Nijerya'nın ünlü iç mimarlarından Ehi Ogbebor ve petrol rezervleri sahibi Kenneth Oboku'nun düğünü dünya basınına malzeme oldu. Çift düğüne gelen davetlilere otomobil ve mikrodalga fırın hediye etti.
Ekonomi haberleriyle bilinen Business Insider’da yer alan bir haber Nijerya’daki petrol milyarderi iş adamı Kenneth Oboku ile iç mimar nişanlısı Ehi Ogbebor’un düğününü gündeme getirdi.
Afrika tarzı eğlencenin olduğu düğünde gelin ve damat üzerine 100 dolarlık banknotlar atılırken davetlilere de lüks hediyeler verildi.
Benin’de organize edilen düğünde davetlilere çekilişle iki otomobil hediye edilirken, diğer misafirlere de mikrodalga fırın, vantilatör, kızartma makinesi ve televizyon gibi hediyeler verildi.
evlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
evlilik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
20 Kasım 2017 Pazartesi
14 Ekim 2017 Cumartesi
Mehmet Ali Şahin ikinci kez dünyaevine girdi
Eski Meclis Başkanı ve AK Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin, eski sekreteri Zuhal Fırat’la ikinci kez dünyaevine girdi.
Ankara Holiday Inn’deki törende çiftin şahitliklerini eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Cevdet Yılmaz ve Öznur Çalık yaptı.
Törene, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu ile çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ise törene katılmadı. Habertürk
Ankara Holiday Inn’deki törende çiftin şahitliklerini eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Cevdet Yılmaz ve Öznur Çalık yaptı.
Törene, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu ile çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ise törene katılmadı. Habertürk
3 Eylül 2017 Pazar
Vatandaşlığa geçişte 'ikinci eş' yasaya takıldı
Türk vatandaşlığına alınan ancak ülkelerinde yasal olan ikinci, üçüncü evlilikleri ve bu evliliklerden çocukları olanlar, Nüfus Hizmetleri Kanunu’na takıldı. Meclis’te görüşülmeyi bekleyen kanun tasarısıyla, aile kütüklerinde yer alacak bilgilere, ‘velayet ve vesayete’ ilişkin detaylar eklenecek
Habertürk gazetesinden Bülent Aydemir'in haberine göre, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığına kabul edilenlerin nüfus aile kütüğü kayıtları, velayet ve vesayete ilişkin işlemlerde bazı güçlükler yaşanıyor. Suriyeli, Suudi ya da başka bir ülke vatandaşı olup Türk vatandaşlığına alınan bazı kişilerde, kendi ülkelerinde yasal olan ikinci veya üçüncü evlilikleri ve bu evliliklerden olma çocukları, Türk Medeni Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ve diğer mevzuata takıldı. Şikâyetler üzerine ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak Meclis’e gönderilen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’na sorunu çözmeye dönük maddeler konuldu. Talepler ve öneriler doğrultusunda, Türk vatandaşlığına kabul edilenlerin sorunlarına çözüm getiriliyor.
UYGULANABİLİR BULUNMADI
İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’nün tesis edeceği işlemler ve aile kütüklerinde yer alacak bilgilere ilişkin ilgili bakanlıklardan görüş aldı. Aile kütüğünde, “görüş ve öneriler” bölümüne Türk vatandaşlığını sonradan kazanmış kişilerin varsa birden fazla eşi ve bunlardan olma çocuklarının kaydedilmesi önerisi uygulanabilir bulunmadı. Bu konuda yasa değişikliğine gidilmesi kararlaştırıldı.
YENİ TASARIDA ÇÖZÜM
Meclis’e sevk edilen kanun tasarısında bu tür sorunlara çözüm getirilebileceği belirtiliyor. Aksi durumda Türk vatandaşlığına alınmış olanların, eşlerinin ve çocuklarının mağdur olacakları, velayet ve vesayete ilişkin sorunlar çıkacağı, miras haklarından yararlanamayacakları ifade ediliyor. TBMM’de görüşülmeyi bekleyen kanun tasarısının 3’üncü maddesinde; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 7. maddesinde yapılan değişiklikle aile kütüklerinde yer alacak bilgilere, “velayet ve vesayete” ilişkin detaylar da ilave ediliyor. Bu kayıtlar sadece elektronik ortamda tutulacak.
Yine Kanun’un 8. maddesinde yapılan değişiklikle ikamet izni olmayan yabancılara da kimlik numarası verilmesi ayrıca yabancıların Türkiye’de meydana gelen nüfus olaylarına ilişkin başvuruları üzerine ilgili olay formlarının düzenlenmesi ve formların bir örneğinin kendilerine verilmesi öngörülüyor. Bu formlar özel bir dosyada saklanacak.
ŞARTLARI BAKANLIK BELİRLEYECEK
Kanun tasarısıyla, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10’uncu maddesine eklenen fıkra ile Türk vatandaşlığının sonradan kazanılmasında uygulanacak temel ilke ve esasları, günün değişen şartlarına göre İçişleri Bakanlığı belirleyecek. Milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek hali bulunanların talepleri bakanlıkça reddedilebilecek. Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılardan evlilik öncesi genel ahlaka aykırı faaliyetlerde bulunmuş olanların Türk vatandaşlığını kazanmalarını önleme amacıyla “kamu düzeni” kriteri, “kamu düzeni ve genel ahlak” olarak değiştiriliyor.
Mevzuattaki bu boşluk, sonradan Türk vatandaşlığı hakkı kazanmış olan sadece Arap ülkeleri veya Müslüman ülke vatandaşları için söz konusu değil. Aynı cinsle evliliğin yasal olduğu bir Avrupa ülkesi vatandaşının Türk vatandaşlığına geçmesi durumunda, bilgilerin nüfus kaydına ve kütüğüne işlenmesinde yasal engeller var. Bu kimselerin, kendi ülkelerindeki kanunlarla Türk Medeni Kanunu arasında; kazanılmış haklar, uluslararası hukuk ve mütekabiliyet ilkesi açısından aykırılıklar bulunuyor. Türkiye’de tek eşlilik var ve eşcinsel evliliklerin mevzuatta karşılığı yok.
Habertürk gazetesinden Bülent Aydemir'in haberine göre, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığına kabul edilenlerin nüfus aile kütüğü kayıtları, velayet ve vesayete ilişkin işlemlerde bazı güçlükler yaşanıyor. Suriyeli, Suudi ya da başka bir ülke vatandaşı olup Türk vatandaşlığına alınan bazı kişilerde, kendi ülkelerinde yasal olan ikinci veya üçüncü evlilikleri ve bu evliliklerden olma çocukları, Türk Medeni Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ve diğer mevzuata takıldı. Şikâyetler üzerine ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak Meclis’e gönderilen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’na sorunu çözmeye dönük maddeler konuldu. Talepler ve öneriler doğrultusunda, Türk vatandaşlığına kabul edilenlerin sorunlarına çözüm getiriliyor.
UYGULANABİLİR BULUNMADI
İçişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’nün tesis edeceği işlemler ve aile kütüklerinde yer alacak bilgilere ilişkin ilgili bakanlıklardan görüş aldı. Aile kütüğünde, “görüş ve öneriler” bölümüne Türk vatandaşlığını sonradan kazanmış kişilerin varsa birden fazla eşi ve bunlardan olma çocuklarının kaydedilmesi önerisi uygulanabilir bulunmadı. Bu konuda yasa değişikliğine gidilmesi kararlaştırıldı.
YENİ TASARIDA ÇÖZÜM
Meclis’e sevk edilen kanun tasarısında bu tür sorunlara çözüm getirilebileceği belirtiliyor. Aksi durumda Türk vatandaşlığına alınmış olanların, eşlerinin ve çocuklarının mağdur olacakları, velayet ve vesayete ilişkin sorunlar çıkacağı, miras haklarından yararlanamayacakları ifade ediliyor. TBMM’de görüşülmeyi bekleyen kanun tasarısının 3’üncü maddesinde; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 7. maddesinde yapılan değişiklikle aile kütüklerinde yer alacak bilgilere, “velayet ve vesayete” ilişkin detaylar da ilave ediliyor. Bu kayıtlar sadece elektronik ortamda tutulacak.
Yine Kanun’un 8. maddesinde yapılan değişiklikle ikamet izni olmayan yabancılara da kimlik numarası verilmesi ayrıca yabancıların Türkiye’de meydana gelen nüfus olaylarına ilişkin başvuruları üzerine ilgili olay formlarının düzenlenmesi ve formların bir örneğinin kendilerine verilmesi öngörülüyor. Bu formlar özel bir dosyada saklanacak.
ŞARTLARI BAKANLIK BELİRLEYECEK
Kanun tasarısıyla, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10’uncu maddesine eklenen fıkra ile Türk vatandaşlığının sonradan kazanılmasında uygulanacak temel ilke ve esasları, günün değişen şartlarına göre İçişleri Bakanlığı belirleyecek. Milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek hali bulunanların talepleri bakanlıkça reddedilebilecek. Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılardan evlilik öncesi genel ahlaka aykırı faaliyetlerde bulunmuş olanların Türk vatandaşlığını kazanmalarını önleme amacıyla “kamu düzeni” kriteri, “kamu düzeni ve genel ahlak” olarak değiştiriliyor.
Mevzuattaki bu boşluk, sonradan Türk vatandaşlığı hakkı kazanmış olan sadece Arap ülkeleri veya Müslüman ülke vatandaşları için söz konusu değil. Aynı cinsle evliliğin yasal olduğu bir Avrupa ülkesi vatandaşının Türk vatandaşlığına geçmesi durumunda, bilgilerin nüfus kaydına ve kütüğüne işlenmesinde yasal engeller var. Bu kimselerin, kendi ülkelerindeki kanunlarla Türk Medeni Kanunu arasında; kazanılmış haklar, uluslararası hukuk ve mütekabiliyet ilkesi açısından aykırılıklar bulunuyor. Türkiye’de tek eşlilik var ve eşcinsel evliliklerin mevzuatta karşılığı yok.
7 Ağustos 2017 Pazartesi
Müftü nikahı imama devredebilecek
Müftülere nikah kıyma yetkisi getiren yeni kanun tasarısında 'nikah sayısının yüksek olacağı' ve 'müftünün her nikaha yetişemeyeceği' gerekçeleriyle yetkinin imam ve vaizlere devredilebilmesi yönünde çalışma yapılıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın, “Tasarıda ‘Şuna devredilir’ demiyor. Bence böyle de kalmalı. Müftü kıysın nikâhı; imam niye kıysın?” açıklamasına rağmen hazırlanan kanun tasarısında müftülerin yetkilerini imam ve vaizlere devredebilmelerine izin verecek şekilde çalışma yürütülüyor.
Habertürk’ten Bülent Aydemir’in haberine göre kararnameyle göreve atanan ve yemin ederek göreve başlayan, yüksek nitelikli kamu personeli olan müftülerin nikâh kıyma konusunda yetkilendirilmelerinde kamu idare hukuku ve kuralları açısından herhangi bir sorun görünmüyor. Şimdi ise tasarı yasalaştığında müftülere tanınan bu yetkinin, imamlara ve vaizlere devredilip devredilmeyeceği tartışılıyor.
Müftü başına yılda 300 nikah…
İl ve ilçe müftülerinin sayısı, nikâh konusunda oluşabilecek talebi karşılamaya yetmiyor. Türkiye’de 81 il, 957 ilçe var ve tüm kadroların dolu olduğu kabul edildiğinde bin 38 müftü görev yapıyor. Nüfusu 500 binin üzerinde 24 ilçe bulunuyor. Yılda ortalama 600 bin nikâh kıyılıyor. Her bir müftü nikâh kıyma bakımından ortalama 77 bin kişilik nüfus ölçeğine hitap ediyor. Bir yılda kıyılan 600 bin nikâhın yarısından, yani 300 bin kişiden müftü nikâhı için talep geleceğini kabul edersek, müftü başına yılda ortalama 300 nikâh düşüyor. Büyük ilçelerde ise bu sayı yılda 3 bine kadar çıkabiliyor. Müftülerin bu talebe tek başlarına yetişmesi mümkün görünmüyor. Müftülerin günlük rutin iş yükleri ve diğer sorumlulukları da dikkate alındığında fiziki olarak bunun karşılanamayacağı anlaşılıyor.
Müftülerin talebe yetişemeyecekleri göz önünde bulundurularak nikâh kıyma yetkisini geçici olarak imam ya da vaize devretmeleri, resmi işlemlerin ve imzaların müftüler tarafından yapılması planlanıyor. Yetki, müftüler tarafından alt kadrolara devredilirse imam ya da vaizlerin kıydığı nikâhların resmileştirilmesi ve denetimiyle ilgili bir mekanizma üzerinde çalışılıyor.
Gerekçe: Her nikaha yetişemez
Müftülerin yetkisini alt kadrolara devretmelerinin gerekçeleri ise şöyle sıralanıyor:
- Köyde, küçük beldelerde, kırsalda/taşrada yaşayıp müftü nikâhı isteyenlerin taleplerinin tümünün karşılanması zor.
- Müftünün sorumluluk sahasındaki geniş il sınırları, ulaşım, terör bölgelerinde güvenliğinin sağlanması gibi gerekçelerle her nikâha gidebilmesi, yetişebilmesi mümkün değil.
- Müftü nikâhına erişebilmenin maddi koşullarının (ne kadar ücret alacaklarının) belirlenmesi gerekiyor. Teşvik edici olacak ve suiistimalleri önleyecek bir uygulama getirilecek.
- Müftülerin yoğun talep karşısında yapacakları tercihler eşitsizlik tartışmalarına yol açabilecek.
Bakan Kaya ‘İmam niye kıysın?’ demişti
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, nikâh konusunda müftülerin yetkilendirilmesini, “Müftü nikâh kıydığında resmi olacak, yasal zorunlulukları yerine getirecek. Küçük yaşta evlilikler olamayacak, kadının tüm hakları korunacak. Evlilik yaşı değişmeyecek. Birden çok eş durumu olmayacak” diye açıkladı. Kaya, henüz netleşmeyen ve yönetmelikle belirlenecek olan, yetkinin imamlara da devredilmesi konusunda ise “O konuda hassas olmak lazım. İlçe ve il müftülerine yetki veriliyor sadece. Tasarıda ‘Şuna devredilir’ demiyor. Bence böyle de kalmalı. Müftü kıysın nikâhı; imam niye kıysın?” demişti. Habertürk
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın, “Tasarıda ‘Şuna devredilir’ demiyor. Bence böyle de kalmalı. Müftü kıysın nikâhı; imam niye kıysın?” açıklamasına rağmen hazırlanan kanun tasarısında müftülerin yetkilerini imam ve vaizlere devredebilmelerine izin verecek şekilde çalışma yürütülüyor.
Habertürk’ten Bülent Aydemir’in haberine göre kararnameyle göreve atanan ve yemin ederek göreve başlayan, yüksek nitelikli kamu personeli olan müftülerin nikâh kıyma konusunda yetkilendirilmelerinde kamu idare hukuku ve kuralları açısından herhangi bir sorun görünmüyor. Şimdi ise tasarı yasalaştığında müftülere tanınan bu yetkinin, imamlara ve vaizlere devredilip devredilmeyeceği tartışılıyor.
Müftü başına yılda 300 nikah…
İl ve ilçe müftülerinin sayısı, nikâh konusunda oluşabilecek talebi karşılamaya yetmiyor. Türkiye’de 81 il, 957 ilçe var ve tüm kadroların dolu olduğu kabul edildiğinde bin 38 müftü görev yapıyor. Nüfusu 500 binin üzerinde 24 ilçe bulunuyor. Yılda ortalama 600 bin nikâh kıyılıyor. Her bir müftü nikâh kıyma bakımından ortalama 77 bin kişilik nüfus ölçeğine hitap ediyor. Bir yılda kıyılan 600 bin nikâhın yarısından, yani 300 bin kişiden müftü nikâhı için talep geleceğini kabul edersek, müftü başına yılda ortalama 300 nikâh düşüyor. Büyük ilçelerde ise bu sayı yılda 3 bine kadar çıkabiliyor. Müftülerin bu talebe tek başlarına yetişmesi mümkün görünmüyor. Müftülerin günlük rutin iş yükleri ve diğer sorumlulukları da dikkate alındığında fiziki olarak bunun karşılanamayacağı anlaşılıyor.
Müftülerin talebe yetişemeyecekleri göz önünde bulundurularak nikâh kıyma yetkisini geçici olarak imam ya da vaize devretmeleri, resmi işlemlerin ve imzaların müftüler tarafından yapılması planlanıyor. Yetki, müftüler tarafından alt kadrolara devredilirse imam ya da vaizlerin kıydığı nikâhların resmileştirilmesi ve denetimiyle ilgili bir mekanizma üzerinde çalışılıyor.
Gerekçe: Her nikaha yetişemez
Müftülerin yetkisini alt kadrolara devretmelerinin gerekçeleri ise şöyle sıralanıyor:
- Köyde, küçük beldelerde, kırsalda/taşrada yaşayıp müftü nikâhı isteyenlerin taleplerinin tümünün karşılanması zor.
- Müftünün sorumluluk sahasındaki geniş il sınırları, ulaşım, terör bölgelerinde güvenliğinin sağlanması gibi gerekçelerle her nikâha gidebilmesi, yetişebilmesi mümkün değil.
- Müftü nikâhına erişebilmenin maddi koşullarının (ne kadar ücret alacaklarının) belirlenmesi gerekiyor. Teşvik edici olacak ve suiistimalleri önleyecek bir uygulama getirilecek.
- Müftülerin yoğun talep karşısında yapacakları tercihler eşitsizlik tartışmalarına yol açabilecek.
Bakan Kaya ‘İmam niye kıysın?’ demişti
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, nikâh konusunda müftülerin yetkilendirilmesini, “Müftü nikâh kıydığında resmi olacak, yasal zorunlulukları yerine getirecek. Küçük yaşta evlilikler olamayacak, kadının tüm hakları korunacak. Evlilik yaşı değişmeyecek. Birden çok eş durumu olmayacak” diye açıkladı. Kaya, henüz netleşmeyen ve yönetmelikle belirlenecek olan, yetkinin imamlara da devredilmesi konusunda ise “O konuda hassas olmak lazım. İlçe ve il müftülerine yetki veriliyor sadece. Tasarıda ‘Şuna devredilir’ demiyor. Bence böyle de kalmalı. Müftü kıysın nikâhı; imam niye kıysın?” demişti. Habertürk
9 Nisan 2017 Pazar
Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda değişiklik
Türkiye’de eşlerin ikamet bildiriminde sıkıntılara neden olan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 48. maddesinde değişiklik yapıldı. Artık farklı adreste ikamet edip eşinin yanına taşınan kadın ya da erkek için ikamet edilen adrese posta yolu ile kurum tarafından bildirim yapılacağı belirtildi. Yeni eşler aynı adrese tek başına bildirimde bulunabilecekler.
Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda yapılan değişiklikle birlikte daha önce evli olup farklı adreslerde ikamet eden çiftlerin aynı adrese ikamet bildirmesi için yanına taşınılacak olan eşin de nüfus müdürlüğüne gelip imza verme şartı değiştirildi. Başka bir adresten eşinin bulunduğu adrese ikametini aldırmak isteyen kişinin artık tek başına gidip nakil yaptırabilecek. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 48 maddesinde daha önce “Adresin birlikte oturma gerekçesiyle bir başka kişi tarafından beyan edilmesi halinde, ilgilinin halihazırda o adreste oturan kişi ile birlikte müracaatı halinde beyanı kabul edilir. Birlikte müracaatın mümkün olmaması halinde adreste halihazırda oturan kişinin oturduğu yerin yöneticisi ya da muhtar tarafından birlikte oturduğuna ilişkin yazılı beyan istenir” maddesine “Ancak evlilik birliği devam ettiği halde halihazırda ayrı konutlarda oturan eşlerden birinin diğer eşin adresine yerleşim yeri adres bildiriminde bulunması durumunda birlikte müracaat alınmayacaktır. Söz konusu bildirim işleme alınarak nüfus müdürlüğünce diğer eşe bildirim yazısı gönderilecektir. Herhangi bir şikayet veya beyandan şüphe duyulması halinde kanunun 60'ıncı maddesi gereğince işlem yapılacaktır” denildi. (sözcü.com.tr)
Nüfus Hizmetleri Kanunu'nda yapılan değişiklikle birlikte daha önce evli olup farklı adreslerde ikamet eden çiftlerin aynı adrese ikamet bildirmesi için yanına taşınılacak olan eşin de nüfus müdürlüğüne gelip imza verme şartı değiştirildi. Başka bir adresten eşinin bulunduğu adrese ikametini aldırmak isteyen kişinin artık tek başına gidip nakil yaptırabilecek. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 48 maddesinde daha önce “Adresin birlikte oturma gerekçesiyle bir başka kişi tarafından beyan edilmesi halinde, ilgilinin halihazırda o adreste oturan kişi ile birlikte müracaatı halinde beyanı kabul edilir. Birlikte müracaatın mümkün olmaması halinde adreste halihazırda oturan kişinin oturduğu yerin yöneticisi ya da muhtar tarafından birlikte oturduğuna ilişkin yazılı beyan istenir” maddesine “Ancak evlilik birliği devam ettiği halde halihazırda ayrı konutlarda oturan eşlerden birinin diğer eşin adresine yerleşim yeri adres bildiriminde bulunması durumunda birlikte müracaat alınmayacaktır. Söz konusu bildirim işleme alınarak nüfus müdürlüğünce diğer eşe bildirim yazısı gönderilecektir. Herhangi bir şikayet veya beyandan şüphe duyulması halinde kanunun 60'ıncı maddesi gereğince işlem yapılacaktır” denildi. (sözcü.com.tr)
16 Mart 2017 Perşembe
Hükümetten evlilik programlarıyla ilgili flaş açıklama
Malatya'da yayın yapan yerel televizyonların canlı programına katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, evlilik programlarıyla ilgili de konuştu. Kurtulmuş, evlilik programlarıyla ilgili, "Cumhurbaşkanlığına ve Başbakanlığa bu şikayetler geliyor. Böyle bir çalışma yapılıyor. Son noktaya geliyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte bunu büyük ihtimalle bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) düzenlemesiyle gündeme getirebiliriz. Çalışmalar son noktadadır. İnşallah bu toplumsal talepleri karşılayacağız" dedi.
Bir otelde Malatya'da yayın yapan bazı televizyon kanallarının canlı yayın programına katılan Kurtulmuş, bir soru üzerine evlilik programlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Evlilik programları konusunu yakından takip ettiklerini belirten Kurtulmuş, "Bu bizim de çok yakın takip ettiğimiz, üzülerek izlediğimiz bir alan. Bu bizim örfümüze, geleneğimize, inançlarımıza, Türk aile yapısına, Anadolu topraklarının kültürüne uygun olmayan şeylerdir. Zaman zaman bize de ulaşan hiçbir şekilde kabul edilemeyecek sözlerin, davranışların sergilendiği bir takım evlilik programları. Aile müessesini ortadan kaldıracak, ulviyetini, kutsiyetini ortadan kaldıracak son derece acayip programlar var. Bir çalışma yapılıyor. Son noktaya geliyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte bunu büyük ihtimalle bir KHK düzenlemesiyle gündeme getirebiliriz. Çalışmalar son noktadadır. İnşallah toplumsal bu talepleri karşılayacağız" dedi.
