6 Aralık 2014 Cumartesi

Saray'ın kaç odalı olduğunu ilk kez açıkladı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Saray'ında düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneğinin (ASKON) 9. Olağan Genel Kurulu toplantısında konuştu. Erdoğan, "1000 odalı değil. Yanlış biliyorsunuz. 1150 küsür odası var" dedi.



İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:       

Sadece son 1.5 yıl içinde darbeci zihniyetin farklı maskeler içinde millet eve ülkeye nasıl saldırdıklarını birlikte gördük.   
Birileri çıkıyor. Son 1,5 yıldır olan hadiseleri küçük, önemsiz göstermeye çalışıyor.

TÜRKİYE BUGÜN NEREDE OLURDU?

Gezi olayları kontrol edilmemiş olsaydı sokaklar şiddete teslim olmuş olsaydı acaba Türkiye bugün nerede olurdu? Bu sorunun Mısır’da, Ukrayna’da cevabı verildi. Mısır’da sokak olayları bahane edildi, çok kanlı bir darbe yapıldı. 18 yaşındaki
Esma kurşunlanarak orada şehit edildi. Rabia denilen olay kökeni itibariyle bu ve önemli. Bu hareket bir kenara konulamaz. Dünyada da demokrasiyi savunduğunu iddia edenlerin bunlara sahip çıkmak suretiyle ne kadar anti demokratik oldukları ortaya çıkıyor. İşte Ferguson olayları.Arizona olayları. Elinde silahı yok. 

POLİSİMİZ VATANDAŞI MI ÖLDÜRDÜ
Adamı yatırıyorlar yere ve kafasını yere vurup, nefessiz bırakıp öldürüyorlar. Silah yok, Molotof kokteyli yok. Burada polisimiz vatandaşı mı öldürdü, silah mı çekti. Polisi öldürecekleri anda polis kendini savunmayacak mı? Savunacakları anda paralel yargı bakıyorsunuz 8 seneye mahkum ediyor.

'NEREDESİNİZ TENCERE TAVACILAR'

Kadıköy’de başlayıp Taksim’e gelen zat 12 ağacın yeri değiştirildi, kesilmedi. Ama Yalova’dakiler kesildi. 250’yi aşkın ağaç eksildi. Neredesin sen? Nerede o çevreciler? Nerede Taksim’de yürüyenler. Neredesiniz tencere tavacılar.

Bakırköy Belediyesi’nin kestikleri ağaç değil mi? Gezi olaylarında mesele ağaç olsaydı o gün sokağa çıkanlar, yakanlar herhalde Bakırköy, Yalova, ODTÜ’nün Eymir gölü için kestiği ağaçlar için sokağa çıkardı.
O gün biri ne demişti: Mesele ağaç değil sen hala anlamadın mı?
Aslında herkes anladı.

KILIÇDAROĞLU’NUN ‘AKILSIZ’ LAFINA CEVAP

17-25 Aralık operasyonları gayesine ulaşmış olsaydı Türkiye bugün nerede olurdu? O bir darbe girişimi değil miydi? Bu soruların cevabı 25 Aralık’ı silmeye çalıştıkları fezlekede ortaya çıktı. ‘Dönemin Başbakanı’ ifadesini kullanıyorlar fezleke için. 

Türkiye’de muhalefet partilerinin üzerinde çok ciddi bir şantaj baskısı var, medyanın üzerinde de. Kasetlerin, telefon kayıtlarının tehdidi var. 
Ana muhalefet partisinin genel başkanı hafta içinde şahsıma yönelik edebe uygun düşmeyecek ifadeler kullandı. Bir engelli kardeşimiz şahsımla alakalı ‘zihinsel özürlü değil mi’ diye soru soruyor. Onun da cevabı şahsımla alakalı ‘o akılsızdır’ diyor. Bunu ana muhalefetin başı söylüyor. O engelli yine ben evlatlarımız, kardeşlerimiz diyeceğim hem ona hem bize bu hakareti yapıyor.

O KASET OLMASAYDI GENEL BAŞKAN OLAMAZDI
Ancak ve ancak kaset ve şantaj böyle birini öyle bir partinin başında tutabilir.
Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün derler. 
Böyle bir genel başkanlık ancak kasetle ve şantajla mümkün olur. O kaset olmasaydı bundan genel başkan falan olmazdı.
Onları şantaj ve tehditle esir aldılar. Ama o dönem milletin partisini esir alamadılar.

MGK KARARI  

Türkiye’deki bütün cemaatlerin, vakıfların, derneklerin hedef yapıldığı yalanı yayılmak isteniyor. MGK’da bu türden kararların alındığı yazılıyor. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden her yapı MGK’da ele alınır ve onun gözünün yaşına bakılmaz, tavsiye kararı çıkar. Paralel yapı böyle bir yapıdır.

ALÇAKÇA BİR YALAN

Bütün vakıfların, cemaatlerin hedef alınacağı da alçakça bir yalandan başka bir şey değildir. Hukukun dışına çıkmadığı sürece herkes faaliyetleriniz özgürce yerine getirir.
17-25 Aralık darbe girişimlerinde başarısız olanların hedeflerinden vazgeçmediği ortadadır. Seçim sistemini etkilemeye dönük olarak milli iradeye yönelik girişimler de bu mahiyettedir.

BİZİM İÇİMİZDEN DE ONLARA UYANLAR ÇIKTI

2010’da 26 maddelik bir anayasa paketi kanunu çıkardık. Maddelerden biri de siyasi partileri kapatmayı önleyecek maddeydi. O zaman muhalefet salonu terk etti. Bizim içimizden de maalesef onlara uyanlar çıktı. 330’u yakalayamadık. 
Partilerin kapatılmasının önüne geçmek için paketi hazırlayıp getiren biziz. Buna karşı çıkan CHP, MHP ve BDP, şimdiki adıyla HDP. Bizim içimizden de o zaman bazı ihanet edenler çıktı. Şimdi de onların yerleri belli. Nerede olduklarını biliyorsunuz

BARAJLAR KALKSIN DEDİK, YANAŞMADILAR

Barajlar kalksın diyorlar. Onu da teklif ettik. 5’e insin, sıfırlayalım dedik. Ona da yanaşmadılar. Ana muhalefetin başındaki akşam başka, sabah başka. Türkiye’de yalanı en güzel kim söyler diye sordukları zaman vereceğiniz cevap ana muhalefetin başı. Malzeme yok. O yüzden şimdi cumhurbaşkanı ile uğraşıyor

BEN ALIŞILMIŞ CUMHURBAŞKANI DEĞİLİM, OLMAYACAĞIM

Bazıları cumhurbaşkanı buna cevap verir mi diyor. Ben alışılmış cumhurbaşkanı değilim. Olmadım  olmayacağım bunu böyle bilinç

1150 KÜSÜR ODASI VAR

Beştepe Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapılıyor. Yalanlar.. Sanki burası benim kişisel sarayım. Dünyayı da gezmemiş, bilmiyor. Devlet yönetimi nedir anlamaz. Çünkü SSK’yı nasıl batırdığını bilirsiniz. 1000 odalı değil. Yanlış biliyorsunuz. 1150 küsür odası var.

İTİBARDAN TASARRUF OLMAZ

Kendi mimarimizle orada projeyi uyguladık. Bunlarda büyük düşünmek diye bir şey yok. Adımlarımızı büyük düşünerek atıyoruz
İstanbul dendiğinde akla Dolmabahçe gelir, Topkapı Sarayı gelir. Turistlere buraları gösterirler. Cumhuriyete yönelik yaptıklarımızdan acaba ne gösteriyoruz.  
Bu bir ufuk meselesi 
İtibardan tasarruf olmaz. Gelenler gidenler oraya bakıyor.

CUMHURUN TEMSİLCİLERİ MUHTARLAR GELSİN SARAYI GÖRSÜN

Bu adımlarla beraber ben vatandaşımızı buraya almaya başladım. Ankara Saray’da engelliler köyü var. Bunu biz yaptık 2005’ten sonra. Orayı ziyaret ettik. Demek ki bunu hazmedememişler. Onlar ‘cumhurbaşkanım saray nasıl bir saraydır’ dediler. O zaman ben de ‘Yarın sizi oraya alalım’ dedim. Ertesi gün geldiler, gezdiler, gördüler. Bu hazmedilemiyor. Aynı gün Kültür Sanat ödüllerini verdik. Tüm davetlilere yine orada yaklaşık 500 kişiye orada ikramda bulunduk. Yeni yıllar beraber Türkiye’deki tüm muhtarlarımızı oraya davet edeceğiz binli, ikili gruplar halinde. Cumhurun temsilcileri gelsin kendi sarayını görsün. Burası benim sarayım değil, milletin sarayı. Milletin sarayını hazmedemiyorlar.

İSTESELER DE İSTEMESELER DE… 

Koltukların hesabı var falan diyorlar. Buckingam sarayı restorasyona giriyor. 5 milyar paund. Yaklaşık 7-8 milyar dolar. Bu sarayların sayısı belli mi orada. Buna benzer ne saraylar var. Geçenlerde Türkmenistan’daydık. Astana yüzlercesi ile dolu bunların. Bunlar Türkiye’nin büyümesinin düşmanı.  İsteseler de istemeseler de biz Türkiye’yi büyütmeye devam  edeceğiz.

YAVUZ BİNGÖL CEVABI

On yıllar boyunca fikir özgürlüğü dediler, mahalle baskısından şikayet ettiler. Şu anda kimin nerede durduğu ortaya çıkıyor. Biz sabrettik. 
30 Ağustos’ta Yavuz Bingöl’le Yemen Türküsü’nü söyledik.
Ona söylemediklerini bırakmadılar. Şu anda Türkiye’nin bu büyük sanatçısını linç etmek için ellerindeki her vasıtasıyla kullanıyorlar. Nasıl olur da Erdoğan’la aynı fotoğraf karesine nasıl girersin diye. Böyle bir zihniyet olabilir mi? 
Bütün sanatçılar sizin gibi düşünmeye mecbur mu?
Değerli yazarımız Alev Alatlı’ya da bunu yaptılar. Akil İnsanlar Heyeti’ndeki bir çok sanatçıya da bunu yaptılar
ahmet kaya’nın bu ülkeden mahsun ayrılışıyla yüreğimiz yandı
Çatallarla, porselen tabaklarla neler yaptıklarını, ödül töreninden nasıl kovduklarını hatırlayın.. Ertesi gün her türlü hakaret yazısını yazanlar, şimdi de yazmadım diyenler ruh kök sakat tipler. Hala aynı şeyleri yazıyorlar. (hürriyet.com.tr)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder