28 Ocak 2016 Perşembe

Türkiye nüfusu açıklandı! İşte son rakam

Türkiye nüfusu, 2015'te bir önceki yıla göre 1 milyon 45 bin 149 kişi artarak 78 milyon 741 bin 53 kişi oldu. Bu rakamlar dahilinde Suriye'den gelen ve sayılarının 3 milyonu aştığı belirtilen göçmenlerin ne kadarının olduğu tam olarak bilinmiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 yılını ilgilendiren Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarını açıkladı.
Verilere göre; Türkiye’de ikamet eden nüfus 2015 yılında bir önceki yıla göre 1 milyon 45 bin 149 kişi arttı. Erkek nüfusun oranı yüzde 50,2 (39 milyon 511 bin 191 kişi), kadın nüfusun oranı ise yüzde 49,8 (39 milyon 229 bin 862 kişi) olarak gerçekleşti.Yıllık nüfus artış hızı 2014 yılında bin 13,3 iken, 2015 yılında binde 3,4 oldu.
İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin oranı 2014 yılında yüzde 91,8 iken, bu oran 2015 yılında yüzde 92,1’e yükseldi. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise yüzde 7,9 olarak gerçekleşti.
EN KALABALIK İL İSTANBUL
Türkiye nüfusunun yüzde 18,6’sının ikamet ettiği İstanbul, 14 milyon 657 bin 434 kişi ile en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla yüzde 6,7 (5 milyon 270 bin 575 kişi) ile Ankara, yüzde 5,3 (4 milyon 168 bin 415 kişi) ile İzmir, yüzde 3,6 (2 milyon 842 bin 547 kişi) ile Bursa ve yüzde 2,9 (2 milyon 288 bin 456 kişi) ile Antalya illeri takip etti. Bayburt ili ise 78 bin 550 kişi ile en az nüfusa sahip il oldu.
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ORTANCA YAŞI YÜKSELDİ
Ülkemizde 2014 yılında 30,7 olan ortanca yaş, 2015 yılında önceki yıla göre artış göstererek 31 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 30,4 iken, kadınlarda 31,6 olarak gerçekleşti. Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla Sinop (39,3), Balıkesir (38,8) ve Kastamonu (38,3) iken, en düşük olduğu iller ise sırasıyla Şanlıurfa (19,3), Şırnak (19,5) ve Ağrı (20,3) oldu.
ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUSUN ORANI DEĞİŞMEDİ
Ülkemizde 15-64 yaş grubunda bulunan (çalışma çağındaki) nüfusun oranı 2015 yılında, bir önceki yılda olduğu gibi yüzde 67,8 (53 milyon 359 bin 594 kişi) olarak gerçekleşti. Çocuk yaş grubundaki (0-14) nüfusun oranı ise yüzde 24’e (18 milyon 886 bin 220 kişi) gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı da yüzde 8,2’ye (6 milyon 495 bin 239 kişi) yükseldi.
TÜRKİYE’DE KİLOMETREKAREYE DÜŞEN KİŞİ SAYISI ARTTI
Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen 'bir kilometrekareye düşen kişi sayısı', Türkiye genelinde 2014 yılına göre 1 kişi artarak 102 kişi oldu. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 821 kişi ile nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu ilimiz oldu. Bunu sırasıyla; 493 kişi ile Kocaeli, 347 kişi ile İzmir ve 283 kişi ile Gaziantep takip etti. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 12 kişi ile Tunceli oldu. Yüzölçümü bakımından ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 55, en küçük yüzölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 275 olarak gerçekleşti.

Mardinli üçüzler yardım bekliyor!

Aylık 600 lirayla geçinmek zorunda kalan baba, bir taraftan da üçüzlerini iyileştirmek için çırpınıyor.

Mardin’in Kızıltepe İlçesi’nde oturan Behçet ve Hatice Tutuş çiftinin 1.5 yıl önce  doğan üçüzlerinde ‘Beyin üzerinde su birikmesi’ olarak bilinen Hidrosefali hastalığı tespit edildi. Hastalık nedeniyle çocukların kafatası sürekli büyürken, geçimini ayda kazandığı 600 lira ile sağlamaya çalıştığını belirten baba üçüzleri hastaneye bile götüremediğini söyledi. Çaresiz baba yardım severlerden gelecek desteği bekliyor.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde oturan inşaat işçisi 32 yaşındaki Behçet Tutuş ile ev kadını eşi 30 yaşındaki Hatice Tutuş’un 1.5 yıl önce üçüz çocukları oldu. Bünyamin, Büşra ve Burhan ismi verilen çocukların ‘hidrosefali’ hastası oldukları tespit edildi. Doğumdan sonra yapılan kontrollerde ayrıca Bünyamin ve Büşra’nın kalp rahatsızlığı olduğu da belirlendi. Üçüz çocuk sevinci yaşayamadan hastalığı öğrenen Tutuş ailesi büyük bir üzüntü geçirirken, hidrosefali hastalığından dolayı çocuklarda gelişim eksikliği ve kalp rahatsızlıklarının da ortaya çıkacağı belirtildi.


600 LİRA İLE GEÇİNMEYE ÇALIŞIYOR

Şilan ve Roje isimli  iki çocukları daha bulunan ve inşaatlarda işçilik yaparak aylık 600 lira kazanan Behçet Tutuş, aylık 250 lira kira ödediklerini söyledi. Çocukların gelişimleri için özel bir mama verilmesi gerektiğini söyleyen Behçet Tutuş, aylık elinde kalan 350 lira ile geçimini sağlamaya çalıştığını belirtti. Doğuştan hidrosefali olan çocuklar ise parasızlık nedeniyle yeterli düzeyde beslenemiyor. Çocukların aylık düzenli olarak Diyarbakır’da bulunan Dicle Üniversitesi’ne kontrole götürülmesi gerektiğini söyleyen baba Behçet Tutuş, daha önce kafataslarında biriken suyu karın boşluğuna aktaran bir cihaz takıldığını, ancak sürekli kontrole gitmeleri gerektiğini söyledi. Baba Behçet Tutuş, çocuklarını tedavi ettiremediklerini anlatırken, şunları anlattı:

“ÇOCUKLARA SÜT VEREMİYORUZ”

“2′si ameliyat oldu. 3′ünde de hastalık var. 2′sinin kalp rahatsızlığı da var. Doğuştan daha anne karnında su toplamaya başladı. Çok doktorlara götürdük. Bir tedavisi yokmuş. Bu hastalıkların çoğu doğmadan ölebiliyor. Ben inşaatta çalışıyorum. Geçimimi zor sağlıyorum. Bu tedavilerinde çok sıkıntı çektim. Yetiştiremediğim için süt veremedik çocuklara. Çocuklarımız biraz yetişkin olana kadar yardım istiyoruz. Evimiz kiradır. Geçimimizi sağlayamıyoruz. Çocukların hastalık ve bakımları gerçekten çok zor. Perişan haldeyiz.”

“ÇOCUKLARI PARASIZLIKTAN KONTROLE BİLE GÖTÜREMİYORUZ”

Anne Hatice Tutuş ise çocuklarına yeterli bakımı yapamadığınıi onlara bakımında çok zorlandığını ifade ederek, “Tek başımayım. Evimizi falan bunun için sattık. Bez, mama ve süt bunları alamıyoruz. Maddi durumumuz yetmiyor. Çocukları her ay kontrole Diyarbakır’a götürmemiz gerekiyor. Ancak uzun zamandır maddi durumdan dolayı götüremiyoruz. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Borcumuz çok oldu ama yetişemiyoruz. Çocuklarım için yardım bekliyorum” dedi. (Felat Bozarslan-DHA)

Memur anneye müjde

TBMM Genel Kurulu’nda, Gelir Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapan torba tasarının birinci bölümü kabul edildi. Kadın memurlara doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda 6 ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışmasına izin veriliyor.

İlk defa iş kuran genç girişimcilere, 3 yıl boyunca kazançlarının bir kısmına gelir vergisi muafiyeti getirilecek. Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle ilk defa gelir vergisi mükellefi olan, 29 yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançların bir kısmı gelir vergisinden müstesna olacak.
İşte tasarıyla gelen yeni düzenlemeler
ESNAFA DESTEK
Ticari kazancı basit usuldeki mükelleflerin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlarının 8 bin lirasına kadar olan kısmı üzerinden gelir vergisi alınmayacak. 8 bin TL’lik yıllık indirim tutarı, her yıl günün ekonomik koşullarına uygun olarak yeniden belirlenecek. 
25 yaşını doldurmamış öğrencilerden pasaport harcı alınmayacak.
MEMURA DESTEK
Yarı zamanlı çalışma hakkı memurların, doğum sonrası aylıksız izinde geçirdikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 3 yıl için bir derece yükselmesi verilecek. 
Memurlara, doğum öncesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlarda, doğumdan analık izninin başladığı tarihe kadarki süre doğum sonrası analık iznine ilave edilecek. 
Doğum yapan kadın memurlar, analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay, günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Bu süre içinde süt izni verilmeyecek, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmayacak. Çoğul doğumlarda bu sürelere birer ay eklenecek. 
Bebeği engelli doğan kadın memur ise 12 ay süreyle yarı zamanlı çalışabilecek. 3 yaşını doldurmamış bir çocuğu, eşiyle veya münferit olarak evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşleri de verilen 8 haftalık iznin bitiminden itibaren bu haklardan yararlanacak. Memurun çalışacağı süreler, ilgili kurumca belirlenecek. Bu kişilere, istekleri üzerine 24 aya kadar aylıksız izin verilebilecek.
POLİSE DESTEK
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda bulunanların yararlandığı emniyet hizmetleri tazminat oranları yüzde 25 oranında artırılacak. 
Emniyet hizmetleri sınıfına dahil personelden yükseköğrenimli olanların ek göstergeleri de yükseltilecek. 
Uzman erbaşlar ile uzman jandarmaların 2 bin 200 olan ek göstergeleri 3 bine çıkarılacak. Uzman erbaşlara birinci dereceye yükselme imkanı getirilecek. 
Uzman erbaşların, kamuya geçebilmeleri için 7 yıl çalışmaları gerekecek.     
ÇİFTÇİYE DESTEK
Gübre ve yemde, KDV sıfırlanacak.
Memura yarı zamanlı çalışma
TASARI, çocuğun okula başlama yaşına kadar kısmi süreli çalışma hakkı da getiriyor. Çocuğu olan veya evlat edinen memur anne ve baba, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar normal çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Yarı zamanlı çalışmada, mali haklar ile sosyal yardımlara ilişkin ödemelerin yarısı yapılacak. Fiili çalışmaya bağlı ödemeler ise devam edecek. Bu dönemdeki hizmet süreleri, derece yükselmesi ile kademe ilerlemesinde yarım olarak dikkate alınacak. Fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanacak. Yarı zamanlı çalışılmaya başlanan günü izleyen ay başından itibaren normal zamanlı çalışılması halinde ödenmesi gereken sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının yarısı üzerinden sigorta primi veya emekli keseneği ödenecek. Ancak bunların genel sağlık sigortası primi sigortalı ve işveren yükümlülüğünde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın sigorta primine esas aylık kazanç ya da emekli keseneğine esas aylık tutarının tamamı üzerinden ödenecek. Hürriyet

27 Ocak 2016 Çarşamba

Şehit olmasaydı aldığı evle babasına sürpriz yapacaktı

Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde, teröristlerce şehit edilen üsteğmen Uğur Taşçı’nın bir süre önce, doğduğu ve daha sonra satılan evi geri aldığı, onarımını yaparak babasına sürpriz yapmak istediği ortaya çıktı.

Aslen Gaziantepli olan Uğur Taşçı'nın babası, kendisinin de dünyaya geldiği Nizip ilçesindeki evi, yıllar önce sattı ve İstanbul’a göç etti. Aradan geçen zaman içerisinde üsteğmen olan Uğur Taşçı, yaz mevsiminde Gaziantep’e geldi ve dünyaya geldiği ancak babasının sattığı Fevkani Mahallesi’ndeki 2 katlı evi satın aldı.
Evi tadilatını yaptırarak babasına hediye etmek istediği öğrenilen Taşçı, geçen 23 Ocak günü teröristlerle çıkan çatışmada şehit oldu.


EVİ BAYRAKLARLA DONATILDI
Şehit üsteğmen ailesinin yaşadığı İstanbul’a defnedilirken, Nizip Belediyesi yetkilileri şehidin satın aldığı ve babasına hediye etmek istediği evi ve sokağı bayraklarla donattı. Fevkani Mahallesi Muhtarı İbrahim Halil Polat, evin şehit Üsteğmen Uğur Taşçı’nın doğup büyüdüğü yer olduğunu söyledi. Evin babası tarafından satılarak ailenin İstanbul’a taşındığını anlatan Polat, "Şehidimiz biriktirdiği parayla yaz mevsiminde evi yeniden satın alıyor. Şehidimiz bir süre önce ailesiyle birlikte doğup büyüdüğü bu eve geldi ve bir süre burada kaldı. Duyduğumuza göre şehit üsteğmen satın aldığı eski yapı olan bu evi onarıp baba ocağı diye babasına sürpriz yapıp ona hediye edecekti ama kısmet olmadı" dedi.

Bayrakların asılmasının ardından yakın komşularının şehit olduğunu öğrenen mahalle sakinleri de duygulu anlar yaşadı. Mahalle sakini Behiye Çevik, Uğur Taşçı’nın üsteğmenin çok iyi biri olduğunu ve babasına sürpriz yapamadan şehit olduğu için üzüldüklerini ifade etti. DHA

Koç Holding'in başına Ali Koç geçiyor

Mustafa Koç'un ölümü sonrası Koç Holding'de bayrağı Ali Koç'un devralacağı konuşuluyor.


Koç Holding'in başına Ali Koç'un geçecek. Bugün gazetesinin haberine göre baba Rahmi Koç'un işaret ettiği Ali Koç'a ağabey Ömer Koç da destek veriyor.

RESMİ AÇIKLAMA YAPILMADI AMA...

Koç Ailesi, Mustafa Koç’un yasını tutmaya devam ediyor. Henüz zamansız ölümün verdiği acı nedeniyle aileden Koç’un koltuğuna kimin oturacağı yönünde bir açıklama yapılmadı. Ne var ki, ibrenin giderek Ali Koç’u gösterdiği gözleniyor. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç da koltuğa Ali Koç’un oturacağı yönünde işaretler veriyor.

ÖMER KOÇ SANATA İLGİLİ

Mustafa Koç’a Yönetim Kurulu Başkanvekilliği yapan ortanca kardeş Ömer Koç’un hayatının büyük bölümünü Londra’da geçirmesi ve sanat yatırımları nedeniyle bu işi bu şekilde sürdürmek istemesi, bayrak devrini Ali Koç’un yapacağına güçlü kanıt olarak kabul ediliyor.

Ayrıca Ömer Koç’un kardeşine destek verdiği de belirtiliyor. Aslında Koç Ailesi 'sürpriz yapmayı' pek sevmez. Şu anda bile holdingin 2023 yılına kadar programları ve hedefleri belli. Mustafa Koç birçok kez açıkladı. Türkiye’nin milli gelirinin 2 trilyon dolara ulaşması halinde Koç Holding’in de 2023’te 140 milyar dolar büyüklüğe ulaşacak. Koç Holding Üst Yöneticisi Levent Çakıroğlu da, Koç’un ölümünün ardından yaptığı konuşmada, onun küresel hedeflerine gönderme yaptı. Koç'u Cumhuriyet'in 100'üncü yılına taşımak belki de Ali Koç’a kısmet olacak. Genç, dinamik ve küresel bir iş adamı olan Koç’u halk da daha çok tanıyor ve biliyor. (medyafaresi.com.tr)

En çok cinayetin işlendiği kent Caracas

Dünyanın en tehlikeli şehirlerinin çoğunluğunun Latin Amerika’da olduğu açıklandı.


Venezüella’nın Caracas, Honduras’ta San Pedro Sula ile El Salvador’un San Salvador kentleri dünyada en fazla cinayet işlenen şehirler listesinin başında yer alıyor.

Meksika’nın Seguridad, justicia y paz örgütünün yayınladığı dünyanın en fazla cinayet işlenen şehirleri listesi nüfusu 300 binin üzerinde olan 50 şehri sıralıyor. Listede savaş bölgesi olarak kabul edilen şehirler ise yer almıyor.

Caracas şehri 100 bin kişi başına düşen 120 cinayetle başı çekerken, bu rakam ikinci ve üçüncü sıralardaki San Pedro Sula’da 111, San Salvador’da ise 109. DHA

Uyumsoft, yazılım kalitesini SPICE Belgesi ile taçlandırdı

Uyumsoft AŞ, yazılım kalitesini SPICE Belgesi ile taçlandırdı. Ülkemizin yazılım ve danışmanlıkta lider i-Dönüşüm Mimarı Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ firması, TS ISO/IEC15504 Olgunluk Seviyesi 2 (SPICE Maturity Level 2) belgesini alan yerli Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) ve i-Dönüşüm firması oldu. 


Dünya çapında, yazılım ve danışmanlık hizmeti veriyoruz

SPICE Belgesi’nin global çapta yazılım ve hizmet üretme anlamına geldiğini belirten Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Genel Müdürü Hüseyin Şahin, şunları söyledi:

“Bu belge ile dünya standartlarında yazılım ve danışmanlık hizmeti verdiğimizi ifade ediyoruz. Önümüzdeki süreçte; Uyumsoft ERP ve i-Dönüşüm ürünlerimizi (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet, KEP vd) daha fazla dünya pazarlarına çıkartarak, yazılım ve danışmanlık ihracatımızı arttıracağız. Sektörümüzde, bu belgeyi alan öncü ERP firmalarından birisi olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Hüseyin Şahin, TSE tarafından verilen ‘SPICE Sertifikası’nın, INTACS onaylı olupuluslararası geçerliliğe sahip olduğunu kaydetti.

SPICE modelinin amacı; farklı yazılım süreç değerlendirme model ve yöntemleri için ortak bir ana prensip sağlamaktır. Böylece değerlendirme sonuçlarının, ortak bir bağlamda rapor edilmesi sağlanır. Müşterilerin siparişi ile başlayıp, üreticinin üretimi gerçekleştirip, müşteriye siparişi ulaştırmasına kadar olan aşamaları kapsar; mühendislik süreçleri, tasarım, test, bütünleştirme bu grubun içerisindedir. Bu kategorideki süreçler sayesinde, kurumsal hedeflere yönelik prosesler ürünler ve kaynaklar geliştirilir. Projelerin ilerleyişine ve kurumsal hedeflere ulaşmaya yardımcı olmayı hedefler. Bu standart, iyi yazılım mühendisliği için gerekli olan temel hedefleri, üst seviyede tarif eder. Yazılımı elde etme, sağlama, geliştirme, işletme, destek yeterliliği oluşturmayı hedefleyen her yazılım kuruluşuna uygulanmaktadır.

Can Dündar ve Erdem Gül için istenen cezalar belli oldu

Kasım ayında tutuklanarak cezaevine konulan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İki gazeteci için 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 30 yıla kadar da hapis cezası istendi.

Hatay ve Adana'da durdurulan MİT TIR'larına ilişkin görüntüleri yayınladıkları için tutuklanan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilci Erdem Gül hakkındaki soruşturma tamamlandı. İddianameyi hazırlayan savcı Dündar ve Erdem için, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme", "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen yada tamamen engellemeye teşebbüs etmek" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek isteyerek yardım etme" suçlarından ayrı ayrı bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istedi.

İddianame İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianamede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarlığı şikayetçi olarak yer aldı. DHA

26 Ocak 2016 Salı

'Çocuklarım boğuldu, balıklar yemesin diye ellerini bırakmadım'

"Tekneyi görünce binmek istemedik ama kaçakçılar binmezsek bizi öldüreceklerini söylediler. Mecburen bindik. Bir saat sonra tekne su aldı ve şiddetli bir dalgayla alabora oldu. Kızlarım gözlerimin önünde boğuldu." BBC Türkçe’nin haberinde yer alan bu sözler Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isterken bindikleri tekne batan 22 yaşındaki Civane'ye ait.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nden (IKBY) Civane Heme Tevfik Ebdulla, kazada üç çocuğunu kaybetmiş.
Ege Denizi, son yıllarda Ortadoğu ülkelerinden kaçan birçok göçmene mezar oldu.
Son olarak Türkiye üzerinden Yunanistan'a geçmeye çalışırken bir geminin Didim yakınlarında batması sonucu çoğu çocuk ve kadın 46 kişi öldü.
Bu kazada Civane ile Hiva Heme Tevfik Ebdulla çifti, olayda hayatta kalan göçmenlerden. Ancak sevinemiyorlar. Zira kazada çocukları üç yaşındaki Jivan, iki yaşındaki Jale ve 9 aylık Jila'yı kaybetmişler.
BBC Türkçe’den Hatice Kamer'in İzmir'den telefonla konuştuğu 22 yaşındaki Civane, altı yıl önce kendisinde bir psikolojik hastalığın baş gösterdiğini, düzenli tedavi görmesi gerektiğini ancak uzun zamandır tedavi olamadığını söylüyor.
IKBY'de son bir yıldır yaşanan ekonomik kriz ve saldırılardan dolayı tedirgin olduklarını söyleyen Civane, eşinin eski Peşmerge olduğunu ancak aylardır maaş alamadığını ve geçinemediklerini belirtiyor.
'KAÇAKÇILAR BİZİ ÖLDÜRECEKLERİNİ SÖYLEDİ'
Hastalığından dolayı her ay 35 bin dinarlık (32 dolar) ilaç satın alması gerektiğini ama maaş alamadıkları için ilaç da alamadığını aktarıyor ve ekliyor: "Çocuklarımızın daha iyi yaşam koşullarında büyümesi için, bir de daha iyi tedavi imkânlarına sahip olmak için bu yola çıktık."
Civane çocuklarının gözünün önünde boğulduğunu anlatıyor:
"Balıklara yem olmasınlar diye ellerini bırakmadım. Soğuktu ve 3 saat 20 dakika denizin içinde çırpındık. Kimse yardıma gelmedi. Yardım geldiğinde ortanca kızım Jale halen yaşıyordu ama hastaneye yetişemedi yavrum."
Civan'ın eşi Hiva ise iki katlı teknede 70 kişinin olduğunu, sadece 26 kişinin kurtulabildiğini söyledi.
'TEKNENİN ÜST KATINA ÇIKTIK, AMA ALT KATTA DA İNSANLAR VARMIŞ'
Kendilerini Yunanistan'a götürecek kaçakçılarla İstanbul'da iletişime geçtiklerini ve kişi başı 1500 dolar ödediklerini belirtiyor.
İzmir'e gitmek için 15 kişilik bir minibüse 37 kişinin bindirildiğini aktaran baba, sabah 05.00 gibi İzmir'e geldiklerini ve kıyıda iki katlı küçük bir tekneye zorla bindirildiklerini anlatıyor:
"Tekne çok küçüktü. Biz binmek istemedik. Tehdit ettiler. Biz üst kat çıktık, sonra öğrendik ki alt katta da bir sürü insan varmış. Teknedekilerin tamamı Irak'tan gelen Kürtlerdi. Boğulanların çoğu ise alt kattakilerdi."
‘UMUDUMUZ TÜKENMİŞTİ'
Neden bu riskli yolculuğa çıktıklarını sorunca, IKBY'de çok ciddi ekonomik ve siyasi sorunların baş gösterdiğini ayrıca eşinin tedavisi için gitmek zorunda kaldıklarını anlatıyor:
"İşsizdim. Eşim hastaydı. Paramız yoktu, umudumuz tükenmişti. Siyasiler bu sorunu çözmek için ciddi girişimlerde bulunmuyorlar. Herkes kendisini düşünüyor. Ben de eşimi ve çocuklarımı düşünmek zorundaydım.
"ARABAMI SATTIM VE BİR UMUTLA YOLA ÇIKTIM. ANCAK EGE ÜÇ ÇOCUĞUMU ALDI."
Mevlud ailesi o günkü faciada tamamen yok oldu: Eyüp İbrahim Mevlud (33), eşi Rezan Tofik (31), çocukları Emir (7), Ahmet (6) ikizleri Evin ve Ejin (4)
"Üç saat boyunca eşimle birlikte çocuklarımızın elini bırakmadık. Çok çaresizdik. Hiç kimse yardımcı olmadı. Türkçe bilmediğimiz için çocuklarımızın cesedinin hangi hastaneye götürüldüğünü bilemedik. Bugün öğrendik ki İzmir Adli Tıp Kurumu'na götürmüşler kızlarımı." Hiva, bir başka aileden altı kişinin hayatını kaybettiğini anlatarak denizde büyük bir dram yaşandığını söylüyor.
ENGELLİ ÇOCUĞA TEDAVİ İÇİN
Bu olayda 6 yaşındaki kızları Jivan'ı kaybeden Karzan Cemal Mustafa ve eşi Şohan ise engelli olan 10 yaşındaki oğulları Jiyar'ın tedavi etmek üzere Almanya'ya gitmek için bu yola koyulmuşlar.
Hasta çocuklarını tedavi etmek için çıktıkları umut yolculuğu kızları Jivan'ın ölümüyle sonlandı.
Konuştuğumuz genç çift yaşadıkları olayı ağlayarak anlatıyor.
Karzan da bu krize dikkati çekerek 13 yıl Peşmerge olarak görev yaptığını ve krizden dolayı oğlunun tedavisinin aksadığını anlatıyor.
Onlar da İstanbul'da kaçakçılarla iletişime geçip beş gün kaldıktan sonra İzmir'e gitmişler.
'YÜZME BİLMEK DE ÇÖZÜM DEĞİLDİ, SOĞUKTAN YÜZEMİYORDUK Kİ'
Daha iyi bir tekne ile gitmek için kaçakçılara kişi başına 2 bin 300 dolar ödediğini söyleyen Karzan da, 3 saat 20 dakika boyunca suda kaldıklarını belirtiyor.
Karzan, "Deniz çok dalgalıydı ve su buz gibiydi. Yüzme bilmek de çözüm değildi. Soğuktan yüzemiyorduk ki" diyor.
Şohan ise hasta çocuğunu tedavi etmek için çıktıkları umut yolculuğunda kaybettiği kızının yasını tutuyor.
Konuşurken ağlayan genç anne, denizde kızının elini tuttuğunu ama çocuğunun boğulduğunu hıçkırıklar arasında anlatıyor.
"Yüreğim yanıyor, kızımı, yavrumu karanlık sular aldı. Bir anda karanlığa gömüldük. Kıyamet gibiydi. Herkes çığlık çığlığaydı. Sesimizi kimse duymadı. Kızım gözlerimin önünde öldü. Neden bu durumlara düştük? Hükümet başkanımızın babamız gibi olması gerekir ama yok maalesef onlar sadece kendi çocukları için çalışıyor. Halkın ne durumda olduğunu görmek istemiyorlar" sözleriyle Kürt yönetimine sitem ediyor. hürriyet.com.tr

İnternetten yasa dışı 'evlatlık' soruşturması

Çocuk satışına aracılık eden internet siteleriyle ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı harekete geçti. İnternet sitelerindeki ilanlar okuyanları şoke edecek cinsten.



Habertürk gazetesinin haberine göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, çocuğunu 'evlatlık' vermek isteyen kişilerle 'çocuk evlat edinmek' isteyenleri bir araya getiren, çocuk satışına aracılık yapan yasa dışı internet siteleriyle ilgili yasal işlem başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran bakanlık, 13 internet sitesinin yetkilileri ile bu mecradan çocuk satmak ve çocuk evlat almak isteyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Bakanlık ayrıca bu sitelere erişimin engellenmesini talep etti. Bu mecralardan bazıları Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın kararıyla idari tedbir uygulanarak, bazıları da mahkeme kararıyla erişime kapatıldı. Bazı siteler ise suç duyurusunun ardından içerikleri kendiliğinden kaldırdı.
'HAMİLEYİM, BEBEĞİMİ NÜFUSUNA ALACAK...'

Söz konusu sitelerde anne veya baba olduğunu iddia eden kişilerin yazdığı mesajlar ise kan dondurdu. Bir anne adayı henüz doğmamış bebeğini evlatlık vermek için şunları yazdı:

“22 haftalık hamileyim. Henüz bebeğimin cinsiyetini bilmiyorum. Bebeğimi direkt nüfusuna alacak, doğumu kendi yapmış gibi gösterecek ve gerçekten iyi bakabileceğine inandığım bir aileye vermek istiyorum. İlgilenenler buraya telefon numarasını ya da mail adresini bırakırsa dönüş yaparım...”

“Bahar” adlı bir kullanıcı ise, “Maddi durumum olmadığı için yeni dünyaya gelmiş çocuğumu evlatlık vermek istiyorum. Hiçbir beklentim yoktur, cinsiyeti kızdır” dedi.

‘BEBEĞİM 25 GÜNLÜK’
Siteye İzmir’den ulaşan bir başka kullanıcı ise henüz 25 günlük bebeği için ilan vererek, “25 günlük kız çocuğu, hiçbir sağlık sorunu yok. Evlatlık almak isteyen bana ulaşsın. Maddi yardım edecek kişiler arasın” mesajını paylaştı. 

Memesindeki kitleyi erkek arkadaşı fark etti

29 yaşındaki Chloe Judd'ın erkek arkadaşı, genç kadının memesinde bir kitle olduğunu fark etti. 38 yaşındaki Steve Marriot ise bu dikkati sayesinde kız arkadaşının belki de hayatını kurtarmış oldu.

Erkek arkadaşına kitlenin yerini sorduğunda Chloe'nin aklına ilk gelen şey meme kanseriolduğuydu. Aile hekimine giden Chloe'ye yapılan ultrason ve biyopsi sonucunda meme kanseri teşhisi koyuldu. 
SAĞ MEMESİ ALINDI
Angelina Jolie ile adını duyduğumuz mastektomi operasyonu ise Chloe'ye de uygulandı. Sağ göğsü alınan genç kadına 18 hafta boyunca radyoterapi, ardından da kemoterapiuygulandı. 
"ONUN NASIL GÖRÜNDÜĞÜ BENİ HİÇ İLGİLENDİRMİYOR"
Erkek arkadaşı sayesinde hayatının kurtulduğunu söyleyen Chloe, tedavi yüzünden yaşadığı sorunlar nedeniyle kendisini çekici bulmadığını söylüyor: "Kendimi çekici bulmuyorum ama ilişkimiz hiç olmadığı kadar güçlü." Erkek arkadaşı Steve ise "Onun görünüşü beni şu anda hiç ilgilendirmiyor. Benim için önemli olan şu an sadece onun sağlığı." 
Chloe Judd ise bütün kadınlara düzenli olarak göğüslerini kontrol etmelerini öneriyor.
hürriyet.com.tr

25 Ocak 2016 Pazartesi

Mustafa Koç’un 20. göbekten ceddi şaşırttı

Rahmetli Vehbi Bey, 1352 ile 1429 arasında yaşayan ve İkinci Murad zamanında çok daha etkili Hacı Bayram-ı Velî'nin 18., Rahmi Bey 19., dün defnedilen Mustafa Koç da 20. göbekten torunlarıdır.

Gazete Habertürk'ten Murat Bardakçı'nın haberine göre,
Mustafa Koç’un apansız gidivermesinin ardından hakkında o kadar güzel şeyler söylendi ve birbirinden farklı hemen her çevre üzüntülerini öylesine derinden ifade ettiler ki, bana yazacak pek bir şey kalmadı...
Ama tek bir konunun, daha doğrusu Mustafa Koç’un vefatı öğrenilir öğrenilmez bazı telefonlara gönderilen ahlâk ve terbiye kavramları ile hiçbir alâkası olmayan bir mesajın üzerinde pek durulmadı...
Cenaze henüz soğumamışken etrafa gönderilen çirkefliklerle, iftiralarla, kin ve nefret ile dolu haysiyetsizliklerle dolu ifadelere cevap vermek bile vakit kaybıdır ama aslında seneler önce ortaya atılan bu iddianın nasıl bir yalan olduğunun bilinmesi için doğruları yazmak şart oluyor...
Ortaya atılan palavra, şöyle: Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları Osmanlı İmparatorluğu’nun 1909 ile 1920 seneleri arasında Hahambaşısı olan Haim Nahum imiş; Haim Nahum 19. asrın sonlarında ortaya çıkan siyonist hareketin liderlerindenmiş, Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa’nın danışmanlarından olmasının sebebi de siyonistliği imiş ve Koç ailesinin sermayesi Vehbi Bey’in “babası” Haim Nahum’un Osmanlı Bankası’dan çaldığı altınlarmış!
İŞTE, İŞİN DOĞRUSU
Haim Nahum, Bernar Nahum ve Koç ailesi hakkındaki karalamalardaki yalanların doğrusunu aşağıda maddeler halinde sıralıyorum:
-Hahambaşı Haim Nahum siyonist değil, aksine, antisiyonisttir ve bunu Türkiye’nin son dönem tarihi ile ciddî şekilde uğraşan hemen herkes bilir!Nahum Efendi Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması çabalarına karşı çıkanların başında geldiği için siyonistler tarafından düşman görülmüş ve ayağının kaydırılması için elden gelen herşey yapılmıştır. Hahambaşı’nın siyonizm ile mücadele maksadıyla kurduğu cemiyetlerin yayınları ve yazdığı dünya kadar yazı ortadadır ama kendi yalanlarına önce kendileri inanan ve etrafa düşmanlık tohumları ekmekten başka bir işe yaramayan zavallılar desteksiz atıp “üstad” diye ortalarda dolaşmak dururken neden okusunlar ki?
-Antisiyonizmin önde gelen isimlerinden olan Nahum Efendi’nin Lozan’da“gayrıresmî” danışman olarak bulunmasının sebebi de iddia edilen ama vârolmayan siyonistliği falan değil Millî Mücadele’ye verdiği destek, Avrupa’daki geniş çevresi ve engin Fransızcasıdır.
-Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un Hahambaşı Haim Nahum ile hiçbir alâkaları yoktur. Vehbi Bey’in kimin oğlu olduğu zaten belli: Ankaralı Koçzade Hacı Mustafa Efendi’nin oğlu, Bernar Nahum ise Haliç taraflarının sâkinlerinden ve İstanbul’un Musevî cemaatinden orta halli bir esnafın çocuğudur ve ailesi Adrian Streather’in yayınladığı “Monsieur Bernar Nahum” isimli biyografide detayları ile anlatılmıştır. Ama dedim ya, soyadı benzerliğinden bile bu kadar palavra atıp ortalıkta “üstad” diye dolaşmak varken işin doğrusunu öğrenmek için araştırmaya ne gerek var?
YAYINLANDI AMA OKUYAN KİM?
-Ben, Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları olduğu yalanına maruz bırakılan Hahambaşı Haim Nahum’un asıl oğlu Jojo Nahum’u, bundan seneler önce Paris’te tanımıştım. Şimdi hayatta olmayan Jojo Bey öyle Fransız yahut Yahudi mösyösü falan değil, bir Osmanlı beyefendisi idi ve babasının Fransızca olarak kaleme aldığı hatıralarının yayınlanmamış tam metni onda bulunuyordu. İmparatorluğun son seneleri bakımından gayet önemli olan hatıralar inşaallah günün birinde yayınlanır...
-Ve, meselenin asıl önemli tarafı, Koç ailesinin ceddi...
Aile, Anadolu tasavvufunun ve Melâmetî yolunun en önemli isimlerinden olan Hacı Bayram-ı Velî’nin soyundan gelir; rahmetli Vehbi Bey, 1352 ile 1429 arasında yaşayan ve İkinci Muradzamanında çok daha etkili bu büyük evliyanın 18.,Rahmi Bey 19., dün defnedilen Mustafa Koç da 20. göbekten torunlarıdır.
Hacı Bayram-ı Velî’nin neslini gösteren ilk“şecere” yani “soyağacı” 17. yüzyılın nihayetinde hazırlanmış, kendisi de Hacı Bayram’ın torunlarından olan ve 1996’da vefat eden Büyükelçi ve Cumhurbaşkanlığı Genel SekreteriFuad Bayramoğlu bu şecereye günümüze uzanan nesilleri de ilâve etmiş ve soyağacının son hâline 1983’te, Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan büyük boyda iki cildlik“Hacı Bayram-ı Velî, Yaşamı, Soyu, Vakfı” isimi kitabında yer vermiştir.
İŞTE, GERÇEK SOYAĞACI
Fuad Bayramoğlu’nun yayınladığı şecereye göre Vehbi Koç ile eşi SadberkHanım, Hacı Bayram-ı Velî’ye şu şekilde bağlanırlar:
-VEHBİ KOÇ’UN SOYAĞACI: Hacı Bayram-ı Velî - Şeyh Ahmed Baba - Şeyh Edhem Baba - Şeyh Tayyib Baba - Şeyh Salih Baba - Şeyh Mehmed Baba - Şeyh Ahmed Baba - Şeyh Kasım Baba - Şeyh Tayyib Baba - Şeyh Ahmed Muhlis Baba - Şeyh Mehmed Tayyib Baba - Şeyh Şemseddin Bayramoğlu - Şeyh Mustafa Baba - Şeyh Salih Baba - Haydar Baba - Mustafa Bey - Ahmed Bey - Necibe Hanım - Vehbi Koç.
-SADBERK KOÇ’UN SOYAĞACI: Hacı Bayram-ı Velî - Şeyh Ahmed Baba - Şeyh Edhem Baba - Şeyh Tayyib Baba - Şeyh Salih Baba - Tâci Hacı - Fatma Hatun - Saime Hatun - Müderriszâde Şeyh Mustafa - Abdülkerim Efendi - Sadullah İzzet - Necib Bey - Sadullah Aktaş - Sadberk Koç.
Bugün bu köşede, Fuad Bayramoğlu’nun hazırladığı ve şimdi İstanbul’da, Sadberk Hanım Müzesi’nde bulunan bir başka şecerenin fotoğrafı yeralıyor. Şecere büyük boyda olduğu için isimlerin düzgün şekilde okunması mümkün değil ama merak edenler müzeye gidip aslını görebilir yahut Fuad Bey’in eserine müracaat edebilirler!
“Memlekette onbinlerce kişiye iş imkânı sağlayan bir aile Yahudi olsa ne olur, olmasa ne olur? Dinlerinin ne önemi var?” diyeceğim ama ortada diğer dinlere mensup vatandaşları “düşman” gören ve gösteren sapık zihniyetin yalanlarını tenezzül bâbında suratlarına çarpmak şart oluyor...
Bu zihniyete asıl cevabı ise rahmetli Mustafa Koç, cenazesinde hemen her kesimi biraraya getirerek bizzat verdi; dolayısı ile fazla bir şey söylememe pek lüzum yok...

