FETÖ çatı davasının ikinci gününde çapraz sorgusu yapılan eski AK Parti Milletvekili İlhan İşbilen, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ABD’de Fetullah Gülen’le 4-4.5 saat görüştüğünü iddia etti. Davutoğlu’nun yanında ailesinin olduğunu da öne süren İşbilen, “O günlerde AK Parti’nin kendisine büyük teveccühü vardı” diye konuştu.
Hürriyet'in haberine göre Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ çatı davasının ikinci gününde, sanık İlhan İşbilen’in çapraz sorgusu yapıldı. Müşteki avukatlarının “Fetullah Gülen hareketi bir terör örgüt mü” sorusu üzerine İşbilen, “Fetullah Gülen hareketini bir terör örgütü olarak görmüyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın, Amerika ziyaretlerinin sebebini sorması üzerine İşbilen, özetle şunları söyledi:
Herkes uğradı geçti
“Bütün milletvekilleriyle çekilmiş fotoğraflar var. AK Partililer gidiyordu. AK Parti’nin eski Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’le birlikte, 4 yıl süreyle o konferanslar yapılırken devlet olarak, milletvekilleri olarak gidilirdi. Davutoğlu’nun ailesi ile birlikte 4 - 4.5 saat Gülen’in evinde kaldığını biliyorum. 4 yıl içinde oradan herkes uğradı geçti.” Mahkeme Başkanı’nın, ziyaretlerin hangi amaçla yapıldığı yönündeki sorusuna karşılık “O günlerde AK Parti’nin kendisine büyük bir teveccühü vardı” yanıtını veren İşbilen, FETÖ elebaşı Gülen’in varisi olduğu yönündeki iddiaları da “Böyle bir şey mümkün değil” sözleriyle yalanladı. İşbilen, iddianamede örgütün istişare heyeti üyesi olduğu yönündeki suçlamayı da kabul etmediğini belirterek, “Polis, hâkim atamalarında kumpas davalarında hiçbir şeyim yok. Hiçbir yerde değilim. 15 Temmuz’un kimin yaptırdığını da bilmiyorum” diye konuştu.
‘Silivri’den sonra Sincan’
İşbilen’in avukatı Atilla Kart da FETÖ’ye yönelik soruşturmaların 17-25 Aralık tarihi konularak sınırlandırılmasının doğru olmadığını ifade ederek, “Silivri yargılamaları tamamen kumpastır. FETÖ ve yapılanmasının ivedi olarak yargılanması gerekir. 15 Temmuz’u yapanların acilen yargılanması lazım. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi ile diğer örgüt davalarının birlikte ele alınması doğru değildir. Müvekkilim İşbilen, Zaman gazetesi, Samanyolu TV yöneticiliği şeklinde yaptığı çalışmalar yasal zeminde gerçekleşmiştir. Sağlıklı bir yargılama yapılmadığı takdirde Silivri’den sonra Sincanlar yaratırız” dedi.
Polis 'baba' diye yazmış
Duruşmada İlhan İşbilen’e eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile yaptığı telefon konuşmaları da soruldu. Yapılan görüşmede ABD Başkanı Obama’nın Antalya ziyaretinin güvenlik açısından sıkıntılı olup olmayacağı konuşması çözülürken, polis memuru tarafından Obama’nın adının ‘baba’ olarak deşifre edildiğine dikkat çekildi.
Deccal kavgası
İddianamede ‘Örgütün Gayrimeşru İşler İrtibat Görevlisi’ olarak gösterilen sanık Dilaver Azim duruşmada özetle şunları söyledi: “Özbek asıllıyım, 1989 yılında Orta Asya’dan göçmen olarak geldim. Süleymancılar’a ait bir yurtta kaldım. FETÖ ile ilgim yok. 2012 yılında tefecilere bir operasyon yapıldı. 17 Aralık’tan sonra tefeciler gidip beni ‘bize kumpas kurdu’ diye şikayet etti. Bunlarla aynı ortamda olmaktan hicap duyuyorum. 20 yıldır bu örgüte ‘deccal’ demiş bir insanım. 20 yıldır küfrettiğim örgütün üyesi olarak yargılanıyorum. Çatı davasına benim gibi bir adam sokulur mu? 11 aydır kafayı yiyorum. Bu adamlarla birlikte yargılanmaktansa idam etseniz daha iyi. FETÖ mağduruyum, şimdi FETÖ’cü olmakla suçlanıyorum.” Azim’in sözleri diğer sanıkların tepkisine neden oldu. Sanıklardan Zaman gazetesinin eski sahibi Alaaddin Kaya, “Ben de onunla oturmaktan şeref duymuyorum, nefret ediyorum” diye tepki gösterdi. Sanık İsmail Uçar da “Bu sözleriyle beni de kast ediyorsa bunu reddediyorum” dedi. İşbilen’in avukatı Atilla Kart da söz alarak, “FETÖ için ağır ifadeler kullandı. Bu konuda diyecek bir şeyimiz yok. Ancak sözleriyle müvekkilimi mahkum eden ifadeler kullanıyor. Bunu reddediyor ve kayıtlara geçmesini istiyorum” ifadelerini kullandı. Diğer sanıkların beyanları üzerine söz almadan, bağırarak konuşan sanık Dilaver Azim, “50 yıl arkadaşlık yapmışlar, ben mi Fetullah Gülen’in 50 yıllık arkadaşıyım” dedi.
Nasıl lider olurum
Duruşmaya bu tartışmalardan sonra tutuklu sanık Avukat Ali Çelik’in ifadesiyle devam edildi. Eski savcı Zekeriya Öz’ü tanımadığını, emniyet imam yardımcısı olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini söyleyen Çelik, “1972 doğumluyum, bu örgüt 1965’te kurulmuş. Ben nasıl oluyorum da örgüt kurucusu ve yöneticisi oluyorum” dedi.
Ahmet Davutoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahmet Davutoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Kasım 2016 Çarşamba
29 Eylül 2016 Perşembe
Gülen'in Davutoğlu'na açtığı davaya ret
Fetullah Gülen'in "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
4 Ağustos 2016 Perşembe
Ahmet Davutoğlu'na ölüm tehdidi
Ahmet Davutoğlu için son dakika haberi geldi. Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, bugün katıldığı bir cenaze namazı sırasında yanına yaklaşan Erhan Yiğit adlı kişi tarafından tehdit edildi. Mahkemeye sevk edilen Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Edinilen bilgiye göre ünlü mimar Turgut Cansever'in eşi Nilüfer Cansever'in cenaze namazına katılmak için saat 13:15'de Fatih Cami'ne gelen Ahmet Davutoğlu, onu selamlayarak yanına yaklaşan, hatta elini sıkan Erhan Yiğit, tarafından ölümle tehdit edildi.
Davutoğlu'na yönelik, "Şimdi sen beni öldür yoksa ben seni öldüreceğim" şeklinde sözler sarfeden Yiğit, koruma polislerinin müdahalesiyle etkisiz hale getirildi.
Davutoğlu'nun yakın koruma ekibi tarafından yakalayarak emniyet yetkililerine teslim edilen şüpheli önce polis merkezine götürüldü ardından adliyeye sevk edildi.
"Başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim"
Fatih'te bulunan Şehit Tevfik Fikret Erciyas Polis Merkezi'ne götürülerek ifadesi alınan Erhan Yiğit, daha sonra Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi.
Elleri kelepçeli ve üzerinde 'Ben Türküm' yazılı siyah bir tişört olan zanlı, kendisini polis merkezi önünde bekleyen gazetecilerin Davutoğlu'nu neden tehdit ettiği yönündeki soruları üzerine, “Tehdit değil. Başbakan beni önledi dedim. Tehdit yok. Rahat ol. 1 Kasım seçimlerinde neden benim başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim. Öldürme tehdit yok. Önlediniz dedim" diye konuştu.
Tehdit suçundan aranması çıktı
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na girişte Erhan Yiğit "Neden tehdit ettiniz?" sorusu üzerine "Vatan sana canım feda" şeklinde cevap verdi. Piskolojik sorunları olduğu iddia edilen Yiğit'in daha önce de tehdit suçundan aranması olduğu öğrenildi.
Yiğit savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartı ile mahkemeye sevk edildi.
Serbest bırakıldı
Erhan Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Ancak başka bir dosyası nedeniyle akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti istenen Yiğit'in Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edileceği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre ünlü mimar Turgut Cansever'in eşi Nilüfer Cansever'in cenaze namazına katılmak için saat 13:15'de Fatih Cami'ne gelen Ahmet Davutoğlu, onu selamlayarak yanına yaklaşan, hatta elini sıkan Erhan Yiğit, tarafından ölümle tehdit edildi.
Davutoğlu'na yönelik, "Şimdi sen beni öldür yoksa ben seni öldüreceğim" şeklinde sözler sarfeden Yiğit, koruma polislerinin müdahalesiyle etkisiz hale getirildi.
Davutoğlu'nun yakın koruma ekibi tarafından yakalayarak emniyet yetkililerine teslim edilen şüpheli önce polis merkezine götürüldü ardından adliyeye sevk edildi.
"Başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim"
Fatih'te bulunan Şehit Tevfik Fikret Erciyas Polis Merkezi'ne götürülerek ifadesi alınan Erhan Yiğit, daha sonra Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na sevk edildi.
Elleri kelepçeli ve üzerinde 'Ben Türküm' yazılı siyah bir tişört olan zanlı, kendisini polis merkezi önünde bekleyen gazetecilerin Davutoğlu'nu neden tehdit ettiği yönündeki soruları üzerine, “Tehdit değil. Başbakan beni önledi dedim. Tehdit yok. Rahat ol. 1 Kasım seçimlerinde neden benim başkanlığını yaptığım kongrede beni engellediniz dedim. Öldürme tehdit yok. Önlediniz dedim" diye konuştu.
Tehdit suçundan aranması çıktı
Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na girişte Erhan Yiğit "Neden tehdit ettiniz?" sorusu üzerine "Vatan sana canım feda" şeklinde cevap verdi. Piskolojik sorunları olduğu iddia edilen Yiğit'in daha önce de tehdit suçundan aranması olduğu öğrenildi.
Yiğit savcılık sorgusunun ardından adli kontrol şartı ile mahkemeye sevk edildi.
Serbest bırakıldı
Erhan Yiğit, her hafta karakola imza vermesi şartı ve yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.
Ancak başka bir dosyası nedeniyle akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti istenen Yiğit'in Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edileceği öğrenildi.
27 Temmuz 2016 Çarşamba
Ahmet Davutoğlu'ndan düşürülen Rus uçağı açıklaması
Eski Başbakan AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu Rus uçağının düşürülmesine ilişkin 'Emri ben verdim' eleştirilerine yanıt verdi.
Eski Başbakan AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Darbe girişimine ilişkin Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Dışişleri Bakanı'yken ofisim dinlendi. Bunu dinleyen alçak yapının hedefi çok açıktı. Suriye bağlamında Türkiye'yi suçlu yerine oturmak ve Şam rejimini aklamaktı. Geçen gün bu yapıya bağlı bir hakimin çekmecesinden çıkan iddianamede eğer darbe olsaydı. Bir numarada Cumhurbaşkanımız, iki numarada ben vardım. İçişleri Bakanımız, MİT Müsteşarı vardı. Suçlama terör örgütlerine yardım. Bu aylar öncesinden hazırlanan bir kumpas. Dinlemenin faillerini o zaman çok araştırdık, bakanlık içerisinden olduğu kesindi. Şüpheli isimleri pasif göreve getirdik. Görevden aldığınızda mahkeme kararıyla geri dönüyordu.
İlk ihbar Hakan Fidan'a suikast şeklinde geldi
İlk ihbar Hakan Fidan'a suikast şeklinde geldi. O gece yaşanan sürecin içerisinde değilim. MİT'in 2012'den bu yana ciddi uyarıları oldu. 2012'de Hakan Fidan'a karşı yapılan eylemle görevinden etmek istediler. O zaman Başbakanımız dirayetli bir tavır sergiledi. O andan itibaren bir alarm durumu hepimiz için geçerli oldu. Geçmişe dönük bakıldığında bir istihbarat bilgisi var. Ben geç ve doğal yollarla bilgi sahibi oldum. O gün MİT'te çok ciddi çatışmalar oldu. MİT karargahını ele geçiremediler. Esas anladığım kadarıyla, doğrudan bilgiye sahip değilim ama ilk ihbar Hakan Fidan'a yapılacak bir suikast şeklinde geliyor. Bir darbe şeklinde değil de helikopterle gelip Hakan Fidan'a yapılacak eylem şeklinde.
Fidan, Genelkurmay Başkanımızla görüşüp çözmeye çalışıyor haber edilmesi lazımdı
Dolayısıyla o sınırlarda olduğu için Hakan Fidan da bunu Genelkurmay Başkanımız ile görüşerek çözme yoluna gidiyor. Ama her halükarda mutlaka haber edilmesi lazımdı, Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın... Ben de başbakan konumunda olsam bu soruyu sorardım. 15 Temmuz fiili zorba bir tehdit haline dönüştü. Bu yapıda kim olursa olsun halka bu zulmü yapmış olan kim olursa olsun üzerine gidilmeli. Kimin irtibatı varsa cezaya tutulmalı. 17-25 Aralık'tan sonra irtibatlı olduğu belirlenen kişilere aktif görev verilmedi. Bundan sonra şöyle bir süreç görüyorum. Cezalandırıcı bir süreç, arkasında kim varsa sonuna kadar gidilmeli. İkincisi benzer süreçleri engelleyici süreç. Üçüncüsü siyasal konsolidasyon önemli. Siyaset darbe karşısında ortak bir çizgide buluşmalı. Cumhurbaşkanlığı'nda parti liderleriyle yapılan toplantıyı hep hayal etmişimdir. Bu konsolidasyon sürmeli. Cumhurbaşkanlığı da dahil olmak üzere halkın seçtiği hiçbir makam yıpratılmamalı. OHAL kararı doğru bir karardır."
"Sayın Cumhurbaşkanımız putin'i uyardı hava sahası ihlalleri konusunda"
'Rus uçağının düşürülmesi emrini ben verdim' sözlerinin eleştirilmesine ilişkin Davutoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Tartışılan bir söz. Bunun bir arka planı var. Burada kesin bir art niyet var. Suriye'de uçağımız düştüğü, zaman silahlı kuvvetlere bundan sonra Suriye'de ülkemize yaklaşan her uçak tehdit olarak görülmeli ve vurulmalı kararı alındı. Bu uygulandı, bir helikopter düşürüldü. Eylül 2015'te Rusya arka arkaya saha ihlali yapınca istişare ederek bu angajman kuralını değiştirme durumu ortaya çıktı. Bu anlamda talimatı ben verdim diyorum. Genelkurmay Başkanı'na yeni talimat verildi, sadece Suriye uçakları değil hangi ülkenin uçağı olursa olsun vurulmalı denildi. Bu başka bir ülke uçağı da olabilirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Putin'i uyardı hava sahası ihlalleri konusunda. Burada devlet ortak olarak hareket etmiştir. Kurallar içinde yapılması gereken yapılmıştır. O angajman kuralları uygulanması konusunda kimse suçlu adledilemez. Orada hava sahamız savunulmuştur. Aradan 8 ay geçince bir şüphe oluşturmak doğru değildir. Açıklamayı angajman kuralları çerçevesinde yaptım. Hava sahası ihlal edilen ülke biziz ve biz suçlu değiliz. Öyle bir hava oluşturuldu ki angajman kurallarını uygulayacak herkeste şüphe olacaktı. Şu anda yürütülen Rusya politikası doğrudur. Kazakistan'da Nazarbayev ile Türk-Rus ilişkilerinin nasıl düzeltilebileceğini konuştuk. Yürüyen bir süreç vardı, değişik kanallardan. Hava sahası ihlal edilen bir ülkenin suçlu gibi gösterilmesi güvenlik zafiyeti doğurur." "Bir çete reisinin ABD'de barınmasına izin verilmemeli"
Fethullah Gülen'in iade edilmesi gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, "Fethullah Gülen iade edilmeli. Bir çete reisinin ABD'de barınmasını kimse izah edemez. Dış dünya burada çok kötü sınav vermiştir. Bu düşmanlık üzerinden Türkiye'ye zarar veriliyor. Elimizde yeterli veri var. Bu çete, Türkiye'de insanları katletmiştir. NATO'yu da zaafa uğratmak istemiştir. Dolayısıyla ABD'nin mutlaka vermesi gerektiğine inanıyorum" diye konuştu. DHA
Etiketler:
Ahmet Davutoğlu,
ak parti,
darbe,
ohal
27 Mayıs 2016 Cuma
Davutoğlu Ankara’da yaşayacağı evi buldu
Başbakanlık görevini bırakan Ahmet Davutoğlu, Ankara’da yeni yaşayacağı evi buldu. Davutoğlu’nun önümüzdeki günlerde Ankara Çayyolu’nda bulunan bir siteye taşınacağı öğrenildi.
Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun da fikrini alarak sitede bulunan evi kiraladığı bildirildi.
Davutoğlu’nun taşınacağı sitede müstakil evler 4 katlı, 6 oda ve 1 salondan oluşuyor.
Eski başbakanlara görevi bıraktıktan 5 koruma verilirken Davutoğlu’na son dönemde yaşanan terör olayları nedeniyle 15 koruma verildiği öğrenildi.
Genellikle İstanbul’daki evinde yaşayacak olan Davutoğlu, milletvekilliği görevini de yerine getireceğinden Ankara’ya ziyaretlerinde bu evde kalacak.
Davutoğlu’nun Ankara Bilkent Üniversitesi’de eğitim gören oğlu Mehmet Davutoğlu da öğrenim süresi boyunca bu evde yaşayacak.
Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu’nun da fikrini alarak sitede bulunan evi kiraladığı bildirildi.
Davutoğlu’nun taşınacağı sitede müstakil evler 4 katlı, 6 oda ve 1 salondan oluşuyor.
Eski başbakanlara görevi bıraktıktan 5 koruma verilirken Davutoğlu’na son dönemde yaşanan terör olayları nedeniyle 15 koruma verildiği öğrenildi.
Genellikle İstanbul’daki evinde yaşayacak olan Davutoğlu, milletvekilliği görevini de yerine getireceğinden Ankara’ya ziyaretlerinde bu evde kalacak.
Davutoğlu’nun Ankara Bilkent Üniversitesi’de eğitim gören oğlu Mehmet Davutoğlu da öğrenim süresi boyunca bu evde yaşayacak.
20 Mayıs 2016 Cuma
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Pazar günü hükümeti kurma görevini vereceğim
Erdoğan, 22 Mayıs'ta gerçekleşecek olan AKP Olağanüstü Kongresi'ne ilişkin açıklama yaptı. AKP'yi anlatırken 'partimizin' diyen Erdoğan, "Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun istifası sonrası hükümeti kurma görevini vereceğim" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı canlı yayında, gençlerin kendisine yönelttiği soruları yanıtladı. Erdoğan, 22 Mayıs’ta gerçekleşecek olan AKP Olağanüstü Kongresi’ne ilişkin açıklama yaptı. Erdoğan, “Tabii bu soruyu cevaplarken, kurucu genel başkanı olduğum partinin yeni bir kongre sürece söz konusu. Olağanüstü bir kongre süreci. Sayın Genel Başkan aldı bu kararı. Temayül yoklamaları alındı. Bu süreci arkadaşlar bitirdiler. Bugün de parti sözcüsü neticeyi açıkladı. Bu olağanüstü Genel Kurula,. temayül tek adayla gidilmesi noktasında. Genel Kurul ve tüm delegeler, oradaki adayla ilgili kararını verecek ve pazar akşamı gerek partimizin diyeceğim, çünkü kurucu genel başkanı olduğum için söylüyorum. Bundan sonraki sürece yönelik, başbakan kim olacak sorusunun cevabı da, o gün Başbakanımız Ahmet Bey istifasını verecektir ve hemen o akşam yeni başbakanı görevlendirip, süratle kabinesini oluşturma imkanını verelim istiyorum. Zira hafta için MGK var, Pazartesi günü Dünya İnsani Zirvesi var. 60 ülke devlet başkanı ve başkanı geliyor. O program 2 gün sürüyor ve sonra Ankara’ya gelip, duruma göre kabineyi görmüş olacağız.” dedi. İşte Erdoğan açıklamasından öne çıkan bölümler;
DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DA DEVAM EDEN TERÖR OPERASYONLARI
“Evlerini terk edenlere çağrım var; Evlerini tamir etmesinler. Bu yapıları biz yıkalım ve yeniden inşa edelim. Kentsel dönüşümü buralarda uygulayalım. Ondan sonra yeni evlerine gelsinler”
DOKUNULMAZLIK OYLAMALARI
“Dokunulmazlık konusu, fezlekelerle alakalı bir konudur. Bu fezlekeler, belli miktardaki milletvekillerini ilgilendiren bir konudur. 4 siyasi partinin de milletvekillerinin belli oranlarda fezleke var. Buradaki dokunulmazlığın kaldırılması konusu, bu fezlekenin parlamentoda raflara yerleştirilmesi değil, bunu kim gönderdi, yargı gönderdi. Burada dursun diye değil. Parlamento şu kararı alacak. Biz değerlendirmemizi yapıyoruz, biz bunu tekrar yargıya gönderiyoruz. Yargı ne yapacak? Bu fezlekelerin yargılama sürecini başlatacak. Biliyorsunuz, referandumla çözülürse, tamamının yargılanma yolu açılmış olur. Dikkat edilirse şu anda bir sıkıntı var. Şu anda aklımda kaldığı kadarıyla 138 milletvekilinin fezlekesi var. Şimdi bunlar orada ne yapacak? Yargıya açılacak ve yargı alacak, bunların hepsinin değerlendirmesini yapıp, nihai kararı yargı verecek.
İki şey çok garip. Hodri meydan diyorsanız, açın önünü, hepsi yargılansın. Burada kaçmanın bir anlamı var mı? Bugün yargılanmasa, zaten milletvekilliğin bittiği anda yargılanacaksın. TBMM’nin başına dert olmayın.
Dokunulmazlık olayının bu kararıyla birlikte, Türkiye’nin önünde demokrasi mücadelesinde bir sınav kazanılmış olacak. Bu sınavı yarın Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu verecektir kanaatindeyim. Bu sürece destek veren milletvekili arkadaşımızı kutluyorum.”
YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
“Tabii başkanlık sistemi ve yeni anayasa konusu, geçmişte gerek sayın Demirel’in gerek Erbakan’ın, Turgut Özal’ın ısrarla söyledikleri tezlerdir. Başkanlık sistemini, ülkenin birliği beraberliği ve bütünlüğü için ileri sürmüşlerdir. Bakın dünyada G20 ülkelerine bakın, yarıdan fazlası başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Acaba niye? Demek ki başkanlık sisteminin getirisi, götürüsünden çok daha fazla. Başta ABD olmak üzere Latin Amerika ülkelerinin tamamı başkanlık sistemidir. Rusya öyledir, Fransa yarı başkanlık sistemidir. Avrupa’da daha fazla parlamenter sistem vardır. Ama en gelişmiş ülkelerde başkanlık vardır.
Bu halk niçin bir darbe anayasası ile yönetilsin ki. Kendi iradesi var. Kendi iradesiyle ortaya koyabileceği anayasa var. Bu anayasa ile çok daha demokratik biçimde yönetilebiliriz. 4 siyasi parti, başbakanlığım döneminde bu işe adım attık.”
İSRAİL TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
“Filistin meselesi bizim için kanayan bir yaradır. Bildiğiniz gibi orada 3 maddemiz vardı. Bir tanesi Mavi Marmara gemisine yapılan operasyonla alakalı, bizden özür dilemeleri gerekir. Obama’nın ziyareti esnasında İsrail Başbakanı arayarak özür diledi. İkinci safha, tazminat konusuydu. Tazminat da büyük ölçü de halledildi. Üçüncü husus da ambargonun kaldırılmasıydı. Gazze’ye günde 3-4 saat elektrik veriliyor. Bu insani değil… Susuzluk sorunu var ve bu gibi sorunlar devam ediyor. Bunların düzeltilmesiyle birlikte biz de İsrail’e büyükelçi atamamızı yapacağız.”
ERDOĞAN’IN SAĞLIK DURUMU
“Sağlık durumum gayet iyi. Haftada bazen 2 bazen 3 gün kapalı ya da açık salonda spor yapıyorum. Mevsim de bizim için elverişli hale geldi. Futbol oynarken kilom 75’ti fakat şu anda 95… Emine hanım kendisine bazı kürler uyguluyor ben onları uygulamıyorum.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞANDAN VİZE AÇIKLAMASI
“Yani verdik-veriyoruz havasına girdiler. Haziran ayı sonu dediler. Son gelişmelere baktığımız zaman biraz yan çiziyor gibi gözüküyorlar. Genç kardeşlerime sesleniyorum. Biz buralara vizeyle gelmedik. Bize verirler vermezler. Er ya da geç Türkiye’ye vize vereceklerien inanıyorum. Eğer vermezlerse bunu kendime dert edinmiyorum. Avrupa şu anda ikiyüzlülük yapıyor. Latin Amerika ülkelerine vize veriyorlar. Ne alakası var bunların AB ile? Onlara veriyorsun da Türkiye’ye neden vermiyorsun? Türkiye’ye 53 yıldır Avrupa ile bu görüşmeleri yapıyor. Ben görüşmelere katıldığım zaman 15 ülke vardı, şimdi 27-28 ülkeye çıkardılar ama atılması gereken adımları atmadılar.
AB’nin içinde halkı müslüman olan ülke yok. Halkı müslüman olan ülkelere tavır değişik. Bize bu tür yaklaşımla gelmeleri bizi üzüyor. Bunu Suriye’de de gördük. Vizeyi Suriye’ye koz olarak kullanıyorlar. Ben farklı çıkış yapınca beyefendiler rahatsız olmuşlar. Temennim odur ki bir sonuç alınır”
SÜMEYYE ERDOĞAN’IN DÜĞÜNÜ
“Bir taraftan üzgündüm. Bir anne baba olarak bir an önce kızımızı evlendirelim istedim. Ve hamd olsun, eski bir arkadaşımın çocuğuyla evlilik tecelli edince her iki tarafta bu işte mutlu oldular. Rabbim evliliklerini daim etsin, bu evlilikten de torun bekliyorum. Şu an 5 tane torunum var ama bunu yetersiz buluyorum. Sümeyye kızıma küçükken hep ceylanım diyordum. Şimdi nazlı ceylanım kaçtı gitti. Geç evlilik bana göre iyi değildir, bana göre erken evlilik daha iyidir. Nasip çıktığı zaman evliliği yapmakta fayda var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı canlı yayında, gençlerin kendisine yönelttiği soruları yanıtladı. Erdoğan, 22 Mayıs’ta gerçekleşecek olan AKP Olağanüstü Kongresi’ne ilişkin açıklama yaptı. Erdoğan, “Tabii bu soruyu cevaplarken, kurucu genel başkanı olduğum partinin yeni bir kongre sürece söz konusu. Olağanüstü bir kongre süreci. Sayın Genel Başkan aldı bu kararı. Temayül yoklamaları alındı. Bu süreci arkadaşlar bitirdiler. Bugün de parti sözcüsü neticeyi açıkladı. Bu olağanüstü Genel Kurula,. temayül tek adayla gidilmesi noktasında. Genel Kurul ve tüm delegeler, oradaki adayla ilgili kararını verecek ve pazar akşamı gerek partimizin diyeceğim, çünkü kurucu genel başkanı olduğum için söylüyorum. Bundan sonraki sürece yönelik, başbakan kim olacak sorusunun cevabı da, o gün Başbakanımız Ahmet Bey istifasını verecektir ve hemen o akşam yeni başbakanı görevlendirip, süratle kabinesini oluşturma imkanını verelim istiyorum. Zira hafta için MGK var, Pazartesi günü Dünya İnsani Zirvesi var. 60 ülke devlet başkanı ve başkanı geliyor. O program 2 gün sürüyor ve sonra Ankara’ya gelip, duruma göre kabineyi görmüş olacağız.” dedi. İşte Erdoğan açıklamasından öne çıkan bölümler;
DOĞU VE GÜNEYDOĞU’DA DEVAM EDEN TERÖR OPERASYONLARI
“Evlerini terk edenlere çağrım var; Evlerini tamir etmesinler. Bu yapıları biz yıkalım ve yeniden inşa edelim. Kentsel dönüşümü buralarda uygulayalım. Ondan sonra yeni evlerine gelsinler”
DOKUNULMAZLIK OYLAMALARI
“Dokunulmazlık konusu, fezlekelerle alakalı bir konudur. Bu fezlekeler, belli miktardaki milletvekillerini ilgilendiren bir konudur. 4 siyasi partinin de milletvekillerinin belli oranlarda fezleke var. Buradaki dokunulmazlığın kaldırılması konusu, bu fezlekenin parlamentoda raflara yerleştirilmesi değil, bunu kim gönderdi, yargı gönderdi. Burada dursun diye değil. Parlamento şu kararı alacak. Biz değerlendirmemizi yapıyoruz, biz bunu tekrar yargıya gönderiyoruz. Yargı ne yapacak? Bu fezlekelerin yargılama sürecini başlatacak. Biliyorsunuz, referandumla çözülürse, tamamının yargılanma yolu açılmış olur. Dikkat edilirse şu anda bir sıkıntı var. Şu anda aklımda kaldığı kadarıyla 138 milletvekilinin fezlekesi var. Şimdi bunlar orada ne yapacak? Yargıya açılacak ve yargı alacak, bunların hepsinin değerlendirmesini yapıp, nihai kararı yargı verecek.
İki şey çok garip. Hodri meydan diyorsanız, açın önünü, hepsi yargılansın. Burada kaçmanın bir anlamı var mı? Bugün yargılanmasa, zaten milletvekilliğin bittiği anda yargılanacaksın. TBMM’nin başına dert olmayın.
Dokunulmazlık olayının bu kararıyla birlikte, Türkiye’nin önünde demokrasi mücadelesinde bir sınav kazanılmış olacak. Bu sınavı yarın Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamentosu verecektir kanaatindeyim. Bu sürece destek veren milletvekili arkadaşımızı kutluyorum.”
YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ
“Tabii başkanlık sistemi ve yeni anayasa konusu, geçmişte gerek sayın Demirel’in gerek Erbakan’ın, Turgut Özal’ın ısrarla söyledikleri tezlerdir. Başkanlık sistemini, ülkenin birliği beraberliği ve bütünlüğü için ileri sürmüşlerdir. Bakın dünyada G20 ülkelerine bakın, yarıdan fazlası başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Acaba niye? Demek ki başkanlık sisteminin getirisi, götürüsünden çok daha fazla. Başta ABD olmak üzere Latin Amerika ülkelerinin tamamı başkanlık sistemidir. Rusya öyledir, Fransa yarı başkanlık sistemidir. Avrupa’da daha fazla parlamenter sistem vardır. Ama en gelişmiş ülkelerde başkanlık vardır.
Bu halk niçin bir darbe anayasası ile yönetilsin ki. Kendi iradesi var. Kendi iradesiyle ortaya koyabileceği anayasa var. Bu anayasa ile çok daha demokratik biçimde yönetilebiliriz. 4 siyasi parti, başbakanlığım döneminde bu işe adım attık.”
İSRAİL TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
“Filistin meselesi bizim için kanayan bir yaradır. Bildiğiniz gibi orada 3 maddemiz vardı. Bir tanesi Mavi Marmara gemisine yapılan operasyonla alakalı, bizden özür dilemeleri gerekir. Obama’nın ziyareti esnasında İsrail Başbakanı arayarak özür diledi. İkinci safha, tazminat konusuydu. Tazminat da büyük ölçü de halledildi. Üçüncü husus da ambargonun kaldırılmasıydı. Gazze’ye günde 3-4 saat elektrik veriliyor. Bu insani değil… Susuzluk sorunu var ve bu gibi sorunlar devam ediyor. Bunların düzeltilmesiyle birlikte biz de İsrail’e büyükelçi atamamızı yapacağız.”
ERDOĞAN’IN SAĞLIK DURUMU
“Sağlık durumum gayet iyi. Haftada bazen 2 bazen 3 gün kapalı ya da açık salonda spor yapıyorum. Mevsim de bizim için elverişli hale geldi. Futbol oynarken kilom 75’ti fakat şu anda 95… Emine hanım kendisine bazı kürler uyguluyor ben onları uygulamıyorum.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞANDAN VİZE AÇIKLAMASI
“Yani verdik-veriyoruz havasına girdiler. Haziran ayı sonu dediler. Son gelişmelere baktığımız zaman biraz yan çiziyor gibi gözüküyorlar. Genç kardeşlerime sesleniyorum. Biz buralara vizeyle gelmedik. Bize verirler vermezler. Er ya da geç Türkiye’ye vize vereceklerien inanıyorum. Eğer vermezlerse bunu kendime dert edinmiyorum. Avrupa şu anda ikiyüzlülük yapıyor. Latin Amerika ülkelerine vize veriyorlar. Ne alakası var bunların AB ile? Onlara veriyorsun da Türkiye’ye neden vermiyorsun? Türkiye’ye 53 yıldır Avrupa ile bu görüşmeleri yapıyor. Ben görüşmelere katıldığım zaman 15 ülke vardı, şimdi 27-28 ülkeye çıkardılar ama atılması gereken adımları atmadılar.
AB’nin içinde halkı müslüman olan ülke yok. Halkı müslüman olan ülkelere tavır değişik. Bize bu tür yaklaşımla gelmeleri bizi üzüyor. Bunu Suriye’de de gördük. Vizeyi Suriye’ye koz olarak kullanıyorlar. Ben farklı çıkış yapınca beyefendiler rahatsız olmuşlar. Temennim odur ki bir sonuç alınır”
SÜMEYYE ERDOĞAN’IN DÜĞÜNÜ
“Bir taraftan üzgündüm. Bir anne baba olarak bir an önce kızımızı evlendirelim istedim. Ve hamd olsun, eski bir arkadaşımın çocuğuyla evlilik tecelli edince her iki tarafta bu işte mutlu oldular. Rabbim evliliklerini daim etsin, bu evlilikten de torun bekliyorum. Şu an 5 tane torunum var ama bunu yetersiz buluyorum. Sümeyye kızıma küçükken hep ceylanım diyordum. Şimdi nazlı ceylanım kaçtı gitti. Geç evlilik bana göre iyi değildir, bana göre erken evlilik daha iyidir. Nasip çıktığı zaman evliliği yapmakta fayda var.”
19 Mayıs 2016 Perşembe
Erbakan’dan sonra ilk mühendis Başbakan!
Binali Yıldırım, AKP'nin 22 Mayıs'ta yapılacak olağanüstü kongresinde Genel Başkan adayı olarak açıklandı. Böylece, 22 Mayıs itibarıyla görevi devredecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun memleketi Konya gündemden düşerken, yükselen yıldız il, Binali Yıldırım'ın memleketi olan Erzincan olacak. Yıldırım, 1955 Erzincan Refahiye doğumlu.
ERBAKAN’DAN SONRA İLK!
İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi mezunu olan Binali Yıldırım, 20 yıl aradan sonra Türkiye’yi yönetecek ilk mühendis kökenli Başbakan olacak. Türkiye’nin son mühendis Başbakanı, 1996-97 yıllarında Başbakanlık görevinde bulunmuş olan Necmettin Erbakan olmuştu. Erbakan sonrasında Başbakan olan Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun hiçbiri mühendis değildi.
Yıldırım, Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan’ın oluşturduğu “İTÜ’lü Başbakan” geleneğini devam ettirecek.
“BOĞAZİÇİ’NE YOLDAN ÇIKARIM DİYE GİTMEDİM”
Yıldırım’ın üniversite tercihini açıklarken yaptığı çıkış, çok tartışılmıştı.
Üniversitede tercih yapmakta zorlandığını ifade eden Yıldırım, “Boğaziçi’nde bahçede kızlar erkekler bir arada oturuyor. Ben burda yoldan çıkarım diye düşünüp İTÜ’yü tercih ettim” demişti. Yıldırım’ın bu sözleri Boğaziçilileri kızdırmıştı.
UZUN YILLAR TERSANEDE ÇALIŞTI
Yıldırım, siyasete atılmadan önce Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü ve Camialtı Tersanesi’nde çeşitli kademelerde görev yaptı.
Yıldırım’ın yolu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kesişti.
1994-2000 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) da Genel Müdürlük görevinde bulunan Yıldım, bu görevi sırasında İstanbul’da toplu taşımacılığın denize kaydırılması yönünde önemli projelere imza attı. Yıldırım’ın İDO Genel Müdürlüğü döneminde İstanbul-Yalova ve Bandırma hatları açıldı, Adnan Menderes ve Turgut Özal hızlı feribotlarının sefere konuldu.
Yıldırım, siyasete ise resmen AKP ile başladı. AKP kurucuları arasında olan Yıldırım, AKP iktidarlarının “değişmez Ulaştırma Bakanı” oldu.
12 yıl aralıksız Ulaştırma Bakanlığı görevinde bulunduktan sonra son yerel seçimlerde İzmir’den AKP adına Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.
HEP ERDOĞAN’IN YANINDA
AKP’deki üç dönem kuralına takıldığı için 7 Haziran 2015 seçimlerinde milletvekili adayı olmayan Yıldırım, bu sürede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olarak görev yaptı. 1 Kasım’da yeniden parlamentoya dönen Yıldırım, son Davutoğlu hükümetinde yine Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptı.
DAVUTOĞLU KARŞISINDA HEP “POTANSİYEL RAKİP” OLDU
Yıldırım’ın adı AKP Genel Başkanlığı için daha önce de geçti. Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmak için Genel Başkanlığı bıraktığı dönemde Yıldırım’ın adı da AKP liderliği için geçmişti. Hatta Davutoğlu’nun adının “AKP Genel Başkan adayı” olarak açıklandığı toplantıya
Yıldırım’ın katılmaması dikkat çekmişti.
Yıldırım, Davutoğlu’nun adı resmen aday olarak açıklandıktan bir gün sonra düzenlediği basın toplantısında da, kendisinin hala “potansiyel aday” olduğunu ima eden açıklamalarda bulunmuştu.
12 EYLÜL KONGRESİ’NİN GİZLİ İSM
Binali Yıldırım, Davutoğlu’nun geçen yıl Genel Başkan olarak yaptığı tek olağan AKP Kongresi’nin de “gizli yıldızı” idi.
Davutoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği bazı isimleri, parti yönetiminden çıkaracağı ve yerlerine kendisine yakın isimleri koyacağı söylentileri üzerine, Ankara kulislerinde Binali Yıldırım ve ekibinin el altından delegelere ulaşıp imza topladıkları ve Yıldırım’ın Kongre’de Davutoğlu’na karşı aday çıkabileceği iddiaları yayılmıştı.
Bu gelişme üzerine Davutoğlu geri adım atmış, AKP’nin üst yönetimi Erdoğan’ın yönlendirmesiyle oluşturulmuştu.
“VURUR YÜZE İFADESİ…”
Binali Yıldırım’ın dikkat çeken çıkışları da olmuştu.
Bunlardan en ilginçlerinden biri de, sosyal medya konusundaki sözleriydi.
Kendisine sosyal medya izleyip izlemediği sorulan Yıldırım, o dönemde sosyal medyada çok moda olan bir deyimle yanıt vermiş, “vurur yüze ifadesi, kullanıyorum sosyal medyayı bir tanesi” demişti.
Yıldırım 1 Kasım seçimlerinden sonra da Twitter hesabından bir video paylaşmış, bu video’da yine aynı deyimi kullanarak, “vurur yüze ifadesi, tek başımıza iktidarız bir tanesi” demişti.
ERBAKAN’DAN SONRA İLK!
İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi mezunu olan Binali Yıldırım, 20 yıl aradan sonra Türkiye’yi yönetecek ilk mühendis kökenli Başbakan olacak. Türkiye’nin son mühendis Başbakanı, 1996-97 yıllarında Başbakanlık görevinde bulunmuş olan Necmettin Erbakan olmuştu. Erbakan sonrasında Başbakan olan Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun hiçbiri mühendis değildi.
Yıldırım, Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan’ın oluşturduğu “İTÜ’lü Başbakan” geleneğini devam ettirecek.
“BOĞAZİÇİ’NE YOLDAN ÇIKARIM DİYE GİTMEDİM”
Yıldırım’ın üniversite tercihini açıklarken yaptığı çıkış, çok tartışılmıştı.
Üniversitede tercih yapmakta zorlandığını ifade eden Yıldırım, “Boğaziçi’nde bahçede kızlar erkekler bir arada oturuyor. Ben burda yoldan çıkarım diye düşünüp İTÜ’yü tercih ettim” demişti. Yıldırım’ın bu sözleri Boğaziçilileri kızdırmıştı.
UZUN YILLAR TERSANEDE ÇALIŞTI
Yıldırım, siyasete atılmadan önce Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü ve Camialtı Tersanesi’nde çeşitli kademelerde görev yaptı.
Yıldırım’ın yolu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kesişti.
1994-2000 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) da Genel Müdürlük görevinde bulunan Yıldım, bu görevi sırasında İstanbul’da toplu taşımacılığın denize kaydırılması yönünde önemli projelere imza attı. Yıldırım’ın İDO Genel Müdürlüğü döneminde İstanbul-Yalova ve Bandırma hatları açıldı, Adnan Menderes ve Turgut Özal hızlı feribotlarının sefere konuldu.
Yıldırım, siyasete ise resmen AKP ile başladı. AKP kurucuları arasında olan Yıldırım, AKP iktidarlarının “değişmez Ulaştırma Bakanı” oldu.
12 yıl aralıksız Ulaştırma Bakanlığı görevinde bulunduktan sonra son yerel seçimlerde İzmir’den AKP adına Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.
HEP ERDOĞAN’IN YANINDA
AKP’deki üç dönem kuralına takıldığı için 7 Haziran 2015 seçimlerinde milletvekili adayı olmayan Yıldırım, bu sürede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olarak görev yaptı. 1 Kasım’da yeniden parlamentoya dönen Yıldırım, son Davutoğlu hükümetinde yine Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptı.
DAVUTOĞLU KARŞISINDA HEP “POTANSİYEL RAKİP” OLDU
Yıldırım’ın adı AKP Genel Başkanlığı için daha önce de geçti. Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmak için Genel Başkanlığı bıraktığı dönemde Yıldırım’ın adı da AKP liderliği için geçmişti. Hatta Davutoğlu’nun adının “AKP Genel Başkan adayı” olarak açıklandığı toplantıya
Yıldırım’ın katılmaması dikkat çekmişti.
Yıldırım, Davutoğlu’nun adı resmen aday olarak açıklandıktan bir gün sonra düzenlediği basın toplantısında da, kendisinin hala “potansiyel aday” olduğunu ima eden açıklamalarda bulunmuştu.
12 EYLÜL KONGRESİ’NİN GİZLİ İSM
Binali Yıldırım, Davutoğlu’nun geçen yıl Genel Başkan olarak yaptığı tek olağan AKP Kongresi’nin de “gizli yıldızı” idi.
Davutoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği bazı isimleri, parti yönetiminden çıkaracağı ve yerlerine kendisine yakın isimleri koyacağı söylentileri üzerine, Ankara kulislerinde Binali Yıldırım ve ekibinin el altından delegelere ulaşıp imza topladıkları ve Yıldırım’ın Kongre’de Davutoğlu’na karşı aday çıkabileceği iddiaları yayılmıştı.
Bu gelişme üzerine Davutoğlu geri adım atmış, AKP’nin üst yönetimi Erdoğan’ın yönlendirmesiyle oluşturulmuştu.
“VURUR YÜZE İFADESİ…”
Binali Yıldırım’ın dikkat çeken çıkışları da olmuştu.
Bunlardan en ilginçlerinden biri de, sosyal medya konusundaki sözleriydi.
Kendisine sosyal medya izleyip izlemediği sorulan Yıldırım, o dönemde sosyal medyada çok moda olan bir deyimle yanıt vermiş, “vurur yüze ifadesi, kullanıyorum sosyal medyayı bir tanesi” demişti.
Yıldırım 1 Kasım seçimlerinden sonra da Twitter hesabından bir video paylaşmış, bu video’da yine aynı deyimi kullanarak, “vurur yüze ifadesi, tek başımıza iktidarız bir tanesi” demişti.
Binali Yıldırım'dan ilk açıklama
AK Parti’nin yeni genel başkan ve Başbakan adayı olarak ismi açıklanan Binali Yıldırım ilk açıklamasını yaptı. Kürsüye çıkınca sözlerine bir Karadeniz fıkrasıyla başlayan Yıldırım, teröre karşı tavizsiz mücadele mesajı verdi, "Milletimiz rahat olsun, bu terör belasını milletimizin gündeminde çıkaracağız" dedi. Binali Yıldırım konuşmasında, "Kurucu başkanımız, liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz" diye konuştu.
AK Parti Genel Başkan Adayı Binali Yıldırım, teşekkür konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkarak, aklına gelen bir fıkrayla sözlerine başladı. Yıldırım, "Şimdi aklıma bir şey geldi. Temel konuşma yapmaya hazırlanıyormuş. Kürsüye çıkmış. Bakmış ki konuşması yok. Benimki gibi. Sonra dönmüş demiş ki topluluğa 'Buraya çıkarken konuşmamı bir Allah biliyordu bir ben. Şimdi artık Allah biliyor'." dedi. Konuşmasına 'Çok değerli dava arkadaşlarım' diye başlayan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Az önce açıklandığı gibi yapılacak kongrede genel başkan adayı olarak şahsımın gösterilmiş olması dolayısıyla tüm teşkilatıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Şunu herkes bilmelidir AK Parti bir dava partisidir. Milletin geleceğini inşa etme partisidir, geçmişini koruyarak geleceğe yürüyen partidir. Kurucu başkanımız, liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
DAVUTOĞLU'NA TEŞEKKÜR
Başbakanlık görevini kendisine devredecek olan Ahmet Davutoğlu'na bugüne kadar yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür eden Yıldırım, "22 Mayıs Pazar günü 2. Olağanüstü Büyük Kongremizi gerçekleştireceğiz. Hazırlıklarımızı büyük oranda tamamladık. Kurucularından biri olmaktan her zaman büyük bir onur duyduğum AK Parti'nin genel başkan adaylığına layık görülmek benim için onurların en yükseğidir, aynı zamanda da çok büyük bir sorumluluktur. Görevi devredecek olan Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'na bugüne kadar vermiş olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Kendisi partimizin kurucu genel başkanı ve lideri Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'dan aldığı bayrağı bugünlere getirmiştir" ifadelerini kullandı.
"KENETLENEREK KUTLU YÜRÜYÜŞE DEVAM"
AK Parti mensuplarına da temayül yoklamalarında kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür eden Yıldırım, "Parti kongreleri birer demokrasi bayramıdır. Ancak AK Parti kongrelerini diğer partilerden ayıran özellik AK Parti kongreleri ayrışma nedeni değil, birlikteliğin daha da kuvvetlendirme vesilesidir. Bu kongrenin de çok daha fazla birbirimize kenetlenerek kutlu yürüyüşe devam yolunda bir kararlılık ortaya koyacağına yürekten inanıyorum. Bu süreç içerisinde az önce genel başkan yardımcımızın da dediği gibi, partimizin istişare süreçleri büyük bir başarıyla sürdürülmüş ve partimizin ana kademelerinde 800'e yakın mensubumuz arasında istişareler tamamlanmış ve neticede bu toplantılarla genel başkan adayının kim olacağına karar verilmiştir. Genel başkan adayı olarak şahsımın gösterilmiş olmasından dolayı gönülden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"TAM BİR UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm AK Parti mensuplarıyla tam bir uyum içerisinde çalışılacağına dikkat çeken Yıldırım, "Kurucu başkanımız liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içerisinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Büyük kongremizde partimizin kutlu yürüyüşe devam sloganıyla belirlediği programını çok daha geniş bir şekilde değerlendireceğiz. Bugün bu konularda detaya girmeye ihtiyaç duymuyorum" dedi.
"TERÖR BELASINI TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARACAĞIZ"
Terörün Türkiye gündeminden çıkarılacağını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimize şunu Diyarbakır'a orada hunharca katledilen vatandaşlarımızın yanına gitmeden önce bir şey söylemek istiyorum. Milletim rahat olsun. Bu terör belasını Türkiye'nin gündeminden çıkaracağız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gününüz aydınlık, geleceğiniz mübarek olsun. Allah'a emanet olun." DHA
DAVUTOĞLU'NA TEŞEKKÜR
Başbakanlık görevini kendisine devredecek olan Ahmet Davutoğlu'na bugüne kadar yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür eden Yıldırım, "22 Mayıs Pazar günü 2. Olağanüstü Büyük Kongremizi gerçekleştireceğiz. Hazırlıklarımızı büyük oranda tamamladık. Kurucularından biri olmaktan her zaman büyük bir onur duyduğum AK Parti'nin genel başkan adaylığına layık görülmek benim için onurların en yükseğidir, aynı zamanda da çok büyük bir sorumluluktur. Görevi devredecek olan Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'na bugüne kadar vermiş olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Kendisi partimizin kurucu genel başkanı ve lideri Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'dan aldığı bayrağı bugünlere getirmiştir" ifadelerini kullandı.
"KENETLENEREK KUTLU YÜRÜYÜŞE DEVAM"
AK Parti mensuplarına da temayül yoklamalarında kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür eden Yıldırım, "Parti kongreleri birer demokrasi bayramıdır. Ancak AK Parti kongrelerini diğer partilerden ayıran özellik AK Parti kongreleri ayrışma nedeni değil, birlikteliğin daha da kuvvetlendirme vesilesidir. Bu kongrenin de çok daha fazla birbirimize kenetlenerek kutlu yürüyüşe devam yolunda bir kararlılık ortaya koyacağına yürekten inanıyorum. Bu süreç içerisinde az önce genel başkan yardımcımızın da dediği gibi, partimizin istişare süreçleri büyük bir başarıyla sürdürülmüş ve partimizin ana kademelerinde 800'e yakın mensubumuz arasında istişareler tamamlanmış ve neticede bu toplantılarla genel başkan adayının kim olacağına karar verilmiştir. Genel başkan adayı olarak şahsımın gösterilmiş olmasından dolayı gönülden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"TAM BİR UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞACAĞIZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm AK Parti mensuplarıyla tam bir uyum içerisinde çalışılacağına dikkat çeken Yıldırım, "Kurucu başkanımız liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içerisinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Büyük kongremizde partimizin kutlu yürüyüşe devam sloganıyla belirlediği programını çok daha geniş bir şekilde değerlendireceğiz. Bugün bu konularda detaya girmeye ihtiyaç duymuyorum" dedi.
"TERÖR BELASINI TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARACAĞIZ"
Terörün Türkiye gündeminden çıkarılacağını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimize şunu Diyarbakır'a orada hunharca katledilen vatandaşlarımızın yanına gitmeden önce bir şey söylemek istiyorum. Milletim rahat olsun. Bu terör belasını Türkiye'nin gündeminden çıkaracağız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gününüz aydınlık, geleceğiniz mübarek olsun. Allah'a emanet olun." DHA
14 Mayıs 2016 Cumartesi
Sümeyye Erdoğan ve Selçuk Bayraktar evlendi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın Küçükçekmece Halkalı'daki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde dünyaevine girdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan, iş adamı Özdemir Bayraktar'ın
oğlu Selçuk Bayraktar ile evlendi. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş nikahı kıydı. Nikah cüzdanını 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verdi.
Açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı, "Arena Mega" isminin Türkçe bir isimle değiştirilmesini talep ettiği ve Küçükçekmece Yahya Kemal Beyatlı adını alan gösteri merkezinde gerçekleştirilen törende çiftin nikahını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş kıydı.Çiftin şahitliklerini ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama yaptı. Nikahın ardından aile cüzdanını Abdullah Gül takdim etti.
ERDOĞAN'DAN DUYGUSAL KONUŞMA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kızı Sümeyye Erdoğan'ın nikahından sonra kısa ve duygusal bir konuşma yaptı.Erdoğan, "Sümeyye'ye çocukken ceylanım derdim. Gözümün nuru derdim. Şimdi bir ceylan gibi yuvadan ayrılıyor" dedi. Nikah töreninde Sümeyye Erdoğan ve Selçuk Bayraktar'ın hayat hikayelerinin anlatıldığı kısa bir film yayınlandı. Filmde Sümeyye Erdoğan'ın çocukluğu ve genç kızlık döneminde çekilmiş ve daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflar yer aldı.
GENİŞ ÖNLEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın nikah törenlerinin yapılacağı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi çevresinde hareketlilik yaşandı. Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne çıkan yollarda geniş güvenlik önlemleri alındı. Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın içinde bulunduğu gelin arabası, nikahın yapılacağı salona geldi. Nikahın yapılacağı Küçükçekmece'deki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi çevresinde tüm yollar geceden trafiğe kapatıldı.
ERDOĞAN AİLESİ HUBER'DEN HELİKOPTER İLE HAVALANDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kızı Sümeyye Erdoğan'ın nikahı için Tarabya'daki Huber Köşkü önünden helikopter ile Küçükçekmece Halkalı'daki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne havalandı. Helikoptere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanısıra eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve damadı Berat Albayrak'ın da bindiği görüldü.
POLİSLERİ PANİKLETEN ARAÇ
Yolların kapatılmasına tepki gösteren bazı vatandaşlar görevli polis ekipleriyle tartıştı. Bir sürücü aradaki boşluktan faydalanarak kapalı yola aracıyla dalıp, kaçtı. Polisler kısa süreli alarma geçti.Bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı. Görevli polislere güvenlik uyarıları yapıldı. Bölgede seyreden her aracın plaka kontrolünün yapılması istendi. Bölgede görev yapan tüm polis ekiplerine yaka kartı zorunluğu getirildi. Davetlilerin giriş yapacağı alandaki görevliler özellikle uyarıldı.
GELİN DAMAT ERKENDEN GELDİ
Bu arada düğün konvoyu sabah Tarabya'dan çıkarak nikahın yapılacağı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne geldi.
SELÇUK BAYRAKTAR'DAN ASKERLERİN NİKAH MESAJINA CEVAP
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın nişanlısı Selçuk Bayraktar, askerlerin fotoğraflı mesajına cevap verdi.Twitter hesabından askerlerin kendisine yolladığı "Selçuk abi mutluluklar, Şırnak'tan selamlar. Bursa/JÖH" yazan pankartlı mesajı paylaşan Bayraktar, "Şırnak'ta operasyon nedeniyle nikaha gelemeyen kahraman kardeşlerim en güzel hediyeyi yollamış" yazdı.
ÇOK SAYIDA DAVETLİ GELDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın nikah törenine saatler kala hazırlıklar hummalı şekilde devam etti. Davetlilerin giriş yapacağı alana turkuaz renkte halı serilirken, özel harekat polisleri de güvenlik önlemleri kapsamında bina çatılarına konuşlandırıldı. Konuklar ise nikahın yapılacağı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne geldi.
TÖRENE ÇELENK VE ÇİÇEK GÖNDERİLMEMESİ İSTENDİ
Nikah törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katılacağı öğrenildi. Nikah törenine ise çelenk ve çiçek gönderilmemesi, bunun yerine vakıflara bağış yapılmasının istendiği bilgisine ulaşıldı.İş, sanat, siyaset ve spor camiasından çok sayıda kişinin katılacağı nikah töreni öncesi Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar gelin aracıyla konvoy eşliğinde Huber Köşkü'nden ayrılmıştı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan, ardından nikah merasimine geçilen törene, bakanlar, yabancı devletlerin temsilcileri, büyükelçiler, belediye başkanları, sanatçılar ve iş adamlarının yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
KADİR TOPBAŞ KIYDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın nikah törenine siyaset, iş ve sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı. Çiftin nikahını ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın kıydı.
NİKAH ŞAHİTLERİ DİKKAT ÇEKTİ
Çiftin nikah şahitleri Hulusi Akar, Ahmet Davutoğlu, İsmail Kahraman, Abdullah Gül, Bekir İzzetbegoviç, Navaz Şerif, Edi Rama, Saad Hariri oldu. Org. Akar, ilk kez nikah şahidi olan Genelkurmay Başkanı oldu.
ÇOK SAYIDA İSİM KATILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın Selçuk Bayraktar, Halkalı Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi'nde düzenlenen nikah törenine siyaset, iş ve sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı.Nikah törenine katılanlar arasında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AB Bakanı Volkan Bozkır, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sanatçı Orhan Gencebay, Cengiz Kurtoğlu ve çok sayıda isim yer aldı.
NİKAH TÖRENİNDE BARKOVİZYON GÖSTERİSİ
Bu arada, nikah töreninde davetlilere, Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın hayatlarını konu alan barkovizyon gösterisi sunuldu.Sümeyye Erdoğan'ın babasıyla olan çocukluk fotoğrafları ve okul yıllarına ait detaylarla başlayan kısa filmde, Erdoğan'ın başörtüsü yasağı nedeniyle imam hatip eğitimini Trabzon Araklı'da tamamlamak zorunda bırakılışı da anlatılıyor.Kısa filmde, başörtüsü yasağının 2013'te kaldırılmasının ardından Sümeyye Erdoğan ile Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk karşılaşmalarında geçen diyaloglar Ankara Milletvekili Aydın Ünal tarafından anlatılıyor. Ünal, şu ifadeleri kullanıyor:"O gün babasıyla neler yaşadığını sormuştum. Babası eve geldiği zaman 'Çok şükür bir yasağı, bir zulmü daha kaldırdık. Hadi bir şükür namazı kılalım' demiş. Sümeyye Hanım, babasını yanaklarından öpmüş. Arkasından cemaatle namaz kıldıklarını, Yasin okuduklarını ve Erdoğan'ın uzun bir dua ettiğini anlatmıştı."Indiana Üniversitesi'nde master, London Schools of Economics'te yüksek lisans yapan Sümeyye Erdoğan'ın binicilik sporuyla ilgilendiği, kemana karşı büyük bir ilgisi olduğu ve bungee jumping yaptığına da kısa filmde yer veriliyor.Kısa filmde Sümeyye Erdoğan'ı, yakın arkadaşları röportajlarla anlatıyor.Filmde, Selçuk Bayraktar'ın lise yıllarından üniversite ve iş yaşamına kadar geçen süreçte insansız hava araçlarını (İHA) yapma hayali anlatılıyor. Projenin gerçekleştirilmesi sürecinde daha önce yayınlanmamış görüntüler de kısa filmde yer alıyor.İTÜ Elektronik Mühendisliği bölümü mezunu olan Bayraktar, Amerika Upenn'de yüksek lisans, sonrasında ise Massachusetts Institute of Technology'de (MİT) doktora çalışması yapmıştı. Türkiye'ye döndükten sonra İHA'ların üretimine başlayan Bayraktar, milli ve özgün insansız hava aracını üretmişti. Habertürk
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan, iş adamı Özdemir Bayraktar'ın
oğlu Selçuk Bayraktar ile evlendi. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş nikahı kıydı. Nikah cüzdanını 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verdi.
Açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı, "Arena Mega" isminin Türkçe bir isimle değiştirilmesini talep ettiği ve Küçükçekmece Yahya Kemal Beyatlı adını alan gösteri merkezinde gerçekleştirilen törende çiftin nikahını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş kıydı.Çiftin şahitliklerini ise 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, eski Lübnan Başbakanı Saad Hariri ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama yaptı. Nikahın ardından aile cüzdanını Abdullah Gül takdim etti.
ERDOĞAN'DAN DUYGUSAL KONUŞMA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kızı Sümeyye Erdoğan'ın nikahından sonra kısa ve duygusal bir konuşma yaptı.Erdoğan, "Sümeyye'ye çocukken ceylanım derdim. Gözümün nuru derdim. Şimdi bir ceylan gibi yuvadan ayrılıyor" dedi. Nikah töreninde Sümeyye Erdoğan ve Selçuk Bayraktar'ın hayat hikayelerinin anlatıldığı kısa bir film yayınlandı. Filmde Sümeyye Erdoğan'ın çocukluğu ve genç kızlık döneminde çekilmiş ve daha önce hiç yayınlanmamış fotoğraflar yer aldı.
GENİŞ ÖNLEM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın nikah törenlerinin yapılacağı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi çevresinde hareketlilik yaşandı. Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne çıkan yollarda geniş güvenlik önlemleri alındı. Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın içinde bulunduğu gelin arabası, nikahın yapılacağı salona geldi. Nikahın yapılacağı Küçükçekmece'deki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi çevresinde tüm yollar geceden trafiğe kapatıldı.
ERDOĞAN AİLESİ HUBER'DEN HELİKOPTER İLE HAVALANDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kızı Sümeyye Erdoğan'ın nikahı için Tarabya'daki Huber Köşkü önünden helikopter ile Küçükçekmece Halkalı'daki Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne havalandı. Helikoptere Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanısıra eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve damadı Berat Albayrak'ın da bindiği görüldü.
POLİSLERİ PANİKLETEN ARAÇ
Yolların kapatılmasına tepki gösteren bazı vatandaşlar görevli polis ekipleriyle tartıştı. Bir sürücü aradaki boşluktan faydalanarak kapalı yola aracıyla dalıp, kaçtı. Polisler kısa süreli alarma geçti.Bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı. Görevli polislere güvenlik uyarıları yapıldı. Bölgede seyreden her aracın plaka kontrolünün yapılması istendi. Bölgede görev yapan tüm polis ekiplerine yaka kartı zorunluğu getirildi. Davetlilerin giriş yapacağı alandaki görevliler özellikle uyarıldı.
GELİN DAMAT ERKENDEN GELDİ
Bu arada düğün konvoyu sabah Tarabya'dan çıkarak nikahın yapılacağı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne geldi.
SELÇUK BAYRAKTAR'DAN ASKERLERİN NİKAH MESAJINA CEVAP
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın nişanlısı Selçuk Bayraktar, askerlerin fotoğraflı mesajına cevap verdi.Twitter hesabından askerlerin kendisine yolladığı "Selçuk abi mutluluklar, Şırnak'tan selamlar. Bursa/JÖH" yazan pankartlı mesajı paylaşan Bayraktar, "Şırnak'ta operasyon nedeniyle nikaha gelemeyen kahraman kardeşlerim en güzel hediyeyi yollamış" yazdı.
ÇOK SAYIDA DAVETLİ GELDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın nikah törenine saatler kala hazırlıklar hummalı şekilde devam etti. Davetlilerin giriş yapacağı alana turkuaz renkte halı serilirken, özel harekat polisleri de güvenlik önlemleri kapsamında bina çatılarına konuşlandırıldı. Konuklar ise nikahın yapılacağı Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'ne geldi.
TÖRENE ÇELENK VE ÇİÇEK GÖNDERİLMEMESİ İSTENDİ
Nikah törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da katılacağı öğrenildi. Nikah törenine ise çelenk ve çiçek gönderilmemesi, bunun yerine vakıflara bağış yapılmasının istendiği bilgisine ulaşıldı.İş, sanat, siyaset ve spor camiasından çok sayıda kişinin katılacağı nikah töreni öncesi Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar gelin aracıyla konvoy eşliğinde Huber Köşkü'nden ayrılmıştı.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan, ardından nikah merasimine geçilen törene, bakanlar, yabancı devletlerin temsilcileri, büyükelçiler, belediye başkanları, sanatçılar ve iş adamlarının yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
KADİR TOPBAŞ KIYDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın nikah törenine siyaset, iş ve sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı. Çiftin nikahını ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın kıydı.
NİKAH ŞAHİTLERİ DİKKAT ÇEKTİ
Çiftin nikah şahitleri Hulusi Akar, Ahmet Davutoğlu, İsmail Kahraman, Abdullah Gül, Bekir İzzetbegoviç, Navaz Şerif, Edi Rama, Saad Hariri oldu. Org. Akar, ilk kez nikah şahidi olan Genelkurmay Başkanı oldu.
ÇOK SAYIDA İSİM KATILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın Selçuk Bayraktar, Halkalı Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezi'nde düzenlenen nikah törenine siyaset, iş ve sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı.Nikah törenine katılanlar arasında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AB Bakanı Volkan Bozkır, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, eski Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sanatçı Orhan Gencebay, Cengiz Kurtoğlu ve çok sayıda isim yer aldı.
NİKAH TÖRENİNDE BARKOVİZYON GÖSTERİSİ
Bu arada, nikah töreninde davetlilere, Sümeyye Erdoğan ile Selçuk Bayraktar'ın hayatlarını konu alan barkovizyon gösterisi sunuldu.Sümeyye Erdoğan'ın babasıyla olan çocukluk fotoğrafları ve okul yıllarına ait detaylarla başlayan kısa filmde, Erdoğan'ın başörtüsü yasağı nedeniyle imam hatip eğitimini Trabzon Araklı'da tamamlamak zorunda bırakılışı da anlatılıyor.Kısa filmde, başörtüsü yasağının 2013'te kaldırılmasının ardından Sümeyye Erdoğan ile Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk karşılaşmalarında geçen diyaloglar Ankara Milletvekili Aydın Ünal tarafından anlatılıyor. Ünal, şu ifadeleri kullanıyor:"O gün babasıyla neler yaşadığını sormuştum. Babası eve geldiği zaman 'Çok şükür bir yasağı, bir zulmü daha kaldırdık. Hadi bir şükür namazı kılalım' demiş. Sümeyye Hanım, babasını yanaklarından öpmüş. Arkasından cemaatle namaz kıldıklarını, Yasin okuduklarını ve Erdoğan'ın uzun bir dua ettiğini anlatmıştı."Indiana Üniversitesi'nde master, London Schools of Economics'te yüksek lisans yapan Sümeyye Erdoğan'ın binicilik sporuyla ilgilendiği, kemana karşı büyük bir ilgisi olduğu ve bungee jumping yaptığına da kısa filmde yer veriliyor.Kısa filmde Sümeyye Erdoğan'ı, yakın arkadaşları röportajlarla anlatıyor.Filmde, Selçuk Bayraktar'ın lise yıllarından üniversite ve iş yaşamına kadar geçen süreçte insansız hava araçlarını (İHA) yapma hayali anlatılıyor. Projenin gerçekleştirilmesi sürecinde daha önce yayınlanmamış görüntüler de kısa filmde yer alıyor.İTÜ Elektronik Mühendisliği bölümü mezunu olan Bayraktar, Amerika Upenn'de yüksek lisans, sonrasında ise Massachusetts Institute of Technology'de (MİT) doktora çalışması yapmıştı. Türkiye'ye döndükten sonra İHA'ların üretimine başlayan Bayraktar, milli ve özgün insansız hava aracını üretmişti. Habertürk
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Başkanlık acil ihtiyaç'
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 7 Haziran- 1 Kasım arasındaki belirsiz dönemin kendisi sayesinde atlatıldığını belirterek, “Güçlü Cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi, milletimizin memnuniyetini daha da arttırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüşün mümkün olmadığını herkes kabul etmek durumundadır. Türkiye’nin geldiği yer hem yeni anayasayı hem başkanlık sistemini acil bir ihtiyaç olarak önümüze çıkarmıştır” dedi.
Eyüp Belediyesi tarafından inşası tamamlanan yeni hizmet binası ve 13 tesisin toplu açılışı dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Açılışa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile çok sayıda bakan katıldı. Erdoğan şunları söyledi:
SAYIN DAVUTOĞLU’NA TEŞEKKÜR: Bölgemizin ve ülkemizin geçtiği şu önemli günlerde belli sıkıntılar yaşanıyor. Bizlerin de aramızdaki birliği, beraberliği çok daha güçlendirmemiz lazım. Biliyorsunuz, iktidar partisi olan AK Parti, 22 Mayıs’ta kongreye gitme kararı aldı. Sayın Başbakan da, bu kongrede aday olmayacağını açıkladı. Ben de huzurlarınızda Sayın Davutoğlu’na teşekkür ediyorum.
BU BİR BAYRAK YARIŞI: Şimdi, 22 Mayıs’taki kongrede seçilecek kişi, Sayın Davutoğlu’ndan bu bayrağı devralacak ve hizmet yarışı bu şekilde sürüp gidecek.
TAKİP ETMEMDEN RAHATSIZ OLUYORLAR: 40 yıllık dava arkadaşlarımın içinde bulunduğu, kurucu genel başkanı olduğum, 12 yıl başbakanlığını yürüttüğüm partiyle ilgili gelişmeleri yakından takip etmem birilerini rahatsız ediyor. Niye rahatsız oluyorsun? Bundan daha doğal ne olabilir.
CUMHURBAŞKANI SAYESİNDE YÖNETİM BOŞLUĞU OLMAZ: Bugünkü Türkiye, dünün rotasız, amaçsız Türkiyesi değil. Milletimiz, kendi oylarıyla seçtiği Cumhurbaşkanı sayesinde, seçimler ve hükümetler gelip geçse de ülke yönetiminde bir boşluk olmadığını, olmayacağını artık çok iyi biliyor. Esasen benim başkanlık sistemi konusunu gündeme getirmemin sebebi de budur.
ARTIK HERKES KABUL ETMELİ: Milletimiz, 2007 anayasa değişikliğiyle hukuki altyapısı hazırlanan, 10 Ağustos 2014 seçimiyle de fiili adımı atılan yeni dönemin faydasını görmüştür. Bilhassa, 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki belirsizlik döneminin, güçlü Cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi, milletimizin memnuniyetini daha da arttırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüşün mümkün olmadığını, artık herkes kabul etmek durumundadır.
KİŞİSEL TALEP DEĞİL: Yeni anayasa, başkanlık sistemi konusu da Tayyip Erdoğan’ın kişisel talebi değildir. Türkiye’nin bugüne kadar yaşadığı tecrübeler sonunda geldiği yer, hem yeni anayasayı, hem başkanlık sistemini acil bir ihtiyaç olarak önümüze çıkarmıştır.
BAŞKANLIKTA BUNLAR OLMAZ: Meclis’te, komisyonlarda olanları görüyorsunuz değil mi? Başkanlık sisteminin olduğu ülkede bunları göremezsiniz.
BU DEĞİŞİMDEN KORKMAYA GEREK YOK: ŞU anda 64’üncü Hükümet görev başında, 22 Mayıs’tan sonra 65’inci Hükümet kurulacak. Aynı şekilde, şahsım 12’nci Cumhurbaşkanı olarak bu görevde bulunuyorum. Başkanlık sistemine geçtikten sonra, milletimizin teveccühüyle bu göreve gelecek kişi Türkiye’nin 1’inci başkanı olarak görevine başlayacak. Bu değişimden korkmaya gerek yok. Tam tersine, herkesten bu değişime destek vermesini, katkı sağlamasını bekliyoruz. Meseleyi kişiselleştirenlerin, ülkeye ve millete karşı sorumluluktan kaçtıklarını biliyoruz. Bu konjonktürde kendilerini veya kendi arzu ettikleri birini milletimizin başkan olarak seçmeyeceğini görenler, halkın gönlünü kazanmaya çalışmak yerine sistemi tıkamayı tercih ediyorlar. Böyle bir anlayışı kabul etmiyoruz. Türkiye, bu anlayışa rağmen 13 yıldır tarihi reformlara imza attı. İnşallah, yine bunlara rağmen yeni anayasa ve başkanlık sistemini hayata geçireceğiz. Bizim için asıl olan milletimizin tercihidir, milletimizin menfaatidir.
BİZ YOLUMUZA SEN YOLUNA: SURİYE’de 12 milyon insan mağdur edilmiş, 600 bine yakın masum katledilmişken, hiçbir Müslüman bu vebalden kendini ayrı tutamaz. Şu anda Bangladeş’teki gelişmelere sessiz kalanlar da bu vebalden kurtulamaz. Türkiye dört bir yanından terör örgütlerinin ve onlara destek olan güçlerin doğrudan dolaylı saldırısı altında iken şu anda AB bakın ‘Vize için terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz’ diyor. Siz önce Avrupa Parlamentosu’nun yanında çadır kuran teröristlere müsaade ederken bu zihniyetinizi niye değiştirmiyorsunuz? Teröristlere çadır kurdurtacaksın ve onlara orada imkân sağlayacaksın ve bunu demokrasi adına yaptığını söyleyeceksin. Bize de ‘Vize kaldıracağım bunun şartı, şunu değiştirmen...’ Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla da anlaş.
YENİ BİR KRİTER DEĞİL: AB’nin Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik yapılmasına yönelik talebi yeni bir kriter değil. Bu kriter, Brüksel ile Ankara arasında Geri Kabul Anlaşması (GKA) – vize liberalizasyonu sürecinde yapılan görüşmelerde başından bu yana yer alan kriterlerden biri. Türkiye, bu kriterin vize muafiyeti için karşılanması gereken 72 kriterden biri olmasına ve yol haritasında yer almasına Aralık 2013’te onay verdi. Bu kriter bağlamında Türkiye’den adil yargılanma, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü gibi konularda AB ülkeleriyle uyumlu düzenlemeler isteniyor. Türkiye’nin bu alanda her şeyden önce terör tanımını uyumlaştırması ve kapsamını daraltması gerekiyor. DHA
Eyüp Belediyesi tarafından inşası tamamlanan yeni hizmet binası ve 13 tesisin toplu açılışı dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Açılışa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile çok sayıda bakan katıldı. Erdoğan şunları söyledi:
SAYIN DAVUTOĞLU’NA TEŞEKKÜR: Bölgemizin ve ülkemizin geçtiği şu önemli günlerde belli sıkıntılar yaşanıyor. Bizlerin de aramızdaki birliği, beraberliği çok daha güçlendirmemiz lazım. Biliyorsunuz, iktidar partisi olan AK Parti, 22 Mayıs’ta kongreye gitme kararı aldı. Sayın Başbakan da, bu kongrede aday olmayacağını açıkladı. Ben de huzurlarınızda Sayın Davutoğlu’na teşekkür ediyorum.
BU BİR BAYRAK YARIŞI: Şimdi, 22 Mayıs’taki kongrede seçilecek kişi, Sayın Davutoğlu’ndan bu bayrağı devralacak ve hizmet yarışı bu şekilde sürüp gidecek.
TAKİP ETMEMDEN RAHATSIZ OLUYORLAR: 40 yıllık dava arkadaşlarımın içinde bulunduğu, kurucu genel başkanı olduğum, 12 yıl başbakanlığını yürüttüğüm partiyle ilgili gelişmeleri yakından takip etmem birilerini rahatsız ediyor. Niye rahatsız oluyorsun? Bundan daha doğal ne olabilir.
CUMHURBAŞKANI SAYESİNDE YÖNETİM BOŞLUĞU OLMAZ: Bugünkü Türkiye, dünün rotasız, amaçsız Türkiyesi değil. Milletimiz, kendi oylarıyla seçtiği Cumhurbaşkanı sayesinde, seçimler ve hükümetler gelip geçse de ülke yönetiminde bir boşluk olmadığını, olmayacağını artık çok iyi biliyor. Esasen benim başkanlık sistemi konusunu gündeme getirmemin sebebi de budur.
ARTIK HERKES KABUL ETMELİ: Milletimiz, 2007 anayasa değişikliğiyle hukuki altyapısı hazırlanan, 10 Ağustos 2014 seçimiyle de fiili adımı atılan yeni dönemin faydasını görmüştür. Bilhassa, 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki belirsizlik döneminin, güçlü Cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi, milletimizin memnuniyetini daha da arttırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüşün mümkün olmadığını, artık herkes kabul etmek durumundadır.
KİŞİSEL TALEP DEĞİL: Yeni anayasa, başkanlık sistemi konusu da Tayyip Erdoğan’ın kişisel talebi değildir. Türkiye’nin bugüne kadar yaşadığı tecrübeler sonunda geldiği yer, hem yeni anayasayı, hem başkanlık sistemini acil bir ihtiyaç olarak önümüze çıkarmıştır.
BAŞKANLIKTA BUNLAR OLMAZ: Meclis’te, komisyonlarda olanları görüyorsunuz değil mi? Başkanlık sisteminin olduğu ülkede bunları göremezsiniz.
BU DEĞİŞİMDEN KORKMAYA GEREK YOK: ŞU anda 64’üncü Hükümet görev başında, 22 Mayıs’tan sonra 65’inci Hükümet kurulacak. Aynı şekilde, şahsım 12’nci Cumhurbaşkanı olarak bu görevde bulunuyorum. Başkanlık sistemine geçtikten sonra, milletimizin teveccühüyle bu göreve gelecek kişi Türkiye’nin 1’inci başkanı olarak görevine başlayacak. Bu değişimden korkmaya gerek yok. Tam tersine, herkesten bu değişime destek vermesini, katkı sağlamasını bekliyoruz. Meseleyi kişiselleştirenlerin, ülkeye ve millete karşı sorumluluktan kaçtıklarını biliyoruz. Bu konjonktürde kendilerini veya kendi arzu ettikleri birini milletimizin başkan olarak seçmeyeceğini görenler, halkın gönlünü kazanmaya çalışmak yerine sistemi tıkamayı tercih ediyorlar. Böyle bir anlayışı kabul etmiyoruz. Türkiye, bu anlayışa rağmen 13 yıldır tarihi reformlara imza attı. İnşallah, yine bunlara rağmen yeni anayasa ve başkanlık sistemini hayata geçireceğiz. Bizim için asıl olan milletimizin tercihidir, milletimizin menfaatidir.
BİZ YOLUMUZA SEN YOLUNA: SURİYE’de 12 milyon insan mağdur edilmiş, 600 bine yakın masum katledilmişken, hiçbir Müslüman bu vebalden kendini ayrı tutamaz. Şu anda Bangladeş’teki gelişmelere sessiz kalanlar da bu vebalden kurtulamaz. Türkiye dört bir yanından terör örgütlerinin ve onlara destek olan güçlerin doğrudan dolaylı saldırısı altında iken şu anda AB bakın ‘Vize için terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz’ diyor. Siz önce Avrupa Parlamentosu’nun yanında çadır kuran teröristlere müsaade ederken bu zihniyetinizi niye değiştirmiyorsunuz? Teröristlere çadır kurdurtacaksın ve onlara orada imkân sağlayacaksın ve bunu demokrasi adına yaptığını söyleyeceksin. Bize de ‘Vize kaldıracağım bunun şartı, şunu değiştirmen...’ Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla da anlaş.
YENİ BİR KRİTER DEĞİL: AB’nin Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik yapılmasına yönelik talebi yeni bir kriter değil. Bu kriter, Brüksel ile Ankara arasında Geri Kabul Anlaşması (GKA) – vize liberalizasyonu sürecinde yapılan görüşmelerde başından bu yana yer alan kriterlerden biri. Türkiye, bu kriterin vize muafiyeti için karşılanması gereken 72 kriterden biri olmasına ve yol haritasında yer almasına Aralık 2013’te onay verdi. Bu kriter bağlamında Türkiye’den adil yargılanma, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü gibi konularda AB ülkeleriyle uyumlu düzenlemeler isteniyor. Türkiye’nin bu alanda her şeyden önce terör tanımını uyumlaştırması ve kapsamını daraltması gerekiyor. DHA
6 Mayıs 2016 Cuma
Ahmet Davutoğlu'nun kullandığı 'Refik' kelimesi ne demek?
Başbakan Ahmet Davutoğlu yaptığı konuşma esnasında ‘Evvel refîk bade'l-tarîk’ demişler; sözü büyük yankı uyandırdı. Peki Refik ne demek? Başbakan bu sözü kime ithafen söyledi. Başbakan'ın ‘Evvel refîk bade'l-tarîk’ sözü ne anlama geliyor.
Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasında geçen Refik olmak tabiri, birçok kişinin aklında soru işareti yarattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu yaptığı açıklama esnasında kullandığı refik kelimesi ile gündeme oturdu. Peki Başbakan'ın kullandığı refik kelimesi hangi anlama geliyor?
REFİK OLMAK NE DEMEKTİR?
Açıklamada cümle içerisinde kullandığı "refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım" ve "AK Parti'nin devamı için refik değişmesi için genel başkanın değişmesi kararı bende hasıl oldu" sözleri dinleyenlerin kafasında soru işareti oluşturdu.
Kelime, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne göre, ilk anlamı bakımından arkadaş ve dost ifadesini vermektedir. İkinci anlamı ise, eş, koca ve zevç manasına gelmektedir. Kuran-ı Kerim'de Nisâ suresi içerisinde de geçen kelime, mealen şu şekilde buyrulmuştur:
Kim Allahü teâlâya ve Resûl'e itâat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine lütuflarda, ihsânlarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehîdler ve sâlih kişilerle berâberdir. Bunlar ne güzel refiktirler. (Nisâ sûresi: 69) Aynı zamanda Hadis-i şeriflerde de kullanılan terim, dini kaynaklarda şu şekilde yer almaktadır:
Önce refîk sonra yol. (Şâh-ı Nakşibend) Yâ Rab! Kabrimi Ravda-i Cennet et, Yalnız bırakma, refîkim rahmet et. (M. Sıddîk Gümüş)
Allahü teâlâ refîktir, yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hiçbir şeye vermediğini yumuşak davranana ihsân eder. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün partisini olağanüstü genel kurula götürme kararını açıklamasının ardından Google Trends listesinde refik aramalarında gözle görülür bir artış yaşandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün düzenlediği basın toplantısında birçok defa arkadaş, dost, eş anlamına gelen Refik kelimesini kullanmıştı. Davutoğlu’nun kullandığı bu kelime, TDK'nın Türkçe sözlüğünde bugüne kadar 234 milyon 702 bin 21 kez sorgulandı. TDK'da, Refik kelimesinin ilk anlamı arkadaş, dost karşılığını bulurken, ikinci anlamında eş, koca ve zevc olarak yer alıyor.
Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasında geçen Refik olmak tabiri, birçok kişinin aklında soru işareti yarattı. Başbakan Ahmet Davutoğlu yaptığı açıklama esnasında kullandığı refik kelimesi ile gündeme oturdu. Peki Başbakan'ın kullandığı refik kelimesi hangi anlama geliyor?
REFİK OLMAK NE DEMEKTİR?
Açıklamada cümle içerisinde kullandığı "refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım" ve "AK Parti'nin devamı için refik değişmesi için genel başkanın değişmesi kararı bende hasıl oldu" sözleri dinleyenlerin kafasında soru işareti oluşturdu.
Kelime, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne göre, ilk anlamı bakımından arkadaş ve dost ifadesini vermektedir. İkinci anlamı ise, eş, koca ve zevç manasına gelmektedir. Kuran-ı Kerim'de Nisâ suresi içerisinde de geçen kelime, mealen şu şekilde buyrulmuştur:
Kim Allahü teâlâya ve Resûl'e itâat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine lütuflarda, ihsânlarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehîdler ve sâlih kişilerle berâberdir. Bunlar ne güzel refiktirler. (Nisâ sûresi: 69) Aynı zamanda Hadis-i şeriflerde de kullanılan terim, dini kaynaklarda şu şekilde yer almaktadır:
Önce refîk sonra yol. (Şâh-ı Nakşibend) Yâ Rab! Kabrimi Ravda-i Cennet et, Yalnız bırakma, refîkim rahmet et. (M. Sıddîk Gümüş)
Allahü teâlâ refîktir, yumuşaklığı sever. Sertlik edenlere vermediği şeyleri ve başka hiçbir şeye vermediğini yumuşak davranana ihsân eder. (Hadîs-i şerîf-Müslim)
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün partisini olağanüstü genel kurula götürme kararını açıklamasının ardından Google Trends listesinde refik aramalarında gözle görülür bir artış yaşandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün düzenlediği basın toplantısında birçok defa arkadaş, dost, eş anlamına gelen Refik kelimesini kullanmıştı. Davutoğlu’nun kullandığı bu kelime, TDK'nın Türkçe sözlüğünde bugüne kadar 234 milyon 702 bin 21 kez sorgulandı. TDK'da, Refik kelimesinin ilk anlamı arkadaş, dost karşılığını bulurken, ikinci anlamında eş, koca ve zevc olarak yer alıyor.
Google'da herkes 'refik'i aradı
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün partisini olağanüstü genel kurula götürme kararını açıklamasının ardından Google Trends listesinde refik aramalarında gözle görülür bir artış yaşandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün düzenlediği basın toplantısında birçok defa arkadaş, dost, eş anlamına gelen Refik kelimesini kullanmıştı. Davutoğlu’nun kullandığı bu kelime, TDK'nın Türkçe sözlüğünde bugüne kadar 234 milyon 702 bin 21 kez sorgulandı. TDK'da, Refik kelimesinin ilk anlamı arkadaş, dost karşılığını bulurken, ikinci anlamında eş, koca ve zevc olarak yer alıyor.
DAVUTOĞLU DÜN NE DEMİŞTİ?
Bu bağlamda son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi, refik (arkadaş) olma özelliğiyle bağdaştıramadım, bağdaştıramam.
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün düzenlediği basın toplantısında birçok defa arkadaş, dost, eş anlamına gelen Refik kelimesini kullanmıştı. Davutoğlu’nun kullandığı bu kelime, TDK'nın Türkçe sözlüğünde bugüne kadar 234 milyon 702 bin 21 kez sorgulandı. TDK'da, Refik kelimesinin ilk anlamı arkadaş, dost karşılığını bulurken, ikinci anlamında eş, koca ve zevc olarak yer alıyor.
DAVUTOĞLU DÜN NE DEMİŞTİ?
Bu bağlamda son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi, refik (arkadaş) olma özelliğiyle bağdaştıramadım, bağdaştıramam.
Başbakan Davutoğlu veda etti
Davutoğlu: Mutabakatın olmadığı yerde aday olmayı düşünmem. Kongrede aday olmayı düşünmüyorum.
AKP için tarihi olarak görülen MYK toplantısına gecikmeli olarak katılan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, parti genel merkez binasına arka kapıdan girdi. Saat 12:15’de başlayan buradaki toplantı tam 36 dakika sürdü. Toplantıda 22 Mayıs’ta kongre kararı çıktı. Kongre kararıyla ilgili ilk açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan da geldi. Erdoğan ” Kongre süreci hayırlı olsun. Başbakan’ın kendi kararı” dedi. Davutoğlu, son grup toplantısında 28 dakikayla tarihinin en kısa konuşmasını yaptı. Veda konuşmasında da 40 dakika konuşan Davutoğlu’nun kürsüden inişi sırasında objektiflere yansıyan o kare akıllara, ABD Başkanı’nın ‘Ve Obama kaçar’ diyerek sonlandırdığı veda konuşmasını getirdi. İşte AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tarihi konuşmasından öne çıkan bölümler;
“CANLA BAŞLA ÇALIŞTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM, MİLLETİN ŞAHİTLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİ”
Başbakan Davutoğlu, AKP Genel Merkezi’nde 1 saat 13 dakikalık gecikmeyle başlayan ve yaklaşık 35 dakika süren MYK toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi. Başbakanlık döneminde canla başla çalıştığını ve tüm çalışmalarına milletin şahit olduğunu belirten Davutoğlu, “Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerini geçirmekte olduğu bir sürecin içindeyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, Başbakan Başdanışmanı, büyükelçi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak aziz milletimizin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi olmuştur. Allah bu hizmetlerin karşılığını en hak ettiğimiz şekilde veresin, niyazında bulunarak bugün sizlerin huzuruna çıkmış bulunuyorum. 28 Ağustos 2014 tarihinde partimizin olağanüstü birinci kongresinde kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan kutsal bir emaneti devraldım. Bu emaneti devralırken orada yaptığım konuşmada vurguladığım temel hususları hep hayatımda ve daha sonra başbakanlık dönemimde kendime şiar edindim. Bugün geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı ve bu hususların hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Bunun şahidinin de aziz milletimiz olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu dönemde yaşadıklarımız tarihin ve milletin şahitliğinde gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
“7 HAZİRAN-1 KASIM 2015 ARASI EN KRİTİK DÖNEMDİ”
Başbakanlığı sürecinde 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasındaki dönemin en kritik dönem olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Gururla huzurunuzda ifade ediyorum ki benim AK Parti genel başkanlığım döneminde bu partiden tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı görülmemiş ve partimizin omurgasından da yapısından da hiçbir şey eksilmemiştir. Bu önemli bir meydan okumaydı. Geçmiş tecrübeleri bilenler bugün bu noktada elde ettiğimiz başarıyı da herhalde görürler. İkinci dönemimiz en kritik dönemdi. Sadece başında bulunduğum hükümetler itibariyle değil, sadece AK Parti itibariyle değil; Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi 7 Haziran-1 Kasım 2015 arası. En kritik dönemdi çünkü 13 yıllık istikrarlı bir dönem sonrasında puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamı partimizde acaba ne olacak kaygısı, vardı. 7 Haziran ile birlikte iç muhasebemizi yaptık. Başımızı dik tuttuk. Hamdolsun huzurunuzdayım. Her şey sizin huzurunuzda yaşandı. 7 Haziran-1 Kasım arası kaos, kriz, hükümetsizlik bekleyenler çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular. Hiçbir kararı almakta 1 saniye bir tereddüt etmedik. Zor bir dönemdi” açıklamasında bulundu.
“TERÖRLE MÜCADELEDE NETİCE ALININCAYA KADAR NİHAYETE ERDİRİLECEK”
Doğu ve güneydoğuda yürütülen terörle mücadele operasyonlarına değinen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terörle mücadele bağlamında 1 Kasım’dan sonra 2 Kasım günü başkanlık yaptığım zirvede aldığımız kararlarla Türkiye’nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Aralıktan itibaren birçok ilçede ve bugün tekrar vurgulayarak ifade ediyorum. Hamdolsun bu operasyonlar büyük bir başarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Bu terörle mücadelede netice alınıncaya kadar inşallah nihayete erdirilecek”
“ALDIĞIMIZ KARAR ÇERÇEVESİNDE KİMSENİN SPEKÜLASYONLARA GİTMEMESİ UYARISINDA BULUNUYORUM”
AKP’de yaşanan gelişmeler üzerinden ekonomiyi sıkıntıya sokacak spekülasyonlar yapılmaması gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ekonomimizde bahar dönemi yaşıyoruz. Özellikle dün akşamdan itibaren ve bugün aldığımız karar çerçevesinde de kimsenin ekonomimizin verileriyle oynayacak spekülasyonlara gitmemesi uyarısında bulunuyorum. Bugünlerde aldığımız kararlar ne olursa olsun son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır ve hiç kimse ekonominin iç dengeleriyle oynamaya kalkmasın. Kurdaki sağlıklı düşüş devam etmelidir. Hiç kimse şüphe de etmesin. Önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümeti devam edecektir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZ ‘EMANETÇİ BİR BAŞBAKAN İSTEMİYORUM’ DEMİŞTİ, DOĞRU BİR TAVIRDI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Emanetçi başbakan istemiyorum’ sözüne atıfta bulunan Davutoğlu, “Bütün bunları yaparken temel saikim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak taşıdığım ağır sorumluluğun hakkını vermekti. Olağanüstü kongrede Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da vurguladığı gibi bu dönem güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan dönemiydi. Ben o gün Sayın Cumhurbaşkanı’mızın vurguladığı prensibi hayata geçirmeye gayret ettim. O gün Sayın Cumhurbaşkanı’mız ‘Emanetçi bir başbakan istemiyorum’ demişti. Doğru bir tavırdı. Ben emaneti üstlendim ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunun da hakkını vermek için gece gündüz çalıştım” diye konuştu.
“HERHANGİ BİR İL VE İLÇE TEŞKİLATI ATAMASINDA DAHİ ŞAHSİ BİR MÜDAHALEM OLMAMIŞTIR”
MKYK’da yetki devri tartışmalarına ilişkin konuşan Davutoğlu, “Son tartışmalarına bahisle de söylüyorum. Hiçbir yerde herhangi bir il ve ilçe teşkilatı atamasında dahi şahsi bir müdahalem olmamıştır. Teşkilat başkanımızın kullandığı yetkiler kurullarımızın 12 yıllık işleyişinde nasıl olmuşsa öyle olmuştur. Partiler gelenekleriyle yaşar. Ben partimizin geleneklerinin yaşatılmasını asli unsur olarak gördüm ve buna hep sadık kaldım” ifadelerini kullandı.
“TÜZÜK GEREĞİNCE PARTİMİZİN OLAĞANÜSTÜ KONGRESİNE GİTME KARARI ALDIM”
Olağanüstü kongre kararını açıklayan Başbakan Davutoğlu, 22 Mayıs Pazar günü kongre yapılacağını duyurarak, “Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK toplantısında yaşanan gelişmeler çerçevesinde yaptığımız istişarelerle ve son olarak da bugün MYK’da arkadaşlarımla istişare ettikten sonra 22 Mayıs 2016 günü tüzük gereğince partimizin olağanüstü kongresine gitme kararı aldım. AK Parti Genel Başkanı olarak 22 Mayıs 2016 gününde inşallah olağanüstü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum” dedi.
“HİÇBİR ZAMAN MEVKİ VE MAKAM TALEP ETMEDİM”
Olağanüstü kongrede aday olmayacağını bildiren Davutoğlu, Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Benim bu kararı almamda herhangi bir şekilde hissettiğim bir başarısızlık duygusu ya da tarafımca atılmış bir adımdan duyulmuş pişmanlık söz konusu değildir. Yaptığım görevi hakkıyla ve onurumla yaptım. Peki neden böyle bir karar aldım? Benim akademik hayattan bugüne hiç terk etmediğim prensiplerim var. Hiçbir zaman mevki ve makam talep etmedim. Başbakan başdanışmanlığı, dışişleri bakanlığı ve başbakanlık görevleri onurlu, büyük görevlerdi. Bunların hiçbirini ben talep etmedim. Hiçbirisi için bir an dahi lobi yapmak ya da bir şekilde talepte bulunmak niyetinde bulunmadım. Bugün de böyle bir talebim olmadı. Her iki kongrede mutabakatla genel başkan seçildim. Mutabakatın olmadığı yerde de genel başkanlığa aday olmayı düşünmem”
“OLAĞANÜSTÜ KONGREDE BU ŞARTLAR ALTINDA ADAY OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM”
‘Yoldan önce yol arkadaşı’ vurgusu yapan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ben yola çıktığım arkadaşlarımın birlikte olduğumuz inancıyla omuz omuza benimle olduğundan emin olmak isterim. Benimle olmadıkları anda da bunu bana söylemelerini arzu ederim. Bu bağlamda son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Eğer refik önemliyse ve hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. Bu anlamda yaptığım muhasebe bütün arkadaşlarımla yaptığım istişareler ve Cumhurbaşkanı’mızla yaptığım istişare neticesinde AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin devamı için refik değişmesindense bir genel başkan değişimin daha doğru olacağı kanaati bende hasıl oldu. Çünkü herhangi bir şekilde MKYK yenilenmesi parti içerisinde gereksiz tartışmalara sebebiyet verecekti. Bu bağlamda önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Partimiz kongreyi birlik ve beraberlik içinde yapmalı. Hiçbir şekilde tartışma konusu yapılmamalı. Çünkü AK Parti’nin kaderi Türkiye’nin kaderidir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZLA SON NEFESİME KADAR VEFA İLİŞKİSİNİ SÜRDÜRECEĞİM”
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından yaptığı açıklamada, olağanüstü kongre kararını açıklayarak, “AK Parti Genel Başkanı olarak 22 Mayıs 2016 gününde inşallah olağanüstü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum. Mutabakatın olmadığı yerde de genel başkanlığa aday olmayı düşünmem. Önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum” dedi.
Başbakan Davutoğlu, ayrıca ‘MKYK’da yetki devri’ tartışmalarına ilişkin “Son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Yaptığım muhasebe bütün arkadaşlarımla yaptığım istişareler ve Cumhurbaşkanı’mızla yaptığım istişare neticesinde AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin devamı için refik değişmesindense bir genel başkan değişimin daha doğru olacağı kanaati bende hasıl oldu. Çünkü herhangi bir şekilde MKYK yenilenmesi parti içerisinde gereksiz tartışmalara sebebiyet verecekti” diye konuştu.
“CANLA BAŞLA ÇALIŞTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM, MİLLETİN ŞAHİTLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİ”
B”Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerini geçirmekte olduğu bir sürecin içindeyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, Başbakan Başdanışmanı, büyükelçi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak aziz milletimizin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi olmuştur. Allah bu hizmetlerin karşılığını en hak ettiğimiz şekilde veresin, niyazında bulunarak bugün sizlerin huzuruna çıkmış bulunuyorum. 28 Ağustos 2014 tarihinde partimizin olağanüstü birinci kongresinde kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan kutsal bir emaneti devraldım. Bu emaneti devralırken orada yaptığım konuşmada vurguladığım temel hususları hep hayatımda ve daha sonra başbakanlık dönemimde kendime şiar edindim. Bugün geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı ve bu hususların hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Bunun şahidinin de aziz milletimiz olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu dönemde yaşadıklarımız tarihin ve milletin şahitliğinde gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
“7 HAZİRAN-1 KASIM 2015 ARASI EN KRİTİK DÖNEMDİ”
Başbakanlığı sürecinde 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasındaki dönemin en kritik dönem olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Gururla huzurunuzda ifade ediyorum ki benim AK Parti genel başkanlığım döneminde bu partiden tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı görülmemiş ve partimizin omurgasından da yapısından da hiçbir şey eksilmemiştir. Bu önemli bir meydan okumaydı. Geçmiş tecrübeleri bilenler bugün bu noktada elde ettiğimiz başarıyı da herhalde görürler. İkinci dönemimiz en kritik dönemdi. Sadece başında bulunduğum hükümetler itibariyle değil, sadece AK Parti itibariyle değil; Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi 7 Haziran-1 Kasım 2015 arası. En kritik dönemdi çünkü 13 yıllık istikrarlı bir dönem sonrasında puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamı partimizde acaba ne olacak kaygısı, vardı. 7 Haziran ile birlikte iç muhasebemizi yaptık. Başımızı dik tuttuk. Hamdolsun huzurunuzdayım. Her şey sizin huzurunuzda yaşandı. 7 Haziran-1 Kasım arası kaos, kriz, hükümetsizlik bekleyenler çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular. Hiçbir kararı almakta 1 saniye bir tereddüt etmedik. Zor bir dönemdi” açıklamasında bulundu.
“TERÖRLE MÜCADELEDE NETİCE ALININCAYA KADAR NİHAYETE ERDİRİLECEK”
Doğu ve güneydoğuda yürütülen terörle mücadele operasyonlarına değinen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terörle mücadele bağlamında 1 Kasım’dan sonra 2 Kasım günü başkanlık yaptığım zirvede aldığımız kararlarla Türkiye’nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Aralıktan itibaren birçok ilçede ve bugün tekrar vurgulayarak ifade ediyorum. Hamdolsun bu operasyonlar büyük bir başarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Bu terörle mücadelede netice alınıncaya kadar inşallah nihayete erdirilecek”
“ALDIĞIMIZ KARAR ÇERÇEVESİNDE KİMSENİN SPEKÜLASYONLARA GİTMEMESİ UYARISINDA BULUNUYORUM”
AKP’de yaşanan gelişmeler üzerinden ekonomiyi sıkıntıya sokacak spekülasyonlar yapılmaması gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ekonomimizde bahar dönemi yaşıyoruz. Özellikle dün akşamdan itibaren ve bugün aldığımız karar çerçevesinde de kimsenin ekonomimizin verileriyle oynayacak spekülasyonlara gitmemesi uyarısında bulunuyorum. Bugünlerde aldığımız kararlar ne olursa olsun son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır ve hiç kimse ekonominin iç dengeleriyle oynamaya kalkmasın. Kurdaki sağlıklı düşüş devam etmelidir. Hiç kimse şüphe de etmesin. Önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümeti devam edecektir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZ ‘EMANETÇİ BİR BAŞBAKAN İSTEMİYORUM’ DEMİŞTİ, DOĞRU BİR TAVIRDI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Emanetçi başbakan istemiyorum’ sözüne atıfta bulunan Davutoğlu, “Bütün bunları yaparken temel saikim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak taşıdığım ağır sorumluluğun hakkını vermekti. Olağanüstü kongrede Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da vurguladığı gibi bu dönem güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan dönemiydi. Ben o gün Sayın Cumhurbaşkanı’mızın vurguladığı prensibi hayata geçirmeye gayret ettim. O gün Sayın Cumhurbaşkanı’mız ‘Emanetçi bir başbakan istemiyorum’ demişti. Doğru bir tavırdı. Ben emaneti üstlendim ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunun da hakkını vermek için gece gündüz çalıştım” diye konuştu.
“HERHANGİ BİR İL VE İLÇE TEŞKİLATI ATAMASINDA DAHİ ŞAHSİ BİR MÜDAHALEM OLMAMIŞTIR”
MKYK’da yetki devri tartışmalarına ilişkin konuşan Davutoğlu, “Son tartışmalarına bahisle de söylüyorum. Hiçbir yerde herhangi bir il ve ilçe teşkilatı atamasında dahi şahsi bir müdahalem olmamıştır. Teşkilat başkanımızın kullandığı yetkiler kurullarımızın 12 yıllık işleyişinde nasıl olmuşsa öyle olmuştur. Partiler gelenekleriyle yaşar. Ben partimizin geleneklerinin yaşatılmasını asli unsur olarak gördüm ve buna hep sadık kaldım” ifadelerini kullandı.
“TÜZÜK GEREĞİNCE PARTİMİZİN OLAĞANÜSTÜ KONGRESİNE GİTME KARARI ALDIM”
Olağanüstü kongre kararını açıklayan Başbakan Davutoğlu, 22 Mayıs Pazar günü kongre yapılacağını duyurarak, “Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK toplantısında yaşanan gelişmeler çerçevesinde yaptığımız istişarelerle ve son olarak da bugün MYK’da arkadaşlarımla istişare ettikten sonra 22 Mayıs 2016 günü tüzük gereğince partimizin olağanüstü kongresine gitme kararı aldım. AK Parti Genel Başkanı olarak 22 Mayıs 2016 gününde inşallah olağanüstü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum” dedi.
“HİÇBİR ZAMAN MEVKİ VE MAKAM TALEP ETMEDİM”
Olağanüstü kongrede aday olmayacağını bildiren Davutoğlu, Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Benim bu kararı almamda herhangi bir şekilde hissettiğim bir başarısızlık duygusu ya da tarafımca atılmış bir adımdan duyulmuş pişmanlık söz konusu değildir. Yaptığım görevi hakkıyla ve onurumla yaptım. Peki neden böyle bir karar aldım? Benim akademik hayattan bugüne hiç terk etmediğim prensiplerim var. Hiçbir zaman mevki ve makam talep etmedim. Başbakan başdanışmanlığı, dışişleri bakanlığı ve başbakanlık görevleri onurlu, büyük görevlerdi. Bunların hiçbirini ben talep etmedim. Hiçbirisi için bir an dahi lobi yapmak ya da bir şekilde talepte bulunmak niyetinde bulunmadım. Bugün de böyle bir talebim olmadı. Her iki kongrede mutabakatla genel başkan seçildim. Mutabakatın olmadığı yerde de genel başkanlığa aday olmayı düşünmem”
“OLAĞANÜSTÜ KONGREDE BU ŞARTLAR ALTINDA ADAY OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM”
‘Yoldan önce yol arkadaşı’ vurgusu yapan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ben yola çıktığım arkadaşlarımın birlikte olduğumuz inancıyla omuz omuza benimle olduğundan emin olmak isterim. Benimle olmadıkları anda da bunu bana söylemelerini arzu ederim. Bu bağlamda son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Eğer refik önemliyse ve hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. Bu anlamda yaptığım muhasebe bütün arkadaşlarımla yaptığım istişareler ve Cumhurbaşkanı’mızla yaptığım istişare neticesinde AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin devamı için refik değişmesindense bir genel başkan değişimin daha doğru olacağı kanaati bende hasıl oldu. Çünkü herhangi bir şekilde MKYK yenilenmesi parti içerisinde gereksiz tartışmalara sebebiyet verecekti. Bu bağlamda önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Partimiz kongreyi birlik ve beraberlik içinde yapmalı. Hiçbir şekilde tartışma konusu yapılmamalı. Çünkü AK Parti’nin kaderi Türkiye’nin kaderidir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZLA SON NEFESİME KADAR VEFA İLİŞKİSİNİ SÜRDÜRECEĞİM”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında olan insani kardeşlik hukukunu her zaman gözettiğini ve bundan sonra da gözeteceğini vurgulayan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la vefa ilişkisini son nefesine kadar sürdüreceğini belirterek, “Her zaman gözettiğim ve bundan sonra da gözeteceğim 5 hukuk vardır. Birincisi Cumhurbaşkanımız ile aramızda olan insani kardeşlik hukukudur. Bu bağlamda hiçbir spekülasyonun, yorumun yapılmasını doğru görmem. Ben Cumhurbaşkanımız’la son çeyrek asırda birçok vesilelerle omuz omuza oldum. Bundan büyük bir gurur, onur duydum ve hep bu dostluğu her şeyden öne aldım. Ne gelişme olursa olsun ben verdiğim söze sadığım. Cumhurbaşkanı’mızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı’mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Bunun açık ve net bilinmesini isterim, bunun istismar konusu edilmesine de izin vermem. Hem Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, hem benim dava arkadaşım olarak onun onuru benim onurumdur, onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur, onun ailesi benim ailemdir. Burada kimsenin bundan sonra yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmemesi icap eder” diye konuştu.
“DÜN DE BUGÜN DE ARAMIZDAKİ İLİŞKİ NEZİH BİR DOSTLUK İLİŞKİSİDİR”
Başbakan Davutoğlu, “Türkiye’ye bu tehditler söz konusuyken, içeriden ve dışarıdan birçok hain şebeke faaliyet içindeyken şunu ifade etmek isterim. Bu şartlarda olağanüstü kongrede aday olmayacağım ama AK Parti’nin milletvekili ve neferi olarak yürütmekte olduğum siyaset ve demokrasi mücadelesini son ana kadar sürdüreceğim. Dün de bugün de aramızdaki ilişki nezih bir dostluk ilişkisidir. Böyle kalacak” ifadelerini kullandı.
“KİM NE YAPMIŞ OLURSA OLSUN HERKESE HAKKIMI HELAL EDİYORUM”
Kimseye kırgınlık ve öfke duymadığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biliniz ki Hazreti Mevlana’nın torunu olarak, sevgi dışında yüreğimde hiçbir şey yok. Kimseye sitem, öfke, kırgınlık taşımıyorum. Kim ne yapmış olursa olsun, herkese bu anlamda hakkımı helal ediyorum ve Konyalıların da kimseye sitem duymamasını istirham ediyorum. Allah’tan üstün olan yoktur. Şimdi de Allah’a tevekkül eder yolumuza devam ederiz. Bütün seçmenlerimizin ve özellikle de Konyalı seçmenlerimizin partimizin birliği ve beraberliği içinde eskisinden daha fazla çalışmalarını rica ediyorum” Sözcü
AKP için tarihi olarak görülen MYK toplantısına gecikmeli olarak katılan AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, parti genel merkez binasına arka kapıdan girdi. Saat 12:15’de başlayan buradaki toplantı tam 36 dakika sürdü. Toplantıda 22 Mayıs’ta kongre kararı çıktı. Kongre kararıyla ilgili ilk açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan da geldi. Erdoğan ” Kongre süreci hayırlı olsun. Başbakan’ın kendi kararı” dedi. Davutoğlu, son grup toplantısında 28 dakikayla tarihinin en kısa konuşmasını yaptı. Veda konuşmasında da 40 dakika konuşan Davutoğlu’nun kürsüden inişi sırasında objektiflere yansıyan o kare akıllara, ABD Başkanı’nın ‘Ve Obama kaçar’ diyerek sonlandırdığı veda konuşmasını getirdi. İşte AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tarihi konuşmasından öne çıkan bölümler;
“CANLA BAŞLA ÇALIŞTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM, MİLLETİN ŞAHİTLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİ”
Başbakan Davutoğlu, AKP Genel Merkezi’nde 1 saat 13 dakikalık gecikmeyle başlayan ve yaklaşık 35 dakika süren MYK toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi. Başbakanlık döneminde canla başla çalıştığını ve tüm çalışmalarına milletin şahit olduğunu belirten Davutoğlu, “Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerini geçirmekte olduğu bir sürecin içindeyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, Başbakan Başdanışmanı, büyükelçi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak aziz milletimizin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi olmuştur. Allah bu hizmetlerin karşılığını en hak ettiğimiz şekilde veresin, niyazında bulunarak bugün sizlerin huzuruna çıkmış bulunuyorum. 28 Ağustos 2014 tarihinde partimizin olağanüstü birinci kongresinde kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan kutsal bir emaneti devraldım. Bu emaneti devralırken orada yaptığım konuşmada vurguladığım temel hususları hep hayatımda ve daha sonra başbakanlık dönemimde kendime şiar edindim. Bugün geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı ve bu hususların hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Bunun şahidinin de aziz milletimiz olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu dönemde yaşadıklarımız tarihin ve milletin şahitliğinde gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
“7 HAZİRAN-1 KASIM 2015 ARASI EN KRİTİK DÖNEMDİ”
Başbakanlığı sürecinde 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasındaki dönemin en kritik dönem olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Gururla huzurunuzda ifade ediyorum ki benim AK Parti genel başkanlığım döneminde bu partiden tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı görülmemiş ve partimizin omurgasından da yapısından da hiçbir şey eksilmemiştir. Bu önemli bir meydan okumaydı. Geçmiş tecrübeleri bilenler bugün bu noktada elde ettiğimiz başarıyı da herhalde görürler. İkinci dönemimiz en kritik dönemdi. Sadece başında bulunduğum hükümetler itibariyle değil, sadece AK Parti itibariyle değil; Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi 7 Haziran-1 Kasım 2015 arası. En kritik dönemdi çünkü 13 yıllık istikrarlı bir dönem sonrasında puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamı partimizde acaba ne olacak kaygısı, vardı. 7 Haziran ile birlikte iç muhasebemizi yaptık. Başımızı dik tuttuk. Hamdolsun huzurunuzdayım. Her şey sizin huzurunuzda yaşandı. 7 Haziran-1 Kasım arası kaos, kriz, hükümetsizlik bekleyenler çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular. Hiçbir kararı almakta 1 saniye bir tereddüt etmedik. Zor bir dönemdi” açıklamasında bulundu.
“TERÖRLE MÜCADELEDE NETİCE ALININCAYA KADAR NİHAYETE ERDİRİLECEK”
Doğu ve güneydoğuda yürütülen terörle mücadele operasyonlarına değinen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terörle mücadele bağlamında 1 Kasım’dan sonra 2 Kasım günü başkanlık yaptığım zirvede aldığımız kararlarla Türkiye’nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Aralıktan itibaren birçok ilçede ve bugün tekrar vurgulayarak ifade ediyorum. Hamdolsun bu operasyonlar büyük bir başarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Bu terörle mücadelede netice alınıncaya kadar inşallah nihayete erdirilecek”
“ALDIĞIMIZ KARAR ÇERÇEVESİNDE KİMSENİN SPEKÜLASYONLARA GİTMEMESİ UYARISINDA BULUNUYORUM”
AKP’de yaşanan gelişmeler üzerinden ekonomiyi sıkıntıya sokacak spekülasyonlar yapılmaması gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ekonomimizde bahar dönemi yaşıyoruz. Özellikle dün akşamdan itibaren ve bugün aldığımız karar çerçevesinde de kimsenin ekonomimizin verileriyle oynayacak spekülasyonlara gitmemesi uyarısında bulunuyorum. Bugünlerde aldığımız kararlar ne olursa olsun son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır ve hiç kimse ekonominin iç dengeleriyle oynamaya kalkmasın. Kurdaki sağlıklı düşüş devam etmelidir. Hiç kimse şüphe de etmesin. Önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümeti devam edecektir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZ ‘EMANETÇİ BİR BAŞBAKAN İSTEMİYORUM’ DEMİŞTİ, DOĞRU BİR TAVIRDI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Emanetçi başbakan istemiyorum’ sözüne atıfta bulunan Davutoğlu, “Bütün bunları yaparken temel saikim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak taşıdığım ağır sorumluluğun hakkını vermekti. Olağanüstü kongrede Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da vurguladığı gibi bu dönem güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan dönemiydi. Ben o gün Sayın Cumhurbaşkanı’mızın vurguladığı prensibi hayata geçirmeye gayret ettim. O gün Sayın Cumhurbaşkanı’mız ‘Emanetçi bir başbakan istemiyorum’ demişti. Doğru bir tavırdı. Ben emaneti üstlendim ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunun da hakkını vermek için gece gündüz çalıştım” diye konuştu.
“HERHANGİ BİR İL VE İLÇE TEŞKİLATI ATAMASINDA DAHİ ŞAHSİ BİR MÜDAHALEM OLMAMIŞTIR”
MKYK’da yetki devri tartışmalarına ilişkin konuşan Davutoğlu, “Son tartışmalarına bahisle de söylüyorum. Hiçbir yerde herhangi bir il ve ilçe teşkilatı atamasında dahi şahsi bir müdahalem olmamıştır. Teşkilat başkanımızın kullandığı yetkiler kurullarımızın 12 yıllık işleyişinde nasıl olmuşsa öyle olmuştur. Partiler gelenekleriyle yaşar. Ben partimizin geleneklerinin yaşatılmasını asli unsur olarak gördüm ve buna hep sadık kaldım” ifadelerini kullandı.
“TÜZÜK GEREĞİNCE PARTİMİZİN OLAĞANÜSTÜ KONGRESİNE GİTME KARARI ALDIM”
Olağanüstü kongre kararını açıklayan Başbakan Davutoğlu, 22 Mayıs Pazar günü kongre yapılacağını duyurarak, “Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK toplantısında yaşanan gelişmeler çerçevesinde yaptığımız istişarelerle ve son olarak da bugün MYK’da arkadaşlarımla istişare ettikten sonra 22 Mayıs 2016 günü tüzük gereğince partimizin olağanüstü kongresine gitme kararı aldım. AK Parti Genel Başkanı olarak 22 Mayıs 2016 gününde inşallah olağanüstü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum” dedi.
“HİÇBİR ZAMAN MEVKİ VE MAKAM TALEP ETMEDİM”
Olağanüstü kongrede aday olmayacağını bildiren Davutoğlu, Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Benim bu kararı almamda herhangi bir şekilde hissettiğim bir başarısızlık duygusu ya da tarafımca atılmış bir adımdan duyulmuş pişmanlık söz konusu değildir. Yaptığım görevi hakkıyla ve onurumla yaptım. Peki neden böyle bir karar aldım? Benim akademik hayattan bugüne hiç terk etmediğim prensiplerim var. Hiçbir zaman mevki ve makam talep etmedim. Başbakan başdanışmanlığı, dışişleri bakanlığı ve başbakanlık görevleri onurlu, büyük görevlerdi. Bunların hiçbirini ben talep etmedim. Hiçbirisi için bir an dahi lobi yapmak ya da bir şekilde talepte bulunmak niyetinde bulunmadım. Bugün de böyle bir talebim olmadı. Her iki kongrede mutabakatla genel başkan seçildim. Mutabakatın olmadığı yerde de genel başkanlığa aday olmayı düşünmem”
“OLAĞANÜSTÜ KONGREDE BU ŞARTLAR ALTINDA ADAY OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM”
‘Yoldan önce yol arkadaşı’ vurgusu yapan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ben yola çıktığım arkadaşlarımın birlikte olduğumuz inancıyla omuz omuza benimle olduğundan emin olmak isterim. Benimle olmadıkları anda da bunu bana söylemelerini arzu ederim. Bu bağlamda son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Eğer refik önemliyse ve hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. Bu anlamda yaptığım muhasebe bütün arkadaşlarımla yaptığım istişareler ve Cumhurbaşkanı’mızla yaptığım istişare neticesinde AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin devamı için refik değişmesindense bir genel başkan değişimin daha doğru olacağı kanaati bende hasıl oldu. Çünkü herhangi bir şekilde MKYK yenilenmesi parti içerisinde gereksiz tartışmalara sebebiyet verecekti. Bu bağlamda önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Partimiz kongreyi birlik ve beraberlik içinde yapmalı. Hiçbir şekilde tartışma konusu yapılmamalı. Çünkü AK Parti’nin kaderi Türkiye’nin kaderidir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZLA SON NEFESİME KADAR VEFA İLİŞKİSİNİ SÜRDÜRECEĞİM”
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından yaptığı açıklamada, olağanüstü kongre kararını açıklayarak, “AK Parti Genel Başkanı olarak 22 Mayıs 2016 gününde inşallah olağanüstü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum. Mutabakatın olmadığı yerde de genel başkanlığa aday olmayı düşünmem. Önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum” dedi.
Başbakan Davutoğlu, ayrıca ‘MKYK’da yetki devri’ tartışmalarına ilişkin “Son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Yaptığım muhasebe bütün arkadaşlarımla yaptığım istişareler ve Cumhurbaşkanı’mızla yaptığım istişare neticesinde AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin devamı için refik değişmesindense bir genel başkan değişimin daha doğru olacağı kanaati bende hasıl oldu. Çünkü herhangi bir şekilde MKYK yenilenmesi parti içerisinde gereksiz tartışmalara sebebiyet verecekti” diye konuştu.
“CANLA BAŞLA ÇALIŞTIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM, MİLLETİN ŞAHİTLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİ”
B”Son 25 yıldır modern tarihin en köklü dönüşümlerini geçirmekte olduğu bir sürecin içindeyiz. Bu 25 yıllık tarihte bir akademisyen olarak, Başbakan Başdanışmanı, büyükelçi, Dışişleri Bakanı ve Başbakan olarak aziz milletimizin hizmetinde olmak benim için en büyük gurur vesilesi olmuştur. Allah bu hizmetlerin karşılığını en hak ettiğimiz şekilde veresin, niyazında bulunarak bugün sizlerin huzuruna çıkmış bulunuyorum. 28 Ağustos 2014 tarihinde partimizin olağanüstü birinci kongresinde kurucu genel başkanımız, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan kutsal bir emaneti devraldım. Bu emaneti devralırken orada yaptığım konuşmada vurguladığım temel hususları hep hayatımda ve daha sonra başbakanlık dönemimde kendime şiar edindim. Bugün geriye dönüp baktığımda bu hususlardan hiçbir şekilde ayrılmadığımı ve bu hususların hayata geçmesi için canla başla çalıştığımı düşünüyorum. Bunun şahidinin de aziz milletimiz olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu dönemde yaşadıklarımız tarihin ve milletin şahitliğinde gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
“7 HAZİRAN-1 KASIM 2015 ARASI EN KRİTİK DÖNEMDİ”
Başbakanlığı sürecinde 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasındaki dönemin en kritik dönem olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Gururla huzurunuzda ifade ediyorum ki benim AK Parti genel başkanlığım döneminde bu partiden tek bir istifa yaşanmamış, tek bir kardeş ihtilafı görülmemiş ve partimizin omurgasından da yapısından da hiçbir şey eksilmemiştir. Bu önemli bir meydan okumaydı. Geçmiş tecrübeleri bilenler bugün bu noktada elde ettiğimiz başarıyı da herhalde görürler. İkinci dönemimiz en kritik dönemdi. Sadece başında bulunduğum hükümetler itibariyle değil, sadece AK Parti itibariyle değil; Türk demokrasi tarihinin en kritik dönemiydi 7 Haziran-1 Kasım 2015 arası. En kritik dönemdi çünkü 13 yıllık istikrarlı bir dönem sonrasında puslu havayı seven bütün çakallar ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamı partimizde acaba ne olacak kaygısı, vardı. 7 Haziran ile birlikte iç muhasebemizi yaptık. Başımızı dik tuttuk. Hamdolsun huzurunuzdayım. Her şey sizin huzurunuzda yaşandı. 7 Haziran-1 Kasım arası kaos, kriz, hükümetsizlik bekleyenler çelikleşmiş bir iradeyi karşılarında buldular. Hiçbir kararı almakta 1 saniye bir tereddüt etmedik. Zor bir dönemdi” açıklamasında bulundu.
“TERÖRLE MÜCADELEDE NETİCE ALININCAYA KADAR NİHAYETE ERDİRİLECEK”
Doğu ve güneydoğuda yürütülen terörle mücadele operasyonlarına değinen Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Terörle mücadele bağlamında 1 Kasım’dan sonra 2 Kasım günü başkanlık yaptığım zirvede aldığımız kararlarla Türkiye’nin bütün kritik ilçelerinde kapsamlı operasyonlar başladı. Aralıktan itibaren birçok ilçede ve bugün tekrar vurgulayarak ifade ediyorum. Hamdolsun bu operasyonlar büyük bir başarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Bu terörle mücadelede netice alınıncaya kadar inşallah nihayete erdirilecek”
“ALDIĞIMIZ KARAR ÇERÇEVESİNDE KİMSENİN SPEKÜLASYONLARA GİTMEMESİ UYARISINDA BULUNUYORUM”
AKP’de yaşanan gelişmeler üzerinden ekonomiyi sıkıntıya sokacak spekülasyonlar yapılmaması gerektiğini vurgulayan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ekonomimizde bahar dönemi yaşıyoruz. Özellikle dün akşamdan itibaren ve bugün aldığımız karar çerçevesinde de kimsenin ekonomimizin verileriyle oynayacak spekülasyonlara gitmemesi uyarısında bulunuyorum. Bugünlerde aldığımız kararlar ne olursa olsun son ana kadar vazife başında olan bir hükümetimiz vardır ve hiç kimse ekonominin iç dengeleriyle oynamaya kalkmasın. Kurdaki sağlıklı düşüş devam etmelidir. Hiç kimse şüphe de etmesin. Önümüzdeki 4 yılı tamamlayacak güçlü AK Parti hükümeti devam edecektir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZ ‘EMANETÇİ BİR BAŞBAKAN İSTEMİYORUM’ DEMİŞTİ, DOĞRU BİR TAVIRDI”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Emanetçi başbakan istemiyorum’ sözüne atıfta bulunan Davutoğlu, “Bütün bunları yaparken temel saikim Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak taşıdığım ağır sorumluluğun hakkını vermekti. Olağanüstü kongrede Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da vurguladığı gibi bu dönem güçlü cumhurbaşkanı, güçlü başbakan dönemiydi. Ben o gün Sayın Cumhurbaşkanı’mızın vurguladığı prensibi hayata geçirmeye gayret ettim. O gün Sayın Cumhurbaşkanı’mız ‘Emanetçi bir başbakan istemiyorum’ demişti. Doğru bir tavırdı. Ben emaneti üstlendim ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunun da hakkını vermek için gece gündüz çalıştım” diye konuştu.
“HERHANGİ BİR İL VE İLÇE TEŞKİLATI ATAMASINDA DAHİ ŞAHSİ BİR MÜDAHALEM OLMAMIŞTIR”
MKYK’da yetki devri tartışmalarına ilişkin konuşan Davutoğlu, “Son tartışmalarına bahisle de söylüyorum. Hiçbir yerde herhangi bir il ve ilçe teşkilatı atamasında dahi şahsi bir müdahalem olmamıştır. Teşkilat başkanımızın kullandığı yetkiler kurullarımızın 12 yıllık işleyişinde nasıl olmuşsa öyle olmuştur. Partiler gelenekleriyle yaşar. Ben partimizin geleneklerinin yaşatılmasını asli unsur olarak gördüm ve buna hep sadık kaldım” ifadelerini kullandı.
“TÜZÜK GEREĞİNCE PARTİMİZİN OLAĞANÜSTÜ KONGRESİNE GİTME KARARI ALDIM”
Olağanüstü kongre kararını açıklayan Başbakan Davutoğlu, 22 Mayıs Pazar günü kongre yapılacağını duyurarak, “Partimiz yeni bir dönemin eşiğindedir. Son MKYK toplantısında yaşanan gelişmeler çerçevesinde yaptığımız istişarelerle ve son olarak da bugün MYK’da arkadaşlarımla istişare ettikten sonra 22 Mayıs 2016 günü tüzük gereğince partimizin olağanüstü kongresine gitme kararı aldım. AK Parti Genel Başkanı olarak 22 Mayıs 2016 gününde inşallah olağanüstü kongremizi yapacağımızı buradan ilan ediyorum” dedi.
“HİÇBİR ZAMAN MEVKİ VE MAKAM TALEP ETMEDİM”
Olağanüstü kongrede aday olmayacağını bildiren Davutoğlu, Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Benim bu kararı almamda herhangi bir şekilde hissettiğim bir başarısızlık duygusu ya da tarafımca atılmış bir adımdan duyulmuş pişmanlık söz konusu değildir. Yaptığım görevi hakkıyla ve onurumla yaptım. Peki neden böyle bir karar aldım? Benim akademik hayattan bugüne hiç terk etmediğim prensiplerim var. Hiçbir zaman mevki ve makam talep etmedim. Başbakan başdanışmanlığı, dışişleri bakanlığı ve başbakanlık görevleri onurlu, büyük görevlerdi. Bunların hiçbirini ben talep etmedim. Hiçbirisi için bir an dahi lobi yapmak ya da bir şekilde talepte bulunmak niyetinde bulunmadım. Bugün de böyle bir talebim olmadı. Her iki kongrede mutabakatla genel başkan seçildim. Mutabakatın olmadığı yerde de genel başkanlığa aday olmayı düşünmem”
“OLAĞANÜSTÜ KONGREDE BU ŞARTLAR ALTINDA ADAY OLMAYI DÜŞÜNMÜYORUM”
‘Yoldan önce yol arkadaşı’ vurgusu yapan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: “Ben yola çıktığım arkadaşlarımın birlikte olduğumuz inancıyla omuz omuza benimle olduğundan emin olmak isterim. Benimle olmadıkları anda da bunu bana söylemelerini arzu ederim. Bu bağlamda son MKYK’da yaşananlar ve önergenin kendisi parti usulleri bakımından benim açımdan çok büyük bir önem arz etmiyor. Onun için ilk imzayı kendim attım. Ama takip edilen yöntemi refik olma özelliğiyle bağdaştıramadım. Eğer refik önemliyse ve hedef önemliyse hepimizin bir muhasebe yapması gerekiyordu. Bu anlamda yaptığım muhasebe bütün arkadaşlarımla yaptığım istişareler ve Cumhurbaşkanı’mızla yaptığım istişare neticesinde AK Parti’nin birliğinin, beraberliğinin devamı için refik değişmesindense bir genel başkan değişimin daha doğru olacağı kanaati bende hasıl oldu. Çünkü herhangi bir şekilde MKYK yenilenmesi parti içerisinde gereksiz tartışmalara sebebiyet verecekti. Bu bağlamda önümüzdeki olağanüstü kongrede bu şartlar altında aday olmayı düşünmüyorum. Partimiz kongreyi birlik ve beraberlik içinde yapmalı. Hiçbir şekilde tartışma konusu yapılmamalı. Çünkü AK Parti’nin kaderi Türkiye’nin kaderidir”
“CUMHURBAŞKANI’MIZLA SON NEFESİME KADAR VEFA İLİŞKİSİNİ SÜRDÜRECEĞİM”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile aralarında olan insani kardeşlik hukukunu her zaman gözettiğini ve bundan sonra da gözeteceğini vurgulayan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la vefa ilişkisini son nefesine kadar sürdüreceğini belirterek, “Her zaman gözettiğim ve bundan sonra da gözeteceğim 5 hukuk vardır. Birincisi Cumhurbaşkanımız ile aramızda olan insani kardeşlik hukukudur. Bu bağlamda hiçbir spekülasyonun, yorumun yapılmasını doğru görmem. Ben Cumhurbaşkanımız’la son çeyrek asırda birçok vesilelerle omuz omuza oldum. Bundan büyük bir gurur, onur duydum ve hep bu dostluğu her şeyden öne aldım. Ne gelişme olursa olsun ben verdiğim söze sadığım. Cumhurbaşkanı’mızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanı’mız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak. Bunun açık ve net bilinmesini isterim, bunun istismar konusu edilmesine de izin vermem. Hem Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, hem benim dava arkadaşım olarak onun onuru benim onurumdur, onun ailesinin onuru benim ailemin onurudur, onun ailesi benim ailemdir. Burada kimsenin bundan sonra yeni fitne kapıları açmaya niyetlenmemesi icap eder” diye konuştu.
“DÜN DE BUGÜN DE ARAMIZDAKİ İLİŞKİ NEZİH BİR DOSTLUK İLİŞKİSİDİR”
Başbakan Davutoğlu, “Türkiye’ye bu tehditler söz konusuyken, içeriden ve dışarıdan birçok hain şebeke faaliyet içindeyken şunu ifade etmek isterim. Bu şartlarda olağanüstü kongrede aday olmayacağım ama AK Parti’nin milletvekili ve neferi olarak yürütmekte olduğum siyaset ve demokrasi mücadelesini son ana kadar sürdüreceğim. Dün de bugün de aramızdaki ilişki nezih bir dostluk ilişkisidir. Böyle kalacak” ifadelerini kullandı.
“KİM NE YAPMIŞ OLURSA OLSUN HERKESE HAKKIMI HELAL EDİYORUM”
Kimseye kırgınlık ve öfke duymadığını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biliniz ki Hazreti Mevlana’nın torunu olarak, sevgi dışında yüreğimde hiçbir şey yok. Kimseye sitem, öfke, kırgınlık taşımıyorum. Kim ne yapmış olursa olsun, herkese bu anlamda hakkımı helal ediyorum ve Konyalıların da kimseye sitem duymamasını istirham ediyorum. Allah’tan üstün olan yoktur. Şimdi de Allah’a tevekkül eder yolumuza devam ederiz. Bütün seçmenlerimizin ve özellikle de Konyalı seçmenlerimizin partimizin birliği ve beraberliği içinde eskisinden daha fazla çalışmalarını rica ediyorum” Sözcü
Davutoğlu’nun ‘başarı’ karnesi
İşte Davutoğlu'nun 617 günlük Başbakanlık 'başarı' karnesi...
Türkiye’nin 26. Başbakanı Ahmet Davutoğlu görevini bu ay yapılacak AKP kongresinin ardından bırakacağını açıkladı. Veda konuşmasında bir buçuk yıllık Başbakanlık sürecini değerlendiren Davutoğlu “geçmiş tecrübeleri bilenler bugün bu noktada elde ettiğimiz başarıyı da herhalde görürler” diyerek kendisini ‘başarılı’ bulduğunu açıkladı. Başbakan’ın bu açıklamasının ardından gözler Davutoğlu’nun göreve geldiği 28 Ağustos 2014’ten bu yana yaşananlara çevrildi. Arşivlere göre; Davutoğlu döneminde aralarında “Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısı” olmak üzere birçok olay meydana geldi. Terör saldırılarında 466’sı güvenlik gücü, 253’ü sivil olmak üzere 719 kişi şehit oldu. Yine Davutoğlu döneminde ilk kez Türkiye Cumhuriyeti, “yurtdışındaki bir toprağını terk etmek zorunda” kaldı.
İşte 1 yıl 252 gündür görevde olan Davutoğlu’nun ‘başarı’ karnesi;
GÜVENLİK GÜÇLERİ: 466 ŞEHİT!
Davutoğlu’nun Başbakanlık koltuğuna oturmasının 6’ncı ayında hortlayan terör; asker,polis, korucu, memur, sivil yüzlerce insanın canına mal oldu. 7 Haziran 2015’ten beri yurt genelinde 283’ü asker, 174’ü polis, 9’u köy korucusu olmak üzere 466 güvenlik görevlisi şehit oldu.
SİVİL KAYIPLAR: 253 ŞEHİT, 2.500’E YAKIN YARALI!
DİYARBAKIR SALDIRISI: 5 Haziran 2015 günü Diyarbakır’daki HDP mitingine yapılan saldırıda 4 kişi öldü 402 kişi de yaralandı.
SURUÇ SALDIRISI: 34 ÖLÜ – 20 Temmuz 2015’te saat 12:00 civarında Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı intihar saldırısında 34 kişi öldü, 100’den fazla kişi de yaralandı.
ANKARA EKİM SALDIRI: 109 ÖLÜ – 10 Ekim 2015’te saat 10:04 civarında Ankara ilinin Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen ve kayıtlara Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümcül bombalı saldırısı olarak geçen saldırıda ise 109 kişi yaşamını yitirdi 500’den fazla kişi de yaralandı.
İSTANBUL SULTAHAHMET SALDIRISI:13 ÖLÜ 12 Ocak 2016’da günü Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısında tamamı turist 13 kişi hayatını kaybetti.
ANKARA ŞUBAT SALDIRISI:29 ÖLÜ 17 Şubat 2016’da Ankara’nın Çankaya ilçesinde, Genelkurmay Başkanlığının, asker lojmanlarının ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının bulunduğu bölgede Türk Silahlı Kuvvetlerine ait askeri servis aracının geçişi sırasında meydana gelen saldırıda 29 kişi öldü.
ANKARA MART SALDIRISI:38 ÖLÜ 13 Mart 2016’da saat 18:45’te Güvenpark, Kızılay, Ankara’da otobüs duraklarına yakın bir mesafede gerçekleşen bombalı saldırıda 38 kişi hayatını kaybetti. 125 kişi de yaralandı.
İSTANBUL TAKSİM SALDIRISI:5 ÖLÜ 19 Mart 2016’da saat 10:55’te Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bir canlı bombanın üzerindeki patlayıcıyı patlaması sonucu meydana gelen bombalı intihar saldırısında 3’ü Amerikan-İsrail vatandaşı, 1’i İran vatandaşı ve 1’i saldırgan olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı.
BURSA SALDIRISI:16 YARALI 27 Nisan’da Bursa’daki canlı bomba saldırısında ise canlı bomba ölürken 16 vatandaş da yaralandı.
IŞİD FÜZELERİ: IŞİD terör örgütünün Kilis’e attığı füzeler sonucu ise şu ana kadar 20 kişi yaşamını yitirdi.
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER: Yine son bir buçuk yılda Güneydoğu başta olmak üzere yurt genelindeki faili ve sebebi meçhul cinayetlerde 10’dan fazla vatandaş yaşamını yitirdi.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ TAŞINDI
Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprağı olan Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi, IŞİD terörü gerekçesiyle 22 Şubat 2015 günü düzenlenen gece yarısı operasyonu ile Türkiye’ye taşındı.
RUSYA İLE KRİZ!
Yine Davutoğlu’nun Başkabakanlık koltuğunda oturduğu 24 Kasım 2015 günü sınırımızı ihlal eden bir Rus savaş uçağı, Türk jetleri tarafından düşürüldü. Bu olayın ardından Türkiye ile Rusya ilişkileri hemen her alanda gerildi.
MÜLTECİ KRİZİ
Son 5 yıldır Türkiye’nin başını ağrıtan Suriyeli mülteciler konusundaki kriz, Davutoğlu’nun son döneminde yeni bir boyut kazandı. AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye adeta bir “mülteci üssü” haline getirildi.
(Kaynak:sözcü.com.tr)
Türkiye’nin 26. Başbakanı Ahmet Davutoğlu görevini bu ay yapılacak AKP kongresinin ardından bırakacağını açıkladı. Veda konuşmasında bir buçuk yıllık Başbakanlık sürecini değerlendiren Davutoğlu “geçmiş tecrübeleri bilenler bugün bu noktada elde ettiğimiz başarıyı da herhalde görürler” diyerek kendisini ‘başarılı’ bulduğunu açıkladı. Başbakan’ın bu açıklamasının ardından gözler Davutoğlu’nun göreve geldiği 28 Ağustos 2014’ten bu yana yaşananlara çevrildi. Arşivlere göre; Davutoğlu döneminde aralarında “Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısı” olmak üzere birçok olay meydana geldi. Terör saldırılarında 466’sı güvenlik gücü, 253’ü sivil olmak üzere 719 kişi şehit oldu. Yine Davutoğlu döneminde ilk kez Türkiye Cumhuriyeti, “yurtdışındaki bir toprağını terk etmek zorunda” kaldı.
İşte 1 yıl 252 gündür görevde olan Davutoğlu’nun ‘başarı’ karnesi;
GÜVENLİK GÜÇLERİ: 466 ŞEHİT!
Davutoğlu’nun Başbakanlık koltuğuna oturmasının 6’ncı ayında hortlayan terör; asker,polis, korucu, memur, sivil yüzlerce insanın canına mal oldu. 7 Haziran 2015’ten beri yurt genelinde 283’ü asker, 174’ü polis, 9’u köy korucusu olmak üzere 466 güvenlik görevlisi şehit oldu.
SİVİL KAYIPLAR: 253 ŞEHİT, 2.500’E YAKIN YARALI!
DİYARBAKIR SALDIRISI: 5 Haziran 2015 günü Diyarbakır’daki HDP mitingine yapılan saldırıda 4 kişi öldü 402 kişi de yaralandı.
SURUÇ SALDIRISI: 34 ÖLÜ – 20 Temmuz 2015’te saat 12:00 civarında Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı intihar saldırısında 34 kişi öldü, 100’den fazla kişi de yaralandı.
ANKARA EKİM SALDIRI: 109 ÖLÜ – 10 Ekim 2015’te saat 10:04 civarında Ankara ilinin Altındağ ilçesinin Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında düzenlenen ve kayıtlara Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümcül bombalı saldırısı olarak geçen saldırıda ise 109 kişi yaşamını yitirdi 500’den fazla kişi de yaralandı.
İSTANBUL SULTAHAHMET SALDIRISI:13 ÖLÜ 12 Ocak 2016’da günü Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısında tamamı turist 13 kişi hayatını kaybetti.
ANKARA ŞUBAT SALDIRISI:29 ÖLÜ 17 Şubat 2016’da Ankara’nın Çankaya ilçesinde, Genelkurmay Başkanlığının, asker lojmanlarının ve Kara Kuvvetleri Komutanlığının bulunduğu bölgede Türk Silahlı Kuvvetlerine ait askeri servis aracının geçişi sırasında meydana gelen saldırıda 29 kişi öldü.
ANKARA MART SALDIRISI:38 ÖLÜ 13 Mart 2016’da saat 18:45’te Güvenpark, Kızılay, Ankara’da otobüs duraklarına yakın bir mesafede gerçekleşen bombalı saldırıda 38 kişi hayatını kaybetti. 125 kişi de yaralandı.
İSTANBUL TAKSİM SALDIRISI:5 ÖLÜ 19 Mart 2016’da saat 10:55’te Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bir canlı bombanın üzerindeki patlayıcıyı patlaması sonucu meydana gelen bombalı intihar saldırısında 3’ü Amerikan-İsrail vatandaşı, 1’i İran vatandaşı ve 1’i saldırgan olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi yaralandı.
BURSA SALDIRISI:16 YARALI 27 Nisan’da Bursa’daki canlı bomba saldırısında ise canlı bomba ölürken 16 vatandaş da yaralandı.
IŞİD FÜZELERİ: IŞİD terör örgütünün Kilis’e attığı füzeler sonucu ise şu ana kadar 20 kişi yaşamını yitirdi.
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER: Yine son bir buçuk yılda Güneydoğu başta olmak üzere yurt genelindeki faili ve sebebi meçhul cinayetlerde 10’dan fazla vatandaş yaşamını yitirdi.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ TAŞINDI
Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprağı olan Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi, IŞİD terörü gerekçesiyle 22 Şubat 2015 günü düzenlenen gece yarısı operasyonu ile Türkiye’ye taşındı.
RUSYA İLE KRİZ!
Yine Davutoğlu’nun Başkabakanlık koltuğunda oturduğu 24 Kasım 2015 günü sınırımızı ihlal eden bir Rus savaş uçağı, Türk jetleri tarafından düşürüldü. Bu olayın ardından Türkiye ile Rusya ilişkileri hemen her alanda gerildi.
MÜLTECİ KRİZİ
Son 5 yıldır Türkiye’nin başını ağrıtan Suriyeli mülteciler konusundaki kriz, Davutoğlu’nun son döneminde yeni bir boyut kazandı. AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye adeta bir “mülteci üssü” haline getirildi.
(Kaynak:sözcü.com.tr)
5 Mayıs 2016 Perşembe
Kılıçdaroğlu’ndan ilk yorum
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'de olağanüstü kongre kararı alınacağının ortaya çıkması üzerine “Süreci izliyoruz” ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun “Halktan Biri” oyununu Yenimahalle'deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde izledi. Kılıçdaroğlu, oyunun ardından AKP'de olağanüstü kongre kararı alınacağının ortaya çıktığına yönelik sorular üzerine “Süreci izliyoruz” cevabını verdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun “Halktan Biri” oyununu Yenimahalle'deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde izledi. Kılıçdaroğlu, oyunun ardından AKP'de olağanüstü kongre kararı alınacağının ortaya çıktığına yönelik sorular üzerine “Süreci izliyoruz” cevabını verdi.
Erdoğan-Davutoğlu krizi dış basında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 1 saat 40 dakika süren görüşmesinin ardından AKP'de olağanüstü kongre kararı alınması, Amerikan medyasında da geniş yankı uyandırdı.
The New York Times gazetesi, “Başbakan Davutoğlu, Erdoğan’la kan davasında kenara çekiliyor. Davutoğlu’nun kararı, Erdoğan ile iktidar mücadelesinin ardından geldi” başlığını kullandığı haberde, “Erdoğan, kendi gücünü artırmak için Başbakan Davutoğlu’nun AK Parti lideri olarak yetkilerini azaltma girişiminde bulundu” görüşüne yer verildi.
Washington Post gazetesi, Türkiye’de yaşanan krizi “Türk Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki gerginlik şu yüzüne çıktı” başlığı ile duyurdu. Erdoğan ve Davutoğlu arasında süregeldiği söylenen gerginliğin iki tarafça da şimdiye kadar inkar edildiğini belirten gazete, “Siyasi gözlemcilere göre, ülkenin güçlü lideri Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’nun yerine ‘arka koltukta’ oturmaya razı olacak başka birini getirmek istiyor” değerlendirmesi yapıldı.
ABD’de de yayınlanan The Financial Times gazetesi de, “Sonuçsuz kalan kriz görüşmesi Türk Başbakan’ı istifaya götürecek” başlıklı haberinde, “Türkiye’nin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’la yaptığı sonuçsuz görüşmelerin ardından pes edebilir” ifadelerini kullanarak, Davutoğlu’nun yakında istifa edebileceği sinyalini verdi.
The New York Times gazetesi, “Başbakan Davutoğlu, Erdoğan’la kan davasında kenara çekiliyor. Davutoğlu’nun kararı, Erdoğan ile iktidar mücadelesinin ardından geldi” başlığını kullandığı haberde, “Erdoğan, kendi gücünü artırmak için Başbakan Davutoğlu’nun AK Parti lideri olarak yetkilerini azaltma girişiminde bulundu” görüşüne yer verildi.
Washington Post gazetesi, Türkiye’de yaşanan krizi “Türk Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki gerginlik şu yüzüne çıktı” başlığı ile duyurdu. Erdoğan ve Davutoğlu arasında süregeldiği söylenen gerginliğin iki tarafça da şimdiye kadar inkar edildiğini belirten gazete, “Siyasi gözlemcilere göre, ülkenin güçlü lideri Erdoğan, Başbakan Davutoğlu’nun yerine ‘arka koltukta’ oturmaya razı olacak başka birini getirmek istiyor” değerlendirmesi yapıldı.
ABD’de de yayınlanan The Financial Times gazetesi de, “Sonuçsuz kalan kriz görüşmesi Türk Başbakan’ı istifaya götürecek” başlıklı haberinde, “Türkiye’nin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Erdoğan’la yaptığı sonuçsuz görüşmelerin ardından pes edebilir” ifadelerini kullanarak, Davutoğlu’nun yakında istifa edebileceği sinyalini verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu istifa etti mi?
Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Tayyip Erdoğan arasındaki kritik toplantı sonuçlandı. Peki Ahmet Davutoğlu istifa etti mi? Roplantından ne sonuç çıktı? İşte Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki toplantıyla ilgili son durum...
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yetkilerinin devri, pelikan dosyası derken gözler Ankara’ya, Recep Tayyip ERdoğan ile Davutoğlu arasındaki kritik görüşmeye çevrildi. Başbakan Davutoğlu’nun istifa edeceği hatta yerine gelecek kişinin şimdiden belirlendiği ve o simin Bekir Bozdağ olduğu konuşuluyor. Eroğdan ve Davutoğlu arasındaki toplantı’nın 18.00’da başlaması bekleniyordu. Peki Ahmet Davuoğlu istifa etti mi, toplantının sonucu ne oldu?
Cumhurbaşkanlığı görüşmenin rutin bir toplantı olduğu ve herhangi bir açıklama yapılmayacağı bilgisini verdi. Ayrıca yapılan açıklamada herhangi bir krizin var olmadığı, yani Davutoğlu'nun istifa etmesinin söz konusu olmadığı ve görüşmenin ‘olağan görüşme' olduğu belirtildi ancak Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre AKP Kongreye gidecek.
DAVUTOĞLU YARIN AÇIKLAMA YAPACAK!
Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Başbakan Davutoğlu yarın saat 11'de AKP Genel Merkezi'nde gerçekleşecek MYK toplantısı sonrası bir basın toplantısı düzenleyecek. Bu toplantıda Davutoğlu son günler hakkında çıkan haberlere cevap vermiş olacak. Ayrıca yer alan başka bir bilgi ise, AKP'nin Mayıs'ta kongreye gideceği yönünde…
SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Katar'da iken MKYK üyesi isimleri çağırarak “Teşkilatları atama yetkisini yeniden kurula alın” talimatı verdi. Hatta MKYK toplantısı öncesinde tek tek isimlerin davet edilerek öneriye imza atmasının sağlanmasını istedi. Bu durumu da “Kim bizimle kim değil, görmüş oluruz” diyerek anlattı. Perşembe gecesi Adalet Bakanı Bozdağ'ın makamına MKYK üyeleri davet edilerek imzalar istendi. Sadece iki üye Selçuk Öztürk ve Mehmet Babaoğlu imza atmadı. Cemil Çiçek ise ‘Yeterli imza toplanmış, ben versem ne olur vermesem ne olur' diye imza koymadı. Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise birinci çağrıda ‘düşüneyim' deyip ikinci davette imza verdi.
Türkiye'ye döndüğünde MKYK operasyonundan haberi olan Ahmet Davutoğlu, Cuma sabahı 09.30'daki toplantıya gitmedi. Bir danışmanı ‘Toplantıya katılmayın, erteleyin, Cumhurbaşkanı ile görüşün çözüm bulun' diye önerdi. Bunun üzerine İstanbul'daki Erdoğan'la temasa geçildi. Bir süre dönüş olmadı. MKYK önce 11'e ertelendi, Cumhurbaşkanıyla gecikmeli görüşme yapılınca öğleden sonraya bırakıldı. Erdoğan, telefonda Davutoğlu'na “MKYK yetkisini tekrar alıyor, toplantıyı yapın, akşam zaten buraya geleceksin, o zaman konuşuruz” diyerek MKYK'yı toplamasını istedi. Çaresiz kalan Davutoğlu, 47 imzayı görünce ‘Benim kurula güvenim tam, ilk imzayı ben atıyorum' diyerek yetki devrini kabullenmek zorunda kaldı.
GERİ ÇEKİLMEYELİM!
MKYK'dan erken ayrılan Davutoğlu, hafta sonunu ‘ekibiyle' değerlendirme yaparak geçirdi. Pazar günü ise ‘Geri çekilmeyelim, mevzi kaybettikçe topal ördek pozisyonuna düşüyoruz' görüşü dile getirildi. Pazartesi günü Saray'da genişletilmiş Bakanlar Kurulu vardı. Erdoğan, bu toplantıya alışılmadık şekilde katılanlar oldu. Aralarında Yiğit Bulut, Şükrü Karatepe, Ayşe Gürcan'ın da olduğu 5 danışman kurula katıldı. Erdoğan, 5 ayrı konuda kendisine danışmanlık yapan isimleri toplantıya dahil ederek Davutoğlu'na mesaj verdi.
Akşam ise Salı günü grupta yapacağı konuşmaya çalıştı. Şimdiye kadar yaptığı en kısa grup konuşmasını (28 dakika) yaptı. “Bu hareket, tüzüklerle, kurullarla varlık kazanmış bir partiden çok daha fazlasıdır” diyerek yetki devrine gönderme yaptı. “Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim” diyerek istifa edebileceği sinyali verdi. Saat 18.00'de toplayacağı MYK'yı 15.00'e aldı. Bir saat süren toplantıda da ‘gerilim-kavganın' işaretlerini verdi. Genel Merkeze gitmesine rağmen makamına bile uğramadan partiden ayrıldı.
İŞTE O BELGE
SÖZCÜ, 29 Nisan 2016 tarihinde alınan MKYK kararına ulaştı. AKP'de yeni bir dönemi başlatan ‘yetki devri' başlıklı 233 nolu karar aynen şöyle:
“Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nun 10.11.2015 tarih ve 227 nolu kararıyla ‘münfesih hale gelen veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile işten el çektirilen teşkilatların yerine geçici yönetim kurulu oluşturma ve kongrelerini yaptırma' ve ‘sadece kademe başkanının işten el çektirilmesi veya herhangi bir nedenle başkanlığın boşalması hallerinde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu tarafından başkan ataması yapılır' yetkisinin tüzüğümüzün 152. Maddesi uyarınca, teşkilat Başkanlığına devredilmesine ilişkin kararın kaldırılmasına ve tüzüğümüzün 57. Maddesinde anılan yetkinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu uhdesine alınmasına KARAR verildi.”
‘BEKİR BOZDAĞ' SESLERİ
Davutoğlu'nun istifa edip etmeyeceği belli olmadan ‘veliaht' senaryoları hızlandı. Daha önceleri Binali Yıldırım ve Berat Albayrak isimleri konuşuluyordu. Ancak son krizden sonra sadece Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ismi geçiyor. AKP'de 316 milletvekili içinde Davutoğlu'na kaç kişinin destek verdiği merak ediliyor. Saray'a yakın bir kaynağa göre Davutoğlu ile 50 civarında milletvekili ‘her şart altında beraber yürüme' kararlılığında. Bu milletvekili grubu da Erdoğan-Davutoğlu görüşmesini bekliyor. (Sözcü)
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yetkilerinin devri, pelikan dosyası derken gözler Ankara’ya, Recep Tayyip ERdoğan ile Davutoğlu arasındaki kritik görüşmeye çevrildi. Başbakan Davutoğlu’nun istifa edeceği hatta yerine gelecek kişinin şimdiden belirlendiği ve o simin Bekir Bozdağ olduğu konuşuluyor. Eroğdan ve Davutoğlu arasındaki toplantı’nın 18.00’da başlaması bekleniyordu. Peki Ahmet Davuoğlu istifa etti mi, toplantının sonucu ne oldu?
Cumhurbaşkanlığı görüşmenin rutin bir toplantı olduğu ve herhangi bir açıklama yapılmayacağı bilgisini verdi. Ayrıca yapılan açıklamada herhangi bir krizin var olmadığı, yani Davutoğlu'nun istifa etmesinin söz konusu olmadığı ve görüşmenin ‘olağan görüşme' olduğu belirtildi ancak Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre AKP Kongreye gidecek.
DAVUTOĞLU YARIN AÇIKLAMA YAPACAK!
Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Başbakan Davutoğlu yarın saat 11'de AKP Genel Merkezi'nde gerçekleşecek MYK toplantısı sonrası bir basın toplantısı düzenleyecek. Bu toplantıda Davutoğlu son günler hakkında çıkan haberlere cevap vermiş olacak. Ayrıca yer alan başka bir bilgi ise, AKP'nin Mayıs'ta kongreye gideceği yönünde…
SÜREÇ NASIL BAŞLADI?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Katar'da iken MKYK üyesi isimleri çağırarak “Teşkilatları atama yetkisini yeniden kurula alın” talimatı verdi. Hatta MKYK toplantısı öncesinde tek tek isimlerin davet edilerek öneriye imza atmasının sağlanmasını istedi. Bu durumu da “Kim bizimle kim değil, görmüş oluruz” diyerek anlattı. Perşembe gecesi Adalet Bakanı Bozdağ'ın makamına MKYK üyeleri davet edilerek imzalar istendi. Sadece iki üye Selçuk Öztürk ve Mehmet Babaoğlu imza atmadı. Cemil Çiçek ise ‘Yeterli imza toplanmış, ben versem ne olur vermesem ne olur' diye imza koymadı. Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün ise birinci çağrıda ‘düşüneyim' deyip ikinci davette imza verdi.
Türkiye'ye döndüğünde MKYK operasyonundan haberi olan Ahmet Davutoğlu, Cuma sabahı 09.30'daki toplantıya gitmedi. Bir danışmanı ‘Toplantıya katılmayın, erteleyin, Cumhurbaşkanı ile görüşün çözüm bulun' diye önerdi. Bunun üzerine İstanbul'daki Erdoğan'la temasa geçildi. Bir süre dönüş olmadı. MKYK önce 11'e ertelendi, Cumhurbaşkanıyla gecikmeli görüşme yapılınca öğleden sonraya bırakıldı. Erdoğan, telefonda Davutoğlu'na “MKYK yetkisini tekrar alıyor, toplantıyı yapın, akşam zaten buraya geleceksin, o zaman konuşuruz” diyerek MKYK'yı toplamasını istedi. Çaresiz kalan Davutoğlu, 47 imzayı görünce ‘Benim kurula güvenim tam, ilk imzayı ben atıyorum' diyerek yetki devrini kabullenmek zorunda kaldı.
GERİ ÇEKİLMEYELİM!
MKYK'dan erken ayrılan Davutoğlu, hafta sonunu ‘ekibiyle' değerlendirme yaparak geçirdi. Pazar günü ise ‘Geri çekilmeyelim, mevzi kaybettikçe topal ördek pozisyonuna düşüyoruz' görüşü dile getirildi. Pazartesi günü Saray'da genişletilmiş Bakanlar Kurulu vardı. Erdoğan, bu toplantıya alışılmadık şekilde katılanlar oldu. Aralarında Yiğit Bulut, Şükrü Karatepe, Ayşe Gürcan'ın da olduğu 5 danışman kurula katıldı. Erdoğan, 5 ayrı konuda kendisine danışmanlık yapan isimleri toplantıya dahil ederek Davutoğlu'na mesaj verdi.
Akşam ise Salı günü grupta yapacağı konuşmaya çalıştı. Şimdiye kadar yaptığı en kısa grup konuşmasını (28 dakika) yaptı. “Bu hareket, tüzüklerle, kurullarla varlık kazanmış bir partiden çok daha fazlasıdır” diyerek yetki devrine gönderme yaptı. “Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim” diyerek istifa edebileceği sinyali verdi. Saat 18.00'de toplayacağı MYK'yı 15.00'e aldı. Bir saat süren toplantıda da ‘gerilim-kavganın' işaretlerini verdi. Genel Merkeze gitmesine rağmen makamına bile uğramadan partiden ayrıldı.
İŞTE O BELGE
SÖZCÜ, 29 Nisan 2016 tarihinde alınan MKYK kararına ulaştı. AKP'de yeni bir dönemi başlatan ‘yetki devri' başlıklı 233 nolu karar aynen şöyle:
“Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nun 10.11.2015 tarih ve 227 nolu kararıyla ‘münfesih hale gelen veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu ile işten el çektirilen teşkilatların yerine geçici yönetim kurulu oluşturma ve kongrelerini yaptırma' ve ‘sadece kademe başkanının işten el çektirilmesi veya herhangi bir nedenle başkanlığın boşalması hallerinde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu tarafından başkan ataması yapılır' yetkisinin tüzüğümüzün 152. Maddesi uyarınca, teşkilat Başkanlığına devredilmesine ilişkin kararın kaldırılmasına ve tüzüğümüzün 57. Maddesinde anılan yetkinin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu uhdesine alınmasına KARAR verildi.”
‘BEKİR BOZDAĞ' SESLERİ
Davutoğlu'nun istifa edip etmeyeceği belli olmadan ‘veliaht' senaryoları hızlandı. Daha önceleri Binali Yıldırım ve Berat Albayrak isimleri konuşuluyordu. Ancak son krizden sonra sadece Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ismi geçiyor. AKP'de 316 milletvekili içinde Davutoğlu'na kaç kişinin destek verdiği merak ediliyor. Saray'a yakın bir kaynağa göre Davutoğlu ile 50 civarında milletvekili ‘her şart altında beraber yürüme' kararlılığında. Bu milletvekili grubu da Erdoğan-Davutoğlu görüşmesini bekliyor. (Sözcü)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)