Bir otelde Malatya'da yayın yapan bazı televizyon kanallarının canlı yayın programına katılan Kurtulmuş, bir soru üzerine evlilik programlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Evlilik programları konusunu yakından takip ettiklerini belirten Kurtulmuş, "Bu bizim de çok yakın takip ettiğimiz, üzülerek izlediğimiz bir alan. Bu bizim örfümüze, geleneğimize, inançlarımıza, Türk aile yapısına, Anadolu topraklarının kültürüne uygun olmayan şeylerdir. Zaman zaman bize de ulaşan hiçbir şekilde kabul edilemeyecek sözlerin, davranışların sergilendiği bir takım evlilik programları. Aile müessesini ortadan kaldıracak, ulviyetini, kutsiyetini ortadan kaldıracak son derece acayip programlar var. Bir çalışma yapılıyor. Son noktaya geliyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte bunu büyük ihtimalle bir KHK düzenlemesiyle gündeme getirebiliriz. Çalışmalar son noktadadır. İnşallah toplumsal bu talepleri karşılayacağız" dedi.
3 Mart 2017 Cuma
Suriyeli gelin sayısı yüzde 82 arttı
Türkiye İstatistik Kurumu 2016 yılı evlenme ve boşanma istatistiklerini yayımladı. Buna göre evlenen çiftlerin sayısı 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 1,4 azalarak 594 bin 493 oldu. En fazla yabancı gelin Suriyelilerden, en fazla yabancı damat Almanlardan seçildi. Suriyeli gelinlerin sayısı yüzde 82 artışla 6 bin 495'e yükseldi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan rakamlara göre evlenen çiftlerin sayısı 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 1,4 azalarak 594 bin 493'e geriledi. Boşanan çiftlerin sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 4,3 azalarak 126 bin 164 olarak gerçekleşti. En fazla yabancı gelin Suriyelilerden, en fazla yabancı damat Almanlardan seçildi.
Yabancı gelinlerin sayısı 2016 yılında 22 bin 583 olurken, yabancı gelinler toplam gelinlerin yüzde 3,8’ini oluşturdu. Yabancı gelinler uyruklarına göre incelendiğinde, Suriyeli gelinler (6 bin 495 kişi) yüzde 28,8 ile birinci sırada yer aldı. Suriyeli gelinleri yüzde 11,7 ile Alman gelinler (2 bin 644 kişi) ve yüzde9,6 ile Azerbaycanlı gelinler (2 bin 170 kişi) izledi.
Suriyeli damat sayısı 377
Yabancı damatların sayısı geçen yıl 3 bin 777 olurken, toplam damatların yüzde 0,6’sını oluşturdu. Yabancı damatlardan Alman damatlar (bin 338 kişi) yüzde 35,4 ile birinci sırada yer aldı. Alman damatları yüzde 10 ile Suriyeli damatlar (377 kişi) ve yüzde 7,7 ile Avusturyalı damatlar (291 kişi) takip etti.
Kaba boşanma hızının 2016 yılında en yüksek olduğu il, binde 2,63 ile İzmir olarak kayıtlara geçti. Bu ili binde 2,55 ile Muğla, binde 2,46 ile Antalya izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu iller ise binde 0,15 ile Hakkari ve Şırnak oldu. Bu illeri de binde 0,23 ile Siirt, binde 0,25 ile Muş izledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan rakamlara göre evlenen çiftlerin sayısı 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 1,4 azalarak 594 bin 493'e geriledi. Boşanan çiftlerin sayısı da bir önceki yıla göre yüzde 4,3 azalarak 126 bin 164 olarak gerçekleşti. En fazla yabancı gelin Suriyelilerden, en fazla yabancı damat Almanlardan seçildi.
Yabancı gelinlerin sayısı 2016 yılında 22 bin 583 olurken, yabancı gelinler toplam gelinlerin yüzde 3,8’ini oluşturdu. Yabancı gelinler uyruklarına göre incelendiğinde, Suriyeli gelinler (6 bin 495 kişi) yüzde 28,8 ile birinci sırada yer aldı. Suriyeli gelinleri yüzde 11,7 ile Alman gelinler (2 bin 644 kişi) ve yüzde9,6 ile Azerbaycanlı gelinler (2 bin 170 kişi) izledi.
Suriyeli damat sayısı 377
Yabancı damatların sayısı geçen yıl 3 bin 777 olurken, toplam damatların yüzde 0,6’sını oluşturdu. Yabancı damatlardan Alman damatlar (bin 338 kişi) yüzde 35,4 ile birinci sırada yer aldı. Alman damatları yüzde 10 ile Suriyeli damatlar (377 kişi) ve yüzde 7,7 ile Avusturyalı damatlar (291 kişi) takip etti.
Kaba boşanma hızının 2016 yılında en yüksek olduğu il, binde 2,63 ile İzmir olarak kayıtlara geçti. Bu ili binde 2,55 ile Muğla, binde 2,46 ile Antalya izledi. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu iller ise binde 0,15 ile Hakkari ve Şırnak oldu. Bu illeri de binde 0,23 ile Siirt, binde 0,25 ile Muş izledi.
3 Şubat 2017 Cuma
Diyanet hutbesinde evlilik programları
Diyanet İşleri Başkanlığı tüm camilerde okunacak cuma hutbesinde nikah konusunu ele aldı. Televizyon programlarında yayınlanan evlilik programlarının aile kurumuna zarar verdiğini söyledi.
"Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında savrulabilmektedir" denilen hutbede, evlendirme programlarının aileye yönelik değerleri istismar ettiği ve bu değerleri ayaklar altına alarak itibarsızlaştırdığı belirtildi. Yarın ki hutbe şöyle:
Nikah sadakattir
"Nikah, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir ritüel değildir. Nikah, eşlerin Yüce Allah'ın adını şahit tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri sözdür. Nikah, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle nikah bize ahlâki bir sorumluluk yükler.
Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını icap ettirir. Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak vardır. Zira eşler, birbirine Allah'ın emanetidirler.
Onlar, nikahta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini koruyacaklarına dair Allah'a söz verirler. Kendisi gibi mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini, haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah'ın emanetine asla ihanet etmeyeceğini dile getirirler.
Evlilik programları
Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikahsız birlikteliklerin adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır.
Evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma, şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların etkilenmesidir.
Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602 bin 982 çift evlenirken, 131 bin 830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar neticesinde 109 bin 978 çocuk, anne şefkatinden, baba merhametinden mahrum bırakılmıştır. Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır.
Öyleyse geliniz. Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım."
"Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında savrulabilmektedir" denilen hutbede, evlendirme programlarının aileye yönelik değerleri istismar ettiği ve bu değerleri ayaklar altına alarak itibarsızlaştırdığı belirtildi. Yarın ki hutbe şöyle:
Nikah sadakattir
"Nikah, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir ritüel değildir. Nikah, eşlerin Yüce Allah'ın adını şahit tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri sözdür. Nikah, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle nikah bize ahlâki bir sorumluluk yükler.
Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını icap ettirir. Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak vardır. Zira eşler, birbirine Allah'ın emanetidirler.
Onlar, nikahta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini koruyacaklarına dair Allah'a söz verirler. Kendisi gibi mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini, haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah'ın emanetine asla ihanet etmeyeceğini dile getirirler.
Evlilik programları
Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikahsız birlikteliklerin adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır.
Evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma, şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların etkilenmesidir.
Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602 bin 982 çift evlenirken, 131 bin 830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar neticesinde 109 bin 978 çocuk, anne şefkatinden, baba merhametinden mahrum bırakılmıştır. Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır.
Öyleyse geliniz. Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım."
30 Ocak 2017 Pazartesi
130 karısı olan adam 93 yaşında öldü
Nijerya'da 130 karısı olan Muhammed Bello Ebubekir 93 yaşında hayatını kaybetti.
BBC'nin haberine göre, "Baba Masaba" lakabıyla bilinen ve 130 karısı olan Muhammed Bello Ebubekir geçirdiği rahatsızlık nedeniyle 93 yaşında Niger eyaletindeki evinde hayatını kaybetti.
Eşlerinden bazıları hamile olan Ebubekir'in dünkü cenaze törenine çok sayıda kişi katıldı.
Ebubekir'in 2008'de medyanın odağındayken 86 karısının bulunduğu ancak öldüğünde 130 kadınla evli olduğu belirtildi.
BBC'nin 9 yıl önce röportaj yaptığı eşleri, eskiden "vaiz" olan Ebubekir'le şifa bulmak için geldiklerinde evlendiklerini dile getirmişlerdi.
203 çocuk sahibi olan Ebubekir, kanunlara göre bir erkeğin en fazla dört kadınla evlenebilmesi nedeniyle hapis cezası almıştı. Ebubekir ise kendisini "Ben onlara gitmiyorum, onlar bana geliyor. Allah benden bunu yapmamı istiyor ben de onlarla evleniyorum" diye savunmuştu. Hakkında o tarihlerde 86 eşinden 82'sini boşadığı haberleri çıkan Ebubekir bu iddiaları yalanlamıştı.
BBC'nin haberine göre, "Baba Masaba" lakabıyla bilinen ve 130 karısı olan Muhammed Bello Ebubekir geçirdiği rahatsızlık nedeniyle 93 yaşında Niger eyaletindeki evinde hayatını kaybetti.
Eşlerinden bazıları hamile olan Ebubekir'in dünkü cenaze törenine çok sayıda kişi katıldı.
Ebubekir'in 2008'de medyanın odağındayken 86 karısının bulunduğu ancak öldüğünde 130 kadınla evli olduğu belirtildi.
BBC'nin 9 yıl önce röportaj yaptığı eşleri, eskiden "vaiz" olan Ebubekir'le şifa bulmak için geldiklerinde evlendiklerini dile getirmişlerdi.
203 çocuk sahibi olan Ebubekir, kanunlara göre bir erkeğin en fazla dört kadınla evlenebilmesi nedeniyle hapis cezası almıştı. Ebubekir ise kendisini "Ben onlara gitmiyorum, onlar bana geliyor. Allah benden bunu yapmamı istiyor ben de onlarla evleniyorum" diye savunmuştu. Hakkında o tarihlerde 86 eşinden 82'sini boşadığı haberleri çıkan Ebubekir bu iddiaları yalanlamıştı.
27 Ocak 2017 Cuma
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya: Buraya giden boşanıp çıkıyor
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, bakanlık çalışmalarıyla ilgili çok önemli açıklamalar yaptı. Bakan Kaya, İstanbul'da sokak aralarında aile danışma merkezi levhasıyla iş yapan merkezlere ilişkin ihbarlar geldiğini söyledi. Kaya, 'Buraya giden çiftler genelde boşanarak çıktığına yönelik ihbarlar üzerine denetim başlattık. Yetkin kişiler tarafından açılmayan yerleri kapatmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz' dedi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nın konuğu oldu. Bakan Kaya burada çok önemli açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar:
"BURAYA GİDEN ÇİFTLER BOŞANIP ÇIKIYOR"
* İstanbul'da görüyorum mahalle, sokak aralarında aile danışma merkezi levhasıyla iş yapan merkezler var. Bize buralar hakkında çok fazla ihbar geldi. Buraya giden çiftlerin hep boşanarak çıktığına yönelik gelen ihbarlar üzerine denetimlere başladık. Gerçekten birçok yerin ehil olmayan kişiler tarafından açıldığını gördük.
Aile danışmanlığı sertifikası dahi olmayan, üniversite mezunu dahi olmayan, denklik almış bir diploması olmayan kişiler tarafından bu merkezlerin işletildiğini gördük. Bu konuda önlem almaya başladık, denetimlerimiz hızlı şekilde devam ediyor. Yetkin kişiler tarafından açılmayan ve ruhsatlandırılmayan yerlerin kapatılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
* Boşanma sürecinde danışmanlığımıza başvuran 7 bin 500 çiftimizden yaklaşık yüzde 38'i evliliğini devam ettirme kararını aldı.
* İlk çocuğa 300 lira, ikinci çocuğa 400 lira, üç ve sonraki çocuklar için de 600 lira olmak üzere doğum yardımı yapıyoruz. Şimdiye kadar 1 milyon 770 bin çocuk için 755 milyon lira doğum yardımı yaptık.
"YENİ BİR SOSYAL YARDIMIMIZ VAR"
* Yeni bir sosyal yardımımız var. Kronik, ağır hastalığı olan, kronik hastalığı sebebiyle maddi açıdan çok ciddi bir şekilde zarar görmüş son dönem kanser hastaları, devlet tarafından düzenli takibi yapılan tüberküloz hastaları, kas hastalıkları gibi ağır kronik hastalıklarda muhtaç duruma düşmüş vatandaşlarımıza da yeni bir yardım çalışması yapıyoruz.
"KAMUDA ENGELLİ İSTİHDAMI 49 BİLERE ÇIKTI"
* 2002 yılında kamudaki engelli istihdamı 5 bin 700 iken, bugün bizim en son ağustos ayında yaptığımız atamayla kamuda engelli istihdamını 49 binlere çıkardık. İşçi statüsünde de AK Parti iktidarı öncesinde 45 bin engellimiz kamu ve özel sektörde işçi statüsündeyken, bugün 99 bin kişi işçi olarak kamuda ve özel sektörde çalışabiliyor.
MALUL SAYILMAYAN GAZİLERLE İLGİLİ ÖNEMLİ DÜZENLEME
* En son çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile malul sayılmayan terörle mücadele gazilerimiz için bir düzenleme yaptık. Malul sayılmayan terörle mücadeledeki gazilerimizden kalıcı hasarı olan, organ kaybı ve kalıcı sekeli olanlar için yeniden bir değerlendirme yapılacak ve uygun görülenlere aylık bağlanması sağlanmış olacak. Geriye dönük de çalışacak. Biz şehit yakınlarımız ve gazilerimiz arasında ayrım yapmıyoruz.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nın konuğu oldu. Bakan Kaya burada çok önemli açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar:
"BURAYA GİDEN ÇİFTLER BOŞANIP ÇIKIYOR"
* İstanbul'da görüyorum mahalle, sokak aralarında aile danışma merkezi levhasıyla iş yapan merkezler var. Bize buralar hakkında çok fazla ihbar geldi. Buraya giden çiftlerin hep boşanarak çıktığına yönelik gelen ihbarlar üzerine denetimlere başladık. Gerçekten birçok yerin ehil olmayan kişiler tarafından açıldığını gördük.
Aile danışmanlığı sertifikası dahi olmayan, üniversite mezunu dahi olmayan, denklik almış bir diploması olmayan kişiler tarafından bu merkezlerin işletildiğini gördük. Bu konuda önlem almaya başladık, denetimlerimiz hızlı şekilde devam ediyor. Yetkin kişiler tarafından açılmayan ve ruhsatlandırılmayan yerlerin kapatılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
* Boşanma sürecinde danışmanlığımıza başvuran 7 bin 500 çiftimizden yaklaşık yüzde 38'i evliliğini devam ettirme kararını aldı.
* İlk çocuğa 300 lira, ikinci çocuğa 400 lira, üç ve sonraki çocuklar için de 600 lira olmak üzere doğum yardımı yapıyoruz. Şimdiye kadar 1 milyon 770 bin çocuk için 755 milyon lira doğum yardımı yaptık.
"YENİ BİR SOSYAL YARDIMIMIZ VAR"
* Yeni bir sosyal yardımımız var. Kronik, ağır hastalığı olan, kronik hastalığı sebebiyle maddi açıdan çok ciddi bir şekilde zarar görmüş son dönem kanser hastaları, devlet tarafından düzenli takibi yapılan tüberküloz hastaları, kas hastalıkları gibi ağır kronik hastalıklarda muhtaç duruma düşmüş vatandaşlarımıza da yeni bir yardım çalışması yapıyoruz.
"KAMUDA ENGELLİ İSTİHDAMI 49 BİLERE ÇIKTI"
* 2002 yılında kamudaki engelli istihdamı 5 bin 700 iken, bugün bizim en son ağustos ayında yaptığımız atamayla kamuda engelli istihdamını 49 binlere çıkardık. İşçi statüsünde de AK Parti iktidarı öncesinde 45 bin engellimiz kamu ve özel sektörde işçi statüsündeyken, bugün 99 bin kişi işçi olarak kamuda ve özel sektörde çalışabiliyor.
MALUL SAYILMAYAN GAZİLERLE İLGİLİ ÖNEMLİ DÜZENLEME
* En son çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile malul sayılmayan terörle mücadele gazilerimiz için bir düzenleme yaptık. Malul sayılmayan terörle mücadeledeki gazilerimizden kalıcı hasarı olan, organ kaybı ve kalıcı sekeli olanlar için yeniden bir değerlendirme yapılacak ve uygun görülenlere aylık bağlanması sağlanmış olacak. Geriye dönük de çalışacak. Biz şehit yakınlarımız ve gazilerimiz arasında ayrım yapmıyoruz.
11 Ocak 2017 Çarşamba
UNICEF'in sorusunu anlamadılar
UNICEF, çocuk yaşta evliliklerin engellenmesine ve kız çocuklarının eğitimlerine devam edebilmesi için çalışmalarına devam ediyor. UNICEF tarafından 'Kızlara Söz Ver' isimli bir kampanya başlattı. Fakat kampanya bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından anlaşılamadı.
UNICEF tarafından Instagram aracılığıyla kullanıcılara yollanan sponsorlu bir gönderide, çocuk gelinlere dikkat çekmek amacıyla bir sosyal mesaj kullanıldı. Görselde, "Ahmet 32, karısı Leyla ise 14 yaşındadır. İkisinin 3 yıl önceki yaşlarının toplamı kaçtır?" diye bir soru yer alıyor.
Aslında soruda verilmek istenen mesaj gayet net; Leyla'nın bir çocuk olduğu.
Fakat sorunun altına gelen cevaplar, görenleri şaşırttı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları bu bir matematik problemiymiş gibi hesap yaptı ve '40' sonucuna vardı.
Türkiye'de çocuk yaşta evlendirilme gerçeği
TÜİK'in 2015 verilerine göre 2015'te toplam 602 bin 982 resmi evlilikten 31 bin 337'sinde 16-17 yaşındaki kız çocukları gelin oldu. Bu sayı, toplam evliliklerin yüzde 5,2'sine denk geliyor. İllerin içindeki evlilik oranlarında çocuk yaşta evliliğin en yükkek olduğu şehir yüzde 15,3 oranıyla Kilis. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars, yüzde 15,1 ile Ağrı, yüzde 14,4 ile Muş, yüzde 13,7 ile Niğde, yüzde 12,7 ile Bitlis, yüzde 12,5 ile Kahramanmaraş, yüzde 12,1 ile Aksaray, yüzde 11,8 ile Gaziantep ve yüzde 11,5 ile Yozgat izliyor.
UNICEF nedir?
UNICEF, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından çocuk haklarının korunması adına tanıtım ve savunu çalışmaları yapmak, çocukların temel gereksinimlerinin karşılanmasına yardımcı olmak ve çocukların potansiyellerini eksiksiz biçimde gerçekleştirmek için fırsatlar yaratmak üzere görevlendirilmiş bir kuruluştur.
UNICEF tarafından Instagram aracılığıyla kullanıcılara yollanan sponsorlu bir gönderide, çocuk gelinlere dikkat çekmek amacıyla bir sosyal mesaj kullanıldı. Görselde, "Ahmet 32, karısı Leyla ise 14 yaşındadır. İkisinin 3 yıl önceki yaşlarının toplamı kaçtır?" diye bir soru yer alıyor.
Aslında soruda verilmek istenen mesaj gayet net; Leyla'nın bir çocuk olduğu.
Fakat sorunun altına gelen cevaplar, görenleri şaşırttı.
Bazı sosyal medya kullanıcıları bu bir matematik problemiymiş gibi hesap yaptı ve '40' sonucuna vardı.
Türkiye'de çocuk yaşta evlendirilme gerçeği
TÜİK'in 2015 verilerine göre 2015'te toplam 602 bin 982 resmi evlilikten 31 bin 337'sinde 16-17 yaşındaki kız çocukları gelin oldu. Bu sayı, toplam evliliklerin yüzde 5,2'sine denk geliyor. İllerin içindeki evlilik oranlarında çocuk yaşta evliliğin en yükkek olduğu şehir yüzde 15,3 oranıyla Kilis. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars, yüzde 15,1 ile Ağrı, yüzde 14,4 ile Muş, yüzde 13,7 ile Niğde, yüzde 12,7 ile Bitlis, yüzde 12,5 ile Kahramanmaraş, yüzde 12,1 ile Aksaray, yüzde 11,8 ile Gaziantep ve yüzde 11,5 ile Yozgat izliyor.
UNICEF nedir?
UNICEF, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından çocuk haklarının korunması adına tanıtım ve savunu çalışmaları yapmak, çocukların temel gereksinimlerinin karşılanmasına yardımcı olmak ve çocukların potansiyellerini eksiksiz biçimde gerçekleştirmek için fırsatlar yaratmak üzere görevlendirilmiş bir kuruluştur.
15 Aralık 2016 Perşembe
İkinci evliliği yapana 12 maaş veriliyor
Anne ve babasından maaş alan yetim kız çocuk evlendiğinde 24 maaş tutarında evlilik parası alıyor. Dul memur eşi ise yeniden evlenirse 12 aylık 'çeyiz parası' alıyor.
Sosyal güvenlik sistemi vefat eden sigortalıların geride kalanlarını koruyan düzenlemeler içeriyor. Bunlardan en önemlisi ise ölüm ve yetim maaşı diye tarif edilen ödemeler. Bu ödemeleri alan eşler ve kız çocukları için ayrıca evlenme ödeneği de bulunuyor.
Kız çocuklarına veriliyor
Sabah'ın sosyal güvenlik uzmanı Faruk Erdem'in yazısına göre, çeyiz parası olarak da olarak bilinen bu ödenek 4A'lı ve Bağ-Kur'lu anne veya babasının vefatı nedeniyle yetim maaşı alan kız çocuklarına veriliyor.
Evlendiğinde 24 maaş peşin veriliyor
Kız çocukları evlendiklerinde yetim maaşları kesiliyor. Bu kesilen maaşın 2 yıllık tutarı yani 24 maaş kadar olan miktar kız çocuğuna evlendiğinde toptan peşin olarak ödeniyor. Para sadece bir kez veriliyor. Yani kız çocuğu bu parayı daha önce almış ise ikinci evliliğinde tekrar verilmiyor. Ödenek için mutlak surette başvuru yapmak gerekiyor.
5 yıllık süre sınırı da var
Bunun için de 5 yıllık bir süre sınırı da var. Evlenme yardımı alan kız çocuğu eğer eşinden dolayı sağlık yardımı alamıyorsa, 2 yıl boyunca hastanelerde sağlık hizmeti de alabiliyor.
Kocaya da çeyiz parası
Dul eşlerin de evlilik yardımından yararlanabilmesi imkânı bulunuyor. Yani eşi ölen bir kadın ya da erkek dul maaşı alırken tekrar evlenirse kendisine de 'çeyiz parası' ödeniyor. Bunun için bazı şartlar gerekiyor. 5510 sayılı İş Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008'den önce, Emekli Sandığı kapsamında olan kişilere evlenme ikramiyesi Emekli Sandığı Kanunu'na göre verilmekteydi.
12 aylık evlenme ikramiyesi
Bu yasanın 90. maddesi, "Evlenmeleri sebebiyle dul ve yetim aylığı kesilen eş ve kız çocuklarla anaya bir defaya mahsus olmak üzere almakta oldukları dul veya yetim aylıklarının 12 aylık tutarı evlenme ikramiyesi olarak ödenir" hükmünü taşıyor.
Bu hükme göre erkekler de evlilik ikramiyesine hak kazanıyor. Dolayısıyla 1 Ekim 2008 öncesi Emekli Sandığı Kanunu'na göre çalışan kamu görevlisi sigortalının hak sahibi eşi eğer dul maaşı alıyorsa, bugün evlendiğinde 12 maaş tutarında evlenme ikramiyesi alabiliyor.
Burada erkek ya da kadın ayrımı yapılmıyor. Evlilik 12 aydan önce biter ise maaşın yeniden bağlanması için 12 ayın beklenmesi gerekiyor.
Sosyal güvenlik sistemi vefat eden sigortalıların geride kalanlarını koruyan düzenlemeler içeriyor. Bunlardan en önemlisi ise ölüm ve yetim maaşı diye tarif edilen ödemeler. Bu ödemeleri alan eşler ve kız çocukları için ayrıca evlenme ödeneği de bulunuyor.
Kız çocuklarına veriliyor
Sabah'ın sosyal güvenlik uzmanı Faruk Erdem'in yazısına göre, çeyiz parası olarak da olarak bilinen bu ödenek 4A'lı ve Bağ-Kur'lu anne veya babasının vefatı nedeniyle yetim maaşı alan kız çocuklarına veriliyor.
Evlendiğinde 24 maaş peşin veriliyor
Kız çocukları evlendiklerinde yetim maaşları kesiliyor. Bu kesilen maaşın 2 yıllık tutarı yani 24 maaş kadar olan miktar kız çocuğuna evlendiğinde toptan peşin olarak ödeniyor. Para sadece bir kez veriliyor. Yani kız çocuğu bu parayı daha önce almış ise ikinci evliliğinde tekrar verilmiyor. Ödenek için mutlak surette başvuru yapmak gerekiyor.
5 yıllık süre sınırı da var
Bunun için de 5 yıllık bir süre sınırı da var. Evlenme yardımı alan kız çocuğu eğer eşinden dolayı sağlık yardımı alamıyorsa, 2 yıl boyunca hastanelerde sağlık hizmeti de alabiliyor.
Kocaya da çeyiz parası
Dul eşlerin de evlilik yardımından yararlanabilmesi imkânı bulunuyor. Yani eşi ölen bir kadın ya da erkek dul maaşı alırken tekrar evlenirse kendisine de 'çeyiz parası' ödeniyor. Bunun için bazı şartlar gerekiyor. 5510 sayılı İş Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008'den önce, Emekli Sandığı kapsamında olan kişilere evlenme ikramiyesi Emekli Sandığı Kanunu'na göre verilmekteydi.
12 aylık evlenme ikramiyesi
Bu yasanın 90. maddesi, "Evlenmeleri sebebiyle dul ve yetim aylığı kesilen eş ve kız çocuklarla anaya bir defaya mahsus olmak üzere almakta oldukları dul veya yetim aylıklarının 12 aylık tutarı evlenme ikramiyesi olarak ödenir" hükmünü taşıyor.
Bu hükme göre erkekler de evlilik ikramiyesine hak kazanıyor. Dolayısıyla 1 Ekim 2008 öncesi Emekli Sandığı Kanunu'na göre çalışan kamu görevlisi sigortalının hak sahibi eşi eğer dul maaşı alıyorsa, bugün evlendiğinde 12 maaş tutarında evlenme ikramiyesi alabiliyor.
Burada erkek ya da kadın ayrımı yapılmıyor. Evlilik 12 aydan önce biter ise maaşın yeniden bağlanması için 12 ayın beklenmesi gerekiyor.
21 Kasım 2016 Pazartesi
'Cinsel istismar önergesi' komisyona geri çekildi
Başbakan Binali Yıldırım, toplumda geniş tepkileri tetikleyen ve gece yarısı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "geniş mutabakatla çözün" çağrısı yaptığı "cinsel istismar önerisini", Komisyona geri çektiklerini açıkladı. Başbakan Yıldırım, "Etraflıca bütün tarafların görüşleri de dikkate alınarak bu sorun mutlaka ve mutlaka çözüme ulaştırılacaktır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, "cinsel istismar önerisini", Komisyona geri çektiklerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önergeyle ilgili "geniş mutabakat sağlanması" çağrısına işaret eden Yıldırım, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar, uzmanlar ve akademisyenlerden gelen önerileri dikkate alarak sorunu çözeceklerini söyledi.
'AK Parti suç olarak tanımladı'
İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde katılacağı "Bilişim Zirvesi 2016" öncesinde açıklamada bulunan Başbakan Yıldırım, çocuk yaşta evliliklerinin AK Parti döneminde Türk Ceza Kanunu'nda suç haline getirildiğini söyleyerek, bu kanun değişikliği önergesini getirme amaçlarını şöyle açıkladı:
"Bu değişikliği bilemeyen gençler 17-18 yaşından önce evlilik yapıyor. O evlilikten çocuklar yapınca, o çocukların nüfusa kaydı esnasında bunun suç olduğunu öğreniyor. Böylece erkek cezaevine gidiyor, kadın çocuklarla ortada kalıyor. Yani gençlerin yaptığı bu evliliğin bedelini çocuklar ödüyor. Özellikle bu toplumda bilindiğinden daha derin kanayan bir yaradır. Bunu görmek lazım."
'Birden bire kıyamet koptu'
Seçim meydanlarında AK Parti'nin de CHP ve MHP'nin de bu sorunla karşılaştığını ve çözümü için söz verdiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, önergeyi TBMM'ye getirirken buradan hareket ettiklerini ifade etti. Başbakan Yıldırım, tanımladığı bu sorunu yaşayan bazı çiftlerin isimlerini de sıralayarak, "Binlerce gencin sorununu çözelim diye bir girişimde bulunduk ve Meclis'e bir kanun teklifi verdik. Ne olduysa birden bire kıyamet koptu. Neymiş efendim 'tecavüzcüye af geliyor' Böyle bir şey yok, bizim amacımız bu mağduriyeti gidermek" diye konuştu.
'Muhalefete kızdı: Kısmen başardılar'
Muhalefet partilerine yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Yıldırım, "Muhalefet partilerine bu konuda uzlaşma çağrıları yaptık ve hatta dedik ki, 'teklifiniz varsa, buyrun teklifinizi de getirin, bu meseleyim çözelim, böylece kanayan yara ortadan kalksın'. Ne yazık ki bu çağrımız gerektiği gibi kabul görmediği gibi bunu bir siyasi rant olarak kullanma yolunu tercih edip çok önemli bir sorunu yine ıskaladılar. Ayrıca bu yönde toplumda da bir kafa karışıklığı oluşturmayı kısmen başardılar" şeklinde konuştu.
'Cumhurbaşkanının çağrısı'
Başbakan Yıldırım daha sonra önergeyi geri çektiklerini şu sözlerle açıkladı:
"Gerek toplumdaki mutabakatın tam anlamıyla sağlanması, gerek Cumhurbaşkanımızın bu konudaki 'geniş mutabakat' çağrısı, gerekse de muhalefet partilerine kendi önerilerini geliştirmeleri için zaman tanınması bakımından Meclis'teki bu tasarıyı komisyona alıyoruz. Komisyonda etraflıca bütün tarafların görüşleri de dikkate alınarak bu sorun mutlaka ve mutlaka çözüme ulaştırılacaktır."
Muhalefet, sivil toplum, uzmanlar...
Bu sorununun bedelini çocukların çektiğini ve sorunu görmezden gelemeyeceklerini yineleyen Başbakan Yıldırım, bir soru üzerine de "CHP ve MHP'den bir teklif gelirse, bu da dikkate alınarak önerge olgunlaştırılacak. Gelmezse, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar, uzmanlar, akademisyenlerden gelen önerileri de dikkate alarak bu meseleyi de halledeceğiz" dedi. cnntürk
Başbakan Binali Yıldırım, "cinsel istismar önerisini", Komisyona geri çektiklerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önergeyle ilgili "geniş mutabakat sağlanması" çağrısına işaret eden Yıldırım, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar, uzmanlar ve akademisyenlerden gelen önerileri dikkate alarak sorunu çözeceklerini söyledi.
'AK Parti suç olarak tanımladı'
İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde katılacağı "Bilişim Zirvesi 2016" öncesinde açıklamada bulunan Başbakan Yıldırım, çocuk yaşta evliliklerinin AK Parti döneminde Türk Ceza Kanunu'nda suç haline getirildiğini söyleyerek, bu kanun değişikliği önergesini getirme amaçlarını şöyle açıkladı:
"Bu değişikliği bilemeyen gençler 17-18 yaşından önce evlilik yapıyor. O evlilikten çocuklar yapınca, o çocukların nüfusa kaydı esnasında bunun suç olduğunu öğreniyor. Böylece erkek cezaevine gidiyor, kadın çocuklarla ortada kalıyor. Yani gençlerin yaptığı bu evliliğin bedelini çocuklar ödüyor. Özellikle bu toplumda bilindiğinden daha derin kanayan bir yaradır. Bunu görmek lazım."
'Birden bire kıyamet koptu'
Seçim meydanlarında AK Parti'nin de CHP ve MHP'nin de bu sorunla karşılaştığını ve çözümü için söz verdiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, önergeyi TBMM'ye getirirken buradan hareket ettiklerini ifade etti. Başbakan Yıldırım, tanımladığı bu sorunu yaşayan bazı çiftlerin isimlerini de sıralayarak, "Binlerce gencin sorununu çözelim diye bir girişimde bulunduk ve Meclis'e bir kanun teklifi verdik. Ne olduysa birden bire kıyamet koptu. Neymiş efendim 'tecavüzcüye af geliyor' Böyle bir şey yok, bizim amacımız bu mağduriyeti gidermek" diye konuştu.
'Muhalefete kızdı: Kısmen başardılar'
Muhalefet partilerine yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Yıldırım, "Muhalefet partilerine bu konuda uzlaşma çağrıları yaptık ve hatta dedik ki, 'teklifiniz varsa, buyrun teklifinizi de getirin, bu meseleyim çözelim, böylece kanayan yara ortadan kalksın'. Ne yazık ki bu çağrımız gerektiği gibi kabul görmediği gibi bunu bir siyasi rant olarak kullanma yolunu tercih edip çok önemli bir sorunu yine ıskaladılar. Ayrıca bu yönde toplumda da bir kafa karışıklığı oluşturmayı kısmen başardılar" şeklinde konuştu.
'Cumhurbaşkanının çağrısı'
Başbakan Yıldırım daha sonra önergeyi geri çektiklerini şu sözlerle açıkladı:
"Gerek toplumdaki mutabakatın tam anlamıyla sağlanması, gerek Cumhurbaşkanımızın bu konudaki 'geniş mutabakat' çağrısı, gerekse de muhalefet partilerine kendi önerilerini geliştirmeleri için zaman tanınması bakımından Meclis'teki bu tasarıyı komisyona alıyoruz. Komisyonda etraflıca bütün tarafların görüşleri de dikkate alınarak bu sorun mutlaka ve mutlaka çözüme ulaştırılacaktır."
Muhalefet, sivil toplum, uzmanlar...
Bu sorununun bedelini çocukların çektiğini ve sorunu görmezden gelemeyeceklerini yineleyen Başbakan Yıldırım, bir soru üzerine de "CHP ve MHP'den bir teklif gelirse, bu da dikkate alınarak önerge olgunlaştırılacak. Gelmezse, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar, uzmanlar, akademisyenlerden gelen önerileri de dikkate alarak bu meseleyi de halledeceğiz" dedi. cnntürk
Erdoğan'dan 'cinsel istismar' önergesiyle ilgili flaş açıklama
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyunda tartışmalara neden olan önergeyle ilgili ilk kez açıklama yaptı. Erdoğan, ''Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum'' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, erken yaşta evlendirilenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin düzenlemeye yönelik AA'ya açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan kanun tasarısı vesilesiyle, kamuoyunda geniş bir tartışma başladığını ifade etti.
Tartışmaya konu kanun tasarısına eklenen bir fıkranın, ülkede önemli bir toplumsal sorun olan, kanunun izin verdiği yaşın altındaki evlilikler sebebiyle ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi niyetiyle hazırlandığının anlaşıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Görevi, sorunlara çözüm üretmek olan siyaset kurumunun, bu önemli toplumsal sıkıntının çözümüne yönelik arayış içinde olmasından daha tabii bir durum yoktur.
Ancak, söz konusu kanun tasarısının görüşmeleri esnasında başlayan tartışmanın, kamuoyunda çok farklı tepkilere, eleştirilere, önerilere neden olmasının, konunun yeniden ele alınmasını gerektirdiği açıktır. Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum." cnntürk
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, erken yaşta evlendirilenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin düzenlemeye yönelik AA'ya açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan kanun tasarısı vesilesiyle, kamuoyunda geniş bir tartışma başladığını ifade etti.
Tartışmaya konu kanun tasarısına eklenen bir fıkranın, ülkede önemli bir toplumsal sorun olan, kanunun izin verdiği yaşın altındaki evlilikler sebebiyle ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi niyetiyle hazırlandığının anlaşıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Görevi, sorunlara çözüm üretmek olan siyaset kurumunun, bu önemli toplumsal sıkıntının çözümüne yönelik arayış içinde olmasından daha tabii bir durum yoktur.
Ancak, söz konusu kanun tasarısının görüşmeleri esnasında başlayan tartışmanın, kamuoyunda çok farklı tepkilere, eleştirilere, önerilere neden olmasının, konunun yeniden ele alınmasını gerektirdiği açıktır. Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum." cnntürk
İşte çocuk gelin haritası
Meclis Genel Kurulunda kabul edilen cinsel istismar cezalarına erteleme düzenlemesiyle yeniden tartışılan çocuk gelinler konusunda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) oransal harita çıkardı. Çocuk gelin oranı en yüksek 10 şehir belli oldu: Kilis, Kars, Ağrı, Muş, Niğde, Bitlis, Kahramanmaraş, Aksaray, Gaziantep, Yozgat.
TÜİK’in 2015 verilerine göre 2015’te toplam 602 bin 982 resmi evlilikten 31 bin 337’sinde 16-17 yaşındaki kız çocukları gelin oldu. Bu sayı, toplam evliliklerin yüzde 5,2’sine denk geliyor.
Hürriyet'in haberine göre illerin içindeki evlilik oranlarında çocuk yaşta evliliğin en yükkek olduğu şehir yüzde 15,3 oranıyla Kilis. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars, yüzde 15,1 ile Ağrı, yüzde 14,4 ile Muş, yüzde 13,7 ile Niğde, yüzde 12,7 ile Bitlis, yüzde 12,5 ile Kahramanmaraş, yüzde 12,1 ile Aksaray, yüzde 11,8 ile Gaziantep ve yüzde 11,5 ile Yozgat izliyor.
Tunceli son, İstanbul alt sırada
Çocuk evliliklerin en düşük olduğu il ise Tunceli. Tunceli’de 2015’te 513 evlilikten sadece 5’inde gelinler 16-17 yaşlarındaydı. Bu şehirdeki evliliklerde çocuk gelin oranı yüzde 1’de kaldı. Bu oranı yakalayan başka bir şehir bulunmuyor. Çocuk gelinlerin en düşük olduğu diğer 9 şehir, yüzde 1,5 oranıyla Rize, yüzde 1,6 ile Trabzon, yüzde 2 ile Artvin, yüzde 2,1 ile Bolu, yüzde 2,1 ile İstanbul, yüzde 2,2 ile Eskişehir, yüzde 2,5 ile Yalova, yüzde 2,6 ile Karabük ve yüzde 2,7 ile Bursa olarak sıralandı. Çocuk evlilik oranında sondan 6’ncı sırada yer alan İstanbul’da 114 bin 382 evlilikten 2 bin 438’inde gelinler 16-17 yaşındaydı. Ankara’da 38 bin 139 evlilikten bin 293’ünde çocuk gelin, İzmir’de 32 bin 469 evlilikten 937’sinde çocuklar gelin oldu. İzmir’de çocuk gelin oranı yüzde 2,9 ile düşük iller arasında bulunuyor. İzmir, 81 il içinde 69’uncu sırada yer aldı.
Resmi evlilikler düştü
İstatistiklere göre resmi olarak evlenen kız çocuklarının toplam içindeki oranı son 13 yılda düştü. 2002’de tüm evlilikler içinde kız çocuklarının sayısı 37 bin 263 ile yüzde 7,3 oranında yer tutuyordu. Bu oran 2010’da yüzde 7,8’e, 2011’de yüzde 7,2’ye, 2012’de yüzde 6,7’ye, 2013’te yüzde 6,2’ye, 2014’te yüzde 5,8’e ve 2015’te yüzde 5,2’ye geriledi.
14-15’inde anneler
Buna karşın istatistikler resmi olmayan evliliklerle ilgili ipuçları veriyor. Nüfus idaresine bildirilmeyen çocuk evlilikler TÜİK kayıtlarına geçmiyor. Ancak TÜİK, 15 yaşın altında doğum yapan kadınları kayıt altına alıyor. Bu veri de 13-14 yaşlarında kayıtdışı evliliklerinin bir bölümünü gün yüzüne çıkarıyor. Buna göre 15 yaşın altında doğum yapan anne sayısı 2001’de 2 bin 729, 2002’de 2 bin 561, 2003’te 2 bin 348, 2004’te bin 940, 2005’te bin 715, 2006’da bin 635, 2007’de bin 415, 2008’de bin 188, 2009’da 822, 2010’da 533, 2011’de 385, 2012’de 377 anne oldu. 15-17 yaş arasında 2010’da 28 bin 901, 2011’de 25 bin 292, 2012’de 21 bin 992 kız çocuğu anne oldu.
TÜİK’in 2015 verilerine göre 2015’te toplam 602 bin 982 resmi evlilikten 31 bin 337’sinde 16-17 yaşındaki kız çocukları gelin oldu. Bu sayı, toplam evliliklerin yüzde 5,2’sine denk geliyor.
Hürriyet'in haberine göre illerin içindeki evlilik oranlarında çocuk yaşta evliliğin en yükkek olduğu şehir yüzde 15,3 oranıyla Kilis. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars, yüzde 15,1 ile Ağrı, yüzde 14,4 ile Muş, yüzde 13,7 ile Niğde, yüzde 12,7 ile Bitlis, yüzde 12,5 ile Kahramanmaraş, yüzde 12,1 ile Aksaray, yüzde 11,8 ile Gaziantep ve yüzde 11,5 ile Yozgat izliyor.
Tunceli son, İstanbul alt sırada
Çocuk evliliklerin en düşük olduğu il ise Tunceli. Tunceli’de 2015’te 513 evlilikten sadece 5’inde gelinler 16-17 yaşlarındaydı. Bu şehirdeki evliliklerde çocuk gelin oranı yüzde 1’de kaldı. Bu oranı yakalayan başka bir şehir bulunmuyor. Çocuk gelinlerin en düşük olduğu diğer 9 şehir, yüzde 1,5 oranıyla Rize, yüzde 1,6 ile Trabzon, yüzde 2 ile Artvin, yüzde 2,1 ile Bolu, yüzde 2,1 ile İstanbul, yüzde 2,2 ile Eskişehir, yüzde 2,5 ile Yalova, yüzde 2,6 ile Karabük ve yüzde 2,7 ile Bursa olarak sıralandı. Çocuk evlilik oranında sondan 6’ncı sırada yer alan İstanbul’da 114 bin 382 evlilikten 2 bin 438’inde gelinler 16-17 yaşındaydı. Ankara’da 38 bin 139 evlilikten bin 293’ünde çocuk gelin, İzmir’de 32 bin 469 evlilikten 937’sinde çocuklar gelin oldu. İzmir’de çocuk gelin oranı yüzde 2,9 ile düşük iller arasında bulunuyor. İzmir, 81 il içinde 69’uncu sırada yer aldı.
Resmi evlilikler düştü
İstatistiklere göre resmi olarak evlenen kız çocuklarının toplam içindeki oranı son 13 yılda düştü. 2002’de tüm evlilikler içinde kız çocuklarının sayısı 37 bin 263 ile yüzde 7,3 oranında yer tutuyordu. Bu oran 2010’da yüzde 7,8’e, 2011’de yüzde 7,2’ye, 2012’de yüzde 6,7’ye, 2013’te yüzde 6,2’ye, 2014’te yüzde 5,8’e ve 2015’te yüzde 5,2’ye geriledi.
14-15’inde anneler
Buna karşın istatistikler resmi olmayan evliliklerle ilgili ipuçları veriyor. Nüfus idaresine bildirilmeyen çocuk evlilikler TÜİK kayıtlarına geçmiyor. Ancak TÜİK, 15 yaşın altında doğum yapan kadınları kayıt altına alıyor. Bu veri de 13-14 yaşlarında kayıtdışı evliliklerinin bir bölümünü gün yüzüne çıkarıyor. Buna göre 15 yaşın altında doğum yapan anne sayısı 2001’de 2 bin 729, 2002’de 2 bin 561, 2003’te 2 bin 348, 2004’te bin 940, 2005’te bin 715, 2006’da bin 635, 2007’de bin 415, 2008’de bin 188, 2009’da 822, 2010’da 533, 2011’de 385, 2012’de 377 anne oldu. 15-17 yaş arasında 2010’da 28 bin 901, 2011’de 25 bin 292, 2012’de 21 bin 992 kız çocuğu anne oldu.
Etiketler:
cinsel istismar,
çocuk,
evlilik,
taciz,
Türkiye
20 Kasım 2016 Pazar
İşte dehşete düşüren istatistikler
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Adalet Bakanlığı’nın son 10 yıllık verileri, inanılmaz bir tablo ortaya çıkarıyor. Çocuk istismarında dava sayısı 3 kat artmış. Bunlar resmi kayıtlara geçen rakamlar.
Çocuk haklarının gündeminde ise çocuk istismarına karşı alınması gereken önlemler var. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı.
Hürriyet'in haberine göre, bu konudaki son gündem tarışmalarından biri de, TBMM’de görüşülen ve kamuoyunda büyük tepki çeken, cinsel istismarla ilgili son kanun tasarısı.
Birçok sivil toplum kuruluşu tasarıya tepki gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu evlendirildi. 2015 yılında evlendirilenlerin 31 bin 337’si kız, bin 483’ü erkek çocuğuydu. Bu sayı, 2015’teki toplam evlilik oranında kızlarda yüzde 5.2’ye, erkeklerde yüzde 0.2’ye denk geliyor. En çarpıcı rakamlar ise ‘çocuk anneler’de. Yine TÜİK rakamlarına göre 2015’te 15-17 yaş arası tam 17 bin 789 kız çocuk doğum yaptı. Kız çocuklarında 15 yaş altı doğum yapanların sayısı ise aynı yıl 244 oldu.
‘Çocuk ticareti yasallaşır'
Öneriyi değerlendiren Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu ise, şu çarpıcı gözlemlerini aktardı, yorumda bulundu:
“Bu resmen çocukların cinsel yönden sömürülmesi, baskı altına alınması, tehdit edilmesi sonuçlarını doğuracak. Çocuk ticaretinin yolunu açacak. Türkiye maalesef uluslararası sözleşmeleri ihlal eder nitelikte davranıyor. Tasarı hem hukuk hem etik açıdan ciddi sorunlar barındırıyor. Yasalaşırsa, telafisi imkânsız zararlar doğar. Birçok çocuk intihara sürüklenebilir. Değil evlenmek, istismar mağduru çocukların faillerin tahliyesini duyduğunda bile intihara teşebbüs ettiğini gördük. Bu açıkca anayasal bir ihlaldir. Bundan derhal dönülmeli. Bir çocuk bile intihara kalkışırsa bunun sorumlusu öneriyi verenlerdir.”
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
Çocukların ihlal edilen diğer bazı haklarıyla ilgili bilgiler şöyle:
Eğitim hakkı: Tohum Otizm Vakfı verilerine göre, Türkiye’deki 0-18 yaş arası 352 bin otizmli çocuk ve gencin sadece 29 bin 905’i eğitim alabiliyor. Yani okula gidenlerin oranı 10’da 1 bile değil. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıkladığı verilere göre de, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 834 bin. Şu ana kadar okula gönderilen Suriyeli öğrenci sayısı, 479 bin.
Çalışmama hakkı: Türkiye İstatistik Kurumu’nun çocuk işçiliği konusunda en son 2012’de yaptığı Çocuk İşgücü Anketi’ne göre, çalışan çocuk sayısı 6-14 yaşta 292 bin, 15-17 yaş grubunda 601 bin. Çocuk işçilerin yüzde 52.6’sı ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46.2’si ücretsiz aile işçisi.
Vatandaş olma hakkı: Çocuk hakları bildirgesinde, “Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kasım 2015 tarihli ‘Vatansız Çocuklar’ raporuna göre, dünyada her 10 dakikada bir vatansız (haymatlos) çocuk doğuyor. Raporda etnik kimlik, din, savaşlar, yerinden edilme gibi nedenlerle herhangi bir yere ait olamayan kişilerin yaşadığı 20 ülkede, her yıl en az 70 bin vatansız çocuğun dünyaya geldiği belirtiliyor.
Çocuk haklarının gündeminde ise çocuk istismarına karşı alınması gereken önlemler var. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı.
Hürriyet'in haberine göre, bu konudaki son gündem tarışmalarından biri de, TBMM’de görüşülen ve kamuoyunda büyük tepki çeken, cinsel istismarla ilgili son kanun tasarısı.
Birçok sivil toplum kuruluşu tasarıya tepki gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu evlendirildi. 2015 yılında evlendirilenlerin 31 bin 337’si kız, bin 483’ü erkek çocuğuydu. Bu sayı, 2015’teki toplam evlilik oranında kızlarda yüzde 5.2’ye, erkeklerde yüzde 0.2’ye denk geliyor. En çarpıcı rakamlar ise ‘çocuk anneler’de. Yine TÜİK rakamlarına göre 2015’te 15-17 yaş arası tam 17 bin 789 kız çocuk doğum yaptı. Kız çocuklarında 15 yaş altı doğum yapanların sayısı ise aynı yıl 244 oldu.
‘Çocuk ticareti yasallaşır'
Öneriyi değerlendiren Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu ise, şu çarpıcı gözlemlerini aktardı, yorumda bulundu:
“Bu resmen çocukların cinsel yönden sömürülmesi, baskı altına alınması, tehdit edilmesi sonuçlarını doğuracak. Çocuk ticaretinin yolunu açacak. Türkiye maalesef uluslararası sözleşmeleri ihlal eder nitelikte davranıyor. Tasarı hem hukuk hem etik açıdan ciddi sorunlar barındırıyor. Yasalaşırsa, telafisi imkânsız zararlar doğar. Birçok çocuk intihara sürüklenebilir. Değil evlenmek, istismar mağduru çocukların faillerin tahliyesini duyduğunda bile intihara teşebbüs ettiğini gördük. Bu açıkca anayasal bir ihlaldir. Bundan derhal dönülmeli. Bir çocuk bile intihara kalkışırsa bunun sorumlusu öneriyi verenlerdir.”
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü
Çocukların ihlal edilen diğer bazı haklarıyla ilgili bilgiler şöyle:
Eğitim hakkı: Tohum Otizm Vakfı verilerine göre, Türkiye’deki 0-18 yaş arası 352 bin otizmli çocuk ve gencin sadece 29 bin 905’i eğitim alabiliyor. Yani okula gidenlerin oranı 10’da 1 bile değil. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıkladığı verilere göre de, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 834 bin. Şu ana kadar okula gönderilen Suriyeli öğrenci sayısı, 479 bin.
Çalışmama hakkı: Türkiye İstatistik Kurumu’nun çocuk işçiliği konusunda en son 2012’de yaptığı Çocuk İşgücü Anketi’ne göre, çalışan çocuk sayısı 6-14 yaşta 292 bin, 15-17 yaş grubunda 601 bin. Çocuk işçilerin yüzde 52.6’sı ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46.2’si ücretsiz aile işçisi.
Vatandaş olma hakkı: Çocuk hakları bildirgesinde, “Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kasım 2015 tarihli ‘Vatansız Çocuklar’ raporuna göre, dünyada her 10 dakikada bir vatansız (haymatlos) çocuk doğuyor. Raporda etnik kimlik, din, savaşlar, yerinden edilme gibi nedenlerle herhangi bir yere ait olamayan kişilerin yaşadığı 20 ülkede, her yıl en az 70 bin vatansız çocuğun dünyaya geldiği belirtiliyor.
19 Kasım 2016 Cumartesi
Başbakan’dan 'resmi nikâh' formülü
Cinsel istismar faillerinin mağdurla evlilik şartıyla bir defalığına kurtarılması düzenlemesi tepki çekince hükümet harekete geçti.
Başbakan Binali Yıldırım, dün gece hukukçu bazı milletvekilleriyle görüşerek krize çözüm aradı.
Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi'nin haberine göre, AK Parti milletvekillerince verilen önergede yer alan, “16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” ibaresi krize neden olmuştu.
Başbakan’la yapılan toplantıdan hukukçu milletvekilleri, cinsel istismar suçu işleyenlerin ileride de bu hükümden yararlanabileceği tehlikesi üzerinde durdular. Bu yanlışlığın giderilmesi için, 16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçu” ibaresinin, “16 Kasım 2016’ya kadar resmi olarak evli olanlarda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” şeklinde düzenlenmesi benimsendi.
Böylece ileride işlenecek olan cinsel taciz suçlarının af kapsamına girmesinin önüne geçilirken, 16 Kasım 2016 tarihinde resmi olarak evli olanlar sınırlaması getirilerek, ileriye dönük bir düzenleme yapılması engellenmiş oldu. 16 Kasım 2016 tarihinde resmi olarak evli olanlar şeklindeki düzenlemeden 3.800 kişinin yararlanması bekleniyor. Başbakan Yıldırım, bu formülü, yarınki toplantıya çağırdığı AK Partili kadın milletvekilleri ve hukukçu milletvekilleriyle de değerlendirecek.
Başbakan Binali Yıldırım, dün gece hukukçu bazı milletvekilleriyle görüşerek krize çözüm aradı.
Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi'nin haberine göre, AK Parti milletvekillerince verilen önergede yer alan, “16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” ibaresi krize neden olmuştu.
Başbakan’la yapılan toplantıdan hukukçu milletvekilleri, cinsel istismar suçu işleyenlerin ileride de bu hükümden yararlanabileceği tehlikesi üzerinde durdular. Bu yanlışlığın giderilmesi için, 16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçu” ibaresinin, “16 Kasım 2016’ya kadar resmi olarak evli olanlarda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” şeklinde düzenlenmesi benimsendi.
Böylece ileride işlenecek olan cinsel taciz suçlarının af kapsamına girmesinin önüne geçilirken, 16 Kasım 2016 tarihinde resmi olarak evli olanlar sınırlaması getirilerek, ileriye dönük bir düzenleme yapılması engellenmiş oldu. 16 Kasım 2016 tarihinde resmi olarak evli olanlar şeklindeki düzenlemeden 3.800 kişinin yararlanması bekleniyor. Başbakan Yıldırım, bu formülü, yarınki toplantıya çağırdığı AK Partili kadın milletvekilleri ve hukukçu milletvekilleriyle de değerlendirecek.
7 Kasım 2016 Pazartesi
80'inde ilk evliliğini 90'ında ikincisini yapacakmış
FETÖ’cülerin 15 Temmuz’un planını yaptığı 6 yıl önceki gizli toplantıda teröristbaşı Gülen’in evlilik hesaplarının da konuşulduğu ortaya çıktı. Toplantıda imam, Gülen’in ilk evliliğini 80’li yaşlarda bekar bir kadınla ikinci evliliğini ise 90’lı yaşlarda dul bir kadınla yapacağını anlatıyor.
FETÖ'nün üst düzey bir abisinin kanlı darbe planının şifrelerini verdiği 2010 yılındaki gizli toplantıda, terörist başı Fetullah Gülen'in evlilikle ilgili sapkın düşüncelerini de anlattığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ dosyasına giren 2010 yılına ait CD'ye konu sohbette, Gülen'in 40 talebesinden biri olan üst düzey bir imam, diğer imamlara yaptığı konuşmada, Gülen'in üst düzey yeteneklere sahip olduğunu anlattı.
Sünnet diye evlenecekmiş
Bugüne kadar evlenmeyen Fetullah Gülen'in evlilik planı da söz konusu sohbette anlatıldı. Gülen'in talebesi olan imam, şöyle konuşuyor: “Bir hadis dersinde Vehbi Hoca, 'hocam sünnetler içinde evlilik de var, bunları nasıl yaşayacaksınız?' diye soruyor. Hocaefendi de 'Vehbi efendi, şeriat geldiği zaman ilk bıraktığım şey sakal olacak. Evliliğe gelince, ahir ömrümüzde sünnete uyma açısından bu işe de gireriz' diyor. Hiç düşünmemişsinizdir hoca evliliğini... Hocaefendi 80 küsur yaşında evlenecek. İki evlilik sünnet olduğu için ikinci evliliğini de 90 küsur yaşında gerçekleştirecek."
Çocuklarının cinsiyeti de belli
“Birinci evlendiği kişi bekar olacak, ondan iki tane oğlu olacak, ikincisi ise dul olacak ve ondan çocuğu olmayacak. Hocaefendi gençlik yıllarında, tahta kulübedeyken çamaşır yıkıyormuş. Kalbinden hafif geçmiş 'ya bir avrat olsaydı bu işleri düşünmezdim' diye. O gece sabah seher vaktinde müezzin Hayri Efendi vardır, cami müezzini. Allah Resulü rüyasına giriyor Hayri Efendinin ve 'git Fetullah'a söyle, evlenirse ölür' diyor. Hocaefendi de 'ya evlilik falan düşündüğüm yok. Çamaşır yıkarken kalbimde öyle bir şey geçmişti' diyor. Allah Resulü demek bu kadarına bile razı olmadı."
Ben bu asrın sahibiyim
Söz konusu sohbette imam, Gülen'le ilgili şunları da söylüyor: “Hocaefendi, kendi talebeleri için 'bunlar bana kriz geçirtiyor, kan kusturuyorlar' diyor. Niye kan kusturuyorlar? Hocaefendinin mahiyetini bilmediklerinden. Hocaefendiye güzel konuşan bir vaiz olarak bakıyorlar ilk zamanlar. Vazifeli olduğunu bilmiyorlar ki... Pekmezci abiye vazife veriyor Buca kamplarında. Sallıyor Pekmezci abi, 'tamam hocam yaparız' diyor. Ertesi hafta gelince 'o iş yapıldı mı?' diye soruyor tekrar. 'Yaparız hocam yaparız' diyor yine. Bu sefer hocaefendi, 'kaç hafta geçmiş halen 'yaparız' diyorsun. Mühim bir iş yapılması lazım, hocaefendi üzerinde ehemmiyetle duruyor ama sallıyor karşıdaki, vazifeli olduğunu bilmiyor ki. En son kızıyor hocaefendi, tutuyor yakasından 'sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben bu asrın sahibiyim' diyor. Bir türlü iş yapmaz Pekmezci, ondan sonra Pekmezci oluyor. Zaten hocaefendi kızdığı zaman maharetlerini söyler."
Geleceği biliyormuş
İmam, Gülen'in 'geleceği bildiğini' iddia edilerek şunları söyledi: “Şimdi asrın başındaki imamlar hiç sarsılmıyorlar değil mi? Her türlü sıkıntı ve çileye rağmen bakıyorsunuz dimdik ayakta duruyorlar. Neden? Çünkü filmi biliyorlar da ondan. İşte büyük zadlara, hocaefendiye, ilahi ekranda kendi hayatını Allah ona seyrettiriyorsa sarsılmaması için seyrettiriyor, neticeyi bilsin ki hayatın içerisinden geçen başına gelen bütün şeyleri göğüslesin. Yani hocaefendi geleceği biliyor..."
Peygamberi rüyasında görüyor
“Geçenlerde Amerika'da bir arkadaşımız hocaefendiye, 'hocam, üstad hazretleri ileride kim geleceğinden risalelerde açıklama ya da şerh yapacağından bahsediyor, bu ne zaman kim gelecek' deyince, hocaefendi gülmüş, 'ya mübarek ben yapıyorum ya' demiş. Geçen hafta da bir abiye, 'Hocaefendinin ekranı açık mı?' diye soruyor. Bu kadar da olur mu ya? 7 yaşında her gece Allah Resulü'nu rüyasında gören insanın ekranı kapalı mı olur?"
FETÖ'nün üst düzey bir abisinin kanlı darbe planının şifrelerini verdiği 2010 yılındaki gizli toplantıda, terörist başı Fetullah Gülen'in evlilikle ilgili sapkın düşüncelerini de anlattığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın FETÖ dosyasına giren 2010 yılına ait CD'ye konu sohbette, Gülen'in 40 talebesinden biri olan üst düzey bir imam, diğer imamlara yaptığı konuşmada, Gülen'in üst düzey yeteneklere sahip olduğunu anlattı.
Sünnet diye evlenecekmiş
Bugüne kadar evlenmeyen Fetullah Gülen'in evlilik planı da söz konusu sohbette anlatıldı. Gülen'in talebesi olan imam, şöyle konuşuyor: “Bir hadis dersinde Vehbi Hoca, 'hocam sünnetler içinde evlilik de var, bunları nasıl yaşayacaksınız?' diye soruyor. Hocaefendi de 'Vehbi efendi, şeriat geldiği zaman ilk bıraktığım şey sakal olacak. Evliliğe gelince, ahir ömrümüzde sünnete uyma açısından bu işe de gireriz' diyor. Hiç düşünmemişsinizdir hoca evliliğini... Hocaefendi 80 küsur yaşında evlenecek. İki evlilik sünnet olduğu için ikinci evliliğini de 90 küsur yaşında gerçekleştirecek."
Çocuklarının cinsiyeti de belli
“Birinci evlendiği kişi bekar olacak, ondan iki tane oğlu olacak, ikincisi ise dul olacak ve ondan çocuğu olmayacak. Hocaefendi gençlik yıllarında, tahta kulübedeyken çamaşır yıkıyormuş. Kalbinden hafif geçmiş 'ya bir avrat olsaydı bu işleri düşünmezdim' diye. O gece sabah seher vaktinde müezzin Hayri Efendi vardır, cami müezzini. Allah Resulü rüyasına giriyor Hayri Efendinin ve 'git Fetullah'a söyle, evlenirse ölür' diyor. Hocaefendi de 'ya evlilik falan düşündüğüm yok. Çamaşır yıkarken kalbimde öyle bir şey geçmişti' diyor. Allah Resulü demek bu kadarına bile razı olmadı."
Ben bu asrın sahibiyim
Söz konusu sohbette imam, Gülen'le ilgili şunları da söylüyor: “Hocaefendi, kendi talebeleri için 'bunlar bana kriz geçirtiyor, kan kusturuyorlar' diyor. Niye kan kusturuyorlar? Hocaefendinin mahiyetini bilmediklerinden. Hocaefendiye güzel konuşan bir vaiz olarak bakıyorlar ilk zamanlar. Vazifeli olduğunu bilmiyorlar ki... Pekmezci abiye vazife veriyor Buca kamplarında. Sallıyor Pekmezci abi, 'tamam hocam yaparız' diyor. Ertesi hafta gelince 'o iş yapıldı mı?' diye soruyor tekrar. 'Yaparız hocam yaparız' diyor yine. Bu sefer hocaefendi, 'kaç hafta geçmiş halen 'yaparız' diyorsun. Mühim bir iş yapılması lazım, hocaefendi üzerinde ehemmiyetle duruyor ama sallıyor karşıdaki, vazifeli olduğunu bilmiyor ki. En son kızıyor hocaefendi, tutuyor yakasından 'sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben bu asrın sahibiyim' diyor. Bir türlü iş yapmaz Pekmezci, ondan sonra Pekmezci oluyor. Zaten hocaefendi kızdığı zaman maharetlerini söyler."
Geleceği biliyormuş
İmam, Gülen'in 'geleceği bildiğini' iddia edilerek şunları söyledi: “Şimdi asrın başındaki imamlar hiç sarsılmıyorlar değil mi? Her türlü sıkıntı ve çileye rağmen bakıyorsunuz dimdik ayakta duruyorlar. Neden? Çünkü filmi biliyorlar da ondan. İşte büyük zadlara, hocaefendiye, ilahi ekranda kendi hayatını Allah ona seyrettiriyorsa sarsılmaması için seyrettiriyor, neticeyi bilsin ki hayatın içerisinden geçen başına gelen bütün şeyleri göğüslesin. Yani hocaefendi geleceği biliyor..."
Peygamberi rüyasında görüyor
“Geçenlerde Amerika'da bir arkadaşımız hocaefendiye, 'hocam, üstad hazretleri ileride kim geleceğinden risalelerde açıklama ya da şerh yapacağından bahsediyor, bu ne zaman kim gelecek' deyince, hocaefendi gülmüş, 'ya mübarek ben yapıyorum ya' demiş. Geçen hafta da bir abiye, 'Hocaefendinin ekranı açık mı?' diye soruyor. Bu kadar da olur mu ya? 7 yaşında her gece Allah Resulü'nu rüyasında gören insanın ekranı kapalı mı olur?"
19 Ekim 2016 Çarşamba
92 yaşında, 97 eşi 185 çocuğu var
Nijerya'da yaşayan 92 yaşındaki, 97 eşli ve 185 çocuk sahibi Muhammed Bello Ebubekir, hakkında çıkan ölüm iddialarını yalanladı.
Nijerya'nın Niger Eyaleti'nin Bida kasabasında yaşayan 97 yaşındaki Muhammed Bello Ebubekir, hakkında çıkan 'geçirdiği hastalığın ardından hayatını kaybetti' şeklindeki iddiaları yalanladı.
Nijerya'da yayınlanan Vanguard gazetesine konuşan Ebubekir, "Gayet sağlıklı ve dinç olarak hâlâ yaşıyorum. Hakkımda çıkan dedikodular asılsız ve Tanrı'nın benim için yaptıklarına ve yapmaya devam ettiği şeyleri kıskananların işi" ifadelerini kullandı.
'Yaptığım ilahi bir şey'
Ebubekir ayrıca çokeşli ailesini daha da genişletmeye niyetli olduğunu açıkladı: "Yaptığım ilahi bir şey. Bu bir görev ve bunu ömrümün sonuna kadar devam edeceğim." Bu arada şimdiye kadar 107 evlilik yaşayan Ebubekir'in 10 eşinden de boşandığı gelen bilgiler arasında.
84 yaşında 86 eşi vardı
2008 yılında 'henüz' 84 yaşındayken sahip olduğu 86 eşiyle haberlere konu olan Ebubekir eşlerinin sayısı yüzünden şeriat mahkemesi tarafından uyarı almıştı. Şeriat kurallarına göre bir erkek sadece dört kadınla evlenebilir. Ebubekir'in yaşadığı ve Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Niger eyaletinde 2000 yılından bu yana şeriat kuralları uygulanıyor.
İdam cezasıyla yargılanacağı konusunda uyarılmıştı
8 yıl önce, Nijerya'da şeriat mahkemesi 86 karısı olan Nijeryalı Muhammed Bello Ebubekir'i uyarmıştı. Şeriat kurallarına göre bir erkek sadece 4 kadınla evlenebilir. 84 yaşındaki Nijeryalı Ebubekir eşlerinin sayısını 4'e düşürmezse idam cezasıyla yargılanacak.
Ebubekir'in yaşadığı ve Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Nijer Bölgesi'nde 2000 yılından bu yana şeriat kuralları uygulanıyor. cnntürk
Nijerya'nın Niger Eyaleti'nin Bida kasabasında yaşayan 97 yaşındaki Muhammed Bello Ebubekir, hakkında çıkan 'geçirdiği hastalığın ardından hayatını kaybetti' şeklindeki iddiaları yalanladı.
Nijerya'da yayınlanan Vanguard gazetesine konuşan Ebubekir, "Gayet sağlıklı ve dinç olarak hâlâ yaşıyorum. Hakkımda çıkan dedikodular asılsız ve Tanrı'nın benim için yaptıklarına ve yapmaya devam ettiği şeyleri kıskananların işi" ifadelerini kullandı.
'Yaptığım ilahi bir şey'
Ebubekir ayrıca çokeşli ailesini daha da genişletmeye niyetli olduğunu açıkladı: "Yaptığım ilahi bir şey. Bu bir görev ve bunu ömrümün sonuna kadar devam edeceğim." Bu arada şimdiye kadar 107 evlilik yaşayan Ebubekir'in 10 eşinden de boşandığı gelen bilgiler arasında.
84 yaşında 86 eşi vardı
2008 yılında 'henüz' 84 yaşındayken sahip olduğu 86 eşiyle haberlere konu olan Ebubekir eşlerinin sayısı yüzünden şeriat mahkemesi tarafından uyarı almıştı. Şeriat kurallarına göre bir erkek sadece dört kadınla evlenebilir. Ebubekir'in yaşadığı ve Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Niger eyaletinde 2000 yılından bu yana şeriat kuralları uygulanıyor.
İdam cezasıyla yargılanacağı konusunda uyarılmıştı
8 yıl önce, Nijerya'da şeriat mahkemesi 86 karısı olan Nijeryalı Muhammed Bello Ebubekir'i uyarmıştı. Şeriat kurallarına göre bir erkek sadece 4 kadınla evlenebilir. 84 yaşındaki Nijeryalı Ebubekir eşlerinin sayısını 4'e düşürmezse idam cezasıyla yargılanacak.
Ebubekir'in yaşadığı ve Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu Nijer Bölgesi'nde 2000 yılından bu yana şeriat kuralları uygulanıyor. cnntürk
11 Ekim 2016 Salı
‘Her yedi saniyede bir kız çocuğu evlendiriliyor’
Yardım kuruluşu Save the Children'a göre dünya genelinde her yedi saniyede 15 yaşın altındaki bir kız çocuğu evlendiriliyor.
Kuruluşun araştırmasına göre Afganistan, Yemen, Hindistan ve Somali’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerde yaşları 10’a kadar düşen kız çocukları evlenmeye zorlanıyor.
Save the Children, erken evliliğin kızları yaşamının her kısmında dezavantajlı bir duruma sokabileceğini kaydetti.
BBC Türkçe’nin haberine göre; kız çocuklarını erken evliliğe zorlayan faktörler arasında, çatışma, yoksulluk ve insani krizler sayılıyor.
Save the Children’ın Yönetim Kurulu Başkanı Helle Thorning-Schmidt, “Çocuk yaşta evlilikler, kız çocuklarını en temel öğrenme, gelişme ve çocuk olma hakkından mahrum ediyor. Erken evlenen çocuklar okula gidemiyor ve aile içi şiddet, taciz ve tecavüzle karşılaşma ihtimalleri artıyor. Hamile kalıyorlar ve HIV de dâhil cinsel yolla bulaşan hastalıklara açık hale geliyorlar” dedi.
“Every Last Girl- Her bir kız çocuğu” adlı çalışmada ülkeler okullaşma, çocuk yaşta evlilik, hamile kalma, anne ölümleri ve parlamentodaki kadın sayısına göre sıralanıyor.
TÜRKİYE 144 ÜLKE ARASINDA 55.SIRADA
Sıralamanın en sonunda Çad, Nijer, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali ve Somali yer alıyor. 144 ülkenin yer aldığı listede Türkiye ise 55. sırada. İsveç, Finlandiya ve Norveç’in ilk üç sırada bulunduğu sıralamada bu ülkeleri Hollanda, Belçika ve Danimarka izliyor.
Listede İngiltere 15, ABD ise 32. sırada.
Raporda mülteci kamplarında yaşayan kız çocuklarının, erken evlenme tehlikesi altında olduğu söyleniyor. Çok sayıda mülteci ailenin kıç çocuklarını yoksulluktan ve cinsel tacizden korumak için erken evlendirdiği kaydediliyor.
Çalışmada Lübnan’da yaşayan 13 yaşındaki bir Suriyeli çocuğun yaşadıkları anlatılıyor. 20 yaşındaki bir erkekle evlendirilen Sahar takma adlı kız “Düğün günü harika bir gün olacak sandım ama değildi. Sefalet, mutsuzluk doluydu. Bebeğim olduğu için çok şanslıyım. Ama ben çocuk büyüten bir çocuğum” diyor.
UNICEF’in tahminlerine göre, 2030 itibariyle çocukken evlendirilen kadınların sayısı bugünkü 700 milyondan, 950 milyona çıkacak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)