Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis'te görüşülmekte olan anayasa değişikliği paketinin asıl nedeninin 'korku' olduğunu söyledi. Baykal, "Bu paketin altında yargılanma korkusu, siyaset korkusu var" dedi.
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Meclis'te görüşülmekte olan anayasa görüşmelerini değerlendirdi. Baykal, "Bu paketin altında korku yatıyor. Yargılanma korkusu, siyaset korkusu. Bu korku 7 Haziran korkusudur. 7 Haziran Erdoğan için bir kâbustur, bir felakettir. Bu paketle bu kabusu bir daha yaşamamak istiyor" dedi.
Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül'e konuşan Baykal görüşmelere ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
Paketle, bu kadar hukuku, demokrasiyi, bizim siyasal birikimimizi inkâr eden bir yapılanma hangi ihtiyaçla tasarlandı? Ne var bunun arkasında? Böyle bir anayasal tasarım hangi mecburiyetle yapıldı? Kuvvetler birliğini yok eden, parlamentonun üstünlüğüne son veren bu değişikliğe nasıl oldu da mecbur oldular? Burada bir mecburiyet var çünkü. Bunları düşününce bunun arkasında bir korkunun yattığını görüyoruz. Bu paketi korku yaratmıştır. "Nedir o? Yargılanma korkusu" Nedir o? Yargılanma korkusu. Yargılanmayı imkansız hale getirmek istiyor. Çünkü büyük tartışmalı süreçlerden geçtik. 17-25 Aralık hala tartışılıyor. Böyle bir manzara içinde bu paketin altında yargılanma korkusu olduğu net olarak görülüyor.
'7 Haziran kabusu sürüyor'
Bu paket, aynı zamanda siyasetten de korktuklarını gösteriyor. 7 Haziran Erdoğan için bir kabus, bir felaket. Öyle görüyor. İşte bu paketle 7 Haziran kabusunu bir daha yaşamamayı güvence altına almak istiyor. 7 Haziran tablosu onu bu korku paketine mecbur ediyor. 7 Haziran tablosunun ortaya çıkarabileceği sonuçları engellemek istiyor. Çünkü nasıl olumsuz koşullar olursa olsun halk, bir seçimde muhalefete çoğunluğu verebilir. İşte bunu 7 Haziran'da gördüğü için bu paketle önlem alıyor. Nasıl yapıyor? Parlamento seçimlerini cumhurbaşkanı seçimleriyle ilişkilendiriyor, birleştiriyor, onun bir parçası haline getiriyor. Daima birlikte seçim. Böylece iktidar partisi ve Meclis'in denetimi dışına çıkmasına izin vermiyor. Ve bunun sonucunda parlamentodaki çoğunluğun yürütmeyi yönlendirmesine, yargıyı şekillendirmesine imkân tanımıyor. Parlamentodaki çoğunluğu etkisiz hale getiriyor.
'Kimse hesap soramaz'
Başkanlık sisteminin doğası gereği iki partili yapıya doğru gidileceği düşünülürse, 2 partiden birini elinde tutacak, bütçeyi hazırlayacak, kimse hesap soramayacak, toplumdaki dalgalanmalar parlamentoya yansıyamayacak. Tekrar 7 Haziran tablosu yaşansa bile iktidar elinde olacak. Yani bu paketin altında yargılanma korkusu, hesap verme korkusu demokrasi korkusu ve kabus olarak gördüğü 7 Haziran'daki tabloyu yaratabilecek siyaset korkusu yatıyor.
Ne diyorlar paketi savunurken? İstikrarsızlık olacak. 15 yıldır iktidardasın, ne istikrarından istikrarsızlığından söz ediyorsun. 7 Haziran korkusu olduğu için milletin gelecekteki siyasi iradesine ipotek koyuyor, onu gasp ediyor. Meclis için köprüden önceki son çıkıştır. Kendi tarihine ihanet etme tehlikesiyle Meclis karşı karşıyadır. Bu Meclis, Türkiye'yi çağdaş bir demokrasiye değil, bir Ortadoğu diktasına götürebilecek bir anayasa hazırlamıştır. Buradan Kaddafi çıkar, Saddam çıkar, Esad çıkar, Mübarek çıkar. Buradan hiçbir şart altında demokratik bir ülkenin hesap veren sorumlu başkanı çıkmaz. Bu, Türkiye'ye bir Ortadoğu dikta rejiminin hukuki altyapısını getiren tekliftir.. Ne olur? İstikrar getirmez, huzur getirmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder