14 Kasım 2017 Salı

Orhan Veli Kanık'ın aramızdan ayrılışının 67. yıl dönümü

Edebiyatımızın önemli isimlerinden Orhan Veli Kanık, 36 yıllık yaşamına birçok başarılı iş ve eser sığdırdı. Özellikle tek tür şiirden kaçarak yenilikler denedi. 67 yıl önce bugün, 14 Kasım 1950'de kaybettiğimiz usta şair Orhan Veli, ölüm yıl dönümünde anılıyor.
ÇOCUKLUĞU
Orhan Veli Kanık, 13 Nisan 1914'te Beykoz'a bağlı Yalıköyü'nde bulunan İshak Ağa Yokuşu'ndaki Çayır Sokağında dünyaya geldi. Çocukluğu Beykoz, Beşiktaş ve Cihangir'de geçti. Mütareke sırasında Akaretler'de bulunan Anafartalar İlkokulu'nun ana sınıfına devam etti.
LİSE YILLARI
Edebiyata olan merakı ilkokul sıralarında başladı. Bu dönemde "Çocuk Dünyası" isimli dergide bir hikâyesi basıldı. Ortaokulun yedinci sınıfındayken Oktay Rifat ile tanıştı. Birkaç yıl sonra ise bir müsamere sırasında halk evinde Melih Cevdet Anday ile arkadaş oldu. Lisenin ilk yılında edebiyat öğretmeni ise Ahmet Hamdi Tanpınar'dı. Lise döneminde arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le birlikte "Sesimiz" isimli bir dergi çıkardı. Şair 1932 yılında, liseden mezun oldu.
NERELERDE ÇALIŞTI?
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin felsefe bölümüne kaydını yaptırdı. 1933 yılında Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti başkanı seçildi. 1935 yılına kadar devam ettiği üniversiteyi bitirmeden okuldan ayrıldı. Üniversiteye giderken bir yandan sürdürdüğü Galatasaray Lisesi'ndeki öğretmen yardımcılığı görevine, okuldan ayrıldıktan sonra bir sene daha devam etti. Kanık, daha sonra, Ankara'ya giderek PTT Umum Müdürlüğü, Telgraf İşleri Reisliği, Milletlerarası Nizamlar bürosuna girdi.
36 YILLIK YAŞAM BİRÇOK ESER
Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi 'Garip' akımının kurucusu olan Kanık, 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı. Yeni bir zevk ortaya çıkarabilmek için eski olan her şeyden uzak duran Orhan Veli, ele aldığı konular, bahsettiği kişiler ve kullandığı sözcüklerle kendine yeni alanlar oluşturdu. Bu akım özellikle 1940-1950 yılları arasında Cumhuriyet dönemi şiirinde büyük etki bıraktı.
YENİ BİR AKIM
1941 yılının Mayıs ayında Garip seçkisi yayınlandı. Bu kitapta şairin yirmi dört şiirinin yanı sıra Melih Cevdet'in on altı, Oktay Rifat'ın ise yirmi bir şiiri yer aldı. Kitabın içindeki şiirler kadar ses getiren önsözünü ise Orhan Veli yazdı. Bu kitap sonradan 'Birinci Yeni' olarak da anılacak Garip akımının başlangıcı oldu.
'TEK TÜR' ŞİİR YAZMAKTAN KAÇTI
Garip döneminde yazdığı şiirleriyle öne çıksa da Orhan Veli "tek tür" şiirler yazmaktan kaçınmıştı. Durmadan arayan, kendini yenileyen, kısa yaşamı boyunca uzun bir şiir serüveni yaşayan Kanık'ın edebiyat hayatı farklı aşamalardan oluşmaktaydı. Oktay Rifat bu durumu "Orhan Fransız şairlerinin birkaç nesillik şiir macerasını kısacık ömründe yaşadı. Türk şiiri onun kalemi sayesinde Avrupa şiiriyle atbaşı geldi." ve "Birkaç neslin belki arka arkaya başarabileceği bir değişmeyi o birkaç yılın içinde tamamladı." sözleriyle açıkladı.
1950 YILINDA VEFAT ETTİ
Orhan Veli, 10 Kasım'da bir haftalığına geldiği Ankara'da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul'a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık'a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı ancak beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair 1950 yılında gece 23.20'de Cerrahpaşa Hastanesi'nde hayata veda etti.

Lidya Grup, İngiltere ofisiyle globale açılıyor

Dijital baskı sektöründe dünya devleri arasında yer alan Xerox, Epson ve EFI markalarının Türkiye distribütörü olan Lidya Grup, gelecek yıl Londra ofisiyle yurtdışına açılıyor.
Baskı çözümleriyle ilgili global pazarlardaki fırsatları değerlendirdiklerini kaydeden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, “Bölge, pazar ve ürün araştırmaları yapıyoruz. 2018 yılı itibariyle Londra ofisimizle yurtdışına açılıyoruz. Türkiye pazarında elde ettiğimiz tecrübemizi ve başarılarımızı, global pazarlara taşımayı hedefledik. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine hizmet vermeyi planlıyoruz” dedi.
Yılın son çeyreğinde satışlar devam ediyor  
Yılın son çeyreğinde hareketli günlerin yaşandığını belirten Bekir Öz, şunları söyledi: “Bu yılın on ayını 2’ye bölersek, yılın ilk dört ayında yüksek bir ivme gerçekleşirken, sonraki beş ayda durağanlık gözlendi. Döviz kurlarındaki artış dahil birçok etken, yatırımların yılın son çeyreğine ötelenmesine neden oldu. Ekim ayı itibariyle hareketli günler yaşamaktayız. Yatırımcıların, ‘yatırım kararlılığı ’ sürüyor. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, bu yıl da hedefimizin üzerinde bir büyüme gerçekleştireceğiz. Bu yılı, %25- %30 arasında bir büyümeyle kapatacağız ve 100 milyon TL’nin üzerinde ciro hedefliyoruz” diye konuştu.
Proje finansmanı vererek, yatırımların önünü açıyor
Türkiye’nin yüksek bir büyüme isteği ve potansiyelinin bulunduğunu belirten Bekir Öz, konuşmasına şöyle devam etti: “Lidya Grup olarak, müşterilerimiz için gerçek anlamda bir iş ortağı olma gayreti içerisindeyiz. Müşterilerimize yeni iş fikirleri verirken, yatırımlarının doğru yönlendirilmesine katkı sağlıyoruz. Lidya Grup olarak, kesinlikle klasik bir distribütör değiliz, çözüm sunan bir iş ortağıyız. Müşterilerimizi, kendi finansman modellerimizle destekleyerek; diğer bir değişle müşterilerimize ‘proje finansmanı’ vererek yatırımların önünü açmayı sürdüreceğiz. Pazarda, sözleşmelerimizin büyüklüğü 48 milyon dolar civarındadır” dedi.
“Akıllı Multifunction” uygulamalar talep ediliyor
LPM projesi hakkında bilgi veren Lidya Grup Yönetim Kurulu Danışmanı Rıza Başoğlu, şunları anlattı: “Müşterilerimizin, satın almış olduğu marka bağımsız diğer ürünlerin de verimli kullanılması yönünde çözümler sunuyoruz. Konu artık, baskı makinası (fotokopi ve yazıcılar) almanın ötesine geçmiştir. Kullanıcılar, kişiselleştirilmiş ve “Akıllı Multifunction” uygulamaları talep etmektedir. Özetle, Lidya Grup olarak ekipman satışı ve servisinin ötesine geçiyoruz. LPM adıyla tanımlanan (Lidya Print Management) destek modeli, ekipmanların ihtiyaca göre doğru seçilebilmesini ve doğru yazılım çözümleriyle, verimliliğe ve kaynak tasarrufuna yönelen bir çözüm olarak ortaya çıkmaktadır” şeklinde konuştu.

Büyüyen İşletmelere, 10 Altın Tavsiye

Büyüyen işletmelere altın değerinde tavsiyede bulunan AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, şunları söyledi: “Bir iş kurmak, başarı göstermek ve bilinir olmaya başlamak, girişimcinin gerçekleşen hayalidir. Ne değerli, ne özeldir bu durumdur. Hayali hedef yapan, hedefi gerçeğe dönüştüren iş insanı için, kurduğu şirket, ürün veya hizmet bebeği gibidir. Şirketin emekleme döneminde patron, ne yapılması gerektiğini görür, yapar ya da yaptırır. En önemli dönemeç, emeklemeden sonraki ayağa kalkma ve sağlam adımlar atma dönemidir. Patron, büyüyen şirketinde her an her yere yetişemeyecektir. İşte kurumsallaşmanın başlaması gereken, dönem de tam bu zamandır” dedi.

Kurumsallaşma ve profesyonelleşme döneminde işletmelere 10 altın tavsiye bulunan Ayşen Laçinel, şunları kaydetti:
1-Profesyonel danışmanlık alınarak; deneyimli, işinin ehli ve ortak değerlere sahip kadrolardan oluşan bir takım kurulmalıdır.
2-İşin, başarılmasını sağlayan neler yapıldı? Başarı yolculuğundaki süreç, fark edilmeli ve korunmalıdır.
3-Kurum vizyonu, misyonu ve stratejisi güncellenmelidir.
4-Stratejik yol haritası çıkarılmalıdır.
5-Vizyonu gerçekleştirecek insan kaynakları yaratmak için işe alım ve eğitim sistemleri kurulmalıdır.
6-Marka konumlandırılmalıdır.
7-Kurumsal iletişim, içeride ve dışarıda stratejiye uygun yapılmalıdır.
8-Eylem ve aktivite planları, yıllık plana ve vizyona uygun, ana mesajı destekleyecek rotada olmalıdır.
9-Tüm çalışmalar, değerlendirilmeli ve geliştirilmelidir.
10-En gelişmiş sistemler kurulmalıdır. Bununla birlikte insana değer verilmeli ve her insanın ayrı bir lider olduğu daima hissettirilmelidir.

Bu konferans özgüven aşılıyor

DİKKAT! Uzmanlar uyarıyor: ‘’Azı da zarar çoğu da’’
BU KONFERANS ÖZGÜVEN AŞILIYOR
EĞİTİM BİLİMİ DUAYENLERİNDEN BOĞAZİÇİ'NDE‘ÖZGÜVEN’ DERSİ!
Kişisel gelişim ve başarıda olumlu rol oynayan özgüven, aynı zamanda sağlam bir geleceğin de anahtarı... Ancak uzmanlar, kazanılan özgüven miktarının çok iyi ayarlanması gerektiğine dikkat çekiyor ve uyarıyor: ‘’Azı da zarar çoğu da’’
Boğaziçi Üniversitesi, bu konuda önemli bir konferansa ev sahipliği  yapacak.
BÜMED MEÇ Okullarının düzenlediği 'Özgüven Dengesi Konferansı'nda, özgüvenin ailede ve okulda nasıl ve ne şartlarda geliştiği, dengeli olarak kazandırmak için neler yapılması gerektiği, çocuklar arasında görülen özgüven farklılıkları eğitim biliminin öncü akademisyenleri tarafından irdelenecek.
18 Kasım Cumartesi günü, Güney Kampüs Albert Long Hall'de (Saatli Bina) gerçekleştirilecek program sonrasında  katılımcılara birer sertifika verilecek.
Konferans ücretli olup, detaylı bilgiye ve davetiyeye BÜMED MEÇ Okulları internet adresinden ulaşılabilinir.

13 Kasım 2017 Pazartesi

İran-Irak sınırındaki depremde ölü sayısı artıyor

İran-Irak sınırında Halepçe kenti yakınında 7,3 büyüklüğünde deprem oldu. Dün saat 21:18'de meydana gelen deprem Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundaki illerle de hissedildi. İlk belirlemelere göre İran ve Irak'ta 348 kişi hayatını kaybetti, 5 bin 953 kişi de yaralandı. İran'da 341, Irak'ta da 7 kişi yaşamını yitirdi. TSK ve Kızılay yardım için Süleymaniye'ye ekip gönderdi. IKBY Başbakanı Barzani, yardımlarından dolayı Türkiye'ye teşekkür etti.
Irak-İran sınırında dün 21.18'de 7,3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremin merkez üssünün Irak 'ın Halepçe kentinin 32 kilometre güneybatısı olduğu belirtildi. İran'da 341 kişi hayatını kaybederken, 5 bin 953 kişi de yaralandı. Ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.
Kuzey Irak Sağlık Bakanlığı, depremde ilk belirlemelere göre en az 7 kişinin öldüğü ve 225 kişinin yaralandığını açıkladı. Deprem sonrası bölgede 70 bin kişinin yardıma muhtaç olduğu belirtiliyor.
BARZANİ'DEN TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR
Depremin ardından bölgeye ilk yardım oluşturan ülke Türkiye oldu. IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani yaptığı basın açıklamasında Türkiye'ye yardımlarından dolayı teşekkür etti.
Irak 'ın Süleymaniye'de 8 köyde büyük hasar oluştuğu belirtiliyor. Depremin ardından Süleymaniye'deki Derbendihan Barajı'na yakın yerleşim alanlarının boşatılması istendi.
Süleymaniye'de elektrikler kesildi, telefon ve internet hattı koptu. Deprem Türkiye dahil 7 ülkede hissedildi.
İRAN'DA EN AZ 341 KİŞİ ÖLDÜ
Depremin İran sınırında yaşanması nedeniyle ülkenin batısındaki 8 köyde hasar meydana geldi.
İran'da en az 328 kişi hayatını kaybederken, 5 bin 953 kişi de yaralandı. İran 3 günlük yas ilan ettiğini duyurdu.
3 ARTÇI SARSINTI DAHA MEYDANA GELDİ
Irak-İran sınırında meydana gelen 7,3'lük depremin ardından bölgedeki panik devam ederken, üç artçı sarsıntı daha meydana geldi.
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, saat 00.33'te meydana gelen artçı 4,8, 01.31'de gerçekleşen artçı 4,6, saat 02,37'deki deprem ise 4, büyüklüğünde ölçüldü.
KALIN: EKİPLERİMİZ HAREKETE GEÇMİŞ DURUMDA
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kuzey Irak'ta meydana gelen depremle ilgili olarak "Irak’ın kuzeyinde meydana gelen deprem nedeniyle AFAD, Kızılay ve diğer birimlerimiz arama-kurtarma çalışmaları ve ilaç, battaniye vb. insani yardımlar için harekete geçmiş durumda" açıklamasında bulunmuştu.
7 ÜLKEDE HİSSEDİLDİ
Deprem Irak'ın tamamı ve Türkiye'nin güney illerinin yanı sıra İran, Suriye, Kuveyt, Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri ülkelerinde de hissedildi
TÜRKİYE'DE BAZI KENTLERDE DE HİSSEDİLDİ
Deprem, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu illerinden de şiddetle hissedildi. Birçok bölgede vatandaşlar sarsıntı ile sokaklara çıkarken, depremin Türkiye sınırlarında yıkıma yol açıp açmadığı konusunda çalışmalar başlatıldı.
TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KINIK: “EKİPLERİMİZİ BÖLGEYE SEVK EDİYORUZ” 
Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, Irak-İran sınırında meydana gelen deprem nedeniyle bölgeye gönderilmek üzere 3 bin çadır, 10 bin battaniye, 3 bin ısıtıcı, 10 bin yatak ve 1 mobil mutfağın hazırlandığını kaydetti.
Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan, “Ekiplerimizi bölgeye sevk ediyoruz, Irak Kızılayı ile irtibat halindeyiz. 3.000 çadır, 10.000 battaniye, 1 mobil mutfak, 3.000 ısıtıcı ve 10.000 yatak Adana Muş ve Elazığ Afet Bölge Depolarımızdan yükleniyor. Irak ve İran Kızılayı ile eşgüdüm halinde çalışıyoruz. Kuzey Irak Erbil depolarımızdan da sevkiyat hazırlığı yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK BAKANI DEMİRCAN: HAZIRLIĞIMIZI YAPTIK
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Irak'ta meydana gelen 7,3 büyüklüğündeki depreme ilişkin, "Kuzey Irak'tan gelecek talebe göre her türlü hazırlığımızı yaptık, bekliyoruz" demişti.
GENELKURMAY'IN YARDIM UÇAĞI SÜLEYMANİYE'YE GİDECEK
Bu arada Genelkurmay'ın yardım uçağının da Süleymaniye'ye gideceği öğrenildi. TSK, uçakla ilaç, sağlık malzemeleri ve 250 büyük boy çadır da gönderiyor. Uçakta 20 kişilik sağlık ekibi de yer alıyor. (ntvmsnc.com.tr)

İşte yeni pasaportların özellikleri

Yeni nesil pasaportlarda kişisel bilgilerin yer aldığı bölüm, TC kimlik kartlarında da kullanılan polikarbon malzemeden imal edilecek. Güvenlik katmanlarının da bulunduğu yeni nesil pasaportlar, sahteciliğe karşı daha güvenli olacak.

Yeni nesil pasaportlarda kişisel bilgilerin yer aldığı bölüm, TC kimlik kartlarında da kullanılan polikarbon malzemeden imal edilerek, sahteciliğe karşı daha güvenli hale getirilecek.
İçişleri Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Emniyet Genel Müdürlüğü’nce verilen pasaportlarda değişikliğe gidilecek.
İnkjet (mürekkep püskürtmeli) baskılı ve kişisel bilgilerin yer aldığı çiplerin arka kapakta yer aldığı mevcut pasaportlar, değiştirilerek şahsi bilgilerin olduğu sayfa, yeni TC kimlik kartlarında olduğu gibi polikarbon malzemeden yapılacak. Pasaport sahibinin bilgileri, polikarbonun üzerine lazerle yazılacak ve çipler de aynı sayfada yer alacak.
Polikarbon malzemeden imal edilecek yeni nesil pasaportlar, mevcut pasaportlara göre, daha dayanıklı ve uzun ömürlü olacak.
Avrupa Birliği Vize Serbestliği kriterlerinden Yüksek Güvenlik Unsuru (Genişletilmiş Erişim Kontrolü) özelliğini de destekleyen yeni pasaportlar, sahteciliğe karşı daha güvenli olacak, Avrupa Birliği Vize Serbesti uygulandığında değiştirilmesine gerek kalmayacak.
Birden fazla güvenlik katmanının bulunduğu yeni nesil pasaportlarda, vize ve giriş-çıkış damgasının uygulandığı diğer 38 sayfada, Türkiye'nin değişik tarihi ve turistik yerlerinin imajları da yer alacak. ntvmsnc

36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'na rekor katılım

36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı sona erdi. 4-12 Kasım arasında düzenlenen fuara 742 bin 445 kişi katıldı.

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlenen 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı ile 27. İstanbul Sanat Fuarı, 12 Kasım 2017 Pazar akşamı saat 19.00’da rekor sayıda kitapsever ve sanatseverin ziyaretiyle sona erdi.
İstanbul Kitap Fuarı'na katılım geçtiğimiz yıla oranla %20’ye yakın artış göstererek 742 bin 445 ziyaretçiye ulaştı.
Geçen yıl düzenlenen fuara ise 621 bin kişi katılmıştı.

Irak'ta 7.3 büyüklüğünde deprem.. İki ülkede ölü sayısı artıyor!

Irak'ın güneydoğusunda yer alan Süleymaniye ve Halepçe kentlerinin kesiştiği noktada 7.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Irak'ta ilk belirlemelere göre 7 kişi hayatını kaybetti, en az 50 kişi de yaralandı. İran'da ise Kermanşah eyaletine bağlı kentlerde yaşamını yitirenlerin sayısı 207'ye çıktı, 1700'den fazla yaralı var. Çok sayıda kişinin de enkaz altında olduğu bildiriliyor. Deprem, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde birçok şehir ile birlikte İran, Suriye, Kuveyt, Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri ülkelerinde de hissedildi. Irak'taki 7,3 büyüklüğündeki depremin ardından AFAD koordinasyonuyla arama kurtarma ve medikal müdahale birimlerinden oluşturulan ekip, askeri kargo uçağıyla Ankara'dan Irak'ın Süleymaniye kentine hareket etti. Depremin vurduğu İran'ın Kırmaşan bölgesinde 70 bin kişinin evini terk ettiği belirtiliyor.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) bağlı Süleymaniye kenti yakınlarında dün saat 21.18’de deprem oldu. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’ne göre;
7.3 büyüklüğündeki ve 33.9 kilometre derinlikte meydana gelen depremin merkez üssü Halepçe kentinin 32 kilometre güneybatısı olarak belirlendi.
İKİNCİ DEPREM 00.33'DE
Duhok ve Erbil’in yanı sıra başkent Bağdat’ta da korkuya neden olan deprem, Bağdat’ta 20 saniye,diğer kentlerde ise daha uzun hissedildi. Irak-İran sınırında 00.33'te 4.8 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Halk geceyi sokaklarda geçirdi.
Kürt Bölgesi Sağlık Bakanı Rekavt Raşit, Süleymaniye’ye bağlı Derbendihan’da durumun oldukça kritik olduğunu açıkladı. Derbendihan Barajı’na yakın yerleşim alanlarının ivedi şekilde boşatılması istendi.
Bağdat Salihiye’de yaşayan Macide Ameer adlı bir kadın, “Çocuklarımla akşam yemeği yerken bir anda bina havada dans etmeye başladı. Başta büyük bir bomba sandım. Fakat insanların ‘deprem’ diye bağırdığını duydum” dedi.
İRAN'DA ÖLÜ SAYISI ARTIYOR
Irak'ın İran sınırına yakın Halepçe kenti yakınında meydana gelen deprem nedeniyle ülkenin batısındaki Kermanşah eyaletine bağlı kentlerde yaşamını yitirenlerin sayısı 207'e çıktı. Yaralı sayısının ise 1.700'nin üzerine çıktığı belirtildi.
Can kaybının büyük bölümü Kermanşah vilayetine bağlı Irak sınırına 15 kilometre kadar mesafedeki Sarpol-e Zahab kasabasında meydana geldi.
İran devlet televizyonuna konuşan Kermanşah Eyaleti Vali Yardımcısı Mücteba Niykkerdar da göçük altında çok sayıda insan bulunduğunu dile getirdi.
Niykkerdar, "Sabah günün ağarmasıyla helikopterlerle köylerde hasar tespit çalışmaları yapılacak. Ölü ve yaralı sayısının artmasından endişe ediyoruz" şeklinde konuştu.  Kermanşah eyaleti valiliğinden yapılan açıklamada, deprem nedeniyle eyalette 3 gün yas ilan edildiği duyuruldu.
IRAK'TA EN AZ 7 KİŞİ ÖLDÜ
Irak'ta depremden en az 7 kişinin yaşamını yitirdi, 50'den fazla kişi de yaralandı.
DEPREM 7 ÜLKEDE HİSSEDİLDİ
Richter ölçeğine göre 7.3 şiddetinde olan deprem, Irak ve Türkiye'nin yanı sıra İran, Suriye, Kuveyt, Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde de hissedildi.
Deprem İran, Suriye, İsrail, Azerbaycan ve Kuveyt’in yanı sıra Türkiye’den de hissedildi. Hakkâri, Van, Muş, Batman, Diyarbakır, Malatya ve Şırnak’ta sarsıntıyı hissedenler sokaklara çıktı.
TÜRKİYE TEYAKKUZA GEÇTİ
Sağlık Bakanı Ahmet Demircan deprem sonrası Twitter'dan yaptığı açıklamada, 'Adana ve Mersin Şehir Hastanelerimiz olası hasta ve yaralı sevki için teyakkuza geçirilmiştir. Şırnak, Ş.Urfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay illerimizde birer adet ağır iklim tipi Sahra Hastanesi hazırlanmıştır. Afetzedelerin gerektiğinde kara ve hava ambulansları ile sevki için 10’u 4 sedyeli olmak üzere 40 kara ambulansı hazır beklemektedir. Sağlık Bakanlığı olarak milletimiz adına Irak ve İran halkları için her türlü yardıma hazırız. Tüm afetzedelere geçmiş olsun." ifadelerini kullandı.
BAŞBAKAN YILDIRIM: TÜRKİYE DEPREMZEDE KARDEŞLERİNİN YANINDA
Başbakan Binali Yıldırım, Irak'taki depreme ilişkin, "Türkiye'nin bütün varlığıyla depremzede kardeşlerinin yanında olduğunu bilmelerini istiyoruz. Deprem acısını yaşayan kardeş Irak halkının ihtiyaç duyacağı tıbbi ve gıda yardımı başta olmak üzere bütün talepleri için Türkiye harekete geçmiş, ilk yardım konvoyunu yola çıkarmıştır." ifadesini kullandı.
Yıldırım, yazılı açıklamasında, Türkiye'nin, Kuzey Irak'ta merkez üssü Süleymaniye olan depremin acısını yüreğinde hissederek ilk dakikadan itibaren depremzede kardeşlerinin yanında olmak için harekete geçtiğini belirtti.
DERBENDİHAN BARAJI'NA YAKIN YERLERE TAHLİYE ÇAĞRISI
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Ziraat ve Su Kaynakları Bakanı Abdulsettar Mecid, yaptığı yazılı açıklamada, Süleymaniye'deki barajda hasar meydana geldiğini, zararın boyutlarının tespiti için çalışma başlatıldığını bildirdi.
Mecid, zararın tespiti ve olası bir felaketin önüne geçilmesi için özellikle baraj zemininde incelemelerin yapılacağını belirterek, evleri baraja yakın olanlara can güvenlikleri için bölgeden uzaklaşmaları çağrısında bulundu.
KIZILAY YARDIM GÖNDERDİ
Türk Kızılayı Doğu Anadolu Bölge Afet Yönetim Merkezi, Irak’taki depremin ardından harekete geçti. Muş’un Hasköy ilçesindeki depolardan Irak’a gönderilmek üzere ilk etapta bin adet çadır tırlara yüklenmeye başlandı.
Konuyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Türk Kızılayı Doğu Anadolu Bölge Afet Yönetim Merkezi Müdürü Baran Akar, Irak’taki depremin ardından harekete geçtiklerini söyledi. Akar, “Depremin hemen ardından depolarımızı açtık ve çadırları tırlara yüklemeye başladık. İlk etapta bin adet çadır göndereceğiz” dedi.
DİYARBAKIR, MARDİN VE BATMAN'DA KORKUYA NEDEN OLDU
Deprem, hissedildiği Diyarbakır, Mardin ve Batman'da korkuya neden oldu. Yaklaşık 40 saniye süren deprem nedeniyle panik yaşayan vatandaşlar, kendilerini sokağa attı. Mardin'de çocuğunu kucaklayarak sokağa çıkan bir vatandaş, "Depremi eşim bayağı hissetti. Eşim panikledi bu yüzden çok korktum" dedi.
DEPREM CİZRE’DE DE HİSSEDİLDİ, HASTALAR TAHLİYE EDİLDİ
Irak’ın Süleymaniye kentinde meydana gelen deprem Şırnak’ın Cizre ilçesinde de hissedildi. Deprem nedeniyle Devlet Hastanesi acil servisindeki hastalar tedbir amacıyla tahliye edildi.
Irak’ın güneydoğusundaki Süleymaniye kentinde meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki deprem, Cizre’de de hissedildi. Deprem nedeniyle büyük korku yaşayan vatandaşlar evlerini terk ederek, sokaklara çıktı. Cizre Dr. Selahattin Cizrelioğlu Devlet Hastanesi acil servisindeki hasta ve hasta yakınları da tedbir amacıyla tahliye edildi. Hastanede görevli polisler, deprem sarsıntısının hissedilmesiyle birlikte vatandaşlardan dışarı çıkmalarını istedi. Bazı hastalar kollarına takılı serumlarla birlikte hastaneyi terk etti. Sarsıntının ardından hasta ve hasta yakınları yeniden içeriye alındı.
(Kaynak:hürriyet.com.tr)

Anıtkabir'de yine rekor kırıldı

Anıtkabir, 10 Kasım'da doldu taştı. Resmi anma töreninin ardından ziyarete açılan Anıtkabir'e gelenlerin sayısı 1 milyona yaklaştı.
Güvenlik birimlerinden edinilen bilgiye göre Anıtkabir'i 10 Kasım'da ziyaret eden sayısı 920 bin oldu.
Yetkililer, Cumartesi ve Pazar günü de ziyaretlerin akın akın devam ettiğine dikkat çektiler. Özellikle şehir dışından binlerce otobüsle Ankara'ya gelindiğini belirten yetkililer, Atatürk'ü Anma Haftası itibariyle ziyaretçi sayısına bakıldığında ise tüm zamanların rekorunun kırılmış olabileceğini söylediler.
10 Kasım 2013'te Anıtkabir'i 1 milyon 89 bin 615 kişi ziyaret etmişti. Bu sayının tüm zamanların ziyaretçi rekoru olduğu belirtilmişti.

11 Kasım 2017 Cumartesi

İstanbul’a 7 milyon yabancı turist geldi

Kültürel zenginlikleri ve tarihi dokusuyla dünyanın sayılı metropolleri arasında yer alan İstanbul’u bu yıl, ilk 8 ayda 7 milyon yabancı turist ziyaret etti. İstanbul’a en çok gelen yabancı ziyaretçiler listesinde Almanya başı çekti.


Ajans Press'in Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerini derlediği incelemede 2017 yılının Ağustos ayında İstanbul'u ziyaret eden yabancı turist sayısı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 37 gibi yüksek bir artış oranıyla 1 milyon 247 bin 384 kişiye ulaştı. Yılın ilk 8 aylık diliminde ise İstanbul'a gelen turist sayısı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 10,8 arttı.
İstanbul, Ocak Ağustos arası dönemde 6 milyon 952 bin 86 yabancı ziyaretçiyi ağırladı. İncelemeye göre bu yıl turizm konulu 166 bin 549 haber yansıması tespit edilirken, bu rakam geçtiğimiz yılın aynı döneminde 159 bin 364 oldu. Turizmde yaşanan hareketliliğin medyaya da yansıdığı tespit edildi.
ALMANLAR İSTANBUL'U ÇOK SEVDİ
İstanbul'a gelen yabancı turistlerin ülkelere göre dağılımı incelendiğinde Alman vatandaşların başı çektiği belirtildi. Yılın ilk sekiz aylık diliminde 656 bin 428 Alman turist İstanbul'u ziyaret ederken, Almanya'yı 526 bin 84 kişi ile İran ve 413 bin 273 kişi ile Suudi Arabistan takip etti. Son yıllarda İstanbul'a Arap ülkelerinden gelen ziyaretçilerin ise her geçen yıl arttığı tespit edildi. Geçtiğimiz yıl 1 milyon 303 bin 631 Arap turist İstanbul'u ziyaret ederken bu rakam bu yılın aynı döneminde 1 milyon 782 bin 536'ya ulaştı.

TRT’nin çizgi filminde Atatürk'e büyük saygısızlık!

TRT Çocuk kanalında yayınlanan ‘’İstanbul Muhafızları’’ adlı çizgi filminin daha önce yayınlanan bir bölümünde, kötü adamın çocuklara yapacaklarının not alındığı listenin altına "Gazi Mustafa Kemal” imzası atıldı. Skandal yeni ortaya çıktı ancak tepkiler büyük...
SÖZCÜ'den Deniz Ayhan'ın haberine göre: Çizgi filmde önce ”Kötü adam” çocukları aşağılıyor sonra da çocukların ellerinin sıkıca bağlanması gerektiğini söylüyor. Çocukları bağlayacak olan kişi ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk imzalı kağıdı göstererek, “Peki bunu ne yapayım patron?” diye soruyor. Kötü adam da ‘Onu sıkı bağlamana gerek yok, nasıl olsa bir şey yapamaz” cevabını veriyor.
TRT büyük tepki üzerine çizgi filmin bu bölümünü Youtube'daki kanalından sildi. TRT'nin video kanalında, “Bu video, TRT tarafından bulunulan bir telif hakkı talebi nedeniyle artık kullanılamıyor” ifadesi yer aldı. 2016 yılının haziran ayından beri TRT Çocuk kanalında yayınlanan ve TRT'nin Youtube'daki kanalında da gösterilen dizinin sponsorları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de yer aldı.
TRT HENÜZ AÇIKLAMA YAPMADI
Diziyle ilgili olarak TRT'den herhangi bir açıklama yapılmazken, sosyal medya kullanıcıları “Küçük çocukların izlediği filmde sübliminal mesaj veriliyor. Atatürk'e hakaret edilen bu çizgi filmle ilgili soruşturma açılmalı” diyerek tepki gösterdi.
CHP’Lİ ALTIOK’TAN TEPKİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok ise skandalla ilgili yaptığı açıklamada “Geçen yıl TRT’de yayınlanan İstanbul Muhafızları çizgi filminde, kötü adamın çocuklara yapacakları yazılan notun altına “Gazi M. Kemal” imzası atılmış. Olay fark edilince Youtube’dan kaldırılmış… Soru; TRT konuyla ilgili soruşturma açmış mıdır? Sonuç nedir?” dedi.

10 Kasım 2017 Cuma

Saat 09.05... Tüm Türkiye'de hayat durdu

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk vefatının 79. yılında sevgi, saygı ve özlemle anılıyor. Saat 09.05'te tüm Türkiye'de adeta hayat durdu, milyonlar Atatürk'e saygı duruşunda bulundu.
Saygı duruşu sırasında Atatürk Havalimanı’nda da hayat durdu. Uçuş için bekleyen pilotlar, kabin ekipleri, havalimanı çalışanları ve yolcular da saygı duruşunda bulundu.
İstanbul'da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde seyir halinde olan vatandaşlar saat 09.05'te araçlarından inerek saygı duruşunda bulundu.
İşte o kareler...




























10 Kasım'da paylaşabileceğiniz en güzel Atatürk Sözleri

Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün 79. ölüm yıldönümü bugün yapılacak anma programlarıyla anılacak. Atatürk'ün en güzel ve en anlamlı sözleri vatandaşlar tarafından aranıyor.. Siz de sosyal medya hesaplarınızda Atatürk sözleri paylaşmak istiyorsanız, en güzel sözleri haberimizde derledik. İşte Atatürk'ün geleceğe ışık tutan en güzel sözleri

