Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, “Kayseri’ye, bu yıl yaklaşık 1 milyar TL yatırım yaptık. 2018 yılında, 1.2 milyar TL yatırım yapmayı planlıyoruz. 2018 yılında mevcut projelerimizin yanı sıra, ülkemizin en büyük şehir parkı ve kent ormanı projeleri de yer alıyor. Şehircilik alanında referans bir belediyeyiz. Türki Cumhuriyetler, Balkanlar, Ortadoğu gibi komşumuz olan ülkelerden, şehircilik alanında yaptığımız çalışmaları yerinden görmek üzere, ilimizde heyetleri ağırlıyoruz” dedi.
Kayseri’nin kamu ve özel sektörü, İstanbul’da acentalarla buluştu
Kayseri’nin kamu, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve özel sektörü İstanbul’a gelerek, İstanbul’dan ve Bursa’dan acentalar ile bir araya geldi.
Best Western Citadel Hotel’de, 5 Aralık Salı günü, Kayseri protokolü ve acentaların katılımı ile “Erciyes Kayak Merkezi ve Kayseri Turizm Potansiyeli” konulu toplantı yapıldı.
Toplantıya, Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Melikgazi Belediye Başkanı Dr.Memduh Büyükkılıç, Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Talas Belediye Başkanı Dr.Mustafa Palancıoğlu, Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Taymuş, Erciyes AŞ Genel Müdürü Dr.Murat Cahit Cıngı, TÜROB Başkanı Timur Bayındır, TÜROB Genel Müdürü İsmail Taşdemir, Kayseri Erciyes Üniversitesi Dekanı Prof.Dr. Kurtuluş Karamustafa, Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu’nun aralarında bulunduğu yetkililer ile İstanbul ve Bursa’dan 100’e yakın acenta katıldı. Erciyes Kayak Merkezi ve Kayseri Turizm Potansiyelinin son yıllarda dünya çapında gösterdiği yükseliş ivmesi değerlendirilirken, Erciyes Kayak Merkezi’nin dünyanın sayılı kış sporları merkezleri arasına girdiğine vurgu yapıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu, “Anadolu’muzun kalbi Kayseri, şehrimizin incisi Erciyes Dağı’dır. Kayseri’nin, ülkemizde ve dünya çapında elde ettiği başarılara yenilerini eklemek için gerçekleştirdiğimiz toplantıya hoşgeldiniz” dedi.
Erciyes’e yerli ve yabancı turistlerin ilgisi büyük
Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, şunları söyledi: “Anadolu’nun incisi Kayseri’miz, 6 bin yıllık tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle, Sultansazlığı Kuş Cenneti, Kapuzbaşı Şelalesi, Erciyes Kayak Merkezi ile çok zengin bir potansiyele sahiptir. Kayseri, bir sanayi ve ticaret şehri olarak bilinse de, aslında bir turizm şehridir aynı zamanda. Acentalarımızı ve yerli misafirlerimizi, Kayseri’mizin zenginliklerini keşfetmeye davet ediyorum” dedi.
Kayseri, “gönlü zengin” bir şehirdir
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, şunları kaydetti: “Tarihi, kültürü, doğal güzellikleriyle zengin bir şehir olan Kayseri, “gönlü zengin” bir şehirdir. Erciyes Kayak Merkezi, Avrupa’dakiler gibi gerçek bir kış sporları merkezidir ve dünyanın sayılı merkezleri arasındadır. Bugüne kadar Erciyes Kış Merkezi’ne yapılan yatırım 200 milyon Euro’yu geçti. Erciyes Kış Merkezi’ni havalimanına ve şehre en yakın kayak merkezi olarak tanıtıyoruz. Hem Erciyes Kış Merkezi, hem Kapadokya’dan oluşan destinasyon paketlerimiz yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor” diye konuştu.
Kış turizmi, milli bir meseledir
Erciyes AŞ Genel Müdürü Dr.Murat Cahit Cıngı, şunları anlattı: “Ülkemizin, yaz turizmi gibi, kış turizminde de çok büyük bir potansiyeli vardır. Kış turizmi, ülkemizin için milli bir meseledir. Erciyes için master planları yaparken yurtdışından ciddi danışmanlıklar aldık. Şuan sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tercümemizi de, Ordu, Artvin, Erzincan, Kahramanmaraş gibi diğer illerimizde yapılmakta olan yatırımlarda aktarıyoruz. Bildiğiniz üzere, Erciyes Kış Merkezi tek elden yönetiliyor ve herkes bu modele doğru gitmeyi istiyor. Bu model hakkında, ülkemizin yanı sıra, yurtdışında gelen heyetlerle de tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Erciyes’te uluslararası yarışmalar için dünyanın sayılı sporcularını ağırladığımızda, inanılmaz etkileniyorlar. Erciyes’in, Avrupa standartlarında olduğunu belirtiyorlar. Geldiklerinde Kayseri ve Kapadokya’yı gezdiğimizde çok “kültür kayağı” konsepti karşısında büyüleniyorlar” şeklinde konuştu.
Turizmin ülke geneline yayılmasının önemine değinen TÜROB Başkanı Timur Bayındır, bunun en güzel örneklerinden birisinin Kayseri olduğunu belirtti.
Toplantıya katılan Melikgazi Belediye Başkanı Dr.Memduh Büyükkılıç, Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Talas Belediye Başkanı Dr.Mustafa Palancıoğlu, Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Taymuş ve Kayseri Erciyes Üniversitesi Dekanı Prof.Dr. Kurtuluş Karamustafa, herkesin muhakkak Kayseri’nin zenginliklerini ve güzelliklerini yaşaması gerektiğine vurgu yaparak, yerli ve yabancı misafirleri ağırlamaktan büyük memnuniyet duymakta olduklarını sözlerine eklediler.
8 Aralık 2017 Cuma
7 Aralık 2017 Perşembe
Digital Evolution Meetups (DEM) #2’de, yapay zeka konuşuldu
Digital Evolution Meetups (DEM) #2’de, yapay zeka konuşuldu
Dijital dünyaya ait son trendler, gelişmeler ve yapay zeka gerçeği Digital Evolution Meetups #2’de konuşuldu.
İki ayda bir planlanan Digital Evolution Meetups #2, 22 Kasım'da Bahçeşehir Üniversitesi'nde birbirinden değerli konuşmacıların başarılı performanslarıyla 300 kişilik geniş katılımcı eşliğinde gerçekleştirildi. Uzmanlar çeşitli oturumlarda kendi deneyimlerini ve bilgilerini paylaştılar.
Doğuş Digital’den Emre Gökşin (Marketing Manager) yeni nesil online TV platformları, puhutv ve dijital dönüşüm süreçleri hakkındaki konuları ele aldı. Ayrıca puhu TV gibi platformların Türkiye’deki izlenme süresi, fragmanlar daha çok mobil üzerinden mi izleniyor? Dijital reklamların bu platformlara etkisi nedir? Katılımcılardan gelen renkli sorularla sohbeti daha da keyifli hale getirdiler.
İkinci oturumda Ahmet Beliktay ( Director at AFI Agency) moderatörlüğünde gerçekleşen panel de ise; "Dijital İletişimin 3 Hali" 3 panelist tarafından ele alındı. Ajans tarafından bakışını Ahmet Beliktay, Marka tarafını beIN Sports’dan Serkan Ağbaba ve Tüketici tarafını da Kamil Mehmet Özkan kendi deneyimlerinden; Coco Cola kutularının üzerine isim yazarak kullanıcıları nasıl birer mecra haline dönüştürdüklerini, Feedback'e (geri bildirim) yönelik içerik üretmenin markaya ne şekilde yansıdığı, Digiturk izlenirken Türkiye'deki izleyicilerin yüzde kaçı second screen yaptığını, THY'nin bir dönem kendi çalışanlarına neden blog yazdırdığı gibi örnekler vererek değerli deneyimlerini paylaştılar.
Son oturumda Insider’dan Çağlar İçer moderatörlüğünde "Yapay Zeka Dijital Pazarlamayı Nasıl Değiştiriyor?" konulu panelle DeFacto’dan Zeynep Dura, GroupM’den Simge Çetinay, Media Markt’dan Erkut Gündüz yapay zeka teknolojisinin gelecekte dijital pazarlamayı nasıl şekillendireceğine dair kendi markalarından örnekler vererek tecrübelerini paylaştılar.
Dijital dünyaya ait son trendler, gelişmeler ve yapay zeka gerçeği Digital Evolution Meetups #2’de konuşuldu.
İki ayda bir planlanan Digital Evolution Meetups #2, 22 Kasım'da Bahçeşehir Üniversitesi'nde birbirinden değerli konuşmacıların başarılı performanslarıyla 300 kişilik geniş katılımcı eşliğinde gerçekleştirildi. Uzmanlar çeşitli oturumlarda kendi deneyimlerini ve bilgilerini paylaştılar.
Doğuş Digital’den Emre Gökşin (Marketing Manager) yeni nesil online TV platformları, puhutv ve dijital dönüşüm süreçleri hakkındaki konuları ele aldı. Ayrıca puhu TV gibi platformların Türkiye’deki izlenme süresi, fragmanlar daha çok mobil üzerinden mi izleniyor? Dijital reklamların bu platformlara etkisi nedir? Katılımcılardan gelen renkli sorularla sohbeti daha da keyifli hale getirdiler.
İkinci oturumda Ahmet Beliktay ( Director at AFI Agency) moderatörlüğünde gerçekleşen panel de ise; "Dijital İletişimin 3 Hali" 3 panelist tarafından ele alındı. Ajans tarafından bakışını Ahmet Beliktay, Marka tarafını beIN Sports’dan Serkan Ağbaba ve Tüketici tarafını da Kamil Mehmet Özkan kendi deneyimlerinden; Coco Cola kutularının üzerine isim yazarak kullanıcıları nasıl birer mecra haline dönüştürdüklerini, Feedback'e (geri bildirim) yönelik içerik üretmenin markaya ne şekilde yansıdığı, Digiturk izlenirken Türkiye'deki izleyicilerin yüzde kaçı second screen yaptığını, THY'nin bir dönem kendi çalışanlarına neden blog yazdırdığı gibi örnekler vererek değerli deneyimlerini paylaştılar.
Son oturumda Insider’dan Çağlar İçer moderatörlüğünde "Yapay Zeka Dijital Pazarlamayı Nasıl Değiştiriyor?" konulu panelle DeFacto’dan Zeynep Dura, GroupM’den Simge Çetinay, Media Markt’dan Erkut Gündüz yapay zeka teknolojisinin gelecekte dijital pazarlamayı nasıl şekillendireceğine dair kendi markalarından örnekler vererek tecrübelerini paylaştılar.
4 Aralık 2017 Pazartesi
Rekor kıran gökkuşağı!
Tayvan'ın başkenti Taipei'nin dağlarında Çin Kültür Üniversitesi profesörleri ve öğrencileri dokuz saat süren bir gökkuşağı gösterisini izledi. Bir gökkuşağı ortalama olarak 1 saat kadar gözlemlenebiliyor.
BBC Türkçe’nin aktardığı habere göre, Tayvan’da Çin Kültür Üniversitesi profesörleri ve öğrencileri muhteşem bir doğa olayına tanıklık etti. Ekip tam dokuz saat süren bir gökkuşağı şöleni izledi. Atmosferik Bilimler bölümünden profesör Chou Kun-hsuan, “Harikuledeydi..Gökten bir hediye gibiydi. O kadar ender ki” dedi.
Chou’nun yanı sıra profesör Liu Ching-huang bölüm öğrencileri ve kampüsteki toplulukla birlikte gökkuşağını belgeleme çabalarına öncülük etti.
Ekibin gözlemleri, fotoğraflar ve videolar gökkuşağının saat 06.57’den 15.55’e kadar, yani 8 saat 58 dakika sürdüğünü gösteriyor.
Eğer doğrulanırsa 14 Mart 1994 tarihinde İngiltere’nin Yorkshire kentinde görülene ait olan en uzun gökkuşağı rekoru da kırılmış olacak.
Guinnes Dünya Rekorlarına göre, İngiltere’deki gökkuşağı 09:00’dan 15:00’a kadar yani altı saat sürmüştü.
Guiness sitesine göre gökkuşakları genelde bir saatten daha az sürüyor.
Prof. Chou, “Dört saat sonra tüm öğrencilerimizi ve okulda herkesi fotoğraf çekmek ve bize göndermeleri için harekete geçirdik. Altı saatlik rekoru kırdıktan sonra ise öğle yemeğinde oturamadım bile. O kadar heyecanlıydım. Gökkuşağını yakalamdığımızdan emin olmak istiyordum. Ama gökkuşağı üç saat farkıyla bir önceki rekoru geçti” dedi. Fakülte şimdi Guinness rekorlarına başvurmak için tüm kanıtları topluyor.
Taipei’nin Yangmingshan dağlık bölgesinde kış aylarında bu tür atmosferik koşullar oldukça yaygın. Profesör Chou, “Sadece bölüm olarak 10 bin fotoğraf çekildi. Kampüstekiler ve çevrede yaşayan insanlar da bolca fotoğraf çekti. Guiness’e gökkuşağının dokuz saat sürdüğünü saniye saniye ispat edebiliriz” dedi.
Gökkuşağının bu kadar uzun süre kalmasında kuzey doğu Muson yağmurlarının nemi havada hapsetmesi, bulutlar, güneş ve saniyede 2,5 metre hızla esen rüzgar da etkili oldu.
Kampüsün bulunduğu Taipei’nin Yangmingshan dağlık bölgesinde bu tür atmosferik koşulların yaygın olduğunu söyleyen Prof. Chou, “Taipei kenti turizm idaresine haber vermeyi düşünüyorum. Kışın Taipei’de dokuz saat süren gökkuşağı izleyebilirsiniz. Harika! Taipei’ye gelin desinler” diye konuştu.
BBC Türkçe’nin aktardığı habere göre, Tayvan’da Çin Kültür Üniversitesi profesörleri ve öğrencileri muhteşem bir doğa olayına tanıklık etti. Ekip tam dokuz saat süren bir gökkuşağı şöleni izledi. Atmosferik Bilimler bölümünden profesör Chou Kun-hsuan, “Harikuledeydi..Gökten bir hediye gibiydi. O kadar ender ki” dedi.
Chou’nun yanı sıra profesör Liu Ching-huang bölüm öğrencileri ve kampüsteki toplulukla birlikte gökkuşağını belgeleme çabalarına öncülük etti.
Ekibin gözlemleri, fotoğraflar ve videolar gökkuşağının saat 06.57’den 15.55’e kadar, yani 8 saat 58 dakika sürdüğünü gösteriyor.
Eğer doğrulanırsa 14 Mart 1994 tarihinde İngiltere’nin Yorkshire kentinde görülene ait olan en uzun gökkuşağı rekoru da kırılmış olacak.
Guinnes Dünya Rekorlarına göre, İngiltere’deki gökkuşağı 09:00’dan 15:00’a kadar yani altı saat sürmüştü.
Guiness sitesine göre gökkuşakları genelde bir saatten daha az sürüyor.
Prof. Chou, “Dört saat sonra tüm öğrencilerimizi ve okulda herkesi fotoğraf çekmek ve bize göndermeleri için harekete geçirdik. Altı saatlik rekoru kırdıktan sonra ise öğle yemeğinde oturamadım bile. O kadar heyecanlıydım. Gökkuşağını yakalamdığımızdan emin olmak istiyordum. Ama gökkuşağı üç saat farkıyla bir önceki rekoru geçti” dedi. Fakülte şimdi Guinness rekorlarına başvurmak için tüm kanıtları topluyor.
Taipei’nin Yangmingshan dağlık bölgesinde kış aylarında bu tür atmosferik koşullar oldukça yaygın. Profesör Chou, “Sadece bölüm olarak 10 bin fotoğraf çekildi. Kampüstekiler ve çevrede yaşayan insanlar da bolca fotoğraf çekti. Guiness’e gökkuşağının dokuz saat sürdüğünü saniye saniye ispat edebiliriz” dedi.
Gökkuşağının bu kadar uzun süre kalmasında kuzey doğu Muson yağmurlarının nemi havada hapsetmesi, bulutlar, güneş ve saniyede 2,5 metre hızla esen rüzgar da etkili oldu.
Kampüsün bulunduğu Taipei’nin Yangmingshan dağlık bölgesinde bu tür atmosferik koşulların yaygın olduğunu söyleyen Prof. Chou, “Taipei kenti turizm idaresine haber vermeyi düşünüyorum. Kışın Taipei’de dokuz saat süren gökkuşağı izleyebilirsiniz. Harika! Taipei’ye gelin desinler” diye konuştu.
Arktik Okyanusu’nda balıkçılık yasaklandı
Birleşmiş Milletler ve dokuz ülke, Arktik Okyanusu'nda en az 16 yıl ticari balıkçılık yapılmasını yasaklayan bir anlaşmaya vardı.
Birleşmiş Milletler ve dokuz ülke tarafından 2 Aralık’ta Arktik Okyanusu’nda en az 16 yıl ticari balıkçılık yapılmasını yasaklayan bir anlaşma imzalandı. Anlaşmanın bilim insanlarının okyanustaki deniz ekolojisini ve iklim değişikliğinin bölge üzerindeki etkisini inceleme amacıyla imzalandığı söylendi.
Arktik Okyanusu üzerindeki 2.8 kilometrelik bir alanı kapsayan uluslararası suları koruma anlaşması iki yıl süren görüşmelerden sonra imzalanırken, anlaşmanın yalnızca okyanusa kıyısı olan ülkeleri değil, ticari balıkçılığın yaygın bir meslek olan Japonya, Çin ve Güney Kore gibi bütün ülkelere uygulanacağı belirtildi.
Anlaşmanın 16 yıl boyunca geçerli olacağı ve her beş yılda bir, anlaşmaya dahil olan devletlerden biri itiraz etmediği sürece yenileneceği söylendi. 2015 yılından beri görüşme yöneticisi unvanına sahip olan ABD Dışişleri Bakanlığı elçisi David Balton, “Anlaşma, bölgede çalışma yapılabilecek yönetim ve teknolojiye ulaşılana kadar bekletildi” dedi.
Ayrıca okyanusu ticari balıkçılığa kapatmanın yanında anlaşma dahilinde, okyanustaki canlıların gözlemlenmesine ve iklim değişikliğinin bölge üzerindeki etkisine karar verildi. (DHA)
Birleşmiş Milletler ve dokuz ülke tarafından 2 Aralık’ta Arktik Okyanusu’nda en az 16 yıl ticari balıkçılık yapılmasını yasaklayan bir anlaşma imzalandı. Anlaşmanın bilim insanlarının okyanustaki deniz ekolojisini ve iklim değişikliğinin bölge üzerindeki etkisini inceleme amacıyla imzalandığı söylendi.
Arktik Okyanusu üzerindeki 2.8 kilometrelik bir alanı kapsayan uluslararası suları koruma anlaşması iki yıl süren görüşmelerden sonra imzalanırken, anlaşmanın yalnızca okyanusa kıyısı olan ülkeleri değil, ticari balıkçılığın yaygın bir meslek olan Japonya, Çin ve Güney Kore gibi bütün ülkelere uygulanacağı belirtildi.
Anlaşmanın 16 yıl boyunca geçerli olacağı ve her beş yılda bir, anlaşmaya dahil olan devletlerden biri itiraz etmediği sürece yenileneceği söylendi. 2015 yılından beri görüşme yöneticisi unvanına sahip olan ABD Dışişleri Bakanlığı elçisi David Balton, “Anlaşma, bölgede çalışma yapılabilecek yönetim ve teknolojiye ulaşılana kadar bekletildi” dedi.
Ayrıca okyanusu ticari balıkçılığa kapatmanın yanında anlaşma dahilinde, okyanustaki canlıların gözlemlenmesine ve iklim değişikliğinin bölge üzerindeki etkisine karar verildi. (DHA)
İş dünyası 'İşte Değerlerimiz Konferansı'nda buluşuyor
Ortak Değerler Hareketi’nin ilk konferansı “İşte Değerlerimiz” bugün Begüm Doğan Faralyalı evsahipliğinde Hilton İstanbul Bosphorus’ta gerçekleşiyor.
İş, akademi ve sivil toplum dünyasından isimlerin katılacağı konferans, 'İş yaşamında ve toplumda hakim olan değerlerimiz ne durumda ve nereye gidiyor, değer odaklı liderlik ve değer odaklı şirket nedir?' gibi konuları ele alınıyor.
Begüm Doğan Faralyalı’nın konuşmasıyla başlayacak konferansa Bekir Ağırdır, Ümit Boyner, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Mustafa Küçük, Halit Ergenç, Prof Dr. Selçuk Şirin, Şirin Payzın ve Nazlı Çevik Azazi konuşmaları ve sunumlarıyla katılıyor.
Ortak Değerler Hareketi Nedir?
Ortak Değerler Hareketi’nin misyonu, değerleri yaşamın merkezine koymaktır. Ortak Değerler Hareketi, bireysel değerlerimizi keşfederek müşterek yanlarımız etrafında buluşmayı hedefleyen; böylece toplumdaki ayrışma ve kutuplaşma eğilimlerini gidermeye çalışan bir sosyal sorumluluk projesidir. Doğan Holding'in öncülüğünde hayata geçen Ortak Değerler Hareketi, bu konuda araştırmalar yapar; değer odaklı ve müşterek gelişime yönelik projeleri destekler.
İş, akademi ve sivil toplum dünyasından isimlerin katılacağı konferans, 'İş yaşamında ve toplumda hakim olan değerlerimiz ne durumda ve nereye gidiyor, değer odaklı liderlik ve değer odaklı şirket nedir?' gibi konuları ele alınıyor.
Begüm Doğan Faralyalı’nın konuşmasıyla başlayacak konferansa Bekir Ağırdır, Ümit Boyner, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Mustafa Küçük, Halit Ergenç, Prof Dr. Selçuk Şirin, Şirin Payzın ve Nazlı Çevik Azazi konuşmaları ve sunumlarıyla katılıyor.
Ortak Değerler Hareketi Nedir?
Ortak Değerler Hareketi’nin misyonu, değerleri yaşamın merkezine koymaktır. Ortak Değerler Hareketi, bireysel değerlerimizi keşfederek müşterek yanlarımız etrafında buluşmayı hedefleyen; böylece toplumdaki ayrışma ve kutuplaşma eğilimlerini gidermeye çalışan bir sosyal sorumluluk projesidir. Doğan Holding'in öncülüğünde hayata geçen Ortak Değerler Hareketi, bu konuda araştırmalar yapar; değer odaklı ve müşterek gelişime yönelik projeleri destekler.
2 Aralık 2017 Cumartesi
Nicole Kidman’ın açtığı oteli, ünlü turizmci satın aldı
Geçtiğimiz mayıs ayında açılan ve açılışını ünlü Hollywood yıldızı Nicole Kidman'ın yaptığı otel satıldı.
Bodrum’da mayıs ayında açılışını ünlü Hollywood yıldızı Nicole Kidman’ın yaptığı The Bodrum By Paramount Hotel’i, ünlü turizm yatırımcısı ve işletmecisi Turan Avcı satın aldı.
Torba Mahallesi Zeytinlikahve Mevkii’nde işadamı Atilla Uras’ın yaptırdığı, dev film şirketi Paramount Pictures’ın kiralayarak 13 Mayıs’ta Nicole Kidman’ın katılımıyla açılışını gerçekleştirdiği The Bodrum By Paramount Hotel’in, ünlü turizm işletmecisi ve yatırımcısı 40 yaşındaki Turan Avcı satın aldığı belirtildi. Torba’da 5 yıldızlı, delüks, 1400 yataklı Vogue Otel’in mülk sahibi ve işletmecisi Turan Avcı, geçen perşembe günü gerçekleştirilen resmi satışta 80 milyon dolara tesisi satın aldı. Otelin önceden yapılan sözleşmesinin süreceğini belirten Vogue Otelleri Yatırımcı Temsilcisi Cem Avcı, şöyle dedi:
“Şu anda yönetim kurulu başkanımız Turan Avcı ile birlikte Moskova’da turizm ve otel yatırımlarımız devam ediyor. Bodrum’da halen işletmesini yaptığımız turistik tesislerimize bir yenisini daha ilave ederek dünyaca ünlü bir tesisi Türk turizmine kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Turizm sektörünün sıkıntılı bir dönemden geçtiği günlerde hiçbir şeyi bahane etmeden yatırımlarımızı sürdürüp, hem turizm hem de ekonomiye canlılık getirmek için elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz. Turizm sektöründeki yatırımlarımız sürerken hizmet ve tesis kalitesindeki çıtayı da sürekli yukarı doğru çekiyoruz.”
TESİSİN ÖZELLİKLERİ
Turistik tesis Bodrum merkeze yaklaşık 10 dakika ve Milas Bodrum Havalimanı’na ise 20 dakika uzaklıkta. 80 deluxe ve suit oda, 54 villa tipi ev ile birlikte açık ve kapalı havuzları bulunuyor. İçinde hamamı ve saunası olan özel villalar ile 110 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş tesiste çeşitli restoranlar, barlar, 12 odalı bir SPA, mağazalar ve villalara tahsis edilmiş yüzme havuzları yer alıyor. Konaklayanlar Ege kıyısında dinlenmenin yanı sıra paraşüt ile yelken, rüzgar sörfü, su kayağı, balıkçılık, yelken ve dalış gibi faaliyetlerden de faydalanabiliyor.
DHA
Bodrum’da mayıs ayında açılışını ünlü Hollywood yıldızı Nicole Kidman’ın yaptığı The Bodrum By Paramount Hotel’i, ünlü turizm yatırımcısı ve işletmecisi Turan Avcı satın aldı.
Torba Mahallesi Zeytinlikahve Mevkii’nde işadamı Atilla Uras’ın yaptırdığı, dev film şirketi Paramount Pictures’ın kiralayarak 13 Mayıs’ta Nicole Kidman’ın katılımıyla açılışını gerçekleştirdiği The Bodrum By Paramount Hotel’in, ünlü turizm işletmecisi ve yatırımcısı 40 yaşındaki Turan Avcı satın aldığı belirtildi. Torba’da 5 yıldızlı, delüks, 1400 yataklı Vogue Otel’in mülk sahibi ve işletmecisi Turan Avcı, geçen perşembe günü gerçekleştirilen resmi satışta 80 milyon dolara tesisi satın aldı. Otelin önceden yapılan sözleşmesinin süreceğini belirten Vogue Otelleri Yatırımcı Temsilcisi Cem Avcı, şöyle dedi:
“Şu anda yönetim kurulu başkanımız Turan Avcı ile birlikte Moskova’da turizm ve otel yatırımlarımız devam ediyor. Bodrum’da halen işletmesini yaptığımız turistik tesislerimize bir yenisini daha ilave ederek dünyaca ünlü bir tesisi Türk turizmine kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Turizm sektörünün sıkıntılı bir dönemden geçtiği günlerde hiçbir şeyi bahane etmeden yatırımlarımızı sürdürüp, hem turizm hem de ekonomiye canlılık getirmek için elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz. Turizm sektöründeki yatırımlarımız sürerken hizmet ve tesis kalitesindeki çıtayı da sürekli yukarı doğru çekiyoruz.”
TESİSİN ÖZELLİKLERİ
Turistik tesis Bodrum merkeze yaklaşık 10 dakika ve Milas Bodrum Havalimanı’na ise 20 dakika uzaklıkta. 80 deluxe ve suit oda, 54 villa tipi ev ile birlikte açık ve kapalı havuzları bulunuyor. İçinde hamamı ve saunası olan özel villalar ile 110 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş tesiste çeşitli restoranlar, barlar, 12 odalı bir SPA, mağazalar ve villalara tahsis edilmiş yüzme havuzları yer alıyor. Konaklayanlar Ege kıyısında dinlenmenin yanı sıra paraşüt ile yelken, rüzgar sörfü, su kayağı, balıkçılık, yelken ve dalış gibi faaliyetlerden de faydalanabiliyor.
DHA
Gürcistan’da bireysel esrar kullanımı yargı kararıyla serbest
Gürcistan'da Anayasa Mahkemesinin kararıyla, esrarın bireysel kullanımı artık hapisle cezalandırılmayacak.
Gürcistan Anayasa Mahkemesi bireysel esrar kullanımının hapisle cezalandırılmaması gerektiğine ilişkin geçen yıl açılan bir davayı karara bağlandı.
Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamada, mahkemenin, bireysel esrar tüketiminin suç sayılmayacağına hükmettiği belirtilirken “Mahkeme, esrarın münferit kullanımının cezalandırılmasının kamu düzeninin sağlanması için doğru bir uygulama olmadığını tespit etmiştir” ifadesi kullanıldı.
Ancak maheme esrar tüketimi nedeniyle para cezası verilmesi hükümünü kaldırmadı. Ülkede esrarın satışı ve satın alınması hala suç sayılıyor.
Aynı mahkeme 2015’te 70 grama kadar kuru esrarın kullanımının yasallaştırılmasına hükmetmişti.
2016 Eylül’de ise mahkeme yine 70 grama kadar olan mükerrer kullanım için hapis cezasını kaldırmıştı.
Bazı siyasetçiler esrar satışının da suç kapsamına girememesi konusunda yasal düzenleme yapılmasını talep etti. Sözcü
Gürcistan Anayasa Mahkemesi bireysel esrar kullanımının hapisle cezalandırılmaması gerektiğine ilişkin geçen yıl açılan bir davayı karara bağlandı.
Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamada, mahkemenin, bireysel esrar tüketiminin suç sayılmayacağına hükmettiği belirtilirken “Mahkeme, esrarın münferit kullanımının cezalandırılmasının kamu düzeninin sağlanması için doğru bir uygulama olmadığını tespit etmiştir” ifadesi kullanıldı.
Ancak maheme esrar tüketimi nedeniyle para cezası verilmesi hükümünü kaldırmadı. Ülkede esrarın satışı ve satın alınması hala suç sayılıyor.
Aynı mahkeme 2015’te 70 grama kadar kuru esrarın kullanımının yasallaştırılmasına hükmetmişti.
2016 Eylül’de ise mahkeme yine 70 grama kadar olan mükerrer kullanım için hapis cezasını kaldırmıştı.
Bazı siyasetçiler esrar satışının da suç kapsamına girememesi konusunda yasal düzenleme yapılmasını talep etti. Sözcü
Hindistan’da sekiz eşeğe üç günlük hapis cezası
Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde sekiz eşeğe hapis cezası verildi. Yaklaşık 3 bin lira değerindeki bitikiyi talan eden 8 eşek üç günlük hapis cezasını ardından serbest bırakıldı.
Orai Bölge Hapishanesi Yöneticisi Sitaram Sharma yerel medyaya yaptığı açıklamasında, “Swachh Bharat projesi kapsamında hapishane alanına bir ekili alan kurmayı planlıyorduk. Delhi ve Agra’dan bu proje için çeşitli bitkiler getirttik. Fakat son birkaç gün içinde keçiler, eşekler ve inekler, 50 bin rupiyi aşkın değerdeki bitkileri parçaladı. Biz de hayvanların sahiplerini bulup onları iade ettik; ancak, eşeklerin sahibini bulamadık. Bu yüzden sahibi bulunana kadar ve hatalarını anlayana kadar eşekleri hapishane içinde bir alana kapattık” dedi.
Pazartesi günü hapishaneye giden eşeklerin sahibi Kamlesh Kumar, hapishane yöneticisinden eşekler adına af diledi ve eşekler sahibine, hayvanlarını hapishane sınırına yaklaştırmama koşuluyla geri verildi. Hayvanların hapishanede kaldıkları süre boyunca otla beslendiğini söyleyen Sharma, eşeklerin sahibi gelene kadar kaçmamaları için kapatıldıklarını belirtti. DHA
Orai Bölge Hapishanesi Yöneticisi Sitaram Sharma yerel medyaya yaptığı açıklamasında, “Swachh Bharat projesi kapsamında hapishane alanına bir ekili alan kurmayı planlıyorduk. Delhi ve Agra’dan bu proje için çeşitli bitkiler getirttik. Fakat son birkaç gün içinde keçiler, eşekler ve inekler, 50 bin rupiyi aşkın değerdeki bitkileri parçaladı. Biz de hayvanların sahiplerini bulup onları iade ettik; ancak, eşeklerin sahibini bulamadık. Bu yüzden sahibi bulunana kadar ve hatalarını anlayana kadar eşekleri hapishane içinde bir alana kapattık” dedi.
Pazartesi günü hapishaneye giden eşeklerin sahibi Kamlesh Kumar, hapishane yöneticisinden eşekler adına af diledi ve eşekler sahibine, hayvanlarını hapishane sınırına yaklaştırmama koşuluyla geri verildi. Hayvanların hapishanede kaldıkları süre boyunca otla beslendiğini söyleyen Sharma, eşeklerin sahibi gelene kadar kaçmamaları için kapatıldıklarını belirtti. DHA
30 Kasım 2017 Perşembe
Toplu taşımada Türkiye genelinde tek kart dönemi
Ulaştırma Bakanlığı'nın uzun süredir üzerinde çalıştığı 'Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemi' kapsamında vatandaşlar tek bir kart ile Türkiye genelinde toplu taşıma araçlarına binebilecek.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı 'Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemi'yle toplu taşımada tek kart sistemine geçilecek.
Vatandaşlar üzerinde isimleri bulunan kart ile Türkiye genelinde metro, otobüse, vapur ve metrobüse binebilecek.
Bakanlığın çalıştığı bir diğer konu da karayolları ile ilgili. Yeni çalışma çerçevesinde karayollarındaki şerit çizgileri ve trafik levhaları uluslararası standartlara uygun şekilde dizayn edilecek.
Ayrıca fiber optik ve geniş bant şebekeleri, karayollarının altyapısına uygun olacak şekilde konumlandırılacak. Trafik lambaları ise çevreci ve led teknolojisi gibi enerji alanında tasarruf yaptıracak teknolojilerle donatılacak.
Her ilde Trafik Yönetim Merkezleri kurulacak. Karayolu üzerindeki kameralar ve algılayıcılar tarafından toplanan bilgiler, bu merkezlere iletilecek. Buralarda işlenen bilgileri sürücülerle, yolcularla ve diğer ilgili yerlerle paylaşacak.
Şehirlerarası bir yolda yapım çalışması, hava durumuna bağlı bir risk veya sürücünün uyarılması gerekli olan bir durum varsa bu uyarıları değişebilen levhalar üzerinden sürücülerle paylaşılacak.
Şehir içi ulaşımda araç yoğunluğuna göre trafik sinyalizasyonunu düzenleyen akıllı kavşak kontrol sistemleri ile trafik akışı hızlandırılacak. Buna göre ışıklar araç ve yaya yoğunluğuna göre trafiği yönetecek.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı 'Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemi'yle toplu taşımada tek kart sistemine geçilecek.
Vatandaşlar üzerinde isimleri bulunan kart ile Türkiye genelinde metro, otobüse, vapur ve metrobüse binebilecek.
Bakanlığın çalıştığı bir diğer konu da karayolları ile ilgili. Yeni çalışma çerçevesinde karayollarındaki şerit çizgileri ve trafik levhaları uluslararası standartlara uygun şekilde dizayn edilecek.
Ayrıca fiber optik ve geniş bant şebekeleri, karayollarının altyapısına uygun olacak şekilde konumlandırılacak. Trafik lambaları ise çevreci ve led teknolojisi gibi enerji alanında tasarruf yaptıracak teknolojilerle donatılacak.
Her ilde Trafik Yönetim Merkezleri kurulacak. Karayolu üzerindeki kameralar ve algılayıcılar tarafından toplanan bilgiler, bu merkezlere iletilecek. Buralarda işlenen bilgileri sürücülerle, yolcularla ve diğer ilgili yerlerle paylaşacak.
Şehirlerarası bir yolda yapım çalışması, hava durumuna bağlı bir risk veya sürücünün uyarılması gerekli olan bir durum varsa bu uyarıları değişebilen levhalar üzerinden sürücülerle paylaşılacak.
Şehir içi ulaşımda araç yoğunluğuna göre trafik sinyalizasyonunu düzenleyen akıllı kavşak kontrol sistemleri ile trafik akışı hızlandırılacak. Buna göre ışıklar araç ve yaya yoğunluğuna göre trafiği yönetecek.
Hayvanat bahçesindeki aslanın hali yürekleri burktu
Bangladeş’in Comilla şehrindeki hayvanat bahçesinde bulunan aslanın zayıf ve güçsüz hali görenlerin tepkisine neden oldu. 18 yaşındaki aslanın yaşlılıktan ve iyi bakılmamaktan bu hale geldiği öne sürüldü.
Bangladeş'in Comilla şehrindeki hayvanat bahçesinde bulunan aslanın zayıf ve güçsüz hali görenlerin tepkisine neden oldu.
Yuvraj adlı aslan 2004 yılında Comilla Hayvanat Bahçesi'ne getirilmişti. Ancak ziyaretçileri eğlendirmek adına hayvanat bahçesine getirilen Yuvraj, artık insanları eğlendirmek yerine her geçen gün kendi ölümünü bekliyor. Bölgedeki vatandaşlar ise Yuvraj'a gerekli bakımın yapılmadığı ve yeterli yiyeceğin verilmediği için güçsüzleştiğini söylüyor.
Bir ziyaretçi hayvanat bahçesinde Yuvraj'ı ziyaret ettikten sonra, “Aslan kafesinde artık kedi yaşıyor. Biz bu aslanın artık kediye döndüğünü anlayabiliyoruz. Bunun sebebi ise devlet tarafından hayvanat bahçesindeki hayvanlar için ayrılan bütçenin birçoğunun rüşvet yoluyla insanlar tarafından harcanması. O yüzden o insanlar şişmanlamışken aslanın halı budur işte” dedi.
Comilla Vali Yardımcısı Sanjay Kumar Bhowmik ise bu iddiayı reddederek, Yuvraj'ın yaşlanması nedeniyle yıpranmış göründüğünü belirtti. Ayrıca kendisi Yuvraj'ı bakmak için ayrı bir veteriner takımı oluşturulduğunu de bildirdi.
Veteriner Maksudul Hasan Howlader, “Yuvraj artık 18 yaşına geldi. Normalde bu tür aslanlar 15-16 yaşından fazla yaşamıyor. Ancak Yuvraj hala yaşıyor ve biz onu sürekli kontrol ediyoruz. Yuvraj, yavaşça daha da kötü hale dönüyor. Bu bir hastalık değil. Bu yaşamanın bir sürecidir. Onun buradan çıkartılarak ormana götürülüp serbest bırakılması gerekir. Ancak bu yapılmıyor” dedi.
Öte yandan, ziyarete gelen bir vatandaş tarafından çekilen Yuvraj'in videosu, sosyal medyada büyük ilgi topladı. Sosyal medyada çok konuşulan konuya hayvanseverler ise bir hayvana eziyet ettiği için devlet yetkilerini suçluyor ve kısa bir zaman içinde Yuvraj'ın serbest bırakılmasını istiyor. (Sözcü)
Bangladeş'in Comilla şehrindeki hayvanat bahçesinde bulunan aslanın zayıf ve güçsüz hali görenlerin tepkisine neden oldu.
Yuvraj adlı aslan 2004 yılında Comilla Hayvanat Bahçesi'ne getirilmişti. Ancak ziyaretçileri eğlendirmek adına hayvanat bahçesine getirilen Yuvraj, artık insanları eğlendirmek yerine her geçen gün kendi ölümünü bekliyor. Bölgedeki vatandaşlar ise Yuvraj'a gerekli bakımın yapılmadığı ve yeterli yiyeceğin verilmediği için güçsüzleştiğini söylüyor.
Bir ziyaretçi hayvanat bahçesinde Yuvraj'ı ziyaret ettikten sonra, “Aslan kafesinde artık kedi yaşıyor. Biz bu aslanın artık kediye döndüğünü anlayabiliyoruz. Bunun sebebi ise devlet tarafından hayvanat bahçesindeki hayvanlar için ayrılan bütçenin birçoğunun rüşvet yoluyla insanlar tarafından harcanması. O yüzden o insanlar şişmanlamışken aslanın halı budur işte” dedi.
Comilla Vali Yardımcısı Sanjay Kumar Bhowmik ise bu iddiayı reddederek, Yuvraj'ın yaşlanması nedeniyle yıpranmış göründüğünü belirtti. Ayrıca kendisi Yuvraj'ı bakmak için ayrı bir veteriner takımı oluşturulduğunu de bildirdi.
Veteriner Maksudul Hasan Howlader, “Yuvraj artık 18 yaşına geldi. Normalde bu tür aslanlar 15-16 yaşından fazla yaşamıyor. Ancak Yuvraj hala yaşıyor ve biz onu sürekli kontrol ediyoruz. Yuvraj, yavaşça daha da kötü hale dönüyor. Bu bir hastalık değil. Bu yaşamanın bir sürecidir. Onun buradan çıkartılarak ormana götürülüp serbest bırakılması gerekir. Ancak bu yapılmıyor” dedi.
Öte yandan, ziyarete gelen bir vatandaş tarafından çekilen Yuvraj'in videosu, sosyal medyada büyük ilgi topladı. Sosyal medyada çok konuşulan konuya hayvanseverler ise bir hayvana eziyet ettiği için devlet yetkilerini suçluyor ve kısa bir zaman içinde Yuvraj'ın serbest bırakılmasını istiyor. (Sözcü)
Kadıköy Rıhtım'a yapılacak camiye Koruma Kurulu onay verdi
İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda 'yeşil alanı ve spor alanı' olarak belirlenen, Çevre Bakanlığı tarafından 2015'te yapılan değişiklikle 'cami alanı' olan Kadıköy Rıhtım'da Başbakanlık, Diyanet ve İstanbul Müftülüğü talebi doğrultusunda yapılacak 'Kadıköy Ulu Cami' projesine onay çıktı.
Kadıköy Rıhtım’da, Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğü’nün talebi doğrultusunda yapılacak, 20 bin kişi kapasiteli ‘Kadıköy Ulu Cami Projesi’ne koruma kurulundan onay çıktı: Projenin ayrıtıntıları şöyle:
İstanbul 5 Numaralı Koruma Kurulu’nun 9 Kasım 2017 tarihli kararı doğrultusunda, projenin uygulanacağı yaklaşık 30 bin metrekarelik tescilsiz dolgu alanında, cami, şadırvan ve hizmet birimleri için 11 bin 232 metrekare taban oturumlu ve toplamda 33 bin 559 metrekarelik inşaat alanı oluşturuldu. Peyzaj ve çevre düzenlemesi olarak 19 bin 730 metrekarelik alan ayrıldı. Projede, 3 bodrum katlı ve yaklaşık 1200 araç kapasiteli yeraltı otoparkı da var.
Bakanlık rapor yazdı
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre 15 Eylül 2009’da onaylanan ve imarda İstanbul’un anayasası olarak kabul edilen 1/100 bin ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda, “Kentsel ve Bölgesel Yeşil ve Spor Alanı”nı, Çevre Bakanlığı tarafından 2 Kasım 2015 tarihinde onaylanan imar planı değişikliğiyle “cami alanı”na alındı. Bakanlığın raporunda gerekçe olarak, İstanbul’un Anadolu yakasında, planlama alanı ve yakın çevresinde, ‘Selatin Cami’ veya ‘Ulu Cami’ mahiyetinde cami olmadığı belirtilip, “Büyük cemaatlerle cuma namazlarının, bayram namazlarının veya kalabalık cenaze namazlarının kılınacağı bir ‘Ulu Cami’ inşa edilebilecek nitelikte uygun bir yerin planlanması gerektiği tespit edilmiştir” denildi.
Belediye plana itiraz etmişti
Kadıköy Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2 Kasım 2015’te onaylandığı plana itiraz edip dava açtı. Gerekçe olarak da, 8 Ekim 2012’de onaylanan “Haydarpaşa Gar, Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”nda, arazinin büyük bölümü “İSKİ Hizmet Alanı” ve Kentsel Sit Alanı komşuluğunda, “Etkileme Geçiş Sahası” olarak görüldüğü ve aynı zamanda İSKİ’nin ileri biyolojik arıtma tesisi yapmayı planladığı rezerv alanı olduğunu gösterdi. İptal ve yürütmenin durdurulması için açılan dava henüz sonuçlanmadı.
Nuhoğlu: İBB ruhsatı düzenleyip inşaata başlayabilir
Eğer 5000’lik plana açtıkları dava sonucu, yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa, İBB yapı ruhsatını düzenleyip inşaata başlayabileceğini söyleyen Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu, kararın siyasi olduğunu öne sürdü.
Nuhoğlu şöyle konuştu: “2 yıllık süreçte bu bölgede 33 bin 559 metrekarelik bir inşaat yapısına dönüştü. İmar planında ibadet yeri olarak görünen bir alan değilken, il müftüsünün aklına dolgu alanına cami nereden geldi. Bu süreçte Kadıköy halkı bilgilendirilmedi. Bilirkişi raporları bizden yana. Kurul kararı iptali için açılan davada, 3. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Çevre Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün itirazıyla yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı. Ama dava devam ediyor. İhtiyaç olup olmadığı kararını Kadıköylülerin vermesi gerekiyor. Bu kadar geniş yapıya ihtiyaç olup olmadığı tartışılmalı. Kıyı kanununa göre, yapılaşma alanın yüzde üçünü geçemez, yükseklik 5.5 metreyi aşamaz. Bu kadar hızlı bir şekilde niye ihtiyaç duyuldu? Çevresinde 9 tane ibadet yeri var.”
Kadıköy Rıhtım’da, Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğü’nün talebi doğrultusunda yapılacak, 20 bin kişi kapasiteli ‘Kadıköy Ulu Cami Projesi’ne koruma kurulundan onay çıktı: Projenin ayrıtıntıları şöyle:
İstanbul 5 Numaralı Koruma Kurulu’nun 9 Kasım 2017 tarihli kararı doğrultusunda, projenin uygulanacağı yaklaşık 30 bin metrekarelik tescilsiz dolgu alanında, cami, şadırvan ve hizmet birimleri için 11 bin 232 metrekare taban oturumlu ve toplamda 33 bin 559 metrekarelik inşaat alanı oluşturuldu. Peyzaj ve çevre düzenlemesi olarak 19 bin 730 metrekarelik alan ayrıldı. Projede, 3 bodrum katlı ve yaklaşık 1200 araç kapasiteli yeraltı otoparkı da var.
Bakanlık rapor yazdı
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre 15 Eylül 2009’da onaylanan ve imarda İstanbul’un anayasası olarak kabul edilen 1/100 bin ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda, “Kentsel ve Bölgesel Yeşil ve Spor Alanı”nı, Çevre Bakanlığı tarafından 2 Kasım 2015 tarihinde onaylanan imar planı değişikliğiyle “cami alanı”na alındı. Bakanlığın raporunda gerekçe olarak, İstanbul’un Anadolu yakasında, planlama alanı ve yakın çevresinde, ‘Selatin Cami’ veya ‘Ulu Cami’ mahiyetinde cami olmadığı belirtilip, “Büyük cemaatlerle cuma namazlarının, bayram namazlarının veya kalabalık cenaze namazlarının kılınacağı bir ‘Ulu Cami’ inşa edilebilecek nitelikte uygun bir yerin planlanması gerektiği tespit edilmiştir” denildi.
Belediye plana itiraz etmişti
Kadıköy Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2 Kasım 2015’te onaylandığı plana itiraz edip dava açtı. Gerekçe olarak da, 8 Ekim 2012’de onaylanan “Haydarpaşa Gar, Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”nda, arazinin büyük bölümü “İSKİ Hizmet Alanı” ve Kentsel Sit Alanı komşuluğunda, “Etkileme Geçiş Sahası” olarak görüldüğü ve aynı zamanda İSKİ’nin ileri biyolojik arıtma tesisi yapmayı planladığı rezerv alanı olduğunu gösterdi. İptal ve yürütmenin durdurulması için açılan dava henüz sonuçlanmadı.
Nuhoğlu: İBB ruhsatı düzenleyip inşaata başlayabilir
Eğer 5000’lik plana açtıkları dava sonucu, yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa, İBB yapı ruhsatını düzenleyip inşaata başlayabileceğini söyleyen Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu, kararın siyasi olduğunu öne sürdü.
Nuhoğlu şöyle konuştu: “2 yıllık süreçte bu bölgede 33 bin 559 metrekarelik bir inşaat yapısına dönüştü. İmar planında ibadet yeri olarak görünen bir alan değilken, il müftüsünün aklına dolgu alanına cami nereden geldi. Bu süreçte Kadıköy halkı bilgilendirilmedi. Bilirkişi raporları bizden yana. Kurul kararı iptali için açılan davada, 3. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Çevre Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün itirazıyla yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı. Ama dava devam ediyor. İhtiyaç olup olmadığı kararını Kadıköylülerin vermesi gerekiyor. Bu kadar geniş yapıya ihtiyaç olup olmadığı tartışılmalı. Kıyı kanununa göre, yapılaşma alanın yüzde üçünü geçemez, yükseklik 5.5 metreyi aşamaz. Bu kadar hızlı bir şekilde niye ihtiyaç duyuldu? Çevresinde 9 tane ibadet yeri var.”
29 Kasım 2017 Çarşamba
2018'deki MTV zam oranı belli oldu
"Torba tasarı" olarak bilinen Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmesiyle araç sahiplerinin 2018 yılında ödeyecekleri Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) tutarları da belli oldu.
Eskiden MTV araçların yılına ve motor hacmine göre hesaplanırken, yeni yasa ile bunlara bir de taşıt değeri eklendi. Araçların vergisiz fiyatı olarak tanımlanan taşıt değeri, 2018 yılından itibaren MTV'yi belirleyecek üç unsurdan biri olacak.
MTV için uygulanacak yeniden değerleme oranı 1300 cc altı araçlar için yüzde 15, 1300 cc üstü araçlar için ise yüzde 25 olarak uygulanacak.
KİM NE KADAR ÖDEYECEK?
Buna göre, MTV 1300 cc ve aşağısı araçlar için fiyatı 40 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 743 lira, fiyatı 40-70 bin lira arası olanlarda 817 lira, fiyatı 70 bini aşanlarda 892 lira olarak uygulanacak.
MTV, 1300 cc-1600 cc arası araçlar için fiyatı 40 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) bin 294 lira, fiyatı 40-70 bin lira arası olanlarda bin 423 lira, fiyatı 70 bini aşanlarda bin 553 lira olacak.
MTV, 1601 cc-1800 cc arası araçlar için fiyatı 100 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 2 bin 512 lira, fiyatı 100 bini aşanlarda 2 bin 741 lira;
1801 cc-2000 cc arası araçlar için fiyatı 100 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 3 bin 957 lira, fiyatı 100 bini aşanlarda 4 bin 317 lira;
2001 cc-2500 cc arası araçlar için fiyatı 125 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 5 bin 936 lira, fiyatı 125 bini aşanlarda 6 bin 476 lira olarak uygulanacak.
MTV, 4001 cc ve yukarısı araçlar için, fiyatı 475 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 32 bin 431 lira, fiyatı 475 bini aşanlarda 35 bin 379 lira olacak.
31 ARALIK 2017'DEN ÖNCE TESCİL EDİLEN ARAÇLAR
31 Aralık 2017 tarihinden önce kayıt ve tescil edilen araçlar için MTV hesaplamasında taşıt değerine bakılmayacak. Bu araç sahipleri MTV'yi araçlarının motor hacmine göre ödeyecek.
Buna göre 31 Aralık 2017'den önce aracını tescil ettirenler, 1 Ocak 2018'den itibaren 1300 cc ve aşağısı araçlar (1-3 yaş) için 743 lira, 1301 cc-1600 cc arası araçlarda bin 294 lira, 1601 cc-1800 cc arası araçlarda 2 bin 284 lira, 1801 cc-2000 cc arası araçlarda 3 bin 598 lira, 4001 cc ve yukarısı araçlarda 29 bin 483 lira MTV ödeyecek.
Eskiden MTV araçların yılına ve motor hacmine göre hesaplanırken, yeni yasa ile bunlara bir de taşıt değeri eklendi. Araçların vergisiz fiyatı olarak tanımlanan taşıt değeri, 2018 yılından itibaren MTV'yi belirleyecek üç unsurdan biri olacak.
MTV için uygulanacak yeniden değerleme oranı 1300 cc altı araçlar için yüzde 15, 1300 cc üstü araçlar için ise yüzde 25 olarak uygulanacak.
KİM NE KADAR ÖDEYECEK?
Buna göre, MTV 1300 cc ve aşağısı araçlar için fiyatı 40 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 743 lira, fiyatı 40-70 bin lira arası olanlarda 817 lira, fiyatı 70 bini aşanlarda 892 lira olarak uygulanacak.
MTV, 1300 cc-1600 cc arası araçlar için fiyatı 40 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) bin 294 lira, fiyatı 40-70 bin lira arası olanlarda bin 423 lira, fiyatı 70 bini aşanlarda bin 553 lira olacak.
MTV, 1601 cc-1800 cc arası araçlar için fiyatı 100 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 2 bin 512 lira, fiyatı 100 bini aşanlarda 2 bin 741 lira;
1801 cc-2000 cc arası araçlar için fiyatı 100 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 3 bin 957 lira, fiyatı 100 bini aşanlarda 4 bin 317 lira;
2001 cc-2500 cc arası araçlar için fiyatı 125 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 5 bin 936 lira, fiyatı 125 bini aşanlarda 6 bin 476 lira olarak uygulanacak.
MTV, 4001 cc ve yukarısı araçlar için, fiyatı 475 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 32 bin 431 lira, fiyatı 475 bini aşanlarda 35 bin 379 lira olacak.
31 ARALIK 2017'DEN ÖNCE TESCİL EDİLEN ARAÇLAR
31 Aralık 2017 tarihinden önce kayıt ve tescil edilen araçlar için MTV hesaplamasında taşıt değerine bakılmayacak. Bu araç sahipleri MTV'yi araçlarının motor hacmine göre ödeyecek.
Buna göre 31 Aralık 2017'den önce aracını tescil ettirenler, 1 Ocak 2018'den itibaren 1300 cc ve aşağısı araçlar (1-3 yaş) için 743 lira, 1301 cc-1600 cc arası araçlarda bin 294 lira, 1601 cc-1800 cc arası araçlarda 2 bin 284 lira, 1801 cc-2000 cc arası araçlarda 3 bin 598 lira, 4001 cc ve yukarısı araçlarda 29 bin 483 lira MTV ödeyecek.
28 Kasım 2017 Salı
Türkiye’nin ilk Lyme Kliniği, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde kuruluyor
Sessiz katil lakabıyla bilinen ve 365'ten fazla hastalığı taklit edebilen Lyme hastalığı, yüzyılın salgını olarak nitelendiriliyor. Üstelik Türkiye'de 7 milyon kişide bu hastalık var ancak hastalar uzmanlara ulaşamıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bu sorundan yola çıkarak Lyme Kliniği açmaya ve hastalıkla ilgili bir laboratuvar kurmaya karar verdi. Uzmanlar ayrıca usta oyuncu Türkan Şoray'ı da hastalıkla ilgili uyardı. İşte nedeni...
Dünyada yüzyılın salgını olarak nitelendirilen ve 365'ten fazla hastalığı taklit etmesiyle bilinen, ‘Borrelia Burgdorferi' bakterisinin yol açtığı Lyme hastalığı ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Lyme Kliniği ve Lyme Laboratuvarı açılmasına karar verildi.
SESSİZ KATİL
“Sessiz Katil” adıyla da bilinen ve dünyada hızla yayılarak insanlığı tehdit ettiği belirtilen Lyme ile ilgili İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde, Üniversite rektörü Prof.Dr. Erdal Çelik başkanlığında bir toplantı yapıldı. Üniversitenin Tıp Fakültesi Başhekimi Prof.Dr. Mete Edizer ile 10 yılı aşkın zamandır Lyme hastalığı hakkında çalışmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin'de toplantıya katıldı. Yapılan toplantıda Lyme hastalığının insanlığı tehdit ettiği, Türkiye'de 7 milyon kişide Lyme hastalığı olduğu, ancak konusunda uzman hekimlerin görev yapacağı Lyme kliniklerinin bulunmadığı vurgulandı. Bu eksikliği gidermek amacıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme Kliniği açılmasına, Lyme hastalığı ile ilgili araştırma grubu ve Lyme Laboratuvarı kurulmasına karar verildi.
İLK DEFA BİR REKTÖR DESTEK VERDİ
Yıllardır Lyme konusunda araştırmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde Lyme kliniklerinin kurulduğunu belirterek alınan bu kararın çok önemli olduğunu söyledi. Prof.Dr. Biyolog Çetin; “Biliyorsunuz Türkiye'de Lyme hastalığı ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Hedeflerimden bir tanesi de Türkiye'de Lyme hastalığı teşhisi konulan hastalarımızın tedavilerinin yapılabileceği bir araştırma merkezinin kurulmasıydı. Bu araştırma merkezinin bir üniversite ve tıp fakültesi bünyesinde olması gerekiyordu. Nihayet ilk defa bir rektör bu konuda her türlü desteği vereceğini bu toplantıda açıkladı. Önümüzde ki günlerde bu karar üniversite yönetiminin önüne gelecek. Türkiye'de ilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme hastalığı ile ilgili bir araştırma ve tedavi kliniği kurulması çalışmaları başlayacak. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü olarak Lyme bakterisi ile ilgili bir araştırma grubu kuracağız. Bu grubun startını sayın rektör verdi. Bu ekip Türkiye'de ilk defa bu bakterinin ile ilgili laboratuvar çalışmaları yapacak” dedi.
“ÇOK SAYIDA MAĞDUR LYME HASTASINDAN TALEP VAR”
Avrupa'da ve Amerika'da şu anda temeli 25 ile 30 yıl önce atılmış Lyme klinikleri olduğunu belirten Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, “Ben 10 yıldır Lyme konusunda çalışmalar yapıyorum. Özellikle son 5 yıldır yoğun test talepleri var. Hemen hemen her gün ortalama 15 telefon alıyorum, mailler geliyor ve her gün insanlar ofisime ziyarete geliyorlar. Çok sayıda Lyme hastası var. Ben bunu 2 yıl önce Finlandiya'da ki uluslararası Lyme konferansında da söylemiştim. Yapılan çalışmalarla da bilimsel olarak kanıtladık. Türkiye'de 7 ile 10 milyon arası Lyme hastası var. Bunu birkaç kez deklare etmiştik. Şu anda en geçerli Lyme testi Almanya'da ki laboratuvarlarda yapılıyor. Lyme hastalarının Türkiye'de test yaptıracakları yer yok. İnsanlar mağdur. Pozitif çıkan insanlar doğal olarak doktor ve klinik arıyorlar. Lyme konusunda doktora yapmış, ihtisas yapmış bir tane yetişmiş ve alt yapısı olan doktorumuz yok. Bu açığı biran önce kapatmamız gerekiyor. Sadece Dokuz Eylül Üniversitesinin bu tarihi girişimi yetmez. Diğer tıp fakültelerinin sayın dekanlarına acilen çağrım, mümkünse ve ellerinde imkânları varsa Lyme kliniği kurma çalışmalarına başlasınlar” dedi.
TÜRKAN ŞORAY'A ÇAĞRI
Türkiye'de Lyme'a yakalanmış çok sayıda tanınmış kişi olduğunu belirten Çetin, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'a da bir çağrıda bulundu. Çetin; “Geçtiğimiz günlerde Sayın Türkan Şoray beyin tümörü ameliyatı oldu. Kendisi yıllardır kuşing sendromu hastası. Kuşing hastalarının birçoğu ise Lyme hastası. Buradan kendisine ve yakınlarına bir çağrıda bulunuyorum. Lütfen acilen Lyme testi yaptırsınlar. Çünkü bu bakterinin beyin tümörü ve dördüncü evre beyin kanseri ‘blastoma' yaptığı ispatlandı. Bende bunların akademik belgeleri var” dedi.
DHA
Dünyada yüzyılın salgını olarak nitelendirilen ve 365'ten fazla hastalığı taklit etmesiyle bilinen, ‘Borrelia Burgdorferi' bakterisinin yol açtığı Lyme hastalığı ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Lyme Kliniği ve Lyme Laboratuvarı açılmasına karar verildi.
SESSİZ KATİL
“Sessiz Katil” adıyla da bilinen ve dünyada hızla yayılarak insanlığı tehdit ettiği belirtilen Lyme ile ilgili İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde, Üniversite rektörü Prof.Dr. Erdal Çelik başkanlığında bir toplantı yapıldı. Üniversitenin Tıp Fakültesi Başhekimi Prof.Dr. Mete Edizer ile 10 yılı aşkın zamandır Lyme hastalığı hakkında çalışmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin'de toplantıya katıldı. Yapılan toplantıda Lyme hastalığının insanlığı tehdit ettiği, Türkiye'de 7 milyon kişide Lyme hastalığı olduğu, ancak konusunda uzman hekimlerin görev yapacağı Lyme kliniklerinin bulunmadığı vurgulandı. Bu eksikliği gidermek amacıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme Kliniği açılmasına, Lyme hastalığı ile ilgili araştırma grubu ve Lyme Laboratuvarı kurulmasına karar verildi.
İLK DEFA BİR REKTÖR DESTEK VERDİ
Yıllardır Lyme konusunda araştırmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde Lyme kliniklerinin kurulduğunu belirterek alınan bu kararın çok önemli olduğunu söyledi. Prof.Dr. Biyolog Çetin; “Biliyorsunuz Türkiye'de Lyme hastalığı ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Hedeflerimden bir tanesi de Türkiye'de Lyme hastalığı teşhisi konulan hastalarımızın tedavilerinin yapılabileceği bir araştırma merkezinin kurulmasıydı. Bu araştırma merkezinin bir üniversite ve tıp fakültesi bünyesinde olması gerekiyordu. Nihayet ilk defa bir rektör bu konuda her türlü desteği vereceğini bu toplantıda açıkladı. Önümüzde ki günlerde bu karar üniversite yönetiminin önüne gelecek. Türkiye'de ilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme hastalığı ile ilgili bir araştırma ve tedavi kliniği kurulması çalışmaları başlayacak. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü olarak Lyme bakterisi ile ilgili bir araştırma grubu kuracağız. Bu grubun startını sayın rektör verdi. Bu ekip Türkiye'de ilk defa bu bakterinin ile ilgili laboratuvar çalışmaları yapacak” dedi.
“ÇOK SAYIDA MAĞDUR LYME HASTASINDAN TALEP VAR”
Avrupa'da ve Amerika'da şu anda temeli 25 ile 30 yıl önce atılmış Lyme klinikleri olduğunu belirten Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, “Ben 10 yıldır Lyme konusunda çalışmalar yapıyorum. Özellikle son 5 yıldır yoğun test talepleri var. Hemen hemen her gün ortalama 15 telefon alıyorum, mailler geliyor ve her gün insanlar ofisime ziyarete geliyorlar. Çok sayıda Lyme hastası var. Ben bunu 2 yıl önce Finlandiya'da ki uluslararası Lyme konferansında da söylemiştim. Yapılan çalışmalarla da bilimsel olarak kanıtladık. Türkiye'de 7 ile 10 milyon arası Lyme hastası var. Bunu birkaç kez deklare etmiştik. Şu anda en geçerli Lyme testi Almanya'da ki laboratuvarlarda yapılıyor. Lyme hastalarının Türkiye'de test yaptıracakları yer yok. İnsanlar mağdur. Pozitif çıkan insanlar doğal olarak doktor ve klinik arıyorlar. Lyme konusunda doktora yapmış, ihtisas yapmış bir tane yetişmiş ve alt yapısı olan doktorumuz yok. Bu açığı biran önce kapatmamız gerekiyor. Sadece Dokuz Eylül Üniversitesinin bu tarihi girişimi yetmez. Diğer tıp fakültelerinin sayın dekanlarına acilen çağrım, mümkünse ve ellerinde imkânları varsa Lyme kliniği kurma çalışmalarına başlasınlar” dedi.
TÜRKAN ŞORAY'A ÇAĞRI
Türkiye'de Lyme'a yakalanmış çok sayıda tanınmış kişi olduğunu belirten Çetin, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'a da bir çağrıda bulundu. Çetin; “Geçtiğimiz günlerde Sayın Türkan Şoray beyin tümörü ameliyatı oldu. Kendisi yıllardır kuşing sendromu hastası. Kuşing hastalarının birçoğu ise Lyme hastası. Buradan kendisine ve yakınlarına bir çağrıda bulunuyorum. Lütfen acilen Lyme testi yaptırsınlar. Çünkü bu bakterinin beyin tümörü ve dördüncü evre beyin kanseri ‘blastoma' yaptığı ispatlandı. Bende bunların akademik belgeleri var” dedi.
DHA
Diyanet’ten Bitcoin açıklaması geldi! Bitcoin caiz mi? Bitcoin nedir?
Diyanet İşleri Bitcoin hakkında açıklama yaptı. Hızla yükselen kripto para birimi Bitcoin sürekli yükseliş hareketiyle gündeme gelirken bu sefer dini bir konuyla gündeme geldi. Diyanet'e sorulan "Bitcoin caiz mi?" sorusunun cevabı "hayır" oldu...
Bitcoin yükselişiyle bu sıralar sık sık gündeme geliyor. Bitcoin hakkında Diyanet’ten açıklama geldi, “Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraları yatırım amaçlı almak caiz midir?” şeklinde sorulan soruya Diyanet İşleri’nden dinen uygun olmadığı cevabı geldi.
“MERKEZİ OTORİTEYE SAHİP DEĞİL”
BitcoinTalk'ta yer alan konu başlığında da belirtildiği üzere, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'na “Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraları yatırım amaçlı almak caiz midir?” şeklinde bir soru yöneltiliyor. Din İşleri ise kripto paraların merkezi bir otoriteye sahip olmadığına ve bu yüzden devlet teminatı altında olmadığına dikkat çekerken değer kazanıp kaybetme konusunda spekülasyonlara açık olması ve kara para aklamak için kullanıldığı gerekçesiyle şu aşamada dinen uygun olmadığı yönünde soruyu cevaplıyor.
BİTCOİN NEDİR?
Avustralyalı iş adamı Craig Wright, sanal parayı bulan kişi olduğunu ve uzun süredir Nakamoto lakabını kullandığını duyurdu. Bitcoin'in önde gelen kullanıcıları ve sanal parayı geliştiren yazılımcılar da Craig Wright'ın Bitcoin'i bulan kişi olduğunu teyit ediyor. BBC'nin haberine göre Craig Wright kimliğini açıklarken, Bitcoin'in yaratıcısına ait olduğu bilinen Bitcoinlere dair teknik verileri de paylaştı ve böylece sanal paranın yaratıcısı olduğunu da kanıtlamış oldu. Kimliğini BBC, Economist ve GQ yayın kuruluşlarına eş zamanlı olarak açıklayan Wright, BBC'ye tarihte gerçekleşen ilk Bitcoin para transferine dair dijital belgeleri de gösterdi. Craig Wright, kimliğini açıklayarak Bitcoin'in mucidinin kim olduğu tartışmalarına bir son vermek istediğini ifade etti.
Bitcoin'in yüzü olmak istemediğini ifade eden Craig Wright, “Kimliğimi açıkladım çünkü son zamanlarda üstümde giderek artan bir baskı vardı. Sevdiğim insanların da aslı olmayan dedikodulardan olumsuz etkilenmesini istemedim” diyor. Yetkililer Wright'in kimliğini devam eden bir vergi soruşturması yüzünden açıkladığını belirtti. u sanal para biriminin bağlı olduğu bir güç veya merkez bulunmadığı için fiyatını tamamen arz ve talep koşulları belirliyor. Normal ekonomi şartlarında olduğu gibi talep artınca fiyat yükselirken, talep azalınca fiyat düşüyor.
Ancak, bu sana para birimi son yıllarda ciddi bir düşüş yaşamış olsa da, tekrar yükselişe geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bitcoin yükselişiyle bu sıralar sık sık gündeme geliyor. Bitcoin hakkında Diyanet’ten açıklama geldi, “Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraları yatırım amaçlı almak caiz midir?” şeklinde sorulan soruya Diyanet İşleri’nden dinen uygun olmadığı cevabı geldi.
“MERKEZİ OTORİTEYE SAHİP DEĞİL”
BitcoinTalk'ta yer alan konu başlığında da belirtildiği üzere, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'na “Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraları yatırım amaçlı almak caiz midir?” şeklinde bir soru yöneltiliyor. Din İşleri ise kripto paraların merkezi bir otoriteye sahip olmadığına ve bu yüzden devlet teminatı altında olmadığına dikkat çekerken değer kazanıp kaybetme konusunda spekülasyonlara açık olması ve kara para aklamak için kullanıldığı gerekçesiyle şu aşamada dinen uygun olmadığı yönünde soruyu cevaplıyor.
BİTCOİN NEDİR?
Avustralyalı iş adamı Craig Wright, sanal parayı bulan kişi olduğunu ve uzun süredir Nakamoto lakabını kullandığını duyurdu. Bitcoin'in önde gelen kullanıcıları ve sanal parayı geliştiren yazılımcılar da Craig Wright'ın Bitcoin'i bulan kişi olduğunu teyit ediyor. BBC'nin haberine göre Craig Wright kimliğini açıklarken, Bitcoin'in yaratıcısına ait olduğu bilinen Bitcoinlere dair teknik verileri de paylaştı ve böylece sanal paranın yaratıcısı olduğunu da kanıtlamış oldu. Kimliğini BBC, Economist ve GQ yayın kuruluşlarına eş zamanlı olarak açıklayan Wright, BBC'ye tarihte gerçekleşen ilk Bitcoin para transferine dair dijital belgeleri de gösterdi. Craig Wright, kimliğini açıklayarak Bitcoin'in mucidinin kim olduğu tartışmalarına bir son vermek istediğini ifade etti.
Bitcoin'in yüzü olmak istemediğini ifade eden Craig Wright, “Kimliğimi açıkladım çünkü son zamanlarda üstümde giderek artan bir baskı vardı. Sevdiğim insanların da aslı olmayan dedikodulardan olumsuz etkilenmesini istemedim” diyor. Yetkililer Wright'in kimliğini devam eden bir vergi soruşturması yüzünden açıkladığını belirtti. u sanal para biriminin bağlı olduğu bir güç veya merkez bulunmadığı için fiyatını tamamen arz ve talep koşulları belirliyor. Normal ekonomi şartlarında olduğu gibi talep artınca fiyat yükselirken, talep azalınca fiyat düşüyor.
Ancak, bu sana para birimi son yıllarda ciddi bir düşüş yaşamış olsa da, tekrar yükselişe geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kandil ne zaman?
Melvid Kandilinin yaklaşmasıyla birçok kişi Mevlid Kandilinin tam olarak hangi tarihte olduğunu merak ediyor. Google'da "kandil bugün mü?" araması yapan vatandaşlar, kandilde hangi ibadetler yapılacağını, kandilin en iyi nasıl değerlendirileceğini araştırıyor. İşte merak edilenler...
İslam alemi 29 Kasım’da Mevlid Kandilini idrak edecek. Mevlid kandiline çok kısa bir süre kala vatandaşlar Google’da kandile dair aramalar yapıyor ancak Google bir hata sebebiye kandil gününü hatalı şekilde veriyor. Google tarafından 30 Kasım olarak gösterilen kandil tarihi aslında 29 Kasım. Peki mevlid kandilinde neler yapılmalı?
MEVLİD KANDİLİ'NDE HANGİ İBADETLER YAPILIR?
Mevlid Kandili peygamber efendimizin doğum gecesidir. Bu anlamlı gece en güzel şekilde değerlendirilmeye çalışılır. Mevlid Kandili'nde;
– Peygamber efendimiz Hz. Muhammed için salatü selamlar getirilir ve şefaati ümit edilerek ümmetinden olma bilinci yenilenir
– Bol bol zikirde bulunulur
– Kuran-ı Kerim okunur, okuyan kişiler dinlenir
– Kişiler kendileri ve Mümin kardeşleri için hayır duaları ederler
– Kandil gecesinin akşam, yatsı ve Sabah namazları camide cemaat ile birlikte kılınır
– Kandil gecesinin gündüzünde oruç tutmaya çalışılır.
MEVLİD KANDİLİ ANLAMI VE ÖNEMİ
Mevlid; doğum zamanı, doğulan yer ve zaman anlamına gelmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Bu gece aynı zamanda Rebiülevvel ayının onikinci gecesidir.
Dünyanın her kesiminden Müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlamaktadır. İslam’da Hz Muhammed (sav)’in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci’ye bağlayan geceyi, Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17’ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Bu iki tarih arasındaki haftayı da Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğumu tüm Müslüman Alemin de kutlu doğum haftası olarak adlandırılarak bir hafta kutlanılır. Bu hafta Müslümanların bayramıdır.
Mevlid Kandili insanı insan yapan bütün güzelliklerin toplandığı rahmet elçisi Hz. Peygamberin (sav)’in doğumunu kutladığımız, onun bireysel ve toplumsal hayatımızı aydınlatan insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, insanlığa sunduğu değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme haftasıdır.
MEVLİD KANDİLİNDE DÜĞÜN OLUR MU?
İslam alimlerine göre Mevlid Kandili gibi mübarek gün ve gecelerde evlenmekte veya gerdeğe girmekte bir sakınca yoktur. Önemli olan o mübarek günün gecenin öneminin idrak edilmesidir.
MEVLİD KANDİLİ'NDE HANGİ İBADETLER YAPILIR?
Mevlid Kandili peygamber efendimizin doğum gecesidir. Bu anlamlı gece en güzel şekilde değerlendirilmeye çalışılır. Mevlid Kandili'nde;
– Peygamber efendimiz Hz. Muhammed için salatü selamlar getirilir ve şefaati ümit edilerek ümmetinden olma bilinci yenilenir
– Bol bol zikirde bulunulur
– Kuran-ı Kerim okunur, okuyan kişiler dinlenir
– Kişiler kendileri ve Mümin kardeşleri için hayır duaları ederler
– Kandil gecesinin akşam, yatsı ve Sabah namazları camide cemaat ile birlikte kılınır
– Kandil gecesinin gündüzünde oruç tutmaya çalışılır.
MEVLİD KANDİLİ ANLAMI VE ÖNEMİ
Mevlid; doğum zamanı, doğulan yer ve zaman anlamına gelmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Bu gece aynı zamanda Rebiülevvel ayının onikinci gecesidir.
Dünyanın her kesiminden Müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlamaktadır. İslam’da Hz Muhammed (sav)’in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci’ye bağlayan geceyi, Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17’ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Bu iki tarih arasındaki haftayı da Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğumu tüm Müslüman Alemin de kutlu doğum haftası olarak adlandırılarak bir hafta kutlanılır. Bu hafta Müslümanların bayramıdır.
Mevlid Kandili insanı insan yapan bütün güzelliklerin toplandığı rahmet elçisi Hz. Peygamberin (sav)’in doğumunu kutladığımız, onun bireysel ve toplumsal hayatımızı aydınlatan insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, insanlığa sunduğu değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme haftasıdır.
MEVLİD KANDİLİNDE DÜĞÜN OLUR MU?
İslam alimlerine göre Mevlid Kandili gibi mübarek gün ve gecelerde evlenmekte veya gerdeğe girmekte bir sakınca yoktur. Önemli olan o mübarek günün gecenin öneminin idrak edilmesidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)