Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün 4. Uluslararası Hacı Bektaş Aşure Günü’ne katıldı ve törendeki konuşmasında şunları söyledi:
DESTUR ALMAYA GELDİM
“Görevi aldığımda Hacıbayram’a da, Hazreti Mevlânâ’ya da destur almaya gittim. Buraya da siyasi konuşma yapmaya gelmedim. Destur almaya geldim. Bu kardeşlik de bu topraklarda hiçbir zaman bölünemeyecek. Ehlibeyt açısından Alevi, Sünni ayırımı olabilir mi? Kim ki Kerbela’yı unutur, insanlığı unutur. Bana babamın Ahmet-i Nisani yani ikinci Ahmet adını koymak istediğini söylediler. Daha sonraları Anadolu’da Ahmed-i Yesevi’ye benzesin diye Ahmet adının konduğunu öğrendim.
SÜNNİ AİLEDEN GELİYORUM
Dersim olayı nedeniyle bu ülkenin Başbakanı, tüm Alevi ve Kürt vatandaşlarımızdan özür diledi. O dönemin iktidarının devamı olduğunu iddia edenlerin de çıkıp özür dilemesi gerekirdi. O da modern Kerbela’ydı. Ben Sünni bir aileden geliyorum. Ama Başbakanlık yaparken hiçbir vatandaşımı birbirinden ayırmam. Benim doğduğum kasabanın adı Sünni kasabası olduğu halde eskiden Pirler kasabasıydı. Sonra tektipçi zihniyeti rahatsız etti bu isim, Taşkent adı kondu.
ALEVİLİĞİ ÇOK İYİ TANITMAMIZ LAZIM
Biz bir ülkenin eşit vatandaşıyız. Hiçbir meselenin üstünü örtmeyeceğiz. Başbakan değil, akademik kimliğimle söylüyorum. Aleviliği çok iyi tanıtmamız lazım ki bunun bir marjinal akım değil, bu toprakların geleneği olduğu görülsün. Hacıbektaş-ı Veli’yi, Alevi-Sünni ayırımı yapmadan herkese okutulması lazım. Okullarda okutulan derslerde bir din aşağılanıyorsa, kötüleniyorsa kaldırmak lazım. Eğer herhangi bir mezhep, din bu derslerde tahkir (aşağılama) ediliyorsa gerçekten bu dersleri kaldıralım. Aşağılanıyorsa, kötüleniyorsa, ötekileniyorsa, deniyorsa ki ‘Şu mezhepten olanlar dinin dışındadır. Şu dine mensuplar şöyledir’, işte o anda nefret kültürü doğar. Böyle bir şey yapılırsa bizzat ben müdahale edeceğim. AİHM’in aldığı karar olmasa da bu böyle.
Din kitaplarına 103 sayfalık Alevilik geleneği eklendi. Yanlış ise düzeltelim, eksik ise tamamlayalım. Alevi-Sünni yüzyıllarca bir arada yaşadı. Şu anda bir baskı olduğundan bahsedilebilir mi? Muharrem ayı eskiden evlerde kutlanırdı. Şimdi sosyal bir olay oldu. ”
MESCİD-İ AKSA'YI UNUTMAYACAĞIZ
Davutoğlu, Nevşehir’deki programının ardından İstanbul’a geldi ve partisinin Küçükçekmece İlçe Başkanlığı’nın 5. Olağan Kongresi’ne katıldı. Davutoğlu Mescid-i Aksa’ya saldırılar sonrasında Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve Hamas Lideri Halid Meşal’la görüştüğünü belirterek, “Mescid-i Aksa’yı herkes unutsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti unutmayacak ve dünyanın her yerinde Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’ün sözcüsü olacak. Mescid-i Aksa bütün Müslümanların ve bütün insanlığın onudur ve o onur korunacaktır” mesajı verdi.
Dersim’i Tunceliliye soralım
BAŞBAKAN Davutoğlu, konuşması sonrasında Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu’nun “Şu din dersini kaldırın, Dersim meselesini de bir kenara bırakalım, yıllar geçmiş üstünden” sözlerine, “Bunlar konuşarakhalledilecek. Dersim konusunu da Tuncelililere sormak lazım. Ateş düştüğü yeri yakıyor” yanıtını verdi. (Hürriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder