ahmet hakan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ahmet hakan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Ağustos 2017 Pazartesi

Kazanan yine Atatürk oldu

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugün yayımlanan yazısında Sivil Alan Platformu Başkanı Ayhan Oğan, “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” sözlerini değerlendirdi
MHP Lideri Devlet Bahçeli dedi ki:
- Atatürk Türkiye’dir...Kazanan yine Atatürk oldu
- Atatürk Cumhuriyet’tir...
- Atatürk devlettir...
- Atatürk Türk milletinin ortak ve kurucu değeridir.
- Atatürk kurtuluşun lideri, kuruluşun mihveridir.
*
AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal dedi ki:
- Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucu lideri, Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarımızın kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
- Cumhuriyet’in ilelebet payidar kalması için gece-gündüz çalışıyoruz.
- Hizmetlerimizi 2023 hedefleriyle taçlandırarak Atatürk’ün vasiyetini yerine getirmiş olacağız.
*
Teşekkürler Ayhan Oğan!
Atatürk’ün, ölümünden seksen yıl sonra da zafer kazanmasına istemeyerek de olsa sunduğun katkı için.
Yazının tümünü okumak için tıklayınız

2 Haziran 2017 Cuma

"Vatan sağ olsun sağ olmasına da..."

Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan, Şırnak'ta yaşanan helikopter kazasıyla ilgili bir yazı kaleme aldı. Ahmet Hakan'ın konuyla ilgili yazısı;

Biz esas oturup şu sorulara yanıt bulalım:
*
- Nasıl oluyor da... Bizde bu kadar kolay helikopter kazası olabiliyor?
*
- Nasıl oluyor da... Aynı helikopter modeli, üç ayrı kazaya karışabiliyor?
*
- Nasıl oluyor da... Helikopter, kalkıştan sadece üç dakika sonra yüksek gerilim tellerine takılabiliyor?
*
- Nasıl oluyor da... PKK’yı dize getiren beyin takımını bu kadar kolay kaybedebiliyoruz?
*
- Nasıl oluyor da... Hiç kimse “Bu kaza önlenemez miydi” sorusuna odaklanmıyor?
*
Nasıl oluyor da oluyor? Nasıl oluyor da oluyor? Nasıl oluyor da oluyor?

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

13 Mayıs 2017 Cumartesi

İnsanı yaşat ki devlet yaşasın

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın gündeminde bugün Ankara'da KHK ile işten çıkartılan iki akademisyenin yürüttüğü açlık grevini var.

NURİYE ve Semih isimli iki akademisyen...
65 gündür açlık grevindeler.
Her geçen gün ölüme doğru koşuyorlar.
Bir teklifim var:
İçinde dört partiden isimlerin yer aldığı bir arabulucu ekibi kurulsun...
Bu ekip hem devlet yetkilileriyle hem de iki akademisyenle görüşsün.
Ve açlık grevinin son bulmasını sağlasın.
Bu ekip için teklif ettiğim isimler şunlardır:
AK Parti’den: Mehmet Ali Şahin, Ayşenur Bahçekapılı ve Metin Külünk...
MHP’den: Ruhi Ersoy, Abdurrahman Başkan ve Erkan Haberal...
CHP’den: Bülent Tezcan, Engin Altay ve Aykut Erdoğdu...
HDP’den: Ahmet Türk, Altan Tan ve Meral Danış Beştaş...
Haydi! Bir şeyler yapın.
Harekete geçin.
İnsanı yaşatın ki devlet yaşasın.
Haydi!

11 Mayıs 2017 Perşembe

"Atatürk’e hakaret eden alçakların ortak özellikleri"

Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan, Atatürk'e hakaret tartışmasını yorumladı. Ahmet Hakan'ın konuyla ilgili yazısı;

- İlber Hoca’nın tabiriyle... İstisnasız hepsi hödüktür.
*
- Geçimlerini Atatürk’e iftira ve hakaretten sağlamaktadırlar.
*
- Dakikada 49 iftira atma becerisine sahiptirler.
*
- İftira atmak ve hakaret etmek dışında Atatürk’e dair yapabilecekleri tek bir şey bile yoktur.
*
- “Keşke Yunan işgali başarılı olsaydı” diyecek kadar kafadan çatlaktırlar.
*
- Kafayı Atatürk’ün yatak odasına takacak kadar sapıktırlar.
*
- İffetli bir kadına iftira atmanın öteki dünyadaki bedelini unutacak kadar alçalmışlardır.
*
- Haysiyet nedir bilmezler.
*
- Atatürk’e dil uzatmanın çok riskli olduğu dönemlerde susacak kadar korkaktırlar.
*
- Müslümanlık adına ahlaksızlık yapılabileceğine inanacak kadar Müslümanlıktan uzaktırlar.
*
- Zihinleri, ilgileri, merakları... Hep bellerinin altındadır.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız.

23 Şubat 2017 Perşembe

Abdülhamid tutkunu sarhoş kundakçı

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni kundaklayan zanlıyı köşesine taşıdı. Zanlının Abdülhamid'i çok sevdiğini yazan Hakan savcıları da uyarıyor. İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü köşe yazısından bir bölüm:

Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kundaklayan adam...
- Mehter marşlarını, kılıç şakırtılarını, Osmanlı’yı, padişahları, bilhassa Abdülhamid’i çok seviyormuş.
- Abdülhamid’in bilmem kaçıncı kuşaktan torunu olan Sultan Nilhan Hanım’a dil uzatıldığı için çok öfkelenmiş.
- “Yapılır mı ulan bu, Sultan Nilhan Abla’ya” diyerek kafayı çekmiş.
- Ve sarhoş olup benzin bidonunu kaptığı gibi... Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni yakıvermiş.
*
Recep İvedik 5’in rekor üstüne rekor kırdığı bir Türkiye’ye...
Ne kadar da yakışan bir tip bu böyle!
*
Buradan savcılarımızı, yargıçlarımızı uyarıyorum:
Sakın hemen salıvermeyin bu herifi.
Çünkü bu herif...
Yine kafayı çekip...
“Verin ulan Sultan Nilhan Abla’ya Suada’yı” falan diyerek...
Ankara’yı yakmaya kalkışabilir.

13 Şubat 2017 Pazartesi

Madem öyle, seçenekler Evet/Evet olsun!

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın referandum ile ilgili söylediği sözleri köşesine taşıdı. Erdoğan'ın "Hayır diyenlerin konumu, 15 Temmuz'un yanında yer almaktır" sözünü değerlendiren Hakan, "Hayır seçeneği böylesine kötü, böylesine gayrimeşru, böylesine terörist böylesine hain ise... Milletin önüne şu iki seçeneği koyun: Evet/Evet" diye yazdı. 

İşte Ahmet Hakan'ın köşe yazısı.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan dün şöyle dedi:
“Hayır diyenlerin konumu, 15 Temmuz’un yanında yer almaktır.”
*
15 Temmuz nedir?
- Katliamdır.
- Alçaklıktır.
- Darbedir.
- Terördür.
- Şiddettir.
*
Eğer “Hayır” demek, gerçekten de 15 Temmuz’un yanında yer almak anlamına geliyorsa...
Yani “Hayır” demek meşru değilse...
O zaman...
Referandumda milletin önüne niye “Hayır” seçeneği koyuyorsunuz ki?
*
Ne yani?
Referandumda bu millete...
Darbenin, katliamın, cinayetin, alçaklığın, terörün, şiddetin, kısacası 15 Temmuz’un yanında yer alma hakkı mı tanınıyor?
*
Ne yani?
Millet “Hayır” seçeneğine abanırsa...
15 Temmuz mu kazanmış olacak?
İyi ama o zaman ne diye 15 Temmuz’a kazanma şansı veriyorsunuz ki?
*
“Hayır” seçeneği...
Böylesine kötü, böylesine gayrimeşru, böylesine terörist, böylesine hain ise...
Milletin önüne şu iki seçeneği koyun:
- EVET
- EVET
Aradaki farkı da...
- BEYAZ EVET
- KAHVERENGİ EVET
İle gösterin.
*
Ya da referanduma falan gitmeyin.
Çıkarın bir Kanun Hükmünde Kararname...
Olsun bitsin.

5 Ocak 2017 Perşembe

Kanal D Haber, Ahmet Hakan'a emanet

Gazeteci Ahmet Hakan, Kanal D haber Dairesi Başkanlığı görevine getirildi. Ahmet Hakan, 16 Ocak 2017 Pazartesi gününden itibaren Kanal D Ana Haber bültenini de sunmaya başlayacak.

Uzun yıllardır Doğan Grubu bünyesinde görev yapan Ahmet Hakan yeni dönemde Kanal D Ana Haber bülteni ile izleyicilerin karşısına çıkacak. Hakan aynı zamanda CNN Türk'te "Tarafsız Bölge" programına ve Hürriyet gazetesinde köşe yazılarına devam edecek.
Şu an Kanal D Ana Haberi sunan Serdar Cebe, Mayıs ayına kadar Kanal D'de hafta sonları ana haber bültenini sunmaya devam edecek.
Serdar Cebe Mayıs ayından sonra ise Doğan Medya'nın Washington temsilcisi olarak Amerika'ya gidecek.
Serdar Cebe'nin ayrılmasından sonra ise hafta sonları haber sunma görevine Gözde Atasoy Kökçü devam edecek.

28 Ağustos 2016 Pazar

Fethullah Gülen neden evlenmedi?

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Fethullah Gülen hakkında yazılan itirafçı kitaplarından öğrendiği "çok tuhaf bilgileri" bugünkü köşesine taşıdı.

Ahmet Hakan'ın yazısı şöyle:

"Bugünlerde kendimi iki tür kitaba fazlasıyla kaptırmış bulunmaktayım:

- BİR: Fetullah Gülen hakkında yazılan itirafçı kitapları...

- İKİ: Hasan Sabbah ve Alamut Kalesi üzerine yazılan kitaplar...

Her iki tür kitap da Patricia Highsmith'in polisiyelerinden bile daha fazla nefes kesici...

*
Fetullah Gülen hakkında yazılan itirafçı kitaplarından çok tuhaf bilgiler öğrendim.

Mesela şu türden bilgiler:

*

- Kendisine "Siz Mesih misiniz?" türü sorular sorulduğunda "istemem yan cebime koy" tarzı cevaplar verirmiş.

*

- "Hiç hacca gitmedi" diye bir şayia var ya... Doğru değilmiş bu... Üç kez hacca gitmiş.

*

- Medyasını öyle kontrol edermiş ki... Manşetleri o atar, köşe yazılarını o denetler, tartışma programlarının konuk ve konularını o belirlermiş.

*

- İstihbarata çok meraklıymış. Çok severmiş istihbaratı. Tecessüse yatkınmış.

*

- Gençliğinden beri çok ama çok sıkı bir antikomünistmiş. Komünizmle Mücadele Dernekleri'ne meftunmuş.

*
 
- Bitkisel yağlardan nefret edermiş.

*

- Levent Kırca'nın "Olacak O Kadar" programını hiç kaçırmaz, izlerken gülme krizine tutulurmuş. Saygınlığı zedelenmesin diye gülme krizine girdiğinde odadan hemen çıkarmış.

*

- Bir taklit ustasıymış. İnsanları jest ve mimikleriyle taklit eder, hem kendisi güler, hem de çevresindekilerini güldürürmüş.

*

- Rüşvetle iş görmeye pek yatkınmış.

*

- Devlette ilk sızdığı kurum Diyanet, ikinci sızdığı kurum Milli Eğitim imiş.

*

Evlenmeme meselesine gelince...

Ben Bediüzzaman Said Nursi'yi taklit ettiğini, bu yüzden evlenmediğini sanıyordum.

Oysa Latif Erdoğan'ın "Şeytanın Gülen Yüzü" adlı kitabının 74. sayfasında Gülen'in evlenmeme gerekçesi bambaşka bir nedene dayandırılıyor.

*

Kitapta yazanlara göre...

Gülen'in göbeğinden dizine kadar vücudunda bir kaşıntı illeti varmış. Vücudunun o bölgesi çok kaşınmaktan yara bere içindeymiş. Çocukluk yıllarında dört sene uyuz illetine müptela olmuş. 12 Mart döneminde hapse atıldığında bu illetin şiddeti daha da artmış.

*

Latif Erdoğan'ın böyle mahrem bir bilgiyi paylaşmak için neden 40 yıl beklediği sorusunu bir tarafa bırakmak istiyorum ama başaramıyorum.

Ertuğrul Özkök'ün zeybek oynayışı

RİVAYET olunur ki:

Ertuğrul Özkök, Aydın'da zeybek oynamak için gayet iddialı bir şekilde ortaya çıkmış.

Tam bir "topuksuz efe" edasıyla açmış kollarını yanlara...

Ve başlamış ağır, destansı ve ritmik hareketlere.

Tam yere diz çökme aşamasına geldiğinde...

Bir vurmuş dizini yere!

Fakat o da ne!

O diz, yerden uzun bir süre kalkamamış.

*

Hürriyet koridorlarında "Bir karizmanın çizilişi" olarak anlatılıyor bu trajik öykü.

Ben anlatanların yalancısıyım.

Hulusi Akar'ın köprü açılışına katılması

Devletin herhangi bir kurumunun başındaki herhangi bir ismin, Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı bir devlet töreninde yer alması kimsenin tepkisini çekmezken...

Genelkurmay Başkanı'nın katılması tepki çekiyorsa...

Zihinlerimizdeki "Genelkurmay Başkanı" algısını değiştirmemizde yarar var.

Kadın polisin başörtüsü değildir önemli olan

İsteyen kadın polislerin başörtüsü takabileceği düzenlemesi karşısında küplere binenlere rehabilitasyon olsun diye yazıyorum:

*

Önemli olan kadın polisin başının örtülü ya da şapkalı olması değildir.

Önemli olan...

- İnsan haklarına göstereceği saygıdır.

- Hukuka uygun davranmasıdır.

- Görevini tarafsızlık içinde yapmasıdır.

Bu bir başarı hikayesidir: Helal olsun Osmanlıspor

Süper Lig'e çıktığı ilk yılda ligi beşinci sırada bitirdi.

Avrupa'da beş maçta dört galibiyet ve bir beraberlik aldı.

Ve şimdi de...

UEFA Avrupa Ligi'nde oynayacak.

*

Bu başarının arkasında Melih Gökçek'in Osman Gökçek'e göre daha az medyatik olan oğlu Ahmet Gökçek'in çabası var.

Spor okulu mezunu olan Ahmet Gökçek, Osmanlıspor'un kurucusu.

Yeni kuşak futbol yöneticilerinden... Stili farklı... Futbolcularla arkadaş oluyor... Hiyerarşik ilişki kurmuyor... Futbol yöneticiliğine yeni bir tarz getirmiş durumda. Başarının arka planında belki de işte bu yeni tarz var.

Batı'ya derdini nasıl anlatacaksın?

Avusturya'da "Türkiye'de 15 yaş altı çocukların istismarı yasalarla serbest" denilerek iftira atılıyorsa...

Buna karşı "İyi ama İsveç'te de tecavüz vakası çok fazla" diye cevap verilmez.

*

Böyle bir cevap...

"Biz dediğiniz gibiyiz ama sizler de pek matah değilsiniz" anlamına gelir.

*

Doğru cevap Hürriyet'in verdiği cevaptır.

*

Hürriyet, Viyana Havalimanı'ndaki panolardan şöyle seslendi:

"Avusturyalı dostlarımız! Türkiye'nin bağımsız ve lider gazetesi Hürriyet araştırdı. İçiniz rahat olsun. Türk yasaları, çocukların cinsel istismarına kesinlikle izin vermiyor. Türk yasaları çocukları koruyor."

*

Bunu söylemekle yetinmedi Hürriyet.

Oya Armutçu'nun konuyla ilgili olarak titizlikle hazırladığı haberin linkini de koydu.

Erdoğan'ın yakın çevresi artık iki kategori değil

Sadık Reisçiler üçe ayrılır

- BİR: Belediye başkanlığı döneminde en yakınında yer alanlar.

*

- İKİ: Hapishanede çok sık ziyaretine gidip gelenler.

*

- ÜÇ: 15 Temmuz gecesi havaalanı civarında etten duvar oluşturanlar.

Paranoyak ettin bizi FETÖ

FETÖ'cüler, FETÖ ile mücadele edenleri, "FETÖ'cü" diye ihbar ederek görevden alınmalarını sağlamaya çalışıyorlarmış."

3 Ağustos 2016 Çarşamba

Ahmet Hakan yazdı: İlker Başbuğ'un 10 temel mesajı

Ahmet Hakan Hürriyet'teki bugünkü köşe yazısında İlker Başbuğ'un CNN TÜRK ekranlarında yayınlanan Tarafsız Bölge'de verdiği 10 mesajı yazdı.


MESAJ 1: ­ BU KALKIŞMA NE 12 EYLÜL’E BENZİYOR NE DE 27 MAYIS’A

15 Temmuz Fethullahçı kalkışması, bundan önceki darbelere benzemiyor. Bundan önceki darbelerin tümü TSK içinde kurgulanmıştı. 15 Temmuz kalkışması ise, dışarıdan bir yapının TSK içindeki uzantıları aracılığıyla yapıldı. Bu açıdan diğer darbelerden farklıdır. Bu kalkışmaya karşı alınacak önlemlerin de işte bu fark göz önünde bulundurularak alınması gerekir.

MESAJ 2: ­ CIA, FETHULLAH GÜLEN’E BOŞUNA İMKÂN SAĞLAR MI?

Fethullah Gülen nerede yaşıyor? ABD’de... Orada ona o imkânları sağlayan kim? CIA... Bu istihbarat örgütünün ona ABD’de kalma iznini boşuna mı verdiğini düşünüyorsunuz? İstihbarat onu kullanmaz mı?

MESAJ 3: ­BU İŞİN ARKASINDAKİ GÜÇLERİN ASIL HEDEFİ TÜRK ORDUSU

Önce Türk ordusunun terörle mücadele başarısız olduğu tezini ortaya attılar. Bu tez tutmadı. Türk ordusuna komplo kurdular. Bunda da başarılı olamadılar. Bu ikisi tutmayınca... Bu sefer Türk ordusu içine sızan Fethullahçılar eliyle darbe girişiminde bulundular. Bunların temel hedefi, Türk ordusunu güçten düşürmek, dibe vurdurmaktır. Bunun nedenini ise Suriye meselesinde, sınırların yeniden çizilmesinde aramak gerekir.

MESAJ 4: ­ FETHULLAH’I KALKIŞMAYA İTENLER BAŞARISIZ OLACAĞINI BİLİYORLARDI

Fethullah Gülen Grubu’nu darbeye iten istihbarat unsurları, bu darbenin başarısız olacağını biliyordu. Onların asıl amacı TSK’yı yıpratmaktı. Fethullahçılar ise başarılı olabileceklerini düşünmüş ya da bu kalkışmayı kendileri açısından son çare olarak görmüş olabilir.


MESAJ 5:­ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MÜCADELEDE YALNIZ BIRAKILDI

Fethullah, Özal’dan destek aldı. Ecevit sempatiyle baktı. Erbakan mesafeliydi. AKP 2002’den 2007’ye kadar “Cemaat’le iyi geçin ama TSK’yı da karşına alma” taktiği izledi. 2007 ile 2011 arası tam ittifak dönemiydi. “Ne istediler de vermedik” dönemi yani... 2012­2016 arasındaysa savaş vardı. Ancak bu savaşta Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnız bırakıldı. Partisi, bakanları onu yalnız bıraktı.

MESAJ 6 :­ DEVLETİ İDARE EDENLER, DARBEYE DOĞRU TEŞHİSİ KOYMALIDIR

Bu kalkışma, emir komuta zinciri içinde gerçekleşmedi. Bu Gülen cemaatinin orduya sızdırdığı uzantıları aracılığıyla yaptığı bir kalkışma. Teşhis bu... Ama bakıyoruz alınan önlemlere: Sanki emir­komuta zinciri içinde bir girişim olmuş gibi hareket ediliyor.

MESAJ 7: TSK’YA SIZMALARDAN BİRİNCİ DERECEDE MİT SORUMLUDUR

2002/2010 yıllarında TSK’dan atılmaların tümü MİT raporlarına göre yapılmıştır. O dönem FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle bir kişi bile ordudan atılmadı. Atılanların tümü başka bir Nurcu grubu olan Mehmet Kurdoğlu ekibine bağlı isimlerdi. MİT’teki Cemaatçiler, rakip gördükleri grubun elemanlarını uzaklaştırmada bizi kullandılar. MİT’te bir asker müsteşar yardımcısı olsaydı belki daha sağlıklı bilgiler gelebilirdi.

MESAJ 8: ­ ORDUNUN DAMARINI KESİYORSUNUZ, YAPMAYIN

Abdülhamid’e karşı neler yapıldı ama o bile “Harp akademilerini kapatıyorum” demedi. Bu okullar Osmanlı’nın mirasıdır. Bu müesseselerin kaldırılması hiçbir sorunu çözmez. Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz, yapmayın bunu. GATA’yı Sağlık Bakanlığı’na bağlıyorsunuz. Peki Sağlık Bakanlığı’na sızan Cemaatçileri ne yapacaksınız? Kuleli Askeri Lisesi’nin yerine yarın otel yaparsanız bizi yürekten yaralarsınız.

MESAJ 9: ­ KOMUTA KADEMESİ İYİ BİR SINAV VEREMEDİ

15 Temmuz’da komuta kademesi iyi bir sınav veremedi. Türk Silahlı Kuvvetleri niye tedbir alamadı? Bu konu incelenmelidir. 11 Eylül’den sonra ABD Senatosu, konunun uzmanlarından oluşan bir kurul oluşturup olayı soruşturdu. Bizde benzer bir çalışma yapılmalıdır.

MESAJ 10:­ EMİR­KOMUTA BİRLİĞİ BOZULUYOR, BU ORDUYU PERİŞAN EDER

Kara, Hava ve Deniz komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması emir­komuta birliğini bozar. Emir­komuta birliğini perişan ederseniz, orduyu perişan edersiniz. Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanıp bağlanmaması tartışılabilir. Bu yapılanlarla ordunun gücü dağıtılmaya çalışılıyor, bu çok tehlikeli. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni daha da güçlendirmeniz lazım. Ama bu adımlarla güçlenmiyor, güçsüzleşiyor.


2 Ağustos 2016 Salı

İlker Başbuğ: 15 Temmuz'u bir askeri darbe olarak değerlendirmiyorum

CNN TÜRK'te Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, "15 Temmuz'u bir askeri darbe olarak değerlendirmiyorum" dedi. Başbuğ, darbe girişiminin ana omurgasının Gülen Cemaati olduğunu ama toplamda üç grup olduğunu ifade etti.


İlker Başbuğ'un açıklamasından satır başları:

15 Temmuz'u bir askeri darbe olarak değerlendirmiyorum, 15 Temmuz TSK'ya sızan cemaatin silahlı darbesidir. 15 Temmuz bugüne kadar yaşanan darbelerle aynı havuzda değil.

15 Temmuz'u planlayan uygulayan ana iskelet cemaattir. Bu kalkışmaya müdahalede gecikenlerin hepsi cemaatçi olmayabilir.

3 grup var

15 Temmuz kalkışmasının arkasında planlayan, yöneten, kurgulayan ana isim Cemaat’tir. İkincisi büyük bir ihtimalle anında yapması gereken hareketi yapmayanlar, gecikenler, tereddüde düşenler… Bunlar cemaatçi mi hayır. Böyle bir grup da var bunların içinde. Üçüncü grup ise cemaatçi olmamasına rağmen buradan istifade etmek isteyen bazı insanlar olabilir.

Başbuğ, TSK’ya sızan FETÖ unsurlarının askeri darbelerdeki gibi kendi başına bu hareketi yapmadığını söyleyerek, “Kendilerine özgü hedef ve amaçları mı var? Dışarıdan bu hareketi yönlendirenlerin hedef ve amaçları var” diye konuştu.

Darbe girişimi TSK kaynaklıymış gibi tedavi edilmeye çalışılıyor.

MİT Müsteşarının sivil olmasıyla MİT, TSK'dan tamamen çekildi.

TSK, kışla dışındaki askerlerin izleyemiyor, bunu MİT yapmalı. TSK'nın FETÖ'yü izlemek için yeterli istihbarat imkanı yok.

MİT'te asker varken, TSK cemaatle mücadale edebiliyordu.

Turgut Özal zamanında oldu

Cemaatin TSK'ya sızması 70'li yıllara kadar gidiyor. Cemaatin asıl güçlenmesi Turgut Özal zamanında oldu. Bülent Ecevit de sempatiyle bakıyordu. Yine Tansu Çiller döneminde de böyleydi. Erbakan'ın cemaatle mesafeli olduğunu görüyoruz. 2002-2007 dönemi ayrı bör dönem. Cemaatle iyi geçinelim, ama TSK'ya çatışmaya girmeyelim dönemi. Genelkurmay Başkanı iken bugün bu tehdit bize yarın size demiştim.

2011'de kırılma başlıyor

2011'de AKP'nin cemaatle ilişkilerin kırılma yaşadığı dönem. Haziran seçimlerinde yazılan çizilenlere bakarsak cemaat, AK Parti'den kontenjan istiyor. O zaman Başbakan diyor ki bir dakika. 
Vermiyor biliyorsunuz. Kırılma başladı.

Fenerbahçe inanılmaz direndi 

6 Ocak 2012'de ben tutuklanıyorum. Ha benden evvel bir olay daha var. 3 Temmuz 2011'de önce Fenerbahçe'ye şike davası açıldı. Bu süreçte dik duran gerçek mücadale yapan her boyutuyla ama başkanından son taraftarına kadar Fenerbahçe inanılmaz tarihi bir direniş, birlik ve beraberlik gösterdi. Bunu her zaman ifade ederim.

 Tutuklanmamdaki mesaj Başbakan'aydı

Benim tutuklanmam birilerine mesajdır. Tutuklanmamdaki mesaj Başbakan'aydı. Bir ay sonra 7 Şubat MİT olayı patladı. Artık AK Parti ile cemaatin kopma aşamasına geldiğini görüyoruz.

2012-2016 arasında Erdoğan, cemaate karşı tek başına savaş verdi.

15 Temmuz'da komuta kademesi iyi bir sınav veremedi. Bazır erlere ve subaylara ait görüntüler rahatsız ediciydi. 15 Temmuz'un incelenmesi bağımsız bir kuruma verilebilir.

Bu darbeye kalkışan cemaat, Kendi din anlayışlarına uygun bir devlet sistemi kuracaktı. Burada hedef TSK'ydı. Bu kalkışmada dış destek de var. Olmaması işin tabiatına aykırı.

Gülen nerede yaşıyor. ABD'de. Orada o imkanları sağlayan kim? CIA. Bu istihbarat örgütü ona ABD'de kalma iznini boşuna mı vardı. İstihbaratın onu kullanmayacağını mı düşünüyorsunuz?

Kumpaslarla TSK itibarını kaybetmedi, gücünü kaybetti.

ABD, Gülen'i iade ederse...

İlker Başbuğ, darbe girişiminin hedefinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu, Fethullah Gülen’in kullanım süresinin bitip bitmediği sorusuna Başbuğ, “Onu zaman gösterecek, bilemem” dedi. İlker Başbuğ, “ABD Gülen’i iade etmezse demek ki kullanmaya devam edeceksiniz. Ederseniz demek ki kullanım tarihi bitti” diye konuştu. İlker Başbuğ, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Hududi’nin FETÖ mensubu olduğu konusunda ise şüphesi olduğunu söyledi.

TSK'daki yeni yapılanma

Komutanlıkların bakanlığa bağlanması emir komuta birliğini bozar. Emir komuta birliğini perişan ederseniz, o orduyu perişan edersiniz. Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanıp bağlanması tartışılabilir. Ordunun gücü dağıtılmaya çalışılıyor, ama bu tehlikeli. TSK'yı daha da güçlendirmeniz lazım. Ama bu kanun hükmünde kararname ile güçlenmiyor, güçsüzleniyor.

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Ahmet Hakan yazdı: IŞİD ile Fethullah arasındaki 7 fark

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında IŞİD ile Fethullah Gülen'i karşılaştırdı.

İşte Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinde yer alan bugünkü yazısından ilgili kısım;

1- IŞİD hedefine ulaşmak maksadıyla da olsa asla kravat takmaz, takım elbise giymez, tıraş olmaz, "tedbir" yapmaz...

Fethullah ise içki içmeyen adamını “Aman şakirt, kendini belli etme, tedbiri elden bırakma, alkol al, dans et” der.

2- IŞİD, dini kendisi gibi algılamayanları boyunları kesilecek kâfirler olarak görür vebunu belli eder.

Fethullah ise dini kendisi gibi algılamayanları alabildiğine küçümser ama bunu asla belli etmez.

3- IŞİD hiçbir kibarlığa sığınma gereği duymadan ve kendisinden nefret ettirmeyi göze alarak barbarlığını icra eder...

Fethullah ise içinde taşıdığı barbarlık potansiyelini son ana kadar gizler, saklar ve belli etmez.

4- IŞİD gözünü kırpmadan kelle keser...

Fethullah ise gözünü kırpmadan tankla ezer.

5- IŞİD Haşhaşilerini cennette huri vaadiyle aldatıp intihar komandosu yapar...

Fethullah ise Haşhaşilerini kendisinin Mehdi olduğuna inandırarak kamikaze yapar.

6- IŞİD ordu kurup en hunhar saldırılarla fethetmeye, ele geçirmeye ve tutunmaya gayret eder...

Fethullah ise devlet kadrolarına sızıp devleti yukardan ele geçirmeye gayret eder.

7- IŞİD, toplumların en altlarındaki yoksul, çaresiz ve işsizleri ya da şiddetete mayüllü psikopat 
tipleri kendisine asker yapar.

Fethullah ise generalleri, savcıları,rektörleri, polis şeflerini 30 yıllık yatırımla yetiştirip kendisine asker yapar.

31 Mayıs 2016 Salı

İlber Ortaylı’dan ‘Fatih hristiyan mı öldü?’ sorusuna sert yanıt

Ünlü tarihçi İlber Ortaylı, katıldığı canlı yayında, İstanbul'un Fethi'ne ilişkin çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Ortaylı, bir gazetecinin kendisini arayıp, 'Fatih hristiyan mı öldü' diye soru sorduğunu ve bunun üzerine çok sinirlendiğini ifade etti.


CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtlayan Ortaylı, İstanbul’un Fethi’ni değerlendirdi. Ortaylı, “Bir gazeteci aradı beni ama öyle saçma bir soru sordu ki çok sinirlendim. Bana Fatih hristiyan mı öldü sorusunu sordu” diyerek sözlerine şöyle devam etti: Böyle saçma bir şey olamaz. Adam bir padişahın oğlu ve hilafet bize Yavuz Sultan Selim ile gelmedi vardı o unvan eskiden de. En azından kaynaklarda bunu görürsünüz. Bir takım arkadaşlar var Fatih’e hıristiyanlık yaraştırıyorlar, bir takım arkadaşlar da var Fatih’in Müslüman olması rahatsız ediyor ne hikmetse..”

8 Mayıs 2016 Pazar

Cübbeli'den Ahmet Hakan'a: Sen hangi kafadasın?

Cübbeli Ahmet Hoca ve gazeteci Ahmet Hakan arasında 23 Nisan nedeniyle başlayan tartışma devam ediyor. Cübbeli Ahmet Hoca katıldığı bir televizyon programında Ahmet Hakan'a büyük tepki gösterdi.

23 Nisan gösterileri için söylediği sözler sonrası Ahmet Hakan'la tartışmaya giren Ahmet Mahmut Ünlü, katıldığı bir programda konuya açıklık getirdi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gösterileri öncesinde söylemiş olduğu sözlerin yanlış anlaşıldığını belirten Cübbeli Ahmet lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü, katıldığı televizyon programında konuya açıklık getirdi.

İşte Cübbeli'nin o sözleri:

AHMET HAKAN NEDEN HEDEF ALIYOR BİLMİYORUM

"Ahmet Hakan'ın beni neden hedef aldığını bilmiyorum. Bana köşe ayırmış ve orada 'Baldır, bacak' gibi ifadelerin benim ağzımdan söylendiğini yazmış. Ben böyle bir cümle kullanmadım bile. Sen hangi kafadasın Ahmet Hakan!..

BALDIR BACAK DEMİŞSEM...

O konuşmamda şunu söylemiştim 'Küçücük çocukların orada oynatılmasından rahatsız oluyorum.' Bir de küçücük kız çocuklarının üzerinden böyle bir polemik konusu yaratmak oldukça yanlış. Eğer baldır-bacak demişsem bile onu ergenliğe erişmiş kızlar için söylemişimdir. Çünkü İslam buna izin vermez. Ama Ahmet Hakan'ın da hakkını yemeyelim...

AHMET HAKAN'IN BENDE HAKKI VAR

Benim hapishanede olduğum süreçte beni ziyarete gelmişti. Bu yüzden bende hakkı var. Eski bir aile tanışıklığı da var Ahmet Hakan'la... Ben ona o günlerde 'Yine aynı görüşte misin (Münlüman mısın)' diye sormuştum. O da bana 'evet aynı görüşteyim' demişti. O günlerde bana bunları söyleyen biri benim görüşlerime nasıl aykırı bir yazı yazar onu da anlamış değilim."

internethaber

24 Mart 2016 Perşembe

Ahmet Hakan: Reza kardeş bize racon kesip duruyordun...

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugünkü köşesinde Reza Zarrab için bir yazı kaleme aldı.

Ahmet Hakan'ın yazısının ilgili kısmı şöyle...
Eee Reza kardeş… Tekzip yollayıp duruyordun bize… “Sahtekâr değilim” falan diye… Eeee n’oldu şimdi?
Hadi şimdi de New York Times’a falan tekzip yolla… Avukatın Şeyda’ya yazdır metinlerini. ‘Müvekkilim sütten çıkmış ak kaşıktır’ falan yazsın.
Gönderdiğin tekzipleri yayınlamazlarsa… Amerika’da sulh ceza hâkimi falan yok mu yav? Hemen oraya başvurup mahkeme kararı aldır…
Eeeee Reza kardeş… Bize racon kesip duruyordun. Hadi şimdi de FBI’ya falan da racon kessene. Göndersene oğlum bir-iki ajana ayakkabı kutusu falan.

8 Mart 2016 Salı

Ahmet Hakan: 'Tuğçe Kazaz paralel kızı paralel'

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Tuğçe Kazaz'ın Diyanet'e sorusunu köşesine taşıdı.
Ahmet Hakan'ın yazısından ilgili bölüm şöyle...


PARALEL KIZI TUĞÇE
Bir tweet atmış Tuğçe Kazaz.Yazdığı şu: "Diyanet İşleri Fetva Kurulu'na sorumdur:
Kuran-ı Kerim uygulamasını indirdikten sonra elektronik cihazlarımıza abdestsiz dokunabilir miyiz?"
(NOT: İmla ve ifade bozukluklarını düzelttim.)

Dört şey söyleyeceğim:

BİR: Bu arkadaş Fetva Kurulu'ndaki ihlaslı bir kardeşimizin başını belaya sokmak istemektedir.
İKİ: Bu arkadaş dinimizle alay edilmesini sağlamaya çalışmaktadır.
ÜÇ: Bu arkadaş dinimizi küçük düşürmeye çalışan bir ajandır.
DÖRT: Bu arkadaş paralel kızı paraleldir.

18 Aralık 2015 Cuma

‘Ahmet Hakan’a saldırı’da flaş gelişme

"Ahmet Hakan'a saldırı" iddianamesi 60. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.


Ahmet Şengüler’in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme duruşma tarihini 27 Ocak 2016 olarak belirledi.

Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan’a Nişantaşı’ndaki evinin önünde saldırıya uğramasına ilişkin 1′i tutuklu 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Savcı Mehmet Şenay Baygın hazırladığı iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca onaylanmasının ardından, İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti

İddianameyi inceleyen mahkeme Ahmet Şengüler’in üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, sanığın kaçacağı, saklanacağı yönünde somut olguların bulunması, tutuklama gerekçelerinde belirtilen nedenlerin ortadan kalkmaması ve adli kontrol tedbirinin uygulamasının yeterli olmayacağı gerekçeleriyle tutukluluk halinin devamına karar verdi.

3 SANIĞIN ADLİ KONTROL TEDBİRLERİ DEVAM EDECEK
Tutuksuz sanıklar Fuat Elmas, Kamuran Ergin ve Uğur Adıyaman’ın üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve soruşturma evresinde verilen kararla değişiklik bulunmamasını göz önüne alan mahkeme, adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti.

AHMET HAKAN DA “MÜŞTEKİ” OLARAK ÇAĞRILMASINA KARAR VERİLDİ
Müştekiler Ahmet Hakan, şoförü Sari Demir ve koruması Cemal Ceyhun Kıral’ın duruşmaya çağrı kağıdı ile çağrılmasına da karar veren mahkeme, ayrıca tanıkların da duruşmaya çağrılmasını kararlaştırdı. Mahkeme duruşma gününü ise 27 Ocak 2016 tarihi olarak belirledi.

İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, Ahmet Hakan, şoförü Sari Demir ve koruması Cemal Ceyhun Kıral “müşteki” sıfatıyla yer aldı. İddianamede, tutuklu Ahmet Şengüler’in de aralarında bulunduğu 7 kişi “şüpheli” sıfatıyla yer aldı. Tutuklu şüpheli Ahmet Şengüler’in “Mala zarar verme”, “Kasten silahla yaralamaya teşebbüs”, “Basit yaralama”, “Kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak” ve “Alenen hakaret” 3 yıldan 12 yıl 4 aya kadar hapsi istendi. Diğer şüphelilerin ise 2 yıldan 10 yıla kadar benzer suçlardan hapisleri talep edildi.  (DHA)

27 Ekim 2015 Salı

Ahmet Hakan'dan Niran Ünsal'a açık mektup

Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde ' Açılmak, şeytana hizmet etmektir' diyen şarkıcı Niran Ünsal'a açık mektup yazdı. Hakan, İzmir'de bir meyhanede sahneye peruk ile çıkacağını açıklayan Ünsal'a ' “Açılmak” ya da “Kapanmak” üzerinden değer hükümleri verme...' dedi.

NİRAN ÜNSAL'A ACIK MEKTUP
BAK bacım.İster açılırsın, ister kapanırsın.Kimseyi ama kimseyi ilgilendirmez.Kendi bileceğin iştir.Başın açıkken de başımızın tacısın, başın kapalıyken de...
Ve fakat...Başını kapattığında “Açılmak, şeytana hizmet etmektir, neticede saklı olan her zaman daha kıymetlidir” gibi laflar eder, sonra da sosyetik meyhanede vereceğin konser için göğüs dekolteli kocaman fotoğraflarını etrafa boca edersen...Millet de seninle maytap geçmeye hak kazanır.
Bak bacım.İster açıl, ister kapan. İster bir gün açıl, öbür gün kapan. İster sabah kapan, akşam açıl. Kimseyi ilgilendirmez. Kendi bileceğin iştir.Yeter ki...“Açılmak” ya da “Kapanmak” üzerinden değer hükümleri verme... “Açılma” ya da “Kapanma” üzerinden dikkat çekmeye, gündem olmaya, prim yapmaya, devlet kapısının gözüne girmeye çalışma...
*
Yapma böyle bacım, etme böyle.Hiçbir şey adına değil sadece ve sadece “Kafaya Sıkar Giderim” adlı o güzelim Ahmet Kaya şarkısına verdiğin muhteşem ruh hatırına yapma.

2 Ekim 2015 Cuma

Ahmet Hakan ameliyat oldu

İstanbul Teşvikiye’deki evinin önünde önceki gece dört kişinin saldırısına uğrayan Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan, ameliyata oldu. Hakan'ın ameliyathaneden hastane odasına çıktığı ve durumunun iyi olduğu belirtildi. Ahmet Hakan ile aynı mahallede oturan bir kişi, saldırganlardan Kamuran Ergin'in zaman zaman gelip binaları izlediğini söyledi.


Bugün 13.00 sıralarında evinden ayrılarak Amerikan Hastanesi’ne giden Ahmet Hakan, bir dizi tetkikin ardından burnundaki kırık nedeniyle saat 15.00’de ameliyata alındı. Başarılı geçen operayonun ardından Hakan ameliyathaneden odasına çıkarıldı.

Genel anestezi altında yapılan ameliyat sonrası Ahmet Hakan’ın genel durumuna bakılarak geceyi hastanede mi yoksa evinde mi geçireceği netleşecek. Öte yandan Hakan’ın kaburgasındaki kırıklar için ise operasyon yapılmayacağı öğrenildi. Kırıkların kendi kendine kaynaması beklenecek.

BELLİ Kİ PLANLI BİR OLAY

Ahmet Hakan’ın evine ziyaretler ikinci gün de devam etti. Hakan’ı evine ziyaret eden Milliyet Yazarı Güneri Cıvaoğlu yaptığı açıklamada “Bu tip olaylar gerçekten çok acı. Ahmet’le daha bir hafta önce yemekteydik. Dikkat etmesini söyledim. Ama dikkat etsen de nereye kadar… Belli ki planlı bir olay... Bunun arkasında kimin olduğunu bilemiyorum. Ama her kim varsa bütün yüreğimle kınıyorum. Ben aynı zamanda bir hukukçuyum. Bunun için kim yaptı diye teori kurmak istemiyorum. Ama her kimse yürekten kınıyorum. Bu olayın arkasında kimin olduğunu polisin ortaya çıkarması gerekiyor” dedi. Öte yandan gün içinde Hakan’ın birçok yakını ve arkadaşı evine ziyarette bulundu.

SALDIRI ÖNCESİ KEŞİF İDDİASI

Ahmet Hakan’a saldıran 4 kişi arasında yer alan Kamuran Ergin’in olaydan iki gün önce Nişantaşı’nda keşif yaptığı iddia edildi. Ahmet Hakan’ın evinin yakınında bir kafeteryaya pazartesi akşamı oturmaya gelen Kamuran Ergin’in çevreyi kontrol ettiği söyleyen mahalle sakini İbrahim Bilge “Bu kişi sokağa gelip binaları izliyordu. Birkaç defa gördüm. Ahmet Hakan’a yapılan saldırının adından bu kişiyi televizyonda gördüm. Buraya gelip etrafı izleyen adam buydu. Buradaki kafelere oturup gidiyordu. Mahallenin insanı olmadığı için çok dikkat çekiyordu” dedi. Hürriyet

1 Ekim 2015 Perşembe

Ahmet Hakan evinin önünde saldırıya uğradı

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, İstanbul'daki evinin önünde 4 kişinin saldırısına uğradı. Hastaneye kaldırılan Ahmet Hakan'ın vücudunda kırıklar olduğu öğrenildi. Ahmet Hakan, sabah saatlerinde taburcu edilirken, saldırıyla ilgili önce 3 kişi gözaltına alındı, sabah saatlerinde 4'ncü saldırgan da yakalandı. Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ile bir mesaj gönderdi. Hakan, 'Bu tür saldırılardan hiç bir şekilde yılmayacağız. Korkmuyoruz. Bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz' ifadelerini kullandı.

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan dün gece CNN Türk’teki ‘Tarafsız Bölge’ programından sonra şoförünün kullandığı ve korumasının da bulunduğu otomobiliyle evine gitmek üzere ayrıldı. Hakan, Nişantaşı’ndaki evinin önüne geldiğinde saldırıya uğradı.

3 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Saldırıya karıştıkları belirlenen 3 kişi gözaltına alındı. Şüpheliler Şişli Hamidiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildi.  

Saldırganlar, Hamidiye Şişli Etfal Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Emniyet yetkilileri gözaltına alınan saldırganlar hakkında bir açıklama yapmadı. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. (AA)


DÖRDÜNCÜ SALDIRGAN DA YAKALANDI

Sabah erken saatlerde Ahmet Hakan'a saldıran 4'ncü kişi de yakalandı.


VÜCUDUNDA KIRIKLAR VAR

Hakan ve koruması Amerikan Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede müdahalesi yapılan, tomografisi çekilen Ahmet Hakan’ın burnunda ve kaburgasında kırıklar tespit edildi.

Saldırı haberini alan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök ve DHA Genel Müdürü Uğur Cebeci hastaneye gitti.

AHMET HAKAN'DAN MESAJ VAR

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin hastane önünde bekleyen basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Ergin; "Ahmet Hakan'ın mesajı var sizlere. Öncelikle bu saate kadar bekleyen muhabir ve kameraman arkadaşlara sevgilerini ve selamlarını gönderdi. Kendisi hastanedeyken arayanlara soranlara herkese teşekkürlerini iletiyor. Aynı zamanda kendisine bu saldırganları bu aksam gönderenlere de bir mesajı var. Mesajı da şu; 'Bu tür saldırılardan hiç bir şekilde yılmayacağız. Korkmuyoruz. Bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz.' ifadelerini kullandı.

TABURCU EDİLDİ

4 kişinin saldırısına maruz kalan Ahmet Hakan, sabahın ilk saatlerinde taburcu edildi.

ARAÇ KİRALIK ÇIKTI

Saldırganların kullandığı aracın kiralık olduğu öğrenildi.

TEHDİT EDİLMİŞTİ

Hürriyet’e saldırıya katılan AK Parti Gençlik Kolları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın, Hakan’ı tehdit etmişti. Boynukalın, Hürriyet’e yapılan ikinci saldırıdan sonra çekildiği ortaya çıkan görüntülerde Ahmet Hakan’ın Nişantaşı’ndaki evinin önüne gitmeyi düşündüğünü belirterek, “Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak olmuş” demişti. Star gazetesi yazarı Cem Küçük de köşesinde “İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun” diye yazmıştı.

(Kaynak:hürriyet.com.tr)

26 Nisan 2015 Pazar

"Allah'tan kork Cübbeli"

Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan bugün köşesinde 'soykırım' diyen ülkelere karşı Türkiye'nin tepkinisi yazdı. ''Kınama işini öğrendik'' dedi. Hakan yazısının bir bölümünü ise Cübbeli Ahmet Hoca'ya ayırdı. "Tehcir Allah'ın emridir, atalarımız Allah'ın emrini yerine getirmiştir" diyen Cübbeli Ahmet Hoca'ya, ''Allah'tan kork'' dedi.


Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısı

BÜTÜN dünyaya şunu ispatladık:
Türkiye, dünyanın "en iyi kınayan" ülkesidir.

Çok iyi bir kınama stratejimiz var.
Çok derin.
Çok yönlü.
Çok proaktif.
Çok uyanık.
Çok taktiksel.

Mesela Avusturya "soykırım" dediğinde...
Çekiyoruz hemen bizim elçiyi.

Ama sıra Rusya'ya geldiğinde...
Elçi çekmeyi bir tarafa bırakıp...
"Sana laflar hazırladım bay Putin" edasıyla atarlanıyoruz ve "sen kendine bak be" demekle yetiniyoruz.

Obama'ya kibarca "çok seçici ve çok tarafgirsiniz bay başkan" demekle yetinirken...
Alman Cumhurbaşkanı'na "bu yaptığını asla unutmayacağız" diye bir "tık" fazla tepki gösteriyoruz.
Fakat ne hikmetse...
Ne ABD'den, ne de Almanya'dan elçi çekiyoruz.



Avuç içi kadar Vatikan'dan anında elçi çekiyoruz.
Ama sıra Fransa'ya gelince...
Sadece kınamakla yetiniyoruz.

Ülkelerin gücüne göre koyuyoruz tepkimizi...
Büyük ve güçlü olana sitem ediyoruz, orta büyüklükte olana "yakışmadı ama" diyoruz, küçük ve güçsüz olana ise basıyoruz Osmanlı tokadını...

Biz öğrendik bu kınama işini...
Bazı alanlarda sonlardayız ama kınama alanında birinciyiz birinci.

Ey Cübbeli Ahmet Allah'a iftira etme

CÜBBELİ Ahmet demiş ki:
"Tehcir Allah'ın emridir, atalarımız Allah'ın emrini yerine getirmiştir".


Allah'tan kork Cübbeli!
Allah'a iftira atma.


Bak!
Başbakan Davutoğlu "tehcir insanlık suçudur" diyor.
Sense Allah'ı bu suça ortak etmeye çalışıyorsun.
Tövbe de.
Kendine gel.



Allah'tan kork Cübbeli!
Günahsız sabi sübyanların evlerinden barklarından sökülüp atılmasına Allah'ı ortak etme.
Hiçbir çete faaliyetine katılmamış masum çaresizlerin yollarda katledilmelerine Allah'ı ortak etme.
Çıkan fitneye ortak olmamış, fitnenin içinde yer almamış, fitneyle işi olmamış mazlumların öldürülmelerine Allah'ı ortak etme.


"Siyaset" de.
"Olmuş bir şeyler" de.
"Onlar da bize yaptı" de.
"Mukatele" de.
"Tatsızlık" de.
Ne dersen de...
Ama Allah'ı bu işe karıştırma.
Merhamet dinini kirletme.