Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 7 Haziran- 1 Kasım arasındaki belirsiz dönemin kendisi sayesinde atlatıldığını belirterek, “Güçlü Cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi, milletimizin memnuniyetini daha da arttırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüşün mümkün olmadığını herkes kabul etmek durumundadır. Türkiye’nin geldiği yer hem yeni anayasayı hem başkanlık sistemini acil bir ihtiyaç olarak önümüze çıkarmıştır” dedi.
Eyüp Belediyesi tarafından inşası tamamlanan yeni hizmet binası ve 13 tesisin toplu açılışı dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Açılışa Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile çok sayıda bakan katıldı. Erdoğan şunları söyledi:
SAYIN DAVUTOĞLU’NA TEŞEKKÜR: Bölgemizin ve ülkemizin geçtiği şu önemli günlerde belli sıkıntılar yaşanıyor. Bizlerin de aramızdaki birliği, beraberliği çok daha güçlendirmemiz lazım. Biliyorsunuz, iktidar partisi olan AK Parti, 22 Mayıs’ta kongreye gitme kararı aldı. Sayın Başbakan da, bu kongrede aday olmayacağını açıkladı. Ben de huzurlarınızda Sayın Davutoğlu’na teşekkür ediyorum.
BU BİR BAYRAK YARIŞI: Şimdi, 22 Mayıs’taki kongrede seçilecek kişi, Sayın Davutoğlu’ndan bu bayrağı devralacak ve hizmet yarışı bu şekilde sürüp gidecek.
TAKİP ETMEMDEN RAHATSIZ OLUYORLAR: 40 yıllık dava arkadaşlarımın içinde bulunduğu, kurucu genel başkanı olduğum, 12 yıl başbakanlığını yürüttüğüm partiyle ilgili gelişmeleri yakından takip etmem birilerini rahatsız ediyor. Niye rahatsız oluyorsun? Bundan daha doğal ne olabilir.
CUMHURBAŞKANI SAYESİNDE YÖNETİM BOŞLUĞU OLMAZ: Bugünkü Türkiye, dünün rotasız, amaçsız Türkiyesi değil. Milletimiz, kendi oylarıyla seçtiği Cumhurbaşkanı sayesinde, seçimler ve hükümetler gelip geçse de ülke yönetiminde bir boşluk olmadığını, olmayacağını artık çok iyi biliyor. Esasen benim başkanlık sistemi konusunu gündeme getirmemin sebebi de budur.
ARTIK HERKES KABUL ETMELİ: Milletimiz, 2007 anayasa değişikliğiyle hukuki altyapısı hazırlanan, 10 Ağustos 2014 seçimiyle de fiili adımı atılan yeni dönemin faydasını görmüştür. Bilhassa, 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki belirsizlik döneminin, güçlü Cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi, milletimizin memnuniyetini daha da arttırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüşün mümkün olmadığını, artık herkes kabul etmek durumundadır.
KİŞİSEL TALEP DEĞİL: Yeni anayasa, başkanlık sistemi konusu da Tayyip Erdoğan’ın kişisel talebi değildir. Türkiye’nin bugüne kadar yaşadığı tecrübeler sonunda geldiği yer, hem yeni anayasayı, hem başkanlık sistemini acil bir ihtiyaç olarak önümüze çıkarmıştır.
BAŞKANLIKTA BUNLAR OLMAZ: Meclis’te, komisyonlarda olanları görüyorsunuz değil mi? Başkanlık sisteminin olduğu ülkede bunları göremezsiniz.
BU DEĞİŞİMDEN KORKMAYA GEREK YOK: ŞU anda 64’üncü Hükümet görev başında, 22 Mayıs’tan sonra 65’inci Hükümet kurulacak. Aynı şekilde, şahsım 12’nci Cumhurbaşkanı olarak bu görevde bulunuyorum. Başkanlık sistemine geçtikten sonra, milletimizin teveccühüyle bu göreve gelecek kişi Türkiye’nin 1’inci başkanı olarak görevine başlayacak. Bu değişimden korkmaya gerek yok. Tam tersine, herkesten bu değişime destek vermesini, katkı sağlamasını bekliyoruz. Meseleyi kişiselleştirenlerin, ülkeye ve millete karşı sorumluluktan kaçtıklarını biliyoruz. Bu konjonktürde kendilerini veya kendi arzu ettikleri birini milletimizin başkan olarak seçmeyeceğini görenler, halkın gönlünü kazanmaya çalışmak yerine sistemi tıkamayı tercih ediyorlar. Böyle bir anlayışı kabul etmiyoruz. Türkiye, bu anlayışa rağmen 13 yıldır tarihi reformlara imza attı. İnşallah, yine bunlara rağmen yeni anayasa ve başkanlık sistemini hayata geçireceğiz. Bizim için asıl olan milletimizin tercihidir, milletimizin menfaatidir.
BİZ YOLUMUZA SEN YOLUNA: SURİYE’de 12 milyon insan mağdur edilmiş, 600 bine yakın masum katledilmişken, hiçbir Müslüman bu vebalden kendini ayrı tutamaz. Şu anda Bangladeş’teki gelişmelere sessiz kalanlar da bu vebalden kurtulamaz. Türkiye dört bir yanından terör örgütlerinin ve onlara destek olan güçlerin doğrudan dolaylı saldırısı altında iken şu anda AB bakın ‘Vize için terörle mücadele yasasını değiştireceksiniz’ diyor. Siz önce Avrupa Parlamentosu’nun yanında çadır kuran teröristlere müsaade ederken bu zihniyetinizi niye değiştirmiyorsunuz? Teröristlere çadır kurdurtacaksın ve onlara orada imkân sağlayacaksın ve bunu demokrasi adına yaptığını söyleyeceksin. Bize de ‘Vize kaldıracağım bunun şartı, şunu değiştirmen...’ Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla da anlaş.
YENİ BİR KRİTER DEĞİL: AB’nin Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik yapılmasına yönelik talebi yeni bir kriter değil. Bu kriter, Brüksel ile Ankara arasında Geri Kabul Anlaşması (GKA) – vize liberalizasyonu sürecinde yapılan görüşmelerde başından bu yana yer alan kriterlerden biri. Türkiye, bu kriterin vize muafiyeti için karşılanması gereken 72 kriterden biri olmasına ve yol haritasında yer almasına Aralık 2013’te onay verdi. Bu kriter bağlamında Türkiye’den adil yargılanma, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma özgürlüğü gibi konularda AB ülkeleriyle uyumlu düzenlemeler isteniyor. Türkiye’nin bu alanda her şeyden önce terör tanımını uyumlaştırması ve kapsamını daraltması gerekiyor. DHA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder