çalışma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çalışma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Eylül 2016 Salı

Üniversitelere yüzlerce personel alınacak

Darbe girişimi sonrası boşalan akademik ve idari kadroların doldurulması için personel alımı başlıyor. Üniversitelerde oluşan yüzlerce kişilik boş kadroya profesör, doçent, hemşire, ebe, avukat ve daha birçok alanda personel alımı yapılacak. Başvurular için son tarih Eylül ortası.


15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ’ye yönelik ağırlıklı operasyonların yapıldığı alanlardan biri de üniversiteler oldu. Darbe girişiminin hemen ardından YÖK, tüm devlet ve vakıf üniversitelerinin rektörlerinden FETÖ ile bağlantılı akademik ve idari personelin tespitini istedi. Ardından terör örgütü ile bağlantılı üniversiteler birer birer kapatıldı. Ve bu süreçte, Türkiye’nin dört bir tarafındaki üniversitelerden 4 bine yakın akademisyen ve idari personel hakkında soruşturma başlatıldı; kimileri açığa, kimileri gözaltına alındı. Halen de üniversitelere ve akademisyenlere yönelik operasyonlar bitmiş değil.

PROFESÖR DE VAR, DOÇENT DE

Kritik soru ise, üniversitelerin açılmasına az bir zaman kala, boşalan kadroların nasıl ve ne zaman doldurulacağı? Sorunun çözümü için de düğmeye basıldı. Son 15 gün içinde üniversiteler hem akademik hem de idari personel alımı için birer birer ilana çıkmaya başladı. Sadece Anadolu’da değil Marmara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi gibi büyük şehirlerdeki üniversiteler de ihtiyaçları doğrultusunda personel alacak. Arananlar arasında kimler yok ki; profesörler, doçentler, araştırma görevlileri. Bunlar akademik personel. Bir de sözleşmeli alınacak olan idari ve destek personeli var. Hemşiresinden ebesine, güvenlik görevlisinden avukatına kadar her alanda üniversiteler, eleman arıyor.

2 BİNE YAKIN PERSONEL ALINACAK

Önümüzdeki iki ay içinde de üniversitelerin 2 bine yakın akademik ve idari personel alımı yapması bekleniyor. Peki, başvurular ne zaman? İhtiyaçtan dolayı çok uzun bir zaman yok. Üniversitesine göre değişmekle birlikte başvuru için son tarih Eylül ortası. Yani şu sıralar adayların başvurması gerekiyor. 

Akademik personel için aranan genel şartlar ise belli. Türk vatandaşı olmak, başvurulacak kadro için gerekli öğretim şartını yerine getirmek gibi devlet memurluğu için gerekli olan şartlar. Özel şartlar ise; öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanı kadrolarına yapılacak atamalarda ALES’ten en az 70 puan almış olmak, YÖK tarafından kabul edilen merkezi yabancı dil sınavından gerekli puanı almış olmak, yabancı ülkelerden alınan diplomaların denkliğinin onaylanmış olması.


Sözleşmeli personele gelince, genel şartların dışında hizmet göreceği alanda ilgili öğretim ve eğitim kurumlarından diploma almış olmak. Hürriyet

2 Eylül 2016 Cuma

"İdeal maaş en az 4 bin TL olmalı"

Online araştırma şirketi DORinsight tarafından yapılan "Meslek Tercihleri Araştırması"na göre, ideal bir maaş en az 4 bin TL olmalı. Doktorluk hala en prestijli meslek olarak görülürken, meslek seçimindeki en önemli kriter ise "sevilen bir iş olması".


2-5 Ağustos 2016 tarihleri arasında online olarak tamamlanan araştırmaya 5 bin 942 kişi katıldı.
Araştırma kapsamında, katılımcılara meslek tercihleri, mesleklerinden memnun olup olmadıkları, tercih yaparken göz önünde bulundurdukları kriterler ile ilgili sorular yöneltildi.

Araştırma sonucunda "Şu anda çalışıyor musunuz?" sorusuna yanıt veren her 4 katılımcıdan 3'ünün (yüzde 75) halen bir işte çalışmakta olduğu ortaya çıktı. Cinsiyet bazında ele alındığında ise erkeklerin yüzde 82'sinin, kadınların da yüzde 65'inin çalıştığı tespit edildi.

Katılımcılara meslek tercihlerindeki en önemli kriter de soruldu. Yüzde 50 oranı ile "sevdiğim bir iş olması" seçeneği ilk sırada gelirken, bu seçeneği yüzde 35 ile "maaş", yüzde 6 ile "işin kişiye kattığı donanım" takip etti.

En prestijli meslek doktorluk

Katılımcıların en prestijli buldukları meslek yüzde 22 ile doktorluk oldu. En prestijli meslekler listesinde pilotluk yüzde 12 ile ikinci sırada yer alırken, pilotluğu yüzde 11 ile diplomatlık, yüzde 10 ile mühendislik, yüzde 8 ile yöneticilik/müdürlük ve yüzde 7 ile astronotluk takip etti.

"Küçükken keşke olsaydım" denilen meslekler listesinde de doktorluk yüzde 19 ile ilk sırada yer aldı. Sıralamada doktorluk hayalini pilotluk (yüzde 15), öğretmenlik (yüzde 12), mühendislik (yüzde 10) ve avukatlık (yüzde 6) meslekleri takip etti.

Aylık maaş en az 4 bin TL olmalı

Katılımcıların yüzde 80'i üniversitenin meslek tercihleri üzerinde etkisi olduğunu, yüzde 7'si ise etkisi olmadığını düşünüyor.

Üniversite seçimine bakıldığında ise tercih yaparken üniversitenin sağladığı iş olanakları yüzde 59, eğitim kadrosu yüzde 43, uygulamalı çalışma alanı yüzde 31, öğrenciye sağladığı farklı olanaklar yüzde 28, üniversitenin bilinirliliği yüzde 21 ve kampüs yüzde 16 ile belirleyici temel unsurlar arasında yer alıyor.

"Bir kişinin aylık ortalama maaşı sizce ne kadar olmalıdır?" sorusu sorulduğunda ise katılımcıların yüzde 37'si 4 bin ila 6 bin TL aralığını, yüzde 36'sı 2 bin ila 4 bin TL aralığını, yüzde 12'si 6 bin ila 8 bin TL aralığını ideal maaş olarak gördüğünü belirtti. (cnntürk.com.tr)

21 Ağustos 2016 Pazar

Adalet Bakanlığı sözleşmeli ve kadrolu personel alacak

Adalet Bakanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan ilana göre bakanlık bünyesine sözleşmeli ve kadrolu olmak üzere toplam 2 bin 371 personel alınacak.


Adalet Bakanlığının internet sitesinde yayımlanan ilana göre, zabıt katibi, mübaşir, teknisyen, kaloriferci, şoför ve aşçı kadroları için 2 bin 371 personel alınacak. Bunlardan 2 bin 161'i sözleşmeli, 210 ise kadrolu olarak istihdam edilecek.

Başvurularda, lisans mezunları için 2016 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2016) KPSSP3, önlisans mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP93, ortaöğretim mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP94 puan türünden 70 ve daha yukarı puan alma şartı aranacak.

Başvurular 22 Ağustos-5 Eylül tarihlerinde yapılabilecek.

Zabıt katipliği için müracaat edenler 1 Ekim Cumartesi günü uygulamalı sınava tabi tutulacak. Tüm kadrolar için sözlü sınav ise 24 Ekim 2016'da gerçekleştirilecek.

Başvuru şartları ve sözlü sınavla ilgili detaylara "http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/2016/agustos/tasra/ilan.htm" adresinden ulaşılabilecek.

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Yabancılara çalışma kotası kalkıyor, mevsimlik işçi bile ithal edeceğiz

Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı ile yabancıların Türkiye'de çalışma koşulları sil baştan değiştiriliyor. Yabancı öğrencilere çalışma yolu açılırken, Türk işçileri korumak için olan yabancı kotası kaldırılacak, mimar ve mühendislik yapacak yabancılar için YÖK denkliği ve meslek odası görüşü alınmayacak. Mevsimlik tarım işçileri bile yurt dışından getirilebilecek.


Suriyelilere vatandaşlık tartışmaları sürerken, hükümet yabancı uyruklulara süresiz oturma ve çalışma izninin önünü açacak yeni bir uygulama başlatıyor.

“Turkuaz kart” adını taşıyan uygulama ile, Türkiye’de çalışmak isteyen yabancı uyruklulara önce üç yıl “geçici”, bu üç yılın sonunda ise süresiz oturma ve çalışma izni verilecek.

Tasarı ile, daha önce farklı pek çok kurumun ayrı ayrı verdiği çalışma izinleri tek elde toplanacak, izinleri Çalışma Bakanlığı verecek.

Hükümetin hazırladığı Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı ile ayrıca, yabancı çalışanların durumlarının değerlendirilmesi için de “Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu” oluşturulacak.

Tasarı, yabancı bilim insanları ile, Türkiye’ye yatırım yapacaklar için çalışma izni konusunda önemli kolaylıklar sağlıyor. Ancak bununla birlikte, Türkiye’nin “mevsimlik tarım işçisi” ithal etmesinin bile önünü açacak düzenlemeler de içeriyor.

İşte tasarının ayrıntıları;

ÇALIŞMA İZİNLERİNİ SADECE ÇALIŞMA BAKANLIĞI VERECEK

Mevcut sistemde yabancılara çalışma izinleri Çalışma Bakanlığı dışında, Gençlik ve Spor Bakanlığı, YÖK, Devlet Opera ve Balesi gibi pek çok farklı devlet kurumu tarafından veriliyordu. Yeni tasarı ile, izinlerin verilme yetkisi tek elde, Çalışma Bakanlığı’nda toplanıyor.

TURKUAZ KART GELİYOR

Türkiye’ye yatırım getirip, şirket kurana ve nitelikli yabancı işçilere, üç yılın sonunda “süresiz çalışma ve oturma izni” sağlayan Turkuaz kart verilmesinin önü açılıyor.

YABANCI İSTİHDAMI İÇİN KURUL OLUŞTURULACAK

Yabancı istihdamının değerlendirilmesi, istatiklerinin tutulması için Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu adı altında bir üst kurul oluşturulacak.*

İSTİHDAM KOTALARI ESNETİLİYOR, HER ALANDI YABANCI İŞÇİNİN ÖNÜ AÇILIYOR

Mevcut sistemde, aynı nitelikte Türk uzmanın bulunmadığı durumlar hariç, yabancı işçiler için “kotalar” uygulanıyordu. Şimdi bu kotalar ya kaldırılacak, ya da esnetilecek. Böylece yabancı işçilerin Türk istihdam alanına daha rahat girmelerinin önü açılacak.

MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ BİLE “İTHAL” EDEBİLECEĞİZ !

Mevcut sistemde, Türkiye’de kısa süre çalışacak kişilere “çalışma izni muafiyeti” verilemiyordu. Kısa süre için bile Türkiye’ye çalışmaya gelenler için “çalışma izni muafiyeti” getirilecek. Böylece, yabancı stajyerlerden, yabancı mevsimlik tarım işçilerine kadar, yabancılara her alanda, kısa süre için bile olsa, çalışma imkanı getirilecek.

YABANCI ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BİLE ÇALIŞMA İZNİ GELİYOR

Mevcut durumda, Türkiye’de lisans ya da lisans üstü eğitim gören yabancı uyruklulara çalışma izni verilemiyordu. Yeni tasarı ile, yabancı öğrencilerin de Türkiye’de çalışmalarının önü açılacak.

MİMAR VE MÜHENDİSLER ODALARI, YABANCI İSTİHDAMINDA DEVRE DIŞI KALACAK

Mevcut sistemde, yabancı uyruklu mühendis ya da mimarların Türkiye’de çalışma izni alabilmeleri için Mimarlar ve Mühendisler Odasından olumlu görüş isteniyor, yabancı mühendis ve mimarın diploması için YÖK denkliği aranıyordu. Yeni tasarı ile bu unsurlar kaldırılıyor. Türkiye’de yapılacak projelerde çalışacak yabancı mimar ve mühendisler için, Mimar ve Mühendisler odaları devre dışı bırakılıyor. Yabancı mimar ve mühendisler için YÖK’ün yaptığı denklik sınavlarından da vazgeçiliyor. (Zeynep Gürcanlı / Sözcü)

4 Temmuz 2016 Pazartesi

480 bin kölemiz var

167 ülkede gerçekleştirilen araştırmaya göre dünyada 18.3 milyon köle yaşıyor. Türkiye ise en çok modern kölenin bulunduğu 14’üncü ülke oldu.


İktidarda olduğu 14 yıl boyunca yaşam standartlarında Türkiye'yi geriye götüren AKP, köle endeksinde ise Türkiye'yi üst sıralara taşıdı.

Avustralya merkezli insan hakları örgütü Walk Free Vakfı, 2016 Küresel Kölelik Endeksi'ni açıkladı. Vakfın 167 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaya göre, modern kölelik statüsünde yaşayan 45.8 milyon insan bulunuyor.

18.3 milyon insanın modern köle olarak yaşadığı Hindistan endekste ilk sırada bulunurken, Türkiye 480 bin köle nüfusuyla endekste 14'üncü sırada yer aldı. Vakfın araştırmasında modern kölelik tespiti için farklı yöntemler uygulandı. 24 kriter üzerinden yapılan değerlendirmede sivil ve politik korumalar, sosyal ve ekonomik haklar, bireysel güvenlik ve mülteci yaşamları ele alındı. İnsanların zorla alıştırılmaları, fuhşa sürüklenmeleri, yemek yeme ve içme hakları ile borçlandırılmaları değerlendirildi.

KUZEY KORE ORANDA LİDER

Küresel Kölelik Endeksi'nde ülkelerin köle nüfuslarının toplam nüfusa oranı listesinde ilk sırada Kuzey Kore bulunuyor. 25.1 milyon nüfusa sahip Kuzey Kore'de nüfusun yaklaşık yüzde 4.4'ü (1.1 milyon) köle olarak yaşıyor.

Kuzey Kore'yi yüzde 4 ile Özbekistan, yüzde 1.6 ile Kamboçya, yüzde 1.4 ile Hindistan ve yüzde 1.3 ile Katar takip ediyor. Türkiye yüzde 0.6 köle oranı ile endekste yine üst sıralarda. Endekste, Kuzey Kore'de devlete bağlı çalışma kamplarında insanların zorla çalıştırıldığı, Kuzey Koreli kadınların başta Çin olmak üzere çevre ülkelerde zorla evlendirildiği ve ticari cinsel sömürü aracı haline geldiği belirtildi.

Özbekistan'ın dünyanın en büyük 6'ncı büyük pamuk üreticisi olduğunun ifade edildiği endekste, vatandaşların hasat zamanında zorla pamuk tarlalarında çalıştırıldığı kaydedildi.

KÖLELER BATI'YA HİZMET EDİYOR

Asya ülkelerinin modern kölelik sayılarının üst sıralarda olduğuna dikkat çekilen endekste, bu ülkelerdeki ucuz işçilikle Batı Avrupa'ya,  aponya'ya, Kuzey Amerika'ya ve Avustralya'ya üretim yapıldığı vurgulandı.

Endekste yer alan Afganistan, Irak, Libya, Somali, Suriye ve Yemen'den ise ülke içerisindeki karışıklıklar nedeniyle sağlıklı veri alınamadığı ayrıca belirtildi.

LÜKSEMBURG’DA SADECE 100 KİŞİ

Küresel Kölelik Endeksi'nde en az köle sayısı ve oranı Lüksemburg'da kaydedildi. Yüzde 0.018 köle oranına sahip Lüksemburg'da toplam köle sayısı ise 100 kişi ile sınırlı kaldı. Modern köle sayısının en az olduğu ülkelerin sosyal ve ekonomik hakların en gelişmiş olduğu Avrupa ülkeleri olması dikkat çekiyor. Lüksemburg'dan sonra en az kölenin bulunduğu ülkeler sırasıyla ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, Kanada, Avustralya, Belçika, İsveç, Avusturya, İsviçre, Danimarka, Norveç, İrlanda ve Yeni Zelanda olarak sıralandı. Taylan Büyükşahin / Sözcü


20 Mayıs 2016 Cuma

Yıllık izinde yeni dönem

Yıllık izinde 10 günlük blok dışındaki izinlerin istenildiği kadar bölünebileceği yeni dönem bu yaz başlıyor.

İş Kanunu'na tabi olarak çalışanların yıllık izin haklarında nisan ayında gerçekleştirilen değişiklik ilk kez, bu yaz tatilinden itibaren uygulanmaya başlanacak. 10 günlük kısmı aşan izin süreleri sınırsız olarak bölünebilecek. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre izin süresi ne kadar bölünürse o kadar daha çok tatil imkânı doğacak. Hafta içine denk gelen Kurban ve Ramazan bayramlarında 1 gün, 1.5 gün izin kullanan 9 güne kadar tatil yapabilecek.

Şimdiye kadar izin süreleri; bir bölümü 10 günden az olmamak üzere, en fazla üçe bölünebiliyordu. Yeni dönemde işçiler, blok kullanılacak 10 gün dışındaki izinlerini isterlerse 1'er gün kullanabilecek. Bu, işçilere büyük bir avantaj sağlayacak. Ulusal ve dini bayramların başına ya da sonuna yıllık izin eklemek suretiyle hafta sonuyla da birleştirilerek daha uzun izin yapmak mümkün olacak.
2016 yılında Ramazan Bayramı 5 Temmuz Salı günü başlayacak, perşembe günü sona erecek. Pazartesi öğleye kadar ve cuma günü izin alan bir işçi bayram tatiliyle birlikte 9 güne kadar izin yapabilecek. Kurban Bayramı'nda 9 gün tatil yapmak için ise sadece 1 gün izin yeterli olacak. Çünkü Kurban Bayramı 12 Eylül Pazartesi başlayıp, perşembe gününe kadar devam edecek. İşveren, 10 günlük blok kullanılabilecek izni bölemeyecek. Bölerse işçi başına 285 lira idari para cezası ödeyecek.

KAÇ YIL ÇALIŞAN KAÇ GÜN İZİN KULLANABİLİYOR?

Yıllık izin hakkı, işyerindeki hizmet sürelerine göre şöyle:

Bir yıldan beş yıla (dahil) kadar olanlara: 14 gün
Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara: 20 gün
Onbeş yıl ve daha fazla olanlara: 26 gün
Hizmet süresi ne olursa olsun 18 yaşından küçük, 50 yaşından büyük işçilere: 20 gün

İZİN SIRASINDA BAŞKA YERDE ÇALIŞMAK YASAK
Geçim derdinde olan çoğu işçi yıllık izin döneminde para kazanmak için başka işte çalışabiliyor. Ancak, kanuna göre izin döneminde başka bir işte çalışmak yasak. Yakalanmazsa sorun yok ama yakalanırsa işveren izin dönemi için ödediği ücreti isteme hakkına sahip bulunuyor.

MEMURLARIN YILLIK İZİN HAKKI EN AZ 20 GÜN
İşçilerden farklı olarak devlet memurlarının yıllık izin süresi 20 günden başlıyor. Hizmeti 1 yıldan on yıla kadar olan memurlar 20 gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar ise yılda 30 gün izin hakkına sahip. Zorunlu hallerde, bu sürelere gidiş ve dönüşte ikişer gün eklenebiliyor.

İşçiler kullanmadıkları iznin parasını alma hakkına sahip ancak memurların böyle bir hakkı bulunmuyor. Memurların kullanılmayan izin hakları en fazla iki yıl devredilebiliyor. Kullanılmayan izinler iki yıldan sonra yanıyor.

İŞTE UCUZ TATİLİN 41 ADRESİ İŞTE UCUZ TATİLİN 41 ADRESİ
Devlet memurları, isterlerse bir yıla kadar süreyle maaş almadan izin hakkını kullanabilirler. Bu izni çalışma yaşamları boyunca iki defa kullanma hakkına sahipler. Ücretsiz izin hakkından yararlanabilmek için memurun en az beş yıl hizmet süresinin olması gerekiyor.

HAFTA SONU TATİLİ İZİN GÜNÜNDEN SAYILAMAZ
Yıllık izinde işçi ile işvereni karşı karşıya getiren uygulamalardan biri, hafta sonuna rastlayan günlerin izinden sayılıp sayılmaması. Kanuna göre, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor. Pazartesiden başlayarak 5 gün izin alan işçi, hafta sonunu da ekleyerek daha uzun izin yapabilir.

YILLIK İZİN HAKKINDAN VAZGEÇİLEMEZ
İşçinin yılın belli dönemlerinde dinlenme hakkını kullanabilmesi ve işverenin suiistimal etmesini önlemek amacıyla kanunda koruyucu bir hüküm bulunuyor. Buna göre, işçi istese de izin hakkından vazgeçemez.

İZİN HAKKI 1 YIL ÇALIŞTIKTAN SONRA DOĞUYOR
Yıllık izin hakkını elde edebilmek için işçinin işyerinde işe başladığı günden itibaren bir yıl çalışmış olması gerekli. İlk defa işe başlayan gençler için deneme süresi de hesaba dahil ediliyor. Çalışma süresi arttıkça yıllık izin süresi de artıyor. Bir yıldan beş yıla kadar 14 gün, beş yıldan 15 yıla kadar 20 gün, 15 yıl ve daha fazla olan işçilere de 26 gün yıllık izin verilmesi gerekiyor. Ancak bunlar asgari süreler. Toplu sözleşmelerle bu sürenin üzerine çıkılabiliyor.

AYNI İŞYERİNDEKİ SÜRESİ DİKKATE ALINIYOR
Yıllık izinlerin hesaplanmasında çalışma hayatındaki toplam süre değil, aynı işverenin işyerlerindeki hizmet süreleri dikkate alınıyor. Bankalar veya çok şubeli şirketlerin farklı işyerlerinde geçen hizmet süreleri, yıllık iznin hesabında birleştiriliyor. Kaza veya hastalık nedeniyle işe gidilemeyen günler, kadın işçilerin doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadığı süreler, yıllık izin hesabında çalışılmış gibi kabul ediliyor.

MADENCİ 4 GÜN FAZLA İZİN YAPIYOR
Madenler ve diğer yeraltı işlerinde çalışan işçiler çok ağır koşullarda görev yaptıkları için geçen yıldan itibaren onlara fazladan 4 gün izin hakkı sağlandı. Çalışma süreleri itibarıyla diğer işçilere kaç gün izin hakkı tanınıyorsa, yeraltı işçilerine 4 gün daha ilave ediliyor.

18 YAŞ ALTI VE 50 YAŞ ÜSTÜNE EN AZ 20 GÜN
18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçiler, çalışma süreleri kaç yıl olursa olsun yıllık en az 20 gün izin hakkına sahip.

İŞÇİLER İZİN PARASINI PEŞİN İSTEME HAKKINA SAHİP
İşveren, izin dönemine ilişkin ücreti işçiye, izne çıkmadan önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorunda. Örneğin, normalde ücretini çalışma bitiminde alan işçi, ayın 1'i ile 15'i arasında izne çıkacaksa, o sürenin parasını avans veya peşin olarak alabilir.

İZİN YERİNE PARASINI İSTEME HAKKI BULUNMUYOR
Bazen işçiler “Ben bu sene izin yapmayayım, bana izin paramı ödeyin” diyebiliyor. Kanuna göre bu mümkün değil. Çünkü işçinin izin hakkından vazgeçmesi mümkün değil. İzin parasını almak, ancak işten ayrılma halinde söz konusu olabiliyor.

6 Mayıs 2016 Cuma

300 bin kişiye iş

Çalışma Bakanı Süleyman Soylu, esnek çalışmayı düzenleyen yeni İş Kanunu’nun köle tasarısı olmadığını belirterek kayıtdışını kayıtaltına alarak özel istihdam bürolarından iş sağlayarak 300 bin kişiye yeni istihdam yaratacaklarını söyledi.


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, İş Kanunu’nda değişiklik yapan tasarı ile ilgili detayları paylaştı. Düzenlemenin sendikaların nitelendirdiği gibi “köle tasarısı” olmadığını savunan Soylu, “Bu, Türkiye’de belki de ancak 250 bin kişiye, 300 bin kişiye yeni bir iş kapısı açacaktır.
Doğum yapan yerine özel istihdam bürosundan bir geçici kadın işçi temin edilecek ve yarı gün o çalışacak, yarı gün de ötekisi çalışacak” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın öneceki akşamki görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Soylu, merdiven altında, kayıtdışı çalışan insanları kayıt içine almak için böyle bir yasa tasarısı ortaya çıktığını dile getirdi. Soylu “Bugün hangi kadın evinde bir metal işiyle uğraşırken veya bir örgü işiyle uğraşırken veya bir kutu yapımı işiyle uğraşırken bir sosyal güvenlik sistemi içerisindedir? Bugün hiçbirisinin sosyal güvenlik sistemi yok” dedi.

GEÇİCİ DAİMİ İŞÇİ OLABİLİR Mİ

Soylu, bu düzenlemenin iş hayatında önemli bir süreci gerçekleştirecek anlayışı ortaya koyacağını vurgulayarak, “Kayıtdışı istihdam alanındaki tabloyu, bu tasarıyla istihdama döndürmeye çalışıyoruz. Bu tasarı, Türkiye’de 250-300 bin kişiye yeni bir iş kapısı, istihdam kapısı açacaktır” diye konuştu. “Kadınların sigortalı olmadan önce yaptıkları doğumla ilgili borçlanma gerçekleştirilebilir mi?” diye sorulduğunu ifade eden Soylu, “Bu yapılabilir ama aktüel dengemizi alt üst eder. Bunu yaptığımız andan itibaren, gelir-gider dengemizi yürütebilme kabiliyetine sahip olamayız. Eğer kadın doğum borçlanmasını, sigorta başlangıç tarihinden önceye çektiğimiz andan itibaren, bu, sigorta sistemi açısından sürdürülebilir olmayacaktır” ifadesini kullandı.

DOĞUM YAPAN KADIN YERİNE 

Kadınlarla ilgili yapılan eleştiriyi son derece yanlış bulduğunu söyleyen Soylu “Son çıkardığımız kanunda, bir kadın doğum yaptığı zaman iki ay, dört ay, altı ay ve altı yaşına kadar, çocuğu okula gidene kadar bir şekilde yarı zamanlı çalışabilme fırsatına sahip. Yarı zamanlı çalışabilme fırsatına sahip olduğu zaman, işvereni ile, işyeri ile çalışan kadın arasında bir problem oluşabilir. Tam da bunu tahkim eden, orada onun daimî işçiliğini daimî kılan bir anlayıştır bu. Onun yerine özel istihdam bürosundan bir geçici kadın işçi temin edilecek ve yarı gün o çalışacak, yarı gün de ötekisi çalışacak ve orada doğum yapan ve doğum yapması sebebiyle de hem iki ay izin alan hem de yarı zamanlı çalışma hakkı bulunan kadının da iş akdiyle ilgili herhangi bir problem ortaya çıkmayacak” dedi.

Geçici daimi olmayacak

En önem verdikleri meselenin “Acaba geçici işçi olarak bir yere giren bir kişi muvazaayla daimî bir işçi olabilir mi?” olduğunu kaydeden Soylu yasada en az 50 adet tedbirle bunun önünü kestiklerini belirtti. Soylu şöyle devam etti: “Mümkün değil, bir hareket kabiliyeti söz konusu değildir. İşveren de bundan taraftır, işçi de bundan taraftır. İnsan geçici işçi olarak girer, ondan sonra başka bir iş yerinde çalışır, bu bir istihdam açma kanalıdır ve bu özellikle kadınları, gençleri, uzun süre işsiz kalanları önemli ölçüde istihdamla beraber buluşturma anlayışının kendisidir. Geçici işçiliğin daimî işçiliğe daimî işçiymiş gibi, daimî işçinin yerine oluşmasına imkân vermeyecek bir düzenleme ortaya koyduk. Geçici işçiyse o, süresi içerisinde geçici işçi olarak kalır, daimî işçi de daimî işçiliğini devam ettirir.”

Sigortalıda mevsimsel düşüş

Bakan Soylu 2015 Aralık ayında 12 milyon 794 bin toplam 4/A sigortalı olduğunu belirterek “2016 Ocakta 12 milyon 480 bin, 2016 Şubatta 12 milyon 495 bin, 2016 Martta 12 milyon 570 bin. Aralık, ocak, şubat ve mart aylarında her yıl mevsimsel bir düşüş söz konusudur özellikle çalışanlarda yani bu, 2015, 2014, 2013’te de aynısıdır. Bizim 4/A’lı sigortalı sayımız özellikle 2002, 2003’ten itibaren merdiven şeklinde çıkar yani kasım ve aralık aylarında en yükseğe vurur, aralık ayından sonra da ocak ayından itibaren de tam anlamıyla, geçen seneki ulaştığı noktadan 250 bin, 300 bin, 350 bin yukarıdan başlar” dedi. Hürriyet

22 Nisan 2016 Cuma

İşe alırken üniversite ayrımı yapılamayacak

Resmi Gazete’de yayımlanan 6701 sayılı kanuna göre işe alımda uzmanlık ve yetkinlik tercihi yapılabilirken, artık “Boğaziçi, İTÜ, ODTÜ mezunu başvurabilir” denemeyecek.


Habertürk Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye İnsan Hakları Kurulu’nun yerini almak üzere Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu oluşturulmasını öngören 6701 sayılı kanun önceki gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kanunda, çalışma yaşamına ilişkin ayrımcılık hususlarında önemli düzenlemelere yer verildi.

Kanunun 6’ncı maddesine göre, işverenler işe eleman alırken, özellikler ve yetkinliğe göre bölüm ayrımı yapabilecek ancak üniversite ayrımı yapamayacak. Örneğin bir pozisyona mühendis alırken, işveren hangi mühendislik bölümlerinin tercih edildiği belirtilebilecek fakat “Sadece İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi mezunları başvurabilir” diyemeyecek. Kanunun “İstihdam ve serbest meslek” başlıklı 6. maddesi, “işverenlerin, iş ya da staj başvurusunda bulunanlar arasında işe başvuru, seçim kriterleri, işe alım şartları ile çalışma ve çalışmanın sona ermesi süreçlerinde” ayrımcılık yapamayacaklarını öngörüyor.

İŞ BAŞVURUSU GEBELİK VE ÇOCUK NEDENİYLE REDDEDİLEMEYECEK

Bu yasak, “İş ilanı, işyeri, çalışma şartları, mesleki rehberlik, mesleki eğitim ve yeniden eğitimin tüm düzeylerine ve türlerine erişim, meslekte yükselme ve mesleki hiyerarşinin tüm düzeylerine erişim” konularını da kapsıyor. İş başvurusunda bulunan kadınlar “Sen gebesin, küçük bebeğin var, bakım gerektiren çocuğun bulunuyor” gibi gerekçelerle geri çevrilemeyecek. Ayrıca özel sektörde serbest mesleğe kabul, ruhsat, kayıt, disiplin gibi konularda ayrımcılık yapılamayacağı da 6’ncı maddede belirtiliyor. Söz konusu ayrımcılık düzenlemesi, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı da kapsıyor.

FARKLI MUAMELE İSTİSNALARI VAR

Kanunda, işverenin işe alım süreciyle ilgili hangi durumlarda ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği hususları da düzenlendi. Bunlar şöyle sıralandı:

-Zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı halinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele.

-Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar.

-Hizmetin zorunlulukları nedeniyle, amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele.

-Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamı.

İTİRAZ SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK?

KURUMA ŞİKÂYET HALİNDE BİLİRKİŞİ GÖREVLENDİRİLECEK

-İş başvurusunda, işe alımda, işte çalışırken ayrımcılığa maruz kaldığını iddia eden kişiler şikâyetçi olabilecek.

-Şikâyet için illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar aracılığıyla Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu’na başvuracaklar.

-Kurula başvurmadan önce kanuna aykırılığın giderilmesi için işverenden talepte bulunulacak.

-30 gün içerisinde yazılı cevap verilmezse kurula başvuru yapılabilecek.

-Kurul bilirkişi görevlendirerek ve tanık dinleyerek konuyu inceleyebilecek.

-Ayrımcılık yapıldığının tespiti halinde bin liradan 15 bin liraya kadar para cezası verilecek.

-Cezaların 1 ay içinde ödenmesi gerekecek.

CUMHURBAŞKANI VE MECLİS’E RAPOR EDECEK

İdari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli, Başbakanlık ile ilişkili bir yapıda olacak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurulu, insan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapacak. İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele konularında kitle iletişim araçlarını da kullanarak bilgilendirme ve eğitim yoluyla kamuoyunda duyarlılığı geliştirecek. Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin bulundukları yerlere haberli veya habersiz düzenli ziyaretler gerçekleştirerek, bu ziyaretlere ilişkin raporları ilgili kurum ve kuruluşlara iletecek. Kurum, Cumhurbaşkanlığı’na, TBMM’ye ve Başbakanlık’a sunulmak üzere, yıllık raporlar hazırlayacak. Kamuoyunu bilgilendirecek düzenli yıllık raporlar dışında, gerek görüldüğünde görev alanına ilişkin özel raporlar yayımlayacak, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle işbirliği yapacak.

19 Nisan 2016 Salı

İşte 2016 yılının en gözde mesleği!

Bakkallık, bayilik ve büfecilik mesleğini yapmak için 2016 yılı ilk 3 ayında en fazla tescili yapılan 20 meslek içerisinde ilk sırada yer aldı.


TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, 2015 yılında rağbet gören ilk 10 mesleğin başında gelen bakkalcılığın 2016 yılın ilk 3 ayında da tercih edilen meslekler arasında olmasının sevindirici olduğunu söyledi.

Türkiye’de 2015 yılın gözde meslekleri olan bakkallık, bayilik ve büfecilik, 2016 yılının ilk 3 ayında yine halkın en çok tercih ettiği mesleklerin başında geldi. Bakkallık, bayilik ve büfecilik mesleğini yapmak için 2016 yılı ilk 3 ayında en fazla tescili yapılan 20 meslek içerisinde 8 bin 048 kişi ile ilk sırada yer aldı.

“BAKKALLIK GÖZDE MESLEKLERİN HER ZAMAN BAŞINDA GELİYOR”

Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonun istatistik verilerini değerlendiren TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Bakkallık, Bayilik ve Büfecilik ülkemizin gözde mesleklerinin her zaman başında geliyor. 2014-2015 yıllarında lider konumda olan bakkallık mesleği 2016 yılının da gözde mesleği olacağını daha yılın ilk 3 ayında gösterdi. 2016 yılının ilk 3 ayında yeni iş yeri açılış tescili yaptıran 42 bin 723 kişiden 8 bin 48’i bakkallık, bayilik ve büfecilik mesleğini tercih etmiştir. Halkımız mahalle esnaf ve sanatkarına sahip çıktıkça bizler hizmet etmeye, süpermarketlerle rekabet etmeye devam edeceğiz ” dedi.

EN TERCİH EDİLEN 10 MESLEK

2015 yılında rağbet gören ilk 10 mesleğin başında gelen bakkallığın 2016 yılın ilk 3 ayında da tercih edilen meslekler arasında olmasının sevindirici olduğunu anlatan Palandöken, “2016 yılının ilk 3 ayında bakkallık, bayilik ve büfecilik mesleğini yapmak için 8 bin 48 kişi tescil kaydı yaptırmış. Bu da 2016 yılında da bakkallık, bayilik ve büfeciliğin lider mesleklerin başında geleceğinin göstergesidir. Perakendenin içinde gıda hacmi sürekli büyümektedir. Son yıllarda perakende hacmindeki düşük büyümeye rağmen sadece ülkemizde değil, dünyanın her yerinde bakkallık yoğun rağbet görmektedir. Hatırlatmak isterim ki ülkemizde ve dünyada en büyük iş adamı ve büyük holding sahiplerinin çıktığı meslek bakkallıktır. Bakkallık, bayilik ve büfecilik mesleğini 3 bin 262 iş yeri ile Kadın ve Erkek Kuaförlüğü, 3 bin 218 iş yeri ile kahvecilik, kıraathanecilik ve internet kafe işletmeciliği, 2 bin 835 iş yeri ile Pazarcılık, 2 bin 671 iş yeri ile Lokantacılık, 2 bin 531 kişi ile Servis Aracı İşletmeciliği, 2 bin 316 kişi ile Minibüsçülük, 2 bin 165 kişi ile Nakliyecilik ve nakliye komisyonculuğu işletmeciliği, bin 777 kişi ile Taksicilik, bin 765 kişi ile Emlak komisyonculuğu ve danışmanlığı ve bin 581 kişi ile Konfeksiyon imal ve satıcılığı takip etmektedir” diye açıkladı. (Sözcü)

12 Nisan 2016 Salı

Turizm sektörüne bir iyi haber daha

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, Antalya ve Muğla'da turizm sektörlerinde 2015 yılında 9 ay çalışan, 3 ay işi askıya alınan toplam 44 bin 753 kişinin, 2016 yılında 9 ay çalışma şartıyla sigorta primleri ve ücretlerinin İŞKUR tarafından karşılanacağını bildirdi.    


Turizm sektörüne yönelik daha önce kredi yapılandırılması ve bölgesel teşviklerden yararlanma gibi destekler gündeme geldi.

Turizm ve işletme belgesi deniz turizm yatırımları, yatırımlarda devlet yardımları hakkında kararın "İllerin Bölgesel Desteklerden Yararlanabilecek Sektörlerine İlişkin Sektör Numaraları" tablosuna eklenmişti.

Resmi Gazete'de yayımlanan açıklamada turizm kredilerinin yeniden yapılandırılacağı da belirtilmişti.

5 Nisan 2016 Salı

Yıllık izinde yeni dönem

Yeni düzenlemeye göre yıllık izin 5’e bölünebilecek ve bir bölümü 6 günden az olmayacak. İşçiler bayramlarda tatillerini uzatabilecekler.


Mevcut kanunlara göre; yıllık izin en çok 3’e bölünüp bir bölümü 10 günden az olmuyor. Meclis’teki tasarı yasalaşırsa yıllık izin 5’e bölünebilecek ve bir bölümü 6 günden az olmayacak. Ayrıca işçiler bayramlarda tatil olmayan günler için izin kullanıp tatillerini uzatabilecekler.

Meclis’te görüşülecek tasarı çalışanları yakından ilgilendiriyor.

Geçtiğimiz hafta içinde Meclis’e gelen kanun tasarısı, çalışma hayatında pek çok konuda değişiklik öngörüyor. Çalışanlar açısından tasarının en önemli maddesi, yıllık izin kullanımında değişiklik öngören madde. 

İşte Milliyet’ten Cem Kılıç’ın detaylarını yazdığı tasarıdan öne çıkanlar…

Hem çalışanlardan, hem işverenlerden gelen talepler sonucunda yıllık izin kullanım koşullarının değiştirilmesi gündeme gelmişti. Tasarının bu yöndeki talepler sonucunda hazırlandığı öğrenildi. 

Peki, tasarı bu haliyle yasalaşırsa yıllık izinler nasıl kullanılacak?

İş Kanununa göre işçi yıllık izin hakkını 1 yılın sonunda elde eder. Aynı işverene bağlı olarak en az 1 yıl çalışmış işçi, 1 yılın sonunda yıllık izin kullanma hakkına kavuşur. Aynı işverene bağlı (A) işyerinde 6 ay, (B) işyerinde 6 ay çalışmış işçi de yıllık izin hakkına kavuşur. Yıllık izin hakkı için kriter aynı işyerinde değil, aynı işverene bağlı olarak çalışmadır. İşyerinde kıdemi 1 ila 5 yıl olan işçiye (5 yıl dahil) 14 gün, 5 yıldan fazla 15 yıldan az olan işçiye 20 gün, 15 yıl ve daha fazla olan işçiye ise 26 gün yıllık ücretli izin verilmelidir.

EN ÇOK 3′E BÖLÜNÜYOR

Bu süreler, yıllık izin verilebilecek en az sürelerdir. İşveren isterse işyerinde yıllık izin sürelerini daha uzun belirleyebilir. Diğer yandan, 18 yaş ve altı kişilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere en az 20 gün yıllık izin verilmesi gerekir. Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık izin süreleri de kıdemlerine göre belirlenen süreye 4 gün eklenerek belirlenir.

İzin sürelerinin kullanımında 2 kriter söz konusu. İlk olarak, işçinin hak ettiği yıllık iznin bir bölümü 10 günden az olmamalı. Yani, 14 gün yıllık izin hakkı olan işçiye işveren 14 günün 10′unu kesintisiz kullandırmak zorunda. İkinci kriter ise yıllık izin süresinin en fazla 3′e bölünebilmesi. Dolayısıyla, 14 günlük yıllık izin hakkı olan işçinin iznini 10 gün, 1 gün ve 3 gün şeklinde kullanması mümkündür. İşçiye 10 gün, 1 gün, 1 gün, 2 gün şeklinde yıllık izin kullandırılamaz. Böyle olunca da dini bayramlar ve resmi tatil günlerinin hafta sonu ile birleştirilmesi durumunda işçi bir gün yıllık izin kullanarak 10 gün tatil yapma şansını kaçırıyordu.

ŞİMDİ NE DEĞİŞECEK?

Kanun tasarısı bu haliyle yasalaşırsa, yıllık izinlerin kullanım kriteri değişecek. Yıllık izinler bugünitibarıyla en fazla 3′e bölünüp bir bölümü 10 günden az olamazken, değişiklik sonrası yıllık izinler 5′e bölünebilecek ve bir bölümü 6 günden az olamayacak. Dolayısıyla, değişiklik sonrası 14 günlük yıllık izin hakkı olan işçi iznini, 6 gün, 1 gün, 1 gün, 1 gün, 5 gün şeklinde kullanabilecek. Bu değişikliğin amacı, genel tatil ve ulusal bayram günlerinin öncesinde ve sonrasında tatil olmayan günler için işçilerin yıllık izin kullanarak tatili uzatmaları.
Bu durumda, işçi yıllık izninden kullanıp tatili uzatmak istiyor. Ancak bugünkü haliyle İş Kanunu bir günlük yıllık izin kullanımına yılda en fazla bir kez müsaade ediyor. Değişiklik sonrası işçiler yıllık izinlerini 5 seferde kullanabileceği için bu tip durumlarda tatili uzatma şansına kavuşacaklar.

İŞVERENLER RAHATLAYACAK

İş Kanunu’nun bugünkü haliyle yıllık iznin bir bölümünün 10 günden az olamaması işverenlerin pek çok işçiye yıllık izin kullandıramaması sonucunu doğuruyor. Özellikle üst düzey görevlerde yer alan çalışanların önemli bir bölümü “10 gün izne gidersem döndüğümde işlerin altından kalkamam” diyerek yıllık izin kullanmıyor. Yıllık izinler iş sözleşmesi feshedildiğinde paraya çevrilebileceği için işverenlerin de yıllık izin maliyeti artmış oluyor. Kanun tasarısının hayata geçmesi ile birlikte bu durumdaki işçilerin yıllık izin kullanımlarının artması bekleniyor.

PAZAR GÜNÜ…

Yıllık izin konusunda işçilerin kafalarını karıştıran önemli bir nokta pazar gününün yıllık izinden düşülüp düşülmeyeceğidir. İşyerinde haftanın 6 günü çalışılıyor ve pazar günü tatilse, bir haftalık yıllık izin alan işçi 7 gün değil, 6 gün yıllık izin kullanmış sayılır. Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz. Dolayısıyla, kanun tasarısı sonrası haftanın 5 günü çalışılan ve cumartesi pazar günü tatil olan bir işyerinde 20 Mayıs 2016 tarihinde bir günlük yıllık izin alan işçi 4 gün tatil yapabilecek.
İşçinin dinlenme hakkının engellenmemesi için yıllık izinlerin kullanılmasını sağlayacak bir işyeri düzeninin kurulması çok önemli. Yılın tamamında çalışan bir işçinin verimliliği düşecektir. İşçinin dinlenme hakkını kullanarak dinlenip tazelenerek işyerine geri gelmesi belki izin döneminde işlerin yavaşlamasına neden olabilir. Ancak döndüğünde işçinin hem verimliliği artacak, hem de işçi ailesine ve kendisine işten ayrı bir zaman ayırabilmiş olacaktır. Diğer yandan, işverenlerin işçilere 1 günlük yıllık izin kullandırma hakkını kötü niyetli kullanmamaları ve dinlenme hakkının sağlanması için uygulamalar geliştirmeleri çok önemli. Aksi taktirde, tasarı amacına ulaşamayacaktır. 

1 Nisan 2016 Cuma

68 yaşında İŞKUR’a başvurdu

Türkiye'de bu da oldu. "Geçinemiyorum" diyen 68 yaşındaki teyze İŞKUR'a başvurdu.


68 yaşında… Adı Hasibe Ak… “Bugüne kadar devletin hiçbir kurumundan yardım almadım” diyor. İçinde bulunduğu hâl Türkiye gerçeğini özetlemeye yetiyor. Geçinemiyorum diyen Hasibe teyze iş bulmak için İŞKUR’a başvurdu.

Sinoplu gazeteci Mete Çağdaş, 0549 807 27 99 numaralı Sözcü WhatsApp Hattı’ndan bize ulaştı. Kendisi de, başvurduğu İŞKUR çalışanları da şaşkın. Sinop’un Erfelek ilçesindeki Veysel Köyü’nde eşiyle birlikte yaşayan 68 yaşındaki Hasibe teyze çalışmak istiyor. İlçedeki İşçi Bulma Kurumu’na başvuran Hasibe teyze bu davranışıyla ülkedeki geçim şartlarının zorluğunu gözler önüne serdi.

İŞSİZLİK ORANI ARTIYOR

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Kasım, Aralık 2015 ile Ocak 2016 aylarını kapsayan aralık döneminde işsizlik oranı yüzde 10.8’e çıktı. Yıllık bazda 0.1 puan azalış, önceki döneme göre 0.3 puan artışı ifade eden işsizlik oranı en son geçen yılın şubat döneminde yüzde 11.2’yi görmüştü.


RESMİ İŞSİZ SAYISI 3.2 MİLYON

Aralık döneminde tarım dışı işsizlik oranı da bir önceki döneme göre 0.3 puan artarak yüzde 12.7’ye yükseldi. TÜİK, bu dönemde işsiz sayısının geçen yılın aynı dönemine göre 59 bin kişi artarak 3 milyon 204 bine ulaştığını hesapladı. Verilere göre, çalışmaya hazır olduğu halde iş aramayı bırakan işsizlerin sayısı 127 bin kişi birden artarak 2 milyon 545 bine ulaştı. Bu işsizlerin arasında “iş bulma ümidim kalmadı” diyenlerin sayısı 126 bin kişi arttı, 719 bine çıktı. TÜİK resmi işsiz sayısını ise 3.2 milyon olarak açıkladı.

GENÇLER İŞSİZ

3 yıldan daha fazla süredir iş arayıp bulamayanların sayısı da 42 binden 46 bine yükseldi. Veriler, 3.2 milyonluk işsizler ordusunun 1 milyon 338 bininin 1 ila 2 aydır iş arayan yeni işsizler grubunda yer aldığını gösteriyor. 2015 yılı Aralık döneminde 15-24 yaş grubuna dahil genç işsizlik oranı yüzde 19.2 düzeyinde gerçekleşirken 15-64 yaş grubunda bu oran yüzde 11.0 oldu. Bu dönemde işgücüne katılım oranı yüzde 50.9, istihdam oranı yüzde 45.4, tarım dışı işsizlik oranı da yüzde 11.5 ve kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 32.1 düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde hizmetler sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 1.1 puan artarken sanayinin payı yüzde 0.5 oranında, tarımın payı 0.6 azaldı.
(sözcü.com.tr)

31 Mart 2016 Perşembe

Memurlar için yeni dönem başlıyor!

Milyonlarca memuru ilgilendiren yönetmelik değişikliği için düğmeye basıldı. Tek tip memur yerine özgürlük gelecek. Kravat, saç, sakal ve bıyık gibi kesin kurallar değişecek.


Uzun süredir tartışılan kılık kıyafet konusunda memurları mutlu edecek haber geldi.

İşte Sabah gazetesinden Faruk Erdem'in memurlarla ilgili yapılan düzenlemeyle ilgili yazısı: 

TOP SAKAL SERBEST

Bize gelen ilk bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle mevcut yönetmelikte bulunan saç, sakal ve bıyık tariflerinin ortadan kalkacağını söyleyebiliriz. Alıştığımız memur figürünün en önemli parçası olan kravat da zorunlu olmaktan çıkacak. İsteyen memur kravat takarken, istemeyen takmayacak. Ayrıca erkekler saçlarını aşırıya kaçmamak şartıyla uzatabilecek, belli ölçülerde sakal da bırakabilecek. Buna top sakal da dahil olacak.

Mevcut yönetmelik saç, bıyık ve sakal konusunda "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir" ifadeleri bulunuyor. Yeni yönetmelikle bunlar ortadan kalkacak.

KADINLAR KOT GİYEBİLİR

Kadınlar açısından da kıyafet serbestliği sağlanacak.

Örneğin kumaşla birlikte kot pantolon giymek de serbest olacak. Kıyafetlerde belli ölçülerde serbestlik sağlanacak. Mevcut yönetmelik sınırları şöyle çiziyor: "Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile streç, kot ve benzeri pantolonlar giyemez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz..."

RENGİ AMİR BELİRLER

Yine bazı kamu kurum ve kuruluşlarında teknik, sağlık ve hizmetin özelliğine, çalışılan işin ve yerin durumuna göre giyim eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili kurumun üst yöneticisinin onayı ile tespit edilebilecek. Örneğin sağlık çalışanları beyaz giymek durumundaysa bu kurala uygunluk amirler tarafından belirlenecek.

BELLİ MESLEKLER DIŞARIDA

Bu yönetmelik belli meslekleri kapsamıyor.

Üniforma giymek zorunda olan polis, asker, hakim gibi meslekleri icra edenler için yine mesleki kıyafet kuralları geçerli olacak. Onlar zaten özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara göre hareket ediyorlar.

KİMLİKTE DE YASAKLAR KALKIYOR

Mevcut yönetmelikte "her türlü resmi belgelere yapıştırılacak fotoğrafların, yönetmelik hükümlerine uygun kılık kıyafetlerle çekilmiş olması zorunludur" ifadesi bulunuyor.

Yeni yönetmelikle gelen serbestlikler kimlik fotoğraflarına da yansıyacak. Böylece buradaki yasaklar da ortadan kalkacak.

18 Mart 2016 Cuma

Amsterdam'da kadın çalışanlara kısa etek yasağı

Amsterdam Belediyesi'nin Nieuw-West semtindeki ofisinde, kadın çalışanların diz üstü etek ve elbise giymeleri yasaklandı.

Kadın personelden, diz kapağına kadar çıkan çizme giymemeleri de istendi.

Çalışanlar ve Amsterdam Belediye Meclisi üyeleri karara tepkili.

KADINLAR KARARI ŞAKA ZANNETTİ

Yasağı protesto etmek için Salı günü bütün belediye çalışanı kadınlar, kısa etek ve uzun çizme giymeye çağrıldı.

Amsterdam Belediyesi'nin Nieuw - West temsilciğindeki kadın çalışanlar, ofis şefinden gelen e-maili önce şaka zannettiler.

"Sevgili hanımlar, şu andan itibaren sizinle bir anlaşma yapmak istiyorum" diye başlayan e-mailde, kadın çalışanların diz üstünü geçen etek ve elbise giymemeleri istendi.

Danışmada görevli kadın memurların diz kapağına kadar uzanan çizme giymesinin de hoş olmadığı vurgulandı.

Ofis sorumlusu, yasak kararına uymayan kadın personelin "evine geri gönderileceği" uyarısında bulundu.

Amsterdam Belediyesi'ndeki çalışan temsilcisi Mario Soriano da, yasak kararının iletildiği elektronik postanın şaka olduğunu düşünmüş.

Soriano'ya göre, '2016 yılında Amsterdam gibi bir kentte böyle bir yasağın gündeme gelmesi tuhaf'. Soriano, yasağın belediye politikası değil, tek kişinin kararı olduğunu belirtti.

SİYASİ PARTİLERDEN TEPKİLER

Belediye meclisinde çoğunluğa sahip Demokratlar 66 (D66) Partisi üyesi Jeroen Mirck, yasak kararını "saçma" olarak değerlendirdi.

D66'lı meclis üyesi tepkisini, "1950'li yıllara geri mi dönüyoruz. Tuhaf" sözleriyle dile getirdi.

Liberal Sağ Partili (VVD) meclis üyesi Dilan Yeşilgöz de, kararı "hiçbir şekilde kabul edilemez" diye değerlendirdi ve belediye yönetiminden açıklama istedi.

Amsterdam Belediyesi sözcüsü ise, daha önce temsilciliklerden birinde yaşanan sorun nedeniyle kıyafet yönetmeliğinin değiştirildiğini belirtti.

Sözcü, ofis sorumlusunun yönetmelik değişikliği uyarınca yasak kararı aldığını söyledi. Belediye sözcüsüne göre, bütün çalışanlar ne giyeceğine kendisi karar verebilir ancak bu giysilerin de çalışma ortamına uygun olması gerekir.

HOLLANDALI KADINLARIN 'ETEK GÜNÜ'

Kadın belediye çalışanlarına yönelik kıyafet yasağı, Hollandalı Twitter kullanıcılarının en çok konuştuğu konu oldu.

Sosyal medya üzerinden kadın çalışanlara, gelecek Salı günü kısa etek ve diz kapağına kadar uzanan çizme ile sokağa çıkmaları çağrısı yapıldı.

Hollanda'da kışın ardından yaşanan yılın ilk sıcak güne, "etek günü" adı veriliyor. Kadınlar, baharın müjdecisi olan o gün, genellikle etek giyerek sokağa çıkıyor.

Birçok Hollandalı kadın, sosyal medya üzerinden Amsterdam'daki kısa etek yasağı nedeniyle "etek gününün" daha anlamalı geçeceği mesajı veriyor.

Kadın çalışanlar, düşünce özgürlüğü gibi giyinme özgürlüğüne de saygılı olunması çağrısı yapıyor.

BBC Türkçe

16 Mart 2016 Çarşamba

İstanbul’da 16 bin kişi işe alınacak

İş ilanların çoğu İstanbul’dan veriliyor. Şehirde toplam 16 bin kişi işe alınacak. 3 bin de satış uzmanı aranıyor….

Yenibiris.com verilerine göre iş ilanlarının yarısından çoğu megakent İstanbul’dan veriliyor. Firmalar 3 bin satış uzmanı arıyor. Bankalar ise ayda 50 bin başvuru alıyor. Türkiye’deki iş ilanlarının yarısından fazlası İstanbul için yayınlanıyor. Megakentte işe alınmak üzere aranan kişi sayısı 16 binin üzerinde. İşe alım açısından öne çıkan sektörler turizm-otelcilik, hizmet, yapı-inşaat, eğitim ve perakende olarak sıralanıyor. En çok alım yapılan iş alanları ise satış-pazarlama, öğretmenlik, muhasebe, satış sonrası destek ve güvenlik hizmetleri.

Tüm sektörler incelendiğinde ise en çok satış danışmanı /müşteri temsilcisine ihtiyaç duyulduğu görülüyor. Sadece 3 bine yakın kişi satış departmanları için aranıyor.

Satış uzmanının ardından en çok ihtiyaç duyulan pozisyonların başında özel güvenlik görevlisi, muhasebe elemanı, İngilizce öğretmeni, çağrı merkezi müşteri temsilcisi, yönetici asistanı, iş güvenliği uzmanı, kasiyer, sekreter ve resepsiyonist geliyor.

İstanbul’da en çok eleman aranan 10 sektör şöyle:

1-Turizm-Otelcilik: Resepsiyonist

2-Hizmet: Özel güvenlik görevlisi

3-Yapı-İnşaat: Makine mühendisi

4-Eğitim: İngilizce öğretmeni

5-Perakendecilik-Toptancılık: Satış danışmanı

6-Bilişim: Yazılım uzmanı, satış uzmanı

7-Sağlık-Tıp: Hemşire

8-Üretim-İmalat: Üretim sorumlusu

9-Lojistik: Operasyon elemanı

10-Gıda: Gıda mühendisi

BANKALARA AYDA 50 BİN BAŞVURU

İstanbul’daki işlere son 1 ayda yaklaşık 2 milyon 700 bin kişi başvurdu. En çok iş başvurusu yapılan 10 sektör ve son 1 aydaki başvuru sayıları şöyle:

Bankacılık (50 bin), Eğitim (37 bin kişi), Hizmet (33 bin kişi), Perakende (32 bin kişi), Yapı-İnşaat (30 bin kişi), Turizm (29 bin kişi), Lojistik (21 bin kişi), Gıda (20 bin kişi), Sağlık-Tıp (19 bin kişi), Üretim (18 bin kişi).

Bankacılık-finans, en çok iş ilanı verilen 10 sektör arasında yer almasa da iş arayanlar en çok bu sektörde çalışmak istiyor. İstanbul’daki banka ve finans şirketlerine son 1 ayda 50 bin kişi iş başvurusu yaptı. Bu işlerde de satış pozisyonları öne çıktı. En çok ihtiyaç duyulanlar satış uzmanlığı, kredi kartı satış temsilciliği, çağrı merkezi müşteri temsilciliği ve portföy yöneticiliği.

İstanbul’a diğer şehirlerarasında en çok Ankara’dan talep var. Son 1 ayda Ankara’dan 251 bin, İzmir’den 210 bin, Kocaeli’nden 164 bin ve Adana’dan 76 bin kişi İstanbul’da çalışmak için iş başvurusu yaptı.

19 Şubat 2016 Cuma

10 Suriyeli 6 Türk vatandaşını işsiz bırakıyor!

Suriyeli mülteciler büyümeyi pozitif etkiliyor. Ancak enflasyon ve işsizlikte durum farklı. Dünya Bankası’na göre 10 mülteci 6 yereli işsiz bırakıyor.

Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki mevcudiyeti her geçen gün daha kalıcı hale gelirken ülke nüfusunun yüzde 3′ünü aşmaları nedeniyle mültecilerin makro dengeler üzerindeki etkileri de başta büyümede olmak üzere her geçen gün daha da belirginleşiyor.

Analistler barınma ve yaşam için ana ihtiyaç kalemleri olan yatak, beyaz eşya satışlarıyla başlayan ve başlangıçta daha çok geçici ve sektörel olarak nitelendirilen ekonomik etkilerin artık makro verilerde daha belirgin ve kalıcı olarak hissedildiğine dikkat çekiyorlar.

Büyümedeki pozitif etkiye rağmen, bölgesel bazda daha belirgin olmak üzere Türkiye genelinde enflasyon ve işsizlikte yükseliş olarak kendini gösteriyor.

Hükümet kısa süre önce büyüme öngörülerinde yukarı yönlü revizyonlara giderken 2015 büyüme beklentisi yüzde 3′ten yüzde 4′e, 2016 beklentisi ise yüzde 4′ten yüzde 4.5′e revize edildi. Analistler bu revizyonlarda mültecilerin de önemli etkisini olduğunu belirtiyorlar.

Mültecilerin önemli kısmının yerleşik hale gelmesi makro etkilerin belirginleşmesindeki ana etken olarak öne çıkarken analistler yeni göç dalgaları yaşanması halinde etkinin daha da belirginleşebileceğini belirtiyor. Mevcut verilere göre Türkiye şu anda dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi konumunda.

Hükümet yetkilileri Suriye rejimi ve Rusya’nın bombalamaları nedeniyle yeni bir göç dalgası başladığını belirtirken, Halep’e bombardımanın artması halinde mülteci sayısının 1.5 milyona ulaşabileceğini, sahil şeridinin tamamı düşünülecek olursa da 3-3.5 milyon insanın göç etme potansiyeli bulunduğunu belirtiyorlar.

Üst düzey bir ekonomi yetkilisi Reuters’a yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki 2.5 milyonu aşan mülteci tüketici harcamaları kanalı ile büyümeyi destekliyor. Suriye’den gelen göçmenler bugüne kadar ekonominin sadece tüketim tarafında vardı. Üretimde hiç yer almamışlardı. Bu da hem enflasyonda artışa neden oluyor hem de enflasyondaki baskının sonra ermesini engelliyordu” dedi ve ekledi:

“Artık mültecilere çalışma hakkı verildi. Bu hak istihdam piyasası üzerinde elbette baskı yaratıyor ancak mültecilerin üretime katılması enflasyon üzerindeki baskı hafifleyecektir.”

TİSK ve üniversitelerin ortaklaşa yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye’de çalışan mültecilerin sayısı 300 bine ulaştı.

TÜİK verilerine göre, 300 bin kişi Türkiye’deki işsiz sayısı olan 3.13 milyon kişinin yaklaşık yüzde 10′una denk gelirken ekonomistler, kaçak çalışmanın halihazırda çift hanede olan işsizlik oranını 1 puan kadar yukarı çektiğini belirtiyorlar.

TİSK raporunda, “Geçici koruma altındaki 2 milyonun üzerindeki Suriyelinin, Türkiye’deki mevzuata göre yasak olmasına rağmen kayıt dışı ekonomi içinde yasadışı çalıştıkları bilinen bir durumdur” denilirken, kısa süre önce yasalaşan mevzuata göre artık mülteciler belirli şartlarda çalışma iznine kavuştu.

BÖLGESEL ENFLASYON TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE

İçişleri tarafından yapılan araştırmalarda yer alan resmi olmayan rakamlara göre yüzde 85′inin kampların dışında yaşayan mülteciler nedeniyle Suriye sınırı ve civarındaki illerde yaşayan yaklaşık 10 milyon nüfusa 2 milyon civarında yeni nüfus eklendi.

Kilis’in nüfusu 100 binin altında yer alırken 5 Şubat itibarıyla resmi verilere göre Kilis’te yaşayan Suriyeli mülteci sayısı il nüfusunu da geçerek 127,134 olarak gerçekleşti. Yaşanan bu hızlı artış kendini enflasyonda belirgin bir şekilde gösterdi.

Türkiye genelinde Ocak ayında enflasyon yüzde 9.58 olarak gerçekleşirken TÜİK verine göre mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Gaziantep, Adıyaman, Kilis bölgesindeki manşet enflasyon ise yüzde 10.67 olarak gerçekleşti. Enflasyondaki bölgesel farklılık kira ve gıda kalemlerinde daha da belirginleşiyor.

YENİ GÖÇ DALGASI EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİYİ ARTIRABİLİR

İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin açlık sınırında yaşadığı varsayımında yıllık toplam harcamalar milli gelirin yüzde 0.5′ine, yoksulluk sınırı alınırsa yüzde 1.7′sine ulaşıyor” dedi. Bu nedenle, Türkiye’de yaşayan 2.6 milyon Suriyelinin 2015 yılında beklentileri aşan büyümede önemli bir rolü olduğu kanaatindeyiz. Ancak büyüme tarafındaki olumlu desteğin karşılığını enflasyon ve işsizlik tarafında ödüyoruz” dedi.

Bu hesaplamaya göre 750 milyar dolar büyüklüğündeki Türkiye ekonomisinde mültecilerin açlık sınırındaki yıllık harcamalarının 4 milyar doları bulduğu yoksulluk sınırında ise harcamanın 12 milyar dolara kadar yaklaştığı görülüyor. Bu rakamların bir kısmı devlet tarafından finanse ediliyor.

Hükümet yetkilileri mülteciler için yapılan harcamaların 10 milyar dolara yaklaştığını belirtiyorlar. Bir diğer taraftan ise AB’den mültecilere harcanmak üzere gelecek 3 milyar euronun da büyümede yaşanan etkiyi artırması bekleniyor.

Büyüme üzerindeki pozitif etkinin 2016 yılında da devamını beklediğini belirten Kömürcüoğlu, “Hükümet yetkililerinin son dönemde uyardıkları yeni göç dalgası da gerçekleşirse mültecilerin ekonomi üzerindeki etkisi daha da belirginleşebilir” dedi.

Kömürcüoğlu, mültecilerin Türkiye’deki işsizliği yaklaşık 1 puan arttırdığına dikkat çekerken, “Asgari ücrete yapılan yüzde 30′luk zam sonrasında özellikle katma değeri düşük sektörlerde kayıt dışının payının yükseleceği ve mültecilerin tercih edilmesi nedeniyle işsizlik üzerinde yukarı yönlü baskının daha da artacağı kanısındayız” dedi.

Dünya Bankası tarafından yayımlanan araştırma, mültecilerin özellikle tarımda sektöründekileri, kayıt dışı ve vasıfsız çalışanlar ile kadınları işlerinden ettiğini gösteriyor. Ancak aynı araştırmada düşük gelirli işlerin Suriyelilere geçmesine karşın nüfus artışı ve daha düşük maliyetler sebebiyle yeni ve daha vasıflı yasal işlerin oluştuğuna da dikkat çekiliyor.

Dünya Bankası araştırması her 10 mülteci nedeniyle kayıtdışı çalışan 6 kişinin işsiz kaldığına dikkat çekerken buna karşın oluşan daha düşük maliyetler ve artan nüfus sayesinde 3 lokal işçinin daha kaliteli ve kayıt altında bir iş bulduğuna dikkat çekiyor. (sözcü.com.tr)

18 Şubat 2016 Perşembe

Yanlış işe alım politikasının, İşletmelere yıllık kaybı 3 milyar TL’yi geçiyor

AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, yanlış işe alım politikasının, işletmelere yıllık kaybının 3 milyar TL’nin üzerinde olduğunu açıkladı.

Perakende başta olmak üzere hizmet sektöründe çalışan yılda yaklaşık 500 bin kişinin, 2 veya 3 ay bir iş yerinde çalışıp işten ayrıldığını ve bu turnoverın devam ettiğini anlatan Ayşen Laçinel, şunları söyledi:

“Bir firma, açık pozisyonu için önce ilan veriyor. Ardından, gelen özgeçmişleri inceliyor. Sonrasında, uygun gördüğü adayları görüşmeye davet ediyor. Çoğu zaman işe alınan yeni personele, ilgili departman yetkilisi tarafından oryantasyon eğitimi veriliyor. Eğer, açık pozisyona, yanlış bir işe alım yapıldıysa, kişi o alanda başarılı olmuyor ve 2- 3 ay içinde işten ayrılıyor. Bu turnover, özellikle hizmet sektöründe sürekli devam ediyor. x işletmeden ayrılan, y işletmeye geçiyor; y’den ayrılan x’te çalışmaya başlıyor. Özetle, yanlış işe alım nedeniyle işletmeler, para, zaman, emek ve itibar kaybı maliyetine katlanmak zorunda kalıyor. İşten çıkan kişiler, çoğu zaman ayrıldığı firma hakkında olumsuz konuştuğu için, firmanın marka imajına olumsuz bir etki de oluşabiliyor” dedi.

Görev tanımı ve hedefler net olarak belirlenmelidir

Doğru işe alım politikasının gerçekleşmesi için, açık pozisyona dair görev tanımının net olarak tanımlanması gerektiğinin altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:
“Görev tanımı ve hedefler, net olarak belirlenmelidir. Ardından işletmeler; iyi çalışanın ödüllendirileceği ve iyi çalışmayanın ise fark edileceği bir sistemi kurarak yönetmelidir. Verimliliği yüksek başarılı bir şirketin ‘reçetesi’ budur” diye konuştu.

12 Şubat 2016 Cuma

Suriyeli mültecilere çalışma izni yürürlüğe girdi

Türkiye'de ikamet eden ve çoğunluğu Suriyeli olan mültecilere belli koşullarda çalışma izni verilmesini düzenleyen Başbakanlık genelgesi yürürlüğe girdi.


Avrupa Birliği (AB) Kasım ayında varılan uzlaşı sonrası Türkiye'nin Avrupa'ya gelen göçmen sayısını azaltmasını bekliyor.

Varılan uzlaşı sonrası bazı AB yetkililerinin Türkiye'nin attığı adımlardan memnun olmadıklarını açıklaması üzerine, 11 Ocak tarihindeki Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda mültecilere çalışma iznini öngören düzenlemenin hazırlanması kararlaştırılmıştı.

YÜZDE 10'U GEÇMEME ZORUNLULUĞU

Bir Çalışma Bakanlığı yetkilisi bugün Reuters'a yaptığı değerlendirmede "Hükümet tarafından açıklanan ve çoğunluğu Suriyeli olan mültecilere, çalıştıkları işyerinin yüzde 10'unu geçmemek koşuluyla çalışma izni veren Başbakanlık Genelgesi geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girdi" dedi.

Geçtiğimiz ay düzenlemenin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş şunları söylemişti:

"Öncelikli olarak geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici kimlik belgesi düzenleme tarihinden altı ay sonra çalışma izni için başvurabilecek. Sığınmacılar sadece ikamet ettikleri illerde çalışma iznine kavuşabilecek. Onları sınırlandırmanın bir başka koşulu da çalıştıkları işyerindeki işçi sayısının yüzde 10'unu geçmeyecek olmaları."

TARIMDA VALİLİK İZNİ GERECEK

Düzenleme geriye dönük olarak dört haftalık sürede açık bulunan işyerleri için geçerli olacak. Geçici tarım işlerinde çalışan Suriyeli mültecilerin izinleri ise kotayla değil, valilik izniyle belirlenecek. Suriyeli sağlık görevlileri ve eğitimciler için ise Sağlık Bakanlığı, YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın görüşlerine başvurulabilecek.

Çalışma izni verilen Suriyeli sığınmacılar Türk vatandaşlarının sahip oldukları sosyal güvenlik haklarını da kullanabilecekler.

Ankara, Ocak ayında Suriyeli sığınmacıların yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirici düzenlemeler yaparak yasadışı göçün önüne geçecek adımlar atacağını duyurmuştu.

Türkiye, toprakları üzerinden Avrupa'ya geçen göçmen sayısını sınırlama karşılığında mali destek, Türk vatandaşlarına vize kolaylıklarının sağlanması ve üyelik sürecinin canlandırılması için AB ile Kasım ayında anlaşmıştı. (hürriyet.com.tr)

28 Ocak 2016 Perşembe

Memur anneye müjde

TBMM Genel Kurulu’nda, Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapan torba tasarının birinci bölümü kabul edildi. Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda 6 ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışmasına izin veriliyor.

İlk defa iş kuran genç girişimcilere, 3 yıl boyunca kazançlarının bir kısmına gelir vergisi muafiyeti getirilecek. Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle ilk defa gelir vergisi mükellefi olan, 29 yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançların bir kısmı gelir vergisinden müstesna olacak.
İşte tasarıyla gelen yeni düzenlemeler
ESNAFA DESTEK
Ticari kazancı basit usuldeki mükelleflerin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlarının 8 bin lirasına kadar olan kısmı üzerinden gelir vergisi alınmayacak. 8 bin TL’lik yıllık indirim tutarı, her yıl günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden belirlenecek. 
25 yaşını doldurmamış öğrencilerden pasaport harcı alınmayacak.
MEMURA DESTEK
Yarı zamanlı çalışma hakkı memurların, doğum sonrası aylıksız izinde geçirdikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 3 yıl için bir derece yükselmesi verilecek. 
Memurlara, doğum öncesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlarda, doğumdan analık izninin başladığı tarihe kadarki süre doğum sonrası analık iznine ilave edilecek. 
Doğum yapan kadın memurlar, analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Bu süre içinde süt izni verilmeyecek, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmayacak. Çoğul doğumlarda bu sürelere birer ay eklenecek. 
Bebeği engelli doğan kadın memur ise 12 ay süreyle yarı zamanlı çalışabilecek. 3 yaşını doldurmamış bir çocuğu, eşiyle veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşleri de verilen 8 haftalık iznin bitiminden itibaren bu haklardan yararlanacak. Memurun çalışacağı süreler, ilgili kurumca belirlenecek. Bu kişilere, istekleri üzerine 24 aya kadar aylıksız izin verilebilecek.
POLİSE DESTEK
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda bulunanların yararlandığı emniyet hizmetleri tazminat oranları yüzde 25 oranında artırılacak. 
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil personelden yükseköğrenimli olanların ek göstergeleri de yükseltilecek. 
Uzman erbaşlar ile uzman jandarmaların 2 bin 200 olan ek göstergeleri 3 bine çıkarılacak. Uzman erbaşlara birinci dereceye yükselme imkanı getirilecek. 
Uzman erbaşların, kamuya geçebilmeleri için 7 yıl çalışmaları gerekecek.     
ÇİFTÇİYE DESTEK
Gübre ve yemde, KDV sıfırlanacak.
Memura yarı zamanlı çalışma
TASARI, çocuğun okula başlama yaşına kadar kısmi süreli çalışma hakkı da getiriyor. Çocuğu olan veya evlat edinen memur anne ve baba, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar normal çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Yarı zamanlı çalışmada, mali haklar ile sosyal yardımlara ilişkin ödemelerin yarısı yapılacak. Fiili çalışmaya bağlı ödemeler ise devam edecek. Bu dönemdeki hizmet süreleri, derece yükselmesi ile kademe ilerlemesinde yarım olarak dikkate alınacak. Fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanacak. Yarı zamanlı çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenecek. Ancak bunların genel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenecek. Hürriyet

24 Ocak 2016 Pazar

Vehbi Koç’tan Mustafa Koç mektubu

Vehbi Koç'tan Rahmi Koç'a: Mustafa işçi gibi çalışsın


Koç’un kurucusu Vehbi Koç’un, oğlu Rahmi Koç’a torunları “Mustafa Koç, Ömer Koç ve Ali Koç” ile ilgili mektup yazdığı ortaya çıktı. İşte Vehbi Koç’un torunları ile ilgili oğlu Rahmi Koç’a mektubu…