putin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
putin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2017 Cuma

ABD Suriye'yi vurdu

ABD, 70 sivilin ölümüne yol açan kimyasal saldırıdan sorumlu tuttuğu Beşar Esad'a karşılık vermek için, Esad'ın denetiminde bulunan Şayrat Hava Üssü'nü 59 Toma Hawk füzesiyle vurdu. Suriye televizyonları, birden çok havaalanının saldırıya uğradığını öne sürdü. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri ise, Shariat Havaalanında pistlerin, uçakların ve yakıt depolarının hedef alındığını açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump, kimyasal saldırının düzenlendiği öne sürülen Shariat Havaalanı'na füze saldırısı düzenlenmesi emrini kendisinin verdiğini açıkladı.

ABD, Başkan Trump'ın talimatıyla Suriye'nin Şayrat Hava Üssü'nü savaş gemilerinden atılan 59 füzeyle vurdu. Pentagon'da toplantı sürerken USS Ross ve USS Porter ABD füze destroyerleri Suriye açıklarına yaklaştı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Suriye saatiyle 04:40'ta Akdeniz'in doğusundaki ABD savaş gemilerinden Suriye'ye 59 Tomahawk füzesi fırlatıldığını duyurdu. Füzeler Humus yakınlarında Al-Shayrat hava üsssünü hedef aldığını duyurdu.
'Uçaklar, depolar, savunma sistemleri vuruldu'
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, "Saldırının orantılı olduğunu düşünüyoruz çünkü son kimyasal saldırının yapıldığı tesis hedef alındı" dedi. Pentagon bu füzelerle (hava üssündeki) uçaklar, hangarlar, yakıt ve lojistik destek depoları, güçlendirilmiş uçak sığınakları, mühimmat depoları, hava savunma sistemleri ve radarların vurulduğunu duyurdu. Trump da konuşmasında füze saldırısının Salı günü Suriye'nin Han Şeyhun kasabasında sinir gazı kullanıldığı öne sürülen saldırıya karşılık yapıldığını açıkladı. Pentagon saldırı öncesi Rusya'nın bilgilendirildiğini söyledi. Rusya'dan ise aksi yönde açıklama geldi.
Rusya'ya haber verildi mi, verilmedi mi?
ABD'li kaynaklar saldırıdan önce bilgi verilmesi nedeniyle üssün çok kısa bir süre içerisinde boşaltıldığını açıkladı. Moskova ise kendilerine bilgi verilmediğini açıkladı. Rus askeri kaynakları üssün uçaklar için uygun olmadığı sadece helikopterle için kullanılabildiğini öne sürdü.
Trump'tan ilk açıklama
ABD Başkanı Donald Trump, ABD'nin Suriye'yi vurmasıyla ilgili "Bu gece kimyasal saldırının yapıldığı askeri üssü hedef alan bir saldırı emrini verdim. Suriye'deki füze operasyonu ABD'nin güvenliği için elzemdi" açıklamasını yaptı.
Açıklamasında Suriye'nin İdlib kentinin Han Şeyhun beldesindeki sivilleri hedef alan kimyasal saldırıyı hatırlatan Trump, "Suriyeli diktatör Beşşar Esad, salı günü korkunç kimyasal saldırıyı gerçekleştirdi. Bu barbar saldırıyla birçok insan ve hatta güzel bebekler yavaş, vahşice ve insafsızca öldürüldü. Esed yardıma muhtaç erkek, kadın ve çocukların canını aldı. Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığına hiç şüphe yok" dedi.
Pentagon'dan açıklama
 ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Albay Jeff Davis, Suriye rejimine ait Şayrat Hava Üssünü 59 Tomahawk füzesiyle vurduklarını açıkladı.        Pentagon’da gazetecilere açıklama yapan Albay Davis, “Başkan'ın (Donald Trump) talimatıyla ABD kuvvetleri, Suriye Hava Kuvvetlerine ait bir üssü yerel saatle 4.45, ABD Doğu Yakası yerel saatiyle 8.45’te seyir füzeleri ile vurdu.” açıklamasını yaptı. Saldırının Humus vilayeti sınırlarının içinde bulunan Şayrat Hava üssüne yönelik yapıldığını ifade eden Davis, fırlatılan Tomahawk Land füzelerinin Doğu Akdeniz’de konuşlu USS Porter ve USS Ross Destroyerlerinden fırlatıldığını ifade etti.  ABD’nin hava saldırısının Esed rejiminin 4 Nisan’da İdlib’in Han Şeyhun beldesinde gerçekleştirdiği kimyasal silah saldırısına tepki olarak yapıldığını ifade eden Davis, “ABD, kimyasal saldırılara tahammül etmeyecektir.” dedi.          
Davis, “Bu füzelerle (hava üssündeki) uçaklar, hangarlar, yakıt ve lojistik destek depoları, güçlendirilmiş uçak sığınakları, mühimmat depoları, hava savunma sistemleri ve radarları vuruldu.” şeklinde konuştu.      
Sivil kayıplarını önlemek için mümkün mertebede can kaybının olmamasına dikkat ettiklerini ifade eden Davis, üssün 2013 öncesinde Esed rejimi tarafından kimyasal silah deposu olarak kullanıldığını ve ABD’nin radar izlerinin Han Şeyhun’daki kimyasal saldırıyı gerçekleştirmek üzere bu hava üssünden havalandığını tespit ettiğini ifade etti.   (Kaynak:cnntürk.com.tr)

22 Şubat 2017 Çarşamba

Putin'in herkesten gizlenen serveti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in mal varlığına ilşkin yeni iddialar ortaya atıldı. Eğer bu iddialar doğruysa, dünyanın en zengini sanıldığı gibi Bill Gates değil.

Serveti uzun süredir tartışma konusu olan isimlerin başında gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le ilgili yeni iddialar ortaya atıldı.

Batı medyası da çok kez Putin'in malvarlığına yönelik spekülasyonlarda bulunmuştu.
Rusya'da bir dönem fon yöneticiliği yapan Hermitage Capital Management CEO'su Amerikan Bill Browder, CNN televizyonunda Fareed Zakaria'nın porgramına çıktı, Putin'in gizli serveti hakkında konuştu.

Browder, Putin'in servetinin 200 milyar dolara ulaştığını iddia etti.
Dünyanın en zengin kişisi olan Microsoft'un kurucusu Bill Gates'in toplam serveti 87.4 milyon dolar.
Putin'in Rusya'da 20 saraya, 58 uçak ve helikoptere sahip olduğu öne sürüldü.
Putin'in Karadeniz'de 800 milyon euro değerinde bir sarayı olduğu da iddia edildi.

Putin'in mal varlığı arasında Chelsea futbol takımının patronu Roman Abramovich'in kendisine hediye ettiği 28 milyon sterlinlik süper yat da bulunuyor.
Browder, "Putin 14 yıllık iktidarı boyunca kamu ve özel şirketlerde hisseler, gayrimenkuller, yatlar, sanat eserleri ve İsviçre bankalarında koruduğu nakite sahip oldu" dedi.

Rus liderin 500 bin dolarlık saat koleksiyonu da servetinin önemli bir parçası olarak görülüyor.
200 milyar dolarlık iddianın sahibi Browder, Rusya devletinin parasının da İsviçre bankalarında Putin adına saklandığı ve Putin için yönetildiğini iddia etti.

Eğer tüm bu iddialar doğruysa, Putin dünyanın en zengin kişisi unvanının da yeni sahibi olacak.
(cnntürk)

22 Aralık 2016 Perşembe

Rus Büyükelçi Karlov son yolculuğuna uğurlandı

Suikasta kurban giden Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov (62) için bugün Moskova'da cenaze töreni düzenlendi.
Karlov için ilk tören Dışişleri Bakanlığı’nda yapıldı. Rus geleneklerine göre açık tabutta yatan cenazenin başında şeref kıtası askerleri nöbet tutarken, Devlet Başkanı Vladimir Putin, Başbakan Dmitri Medvedev ve diğer ziyaretçiler tabutun önüne çiçek bıraktılar.

Törende Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir konuşma yaptı ve aile üyelerine başsağlığı dileklerini iletti.

Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill tarafından yönetilen dini tören ise Kurtarıcı İsa Katedrali’nde yapıldı.

Patrik Kirill törende yaptığı konuşmada, “Karlov, Tanrı’nın krallığına girecek ve hem dualarımız hem şehit olması nedeniyle Tanrı’nın şefkatini alacak” dedi.

Karlov, Sovyetler Birliği döneminde mesleğe girmiş bir diplomattı ve 1990’lar ve 2000’li yıllarda Kuzey ve Güney Kore’de görev yaptıktan sonra 2013 yılında Türkiye’ye atanmıştı.

Putin, Karlov’a ülkenin en yüksek nişanı olan “Rusya’nın Kahramanı” nişanını verdi.
Putin bugün düzenleyeceği büyük basın toplantısını Karlov’un cenazesine katılmak için iptal etmişti.

Karlov, pazartesi akşamı Ankara’da katıldığı bir serginin açılışında silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetmişti.

19 Aralık 2016 Pazartesi

Erdoğan ve Putin'den son dakika açıklamaları

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin çok önemli açıklamalarda bulundu. İki lider de provokasyon vurgusunda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Biliyoruz ki bu Türkiye-Rusya ilişkilerinin normalleşme sürecini özellikle bozmaya yönelik bir provokasyondur ama bu provokasyona gelmeyecek kadar Rusya yönetimi ve Türkiye Cumhuriyeti yönetimi de irade sahibidir." ifadelerini kullandı.
Putin: Provokasyondur
cnntürk'e göre; Rus lider Putin de, "Rus Büyükelçiye yapılan saldırı,Türkiye ve Rusya'nın Suriye'de ilerlettiği iyi ilişkilere yönelik bir provokasyondur" diye konuştu.
Putin, Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi'nin öldürülmesinin Türkiye'yle iyi ilişkileri ve Suriye'deki çözümü bozma yönünde yapılan bir provokasyon olduğunu belirtti.
Büyükelçi Karlov'un öldürülmesine karşılık Rusya'nın teröre karşı mücadeleyi güçlendireceğini ifade eden Putin, "Rus Büyükelçiye yapılan saldırıya verilecek cevap, terörizme karşı savaşı güçlendirmektir" diye konuştu.
'Bunun tek bir yanıtı olabilir…'
Karlov'un ailesine başsağlığı dileyen Putin sözlerine şöyle devam etti:
"Bir cinayet gerçekleştirildi. Bu elbette Rus-Türk ilişkilerinin normalleşmesini bozmaya yönelik bir provokasyon. Ayrıca Rusya, Türkiye, İran ve Suriyeli taraflar arasındaki çatışmanın çözümüne ilgi duyan diğer ülkelerin aktif olarak savunduğu Suriye'deki barış sürecini bozmaya yönelik bir provokasyon. Bunun tek bir yanıtı olabilir, teröre karşı mücadeleyi güçlendirmek. Haydutlar bunu hissedecek."
'Parlak bir diplomattı'
Karlov'un kültürlü ve iyi kalpli bir insan olduğunu söyleyen Putin, "O, parlak bir diplomattı, bulunduğu ülkede çok iyi bir imaja sahipti, Türk yönetimi ve diğer siyasi güçler ile iyi ilişkileri vardı, onların saygısını kazanmıştı" dedi. Karlov'u şahsen tanıdığını belirten Putin, "Türkiye'ye son ziyaretim boyunca bana eşlik etmişti" diye ekledi.

16 Aralık 2016 Cuma

Forbes "Dünyanın en güçlü insanları" listesini açıkladı

Dünyaca ünlü ekonomi dergisi Forbes, geleneksel olarak yayınladığı “Dünyanın en güçlü insanları” listesini açıkladı.

Dünyaca ünlü ekonomi dergisi Forbes, geleneksel olarak yayınladığı “Dünyanın en güçlü insanları” listesini açıkladı.

2016 listesinin tepesinde üst üste dördünce yılında da “Dünyanın en güçlü insanı” seçilen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bulunmakta. Rusya'nın global ölçekli etkisini Suriye İç Savaşı’ndan, ABD seçimlerine kadar pek çok yerde artırdığını açıklayan Forbes Dergisi Putin'i “istediğini almayı başaran bir lider” olarak tarif etti.

Putin’i bu sene içerisinde ABD’nin yeni başkanı seçilen Donald Trump ikinci, Almanya Başbakanı Angela Merkel üçüncü, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping dördüncü ve Papa Francis ise beşinci sıradan takip etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise listenin 56. sırasında yer almakta.

İşte "Dünyanın en güçlü insanları" listesi: 

70) Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte

69) ABD'nin yeni Başkan Yardımcısı Mike Pence

68) Dangote Group CEO'su Aliko Dangote

67) Walt Disney CEO'su Bob Iger

66) Kanada Başbakanı Justin Trudeau

65) Icahn Capital Management kurucusu Carl Icahn

64) Uber kurucusu ve CEO'su Travis Kalanick

63) Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad

62) General Motors CEO'su Mary Barra

61) IBM CEO'su Ginni Rometty

60) Baidu kurucusu ve CEO'su Robin Li

59) Dalian Wanda Group başkanı Wang Jianlin

58) Metalloinvest kurucusu Alisher Usmanov

57) DAEŞ lideri Ebu Bekir el-Bağdadi

56) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

55) Bloomberg CEO'su Michael Bloomberg

54) Meksika Devlet Başkanı Enrique Pena Nieto

53) Softbank CEO'su Masayoshi Son

52) Blackstone Group CEO'su Stephen Schwarzman

51) Microsoft CEO'su Satya Nadella

50) Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi Başyargıcı John Roberts

49) Suudi Arabistan Enerji, Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Halid bin Abdulaziz el Falih

48) ABD Başkanı Barack Obama

47) Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda

46) Dell CEO'su Michael Dell

45) Tencent Holding CEO'su Ma Huateng

44) Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi

43) Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un

42) Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim

41) China Investment Corp. Başkanı Ding Xuedong

40) Samsung Başkan Yardımcısı Jay Y. Lee

39) Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Halife bin Zayid El Nahyan

38) Reliance Industries başkanı Mukesh Ambani

37) Japonya Başbakanı Shinzo Abe

36) Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres

35) News Corp CEO'su Rupert Murdoch

34) BlackRock kurucusu ve CEO'su Larry Fink

33) CK Hutchison Holding Başkanı Li Ka-shing

32) Apple CEO'su Tim Cook

31) Koch Industries CEO'su Charles Koch

30) Alphabet Şirketler Grubu Başkanı Sergey Brin

29) Toyota Motor CEO'su Akio Toyoda

28) Alibaba Group kurucusu ve başkanı Jack Ma

27) Wal-Mart CEO'su Doug McMillon

26) Goldman Sachs Group CEO'su Lloyd Blankfein

25) IMF Direktörü Christine Lagarde

24) ExxonMobil CEO'su Rex Tillerson

23) Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande

22) General Electric CEO'su Jeffrey Immelt

21) Tesla Motors CEO'su Elon Musk

20) İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu

19) JPMorgan Chase Bankası CEO'su Jamie Dimon

18) İran İslam Cumhuriyeti'nin dini lideri Ali Hamaney

17) América Móvil Telekomünikasyon Şirketi Onursal Başkanı Carlos Slim Helu

16) Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud

15) ABD'li iş adamı Warren Buffett

14) Amazon.com kurucusu ve CEO'su Jeff Bezos

13) Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May

12) Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Li Keçiang

11) Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi

10) Facebook kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg

9) Hindistan Başbakanı Narendra Modi

8) Google kurucusu ve Alphabet Şirketler Grubu CEO'su Larry Page

7) Microsoft kurucusu ve başkanı Bill Gates

6) ABD Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen

5) Papa Francis

4) Çin Komunist Partisi Genel Sekreteri Şi Cinping

3) Almanya Başbakanı Angela Merkel

2) ABD'nin yeni başkanı Donald Trump

1) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin

1 Nisan 2016 Cuma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sevgilisi olay oldu

63 yaşındaki Rusya devlet başkanı Vladimir Putin'in yeni sevgilisi ortaya çıktı.


Rus basınında adından çokça söz edilmeye başlanılan yeni isim Alice Kharcheva.

Moskova Devlet Üniversitesi öğrencisi olan Kharcheva, Putin'in doğum günü kutlamak için bir kendi satın aldığını blog sayfasından duyurdu.

"Putin için Pussy" başlıklı blog yazısında Putin'e övgüler yağdıran genç kız, kedi ve Putin'in portresiyle poz verdi.

Aynı zamanda özel bir ajansta modellik yapan Alice Kharcheva'nın yoğun ısrarlar sonucu Putin'le aşk yaşadığı dedikodularıyla ilgili açıklama yapmadı.





18 Mart 2016 Cuma

Putin: Birkaç saatte Suriye’ye döneriz

Rusya’nın Suriye’den çekilmesinin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kremlin Sarayı’nda düzenlenen törende 17 subaya altından “Rusya Kahramanı” nişanı taktı.


Putin, tören sırasında yaptığı açıklamada “gerekirse Suriye’ye geri döneriz” diyerek dünyaya mesaj da verdi.

Putin, “Geldiğimiz noktada Suriye yönetimi ve Devlet Başkanı Esad’a mali ve istihbarat yardımı sağlamaya devam edeceğiz. Orada ayrıca yeterli sayıda askeri gücümüz de kalıyor. Özellikle Suriye hava sahasını denetim altında tutmak için S-400 füzeleriyle Pantser-F hava savunma sistemlerini bıraktık. Kalan kuvvetlerimize tehdit oluştuğunu hissettiğimiz an bu silahları çekinmeden kullanmaya hazırız. Suriye’deki durum tırmanışa geçer ve tekrar bizim askeri gücümüzle devreye girmemizi gerektirirse birkaç saat içinde önceki gücümüzle oraya geri dönme kabiliyetimizi koruduğumuz bilinmeli” açıklamalarını yaptı.

Rusya lideri, 6 aylık operasyonun maliyetini de 33 milyar ruble (yaklaşık 1.34 milyar TL) olarak açıkladı.

PEŞMERGEYE RUS UÇAKSAVAR

Rusya, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) uçaksavar sağladı. Rusya’nın Kürt Yönetimi’nin merkezi Erbil’deki başkonsolosluğu, Bağdat yönetiminin onayıyla Irak Kürt bölgesine 5 adet ZU-23 uçaksavar bataryası ve buna ait 19 bin mühimmat teslim edildiğini açıkladı. Rus askeri uzmanlarından emekli General Leonid Ivaşov “Irak’taki Kürtlere teslim edilen Sovyet modeli uçaksavar sistemi günümüzde modern uçakları vurma kabiliyetine pek sahip değil. Ancak bu silah pekala yerdeki zırhlı hedeflere karşı da kullanılabiliyor” yorumunu yaptı. Hürriyet

9 Şubat 2016 Salı

Times'tan Türkiye-Rusya krizi yorumu: Dünya istikrarsızlaşıyor

İngiliz Times gazetesinin bugün yayımlanan editoryal yazısında, Kuzey Kore'nin füze denemeleri ve Türkiye ile Rusya arasındaki krizden yola çıkılarak dünyanın gitgide istikrarsızlaştığı yorumu yapıldı ve siyasetçilere çağrıda bulunuldu.


Times'ın bu editoryal yazısının başlığı, 'küresel ihtilaf'.

Bugünkü dünyanın dengeden uzak olduğunun belirtilmesiyle başlayan yazıda gerilim kaynağı üç gelişmeye dikkat çekiliyor.

Birincisi, Kuzey Kore'nin füze denemeleri, ikincisi Rusya ile Türkiye arasındaki gerilim, üçüncüsü ise Ukrayna gerilimi.
"1945-1989 arasının çift kutuplu dünyasındaki kolay olmayan istikrar, olağanüstü istikrarsız bir uluslararası sistemle yer değiştirdi" diye yazıyor gazete.

'Güney Çin Denizi ve Türkiye'nin güney sınırı, fay hatları'

Times, ABD'nin Güney Kore'ye kurulacak yeni bir savunma sistemine destek vermek için harekete geçtiğini aktardıktan sonra "bir haydut diktatör" olarak tanımladığı Kuzey Kore'nin nükleer silah hevesinin iki sonucunun olduğunu belirtiyor.

Gazeteye göre bunlardan biri, "Bir diktatörün dünya düzenini bozmaya yönelik ele avuca sığmaz kalkışmasının büyük ölçüde itiraz kabul etmez bir yere gitmesi".

İkincisi ise "ABD ve Çin'in, Güney Çin Denizi üzerinden bir çatışmaya düşme riski".

Times, Türkiye'nin Kasım ayında bir Rus jetini düşürmesi bu yana, iki ülke arasında bir askeri çatışma gerçekleşmemiş olsa da büyük bir diplomatik ve ticari sürtüşmenin yaşandığını yazıyor.

"Moskova, sol eğilimli Kürt savaşçı gruplarına desteğini artırdı" diye yazan gazete bunun, Ankara'yı, sınırında bir Suriye Kürdistanı'nın kurulacağına dair kaygılandırdığını belirtiyor.

Yazı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü açıklamalarıyla devam ediyor:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Washington'ın, kendisi veya Suriyeli Kürtleri desteklemek arasında seçim yapması gerektiğini söyledi. Orta yol olmadığını belirtti.

Öyle görünüyor ki, Cumhurbaşkanı'na göre, Rusya gerçekten, sadece IŞİD’le değil Ankara'nın kendisiyle de ilan edilmemiş bir savaşın eşiğinde. Bu nedenle Suriye'nin kuzey sınırındaki, planlı veya plansız, herhangi bir yeni hadise, NATO müttefiki olan Türkleri, Ruslarla açık bir savaşa itebilir."

Yazının sonunda dünyadaki siyasetçilere bütün bu sorunlarla ilgili tansiyonu düşürmek için yeni yollar bulma çağrısı yapılıyor, özetle şu ifadelere yer veriliyor:

"Güney Çin Denizi'nden Türkiye'nin güney sınırına bunlar, temel fay hatlarıdır. Bunlar, tüm taraflardaki siyasetçilerden özel hassasiyet bekleyen tehlike bölgeleridir.

1962'deki Küba krizinden sonra Beyaz Saray ve Kremlin bir kırmızı hat kurmuştu.

Eğer kaza harbi önlenecekse günümüzün liderleri gerilimleri düşürmek için çok daha sofistike yollar bulmalıdır.

Siyasetçiler, bazı liderlerin rasyonel olmadığı tehlike zamanlarında dahi riski en aza indirmek için rasyonel sonuçlar peşinde koşmalıdır."

BBC Türkçe

24 Ocak 2016 Pazar

Putin karısını evlendirdi mi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2013 yılında ayrıldığı eşi Ludmila’nın kendisinden 27 yaş küçük bir girişimciyle evlendiği öne sürüldü.

İki yetişkin kızları bulunan eski eşiyle iyi ilişkilerini sürdürdüğünü söyleyen Vladimir Putin’e 2014 yılında yeni bir first lady olup olmayacağı sorulmuştu. Putin ise “Önce eski karımı evlendireyim, sonra kendimi düşüneceğim” demişti. Şimdi ise Rus basınında Ludmila Putinova’nın evlendiği haberleri yer alıyor. Sobesednik gazetesine göre Putin’e annesinden kalan St. Petersburg’daki bir dairenin ‘Ludmila Oçeretnaja’ adına kayıtlı olduğu tespit edildi. Soyadı dışında tüm veriler eski first lady’nin kimlik bilgileriyle uyuşuyordu. 57 yaşındaki Ludmila’nın İnsanlararası İletişim Vakfı’nın başındaki 36 yaşındaki Artur Oçeretni ile evlendiği öne sürülüyor. Hürriyet

22 Ocak 2016 Cuma

Putin: Lenin Rusya'nın altına atom bombası koydu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Sovyetler Birliği’nin kurucu lideri Vladimir Lenin hakkında ilginç bir çıkışa imza attı. Putin, politikalarını eleştirdiği Lenin'i Rusya'nın altına atom bombası koymakla suçladı.

Putin bu sözlerini, Rusya’daki üniversite ve yüksek eğitim kurumları rektörlerinin katıldığı toplantıda Lenin’i öven Kurçatovsk Enstitüsü Müdürü Mihail Kovalçuk’a cevaben kullandı. Kremlin'den de bu ifadelerle ilgili açıklama yapıldı. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, "Öfkeye gerek yok, başkan kendi düşüncesini dile getirdi." dedi. 

Putin, Moskova’da Bilim ve Eğitim Konseyi toplantısına katıldı. Rusya’daki birçok üniversite ve yüksek eğitim kurumunun rektörlerinin yer aldığı toplantında dün 92'nci ölüm yıldönümünde anılan Sovyet lideri Lenin de anıldı. 
LENİN BİR DÜŞÜNCE AKIMINI YÖNETTİ

Burada bir konuşma yapan Kurçatovsk Enstitüsü Müdürü Mihail Kovalçuk, Boris Pasternak'ın 'Yüksek Hastalık' adlı şiirinden bir alıntı yaparak Lenin’in Ekim Devrimi’ndeki rolünü övdü. Lenin’in bir düşünce akımını da yönettiğini savunan Kovalçuk, eğitim alanında düşünce akımını yöneten kuruluşlar bulma tavsiyesinde bulundu.
Rus lider Putin ise Kovalçuk bu sözlerine itiraz ederek, Lenin’i eleştiren sözler sarf etti. Putin, “Düşünce akımını yönetmek doğru bir şey ancak bu düşüncenin Vladimir İlyiç'in (Lenin) yaptığının aksine doğru sonuçlara yol açması gerekir. Çünkü en nihayetinde bu düşünce Sovyetler Birliği'nin çöküşüne sebep oldu, yol açtığı şey bu. O dönemde otonomi ve birçok farklı fikir vardı. Rusya denilen binanın altına bir atom bombası yerleştirdiler ve daha sonra onu patlattılar. Bizim küresel bir devrime ihtiyacımız da yoktu. Ama o dönemde bu düşünce de vardı” ifadelerini kullandı.
ÖFKEYE GEREK YOK, PUTİN’İN ŞAHSİ GÖRÜŞÜ 

Putin’in bu açıklamalarının ardından Kremlin’den yeni bir açıklama gecikmedi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Putin’in bu sözlerinin bir öfkeye yol açmaması gerektiğini ve söylenenlerin Putin’in şahsi sözleri olduğunu belirtti.
Peskov, “Başkan kendi düşüncesini dillendirmiştir. Bunun bir öfkeye neden olması söz konusu değildir, belki büyük ihtimalle anlaşmazlığa yol açabilir. Ama ortada öfke duyulacak bir durum yok.” dedi.
Peskov, “Herkes, buna başkan da dahil, tarihteki bir kişinin rolü hakkında kendi tutumuna oluşturma hakkına sahiptir.” dedi. DHA

8 Ocak 2016 Cuma

Putin, Judo milli takımı ile antremana çıktı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’de Rusya Milli Judo Takımı ile antrenmana çıktı.


Sık sık buz hokeyi oynarken kameralara takılan Putin, bu kez minderin üzerine çıkıp Judo oynadı.
Minderde Putin’in rakibi ise milli takımı çalıştıran İtalyan antrenör Ezio Gamba oldu. Putin’in judocularla yaptığı antrenmana Erken Milli Judo Takımı Antrenörü Dmitriy Morozin ve Bayan Milli Judo Takımı Antrenörü Konstantin Filosofenko da katıldı.
Bu arada salonu judo kıyafetiyle gelen Rusya Spor Bakanı Vitaliy Mutko ise mindere çıkmadı, antrenmanı izlemekle yetindi. Geçtiğimiz günlerde ise Putin, Soçi’de buz hokeyi antrenmanına çıkmıştı.

6 Ocak 2016 Çarşamba

Gani Müjde Putin’in aslanıyla poz verdi

Gani Müjde’nin dijital değil gerçek bir aslanla çekim yapmak için diretmesi üzerine, ekip dünya çapında aslan arayışına girdi.

3. denemede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hafta sonları gezdiği ve fotoğrafları medyaya yansıyan aslanların eğitmeni Zapashny kardeşlere ulaşıldı. Ve sonunda ekip Rusya’ya giderek çekimi tamamladı. 15 Ocak’ta vizyona girecek “Bizans Oyunları” filmine damga vuran “aslan”ın hikayesi ortaya çıktı.



1 Ocak 2016 Cuma

Acı dolu bir yıl

Hürriyet’in geleneksel yılbaşı testinde geçen defa ‘felaketlerden uzak, umut dolu bir yıl’ temenni etmiştik. Maalesef 2015 zor ve acı dolu bir yıl oldu. Yıla Avrupa umuduyla yola çıkan mültecilerin dramı, savaş ve terör eylemleri damgasını vurdu. Terör örgütü IŞİD’in kanlı saldırıları, hacdaki facialar, Paris katliamı, Rusya ile uçak krizi en çok konuşulan olayların başında geldi. Yeni umutlarla, yeni yıla ‘Merhaba’ demişken 2015 ile ilgili hafızanızı test etmeye ne dersiniz?
1- O fotoğraftan önce de neredeyse her gün mülteci faciası haberi ajanslara düşüyordu. Ancak DHA muhabiri Nilüfer Demir’in 2 Eylül’de çektiği fotoğraf dünyayı sarstı. Aylan Kurdi’nin (3) Bodrum sahiline vurmuş cansız bedeni karşısında dünya Suriyeli mültecilere daha fazla ‘duyarsız kalamadı’. Aylan, Suriye’nin hangi şehrinde son yolculuğuna uğurlandı?
a) Kobani
b) Humus
c) Halep
2- Fransa bu yıl terör saldırılarıyla sarsıldı. Paris katliamından önce 7 Ocak’ta siyasi hiciv dergisi Charlie Hebdo’ya ve bir Yahudi koşer markete terör saldırıları düzenlendi.12 kişinin öldüğü saldırıyı El Kaide’nin Yemen kolu düzenledi. 40’dan fazla dünya lideri, saldırıları protesto etmek için düzenlenen Cumhuriyet Yürüyüşü’ne katılarak kol kola yürüdü. Bu yürüyüşe katılmadığı için ülkesinde tepki çeken lider kimdi?
a) ABD Başkanı Obama
b) Fransa Cumhurbaşkanı Hollande
c) Ürdün Kralı Abdullah
3- Önce 11 Eylül’de Kâbe’deki vinçlerden birinin düşmesiyle 107 hacı adayı korkunç şekilde can verdi. Bu kazadan sadece 13 gün sonra, Kurban Bayramı’nın ilk gününde bu kez Mina’da izdiham felaketi yaşandı. Suudi yetkililere göre izdihamda 769 hacı adayı öldü. Ancak yabancı ajanslara göre Suudi yetkililer gerçekleri gizliyor ve can kaybı en az 2411. En çok vatandaşı ölen ülke hangisiydi?
a) Endonezya
b) Mali
c) İran
4- 24 Mart günü Alman GermanWings’e ait Airbus A320 tipi uçak, Barcelona’dan Düsseldorf’a giderken Fransız Alpleri’ne çakıldı. 150 kişinin öldüğü facia, daha önceki uçak kazalarına benzemiyordu ve günlerce konuşuldu. Uçağın düşme nedeni neydi?
a) Co-pilot intihar amaçlı uçağı kasten düşürdü
b) Teknik arıza
c) Terör olayı
5- Sesi muazzam. Çıkış parçasıyla tüm dünyada fırtınalar estirdi, video klibi YouTube’da izlenme rekoru kırdı. Türkiye’de ayrıca Ahmet Kaya’nın ‘Acılara Tutunmak’ adlı şarkısından alıntı yaptığı iddiaları günlerce konuşuldu. İngiliz şarkıcı Adele’in üçüncü stüdyo albümünün adı nedir?
a) Hello
b) 25 
c) Don’t You Remember
6- NASA’nın gözü Mars’ta. Belki bir astronotun Mars’a ayak basmasına daha 15-20 yıl var ama bu yıl basın toplantısıyla açıklanan keşif, tarihe “insanlık için dev adım” olarak geçti. Tüm dünyada heyecan yaratan, Mars’la ilgili “yılın bilim olayı” neydi?
a) Akan su izleri bulundu
b) Patates büyütülecek
c) Cam kalıntıları bulundu
7- Paris katliamını gerçekleştiren ve planlayan sekiz saldırgandan en az dördü, Belçika’nın başkenti Brüksel’deki bu semtten. Brüksel’in en fazla yabancı kökenli barındıran, işsizlik oranının en yüksek olduğu yerleri arasında. Cihatçıların yuvası haline gelen, “Avrupa’nın Rakka’sı” başlıkları atılan semtin adı nedir?
a) Molenbeek
b) Saint-Denis
c) Saint-Gilles

8- 31 Ekim’de Rus Metrojet A-321 yolcu uçağı, Mısır’da Sina yarımadasında düştü. Çoğu Rus yolcu 224 kişi öldü. Terör örgütü IŞİD, “uçağı biz düşürdük” açıklaması yaptı. Rus yetkililer, başta kabul etmeseler de olayın terör saldırısı olduğunu, uçağa bomba konulduğunu açıkladılar. Peki büyük güvenlik açığının yaşandığı uçağın havalandığı, Kızıldeniz kıyısındaki turizm cennetinin ismi nedir? 
a) Hurgada
b) İskenderiye
c) Şarm El-Şeyh

9- 2015’in Kasım ayı, Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle patlak veren krize sahne oldu. “Türkiye hava sahamız ihlal edildi” açıklaması yaptı. Rus yetkililer, “Uçağın Türkiye’nin hava sahasını ihlal etmediğini gösteren kanıtlara sahibiz” iddiasında bulundu. İki ülke arasında özellikle Putin-Erdoğan dostluğuyla şekillenen iyi ilişkiler, tepetaklak oldu. Türkiye’nin düşürdüğü savaş uçağının modeli neydi?
a) F-16
b) Su-24
c) MiG-17
10- Mardin’de doğdu Aziz Sancar, DNA onarımı alanındaki çalışmalarıyla 2015 Nobel Kimya Ödülü’nü aldı. Etnik kökeni, bir zamanlar ülkücü olduğu haberleri tartışılırken Sancar, röportajlarında Cumhuriyet’in imkânları ile okuduğunu, devletin kendisine sağladığı olanaklara müteşekkir olduğunu söyledi. Sancar ödülünü hangi meslektaşlarıyla paylaşmıştı?
a) Tomas Lindahl/ Paul Modrich
b) Eric Betzig/ Stefan W. Hell
c) Martin Karplus/ Arieh Warshel
11- IŞİD’e karşı mücadele etmek için kurulan ABD öncülüğündeki koalisyondaki hangi Avrupa ülkesi Suriye’de terör örgütüne yönelik hava saldırıları düzenlemiyor? 
a) Fransa
b) İngiltere
c) Almanya
12- Avrupa bu yıl göçmen akınına sahne oldu. Avrupa’ya giriş yapan göçmen sayısının yüzbinleri bulmasıyla Avrupa Birliği içerisinde büyük kriz yaşanırken, üye ülkeler arasında mültecilere kapılarını kapayıp “Türkiye’ye gitsinler” sesleri yükseldi. Göçmen krizini görüşmek üzere, ekim ayında Türkiye’ye kritik ziyarette bulunan, Time dergisinin “Avrupa’nın borç ve mülteci krizlerinde gösterdiği liderlik” nedeniyle “yılın kişisi” seçtiği lider kim?
a) Angela Merkel
b) David Cameron
c) François Hollande
13- İngiliz Prensi William’ın Kate Middleton ile evliliği büyük ses getirmişti. Prens George’un (2) doğumu da en az düğün kadar konuşulmuş, basın mensupları hastane önünde canlı yayın yapmıştı. İngiliz basının manşetlerinden düşmeyen aileye bu yıl yeni bir üye daha katıldı. İngiltere tahtının dördüncü sırasına yerleşen 7 aylık Prenses’in ismi nedir?
a) Catherine
b) Charlotte
c) Caitlyn
14- İran ve P5+1 ülkeleri,14 Temmuz’da Viyana’da nükleer anlaşmaya vardı. Ortadoğu’da dengeleri değiştiren anlaşmaya göre, İran’ın nükleer programı konusunda sorumluluklarını yerine getirmesi durumunda uluslararası toplum da ülkeye yönelik yaptırımları kaldıracak. Diplomasi yeteneğiyle müzakerelerin başarıyla sonuçlanmasında büyük rol oynadığı yazılan, ülkesinde kahraman gibi karşılanan, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen İran’ın Dışişleri Bakanı’nın adı nedir?
a) Abbas Arakçi
b) Cevad Zarif
c) Ali Laricani
15- 13 Kasım... Bir cuma akşamı... Dünya, Fransa’nın başkenti Paris’te art arda meydana gelen IŞİD saldırılarıyla dehşete düştü. 130 kişinin katledildiği katliamda en büyük can kaybı Bataclan konser salonunda yaşandı. Üç intihar bombacısı, Kalaşnikof silahlarıyla konsere gelenlere kurşun yağdırdı, bombalarını patlattı, 89 kişi yaşamını yitirdi. O akşam kan gölüne dönen salonda sahneye çıkan grubun adı nedir?
a) Eagles of Death Metal
b) U2
c) Goodbye to Gravity
16- Suriye’de 15 bin kadar militanı bulunduğu tahmin edilen İslam Ordusu’nun lideri, geçen hafta ordunun düzenlediği hava saldırısında öldü. Suriyeli muhalifler yas ilan ederken, BM destekli siyasi çözüm çabalarının darbe alacağı yorumları yapıldı. Fatih Camii’nde gıyabi cenaze namazı da kılınan muhalif liderin adı nedir?
a) Zehran Alluş
b) Ebu Hammam el Buveydani
c) Ömer El Şişani
17- Star Wars hayranlarının bekleyişi 14 Aralık’ta sona erdi. Ve sinema tarihinin kült serisi Star Wars’ın yeni filmi ‘Güç Uyanıyor’, dünya çapında 1 milyar dolarlık hasılat elde ederek sinema tarihinde bu rakama en hızlı ulaşan film oldu. Karakterlerin oyuncakları, maskeleri, giyim eşyalarıyla dev bir ekonomi oluştu. Yapımcılar için bile bu ilgi sürpriz oldu. ‘Güç Uyanıyor’, serinin kaçıncı filmi?
a) 6
b) 7
c) 5
18- Donald Trump... ABD’de Cumhuriyetçi Parti’den başkan aday adayı. Meksikalılara, Suriyeli mültecilere yönelik yaptığı ırkçı açıklamalar anketlerde oy olarak geri döndü. Oyu arttıkça daha da ileri gidip “Müslümanların ABD’ye girişi yasaklansın” çağrısı yaptı. Sadece Müslümanlardan değil, tüm dünyadan tepki çekse de rakipleriyle arasındaki farkı yüzde 19’a çıkardı. 2016 yılında adından daha çok söz ettireceği kesin. Siyasette “yeni” olan Trump’ın babadan kalma asıl mesleği ne?
a) Emlakçılık
b) Oyuncu
c) Avukat
19- Sadece Suriye ve Irak’ta değil, Avrupa’da da büyük katliamlar gerçekleştiren Irak Şam İslam Devleti’nin bu yıl elindeki toprakların yüzde 14’ünü kaybettiği açıklandı. Aşağıdaki şehirlerden hangisi bu yıl IŞİD’in kontrolü kaybettiği şehirlerden biri değil?
a) Ramadi
b) Tel Abyad
c) Palmira
20- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye basının her zaman ilgisini çekmiştir. Sadece siyasi gelişmeler değil, Putin’in ne kadar atletik olduğu bile gazete sayfalarını süslüyor. Ancak bu yılın son birkaç ayında neredeyse her gün Putin’i konuştuk. Putin’in açıkladığı, kendisine göre 2015 yılının en önemli olayı nedir?
a) Rusya’nın Suriye’de hava saldırıları başlatması
b) Türk uçağının düşürülmesi
c) Zafer Günü’nün 70’inci yıldönümü.
CEVAP ANAHTARI
1) a
2) a
3) c
4) a
5) b
6) a
7) a
8) c
9) b
10) a
11) c
12) a
13) b
14) b
15) a
16) a
17) b
18) a
19) c
20) c

31 Aralık 2015 Perşembe

19 Türk operatörüne Rusya'da 'faaliyet' engeli

Rusya Federal Turizm Ajansı (Rosturizm) Başkanı Oleg Safonov, Rosturizm'in 19 tur operatörünü Devlet Başkanı'nın talimatı ve hükümetin kararnamesi üzerine Tek Federal Kayıt'tan çıkardığını bildirdi.

Safonov Rus haber ajansı Ria Novosti'ye yaptığı açıklamalarda, "Devlet Başkanı'nın talimatı ve hükümetin kararnamesi üzerine harekete geçtik. Kurucuları Türkiye vatandaşı veya Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulan tüzel kişi olan kuruluşların yürütemeyeceği faaliyet listesi açıklandı" dedi.

Değişikliklerin 1 Ocak 2016'dan itibaren yürürlüğe girdiğini belirten Safonov, "Katılımcıların bilgilerinin mevcut olduğu Tek Federal Kayıtımız var. Rosturizm gereken bilgilere sahip. Böyle 19 kuruluş var. Tur operatörleri de bu tür bilgilere sahiplerse bize bildirmek zorundalar" ifadesini kullandı.
Rosturizm internet sayfasında Devlet Başkanı'nın talimatı ve Rus hükümetinin kararnamesi sebebiyle 1 Ocak 2016'dan itibaren Tek Federal Kayıt'tan çıkartılacak 19 şirketin listesi yayınlandı.

Listede yer alan şirketler şunlar:"OOO Renaissance Management, OOO ATTIDA TRAVEL, PEGAS Turs, PEGAS Kazan, PEGAS Ufa, PEGAS Ekaterinburg, PEGAS Krasnodar, PEGAS Samara, PEGAS Kemerovo, PEGAS Perm, PEGAS Riteil, PEGAS Habarovsk, PEGAS Surgut, ANEX Region, ANEX TUR Moskova, Bentur Moskova, Pegas Touristik, Sanmar Tur ve Coral Travel."

30 Aralık 2015 Çarşamba

Rusya yeni yaptırımları onayladı

Rusya 1 Ocak’tan itibaren Türk şirketlerinin devlet ve belediyelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak inşaat, turizm, otel işletmeciliği ve hizmet alanında çalışmasını yasakladı.

Rus hükümeti bugün yaptığı açıklamada 1 Ocak'tan itibaren Türk şirketlerinin devlet ve belediyelerin ihtiyaçlarına yönelik olarak inşaat, turizm, otel işletmeciliği ve hizmetleri alanında çalışmasını yasaklayacağını duyurdu.

Rusya, Türkiye'nin 24 Kasım'da Suriye sınırında bir Rus savaş uçağını düşürmesinin ardından Türkiye'ye yönelik ekonomik yaptırımlar uygulamıştı.

MEDVEDEV İMZALADI
Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev, Türkiye'ye yönelik ek yaptırım kararını imzaladı.

Rus hükümetinden yapılan açıklamaya göre, Türk şirketlerinin 1 Ocak 2016'dan itibaren, Rusya'daki devlet ve belediye kurumlarının ihtiyaçlarına yönelik inşaat, turizm, otel işletmeciliği ve hizmet alanlarında çalışmaları yasaklandı.

Yaptırımların yürürlüğe girme tarihinden önce imzalanmış olan sözleşmelerin yeni yaptırım kararından etkilenmeyeceği belirtilen açıklamada, Rusya'da bazı Türk şirketlerin de Rusya'da faaliyet göstermesinin yasaklandığı belirtildi.

29 Aralık 2015 Salı

Putin'in sözleri yılbaşı hediyesi oldu

Guardian gazetesinde yer alan bir haberde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in konuşmalarından oluşan 400 sayfalık bir kitabın milletvekilleri ve diğer siyasilere yılbaşı hediyesi olarak dağıtıldığı belirtiliyor.

Habere göre, "Dünyayı değiştiren sözler" adlı kitabı basan Kremlin yanlısı gençlik grubundan, "Bir yıl önce Putin'in eski konuşmalarını okurken öngörülerinin tamamen gerçekleştiğini fark ettik. Bunun üzerine tüm konuşmalarını incelemeye karar verdik. Ve gördük ki, daha önce söylediği şeyler ya oluyor ya da olmak üzere" diyor.

Volodin şöyle devam ediyor:

"Tüm bu konuşmaları okuyunca, söylem ve düşüncelerinin açık bir sistemi olduğunu görüyorsunuz. Birçok kişi onun ne yapacağı kestirilemeyen ve tutarsız biri olduğunu söylüyor. Oysa tamamen şeffaf, açık ve mantıklı."

'PUTİN RUSLARIN BABASI'

Kitapta 19 makale ve konuşma yer alıyor. Putin'in 2003'teki bir konuşmasıyla başlayan kitap, Rus liderin bu yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayla sona eriyor.

Volodin, kitabın masraflarını kimin üstlendiğini söylemedi.

Haberde, grubun Kremlin'e yakın olduğunun bilindiği belirtiliyor. Grubun internet sitesinde Vladimir Putin "Rusların babası" olarak niteleniyor:

"Babayla birlikteyiz. Onunla aynı fikirdeyiz. Babanın gücüyle savaşmayız. O gücü paylaşır, kullanmayı öğrenir ve babayla birlikte enerjisini günümüze ve geleceğe yönlendiririz."

'KEFİR İÇERİM'

Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov, kitaptan dün haberi olduğunu söyledi. Kitabın kapağında Putin'in "Vuruldukça daha da güçleniyoruz", "Rusya benim hayatım" ve "Kefir içerim" gibi sözleri yer alıyor.

Guardian, kitabın Ocak sonunda satışa sunulacağını aktardığı haberinde ekonomik durumun kötüleşmesine rağmen Putin'e desteğin tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyrettiğini ve yeni bir kişilik kültünün ortaya çıkmaya başladığını belirtiyor.

PUTİN PARFÜMÜ

Haberde şöyle deniyor:

"Tüm ülkede, havaalanlarında Putin'in fotoğrafının yer aldığı tişörtler, kupalar, buzdolabı mıknatısları, hatta Putin'den esinlenilen bir parfüm bile satılıyor. Kokuyu çıkaran şirket, parfümü 'yumuşak ama aynı zamanda çok sert' diye tanımlıyor."

BBC Türkçe

28 Aralık 2015 Pazartesi

Erdoğan'dan Rusya'ya çağrı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, El Arabiya kanalına verdiği röportajda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Uçak krizinin ardından Ankara-Moskova hattındaki ilişkilere yönelik bir soru üzerine Erdoğan, "Rusya ile olan bu ilişkilerimiz şu anda A'dan Z'ye biliyorsunuz tamamen kopmuş değil. Benim sürekli verdiğim mesaj şudur: Devletler arasında diplomasi hiçbir zaman koparılıp bir kenara konulmamalıdır. Burada aklıselim ile hareket edilmelidir" dedi
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başika kampından çekilip çekilmeyeceğiyle ilgili bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin, Türkiye ziyareti sırasında kendilerinden yardım talebinde bulunduğu ve Türkiye'nin de gerekli yardımları yapabileceğini söylediklerini aktardı.

Bu noktadan hareketle talep edilen uygun bir kamp yerinin verildiğini kaydeden Erdoğan, "Bu 2014 sonu itibarıyla başladı ve 2015 martında da Başika bize yer olarak gösterildi. Başika'da eğitimcilerimiz bizim, oraya yerleştiler ve burada eğitime başladılar. Irak'ın da yetkilileri burayı ziyaret ettiler. Bunların içerisinde Milli Savunma Bakanı da vardı ve bu ziyaretlerle de buradaki yapılan çalışmaları kendileri takdir ettiler, beğendiler" diye konuştu.

ESAD YÜZÜNDEN 4'LÜ İTTİFAKA GİRMEDİK

Suriye'deki gelişmeler ve bu gelişmelerle birlikte bazı adımlar atıldığını kaydeden Erdoğan, bunlardan bir tanesinin de Rusya, İran, Irak ve Suriye'nin oluşturduğu Bağdat'ta kurulan dörtlü ofis meselesi olduğunu ifade etti.

Türkiye'yi de bu ofise dahil etmek istediklerini dile getiren Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e, "Ben devlet olarak, meşru bir devlet olarak kabul etmediğim Suriye ile aynı masada nasıl otururum? Onun için bizim oraya gelmemiz mümkün değil" cevabını verdiğini söyledi. Erdoğan, "Biz o dörtlü ofisin içerisinde, Türkiye olarak, beşinci bir ülke olarak yer almadık. Bu bizim davranışımızın ne kadar haklı olduğunu da gösterdi" diye konuştu.

Başika kampı adımı, oradaki Peşmergelerin ve zaman zaman da Türkmenlerin eğitimine yönelik adımların kendilerine bir şeyi daha gösterdiğini söyleyen Erdoğan, "'Demek ki' dedik, 'yani bizim biraz daha Bamerni'de bu işi birlikte yürütmemiz gerekiyor' ve daha sonra bu son zamanlardaki gelişmeler olunca Bamerni'ye biz oradan bir miktar askerimizi çektik" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin Dışişleri ve MİT müsteşarlarının Irak'a giderek konuyu merkezi yönetimle görüştüğünü hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

ORADA BULUNMAMIZIN SEBEBİ DAİŞ'LE MÜCADELE

"Fakat son tabii uçak hadisesinden sonra hava daha da gerildi ve bunun üzerine önce biliyorsunuz Rusya'nın bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) müracaatı oldu ve bu müracaat reddedildi. Ardından biraz daha geçince Irak Merkezi Yönetimi böyle bir adımı attı ve bu adımı attığında da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bununla ilgili olarak da, iki ülke bunu kendi arasında çözsün kararına vardılar. Şu anda da biliyorsunuz bu safhadadır, böyle devam ediyor."

Irak hükümetinin Başika kampıyla ilgili olarak BMGK'ya başvuruda bulunmasının Türkiye'nin IŞİD'le mücadele çabalarını nasıl etkileyeceği yönündeki bir soru üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin orada bulunmasının en önemli sebebinin IŞİD'le mücadele olduğu vurguladı. Bağdat yönetiminin IŞİD'le mücadele konusunda gerekli adımları atmadığını, atmış olsaydı bu sıkıntıların yaşanmayacağını dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Ben bu arada Sayın Obama'yla da bu konuyla ilgili görüşmelerim oldu. Bakın bizim yıllar yılı, ta Başbakanlığım dönemi de dahil olmak üzere bir terör tehdidi altında bulunuyoruz Irak'tan. Bu terör tehdidine karşı biz Irak Merkezi Yönetimi'ne 'lütfen bakın Kandil'de hem İran tarafında, hem Irak tarafında bir bölgede bu teröristler şu anda konuşlanmış durumdalar. Bunlara siz gerekli müdahaleyi yapmak durumundasınız. Eğer siz bunlara karşı gerekli müdahaleyi yapmayacak olursanız biz müdahale etmek durumunda kalırız' dedik. 'Bunun için de sizden ayrıca bir daha bunu görüşemeyiz, çünkü bunlar saniyelik meselelerdir.'

Maalesef hiçbir zaman bu terör örgütlerine karşı Irak Merkezi Yönetimi bir tedbir almamıştır. Şu anda kaldı ki DAİŞ zaten Irak'ın üçte birini işgal etmiş durumda. Orada hala DAİŞ terör örgütü bulunuyor. Peki, Merkezi Yönetim bunlara karşı şu ana kadar herhangi bir şey yapabildi mi? Yapamadı ve biz talep üzerine buraya girmiş bulunuyoruz. Burada Peşmergelerin, Türkmenlerin, hepsinin ciddi bir sıkıntısı var. Eğitim amaçlı buraya girmişiz, bir muharip güç olarak burada bulunmuyoruz. Sadece bizim oradaki bir kısım askerlerimiz, eğitim veren askerlerimizi koruma amaçlı olarak oradadır. Zaten sayı da bellidir. Yani siz o sayıyla zaten orada muharebe yapamazsınız. Orada böyle bir güç  bulunmaktadır. Bunu da bir defa işin idrakinde olan, gerçekten asker-güvenlik güçleri normal karşılamaktadır. Bu da 650-700 kişilik bir gruptur zaten ve şu anda oradaki bu görevlerini ifa etmektedir. Fakat bunların da bir kısmı zaten Bamerni'ye kaymıştır. Bunlar da biliyorsunuz Kuzey Irak Yerel Yönetiminin olduğu bölgedir."

KONUMUMUZ NE RUSYA'NIN NE DE İRAN'IN KONUMUDUR

Erdoğan, Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığıyla ilgili Rusya ve İran'ın tutumunun hatırlatılması üzerine, "Bir defa şu çok açık ve net orada, bunu söyleyenlere bizim verdiğimiz ve vereceğimiz cevap şudur: Bizim konumumuz ne Rusya'nın konumudur, ne İran'ın konumudur" dedi.

Türkiye'nin sürekli olarak Irak'tan terör tehdidi alan bir ülke olduğuna ve bu tehdidin sadece IŞİD'den kaynaklanmadığına dikkat çeken Erdoğan, "Kaldı ki Türkiye şu anda 300 bin Iraklıyı kamplarında misafir eden bir ülkedir. Bunu ne İran yapıyor ne de Rusya yapıyor. Bu kadar hassas davranan bir Türkiye'ye karşı böyle bir yaklaşım tarzını biz bir defa, yani Irak'tan da, diğer ülkelerden de yanlış buluruz. Türkiye'nin bu hassasiyeti üzerinde kimsenin spekülasyon yapmaması lazım. Bizim bütün bu hareket tarzımız, bir defa birinci derecede Musul halkının çağrısı üzerine atılmış bir adımdır" diye konuştu.

RUSYA İLE İLİŞKİLER A'DAN Z'YE KOPMUŞ DEĞİL

Türkiye-Rusya ilişkilerinin halihazırdaki durumuyla ilgili bir soru üzerine, iki ülke arasındaki ilişkilerin son 10 yılda hiç bir dönemde olmadığı kadar ileri bir noktaya geldiğini, hatta stratejik bir ittifak halini aldığını, üst düzey istişari konsey oluşturularak toplantılar yapıldığını hatırlattı.

Son toplantının 15 Aralık'ta Moskova'da yapılmasının planlandığını ancak ev sahibi Rusya'nın sıcak bakmaması üzerine iptal edildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Rusya ile olan bu ilişkilerimiz şu anda A'dan Z'ye biliyorsunuz tamamen kopmuş değil. Benim sürekli verdiğim mesaj şudur: Devletler arasında diplomasi hiçbir zaman koparılıp bir kenara konulmamalıdır. Burada aklıselim ile hareket edilmelidir. Rusya geçen yıl bizim Karadeniz'de 15 dakika hava sahamızı ihlal etmiştir. Suriye'de önce bir ihlal yapmış, ardından ikinci bir ihlal yapmış ve biz G-20 toplantısında Sayın Putin'le bunları görüştük. Bu arada tabii biz kendisiyle telefonla da bu ihlaller yapıldığında bunları konuşuyorduk. 'Bakın biz stratejik ortağız ama stratejik ortaklar olarak birbirimizin hava sahasını bu şekilde ihlal etmek bir yanlıştır, bu egemenlik haklarına saldırıdır ve egemenlik haklarına saldırı yarın hiç arzu etmeyeceğimiz neticeleri doğurabilir. Bu saygıyı bir defa göstermemiz gerekir' dedim. Hatta daha da ileri gittim, Doğu Akdeniz'de bizim bir fırkateynimizi taciz ettiler. Bunu da yaşadık ve bunları da biz kendileriyle paylaştık. 'Bakın, böyle bir durum da oldu' dedik G-20'de. 

PUTİN 'İHLALLERDEN HABERİM YOKTU' DEDİ

'Benim bundan haberim yoktu' dedi ve yanında -heyetler arası bir toplantıydı bu- diğer arkadaşlarına da bir talimat verdi. Biz G-20'den çıktık, aradan 2 gün geçti bu olayla karşı karşıya kaldık. Düşünün, aidiyeti belirsiz iki tane uçak ve bunlar 10 dakika içinde 5 uyarı alıyorlar, kendilerine sürekli bu uyarılar yapılıyor. Bu uyarıya rağmen bunlar gelip belli bir paten yapıyorlar, o patenden sonra bizim sınırdan içeri giriyor. Birincisi tekrar Suriye topraklarına dönüyor, ikincisi -17 saniyelik bir zaman içerisinde oluyor- tabii angajman kuralları çerçevesi içerisinde bu defa orada uçuşlar yapan iki tane bizim F-16 uçağımızdan bir tanesi kalkıyor bu ikinci uçağı orada vuruyor." 

Erdoğan, "Şimdi bu olay tabii ki bizim için belki arzu edilmeyen bir olay olarak da değerlendirilebilir ama bu bir su yolu haline geldiği anda bunun tüm halkımızda meydana getirebileceği bir durumu düşünün" ifadesinin kullanarak, "Acaba Rusya kendi hava sahasının ihlallerine bu denli müsaade edebilir mi? Herhangi bir ülke gelip Rusya'nın hava sahasını sürekli ihlal etse, acaba buna sürekli müsaade edebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? Bunu önce kendi şahsında bir devlet olarak düşünmesi lazım" diye konuştu.

"Ben çok güçlü bir devletim, dolayısıyla istediğim zaman istediğim ülkeye istediğim gibi gider bu hava sahasını ihlal ederim" tutumunun uluslararası hukuk ve egemenlik haklarına saygı açısından doğru olmadığının vurgulayan Erdoğan, "Bakın bir olmuş, iki olmuş, üç olmuş, bu dördüncüsünde oluyor ve endişe ettiğimiz konu başımıza geliyor. Dolayısıyla bunu, kendilerinin böyle bir yanlışı yapanları uyarması, ikaz etmesi gerekirken, tam aksine burada hava sahası ihlal edilmiş olan bir ülkeye karşı bunu bir tavra dönüştürmeyi ben doğrusu Rusya'nın diplomatik anlayış noktasındaki kusuruna yorumluyorum. Çünkü böyle bir yaklaşım tarzı olamaz. Bunu çok iyi incelemek lazım" ifadesini kullandı.            

SAĞDUYUYLA İLİŞKİLERİ CANLANDIRMA BEKLENTİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağduyuyla diplomatik ilişkilerin yeniden canlandırılması beklentisinde olduğunu söyledi. İki ülke arasında birçok alanda ilişkilerin devam ettiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"İşte enerjiydi, gıda, vesaire, bunlarla ilgili satışlardı, birçok şeylerde bu arada tabii belki kesintiler oldu. Birçok insanımıza orada zulmediyorlar. Orada mesela havaalanlarında bazı vatandaşlarımız hakikaten bugüne kadar uğramadıkları ciddi bir kontrol sürecine uğruyorlar. Bundan dolayı ciddi şikayetler var. Bunlar tabii bizi üzüyor ama biz bu tür olaylara karşı aynı dille mukabele etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Mesela ülkemize gelecek Rus turistlere karşı 'Türkiye'ye gitmeyin', tur operatörlerine 'Bütün turlarınızı iptal edin', bu tür şeyler söyleniyor. Ben bunları doğru bulmuyorum, yani bunlar çok basit yaklaşımlardır. Bu bir defa kendi vatandaşının seyahat özgürlüğünü engellemektir. Bırakın vatandaşınız dünyada nereye gidecekse oraya gitsin. Türkiye'yi seviyorsa ve siz de bunu engelliyorsanız, bu onun seyahat özgürlüğünü ortadan kaldırmaktır, engellemektir. Ha kendisi gelmeyecekse zaten gelmez ama buraya gelmek istiyorlarsa da ne yapar yapar yine buraya gelir. Türkiye'de, şu anda sadece turist olarak değil Rusya'dan gelip burada bizim vatandaşımız olan Ruslar var. Türkiye'de evlenmişler, burada kalmışlar ve hallerinden de gayet memnunlar. Biz de onlardan memnunuz. Hatta geçici ikametle burada kalanlar var, aynı şekilde bu süreç devam ediyor. Bizim şu anda özellikle Rusya ile ilişkilerimizin böyle çok olumsuz bir istikamete gitmesinden değil, bunun bir an önce toparlanarak yine eskisi gibi düzgün bir şekilde diplomatik çerçeve içerisinde düzelmesinden yanayız."

ÇAVUŞOĞLU-LAVROV GÖRÜŞMESİ OLUMLU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerilimi azaltmak için adım atıp atmadıkları yönündeki bir soru üzerine, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Rus mevkidaşı Sergey Lavrov'la görüştüğünü hatırlattı.

Çavuşoğlu'nun görüşmeyi olumlu olarak değerlendirdiği, buna karşın Rusya tarafından daha farklı açıklamalar duyduklarını aktaran Erdoğan, "Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte de yine dışişleri bakanlarımızın görüşmeleri olsun. Farklı ülkelerden siyasi liderlerin bu konuda bu sürecin böyle devam etmemesini istediklerini görüyorum, onlar da bu konuda devreye giriyorlar. Yani dostlar devreye girenler bu noktada bir netice almak için gayret sarf ediyorlar. Biz de dost kazanmaktan yanayız, yani düşman azaltmaktan yanayız, bizim gayretimiz budur. Onun için temenni ederim ki dostlar azalmaz çoğalır, tam aksine düşmanlar azalır. Bunun gayreti içerisindeyiz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'nin geleceğine ilişkin bir soru üzerine, "Bana göre Suriye konusunun kararını bir yerde zaman verecektir. Asıl karar verici milli iradedir, yani milli iradeyi bir kenara koymak mümkün değil. Rusya bugün orada görünebilir ama milli irade, Suriye halkı acaba buna ne diyor? Mesele bu. Şu anda ben Suriye halkının bu gelişmelerden memnun olduğunu zannetmiyorum. Çünkü Suriye halkını iyi tanırım, iyi bilirim. Çünkü bizlerle olan ilişkileri çok farklıdır" cevabını verdi.

RUSYA BOMBARDIMANINDA 800 SİVİL ÖLDÜ

Suriye rejiminin, ülkenin sadece yüzde 14'üne hakim olduğunu, geri kalan toprakların ise çeşitli örgütlerin elinde bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Bugün Suriye'de rejim Suriye'nin yüzde 14'üne hakim, yüzde 14'ün dışı tamamıyla çeşitli örgütlerin elindedir. DAİŞ bunlardan bir tanesidir, Özgür Suriye Ordusu bunlardan bir tanesidir. Bunun dışında birçok örgütler var. Hepsinin orada belli bir ağırlığı var. Tabii asıl buradaki ağırlık, bütün bu örgütlerin DAİŞ dışında bütünleşerek, birleşerek Suriye halkıyla el ele bu rejimi devirmek suretiyle kendi iradesini orada egemen kılmasıdır" ifadesini kullandı.        

Rusya'nın Suriye'deki bombardımanında Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölgeler dahil birçok bölgede 800'ü sivil olmak üzere birçok insanı öldüğünü, Rusya'nın saldırılarını acımasız bir şekilde sürdürdüğünü anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Mesela diyorlar ki: Biz Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölgeyi vurmadık. Bunu bizzat kendileri bana ifade ettiler. Lazkiye'nin kuzeyi Bayırbucak Türkmenlerinin yerleşim bölgesidir. Ağırlıklı 22 köy bu işin tam merkezidir. Bu olaylar başlayınca bu köyler boşalmıştır ve bunlar tamamıyla Suriye'nin daha kuzeyine, bizim sınırımıza yerleşmişlerdir. Biz hazırlıklarımızı yaptık, onları hazırladığımız kamplara almak istedik. Fakat onlar, 'biz topraklarımızdan ayrılmayacağız ve ölürsek de bu topraklarda öleceğiz' demişlerdir. Şu anda hala onlar Suriye'de kalmaktadır, oradaki kamplarda kalmaktadır. Fakat biz kendilerini sürekli gıda, yiyecek, içecek, giyim-kuşam, bunlarla desteklemekteyiz ve onlar orada yaşamlarını şu anda o zor koşullarda devam etmektedirler.

Fakat biz tabii kendilerine şunu söyledik: 'Eğer siz böyle bir mücadele verecekseniz, bunu DAİŞ'e karşı verin. Niye bunu DAİŞ'e karşı vermiyorsunuz? Bunlar DAİŞ'le mücadele etmek yerine, ılımlı muhalefetin üzerine gidiyorlar. Şu anda bunlar eğer 100 kişiyi vurduysa, bunun 90'ı ılımlı muhalefettir, 10'u DAİŞ'tir. Ancak onlar ne diyor? 'Biz DAİŞ'i vuruyoruz'. Doğru konuşmuyorlar, bunların hepsinin tespitleri elimizde var. Çünkü bizim de istihbaratımız var, yani onların istihbarat servisi varsa, bizim de MİT'imiz var. Biz de çalışıyoruz, o da çalışıyor. Bunun yanında tabii ki Amerikan istihbaratı da çalışıyor. Biz nerede, kim ne yapıyor, hepsini bizler de bu bilgileri alıyoruz, dürüst olmak lazım.

Zaten DAİŞ'e karşı birlikte bir mücadele verelim. Biz bunu Sayın Putin'e söylediğimiz zaman 'evet' demiş olsaydı, bugün çok daha farklı bir yerde olacaktık, çok daha büyük bir mesafe almış olacaktık ve bunu beraber yapmış olacaktık. Fakat olaylar maalesef arzu ettiğimiz gibi gelişmedi, aksi istikamette gelişti ve Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu Lazkiye'nin kuzeyi ki buradaki hesap tabii çok çok farklı."

Uluslararası Af Örgütü'nün de Rusya'nın sivilleri vurduğuna dair açıklamalar yaptığını hatırlatan Erdoğan, konuşmasını söyle sürdürdü:

"Şimdi Rusya'nın buradaki çabaları, gayreti, öyle zannediyorum ki Esed'e Lazkiye tarafında bir butik devlet kurmak. İstediği bu, niye? Çünkü yüzde 14'ünde var. Diğerini tamamıyla kaybetmiş vaziyette. Suriye halkı şu anda artık ideal bir rejimin, huzur içinde yaşayabileceği bir rejimin arayışı içerisinde. Fakat siz tabii kalkar da kendisine dayatmayla, otokratik bir anlayışla bir rejim dayatma yoluna giderseniz, tabii ki orada artık halkın yapacağı bir şey kalmaz. Şu anda 12 milyon Suriyeli evinden barkından olmuş vaziyette. Zaten 5 milyonu Suriye'yi terk etmiş vaziyette, bunun 2 milyon 200 bini bizde. Nereden bakarsanız 1,5-2 milyonu Lübnan'da, 600-700 bini Ürdün'de; böyle bir durum söz konusu. Böyle bir tablo içerisinde dünya eğer bir demokrasi mücadelesi Suriye versin istiyorsa, bunun tedbirlerini Birleşmiş Milletler başta olmak üzere hep birlikte almalıyız."

TÜRKİYE'NİN KÜRT HALKIYLA SORUNU YOK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye'de temasta bulunduğu Kürt gruplarla ilgili olarak Türkiye ile görüştüğü ya da koordinasyon içinde olup olmadığının sorulması üzerine, Türkiye'nin Suriye ya da Irak'taki Kürt halkıyla herhangi bir sorunun olmadığını vurguladı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile sürekli görüştüklerini ifade eden Erdoğan, "Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimizle bizim bir sorunumuz yok. Bizim oradaki sorunumuz, bunlardan teröre bulaşmış olanlarla. PYD yönetim itibarıyla bir terör örgütüdür, YPG bir terör örgütüdür. Bizim için bir defa Kürt kardeşlerimizin durumu, Arap kardeşlerimiz neyse Türkmen neyse Kürt kardeşlerimiz de odur ama teröre bulaşmışsa bizim bunu savunmamız mümkün değil. Şu anda DAİŞ'in içerisinde biliyorsunuz ciddi sayıda Araplar var ama öbür taraftan Fransa'dan, İngiltere'den, Avustralya'dan, Almanya'dan gelenler de DAİŞ'in içerisinde var, bunların hepsi de terörist. Teröristin iyisi kötüsü, böyle bir ayrımı yapabilir miyiz? Yapamayız. Teröristin hepsi kötüdür. Aynı mesela şu anda bizim ülkemizde de sıkıntımız var. Ülkemizin içinde PKK, DHKP-C gibi terör örgütleri de var, bunların hepsi birbirinin aynısıdır ve bunların birbirleriyle yardımlaşmaları vardır" dedi.

IŞİD'in Suriye rejimiyle işbirliği içinde olduğunu ve gücünü rejimden aldığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Çünkü DAİŞ olursa rejim güç bulacaktır. Şu anda rejim DAİŞ sayesinde ayakta kalma sürecini uzatmaktadır. Şu ana kadar niye DAİŞ'e karşı gerek rejim, gerekse rejimin destekçileri bir tavır almıyor? Bunlar çok açık ortada. Onun için biz bu süreci bir defa Kürt kardeşlerimiz noktasında farklı bir konumdayız, yani onlara bakışımız bizim Arap kardeşlerimize neyse Türkmenlere neyse onlara da odur ama oradaki PYD yönetimi, YPG, bunlar farklı bir konumdadır ve bunlar teröristtir. Bunu ta başından beri hep söylemişimdir ve Batılı dostlarımıza da söylemişimdir. Aynı şekilde Amerikalı dostlarımıza da bunları hep söylemişimdir. Çünkü buralara verilen destekler rejime giden desteklerdir ve bugün ne YPG ne PYD, bunlar DAİŞ terör örgütüyle mücadele etmiyor, ediyor görünüyor. Bunların durumu budur. Bunlarla bu mücadeleyi sürdürecek olan biziz. İşte NATO'da biz sizinle beraberiz, dolayısıyla bunu beraber yaparız, bunlara gerek yok. Tavrımız budur, bunu tabii özellikle bu ay sonunda da Suud ziyaretinde yine Hadimu'l-Harameyn Eş-Şerifeyn ile görüşeceğiz. Geçen ay Katar'daydım, orada da görüştük, görüşmeye devam edeceğiz."

SUUDİ ARABİSTAN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ay Suudi Arabistan'a yapacağı ziyaretin ikili ilişkiler açısından büyük önem ifade ettiğini dile getirdi. "Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmeliyim ki Suudi Arabistan-Türkiye ilişkileri son dönemlerde hiçbir dönemde görülmemiş bir ivme kazanmış durumdadır" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Askeri, siyasi, ekonomik, ticari, kültürel, bu noktada birçok gelişmeleri şu anda yaşıyoruz ama bu resmi ziyaretle bu çok ciddi bir ivme kazanacak, buna eminim, buna güveniyorum. Çünkü şimdi askeri bakıyorsunuz bakış açımız aynı, örneğin Yemen olayında aynı şekilde baktık, öyle bakıyoruz. Ortadoğu'daki gelişmelere aynı bakıyoruz. Siyasi bakışımız da aynı, askeri yönden bakışımız da aynı; bunlar bizim için çok çok önemli. Ekonomik-ticari alanda inanıyorum ki bizim Suudi Arabistan ile birlikte yapacağımız çok şey var ve buradaki dayanışmamız, birçok provokatif yaklaşımları da ortadan kaldıracaktır. Çünkü biz her şeyden önce hem bu ekonomik dayanışmamızla kazan-kazan esasına göre birçok şeyleri aşabiliriz ve dayanışmayla da gerek birbirimize destekte ve üçüncü ülkelerle ilişkilerde de birçok adımları birlikte atabiliriz. Kültürel noktada da bizim tabii tarihi-kültürel bir birlikteliğimiz, zenginliğimiz var. Bunu da geleceğe çok daha güçlü bir şekilde taşımalıyız diye düşünüyorum. Örneğin turizmde bir defa inanç turizminde bizim Suudi Arabistan ile olan ilişkimiz çok farklı. Niye? Her yıl hac olsun, umre olsun, bu noktada tabii Türkiye dünyada herhalde en ciddi vatandaşını Suudi Arabistan'a gönderen bir ülkedir. Fakat Suudi Arabistan'dan da Türkiye'ye turizm olarak gelen ben inanıyorum ki on binlerce insan var. Ve gelip tabii dört mevsim farklı bir sunum, destinasyonları itibarıyla zengin olan bir Türkiye, Suudi Arabistan için de Suudi Arabistan halkı için de önemli bir destinasyon teşkil ediyor ve bunları da sürekli olarak geliştiriyoruz. Ve bu konudaki dayanışmamız da bizlere halklarımızın dayanışması noktasında çok önemli zenginlikler katıyor diye düşünüyorum ve bu ziyaretle bunları daha da artıracağız."

İRAN İLE VARILAN NÜKLEER ANLAŞMA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'ın nükleer programı konusunda P5+1 ülkeleriyle (ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin) imzaladığı anlaşmaya Türkiye'nin nasıl baktığına ilişkin bir soruya "Bu henüz bana göre bitmiş bir anlaşma değil. Yani bu tam bittiği zaman bunu değerlendirmek çok daha isabetli olacaktır" cevabını verdi.

Dünyanın nükleer silah noktasında İran'ın attığı adımı asla kabul etmediğini ifade eden Erdoğan, ancak nükleer enerji konusundaki yaklaşımın ise farklı olduğunu söyledi. "Ben nihai neticesini görmeden bu iş sağlıklı bir şekilde neticelenmiştir diyemem" ifadesini kullanan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tabii birçok konuda bizim İran ile görüş ayrılığımız var ama ben bu görüş ayrılığımızın doğrusu komşuluğumuza mani olmasını da istemiyorum. Fakat temennim odur ki yani biz mezhepçi bir ayrılık tavrıyla birbirimize adeta düşman kesilmemeliyiz. Orası Şia, biz de Sünni'yiz ağırlıklı olarak ama Türkiye'de de mesela Sünniliğin dışında Alevi mezhebine mensup olanlar da var. Biz kalkıp da birbirimize düşmanlık edemeyiz. O ayrı bir olay, bu ayrı bir olay. Ben diyorum ki bunu birçok uluslararası toplantıda da söyledim İslam ülkeleri arasında; bizim referansımız mensubu olduğumuz mezheplerimiz olmamalı, bizim referansımız İslam olmalı. İslam ne diyor biz ona bakmalıyız. Mezhebimiz ne diyor ona bakmamalıyız, ona bakarsak yanlışın içinde oluruz ama İslam ne diyor, buna bakarsak o zaman doğru yolda, sırat-ı müstakim üzere oluruz. Bunu yakalamalıyız diye düşünüyorum. Çünkü dünyada bizleri, özellikle İslam dünyasında paramparça ettiler. Toparlanmamız lazım, bir olmamız lazım, beraber olmamız lazım, dayanışma halinde olmamız lazım. İşte bakın, Irak'ın haline bakın değil mi, Suriye'nin haline bakın, Filistin'in haline bakın, Mısır'ın haline bakın, Libya'nın haline bakın, aynı şekilde Tunus, her yer adeta kendi içinde paramparça ülkeler. Bunları aşmamız lazım diye düşünüyorum ve bunu bir an önce eğer başarabilirsek İslam dünyası çok daha güçlü olacaktır." DHA