31 Ekim 2014 Cuma

Gülen Cemaati kendi içine kapanıyor

Habertürk'ten Ruşen Çakır, Gülen Cemaati'nin 17 Aralık'tan sonra kendi içine kapandığını ve eskisi kadar popüler olmadığını köşesine taşıdı. İşte o yazı...

Fethullah Gülen’in sohbetlerinin yayınlandığı herkul.org adlı internet sitesi 17 Aralık sürecinde epey popüler olmuştu. Ne var ki bir süredir Gülen sohbetleri, Cemaat’le organik ilişkisi olmayan kesimlerin ilgisini eskisi kadar çekmiyor. Zaten 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Gülen’in sohbetlerinde esas olarak, doğrudan kendi cemaatine mesajlar verdiğini görüyoruz. Örneğin  “Yolumuzun Kaderi ve Vazifemiz” başlığıyla yayınlanan sohbetinde Gülen’in öncelikli amacının cemaatini bir arada tutmanın olduğu kolaylıkla anlaşılıyor:
“Konjonktür bizi şöyle bir duruma itti. Bu durumda biz, gaye-i hayalimiz, mefkuremiz için rantabl olarak nasıl çalışırız? Şu anda içinde bulunduğumuz şartlar, neler yapmamıza müsaittir? Bu mevzuda hizmet adına ne türlü alternatifler oluşturabiliriz. İşte buna bakmamız lazım. Yoksa ‘Falan zalim şunu yaptı, filan zalim bunu yaptı. Falan kara yayıncı şunu yaptı, filan ak yayıncı bunu yaptı…’ Bunlarla meşgul olduğunuz zaman, kafa dağınıklığına düşersiniz; nöronlar taşımaz bunu; korteks çatlayıverir birden bire. Sonra yapacağınız işlerde üst üste fiyasko yaşarsınız. Öyleyse, dağılmamak lazım.”

SABIR TELKİNİ

21 Eylül “Musîbetlerin Perde Arkası ve Son Nefese Kadar Hizmet” başlıklı sohbetindeyse Gülen, devletten Cemaat’e yönelik baskılara karşı takipçilerine “sabır” telkin etti.
“Bu dünyada hiçbir zaman firavunsuz yaşanmamıştır. Her zaman Yezidler, Haccaclar bulunmuştur ve onların karşısında da mazlum sahabi ve tâbiin bulunmuştur. Ama dişlerini sıkıp sabretmişlerdir. Kim sabreder, dişini sıkar, katlanırsa, Allah’ın izni ve inayetiyle zaferyâb olur, umduğu şeylere nail ve mazhar olur. Sabır, kurtuluşa ermenin sırlı anahtarıdır.”
Bu cümlelerin benzerleri “Bayrama Hasret Asırlar ve Yumruklandıkça Güçlenen Bahadırlar” başlıklı sohbette de karşımıza çıkıyor:  “Bir yolda yürüyorsunuz! -Benim sözüm inandırıcı olmayabilir, fakat kendim inanarak söylüyorum!- Zerre kadar kendinizi inhirafa salmadan yürüdüğünüz bu yol; baskılar ne kadar şiddetli olursa olsun, yürüdüğünüz yol, doğru yoldur!..”
12 Ekim tarihli “İman hem nurdur hem kuvvettir” başlıklı sohbetinde Gülen tüm baskılara rağmen dağılmadığını söylediği Cemaat mensuplarına teşekkür edip onları motive etmeye çalışıyor:
“O îsâr ruhunu anlamayanlar, öylesine kendini milletine adamışları tanımayanlar, hemen bir el darbesiyle, bir balyozla onları dağıtacaklarını, ürküteceklerini, korkutacaklarını veya algı operasyonlarıyla baskı altına alacaklarını zannettiler, zannederler, zannedecekler.”

GİZLİ TANIK ENDİŞESİ

Kuşkusuz Gülen’in konuşmalarında AKP iktidarına yönelik eleştiriler güçlü bir şekilde var. Fakat sohbetlere bir bütün olarak baktığımızda Gülen’in ve cemaatinin “saldırı”dan “savunma”ya geçtiğini net olarak görüyoruz. Sanıyorum, Cemaat’in çok yakından bildiği ve yakın geçmişte fazlasıyla kullandığı “gizli tanıklık” ve “itirafçılık” gibi yöntemlerle kendileri için de başvurulması ihtimaline karşı bir tür savunma hattı oluşturmak isteniyor. Bu misyonu da esas olarak Fethullah Gülen üstlenmişe benziyor. Bu amaca uygun olarak “haklılık”, “güçlülük” ve “bir arada olma” gibi kavramlar, İslam tarihinden örneklerle ön plana çıkarılıyor.
Son bir not: Gülen’in Kürt sorunu, PKK ve IŞİD üzerine değerlendirmeler yaptığı 11 Ekim tarihli 424. Nağme Cemaat dışına seslendiği ender sohbetlerden biri olarak dikkat çekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder