ABD'nin IŞİD'e karşı mücadelede İncirlik Üssü talebiyle ilgili, Başbakanlık Kaynakları: "Varolanlar dışında yeni bir mutabakat yok" açıklamasında bulundu.
Başbakanlık kaynakları, İncirlik üssünün IŞİD'e karşı kullanılması ile ilgili açıklama yaptı.
Açıklamada “İncirlik konusunda yeni bir mutabakat yok. Mevcut anlaşmalar çerçevesinde kullanımı devam ediyor. Talep ve beklentiler var, görüşmeler devam ediyor. Muhaliflerin eğitilmesi konusunda bir mutabakat var, ama nerede ve ne şekilde eğitileceği konunda bir netlik şu an için söz konusu değil” ifadeleri kullanıldı.
13 Ekim 2014 Pazartesi
Striptizci sevgiliyle buluşma
Amerikan Güvenlik Ajansı’nın gizli bilgilerini sızdıran Edward Snowden, sığınma talebiyle bulunduğu Rusya’da, uzun süredir birlikte olduğu direk dansçısı sevgilisi Lindsay Mills’e kavuştu.
Edward Snowden daha önce Hawaii’de birlikte yaşadığı sevgilisi Lindsay Mills ile Moskova’da biraraya geldi. Snowden 2013yılında ABD’nin güvenlik politikasına ait çok binlerce sayfa bilgiyi sızdırınca dünya gündemine gelmişti. Ardından Rusya’ya kaçan Snowden politik sığınma talep ettiği Putin rejiminden 3 yıllık oturma izni aldı.
31 yaşındaki Lindsay Mills’in ise bu yıl Temmuz ayında Moskova’ya geldiği anlaşıldı. ABD tarafından Casusluk Yasası çerçevesinde iadesi talep edilen Snowden ve Mills, cuma günü prömiyeri yapılan ‘Citizenfour’ belgeselde Moskova’da birlikte görüntülendi. ABD’li yapımcı Laura Paitras’ın belgeseli sayesinde, Snowden’ın ardından sessizce kaybolan Mills’in nerede olduğu da ortaya çıkmış oldu.
Edward Snowden daha önce Hawaii’de birlikte yaşadığı sevgilisi Lindsay Mills ile Moskova’da biraraya geldi. Snowden 2013yılında ABD’nin güvenlik politikasına ait çok binlerce sayfa bilgiyi sızdırınca dünya gündemine gelmişti. Ardından Rusya’ya kaçan Snowden politik sığınma talep ettiği Putin rejiminden 3 yıllık oturma izni aldı.
31 yaşındaki Lindsay Mills’in ise bu yıl Temmuz ayında Moskova’ya geldiği anlaşıldı. ABD tarafından Casusluk Yasası çerçevesinde iadesi talep edilen Snowden ve Mills, cuma günü prömiyeri yapılan ‘Citizenfour’ belgeselde Moskova’da birlikte görüntülendi. ABD’li yapımcı Laura Paitras’ın belgeseli sayesinde, Snowden’ın ardından sessizce kaybolan Mills’in nerede olduğu da ortaya çıkmış oldu.
PKK'nın 2 ölüm makinası Türkiye'de yakalandı
Suriye'de IŞİD'e karşı YPG saflarına katılan ve çatışmalarda yaralanıp tedavi için Türkiye'ye getirilen PKK'nın 2 bölge sorumlusu Türkiye'de yakalandı.
Alınan bilgiye göre, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Suriye'nin Kobani (Ayn el Arap) kentinde terör örgütü IŞİD mensuplarına karşı PYD-YPG saflarında girdikleri çatışmalarda yaralanan terör örgütü PKK üyesi 2 kişinin tedavi amaçlı Türkiye'ye getirildiği bilgisi üzerine çalışma başlattı. Ekipler düzenledikleri operasyonda, terör örgütünün Hakkari bölge sorumlusu "Rızgar" kod adlı Selman Ateş'i Diyarbakır'da, Diyarbakır bölge sorumlusu "Sofi" kod adlı bir diğer kişiyi ise Şanlıurfa'da yakaladı.
HASTANEDE YAKALANDI
Kobani'deki IŞİD kuşatmasında yaralanan YPG'liler Türkiye'de tedavi ediliyor. Sınır kapısından sedyelerle geçirilen YPG'lilerin fotoğrafları çekilirken, parmak izleri alınıyor. İşte bu işlemler sırasında Türkiye'nin yıllardır aradığı, kaçırılan asker ve polislerin bir bölümünün infaz emrini verdiği Sofi kod adlı Selahattin Dilek Suruç'ta tedavi gördüğü tespit edildi. Dilek, özel harekat timleri tarafından Suruç'taki hastanede gözaltına alınarak, çıkarıldı. Dilek'in nereye götürüldüğü konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı. Kobani'de IŞİD ve YPG güçleri arasında çıkan silahlı çatışmada yaralanan Dilek, Urfa Suruç Devlet Hastanesi'ne tedavi edildi. Ardından da Urfa İl Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı'nın bizzat yürüttüğü operasyonla gözaltına alındı.
ÇOK TEHLİKELİ
Sofi kod adıyla bilinen Selahattin Dilek, Mardin nüfusuna kayıtlı. PKK terör örgütüne 1995 yılında Almanya'dan katıldı. 2007 yılında Zap alanı Geliya-Zap bölük komutanlığı yaptı. 2011 yaz aylarında sözde orta saha komutanlığı, sözde Amed eyaleti bölge komutanlığı yapmaya başladı. 2014 Ağustos ayına kadar bu bölgede faaliyet yürüttü. 2014 Ağustos ayında Murat Karayılan'ın talimatıyla Kobani bölgesinde faaliyet göstermeye başladı. Hakkında 4 ayrı olaydan arama kararı bulunan Dilek'in adı Savaş Kod adlı Velat Ak, Engin Marce, Gernas-Pling kod adlı Civan Boltan, Yusuf Bira, Ogün Duman, Redur-Pilta kod adlı Orhan Tekin, Roda-Amed kod adlı Yeter Nifak, Çiya Kod adlı Ahmet Sağlam'ın ifadelerinde geçmişti. Terör örgütü üyeleri eylem talimatlarını Selahattin Dilek'ten aldıklarını söylemişti.
EYLEMLERİ:
3 Temmuz 2013 tarihinde Dicle ilçesi Kralkızı Barajı Koruma Bölüğü Üst Bölgesi ile Hani İlçesi Topçular Jandarma Karakolu'na yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı eylemlerinin emrini verdi.
2- 11 Eylül 2012 tarihinde Diyarbakır Dicle'de Özel Harekat Şube Müdürlüğü'ne ait Shortland ekip aracına düzenlenen roket atarlı ve uzun namlulu saldırı eylemini organize etti. (Milliyet)
Alınan bilgiye göre, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Suriye'nin Kobani (Ayn el Arap) kentinde terör örgütü IŞİD mensuplarına karşı PYD-YPG saflarında girdikleri çatışmalarda yaralanan terör örgütü PKK üyesi 2 kişinin tedavi amaçlı Türkiye'ye getirildiği bilgisi üzerine çalışma başlattı. Ekipler düzenledikleri operasyonda, terör örgütünün Hakkari bölge sorumlusu "Rızgar" kod adlı Selman Ateş'i Diyarbakır'da, Diyarbakır bölge sorumlusu "Sofi" kod adlı bir diğer kişiyi ise Şanlıurfa'da yakaladı.
HASTANEDE YAKALANDI
Kobani'deki IŞİD kuşatmasında yaralanan YPG'liler Türkiye'de tedavi ediliyor. Sınır kapısından sedyelerle geçirilen YPG'lilerin fotoğrafları çekilirken, parmak izleri alınıyor. İşte bu işlemler sırasında Türkiye'nin yıllardır aradığı, kaçırılan asker ve polislerin bir bölümünün infaz emrini verdiği Sofi kod adlı Selahattin Dilek Suruç'ta tedavi gördüğü tespit edildi. Dilek, özel harekat timleri tarafından Suruç'taki hastanede gözaltına alınarak, çıkarıldı. Dilek'in nereye götürüldüğü konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı. Kobani'de IŞİD ve YPG güçleri arasında çıkan silahlı çatışmada yaralanan Dilek, Urfa Suruç Devlet Hastanesi'ne tedavi edildi. Ardından da Urfa İl Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı'nın bizzat yürüttüğü operasyonla gözaltına alındı.
ÇOK TEHLİKELİ
Sofi kod adıyla bilinen Selahattin Dilek, Mardin nüfusuna kayıtlı. PKK terör örgütüne 1995 yılında Almanya'dan katıldı. 2007 yılında Zap alanı Geliya-Zap bölük komutanlığı yaptı. 2011 yaz aylarında sözde orta saha komutanlığı, sözde Amed eyaleti bölge komutanlığı yapmaya başladı. 2014 Ağustos ayına kadar bu bölgede faaliyet yürüttü. 2014 Ağustos ayında Murat Karayılan'ın talimatıyla Kobani bölgesinde faaliyet göstermeye başladı. Hakkında 4 ayrı olaydan arama kararı bulunan Dilek'in adı Savaş Kod adlı Velat Ak, Engin Marce, Gernas-Pling kod adlı Civan Boltan, Yusuf Bira, Ogün Duman, Redur-Pilta kod adlı Orhan Tekin, Roda-Amed kod adlı Yeter Nifak, Çiya Kod adlı Ahmet Sağlam'ın ifadelerinde geçmişti. Terör örgütü üyeleri eylem talimatlarını Selahattin Dilek'ten aldıklarını söylemişti.
EYLEMLERİ:
3 Temmuz 2013 tarihinde Dicle ilçesi Kralkızı Barajı Koruma Bölüğü Üst Bölgesi ile Hani İlçesi Topçular Jandarma Karakolu'na yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı eylemlerinin emrini verdi.
2- 11 Eylül 2012 tarihinde Diyarbakır Dicle'de Özel Harekat Şube Müdürlüğü'ne ait Shortland ekip aracına düzenlenen roket atarlı ve uzun namlulu saldırı eylemini organize etti. (Milliyet)
Ölümünde şüphe var mı?
Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Garipoğlu'nun cezaevindeki görüntülerini istedi - Epözdemir: "Ailenin talebi kamu vicdanının rahatlaması, gerçeğin ortaya çıkması, adaletin tecellisi için bir başvuru yaptık. Sosyal medyada ortaya çıkan senaryonun doğru olmasını, hayatın olağan akışına uygun bulmuyorum.
Münevver Karabulut'u öldürmekten 24 yıl hapis cezasına mahkum edilen Cem Garipoğlu'nun kaldığı Silivri 5 No'lu cezaevi'nde intiharına ilişkin soruşturmayla ilgili Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na müdahillik talebinde bulunarak, cezaevindeki görüntülerin kendilerine verilmesi talep etti. Silivri Adliyesi'ne gelen Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun ile görüştü.
Epözdemir, yargılama aşamasındaki ihmallere ek olarak sosyal medyada ve basında, bu olayın bir intihar değil kaçırılma olduğuna dair iddiaların bulunduğunu belirterek, ''Bütün bunlar bir araya geldiğinde müvekkillerim olan Karabulut ailesinin bu olayın bir intihar olamayacağı, Garipoğlu'nun kaçmış ya da kaçırılmış olma ihtimaline karşı birtakım makul şüpheleri oluştu. Biz de vekillik görevimize karşı müdahillik talebinde bulunduk. Hem Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun hem soruşturma savcısıyla görüştük. Kapsamlı bir değerlendirme yapma fırsatımız oldu'' dedi. Cezaevindeki kamera kayıtlarının çalıştığını söyleyen Epözdemir şöyle konuştu:
ÇAMAŞIR İPİ MEVZUATTA VAR
''Başsavcı, cezaevine adli tıp uzmanı götürmüş. Kendisi de olay yerinde öğle saatlerine kadar bulunmuş. Cem Garipoğlu'nun 3 defa çamaşır ipini kendisine dolamak suretiyle, 2 defa da sıkmak suretiyle intihar olayı vuku bulmuş. Adli ve idari sürecin devam ettiğine dair açıkça beyanlar var. Çamaşır ipi ne yazık ki cezaevi kantinlerinde satılan, hükümlülerin kıyafetlerini asmak veya kurutmak üzere kullandığı mevzuatta yer alan bir uygulamadır. Başka bir ip olsaydı bu tabii kabul edilemezdi ama çamaşır ipi ne yazık ki cezaevlerinde sıkça kullanılan bir araçmış.
İNTİHAR OLDUĞUNDA TARTIŞMA YOK
Kamera kayıtlarının çalışmadığına dair söylentiler dayanaktan yoksundur. Olay yeri incelemesi 6 saat sürmüş. Tırnaklar ve DNA incelemesine kadar hepsi savcılık makamında yapılarak tamamı kayıt altına alınmış. Bu kayıt ve görüntülerde olayın intihar olduğu tartışmaya mahal vermeyecek kadar açık.''
EN AZINDAN İNCELEME YAPILSIN
Garipoğlu'nun cezaevinden kaçırıldığı algısı oluştuğu için müvekkillerinin resmi talebi üzerine başvuru yaptıklarını ifade eden Rezan Epözdemir, görüntü ve kayıtların taraflarına verilmesini, bu talepler kabul olmazsa en azından başsavcılık nezaretinde inceleme yapılmasına izin verilmesini istediklerini dile getirdi.
Avukat Epözdemir, görüşmelerinde olayın intihar olduğunun kayıtlara girdiğini, olay yeri incelemesinin 6 saat sürdüğünü, kamera görüntüleri ve fotoğraflarla intiharın kayıt altına alındığını ve adli tahkikat dosyası gelince başsavcılık değerlendirmesini yapacağını da anlattı.
Karabulut ailesinin psikolojisine ilişkin soruya Epözdemir, "Kolay değil, ciddi bir travma. Onların tepkisi daha duygusal. O tepkiyi, beyanlarını açıklamam çok doğru olmaz. Kendileri gerekli görürse açıklarlar'' şeklinde cevap verdi. Cinayete ilişkin bir şüphe olup olmadığının sorulması üzerine Epözdemir, şunları söyledi:
CİNAYET ŞÜPHESİ YOK
''Cinayete ilişkin bir şüphe yok. Kamera kayıtlarında hiç kimse girmemiş. Kendi talebi üzerine zaten 3 kişilik hücrede tek başına kalıyor. Giriş ve çıkışlardaki tüm kamera kayıtları da çalışıyor. Otopsiyi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış fakat olay yeri incelemeyi Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış. Durumun hassasiyetin karşılık başsavcı kendisi de yapmış. Adli tahkikat Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülüyor. Otopsi raporu bekleniyor. Cezaevi memurlarının bir kusurları olabilir. İdari soruşturmada devam ediyor. Olayın intihar olduğuna dair ilk aşamada bir kanı var çünkü kimse girip çıkmamış. Cinayete ilişkin bir algı ve kanaat yok. Otopsi raporundan sonra olay daha sağlıklı bir zemine oturur.''
Avukat Epözdemir, Adli Tıp Kurumu'nda meydana gelen sperm skandalı nedeniyle kendi başvuruları sonrasında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun bir rapor tanzim ettiğini, bu rapor sonrasında kendilerinde olmayan bir otopsi yönetmeliğinin çıkarıldığını, hem bu otopsi yönetmeliği hem de Türkiye'nin tarafı olduğu Minnesota Sözleşmesi uyarınca otopsinin kamerayla görüntülendiğini belirtti.
Başsavcılık tarafından olay meydana geldikten sonra zaten kamerayla kayıtların alındığını kaydeden Epözdemir, ''Cezaevi müdürü, cezaevi savcısı, infaz koruma memurları, başsavcı, soruşturma savcısı kamera kayıtları görüntülerin olduğu bir yerde böyle bir spekülatif birşeyin olması hayatın olağan akışına aykırı, mantık ve fizik kurallarına uygun görünmüyor'' dedi. (Milliyet)
Münevver Karabulut'u öldürmekten 24 yıl hapis cezasına mahkum edilen Cem Garipoğlu'nun kaldığı Silivri 5 No'lu cezaevi'nde intiharına ilişkin soruşturmayla ilgili Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na müdahillik talebinde bulunarak, cezaevindeki görüntülerin kendilerine verilmesi talep etti. Silivri Adliyesi'ne gelen Epözdemir, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun ile görüştü.
Epözdemir, yargılama aşamasındaki ihmallere ek olarak sosyal medyada ve basında, bu olayın bir intihar değil kaçırılma olduğuna dair iddiaların bulunduğunu belirterek, ''Bütün bunlar bir araya geldiğinde müvekkillerim olan Karabulut ailesinin bu olayın bir intihar olamayacağı, Garipoğlu'nun kaçmış ya da kaçırılmış olma ihtimaline karşı birtakım makul şüpheleri oluştu. Biz de vekillik görevimize karşı müdahillik talebinde bulunduk. Hem Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Lütfi Dursun hem soruşturma savcısıyla görüştük. Kapsamlı bir değerlendirme yapma fırsatımız oldu'' dedi. Cezaevindeki kamera kayıtlarının çalıştığını söyleyen Epözdemir şöyle konuştu:
ÇAMAŞIR İPİ MEVZUATTA VAR
''Başsavcı, cezaevine adli tıp uzmanı götürmüş. Kendisi de olay yerinde öğle saatlerine kadar bulunmuş. Cem Garipoğlu'nun 3 defa çamaşır ipini kendisine dolamak suretiyle, 2 defa da sıkmak suretiyle intihar olayı vuku bulmuş. Adli ve idari sürecin devam ettiğine dair açıkça beyanlar var. Çamaşır ipi ne yazık ki cezaevi kantinlerinde satılan, hükümlülerin kıyafetlerini asmak veya kurutmak üzere kullandığı mevzuatta yer alan bir uygulamadır. Başka bir ip olsaydı bu tabii kabul edilemezdi ama çamaşır ipi ne yazık ki cezaevlerinde sıkça kullanılan bir araçmış.
İNTİHAR OLDUĞUNDA TARTIŞMA YOK
Kamera kayıtlarının çalışmadığına dair söylentiler dayanaktan yoksundur. Olay yeri incelemesi 6 saat sürmüş. Tırnaklar ve DNA incelemesine kadar hepsi savcılık makamında yapılarak tamamı kayıt altına alınmış. Bu kayıt ve görüntülerde olayın intihar olduğu tartışmaya mahal vermeyecek kadar açık.''
EN AZINDAN İNCELEME YAPILSIN
Garipoğlu'nun cezaevinden kaçırıldığı algısı oluştuğu için müvekkillerinin resmi talebi üzerine başvuru yaptıklarını ifade eden Rezan Epözdemir, görüntü ve kayıtların taraflarına verilmesini, bu talepler kabul olmazsa en azından başsavcılık nezaretinde inceleme yapılmasına izin verilmesini istediklerini dile getirdi.
Avukat Epözdemir, görüşmelerinde olayın intihar olduğunun kayıtlara girdiğini, olay yeri incelemesinin 6 saat sürdüğünü, kamera görüntüleri ve fotoğraflarla intiharın kayıt altına alındığını ve adli tahkikat dosyası gelince başsavcılık değerlendirmesini yapacağını da anlattı.
Karabulut ailesinin psikolojisine ilişkin soruya Epözdemir, "Kolay değil, ciddi bir travma. Onların tepkisi daha duygusal. O tepkiyi, beyanlarını açıklamam çok doğru olmaz. Kendileri gerekli görürse açıklarlar'' şeklinde cevap verdi. Cinayete ilişkin bir şüphe olup olmadığının sorulması üzerine Epözdemir, şunları söyledi:
CİNAYET ŞÜPHESİ YOK
''Cinayete ilişkin bir şüphe yok. Kamera kayıtlarında hiç kimse girmemiş. Kendi talebi üzerine zaten 3 kişilik hücrede tek başına kalıyor. Giriş ve çıkışlardaki tüm kamera kayıtları da çalışıyor. Otopsiyi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış fakat olay yeri incelemeyi Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı yapmış. Durumun hassasiyetin karşılık başsavcı kendisi de yapmış. Adli tahkikat Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülüyor. Otopsi raporu bekleniyor. Cezaevi memurlarının bir kusurları olabilir. İdari soruşturmada devam ediyor. Olayın intihar olduğuna dair ilk aşamada bir kanı var çünkü kimse girip çıkmamış. Cinayete ilişkin bir algı ve kanaat yok. Otopsi raporundan sonra olay daha sağlıklı bir zemine oturur.''
Avukat Epözdemir, Adli Tıp Kurumu'nda meydana gelen sperm skandalı nedeniyle kendi başvuruları sonrasında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun bir rapor tanzim ettiğini, bu rapor sonrasında kendilerinde olmayan bir otopsi yönetmeliğinin çıkarıldığını, hem bu otopsi yönetmeliği hem de Türkiye'nin tarafı olduğu Minnesota Sözleşmesi uyarınca otopsinin kamerayla görüntülendiğini belirtti.
Başsavcılık tarafından olay meydana geldikten sonra zaten kamerayla kayıtların alındığını kaydeden Epözdemir, ''Cezaevi müdürü, cezaevi savcısı, infaz koruma memurları, başsavcı, soruşturma savcısı kamera kayıtları görüntülerin olduğu bir yerde böyle bir spekülatif birşeyin olması hayatın olağan akışına aykırı, mantık ve fizik kurallarına uygun görünmüyor'' dedi. (Milliyet)
Askeri helikopter düştü: 4 şehit
Konya’daki eğitim faaliyetine katılmak için İzmit’ten havalanan S-70B Sikorsky tipi helikopterle irtibat kesildi. 11 saat sonra Kartepe ilçesinde ulaşılan helikopterde 4 personel şehit oldu.
Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz komutasında SeaHawk adı verilen S-70B Sikorsky tipi helikopter, dün saat 12.18 sıralarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Deniz Hava Komutanlığı’ndaki Kartepe Cengiz Topel Askeri Havaalanı’nda Konya’ya intikal etmek üzere havalandı. Konya’da bugün başlayacak ve 5 gün sürecek bir eğitim faaliyetine katılmak için havalanan helikopter ile irtibat 7 dakika sonra, saat 12.25’te kesildi.
Enkaza ulaşmak için Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı bir adet CASA uçağı ile dört adet arama kurtarma helikopteri havadan, Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı arama kurtarma timi de karadan çalışmalara başladı.
Kaza kırım heyeti raporu
11 saat sonra ulaşılan enkazda Binbaşı Akdeniz ile birlikte Deniz Pilot Üsteğmen Çağrı Ceyhan, Radar Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet Karakaşoğlu ve Denizaltı Savunma Aletleri Astsubay Üstçavuş Ömer Burak Öğüt şehit oldu. Enkaza ulaşan kaza kırım heyetinin raporu doğrultusunda kazanın nedeni de netleşecek.
Genelkurmay’dan kazayla ilgili akşam saatlerinde yapılan açıklamada, “Deniz Kuvvetleri Deniz Hava Komutanlığı’na (Kocaeli) ait bir adet S-70B Sikorsky tipi helikopter, Konya’ya eğitim maksadıyla gitmek üzere, 12 Ekim 2014 günü saat 12.18’de Cengiz Topel Askeri Havaalanı’ndan (Kocaeli) havalanmıştır.
Söz konusu helikopter ile 12 Ekim 2014 günü saat 12.25’te telsiz irtibatı kesilmiştir. Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait bir CASA uçağı ile dört adet arama kurtarma helikopteri arama faaliyetine havadan iştirak etmekte olup; helikopterin rotası üzerindeki bölgelerde de karadan Jandarma Genel Komutanlığı’na ait birlikler tarafından arama faaliyeti sürdürülmektedir” ifadesi kullanıldı.
Gece yarısı açıklama
Dün gece 23.40 sıralarında yapılan ikinci açıklamada ise, “12 Ekim 2014 günü saat 12.18’de, Deniz Kuvvetleri Deniz Hava Komutanlığı’na (Kocaeli) ait bir adet S-70B Sikorsky tipi helikopter, içerisinde dört kişilik mürettebatı olduğu halde Cengiz Topel Askeri Havaalanından (Kocaeli) havalanmış; ancak saat 12.25’te telsiz irtibatı kesilen helikopterin havadan ve karadan yapılan aramalar sonucunda Kartepe/Balaban Köyü bölgesinde kaza kırıma uğradığı belirlenmiştir. Helikopterimizin pilotları Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz, Deniz Pilot Üsteğmen Çağrı Ceyhan, Radar Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet Karakaşoğlu ve Denizaltı Savunma Aletleri Astsubay Üstçavuş Ömer Burak Öğüt şehit olmuşlardır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Yüce Milletimize, şehitlerimizin ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına baş sağlığı dileriz. Kazanın nedeni Kaza Kırım Heyetinin incelemesi sonucunda belirlenecektir” denildi.
17 adet alınmıştı
Sikorsky’nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için planladığı SeaHawk tipi S-70B helikopterleri 3 ya da 4 mürettebat ile havalanabiliyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine katılmak üzere Sikorsky ile 2006 yılında yapılan anlaşma ile TSK bünyesine 17 adet S-70B tipi helikopter alınmıştı.
ŞEHİTLERİN İSİMLERİ BELLİ OLDU
Şehit olan 4 askerin; Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz, Deniz Pilot Üsteğmen Çağrı Ceyhan, Rad. Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet Karakaşoğlu ve DSA Astsubay Üstçavuş Ömer Burak Öğüt olduğu öğrenildi.
Öte yandan, Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele ve Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu enkaz bölgesine gelip bilgi aldılar. (İHA)
CENAZELER ENKAZDAN ÇIKARILDI
Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde telsiz irtibatı kesildikten sonra Karaardıçlı mevkisinde enkazına ulaşılan ''S-70B Sikorsky'' tipi askeri helikopterde şehit olan 4 personelin cenazeleri enkazdan çıkarıldı. Havadan ve karadan yapılan aramalar sonucunda akşam saatlerinde Balaban köyü Karaardıç mevkisinde enkazına ulaşılan helikopterdeki şehitlerin cenazeleri, kurtarma ekiplerinin çalışmaları sonucunda enkazdan çıkarıldı. Arazinin ormanlık, dik ve yola uzak olması nedeniyle ekipler, şehit cenazelerini ağaçlara bağlanan halatlar yardımıyla taşıdı. Olay yerinde bekleyen ambulanslara konulan şehit cenazeleri, Gölcük Askeri Hastanesi morguna gönderildi. (AA) (milliyet.com.tr)
Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz komutasında SeaHawk adı verilen S-70B Sikorsky tipi helikopter, dün saat 12.18 sıralarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Deniz Hava Komutanlığı’ndaki Kartepe Cengiz Topel Askeri Havaalanı’nda Konya’ya intikal etmek üzere havalandı. Konya’da bugün başlayacak ve 5 gün sürecek bir eğitim faaliyetine katılmak için havalanan helikopter ile irtibat 7 dakika sonra, saat 12.25’te kesildi.
Enkaza ulaşmak için Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı bir adet CASA uçağı ile dört adet arama kurtarma helikopteri havadan, Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı arama kurtarma timi de karadan çalışmalara başladı.
Kaza kırım heyeti raporu
11 saat sonra ulaşılan enkazda Binbaşı Akdeniz ile birlikte Deniz Pilot Üsteğmen Çağrı Ceyhan, Radar Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet Karakaşoğlu ve Denizaltı Savunma Aletleri Astsubay Üstçavuş Ömer Burak Öğüt şehit oldu. Enkaza ulaşan kaza kırım heyetinin raporu doğrultusunda kazanın nedeni de netleşecek.
Genelkurmay’dan kazayla ilgili akşam saatlerinde yapılan açıklamada, “Deniz Kuvvetleri Deniz Hava Komutanlığı’na (Kocaeli) ait bir adet S-70B Sikorsky tipi helikopter, Konya’ya eğitim maksadıyla gitmek üzere, 12 Ekim 2014 günü saat 12.18’de Cengiz Topel Askeri Havaalanı’ndan (Kocaeli) havalanmıştır.
Söz konusu helikopter ile 12 Ekim 2014 günü saat 12.25’te telsiz irtibatı kesilmiştir. Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait bir CASA uçağı ile dört adet arama kurtarma helikopteri arama faaliyetine havadan iştirak etmekte olup; helikopterin rotası üzerindeki bölgelerde de karadan Jandarma Genel Komutanlığı’na ait birlikler tarafından arama faaliyeti sürdürülmektedir” ifadesi kullanıldı.
Gece yarısı açıklama
Dün gece 23.40 sıralarında yapılan ikinci açıklamada ise, “12 Ekim 2014 günü saat 12.18’de, Deniz Kuvvetleri Deniz Hava Komutanlığı’na (Kocaeli) ait bir adet S-70B Sikorsky tipi helikopter, içerisinde dört kişilik mürettebatı olduğu halde Cengiz Topel Askeri Havaalanından (Kocaeli) havalanmış; ancak saat 12.25’te telsiz irtibatı kesilen helikopterin havadan ve karadan yapılan aramalar sonucunda Kartepe/Balaban Köyü bölgesinde kaza kırıma uğradığı belirlenmiştir. Helikopterimizin pilotları Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz, Deniz Pilot Üsteğmen Çağrı Ceyhan, Radar Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet Karakaşoğlu ve Denizaltı Savunma Aletleri Astsubay Üstçavuş Ömer Burak Öğüt şehit olmuşlardır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Yüce Milletimize, şehitlerimizin ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına baş sağlığı dileriz. Kazanın nedeni Kaza Kırım Heyetinin incelemesi sonucunda belirlenecektir” denildi.
17 adet alınmıştı
Sikorsky’nin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için planladığı SeaHawk tipi S-70B helikopterleri 3 ya da 4 mürettebat ile havalanabiliyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı envanterine katılmak üzere Sikorsky ile 2006 yılında yapılan anlaşma ile TSK bünyesine 17 adet S-70B tipi helikopter alınmıştı.
ŞEHİTLERİN İSİMLERİ BELLİ OLDU
Şehit olan 4 askerin; Deniz Pilot Binbaşı Deniz Akdeniz, Deniz Pilot Üsteğmen Çağrı Ceyhan, Rad. Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mehmet Karakaşoğlu ve DSA Astsubay Üstçavuş Ömer Burak Öğüt olduğu öğrenildi.
Öte yandan, Donanma Komutanı Koramiral Veysel Kösele ve Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu enkaz bölgesine gelip bilgi aldılar. (İHA)
CENAZELER ENKAZDAN ÇIKARILDI
Kocaeli'nin Kartepe ilçesinde telsiz irtibatı kesildikten sonra Karaardıçlı mevkisinde enkazına ulaşılan ''S-70B Sikorsky'' tipi askeri helikopterde şehit olan 4 personelin cenazeleri enkazdan çıkarıldı. Havadan ve karadan yapılan aramalar sonucunda akşam saatlerinde Balaban köyü Karaardıç mevkisinde enkazına ulaşılan helikopterdeki şehitlerin cenazeleri, kurtarma ekiplerinin çalışmaları sonucunda enkazdan çıkarıldı. Arazinin ormanlık, dik ve yola uzak olması nedeniyle ekipler, şehit cenazelerini ağaçlara bağlanan halatlar yardımıyla taşıdı. Olay yerinde bekleyen ambulanslara konulan şehit cenazeleri, Gölcük Askeri Hastanesi morguna gönderildi. (AA) (milliyet.com.tr)
Cem Garipoğlu'nun mezarında dikkat çeken detay
Münevver Karabulut’un cezaevinde intihar eden katili Cem Garipoğlu’nun mezar taşına ismi yazılmadı. Önceki gün Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilen Garipoğlu’nun mezarını dün kimse ziyaret etmedi.
Cinayete kurban giden Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu’nun intiharıyla ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, cezaevindeki kamera görüntülerini beraber izlemeyi talep edeceklerini söyledi.
Cem Garipoğlu’nun ölmediği ve kaçtığıyla ilgili sosyal medyada oldukça fazla iddianın yer aldığını belirten Av. Epözdemir şunları söyledi: “Sosyal medyada, görsel basında, kitle iletişim araçlarında ne yazık ki böyle bir algı oluşmuş durumda. Bir hukukçu olarak ben çok inanmasam da, kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için savcılıktan, cezaevindeki kamera görüntülerini izlemeyi talep edeceğiz.”
Cinayete kurban giden Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu’nun intiharıyla ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, cezaevindeki kamera görüntülerini beraber izlemeyi talep edeceklerini söyledi.
Cem Garipoğlu’nun ölmediği ve kaçtığıyla ilgili sosyal medyada oldukça fazla iddianın yer aldığını belirten Av. Epözdemir şunları söyledi: “Sosyal medyada, görsel basında, kitle iletişim araçlarında ne yazık ki böyle bir algı oluşmuş durumda. Bir hukukçu olarak ben çok inanmasam da, kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için savcılıktan, cezaevindeki kamera görüntülerini izlemeyi talep edeceğiz.”
IŞİD’in ‘poster çocuğu’ öldürüldü!
IŞİD videolarında sık sık yer alan ve Batı basını tarafından IŞİD'in poster çocuğu olarak isimlendirilen militan Kobani'de öldürüldü.
Ortadoğu’da terör estiren Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) propaganda videolarında sık sık rol alan, Batı basınında popüler bir yüz haline gelen ve ‘IŞİD’in poster çocuğu‘ diye nitelenen bir militanın Türkiye sınırındaki Kürt kenti Kobani’de öldürüldüğü iddia edildi.
YPG DE AÇIKLADI
ABD merkezli internet sitesi Daily Beast’in haberine göre, Amriki dün YPG tarafından Kobani’de öldürüldü. Kenti bir aydır IŞİD’e karşı savunan Halk Savunma Birlikleri (YPG) de, Muhammed El Amriki’nin dün öldürüldüğü belirtildi.
İLK KEZ ŞUBAT 2014'TEKİ BİR VİDEODA GÖRÜLMÜŞTÜ
El Amriki, ilk olarak Şubat 2014’te, IŞİD’in militan toplamak amacıyla hazırladığı bir videoda görülmüştü. Ağır bir Kuzey Afrika aksanıyla İngilizce konuşan Amriki, 10 yıl ABD’de yaşadıktan sonra Suriye’ye gittiğini, önce El Kaide’ye bağlı El Nusra’ya katıldığını sonra da IŞİD’e ‘geçtiğini‘ anlatıyordu. (Milliyet)
Ortadoğu’da terör estiren Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) propaganda videolarında sık sık rol alan, Batı basınında popüler bir yüz haline gelen ve ‘IŞİD’in poster çocuğu‘ diye nitelenen bir militanın Türkiye sınırındaki Kürt kenti Kobani’de öldürüldüğü iddia edildi.
YPG DE AÇIKLADI
ABD merkezli internet sitesi Daily Beast’in haberine göre, Amriki dün YPG tarafından Kobani’de öldürüldü. Kenti bir aydır IŞİD’e karşı savunan Halk Savunma Birlikleri (YPG) de, Muhammed El Amriki’nin dün öldürüldüğü belirtildi.
İLK KEZ ŞUBAT 2014'TEKİ BİR VİDEODA GÖRÜLMÜŞTÜ
El Amriki, ilk olarak Şubat 2014’te, IŞİD’in militan toplamak amacıyla hazırladığı bir videoda görülmüştü. Ağır bir Kuzey Afrika aksanıyla İngilizce konuşan Amriki, 10 yıl ABD’de yaşadıktan sonra Suriye’ye gittiğini, önce El Kaide’ye bağlı El Nusra’ya katıldığını sonra da IŞİD’e ‘geçtiğini‘ anlatıyordu. (Milliyet)
12 Ekim 2014 Pazar
Süleyman Demirel'in acı günü
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ablası 94 yaşındaki Afife Ünlü, Isparta'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Bir süredir Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yoğun bakım ünitesinde yaşlılığa bağlı hastalıklar nedeniyle tedavi gören Ünlü, gece saatlerinde yaşamını yitirdi.
Ünlü'nün cenazesinin, yarın ikindi namazının ardından İslamköy Mezarlığı'ndaki aile kabristanlığına, eşi Mustafa Yaşar Ünlü'nün yanına defnedilmesi bekleniyor.
Öte yandan Demirel'in cenazeye katılıp katılmayacağının, sağlık durumuna göre belirleneceği öğrenildi.
Bir süredir Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yoğun bakım ünitesinde yaşlılığa bağlı hastalıklar nedeniyle tedavi gören Ünlü, gece saatlerinde yaşamını yitirdi.
Ünlü'nün cenazesinin, yarın ikindi namazının ardından İslamköy Mezarlığı'ndaki aile kabristanlığına, eşi Mustafa Yaşar Ünlü'nün yanına defnedilmesi bekleniyor.
Öte yandan Demirel'in cenazeye katılıp katılmayacağının, sağlık durumuna göre belirleneceği öğrenildi.
Karabulut ailesi harekete geçiyor...
Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cem’in intiharıyla ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuracaklarını söyledi.
Cem’in intiharının ardından Münevver Karabulut’un ailesi sessizliğe bürünmüştü. Bu sessizliği ailenin avukatı Rezan Epözdemir Hürriyet’in ısrarı üzerine bozdu. Rezan Epözdemir Cem’in intiharının ardından şunları söyledi:
“Mağdur aile vekili olarak bir sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde sonuna kadar hukuki mücadelemizi verdik. Emsal mahiyette cezalar alındı. Yargıtay da bu süreci kesinleştirdi. Bundan sonra bir hukukçu olarak tüm temennimiz cezaların infazının hakça ve insan onuruna yaraşır şekilde gerçekleştirilmesidir. İntiharı bir hukukçu olarak hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değil.”
BAŞSAVCILIĞA BAŞVURUCAĞIZ
-Cem’in ölmediği ve kaçtığıyla ilgili sosyal medyada oldukça fazla şey yazıldı. Sizin bu konuda görüşünüz nedir? Konuşulanlar ne kadar haklı?
“Bu aslında Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Sosyal medyada, görsel basında, kitle iletişim araçlarında ne yazık ki böyle bir algı oluşmuş durumda. Bu Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Ne yazık ki Türkiye’de yargının saygınlığı ve güvenilirliği tartışılır halde. Bunda bütün yargılama süjelerinin payı var. İki gündür biz de bu konuda onlarca telefon alıyoruz. Böyle bir iddia hukuken ve fiilen kabul edilemez mahiyettedir. Demokratik hukuk devletinde tahayyül edilemeyecek bir hadisedir. Çünkü önce ceazevi infaz koruma memurları, sonra cezaevi müdürü, sonra cezaevi savcısının denetiminden geçtikten sonra Adli Tıp’ta otopsi yapılıyor. Hekimler otopsiyi gerçekleştiriyor. Olaya bir Cumhuriyet Savcısı eşlik ediyor. Bu konunun hassasiyetine binaen otopsi işlemini savcılar yaparken, bu konunun hassasiyetine binaen Silivri Cumhuriyet Başsavcısı tarafından otopsi gerçekleştirilmiş. Münevver Karabulut yargılaması sırasında Adli Tıp’ta yaşanan skandal (pis masa skandalı) nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu sonucu hazırlanan otopsi yönetmeliği ve Türkiye’nin tarafı olduğu Minesota Sözleşmesi uyarınca otopsi işlemi de kamerayla kayıt altına alınmış. Dolayısıyla böyle bir şeyin olabileceği bana hukuken ve fiilen olası gelmiyor. Buna rağmen kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için Pazartesi günü Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Karabulut Ailesi’nin vekili sıfatıyla başvuracağız. Kamuoyunda bununla ilgili bir algı oluştuğunu ve bu iddiaları bizzati otopsiyi gerçekleştiren Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’na soracağız.”
TEPKİLERİ DUYGUSAL OLDU
-Münevver’in ailesi Cem’in ölümünü nasıl haber aldı? Tepkileri nasıl?
“Bu gelişmeyle ilgili Münevver’in ailesini ben haberdar ettim. Onların tepkileri son derece duygusal oldu. Tabi benim bu konuda değerlendirme yapmam doğru olmaz. Uygun görürlerse kendileri açıklama yapabilirler.” Hürriyet
140 IŞİD militanı öldürüldü
Irak'taki Enbar Operasyon Gücü Komutanı Felih, çatışmalarda 115 IŞİD militanının öldürüldüğünü açıkladı. Suriye'de ise muhalif Rakka Devrimcileri Saha Komutanı ise Kobani'de YPG'nin desteğiyle 25 IŞİD militanını öldürdüklerini söyledi.
Irak'ın Enbar vilayetinde ordu birlikleri ile terör örgütü IŞİD arasındaki çatışmada 115 militanın öldüğü iddia edildi.
Enbar Operasyon Gücü Komutanı Reşid Felih, yaptığı açıklamada, IŞİD'in Enbar'ın kuzeyindeki El-Kerame nahiyesinde, orduya bağlı 3 karargaha saldırı düzenlediğini ifade etti.
Bölgede bulunun askerlerin saldırıya karşılık vermesiyle çıkan çatışmaya hava kuvvetlerinin de destek verdiğini aktaran Felih, çatışmada aralarında "intihar bombacıları"nın da bulunduğu 115 IŞİD militanın öldürüldüğünü, örgüte ait 6 aracın da imha edildiğini kaydetti. Felih, askeri birliklerin çatışmada kaybının olup olmadığına ilişkin ise bilgi vermedi.
Irak'ta, terör örgütü IŞİD öncülüğündeki silahlı grupların Haziran'da Musul başta olmak üzere bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmesinin ardından, ordu ve IŞİD militanları arasında çatışmalar yaşanıyor. ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyona ait hava unsurları da bir süredir IŞİD'in kontrolündeki hedeflere saldırı düzenliyor.
KOBANİ'DEKİ ÇATIŞMALAR
Muhalif Rakka Devrimcileri Saha Komutanı Ebu Seyf el-Veldavi DE, Halep kentine bağlı Ayn el-Arab (Kobani) ilçesinde Rakka Devrimcileri destekli bazı Kürt gruplarıyla beraber 25 IŞİD militanı öldürdüklerini söyledi.
Veldavi, Kobani’de Rakka Devrimcileri ile bazı Kürt gruplarının terör örgütü IŞİD’e karşı beraber hareket ettiklerini ifade ederek “İlçe çevresinde 25 IŞİD militanı öldürdük, terör grubunun ilçe içerisinde ilerlemesini durdurduk” dedi.
BOMBA YÜKLÜ ARAÇLARLA İNTİHAR SALDIRISI
Gün içerisinde terör örgütünün bir çok defa bomba yüklü araçlarla kontrol noktalarına saldırılar düzenlemeye çalıştığını vurgulayan Veldavi, “IŞİD’in bomba yüklü araçlarını kontrol noktalarımıza ulaşmadan imha ediyoruz. Dün iki araç imha ettik. Bu gün de kontrol noktalarımıza ulaşmadan bir aracı RPG’yle saldırarak bomba yüklü aracı imha etmeyi başardı” ifadelerini kullandı.
İlçenin kontrolünün sınır kapısına kadar IŞİD’in sağladığı yönünde çıkan haberi de yalanlayan Veldavi, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine ait savaş uçaklarının ilçe ve çevresinde bulunan IŞİD mevzilerini yoğun bir şekilde bombalamaya devam ettiğini kaydetti. Radikal
Irak'ın Enbar vilayetinde ordu birlikleri ile terör örgütü IŞİD arasındaki çatışmada 115 militanın öldüğü iddia edildi.
Enbar Operasyon Gücü Komutanı Reşid Felih, yaptığı açıklamada, IŞİD'in Enbar'ın kuzeyindeki El-Kerame nahiyesinde, orduya bağlı 3 karargaha saldırı düzenlediğini ifade etti.
Bölgede bulunun askerlerin saldırıya karşılık vermesiyle çıkan çatışmaya hava kuvvetlerinin de destek verdiğini aktaran Felih, çatışmada aralarında "intihar bombacıları"nın da bulunduğu 115 IŞİD militanın öldürüldüğünü, örgüte ait 6 aracın da imha edildiğini kaydetti. Felih, askeri birliklerin çatışmada kaybının olup olmadığına ilişkin ise bilgi vermedi.
Irak'ta, terör örgütü IŞİD öncülüğündeki silahlı grupların Haziran'da Musul başta olmak üzere bazı bölgelerin kontrolünü ele geçirmesinin ardından, ordu ve IŞİD militanları arasında çatışmalar yaşanıyor. ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyona ait hava unsurları da bir süredir IŞİD'in kontrolündeki hedeflere saldırı düzenliyor.
KOBANİ'DEKİ ÇATIŞMALAR
Muhalif Rakka Devrimcileri Saha Komutanı Ebu Seyf el-Veldavi DE, Halep kentine bağlı Ayn el-Arab (Kobani) ilçesinde Rakka Devrimcileri destekli bazı Kürt gruplarıyla beraber 25 IŞİD militanı öldürdüklerini söyledi.
Veldavi, Kobani’de Rakka Devrimcileri ile bazı Kürt gruplarının terör örgütü IŞİD’e karşı beraber hareket ettiklerini ifade ederek “İlçe çevresinde 25 IŞİD militanı öldürdük, terör grubunun ilçe içerisinde ilerlemesini durdurduk” dedi.
BOMBA YÜKLÜ ARAÇLARLA İNTİHAR SALDIRISI
Gün içerisinde terör örgütünün bir çok defa bomba yüklü araçlarla kontrol noktalarına saldırılar düzenlemeye çalıştığını vurgulayan Veldavi, “IŞİD’in bomba yüklü araçlarını kontrol noktalarımıza ulaşmadan imha ediyoruz. Dün iki araç imha ettik. Bu gün de kontrol noktalarımıza ulaşmadan bir aracı RPG’yle saldırarak bomba yüklü aracı imha etmeyi başardı” ifadelerini kullandı.
İlçenin kontrolünün sınır kapısına kadar IŞİD’in sağladığı yönünde çıkan haberi de yalanlayan Veldavi, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine ait savaş uçaklarının ilçe ve çevresinde bulunan IŞİD mevzilerini yoğun bir şekilde bombalamaya devam ettiğini kaydetti. Radikal
Irak'ta üçlü saldırı; 70 ölü
Irak'ın Diyala eyaletine bağlı Karatepe ilçesinde Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve emniyet binasına düzenlenen bombalı saldırıda 70 kişinin öldüğü öne sürüldü. Associated Press ve AFP ajansları ise ölü sayısını en az 26 olarak verdi.
Güvenlik kaynaklarından alınan bilgilere göre Karatepe'de bulunan Kürdistan Yurtseverler Birliği ve emniyet binasına bugün öğlen saatlerinde üç ayrı bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi. 70 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin de yaralandığı belirtilen saldırıların kim tarafından yapıldığına ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Bombalı saldırıların ardından ilçede güvenlik önlemleri üst seviyeye çıkarıldı. Saldırılarla ilgili resmi bir açıklama da henüz gelmedi.
Güvenlik kaynaklarından alınan bilgilere göre Karatepe'de bulunan Kürdistan Yurtseverler Birliği ve emniyet binasına bugün öğlen saatlerinde üç ayrı bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi. 70 kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin de yaralandığı belirtilen saldırıların kim tarafından yapıldığına ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Bombalı saldırıların ardından ilçede güvenlik önlemleri üst seviyeye çıkarıldı. Saldırılarla ilgili resmi bir açıklama da henüz gelmedi.
Dün akşam saatlerinde de Irak'ın başkenti Bağdat'ta dört farklı noktaya bombalı saldırılar düzenlenmiş, 45 kişi hayatını kaybetmiş, 100'den fazla kişi de yaralanmıştı.
* Fotoğraf temsilidir. / Hürriyet
Eyleme katılan tutuklanacak
Yeni güvenlik paketi polisin yetkilerini artırırken kamu malına zarar verenlere ve eylemlerde yüzünü maske ile örtenlere yönelik cezalarda artırımı da kapsıyor. Bu düzenlemelerle eylemlere katılanların tutuksuz yargılanması da engellenecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde yaşanan şiddet olayları sonrası işaret ettiği yeni yasal değişikliğin ayrıntıları belli oldu. Yeni güvenlik paketinde TCK’nın 152 ve 265’inci maddelerinde yapılacak değişikliklerle polisin yetkileri artırılacak. Düzenlemeyle kamu malına zarar verenlere yönelik cezalarda da artırıma gidilecek. Yeni düzenleme ile eylemlere katılanların tutuksuz yargılanmalarının da önüne geçilecek. Eylemlerde kimliğini gizlemek için yüzünü örtene yönelik cezalarda da arttırıma gidilecek. Bu kapsamda terör eylemlerine katılanların tutuksuz yargılanmalarının da önüne geçilecek.
Cezalar artacak
Türk Ceza Kanunu’nun ‘mala zarar vermenin nitelikli halleri’ başlığı altında 152 maddeye göre kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşyalara zarar vermenin cezası 1 yılla 8 yıl arasında değişiyor. Yine ‘kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan kişiler’le ilgili düzenlemenin yer aldığı TCK’nın 265 maddesinde ise bu suçla ilgili olarak 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu maddede suçun silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılıyor. Bu düzenlemeyle birlikte bu cezalarda artırım yapılacağı belirtiliyor.
Ayın 14’ü vurgusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçtiğimiz cuma günü Trabzon’da yaptığı konuşmasında bu değişikliğe vurgu yaparken ayın 14’unda gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı. Erdoğan konuşmasında, “Azami ölçüde yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu barış kervanıdır. Barış kervanını tehdit eden hangi unsurlar varsa bunlara karşı hukuki zemin çok daha güçlü hale getirilecektir. Kusura bakmasınlar, bu tür alçakça hareketlere prim vermeyiz” demişti. Polis ve askerin göstericilere artık sadece kalkanla müdahale edilmesinin yetersiz olduğunu ve artık asker ve polisin gereği neyse yapacağını söylemiş, ayrıca “Nedir o maskeler? Eğer terörist değilsen, çıkar o maskeyi” demişti.
Mala zarar verene azami 8 yıl hapis var
Türk Ceza Kanunu’nun 152. maddesine göre mala zarar verme suçuna 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Eğer bu suç yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak işlenirse ceza yarısından iki katına kadar artırılabiliyor.
Görevi yaptırmamak için direnme: 3 yıl
Türk Ceza Kanunu’nun 265’inci maddesine göre “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile” cezalandırılıyor. Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılıyor. Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılıyor. Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanıyor. (Vatan)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde yaşanan şiddet olayları sonrası işaret ettiği yeni yasal değişikliğin ayrıntıları belli oldu. Yeni güvenlik paketinde TCK’nın 152 ve 265’inci maddelerinde yapılacak değişikliklerle polisin yetkileri artırılacak. Düzenlemeyle kamu malına zarar verenlere yönelik cezalarda da artırıma gidilecek. Yeni düzenleme ile eylemlere katılanların tutuksuz yargılanmalarının da önüne geçilecek. Eylemlerde kimliğini gizlemek için yüzünü örtene yönelik cezalarda da arttırıma gidilecek. Bu kapsamda terör eylemlerine katılanların tutuksuz yargılanmalarının da önüne geçilecek.
Cezalar artacak
Türk Ceza Kanunu’nun ‘mala zarar vermenin nitelikli halleri’ başlığı altında 152 maddeye göre kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşyalara zarar vermenin cezası 1 yılla 8 yıl arasında değişiyor. Yine ‘kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir ve tehdit kullanan kişiler’le ilgili düzenlemenin yer aldığı TCK’nın 265 maddesinde ise bu suçla ilgili olarak 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu maddede suçun silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılıyor. Bu düzenlemeyle birlikte bu cezalarda artırım yapılacağı belirtiliyor.
Ayın 14’ü vurgusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan da geçtiğimiz cuma günü Trabzon’da yaptığı konuşmasında bu değişikliğe vurgu yaparken ayın 14’unda gerekli tedbirlerin alınacağını açıkladı. Erdoğan konuşmasında, “Azami ölçüde yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır. Bu barış kervanıdır. Barış kervanını tehdit eden hangi unsurlar varsa bunlara karşı hukuki zemin çok daha güçlü hale getirilecektir. Kusura bakmasınlar, bu tür alçakça hareketlere prim vermeyiz” demişti. Polis ve askerin göstericilere artık sadece kalkanla müdahale edilmesinin yetersiz olduğunu ve artık asker ve polisin gereği neyse yapacağını söylemiş, ayrıca “Nedir o maskeler? Eğer terörist değilsen, çıkar o maskeyi” demişti.
Mala zarar verene azami 8 yıl hapis var
Türk Ceza Kanunu’nun 152. maddesine göre mala zarar verme suçuna 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Eğer bu suç yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak işlenirse ceza yarısından iki katına kadar artırılabiliyor.
Görevi yaptırmamak için direnme: 3 yıl
Türk Ceza Kanunu’nun 265’inci maddesine göre “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile” cezalandırılıyor. Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor. Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılıyor. Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılıyor. Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanıyor. (Vatan)
Münevver'in ailesi Cem'in intiharına inanmadı
Münevver Karabulut’un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cem’in intiharıyla ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuracaklarını söyledi.
Cem’in intiharının ardından Münevver Karabulut’un ailesi sessizliğe bürünmüştü. Bu sessizliği ailenin avukatı Rezan Epözdemir Hürriyet’in ısrarı üzerine bozdu. Rezan Epözdemir Cem’in intiharının ardından şunları söyledi:
“Mağdur aile vekili olarak bir sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde sonuna kadar hukuki mücadelemizi verdik. Emsal mahiyette cezalar alındı. Yargıtay da bu süreci kesinleştirdi. Bundan sonra bir hukukçu olarak tüm temennimiz cezaların infazının hakça ve insan onuruna yaraşır şekilde gerçekleştirilmesidir. İntiharı bir hukukçu olarak hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değil.”
BAŞSAVCILIĞA BAŞVURUCAĞIZ
-Cem’in ölmediği ve kaçtığıyla ilgili sosyal medyada oldukça fazla şey yazıldı. Sizin bu konuda görüşünüz nedir? Konuşulanlar ne kadar haklı?
“Bu aslında Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Sosyal medyada, görsel basında, kitle iletişim araçlarında ne yazık ki böyle bir algı oluşmuş durumda. Bu Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Ne yazık ki Türkiye’de yargının saygınlığı ve güvenilirliği tartışılır halde. Bunda bütün yargılama süjelerinin payı var. İki gündür biz de bu konuda onlarca telefon alıyoruz. Böyle bir iddia hukuken ve fiilen kabul edilemez mahiyettedir. Demokratik hukuk devletinde tahayyül edilemeyecek bir hadisedir. Çünkü önce ceazevi infaz koruma memurları, sonra cezaevi müdürü, sonra cezaevi savcısının denetiminden geçtikten sonra Adli Tıp’ta otopsi yapılıyor. Hekimler otopsiyi gerçekleştiriyor. Olaya bir Cumhuriyet Savcısı eşlik ediyor. Bu konunun hassasiyetine binaen otopsi işlemini savcılar yaparken, bu konunun hassasiyetine binaen Silivri Cumhuriyet Başsavcısı tarafından otopsi gerçekleştirilmiş. Münevver Karabulut yargılaması sırasında Adli Tıp’ta yaşanan skandal (pis masa skandalı) nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu sonucu hazırlanan otopsi yönetmeliği ve Türkiye’nin tarafı olduğu Minesota Sözleşmesi uyarınca otopsi işlemi de kamerayla kayıt altına alınmış. Dolayısıyla böyle bir şeyin olabileceği bana hukuken ve fiilen olası gelmiyor. Buna rağmen kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için Pazartesi günü Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Karabulut Ailesi’nin vekili sıfatıyla başvuracağız. Kamuoyunda bununla ilgili bir algı oluştuğunu ve bu iddiaları bizzati otopsiyi gerçekleştiren Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’na soracağız.”
TEPKİLERİ DUYGUSAL OLDU
-Münevver’in ailesi Cem’in ölümünü nasıl haber aldı? Tepkileri nasıl?
“Bu gelişmeyle ilgili Münevver’in ailesini ben haberdar ettim. Onların tepkileri son derece duygusal oldu. Tabi benim bu konuda değerlendirme yapmam doğru olmaz. Uygun görürlerse kendileri açıklama yapabilirler.”(Medyafaresi)
Cem’in intiharının ardından Münevver Karabulut’un ailesi sessizliğe bürünmüştü. Bu sessizliği ailenin avukatı Rezan Epözdemir Hürriyet’in ısrarı üzerine bozdu. Rezan Epözdemir Cem’in intiharının ardından şunları söyledi:
“Mağdur aile vekili olarak bir sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde sonuna kadar hukuki mücadelemizi verdik. Emsal mahiyette cezalar alındı. Yargıtay da bu süreci kesinleştirdi. Bundan sonra bir hukukçu olarak tüm temennimiz cezaların infazının hakça ve insan onuruna yaraşır şekilde gerçekleştirilmesidir. İntiharı bir hukukçu olarak hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değil.”
BAŞSAVCILIĞA BAŞVURUCAĞIZ
-Cem’in ölmediği ve kaçtığıyla ilgili sosyal medyada oldukça fazla şey yazıldı. Sizin bu konuda görüşünüz nedir? Konuşulanlar ne kadar haklı?
“Bu aslında Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Sosyal medyada, görsel basında, kitle iletişim araçlarında ne yazık ki böyle bir algı oluşmuş durumda. Bu Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Ne yazık ki Türkiye’de yargının saygınlığı ve güvenilirliği tartışılır halde. Bunda bütün yargılama süjelerinin payı var. İki gündür biz de bu konuda onlarca telefon alıyoruz. Böyle bir iddia hukuken ve fiilen kabul edilemez mahiyettedir. Demokratik hukuk devletinde tahayyül edilemeyecek bir hadisedir. Çünkü önce ceazevi infaz koruma memurları, sonra cezaevi müdürü, sonra cezaevi savcısının denetiminden geçtikten sonra Adli Tıp’ta otopsi yapılıyor. Hekimler otopsiyi gerçekleştiriyor. Olaya bir Cumhuriyet Savcısı eşlik ediyor. Bu konunun hassasiyetine binaen otopsi işlemini savcılar yaparken, bu konunun hassasiyetine binaen Silivri Cumhuriyet Başsavcısı tarafından otopsi gerçekleştirilmiş. Münevver Karabulut yargılaması sırasında Adli Tıp’ta yaşanan skandal (pis masa skandalı) nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu sonucu hazırlanan otopsi yönetmeliği ve Türkiye’nin tarafı olduğu Minesota Sözleşmesi uyarınca otopsi işlemi de kamerayla kayıt altına alınmış. Dolayısıyla böyle bir şeyin olabileceği bana hukuken ve fiilen olası gelmiyor. Buna rağmen kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için Pazartesi günü Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Karabulut Ailesi’nin vekili sıfatıyla başvuracağız. Kamuoyunda bununla ilgili bir algı oluştuğunu ve bu iddiaları bizzati otopsiyi gerçekleştiren Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’na soracağız.”
TEPKİLERİ DUYGUSAL OLDU
-Münevver’in ailesi Cem’in ölümünü nasıl haber aldı? Tepkileri nasıl?
“Bu gelişmeyle ilgili Münevver’in ailesini ben haberdar ettim. Onların tepkileri son derece duygusal oldu. Tabi benim bu konuda değerlendirme yapmam doğru olmaz. Uygun görürlerse kendileri açıklama yapabilirler.”(Medyafaresi)
Cem Garipoğlu'nun mezara götürdüğü sır..
Cem Garipoğlu'nun Münevver Karabulut'la o yazışmaları, soruşturma dosyasına girdi.
Münevver Karabulut’u önce bıçaklayıp ardından başını testereyle keserek öldüren ve 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Cem Garipoğlu, geride bir sırrını bıraktı.
Cem Garipoğlu’nun, ailesiyle ilgili Münevver’e bir sırrını açıkladığı iddia edilmişti. Garipoğlu, mahkemede böyle bir sırrın olmadığını öne sürdü. Münevver’in günlüklerinde yer alan yazışmalar 10 Ocak 2009 tarihini taşıyor.
Gece MSN üzerinden sohbet yapan ikili arasında buluştukları günle ilgili yaşananlar konuşuluyor. Yazışmalara göre Münevver, Cem’le ilgili önemli bir sırrı o gün öğreniyor. Ancak Cem’in Münevver’e kendisiyle ilgili anlattığı sırrın ne olduğu bilinmiyor.
İşte soruşturma dosyasına da giren o sohbet:
C- Evet bayağı yorgunum canım.
M- Sohbet de süperdi.
C- Benimle ilgili bir sırrımı da öğrendin.
M- Evet...
C- Sana nasıl anlattım ben de anlamadım vallahi.
M- Niye canım benim?
C- Normalde hep kısa kesip atardım.
M- Artık yavaş yavaş anlatırsın, ne zaman istersen...
C- Evet sanırım öyle...
(Medyafaresi)
Münevver Karabulut’u önce bıçaklayıp ardından başını testereyle keserek öldüren ve 24 yıl hapis cezasına çarptırılan Cem Garipoğlu, geride bir sırrını bıraktı.
Cem Garipoğlu’nun, ailesiyle ilgili Münevver’e bir sırrını açıkladığı iddia edilmişti. Garipoğlu, mahkemede böyle bir sırrın olmadığını öne sürdü. Münevver’in günlüklerinde yer alan yazışmalar 10 Ocak 2009 tarihini taşıyor.
Gece MSN üzerinden sohbet yapan ikili arasında buluştukları günle ilgili yaşananlar konuşuluyor. Yazışmalara göre Münevver, Cem’le ilgili önemli bir sırrı o gün öğreniyor. Ancak Cem’in Münevver’e kendisiyle ilgili anlattığı sırrın ne olduğu bilinmiyor.
İşte soruşturma dosyasına da giren o sohbet:
C- Evet bayağı yorgunum canım.
M- Sohbet de süperdi.
C- Benimle ilgili bir sırrımı da öğrendin.
M- Evet...
C- Sana nasıl anlattım ben de anlamadım vallahi.
M- Niye canım benim?
C- Normalde hep kısa kesip atardım.
M- Artık yavaş yavaş anlatırsın, ne zaman istersen...
C- Evet sanırım öyle...
(Medyafaresi)
11 Ekim 2014 Cumartesi
İran'ı karıştıran hesap kapatıldı!
İranlı zenginlerin lüks yaşantısını gözler önüne seren The Rich Kids of Tehran (Tahran’ın zengin çocukları) isimli Instagram hesabı kapandı. Ülke kaynaklarına göre hesap İran konusunda insanların kafasında olumsuz fikirler oluşturduğu için sansürlendi. Konuyla ilgili olarak açıklama yapan The Rich Kids of Tehran hesabı yöneticisi, “Biz İran’ın güzel yanlarını ortaya koymaya çalışıyorduk. Ne zaman uluslararası medyada İran’la ilgili olarak bir haber çıksa sürekli ülke kötü gösteriliyor. Biz bu imajı değiştirmek istedik” dedi. Hesap uluslararası medyada İran’daki farklı yaşamı gözler önüne serdiği için oldukça popüler olmuştu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)