10 Eylül 2015 Perşembe

Komutanlara mektuba inceleme

Kütahya’nın Simav ilçesi’nde, ülkeyi iyi yönetmedikleri iddiasıyla AK Parti hükümetlerini Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere kuvvet komutanlarına mektup yazarak şikayet eden yerel gazete yazarı 90 yaşındaki Kamil Muştu hakkında soruşturma başlatıldı. Muştu, iki polis eşliğinde götürüldüğü adliyede, savcıya verdiği ifadesinde, "Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret etmek gibi bir amacım yoktur. Sadece içimden geçenleri aktarmak istedim. Üzerime atılan suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.

Simav’da SGK emeklisi olan, bir yerel gazetede çalışan Kamil Muştu, geçtiğimiz günlerde ülkeyi iyi yönetmedikleri iddiasıyla Ak Parti hükümetlerini Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere kuvvet komutanlarına şikayet eden bir mektup gönderdi. Muştu’nun hükümeti şikayet eden mektubu başına dert açtı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı gazeteci Kamil Muştu’nun mektupta yer alan bazı ifadeleri yüzünden şüpheli sıfatıyla ifadesine başvurulması için Simav Cumhuriyet Savcılığına talimat gönderdi. Simav Cumhuriyet Savcılığı’nın talebi üzerine iki polis, gazeteci Kamil Muştu’yu dün sabah saatlerinde evinden alarak adliyeye götürdü.

’İÇİMDEN GEÇENLERİ AKTARMAK İSTEDİM’

Muştu, Simav Cumhuriyet Savcısı Süleyman Tuncer’e verdiği ifadesinde, "Sayın generallerim" diye başlayan ve "Milli bir iktidarın kurulmasını ancak sizler gerçekleştirebilirsiniz, saygılarımla" diye biten mektubu kendisinin kaleme aldığını söyledi. Muştu ifadesinde ayrıca, "Mektubu ülkenin gidişatından memnun olmadığım için yazma ihtiyacı duydum. Mektup içeriğinde RECEP TAYYİP ERDOĞAN’a hakaret etmek gibi bir amacım yoktur. Sadece içimden geçenleri aktarmak istedim. Üzerime atılan suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.



’BİR OĞLUM ALBAY EMEKLİSİ’

90 yıllık yaşam sürecinde ülkenin değişik yerlerinde veteriner hekim olarak görev yaptığını dile getiren Muştu şunları kaydetti:

"Daha sonra memleketim Simav’a dönüp 29 yıl gazetecilik yaptım. Yerel gazete çıkarıp halkı aydınlatmaya çalıştım. Üç erkek evladımdan birisi Albay emeklisi. Memleketin halini arz etmek için oğlumun subay olmasından da esinlenerek Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere kuvvet komutanlarına mevcut hükümeti şikayet ettim. İşlerin iyiye gitmediğini yazdım. Daha sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkımda soruşturma açtığını öğrendim. Dün de Simav Adliyesi’ne giderek şüpheli sıfatıyla ifade verdim. Adalete güvenim sonsuz. Sadece endişelerimi dile getirdim. Bekleyip göreceğiz."

İfadesinin ardından serbest bırakılan Muştu ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Simav İlçe Teşkilatı’nın 1946 yılında kurucuları arasında olduğunu ve 4 yıl ilçe başkanlığı görevini yürüttüğünü de kaydetti.

Mehmet YENEN/SİMAV (Kütahya), (DHA)

Daily Telegraph, Türkiye’de iç savaş kaygısının arttığını yazdı

Daily Telegraph gazetesine yayımlanan yazıda, HDP binaları ve Hürriyet gazetesini hedef alan saldırıların yeni bir iç savaş kaygısını artırdığı ele alınıyor.

100′den fazla kent ve kasabada HDP binasının saldırıya uğradığını yazan Daily Telegraph gazetesi, partinin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 1 Kasım seçimlerinin risk altında olduğunu söylediğini aktarıyor.

Yazıda, “Komşu ülkeler, Suriye ve Irak’taki kargaşanın gölgesinde yaşanan ve giderek tırmanan bu gerilim nedeniyle, birçok Türk ’30 yıllık savaşın en yoğun olduğu günlere geri mi dönüyoruz?’ diye sormaya başladı. On binlerce MHP taraftarı sokaklara dökülerek PKK’nın saldırılarını protesto etti.” ifadeleri yer alıyor.

“İslami kökenli hükümeti eleştiren seküler Hürriyet gazetesi, 48 saat içinde ikinci kez saldırıya uğradı” denilen haberde, yaklaşık 100 kişinin, Hürriyet’in İstanbul’daki ana binasına taş attığı ve Ankara’daki matbaanın da saldırıya uğradığı aktarılıyor.
GÜNEYDOĞU’DA YILLARDIR YAŞANAN EN YOĞUN SAVAŞ
HDP’nin Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, devleti Kürtlere karşı bir linç kampanyası yürütmekle suçladığını yazan gazete, Türkiye’deki havanın seçimlerin hemen ardından sonraki havadan çok farklı olduğu yorumunu yapıyor.

“Haziran seçimlerinden sonra hiçbir parti parlamento çoğunluğunu sağlayamayınca, birçok Türk bir koalisyon hükümetinin kurulacağı ve bunun da sosyal kutuplaşmayı azaltacağını ummaya başlamıştı.” açıklamasını yapan Daily Telegraph, koalisyon görüşmelerinin başarız olduğunu ve 1 Kasım’da yapılacak seçimler öncesinde güneydoğudaki savaşın yıllardır görülmedik bir yoğunluğa ulaştığını vurguluyor.
IŞİD’E KARŞI İŞBİRLİĞİ ZORLAŞACAK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, seçim kazanımı için gerilimi tırmandığı suçlamalarını bastırmaya çalıştığını aktaran Daily Telegraph gazetesi, Doğu ve güneydoğudaki birçok kentte olağanüstü hal uygulandığını belirtiyor. Yazı, “Atlantik Konseyi’nden Aaron Stein, ordunun doğu ve güneydoğuda, Cizre’de yapmaya çalıştığı gibi kent merkezlerine girmesi halinde, ABD’nin PKK’nın Suriye’deki kardeş örgütüyle IŞİD’e karşı işbirliği yapmasının zorlaşacağını söylüyor.” ifadesiyle son buluyor. 
Kaynak:sözcü.com.tr)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: Bunların talimatını Erdoğan mı veriyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gelen Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ile yaptığı görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu. Parti binalarına yapılan saldırıları kınadığını söyleyen Erdoğan, HDP'yi de sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, 'Güneydoğu, doğu tüm bu bölgelerdeki hendeklerin kazıldığı yerler, buralarda kullanılan iş makinaları hangi belediyeye ait? Bunların talimatını Tayyip Erdoğan mı Başbakan mı veriyor? Yoksa kendileri mi veriyor? Cumhurbaşkanı'nı suçlayarak hedef şaşırtıyorlar." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN, resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gelen Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ortak basın toplantısı düzenledi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Parti binalarına yönelik saldırıları kesinlikle tasvip etmiyorum, müsebbiplerini de kınıyorum" dedi.

Mülteci sorunu ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayatta kalma mücadelesi veren bu insanlar karşısında Avrupa ülkelerinin meseleye kendi konforlarını bozmama düşüncesiyle yaklaşmaları asla ahlaki bir tavır değildir. Bu tavır, Avrupa'nın üzerine kurulduğu tüm temel değerlere sırtını çevirmesi anlamına gelmektedir. Almanya başta olmak üzere mülteci sorununun çözümüne ciddi katkı sağlayabilecek ülkelerin son günlerde yaklaşımlarını değiştirme işareti vermelerinden memnuniyet duyuyorum" diye konuştu.


"BUNLARIN TALİMATINI ERDOĞAN MI VERİYOR?"

Erdoğan şöyle devam etti:

"Buradan tüm milletime sesleniyorum. Güneydoğu, doğu tüm bu bölgelerdeki hendeklerin kazıldığı yerler, buralarda kullanılan iş makinaları hangi belediyeye ait? Bu makinalar hangi belediye tarafından kiralanmış? Bu belediyeler tarafından hendek kazılıyor. Döşenen mayınlar kimin talimatıyla yapılıyor? Talimatı ben mi veriyorum, Başbakan mı? Yoksa sırtını teröriste dayayanlar mı veriyor? Bu hendekleri kapatan ise valiliklerimiz, kaymakamlıklarımızdır. Bunlar camilerimizi, okullarımızı yakacak kadar ambulanslarımızı kurşunlayacak kadar ileri gitmişlerdir. Bunların talimatını Tayyip Erdoğan mı Başbakan mı veriyor? Yoksa kendileri mi veriyor? Yaşanan durumu Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a yükleyerek sorumluluklarından kaçmaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanı'nı suçlayarak hedef şaşırtıyorlar."

"PARTİ BİNALARINA YÖNELİK SALDIRILARI KESİNLİKLE TASVİP ETMİYORUM"

'Türkiye'nin provokatör siyasetçilere değil, sorumlu siyasetçilere ihtiyacı var' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti; "

Parti binalarına yönelik saldırıları kesinlikle tasvip etmiyorum, müsebbiplerini de kınıyorum. Hangi siyasi partinin, hangi STK'nın mensubu olursa olsun, bana göre yanlış yapıyor. Terör örgütüyle arasına mesafe koymakta zorlanan bu partiye bir kez daha sesleniyorum, tercihinizi yapın. Demokrasinin mi terörün mü yanındasınız? Mücadelenizi siyaset aracılığıyla mı silahla, bombayla, şiddetle, kanla mı yürüteceksiniz? Demokrasinin yanındaysanız, siyasetinizi ve söyleminizi asla paylaşmasam da bu duruşunuza sonuna kadar saygı duyarım, sonuna kadar desteklerim. Ama terörün yanında saf tutarsanız onun bedelini ödemeye göze alacaksınız."

"SİYASETTE HESAPLAŞMA YERİ SOKAK DEĞİL SANDIKTIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Bu bölücü Terör örgütü sizin temsilciniz olamaz. Bölücü terör örgütünün arkasında olduğu bu siyasi hareket de tamamen illegal görüntü vermeye başlamıştır. Belli saatler arasında sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde bu eş başkanlar gösteri yapmak istediler. Hatta şuanda hükümette olan bir bakan da bir eyleme girişmek istemiş. Şunu bilmeliler ki hukuk neyi gerektiriyorsa hükümet bunun gereğini yerine getirir.

"SIFATI NE OLURSA OLSUN..."

Sıfatınız ne olursa olsun. Bu sözlerim sadece bölücü örgütün güdümündeki parti için değil son günlerde ciddi savrulma yaşayan diğer parti için de. Siyasette hesaplaşma yeri sokak değil sandıktır. Bir kez daha tüm vatandaşlarımızı devletine güvenmeye davet ediyorum. Devlet olarak millet olarak bu ateşi ülkemizin her tarafına yaymak isteyenlerin oyununa izin vermeyeceğiz. Türkiye hem terörle mücadeleyi sürdürecek hem de gelişmeye, güçlenmeye, 2023 hedeflerine ilerlemeye devam edecektir. Milletimize ve kendi kitlelerine sağduyu çağrısı yapanlara teşekkür ediyorum. Bir kez daha tüm şehitlerimize başsağlığı diliyorum." DHA

Tunceli’de saldırı: 1 polis şehit, 3 yaralı

Tunceli'de kent merkezine sızan PKK’lı teröristler, Cumhuriyet Mahallesi’nde polis lojmanlarının güvenlik noktasına roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Açılan ilk ateşte 3 polis ile 1 vatandaş yaralandı. Hastaneye kaldırılan yaralılardan 1 polis memuru yapılan tüm müdahaleye rağmen şehit oldu.

Tunceli’nin Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan polis lojmanlarının güvenliğini sağlayan noktaya dün akşam 20.00 sıralarında bir grup PKK’lı terörist tarafından roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Saldırıda ilk açılan ateşte 3 polis ile yoldan geçen Sanem Gündüz adlı vatandaş yaralandı. Noktaki polislerin de karşılık vermesiyle çatışma çıktı. Çatışmanın sürdüğü bölgeye zırhlı araçlarla takviye Özel Harekat polis timleri sevk edildi. Mahalleden sık sık silah ve patlama sesleri yükseldi.

YARALI POLİS ŞEHİT OLDU

Halkın panik içinde evlerine kaçtığı çatışmada yoğun ateş altında kalan PKK’lılar, mahallenin ormanlık kesimine kaçtı. Kaçan PKK’lıları etkisiz hale getirmek için güvenlik güçlerinin operasyonları sürüyor. Hastaneye kaldırılan yaralılardan durumu ağır olan ve ameliyata alınan 1 polis memuru yapılan müdahaleye rağmen şehit oldu.

Bu arada saat 22.00 sıralarında da kentin Atatürk Mahallesi’nde yoğun silah sesleri duyuldu. Polis kent merkezinde aldığı geniş güvenlik önlemlerini sürdürüyor.

YARALILAR ELAZIĞ’A SEVK EDİLDİ

PKK’lıların roketatar ve uzun namlulu silahlarla düzenlediği saldırıda yaralanan polis memurları Hakan Çalışkan, Sefa Arı ile yaralanan sivil bir kadın Tunceli Devlet Hastanesi’nde yapılan ilk müdahalelerinin ardından helikopterle Elazığ Asker Hastanesi pistine indirildi. Yaralı polisler burada bekletilen ambulanslarla Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne, yaralı Sanem Gündüz de Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde götürüldü. Yaralı polislerin geldiğini duyan meslektaşları ve vatandaşlar kan vermek için hastaneye akın etti. Yaralı polislerin durumlarının ağır olduğu öğrenildi.

ŞEHİDİN KİMLİĞİ BELLİ OLDU

Tunceli’de PKK’lıların roketatar ve uzun namlulu silahlarla düzenlediği saldırıda şehit olan polis memurunun Aydın Nazillioğlu olduğu belirtildi. Balıkesir nüfusuna kayıtlı olan şehit Aydın Nazillioğlu’nun cenazesi yarın Elazığ’da düzenlenecek törenin ardından toprağa verilmek üzere memleketine uğurlanacak.

Ferit DEMİR/TUNCELİ, (DHA)

9 Eylül 2015 Çarşamba

Anadolu Partisi seçime katılmayacak

Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, 1 Kasım'da yapılacak seçime, "adil bir seçim" olmadığı gerekçesiyle, girme hakları olduğu halde katılmama kararı aldıklarını açıkladı.

Ülker, yaptığı yazılı açıklamada, seçimin "daha iyi bir yönetim ve geçici bir iktidarın toplumun onayını alanlara devredilmesi" için yapıldığını belirtti.

Yapılacak seçimin güvenliği ve güvenirliğinin tartışmaya açık olduğunu vurgulayan Tarhan, şunları kaydetti:
"Bu koşullar altında gidilen bir seçimin güvenliği de, güvenirliği de elbette tartışılacak ve bu girdaba çekilen herkesi de boğacak. Şeffaf diye bizlere yutturulmaya çalışılan oy sandıkları aslında tam bir kara kutu ve hepsinin üzerinde de şehitlerin kanı, geride bıraktıkları acılar olacak. Bunlar üzerine inşa edilmiş bir seçim, asla bizim seçimimiz olamaz. Biz bu oyunda yokuz. 1 Kasım'da yapılacak, hatta belki de yapılamayacak şeyin adı ne erken seçim ne tekrar seçimdir. Saat saat hesaplatılan oy oranları ve başkanlık kurguları uğruna her gün onlarca genç canımızı şehit verirken, kör topal da olsa varsaydığımız demokrasi, terör saldırıları ile yürürlükten kaldırılmışken, biz çıkıp da kimseden oy istemeyeceğiz. Çünkü biz bu sistemi bir kadermiş gibi kabul etmiyoruz."

Mevcut sistemi eleştiren Tarhan, "Sistemden beslenenler sistemi elbette onaylarlar. Bizim gibi, bu kirli sistemi reddedenler ise onunla mücadele yöntemleri ararlar. Biz de bu bağlamda sistemden beslenmeyenlerin sesi olmak, yeni ve çağdaş bir izlek yaratmak için yola çıkmıştık. Çok zordu, biliyorduk, ama kabul görse de görmese de bunun yapılması gerekiyordu. Çünkü bu, teslim olmamak demekti. Şimdi de bize dayatılan bu darbe ortaklığına teslim olmamayı tercih ediyor ve bu da bir itiraz yöntemi olarak kayda geçsin istiyoruz. Bu gerekçelerle, katılma yeterliliğimiz olmasına rağmen, 1 Kasım seçimlerine katılmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

Hürriyet

Özgecan Aslan davasında savcıdan FLAŞ talep

Özgecan Aslan davasının ikinci duruşması tamamlandı.

Mersin’in Tarsus ilçesinde öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ ın katil zanlıları Ahmet Suphi Altındöken babası Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe’ nin yargılandığı davada Cumhuriyet Savcısı mütalasını verdi, her üç sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.

Savcılık, olayın toplumda yarattığı infial nedeniyle cezalarda indirim yapılmadan en üst sınırdan verilmesini talep etti.

DAVA ERTELENDİ

MERSİN’in Tarsus İlçesi’nde üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın bindiği minibüs şoförü tarafından hunharca öldürülmesiyle ilgili Tarsus 1′nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 3 Aralık 2015 tarihine ertelendi. DHA

Gözyaşlarıyla uğurladık...

Dağlıca'da şehit edilen 16 askerin cenazeleri Van'da düzenlenen törenden sonra özel uçaklarla memleketlerine gönderildi. Tören'de Başbakan Ahmet Davutoğlu gözyaşlarına hakim olamadı.


Hakkari Dağlıca'daki hain saldırıda şehit olan 16 asker için Van'da askeri tören düzenlendi. Şehit 16 askerin cenaze töreni Van Jandarma Filo Komutanlığı'nda yapıldı. Cenaze törenine Başbakan Ahmet Davutoğlu da katıldı. Davutoğlu burada yaptığı konuşmada gözyaşlarına hakim olamadı.

İKİ TÖREN

Van Jandarma Filo Komutanlığı'nda şehitler için 2 ayrı tören yapıldı. Saat 12.00'de yapılan ilk törene, Başbakan Ahmet Davutoğlu da katıldı. 5 şehidin Türk bayrağına sarılı tabutları tören alanına getirildi. Şehitlerin öz geçmişleri ve Kuran'ı Kerim okunduktan sonra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından da dua edildi.

"BAŞIMIZ SAĞ OLSUN AMA DİK OLSUN"

Başbakan Ahmet Davutoğlu törende yaptığı konuşmada, milletin başının dik olacağını söyledi. Daha önce bu topraklarda ezan, Kuran ve vatanı korumak için şehit olanların torunları olduklarını söyleyen Davutoğlu, "Başımız sağ olsun ama dik olsun" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nice hainler yüz yıl önce Van işgal edildiğinde vardı. Ama Vanlılar o zaman başlarını kaldırdılar. ‘Vanlıyım, şanlıyım, kılıcı kanlıyım’ dedi. Eminim Vanlı kardeşlerimiz o günkü hainlere karşı nasıl başını dik tutmuşsa, bugün de başları diktir. Çok kapsamlı bir saldırı ile bu topraklara karşı çeteleri devreye soktular. Suruç’ta vatandaşlarımız katledildi. Askerimizi, polisimizi şehit ettiler. Yüz yıl önceki İstiklal Harbi için nasıl bir araya geldiysek, bugün de bu çetelere karşı omuz omuza vermek sorundayız. Hainlere karşı hep beraber durmalıyız. Omuz omuza vereceğiz, hep beraber bu topraklarda bin yıllık kardeşliğimizi sürdüreceğiz. Bu çetelere karşı hep beraber olalım. Kahraman askerlerimiz, polisimiz 23 Temmuz’dan bu yana bu çetelere karşı kahramanca mücadele ediyor. Milletimizin huzuru için kahramanca mücadele ediyorlar, ülkemizin bütünlüğünü korumak için. Dağlıca ile Yüksekova arasında halkımızın rahat seyahat etmesi için mücadele etti şehitlerimiz. Yurdun farklı kesimlerinden geldiler. Milletimizin, Yüksekovalıların huzur içinde seyahat edebilmesi için mücadele ettiler. Tuzaklarla, mayınlarla puslu havada ortaya çıkan çakallar gibi harekete geçtiler. Iğdır’da harekete geçtiler. İnancımızı sarsmak ve Türkiye’yi şehir şehir, sokak sokak çatışmaların içine sokmak istiyorlar. Onlara sesleniyorum, bu toprakların her yeri emniyet içerisinde olana kadar bu mücadelemiz devam edecek. Van Gölü şahit olsun ki şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkacağız. Asırlarca bu topraklarda olduğu gibi son şehit olanların arasında Türk de Kürt de sünni de alevi de var. Şehitlerimize karşı vakur bir şekilde Türk Kürt omuz omuza duracağız. Onların oyunlarını bozacağız. Bu topraklarda kardeşler arasına fitne sokulmasına izin vermeyeceğiz. Bu zor günlerde de omuz omuza vermeliyiz. Birliğimizi beraberliğimizi gösterelim, hangi siyasi görüşte olursak olalım bu haince saldırılara karşı omuz omuza duralım."

BAŞBAKAN'IN GÖZLERİ DOLDU

Başbakan Davutoğlu, konuşmasının sonlarında duygusal anlar yaşadı. Şehitlere seslenirken gözleri dolan Başbakan Davutoğlu, "Bugün kardeşlik günüdür. Allah şahit olsun, bu vatanın birliği, beraberliği için dökülen her kanın hesabı sorulacak. Mekanınız Sarıkamış şehitlerinin mekanı olsun, o mekanı Allah bize de nasip etsin" dedi.

Yapılan konuşmadan sonra şehitler, askerlerin ay- yıldızlı bayrağa sarılı tabutları omuzlarında taşınarak Türk Hava Kuvvetlerine ait uçaklara konuldu. Bu sırada alanda bulanan ve töreni izleyenler, 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları atıp tekbir getirdi.

Şehitlerin cenazeleri uçakla memleketlerine uğurlandı. Piyade Kurmay Yarbay İlker Çelikcan, Uzman Onbaşı Özgür Yatakdere, Piyade Uzman Çavuş Tolga Artuğ, Piyade Sözleşmeli Er Adnan Ergen, Piyade Uzman Çavuş Tayfur Hançer sırasıyla Ankara, Kars, Manisa ve Muğla'ya, ikinci uçakla da Bakım Astsubay Çavuş Mustafa Özdemir, Piyade Sözleşmeli Er Cihan Aksarı, Piyade Sözleşmeli Onbaşı Fatih Duru, Astsubay Kıdemli Çavuş Cemre Salih Gözen, Piyade Sözleşmeli Er Uğur Yıldız Eskişehir, Çanakkale, Kocaeli, Adana ve Antalya'ya gönderildi.

6 ASKERİN CENAZESİ ADLİ TIP'TA

Şehit Üstçavuş Okan Taşan, Astsubay Çavuş Deniz Göçkün, Uzman Çavuşlar Tayfur Hançer, Harun Saltalı, Sözleşmeli Er Resul Çoşkun, Piyade Er Muharrem Öksüz'ün cenazeleri ise sabah saatlerinde Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Feyat ERDEMİR- Osman BEKLEYEN- Murat ÇAĞLAR- Orhan AŞAN/VAN, (DHA)

8 Eylül 2015 Salı

'Kurmay Yarbay İlker Çelikcan şehit düşmese generalliğe kadar yükselirdi'

Hakkari Dağlıca'da PKK pususunda şehit olan Tabur Komutanı Kurmay Yarbay İlker Çelikcan, Ağustos'ta yapılan Yüksek Askeri Şura'da 'yarbaylığa' yükselmişti. Çelikcan, bu hain pusuda şehit düşmeseydi Türk Silahlı Kuvvetleri'nde hangi kademeye kadar çıkabilirdi? Bu sorunun yanıtını Emekli Orgeneral Necati Özgen verdi.

Kara Harp Okulu'ndan 1959 yılında mezun olan, Doğu'da ve Güneydoğu'da görev yapan Özgen, "O bölgede üç yıl görev yaptım. Dağlıca taburu için bir dönem kaldıralım, kaldırmayalım tartışmaları yaşandıysa da kaldırılmaması kararı alındı. Çünkü Dağlıca hem Terör örgütü hem de Irak'ın hemen yakını olduğu için 'kritik' bir yer. Kritik yere de 'kıymetli' subay gönderilir. Çelikcan da 'kıymetli' olmalı ki öyle bir yere tabur komutanı olarak gönderilmiş" dedi.

Özgen, kurmay subay tabur komutanı olamaz diye bir kural bulunmadığını vurgulayarak, "Ben de Türk Silahlı Kuvvetlerin'in ilk kurmay tabur komutanlarından biriydim. Özel harpçi, değerli, geleceği parlak bir subayımızmış Çelikcan. Elim vak'a başına gelmeseymiş, generalliğe, paşalığa kadar yükseleceği açıkmış. Çok üzgünüm" diye konuştu.

3 YIL ERKEN TERFİ ETMİŞTİ

Tabur Komutanı Kurmay Yarbay İlker Çelikcan, 3 yıl erken terfi etmişti. Hürriyet

Iğdır'da polis aracına saldırı: 12 polis şehit

Iğdır'dan Nahcivan’a açılan Dilucu Sınır Kapısı’nda görev yapan polisleri götüren servis minibüsüne PKK’lı teröristler bombalı saldırıda bulundu. 12 polis şehit oldu.


Iğdır'daki Dilucu Sınır Kapısı'ndaki memurların görev yerlerine gidişine refakat eden polis ekibine yönelik bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre, 12 polisin şehit olduğu bildirildi. Türkiye ile Azerbaycan'ın Nahçıvan Özerk Bölgesi arasındaki Dilucu Sınır Kapısı'nda görev yapan gümrük memurlarının işe gidişlerinde güvenlik önlemi alan polis ekiplerine yönelik saldırı düzenlendi.    
     
Polis ekibinin Hasanhan köyü mevkisinden geçişi sırasında daha önceden yola yerleştirilmiş patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu meydana gelen saldırıda, ilk belirlemelere göre 12 polisin şehit olduğu ayrıca yaralının bulunduğu belirtildi.
     
Bu arada, Iğdır'daki izinli sağlık personeli, yaralılara müdahale için göreve çağrıldı. Çok sayıda vatandaş da kan ihtiyacı için Iğdır Devlet Hastanesi'ne geldi.

Bölgede saldırı sonrası başlatılan operasyon ve şehitler ile yaralıların tahliye edilmesi çalışmalarına devam ediliyor.

ALTINOK IĞDIR'A GİDİYOR

İçişleri Bakanı Selami Altınok'un, incelemelerde bulunmak üzere terör saldırısının yaşandığı Iğdır'a gideceği bildirildi.  

13 GÜN ÖNCE DE SALDIRI OLMUŞTU

27 Ağustos Perşembe günü de Iğdır'dan Dilucu Sınır Kapısı'nda görevli polisleri taşıyan minibüse, PKK'lı teröristler tarafından çapraz ateş açılmış ve bir polis yaralanmıştı. Minibüse eşlik eden Özel Harekat polisleri, teröristlere karşılık verince çatışma çıkmıştı.

cnntürk.com.tr

7 Eylül 2015 Pazartesi

Bahçeli'den çok sert Dağlıca açıklaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hakkari Dağlıca'daki hain saldırıyla ilgili açıklama yaptı. Bahçeli, yazılı açıklamasında "Türk milleti Dağlıca'yla ilgili gizlenen, saklanan, üzeri örtülen tüm gerçekleri duymak, öğrenmek ve bilmek istemektedir. Hükümet şehitlerimizin sayısını derhal açıklamak ve doğruları kamuoyuyla paylaşmak durumundadır" dedi.

Bahçeli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Hürriyet'in haberine göre; ''Dün, Hakkari ili Yüksekova-Dağlıca yolunun ulaşıma açılması amacıyla sürdürülen operasyonlar esnasında, yere tuzaklanan el yapımı bombaların teröristler tarafından patlatılması sonucunda ağır kayıp ve zayiatlar verilmiştir.

Bölücü Terör örgütü PKK, Türk milletini bir kez daha canevinden vurmuştur.

20 Temmuz’dan bu tarafa bir yanda polislerimiz, diğer yanda Mehmetçiklerimiz artan ve azgınlaşan hain saldırıların kurbanı olmuşlardır.

Dağlıca saldırısının detayları hakkında doyurucu, soru işaretlerini giderici resmi bir açıklama yapılamasa da, şehit sayımızın korkunç seviyelerde olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim medya vasıtasıyla sızdırılan haberler kahredici boyuttadır.

Meselenin tuhaf ve ibretlik yanı ise AKP-PKK hükümetinin Dağlıca saldırısının içyüzünü açıklamakta ayak sürümesi, çekingen davranmasıdır.

Çözüm süreci için baldıran zehri içmeye razı olan RECEP TAYYİP ERDOĞAN, terör saldırısından nemalanmanın, siyasi rant ve fayda devşirmenin hayasızca peşindedir.

CUMHURBAŞKANI YA SESİNİ KESMELİ YA DA ÇEKİP GİTMELİDİR

Vatan evlatları Dağlıca’da şehadetle imtihan edilirken, Cumhurbaşkanı mevkiinde bulunan şahsın kameralar karşısında “400 milletvekili olsaydı bunlar olmazdı” açıklaması milletimizin yüreğine ateş gibi düşmüştür.

Bu sorumsuzluk ve ganimet avcılığı Erdoğan’ın alnına kara bir leke gibi yapışmıştır.
Şehitlerimizin önemli bir bölümünden dahi haber alınamadığı kara günde Erdoğan’ın vicdansızlık ve insafsızlıkta kırılması zor bir rekora imza atması hafızalardan silinmeyecek bir rezalet olarak anılacaktır.

Cumhurbaşkanı ya sesini kesmeli ya da çekip gitmelidir.

Artık sabır ve sinirlerin tahammül eşiklerinden, hazmetme sınırlarından taştığı iyi bilinmelidir.
400 milletvekiline ulaşamayan Erdoğan, hedeflerini revize ederek 400 şehide mi odaklanmış, kan üzerinden, süreç kanalından koltuğunu sağlama almaya mı yönelmiştir?

Milletimizin acı ve özlemlerine kapalı duran Erdoğan ve yanında hizalanan çıkarcı ortaklarının çizmeyi aştıkları ortadadır.

14 Haziran 2007’de, "Bir damla şehit kanını 550 vekile değişmeyecek kadar aşkla bu vatana bağlıyız” diyerek duygu ve vicdan sömürüsü yapan Erdoğan’ın, şimdilerde silahlar ve bombalar patlarken siyasi hesap yapması tek kelimeyle utanmazlık örneğidir.

AKP-PKK hükümetinin başına iliştirilen Davutoğlu’nun, terörist saldırılar sürerken şehit evladıyla tribünlerde sevinç gösterisinde bulunması da tam bir kâbustur.

Bunların Türkiye’ye vereceği hiçbir şey kalmamıştır.
Zira bu zevatın milli refleks ve duyarlılıkları sıfırlamıştır.

Türk milleti iktidara çöreklenmiş küçük bir azınlığın, köksüzlüğün dibine inmiş sonradan görme elit bir tabakanın adeta tutsağıdır.

Bu taşınması mümkün olmayan, gün be gün maliyeti kabaran siyasi yük Türkiye’ye imhaya sürüklemektedir.

Geldiğimiz bu aşamada, çözüm denilen çözülmenin, PKK’yı silahlandırma ve saldırı konumuna getirme süreci olduğu somutlaşmıştır.

Şehitlerimizin vebali, analarının ah ve feryatları AKP’nin ve kaçak sarayın omuzlarındadır.
Türkiye stratejik bir gerileme patikasına, önü alınamaz bir çöküş kulvarına sıkışmıştır.

Dağlıca bu vahim tablonun milli gönülleri kavuran son halkasıdır.

Türk milleti Dağlıca’yla ilgili gizlenen, saklanan, üzeri örtülen tüm gerçekleri duymak, öğrenmek ve bilmek istemektedir.

Hükümet şehitlerimizin sayısını derhal açıklamak ve doğruları kamuoyuyla paylaşmak durumundadır.

Geçen her saat biriken milli öfkeyi daha da şiddetlendirecek, toplumsal tepki ve infial dalgası ülkemizi kontrolsüz bir mecraya savuracaktır.

Hiç kimse, hiçbir şuursuz iktidar görevlisi, milli heyecanı törpüleme ve terbiye etme ahlaksızlığına tevessül etmemelidir.

Aziz milletimiz acısını saracak, yasını hakkıyla sahiplenecek ve hainlerden mutlaka hesap soracaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi; büyük milleti, tüm teşkilat ve mensuplarıyla kenetlenmiş halde gelişmeleri takip etmektedir.

Sözün anlamını kaybettiği günlere gelinmiştir.

Yalan ve bahane üretiminin son durağı da geçilmiştir.

Dağlıca’daki hain saldırıyı lanetliyor, henüz sayısını bilemediğimiz tüm şehitlerimize Cenab-ı
Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Başımız sağolsun, vatan sağolsun.''

Bu fotoğraf sosyal medyayı salladı!

Türkiye-Hollanda arasında yapılan maçı seyretmek için stadyuma gelen Başbakan Davutoğlu, maçı şehit çocuğuyla birlikte takip etti.

3-0′lık Türkiye galibiyetiyle sonuçlanan karşılaşmaya damga vuran ‘an’ ise gol sonrası sevinç patlaması yaşayan Başbakan Davutoğlu ve Yıldırım Demirören ile aynı karede yer alan, üzgün haldeki şehit çocuğu…

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri A Grubu’nda Türkiye ile Hollanda arasında Konya’da yapılan maçı Başbakan Ahmet Davutoğlu, karşılaşmayı tribünden, İstanbul Sultanbeyli Karakolu’na yapılan terörist saldırıda şehit olan Bomba İmha Şube Müdürü Beyazıt Çeken’in oğluyla beraber izledi.

Objektiflere yansıyan bu görüntü, sosyal medyada ise tartışma konusu oldu.

İşte atılan bazı tweetler;

Nahit KAYA ‏@nahitkaya
Marifet şehit çocuğuyla maça gitmek değil, marifet ;o çocuğu babasıyla maç izlettirmektir … #Dağlıca

Deniz Aydemir ‏@AydmrDeniz
Stadyumu dolduracak kadar şehit çocuğu olduğunda mı birşeyler yapacaksınız?
#terörelanetolsun

Topal Tavuk ‏@arifunal50
O şehit cocuğu ile şov yapacağına babasına sahip çıksaydın..metanetimizi koruyoruz diye açıklama bekliyoruz senden  #Dağlıca

Metin Uca ‏@MetinUca
Seçim PR’nın insanlık sınırı yok demekki. Şehitlerin haberi gelmiş şehit polis md’nün çocuğu ile pozlar verilirmiş

Burhan Cahit BİNGÖL ‏@cahitbingol
Mesele Şehit çocuğu ile maç izlemek değil , mesele çocugun babasıyla maç izlemesini sağlamaktır..

♚ LoRd ♚ ‏@DreamPrensii
Şehit çocuğu ile Şov yapanlar, duydunuz mu ? Dağlıcada ŞEHİT var..
#DaglicadaSehitVar

6 Eylül 2015 Pazar

Tuğrul Türkeş MHP'den ihraç edildi

Başbakan Yardımcısı ve MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş partisinden ihraç edildi. Türkeş yeni hükümette bakanlık teklifine olumlu yanıt vererek Başbakan Yardımcılığı görevine getirilmişti. Milliyetçi Haraket Partisi bunun üzerine Türkeş'i ihraç talebiyle Disiplin Kurulu'na sevk etmişti.

MHP Merkez Disiplin Kurulu Tuğrul Türkeş'in partiden kesin ihracına karar verdi. Oylama gizli oyla yapıldı. Açık tasnif uygulandı. Tuğrul Türkeş'in partiden ihracı kararı oybirliğiyle alındı. Bu arada Türkeş'in savunma vermediği öğrenildi.  

MHP Merkez Disiplin Kurulu'nun, Başbakan Yardımcısı ve MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş'in kesin ihracına karar verdiği açıklandı. Türkeş'in parti üyeliğinden çıkarılması kararı hakkında, MHP Basın Birimi'nden, yapılan yazılı açıklamada "Milliyetçi Hareket Partisi Tüzüğü'nün 79. ve 81. maddeleri uyarınca tedbirli olarak kesin çıkarma cezası ile cezalandırılması istemiyle Merkez Disiplin Kuruluna sevk edilmiş bulunan Yıldırım Tuğrul Türkeş hakkında düzenlenen disiplin soruşturması dosyası 05.09.2015 tarihinde (bugün) münderecatı müzakere edilmiş, yapılan müzakereler sonucunda gizli oylama-açık tasnif usulü ile oylama ve sayım yapılarak; MHP Ankara / Çankaya İlçe Teşkilatı üyesi Yıldırım Tuğrul Türkeş'in Milliyetçi Hareket Partisi Tüzüğü'nün 78/4 - (c) , (d) , (e) , (i) maddeleri uyarınca parti üyeliğinden 'kesin çıkarma' cezası ile cezalandırılmasına, oy birliği ile karar verilmiştir" denildi.

BAHÇELİ: DİSİPLİN KURULU GEREĞİYLE HER TÜRLÜ İŞLEMLE MUHATAP KILINABİLİR  

Seçim Hükümeti'nin Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, dün yaptığı basın toplantısında MHP'den gelen eleştirilere "Benim Başbakan Yardımcısı olmam nedeniyle benim partim MHP de iktidar olmuştur. Ben partimi iktidar yaptım." yanıtını vermesinin ardından dün akşam saatlerinde de MHP lideri Devlet Bahçeli'den zehir zemberek bir açıklama gelmişti. Bahçeli, Türkeş'in gidişi MHP'ye oy kaybettirir mi sorusuna da "Bir dağa bir serçe konsa dağ ne kazanır, bir dağdan bir serçe kalksa dağ ne kaybeder? Bilmem anlatabildim mi?" demişti.

Bahçeli, "Hiç kimse hiç bir partili kendisini yasalar üzerinde görmemeli, tüzüğün üstünde görmemeli, partinin üstünde görmemeli, o partiye gönül vermiş insanlar üstünde görmemeli. Yasaya, tüzüğe yersiz kalmış olan kişi, disiplin kurulu gereğiyle her türlü işlemle muhatap kılınabilir. Önümüzdeki günlerde bunu sizde yakından göreceksiniz" şeklinde konuşmuştu.

"BENİ PARTİDEN ATMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ"

Tuğrul Türkeş, 29 Ağustos'ta Milliyet Gazetesi'ndeki  röportajında MHP'den ihraç edilmesine yönelik iddialara ilişkin şu açıklamayı yapmıştı: "Sayın Bahçeli beni seçimde listeye koymayabilir, genel başkan yardımcılığı görevinden de alabilir. Ama beni MHP’den atamaz. MHP benim babamın partisidir. MHP benim için tektir. Milliyetçi hareket her şeyimdir. Beni partiden atmaya kimsenin gücü yetmez." Hürriyet

Dağlıca'da 16 asker şehit oldu

Hakkari Dağlıca'da PKK'lı teröristlerce düzenlenen saldırıda ilk belirlemelere göre 1'i kurmay yarbay, 16 asker şehit oldu.

Hakkari’nin Çukurca ilçesi Dağlıca kesiminde PKK’nın düzenlediği saldırı sonrası çatışma çıktı. Çatışmada ilk bilgilere göre biri yarbay 16 asker şehit oldu.

Bölgeden alınan bilgilere göre mayınların patlatıldığı sırada zırhlı araçlardan biri patlamanın etkisi ile uçuruma yuvarlandı. Araçta,  içindeki tabur komutanı ile birlikte 11 kişiden kurtulan olmadı. Diğer zırhlı araçta ise 5 asker şehit oldu.

Mayınlı tuzağın ardından bölgedeki çatışma sürüyor. Alınan bilgilere göre 450-500 kişilik PKK’lı grup çember içine alındı. Çok sayıda askerin yaralandığı gelen bilgiler arasında.

Çatışma akşam saatlerinde Yüksekova’nın Dağlıca bölgesinde oldu. Zırhlı iki askeri aracın geçişi sırasında PKK, döşediği mayını uzaktan kumanda ile patlattı. Meydana gelen patlamada ve ardından bölgede hava destekli başlatılan operasyon sırasında çıkan çatışma nedeniyle şehit ve yaralıların olduğu bildiriliyor. Operasyona özel birliklerin de katıldığı belirtildi.

GENELKURMAY’DAN AÇIKLAMA

Meydana gelen hain saldırı sonrası, programını yarıda kesen Başbakan Davutoğlu, Konya’dan Ankara’ya gelerek 2 saat süren bir güvenlik zirvesi gerçekleştirdi. Zirvenin ardından Genelkurmay yazılı bir açıklama yaptı.

ŞEHİT VE YARALI SAYISI AÇIKLANMADI

Yapılan açıklamada,  “06 Eylül 2015 günü Dağlıca-Yüksekova yolunun ulaşıma açılması maksadıyla yürütülen operasyonda üç adet El Yapımı Patlayıcı bulunarak imha edilmiştir. Operasyonun devamında yola döşenen diğer El Yapımı Patlayıcıların patlatılması ile iki zırhlı aracımız ağır hasar görmüştür. Patlama neticesinde Kahraman silah arkadaşlarımızdan şehit ve yaralananlar olmuştur.” denildi.

Kaynak: sözcü.com.tr

4 Eylül 2015 Cuma

Şehidin cenazesinden çıkan acı vasiyet

PKK’lı teröristler Mardin Dargeçit’te inşaatı süren okulda yangın çıkardı. Polis ekibi güvenlik önlemi için olay yerine giderken, yola yerleştirilmiş patlayıcı infilak ettirildi. 1’i emniyet amiri, 4 polis şehit düştü. Şehit Akif Hatunoğlu’nun cebinden vasiyeti çıktı. Hatunoğlu, Tekir yaylasındaki baba evinin bahçesine gömülmeyi istediği vasiyetinde, “Eğer bir gün yaban ellerde şehit düşersem hiçbir hükümet temsilcisi gelmesin cenazeme (Vali, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı vs.) Neden diye sormayın…. Çünkü onlar uyuduğu için bunca şehitler verildi” demiş.

Mardin’in Dargeçit ilçesinde PKK’lı teröristlerin yola döşedikleri patlayıcıyı zırhlı polis aracı geçerken infilak ettirmesi sonucu 4 polis şehit oldu. İlçe girişinde inşaatı devam eden bir okulda teröristler dün sabah 06.50 sıralarında yangın çıkardı. İfaiye ekibinin güvenliğini sağlamak için giden polis ekibinin bulunduğu zırhlı araç geçerken, teröristler yola döşedikleri patlayıcıyı infilak ettirdi. Patlamada araçtaki Dargeçit İlçe Emniyet Amiri İbrahim Halil Aksoy (45), polis memurları Akif Hatunoğlu (29), Mehmet Hüseyin Balta (31) ve Ahmet Akalın (22) şehit oldu. Mardin Emniyet Müdürü Lütfullah Pekcan Dargeçit ilçesine giderek inceleme yaptı.

‘ŞEHİT OLURUZ, BİLMEZSİNİZ’

Şehit 4 polis memurundan Ahmet Akalın’ın Konya’daki baba ocağına acı haberle birlikte ateş düştü. Akalın’ın şehit olmasıyla Konya’nın Doğanhisar ilçesinin Deştiğin Mahallesi’nde son 20 günde 2’nci kez aynı acı yaşandı. 14 Ağustos günü de Hakkâri’de Jandarma Astsubay Üstçavuş Dursun Taştiken (27) şehit düşmüştü. Şehit Akalın, sosyal paylaşım sitesindeki sayfasında Astsubay Taştiken’in şehit düşmesinin ardından 15 Ağustos günü,  polis armasıyla birlikte “Sessiz olun..!!! Polisler Şehit oluyor!!! Vicdanı Olmayanlar!! Huzur içinde uyumaya devam edin!!! Siz bilmezsiniz ama bizler sizler için şehit olmaya devam ederiz!!!’ yazılı mesajı paylaşmıştı. 1 yıllık polis memuru Ahmet Akalın, 4 ay önce Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli hemşire Kübra Eski ile nişanlanmıştı. Eski’nin ise sosyal medyada Türk bayrağına sarılı iki kişinin el ele tutuştuğu fotoğrafla “Bir bayrağa sarılmışız ki... İki cihan bir olsa ayıramaz bizi” mesajı yer almıştı. Şehit Akalın’ın cenazesinin bugün Deştiğin’de defnedilecek.

ACI VASİYET: GELMESİNLER


Şehit Akif Hatunoğlu’nun inşaatlarda sıvacılık yapan babası Hasan ile annesi Sebiha Hatunoğlu ise acı haberi yaylada aldı. Adana’nın Sarıçam ilçesi Esentepe Mahallesi’ndeki tek katlı evde oturan Hatunoğlu Ailesi’nin Pozantı ilçesinin Tekir Yaylası’nda oldukları belirtildi. Sebiha adında 1.5 yaşında bir kızı bulunan ve eşi Semra Hatunoğlu ikinci çocuğuna hamile olan polis Akif Hatunoğlu’nun cebinden vasiyeti çıktı. Hatunoğlu, Tekir yaylasındaki baba evinin bahçesine gömülmeyi istediği vasiyetinde, “Eğer bir gün yaban ellerde şehit düşersem hiçbir hükümet temsilcisi gelmesin cenazeme (Vali, milletvekili, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı vs.) Neden diye sormayın…. Çünkü onlar uyuduğu için bunca şehitler verildi” demiş. Ancak bu yazının şehit Hatunoğlu’nun vasiyeti olup olmadığı kesinlik kazanmadı. Mardin’deki yetkililer şehit polisin eşyası arasında sözkonusu bilgisayar çıktısının olmadığını belirtirken, babası ve eşi de vasiyetten haberdar olmadıklarını söyledi. Hatunoğlu’nun cenazesi bugün Buruk Mezarlığı’ndaki polis şehitliğinde toprağa verilecek.

Şehit polis Mehmet Hüseyin Balta’nın memleketi Diyarbakır’ın Çınar ilçesi Aşağı Konak köyünde de yakınları Kürtçe ağıtlar yaktı. Şehidin babası Alihan ile annesi Adile Balta’nın 15 yıl önce İstanbul’a yerleştiği belirtildi.  2 çocuk babası Balta’nın cenazesi Diyarbakır’da toprağa verildi.

Dargeçit İlçe Emniyet Amiri İbrahim Halil Aksoy, evli ve 2 çocuk babasıydı. Aslen Şanlıurfalı olan şehit Aksoy’un annesi ve akrabaları Antalya’nın Alanya ilçesine yerleşmişti. Aksoy 13 yıl Alanya Emniyet Müdürlüğü’nde başkomiser olarak görev yapmıştı. 3 yıl önce Antalya Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne getirilen Aksoy, geçen yıl Dargeçit’e atanmıştı. Şehidin cenazesi bugün Alanya Garnizon Şehitliği’nde toprağa verilecek.

İstanbul’da kıl payı kurtulmuştu

Mardin’in Dargeçit ilçesindeki pusuda şehit olan polis Akif Hatunoğlu 3 yıl önce İstanbul’da terör saldırısından son anda kurtulmuştu. Hatunoğlu’nun Gaziosmanpaşa’da yemek yerken DHKP-C tarafından şehit edilen Zekeriya Yurdakul’un ekip arkadaşı olduğu, olay sırasında nişanlısını görmek için hastaneye girdiği ve saldırıyı kıl payı atlattığı belirlenmişti. Şehit Hatunoğlu’nun polislerin şehit edilmesine tepki olarak, siyah zemin üzerine, “Sessiz olun, polisler şehit oluyor; vicdanı olmayanlar... Huzur içinde uyumaya devam edin, siz bilmezsiniz ama bizler, sizin için şehit olmaya devam ederiz” yazılı mesajının ardından şehit olması herkesi duygulandırdı. (Çetin AYDIN/İSTANBUL)

 hürriyet.com.tr

3 Eylül 2015 Perşembe

Çıplaklar kampında fotoğraf krizi

İspanya'da çıplaklar plajına giden bir kadın, kendisinden habersiz çekilen bir fotoğrafını reklam kampanyasında görünce 500 bin euroluk dava açtı.


Adı Stefania olarak açıklanan 38 yaşındaki İtalyan turist, Ağustos 2013′te İspanya’ya bağlı Kanarya Adaları’nda geçirdiği tatile sırasında bir gününü de bölgede bulunan bir çıplaklar kampında geçirmişti.

Tatilinin üzerinden iki yıl geçtikten sonra bir arkadaşının uyarısı ile şok geçiren kadın, plajda bulunduğu sırada çekilen fotoğrafının “nudizm” (çıplaklık akımı) temalı internet siteleri tarafından kullanıldığını ve tüm dünyaya yayıldığını fark ederek 500 bin euroluk tazminat davası açtı.

“FOTOĞRAFI GÖRDÜĞÜM AN ÖLÜYORUDUM”

Fotoğrafın söz konusu çıplaklar plajının reklamı için kullanıldığını keşfeden kadın, hemen plajın internet sitesiyle irtibata geçerek fotoğrafı kaldırmalarını istedi. Ancak internette yaptığı araştırmanın sonucunda, fotoğrafın artık nudizm temalı birçok internet sitesi tarafından da kullanıldığını fark edince olayı mahkemeye taşıdı. Mahremiyetinin ihlal edildiğini ve imajının zarar gördüğünü öne süren kadın, fotoğrafını izinsiz çekip yayanlardan 500 bin euro tazminat talep ediyor.

İtalya’nın kuzeyindeki Vicenza kentinde yaşayan Stefania, yerel Il Giornale di Vicenza gazetesine yaptığı açıklamada “Fotoğrafı görünce neredeyse ölüyordum. Bir günlüğüne çıplaklar plajına gitmek başka, herkesin seni her an anadan doğma görebilmesi başka” ifadeleri kullandı.