Tedavisi yok, korunmak şart; ama nasıl!?
Ebola virüsü ortaya çıktığı günden bu yana binlerce can aldı. Dünyada giderek büyüyen ve ne yazık ki tüm önlemlerin yetersiz kaldığı bu ölümcül salgın nedeniyle ortalama 4 bin kişi hayatını kaybetti. Peki dünyanın bu korkulu salgın hastalığı Ebola virüsünden korunmak için kişisel ne gibi önlemler alabiliriz, nelere dikkat etmeliyiz? Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi ve Acıbadem Fulya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hülya Kuşoğlu, milliyet.com.tr'ye önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Ne ilacı var ne aşısı! Korkunun adı, Ebola virüsü. Üstelik tehdit önlenemez şekilde artarak devam ediyor. Afrika'dan sonra Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa için de risk oluşturan, adını Kongo'daki nehirden alan 'Ebola' salgını Türkiye için de uluslararası seyahatlerin olduğu her ülke kadar tehlike oluşturuyor. Ebola virüs hastalığı 1976’dan bu yana bilinmekte ancak bu yıl ilk görülmeye başlandığı mart ayından bu yana binlerce can aldı. Dört binden fazla kişi tıbbın şimdilik çaresiz kaldığı bu ölümcül virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi ve Acıbadem Fulya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hülya Kuşoğlu, hastalığın virüs ile enfekte kişilerden temas yoluyla geçebileceği için kişisel korunma tedbirlerinin önemine dikkat çekiyor. Ebola virüsü nefes yoluyla bulaşmıyor. Hastanın vücut sıvılarının (kan, idrar, dışkı, kusmuk, tükürük, balgam ve diğer vücut sıvıları) başkasının ağız, göz, burun içine veya ciltteki açık yaralarına bulaşması ile hastalık oluşturuyor. Salgın yaşanan ülkelerde enfekte olan kişilerin vücut sıvılarıyla temastan kaçınılması gerekiyor. Her şeyde olduğu gibi Ebola’dan korunmada da su ve sabunun son derece önemli rol oynadığını vurgulayan Dr. Kuşoğlu "Ebola virüsü insandan insana her türlü tükürük, kan, idrar, ter gibi vücut sıvıları ile bulaşan bir hastalık olduğu için su ve sabun en önemli tedbirlerin başında geliyor. 20-30 saniye süren el yıkama pek çok enfeksiyon için en güzel korunma yöntemi olduğu gibi hayat kurtarıcı da oluyor" diyor.
Şüpheli teması olanlar 21 gün süre ile izlenmeli
Henüz ülkemizde bir vaka yaşanmamasına rağmen, Dünya sağlık Örgütü ve TC Sağlık Bakanlığının tedbir amaçlı hazırlık önerileri sık sık güncellenerek hastanelere bildiriliyor. Salgının yaşandığı ülkeler ile teması olan kişilerin dikkatli olması gerektiğini belirten Dr. Kuşoğlu “Enfekte kişiler salgının yaşandığı ülkeler ile teması olan kişilerdir. Uluslararası seyahatlerin giderek yaygınlaştığı, havayoluyla insanların bir günde birkaç ülkeyi birden dolaşabildiği günümüzde, kişiler sağlıklı görünse dahi, salgının aktif olarak yaşandığı ülkelerle bir teması olduğunda hastalığın kuluçka süresi olan 21 gün süre ile klinik belirtiler yönünden yakından izlenmelidir” diyor. Dr. Kuşoğlu çok önemli bir noktanın da altını çiziyor: “Riskli bölgelerden gelip enfeksiyon bulguları olan kişilere karşı temkinli olunması şart. Ayrıca o ülkelerde bulunanlar Ebola virüsünün belirtilerine karşı da son derece uyanık olmalı. Salgının olduğu ülkelerle teması olup ek olarak grip gibi başlayan yüksek ateş, bulantı, halsizlik, kusma, kas ağrısı gibi durumlarda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekiyor. Ancak şu unutulmamalıdır ki kişide ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi bulgular yokken başka insanlara virüs bulaştırması olası değildir." Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Kuşoğlu, "Kişiler yurt dışında bilmedikleri yerlerde avlanmış hayvanların etlerini kesinlikle tüketmemeli. Hayvanlarla temas etmemek de büyük önem taşıyor" diyor.
Salgının yaşandığı ülkeler ile temasınız varsa hekime danışın
Hastalığın henüz aşısı da yok tedavi edici ilacı da. Antibiyotik tedavisi dahil hiçbir tedavi yöntemi fayda sağlamıyor. Dünya alarmda ve çalışmalar hızla devam ediyor ancak ne zaman işe yarayacağı belirsiz. Dr. Kuşoğlu bu noktada sık sık el yıkamanın yanısıra, kişilerle öpüşme yerine uzaktan selamlaşılması, çantada Alkol bazlı güvenilir dezenfektan ürünleri bulundurulması gerektiğini vurguluyor. Grip benzeri belirtileri olduğundan dolayı hastanelere Ebola şüphesi ile başvuran hastaların sayısında son dönemde büyük artış yaşanırken, Dr. Kuşoğlu "Bilinmelidir ki öncelikle salgının yaşandığı ülkeler ile temasın olması gerekiyor. Salgın olan ülkelere seyahati olan, Ebola ile enfekte olan kişi ile teması olup ateş, halsizlik, kas ağrısı gibi belirtilerin başlaması halinde hastaneye başvurmalı ve başvurana kadar başka kişilere dokunmamalı. Hastane personelini enfeksiyon riskinden dolayı bilgilendirmeli, hasta, kişisel korunma önlemlerini almış hastane personeli tarafından tetkik edilmelidir” diyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder