Oğlunun İstanbul Adalet Sarayı’nda yapılan cenaze törenine katılan şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ın babası Hakkı Kiraz, olayı televizyondan öğrendiğini belirterek, "Oğlum bunu hak etmemişti" dedi.
Oğlunun cenaze törenine katılan baba Hakkı Kiraz, törenin ardından uzatılan mikrofonlara kısa bir açıklama yaptı. Şehidin babası Hakkı Kiraz şunları söyledi: "Valla ben sakindim. Allahtan geldi dedim. Takdiri ilahi dedim. Kaderimizde bu var dedim. Oğlum bunu hak etmemişti. Ama kaderde bu varsa boynumuz kıldan incedir. Biz inanan insanlarız. Hamdolsun, gayrimeşru bir yolda değildi. Namusuyla, alnının akıyla, şerefiyle, onuruyla, haysiyetiyle, görevinin başında takdir-i ilahi oldu. Ben memnunum, ben şükrediyorum. Yüreğimde yanıyor ama şükrediyorum."
OLAYI TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİM
Olayı televizyondan öğrendiğini söyleyen Hakkı Kiraz, bir basın mensubunun oğlunuzla görüşebildiniz mi sorusunu, "Görüşemedim. Arıyamadık, konuşturtmuyorlarmış" diye yanıtladı. (Milliyet)
1 Nisan 2015 Çarşamba
Şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın kayda geçen son sözleri...
'Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz'
İstanbul Adalet Sarayı’ndaki terörist saldırıda şehit olan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın (46), haberciler tarafından kayda geçirilen son sözleri "Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz. Biz de faillerin bulunmasını istiyoruz" oldu. Kiraz bu sözleri 18 Mart tarihinde İstanbul Adalet Sarayı’nın 6. kat 323 No’lu odasında DHA muhabirini sohbet amaçlı kabulu sırasında söylemişti. Savcı Kiraz, Berkin Elvan’ın ölümü soruşturmasına ilişkin, "Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz. Biz de faillerin bulunmasını istiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Savcı Kiraz, Berkin Elvan soruşturmasının yanı sıra, gezi parkı olaylarında yaralananlara ilişkin soruşturma dosyasına da bakıyordu.
SAVCI KİRAZ’IN ÖZGEÇMİŞİ
Savcı Kiraz 1 Ocak 1969 tarihinde Siirt’te dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Osmaniye Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Kiraz, 2010 yılında İstanbul Gaziosmanpaşa Adliyesi’ne atandı. 4 yıl Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde görev yapan savcı Kiraz, Eylül 2014 yılında İstanbul Adalet Sarayı memur Suçları Bürosu Savcısı olarak göreve başladı. Aynı adliyede hakim olarak görev yapan Yasemin Kiraz ile evli olan savcı Kiraz, biri kız biri erkek iki çocuk babasıydı. (DHA)
İstanbul Adalet Sarayı’ndaki terörist saldırıda şehit olan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın (46), haberciler tarafından kayda geçirilen son sözleri "Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz. Biz de faillerin bulunmasını istiyoruz" oldu. Kiraz bu sözleri 18 Mart tarihinde İstanbul Adalet Sarayı’nın 6. kat 323 No’lu odasında DHA muhabirini sohbet amaçlı kabulu sırasında söylemişti. Savcı Kiraz, Berkin Elvan’ın ölümü soruşturmasına ilişkin, "Devletin suçlu korumak gibi bir görevi olamaz. Biz de faillerin bulunmasını istiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Savcı Kiraz, Berkin Elvan soruşturmasının yanı sıra, gezi parkı olaylarında yaralananlara ilişkin soruşturma dosyasına da bakıyordu.
SAVCI KİRAZ’IN ÖZGEÇMİŞİ
Savcı Kiraz 1 Ocak 1969 tarihinde Siirt’te dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Osmaniye Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan Kiraz, 2010 yılında İstanbul Gaziosmanpaşa Adliyesi’ne atandı. 4 yıl Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde görev yapan savcı Kiraz, Eylül 2014 yılında İstanbul Adalet Sarayı memur Suçları Bürosu Savcısı olarak göreve başladı. Aynı adliyede hakim olarak görev yapan Yasemin Kiraz ile evli olan savcı Kiraz, biri kız biri erkek iki çocuk babasıydı. (DHA)
Elektrik kesintisi için bomba iddialar
Tüm Türkiye'yi karanlıkta bırakan elektrik kesintisi için açıklama yapan bir özel sektör yetkilisi "Eğer sistem santrallerle birlikte çöktüyse aynı miktardaki santralların devre dışı bırakılması çözüme katkı sağlayabilirdi, denge kurulabilirdi" dedi. Bir resmi yetkili ise sorunun İzmir'deki bir santraldan kaynaklandığını iddia etti.
Hürriyetr'in haberine göre; Türkiye genelinde gün boyu süren ve metro seferlerinden fabrikaların üretimine kadar geniş çaplı etkisi olan elektrik kesintilerinin İzmir ve Çukurova'da iki büyük santralin kısa aralıklarla devre dışı kalmasından kaynaklanmış olabileceği belirtilirken, dünkü olay nedeniyle Türkiye'nin Avrupa elektrik sistemi ENTSO-E'ye bağlantısında sorun yaratmayacağı kaydedildi.
Hemen hemen bütün illerin etkilendiği elektrik kesintisi dün sabah saat 1036'da başladı; kademeli olarak sorunun giderilmesiyle akşam saatlerinde sistemin tamamına elektrik verildi.
Reuters'a bilgi veren bir enerji yetkilisi, dün sistemde yaşanan sorunun tespiti için çalışmaların halen sürdüğünü, belirterek, "Şu anda öne çıkan en güçlü senaryo İzmir'deki 799 MW'lık santralin ve Adana Çukurova'daki yine büyük bir santralin kısa aralıklarla devre dışı kalması. Bu nereden baksanız sistemde yüzde 5-10 arasındaki bir katkının eksilmesi anlamına geliyor. Gördüğümüz kadarıyla bu eksilme bütün sistemde bir domino etkisi yaptı ve sistemi tamamen kapattı. Şu anda en büyük ihtimal bu gibi gözüküyor" dedi.
BAKAN DA İZMİR'İ İŞARET ETTİ
Enerji Bakanı Taner Yıldız da dün Slovakya'da yaptığı açıklamada, İzmir'deki bir santralin devre dışı kalmasının sistemin çökmesine neden olmuş olabileceğini söyledi.
Aynı yetkili, "Yapılan incelemelerde gelinen aşama gösteriyor ki bu santrallerdeki sorun yüzünden böyle bir problemle karşılaştık. Ama başka bir sorun var mı diye de halen çalışıyoruz çünkü sistemin yeniden çökmesine neden olabilecek başka bir şey varsa bunun tekrarlanmasını engellemek istiyoruz" dedi.
Yetkili, şu ana kadar sistemde herhangi bir yazılım sorunu tespit edilmediğini, sorunun tamamen teknik sorundan kaynaklanmış göründüğünü belirterek, bir siber saldırının izine şu ana kadar rastlanmadığını bildirdi.
Özel sektörden bir enerji yetkilisi, "Eğer sistem santrallerle birlikte çöktüyse aynı miktardaki santrallerin devre dışı bırakılması çözüme katkı sağlayabilirdi, denge kurulabilirdi" dedi.
ENTSO-E ANLAŞMASI BU AY İMZALANACAK
Aynı yetkili, dün sistemin devre dışı kalmasından sonra Avrupa elektrik sistemi ENTSO-E ile Türkiye arasındaki bir bağlantı problemi olduğu ya da bunun problem yaratacağı iddialarının doğru olmadığını bildirdi.
"Dünkü kesinti nedeniyle AB ya da ENTSO-E ile herhangi bir sorun yaşanmıyor; elbette karşılıklı bilgi alışverişi yapılıyor. Ancak Türkiye'nin sistem dışında tutulması ya da bu ay imzalanması planlanan nihai anlaşmanın imzasının ertelenmesi gündemde değil" diyen yetkili, "Bu anlaşma sonuçta hem Türkiye hem de Avrupa'nın lehine olacak. Bunun üzerinden diğer ülkelere ve bölgelere de ulaşarak elektrik satışı gerçekleştirilebilecek" dedi.
Türkiye, 34 ülke ve 41 şirketin bulunduğu Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi ile elektrik sistemi bağlantısı için 2009'da anlaşmış ve Eylül 2010'da deneme amaçlı olarak sisteme bağlanmıştı. Dört yıllık deneme sonunda da sorun yaşanmaması halinde tam üye olarak sisteme dahil edilmesi kararlaştırılmıştı.
Şubat 2011'de Türkiye Elektrik İletimi AŞ (TEİAŞ), Bulgaristan ve Yunanistan sistem işleticileriyle karşılıklı olarak enerji alışverişi gerçekleştirmişti
Yetkili, birkaç hafta önce ENTSO-E'nin Türkiye'yi tam üyelik için davet ettiğini kaydederek, "Nisan ayı içinde nihai anlaşma imzalanacak" dedi.
Şu anda ENTSO-E üzerinden Türkiye ile Avrupa arasında 500-600 MW'lık elektrik ticareti yapılıyor.
Türkiye'nin, Avrupa elektrik sistemine kalıcı üyelikle bağlanmasını öngören anlaşma bu ay içinde imzalanacak ve bu sayede Türk elektrik şirketlerinin ticaret ağı Avrupa'ya genişleyecek.
Bu anlaşmanın tamamlanmasıyla Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan hatları üzerinden gerçekleştirdiği 400 MW'lik ihracat ve 550 MW'lik ithalat ağını Avrupa genelinde yapabilecek.
Yetkili, nihai anlaşmanın imzalanmasından sonra elektrik ticaretinin ilk etapta 1,000 MW'ye çıkmasının öngörüldüğünü söyledi.
Hürriyetr'in haberine göre; Türkiye genelinde gün boyu süren ve metro seferlerinden fabrikaların üretimine kadar geniş çaplı etkisi olan elektrik kesintilerinin İzmir ve Çukurova'da iki büyük santralin kısa aralıklarla devre dışı kalmasından kaynaklanmış olabileceği belirtilirken, dünkü olay nedeniyle Türkiye'nin Avrupa elektrik sistemi ENTSO-E'ye bağlantısında sorun yaratmayacağı kaydedildi.
Hemen hemen bütün illerin etkilendiği elektrik kesintisi dün sabah saat 1036'da başladı; kademeli olarak sorunun giderilmesiyle akşam saatlerinde sistemin tamamına elektrik verildi.
Reuters'a bilgi veren bir enerji yetkilisi, dün sistemde yaşanan sorunun tespiti için çalışmaların halen sürdüğünü, belirterek, "Şu anda öne çıkan en güçlü senaryo İzmir'deki 799 MW'lık santralin ve Adana Çukurova'daki yine büyük bir santralin kısa aralıklarla devre dışı kalması. Bu nereden baksanız sistemde yüzde 5-10 arasındaki bir katkının eksilmesi anlamına geliyor. Gördüğümüz kadarıyla bu eksilme bütün sistemde bir domino etkisi yaptı ve sistemi tamamen kapattı. Şu anda en büyük ihtimal bu gibi gözüküyor" dedi.
BAKAN DA İZMİR'İ İŞARET ETTİ
Enerji Bakanı Taner Yıldız da dün Slovakya'da yaptığı açıklamada, İzmir'deki bir santralin devre dışı kalmasının sistemin çökmesine neden olmuş olabileceğini söyledi.
Aynı yetkili, "Yapılan incelemelerde gelinen aşama gösteriyor ki bu santrallerdeki sorun yüzünden böyle bir problemle karşılaştık. Ama başka bir sorun var mı diye de halen çalışıyoruz çünkü sistemin yeniden çökmesine neden olabilecek başka bir şey varsa bunun tekrarlanmasını engellemek istiyoruz" dedi.
Yetkili, şu ana kadar sistemde herhangi bir yazılım sorunu tespit edilmediğini, sorunun tamamen teknik sorundan kaynaklanmış göründüğünü belirterek, bir siber saldırının izine şu ana kadar rastlanmadığını bildirdi.
Özel sektörden bir enerji yetkilisi, "Eğer sistem santrallerle birlikte çöktüyse aynı miktardaki santrallerin devre dışı bırakılması çözüme katkı sağlayabilirdi, denge kurulabilirdi" dedi.
ENTSO-E ANLAŞMASI BU AY İMZALANACAK
Aynı yetkili, dün sistemin devre dışı kalmasından sonra Avrupa elektrik sistemi ENTSO-E ile Türkiye arasındaki bir bağlantı problemi olduğu ya da bunun problem yaratacağı iddialarının doğru olmadığını bildirdi.
"Dünkü kesinti nedeniyle AB ya da ENTSO-E ile herhangi bir sorun yaşanmıyor; elbette karşılıklı bilgi alışverişi yapılıyor. Ancak Türkiye'nin sistem dışında tutulması ya da bu ay imzalanması planlanan nihai anlaşmanın imzasının ertelenmesi gündemde değil" diyen yetkili, "Bu anlaşma sonuçta hem Türkiye hem de Avrupa'nın lehine olacak. Bunun üzerinden diğer ülkelere ve bölgelere de ulaşarak elektrik satışı gerçekleştirilebilecek" dedi.
Türkiye, 34 ülke ve 41 şirketin bulunduğu Avrupa Kıtası Senkron Bölgesi ile elektrik sistemi bağlantısı için 2009'da anlaşmış ve Eylül 2010'da deneme amaçlı olarak sisteme bağlanmıştı. Dört yıllık deneme sonunda da sorun yaşanmaması halinde tam üye olarak sisteme dahil edilmesi kararlaştırılmıştı.
Şubat 2011'de Türkiye Elektrik İletimi AŞ (TEİAŞ), Bulgaristan ve Yunanistan sistem işleticileriyle karşılıklı olarak enerji alışverişi gerçekleştirmişti
Yetkili, birkaç hafta önce ENTSO-E'nin Türkiye'yi tam üyelik için davet ettiğini kaydederek, "Nisan ayı içinde nihai anlaşma imzalanacak" dedi.
Şu anda ENTSO-E üzerinden Türkiye ile Avrupa arasında 500-600 MW'lık elektrik ticareti yapılıyor.
Türkiye'nin, Avrupa elektrik sistemine kalıcı üyelikle bağlanmasını öngören anlaşma bu ay içinde imzalanacak ve bu sayede Türk elektrik şirketlerinin ticaret ağı Avrupa'ya genişleyecek.
Bu anlaşmanın tamamlanmasıyla Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan hatları üzerinden gerçekleştirdiği 400 MW'lik ihracat ve 550 MW'lik ithalat ağını Avrupa genelinde yapabilecek.
Yetkili, nihai anlaşmanın imzalanmasından sonra elektrik ticaretinin ilk etapta 1,000 MW'ye çıkmasının öngörüldüğünü söyledi.
Rehin alınan ve hayatını kaybeden Mehmet Selim Kiraz kimdir?
Tüm Türkiye'nin gözü, ülke çapındaki elektrik kesintisinden hemen sonra, Berkin Elvan soruşturmasına bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alındığı Çağlayan Adliye'sine çevrildi. Ancak beklenen güzel haberler akşam saatlerinde düzenlenen operasyonun ardından hüsrana dönüştü. Mehmet Selim Kiraz hayatını kaybetti. Peki Mehmet Selim Kiraz, Berkin Elvan davasına nasıl müdahil olmuştu? İşte Mehmet Selim Kiraz'ın rehine alındığı olaydan önce adının geçtiği yerler.
Mehmet Selim Kiraz, İstanbul 'dan önce Osmaniye'de görev yapıyordu. Sonrasında İstanbul Gaziosmanpaşa'da dört yıl süreyle görev aldı. Rehin alınan Savcı Kiraz, HSYK'nın yaz kararnamesi ise Gaziosmanpaşa Adliyesi'nden Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne ataması yapılmıştı.
Berkin Elvan Davası
Berkin Elvan soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz, davaya atandığı dönemde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak, Ulusal Kriminal Büro’nun fotoğraflar üzerinden yaptığı incelemede 3 polisin eşgalinin tespit edildiğini ancak açık kimliklerinin tespit edilemediğini hatırlatmıştı. Savcı Kiraz, eşgalleri belirlenen ikisi ZET’çi (bibar gazı tabancası kullanan polisler), biri de muhimmatçı bu 3 polisin açık kimliğinin tespiti için olay günü olay yerinde görev yapan polislerin açık kimliklerinin fotoğrafları ile birlikte kendisine yollanmasını istemişti.
Sonrasında olaylar şu şekilde gelişti: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Savcı Kiraz’ın talebi üzerine 21 polisin açık kimliklerini ve değişik açı ve boylardan çekilmiş fotoğraflarını soruşturma dosyasına yolladı. Savcı Kiraz, daha önce eşgalleri belirlenen ancak açık kimliklerine ulaşılamayan 3 polisin fotoğrafları ile emniyetin yolladığı 21 polisin fotoğraflarını ve kimlik bilgilerini Adli Tıp Kurumu Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü’ne yolladı. Savcı Kiraz, eşgalleri tespit edilen ancak açık kimlikleri tespit edilemeyen bu 3 polisin, emniyetin gönderdiği 21 polis içinde olup olmadığının belirlenmesini istedi.
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın Berkin Elvan dosyasında yaptığı son işlemlerden biri de, Elvan’ın ölümüne ilişkin görüntüleri Jandarma Kriminal’e göndermek oldu. Ulusal Kriminal Büro’ya gönderilen kamera görüntüleri üzerinden şüpheli polislerin kimlik tespiti yapılamayınca kayıtlar, Savcı Kiraz tarafından geçen günlerden Jandarma Kriminal’e gönderildi.
Gezi Parkı Dosyası
Savcı Mehmet Selim Kiraz, geçen yıl ekim ayında Gezi Parkı dosyalarında bakmakla görevlendirildi. Berkin Elvan’ın öldürülmesinin yanı sıra Lobna Allami, Okan Özçelik, Volkan Kesanbilici, Edral Sarıkaya, Aydın Aydoğan ve Burak Ünveren’in de aralarında olduğu, Gezi Parkı gösterileri sırasında yaralananlar hakkındaki soruşturma dosyalarını yürütüyordu. Savcı Kiraz’ın yürüttüğü soruşturmalarda, şüpheli kamu görevlilerinin tespiti aşamasına gelinmişti. Kiraz’ın eşi de Çağlayan Adliyesi’nde hakim olarak görev yapıyor.
31 Mart 2015'te yaşanan ülke çapındaki elektrik kesintisi sırasında harekete geçen DHKC üyeleri, Berkin Elvan davasına bakan savcı Mehmet Selim Kiraz'ı görev yaptığı adliyede rehin aldı. İçeriden silah sesi duyuldu, özel tim adliyeye girdi. Berkin Elvan'ın ölümünden sorumlu polislerin 'canlı yayında itirafta bulunmasını ve yargılanmalarını' isteyen örgüt, aralarında milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve TAYAD'ın da olduğu bir arabulucu heyeti oluşturulmasını istiyor. Taleplerinin yerine getirilmesi için 15.35'e kadar süre veren örgüt, operasyon düzenlenmesi halinde savcıyı öldürmekle tehdit ediyor.
Çağlayan adliyesinde Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı bir grup tarafından rehin alındı. İçeriden silah sesi duyuldu, özel tim adliyeye girdi. Örgüt, şu açıklamayı yaptı:
"Berkin Elvan'ı vuran ve gözetleyen polislerin derhal tutuklanmasını istiyoruz. Milletvekili Sezgin Tanrıkulu arabulucu olsun. 15.35'e kadar süre veriyoruz, müdahale olursa savcıyı öldürürüz."
Akşam saatlerinde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı, İstanbul Adliyesi'ndeki odasında rehin alan örgüt üyelerine yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonun ardından ağır yaralanan savcı Kiraz hastaneye kaldırıldığı yönünde haberler çıktı. Ancak hastaneden gelen bilgiler, savcının adliyeden çıktığı sırada yaşamını yitirmiş olduğu yönündeydi. Mehmet Selim Kiraz 31 Mart 2015 tarihinde rehin alındığı saldırıda hayatını kaybetti. Kiraz'ı rehin alan saldırganlar ise ölü olarak ele geçirildi.
Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesi hastaneden alınarak Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Kiraz'ın cenazesi 1 Nisan 2015 saat 11.00'de Çağlayan Adliyesi'nde yapılacak törenin ardından Eyüp Sultan Cami'nde kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
(Kaynak:radikal.com.tr)
Mehmet Selim Kiraz, İstanbul 'dan önce Osmaniye'de görev yapıyordu. Sonrasında İstanbul Gaziosmanpaşa'da dört yıl süreyle görev aldı. Rehin alınan Savcı Kiraz, HSYK'nın yaz kararnamesi ise Gaziosmanpaşa Adliyesi'nden Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne ataması yapılmıştı.
Berkin Elvan Davası
Berkin Elvan soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet savcısı Mehmet Selim Kiraz, davaya atandığı dönemde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazarak, Ulusal Kriminal Büro’nun fotoğraflar üzerinden yaptığı incelemede 3 polisin eşgalinin tespit edildiğini ancak açık kimliklerinin tespit edilemediğini hatırlatmıştı. Savcı Kiraz, eşgalleri belirlenen ikisi ZET’çi (bibar gazı tabancası kullanan polisler), biri de muhimmatçı bu 3 polisin açık kimliğinin tespiti için olay günü olay yerinde görev yapan polislerin açık kimliklerinin fotoğrafları ile birlikte kendisine yollanmasını istemişti.
Sonrasında olaylar şu şekilde gelişti: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Savcı Kiraz’ın talebi üzerine 21 polisin açık kimliklerini ve değişik açı ve boylardan çekilmiş fotoğraflarını soruşturma dosyasına yolladı. Savcı Kiraz, daha önce eşgalleri belirlenen ancak açık kimliklerine ulaşılamayan 3 polisin fotoğrafları ile emniyetin yolladığı 21 polisin fotoğraflarını ve kimlik bilgilerini Adli Tıp Kurumu Ses ve Görüntü İnceleme Şube Müdürlüğü’ne yolladı. Savcı Kiraz, eşgalleri tespit edilen ancak açık kimlikleri tespit edilemeyen bu 3 polisin, emniyetin gönderdiği 21 polis içinde olup olmadığının belirlenmesini istedi.
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın Berkin Elvan dosyasında yaptığı son işlemlerden biri de, Elvan’ın ölümüne ilişkin görüntüleri Jandarma Kriminal’e göndermek oldu. Ulusal Kriminal Büro’ya gönderilen kamera görüntüleri üzerinden şüpheli polislerin kimlik tespiti yapılamayınca kayıtlar, Savcı Kiraz tarafından geçen günlerden Jandarma Kriminal’e gönderildi.
Gezi Parkı Dosyası
Savcı Mehmet Selim Kiraz, geçen yıl ekim ayında Gezi Parkı dosyalarında bakmakla görevlendirildi. Berkin Elvan’ın öldürülmesinin yanı sıra Lobna Allami, Okan Özçelik, Volkan Kesanbilici, Edral Sarıkaya, Aydın Aydoğan ve Burak Ünveren’in de aralarında olduğu, Gezi Parkı gösterileri sırasında yaralananlar hakkındaki soruşturma dosyalarını yürütüyordu. Savcı Kiraz’ın yürüttüğü soruşturmalarda, şüpheli kamu görevlilerinin tespiti aşamasına gelinmişti. Kiraz’ın eşi de Çağlayan Adliyesi’nde hakim olarak görev yapıyor.
31 Mart 2015'te yaşanan ülke çapındaki elektrik kesintisi sırasında harekete geçen DHKC üyeleri, Berkin Elvan davasına bakan savcı Mehmet Selim Kiraz'ı görev yaptığı adliyede rehin aldı. İçeriden silah sesi duyuldu, özel tim adliyeye girdi. Berkin Elvan'ın ölümünden sorumlu polislerin 'canlı yayında itirafta bulunmasını ve yargılanmalarını' isteyen örgüt, aralarında milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve TAYAD'ın da olduğu bir arabulucu heyeti oluşturulmasını istiyor. Taleplerinin yerine getirilmesi için 15.35'e kadar süre veren örgüt, operasyon düzenlenmesi halinde savcıyı öldürmekle tehdit ediyor.
Çağlayan adliyesinde Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı bir grup tarafından rehin alındı. İçeriden silah sesi duyuldu, özel tim adliyeye girdi. Örgüt, şu açıklamayı yaptı:
"Berkin Elvan'ı vuran ve gözetleyen polislerin derhal tutuklanmasını istiyoruz. Milletvekili Sezgin Tanrıkulu arabulucu olsun. 15.35'e kadar süre veriyoruz, müdahale olursa savcıyı öldürürüz."
Akşam saatlerinde Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı, İstanbul Adliyesi'ndeki odasında rehin alan örgüt üyelerine yönelik operasyon düzenlendi. Operasyonun ardından ağır yaralanan savcı Kiraz hastaneye kaldırıldığı yönünde haberler çıktı. Ancak hastaneden gelen bilgiler, savcının adliyeden çıktığı sırada yaşamını yitirmiş olduğu yönündeydi. Mehmet Selim Kiraz 31 Mart 2015 tarihinde rehin alındığı saldırıda hayatını kaybetti. Kiraz'ı rehin alan saldırganlar ise ölü olarak ele geçirildi.
Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesi hastaneden alınarak Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Kiraz'ın cenazesi 1 Nisan 2015 saat 11.00'de Çağlayan Adliyesi'nde yapılacak törenin ardından Eyüp Sultan Cami'nde kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
(Kaynak:radikal.com.tr)
Metin Feyzioğlu: Koridorda savcının eşiyle dua ettik
Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, rehin alınan savcı Mehmet Kiraz'ı kurtarmak için düzenlenen operasyon sırasında 6. kattaydı. Feyzioılu o anlara ilişkin şunları söyledi: "Savcının birkaç oda ötesinde Berkin'in babası, eylemcilere telefonda 'Bana bir acı da siz yaşatmayın' diyordu. 50 metre ötede oturan savcının hâkim eşiyle el ele dua ettik."
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda savcı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınıp şehit edilmesiyle sonuçlanan olay sırasında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da adliyenin 6. katındaydı. Feyzioğlu o anları şu sözlerle anlattı: “Savcının birkaç oda ötesinde Berkin’in babası, eylemcilere telefonda ‘Bana bir acı da siz yaşatmayın’ diyordu. 50 metre ötede oturan savcının hâkim eşiyle el ele dua ettik.”
Operasyon sırasında Çağlayan Adliyesi’nde 6. Katta bulunan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı: “Olayı duyar duymaz hemen adliyeye gittim. Katı tamamen güvenlik kordonuna almışlardı. Savcının odasının birkaç oda ötesinde Berkin Elvan’ın babası, teröristlerle telefonda konuşuyordu. “Benden daha büyük bir acı yaşayan var mı” diye soruyordu. “Bu eylemi doğru görmüyorum. Bana bir acı da siz yaşatmayın” diyordu. Bir hayli uzun konuştu. Çıktığında üzgündü, sarsılmıştı. O sırada rehin olan savcının eşi, odasına 50 metre ötede bir sandalyede oturuyordu. Kendisi de bir hâkimdi. Orada saatlerce sonucu bekledi. Umutluydu. Onunla el ele dua ettik birlikte...
CÜPPEYİ 10 LİRAYA ALIRSINIZ
Savcı Siirtliymiş. Sosyal demokrat bir aile... Siirt’te SHP’nin ilçe başkanının akrabası... Üstelik Berkin Elvan dosyasının savcıları içinde gördüğü en iyisi olduğunu söyledi avukat arkadaşlar... Berkin gibi tertemiz bir gencin adını kullanarak yapılan iğrenç bir provokasyondur bu... Siyasal iktidarın, baskı yasaları için kullanacağı bir provokasyondur. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk yaptığı açıklamada avukatların adliyeye girişine yeni düzenleme getirilmesi gerektiğini savundu. O avukat cüppesini pazardan 10 liraya alabilirsiniz. Buna dayanarak bunu fırsat bilerek avukatların adliyeye girişine sınır koymak çok yanlıştır... Şunu bilin ki adliye savcılar kadar bizim de mekanımız. Meslektaşımız için bizim de yüreğimiz yanıyor. Kimse bu acı üzerinden avukatlara fatura kesmeye kalkışmasın. (radikal.com.tr)
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda savcı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınıp şehit edilmesiyle sonuçlanan olay sırasında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da adliyenin 6. katındaydı. Feyzioğlu o anları şu sözlerle anlattı: “Savcının birkaç oda ötesinde Berkin’in babası, eylemcilere telefonda ‘Bana bir acı da siz yaşatmayın’ diyordu. 50 metre ötede oturan savcının hâkim eşiyle el ele dua ettik.”
Operasyon sırasında Çağlayan Adliyesi’nde 6. Katta bulunan Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı: “Olayı duyar duymaz hemen adliyeye gittim. Katı tamamen güvenlik kordonuna almışlardı. Savcının odasının birkaç oda ötesinde Berkin Elvan’ın babası, teröristlerle telefonda konuşuyordu. “Benden daha büyük bir acı yaşayan var mı” diye soruyordu. “Bu eylemi doğru görmüyorum. Bana bir acı da siz yaşatmayın” diyordu. Bir hayli uzun konuştu. Çıktığında üzgündü, sarsılmıştı. O sırada rehin olan savcının eşi, odasına 50 metre ötede bir sandalyede oturuyordu. Kendisi de bir hâkimdi. Orada saatlerce sonucu bekledi. Umutluydu. Onunla el ele dua ettik birlikte...
CÜPPEYİ 10 LİRAYA ALIRSINIZ
Savcı Siirtliymiş. Sosyal demokrat bir aile... Siirt’te SHP’nin ilçe başkanının akrabası... Üstelik Berkin Elvan dosyasının savcıları içinde gördüğü en iyisi olduğunu söyledi avukat arkadaşlar... Berkin gibi tertemiz bir gencin adını kullanarak yapılan iğrenç bir provokasyondur bu... Siyasal iktidarın, baskı yasaları için kullanacağı bir provokasyondur. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk yaptığı açıklamada avukatların adliyeye girişine yeni düzenleme getirilmesi gerektiğini savundu. O avukat cüppesini pazardan 10 liraya alabilirsiniz. Buna dayanarak bunu fırsat bilerek avukatların adliyeye girişine sınır koymak çok yanlıştır... Şunu bilin ki adliye savcılar kadar bizim de mekanımız. Meslektaşımız için bizim de yüreğimiz yanıyor. Kimse bu acı üzerinden avukatlara fatura kesmeye kalkışmasın. (radikal.com.tr)
Dördüncü kattan düşen bebeğin mucize kurtuluşu
Bursa'da dördüncü kattan düşen 14 aylık Abdülkadir, bir günlük tedavinin ardından taburcu oldu. Başını yere çarpmasına rağmen hiçbir kırık çıkığı ve travması olmayan minik Abdülkadir'in sadece bir gözü morardı. Abdülkadir "Sana ne oldu?" diye sorana ise "Düştüm uf oldum" diyor.
Yürekleri ağızlara getiren üzücü olay önceki gün Orhangazi İlçesi'nde yaşandı. Annesi Hülya İnsel ile komşuda okunan mevlide giden 14 aylık Abdülkadir İnsel, evdekiler mevlit dinlerken evin içinde kendi kendine oynamaya başladı.
Bir ara balkona çıkan minik Abdülkadir, aşağı bakmak isterken demirlerin arasından sarkınca, dördüncü kat balkonundan yere düştü.
Bir süre sonra yokluğu fark edilip, binanın arkasında yerde yatarken bulunan Abdülkadir'in başını yere çarptığı anlaşılınca, hızla Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. Burada tedavi altına alınan Abdülkadir'in çekilen röntgenlerinde kırık ve çıkık tespit edilemezken, başını yere çarpması sonucu sadece sol gözünde morarma, anlında ise berelenme olduğu ortaya çıkınca herkes rahat bir nefes aldı.
Günü hastanede geçirip ardından taburcu edilen Abdülkadir İnsel'in durumunun oldukça iyi olduğu dikkat çekerken, "Ne oldu sana?" diyene ise "Düştüm uf oldum" diye cevap veriyor.
Annesi Hülya İnsel de "Yavrumu Allah bize bağışladı" derken, ailenin evi ziyaretçi akınına uğruyor. Minik Abdülkadir'in balkondan düşerken alt kat balkonundaki plastik eternite çarpıp, ileriye toprak zemine doğru düştüğü için kazayı ucuz atlattığı, gözünde de görme ile ilgili sorununun şimdilik olmadığı belirtiliyor.
Yürekleri ağızlara getiren üzücü olay önceki gün Orhangazi İlçesi'nde yaşandı. Annesi Hülya İnsel ile komşuda okunan mevlide giden 14 aylık Abdülkadir İnsel, evdekiler mevlit dinlerken evin içinde kendi kendine oynamaya başladı.
Bir ara balkona çıkan minik Abdülkadir, aşağı bakmak isterken demirlerin arasından sarkınca, dördüncü kat balkonundan yere düştü.
Bir süre sonra yokluğu fark edilip, binanın arkasında yerde yatarken bulunan Abdülkadir'in başını yere çarptığı anlaşılınca, hızla Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. Burada tedavi altına alınan Abdülkadir'in çekilen röntgenlerinde kırık ve çıkık tespit edilemezken, başını yere çarpması sonucu sadece sol gözünde morarma, anlında ise berelenme olduğu ortaya çıkınca herkes rahat bir nefes aldı.
Günü hastanede geçirip ardından taburcu edilen Abdülkadir İnsel'in durumunun oldukça iyi olduğu dikkat çekerken, "Ne oldu sana?" diyene ise "Düştüm uf oldum" diye cevap veriyor.
Annesi Hülya İnsel de "Yavrumu Allah bize bağışladı" derken, ailenin evi ziyaretçi akınına uğruyor. Minik Abdülkadir'in balkondan düşerken alt kat balkonundaki plastik eternite çarpıp, ileriye toprak zemine doğru düştüğü için kazayı ucuz atlattığı, gözünde de görme ile ilgili sorununun şimdilik olmadığı belirtiliyor.
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz terzilik yaparak okumuş
İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nda teröristler tarafından şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın, Mersin'deki baba evinde sessizlik hakim olurken, Kiraz ailesinin komşularından Ferhat Taşın, Savcı Kiraz'ın çalışarak okuduğunu lisedeyken terzilik yaptığını söyledi.
Aslen Siirtli olan ve yaklaşık 40 yıl önce Mersin'e göç eden 6 çocuklu Hakkı-Saadet Kiraz çifti kentin düşük gelirli ailelerinin yaşadığı Demirtaş Mahallesi'ndeki iki katlı evde yaşamaya başladı. Mersin Adliyesi'nde zabıt katibi olarak çalışırken emekli olan Hakkı Kiraz, yıllar önce merkez Yenişehir İlçesi'ne taşındı.
AİLENİN TEK ERKEK ÇOCUĞU...
Ailenin 15 yıllık komşusu Ferhat Taşın, Hakkı-Saadet Kiraz çiftinin uzun bir süredir şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın çocuklarına bakmak için İstanbul'da olduklarını söyledi. Ailenin tek erkek çocuğu olan Kiraz'ın şehit olmasından dolayı kendisinin ve tüm komşularının büyük bir üzüntü içinde olduklarını ifade eden Taşın, şunları söyledi:
"Lisede okurken aynı zamanda terzilik yapıyordu. Çalışarak okudu. Olayı internetten öğrendim. Savcı Beyin fotoğrafını gördüm, çocuğun ağzını bantlamışlar. Şok oldum, böyle bir şey olamaz. Çok üzüldüm ve hemen Hakkı Bey'i aradım. Telefonda operasyonun iyi sonuçlanmasını diledim. Sesi çok üzgün geliyordu. Evlat acısı çok zor. Şu anda Hakkı Bey'in durumuna üzülüyorum.
'ÇOK ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR SAVCIYDI'
Çok değerli bir insandı. Çok saygıdeğer bir çocuktu. Babamızın, çocuğumuzun başına gelse bu kadar üzülmezdik. Çocuk savcı ama hiç öyle görünmezdi. Çok alçakgönüllü bir çocuktu. Hakkı Bey ve eşi Savcı Beyin çocuklarına bakmak için İstanbul'daydı. Komşuların hepsi çok üzgün. Bu bir terör saldırısıdır, lanetliyoruz bu olayı."
Mahallede sevilen bir aile olduğu belirtilen Kiraz ailesinin yaşadığı olay sonrası üzüntüye boğulan komşuları, telefon ile baba Hakkı Kiraz'a ulaşarak acılarını paylaştı.
MESLEKTAŞLARI YASTA... ÇAĞLAYAN'I KENDİSİ İSTEMİŞ
ŞEHİT edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın meslektaşları yasta. Sosyal medya üzerinden üzüntülerini dile getiren meslektaşları teröre lanet okudular.
Savcı Kiraz’ın ilk görev yeri olan Erzincan’da birlikte görev yapan Yargıtay üyesi Hakan Yüksel, duygularını şöyle dile getirdi:
HAKİKATLİ ADAMDI
“Savcı Mehmet Selim Kiraz, kendisini Erzincan ili Çayırlı İlçesinde hakim olarak çalıştığım sırada tanıdım. Bekardı ve kuradan gelmişti. Lojmanda karşımda oturuyordu. Kısa zamanda kendisinin ne kadar delikanlı, hakikatli bir adalet adamı olduğunu anlamıştım. Zamanla bizim evin de bir bireyi olmuştu. Çayırlı’dan tayinim çıktığında beni ve ailemi ağlayarak Ilgaz’a gönderecek kadar yüreği geniş bir arkadaşımdı. Daha sonrada kendisiyle irtibatımız devam etti. En son YBP’nin İstanbul da gerçekleştirdiği yemek programında buluşmuştuk.
ÇAĞLAYAN ADLİYESİNİ İSTEDİ
Yemek sırasında Gaziosmanpaşa’dan Çağlayan’a tayin olmak istediğini söylemişti. Bu isteği de gerçekleşti. Ancak maalesef bu bir karıncayı bile incitmeyen bu değerli hukuk adamı, değerli dostum bugün şeref yoksunu insan müsveddeleri tarafından katledildi. Allah’ım sana kardeşimi yolluyorum. Sana yalvarıyorum sen onun mekanını cennet eyle. Onun geride bıraktığı emanetlerine sahip çıkma azmimizi her daim yüksek tut. Nur içinde yat Selim kardeşim. Bizi affet seni koruyamadığımız için, seni kurtaramadığımız için affet.”
YARGITAY VE ANKARA ADLİYESİNDE TÖREN VAR
Savcı Kiraz’ın meslektaşları bugün Yargıtay ve Ankara Adliye Sarayı önünde tören düzenliyor.
İbrahim MAŞE - Mustafa İNSAN/MERSİN,(DHA)
Aslen Siirtli olan ve yaklaşık 40 yıl önce Mersin'e göç eden 6 çocuklu Hakkı-Saadet Kiraz çifti kentin düşük gelirli ailelerinin yaşadığı Demirtaş Mahallesi'ndeki iki katlı evde yaşamaya başladı. Mersin Adliyesi'nde zabıt katibi olarak çalışırken emekli olan Hakkı Kiraz, yıllar önce merkez Yenişehir İlçesi'ne taşındı.
AİLENİN TEK ERKEK ÇOCUĞU...
Ailenin 15 yıllık komşusu Ferhat Taşın, Hakkı-Saadet Kiraz çiftinin uzun bir süredir şehit savcı Mehmet Selim Kiraz'ın çocuklarına bakmak için İstanbul'da olduklarını söyledi. Ailenin tek erkek çocuğu olan Kiraz'ın şehit olmasından dolayı kendisinin ve tüm komşularının büyük bir üzüntü içinde olduklarını ifade eden Taşın, şunları söyledi:
"Lisede okurken aynı zamanda terzilik yapıyordu. Çalışarak okudu. Olayı internetten öğrendim. Savcı Beyin fotoğrafını gördüm, çocuğun ağzını bantlamışlar. Şok oldum, böyle bir şey olamaz. Çok üzüldüm ve hemen Hakkı Bey'i aradım. Telefonda operasyonun iyi sonuçlanmasını diledim. Sesi çok üzgün geliyordu. Evlat acısı çok zor. Şu anda Hakkı Bey'in durumuna üzülüyorum.
'ÇOK ALÇAKGÖNÜLLÜ BİR SAVCIYDI'
Çok değerli bir insandı. Çok saygıdeğer bir çocuktu. Babamızın, çocuğumuzun başına gelse bu kadar üzülmezdik. Çocuk savcı ama hiç öyle görünmezdi. Çok alçakgönüllü bir çocuktu. Hakkı Bey ve eşi Savcı Beyin çocuklarına bakmak için İstanbul'daydı. Komşuların hepsi çok üzgün. Bu bir terör saldırısıdır, lanetliyoruz bu olayı."
Mahallede sevilen bir aile olduğu belirtilen Kiraz ailesinin yaşadığı olay sonrası üzüntüye boğulan komşuları, telefon ile baba Hakkı Kiraz'a ulaşarak acılarını paylaştı.
MESLEKTAŞLARI YASTA... ÇAĞLAYAN'I KENDİSİ İSTEMİŞ
ŞEHİT edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın meslektaşları yasta. Sosyal medya üzerinden üzüntülerini dile getiren meslektaşları teröre lanet okudular.
Savcı Kiraz’ın ilk görev yeri olan Erzincan’da birlikte görev yapan Yargıtay üyesi Hakan Yüksel, duygularını şöyle dile getirdi:
HAKİKATLİ ADAMDI
“Savcı Mehmet Selim Kiraz, kendisini Erzincan ili Çayırlı İlçesinde hakim olarak çalıştığım sırada tanıdım. Bekardı ve kuradan gelmişti. Lojmanda karşımda oturuyordu. Kısa zamanda kendisinin ne kadar delikanlı, hakikatli bir adalet adamı olduğunu anlamıştım. Zamanla bizim evin de bir bireyi olmuştu. Çayırlı’dan tayinim çıktığında beni ve ailemi ağlayarak Ilgaz’a gönderecek kadar yüreği geniş bir arkadaşımdı. Daha sonrada kendisiyle irtibatımız devam etti. En son YBP’nin İstanbul da gerçekleştirdiği yemek programında buluşmuştuk.
ÇAĞLAYAN ADLİYESİNİ İSTEDİ
Yemek sırasında Gaziosmanpaşa’dan Çağlayan’a tayin olmak istediğini söylemişti. Bu isteği de gerçekleşti. Ancak maalesef bu bir karıncayı bile incitmeyen bu değerli hukuk adamı, değerli dostum bugün şeref yoksunu insan müsveddeleri tarafından katledildi. Allah’ım sana kardeşimi yolluyorum. Sana yalvarıyorum sen onun mekanını cennet eyle. Onun geride bıraktığı emanetlerine sahip çıkma azmimizi her daim yüksek tut. Nur içinde yat Selim kardeşim. Bizi affet seni koruyamadığımız için, seni kurtaramadığımız için affet.”
YARGITAY VE ANKARA ADLİYESİNDE TÖREN VAR
Savcı Kiraz’ın meslektaşları bugün Yargıtay ve Ankara Adliye Sarayı önünde tören düzenliyor.
İbrahim MAŞE - Mustafa İNSAN/MERSİN,(DHA)
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz son yolculuğuna uğurlanıyor
İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde teröristler tarafından silahla vurularak öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın babası taziyeleri kabul ederken, yakınları da gözyaşı döktü. Şehit savcı Kiraz için Çağlayan Adliyesi'nde devlet töreni düzenlendi. Binlerce meslekteşanın cübbeleleriyle katıldığı tören sonrası Kiraz'ın cenazesi, Eyüp Sultan Cami'nde getirildi. Kiraz burada kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde teröristler tarafından vurularak öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın babası ile yakınları akşam saatlerinde Çağlayan’daki Florence Nightningale Hastanesi’ne geldi. Burada baba Hakkı Kiraz taziyeleri kabul ederken, yakınlarının gözyaşları sel oldu. Baba ve yakınları hastanede iken Adalet Bakanı Kenan İpek, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hastaneye geldi.
Burada baba Kiraz ile görüşen protokol başsağlığı diledi. Protokol ardından yakınlarına da başsağlığı diledi. Ardından protokol hastaneden ayrıldı. Savcı Kiraz’ın yakınlarının ise gözyaşları sel oldu. Öte yandan savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesi hastaneden alınarak Adli Tıp Kurumu morguna götürüldü. Sabah saatlerinde Kiraz'ın cenazesini taşıyan araç, motosikletli polislerin eskortluğunda görev yaptığı Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na getirildi.
ÇİÇEK, ARINÇ VE AKDOĞAN ADALET SARAYI'NDAKİ TÖRENDE
Adliyede dün yaşanan rehin olayında şehit edilen savcı Kiraz için adliye içindeki alanda tören düzenleniyor. Törene TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan, Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Kenan İpek, adliyedeki hakim, savcı, avukat ve diğer personel de törene katıldı.
Şehit savcı Kiraz’ın çocukları ve yakınları da tören alanına geldi. Yakınları gözyaşlarını tutamadı. Kiraz’ın cenazesi polisler tarafından adliyeye taşındı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından konuşmalara geçildi.
"MİLLETİN ÖNÜNDE HESAP VERECEKSİNİZ"
Adalet Bakanı Kenan İpek, törende yaptığı konuşmada "Tetikçilerin ölmüş olması alçak ve karanlık güçleri rahatlatmasın. Hepimiz Mehmet Selim’iz demenin zamanıdır. Terör yıkar, yakar ve öldürür. Terör her zaman masum insanlara yöneldiği için kalleşliktir. Ne zaman büyük hedefler belirlemişsek ya yaygara ya terörist saldırı ile içimize kapandık.
Canlarımız yanacak ama bu millet var olacak. Bu al bayrak ebediyen göklerde dalgalanacaktır. Tarih boyunca bu millete musallat olan ne kadar hain varsa hepsinin defteri dürülmüş, hadleri bildirilmiştir. Huzur bozmak isteyenler de hesap verecek. Bu alçak saldırıdan medet umanlara sesleniyorum, hangi ine çöreklenirseniz çöreklenin milletin önünde hesap vereceksiniz. Destekçileri, ve azmettirenler adalet önünde hesap verecek" dedi.
SLOGAN ATILDI
Adliyede düzenlenen törenin sonunda 'şehitler ölmez, vatan bölünmez' sloganları atıldı. Törende İl Müftüsü Rahmi Yaran ile birlikte 2 hoca daha şehit savcı için dua etti. Cenazeye gelemeyeceklerden şehit savcı için helallik istendi.
CENAZEYE DAVUTOĞLU DA KATILACAK
Kiraz'ın cenazesi, törenin ardından Eyüp Sultan Cami'nde kılınacak cenaze namazı sonrasında Eyüp Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Savcının cenaze törenine Başbakan Ahmet Davutoğlu da katılacak.
(hürriyet.com.tr)
Şafak Yayla'nın ağabeyleri hakkındaki müthiş detaylar
İstanbul Adalet Sarayı'nı basan DHKP-C'lilerden Şafak Yayla'nın iki ağabeyi de aynı terör örgütüne yönelik operasyonlarda yakalanmıştı.
Hürriyet'in haberine göre; Şafak Yayla’nın ağabeyi Mehmet Yayla, 30 Temmuz 2013’te mühimmat yüklü bir şişme botla Türkiye’ye giderken Ege’de Sakız adası açıklarında yakalanmıştı.
Türkiye'de saldırı gerçekleştirmeyi planladığı belirtilen ve 1.5 yılı aşkın süredir Yunanistan'da tutuklu olan Mehmet Yayla, cezasının beşte üçünü çektikten sonra, yani iki yıl içinde serbest bırakılacak.
Şafak Yayla’nın diğer ağabeyi Bulut Yayla ise 2013’te Türk ve Yunan istihbaratlarının ortaklaşa operasyonu ile Atina’da yakalanarak Türkiye’ye götürülmüştü.
DHKP-C Okmeydanı Alan Sorumlusu Bulut Yayla, 1 Şubat 2013'te ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne düzenlenen saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından terör listesine alınmıştı.
Bulut Yayla, Türkiye'de cezaevinde.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Bulut Yayla'yı, teröristleri ve teröristlerle terörizme destek verenleri hedef alan 13224 No'lu Kararname’ye dâhil etti. Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan 24 Temmuz 2013 tarihli notta; söz konusu terör örgütünün, Mart 2013'te Ak Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı'na yönelik terör saldırıları düzenlediği bilgisi de yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesindeki bilgilendirme notu
(kaynak:hürriyet.com.tr)
Hürriyet'in haberine göre; Şafak Yayla’nın ağabeyi Mehmet Yayla, 30 Temmuz 2013’te mühimmat yüklü bir şişme botla Türkiye’ye giderken Ege’de Sakız adası açıklarında yakalanmıştı.
Türkiye'de saldırı gerçekleştirmeyi planladığı belirtilen ve 1.5 yılı aşkın süredir Yunanistan'da tutuklu olan Mehmet Yayla, cezasının beşte üçünü çektikten sonra, yani iki yıl içinde serbest bırakılacak.
DHKP-C Okmeydanı Alan Sorumlusu Bulut Yayla, 1 Şubat 2013'te ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne düzenlenen saldırının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından terör listesine alınmıştı.
Bulut Yayla, Türkiye'de cezaevinde.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Bulut Yayla'yı, teröristleri ve teröristlerle terörizme destek verenleri hedef alan 13224 No'lu Kararname’ye dâhil etti. Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan 24 Temmuz 2013 tarihli notta; söz konusu terör örgütünün, Mart 2013'te Ak Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı'na yönelik terör saldırıları düzenlediği bilgisi de yer alıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesindeki bilgilendirme notu
(kaynak:hürriyet.com.tr)
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Avukat cübbesiyle savcıyı rehin aldılar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Romanya'nın başkenti Bükreş'e gelir gelmez İstanbul Adliyesi'nde yaşanan olayla ilgili basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Bazı kişilerin Avukat cübbesiyle içeri girmek suretiyle, savcı Selim Kiraz'ı odasında rehin aldığını söyleyen Erdoğan, “İstanbul valiliğimiz, emniyet, sürekli irtibat halinde kendileriyle bir takım görüşmeler yapılıp bu ilişkilerle netice alır mıyız diye bazı adımlar atılıyor. Az öncesine kadar bu süreç devam etti. İçeriden silah sesleri duyulunca, bunun üzerine güvenlik teşkilatımız odaya giriyorlar" diye konuştu.
3 DEĞİL 2 TERÖRİST
Emniyet müdürünün kendisine bilgi verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bana verdiği 3 değil, 2 teröristi öldürüyorlar. Savcımız 3 tane başından, 2 tane de vücudunun değişik yerlerinde maalesef kurşunlanıyor. Şuanda ameliyatta. Dua edelim, inşallah ameliyatın neticesinde sağlığına kavuşur. Ama durumu ciddiyetini koruyor. Az önce hastane yetkililerinden aldığım bilgi, bu istikamette. Rabbim kendisine sağlık, sıhhat, afiyetler versin. Sayın Başbakanla görüşmelerimizi yaptık. Onlar da bakan arkadaşlarımızda olay yerinde durum değerlendirmelerini yapıyorlar. Biz de döner dönmez, yarın akşam aynı şekilde tekrar arkadaşlarımızla bu işi her yönüyle ele almak suretiyle, bundan sonraki süreçte avukatların adalet saraylarına girmesinden tutun da ve diğer görevlilerin de aynı şekilde adalet saraylarını girişlerinde, bunların ne gibi muameleye tabi tutulacaklarını, bunların hepsini ele almak gerekiyor. Bu işin hafife alınır bir yanı yok. Bu üzerinde çok çok ibretle, durulacak bir vaka, bir olay" diye konuştu.
POLİSE TEBRİK
Operasyonu gerçekleştiren polisleri tebrik eden Erdoğan, "Çünkü onlar da bir yerde bu silah seslerinden sonra, can siperhane odaya girerek, orada da gereğini yerine getirmiş oldular. Ben ailesine geçmiş olsun diyorum savcımızın. Şuanda dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor,. Doktor arkadaşlarımız ellerinden geleni zaten yapıyorlar" dedi.