Ulu önder Atatürk, 10 Kasım 1938 yılında İstanbul – Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yummuştur. Cenazesi Ankara Etnografya Müzesi’nde tutulduktan 15 yıl sonra 10 Kasım 1953 yılında Anıtkabir’in inşasının tamamlanmasıyla cenazesi Ankara – Anıtkabir’e nakledilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, cesur ve unutulmaz önderi Mustafa Kemal Atatürk, yalnızca Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yöneten komutan olarak değil, aynı zamanda gerçekleştirdiği devrimlerle de dahi bir devlet adamı olarak tarihe geçti. Atatürk, 57 yıl süren yaşamının büyük kısmında, milletinin ve vatanının bağımsızlığı, mutluluğu için yılmadan çalıştı ve girdiği her mücadeleden zaferle çıktı.
ATATÜRK SÖZLERİ
Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.
Amerika, Avrupa ve bütün uygarlık dünyası bilmelidir ki Türkiye halkı her uygar ve kabiliyetli millet gibi kayıtsız şartsız hür ve müstakil yaşamaya kesin karar vermiştir. Bu haklı kararı bozmaya yönelik her kuvvet, Türkiye'nin ebedi düşmanı kalır.
Anadolu, en büyük hazinedir.
Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır. Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız.
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Ben, 1919 yılı mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.
Ben manevî miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.
Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Ve Türk milleti güven ve mutluluğun kefili olan ilkelerle, uygarlık yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir.
Benim Türk milletine, Türk cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.
Bir kelime ile ifade etmek gerekirse, diyebiliriz ki yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir; halkın devletidir. Mazi kurumları ise bir şahıs devleti idi, şahıslar devleti idi.
Bir toplumun eksikliği ne olabilir? Ulusu ulus yapan, ilerleten ve geliştiren güçler vardır: Düşünce güçleri, sosyal güçler. Düşünceler, anlamsız, yararsız, akla sığmaz saçmalarla dolu olursa o düşünceler hastalıklıdır. Bir de toplumsal yaşayış, akıldan mantıktan uzak, yararsız, zararlı birtakım görenek ve geleneklerle dopdolu olursa yaşama sayılamaz. İlerleyemez, gelişemez, inmeliler gibi olduğu yerde bocalar kalır.
Birbirimize daima gerçeği söyleyeceğiz. Felaket ve saadet getirsin, iyi ve fena olsun, daima gerçekten ayrılmayacağız.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Biz, her vasıtadan yalnız ve ancak bir tek temel görüşe dayanarak yararlanırız. O görüş şudur: Türk milletini medenî dünyada lâyık olduğu mevkie yükseltmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni sarsılmaz temelleri üzerinde her gün daha çok güçlendirmek ve bunun için de istibdat fikrini öldürmek...
Bizce, Türkiye Cumhuriyeti anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en saygın düzeyde, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır.
Bizi yanlış yola sevk eden kötü yaradılışlılar, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
Bizim barış ülküsüne ne kadar bağlı olduğumuzu, bu ülkünün güvenlik altına alınmasındaki dileğimizin ne kadar esaslı bulunduğunu izaha lüzum görmüyorum.
Bizim milletimiz esasen demokrattır. Kültürünün, geleneklerinin en derin maziye ait evreleri bunu doğrular.
Bugünkü hükümetimiz, devlet örgütümüz doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet örgütü ve hükumettir ki onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükumet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır.
Bugünün ihtiyaçlarına uygun kanun yapmak ve onu iyi uygulamak refah ve ilerleme vasıtalarının en mühimlerindendir.
Bunca asırlarda olduğu gibi, bugün dahi, milletlerin bilgisizliğinden ve taassubundan istifade ederek binbir türlü siyası ve şahsı maksat ve menfaat temini için dini alet ve vasıta olarak kullanmak teşebbüsünde bulunanların, içeride ve dışarıda varlığı, bizi bu konuda söz söylemekten ne yazık ki henüz uzak bulundurmuyor.
Bütün Dünya bilsin ki benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraftarlığı, fikri ve sosyal inkılap taraftarlığı. Bu noktada, yeni Türkiye topluluğunda bir ferdi, hariç düşünmek istemiyorum.
Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hakim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak bireyin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür.
Büyük Önder Atatürk, Harp Akademisi'ni 1905'te kurmay yüzbaşı olarak bitirdi.
Mustafa Kemal Atatürk, 1905'te Şam'da 5'inci Ordu'da, 1907'de Makedonya'daki 3'üncü Ordu'da görevlendirildi. Manastır ve Selanik'te görevliyken 1909'da İstanbul'daki 31 Mart Vakası'nı bastıran Hareket Ordusu'nda görev yaptı.
Arnavutluk isyanını bastırma harekatına katılan Atatürk, İtalya'nın 1911'de Trablusgarp'a asker çıkarması üzerine Tobruk'a gönderildi. Tobruk ve Derne'de Türk kuvvetlerini başarıyla yönettikten sonra binbaşı rütbesiyle 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı'na katılan Atatürk, Edirne'yi Bulgaristan'dan geri alan kolorduda görev yaptı.
'Anafartalar Kahramanı'
Sofya'da 1913-1915 yıllarında ataşe olarak bulunan Atatürk, Birinci Dünya Savaşı'nda, 1915'te 19'uncu Tümen Komutanı olarak Çanakkale Savaşı'na katıldı. Mustafa Kemal Atatürk, Gelibolu'da düşman saldırılarını başarıyla durdurdu, "Anafartalar kahramanı" olarak ün kazandı.
Doğu Cephesi'ne 1916'da Kolordu Komutanı olarak atanan Atatürk, generalliğe terfi etti. Rus saldırılarını durduran, Bingöl ve Muş'u düşmandan geri alan Mustafa Kemal Atatürk, 1917'de Filistin ve Suriye'de görevli 7'nci Ordu Komutanlığı'na atandı. Atatürk, aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya gitti.
Alman Genel Karargahı ve Alman savaş cephelerinde incelemeler yaptı. 1918'de yeniden görevlendirildiği Suriye cephesinde 7'nci Ordu Komutanıyken, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İstanbul'a döndü. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul'dan ayrıldı.
Tam bağımsızlığa giden ilk adım
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), onun çabalarıyla 23 Nisan 1920'de Ankara'da tarihi görevine başladı. Mustafa Kemal, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi. Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması'nı Türk milletinin kabul etmediğini dünyaya duyurdu.
TBMM açılmadan 17 gün önce, 6 Nisan 1920'de, Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla Anadolu Ajansı (AA) kuruldu.
"Türkiye'nin sesini dünyaya duyurmak" amacıyla kurulan AA, TBMM'nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu, Milli Mücadele'nin ve Kurtuluş Savaşı'nın her aşamasına, Cumhuriyet devrimlerine tanıklık etti.
Yunan Ordusu bozguna uğratıldı
İtilaf Devletleri'nin yardımıyla İzmir'i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi 1921'de, Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla durduruldu. 23 Ağustos 1921'de yeniden saldıran Yunan ordusu bozguna uğratılarak, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği Türk ordusu, Sakarya Meydan Savaşı'nı zaferle sonuçlandırdı. 22 gün süren bu savaşta Yunan ordusu ağır kayıplara uğratıldı. Bu zafer nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk'e, TBMM tarafından "Mareşal" rütbesi ve "Gazi" unvanı verildi.
Türk ordusu, vatanı düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922'de karşı saldırıya başladı. Mustafa Kemal Paşa'nın yönettiği 30 Ağustos 1922'deki Başkomutan Meydan Savaşı'nda Türk ordusu, Yunan ordusunun büyük kısmını yok etti. Bozguna uğrayarak kaçan düşman kuvvetlerini izleyen Türk ordusu, 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdi. 11 Ekim 1922'de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri işgal ettikleri Türk topraklarından çekildi.
Cumhuriyetin kurucusu
Kurtuluş Savaşı'nın ardından TBMM tarafından 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilirken, Mustafa Kemal Atatürk de Cumhurbaşkanı seçildi. 1938'deki ölümüne dek arka arkaya 4 kez cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten cumhurbaşkanı oldu.
Mustafa Kemal'e, 24 Kasım 1934'de 2587 sayılı kanunla "Atatürk" soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklandı.
Bölgesinde ve dünyada etkin Türkiye
Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'nın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla 1933'te Beş Yıllık Sanayi Planı'nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli adımlar atıldı; Milletler Cemiyeti'ne girilmesi, Balkan Antantı'nın imzalanması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı gibi girişimler, Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne çıkmasına katkıda bulundu.
Atatürk, Hatay'ın anavatana katılması için yoğun diplomatik çaba sarf etti ve onun bu amacı, vefatının ardından 1939'da gerçekleşti.
Yalnızca Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yöneten bir komutan olarak değil, aynı zamanda gerçekleştirdiği devrimlerle de dahi bir devlet adamı olarak tarihe geçen Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıl süren yaşamının büyük kısmında, milletinin ve vatanının bağımsızlığı ve mutluluğu için yılmadan çalıştı ve girdiği her mücadeleden zaferle çıktı.
Cesur ve unutulmaz önder
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, cesur ve unutulmaz önderi Mustafa Kemal Atatürk, 79 yıl önce 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda saat dokuzu beş geçe hayata gözlerini yumdu.
Atatürk'ün naaşı, Dolmabahçe Sarayı salonunda özel bir katafalka yerleştirildi. Türk bayrağına sarılı ve başında silah arkadaşlarının nöbet tuttuğu tabut, üç gün süreyle milletin ziyaretine bırakıldı.
20 Kasım'da Ankara'ya nakledilen Atatürk'ün naaşı, 21 Kasım'da törenle Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. Naaş, 10 Kasım 1953'de düzenlenen devlet töreniyle Etnografya Müzesi'ndeki kabirden alınarak Anıtkabir'e nakledildi.

Zülfü Livaneli’den çok konuşulacak 10 Kasım mesajı

Sanatçı Zülfü Livaneli, Ulu önder Atatürk'ün 79. ölüm yıldönümü nedeniyle yaptığı paylaşımda "Atatürk istismarcılarına kanmamaya ve onun fikirlerine doğrudan doğruya ulaşmaya çalışın" ifadelerini kullandı.


Ünlü sanatçı Zülfü Livaneli, Ulu önder  Mustafa Kemal Atatürk’ün 79. ölüm yıl dönümü nedeniyle yaptığı paylaşımda Atatürk istismarcılarına işaret etti.
Livaneli paylaşımda şöyle dedi:
“Hangi partiye, hangi görüşe, hangi bölgeye ait olursanız olun; unutmayın ki bu ülkede başı dik yaşamakta oluşumuzu, tarihin en büyük insanlarından birisi olan Gazi Mustafa Kemal'e borçluyuz. Atatürk istismarcılarına kanmamaya ve onun fikirlerine doğrudan doğruya ulaşmaya çalışın. ZL”

BBC Türkiye arşivlerini açtı

BBC Türkçe, BBC'nin Türkiye'yle ilgili 60 yıllık TV arşivlerini izleyiciyle buluşturuyor. 'BBC arşivlerinde Türkiye' kapsamında ilk olarak, 1970 yapımı 'Atatürk: Türklerin Babası' belgeseli yayınlandı.
BBC’nin 1950’lerden 2000’lere uzanan Türkiye arşivlerinde, Türkiye siyasetiyle ilgili haber paketleri, programlar ve belgeseller yer alıyor.
Arşiv görüntüleri; birçok önemli devlet insanı, siyasetçi, iş insanı, siyasi eylemci, sivil toplum örgütü temsilcisiyle röportajları da içeriyor.
Arşivlerde, Türkiye tarihindeki olayların yanı sıra kültürel içerikli görüntüler de yer alıyor.
‘BBC Arşivlerinde Türkiye’ 1950, 1960, 1970 ve 1980’lerden, çoğu İstanbul’dan olmak üzere, farklı kentlerin görüntülerine de yer verecek.
BELGESELDE  NELER YER ALIYOR?
Belgeselde Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk yıllarındaki gelişmelere paralel olarak anlatılıyor.
Michael Adams tarafından hazırlanan belgeselde görüntüler, hem 1970 yılında Çanakkale, Samsun, Amasya, Sivas ve Ankara’da BBC tarafından yapılan kayıtlar hem de tarihi görüntülerden oluşuyor.
Belgeselde röportajları yer alan isimlerse şunlar:
– Türkiye’nin ilk Başbakanı ve ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü
– Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu
– Kurtuluş Savaşı’nı genç bir gazeteci olarak izleyen ünlü İngiliz tarihçi Arnold Toynbee
– Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarından, Atatürk’ün yakın arkadaşlarından asker ve siyasetçi Ali Fethi Okyar’ın oğlu Prof. Dr. Osman Okyar