Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Fethullah Gülen hakkında yazılan itirafçı kitaplarından öğrendiği "çok tuhaf bilgileri" bugünkü köşesine taşıdı.
Ahmet Hakan'ın yazısı şöyle:
"Bugünlerde kendimi iki tür kitaba fazlasıyla kaptırmış bulunmaktayım:
- BİR: Fetullah Gülen hakkında yazılan itirafçı kitapları...
- İKİ: Hasan Sabbah ve Alamut Kalesi üzerine yazılan kitaplar...
Her iki tür kitap da Patricia Highsmith'in polisiyelerinden bile daha fazla nefes kesici...
*
Fetullah Gülen hakkında yazılan itirafçı kitaplarından çok tuhaf bilgiler öğrendim.
Mesela şu türden bilgiler:
*
- Kendisine "Siz Mesih misiniz?" türü sorular sorulduğunda "istemem yan cebime koy" tarzı cevaplar verirmiş.
*
- "Hiç hacca gitmedi" diye bir şayia var ya... Doğru değilmiş bu... Üç kez hacca gitmiş.
*
- Medyasını öyle kontrol edermiş ki... Manşetleri o atar, köşe yazılarını o denetler, tartışma programlarının konuk ve konularını o belirlermiş.
*
- İstihbarata çok meraklıymış. Çok severmiş istihbaratı. Tecessüse yatkınmış.
*
- Gençliğinden beri çok ama çok sıkı bir antikomünistmiş. Komünizmle Mücadele Dernekleri'ne meftunmuş.
*
- Bitkisel yağlardan nefret edermiş.
*
- Levent Kırca'nın "Olacak O Kadar" programını hiç kaçırmaz, izlerken gülme krizine tutulurmuş. Saygınlığı zedelenmesin diye gülme krizine girdiğinde odadan hemen çıkarmış.
*
- Bir taklit ustasıymış. İnsanları jest ve mimikleriyle taklit eder, hem kendisi güler, hem de çevresindekilerini güldürürmüş.
*
- Rüşvetle iş görmeye pek yatkınmış.
*
- Devlette ilk sızdığı kurum Diyanet, ikinci sızdığı kurum Milli Eğitim imiş.
*
Evlenmeme meselesine gelince...
Ben Bediüzzaman Said Nursi'yi taklit ettiğini, bu yüzden evlenmediğini sanıyordum.
Oysa Latif Erdoğan'ın "Şeytanın Gülen Yüzü" adlı kitabının 74. sayfasında Gülen'in evlenmeme gerekçesi bambaşka bir nedene dayandırılıyor.
*
Kitapta yazanlara göre...
Gülen'in göbeğinden dizine kadar vücudunda bir kaşıntı illeti varmış. Vücudunun o bölgesi çok kaşınmaktan yara bere içindeymiş. Çocukluk yıllarında dört sene uyuz illetine müptela olmuş. 12 Mart döneminde hapse atıldığında bu illetin şiddeti daha da artmış.
*
Latif Erdoğan'ın böyle mahrem bir bilgiyi paylaşmak için neden 40 yıl beklediği sorusunu bir tarafa bırakmak istiyorum ama başaramıyorum.
Ertuğrul Özkök'ün zeybek oynayışı
RİVAYET olunur ki:
Ertuğrul Özkök, Aydın'da zeybek oynamak için gayet iddialı bir şekilde ortaya çıkmış.
Tam bir "topuksuz efe" edasıyla açmış kollarını yanlara...
Ve başlamış ağır, destansı ve ritmik hareketlere.
Tam yere diz çökme aşamasına geldiğinde...
Bir vurmuş dizini yere!
Fakat o da ne!
O diz, yerden uzun bir süre kalkamamış.
*
Hürriyet koridorlarında "Bir karizmanın çizilişi" olarak anlatılıyor bu trajik öykü.
Ben anlatanların yalancısıyım.
Hulusi Akar'ın köprü açılışına katılması
Devletin herhangi bir kurumunun başındaki herhangi bir ismin, Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı bir devlet töreninde yer alması kimsenin tepkisini çekmezken...
Genelkurmay Başkanı'nın katılması tepki çekiyorsa...
Zihinlerimizdeki "Genelkurmay Başkanı" algısını değiştirmemizde yarar var.
Kadın polisin başörtüsü değildir önemli olan
İsteyen kadın polislerin başörtüsü takabileceği düzenlemesi karşısında küplere binenlere rehabilitasyon olsun diye yazıyorum:
*
Önemli olan kadın polisin başının örtülü ya da şapkalı olması değildir.
Önemli olan...
- İnsan haklarına göstereceği saygıdır.
- Hukuka uygun davranmasıdır.
- Görevini tarafsızlık içinde yapmasıdır.
Bu bir başarı hikayesidir: Helal olsun Osmanlıspor
Süper Lig'e çıktığı ilk yılda ligi beşinci sırada bitirdi.
Avrupa'da beş maçta dört galibiyet ve bir beraberlik aldı.
Ve şimdi de...
UEFA Avrupa Ligi'nde oynayacak.
*
Bu başarının arkasında Melih Gökçek'in Osman Gökçek'e göre daha az medyatik olan oğlu Ahmet Gökçek'in çabası var.
Spor okulu mezunu olan Ahmet Gökçek, Osmanlıspor'un kurucusu.
Yeni kuşak futbol yöneticilerinden... Stili farklı... Futbolcularla arkadaş oluyor... Hiyerarşik ilişki kurmuyor... Futbol yöneticiliğine yeni bir tarz getirmiş durumda. Başarının arka planında belki de işte bu yeni tarz var.
Batı'ya derdini nasıl anlatacaksın?
Avusturya'da "Türkiye'de 15 yaş altı çocukların istismarı yasalarla serbest" denilerek iftira atılıyorsa...
Buna karşı "İyi ama İsveç'te de tecavüz vakası çok fazla" diye cevap verilmez.
*
Böyle bir cevap...
"Biz dediğiniz gibiyiz ama sizler de pek matah değilsiniz" anlamına gelir.
*
Doğru cevap Hürriyet'in verdiği cevaptır.
*
Hürriyet, Viyana Havalimanı'ndaki panolardan şöyle seslendi:
"Avusturyalı dostlarımız! Türkiye'nin bağımsız ve lider gazetesi Hürriyet araştırdı. İçiniz rahat olsun. Türk yasaları, çocukların cinsel istismarına kesinlikle izin vermiyor. Türk yasaları çocukları koruyor."
*
Bunu söylemekle yetinmedi Hürriyet.
Oya Armutçu'nun konuyla ilgili olarak titizlikle hazırladığı haberin linkini de koydu.
Erdoğan'ın yakın çevresi artık iki kategori değil
Sadık Reisçiler üçe ayrılır
- BİR: Belediye başkanlığı döneminde en yakınında yer alanlar.
*
- İKİ: Hapishanede çok sık ziyaretine gidip gelenler.
*
- ÜÇ: 15 Temmuz gecesi havaalanı civarında etten duvar oluşturanlar.
Paranoyak ettin bizi FETÖ
FETÖ'cüler, FETÖ ile mücadele edenleri, "FETÖ'cü" diye ihbar ederek görevden alınmalarını sağlamaya çalışıyorlarmış."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder