Tweet'te Rüzgar Çetin, "Ortaköy-Bebek-Beşiktaş-Karaköy hattında trafik sorununu çözebileceğimi iddia ediyorum, yetkililer sesimi duyun" diyor.
29 Ocak 2016 Cuma
Rüzgar Çetin'in 'trafik' tweet'i sosyal medyayı salladı
İstanbul Beşiktaş'ta dün gece meydana gelen ve bir polisin şehit olduğu bir polisin de yaralandığı trafik kazası sonrası Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin gözaltına alındı. Haberin duyulmasının ardından Rüzgar Çetin'in Mart 2015'te attığı bir tweet sosyal medyada gündem oldu.
Sinan Çetin'in oğlu kaza yaptı: Bir polis şehit, bir polis yaralı
İstanbul Beşiktaş'ta karşı yönden gelen otomobil ile polis aracının çarpıştığı kazada, bir polis şehit olurken, bir polis de yaralandı. Lüks otomobilin sürücüsünün ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin olduğu öğrenildi. Kazadan sonra 0.92 promil alkollü olduğu da öğrenilen Rüzgar Çetin gözaltına alındı. Elleri kelepçeli olarak Emniyet'ten çıkarılan Rüzgar Çetin, çok üzgün olduğunu söyledi. Rüzgar Çetin, 9 yıl önce yine aynı caddede kaza yapmıştı. Cipiyle takla atan Çetin'in aşırı hızlı olduğu iddia edilmişti. Bu arada kaza anı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde lüks aracın karşı şeride geçerek polis aracına çarptığı görülüyor.
Kaza, saat 01.00 sıralarında Çırağan Caddesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Ortaköy istikametinde ilerleyen ve içerisinde 2 polis memurunun bulunduğu 34 A 4342 plakalı trafik ekibi, karşı istikametten gelen 34 RUZ 27 plakalı 2006 model Porsche marka otomobil ile çarpıştı.
Kazanın şiddetiyle savrulan polis aracı, yol kenarındaki kaldırıma çıktıktan sonra demir parmaklıklara çarparak durdu. Ön kısmında büyük hasar oluşan lüks otomobil ise yol ortasına savruldu.
Kazaya karışan lüks otomobil sürücüsünün ise ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin olduğu ve olaydan sonra gözaltına alınarak polis merkezine götürüldüğü öğrenildi.
Kaza, saat 01.00 sıralarında Çırağan Caddesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Ortaköy istikametinde ilerleyen ve içerisinde 2 polis memurunun bulunduğu 34 A 4342 plakalı trafik ekibi, karşı istikametten gelen 34 RUZ 27 plakalı 2006 model Porsche marka otomobil ile çarpıştı.
Kazanın şiddetiyle savrulan polis aracı, yol kenarındaki kaldırıma çıktıktan sonra demir parmaklıklara çarparak durdu. Ön kısmında büyük hasar oluşan lüks otomobil ise yol ortasına savruldu.
2 POLİS YARALANDI
Kaza sırasında yan koltukta oturan polis memuru İsmet Fatih Alagöz araçtan fırlayarak yola savrulurken, aracı kullanan polis memuru sürücü koltuğunda sıkıştı.
Otomobil sürücüsünün ise kazayı yara almadan atlattığı öğrenildi.
Yoldan geçen sürücülerin ihbarı üzerine kısa sürede olay yerine çok sayıda polis ekibi, ambulans ve itfaiye sevk edildi.
Sağlık ekipleri, yola savrulan ve durumu ağır olduğu öğrenilen polis memuru İsmet Fatih Alagöz’ü ambulansla Acıbadem Fulya Hastanesi’ne kaldırdı.
Bu sırada itfaiye ekipleri de polis aracı içerisinde sıkışan diğer polis memurunu kurtarmak için çalışmalara başladı. Yaklaşık 15 dakikalık çalışma sonucu, yaralı polis memuru araçtan çıkartılarak ambulansa taşındı. Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan polis memurunun durumunun iyi olduğu öğrenildi.
YARALI POLİS MEMURU HASTANEDE ŞEHİT OLDU
Kaza sırasında yola fırlayarak ağır yaralanan polis memuru, kaldırıldığı Fulya Acıbadem Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere ragmen kurtarılamayarak şehit oldu. Hastane önünde mesleştaşlarından umutlu haberin gelmesini bekleyen memurlar, İsmet Fatih Alagöz’ün ölüm haberini alınca üzüntüye boğuldu.
ÜNLÜ YÖNETMEN SİNAN ÇETİN'İN OĞLU GÖZALTINDA
Kazaya karışan lüks otomobil sürücüsünün ise ünlü yönetmen Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin olduğu ve olaydan sonra gözaltına alınarak polis merkezine götürüldüğü öğrenildi.
OLAY YERİNDE İNCELEME YAPILDI
Öte yandan polis, kaza sonrasında Çırağan Caddesi’ni çift yönlü olarak trafiğe kapattı. Olay yeri inceleme ekipleri, otomobil ve çevresinde inceleme yapıp, kaza yerini fotoğrafladı. Çevrede bulunan mobese kameraları da incelemeye alındı. Kaza yapan araçların olay yerinden kaldırılmasının ardından cadde yeniden trafiğe açıldı. Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.
Öte yandan polis, kaza sonrasında Çırağan Caddesi’ni çift yönlü olarak trafiğe kapattı. Olay yeri inceleme ekipleri, otomobil ve çevresinde inceleme yapıp, kaza yerini fotoğrafladı. Çevrede bulunan mobese kameraları da incelemeye alındı. Kaza yapan araçların olay yerinden kaldırılmasının ardından cadde yeniden trafiğe açıldı. Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.
RÜZGAR ÇETİN EMNİYET'TEN KELEPÇELİ ÇIKARILDI
Rüzgar Çetin, Emniyet'teki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Rüzgar Çetin'in Emniyet'ten elleri kelepçeli olarak çıkarıldığı görüldü. Kendisini bekleyen basın mensuplarına çok üzgün olduğunu söyleyen Çetin, alkollü olup olmadığı sorusunu ise cevapsız bıraktı.
Bu arada yönetmen Sinan Çetin de İstanbul Adliyesi'ne geldi. Sinan Çetin, herhangi bir açıklama yapmadı.
Rüzgar Çetin'in üflemeli cihazla yapılan ilk alkol muayenesinde 0.92 promil alkollü çıktığı, durumun alınan kan örneklerinden yapılacak testlerin ardından kesinlik kazanacağı belirtildi.
SİNAN ÇETİN'İN OĞLU 9 YIL ÖNCE DE AYNI CADDEDE KAZA YAPMIŞTI
Rüzgar Çetin, Çırağan Caddesi'nde 14 Temmuz 2006'da da kaza yapmıştı. O gün 21 yaşında olan Rüzgar Çetin, cipiyle takla atmıştı. Kazayı hafif sıyrıklarla atlatan Çetin'in aşırı hızlı olduğu iddia edilmişti.
0.9 PROMİL ALKOL NE DEMEK?
Promil hesabı, her litre kanda kaç miligram alkol olduğuna göre yapılıyor.
Yasal sınır, 0.5 promil. Yani, vücudunda 6 litre kan bulunduğunu varsaydığımız bir yetişkin, kanına 3 gram alkol karıştığı an, yasal sınıra ulaşmış oluyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü, Trafik Araştırma Merkezi'nin internet sitesine göre 0.8 promilde, “koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma, tepki zamanının ve kendini kontrol etme becerisinin zarar görmesi” gözleniyor.
1 promilde ise “sarhoşluk belirtileri, muhtemel mahcup edici davranışlar, bir an neşeli bir an üzgün olmak gibi ruh halinde gidip gelmeler” görülüyor.
DHA
28 Ocak 2016 Perşembe
Rus turist sayısı yarı yarıya azaldı
Yaşanan uçak krizinin ardından Rusya’dan gelen turist sayısı Aralık’ta yarı yarıya azaldı.
Uçak krizinin ardından Türkiye’ye gelen Rus turist sayısı Aralık ayında yarı yarıya azaldı. Türkiye`ye 2015 yılında gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı da önceki yıla göre 1 milyon 928 bin kişi azaldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı`nın verilerine göre, Türkiye`ye gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı 2015`te bir önceki yıla göre yüzde 1.61 azalışla 36.24 milyon kişiye geriledi.
Bakanlık verilerine göre Aralık ayında Türkiye`ye gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı ise yüzde 7.29 düşüşle 1.46 milyon kişiye geriledi. Buna göre, Aralık’ta Rusya`dan gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 46.87 düşüşle 25 bin 485 kişiye indi. Rusya`dan gelen turist sayısı yılın tamamında da, yüzde 18.53 düşüşle 4 milyonun altına inerek, 3 milyon 649 bin kişiye düştü. DHA
Uçak krizinin ardından Türkiye’ye gelen Rus turist sayısı Aralık ayında yarı yarıya azaldı. Türkiye`ye 2015 yılında gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı da önceki yıla göre 1 milyon 928 bin kişi azaldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı`nın verilerine göre, Türkiye`ye gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı 2015`te bir önceki yıla göre yüzde 1.61 azalışla 36.24 milyon kişiye geriledi.
Bakanlık verilerine göre Aralık ayında Türkiye`ye gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı ise yüzde 7.29 düşüşle 1.46 milyon kişiye geriledi. Buna göre, Aralık’ta Rusya`dan gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 46.87 düşüşle 25 bin 485 kişiye indi. Rusya`dan gelen turist sayısı yılın tamamında da, yüzde 18.53 düşüşle 4 milyonun altına inerek, 3 milyon 649 bin kişiye düştü. DHA
Rahmi Koç’tan çalışanlarına duygu dolu mektup
Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Rahmi Koç, Mustafa Koç'un ölümü üzerine çalışanlarına duygu dolu bir mektup gönderdi.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un, geçtiğimiz günlerde kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesinin ardından, babası Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Rahmi Koç, oğlu Mustafa Koç için Koç Holding bünyesindeki tüm çalışanlarına ve bayilerine duygu dolu bir mektup gönderdi.
Habertürk’ün özel haberine göre işte Rahmi Koç’un duygulandıran mektubu:
Değerli çalışanlarımız ve bayilerimiz,
Sevgili Oğlum, Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa V. Koç’un aramızdan ani ayrılışının acısı içindeyiz. Kaybımızın büyüklüğünü sanırım günler geçtikçe daha da çok hissedeceğiz. Ben evladımı kaybettim, sizler liderinizi kaybettiniz, Ülkemiz büyük bir değerini yitirdi.
Mustafa V. Koç hayatı boyunca dedesinin “Ülkem Varsa Ben De Varım” sözüne bağlı kalarak yaşadı. Ülkemizin çıkarlarını hep ön planda tuttu. Sadece Topluluğumuzu büyütmekle kalmadı, hedeflerimizi yükseltti, hayallerimizi yeşertti, sosyal meseleler için çözümler üretti. Bu yolda ne kadar başarılı olduğunu vefatının ülke çapında yarattığı dayanışma ruhuna bakarak da görmek mümkün. Onun arkasından tüm Türkiye, tam da Mustafa’nın görmek istediği şekilde, tek yürek oldu.
Bu süreçte siz çalışanlarımız ve bayilerimiz benzersiz bir dayanışma örneği gösterdiniz. Kiminiz şahsen taziyeye geldiniz, kiminiz mesajlarınızla, dileklerinizle, çelenk bağışlarınızla, kiminiz de göz yaşlarınızla, sessizce onu düşünerek, hissederek ve hissettirerek yanımızda oldunuz. Ne kadar büyük ve güçlü bir aile olduğumuzu en zor zamanda bir kez daha ortaya koydunuz.
Eğer bu büyük acıya dayanabiliyorsak bunu sizin varlığınıza da borçluyuz. Bunun için hepinize yürekten teşekkür ederim.
Bundan böyle bize düşen görev; onun ilkelerine sahip çıkarak, adını en güzel şekilde yaşatmaktır. Onun yolunda, onun duruşuyla yürümeye devam etmektir.
Hepimizin başı sağ olsun.
Rahmi M. Koç
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un, geçtiğimiz günlerde kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesinin ardından, babası Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Rahmi Koç, oğlu Mustafa Koç için Koç Holding bünyesindeki tüm çalışanlarına ve bayilerine duygu dolu bir mektup gönderdi.
Habertürk’ün özel haberine göre işte Rahmi Koç’un duygulandıran mektubu:
Değerli çalışanlarımız ve bayilerimiz,
Sevgili Oğlum, Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa V. Koç’un aramızdan ani ayrılışının acısı içindeyiz. Kaybımızın büyüklüğünü sanırım günler geçtikçe daha da çok hissedeceğiz. Ben evladımı kaybettim, sizler liderinizi kaybettiniz, Ülkemiz büyük bir değerini yitirdi.
Mustafa V. Koç hayatı boyunca dedesinin “Ülkem Varsa Ben De Varım” sözüne bağlı kalarak yaşadı. Ülkemizin çıkarlarını hep ön planda tuttu. Sadece Topluluğumuzu büyütmekle kalmadı, hedeflerimizi yükseltti, hayallerimizi yeşertti, sosyal meseleler için çözümler üretti. Bu yolda ne kadar başarılı olduğunu vefatının ülke çapında yarattığı dayanışma ruhuna bakarak da görmek mümkün. Onun arkasından tüm Türkiye, tam da Mustafa’nın görmek istediği şekilde, tek yürek oldu.
Bu süreçte siz çalışanlarımız ve bayilerimiz benzersiz bir dayanışma örneği gösterdiniz. Kiminiz şahsen taziyeye geldiniz, kiminiz mesajlarınızla, dileklerinizle, çelenk bağışlarınızla, kiminiz de göz yaşlarınızla, sessizce onu düşünerek, hissederek ve hissettirerek yanımızda oldunuz. Ne kadar büyük ve güçlü bir aile olduğumuzu en zor zamanda bir kez daha ortaya koydunuz.
Eğer bu büyük acıya dayanabiliyorsak bunu sizin varlığınıza da borçluyuz. Bunun için hepinize yürekten teşekkür ederim.
Bundan böyle bize düşen görev; onun ilkelerine sahip çıkarak, adını en güzel şekilde yaşatmaktır. Onun yolunda, onun duruşuyla yürümeye devam etmektir.
Hepimizin başı sağ olsun.
Rahmi M. Koç
Sur'da şehit olan üç asker ve iki polis için tören düzenlendi
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonda şehit düşen Piyade Yüzbaşı Yiğitcan Çiğa, Komiser Yardımcısı Zekeriya Bilgen, Piyade Astsubay Üstçavuş Özgür Erdoğan ve Piyade Uzman Çavuş Osman Ateş ile polis memuru Mehmet Bora Tayfur için tören düzenlendi.
Diyarbakır Asker Hastanesi'ndeki törende şehitlerin Türk bayrağına sarılı naaşları katafalka konuldu, öz geçmişleri okundu ve dua edildi.
Törende şehit yakınlarının feryatları yürekleri dağladı. Fenalaşan ve ağıt yakan şehit yakınlarını, Kayseri 1. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Aydoğan Aydın, "Çocuklarınızın intikamını aldık, üzülmeyin, namertleri sevindirmeyin" diyerek teskin etti.
Törende şehit yakınlarının feryatları yürekleri dağladı. Fenalaşan ve ağıt yakan şehit yakınlarını, Kayseri 1. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Aydoğan Aydın, "Çocuklarınızın intikamını aldık, üzülmeyin, namertleri sevindirmeyin" diyerek teskin etti.
Vatani görevini yaptığı birliğinden özel izinle törene katılan şehit Piyade Uzman Çavuş Ateş'in kardeşi Emre Ateş de gözyaşları içinde ağabeyinin çok genç olduğunu ve evleneceğini belirterek, birbirlerine doyamadıklarını söyledi.
Şehit Astsubay Erdoğan'ın 5 yaşındaki kızı Eylül Ada da her şeyden habersiz, elindeki oyuncak bebekle oynadı ve babasının fotoğrafını annesine gösterdi.
Şehit Astsubay Erdoğan'ın 5 yaşındaki kızı Eylül Ada da her şeyden habersiz, elindeki oyuncak bebekle oynadı ve babasının fotoğrafını annesine gösterdi.
Şehit polis memuru Tayfur'un anne ve babası ise cenazeler ambulanslara konulacağı sırada evlatlarının tabutunun arkasından koştu.
Şehit Yüzbaşı Çiğa'nın tabutuna sarılan ve fotoğrafını öpen babası, "Oğlum, genç yaşta beni bırakıp gittin" diyerek feryat etti.
Şehit Yüzbaşı Çiğa'nın tabutuna sarılan ve fotoğrafını öpen babası, "Oğlum, genç yaşta beni bırakıp gittin" diyerek feryat etti.
Toprağa verilmek üzere Çiğa'nın naaşı memleketi Mersin'e, Bilgen'in cenazesi Balıkesir'in Susurluk ilçesine, Erdoğan'ın naaşı Sivas'ın Divriği ilçesine, Ateş'in cenazesi Tokat'ın Pazar ilçesine ve Tayfur'un naaşı Ankara'ya gönderildi.
Törene Vali Hüseyin Aksoy, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz, Bölge Jandarma Komutanı Tümgeneral Musa Çitil, Diyarbakır 2. Birleştirilmiş Hava Harekat Merkez Komutanı Tümgeneral Atilla Darendeli, 16. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Savaş Beyribey, Kayseri 1. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Aydın, İl Emniyet Müdürü Adnan Taşdan ile şehitlerin yakınları ve silah arkadaşları katıldı. Hürriyet
Soma A.Ş. dava hakiminin değişmesini istedi
Soma davasında çıkan tazminat kararlarına karşı Soma A.Ş.'den hamle geldi. Şirketin avukatı reddi hakim başvurusunda bulunurken, tazminat kararlarına gerekçe olarak ’felaketi özlenir hale getirdiğini’ gösterdi.
Manisa’nın Soma İlçesi’ndeki faciada hayatını kaybeden 301 madenci ailesinin sürdürdüğü hukuk mücadelesinde, şirket avukatı, taleplerini kabul etmediği ve mağdur ailelerin lehine hareket ettiği iddiasıyla İş Mahkemesi Hakimi Battal Şener hakkında reddi hakim talebinde bulundu.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin avukatı başvuru dilekçesinde, ailelerin hesaplarına AFAD’ın 184’er bin TL yatırdığı için paralarının olduğunu, adli yardım almamaları gerektiğini, kendilerinin mağdur durumda olduğunu ve verilen tazminat cezalarının da, aileler için Yargıtay kararında olduğu gibi, ’felaketi özlenir hale getirdiğini’ gerekçe gösterdi.
Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 maden madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından aileler, ceza davasının yanı sıra, manevi tazminat davalarıyla da hukuk mücadelelerini sürdürdü. Faciadan sonra ilçede kurulan Soma İş Mahkemesi’ne yaklaşık 400 dava açıldı. Bu davalar ilk açıldığında da, mahkeme, ailelerin avukatlarının talepleri doğrultusunda Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin malları ve TKİ’den alacakları üzerinde haciz kararı verdi.
Manisa’nın Soma İlçesi’ndeki faciada hayatını kaybeden 301 madenci ailesinin sürdürdüğü hukuk mücadelesinde, şirket avukatı, taleplerini kabul etmediği ve mağdur ailelerin lehine hareket ettiği iddiasıyla İş Mahkemesi Hakimi Battal Şener hakkında reddi hakim talebinde bulundu.
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin avukatı başvuru dilekçesinde, ailelerin hesaplarına AFAD’ın 184’er bin TL yatırdığı için paralarının olduğunu, adli yardım almamaları gerektiğini, kendilerinin mağdur durumda olduğunu ve verilen tazminat cezalarının da, aileler için Yargıtay kararında olduğu gibi, ’felaketi özlenir hale getirdiğini’ gerekçe gösterdi.
Soma’da 13 Mayıs 2014’te meydana gelen ve 301 maden madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından aileler, ceza davasının yanı sıra, manevi tazminat davalarıyla da hukuk mücadelelerini sürdürdü. Faciadan sonra ilçede kurulan Soma İş Mahkemesi’ne yaklaşık 400 dava açıldı. Bu davalar ilk açıldığında da, mahkeme, ailelerin avukatlarının talepleri doğrultusunda Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin malları ve TKİ’den alacakları üzerinde haciz kararı verdi.
AYRI DAVA AÇTILAR
İş Mahkemesi’nin belirlediği bilirkişi heyeti de, faciada şirketin kusurlu olduğuna karar verince, geçen Aralık ayında, tazminat davalarından ilki sonuçlandı. Mahkeme, şirketin faciada can veren madencilerden evli olan Özay Eren’in, annesi, babası ve 7 kardeşi adına açılan davayı sonuçlandırdı. Karara göre, anne ve baba için ayrı ayrı 75 bin TL, 7 kardeş için de 35’er bin lira tazminat ödenmesi istendi. Bu arada Eren’in, eşi ve çocuklarının ise ayrı bir dava açtıkları öğrenildi.
KARAR EMSAL TEŞKİL EDECEK
Mahkemenin tazminat davaları içini verdiği ilk kararın, yaklaşık 400 dava için de emsal teşkil edecek olması, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’yi harekete geçirdi. Şirket adına davaları takip eden Avukat Kadir Çekin, bundan sonraki tazminat davalarının, aleyhlerine sonuçlanmaması ya da daha az miktarlarda tazminat tutarlarıyla karara bağlanması için Soma İş Mahkemesi Hakimi Battal Şener hakkında, reddi hakim talebinde bulundu.
’TOPLUMLA BİRLİKTE HARAKET ETME KOLAYCILIĞI YAPILIYOR’
Şirket adına mahkemeye başvuran Avukat Kadir Çekin’in, dilekçesinde can acıtan gerekçelerde bulunduğu ortaya çıktı. Dilekçenin girişinde Hakim Battal Şener’in, tarafsızlığını yitirdiğini ileri süren Avukat Kadir Çekin, "Dava konusu olay iş kazası, Türkiye’nin en büyük iş kazasıdır.
Türkiye’nin en büyük iş kazası olması, yargılamanın taraflı yapılması için neden oluşturmaz. Bu tür davalarda, yargılamanın usulü işlemlerini, tamamlayıp toplumun beklentisi doğrultusunda karar oluşturmak, toplum karşısında yalnız olan davalıyı daha da korumasız hale getirecektir.
Yargı, güçsüz olan davalıyı korumadığı gibi, bir de tarafsızlığını bozup toplum gücüyle birlikte hareket etme kolaycılığına kaçarsa, adalet, ciddi şekilde yara alacaktır" görüşlerine yer verdi.
’AİLELER, ACİZ DEĞİL PARALARI VAR’
Mahkemenin, haksız şekilde şirketin TKİ nezlindeki hak ve alacaklarına tedbir koyduğunu savunan Avukat Kadir Çekin, "Şirket varlıkları ve gelirleri üzerinde ağır tedbir uygulayan mahkeme, davacı tarafça yapılan ’adli yardım’ taleplerini gerekçesiz olarak, kanunun aradığı ekonomik durum araştırmasını yapmadan kabul etmiştir.
AFAD tarafından her bir davacıya, 184 bin TL civarındaki ödemelere rağmen, adli yardımlı olarak davanın devamını sağlamıştır. Yargılama masraflarını ödemekten aciz olduğunu beyan eden davacıların hesaplarında 184 bin TL gibi astronomik paraların varlığına dair, dosyada bilgi ve belge olmasına rağmen dava adli yardımlı olarak görülmeye devam etmiştir. Mahkemenin bu kararı, harçtan muaf oldukları için açılan davalarda, dava miktarlarının fahiş olarak artmasına neden olmuştur" dedi.
’FELAKET ÖZLENİR KILINMASIN’
Ailelerin istedikleri tazminat miktarının hemen hepsinin ödenmesine karar verilmesini de eleştiren Avukat Kadir Çekin dilekçesinde, bu miktarların felaketi özlenir kılacağını da ileri sürdü.
Bu tespitinde Yargıtay kararına da atıfta bulunan Kadir Çekin, "Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, manevi tazminat çekilen üzüntüye, acıya birebir karşılık değildir.
Duyulan acı ve elemin bir nebze olsun, hafifletilmesi için belirlenen bir tutardır. Yerel mahkemenin, davacı tarafından yapılan yüksek miktarlı talebin olduğu gibi kabul edilmesi, ’felaketi özlenir hale getirebilecek’ niteliktedir. Meydana gelen kaza, sebebiyle oluşan acı gerçekten çok büyüktür. Bu acı hepimizin ortak acısıdır.
Para ile tazminat ile bu acı giderilmez. Belki azaltılması sağlanabilir. Ancak hükmedilen manevi tazminat miktarı, felaketi özlenir hale getirecek nitelikte bir miktardır" dedi.
Şirketin reddi hakim talebi mart ayında yapılacak duruşmada değerlendirilecek. Hakim talebi redderse, şirketin bir üst mahkemeye itiraz hakkı bulunuyor. (Taylan Yıldırım/ Hürriyet)
Türkiye nüfusu açıklandı! İşte son rakam
Türkiye nüfusu, 2015'te bir önceki yıla göre 1 milyon 45 bin 149 kişi artarak 78 milyon 741 bin 53 kişi oldu. Bu rakamlar dahilinde Suriye'den gelen ve sayılarının 3 milyonu aştığı belirtilen göçmenlerin ne kadarının olduğu tam olarak bilinmiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 yılını ilgilendiren Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarını açıkladı.
Verilere göre; Türkiye’de ikamet eden nüfus 2015 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 45 bin 149 kişi arttı. Erkek nüfusun oranı yüzde 50,2 (39 milyon 511 bin 191 kişi), kadın nüfusun oranı ise yüzde 49,8 (39 milyon 229 bin 862 kişi) olarak gerçekleşti.Yıllık nüfus artış hızı 2014 yılında bin 13,3 iken, 2015 yılında binde 3,4 oldu.
İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2014 yılında yüzde 91,8 iken, bu oran 2015 yılında yüzde 92,1’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7,9 olarak gerçekleşti.
EN KALABALIK İL İSTANBUL
Türkiye nüfusunun yüzde 18,6’sının ikamet ettiği İstanbul, 14 milyon 657 bin 434 kişi ile en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla yüzde 6,7 (5 milyon 270 bin 575 kişi) ile Ankara, yüzde 5,3 (4 milyon 168 bin 415 kişi) ile İzmir, yüzde 3,6 (2 milyon 842 bin 547 kişi) ile Bursa ve yüzde 2,9 (2 milyon 288 bin 456 kişi) ile Antalya illeri takip etti. Bayburt ili ise 78 bin 550 kişi ile en az nüfusa sahip il oldu.
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ORTANCA YAŞI YÜKSELDİ
Ülkemizde 2014 yılında 30,7 olan ortanca yaş, 2015 yılında önceki yıla göre artış göstererek 31 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 30,4 iken, kadınlarda 31,6 olarak gerçekleşti. Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla Sinop (39,3), Balıkesir (38,8) ve Kastamonu (38,3) iken, en düşük olduğu iller ise sırasıyla Şanlıurfa (19,3), Şırnak (19,5) ve Ağrı (20,3) oldu.
ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUSUN ORANI DEĞİŞMEDİ
Ülkemizde 15-64 yaş grubunda bulunan (çalışma çağındaki) nüfusun oranı 2015 yılında, bir önceki yılda olduğu gibi yüzde 67,8 (53 milyon 359 bin 594 kişi) olarak gerçekleşti. Çocuk yaş grubundaki (0-14) nüfusun oranı ise yüzde 24’e (18 milyon 886 bin 220 kişi) gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı da yüzde 8,2’ye (6 milyon 495 bin 239 kişi) yükseldi.
TÜRKİYE’DE KİLOMETREKAREYE DÜŞEN KİŞİ SAYISI ARTTI
Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen 'bir kilometrekareye düşen kişi sayısı', Türkiye genelinde 2014 yılına göre 1 kişi artarak 102 kişi oldu. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 821 kişi ile nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu ilimiz oldu. Bunu sırasıyla; 493 kişi ile Kocaeli, 347 kişi ile İzmir ve 283 kişi ile Gaziantep takip etti. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 12 kişi ile Tunceli oldu. Yüzölçümü bakımından ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 55, en küçük yüzölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 275 olarak gerçekleşti.
Mardinli üçüzler yardım bekliyor!
Aylık 600 lirayla geçinmek zorunda kalan baba, bir taraftan da üçüzlerini iyileştirmek için çırpınıyor.
Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nde oturan Behçet ve Hatice Tutuş çiftinin 1.5 yıl önce doğan üçüzlerinde ‘Beyin üzerinde su birikmesi’ olarak bilinen Hidrosefali hastalığı tespit edildi. Hastalık nedeniyle çocukların kafatası sürekli büyürken, geçimini ayda kazandığı 600 lira ile sağlamaya çalıştığını belirten baba üçüzleri hastaneye bile götüremediğini söyledi. Çaresiz baba yardım severlerden gelecek desteği bekliyor.
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde oturan inşaat işçisi 32 yaşındaki Behçet Tutuş ile ev kadını eşi 30 yaşındaki Hatice Tutuş’un 1.5 yıl önce üçüz çocukları oldu. Bünyamin, Büşra ve Burhan ismi verilen çocukların ‘hidrosefali’ hastası oldukları tespit edildi. Doğumdan sonra yapılan kontrollerde ayrıca Bünyamin ve Büşra’nın kalp rahatsızlığı olduğu da belirlendi. Üçüz çocuk sevinci yaşayamadan hastalığı öğrenen Tutuş ailesi büyük bir üzüntü geçirirken, hidrosefali hastalığından dolayı çocuklarda gelişim eksikliği ve kalp rahatsızlıklarının da ortaya çıkacağı belirtildi.
600 LİRA İLE GEÇİNMEYE ÇALIŞIYOR
Şilan ve Roje isimli iki çocukları daha bulunan ve inşaatlarda işçilik yaparak aylık 600 lira kazanan Behçet Tutuş, aylık 250 lira kira ödediklerini söyledi. Çocukların gelişimleri için özel bir mama verilmesi gerektiğini söyleyen Behçet Tutuş, aylık elinde kalan 350 lira ile geçimini sağlamaya çalıştığını belirtti. Doğuştan hidrosefali olan çocuklar ise parasızlık nedeniyle yeterli düzeyde beslenemiyor. Çocukların aylık düzenli olarak Diyarbakır’da bulunan Dicle Üniversitesi’ne kontrole götürülmesi gerektiğini söyleyen baba Behçet Tutuş, daha önce kafataslarında biriken suyu karın boşluğuna aktaran bir cihaz takıldığını, ancak sürekli kontrole gitmeleri gerektiğini söyledi. Baba Behçet Tutuş, çocuklarını tedavi ettiremediklerini anlatırken, şunları anlattı:
“ÇOCUKLARA SÜT VEREMİYORUZ”
“2′si ameliyat oldu. 3′ünde de hastalık var. 2′sinin kalp rahatsızlığı da var. Doğuştan daha anne karnında su toplamaya başladı. Çok doktorlara götürdük. Bir tedavisi yokmuş. Bu hastalıkların çoğu doğmadan ölebiliyor. Ben inşaatta çalışıyorum. Geçimimi zor sağlıyorum. Bu tedavilerinde çok sıkıntı çektim. Yetiştiremediğim için süt veremedik çocuklara. Çocuklarımız biraz yetişkin olana kadar yardım istiyoruz. Evimiz kiradır. Geçimimizi sağlayamıyoruz. Çocukların hastalık ve bakımları gerçekten çok zor. Perişan haldeyiz.”
“ÇOCUKLARI PARASIZLIKTAN KONTROLE BİLE GÖTÜREMİYORUZ”
Anne Hatice Tutuş ise çocuklarına yeterli bakımı yapamadığınıi onlara bakımında çok zorlandığını ifade ederek, “Tek başımayım. Evimizi falan bunun için sattık. Bez, mama ve süt bunları alamıyoruz. Maddi durumumuz yetmiyor. Çocukları her ay kontrole Diyarbakır’a götürmemiz gerekiyor. Ancak uzun zamandır maddi durumdan dolayı götüremiyoruz. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Borcumuz çok oldu ama yetişemiyoruz. Çocuklarım için yardım bekliyorum” dedi. (Felat Bozarslan-DHA)
Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nde oturan Behçet ve Hatice Tutuş çiftinin 1.5 yıl önce doğan üçüzlerinde ‘Beyin üzerinde su birikmesi’ olarak bilinen Hidrosefali hastalığı tespit edildi. Hastalık nedeniyle çocukların kafatası sürekli büyürken, geçimini ayda kazandığı 600 lira ile sağlamaya çalıştığını belirten baba üçüzleri hastaneye bile götüremediğini söyledi. Çaresiz baba yardım severlerden gelecek desteği bekliyor.
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde oturan inşaat işçisi 32 yaşındaki Behçet Tutuş ile ev kadını eşi 30 yaşındaki Hatice Tutuş’un 1.5 yıl önce üçüz çocukları oldu. Bünyamin, Büşra ve Burhan ismi verilen çocukların ‘hidrosefali’ hastası oldukları tespit edildi. Doğumdan sonra yapılan kontrollerde ayrıca Bünyamin ve Büşra’nın kalp rahatsızlığı olduğu da belirlendi. Üçüz çocuk sevinci yaşayamadan hastalığı öğrenen Tutuş ailesi büyük bir üzüntü geçirirken, hidrosefali hastalığından dolayı çocuklarda gelişim eksikliği ve kalp rahatsızlıklarının da ortaya çıkacağı belirtildi.
600 LİRA İLE GEÇİNMEYE ÇALIŞIYOR
Şilan ve Roje isimli iki çocukları daha bulunan ve inşaatlarda işçilik yaparak aylık 600 lira kazanan Behçet Tutuş, aylık 250 lira kira ödediklerini söyledi. Çocukların gelişimleri için özel bir mama verilmesi gerektiğini söyleyen Behçet Tutuş, aylık elinde kalan 350 lira ile geçimini sağlamaya çalıştığını belirtti. Doğuştan hidrosefali olan çocuklar ise parasızlık nedeniyle yeterli düzeyde beslenemiyor. Çocukların aylık düzenli olarak Diyarbakır’da bulunan Dicle Üniversitesi’ne kontrole götürülmesi gerektiğini söyleyen baba Behçet Tutuş, daha önce kafataslarında biriken suyu karın boşluğuna aktaran bir cihaz takıldığını, ancak sürekli kontrole gitmeleri gerektiğini söyledi. Baba Behçet Tutuş, çocuklarını tedavi ettiremediklerini anlatırken, şunları anlattı:
“ÇOCUKLARA SÜT VEREMİYORUZ”
“2′si ameliyat oldu. 3′ünde de hastalık var. 2′sinin kalp rahatsızlığı da var. Doğuştan daha anne karnında su toplamaya başladı. Çok doktorlara götürdük. Bir tedavisi yokmuş. Bu hastalıkların çoğu doğmadan ölebiliyor. Ben inşaatta çalışıyorum. Geçimimi zor sağlıyorum. Bu tedavilerinde çok sıkıntı çektim. Yetiştiremediğim için süt veremedik çocuklara. Çocuklarımız biraz yetişkin olana kadar yardım istiyoruz. Evimiz kiradır. Geçimimizi sağlayamıyoruz. Çocukların hastalık ve bakımları gerçekten çok zor. Perişan haldeyiz.”
“ÇOCUKLARI PARASIZLIKTAN KONTROLE BİLE GÖTÜREMİYORUZ”
Anne Hatice Tutuş ise çocuklarına yeterli bakımı yapamadığınıi onlara bakımında çok zorlandığını ifade ederek, “Tek başımayım. Evimizi falan bunun için sattık. Bez, mama ve süt bunları alamıyoruz. Maddi durumumuz yetmiyor. Çocukları her ay kontrole Diyarbakır’a götürmemiz gerekiyor. Ancak uzun zamandır maddi durumdan dolayı götüremiyoruz. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Borcumuz çok oldu ama yetişemiyoruz. Çocuklarım için yardım bekliyorum” dedi. (Felat Bozarslan-DHA)
Memur anneye müjde
TBMM Genel Kurulu’nda, Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapan torba tasarının birinci bölümü kabul edildi. Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda 6 ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışmasına izin veriliyor.
İlk defa iş kuran genç girişimcilere, 3 yıl boyunca kazançlarının bir kısmına gelir vergisi muafiyeti getirilecek. Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle ilk defa gelir vergisi mükellefi olan, 29 yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançların bir kısmı gelir vergisinden müstesna olacak.
İşte tasarıyla gelen yeni düzenlemeler
ESNAFA DESTEK
Ticari kazancı basit usuldeki mükelleflerin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlarının 8 bin lirasına kadar olan kısmı üzerinden gelir vergisi alınmayacak. 8 bin TL’lik yıllık indirim tutarı, her yıl günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden belirlenecek.
25 yaşını doldurmamış öğrencilerden pasaport harcı alınmayacak.
25 yaşını doldurmamış öğrencilerden pasaport harcı alınmayacak.
MEMURA DESTEK
Yarı zamanlı çalışma hakkı memurların, doğum sonrası aylıksız izinde geçirdikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 3 yıl için bir derece yükselmesi verilecek.
Memurlara, doğum öncesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlarda, doğumdan analık izninin başladığı tarihe kadarki süre doğum sonrası analık iznine ilave edilecek.
Doğum yapan kadın memurlar, analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Bu süre içinde süt izni verilmeyecek, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmayacak. Çoğul doğumlarda bu sürelere birer ay eklenecek.
Bebeği engelli doğan kadın memur ise 12 ay süreyle yarı zamanlı çalışabilecek. 3 yaşını doldurmamış bir çocuğu, eşiyle veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşleri de verilen 8 haftalık iznin bitiminden itibaren bu haklardan yararlanacak. Memurun çalışacağı süreler, ilgili kurumca belirlenecek. Bu kişilere, istekleri üzerine 24 aya kadar aylıksız izin verilebilecek.
Memurlara, doğum öncesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlarda, doğumdan analık izninin başladığı tarihe kadarki süre doğum sonrası analık iznine ilave edilecek.
Doğum yapan kadın memurlar, analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Bu süre içinde süt izni verilmeyecek, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmayacak. Çoğul doğumlarda bu sürelere birer ay eklenecek.
Bebeği engelli doğan kadın memur ise 12 ay süreyle yarı zamanlı çalışabilecek. 3 yaşını doldurmamış bir çocuğu, eşiyle veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşleri de verilen 8 haftalık iznin bitiminden itibaren bu haklardan yararlanacak. Memurun çalışacağı süreler, ilgili kurumca belirlenecek. Bu kişilere, istekleri üzerine 24 aya kadar aylıksız izin verilebilecek.
POLİSE DESTEK
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda bulunanların yararlandığı emniyet hizmetleri tazminat oranları yüzde 25 oranında artırılacak.
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil personelden yükseköğrenimli olanların ek göstergeleri de yükseltilecek.
Uzman erbaşlar ile uzman jandarmaların 2 bin 200 olan ek göstergeleri 3 bine çıkarılacak. Uzman erbaşlara birinci dereceye yükselme imkanı getirilecek.
Uzman erbaşların, kamuya geçebilmeleri için 7 yıl çalışmaları gerekecek.
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil personelden yükseköğrenimli olanların ek göstergeleri de yükseltilecek.
Uzman erbaşlar ile uzman jandarmaların 2 bin 200 olan ek göstergeleri 3 bine çıkarılacak. Uzman erbaşlara birinci dereceye yükselme imkanı getirilecek.
Uzman erbaşların, kamuya geçebilmeleri için 7 yıl çalışmaları gerekecek.
ÇİFTÇİYE DESTEK
Gübre ve yemde, KDV sıfırlanacak.
Memura yarı zamanlı çalışma
TASARI, çocuğun okula başlama yaşına kadar kısmi süreli çalışma hakkı da getiriyor. Çocuğu olan veya evlat edinen memur anne ve baba, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar normal çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Yarı zamanlı çalışmada, mali haklar ile sosyal yardımlara ilişkin ödemelerin yarısı yapılacak. Fiili çalışmaya bağlı ödemeler ise devam edecek. Bu dönemdeki hizmet süreleri, derece yükselmesi ile kademe ilerlemesinde yarım olarak dikkate alınacak. Fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanacak. Yarı zamanlı çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenecek. Ancak bunların genel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenecek. Hürriyet
27 Ocak 2016 Çarşamba
Şehit olmasaydı aldığı evle babasına sürpriz yapacaktı
Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde, teröristlerce şehit edilen üsteğmen Uğur Taşçı’nın bir süre önce, doğduğu ve daha sonra satılan evi geri aldığı, onarımını yaparak babasına sürpriz yapmak istediği ortaya çıktı.
Aslen Gaziantepli olan Uğur Taşçı'nın babası, kendisinin de dünyaya geldiği Nizip ilçesindeki evi, yıllar önce sattı ve İstanbul’a göç etti. Aradan geçen zaman içerisinde üsteğmen olan Uğur Taşçı, yaz mevsiminde Gaziantep’e geldi ve dünyaya geldiği ancak babasının sattığı Fevkani Mahallesi’ndeki 2 katlı evi satın aldı.
EVİ BAYRAKLARLA DONATILDI
Bayrakların asılmasının ardından yakın komşularının şehit olduğunu öğrenen mahalle sakinleri de duygulu anlar yaşadı. Mahalle sakini Behiye Çevik, Uğur Taşçı’nın üsteğmenin çok iyi biri olduğunu ve babasına sürpriz yapamadan şehit olduğu için üzüldüklerini ifade etti. DHA
Aslen Gaziantepli olan Uğur Taşçı'nın babası, kendisinin de dünyaya geldiği Nizip ilçesindeki evi, yıllar önce sattı ve İstanbul’a göç etti. Aradan geçen zaman içerisinde üsteğmen olan Uğur Taşçı, yaz mevsiminde Gaziantep’e geldi ve dünyaya geldiği ancak babasının sattığı Fevkani Mahallesi’ndeki 2 katlı evi satın aldı.
Evi tadilatını yaptırarak babasına hediye etmek istediği öğrenilen Taşçı, geçen 23 Ocak günü teröristlerle çıkan çatışmada şehit oldu.
EVİ BAYRAKLARLA DONATILDI
Şehit üsteğmen ailesinin yaşadığı İstanbul’a defnedilirken, Nizip Belediyesi yetkilileri şehidin satın aldığı ve babasına hediye etmek istediği evi ve sokağı bayraklarla donattı. Fevkani Mahallesi Muhtarı İbrahim Halil Polat, evin şehit Üsteğmen Uğur Taşçı’nın doğup büyüdüğü yer olduğunu söyledi. Evin babası tarafından satılarak ailenin İstanbul’a taşındığını anlatan Polat, "Şehidimiz biriktirdiği parayla yaz mevsiminde evi yeniden satın alıyor. Şehidimiz bir süre önce ailesiyle birlikte doğup büyüdüğü bu eve geldi ve bir süre burada kaldı. Duyduğumuza göre şehit üsteğmen satın aldığı eski yapı olan bu evi onarıp baba ocağı diye babasına sürpriz yapıp ona hediye edecekti ama kısmet olmadı" dedi.
Bayrakların asılmasının ardından yakın komşularının şehit olduğunu öğrenen mahalle sakinleri de duygulu anlar yaşadı. Mahalle sakini Behiye Çevik, Uğur Taşçı’nın üsteğmenin çok iyi biri olduğunu ve babasına sürpriz yapamadan şehit olduğu için üzüldüklerini ifade etti. DHA
Koç Holding'in başına Ali Koç geçiyor
Mustafa Koç'un ölümü sonrası Koç Holding'de bayrağı Ali Koç'un devralacağı konuşuluyor.
Koç Holding'in başına Ali Koç'un geçecek. Bugün gazetesinin haberine göre baba Rahmi Koç'un işaret ettiği Ali Koç'a ağabey Ömer Koç da destek veriyor.
RESMİ AÇIKLAMA YAPILMADI AMA...
Koç Ailesi, Mustafa Koç’un yasını tutmaya devam ediyor. Henüz zamansız ölümün verdiği acı nedeniyle aileden Koç’un koltuğuna kimin oturacağı yönünde bir açıklama yapılmadı. Ne var ki, ibrenin giderek Ali Koç’u gösterdiği gözleniyor. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç da koltuğa Ali Koç’un oturacağı yönünde işaretler veriyor.
ÖMER KOÇ SANATA İLGİLİ
Mustafa Koç’a Yönetim Kurulu Başkanvekilliği yapan ortanca kardeş Ömer Koç’un hayatının büyük bölümünü Londra’da geçirmesi ve sanat yatırımları nedeniyle bu işi bu şekilde sürdürmek istemesi, bayrak devrini Ali Koç’un yapacağına güçlü kanıt olarak kabul ediliyor.
Ayrıca Ömer Koç’un kardeşine destek verdiği de belirtiliyor. Aslında Koç Ailesi 'sürpriz yapmayı' pek sevmez. Şu anda bile holdingin 2023 yılına kadar programları ve hedefleri belli. Mustafa Koç birçok kez açıkladı. Türkiye’nin milli gelirinin 2 trilyon dolara ulaşması halinde Koç Holding’in de 2023’te 140 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak. Koç Holding Üst Yöneticisi Levent Çakıroğlu da, Koç’un ölümünün ardından yaptığı konuşmada, onun küresel hedeflerine gönderme yaptı. Koç'u Cumhuriyet'in 100'üncü yılına taşımak belki de Ali Koç’a kısmet olacak. Genç, dinamik ve küresel bir iş adamı olan Koç’u halk da daha çok tanıyor ve biliyor. (medyafaresi.com.tr)
Koç Holding'in başına Ali Koç'un geçecek. Bugün gazetesinin haberine göre baba Rahmi Koç'un işaret ettiği Ali Koç'a ağabey Ömer Koç da destek veriyor.
RESMİ AÇIKLAMA YAPILMADI AMA...
Koç Ailesi, Mustafa Koç’un yasını tutmaya devam ediyor. Henüz zamansız ölümün verdiği acı nedeniyle aileden Koç’un koltuğuna kimin oturacağı yönünde bir açıklama yapılmadı. Ne var ki, ibrenin giderek Ali Koç’u gösterdiği gözleniyor. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç da koltuğa Ali Koç’un oturacağı yönünde işaretler veriyor.
ÖMER KOÇ SANATA İLGİLİ
Mustafa Koç’a Yönetim Kurulu Başkanvekilliği yapan ortanca kardeş Ömer Koç’un hayatının büyük bölümünü Londra’da geçirmesi ve sanat yatırımları nedeniyle bu işi bu şekilde sürdürmek istemesi, bayrak devrini Ali Koç’un yapacağına güçlü kanıt olarak kabul ediliyor.
Ayrıca Ömer Koç’un kardeşine destek verdiği de belirtiliyor. Aslında Koç Ailesi 'sürpriz yapmayı' pek sevmez. Şu anda bile holdingin 2023 yılına kadar programları ve hedefleri belli. Mustafa Koç birçok kez açıkladı. Türkiye’nin milli gelirinin 2 trilyon dolara ulaşması halinde Koç Holding’in de 2023’te 140 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak. Koç Holding Üst Yöneticisi Levent Çakıroğlu da, Koç’un ölümünün ardından yaptığı konuşmada, onun küresel hedeflerine gönderme yaptı. Koç'u Cumhuriyet'in 100'üncü yılına taşımak belki de Ali Koç’a kısmet olacak. Genç, dinamik ve küresel bir iş adamı olan Koç’u halk da daha çok tanıyor ve biliyor. (medyafaresi.com.tr)
En çok cinayetin işlendiği kent Caracas
Dünyanın en tehlikeli şehirlerinin çoğunluğunun Latin Amerika’da olduğu açıklandı.
Venezüella’nın Caracas, Honduras’ta San Pedro Sula ile El Salvador’un San Salvador kentleri dünyada en fazla cinayet işlenen şehirler listesinin başında yer alıyor.
Meksika’nın Seguridad, justicia y paz örgütünün yayınladığı dünyanın en fazla cinayet işlenen şehirleri listesi nüfusu 300 binin üzerinde olan 50 şehri sıralıyor. Listede savaş bölgesi olarak kabul edilen şehirler ise yer almıyor.
Caracas şehri 100 bin kişi başına düşen 120 cinayetle başı çekerken, bu rakam ikinci ve üçüncü sıralardaki San Pedro Sula’da 111, San Salvador’da ise 109. DHA
Venezüella’nın Caracas, Honduras’ta San Pedro Sula ile El Salvador’un San Salvador kentleri dünyada en fazla cinayet işlenen şehirler listesinin başında yer alıyor.
Meksika’nın Seguridad, justicia y paz örgütünün yayınladığı dünyanın en fazla cinayet işlenen şehirleri listesi nüfusu 300 binin üzerinde olan 50 şehri sıralıyor. Listede savaş bölgesi olarak kabul edilen şehirler ise yer almıyor.
Caracas şehri 100 bin kişi başına düşen 120 cinayetle başı çekerken, bu rakam ikinci ve üçüncü sıralardaki San Pedro Sula’da 111, San Salvador’da ise 109. DHA
Uyumsoft, yazılım kalitesini SPICE Belgesi ile taçlandırdı
Uyumsoft AŞ, yazılım kalitesini SPICE Belgesi ile taçlandırdı. Ülkemizin yazılım ve danışmanlıkta lider i-Dönüşüm Mimarı Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ firması, TS ISO/IEC15504 Olgunluk Seviyesi 2 (SPICE Maturity Level 2) belgesini alan yerli Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) ve i-Dönüşüm firması oldu.
Dünya çapında, yazılım ve danışmanlık hizmeti veriyoruz
SPICE Belgesi’nin global çapta yazılım ve hizmet üretme anlamına geldiğini belirten Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, şunları söyledi:
“Bu belge ile dünya standartlarında yazılım ve danışmanlık hizmeti verdiğimizi ifade ediyoruz. Önümüzdeki süreçte; Uyumsoft ERP ve i-Dönüşüm ürünlerimizi (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet, KEP vd) daha fazla dünya pazarlarına çıkartarak, yazılım ve danışmanlık ihracatımızı arttıracağız. Sektörümüzde, bu belgeyi alan öncü ERP firmalarından birisi olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Hüseyin Şahin, TSE tarafından verilen ‘SPICE Sertifikası’nın, INTACS onaylı olupuluslararası geçerliliğe sahip olduğunu kaydetti.
SPICE modelinin amacı; farklı yazılım süreç değerlendirme model ve yöntemleri için ortak bir ana prensip sağlamaktır. Böylece değerlendirme sonuçlarının, ortak bir bağlamda rapor edilmesi sağlanır. Müşterilerin siparişi ile başlayıp, üreticinin üretimi gerçekleştirip, müşteriye siparişi ulaştırmasına kadar olan aşamaları kapsar; mühendislik süreçleri, tasarım, test, bütünleştirme bu grubun içerisindedir. Bu kategorideki süreçler sayesinde, kurumsal hedeflere yönelik prosesler ürünler ve kaynaklar geliştirilir. Projelerin ilerleyişine ve kurumsal hedeflere ulaşmaya yardımcı olmayı hedefler. Bu standart, iyi yazılım mühendisliği için gerekli olan temel hedefleri, üst seviyede tarif eder. Yazılımı elde etme, sağlama, geliştirme, işletme, destek yeterliliği oluşturmayı hedefleyen her yazılım kuruluşuna uygulanmaktadır.
Dünya çapında, yazılım ve danışmanlık hizmeti veriyoruz
SPICE Belgesi’nin global çapta yazılım ve hizmet üretme anlamına geldiğini belirten Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, şunları söyledi:
“Bu belge ile dünya standartlarında yazılım ve danışmanlık hizmeti verdiğimizi ifade ediyoruz. Önümüzdeki süreçte; Uyumsoft ERP ve i-Dönüşüm ürünlerimizi (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet, KEP vd) daha fazla dünya pazarlarına çıkartarak, yazılım ve danışmanlık ihracatımızı arttıracağız. Sektörümüzde, bu belgeyi alan öncü ERP firmalarından birisi olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Hüseyin Şahin, TSE tarafından verilen ‘SPICE Sertifikası’nın, INTACS onaylı olupuluslararası geçerliliğe sahip olduğunu kaydetti.
SPICE modelinin amacı; farklı yazılım süreç değerlendirme model ve yöntemleri için ortak bir ana prensip sağlamaktır. Böylece değerlendirme sonuçlarının, ortak bir bağlamda rapor edilmesi sağlanır. Müşterilerin siparişi ile başlayıp, üreticinin üretimi gerçekleştirip, müşteriye siparişi ulaştırmasına kadar olan aşamaları kapsar; mühendislik süreçleri, tasarım, test, bütünleştirme bu grubun içerisindedir. Bu kategorideki süreçler sayesinde, kurumsal hedeflere yönelik prosesler ürünler ve kaynaklar geliştirilir. Projelerin ilerleyişine ve kurumsal hedeflere ulaşmaya yardımcı olmayı hedefler. Bu standart, iyi yazılım mühendisliği için gerekli olan temel hedefleri, üst seviyede tarif eder. Yazılımı elde etme, sağlama, geliştirme, işletme, destek yeterliliği oluşturmayı hedefleyen her yazılım kuruluşuna uygulanmaktadır.
Can Dündar ve Erdem Gül için istenen cezalar belli oldu
Kasım ayında tutuklanarak cezaevine konulan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İki gazeteci için 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 30 yıla kadar da hapis cezası istendi.
Hatay ve Adana'da durdurulan MİT TIR'larına ilişkin görüntüleri yayınladıkları için tutuklanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilci Erdem Gül hakkındaki soruşturma tamamlandı. İddianameyi hazırlayan savcı Dündar ve Erdem için, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemeye teşebbüs etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istedi.
İddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı şikayetçi olarak yer aldı. DHA
Hatay ve Adana'da durdurulan MİT TIR'larına ilişkin görüntüleri yayınladıkları için tutuklanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilci Erdem Gül hakkındaki soruşturma tamamlandı. İddianameyi hazırlayan savcı Dündar ve Erdem için, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemeye teşebbüs etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istedi.
İddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı şikayetçi olarak yer aldı. DHA
26 Ocak 2016 Salı
'Çocuklarım boğuldu, balıklar yemesin diye ellerini bırakmadım'
"Tekneyi görünce binmek istemedik ama kaçakçılar binmezsek bizi öldüreceklerini söylediler. Mecburen bindik. Bir saat sonra tekne su aldı ve şiddetli bir dalgayla alabora oldu. Kızlarım gözlerimin önünde boğuldu." BBC Türkçe’nin haberinde yer alan bu sözler Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri tekne batan 22 yaşındaki Civane'ye ait.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nden (IKBY) Civane Heme Tevfik Ebdulla, kazada üç çocuğunu kaybetmiş.
Ege Denizi, son yıllarda Ortadoğu ülkelerinden kaçan birçok göçmene mezar oldu.
Son olarak Türkiye üzerinden Yunanistan'a geçmeye çalışırken bir geminin Didim yakınlarında batması sonucu çoğu çocuk ve kadın 46 kişi öldü.
Bu kazada Civane ile Hiva Heme Tevfik Ebdulla çifti, olayda hayatta kalan göçmenlerden. Ancak sevinemiyorlar. Zira kazada çocukları üç yaşındaki Jivan, iki yaşındaki Jale ve 9 aylık Jila'yı kaybetmişler.
BBC Türkçe’den Hatice Kamer'in İzmir'den telefonla konuştuğu 22 yaşındaki Civane, altı yıl önce kendisinde bir psikolojik hastalığın baş gösterdiğini, düzenli tedavi görmesi gerektiğini ancak uzun zamandır tedavi olamadığını söylüyor.
IKBY'de son bir yıldır yaşanan ekonomik kriz ve saldırılardan dolayı tedirgin olduklarını söyleyen Civane, eşinin eski Peşmerge olduğunu ancak aylardır maaş alamadığını ve geçinemediklerini belirtiyor.
'KAÇAKÇILAR BİZİ ÖLDÜRECEKLERİNİ SÖYLEDİ'
Hastalığından dolayı her ay 35 bin dinarlık (32 dolar) ilaç satın alması gerektiğini ama maaş alamadıkları için ilaç da alamadığını aktarıyor ve ekliyor: "Çocuklarımızın daha iyi yaşam koşullarında büyümesi için, bir de daha iyi tedavi imkânlarına sahip olmak için bu yola çıktık."
Civane çocuklarının gözünün önünde boğulduğunu anlatıyor:
"Balıklara yem olmasınlar diye ellerini bırakmadım. Soğuktu ve 3 saat 20 dakika denizin içinde çırpındık. Kimse yardıma gelmedi. Yardım geldiğinde ortanca kızım Jale halen yaşıyordu ama hastaneye yetişemedi yavrum."
Civan'ın eşi Hiva ise iki katlı teknede 70 kişinin olduğunu, sadece 26 kişinin kurtulabildiğini söyledi.
'TEKNENİN ÜST KATINA ÇIKTIK, AMA ALT KATTA DA İNSANLAR VARMIŞ'
Kendilerini Yunanistan'a götürecek kaçakçılarla İstanbul'da iletişime geçtiklerini ve kişi başı 1500 dolar ödediklerini belirtiyor.
İzmir'e gitmek için 15 kişilik bir minibüse 37 kişinin bindirildiğini aktaran baba, sabah 05.00 gibi İzmir'e geldiklerini ve kıyıda iki katlı küçük bir tekneye zorla bindirildiklerini anlatıyor:
"Tekne çok küçüktü. Biz binmek istemedik. Tehdit ettiler. Biz üst kat çıktık, sonra öğrendik ki alt katta da bir sürü insan varmış. Teknedekilerin tamamı Irak'tan gelen Kürtlerdi. Boğulanların çoğu ise alt kattakilerdi."
‘UMUDUMUZ TÜKENMİŞTİ'
Neden bu riskli yolculuğa çıktıklarını sorunca, IKBY'de çok ciddi ekonomik ve siyasi sorunların baş gösterdiğini ayrıca eşinin tedavisi için gitmek zorunda kaldıklarını anlatıyor:
"İşsizdim. Eşim hastaydı. Paramız yoktu, umudumuz tükenmişti. Siyasiler bu sorunu çözmek için ciddi girişimlerde bulunmuyorlar. Herkes kendisini düşünüyor. Ben de eşimi ve çocuklarımı düşünmek zorundaydım.
"ARABAMI SATTIM VE BİR UMUTLA YOLA ÇIKTIM. ANCAK EGE ÜÇ ÇOCUĞUMU ALDI."
Mevlud ailesi o günkü faciada tamamen yok oldu: Eyüp İbrahim Mevlud (33), eşi Rezan Tofik (31), çocukları Emir (7), Ahmet (6) ikizleri Evin ve Ejin (4)
"Üç saat boyunca eşimle birlikte çocuklarımızın elini bırakmadık. Çok çaresizdik. Hiç kimse yardımcı olmadı. Türkçe bilmediğimiz için çocuklarımızın cesedinin hangi hastaneye götürüldüğünü bilemedik. Bugün öğrendik ki İzmir Adli Tıp Kurumu'na götürmüşler kızlarımı." Hiva, bir başka aileden altı kişinin hayatını kaybettiğini anlatarak denizde büyük bir dram yaşandığını söylüyor.
ENGELLİ ÇOCUĞA TEDAVİ İÇİN
Bu olayda 6 yaşındaki kızları Jivan'ı kaybeden Karzan Cemal Mustafa ve eşi Şohan ise engelli olan 10 yaşındaki oğulları Jiyar'ın tedavi etmek üzere Almanya'ya gitmek için bu yola koyulmuşlar.
Hasta çocuklarını tedavi etmek için çıktıkları umut yolculuğu kızları Jivan'ın ölümüyle sonlandı.
Konuştuğumuz genç çift yaşadıkları olayı ağlayarak anlatıyor.
Karzan da bu krize dikkati çekerek 13 yıl Peşmerge olarak görev yaptığını ve krizden dolayı oğlunun tedavisinin aksadığını anlatıyor.
Onlar da İstanbul'da kaçakçılarla iletişime geçip beş gün kaldıktan sonra İzmir'e gitmişler.
'YÜZME BİLMEK DE ÇÖZÜM DEĞİLDİ, SOĞUKTAN YÜZEMİYORDUK Kİ'
Daha iyi bir tekne ile gitmek için kaçakçılara kişi başına 2 bin 300 dolar ödediğini söyleyen Karzan da, 3 saat 20 dakika boyunca suda kaldıklarını belirtiyor.
Karzan, "Deniz çok dalgalıydı ve su buz gibiydi. Yüzme bilmek de çözüm değildi. Soğuktan yüzemiyorduk ki" diyor.
Şohan ise hasta çocuğunu tedavi etmek için çıktıkları umut yolculuğunda kaybettiği kızının yasını tutuyor.
Konuşurken ağlayan genç anne, denizde kızının elini tuttuğunu ama çocuğunun boğulduğunu hıçkırıklar arasında anlatıyor.
"Yüreğim yanıyor, kızımı, yavrumu karanlık sular aldı. Bir anda karanlığa gömüldük. Kıyamet gibiydi. Herkes çığlık çığlığaydı. Sesimizi kimse duymadı. Kızım gözlerimin önünde öldü. Neden bu durumlara düştük? Hükümet başkanımızın babamız gibi olması gerekir ama yok maalesef onlar sadece kendi çocukları için çalışıyor. Halkın ne durumda olduğunu görmek istemiyorlar" sözleriyle Kürt yönetimine sitem ediyor. hürriyet.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)