Medet Önlü cinayetinin tetikçisi tam bir suç makinesi çıktı.
Ankara’da geçen yıl suikasta uğrayan Çeçen İçkerya Fahri Konsolosu Medet Önlü’nün katil sanığı, suç makinesi çıktı. 1994’te silahlı soygundan hapse giren, 2001 Rahşan Affı ile çıkan Murat Aluç, 2007’de Hollanda bağlantılı, 3 ilde düzenlenen “uyuşturucu ticareti, adam öldürme, resmi belgede sahtecilik ve organize suç örgütü” eksenli “Son Nokta” operasyonunda tutuklanmış. 4 yıl yatıp tahliye olan Aluç, suikasttan 2 ay sonra bu çete davasında 24,9 yıl hapis cezasına mahkum olmuş. Sakarya’da 5 kişiyle birlikte yakalanan, sadece kendisi tutuklanan Aluç, savcılıkta suçunu itiraf etti, karşılığında 40 bin dolar ve 20 bin TL aldığı suikasttan 1 gün önce kurbanıyla görüştüğünü, bu konuda susmak istediğini söyledi. Müdahil avukatı Erdal Doğan ise serbest bırakılan 3 ismin asli fail olarak tutuklanmalarını istedi. Leyla Eser Önlü savcılığa sunduğu dilekçede eşinin MİT takibindeyken öldürüldüğünü öne sürmüştü.
30-35 YIL CEZAEVİNDE KALMAM GEREKİYORDU
Sanık Murat Aluç savcılık ifadesinde özetle şunları söyledi:
“1994 yılında silahlı soygun suçundan cezaevine girdim. 2001 affı ile tahliye edildim. Yaklaşık 20-25 yıl kadar cezam bu af nedeniyle duruyordu. Silah yakalatıp infazımı yakmak üzereydim. 2007 yılında da ‘Son Nokta’ operasyonunda organize suç örgütü üyeliğinden tutuklanıp cezaevine girdim. 2011 Kasım ayına kadar tutuklu kaldım. İşlediğim bu suçlar nedeniyle 30-35 yıl cezaevinde kalmam gerekiyor. Mehmet Akif Cömert isimli, 20 yıldır tanıdığım bir arkadaşım, yurtdışına çıkmam için beni Rızvan (Ezbuladov) ile tanıştırdı. Rızvan kendisini Çeçen mücahit olarak tanıttı. Rızvan, Medet Önlü’ye para verip belge isteyecekti, belge vermezse cezalandıracaktı. Anlaşmamıza göre Ankara’ya gelip Medet Önlü’ye para verecek, belge isteyecektim, bilgi toplayacaktım.
ATMACA 53 İLE SUİKAST
Mahalleden tanıdığım Ömer Peltek’le irtibat kurdum. Şoförlüğüm olmadığı için beni Ankara’ya götürecekti. Ankara’ya 5-6 kez Ömer ile gidip geldim. Rızvan’ın yönlendirmesi ile Önlü’ye para getirdim, karşılığında makbuz vermedi. Gençlik Parkı’nda Ömer ben ve Rızvan buluştuk. Rızvan Önlü’yü aradı, yabancı dilde konuştu. Sonra bana Medet Önlü’yü evinden dışarı çıkartıp öldürmek istediğini, evinden çıkmadığı için öldüremediğini söyledi. İstanbul’da buluştuk, bana Önlü’yü kendisinin öldüremeyeceğini, benim yapabileceğimi, yurt dışına çıkmam için her türlü imkanı sağlayacağını söyledi. Teklifini kabul ettim. Yerli yapım, Atmaca marka siyah renkli bir silah çıkarıp verdi. İstanbul’dan Ömer Peltek ile yola çıktım. Olaydan bir gün önce Önlü’nün ofisine gittim, birkaç dakika sohbet ettik ancak ne konuştuğumuzla ilgili susmak istiyorum.
SİLAHI DENİZ BİSİKLETİ KULLANIP GÖLE ATTIM
Medet Önlü’nün iş yerine Ömer Peltek’in kullandığı araçla gittim. O dışarıda bekledi. Ofisin kapısını çaldım, Önlü açtı, cep telefonuyla konuşuyordu. Beni Kemal adıyla tanıyordu. Lavaboya geçtim, belimdeki silahı çıkarıp, oturduğu odaya girdim, direk kafasına üç el ateş ettim, kafası masasına düştü, öldüğünü anladım. Ertesi gün Ömer ile Gölbaşı’na göl kenarına gittik. Deniz bisikletine bindim, 100-150 metre gidip silahı göle attım. Ankara’ya gelirken kaza yapmıştık. Rızvan 3-4 bin dolar verdi. Bu süre içinde 15-20 bin lira masraf yapmıştık, bunları da karşıladı. İhtiyacımız için daha sonra Ömer, Rızvan’ın gösterdiği kuyumcudan aldığı 40 bin doların yarısını ailesine göndermiş, kalanı ihtiyaçlarımız için harcadık. Cezaevinden tanıdığım İbrahim Şimşek’in evinde, Cihan adlı kişinin bağ evinde saklandım. Hayatım boyunca uyuşturucu kullanmadım.”
KIRMIZI BÜLTENLİ RIZVAN
Önlü ailesinin avukatı Erdal Doğan savcılığa dilekçe vererek, Aluç ile birlikte yakalanan fakat bırakılan 3 ismin asli fail olarak tutuklanmasını istedi. Avukat Doğan özetle şunları söyledi:
“Kırmızı bültenle aranan Rizvan Ezbulatov’u havalimanında karşılayan Erdem Güneş ile cinayet öncesi organizasyonda aktif rol alan Mehmet Akif Cömert yönünden soruşturma derinleştirilmelidir. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Ömer Peltek ve kırmızı bültenli Ezbulatov’un nerede, hangi ülkede saklandığına dair çalışmalar yetersiz, aktif çaba bekliyoruz. Aluç ile tutuklanmaları istenen İbrahim, Hakan ve Ömer Şimşek’i serbest bırakan Ankara 8.Sulh Ceza Mahkemesi’nin dosya kapsamının farkında olmadığı, soruşturmanın gelişimini tam olarak kavrayamadığı anlaşılmaktadır. İbrahim Şimşek ile Aluç arasındaki yardım yataklık boyutunu aşan suç iştiraki gözetilmemiştir. Yalnızca Aluç’u değil, ona ait silah ve Jammerleri dahi şüphelilerin nasıl bir özenle sakladıkları ortadadır. CMK 8 maddesi gereği asli fail gibi değerlendirilmeleri gerekir. Kaçma şüphesi gözetilmeden, tanıklar üzerinde baskı kurma suç aletlerini saklayıp yok etme eylemlerinin devam edeceği kuvvetle muhtemeldir, 3 ismin tahliyesine itiraz edilmelidir.”
ÇEÇENLERİN SURİYE’DE PİYON OLARAK KULLANILMASINA KARŞI ÇIKTI
Medet Önlü’nün eşi Leyla Eser Önlü geçen yaz savcılığa verdiği dilekçede cinayetin MİT takibinde işlendiğini öne sürmüş, şu iddiada bulunmuştu:
“Bizler aile olarak her zaman Türk istihbaratının takibinde olduğu bir hayat yaşadık. Oturduğumuz her semtte semt sakinlerine, komşularımıza, hakkımızda sorular sorularak araştırmalar yapıldı. Eşim insanlık adına yaptığı hizmetlerden ve haklı bir davaya verdiği destekten dolayı hayatı mercek altına alınmışken, Ankara’nın merkezinde, ofisinde onu öldüren failin ve arkasındakilerin, olayın üzerinden bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen bulunamamaları, TC Devleti, emniyet ve istihbarat kurumları adına utanç verici bir tablo, ailesi olarak bizler için de derin kuşku ve üzüntü yaratan bir durumdur. Özellikle son dönemlerde, Suriye savaşında Çeçenlerin piyon olarak kullanılmalarına karşı çıkan ve Çeçenlerin kendi bağımsızlık mücadelesinde rol almalarını savunan eşim, ABD’deki Boston saldırısı olayına iki Çeçen gencin adının karıştırılmasına, bir televizyon kanalında büyük tepki göstermişti. Bu muhalif tutumu, birden çok devletin ali menfaatine ters düştüğünü, olayın aydınlatılamamasında bu türden bir nedenin var olduğunu düşünüyorum.”
(Ali Dağlar / Hürriyet)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder