25 Temmuz 2016 Pazartesi

15 üniversite tercih kılavuzundan siliniyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), darbe girişimi sonrasında, OHAL Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan üniversitelere ait bilgilerin tercih kılavuzundan çıkarılacağını açıkladı.Aralarında Fatih, Şifa, Gediz, izmir, Süleyman Şah'ın da bulunduğu 15 üniversite önceki gün kapatılmıştı.


Resmi Gazete’de yayımlanan kararnameye göre, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen ve FETÖ/PDY ilişkisi belirlenen 15 vakıf üniversitesi, 934 özel okul, 109 özel öğrenci yurdu ve pansiyonu, 35 özel sağlık kurum ve kuruluşu, 104 vakıf, 1125 dernek, 19 sendika, federasyon ve konfederasyon kapatıldı.

Kapatılan yükseköğretim kurumlarının öğrenci sayıları

Resmi Gazete’de yer alan bilgilere göre, kapatılan vakıfların her türlü taşınır ve taşınmazları ile her türlü mal varlığı, alacak ve hakları, belge ve evrakı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bedelsiz olarak devredilmiş sayılacak. Sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ve kapatılan diğer kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazine’ye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacak. Kapatılanlar her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazine’den bir hak ve talepte bulunulamayacak. cnntürk

Kerime Kumaş'ın ilk ifadesi

Darbe girişimi sırasında Yalova’dan havalanıp İstanbul’a 3 sorti yapan kadın Pilot Üsteğmen Kerime Kumaş, ifadesinde Vodafone Arena’ya asker indirdiğini, Boğaz Köprüsü’nde sıkışan askerleri kurtardığını ve helikopterinin isabet aldığını anlattı. Tutuklanan Üsteğmen Kumaş, "Olayın darbe girişimi olduğunu sonradan öğrendim, yine de verilen emirleri uyguladım" dedi.


15 Temmuz darbe soruşturması kapsamında dün Yalova’da gözaltına alınıp tutuklanan Üsteğmen Kumaş verdiği ifadesinde, 2008 yılında İzmir Çiğli 2’nci Ana Jet Üssü’nde pilot eğitimini tamamladıktan sonra helikopter pilotu olarak Konya’daki 3’üncü Ana jet Üs Komutanlığı’nda göreve başladığını belirterek, 2012 Hava Harp Okulu 5’inci Filo’ya atandığını söyledi.

Üsteğmen Kumaş, Hava Harp Okulu Öğrenci Alayı Komutanı Albay Hüseyin Ergezen ve 5’inci Filo Komutanı Albay Yusuf Yenihayat’ın talimatları doğrultusunda 15 Temmuz günü kullandığı UH1H tipi helikopterle İstanbul semalarına üç sorti yaptığını söyledi. Kumaş ayrıca Albay Hüseyin Ergezen’in talimatıyla TRT binasına gittiğini, Albay Yusuf Yenihayat’ın talimatıyla da bir grup askeri öğrenciyi Beşiktaş’taki Vodefone Arena stadına indirdiği kaydetti.

Üsteğmen Kumaş, yine Albay Erhan Korcan’ın talimatıyla Atatürk Havalimanı’na gittiğini, daha sonra Boğaz Köprüsü’nde mahsur kalan darbeci askerleri almak için görevlendirildiği, burada helikopterinin isabet aldığını, buna rağmen köprüye iniş yaparak askeri personeli aldığını anlattı..
Kumaş, FETÖ terör örgütünün yaptığı bu darbe girişimini sonradan anlayabildiğini, ancak talimatlara uymaya devam ettiğini de sözlerine ekledi. DHA

İstanbul'da toplu taşıma çarşamba gecesine kadar ücretsiz

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kentteki toplu ulaşım hizmetlerinin 27 Temmuz Çarşamba gece yarısına kadar ücretsiz olacağını duyurdu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin resmi twitter hesabından yapılan duyuruda, "İstanbul'da toplu ulaşım araçları, 27 Temmuz 2016 saat 24.00'e kadar (haftanın ilk üç günü) ücretsiz hizmet vermeye devam edecek." ifadelerine yer verildi.


24 Temmuz 2016 Pazar

Vebal

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in rekor kıran Vebal yazısı...

1043 okul kapatıldı.
109 yurt kapatıldı.
15 üniversite kapatıldı.
1577 dekan açığa alındı.
22 bin öğretmen açığa alındı.
*
Çok güzel.
*
Ama… Hatırlarsınız mutlaka, üniversite sınavında cevap şıklarına alenen “şifre” yerleştirdikleri ortaya çıkmıştı. “Mod medyan” tabir edilen algoritma modelini biliyorsanız, soruyu okumasanız bile doğru cevabı buluyordunuz.
*
Akp'nin ösym başkanı utanmadan inkar etmişti, “şifre filan yok” demişti.
*
Cumhurbaşkanı o zamanlar Abdullah Gül'dü, “ösym başkanından aldığım bilgiler beni tatmin etti” dedi.
Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'ti, “sayın cumhurbaşkanının tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur” dedi.
Milli eğitim bakanı Nimet Çubukçu'ydu, “şifre iddiasında bulunanlar mahçup olacaklar, ösym başkanının açıklamaları tatmin edici” dedi.
Yök başkanı Yusuf Ziya Özcan'dı, “ben de tatmin oldum” dedi.
En son asrın liderimiz konuştu…
“Ösym başkanının açıklamalarından tatmin oldum” dedi, şifre var diyenleri “provokasyon yapıyorlar” diye suçladı.
*
Cumhurbaşkanından başbakana, Akp komple tatmin olunca, sayın ahalimiz de tatmin oldu, hadisenin üstü örtüldü. Hadisenin üstü örtüldükten sonra, ösym başkanı gene utanmadı, gayet pişkin şekilde itiraf etti, “şifre var ama sehven konulmuş” dedi.
*
Halbuki… KPSS sorularının çalındığını, polis akademisi sınav sorularının çalındığını, harp okulları sınav sorularının çalındığını, astsubay okulları sınav sorularının çalındığını, Anadolu lisesi sınav sorularının çalındığını, tıpta uzmanlık sınav sorularının çalındığını, yabancı uyruklu öğrenci sınav sorularının çalındığını, akademik personel sınav sorularının çalındığını, kaymakamlık sınav sorularının çalındığını, hakim-savcı adaylığı sınav sorularının çalındığını, diyanet işleri müezzinlik sınav sorularının bile çalındığını dünya alem biliyordu. Bu sınav sorularını cemaatin çaldığını, üniversite sınavına şifreyi cemaatin yerleştirdiğini, cemaat dersanelerine giden öğrencilere “mod medyan” öğretildiğini sağır sultan bile duymuştu.
*
Bizim sultan hariç…
*
Bizimki mitinglerde bağıra bağıra övünüyordu, “yoksulların çocukları okumasın istiyorlardı, kapıcı olsun istiyorlardı, şimdi yoksul çocukları avukat oluyor, mühendis oluyor, doktor oluyor” diyordu.
*
Netice kardeşim?
*
1043 okul kapatıldı.
109 yurt kapatıldı.
15 üniversite kapatıldı.
1577 dekan açığa alındı.
22 bin öğretmen açığa alındı.
*
Hepsinin hal çaresi var, okulları devlete devredersin, Fethullahçı öğretmenleri-akademisyenleri yargılarsın, meslekten atarsın, milli eğitim sistemimizi bu virüslerden temizlersin, hepsi mümkün.
*
Peki…
Fethullahçılar şifre tezgahıyla önüne geçtiği için, aslında kazanmış olduğu fakülteye giremeyen, açıkta kalan öğrenciler ne olacak?
Soruları önceden ezberleyen Fethullahçılar yüzünden, kendi hakkı olan Anadolu lisesini kaçırıp, düz liseye gitmek zorunda kalan, daha iyi eğitim alma hakkı gaspedilen öğrenciler ne olacak?
İki lafı biraraya getiremeyen embesiller “ışık” hızıyla profesör olurken, doçent bile olması engellenen, lanet olsun deyip, üniversiteden ayrılan pırıl pırıl akademisyenler ne olacak?
Kamu personeli olacakken, öğretmen olacakken, hakim olacakken, savcı olacakken, uzman hekim olacakken, subay olacakken, astsubay olacakken, kariyerleri çalınan insanlarımız ne olacak?
*
Tatmin oldunuz ama…
2005'ten bu yana, her sınavda şaibe var.
*
Kaç milyon çocuğun geleceği çalındı?
Kaç milyon insanın hayatı çalındı?
Kaç milyon yurttaşın kader çizgisi hileyle değiştirildi?
*
Beraber yürüdünüz bu yollarda, kendi çocuklarınız yurtdışında okudu, milletin çocuklarının hayatı kaydı…
Nasıl taşıyacaksınız bu günahı?
*
Ohal kapsamında çıkarılacak bir kanun hükmünde kararnameyle “vebal”den de kurtulmak mümkün mü?

Darbeci subay milli atlet çıktı

Darbe girişimi sırasında Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konakladığı otele saldırı düzenleyen askerler arasında yer alan ve güvenlik güçlerinin yol kontrolü sırasında yakalanan Üsteğmen Ali Sarıbey'in milli atlet olduğu ve Dünya Ordulararası Şampiyonluğu bulunduğu ortaya çıktı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasının ardından, Muğla'nın Marmaris İlçesi'nde konakladığı otele saldırı düzenleyen askerler arasında yer alan ve dün çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanan Üsteğmen Ali Sarıbey, 2011 yılında Brezilya'nin Rio kentinde düzenlenen ve 19 ülkeden 100'e yakın sporcunun katıldığı Dünya Askeri Oyunları'nda Amfibi Kros Yarışması'nda 9.56.12'lik derecesi ile dünya birincisi oldu. Dünya Şampiyonu ve Atletizm Milli Takımı antrenörlerinden Haydar Doğan'ın çalıştırdığı Sarıbey'in uzun mesafe koşularında sık sık kürsüye çıkarak madalya aldığı belirtildi.

Rakibi olan atlet: Çok şaşkınım, inanamıyorum

Lisanslı atletlerden Mehmet Boztepe sosyal paylaşım hesabından 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğu Marmaris'teki otele o ayrıldıktan kısa süre sonra helikopterle gelip saldırıda bulunan darbeci askerlerden biri daha yakalandı. Yakalanan firari darbecinin Üsteğmen Ali Sarıbey olduğu öğrenildi. Bu şahısla birçok yarışta hepimiz rakiptik. Çok şaşkınım, hatta inanamıyorum' yorumunu yaptı.

'Efendi ve dürüst bir sporcu idi'

Milli sporcu ve antrenör Kemal Özdemir ise bir sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımda "Ali Sarıbey benim sporcumdu. Okulda iken efendi, dürüst ve iyi bir sporcu idi. Çok ama çok şaşırdım ancak tutukluluk ve hüküm aynı şey değildir, muhtemelen görev diye yola çıkmışlardır diye düşünüyorum, elbet bilerek de yola çıkmış olabilirler" ifadelerine yer verdi. Yaşar Anter / Bodrum / DHA

Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç tutuklandı

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınan Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç tutuklandı.


YÖK tarafından "yürütülen bazı soruşturmaların selameti açısından" görevden uzaklaştırılan, ardından da FETÖ'nün darbe girişimine yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alınan Prof. Dr. Saraç, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.

Savcılıktaki ifade işlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan Saraç tutuklandı. Prof. Dr. Saraç, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 20 Temmuz'da rektörlükteki makam odasında gözaltına alınmış, odadaki bazı belge ve dokümanlara el konulmuştu. Hürriyet

Başbakan Yıldırım: Tanklar bizi durdurmaya çalıştı

Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu geceye ilişkin, "Ankara istikametine devam ederken tanklara rastladık, bizi durdurmaya çalıştılar, bir müddet durduk, sonra yol genişledi süratle uzaklaştık" dedi.


Yıldırım, A Haber ve ATV ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

15 Temmuz gecesi darbeyi saat kaçta öğrendiği ve o anda neler hissettiği yönündeki soru üzerine Yıldırım, İstanbul'da Dolmabahçe Ofisi'nde çalıştıktan sonra saat 21.30 sıralarında Anadolu yakasına Tuzla civarındaki evine doğru hareket ettiğini söyledi.

Boğaziçi Köprüsü'ne geçtikten 10 dakika sonra, daha eve varmadan köprünün tutulduğunu ve oradaki insanlara "Sıkı yönetim ilan oldu, hadi geri gidin, evlerinize dağılın" diye uyarılar yapıldığını duyduğunu aktaran Yıldırım, ilk andaki yaşananları yakın korumasından ve kendisini arayan dostlarından öğrendiğini belirtti.

Saat 22.00 sıralarında da eve vardığını anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hemen bir durum değerlendirmesi yaptık. Önce İçişleri Bakanı'nı aradım, Genelkurmay Başkanı'nı aradım ama ulaşamadım. Genelkurmay Başkanı'nın telefonu çalıyor, cevap vermiyor. İçişleri Bakanı'nın telefonu kapalı gözüküyor. Sonra öğrendik ki İçişleri Bakanı Erzurum'a gidiyormuş, uçaktaymış o esnada.

Genelkurmay Başkanı'nın da elinden telefonu almışlar, dolayısıyla telefona cevap veremiyor. Hemen bir gariplik olduğu kanaati bende zaten hasıl oldu. Ne yapmamız gerekiyor, ayaküstü hemen yanımdaki arkadaşlarla bir değerlendirme yaptık. Ankara Valisi'ni aradım, Emniyet Genel Müdürünü aradım, İstanbul Valisi'ni aradım, bir durum tespiti yaptım.

Baktık ki iş kötüye gidiyor. Her yandan tanklar çıkmaya başlamış, uçaklar alçak uçuş yapıyor, helikopterler sahada, belli ki bir şey var ama işin adını koymak gerekiyor. Orada şöyle bir karara vardım, bu bir kalkışmadır, silahlı kuvvetleri içerisinde emir komuta zinciri dışında gelişen bir kalkışmadır. Neye karşı, milli iradeye karşı, demokrasiye karşı bir silahlı eylemdir, terörist bir faaliyettir."

Gelişen bilgileri vatandaşa aktarmak için bir televizyon kanalına bağlantı kurulduğunu dile getiren Yıldırım, Türkiye'de demokrasiye, siyasi iradeye karşı bir kalkışma olduğunu ancak bu kalkışmanın silahlı kuvvetlerin komuta kademesinin hiyerarşik yapısıyla alakalı olmadığını aktardıklarının altını çizdi.

Başbakan Yıldırım, silahlı kuvvetler içerisinde askeri üniformaya bürünmüş birtakım terör gruplarının bir hareketinin yaşandığını vatandaşlara bildirdiklerini söyledi.

"Kalkışmanın emir komuta zinciri içinde olmadığına nasıl emin oldunuz?" sorusuna ise Yıldırım, şu yanıtı verdi:

"Açıkcası ben orada kısa değerlendirmem ve aldığım bilgiler sonucu böyle bir karara vardım. Daha doğrusu benim buradaki teşhisim böyleydi. O tamamen kendi inisiyatifimle verdiğim bir karardır. Daha sonra olayların gelişiminden, bu silahlı darbe teşebbüsünün ortadan kaldırılması için çok ciddi katkı sağlandığını öğrendim.

Nasıl bir katkı sağlanmış...Bizim bu beyanatımızı duyan bazı komutanlar, 'Başbakan açıkladı, bu bir kalkışma, bu, komuta kademesinin bilgisi, onayı doğrultusunda olan bir iş değil, dolayısıyla hemen valilerle, bütün emniyet güçleriyle bir araya gelerek neler yapılabileceğini, hangi adımların atılacağını birlikte planlamışlar. Bu önemli bir gelişmeydi."

Halka yaptığı çağrıyı hatırlatan Yıldırım, vatandaşlara, "Merak etmeyin, hükümetimiz, başta başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız olmak üzere biz bu çapulculara pabuç bırakmayacağız, gereğini yapacağız. Rahat olun. Bunu yapanlar da hesabını en ağır şekilde ödeyecek" şeklinde açıklamalar yaptığını ifade etti.

Televizyon kanallarına da telefonla bağlantı kurduğunu aktaran Yıldırım, "Adım adım sorular soruları getirdi. Bu örgüt kimdir, nedir, hangi gruptur, boyutu nedir gibi sorulara muhatap olduk. O ara başta grup diye tanımladığım bu yapının FETÖ olduğunu anladık. Saldırılardan, gelişmelerden, bu işe katılan isimlerden hareketle adını da koyduk. Aşağı yukarı gece yarısından biraz önceydi, zannediyorum 22.30 gibi adını da koydum. Ondan sonra tabii orada biz bunları yaparken bir yandan da arkadaşlar, tanklar buraya doğru geliyor. Burası güvenli değil, gitmemiz lazım. Biz hala Tuzla'dayız" diye konuştu.

"Ölmek var, dönmek yok"

Bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefonda görüştüklerini anlatan Başbakan Binali Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
"Cumhurbaşkanımız da bir şeylerin ters gittiğini biliyordu ve birtakım olayların yayılarak devam ettiği kanaati onda da vardı. Şunu konuştuk, dedik ki, 'Ölmek var, dönmek yok. Halkın iradesini bunların eline, bu eşkiyaların, bu canilerin eline asla vermeyeceğiz. Son nefesimize kadar mücadele edeceğiz. Vatandaşımızı bu zilletten kurtaracağız.'

Bunun için ne yapalım, elimizde emniyet güçleri var, özel harekat polisi var, asker içerisinde de vatanını, milletini, bayrağını seven askerlerimiz var, subaylarımız var. Bunlara bu işe bulaşmamalarını, bu konuda devletinden, milletinden taraf olmalarını istedik ama ciddi bir orantısız güç var. Bir yandan bombalamalar da başlamış. Kritik noktalar, bomba atmaya başladılar.
Tabii burada dedik ki, Sayın Cumhurbaşkanımızla kararlaştırdık, artık işin sahibi milleti de bu mücadeleye davet etmemiz gerekiyor ve dedik ki, 'Gün bugündür, darbeye karşı, bu soysuz darbe girişimine karşı milletimiz, ülkeye, demokrasiye, milli iradeye sahip çıkmalı ve sokağa inmelidir' dedik. Meydanlara halkı davet ettik."

"Tanklara rastladık"

Darbe girişiminin ardından insanların akın akın işgalcilerin olduğu noktalara hareket ettiklerini ifade eden Yıldırım, insanlıktan nasibini almayan üniformalı teröristlerin doğrudan insanları helikopterlerden taradıklarını, tankları insanların üzerine sürdüklerini, uçaklarla havadan bomba atıp toplu ölümlere yol açtıklarını, binaları yerle bir ettiklerini söyledi.

Yıldırım, Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki Polis Özel Harekat Merkezi'ndeki polislerin, Güneydoğu'dan iki üç gün önce bölücü terörle mücadeleden geldiklerini ve o gece olaylara müdahale etmek için hazırlık yaparken bombalandıklarını, 50 polisin şehit olduğunu belirtti.

Bir şekilde bu işin kontrol altına alınması için harekete geçtiklerini anlatan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bir yandan Sayın Cumhurbaşkanımız orada güvenli değil. Bulunduğu yerden ayrılma planları yapıyor. Biz de dedik ki 'Bu hava akınlarını durduralım. Bunlar Akıncı'dan koordine ediliyor.' Tuzla'dan çıktım. Nereye gidelim? Önce 'Sabiha Gökçen'e gidelim' dedik, sonra arkadaşlar 'Burası hedef yer, oraya gitmemiz çok sakıncalı Ankara istikametine gidelim' dediler. Nihayet Ankara'ya gideceğimiz için öyle karar verdik ama giderken, evden çıktık, devam ederken tanklara rastladık, onlar 'durun' diye bize işaret ettiler, durdurmaya çalıştılar, bir müddet durduk, riayet ettik. Azıcık gittikten sonra yol genişledi, oradan da süratle uzaklaştık, atlattık.

Bu arada tabii mutlaka şunu yapmamız gerektiğini düşündük. Bir yandan Hava Kuvvetleri ile irtibat kurmaya çalışıyoruz. Genelkurmay Başkanımız ile görüşemiyoruz tabiatıyla. Hava Kuvvetlerinde kuvvet komutanını aradık, ona da erişemedik. Bu sefer Hava Savunma Komutanlığı var Eskişehir'de. Orada 3-4 tane general var. Onlarla görüştüm."

Yıldırım, komutanların "Efendim izinsiz, kontrol dışı Diyarbakır, Akıncılar ve Balıkesir'den kalkan uçaklar Ankara, İstanbul üzerinde akçak uçuş yapıyor, bombalıyor helikopterler aynı şekilde" dediklerini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Onlara 'Kardeşim sizin elinizde başka araç yok mu, niye kaldırıp bunları baskılamıyorsunuz, niye bunların insanlar üzerine saldırılarını engellemiyorsunuz?' dedim. İşte, 'Araçlar yüklü değil, yüklenmesi iki saat sürer, Erzurum'dan bir saat gelmeleri sürer' şeklinde konuşuyorlar. Bu benim canımı çok sıktı. 'Böyle bir şey olamaz kardeşim. Bu dedikleriniz ikna edici değil. Bakın size emrediyorum, derhal bu saldırıları püskürtmek üzere uçakları kaldırın ve bu kepazeliği ortadan kaldırın, emrediyorum' deyince generallerden biri 'yazılı emir gönderin' dedi.

Orada tabii benim sigortam attı. 'Ne yazılı emri kardeşim' dedim. 'Bak ben senden bunun hesabını soracağım. Bu telefonda dediğim her şey yazılı emir niteliğindedir. Ya bu emrin gereğini yaparsın yahut da bunun bedelini ağır şekilde ödersin' dedim. Bu kadar mücadeleden sonra oradan uçakların gelmesini başarabildik ama en az iki saat kaybettik."

Yıldırım, "Telefonda konuştuğunuz general gözaltında mı?" sorusu üzerine "Zannediyorum gözaltındaki generallerden biri" ifadesini kullandı.

"Jandarmalar içerden fırladı, ateş etmeye başladı"

Bu konuşmalar sırasında Ankara'ya gitmeye devam ettiklerini aktaran Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayoldan gelince 'Karayolu güvenli değil, girmeyin' diye uyarılarda bulununca arkadaşlar, farklı güzergahı tercih etme ihtiyacı duyduk. Bir yandan da yapılacak işleri organize ediyoruz, gelişmeleri takip ediyoruz. Bir yandan da yola devam ediyoruz. Böyle böyle Petek yoluna geldik. Gerede'den ayrıldık Samsun istikametine, oradan Ilgaz'a. O ara biraz tehditler arttı. Ilgaz Tüneli'ne gittik. O tünelde biraz kaldık.

İnsanın nereden aklına gelecek. Temelini attığımız tünel gün gelecek kalkan, sığınak olacak. Böyle bir hatıra da yaşadık. Artık hava taarruzlarının püskürtüldüğünü, düşman unsurların baskılandığını anlayınca yavaş yavaş döndük Çankırı üzerinden Ankara'ya geleceğiz. Yavaş yavaş gün ağarmaya başladı. Ilgaz Dörtyol'a gelmeden karşıda Jandarma aracını gördük ve yaklaşınca içeriden fırladılar ve başladılar ateş etmeye. Arkadaşlar karşılık verdi. Şoförümüz hemen geri vitese taktı ve süratle atış menzilinden çıktık ve oradan bir tali yola girerek Ilgaz merkeze geldik. Merkezde biraz kaymakamın evine konuk olduk."

"Bu bir terörist ama hasta bir terörist"

Yıldırım, "Aracınıza isabet eden kurşun oldu mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Hayır isabet etmedi ama ateş oldu, yani birkaç el ateş edildi. Bize doğru hedef gözeterek ateş ettikleri belli. Ama arkadaşlarımız da karşılık verdi. Allah'tan herhangi bir sıkıntı yaşamadık yani. Ucuz atlattık diyebiliriz. Yiyeceğimiz ekmek, içeceğimiz su varmış. Allah sakladı. Önemli değil tabi. Önemli olan bu kadar masum insanı gözünü kırpmadan öldüren bu canileri bu millet asla affetmeyecek.

Bunların ne dinle işi var, ne imanla işi var. Bunları kıblesi, kutsalı yok. Bu bir terörist ama hasta bir terörist. Dini kullanıyor. Din Müslümanların ortak değeri. Bu değeri kullanarak insanları suçuna ortak etmek için her şeyi yapıyor. İşin adını doğru koymak lazım. Amerikalı başkan yardımcısına da bunu aynen söyledim. 'Bu adamı daha fazla muhafaza edemezsiniz. Ayan beyan bu insanlık suçu işliyor. Bu kadar insanın kanına girdi. Dolayısıyla bu suç makinesini ülkeye teslim edin' dedim. İşin özeti bu." cnntürk

Milli Eğitim Bakanı 20 binin üzerinde öğretmen alınacağını açıkladı

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz "açığa alınan öğretmen sayısı artı bir de bu özel okullar devlete geçtikten sonraki ihtiyaç olan öğretmen sayısı kadar öğretmen alınacaktır. Bu da 20 binin üstünde bir rakam demektir, ilerleyen süreçte bu rakam kesinleşecektir" dedi. 


Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Açığa alınan öğretmen sayısı artı bir de bu özel okullar devlete geçtikten sonraki ihtiyaç olan öğretmen sayısı kadar öğretmen alınacaktır. Bu da 20 binin üstünde bir rakam demektir, ilerleyen süreçte bu rakam kesinleşecektir." dedi.

Sivas'ta Cumhuriyet Meydanı'nda devam eden demokrasi nöbetinde vatandaşlarla bir araya gelen Yılmaz, bir basın mensubunun, FETÖ'nün darbe girişimi kapsamında lisansı iptal edilen ve açığa alınan öğretmenlerin yerine bu yıl atama yapılıp yapılmayacağını sorması üzerine, sözleşmeli ve mülakata bağlı öğretmen alımı yapılacağını belirtti.

Öğretmen alımını daha önce şubat ayı olarak açıkladıklarını ancak yeni çıkan durum üzerine bunu öne çekeceklerini dile getiren Yılmaz, "Biliyorsunuz bugüne kadar Milli Eğitim Bakanı olarak öğretmen alımımızın sözleşmeli ve mülakata bağlı olarak şubat ayında olacağını söylemiştim. Ancak yeni çıkan durum karşısında, kamu görevinden ilişiği kesilecek öğretmenlerin yerine bu yıl öğretmen alımı yapacağız. Dolayısıyla birinci husus bu. 2016 yılında sözleşmeli ve mülakatla öğretmen alacağız." diye konuştu.Bakan Yılmaz, FETÖ'ye bağlı kapatılan okulların ve bu okuldaki öğrencilerin durumunun sorulması üzerine de şunları kaydetti:

"Öğrenciler bizim öğrencilerimiz ve hiçbirisini mağdur etmeyeceğiz. Birçoğu özel okula gidiyor. Devletin malı olan o okulları da biz işleteceğiz ama öğretmenlerin, öğretmen lisansları iptal edilmiştir. O öğretmenlerle değil, Milli Eğitim Bakanlığının yeni alacağı öğretmenlerle eğitime devam edeceğiz. Öğrencilere şunu söylüyoruz; hiç kimse mağdur olmayacak. Eskisinden çok daha iyi bir eğitimi inşallah evlatlarımıza vereceğiz."

"Devletin malı olan o okulları biz işleteceğiz"

Öğretmen alımına ilişkin bilgi veren Yılmaz, "Onların öğretmenlik lisansları iptal olmuştur. Açığa alınan öğretmen sayısı artı bir de bu özel okullar devlete geçtikten sonraki ihtiyaç olan öğretmen sayısı kadar öğretmen alınacaktır. Bu da 20 binin üstünde bir rakam demektir, ilerleyen süreçte bu rakam kesinleşecektir." ifadelerini kullandı.

"Şu ana kadar 13 bin 165 kişi gözaltında"

Meydanlarda demokrasi nöbeti tutan vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin kutlu yürüyüşünü engellemek isteyenlerin azgın piyonları olan teröristler, milletin ortak iradesi, sarsılmaz cesareti karşısında bir kez daha bozguna uğradı" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, telekonferans sistemi ile 15 Temmuz'da püskürtülen darbe girişimine karşı meydanlara toplanarak demokrasi nöbeti tutan vatandaşlara hitap etti.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen canlı yayınla Erdoğan, şöyle konuştu:

"15 Temmuz'da iradesini çiğnetmeyen büyük Türkiye vardı"

Darbeye teşebbüs gecesi meydanlara çıkan vatandaşlara teşekkürlerini ileten Erdoğan, 15 Temmuz gecesinde 246 kişinin şehit olduğunu söyledi. Erdoğan darbeye teşebbüs gecesinde Türkiye'nin tek yürek olduğunu belirterek "15 Temmuz gecesi sokaklarda Sünni - Alevi yoktu, Türk-Kürt yoktu o gece sokaklarda sağcı-solcu, iktidar-muhalefet yoktu. 15 Temmuzda tıpkı Çanakkale'de İstiklal Harbi'nde olduğu gibi tüm fertleriyle tek yürek tek bilek olmuş iradesini bir avuç darbeciye çiğnetmeyen büyük Türkiye vardı, Türk Milleti vardı. 15 Temmuz milletimizin kökü nerede olursa olsun hangi güce dayanırsa dayansın bu millete ve bu ülkeye ait olmayanlara karşı tarihi bir meydan okumasıdır. Demokrasi mücadelesini destekleyen tüm siyasi partilerimize, bu partilere gönül veren oy veren tüm vatandaşlarıma hukuk devletinin hak ve özgürlüklerin milletimizin ve ülkemizin geleceğinin yanında yer aldıkları için şükranlarımı sunuyorum. 15 Temmuz gecesi Türkiye tüm farklılıklarını tüm renklerini tüm mezheplerini geride bırakarak tek millet tek bayrak tek vatan tek devlet ilkeleri etrafında birleşmiştir"

"Çevremizdeki ve içimizdeki ihanet şebekelerini harekete geçiriyorlar"

Türkiye'nin önünü kesmek için birtakım ihanet şebekelerinin harekete geçtiğini vurgulayan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'yi bu ihanet çetesi mensupları aracılığıyla devleti teslim alabileceklerini sanarak 15 Temmuz akşamı harekete geçenler ertesi gün akşam olmadan milletimiz tarafından hüsrana uğratılmışlardır. Bu sözüm maşalarla birlikte onları bir katil sürüsü halinde sokaklara salanlar için de geçerlidir. Hepsini biliyoruz, vakti saati geldiğinde onların hesaplarını da önlerine koyacağız. Şimdi çalışma zamanı, çalışacağız çok çalışacağız. Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştıracağız. Bununla kalmayacak 2053, 2071 vizyonlarımızı gerçekleştireceğiz. Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelen savunma sanayinde dışa bağımlılığı tamamen ortadan kalkan büyük projelerini yatırımlarını kesintisiz hayata geçiren bir Türkiye'nin önünde kimse duramaz. İşte bunu bildikleri için buldukları her fırsatta önümüzü kesmeye ayağımıza çelme takmaya çalışıyorlar. Kendi güçlerinin yetmediği yerde çevremizdeki ve içimizdeki ihanet şebekelerini harekete geçiriyorlar. Türkiye'nin başındaki PKK belasının bir türlü sona ermemesinin sebebi budur. Suriye'de PYD adıyla bu örgüt bir kolunun icat edilip güney sınırlarımız boyunca karşımıza çıkartılmasının sebebi de budur. DAİŞ denilen bir örgüt icat edilip, bölgemize ve ülkemize musallat edilmesi de aynı gayeye matuftur. Son 3 yıldır da FETO denilen bu örgütü önce yargı ve polis içindeki mensuplarıyla, onlar başaramayınca ordu içindeki üniforma giymiş teröristleriyle üzerimize sürenlerin amacı da aynıdır. Ülkemizin kutlu yürüyüşünün engellemek isteyenlerin azgın piyonları olan teröristler milletin ortak iradesi sarsılmaz cesareti karşısında bir kez daha bozguna uğradı"

"Şu ana kadar 13 bin 165 kişi gözaltında"

Şu ana kadar gözaltı sayısının 13 bin 165 kişi olduğunu belirten Erdoğan, tutuklanarak cezaevine konulanların 123'ünün general olmak üzere 5 bin 863 kişi olduğunu söyledi. Erdoğan gözaltı süresinin ise 4 günden 1 aya çıkartıldığını belirterek şunları söyledi: " Şu saate kadar gözaltına alınanların sayısı 13 bin 165'tir. Bunların 8 bin 838'i asker, 2 bin 101'i hâkim savcı, 1485'i polis, 52'si mülki idari amiri 689'u sivildir. Tutuklanarak cezaevine konulanların sayısı 123'ü general 282'si rütbeli polis 1559'u hâkim savcı olmak üzere 5 bin 863'tür. Diğerlerinin sorguları devam ediyor. Darbe girişimi sonrasındaki tedbirlerin etkin ve hızlı bir şekilde yürütülebilmesini sağlamak için Milli Güvenlik Kurulumuzun tavsiyesiyle hükümetimiz olağanüstü hal ilan etmiştir. Bu karar meclisimiz tarafından da onaylanmıştır. Bugün OHAL çerçevesinde ilk kanun hükmünde kararnameler çıkartılarak süreç işletilmeye başlanmıştır. Bugünkü resmi gazetede yayımlanan kararnamelerle gözaltı süresi 4 günden 1 aya çıkartıldı"

Fetullahçı Terör Örgütüne mensup devlet görevlilerinin memuriyetle ilişikleri kesilmeye başlandığını belirten Erdoğan " Paralel yapıya ait 934 okul, 109 öğrenci yurdu, 15 üniversite, 104 vakıf, 35 sağlık kuruluşu, 1125 dernek, 19 sendika kapatıldı. Tüm bu kurumların mal varlıklarına devlet tarafından el konuldu "dedi. cnntürk

Melih Gökçek: 'Fethullah Gülen Üç harfliler ile insanları esir alıyor'

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, CNN Türk canlı yayınında Hakan Çelik’in konuğu oldu. Gökçek, “Fethullah Gülen bu kadar büyük bir kitleyi hangi araçlarla kontrol edebiliyor? Nedir onu farklılaştıran?” sorusu üzerine, "Özellikle belki size çok komik gelecek ama bunu enteresan bir metotla yapıyor. Üç harflilerle yapıyor. Herkes bundan sonra biraz da onu tartışsın. Üç harflilerle yapıyor. İnsanları esir alıyor" dedi.


CNNTürk canlı yayınında açıklamalarda bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in sözlerinin satır başları şöyle:

Bakın etrafınızdaki birçok insanın özellikle belli zamanlarda belli konularda esir alındığı, ondan sonra gidip belli şekillerde kurtarıldığı çok aşikar... Böyle bir kabiliyeti var. Ve herkesin mesela, haşhaşiler denmesinin sebebi bu. İnsanlar büyüleniyor ve esir oluyor. Mesela bana da geldiler, verdiler, hediye ettiler bir dönemde onun böyle bir altın şeyi vardır ufak... Onun üzerinde bunlar vardır. Altın değil de yanlış söyledim, bir metal vardır, herkese ondan dağıtırlar ve derler ki, 'Bu üzerinde olduğu takdirde sen her şeyden korunursun' derler... Artı, o kendisinin verdiği cevşenin içinde de belli bir takım formüller vardır. İnanırım ben. Neden inanırım sebebini söyleyeyim, canlı olarak hayatta buna benzer olaylarla karşılaştım.

Benim çok yakınımda birisinin bu şekilde üç harflilerle ne hale getirildiğini, ipince, ölecek hale getirildiğini biliyorum. Yakınımdaki birisinin...

'ALLAH'IN HESABI EN BÜYÜK HESAP'

Arkasından, bunu bir takım da bozanlar vardır. Bütün herkes halkın arasında bunu bilir. Ondan sonra nasıl büyü yapıldığı nasıl esir alındığı ortaya çıktı. Ondan sonra nasıl bozulacağı söylendi. Bir kuyunun içinden bir bıçak çıktı. Çıkan bıçak alındı denize atıldı, her şey değişti. Yeniden kadıncağız kendine geldi. Biz bunu yaşadık.

Gücü kudreti bunu yapıyor da ama nereye kadar yetiyor? Allah’ın hesabına kadar yetiyor. Biz şuna inanan insanlarız; herkesin hesabı var ama, son olayda da, Allah’ın hesabı en büyük hesap.

Şimdi ben Allah aşkına sorayım, cumhurbaşkanı 15 dakika ile kurtuluyor. Buna ‘tesadüf’ veya ‘cumhurbaşkanının zekası’ falan denmez. Bu, Allah’ın lütfu ona. Ben yarım saat ile kurtarıyorum.
Her gün saat birde, ikide, üçte, dörtte belediyeyi terk eden Melih Gökçek darbenin yarım saat öncesinde eve gitmeye kalkıyor.

23 Temmuz 2016 Cumartesi

Silivri'de tutuklu yarbay kendini astı

FETÖ darbe girişiminin ardından tutuklanan, yarbay İsmail Çakmak tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevinde intihar etti.


Alınan bilgiye göre, darbe girişimin ardından İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs" suçundan tutuklanan ve Silivri Cezaevine gönderilen İsmail Çakmak'ın bulundu B Blok 25 numaralı odada çağrı butonuna basıldı. Odaya giren yetkililer Çakmak'ın çarşafla kendini merdiven boşluğuna astığını tespit etti.  Sağlık memurları eşliğinde odadan çıkarılan Çakmak'a mahkum kabul bölümünde ilk müdahale yapıldı.  Cezaevine gelen ambulansla hastaneye kaldırılan Çakmak, yapılan tüm müdahalelere karşın hayatını kaybetti. Hürriyet

Fethullah Gülen’in yeğeni gözaltına alındı

FETÖ mensubu bir grup askerin darbe girişiminin ardından yapılan operasyonlarda Fethullah Gülen’in yeğeni Erzurum’da gözaltına alındı.


Geçtiğimiz cuma gecesi yaşanan darbe girişiminin ardından Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarına yönelik başlatılan operasyonlar sürüyor. FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Fethullah Gülen'in yeğeni Muhammet Sait Gülen Erzurum'da gözaltına alındı.

Erzurum'da gözaltına alınan Muhammet Sait Gülen'in sorgulanmak üzere Ankara'ya gönderileceği ve terör örgütü üyeliğinin yanı sıra 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin soruşturmadan da ifadesine başvurulacağı öğrenildi. cnntürk

Ünlü işadamı gözaltına alındı

NAKSAN Holding’e kayyum atandı, Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu gözaltına alındı.

Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Başkanı ve NAKSAN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu, FTÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındı. NAKSAN Holding'e kayyum atanması sonrası bugün yapılan operasyonla Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu’nun  FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alındığı öğrenildi. İşadamı Cahit Nakıboğlu’nun bir kaç gün önce de oğlu Taner Nakıboğlu Gaziantep Havalimanında gözaltına alınmıştı. 8 Mart tarihinde Naksan Holding’te polisler tarafından yapılan operasyonda çok sayıda belge ve bilgisayara el konulmuştu.

NAKSAN HOLDİNGE KAYYUM ATANDI

Gaziantep Valiliği, yönetim kurulu başkanı ile yönetim kurulundaki 2 üyesi gözaltına alınan Naksan Holdinge kayyum atandığını açıkladı.

Valilikten yapılan açıklamada, darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında FETÖ/PDY ile aidiyeti, iltisakı, irtibatı ve finanst desteği olduğu saptanan Naksan Holding’e kayyum atandığı belirtilerek şöyle denildi:

“15 Temmuz 2016 tarihinde (FETÖ/PDY) Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet yapılanması Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs suçlarından; ilimizde Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmalar devam etmektedir. Soruşturma kapsamda, Milli Güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ/PDY Terör Örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı, finans desteği ve üyeliğe belirlenenlerden; ilimizde faaliyet gösteren Naksan Holding ve Naksan Plastik yönetim kurulu üyesi Taner Nakıboğlu 20.07.2016 tarihinde, Cahit Nakıboğlu ve Emre Nakıboğlu isimli şahıslar 22.07.2016 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmışlardır. Aynı şirketlerin yönetim kurulu üyelerinden Bahaeddin Nakıboğlu, Mehmet Hilmi Nakıboğlu ve Osman Nakıboğlu isimli şahısların yurtdışına çıktıkları anlaşıldığından yakalanamamışlardır. Soruşturma kapsamında adı geçen şirket yönetimine, Gaziantep Adliyesi 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 22.07.2016 tarih ve 2016/4529 sayılı kararı ile kayyum ataması yapılmıştır.”

TANER NAKIBOĞLU, UÇAKTA GÖZALTINA ALINDI

Valilik öte yandan kayyum atanan Naksan Holdingin geçen çarşamba günü gözaltına alınan yönetim kurulu üyesi Taner Nakıboğlu’nun yakalanış anına ilişkin görüntüleri paylaştı. Görüntülerde, Gaziantep’ten İstanbul’a gitmek için uçağa binen Taner Nakıboğlu’nun, koltuklarında kalkışı bekleyen yolcuların arasında polis tarafından gözaltına alınışı ve kelepçelenerek uçaktan indirilip Emniyet Müdürlüğü’ne götürülüşü yer alıyor.

7 BİN KİŞİ ÇALIŞIYOR

Bünyesinde 7 bin kişinin çalıştığı NAKSAN Holding’in temelleri 1940 yılında atıldı. Holdingin ana faaliyet alanı, plastik, tekstil ve enerji olarak öne çıkıyor. (Kaynak:sözcü.com.tr)

Afganistan’da intihar saldırısı: 60’dan fazla ölü

Afganistan'ın başkenti Kabil'de düzenlenen protesto gösterisi sırasında büyük bir patlama meydana geldi. Bölgeden gelen ilk haberlere göre ilk belirlemelerde en az 60 kişi öldü, 160 kişi ise yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.


Afganistan Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada gösteriler sırasında yaşanan büyük patlamada 60 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.

Afgan televizyon kanalı TOLO News üç intihar bombacısının göstericilerin arasına karıştığını duyurdu.

Haberde ilk bombacının kendisini patlattığı, ikinci intihar bombacısının polis tarafından öldürüldüğü, üçüncünün ise bomba düzeneğinin bozulduğu için saldırıyı gerçekleştiremediği aktarıldı.

IŞİD bağlantılı Amaq haber ajansı ise iki kişinin intihar saldırısı gerçekleştirdiğini duyurdu. Haberde IŞİD’in saldırıyı üstlendiği, “Şilerin toplanmasında iki savaşçımız üzerilerindeki bombaları patlattı” denildi.

Protestoyu, Kabil’de ana elektrik hattının güzergahının değiştirilmesini isteyen göstericiler düzenliyordu. Sözcü


İşte kapatılan üniversiteler

OHAL'de ilk kararname Resmi gazetede yayınlandı. Kapatılan eğitim kurumlarının listesi yayınlandı. Listede 15 tane de üniversite bulunuyor.



OHAL’de ilk kanun hükmünde kararname yayınlandı. Kanun Hükmünde Kararnameyle, 35 sağlık kurum ve kuruluşu, bin 43 özel öğretim kurum ve kuruluşuyla özel öğrenci yurdu ve pansiyonu, bin 229 vakıf ve dernek, 19 sendika, federasyon ve konfederasyonla 15 vakıf yüksek öğretim kurumu kapatıldı.

İşte kapatılan üniversiteler:

1- Altın Koza (İpek) Üniversitesi (Ankara)

2- Bursa Orhangazi Üniversitesi (Bursa)

3- Canik Başarı Üniversitesi (Samsun)

4- Selahattin Eyyubi Üniversitesi (Diyarbakır)

5- Fatih Üniversitesi (İstanbul)

6- Melikşah Üniversitesi (Kayseri)

7- Mevlana Üniversitesi (Konya)

8- Şifa Üniversitesi (İzmir)

9- Turgut Özal Üniversitesi (Ankara)

10- Zirve Üniversitesi (Gaziantep)

11- Kanuni Üniversitesi (Adana)

12- İzmir Üniversitesi (İzmir)

13- Murat Hüdavendigar Üniversitesi (İstanbul)

14- Gediz Üniversitesi (İzmir)

15- Süleyman Şah Üniversitesi (İstanbul)