Ergüder Yoldaş yaşamını yitirdi

"Sultan-ı Yegáh" adlı şarkının bestecisi olarak tanınan Ergüder Yoldaş hayatını kaybetti.


Bir dönemlerin efsane müzisyenlerinden olan, Sultan-ı Yegâh şarkısı ile ününü arttıran Ergüder Yoldaş hayatını kaybetti.

Ergüder Yoldaş Kimdir?
70'li ve 80'li yılların önemli bestecilerinden biri olan Ergüder Yoldaş, 1976 yılında ses sanatçısı Nur Yoldaş ile evlendi.

Yoldaş, Türk pop müziğine "Sultan-ı Yegah" gibi bir başyapıt kazandırdı. 80'lerde, makam müziğiyle popun en iyi, en rafine bileşimini yarattı. Uluslararası yarışmalarda birincilik ödülleri alan Yodaş, İstanbul Şehir Tiyatroları ve İstanbul Festivali direktörlüğü yaptı.

1981'de bestelediği, eşi Nur Yoldaş'ın seslendirdiği Attila İlhan'ın şiiri Sultan-ı Yegíh 45'liğiyle Türk popunda çığır açtı.

1991 yılından sonra uzun süre İstanbul, Büyükada'da çöp adam olarak yaşamayı seçti. Son olarak İzmir'de kız kardeşinin yanına yerleşmişti.

KOAH hastalığına yakalanan ünlü müzisyen, zatürre teşhisi işe kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veriyordu.

KOÇ CEO'su Levent Çakıroğlu son konuşmayı anlattı: Mustafa'nın hayali

Kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, dün son yolculuğuna uğurlandı. İş, sanat spor dünyasının büyük katılım gösterdiği Koç'un cenazesine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve CHP Lideri Kılıçdaroğlu da katıldı. Koç için ilk tören Üsküdar Nakkaştepe'deki Koç Holding Genel Müdürlük binasında düzenlendi. Holding çalışanlarının katıldığı basına kapalı törende Koç Topluluğu CEO’su Levent Çakıroğlu duygusal bir konuşma yaptı. Programın ardından Koç için, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camisinde öğle namazı sonrası cenaze töreni düzenlendi. Koç ailesi ve sevenlerinin eşlik ettiği konvoyla kabristana getirilen Mustafa Koç'un naaşı, dedesi merhum Vehbi Koç'un mezarının yanına defnedildi.

KOÇ Holding çalışanları, Mustafa Koç’a cenaze namazı öncesinde Nakkaştepe’deki holding genel merkezinde veda etti.
Koç ve Giraud aileleri ile Koç Holding çalışanlarının katıldığı basına kapalı törende Koç Topluluğu CEO’su Levent Çakıroğlu duygusal bir konuşma yaptı. Konuşmasına, “Zaman sabır ve kuvvetle kenetlenme zamanıdır” mesajı ile başlayan Çakıroğlu, Mustafa Koç’un kısa süre önce Holding’in üst düzey yöneticileriyle yaptığı toplantıdaki sözlerini ve gelecek vizyonunu paylaştı.
"BUNDAN SONRAKİ HAYALİM ULUSLARARASI ARENADA ÇOK DAHA ÖNEMLİ VE BÜYÜK BAŞARILAR GERÇEKLEŞTİRMEK"
Çakıroğlu, şunları söyledi:
“Bugüne kadar değişik nedenlerle karşınıza çıktım. Bu defa, asla aklıma gelmeyecek, çok zor bir konuşma için huzurlarınızda olmanın derin üzüntüsünü yaşıyorum. Her vefat erkendir. Ancak Mustafa Bey’in bu ayrılışı çok zamansız oldu. Bizleri, sevenlerini, ülkemizi derinden sarstı. Bizlere toplu olarak en son üst düzey yöneticiler toplantısında seslenmişti. En önemlisi de kendi hayallerinden bahsetmişti.
Şöyle dedi: ‘Vehbi Bey’in hayali ile topluluğumuz, holdingimiz kuruldu. Rahmi Bey’in hayalleri ile topluluğumuz büyüdü, yeni ortaklıklar gerçekleştirdi. Dışa açılmaya başladı.
CANIM AĞABEYİM
Benim hayalim de rakiplerle arayı açmaktı. Sizlerin liderliği, ekiplerinizin katkısı ile bu hayalleri bir bir gerçekleştirdik. Yeni satınalmalar ile grubumuzu büyüttük. Yurtiçindeki liderliğimizi perçinledik. Bugün sizlerle bundan sonraki hayalimi paylaşmak istiyorum. Bundan sonraki hayalim, uluslararası arenada çok daha önemli ve büyük başarılar gerçekleştirmek. Yurtiçindeki uzun vadeli liderliğimizi yurtdışına taşımak. Portföyümüzü küresel arenada da faaliyet gösteren şirketler ve organizasyonlar ile desteklemek.’

Şimdi bu hayalleri birbirimize sımsıkı sarılarak bizler gerçekleştireceğiz. Mustafa Bey’e, hepimiz adına seslenmek istiyorum. Kıymetli yönetim kurulu başkanım, canım ağabeyim Mustafa Bey; bize bıraktığınız bayrağı vargücümüzle çalışarak daha ileriye taşıyacağımıza emin olabilirsiniz. İsminiz kalplerimizde kazılı kalacak. Mustafa Bey’in gülen gözlerini, omuzlarımızı sıvazlamasını, uzaktan göz kırpmasını, gergin toplantıları sakinleştirmesini her gün daha fazla hatırlayacağız.” 

Hayat kadınıyla evlenen milyoner tüm servetini bir anda kaybetti

Pretty Woman (Özel Bir Kadın) filmini izleyenler bilir. O filmde, zengin ve yakışıklı işadamı Edward (Richard Gere) etrafındaki kadınlardan ve hayatının tekdüzeliğinden çok sıkıldığı bir anda hayat kadını Vivian (Julia Roberts) ile tanışıyordu ve aralarında sıra dışı bir aşk hikâyesi başlıyordu. Avusturyalı milyoner Klaus Schweikert da buna benzer bir aşk öyküsü yaşayacağını sandı, fakat gerçek hayatın filmlerden çok farklı olduğunu sonradan öğrendi.
DailyMail'de çıkan habere göre Avusturya'da yaşayan 58 yaşındaki Klaus Schweikert,  ömür boyu çalışıp büyük bir servet yapmış bir milyonerdi.
Ancak tüm sahip olduklarına rağmen yalnızdı. Klaus, sık sık iş için yurt dışına çıkıyordu. Evinde depresyondayken bir arkadaşı kendisine genelevden bir kız çağırmayı teklif etti. Keyfinin yerine geleceğini söyledi. Klaus o günü şöyle anlatıyor:
İLK GÖRÜŞTE AŞK
"Uzun zamandır evden uzaktım, sonunda Avusturya’daki evime dönmüştüm. Fakat evim birden gözüme çok soğuk ve boş göründü, her yer toz içindeydi. Arkadaşım beni ziyarete geldi ve depresyonda olduğumu gördü. Bana genelevden bir kadın çağırmayı önerdi. Daha önce hiç geneleve gitmemiş bir hayat kadınıyla birlikte olmamıştım çok istemesem de kabul ettim. Geldiklerinde kapıyı açtım ve Lucie’yi gördüm ona o anda aşık oldum"
Klaus Lucie'yle cinsel ilişkiye girmek yerine ona şampanya ikram ettiğini ve yemek hazırladığını söyledi. Birlikte geçirdikleri iki saat için 29 yaşındaki genç kadına tam 400 Euro ödemişti.
Çiçeği burnunda aşık ”Diğer yarımı bulduğumu hissettim. O da böyle hissetti ve gecenin geri kalanını benimle geçireceğini ve para almayacağını söylemek için patronunu aradı” dedi.
HAZİN SON
İlişkileri ilerlemesine rağmen üç senedir genelevde çalışan Lucie, Klaus’un evlenme teklifine evet derken hiç tereddüt etmedi. Gelinin annesinin ve arkadaşlarının da katıldığı düğün seremonisinde genç kadının ağladığı görüldü.

Fakat işler hiç de Klaus'un umduğu gibi gitmedi. Bir trafik kazası geçiren adam hastaneye kaldırıldı. Eşi ilk başlarda kendisini sık sık ziyaret ederken bu ziyaretler azalmaya başladı ve bir süre sonra da bunların sonu geldi.
İŞİN ASLI SONRA ORTAYA ÇIKTI
Lucie memleketi olan Çek Cumhuriyeti'ne dönmüştü. Giderken de yanında Klaus'un tüm parasını, mücevherleri, hatta lüks arabasını bile götürmüştü. Üstelik, ülkesinde kendine bir de yeni sevgili bulmuştu.
Klaus şimdi beş parasız bir durumda ve hasta. Eşinden böyle bir şeyi hiç ummadığını söylüyor. Yine de zavallı adamın eşinin ve eşinin yeni sevgilisinin peşine düşme gibi bir planı da yok. Hürriyet