Sultanahmet Bölgesi, geçtiğimiz yıla oranla bu yıl hem dolulukta, hem gelirde başarılı bir yıl geçiriyor. Turizmciler, gelecek yılın bu yıldan daha yoğun olabileceğini belirtiyorlar.
Turizmde yoğun bir yılı geride bırakmak üzere olduklarını kaydeden BW PLUS The President Hotel Genel Müdürü Atacan Yücel, otel olarak bu sene ağırlıklı olarak Cezayir, Ortadoğu ülkeleri, İspanya, Romanya, Yunanistan’dan dahil birçok ülkeden turistleri ağırladıklarını belirtti.
İtalya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İtalya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
11 Aralık 2018 Salı
8 Ağustos 2017 Salı
50 bin Euro’ya İtalya’da oturum izni
İtalya’da oturum izni almak isteyenlerin yıllık en az 31 bin Euro beyan etmeleri gerekiyor. Ayrıca, yaşam standardını gösteren belgeler aranıyor.
İtalyan devletinin Türk vatandaşlarına yıllık oturum izni vermek için aradığı şartların yaklaşık olarak yıllık 50 bin Euro'ya karşılık geldiği belirtildi. Danışmanlık hizmeti veren Hardal Global'in aktardığına göre, bu oturum iznine başvuracak kişide öncelikle yıllık en az 31 bin Euro gelire sahip olması şartı aranıyor. Ayrıca, İtalya'da yüksek standartlarda yaşayacağını gösteren mal veya para birikimini gösterecek kişinin, İtalya'da 1 yıl boyunca ikamet edeceği gayrimenkulü kiralamış veya satın almış olması gerekiyor.
Koşulların yerine getirilmesiyle verilen 1 yıllık oturum izni, çalışma iznini kapsamıyor. Ama oturum programına kabul edilen kişi çocuklarını İtalya'daki okullara kayıt ettirebiliyor. 5 yıl ikamet edildiğinde, bütün Avrupa Birliği sınırları içinde geçerli süresiz oturum iznine ve vizesiz seyahat imkanına hak kazanılıyor.
İtalyan devletinin Türk vatandaşlarına yıllık oturum izni vermek için aradığı şartların yaklaşık olarak yıllık 50 bin Euro'ya karşılık geldiği belirtildi. Danışmanlık hizmeti veren Hardal Global'in aktardığına göre, bu oturum iznine başvuracak kişide öncelikle yıllık en az 31 bin Euro gelire sahip olması şartı aranıyor. Ayrıca, İtalya'da yüksek standartlarda yaşayacağını gösteren mal veya para birikimini gösterecek kişinin, İtalya'da 1 yıl boyunca ikamet edeceği gayrimenkulü kiralamış veya satın almış olması gerekiyor.
Koşulların yerine getirilmesiyle verilen 1 yıllık oturum izni, çalışma iznini kapsamıyor. Ama oturum programına kabul edilen kişi çocuklarını İtalya'daki okullara kayıt ettirebiliyor. 5 yıl ikamet edildiğinde, bütün Avrupa Birliği sınırları içinde geçerli süresiz oturum iznine ve vizesiz seyahat imkanına hak kazanılıyor.
11 Mayıs 2017 Perşembe
Türkler Messi’ye komşu olmaya gidiyor
Türkler Barcelona'ya akın ediyor... Politik atmosfer yüzünden yatırımlarını ülke dışına kaydıran Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Türkiye'yi Barcelona'da en çok mülk edinen üçüncü ülke yaptılar. Kentte satılan evlerin ortalama metrekare fiyatı 14 bin 500 TL oldu.
Dünya Gazetesi yazarı Kerim Ülker bugünkü köşesinde Türklerin 2017’nin ocak, şubat ve mart aylarında Barcelona’dan en çok ev alan üçüncü millet olduğunu yazdı.
Ülker’in yazdığı Lucas Fox’un, “Barcelona Emlak Raporu 2017”’nin detaylarında ilginç ifadeler yer alıyor.
‘DÜŞÜK FİYATLARDAN FAYDALANIYORLAR’
Sozcu.com.tr’nin inceleği rapora göre raporun giriş kısmını kaleme alan Lucas Fox’un Uluslararası Satış Bölümü’nün başı Karen Storms, “Türkler İspanya’yı Türkiye’deki politik atmosfer yüzünden güvenli bir nokta olarak değerlendiriyorlar. Brexit yüzünden yatırımlarını İngiltere’den kaydıranlar da var. Yatırımcılar şu an İspanya’daki düşük fiyatlardan faydanalıyorlar” ifadesini kullandı.
İspanya İstatistik Enstitüsü’nün (INE) haberine göre 2017’nin ilk çeyreğinde Barcelona’da 8.880 ev satıldı. Geçen yılın aynı dönemine göre ev satışları yüzde 23.3 yükseldi.
Satıştan elde edilen gelir oranı ise 2016’nın ilk çeyreğine göre yüzde 61 yükseldi. Metrekare başına satış ortalaması 4.123 euro (14 bin 500 TL) oldu. Barcelona’nın Eixample ve Zona Alta gibi lüks lokasyonlarında metrekare başına fiyat 5.000 euroya kadar çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları bu yılın ilk çeyreğinde Barcelona’dan 1000 ev satın alarak burada en çok mülk edinen üçüncü millet oldular.
Dünya Gazetesi yazarı Kerim Ülker bugünkü köşesinde Türklerin 2017’nin ocak, şubat ve mart aylarında Barcelona’dan en çok ev alan üçüncü millet olduğunu yazdı.
Ülker’in yazdığı Lucas Fox’un, “Barcelona Emlak Raporu 2017”’nin detaylarında ilginç ifadeler yer alıyor.
‘DÜŞÜK FİYATLARDAN FAYDALANIYORLAR’
Sozcu.com.tr’nin inceleği rapora göre raporun giriş kısmını kaleme alan Lucas Fox’un Uluslararası Satış Bölümü’nün başı Karen Storms, “Türkler İspanya’yı Türkiye’deki politik atmosfer yüzünden güvenli bir nokta olarak değerlendiriyorlar. Brexit yüzünden yatırımlarını İngiltere’den kaydıranlar da var. Yatırımcılar şu an İspanya’daki düşük fiyatlardan faydanalıyorlar” ifadesini kullandı.
İspanya İstatistik Enstitüsü’nün (INE) haberine göre 2017’nin ilk çeyreğinde Barcelona’da 8.880 ev satıldı. Geçen yılın aynı dönemine göre ev satışları yüzde 23.3 yükseldi.
Satıştan elde edilen gelir oranı ise 2016’nın ilk çeyreğine göre yüzde 61 yükseldi. Metrekare başına satış ortalaması 4.123 euro (14 bin 500 TL) oldu. Barcelona’nın Eixample ve Zona Alta gibi lüks lokasyonlarında metrekare başına fiyat 5.000 euroya kadar çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları bu yılın ilk çeyreğinde Barcelona’dan 1000 ev satın alarak burada en çok mülk edinen üçüncü millet oldular.
9 Mayıs 2017 Salı
O kasabaya taşınanlara 2 bin euro teşvik geliyor
İtalya'da nüfus kaybı sorunu yaşayan bir beldenin "hayalet kasabaya" dönüşmesini engellemek için, buraya yerleşeceklere 2000 euro (yaklaşık 7 bin 777 lira) ödenmesi planlanıyor.
Kuzeydeki Liguria bölgesinde yer alan Bormida’da, nüfus yaşlanması ve iş imkanlarının kısıtlılığı gibi nedenlerle nüfus kaybı ciddi bir soruna dönüştü.
Nüfusu 400’ün altına inen Bormida’nın tamamen terk edilmiş bir beldeye dönüşmesini engellemek için Belediye Başkanı bir teşvik programı hazırladı.
BBC Türkçe’nin haberine göre; Belediye Başkanı Daniele Galliano, ikametgahlarını buraya taşıyacak kişilere ev satın almaları ya da kiralamaları karşılığında 2000 euro ödeme yapmayı planladığını duyurdu.
Bormida’da belediyeye ait evlerin de büyüklüklerine göre 50-120 euro arası, İtalya standartlarına göre çok düşük olan ücretlerle kiraya verilmesi planlanıyor. Ev satın alacaklara ise düşük ücretlerin yanı sıra vergi kolaylıkları da öneriliyor.
Bu teşvik paketi henüz belediye meclisinden onay almasa da Başkan Galliano’nun Facebook hesabına talep yağmaya başladı. Galliano’ya yalnızca İtalya’dan değil, Hindistan, Kanada ve ABD gibi birçok ülkeden de mesaj geldi.
“MÜTEVAZI DA OLSA BİR İŞ GARANTİSİ VERİRSENİZ SORUN YOK”
Kimileri hemen Bormida’ya taşınmaya hazır olduğunu söylerken kimileri de buradaki iş imkanlarını sorgulamaya başladı. Bir Facebook kullanıcısı Galliano’ya, “Sevgili Belediye Başkanı, Bormida’ya taşınmaya hazırım, üstelik 2000 euro’dan da vazgeçebilirim. Fakat havayla beslenemem. Bir ailem, iki küçük çocuğum var. Eğer bana, mütevazı da olsa bir iş garantisi verirseniz sorun yok. (ciddiyim)” diye yazdı.
Öte yandan Bormida’ya taşınmaya niyetlenenlere yerel halktan, ancak stresten uzak, sakin, doğal bir yaşamı tercih edenlerin burada mutlu olabilecekleri uyarısı geldi. Denizden 420 metre yükseklikteki bu ücra beldenin doğası ve yemekleri güzel olsa da “yapılacak pek bir şey olmadığının” da dikkate alınması tavsiye edildi.
İtalya’da geçen yıl yayımlanan bir raporda, nüfus yaşlanması ve iş sebepli göç gibi nedenlerle 2430 köy ve kasabanın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtilmişti.
Kuzeydeki Liguria bölgesinde yer alan Bormida’da, nüfus yaşlanması ve iş imkanlarının kısıtlılığı gibi nedenlerle nüfus kaybı ciddi bir soruna dönüştü.
Nüfusu 400’ün altına inen Bormida’nın tamamen terk edilmiş bir beldeye dönüşmesini engellemek için Belediye Başkanı bir teşvik programı hazırladı.
BBC Türkçe’nin haberine göre; Belediye Başkanı Daniele Galliano, ikametgahlarını buraya taşıyacak kişilere ev satın almaları ya da kiralamaları karşılığında 2000 euro ödeme yapmayı planladığını duyurdu.
Bormida’da belediyeye ait evlerin de büyüklüklerine göre 50-120 euro arası, İtalya standartlarına göre çok düşük olan ücretlerle kiraya verilmesi planlanıyor. Ev satın alacaklara ise düşük ücretlerin yanı sıra vergi kolaylıkları da öneriliyor.
Bu teşvik paketi henüz belediye meclisinden onay almasa da Başkan Galliano’nun Facebook hesabına talep yağmaya başladı. Galliano’ya yalnızca İtalya’dan değil, Hindistan, Kanada ve ABD gibi birçok ülkeden de mesaj geldi.
“MÜTEVAZI DA OLSA BİR İŞ GARANTİSİ VERİRSENİZ SORUN YOK”
Kimileri hemen Bormida’ya taşınmaya hazır olduğunu söylerken kimileri de buradaki iş imkanlarını sorgulamaya başladı. Bir Facebook kullanıcısı Galliano’ya, “Sevgili Belediye Başkanı, Bormida’ya taşınmaya hazırım, üstelik 2000 euro’dan da vazgeçebilirim. Fakat havayla beslenemem. Bir ailem, iki küçük çocuğum var. Eğer bana, mütevazı da olsa bir iş garantisi verirseniz sorun yok. (ciddiyim)” diye yazdı.
Öte yandan Bormida’ya taşınmaya niyetlenenlere yerel halktan, ancak stresten uzak, sakin, doğal bir yaşamı tercih edenlerin burada mutlu olabilecekleri uyarısı geldi. Denizden 420 metre yükseklikteki bu ücra beldenin doğası ve yemekleri güzel olsa da “yapılacak pek bir şey olmadığının” da dikkate alınması tavsiye edildi.
İtalya’da geçen yıl yayımlanan bir raporda, nüfus yaşlanması ve iş sebepli göç gibi nedenlerle 2430 köy ve kasabanın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtilmişti.
7 Mayıs 2017 Pazar
Venedik'te kebapçı dükkanı açmak artık yasak
Dünyanın önemli turistik noktalarından biri olan İtalya'nın Venedik kentinde, şehrin kültürel yapısını korumak amacıyla kebapçı ve fast food dükkanlarına sınırlama getirildi.
The Guardian'da yer alan habere göre yetkililer, şehrin kültürel mirasını ve geleneklerini korumak için dilim pizza satan dükkanlar da dahil olmak üzere bazı dükkanlara limit getirdi. Şehirdeki el yapımı dondurma satan dükkanların yeni kısıtlamalardan hariç tutulacağı belirtildi.
'KEBABA VEYA BAŞKA YİYECEKLERE DÜŞMANLIĞIMIZ YOK'
Konuyla ilgili açıklama yapan Venedik turizm şefi Paola Mar, "Venedik'in kültürel mirasını korumak ve geliştirme politikamızla uyumlu olmayan bazı aktivitelere sınırlama getirmek istiyoruz" dedi.
Kebaba veya başka bir yiyeceğe herhangi bir düşmanlığı olmadığını söyleyen Mar, "Bizim gibi çok fazla turist alan şehirlerde, şehrin kendi kimliğini kaybetme riski oluşuyor. Öne çıkarmamız gereken bazı yerel ürünler var. Bu şehrin ruhu ve sürdürülebilirlik için de daha iyi olacaktır" ifadelerini kullandı.
PİKNİK ALANLARI KURULACAK
Mar, turist bölgelerindeki fast food kültürünü seyrekleştirmek için şehirde bazı piknik alanları kurmayı da planladıklarını söyledi.
Geçtiğimiz yıl bir diğer İtalyan şehri Verona, yeni kebap dükkanı açılmasını yasaklamış, Floransa'da ise açılan tüm yeni restoranlarda satılan ürünlerin en az yüzde 70'inin yerel olması şartı getirilmişti.
The Guardian'da yer alan habere göre yetkililer, şehrin kültürel mirasını ve geleneklerini korumak için dilim pizza satan dükkanlar da dahil olmak üzere bazı dükkanlara limit getirdi. Şehirdeki el yapımı dondurma satan dükkanların yeni kısıtlamalardan hariç tutulacağı belirtildi.
'KEBABA VEYA BAŞKA YİYECEKLERE DÜŞMANLIĞIMIZ YOK'
Konuyla ilgili açıklama yapan Venedik turizm şefi Paola Mar, "Venedik'in kültürel mirasını korumak ve geliştirme politikamızla uyumlu olmayan bazı aktivitelere sınırlama getirmek istiyoruz" dedi.
Kebaba veya başka bir yiyeceğe herhangi bir düşmanlığı olmadığını söyleyen Mar, "Bizim gibi çok fazla turist alan şehirlerde, şehrin kendi kimliğini kaybetme riski oluşuyor. Öne çıkarmamız gereken bazı yerel ürünler var. Bu şehrin ruhu ve sürdürülebilirlik için de daha iyi olacaktır" ifadelerini kullandı.
PİKNİK ALANLARI KURULACAK
Mar, turist bölgelerindeki fast food kültürünü seyrekleştirmek için şehirde bazı piknik alanları kurmayı da planladıklarını söyledi.
Geçtiğimiz yıl bir diğer İtalyan şehri Verona, yeni kebap dükkanı açılmasını yasaklamış, Floransa'da ise açılan tüm yeni restoranlarda satılan ürünlerin en az yüzde 70'inin yerel olması şartı getirilmişti.
18 Mart 2017 Cumartesi
Yılda 150 bin euro maaşla yönetici arıyorlar
İtalya yılda beş milyon kişinin gezdiği başkent Roma'daki Kolezyum için yönetici arıyor. Yıllık 150 bin euro maaş vaadi arkeoloji dünyasını hareketlendirdi.
Uluslararası katılıma da açık olan iş ilanında aranan temel özellik olarak, "en az 5 sene bir arkeolojik alanın yöneticiliğini yapmış olmak" yer alıyor.
Seçilen aday, filmlere konu olan ve bir zamanlar gladyatörlerin çarpıştığı, binlerce yabani hayvanın yapılan dövüşlerde hayatını kaybettiği arenanın geleceğinden sorumlu olacak.
Yıllık 5 milyon kişinin gezdiği, 2 bin senelik tarihi yapı, "kötü yönetim" nedeniyle yıllardır problemlerle boğuşuyordu.
İtalya Kültür Bakanı Dario Franceschini, yöneticilik rolünü kazanan adayın yıllık 150 bin Euro maaş alacağını açıkladı.
Dario Franceschini, bir kültür varlığı veya müze yönetmiş tecrübeli bir kişi aradıklarını söyleyerek, "Arkeologlar, sanat tarihçileri ve mimarlar da pozisyona başvurabilir" dedi.
Franceschini, bunun uluslararası bir ilan olduğunu da ifade ederek, "Sanat dünyasında ulusal kimliklerin çok işlevi yok diye düşünüyorum. Örneğin İngiltere'deki British Museum'u bir Alman yönetiyor" diye konuştu.
Uluslararası katılıma da açık olan iş ilanında aranan temel özellik olarak, "en az 5 sene bir arkeolojik alanın yöneticiliğini yapmış olmak" yer alıyor.
Seçilen aday, filmlere konu olan ve bir zamanlar gladyatörlerin çarpıştığı, binlerce yabani hayvanın yapılan dövüşlerde hayatını kaybettiği arenanın geleceğinden sorumlu olacak.
Yıllık 5 milyon kişinin gezdiği, 2 bin senelik tarihi yapı, "kötü yönetim" nedeniyle yıllardır problemlerle boğuşuyordu.
İtalya Kültür Bakanı Dario Franceschini, yöneticilik rolünü kazanan adayın yıllık 150 bin Euro maaş alacağını açıkladı.
Dario Franceschini, bir kültür varlığı veya müze yönetmiş tecrübeli bir kişi aradıklarını söyleyerek, "Arkeologlar, sanat tarihçileri ve mimarlar da pozisyona başvurabilir" dedi.
Franceschini, bunun uluslararası bir ilan olduğunu da ifade ederek, "Sanat dünyasında ulusal kimliklerin çok işlevi yok diye düşünüyorum. Örneğin İngiltere'deki British Museum'u bir Alman yönetiyor" diye konuştu.
21 Ocak 2017 Cumartesi
Charlie Hebdo yine eleştirilerin hedefinde
Fransız hiciv dergisi Charlie Hebdo'nun çığ felaketiyle ilgili bir karikatürü İtalya'da tepkiyle karşılandı.
Derginin söz konusu karikatüründe, "İtalya - Kar geldi" başlığı altında ölümü sembolize eden bir figür kayakla dağdan inerken görülüyor.
İtalya'yı sarsan çığ felaketiyle ilgili bu çizim ülke medyasında "Şok karikatür" gibi başlıklarla verildi.
BBC Türkçe'nin haberine göre Sosyal medyada da dergiye öfke dolu mesajlar yağmaya başladı. Kimi Twitter kullanıcıları, derginin Paris'teki ofisinde yaklaşık 2 yıl önce düzenlenen kanlı saldırıyı hatırlatarak, "Saldırıya uğradığınızda sizin yanınızdaydık ama siz bizimle dalga geçiyorsunuz", "Muhammed'le dalga geçtiğinizde de gülmüyordum, boğulmuş bir çocukla alay ettiğinizde de, şimdi de" diye eleştiride bulundu.
Kimileri ise "Umarım IŞİD sizi tamamen kapatır" şeklinde mesajlar yazdı. Bazı sosyal medya kullanıcıları ise sert tepki verenleri eleştirerek
"Bir yıl önce hepiniz Charlie Hebdo'ydunuz" dedi ve her halükarda ifade özgürlüğünün savunulması gerektiğini vurguladı.
Charlie Hebdo, geçen Ağustos ayında da yaklaşık 300 kişinin öldüğü depremin kurbanlarını makarnaya benzeterek İtalyanları kızdırmıştı.
Depremde en ağır hasarı alan yerleşim yerlerinden olan Amatrice Belediyesi dergi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Tepkiler üzerinde
Fransa'nın Roma Büyükelçiliği "Charlie Hebdo'nun çizimi hiçbir şekilde Fransa'nın duruşunu yansıtmaz" şeklinde bir açıklama yapma ihtiyacı
hissetmişti.
Derginin söz konusu karikatüründe, "İtalya - Kar geldi" başlığı altında ölümü sembolize eden bir figür kayakla dağdan inerken görülüyor.
İtalya'yı sarsan çığ felaketiyle ilgili bu çizim ülke medyasında "Şok karikatür" gibi başlıklarla verildi.
BBC Türkçe'nin haberine göre Sosyal medyada da dergiye öfke dolu mesajlar yağmaya başladı. Kimi Twitter kullanıcıları, derginin Paris'teki ofisinde yaklaşık 2 yıl önce düzenlenen kanlı saldırıyı hatırlatarak, "Saldırıya uğradığınızda sizin yanınızdaydık ama siz bizimle dalga geçiyorsunuz", "Muhammed'le dalga geçtiğinizde de gülmüyordum, boğulmuş bir çocukla alay ettiğinizde de, şimdi de" diye eleştiride bulundu.
Kimileri ise "Umarım IŞİD sizi tamamen kapatır" şeklinde mesajlar yazdı. Bazı sosyal medya kullanıcıları ise sert tepki verenleri eleştirerek
"Bir yıl önce hepiniz Charlie Hebdo'ydunuz" dedi ve her halükarda ifade özgürlüğünün savunulması gerektiğini vurguladı.
Charlie Hebdo, geçen Ağustos ayında da yaklaşık 300 kişinin öldüğü depremin kurbanlarını makarnaya benzeterek İtalyanları kızdırmıştı.
Depremde en ağır hasarı alan yerleşim yerlerinden olan Amatrice Belediyesi dergi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Tepkiler üzerinde
Fransa'nın Roma Büyükelçiliği "Charlie Hebdo'nun çizimi hiçbir şekilde Fransa'nın duruşunu yansıtmaz" şeklinde bir açıklama yapma ihtiyacı
hissetmişti.
16 Ocak 2017 Pazartesi
Çocukların vazgeçilmezi raflardan indiriliyor
Palmiye yağının diğer bitkisel yağlardan daha zararlı ve kanserojen olduğununa açıklanmasının ardından İtalya'da palmiye yağı içeren Nutella kavanozları raflardan inmeye başladı.
Palmiye yağı ile ilgili yapılan araştırma sonucu 2016 yılında Avrupa Gıda Standartları Ajansı (EFA), 200 derece üzerinde ısıtılan palmiye yağının diğer bitkisel yağlardan daha tehlikeli olduğunu açıklamıştı.
Dünya Sağlık Örgütü, FAO ve FDA da aynı EFA gibi riske dikkat çekmiş ancak gıdalrda kullanılmasına bir kısıtlama getirmemişti. EFSA'nın raporunun ardından İtalya'da baskıa rtı ve Coop süpermarket zinciri ve unlu mamuller üreticisi Barilla ürünlerinden Palmiye yağını çıkardı.
Ferrero şirketi ise lezzetinin değişeceği gerekçesiyle dünyaca meşhur Nutella isimli çikolata-fındık ezmesi ürününde palmiye yağını kullanmaya devam etti ama İtalya’ daki satışlarının son 12 ayda yüzde 3 düşmesi üzerine palmiye yağını savunan reklâm kampanyaları düzenlemeye başladı.
Nutella Ferrero’ nun en önemli ürünü, şirketin senelik 10 milyar Avro’ yu bulan satışlarının beşte biri Nutella’ dan geliyor. Unilever ve Nestle gibi gıda üreticileri de palmiye yağını birçok üründe kullanıyorlar.
Ancak artan kamuoyu baskısı karşısında bu kez de marketler Palmiye Yağı kullanılan Nutella'ları raflardan indirmeye başladı.
Palmiye yağı ile ilgili yapılan araştırma sonucu 2016 yılında Avrupa Gıda Standartları Ajansı (EFA), 200 derece üzerinde ısıtılan palmiye yağının diğer bitkisel yağlardan daha tehlikeli olduğunu açıklamıştı.
Dünya Sağlık Örgütü, FAO ve FDA da aynı EFA gibi riske dikkat çekmiş ancak gıdalrda kullanılmasına bir kısıtlama getirmemişti. EFSA'nın raporunun ardından İtalya'da baskıa rtı ve Coop süpermarket zinciri ve unlu mamuller üreticisi Barilla ürünlerinden Palmiye yağını çıkardı.
Ferrero şirketi ise lezzetinin değişeceği gerekçesiyle dünyaca meşhur Nutella isimli çikolata-fındık ezmesi ürününde palmiye yağını kullanmaya devam etti ama İtalya’ daki satışlarının son 12 ayda yüzde 3 düşmesi üzerine palmiye yağını savunan reklâm kampanyaları düzenlemeye başladı.
Nutella Ferrero’ nun en önemli ürünü, şirketin senelik 10 milyar Avro’ yu bulan satışlarının beşte biri Nutella’ dan geliyor. Unilever ve Nestle gibi gıda üreticileri de palmiye yağını birçok üründe kullanıyorlar.
Ancak artan kamuoyu baskısı karşısında bu kez de marketler Palmiye Yağı kullanılan Nutella'ları raflardan indirmeye başladı.
3 Aralık 2016 Cumartesi
Stephen Hawking hastaneye kaldırıldı
Dünyaca ünlü 74 yaşındaki İngiliz fizikçi Stephen Hawking'in, İtalya'nın başkenti Roma'da hastaneye kaldırıldığı bildirildi.
İngiliz The Telegraph gazetesi, Hawking'in Ponfical Bilimler Akademisi'nde konferans vermek için gittiği Roma'da perşembe gecesi rahatsızlanarak Gemelli Hastanesi'ne kaldırıldığını bildirdi.
Hastaneden yapılan açıklamada, 21 yaşındayken tedavisi olmayan motor nöron hastalığı olarak da bilinen Amyotrofik Lateral Skleroz hastalığına yakalanan Hawking'in, hayati tehlikesinin olmadığı bildirildi.
Hawking'in hastanede ikinci gecesini geçirdiği, sağlık durumunun kontrol altına alındığı kaydedildi.
Vücudunun neredeyse tamamını kullanamayan Hawking, kendisi için özel olarak geliştirilen bir bilgisayar sistemine sadece yanak kaslarından birini kullanarak komut verebiliyor. Hawking bu şekilde günlük yaklaşık 2 bin 500 kelimeyle iletişim kurabiliyor ve bilimsel çalışmalarını sürdürebiliyor.
Ünlü fizikçi en son 25 Kasım tarihinde Vatikan'da "Evrenin Kaynağı" başlıklı bir konferans vermiş ve Papa Françesko ile görüşmüştü.
1942 yılında İngiltere'nin Oxford kentinde doğan Steven Hawking, kuantum fiziği ve kara delikler üzerine yaptığı çok kapsamlı çalışmalarla tanınıyor.
Bilimsel araştırmaları 40'ın üzerinde dünya diline çevrilen Hawking, bilim çevrelerinde Albert Einstein'dan sonraki en büyük dahi olarak görülmektedir. cnntürk
İngiliz The Telegraph gazetesi, Hawking'in Ponfical Bilimler Akademisi'nde konferans vermek için gittiği Roma'da perşembe gecesi rahatsızlanarak Gemelli Hastanesi'ne kaldırıldığını bildirdi.
Hastaneden yapılan açıklamada, 21 yaşındayken tedavisi olmayan motor nöron hastalığı olarak da bilinen Amyotrofik Lateral Skleroz hastalığına yakalanan Hawking'in, hayati tehlikesinin olmadığı bildirildi.
Hawking'in hastanede ikinci gecesini geçirdiği, sağlık durumunun kontrol altına alındığı kaydedildi.
Vücudunun neredeyse tamamını kullanamayan Hawking, kendisi için özel olarak geliştirilen bir bilgisayar sistemine sadece yanak kaslarından birini kullanarak komut verebiliyor. Hawking bu şekilde günlük yaklaşık 2 bin 500 kelimeyle iletişim kurabiliyor ve bilimsel çalışmalarını sürdürebiliyor.
Ünlü fizikçi en son 25 Kasım tarihinde Vatikan'da "Evrenin Kaynağı" başlıklı bir konferans vermiş ve Papa Françesko ile görüşmüştü.
1942 yılında İngiltere'nin Oxford kentinde doğan Steven Hawking, kuantum fiziği ve kara delikler üzerine yaptığı çok kapsamlı çalışmalarla tanınıyor.
Bilimsel araştırmaları 40'ın üzerinde dünya diline çevrilen Hawking, bilim çevrelerinde Albert Einstein'dan sonraki en büyük dahi olarak görülmektedir. cnntürk
30 Ekim 2016 Pazar
İtalya'da 6.6 büyüklüğünde deprem
İtalya depremlerle sarsılmaya devam ediyor. Bu sabah merkez üssü Perugia kentinin 68 kilometre güneydoğusu olan ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu'nun açıklamasına göre büyüklüğü 6.6; İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsünün verdiği bilgiye göre ise 6.1 olan bir deprem meydana geldi. Yerin 1,5 kilometre altında gerçekleşen depreme ilişkin henüz bir can ve mal kaybı bilgisi yok. büyüklüğünde deprem meydana geldi. Merkez üssü Perugia kenti yakınları olan depremin yarattığı hasarla ilgili henüz bir bilgi ulaşmadı.
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu'ndan, önce İtalya'nın merkezini etkileyen 7.1 büyüklüğünde bir deprem duyuruldu. Daha sonra yapılan yapılan açıklamada depremin büyüklüğü 6.6 olarak değiştirildi. İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü ise depremin büyüklüğünü 6.1 olarak duyurdu.
Henüz bir yıkım gerçekleşip gerçekleşmediği ve ölü yaralı bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi gelmeyen depremin merkezinin Perugia kentinin 68 kilometre güneydoğusu olduğu açıklandı.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu daha sonra yaptığı ikinci bir açıklamayla büyüklüğünü 6.6 olarak düzelttiği depremin, ilk açıklamadaki gibi yerin 108 kilometre derinliğinde değil, 1.5 kilometre derinliğinde olduğunu duyurdu.
Can ve mal kaybı konusunda ise henüz bir açıklama yapılmadı. Deprem, başkent Roma ve çevre illerde de hissedildi.
24 Ağustos'ta 300 kişi ölmüştü
24 Ağustos'ta Amatrice kasabasını yerle bir eden ve 300 kişinin öldüğü depremin ardından İtalya'da Roma’nın 200 kilometre kuzeydoğusundaki Macerata kenti yakınlarında 26 Ekim'de önce 5.4 büyüklüğünde bir deprem, bir kaç saat sonra da 5.9 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana gelmişti. Bu depremlerd bazı binalar ile tarihi bir kilise binası yıkılmıştı.
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu'ndan, önce İtalya'nın merkezini etkileyen 7.1 büyüklüğünde bir deprem duyuruldu. Daha sonra yapılan yapılan açıklamada depremin büyüklüğü 6.6 olarak değiştirildi. İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü ise depremin büyüklüğünü 6.1 olarak duyurdu.
Henüz bir yıkım gerçekleşip gerçekleşmediği ve ölü yaralı bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi gelmeyen depremin merkezinin Perugia kentinin 68 kilometre güneydoğusu olduğu açıklandı.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu daha sonra yaptığı ikinci bir açıklamayla büyüklüğünü 6.6 olarak düzelttiği depremin, ilk açıklamadaki gibi yerin 108 kilometre derinliğinde değil, 1.5 kilometre derinliğinde olduğunu duyurdu.
Can ve mal kaybı konusunda ise henüz bir açıklama yapılmadı. Deprem, başkent Roma ve çevre illerde de hissedildi.
24 Ağustos'ta 300 kişi ölmüştü
24 Ağustos'ta Amatrice kasabasını yerle bir eden ve 300 kişinin öldüğü depremin ardından İtalya'da Roma’nın 200 kilometre kuzeydoğusundaki Macerata kenti yakınlarında 26 Ekim'de önce 5.4 büyüklüğünde bir deprem, bir kaç saat sonra da 5.9 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana gelmişti. Bu depremlerd bazı binalar ile tarihi bir kilise binası yıkılmıştı.
16 Ekim 2016 Pazar
İtalya'da en tehlikeli 10 gıda arasında Türk fındığı da var
İtalya Ulusal Çiftçiler Konfederasyonu (Coldiretti), ülkeye ithal edilen tarım ürünleri arasında, Türk fındığı, zerzevat ve meyvelerini “en tehlikeliler” listesine aldı.
Coldiretti, ülkenin kuzeyindeki Cernobbio kentinde düzenlenen Uluslararası Tarım ve Gıda Forumu’nda, “En tehlikeli 10 gıda” listesini açıkladı.
Söz konusu listenin, İtalya Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılına yönelik hazırladığı ve Avrupa’yı alarma geçiren, kimyasal kalıntılar, mikotoksinler, ağır metaller, mikrobiyolojik kirleticiler, dioksinler ya da katkı maddesi ve renklendiriciler katılmış ürünlerin tespit edildiği rapora dayandığı kaydedildi.
Türk fındığı ilk sırada
Coldiretti’nin 10 tehlikeli gıda listesinin ilk sırasında Türk fındığı yer aldı.
Buna gerekçe olarak ise, söz konusu ürünün, kanserojen maddeler olan aflatoksin sınır limitini aşması olarak gösterildi.
Ayrıca Türk fındığının, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler arasında en fazla endişe yaratan tarım ürünü olduğu da öne sürüldü.
Bunu Çin fıstığı, Hint baharatları ve İspanya’dan gelen, içerdiği ağır metallerle normların dışına çıkan orkinos ve kılıçbalığı izledi.
Türk zerzevatı ve meyveleri 5’inci sırada
Listenin 5’inci sırasında ise, Türkiye’den gelen zerzevat ve meyveler ile kuru incir yer aldı. Bu ürünlerin de aflatoksin ile normlara uygun olmayan miktarda pestisit (zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlar) içerdiği belirtildi.
Listenin 6’ncı sırasında Hindistan’dan gelen kuru meyvelere yer verilirken bunu, Mısır menşeli meyve ve sebze ile zeytin, ABD’den ithal edilen fıstık ve Vietnam’dan gelen balıklar izledi.
Coldiretti ayrıca, listenin dışında kalsa da, Çin’den gelen ve aşırı pestisit kullanılan paprika ve acı biber, mikrobiyolojik kirlenmeye maruz kalmış Fransız peynirleri ile Polonya menşeli kümes hayvanlarındaki tehlikenin de göz ardı edilemeyeceğinin altını çizdi.
Söz konusu çalışmanın, 60 milyon nüfuslu İtalya’da, 35 milyon vatandaşı ilgilendirdiğini belirten Coldiretti, bunların 9,7 milyonunun, İtalyan ürünlerini, ithal edilen ürünlerle karıştırarak tükettiğini vurguladı.
Coldiretti Başkanı Roberto Moncalvo, İtalyan şirketlerin, sosyal ve ekolojik damping koşullarıyla vatandaşların gıda güvenliğini gerçek anlamda riske atan yabancı ürünlerin haksız rekabetinden kurtarmak gerektiğini söyledi. (Esma Çakır / DHA)
Coldiretti, ülkenin kuzeyindeki Cernobbio kentinde düzenlenen Uluslararası Tarım ve Gıda Forumu’nda, “En tehlikeli 10 gıda” listesini açıkladı.
Söz konusu listenin, İtalya Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılına yönelik hazırladığı ve Avrupa’yı alarma geçiren, kimyasal kalıntılar, mikotoksinler, ağır metaller, mikrobiyolojik kirleticiler, dioksinler ya da katkı maddesi ve renklendiriciler katılmış ürünlerin tespit edildiği rapora dayandığı kaydedildi.
Türk fındığı ilk sırada
Coldiretti’nin 10 tehlikeli gıda listesinin ilk sırasında Türk fındığı yer aldı.
Buna gerekçe olarak ise, söz konusu ürünün, kanserojen maddeler olan aflatoksin sınır limitini aşması olarak gösterildi.
Ayrıca Türk fındığının, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler arasında en fazla endişe yaratan tarım ürünü olduğu da öne sürüldü.
Bunu Çin fıstığı, Hint baharatları ve İspanya’dan gelen, içerdiği ağır metallerle normların dışına çıkan orkinos ve kılıçbalığı izledi.
Türk zerzevatı ve meyveleri 5’inci sırada
Listenin 5’inci sırasında ise, Türkiye’den gelen zerzevat ve meyveler ile kuru incir yer aldı. Bu ürünlerin de aflatoksin ile normlara uygun olmayan miktarda pestisit (zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlar) içerdiği belirtildi.
Listenin 6’ncı sırasında Hindistan’dan gelen kuru meyvelere yer verilirken bunu, Mısır menşeli meyve ve sebze ile zeytin, ABD’den ithal edilen fıstık ve Vietnam’dan gelen balıklar izledi.
Coldiretti ayrıca, listenin dışında kalsa da, Çin’den gelen ve aşırı pestisit kullanılan paprika ve acı biber, mikrobiyolojik kirlenmeye maruz kalmış Fransız peynirleri ile Polonya menşeli kümes hayvanlarındaki tehlikenin de göz ardı edilemeyeceğinin altını çizdi.
Söz konusu çalışmanın, 60 milyon nüfuslu İtalya’da, 35 milyon vatandaşı ilgilendirdiğini belirten Coldiretti, bunların 9,7 milyonunun, İtalyan ürünlerini, ithal edilen ürünlerle karıştırarak tükettiğini vurguladı.
Coldiretti Başkanı Roberto Moncalvo, İtalyan şirketlerin, sosyal ve ekolojik damping koşullarıyla vatandaşların gıda güvenliğini gerçek anlamda riske atan yabancı ürünlerin haksız rekabetinden kurtarmak gerektiğini söyledi. (Esma Çakır / DHA)
30 Ağustos 2016 Salı
İtalya’daki depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 292’ye yükseldi
İtalya'nın başkenti Roma’nın 140 kilometre doğusundaki Accumoli’de geçen hafta meydana gelen 6,0 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 292’ye yükseldi. Bu arada Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg de İtalyan Kızıl Haçı’na 500 bin avroluk yardımda bulunacağını açıkladı.
Felakette ölü sayısı artarken, cenazelerin defin işlemleri için çalışmalar da sürdürülüyor. Hafta sonu Rieti’de yapılan devlet töreniyle 35 kişi defnedilirken, depremin en çok yıkıma ve dolayısıyla can kaybına yol açtığı Amatrice’de ölenler için yapılacak törenin yeri, tartışma konusu oldu.
Hayatını kaybedenlerin yakınları Rieti’de tören yapılmasına tepki gösterirken, Başbakan Matteo Renzi de bu kişilere hak vererek, Twitter'de,“Olması gerektiği gibi cenaze kendi kasabanızda olmalı” diye yazınca cenaze töreninin yeri Rieti’den Amatrice’ye alındı. Yarınki cenaze törenine Başbakan Renzi de katılacak.
Başbakan Renzi, bölgede yeniden inşa sürecinin şeffaf şekilde yürütüleceğini ve işe okullardan başlayacaklarını da ifade etti.
Bu arada, Rieti Cumhuriyet Savcılığınca başlatılan soruşturmada, binaların ucuza mal edilmek için az çimento kullanılmış olabileceği üzerinde durulduğu belirtildi. Savcılığın aynı zamanda, binaların güvenliği için ayrılan devlet kaynaklarının ne maksatla kullanıldığını da soruşturmak için ek dosya açmayı değerlendirdiği ifade edildi.
Mark Zuckerberg'den 500 bin Euro
Öte yandan, bugün Roma’da Başbakan Renzi ve Vatikan’da Katolik aleminin ruhani lideri Papa Franciscus ile görüşen sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, deprem nedeniyle başsağlığı diledi, "Facebook İtalya"nın İtalyan Kızıl Haçı’na 500 bin Euro yardımda bulunacağını açıkladı.
Felakette ölü sayısı artarken, cenazelerin defin işlemleri için çalışmalar da sürdürülüyor. Hafta sonu Rieti’de yapılan devlet töreniyle 35 kişi defnedilirken, depremin en çok yıkıma ve dolayısıyla can kaybına yol açtığı Amatrice’de ölenler için yapılacak törenin yeri, tartışma konusu oldu.
Hayatını kaybedenlerin yakınları Rieti’de tören yapılmasına tepki gösterirken, Başbakan Matteo Renzi de bu kişilere hak vererek, Twitter'de,“Olması gerektiği gibi cenaze kendi kasabanızda olmalı” diye yazınca cenaze töreninin yeri Rieti’den Amatrice’ye alındı. Yarınki cenaze törenine Başbakan Renzi de katılacak.
Başbakan Renzi, bölgede yeniden inşa sürecinin şeffaf şekilde yürütüleceğini ve işe okullardan başlayacaklarını da ifade etti.
Bu arada, Rieti Cumhuriyet Savcılığınca başlatılan soruşturmada, binaların ucuza mal edilmek için az çimento kullanılmış olabileceği üzerinde durulduğu belirtildi. Savcılığın aynı zamanda, binaların güvenliği için ayrılan devlet kaynaklarının ne maksatla kullanıldığını da soruşturmak için ek dosya açmayı değerlendirdiği ifade edildi.
Mark Zuckerberg'den 500 bin Euro
Öte yandan, bugün Roma’da Başbakan Renzi ve Vatikan’da Katolik aleminin ruhani lideri Papa Franciscus ile görüşen sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, deprem nedeniyle başsağlığı diledi, "Facebook İtalya"nın İtalyan Kızıl Haçı’na 500 bin Euro yardımda bulunacağını açıkladı.
24 Ağustos 2016 Çarşamba
İtalya'da şiddetli deprem
İtalya’nın orta bölgesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremde ölü sayısının 14’e çıktığı belirtildi.
İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü’ne (INGV) göre depremin merkez üssü, başkent Roma’nın 110 kilometre kuzeybatısında yer alan Rieti kentine bağlı Accumoli kasabası.
Yerel saatle 03.36 sıralarında, yerin 4 kilometre altında meydana geldiği kaydedilen ve Rimini’den Napoli’ye kadar geniş bir alanda hissedilen sarsıntıdan en çok etkilenen ise, bölgedeki 2 bin 500 nüfuslu Amatrice kasabası oldu.
Amatrice Belediye Başkanı Sergio Perozzi, ilk açıklamalarında, kasabadaki hasarın çok büyük olduğunu, "Yolların hepsi kapandı. Kasabanın yarısı artık yok, yıkıldı. Bu tam bir dram. Enkaz altında kalanlar var " sözleriyle ifade ettii
Perozzi, yardım ekiplerinin uzun süre ulaşmadığını da belirtirken, “Bu bir felaket. Kurtarma çalışmalarını biz yapmaya çalışıyoruz, ancak elektriğimiz yok, telefonlar çekmiyor. Yardım ekipleri hala ulaşmadı” diye konuştu.
Aktarılanlara göre, kasabaya ilk yardım ekipleri, depremden yaklaşık 3 saat sonra ulaştı. Perozzi, enkaz altında kalan bir aileden yaşam belirtisi alınamadığını da söyledi. Yardım ekiplerinin ulaşmaması üzerine enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan vatandaşlar, bir çocuk ve annenin yardım çığlıklarını duyduklarını ve elleriyle onları çıkarmaya çalıştıklarını aktardı.Halen enkaz altında kalanlar ve yaralılar olduğu belirtiliyor.
Accumoli kasabasında da yıkılan binalar olduğu bildiriliyor.
Büyük sarsıntının ardından bölgede 5.4 ve 5.1 ile daha az şiddette olmak üzere bir dizi sarsıntı daha kaydedildi. DHA
İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü’ne (INGV) göre depremin merkez üssü, başkent Roma’nın 110 kilometre kuzeybatısında yer alan Rieti kentine bağlı Accumoli kasabası.
Yerel saatle 03.36 sıralarında, yerin 4 kilometre altında meydana geldiği kaydedilen ve Rimini’den Napoli’ye kadar geniş bir alanda hissedilen sarsıntıdan en çok etkilenen ise, bölgedeki 2 bin 500 nüfuslu Amatrice kasabası oldu.
Amatrice Belediye Başkanı Sergio Perozzi, ilk açıklamalarında, kasabadaki hasarın çok büyük olduğunu, "Yolların hepsi kapandı. Kasabanın yarısı artık yok, yıkıldı. Bu tam bir dram. Enkaz altında kalanlar var " sözleriyle ifade ettii
Perozzi, yardım ekiplerinin uzun süre ulaşmadığını da belirtirken, “Bu bir felaket. Kurtarma çalışmalarını biz yapmaya çalışıyoruz, ancak elektriğimiz yok, telefonlar çekmiyor. Yardım ekipleri hala ulaşmadı” diye konuştu.
Aktarılanlara göre, kasabaya ilk yardım ekipleri, depremden yaklaşık 3 saat sonra ulaştı. Perozzi, enkaz altında kalan bir aileden yaşam belirtisi alınamadığını da söyledi. Yardım ekiplerinin ulaşmaması üzerine enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan vatandaşlar, bir çocuk ve annenin yardım çığlıklarını duyduklarını ve elleriyle onları çıkarmaya çalıştıklarını aktardı.Halen enkaz altında kalanlar ve yaralılar olduğu belirtiliyor.
Accumoli kasabasında da yıkılan binalar olduğu bildiriliyor.
Büyük sarsıntının ardından bölgede 5.4 ve 5.1 ile daha az şiddette olmak üzere bir dizi sarsıntı daha kaydedildi. DHA
31 Mayıs 2016 Salı
Avrupa belki vicdana gelir diye yayınladılar
Akdeniz'de geçen hafta yaşanan ve 700 göçmenin boğularak can verdiği tahmin edilirken, İtalya ile Libya arasında kurtarma çalışmaları yürüten Sea-Watch adlı bir Alman insani yardım kuruluşu, dün yürek yakan bir fotoğraf yayınladı.
Yürek burkan fotoğrafta, bir yaşından büyük olmadığı sanılan bir bebeğin denizden çıkarılan cansız bedeni, Martin adlı Alman kurtarma görevlisinin kollarında görülüyor.
Reuters’ın haberine göre; söz konusu fotoğraf, Sea-Watch adlı kuruluş tarafından, Avrupalı yetkilileri göçmenler için güvenli koridorlar sağlamaya ikna etmek için servis edildi.
Minik bebeğin cansız bedenini kollarında taşıyan kurtarma görevlisine bir e-postayla ulaşıldı. Adının Martin olduğunu söyleyen ve soyadını vermeyen görevli, bebeği denizde gördüğünü ve kolları açılmış bir ‘oyuncak bebek’ gibi göründüğünü anlattı.
GÜNEŞ PARLAK AMA HAREKETSİZ GÖZLERİNDE PARLIYORDU…
Martin sonrasını ise şöyle aktardı: “Bebeği kollarından yakaladım ve hafif bedenini sanki hâlâ sağmış gibi sakınarak hemen kollarıma aldım. Minik parmakları olan ellerini gökyüzüne uzatmıştı, güneş, onun parlak, dostça fakat hareketsiz gözlerinde parlıyordu.”
Geçen hafta İtalya açıklarında bir göçmen teknesi alabora olmuştu. Dehşet anları, İtalyan donanmasına ait bir kurtarma teknesinden anbean kaydedilmişti.
Üç çocuk babası olan ve müzik terapisti olarak çalışan Martin, “Kendimi rahatlatmak ve bu akılalmaz, yürek parçalayan ana bir anlam vermek için şarkı söylemeye başladım. Sadece altı saat önce bu çocuk yaşıyordu” dedi.
İtalyan donanmasına teslim edilen minik bebek hakkında henüz pek bir şey bilinmiyor. Sea-Watch, yarı giyinik haldeki bebeğin cinseyeti hakkında net bir bilgi veremedi. Çocuğun anne-babasının da kazadan kurtulup kurtulmadığı bilinmiyor.
Minik bebeğin cansız bedeni, İtalya’nın güney kıyıları açıklarında cuma günü denizden çıkarıldı. Perşembe gecesi Libya’nın Sabratha kentinden denize açılan bir tekne alabora olmuştu.
İtalya’nın güneyinde Reggio Calabria limanına 45 ceset getirildi. Cansız bedenleri kıyıya taşıyan İtalyan donanma gemisi, aynı olayda 135 kişiyi de kurtardı.
AB-TÜRKİYE ANLAŞMASINDAN SONRA…
Göçmenler, AB ile Türkiye arasında varılan anlaşmanın ardından Avrupa’ya geçmek için yeni yollar deniyor. En çok kullanılan rota ise geçen hafta 700 kişinin boğulduğu sanılan Akdeniz’den geçiyor. Ülkelerinde savaştan kaçan birçok insan, Libya üzerinden İtalya’ya ulaşmaya çalışıyor. DHA
Yürek burkan fotoğrafta, bir yaşından büyük olmadığı sanılan bir bebeğin denizden çıkarılan cansız bedeni, Martin adlı Alman kurtarma görevlisinin kollarında görülüyor.
Reuters’ın haberine göre; söz konusu fotoğraf, Sea-Watch adlı kuruluş tarafından, Avrupalı yetkilileri göçmenler için güvenli koridorlar sağlamaya ikna etmek için servis edildi.
Minik bebeğin cansız bedenini kollarında taşıyan kurtarma görevlisine bir e-postayla ulaşıldı. Adının Martin olduğunu söyleyen ve soyadını vermeyen görevli, bebeği denizde gördüğünü ve kolları açılmış bir ‘oyuncak bebek’ gibi göründüğünü anlattı.
GÜNEŞ PARLAK AMA HAREKETSİZ GÖZLERİNDE PARLIYORDU…
Martin sonrasını ise şöyle aktardı: “Bebeği kollarından yakaladım ve hafif bedenini sanki hâlâ sağmış gibi sakınarak hemen kollarıma aldım. Minik parmakları olan ellerini gökyüzüne uzatmıştı, güneş, onun parlak, dostça fakat hareketsiz gözlerinde parlıyordu.”
Geçen hafta İtalya açıklarında bir göçmen teknesi alabora olmuştu. Dehşet anları, İtalyan donanmasına ait bir kurtarma teknesinden anbean kaydedilmişti.
Üç çocuk babası olan ve müzik terapisti olarak çalışan Martin, “Kendimi rahatlatmak ve bu akılalmaz, yürek parçalayan ana bir anlam vermek için şarkı söylemeye başladım. Sadece altı saat önce bu çocuk yaşıyordu” dedi.
İtalyan donanmasına teslim edilen minik bebek hakkında henüz pek bir şey bilinmiyor. Sea-Watch, yarı giyinik haldeki bebeğin cinseyeti hakkında net bir bilgi veremedi. Çocuğun anne-babasının da kazadan kurtulup kurtulmadığı bilinmiyor.
Minik bebeğin cansız bedeni, İtalya’nın güney kıyıları açıklarında cuma günü denizden çıkarıldı. Perşembe gecesi Libya’nın Sabratha kentinden denize açılan bir tekne alabora olmuştu.
İtalya’nın güneyinde Reggio Calabria limanına 45 ceset getirildi. Cansız bedenleri kıyıya taşıyan İtalyan donanma gemisi, aynı olayda 135 kişiyi de kurtardı.
AB-TÜRKİYE ANLAŞMASINDAN SONRA…
Göçmenler, AB ile Türkiye arasında varılan anlaşmanın ardından Avrupa’ya geçmek için yeni yollar deniyor. En çok kullanılan rota ise geçen hafta 700 kişinin boğulduğu sanılan Akdeniz’den geçiyor. Ülkelerinde savaştan kaçan birçok insan, Libya üzerinden İtalya’ya ulaşmaya çalışıyor. DHA
29 Mayıs 2016 Pazar
Libya açıklarında '700'e yakın göçmen boğuldu'
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Libya açıklarında bir dizi teknenin batması nedeniyle en az 700 göçmenin boğularak ölmüş olmasından korkulduğunu açıkladı.
Teknelerin; Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri Libya'dan İtalya'ya geçmeye çalışırken battığı belirtildi.UNHCR sözcüsü Carlotta Sami, Çarşamba günü batan teknede bulunan göçmenlerden yaklaşık 100'ünün kayıp olduğunu söyledi. Geçtiğimiz hafta, teknenin batışını ve olay sonrasını gösteren görüntüler ortaya çıkmıştı.
Sami, Çarşamba günü Libya'daki Sabratha limanından ayrılan ve Perşembe sabahı alabora olan bir teknedeki 550 göçmenin de kayıp olduğunu belirtti. UNHCR sözcüsü, Cuma günü batan üçüncü bir teknede bulunan göçmenlerden 135'inin kurtarıldığını, 45 cesedin sudan çıkarıldığını, sayısı belirsiz bir grup göçmenin de kayıp olduğunu söyledi.
Kurtarılan göçmenler İtalya'daki Taranto ve Pozzallo limanlarına getirildi.İtalyan yetkililer, AB gemilerinin Cumartesi günü 600'den fazla göçmeni kurtarmasıyla bir hafta içinde kurtarılan toplam göçmen sayısının en az 13 bine ulaştığını söyledi.AB ile Türkiye arasındaki göçmen anlaşmasının devreye girmesinden bu yana Libya, kaçak yollarla Avrupa'ya geçmek isteyen göçmenler için kilit bir konuma gelmiş durumda. BBC Türkçe
Teknelerin; Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri Libya'dan İtalya'ya geçmeye çalışırken battığı belirtildi.UNHCR sözcüsü Carlotta Sami, Çarşamba günü batan teknede bulunan göçmenlerden yaklaşık 100'ünün kayıp olduğunu söyledi. Geçtiğimiz hafta, teknenin batışını ve olay sonrasını gösteren görüntüler ortaya çıkmıştı.
Sami, Çarşamba günü Libya'daki Sabratha limanından ayrılan ve Perşembe sabahı alabora olan bir teknedeki 550 göçmenin de kayıp olduğunu belirtti. UNHCR sözcüsü, Cuma günü batan üçüncü bir teknede bulunan göçmenlerden 135'inin kurtarıldığını, 45 cesedin sudan çıkarıldığını, sayısı belirsiz bir grup göçmenin de kayıp olduğunu söyledi.
Kurtarılan göçmenler İtalya'daki Taranto ve Pozzallo limanlarına getirildi.İtalyan yetkililer, AB gemilerinin Cumartesi günü 600'den fazla göçmeni kurtarmasıyla bir hafta içinde kurtarılan toplam göçmen sayısının en az 13 bine ulaştığını söyledi.AB ile Türkiye arasındaki göçmen anlaşmasının devreye girmesinden bu yana Libya, kaçak yollarla Avrupa'ya geçmek isteyen göçmenler için kilit bir konuma gelmiş durumda. BBC Türkçe
14 Nisan 2016 Perşembe
Roma'da kişi başına iki fare düşüyor
İtalya’nın başkenti Roma’da toplanmayan çöplerin de etkisiyle fare sayısının kent nüfusunun iki katına çıktı. Bazı müze ve turistik alanlarda yaşanan fare baskınlarının da "fare alarmı" başlıklarıyla haber olması üzerine belediye 1 milyon 250 bin euro’luk bir eylem planı hazırladı.
Çevre ve tüketici hakları dernekleri birliği Codacons tarafından yayımlanan verilere göre Roma'daki fare sayısı 6 milyona ulaştı.
Codacons bu fare istilasını "acil durum" olarak nitelerken İtalyan basını da her Romalı başına yaklaşık 2 fare düştüğüne dikkat çekti.
Son olarak bu hafta içinde, Roma'nın en popüler turistik alanlarından İmparatorluk Forumu'nda bir gişe sıçanlar yüzünden kapatıldı.
Palazzo Massimo müzesinde çalışanların da sıçan baskınından şikayetçi olduğu belirtildi.
Belediyenin arkeoloji sorumlusu Francesco Prosperetti ise, Codacons'un "acil durum" alarmı ve basındaki fare istilası haberlerine karşı çıkarak bunların münferit vakalar olduğunu savundu.
'KEDİLER KISIRLAŞTIRILDI, FARE NÜFUSU ARTTI'
Prosperetti, Forum'daki gişenin kapatılmasının 'tavan arasında ölen bir sıçanın kanının gişe bölümüne damlamasından' kaynaklandığını, Palazzo Massimo'daki farelerin ise yakındaki bir yol çalışması yüzünden müzeye musallat olduğunu söyledi.
Ancak Prosperetti'nin bu açıklaması da kaygıları dindirmeye yetmedi.
Basındaki haberlerde, kentte toplanmayan çöplerin fare istilasında etkili olduğu vurgulanırken belediye soruna gözlerini kapamakla ve sorumluluğunu kabul etmemekle suçlandı.
La Stampa gazetesi de Roma’nın simgelerinden olan kedilerin kısırlaştırılmasının da fare sayısının artmasına yol açtığını savundu.
Roma’da gelecek aylarda yapılması planlanan belediye seçimlerinde muhalefetteki 5 Yıldız Hareketi’nden aday olan Virginia Raggi de kent yönetimini suçlayarak durumun “utanç verici” olduğunu söyledi.
BBC Türkçe
Çevre ve tüketici hakları dernekleri birliği Codacons tarafından yayımlanan verilere göre Roma'daki fare sayısı 6 milyona ulaştı.
Codacons bu fare istilasını "acil durum" olarak nitelerken İtalyan basını da her Romalı başına yaklaşık 2 fare düştüğüne dikkat çekti.
Son olarak bu hafta içinde, Roma'nın en popüler turistik alanlarından İmparatorluk Forumu'nda bir gişe sıçanlar yüzünden kapatıldı.
Palazzo Massimo müzesinde çalışanların da sıçan baskınından şikayetçi olduğu belirtildi.
Belediyenin arkeoloji sorumlusu Francesco Prosperetti ise, Codacons'un "acil durum" alarmı ve basındaki fare istilası haberlerine karşı çıkarak bunların münferit vakalar olduğunu savundu.
'KEDİLER KISIRLAŞTIRILDI, FARE NÜFUSU ARTTI'
Prosperetti, Forum'daki gişenin kapatılmasının 'tavan arasında ölen bir sıçanın kanının gişe bölümüne damlamasından' kaynaklandığını, Palazzo Massimo'daki farelerin ise yakındaki bir yol çalışması yüzünden müzeye musallat olduğunu söyledi.
Ancak Prosperetti'nin bu açıklaması da kaygıları dindirmeye yetmedi.
Basındaki haberlerde, kentte toplanmayan çöplerin fare istilasında etkili olduğu vurgulanırken belediye soruna gözlerini kapamakla ve sorumluluğunu kabul etmemekle suçlandı.
La Stampa gazetesi de Roma’nın simgelerinden olan kedilerin kısırlaştırılmasının da fare sayısının artmasına yol açtığını savundu.
Roma’da gelecek aylarda yapılması planlanan belediye seçimlerinde muhalefetteki 5 Yıldız Hareketi’nden aday olan Virginia Raggi de kent yönetimini suçlayarak durumun “utanç verici” olduğunu söyledi.
BBC Türkçe
19 Mart 2016 Cumartesi
Döner yasağı tartışması büyüyor
İtalya’nın tarihi kentlerinden Floransa’da “kentin kimliğini ve yemek kalitesini korumak” amacıyla restoranların yüzde 70’inin yerel olması koşulu getirildi. Türk restorancıların bir kısmı ise karara tepki gösterdi. Çünkü yasaklanan işletmelerin önemli bir kısmında Türk lezzetleri döner ve kebap bulunuyor. Kimi işletmeciler ise İtalyanların kendi kültürlerini korumak adına doğru bir adım attığını belirtti.
Günaydın et lokantalarının kurucusu Cüneyt Asan İtalya’nın mutfak kültüründe oldukça tutucu olduğunu belirtirken, “Floransa’da alınan kararın bir benzeri daha önce Fransa’da da alındı. İtalyanlar mutfaklarına karşı çok tutucudurlar. Dışarıdan gelen bir gıda ürününü bile kullanmak istemezler” diye konuştu.
'FAŞİZM YENİDEN HORTLAMAYA BAŞLADI'
Gaziantep’in UNESCO’nun mutfak listesine tek başına bir kent olarak girmesinin ardından batıda Türk mutfağına karşı yoğun bir katı tutum içine girildiğini belirten Asan, “Verona, Floransa gibi şehirler tek başlarına bir mutfağa sahip değiller. İtalya’da yeniden faşizm hortlamaya başladı. Türk mutfağı dünyanın en lezzetli mutfağı bunun önüne geçmek istiyorlar” ifadelerini kullandı. Asan son günlerde Türkiye’de yaşanan politik gelişmelerin de İtalyanların bu kararından rol oynadığını belirtti.
BİNGÖL: İTALYANLAR HAKLI
Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ise İtalyan yetkililerin aldıkları bu kararda kendi içlerinde haklı olduklarını belirtti.
Bingöl hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada İtalyanların aldığı kararın kendileri açısından doğru olduğunu ifade etti. Bingöl, “Biz de kendi mutfağımızı korumalıyız. Şu anda ‘steak’ kültürü kebabı geçiyor. Kendi kültürümüzü kaybediyoruz. Onlar nasıl koruyorlarsa bizim de benzer bir yol izlememiz gerekiyor. Fakat bizim de Avrupa’da kaliteli gıda satmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu.
Hürriyet'in haberine göre;Gerçek Türk döneri ve kebabının Avrupa’da satılması gerektiğini açıklayan Bingöl, “Etnik mutfakların yok edilmemesi gerekiyor. İtalyanlar bu kararı alırken sağlıklı uygulamalılar. Bizim oradaki lokantalarımız aynı zamanda bir elçilik gibi çalışıyor” ifadelerini kullandı.
'İŞİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ'
Hollanda’da 10 tane Türk restoranını işleten Meram Lokantaları’nın sahibi Erdoğan İnce ise Türk mutfağının Avrupa’daki kalitesinin artırılması görüşünde. İnce, “Sözde Türk döneri ve kebabı yaptığını söylüyor bazı işletmeler ama aslına uygun yapmıyor bazı işletmeler. İşin bu yönünün geliştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'DİK DURMALIYIZ'
Bünyesinde Kasap Döner, Köylü Güzeli ve İki Satır gibi hem Türkiye hem de yurtdışında yatırımları bulunan Global Restoran Yatırımları A.Ş Genel Müdürü Bahar Özürün, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Yurtdışında dönere bakışa farklılaştı. Bir önyargı oluştu. Özellikle terör saldırılarından sonra Paris’te de yasaklama gündeme gelmişti. Döner yurtdışında kıymadan yapılıyor. Düşük fiyatlı olmasından dolayı, endişeler artıyor. Bozuk et skandalı da patlamıştı. Bu vakalar Türklerden değil Pakistanlılar tarafından yapılan dönerlerde ortaya çıktı. Eti çok kullanan bir sektör olduğundan, kaçak etçilere bu alana yöneliyor. Yurtdışında dönere bakışta kötüye giden var. Avrupa genelinde 1000’e yakın mağazası olan şirketler var. Döner yediğinizde, tüketicini gözünün önde, gerçekten de lezzetli ve de kabul edilebilir fiyatlarla protein yiyorsunuz. Bu yüzden dönerin çok daha iyi bir yerde olması gerekiyor hem Türkiye’de hem de yurtdışında. Bu bakış açısı değişmeli. Dik durmalıyız. Şu anda mevcut bir döner zincirimiz yok. Bu yüzden de kaliteli algısı yaratmıyor. Döneri Avrupa ya taşıyan biziz. Bu algıyı değiştiririz. Almanya’da Türk Dönercileri Derneği ATDİD var. Onlar da orada birlik oluşturmaya çalışıyor. Almanya’da döner fabrikalarında maaşlı denetmenler çalışıyor. Diğer ülkelerde varsa da denetimsizlikten kaynaklanmıştır.”
Günaydın et lokantalarının kurucusu Cüneyt Asan İtalya’nın mutfak kültüründe oldukça tutucu olduğunu belirtirken, “Floransa’da alınan kararın bir benzeri daha önce Fransa’da da alındı. İtalyanlar mutfaklarına karşı çok tutucudurlar. Dışarıdan gelen bir gıda ürününü bile kullanmak istemezler” diye konuştu.
'FAŞİZM YENİDEN HORTLAMAYA BAŞLADI'
Gaziantep’in UNESCO’nun mutfak listesine tek başına bir kent olarak girmesinin ardından batıda Türk mutfağına karşı yoğun bir katı tutum içine girildiğini belirten Asan, “Verona, Floransa gibi şehirler tek başlarına bir mutfağa sahip değiller. İtalya’da yeniden faşizm hortlamaya başladı. Türk mutfağı dünyanın en lezzetli mutfağı bunun önüne geçmek istiyorlar” ifadelerini kullandı. Asan son günlerde Türkiye’de yaşanan politik gelişmelerin de İtalyanların bu kararından rol oynadığını belirtti.
BİNGÖL: İTALYANLAR HAKLI
Tüm Restoranlar, Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ise İtalyan yetkililerin aldıkları bu kararda kendi içlerinde haklı olduklarını belirtti.
Bingöl hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada İtalyanların aldığı kararın kendileri açısından doğru olduğunu ifade etti. Bingöl, “Biz de kendi mutfağımızı korumalıyız. Şu anda ‘steak’ kültürü kebabı geçiyor. Kendi kültürümüzü kaybediyoruz. Onlar nasıl koruyorlarsa bizim de benzer bir yol izlememiz gerekiyor. Fakat bizim de Avrupa’da kaliteli gıda satmamız gerekiyor” açıklamasında bulundu.
Hürriyet'in haberine göre;Gerçek Türk döneri ve kebabının Avrupa’da satılması gerektiğini açıklayan Bingöl, “Etnik mutfakların yok edilmemesi gerekiyor. İtalyanlar bu kararı alırken sağlıklı uygulamalılar. Bizim oradaki lokantalarımız aynı zamanda bir elçilik gibi çalışıyor” ifadelerini kullandı.
'İŞİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ'
Hollanda’da 10 tane Türk restoranını işleten Meram Lokantaları’nın sahibi Erdoğan İnce ise Türk mutfağının Avrupa’daki kalitesinin artırılması görüşünde. İnce, “Sözde Türk döneri ve kebabı yaptığını söylüyor bazı işletmeler ama aslına uygun yapmıyor bazı işletmeler. İşin bu yönünün geliştirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
'DİK DURMALIYIZ'
Bünyesinde Kasap Döner, Köylü Güzeli ve İki Satır gibi hem Türkiye hem de yurtdışında yatırımları bulunan Global Restoran Yatırımları A.Ş Genel Müdürü Bahar Özürün, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu:
“Yurtdışında dönere bakışa farklılaştı. Bir önyargı oluştu. Özellikle terör saldırılarından sonra Paris’te de yasaklama gündeme gelmişti. Döner yurtdışında kıymadan yapılıyor. Düşük fiyatlı olmasından dolayı, endişeler artıyor. Bozuk et skandalı da patlamıştı. Bu vakalar Türklerden değil Pakistanlılar tarafından yapılan dönerlerde ortaya çıktı. Eti çok kullanan bir sektör olduğundan, kaçak etçilere bu alana yöneliyor. Yurtdışında dönere bakışta kötüye giden var. Avrupa genelinde 1000’e yakın mağazası olan şirketler var. Döner yediğinizde, tüketicini gözünün önde, gerçekten de lezzetli ve de kabul edilebilir fiyatlarla protein yiyorsunuz. Bu yüzden dönerin çok daha iyi bir yerde olması gerekiyor hem Türkiye’de hem de yurtdışında. Bu bakış açısı değişmeli. Dik durmalıyız. Şu anda mevcut bir döner zincirimiz yok. Bu yüzden de kaliteli algısı yaratmıyor. Döneri Avrupa ya taşıyan biziz. Bu algıyı değiştiririz. Almanya’da Türk Dönercileri Derneği ATDİD var. Onlar da orada birlik oluşturmaya çalışıyor. Almanya’da döner fabrikalarında maaşlı denetmenler çalışıyor. Diğer ülkelerde varsa da denetimsizlikten kaynaklanmıştır.”
18 Mart 2016 Cuma
Dilencilere para veren cezalandırılacak
İtalya'da bir kasaba, dilencilere sadaka verilmesini yasakladı.
İtalya’nın kuzey-batısında, Fransa sınırı yakınlarındaki sahil kasabası Bordighera’da belediye, dilenciliği önlemek için dilencilerin değil, onlara para verenlerin cezalandırılması kararı aldı. Belediye meclisinin kararına göre, dilencilere para verirken yakalananlara para cezası kesilecek.
Belediye Başkanı Giacomo Pallanca İtalyan Ansa ajansına yaptığı açıklamada, dilencilere para cezası verseler de bu cezaların ödenmediğini belirterek, “Cezayı ödeyemeyecek ya da ödemeyecek olanlara kesmenin faydası yok. Üstelik bu olgunun arkasında çoğunlukla çeteler var, bu yüzden dilencilere para verenleri vazgeçirmemiz gerekiyor” dedi.
Belediye Başkanı, gerçekten yardıma ihtiyaç duyanlarınsa belediyenin sosyal hizmetlerinden faydalanabileceğinin altını çizdi. Roma’da evsizler yararına faaliyet gösteren Project Rome derneğinin kurucusu Steve Barnes da kararı olumlu bulduğunu, bu sayede “organize sokak suçlarının desteklenmesinin önüne geçilebileceğini” söyledi. Barnes ayrıca, “İnsanların önüne birkaç bozuk para atmak aşağılayıcıdır. Onlara gerçek şefkat ve nezaket gösterilmesi daha iyi olur” dedi.
İtalya genelinde yasalar dilenciliği suç olarak tanımlamasa da bazı kentlerde özellikle çocuk ve hayvanlarla birlikte dilenenlere para cezaları veriliyor. Sözcü
28 Şubat 2016 Pazar
İtalya'da 'kebapçı yasağı'
İtalya'nın Verona kentine kebap ve dürümcülerin gittikçe yayılması üzerine, "kültür ve gelenekleri korumak amacıyla" kent merkezinde etnik gıda satan işletmelerin açılması yasaklandı.
Risotto ve polentalarıyla ünlü Verona'nın yeme-içme sektöründe, hızlı ve ekonomik kebap büfelerinin ve dürümcülerinin gittikçe yaygınlaşması, kent yönetimini harekete geçirdi.
Verona Belediye Meclisi'nde geçen hafta içinde alınan kararla bundan böyle kent merkezinde "etnik gıda hazırlayıp satan işletmelerin" açılması yasaklandı.
İtalyan basını tarafından "kebap yasağı" olarak yorumlanan kararla ayrıca, ürünlerinin yüzde 50'sinden fazlası kızartma olan işletmelere de bundan böyle kent merkezinde ruhsat verilmeyecek.
AMAÇ, 'KÜLTÜR VE GELENEKLERİ KORUMAK'
Verona Belediye Başkanı Flavio Tosi "Bu önlem sayesinde, kentin onuruna zarar veren yiyecekler hazırlayan ve satan işletmelere izin verilmeyecek" dedi.
Tosi kararın, "hem kent merkezinin tarihi ve mimari mirasını hem de Verona bölgesinin kültür ve geleneklerini korumak amacıyla alındığını" söyledi.
Ancak bu karara destek verenler kadar, belediyeyi "göçmen karşıtlığıyla" suçlayanlar da var.
Demokratik Parti'den Verona Belediye Meclisi üyesi Elisa La Paglia, "Bugüne kadar Belediye Meclisi'nden geçen en ırkçı karar" eleştirisinde bulundu.
Yaklaşık 2000 yıllık amfitiyatrosu (Arena di Verona) ve Shakespeare eserlerine konu olmasıyla da tanınan Verona kenti UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alıyor. BBC Türkçe
Risotto ve polentalarıyla ünlü Verona'nın yeme-içme sektöründe, hızlı ve ekonomik kebap büfelerinin ve dürümcülerinin gittikçe yaygınlaşması, kent yönetimini harekete geçirdi.
Verona Belediye Meclisi'nde geçen hafta içinde alınan kararla bundan böyle kent merkezinde "etnik gıda hazırlayıp satan işletmelerin" açılması yasaklandı.
İtalyan basını tarafından "kebap yasağı" olarak yorumlanan kararla ayrıca, ürünlerinin yüzde 50'sinden fazlası kızartma olan işletmelere de bundan böyle kent merkezinde ruhsat verilmeyecek.
AMAÇ, 'KÜLTÜR VE GELENEKLERİ KORUMAK'
Verona Belediye Başkanı Flavio Tosi "Bu önlem sayesinde, kentin onuruna zarar veren yiyecekler hazırlayan ve satan işletmelere izin verilmeyecek" dedi.
Tosi kararın, "hem kent merkezinin tarihi ve mimari mirasını hem de Verona bölgesinin kültür ve geleneklerini korumak amacıyla alındığını" söyledi.
Ancak bu karara destek verenler kadar, belediyeyi "göçmen karşıtlığıyla" suçlayanlar da var.
Demokratik Parti'den Verona Belediye Meclisi üyesi Elisa La Paglia, "Bugüne kadar Belediye Meclisi'nden geçen en ırkçı karar" eleştirisinde bulundu.
Yaklaşık 2000 yıllık amfitiyatrosu (Arena di Verona) ve Shakespeare eserlerine konu olmasıyla da tanınan Verona kenti UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alıyor. BBC Türkçe
13 Şubat 2016 Cumartesi
Eski Başbakan hastanede böyle bekledi
İtalya'nın eski başbakanı Mario Monti'nin hastanede beklerken çekilen fotoğrafı ülkede gündem oldu.
İtalya'da 16 Kasım 2011 ile 28 Nisan 2013 tarihleri arasında başbakanlık yapan Mario Monti'nin birkaç gün önce hastanede korumasız ve diğer vatandaşlar gibi sıra beklerken çekilen görüntüleri sosyal medyada gündeme oturdu.
Eşinin muayenesi için hastaneye gelen Monti'nin beklerken bitene kadar merdivenlerde oturup çalıştığı gözlendi.
Milano'daki Bocconi Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Monti'nin bu mütevazı tavırları örnek davranış olarak yorumlandı.
Mario Monti, eski Başbakan Silvio Berlusconi hükümetinin düşmesinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından atama usulüyle başbakanlık görevine getirilmişti.
Ekonomik krizin etkisini azaltmak adına uygulamaya koyduğu kemer sıkma politikaları halk nezdinde çok ağır karşılanmış ve kurduğu parti de genel seçimlerde öngörülenden çok daha az oy almıştı.
hürriyet.com.tr
İtalya'da 16 Kasım 2011 ile 28 Nisan 2013 tarihleri arasında başbakanlık yapan Mario Monti'nin birkaç gün önce hastanede korumasız ve diğer vatandaşlar gibi sıra beklerken çekilen görüntüleri sosyal medyada gündeme oturdu.
Eşinin muayenesi için hastaneye gelen Monti'nin beklerken bitene kadar merdivenlerde oturup çalıştığı gözlendi.
Milano'daki Bocconi Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Monti'nin bu mütevazı tavırları örnek davranış olarak yorumlandı.
Mario Monti, eski Başbakan Silvio Berlusconi hükümetinin düşmesinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından atama usulüyle başbakanlık görevine getirilmişti.
Ekonomik krizin etkisini azaltmak adına uygulamaya koyduğu kemer sıkma politikaları halk nezdinde çok ağır karşılanmış ve kurduğu parti de genel seçimlerde öngörülenden çok daha az oy almıştı.
hürriyet.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)