BELKİ İSTANBUL'A DÖNECEĞİZ
Bir soru üzerine Romanya programında iptal olmadığını, Enerji bakanı Yıldız'ın heyetten ayrılıp Türkiye'ye döndüğünü söyleyen Erdoğan, "Buradaki programımızı toparlayıp, Ankara'ya belki İstanbul'a döneceğiz" dedi. (hürriyet.com.tr)
Bazı kişilerin Avukat cübbesiyle içeri girmek suretiyle, savcı Selim Kiraz'ı odasında rehin aldığını söyleyen Erdoğan, “İstanbul valiliğimiz, emniyet, sürekli irtibat halinde kendileriyle bir takım görüşmeler yapılıp bu ilişkilerle netice alır mıyız diye bazı adımlar atılıyor. Az öncesine kadar bu süreç devam etti. İçeriden silah sesleri duyulunca, bunun üzerine güvenlik teşkilatımız odaya giriyorlar" diye konuştu.
3 DEĞİL 2 TERÖRİST
Emniyet müdürünün kendisine bilgi verdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bana verdiği 3 değil, 2 teröristi öldürüyorlar. Savcımız 3 tane başından, 2 tane de vücudunun değişik yerlerinde maalesef kurşunlanıyor. Şuanda ameliyatta. Dua edelim, inşallah ameliyatın neticesinde sağlığına kavuşur. Ama durumu ciddiyetini koruyor. Az önce hastane yetkililerinden aldığım bilgi, bu istikamette. Rabbim kendisine sağlık, sıhhat, afiyetler versin. Sayın Başbakanla görüşmelerimizi yaptık. Onlar da bakan arkadaşlarımızda olay yerinde durum değerlendirmelerini yapıyorlar. Biz de döner dönmez, yarın akşam aynı şekilde tekrar arkadaşlarımızla bu işi her yönüyle ele almak suretiyle, bundan sonraki süreçte avukatların adalet saraylarına girmesinden tutun da ve diğer görevlilerin de aynı şekilde adalet saraylarını girişlerinde, bunların ne gibi muameleye tabi tutulacaklarını, bunların hepsini ele almak gerekiyor. Bu işin hafife alınır bir yanı yok. Bu üzerinde çok çok ibretle, durulacak bir vaka, bir olay" diye konuştu.
POLİSE TEBRİK
Operasyonu gerçekleştiren polisleri tebrik eden Erdoğan, "Çünkü onlar da bir yerde bu silah seslerinden sonra, can siperhane odaya girerek, orada da gereğini yerine getirmiş oldular. Ben ailesine geçmiş olsun diyorum savcımızın. Şuanda dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor,. Doktor arkadaşlarımız ellerinden geleni zaten yapıyorlar" dedi.
BELKİ İSTANBUL'A DÖNECEĞİZ
Bir soru üzerine Romanya programında iptal olmadığını, Enerji bakanı Yıldız'ın heyetten ayrılıp Türkiye'ye döndüğünü söyleyen Erdoğan, "Buradaki programımızı toparlayıp, Ankara'ya belki İstanbul'a döneceğiz" dedi. (hürriyet.com.tr)
Savcı Mehmet Selim Kiraz şehit oldu
İstanbul Çağlayan Adliye Sarayı'nda dün iki terörist Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı rehin aldı. Teröristlerle sekiz saate yakın müzakere yapıldı. Akşam saat 20.25'te Çağlayan Adliyesi'nde bulunan 323 numaralı odadan silah sesi gelmesi üzerine polis düğmeye bastı ve operasyon başlatıldı. Operasyonda Savcı Mehmet Kiraz ağır yaralandı. Savcı Kiraz kaldırıldığı Florence Nightingale Hastanesi'nde şehit oldu. İki terörist ise ölü olarak ele geçirildi. Operasyonun gerçekleştirildiği odada yaşanan dehşet binanın camlarına yansıdı...
İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak ve İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi konuyla ilgili olarak hastane önünde açıklama yaptı.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak ve İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi konuyla ilgili olarak hastane önünde açıklama yaptı.
Selami Albayrak, "Sayın savcımıza menfur bir saldırı gerçekleşti. Saldırı gerçekleştikten 2 dakika içinde Florence Nightingale Hastanemize ulaştırıldı. Hastanemize ulaştığında çok ciddi bir yaralanma olmuştu. Yapılan bütün müdahalelere rağmen, bütün girişimlere ve cerrahi ekibin ve hekimlerimizin gayretine rağmen, ne yazık ki bir görev şehidi verdik ve sayın Savcımızı kaybettik. Milletimizin başı sağolsun" dedi.
"SOLUNUMU, KALBİ TAMAMEN DURMUŞTU"
İstanbul Bilim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çavlan Çiftçi de, "Ateşli silah yaralanması... Hem baş, hem göğüste. Tamamen solumu ve kalbi durmuş durumdaydı. Tüm müdahaleyi tüm ekibimiz yaptı ve hastayı hemen ameliyata aldık. Ancak ameliyata, her türlü müdahaleye rağmen maalesef şehit verdik. Geldiğinde hayatını kaybetmişti. Solunumu, kalbi tamamen durmuştu. Hiçbir hayati fonksiyonu yoktu. Saat 20.50 sıralarında geldi, 21.55'te kaybettik. Ama geldiğinde zaten kaybetmiştik. 1 saat boyunca müdahale ettik. Tüm ekibimiz burada hazır bekliyorduk. Savcımızı hemen aldık, maaasef tüm çabalarımıza rağmen kaybettik. Başımız sağolsun" dedi.
ADLİYEYE SAHTE AVUKAT KİMLİĞİ İLE GİRDİLER
Alınan bilgiye göre, adliyedeki odasında rehin alınan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit olduğu olayda ölü ele geçirilen iki terörist, adliyeye avukat cübbesiyle geldi. Sahte avukat kimliğini gösteren teröristler, bu nedenle X-ray cihazından geçmeden ve aranmadan adliyeye girdi.
Yanlarındaki silahla Cumhuriyet Savcısı Kiraz'ın odasına çıkan teröristler, savcıyı etkisiz hale getirip, odanın kapısını arkadan kilitledi. Bu sırada Savcı Kiraz, panik butonuna basarak, yardım talebinde bulundu. Güvenlik görevlileri kapının kilitli olması nedeniyle odaya giremedi.
Öte yandan operasyonun sonunda Cumhuriyet Savcısı Kiraz'ın hastaneye kaldırılmasının ardından emniyet güçleri, odada incelemelerde bulundu. Bomba bulunma iddialarını dikkate alan polis, odadaki çantayı kontrollü patlattı. Çantada bomba olmadığı belirlendi. Teröristlerin cenazeleri Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırılırken, olay yeri inceleme ekiplerinin oda ve çevresindeki incelemeleri sürüyor.
Mehmet AKTARAN / İstanbul DHA
31 Mart 2015 Salı
Günün en acı karesi
6 yaşındaki Bülent Sonaş ablasının mezarındaki toprağı öpüp sarıldı.
Samsun'da 8 yaşındaki Yeşim Sonaş'ı karla kaplı yol nedeniyle evine 300 metre uzaklıkta indirip, yağmur suyu tahliye kanalına düşüp ölmesine neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan servis şoförü 54 yaşındaki Yusuf S., ilk duruşmada tahliye edildi. Karara tepki gösteren anne 35 yaşındaki Emine Sonaş, "O dışarıda, ama benim çocuğum şu anda topraktan çıkamıyor. Servis şoförünün cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Olay, Terme İlçesi'nde geçen 6 Ocak’ta meydana geldi. Taşımalı eğitim gören Söğütlü İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencisi Yeşim Sonaş, okulu kar tatiline girince servisle Yeni Camii Köyü'ndeki evine döndü. Minibüs evinin bulunduğu yoldaki kar nedeniyle giremedi. Servis şoförü, evli ve 3 çocuk babası Yusuf S., bunun üzerine Yeşim Sonaş'ı evine 300 metre uzakta bıraktı. Küçük kız yürüyerek eve gitmek isterken üzeri buz ve karla kaplı yağmur suyu tahliye kanalına düştü. Yaklaşık 2 metre derinlikteki kanaldaki suda boğulan Yeşim Sonaş eve gelmeyince annesi 3 çocuk annesi Emine ve babası 44 yaşındaki Yakup Şonaş servis şoförünü aradı. Şoför Yusuf S., küçük kızı 1 saat önce yolda bıraktığını söyleyince aile fertleri aramaya çıktı. Arama sonunda Yeşim Sonaş'ın su kanalında önce çantası daha sonra cesedi bulundu. Aile, kızlarının hem okul yönetimi hem de servis şoförünün ihmali nedeniyle şikayetçi olunca Yusuf S., gözaltına alındı. Sürücü sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA GÖRE SERVİS ŞOFÖRÜ YÜZDE 80 KUSURLU
Savcılığın hazırladığı iddianamede, iş güvenliği uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Yeşim Sonaş'ın güvenli biçimde su ile kaplı yoldan karşıya geçişini sağlamadığı belirtilerek servis şoförü Yusuf S. yüzde 80 kusurlu, Söğütlü Ortaokulu Müdürü Ahmet S. de velilere okulların erken kapandığına dair ve servis şoförlerine velilerin telefon numaralarını vermeyerek yüzde 20 kusurlu olduğunu bildirdi.
İddianamede, Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken su birikintisi olduğunu ve buradan geçemeyeceğini ön görmesine rağmen, şüpheli servis şoförünün bunu öngörmemesinden bahsedilemeyeceği belirtilerek, "Şüpheli tarafından öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek sureti ile neticenin meydana gelmesinin engellenemediği bu halde şüphelinin eylemi bilinçli taksirle hareket etme olarak değerlendirilmiştir" denildi.
"YERLERDE SU OLUP OLMADIĞINI FARK ETMEDİM"
Terme Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakkında bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkarılan servis şoförü Yusuf S. ifadesinde, Yeşim Sonaş'ı sabah aldığı yerde güzergah üzerinde indirdiğini anlatırken, "Hafif kar vardı. Yerlerde su olup olmadığını fark etmedim. Ben de ailesinin telefonu yoktu. Bu nedenle arayamadım. Yeşim Sonaş'a, 'Seni şimdi annen alacak' dedim. Çünkü bize okul idaresi ailelere haber verdiklerini söylemişlerdi. Ayrıca Yeşim Sonaş'ın evindekilerin duyması için aracın kornasını 5-6 defa çaldım. Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken bir şey söylediğini duymadım. İndirdikten sonra yoluma devam ettim."
Tanık olarak dinlenen Söğütlü Ortaokulu 8'nci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki E.Ö., olay günü okul tatil edilince okuldan erken çıktıklarını, servis aracına bindiklerini ifade ederek, "Kar yağıyordu. Servis şoförümüz Yeşim Sonaş'ı sürekli inip bindiği yerde indirdi. Yeşim Sonaş, şoföre 'Burada su var, ben nasıl geçeceğim?' diye söyledi. Yusuf S., ise bunun üzerine 5-6 sefer korna çaldı ve 'Annen duymuştur. Gelip seni alır' dedi ve arabadan indirdi" diye konuştu.
Söğütlü Ortaokulu'nun servis şoförü diğer tanık Abdullah A., okul yöneticilerinin öğrencileri dağıtırken herhangi bir ikazda bulunmadığını kenhdilerine velilerin telefon numaralarının verilmediğini, kazadan sonra bu numaraların dağıtıldığını anlattı.
Tanık ifadelerinin ardından anne Emine Sonaş ve baba Yakup Sonaş, kızlarının ölümünden servis sürücüsünü sorumlu tutarak şikayetçi oldu. Mahkeme tutuklu sanığın tutukluluk süresini ve hakkında istenen cezanın alt ve üst sınırı, mevcut delil durumunu dikkate alarak tutuksuz yargılamasına karar verdi. Gelecek duruşmada okul müdür ve yardımcısının ifadeleri alınması da kararlaştırıldı.
Tahliye kararına anne Emine ve baba Yakup Sonaş tepki gösterdi. Anne Emine Sonaş, "Çocuğum katili 2.5 ay sonra serbest bırakıldı. Evladımı bile bile ölüme bıraktı. Şoförün o çamuru, karı, suyu görmemesine imkan yoktu. Cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Baba Yakup Sonaş ise, "İlk duruşmada serbest bırakılmasından dolayı çok üzüldüm. Olay günü o kar fırtınada yol deniz olmuş, servis şoförü çocuğum eve gelemeyeceğini çok iyi biliyordu. Ama o anda kıymet vermedi. Yargılama devam ediyor ama bu kadar çabuk tahliye edilmemeliydi" diye konuştu.
Savcılık, olayda bilirkişi raporuna göre yüzde 20 kusurlu olduğu belirtilen okul müdürü Ahmet S. hakkında da soruşturma başlattı. DHA
Samsun'da 8 yaşındaki Yeşim Sonaş'ı karla kaplı yol nedeniyle evine 300 metre uzaklıkta indirip, yağmur suyu tahliye kanalına düşüp ölmesine neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan servis şoförü 54 yaşındaki Yusuf S., ilk duruşmada tahliye edildi. Karara tepki gösteren anne 35 yaşındaki Emine Sonaş, "O dışarıda, ama benim çocuğum şu anda topraktan çıkamıyor. Servis şoförünün cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Olay, Terme İlçesi'nde geçen 6 Ocak’ta meydana geldi. Taşımalı eğitim gören Söğütlü İlkokulu 3'üncü sınıf öğrencisi Yeşim Sonaş, okulu kar tatiline girince servisle Yeni Camii Köyü'ndeki evine döndü. Minibüs evinin bulunduğu yoldaki kar nedeniyle giremedi. Servis şoförü, evli ve 3 çocuk babası Yusuf S., bunun üzerine Yeşim Sonaş'ı evine 300 metre uzakta bıraktı. Küçük kız yürüyerek eve gitmek isterken üzeri buz ve karla kaplı yağmur suyu tahliye kanalına düştü. Yaklaşık 2 metre derinlikteki kanaldaki suda boğulan Yeşim Sonaş eve gelmeyince annesi 3 çocuk annesi Emine ve babası 44 yaşındaki Yakup Şonaş servis şoförünü aradı. Şoför Yusuf S., küçük kızı 1 saat önce yolda bıraktığını söyleyince aile fertleri aramaya çıktı. Arama sonunda Yeşim Sonaş'ın su kanalında önce çantası daha sonra cesedi bulundu. Aile, kızlarının hem okul yönetimi hem de servis şoförünün ihmali nedeniyle şikayetçi olunca Yusuf S., gözaltına alındı. Sürücü sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA GÖRE SERVİS ŞOFÖRÜ YÜZDE 80 KUSURLU
Savcılığın hazırladığı iddianamede, iş güvenliği uzmanı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, Yeşim Sonaş'ın güvenli biçimde su ile kaplı yoldan karşıya geçişini sağlamadığı belirtilerek servis şoförü Yusuf S. yüzde 80 kusurlu, Söğütlü Ortaokulu Müdürü Ahmet S. de velilere okulların erken kapandığına dair ve servis şoförlerine velilerin telefon numaralarını vermeyerek yüzde 20 kusurlu olduğunu bildirdi.
İddianamede, Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken su birikintisi olduğunu ve buradan geçemeyeceğini ön görmesine rağmen, şüpheli servis şoförünün bunu öngörmemesinden bahsedilemeyeceği belirtilerek, "Şüpheli tarafından öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek sureti ile neticenin meydana gelmesinin engellenemediği bu halde şüphelinin eylemi bilinçli taksirle hareket etme olarak değerlendirilmiştir" denildi.
"YERLERDE SU OLUP OLMADIĞINI FARK ETMEDİM"
Terme Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakkında bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıkarılan servis şoförü Yusuf S. ifadesinde, Yeşim Sonaş'ı sabah aldığı yerde güzergah üzerinde indirdiğini anlatırken, "Hafif kar vardı. Yerlerde su olup olmadığını fark etmedim. Ben de ailesinin telefonu yoktu. Bu nedenle arayamadım. Yeşim Sonaş'a, 'Seni şimdi annen alacak' dedim. Çünkü bize okul idaresi ailelere haber verdiklerini söylemişlerdi. Ayrıca Yeşim Sonaş'ın evindekilerin duyması için aracın kornasını 5-6 defa çaldım. Yeşim Sonaş'ın araçtan inerken bir şey söylediğini duymadım. İndirdikten sonra yoluma devam ettim."
Tanık olarak dinlenen Söğütlü Ortaokulu 8'nci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki E.Ö., olay günü okul tatil edilince okuldan erken çıktıklarını, servis aracına bindiklerini ifade ederek, "Kar yağıyordu. Servis şoförümüz Yeşim Sonaş'ı sürekli inip bindiği yerde indirdi. Yeşim Sonaş, şoföre 'Burada su var, ben nasıl geçeceğim?' diye söyledi. Yusuf S., ise bunun üzerine 5-6 sefer korna çaldı ve 'Annen duymuştur. Gelip seni alır' dedi ve arabadan indirdi" diye konuştu.
Söğütlü Ortaokulu'nun servis şoförü diğer tanık Abdullah A., okul yöneticilerinin öğrencileri dağıtırken herhangi bir ikazda bulunmadığını kenhdilerine velilerin telefon numaralarının verilmediğini, kazadan sonra bu numaraların dağıtıldığını anlattı.
Tanık ifadelerinin ardından anne Emine Sonaş ve baba Yakup Sonaş, kızlarının ölümünden servis sürücüsünü sorumlu tutarak şikayetçi oldu. Mahkeme tutuklu sanığın tutukluluk süresini ve hakkında istenen cezanın alt ve üst sınırı, mevcut delil durumunu dikkate alarak tutuksuz yargılamasına karar verdi. Gelecek duruşmada okul müdür ve yardımcısının ifadeleri alınması da kararlaştırıldı.
Tahliye kararına anne Emine ve baba Yakup Sonaş tepki gösterdi. Anne Emine Sonaş, "Çocuğum katili 2.5 ay sonra serbest bırakıldı. Evladımı bile bile ölüme bıraktı. Şoförün o çamuru, karı, suyu görmemesine imkan yoktu. Cezalandırılmasını istiyorum" dedi.
Baba Yakup Sonaş ise, "İlk duruşmada serbest bırakılmasından dolayı çok üzüldüm. Olay günü o kar fırtınada yol deniz olmuş, servis şoförü çocuğum eve gelemeyeceğini çok iyi biliyordu. Ama o anda kıymet vermedi. Yargılama devam ediyor ama bu kadar çabuk tahliye edilmemeliydi" diye konuştu.
Savcılık, olayda bilirkişi raporuna göre yüzde 20 kusurlu olduğu belirtilen okul müdürü Ahmet S. hakkında da soruşturma başlattı. DHA
Bakan Avcı'dan elektrik müjdesi
Bakan Nabi Avcı Türkiye'yi etkileyen elektrik kesintisi hakkında konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, TBMM Genel Kurulu’nda muhalefet milletvekillerinin elektrik kesintisiyle ilgili tepkilerine “Yüzde 85’inde sorun giderildi, elektrik verildi. Saat 20.00’de de yüzde yüzüne verilecek” yanıtını verdi..
Elektrik kesintisi sosyal medyayı salladı
Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintisi, sosyal medya kullanıcılarını isyan ettirdi.. İşte kullanıcıların attığı tweetlerden bazıları;
Çakıroğlu @egeckrgl
Koskoca ülkede nasıl elektrik gider
Samed Şener @samedsener
Istanbulun her yerinde mi gitti bu elektrik
Gözde Bıyık @gzdbyk
Bu nasıl bi elektrik gitmesi...revolution dizisine döndük resmen
Özgür Ekin @zgrknsc
Üretim durmuş, ulaşım aksamış tam bir kaos bence milli güvenlik sebebiyle elektrik kesintisine ara verilmeli...
DPÜniversitesi @dputwit
Sizden elektrik alamıyorum.
Büşra Yılmaz @bsraylmz_bra
Bu havada elektrik mi kesilir ya donuyoruz burda.
troY @halgu
nasi bi kedisin arkadas ulkede elektrik gitti.
ALP ASLAN @CobanAlpaslan
Sizde varsa biraz elektrik alabilir miyiz?
Cepot @cetop
#elektrik kesintisi sorun değil, şarjlarımız olduğu sürece. Esas felaket, #şarj bittiğinde gelecek, demedi demeyin! Hayat damarımız o!
Çiğdem Akdemir @akdemircigdem
Zaten elektrik alamıyorduk birbirimizden.. Toptan koptu hat iyi mi!
Seküler Teolog @ErolSaybak
Mardin'de de elektrik kesildi. Voltaj lobisi devrede.
Salim Ünsal @unsalim
Şarjlar doluyken elektrik kesintisi keyifli. Asıl kabus telefonun şarjı bitince!
Baldomero Montoya @Maurice_Lambic
İzmir de de elektrik kesik
İşte Sosyal medyada kesintiyle ilgili yapılan komik paylaşımlar
-Şimdi herkes en yakın halıya ayağını sürtüp statik elektrik yüklenmeye başlasın. Zor zamanda lazım olur.
-Türkiye buzluktaki kuban etlerini haşlamak için evlerine koşuyor sayın seyirciler. Dolapta dondurması olan tedirgin.
-Memleketten ümidi kesince fişi cektiler galiba.. #BuradaElektrikYok
-cebimdeki son parayida kesilmesin diye dun elektrik faturasina verdim, bilseydim lahmacun yerdim. #BuradaElektrikYok"@mtluezgi
-Bakalım trafik ışıkları çalışmıyorken trafikte nasıl bir medeniyet sınavı verecegiz. Yayalara saygıyı göreceğiz
-Panik Yok Bu bir tatbikattır:)
Malum Haziran ayı yaklaşıyor tüm Birimler hazır olmalı di mi ama:)
-Sarjlari yetmiyorsa kitabini okusunlar. #BuradaElektrikYok
-Telefonların şarjları hızla tükeniyordu ve birinciliği iPhone'a verdiler.. #BuradaElektrikYok
-Şarjlar bitince hepimiz buharlaşıp yok olacaz
- Mart'ın son gününü olması münasebetiyle yurdum kedileri Türkiye'deki bütün trafolara girerek jübilelerini yapıyorlar...
#BuradaElektrikYok
-Elektrik gidince Ev arkadaşlarımla tanıştım iyi insanlarmış ?? #buradaelektrikyok #Konya
-Avrupa ile aramızdaki son bağ da kopmuş! #BuradaElektrikYok
Dert etmeyin elektrik olmayabilir ama sular hala akıyor..
İmza:Polyanna
#BuradaElektrikYok Survivor da gibi olduk 1 dilim börege sevinen yarışmacilar gibi elektrik gelince sevineceğiz??
-Bu kadar gerilime memleket dayanmadı. Tüm sigortaları attı
-Hastaneye sıçan teyze, sıçayım böyle hayata diye memleketin fişini çekmesin. #BuradaElektrikYok
Çakıroğlu @egeckrgl
Koskoca ülkede nasıl elektrik gider
Samed Şener @samedsener
Istanbulun her yerinde mi gitti bu elektrik
Gözde Bıyık @gzdbyk
Bu nasıl bi elektrik gitmesi...revolution dizisine döndük resmen
Özgür Ekin @zgrknsc
Üretim durmuş, ulaşım aksamış tam bir kaos bence milli güvenlik sebebiyle elektrik kesintisine ara verilmeli...
DPÜniversitesi @dputwit
Sizden elektrik alamıyorum.
Büşra Yılmaz @bsraylmz_bra
Bu havada elektrik mi kesilir ya donuyoruz burda.
troY @halgu
nasi bi kedisin arkadas ulkede elektrik gitti.
ALP ASLAN @CobanAlpaslan
Sizde varsa biraz elektrik alabilir miyiz?
Cepot @cetop
#elektrik kesintisi sorun değil, şarjlarımız olduğu sürece. Esas felaket, #şarj bittiğinde gelecek, demedi demeyin! Hayat damarımız o!
Çiğdem Akdemir @akdemircigdem
Zaten elektrik alamıyorduk birbirimizden.. Toptan koptu hat iyi mi!
Seküler Teolog @ErolSaybak
Mardin'de de elektrik kesildi. Voltaj lobisi devrede.
Salim Ünsal @unsalim
Şarjlar doluyken elektrik kesintisi keyifli. Asıl kabus telefonun şarjı bitince!
Baldomero Montoya @Maurice_Lambic
İzmir de de elektrik kesik
İşte Sosyal medyada kesintiyle ilgili yapılan komik paylaşımlar
-Şimdi herkes en yakın halıya ayağını sürtüp statik elektrik yüklenmeye başlasın. Zor zamanda lazım olur.
-Türkiye buzluktaki kuban etlerini haşlamak için evlerine koşuyor sayın seyirciler. Dolapta dondurması olan tedirgin.
-Memleketten ümidi kesince fişi cektiler galiba.. #BuradaElektrikYok
-cebimdeki son parayida kesilmesin diye dun elektrik faturasina verdim, bilseydim lahmacun yerdim. #BuradaElektrikYok"@mtluezgi
-Bakalım trafik ışıkları çalışmıyorken trafikte nasıl bir medeniyet sınavı verecegiz. Yayalara saygıyı göreceğiz
-Panik Yok Bu bir tatbikattır:)
Malum Haziran ayı yaklaşıyor tüm Birimler hazır olmalı di mi ama:)
-Sarjlari yetmiyorsa kitabini okusunlar. #BuradaElektrikYok
-Telefonların şarjları hızla tükeniyordu ve birinciliği iPhone'a verdiler.. #BuradaElektrikYok
-Şarjlar bitince hepimiz buharlaşıp yok olacaz
- Mart'ın son gününü olması münasebetiyle yurdum kedileri Türkiye'deki bütün trafolara girerek jübilelerini yapıyorlar...
#BuradaElektrikYok
-Elektrik gidince Ev arkadaşlarımla tanıştım iyi insanlarmış ?? #buradaelektrikyok #Konya
-Avrupa ile aramızdaki son bağ da kopmuş! #BuradaElektrikYok
Dert etmeyin elektrik olmayabilir ama sular hala akıyor..
İmza:Polyanna
#BuradaElektrikYok Survivor da gibi olduk 1 dilim börege sevinen yarışmacilar gibi elektrik gelince sevineceğiz??
-Bu kadar gerilime memleket dayanmadı. Tüm sigortaları attı
-Hastaneye sıçan teyze, sıçayım böyle hayata diye memleketin fişini çekmesin. #BuradaElektrikYok
Erdoğan'dan 3. nükleer santral açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Slovakya’da konuştu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Nükleer santralin, bunun devreye girmesi belki bizim için 7-8 yılı bulacak.
Sizin şu anda böyle bir nükleer enerjiye sahipsiniz. Tabi bizimki ülkenin büyüklüğü sebebiyle sadece güney ve kuzeydeki ikisinin toplamı 9500 megavat gücünde enerji olacak.
Belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin adımını atacağız. Türkiye'nin enerji günü her geçen gün arttığı için bu adımları atmalıyız.
Ortak araştırma çalışmalarıyla enerji tarım savunma sanayii alanlarında yakın işbirliği yapabileceğimize inanıyorum. Ülkelerimizin, doğalgaz boru hattı projelerinde ortak çalışmalar yürütebilmeleri mümkün gözüküyor.
LATİN AMERİKA'YA BAKIYORUM SCHENGEN VİZESİ...
Demek ki Slovakya AB ile şöyle bir anlaşsa, bize vizeleri kaldırmış olsalar bizim kaldırdığımız gibi Türkler de o zaman Slovakya'ya daha fazla gelecektir.
Latin Amerika'ya bakıyorum Schengen vizesi kullanılabiliyor. Hala bize bu engel devam ediyor. Fakat zannediyorum artık bir yıl içinde falan bu işler de yoluna girecektir. AB Bakanımız da bunu yakından takip ediyor. Kapılar ve kalbimiz Slovak halkına, tüm dünya insanlarına her zaman açıktır.
Bilhassa yeni fasılların açılması konusunda tabi AB'de bize daha adil davranılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda Slovak dostlarımızdan devamlı destek aldık, bunun artmasını bekliyoruz. Türkiye 1 Aralık 2014 itibariyle G20 dönem başkanlığını üstlenmiş durumdadır.
Büyümenin toplumun bütün kesimleri kapsamına büyük önem veriyoruz. Güvenin tesis edilmesinin iş dünyası bakımından ne kadar önemli olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. G20’nin taahhütlerini uygulaması şarttır. Bu anlayışla g20’nin taahhütlerinin etkin biçimde kullanılması için izleme mekanizmaları oluşturmayı düşünüyoruz.
Aramızda bürokratlar var, kusura bakmasınlar. Bürokratik oligarşi ön keser, siyasetçinin önünü keser. Bu defa tabi iş adamı girişimci rahatlıkla yürüyemez. Bu işbirliği kaybedenin olmayacağı bir işbirliğidir.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Nükleer santralin, bunun devreye girmesi belki bizim için 7-8 yılı bulacak.
Sizin şu anda böyle bir nükleer enerjiye sahipsiniz. Tabi bizimki ülkenin büyüklüğü sebebiyle sadece güney ve kuzeydeki ikisinin toplamı 9500 megavat gücünde enerji olacak.
Belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin adımını atacağız. Türkiye'nin enerji günü her geçen gün arttığı için bu adımları atmalıyız.
Ortak araştırma çalışmalarıyla enerji tarım savunma sanayii alanlarında yakın işbirliği yapabileceğimize inanıyorum. Ülkelerimizin, doğalgaz boru hattı projelerinde ortak çalışmalar yürütebilmeleri mümkün gözüküyor.
LATİN AMERİKA'YA BAKIYORUM SCHENGEN VİZESİ...
Demek ki Slovakya AB ile şöyle bir anlaşsa, bize vizeleri kaldırmış olsalar bizim kaldırdığımız gibi Türkler de o zaman Slovakya'ya daha fazla gelecektir.
Latin Amerika'ya bakıyorum Schengen vizesi kullanılabiliyor. Hala bize bu engel devam ediyor. Fakat zannediyorum artık bir yıl içinde falan bu işler de yoluna girecektir. AB Bakanımız da bunu yakından takip ediyor. Kapılar ve kalbimiz Slovak halkına, tüm dünya insanlarına her zaman açıktır.
Bilhassa yeni fasılların açılması konusunda tabi AB'de bize daha adil davranılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda Slovak dostlarımızdan devamlı destek aldık, bunun artmasını bekliyoruz. Türkiye 1 Aralık 2014 itibariyle G20 dönem başkanlığını üstlenmiş durumdadır.
Büyümenin toplumun bütün kesimleri kapsamına büyük önem veriyoruz. Güvenin tesis edilmesinin iş dünyası bakımından ne kadar önemli olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. G20’nin taahhütlerini uygulaması şarttır. Bu anlayışla g20’nin taahhütlerinin etkin biçimde kullanılması için izleme mekanizmaları oluşturmayı düşünüyoruz.
Aramızda bürokratlar var, kusura bakmasınlar. Bürokratik oligarşi ön keser, siyasetçinin önünü keser. Bu defa tabi iş adamı girişimci rahatlıkla yürüyemez. Bu işbirliği kaybedenin olmayacağı bir işbirliğidir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)