiliriz?" dedi. Çok yakında Yunan adalarının olduğunu söyledim ve "Ben sizi götürürüm" dedim.
O ana kadar çok sakin olan Erdoğan, Yunan adaları lafımı duyunca ilk defa sakinliğini kaybetti ve bana "Benim Yunan adalarında ne işim var kardeşim? Ben sana İstanbul'a nasıl gidebiliriz diye soruyorum" diye kızdı.
Siz o sırada suikast timinin otele doğru geldiğini biliyor muydunuz?
Evet darbecilerden oluşan birkaç timin otele doğru yola çıktığı söylenmişti. Ama bunların nereden ve nasıl geleceğini kimse bilmiyordu. Kapıdan dışarı baktım, koruma polisleri birbirlerine sarılarak helalleşiyordu.
Kısa bir süre sonra Muhsin Köse tekrar içeri girip çok kararlı bir biçimde Cumhurbaşkanı'nın koluna girdi ve "Efendim hemen gitmemiz gerekiyor. Burada artık daha fazla kalamayız" dedi.
"Haydi bismillah" diyerek ayağa kalkan Erdoğan, yüksek sesler ortaya "Hakkınızı helal edin" dedi ve ev ile pist arasındaki yolu, geniş güvenlik çemberi içinde yürümeye başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder