Avrupa Adalet Divanı'nın aldığı karar göre, yıllık izni sırasında rahatsızlanan çalışanın hasta olduğu günler izin olarak sayılmayacak. Karar Türkiye'yi de bağlıyor.
Avrupa Birliği bünyesindeki en yüksek mahkeme olma özelliği taşıyan Avrupa Adalet Divanı kararına göre AB sınırları içinde, ofiste değil de sahada çalışılan işlerde işe gidip gelme süreleri çalışma süresi olarak sayılacak. Ayrıca, yıllık izni sırasında rahatsızlanan çalışanın hasta olduğu günler izin olarak sayılmayacak. Kararların ortaya çıkmasındaki temel sebep ise İspanya’daki bir güvenlik sistemi şirketi ile çalışanı arasında geçen bir dava.
AAD kararını değerlendiren avukat Cevat Kazma, çıkan kararın Türkiye’yi de bağladığını ve uygulanmak zorunda olduğunu açıkladı.
AAD’nın aldığı kararların Türkiye’deki mahkemeler açısından bağlayıcı olduğunu belirten Avukat Cevat Kazma, alınan kararlarla birlikte, pazarlama ve satış temsilcileri, elektrik ustası, gaz tesisatçısı, bakım görevlisi gibi meslekleri yapan kişilerin işe gidiş geliş saatlerinin çalışma süresinden sayılacağını ifade etti.
Diğer önemli bir karar ise yıllık izin dönemleriyle ilgili. Avukat Cevat Kazma, yıllık izni sırasında rahatsızlanan çalışanların hasta olduğu gün sayısının bundan böyle yıllık izin günlerinden düşmeyeceğini belirtti.
Çalışanlar o günleri dilerse izinlerine ekleyebilecek ya da daha sonra kullanabilecek. DHA
28 Ekim 2016 Cuma
İnsanoğlu 4 yıl içinde dünyadaki omurgalıların 3'te 2'sini yok etmiş olacak
Gezegenimiz dinozorların yok olmasından sonraki en büyük yok oluşla karşı karşıya. Dünya Doğayı Koruma Vakfının (WWF) "2016 Yaşayan Gezegen Raporu"na göre, son 40 yılda memeliler, kuşlar, sürüngenler ve balıklar gibi omurgalı hayvan popülasyonunun yarısından fazlası yok oldu. Verilere göre gidişat ise daha da kötü.
WWF tarafından her iki yılda bir yayımlanan ve küresel biyolojik çeşitlilik eğilimini ve gezegenin sağlık durumunu tespit etmeyi amaçlayan "Yaşayan Gezegen Raporu", mevcut doğal yaşamı ve insan faaliyetlerinin buna etkisini ortaya koyuyor.
Raporun analizlerini içeren "Yaşayan Gezegen Endeksi (YGE)", çeşitli omurgalı türlerin popülasyon verisini toplamak ve zaman içinde popülasyon büyüklüklerinde yaşanan ortalama değişimleri hesaplamak için biyolojik çeşitliliği ölçüyor.
2020'de omurgalıların yüzde 67'si kaybolabilir
YGE, aralarında memeliler, kuşlar, balıklar, amfibiler, sürüngenlerin olduğu 3 bin 706 omurgalı türüne ait 14 bin 152 popülasyonun izlenmesiyle elde edilen bilimsel verilere dayanıyor.
Rapordaki YGE'ye göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı nüfusunda yüzde 58'lik genel bir düşüş yaşandı. Bu da son 40 yılda memelilerin, kuşların, sürüngenlerin, çift yaşamlıların ve balıkların, popülasyon varlıklarının yarısından fazlasının yok olduğu anlamına geliyor.
Düşüş eğilimi devam ederse, 2020 itibarıyla türlerin popülasyonlarının yüzde 67'si kaybolabilir. Popülasyondaki düşüşün nedenleri arasında habitat kaybı ve bozulması, kirlilik, istilacı türler ve hastalıklar, aşırı avcılık ve iklim değişikliği gösteriliyor.
Rapora göre, ormanlar, bozkırlar, çayırlar, çöller, şehirler ve tarımsal alanlarda izlenen bin 678 türe ait 4 bin 658 popülasyonda yüzde 38'lik düşüş yaşandı.
Balıklar tükeniyor
Göller, nehirler ve sulak alanlardaki 881 tatlı su türüne ait 3 bin 324 popülasyon üzerindeki gözlemlere göre ise yüzde 81'lik düşüş oldu.
Mercan kayalıkları, mangrov ormanları ve balıkçılık sahaları dahil olmak üzere okyanuslar ve denizlerdeki bin 353 deniz türüne ait 6 bin 170 popülasyonda da toplam yüzde 36'lık azalma yaşandı.
Raporda, küresel balık avına stok sağlayan balık popülasyonunun büyük bir kısmının aşırı avlanmış durumda olduğu ya da tamamen tükendiği ifade ediliyor.
Afrika filleri tehdit altında
Raporda, Afrika fillerinin yasa dışı avcılık başta olmak üzere, aşırı sömürülmenin, habitat bozulmasının ve yaşam alanı kaybının ciddi tehdidi altında olduğuna da işaret edilerek, bugün yalnızca 415 bin Afrika filinin kaldığı bilgisi veriliyor.
Köpek balığı, keler ve vatozların, aşırı avcılık sebebiyle tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun tahmin edildiği rapora göre, Irrawaddy yunusu gibi nehir yunuslarının nüfusu da tesadüfi avcılık sebebiyle hızla düşüyor.
2016 Yaşayan Gezegen Raporu'ndaki endekse, daha önceki rapordan farklı olarak 668 tür ve 3 bin 772 popülasyon eklendi.
WWF tarafından her iki yılda bir yayımlanan ve küresel biyolojik çeşitlilik eğilimini ve gezegenin sağlık durumunu tespit etmeyi amaçlayan "Yaşayan Gezegen Raporu", mevcut doğal yaşamı ve insan faaliyetlerinin buna etkisini ortaya koyuyor.
Raporun analizlerini içeren "Yaşayan Gezegen Endeksi (YGE)", çeşitli omurgalı türlerin popülasyon verisini toplamak ve zaman içinde popülasyon büyüklüklerinde yaşanan ortalama değişimleri hesaplamak için biyolojik çeşitliliği ölçüyor.
2020'de omurgalıların yüzde 67'si kaybolabilir
YGE, aralarında memeliler, kuşlar, balıklar, amfibiler, sürüngenlerin olduğu 3 bin 706 omurgalı türüne ait 14 bin 152 popülasyonun izlenmesiyle elde edilen bilimsel verilere dayanıyor.
Rapordaki YGE'ye göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı nüfusunda yüzde 58'lik genel bir düşüş yaşandı. Bu da son 40 yılda memelilerin, kuşların, sürüngenlerin, çift yaşamlıların ve balıkların, popülasyon varlıklarının yarısından fazlasının yok olduğu anlamına geliyor.
Düşüş eğilimi devam ederse, 2020 itibarıyla türlerin popülasyonlarının yüzde 67'si kaybolabilir. Popülasyondaki düşüşün nedenleri arasında habitat kaybı ve bozulması, kirlilik, istilacı türler ve hastalıklar, aşırı avcılık ve iklim değişikliği gösteriliyor.
Rapora göre, ormanlar, bozkırlar, çayırlar, çöller, şehirler ve tarımsal alanlarda izlenen bin 678 türe ait 4 bin 658 popülasyonda yüzde 38'lik düşüş yaşandı.
Balıklar tükeniyor
Göller, nehirler ve sulak alanlardaki 881 tatlı su türüne ait 3 bin 324 popülasyon üzerindeki gözlemlere göre ise yüzde 81'lik düşüş oldu.
Mercan kayalıkları, mangrov ormanları ve balıkçılık sahaları dahil olmak üzere okyanuslar ve denizlerdeki bin 353 deniz türüne ait 6 bin 170 popülasyonda da toplam yüzde 36'lık azalma yaşandı.
Raporda, küresel balık avına stok sağlayan balık popülasyonunun büyük bir kısmının aşırı avlanmış durumda olduğu ya da tamamen tükendiği ifade ediliyor.
Afrika filleri tehdit altında
Raporda, Afrika fillerinin yasa dışı avcılık başta olmak üzere, aşırı sömürülmenin, habitat bozulmasının ve yaşam alanı kaybının ciddi tehdidi altında olduğuna da işaret edilerek, bugün yalnızca 415 bin Afrika filinin kaldığı bilgisi veriliyor.
Köpek balığı, keler ve vatozların, aşırı avcılık sebebiyle tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun tahmin edildiği rapora göre, Irrawaddy yunusu gibi nehir yunuslarının nüfusu da tesadüfi avcılık sebebiyle hızla düşüyor.
2016 Yaşayan Gezegen Raporu'ndaki endekse, daha önceki rapordan farklı olarak 668 tür ve 3 bin 772 popülasyon eklendi.
İşte yeni emekli maaşları! En az maaş...
Merkez Bankası’nın 2016 yılı enflasyon tahmini yüzde 7.5. Buna göre, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin ocak zammı yüzde 3.73 olacak. Taban maaş bin 389 liraya kadar çıkacak.
Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Merkez Bankası'nın enflasyon tahminine göre, SSK ve Bağ- Kur emeklilerinin Ocak zammı yüzde 3.73 çıkacak. Bu tahmin tutarsa, en düşük aylık esnaf emeklilerinde bin 206 liraya, 2000'den önce emekli olan SSK'lılarda ise bin 389 liraya yükselecek. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, her yılın Ocak ve Temmuz dönemlerinde, bir önceki 6 aylık dönemde gerçekleşen enflasyon kadar zam alıyor. 2016'nın ikinci 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Ocak 2017'deki zammını belirleyecek. Merkez Bankası'nın enflasyon tahminleri zam oranının ipuçlarını veriyor. Merkez Bankası, 2016 yılı enflasyonunun yüzde 7.5 olmasını bekliyor. Buna göre, 2016'nın ikinci 6 aylık dönemindeki enflasyon yani SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Ocak zammı yüzde 3.73 olacak.
İŞTE YENİ ÜCRETLER
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) verilerine göre; halen en düşük maaş SSK'dan 2000'den önce emekli olanlarda bin 339, sonra emekli olanlarda 798, Bağ- Kur esnaf emeklilerinde bin 163, tarım emeklilerinde ise 916 lira seviyesinde. Yılın ikinci yarısında enflasyonun yüzde 3.73 olması halinde; Ocak'ta en düşük maaş 2000'den önce emekli olan SSK'lılarda bin 389, 2000'den sonra emekli olan SSK'lılarda 828, Bağ-Kur esnaf emeklilerinde bin 206, Bağ-Kur tarım emeklilerinde ise 950 liraya yükselecek. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, 2017'nin ikinci zammını da Temmuz'da alacak.
NASIL HESAPLANDI
Endeksin geçen yıla göre yüzde 7.5 artışla Aralık 2016'da ulaşacağı nokta bulunuyor.Ardından Haziran 2016'ya göre ne kadar değişim yaşandığına bakılıyor.
Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Merkez Bankası'nın enflasyon tahminine göre, SSK ve Bağ- Kur emeklilerinin Ocak zammı yüzde 3.73 çıkacak. Bu tahmin tutarsa, en düşük aylık esnaf emeklilerinde bin 206 liraya, 2000'den önce emekli olan SSK'lılarda ise bin 389 liraya yükselecek. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, her yılın Ocak ve Temmuz dönemlerinde, bir önceki 6 aylık dönemde gerçekleşen enflasyon kadar zam alıyor. 2016'nın ikinci 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Ocak 2017'deki zammını belirleyecek. Merkez Bankası'nın enflasyon tahminleri zam oranının ipuçlarını veriyor. Merkez Bankası, 2016 yılı enflasyonunun yüzde 7.5 olmasını bekliyor. Buna göre, 2016'nın ikinci 6 aylık dönemindeki enflasyon yani SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin Ocak zammı yüzde 3.73 olacak.
İŞTE YENİ ÜCRETLER
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) verilerine göre; halen en düşük maaş SSK'dan 2000'den önce emekli olanlarda bin 339, sonra emekli olanlarda 798, Bağ- Kur esnaf emeklilerinde bin 163, tarım emeklilerinde ise 916 lira seviyesinde. Yılın ikinci yarısında enflasyonun yüzde 3.73 olması halinde; Ocak'ta en düşük maaş 2000'den önce emekli olan SSK'lılarda bin 389, 2000'den sonra emekli olan SSK'lılarda 828, Bağ-Kur esnaf emeklilerinde bin 206, Bağ-Kur tarım emeklilerinde ise 950 liraya yükselecek. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, 2017'nin ikinci zammını da Temmuz'da alacak.
NASIL HESAPLANDI
Endeksin geçen yıla göre yüzde 7.5 artışla Aralık 2016'da ulaşacağı nokta bulunuyor.Ardından Haziran 2016'ya göre ne kadar değişim yaşandığına bakılıyor.
Pazar günü saatlere dikkat!
Türkiye’de bu yıl kış saatine geçmek için saatleri bir saat geri alınmıyor. Ancak bu pazar (30 Ekim) gününe dikkat etmek gerekiyor. Bunun sebebi de akıllı telefonlar ve bilgisayarlar başta olmak üzere birçok cihazın otomatik saat ayarlara sahip olması. Güncellenmeyen işletim sistemleri ve yazılımlar yüzünden pazar günü saatiniz bir saat geri alınmış olarak uyanabilirsiniz.
Hürriyet'in haberine göre 50 milyon mobil cihaz, pazar günü saatini otomatik olarak 1 saat geri alacak. Bu sorun için iletişim operatörleri şebeke ve baz istasyonlarında saati güncel tutarak önlemlerini alıyor. Ancak işletim sistemleri ve cihaz üreticilerinin saatlerde güncelleme yapması gerekiyor.
Güncelleme yapılmayan işletim sistemlerinde saat ayarı, ‘otomatik’ yerine ‘manuel veya elle’ olarak seçilmeli. Ancak riske atmamak için ise pazar günü televizyonlardaki saati kontrol etmekte fayda olacak. Windows işletim sistemli bilgisayar ve sunucularda ise güncellemelerin yapılması halinde ise saatler doğru ayarda korunacak.
Sayaçlara ayarlama
Diğer taraftan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) elektrik sayaçlarıyla ilgili düzenlemeye gitti. EPDK’dan yapılan yazılı açıklamada, elektrik tüketimini ölçme amaçlı tesis edilen elektronik sayaçların 30 Ekim 2016 Pazar günü, daha önceden programlandığı gibi kendisini otomatik olarak bir saat geri alacağı hatırlatılarak, “Söz konusu durum üç zamanlı tarife üzerinden elektrik tüketen tüketiciler düşünüldüğünde; sayaç saati ile gerçek saat arasında bulunan bir saatlik fark gündüz, puant ve gece zaman dilimlerinde birer saatlik kaymalara ve üç zamanlı tarife dilimlerine göre tüketimlerini belirleyen bu tüketicilerin yanılmasına sebep olacaktır” denildi.
Hürriyet'in haberine göre 50 milyon mobil cihaz, pazar günü saatini otomatik olarak 1 saat geri alacak. Bu sorun için iletişim operatörleri şebeke ve baz istasyonlarında saati güncel tutarak önlemlerini alıyor. Ancak işletim sistemleri ve cihaz üreticilerinin saatlerde güncelleme yapması gerekiyor.
Güncelleme yapılmayan işletim sistemlerinde saat ayarı, ‘otomatik’ yerine ‘manuel veya elle’ olarak seçilmeli. Ancak riske atmamak için ise pazar günü televizyonlardaki saati kontrol etmekte fayda olacak. Windows işletim sistemli bilgisayar ve sunucularda ise güncellemelerin yapılması halinde ise saatler doğru ayarda korunacak.
Sayaçlara ayarlama
Diğer taraftan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) elektrik sayaçlarıyla ilgili düzenlemeye gitti. EPDK’dan yapılan yazılı açıklamada, elektrik tüketimini ölçme amaçlı tesis edilen elektronik sayaçların 30 Ekim 2016 Pazar günü, daha önceden programlandığı gibi kendisini otomatik olarak bir saat geri alacağı hatırlatılarak, “Söz konusu durum üç zamanlı tarife üzerinden elektrik tüketen tüketiciler düşünüldüğünde; sayaç saati ile gerçek saat arasında bulunan bir saatlik fark gündüz, puant ve gece zaman dilimlerinde birer saatlik kaymalara ve üç zamanlı tarife dilimlerine göre tüketimlerini belirleyen bu tüketicilerin yanılmasına sebep olacaktır” denildi.
Ruslar konutta o ilçeden vazgeçemedi
Uçak düşürme olayı sonrası Türkiye- Rusya arasındaki krize rağmen Ruslar, Alanya'da konut almaktan vazgeçmedi. Bu yılın ilk 6 aylık döneminde ilçeden en fazla konut edinenlerin başında Ruslar yer aldı.
Türkiye’de en çok yerleşik yabancının yaşadığı yer olan Alanya’da, yılın ilk 6 ayında 51 ülkeden 1772 yabancı konut edindi. Alanya’dan en fazla konut edilen ülke vatandaşları ise geçen yıl iki ülke arasındaki uçak krizine rağmen Ruslar oldu. Bu yıl 1 Ocak- 30 Haziran tarihleri arasında 274 Rusya Federasyonu vatandaşı Alanya’dan konut aldı. Rusları 209 konutla İsveç, 181 konutla Almanya, 151 konutla Irak, 118 konutla Ukrayna, 116 konutla İran, 85 konutla Danimarka, 70 konutla Finlandiya, 54 konutla Hollanda, 35 konutla Belçika, 34 konutla İngiltere, 13 konutla İrlanda vatandaşları izledi.
ORTADOĞU İLGİSİ ARTIYOR
İlçenin son yıllarda turist aldığı bölgelerden Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri vatandaşlarının da Alanya’ya ilgileri arttı. Bu yılın ilk 6 ayında 77 Kazakistan vatandaşı Alanya’dan konut sahibi oldu. Bunları 28 Afganistan, 17 Ürdün, 11 Özbekistan ve 2 İsrail vatandaşı takip etti. Diğer bazı ülke vatandaşları da ilçeden konut sahibi oldu.
Türkiye’de en çok yerleşik yabancının yaşadığı yer olan Alanya’da, yılın ilk 6 ayında 51 ülkeden 1772 yabancı konut edindi. Alanya’dan en fazla konut edilen ülke vatandaşları ise geçen yıl iki ülke arasındaki uçak krizine rağmen Ruslar oldu. Bu yıl 1 Ocak- 30 Haziran tarihleri arasında 274 Rusya Federasyonu vatandaşı Alanya’dan konut aldı. Rusları 209 konutla İsveç, 181 konutla Almanya, 151 konutla Irak, 118 konutla Ukrayna, 116 konutla İran, 85 konutla Danimarka, 70 konutla Finlandiya, 54 konutla Hollanda, 35 konutla Belçika, 34 konutla İngiltere, 13 konutla İrlanda vatandaşları izledi.
ORTADOĞU İLGİSİ ARTIYOR
İlçenin son yıllarda turist aldığı bölgelerden Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri vatandaşlarının da Alanya’ya ilgileri arttı. Bu yılın ilk 6 ayında 77 Kazakistan vatandaşı Alanya’dan konut sahibi oldu. Bunları 28 Afganistan, 17 Ürdün, 11 Özbekistan ve 2 İsrail vatandaşı takip etti. Diğer bazı ülke vatandaşları da ilçeden konut sahibi oldu.
Açığa alınan 153 öğretmen görevine iade edildi
Sakarya'da, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınan 153 öğretmen görevlerine iade edildi.
Sakarya Valiliği tarafından 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlatılan soruşturmada 670 öğretmen açığa alındı. Öğretmenlerle ilgili olarak yapılan araştırma sonrasında terör örgütü ile bağlantısı olmadıkları belirlenen öğretmenler için görevlerine iade kararı alındı. 2 hafta önce 42 öğretmen görevlerine iade edildi. Durumları araştırılan öğretmenlerden 111’i için daha iade kararı verilirken, görevlerine iade edilen öğretmen sayısı 153’e yükseldi. Sözcü
Sakarya Valiliği tarafından 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlatılan soruşturmada 670 öğretmen açığa alındı. Öğretmenlerle ilgili olarak yapılan araştırma sonrasında terör örgütü ile bağlantısı olmadıkları belirlenen öğretmenler için görevlerine iade kararı alındı. 2 hafta önce 42 öğretmen görevlerine iade edildi. Durumları araştırılan öğretmenlerden 111’i için daha iade kararı verilirken, görevlerine iade edilen öğretmen sayısı 153’e yükseldi. Sözcü
Canlı yayında suçunu itiraf eden katilin, minik Irmak'ı öldürdüğü kesinleşti
Manisa'nın Alaşehir ilçesinde 4 yaşındaki Irmak Kupal'ın kaybolmasından sonra canlı yayında suçunu itiraf eden Himmet A.'nın, küçük kıza tecavüz ettiği, ardından eliyle boğduğu Adli Tıp raporuyla da kesinleşti.
Alaşehir'de gündelik işlerde çalışan 44 yaşındaki Bilal Kupal ile 27 yaşındaki Suriye Kupal çiftinin Menderes Mahallesi, Elmadağ Caddesi, 2 Sokak'taki evlerinin önünde oynayan kızları Irmak Kupal, geçen 14 Ekim'de ortadan kayboldu.
Arama çalışmalarına rağmen minik Irmak bulunamadı; baba Bilal Kupal'ın şüphelendiğini söylediği Himmet A. ise katıldığı televizyon programında suçunu itiraf etti.
Türkiye'yi şoke eden itiraftan sonra Himmet A.'nın gösterdiği bölgede üç gün arama yapıldı. Evine 2 kilometre uzaklıkta ilk olarak Irmak'ın ayakkabıları bulundun, ardından da bağ içerisinde cesedi bulundu.
Alaşehir'de toprağa verilen Irmak Kupal'a İzmir Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin sonuçları da belli oldu.
Otopsi raporuna göre, Irmak'a tecavüz edildiği, elle boğularak öldürüldüğü saptandı.
Ayrıca, Himmet A.'nın DNA'sı ile tecavüze uğrayan Irmak'tan alınan sperm örneklerinin DNA'sı aynı çıktı. Otopsi raporunun soruşturmayı yürüten Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildği öğrenildi.
Alaşehir'de gündelik işlerde çalışan 44 yaşındaki Bilal Kupal ile 27 yaşındaki Suriye Kupal çiftinin Menderes Mahallesi, Elmadağ Caddesi, 2 Sokak'taki evlerinin önünde oynayan kızları Irmak Kupal, geçen 14 Ekim'de ortadan kayboldu.
Arama çalışmalarına rağmen minik Irmak bulunamadı; baba Bilal Kupal'ın şüphelendiğini söylediği Himmet A. ise katıldığı televizyon programında suçunu itiraf etti.
Türkiye'yi şoke eden itiraftan sonra Himmet A.'nın gösterdiği bölgede üç gün arama yapıldı. Evine 2 kilometre uzaklıkta ilk olarak Irmak'ın ayakkabıları bulundun, ardından da bağ içerisinde cesedi bulundu.
Alaşehir'de toprağa verilen Irmak Kupal'a İzmir Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsinin sonuçları da belli oldu.
Otopsi raporuna göre, Irmak'a tecavüz edildiği, elle boğularak öldürüldüğü saptandı.
Ayrıca, Himmet A.'nın DNA'sı ile tecavüze uğrayan Irmak'tan alınan sperm örneklerinin DNA'sı aynı çıktı. Otopsi raporunun soruşturmayı yürüten Alaşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildği öğrenildi.
Türkiye ve Irak karşılıklı olarak vizeleri kaldırdı
Türkiye ve Irak vizeleri kaldırıldı. Karar yarından itibaren geçerli olacak. Açıklamayı Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakcı duyurdu.
Bağdat Büyükelçiliği'nin internet sayfasında konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle:
Türkiye Büyükelçisi Kaymakcı: Irak ve Türk diplomatik, hizmet ve hususi pasaportlarına vize 28 Ekim’de kalkıyor.
Bazı gazetecilerin sorularına yanıt olarak Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakcı, 2014 yılından beri üzerinde çalışılan Türkiye ile Irak arasında resmi pasaportlara vizeyi kaldıran anlaşmanın nihayet 28 Ekim 2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini, sözkonusu anlaşma uyarınca diplomatik, hizmet ve hususi pasaport hamili Türk ve Irak vatandaşlarının Irak ve Türkiye’ye seyahat için artık vizeye gereksinim duymayacaklarını doğruladı.
Büyükelçi Kaymakcı, değişikliğin sadece diplomatik, hizmet ve hususi pasaportlar için geçerli olduğunu, umuma mahsus Irak pasaportlarına ise etiket vize, e-vize ve C1 (tedavi, turizm ve ticaret) vize uygulamasının devam ettiğini, Türkiye’nin vize koşullarını yerine getiren ve önerildiği şekilde başvuran Iraklılara aynı gün vize verebildiğini vurguladı. Büyükelçi Kaymakcı, 2016 yılı başında başlatılan yeni vize uygulamaları ve kolaylıklarıyla, koşulları yerine getiren Iraklıların kolay ve hızlı bir şekilde vize alabilirken, Irak’tan Türkiye’ye ve diğer Avrupa ülkelerine yasadışı göçün ise önemli ölçüde azaltıldığını da kaydetti.
Bağdat Büyükelçiliği'nin internet sayfasında konuyla ilgili yapılan açıklama şöyle:
Türkiye Büyükelçisi Kaymakcı: Irak ve Türk diplomatik, hizmet ve hususi pasaportlarına vize 28 Ekim’de kalkıyor.
Bazı gazetecilerin sorularına yanıt olarak Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Faruk Kaymakcı, 2014 yılından beri üzerinde çalışılan Türkiye ile Irak arasında resmi pasaportlara vizeyi kaldıran anlaşmanın nihayet 28 Ekim 2016 tarihinde yürürlüğe girdiğini, sözkonusu anlaşma uyarınca diplomatik, hizmet ve hususi pasaport hamili Türk ve Irak vatandaşlarının Irak ve Türkiye’ye seyahat için artık vizeye gereksinim duymayacaklarını doğruladı.
Büyükelçi Kaymakcı, değişikliğin sadece diplomatik, hizmet ve hususi pasaportlar için geçerli olduğunu, umuma mahsus Irak pasaportlarına ise etiket vize, e-vize ve C1 (tedavi, turizm ve ticaret) vize uygulamasının devam ettiğini, Türkiye’nin vize koşullarını yerine getiren ve önerildiği şekilde başvuran Iraklılara aynı gün vize verebildiğini vurguladı. Büyükelçi Kaymakcı, 2016 yılı başında başlatılan yeni vize uygulamaları ve kolaylıklarıyla, koşulları yerine getiren Iraklıların kolay ve hızlı bir şekilde vize alabilirken, Irak’tan Türkiye’ye ve diğer Avrupa ülkelerine yasadışı göçün ise önemli ölçüde azaltıldığını da kaydetti.
27 Ekim 2016 Perşembe
10 kişinin öldüğü asansör faciasında kusurlu bulunamadı
Mecidiyekoy'deki Torunlar Center inşaatında 6 Eylül 2014'te 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciasına ilişkin davada, bilirkişi raporu mahkemeye ulaştı. Raporda, olayın "öngörülebilir nitelikte bir iş kazası" olduğu vurgulandı. Kazanın meydana gelmesindeki asıl nedene sebebiyet veren kişi veya kişilerin tespit edilemediği ifade edilen raporda, asli kusurlu tespitinin de yapılamadığı belirtildi.
Raporda 9 sanık tali kusurlu bulunurken; 13 sanık kusursuz bulundu. 3 sanık hakkında ise kusur tespiti yapılamadı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 25 tutuksuz sanıktan 13'ü ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı Bülent Dalkıran olaya ilişkin bilirkişi raporunun ulaştığını bildirdi. Şikayetçi avukatlarından Yıldız İmrek, bilirkişi raporunu inceleyemedikleri gerekçesiyle süre talebinde bulundu.
Duruşmada tartışma
Avukat İmrek, sanık Murat Aytimur'un yurtdışına çıkış yasağına rağmen yurtdışında olduğunu tespit ettiklerini belirterek tutuklanmasını talep etti. Bu sırada sanık avukatlarından Hasan Girit'in "Sınırdan sızmışlardır" sözü üzerine, ölen İsmail Sarıtaş'ın kardeşi Ferit Sarıtaş sesini yükselterek tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı da Sarıtaş'ı salondan çıkardı. Bunun üzerine şikayetçi avukatları, Mahkeme Başkanı Bülent Dalkıran'a adil yargılamaya gölge düşürecek şekilde usule aykırı hareket ettiği gerekçesiyle müvekkillerinin yeniden salona alınmasını talep ettiler. Ancak mahkeme başkanı, bu talebi reddetti. Mahkeme heyeti duruşmayı, tarafların bilirkişi raporuna karşı diyeceklerini hazırlamaları için erteledi.
Asli kusurlu tespit edilemedi
İki makine mühendisi, bir elektrik-elektronik mühendisi, iki iş güvenliği uzmanı ve bir ceza muhakemesi uzmanından oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 102 sayfalık raporda, "olayın iş kazası olduğu ve önlenebilir nitelikte bir kaza olduğu" ifade edildi.
Raporda, olayın meydana geldiği asansör kabinin katlarda durmasını sağlayan sensör ile herhangi bir tehlike esnasında kabinin durmasını sağlayan elektro mekanik limit switchlerin (emniyet anahtarı) görev yapmalarını engellemek amacıyla sisteme müdahale eden kişi veya kişilerin kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu belirtildi. Ancak bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesine neden olan kişi veya kişilerin tespit edilememesinden dolayı asli kusurlu tespitininin de yapılamadığı vurgulandı.
9 sanık tali kusurlu
Bilirkişilerin asansörün teknik ve işgüvenliği yönünden yaptıkları değerlendirmede ise asansörün sözleşme şartlarında takibinde, bakımında, uygunluğunun değerlendirilmesinde ispata ilişkin kayıtların dosya içerisinde olmamasından dolayı Önder Türksoy, Ümit Savul, Turgay Dalkıç ve Adem Akyıldız'ın tali kusurlu oldukları vurgulandı. Kazanın oluşumu ve teknik inceleme neticesinde işin sağlıklı şekliyle yürütülmesinden sorumlu olan sanıklar Murat Aytimur, Bünyamin Keskin, Emre Öz, Ahmet Said Demir, Mert Çanakçı'nın da tali kusurlu oldukları anlatıldı.
Toplam 16 sanıkta kusur bulunamadı
Raporda üç sanık hakkında dava dosyasında sorumluluk alanları anlaşılmadığından kusur yüklenemeyeceği, diğer 13 sanığın ise kazanın oluşumunda kusurlu olmadıkları ifade edildi.
22,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor
6 Eylül 2014 tarihinde Mecidiyeköy'deki Torunlar Center inşaatında meydana gelen asansör kazasında 10 işçi feci şekilde hayatını kaybetmişti. Soruşturma kapsamında, Şantiye Şefi Önder Türksoy, Proje Müdürü Murat Aytimur, asansör teknikerleri Adem Akyıldız ve Turgay Dalkılıç "Birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçlamasıyla 11 Eylül 2014 tarihinde tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Erdal Bağcı'nın hazırladığı iddianamede, 25 şüphelinin "Taksirle 10 kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçundan 2,5 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilirken; davanın tutuklu sanıkları, sonraki yargılamalarda tahliye edilmişti.
Raporda 9 sanık tali kusurlu bulunurken; 13 sanık kusursuz bulundu. 3 sanık hakkında ise kusur tespiti yapılamadı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 25 tutuksuz sanıktan 13'ü ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı Bülent Dalkıran olaya ilişkin bilirkişi raporunun ulaştığını bildirdi. Şikayetçi avukatlarından Yıldız İmrek, bilirkişi raporunu inceleyemedikleri gerekçesiyle süre talebinde bulundu.
Duruşmada tartışma
Avukat İmrek, sanık Murat Aytimur'un yurtdışına çıkış yasağına rağmen yurtdışında olduğunu tespit ettiklerini belirterek tutuklanmasını talep etti. Bu sırada sanık avukatlarından Hasan Girit'in "Sınırdan sızmışlardır" sözü üzerine, ölen İsmail Sarıtaş'ın kardeşi Ferit Sarıtaş sesini yükselterek tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı da Sarıtaş'ı salondan çıkardı. Bunun üzerine şikayetçi avukatları, Mahkeme Başkanı Bülent Dalkıran'a adil yargılamaya gölge düşürecek şekilde usule aykırı hareket ettiği gerekçesiyle müvekkillerinin yeniden salona alınmasını talep ettiler. Ancak mahkeme başkanı, bu talebi reddetti. Mahkeme heyeti duruşmayı, tarafların bilirkişi raporuna karşı diyeceklerini hazırlamaları için erteledi.
Asli kusurlu tespit edilemedi
İki makine mühendisi, bir elektrik-elektronik mühendisi, iki iş güvenliği uzmanı ve bir ceza muhakemesi uzmanından oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 102 sayfalık raporda, "olayın iş kazası olduğu ve önlenebilir nitelikte bir kaza olduğu" ifade edildi.
Raporda, olayın meydana geldiği asansör kabinin katlarda durmasını sağlayan sensör ile herhangi bir tehlike esnasında kabinin durmasını sağlayan elektro mekanik limit switchlerin (emniyet anahtarı) görev yapmalarını engellemek amacıyla sisteme müdahale eden kişi veya kişilerin kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu belirtildi. Ancak bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesine neden olan kişi veya kişilerin tespit edilememesinden dolayı asli kusurlu tespitininin de yapılamadığı vurgulandı.
9 sanık tali kusurlu
Bilirkişilerin asansörün teknik ve işgüvenliği yönünden yaptıkları değerlendirmede ise asansörün sözleşme şartlarında takibinde, bakımında, uygunluğunun değerlendirilmesinde ispata ilişkin kayıtların dosya içerisinde olmamasından dolayı Önder Türksoy, Ümit Savul, Turgay Dalkıç ve Adem Akyıldız'ın tali kusurlu oldukları vurgulandı. Kazanın oluşumu ve teknik inceleme neticesinde işin sağlıklı şekliyle yürütülmesinden sorumlu olan sanıklar Murat Aytimur, Bünyamin Keskin, Emre Öz, Ahmet Said Demir, Mert Çanakçı'nın da tali kusurlu oldukları anlatıldı.
Toplam 16 sanıkta kusur bulunamadı
Raporda üç sanık hakkında dava dosyasında sorumluluk alanları anlaşılmadığından kusur yüklenemeyeceği, diğer 13 sanığın ise kazanın oluşumunda kusurlu olmadıkları ifade edildi.
22,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor
6 Eylül 2014 tarihinde Mecidiyeköy'deki Torunlar Center inşaatında meydana gelen asansör kazasında 10 işçi feci şekilde hayatını kaybetmişti. Soruşturma kapsamında, Şantiye Şefi Önder Türksoy, Proje Müdürü Murat Aytimur, asansör teknikerleri Adem Akyıldız ve Turgay Dalkılıç "Birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçlamasıyla 11 Eylül 2014 tarihinde tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Erdal Bağcı'nın hazırladığı iddianamede, 25 şüphelinin "Taksirle 10 kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçundan 2,5 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilirken; davanın tutuklu sanıkları, sonraki yargılamalarda tahliye edilmişti.
Akıllı sayaç saatleri değişti
Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurulu'ndan (EPDK) kritik bir açıklama geldi: "30 Ekim'de gizli zam olmayacak, akıllı elektrik sayaçlarının indirimli saatleri bir saat ileri alındı."
EPDK'ndan yapılan açıklamada, gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla bütün yurtta 27 Mart 2016 Pazar günü saat 03:00’ten itibaren bir saat ileri alınmak suretiyle başlatılan yaz saati uygulamasının, yıl boyu sürdürülmesi kararı alındığı anımsatıldı.
Ancak elektronik elektrik sayaçlarının 30 Ekim 2016 tarihinde, daha önceden programlandığı gibi, kendisini otomatik olarak bir saat geri alacağı belirtilerek, tüketicinin mağdur olmaması için gerekli adımların atıldığını açıklandı.
Hürriyet'in haberine göre EPDK açıklamasında şu ifadelere yer verildi:" Çok zamanlı tarifelerin uygulanması bakımından sayaç saati sürekli yaz saati uygulamasına göre güncellenmemiş sayaçlar üzerinden tüketimleri ölçülen tüketiciler için Ekim ayının son pazar günü ile Mart ayının son pazar günü arasında;
Gündüz dönemi : Saat 07-18
Puant dönemi : Saat 18-23
Gece dönemi : Saat 23-07 olarak,
Mart ayının son pazar günü ile Ekim ayının son pazar günü arasında ise;
Gündüz dönemi : Saat 06-17
Puant dönemi : Saat 17-22
Gece dönemi : Saat 22-06 olarak uygulanır.
Sayaç saati sürekli yaz saati uygulamasına göre güncellenmiş sayaçlar üzerinden tüketimleri ölçülen tüketiciler için yıl boyunca;
Gündüz dönemi : Saat 06-17
Puant dönemi : Saat 17-22
Gece dönemi : Saat 22-06
olarak uygulanır” şeklinde karar alınmıştır. "
Faturalar artmayacak
3 zamanlı tarife üzerinden elektrik kullanan tüketiciler için sürekli yaz saati uygulamasına geçilmesi nedeniyle sayaç zamanları güncellenene kadar uygulanmak üzere bu düzenlemenin yapıldığı belirtilen açıklamada, "Nihai faturalara yansıyacak herhangi bir artış kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Yapılan değişiklik görevli tedarik şirketleri tarafından ilgili tüketicilere (SMS,e-posta, fatura üzerindeki açıklamalar v.s yoluyla) bildirilecektir" denildi.
EPDK'ndan yapılan açıklamada, gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla bütün yurtta 27 Mart 2016 Pazar günü saat 03:00’ten itibaren bir saat ileri alınmak suretiyle başlatılan yaz saati uygulamasının, yıl boyu sürdürülmesi kararı alındığı anımsatıldı.
Ancak elektronik elektrik sayaçlarının 30 Ekim 2016 tarihinde, daha önceden programlandığı gibi, kendisini otomatik olarak bir saat geri alacağı belirtilerek, tüketicinin mağdur olmaması için gerekli adımların atıldığını açıklandı.
Hürriyet'in haberine göre EPDK açıklamasında şu ifadelere yer verildi:" Çok zamanlı tarifelerin uygulanması bakımından sayaç saati sürekli yaz saati uygulamasına göre güncellenmemiş sayaçlar üzerinden tüketimleri ölçülen tüketiciler için Ekim ayının son pazar günü ile Mart ayının son pazar günü arasında;
Gündüz dönemi : Saat 07-18
Puant dönemi : Saat 18-23
Gece dönemi : Saat 23-07 olarak,
Mart ayının son pazar günü ile Ekim ayının son pazar günü arasında ise;
Gündüz dönemi : Saat 06-17
Puant dönemi : Saat 17-22
Gece dönemi : Saat 22-06 olarak uygulanır.
Sayaç saati sürekli yaz saati uygulamasına göre güncellenmiş sayaçlar üzerinden tüketimleri ölçülen tüketiciler için yıl boyunca;
Gündüz dönemi : Saat 06-17
Puant dönemi : Saat 17-22
Gece dönemi : Saat 22-06
olarak uygulanır” şeklinde karar alınmıştır. "
Faturalar artmayacak
3 zamanlı tarife üzerinden elektrik kullanan tüketiciler için sürekli yaz saati uygulamasına geçilmesi nedeniyle sayaç zamanları güncellenene kadar uygulanmak üzere bu düzenlemenin yapıldığı belirtilen açıklamada, "Nihai faturalara yansıyacak herhangi bir artış kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Yapılan değişiklik görevli tedarik şirketleri tarafından ilgili tüketicilere (SMS,e-posta, fatura üzerindeki açıklamalar v.s yoluyla) bildirilecektir" denildi.
Musul'dan kaçanlar akrabalarıyla 2 yıl sonra mülteci kampında buluştu
Musul operasyonu nedeniyle kenti terk edenler, Erbil'in 40 kilometre doğusunda peşmerge kontrol noktası Aksi Kalak yakınında bulunan Hazer'deki mülteci kampına akın etti.
Savaştan kaçan halk 2 yıl önce bu kampa gelen yakınlarıyla buluştu. O anlarda yoğun duygusal anlar da yaşandı. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Ofisi görevlisi Stephane Dujarric, operasyonlar nedeniyle 9 bin kişinin Musul ve çevresini terk ettiğini söyledi. BM İnsanı Yardım Irak Koordinatörü Lise Grande ise, Musul'un geri alınması için düzenlenen askeri operasyonun yeni bir insani krizi de tetikleyebileceğini, güvenli alanların sınırlı oluşunun yardım kuruluşlarının faaliyetini sınırladığını söyledi. Hazer Mülteci Kampı'nda yaşananlar AFP'nin foto muhabiri Bülent Kılıç'ın objektifine böyle yansıdı...(cnntürk)
Savaştan kaçan halk 2 yıl önce bu kampa gelen yakınlarıyla buluştu. O anlarda yoğun duygusal anlar da yaşandı. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Ofisi görevlisi Stephane Dujarric, operasyonlar nedeniyle 9 bin kişinin Musul ve çevresini terk ettiğini söyledi. BM İnsanı Yardım Irak Koordinatörü Lise Grande ise, Musul'un geri alınması için düzenlenen askeri operasyonun yeni bir insani krizi de tetikleyebileceğini, güvenli alanların sınırlı oluşunun yardım kuruluşlarının faaliyetini sınırladığını söyledi. Hazer Mülteci Kampı'nda yaşananlar AFP'nin foto muhabiri Bülent Kılıç'ın objektifine böyle yansıdı...(cnntürk)
Uzmanlar uyarıyor: Cuma günü asit yağmuruna dikkat!
DEAŞ geçtiğimiz hafta hava saldırılarını engellemek için Musul'un güneyinde bulunan kükürt tesisine saldırı düzenlemiş ve bu saldırı ile zehirli gaz yayılmasına sebep olmuştu. NASA'dan zehirli gazın Türkiye'ye doğru ilerlediğini gösteren bir harita yayınlandı. Yapılan açıklamada cuma günü ülkemizin güneyi yağış alması bekleniyor ve saldırıdan sonra yayılan zehirli gazın, asit yağmuru riski taşıdığı belirtildi.
DEAŞ’ın hava saldırılarını engellemek için ateşe verdiği Musul’un güneyindeki kükürt tesisinden yayılan zehirli gaz, sağlımızı tehdit ediyor. Uzmanlara göre, cuma günü ülkemizin doğusunda görülecek yağış ile asit yağmuru riski bulunuyor..
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, terör örgütü DEAŞ’ın geçen hafta ateşe verdiği Musul’un güneyindeki Mişrak Kükürt tesisinden yayılan zehirli gazların Türkiye’ye geldiğini gösteren harita yayınladı. DEAŞ’ın Musul operasyonuna katılan koalisyon güçlerinin hava saldırılarını engellemek için, Kayyara’ya 25 kilometre uzaklıktaki tesisi yakmasının ardından açığa çıkan zehirli gaz bulutu nedeniyle en az iki kişi hayatını kaybetmişti.
Mardin, Şırnak, Hakkâri’de asit yağmuru riski
NASA’nın sitesinden yayınlanan habere göre Terra ve Agua uyduları, Mişrak’taki yangını 20 Ekim’de belirledi, kükürt tesisinden yayılan beyaz duman bölgeyi kapladı ve birkaç gün içinde zehirli gazlar rüzgarın da yardımıyla atmosfere yayıldı. NASA’nın 24 Ekim’de yayınladığı haritada, tesisin yanmasının ardından açığa çıkan sülfür dioksitin, Tikrit ve başkent Bağdat’ın dışında Türkiye’nin güneydoğusuna da yayıldığı görülüyor.
‘Binalarda aşınmaya neden olacak’
Olayla ilgili Hürriyet'e konuşan İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Mikdat Kadıoğlu, bu tür kimyasalların toz ve gaz şeklinde havaya karıştığını, yağmurla karşılaştığında oksijen ve hidrojenle birleşerek sülfürik asit, halk arasındaki adıyla ‘kezzap’ olarak yere indiğini söyledi. Prof. Kadıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Cuma günü rüzgar güneyden kuzeye yani Türkiye’ye doğru esecek. Mardin, Şırnak ve Hakkâri civarında hafif yağış görülecek. Havadaki sülfür dioksitin, diğer adıyla asit yağmurunun cuma günü bu üç ilde yere inme ihtimali var. Ağaçlarda, bitkilerde sararmaya neden olacak, açık su alanlarını ve gölleri asitlendirecek. Balıkları, sudaki canlıları etkileyecek, binaların yüzeyinde aşınmalara neden olacak”.
‘Bu durum ilk değil’
Bu durumun Türkiye’de ilk kez görülmediğine işaret eden Kadıoğlu şöyle devam etti: “Sürekli Avrupa sanayisinin sülfürik asidine maruz kalıyoruz. Katı yakıtların hepsinde kükürt var. Kışın kömür yakıldığında kükürt kokusunu alıyoruz. Termik santraller de asit yağmuruna neden oluyor. Esas problem, Musul civarında yaşayanlar için. Tuvalet, banyo gibi küçük bölümleri sığınağa dönüştürüp kapı ve camları koli bandıyla bantlamalı, dışardan gelen havayı solumamaları gerekiyor.”
Cuma günü bunlara dikkat edin
Prof. Mikdat Kadıoğlu, cuma günü için bölgedeki vatandaşların dikkatli olması konusunda uyardı ve şunları söyledi:
Yağmur altında kalmayın, dışarı çıkmayın.
Yağmur suyunu kullanmayın. Özellikle ilk yarım saatte yağan bölümünü kullanmayın.
Yağmur suyunu içmeyin, hayvanlara içirmeyin.
Açık havada çalışmayın, spor yapmayın.
DEAŞ’ın hava saldırılarını engellemek için ateşe verdiği Musul’un güneyindeki kükürt tesisinden yayılan zehirli gaz, sağlımızı tehdit ediyor. Uzmanlara göre, cuma günü ülkemizin doğusunda görülecek yağış ile asit yağmuru riski bulunuyor..
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA, terör örgütü DEAŞ’ın geçen hafta ateşe verdiği Musul’un güneyindeki Mişrak Kükürt tesisinden yayılan zehirli gazların Türkiye’ye geldiğini gösteren harita yayınladı. DEAŞ’ın Musul operasyonuna katılan koalisyon güçlerinin hava saldırılarını engellemek için, Kayyara’ya 25 kilometre uzaklıktaki tesisi yakmasının ardından açığa çıkan zehirli gaz bulutu nedeniyle en az iki kişi hayatını kaybetmişti.
Mardin, Şırnak, Hakkâri’de asit yağmuru riski
NASA’nın sitesinden yayınlanan habere göre Terra ve Agua uyduları, Mişrak’taki yangını 20 Ekim’de belirledi, kükürt tesisinden yayılan beyaz duman bölgeyi kapladı ve birkaç gün içinde zehirli gazlar rüzgarın da yardımıyla atmosfere yayıldı. NASA’nın 24 Ekim’de yayınladığı haritada, tesisin yanmasının ardından açığa çıkan sülfür dioksitin, Tikrit ve başkent Bağdat’ın dışında Türkiye’nin güneydoğusuna da yayıldığı görülüyor.
‘Binalarda aşınmaya neden olacak’
Olayla ilgili Hürriyet'e konuşan İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Mikdat Kadıoğlu, bu tür kimyasalların toz ve gaz şeklinde havaya karıştığını, yağmurla karşılaştığında oksijen ve hidrojenle birleşerek sülfürik asit, halk arasındaki adıyla ‘kezzap’ olarak yere indiğini söyledi. Prof. Kadıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Cuma günü rüzgar güneyden kuzeye yani Türkiye’ye doğru esecek. Mardin, Şırnak ve Hakkâri civarında hafif yağış görülecek. Havadaki sülfür dioksitin, diğer adıyla asit yağmurunun cuma günü bu üç ilde yere inme ihtimali var. Ağaçlarda, bitkilerde sararmaya neden olacak, açık su alanlarını ve gölleri asitlendirecek. Balıkları, sudaki canlıları etkileyecek, binaların yüzeyinde aşınmalara neden olacak”.
‘Bu durum ilk değil’
Bu durumun Türkiye’de ilk kez görülmediğine işaret eden Kadıoğlu şöyle devam etti: “Sürekli Avrupa sanayisinin sülfürik asidine maruz kalıyoruz. Katı yakıtların hepsinde kükürt var. Kışın kömür yakıldığında kükürt kokusunu alıyoruz. Termik santraller de asit yağmuruna neden oluyor. Esas problem, Musul civarında yaşayanlar için. Tuvalet, banyo gibi küçük bölümleri sığınağa dönüştürüp kapı ve camları koli bandıyla bantlamalı, dışardan gelen havayı solumamaları gerekiyor.”
Cuma günü bunlara dikkat edin
Prof. Mikdat Kadıoğlu, cuma günü için bölgedeki vatandaşların dikkatli olması konusunda uyardı ve şunları söyledi:
Yağmur altında kalmayın, dışarı çıkmayın.
Yağmur suyunu kullanmayın. Özellikle ilk yarım saatte yağan bölümünü kullanmayın.
Yağmur suyunu içmeyin, hayvanlara içirmeyin.
Açık havada çalışmayın, spor yapmayın.
26 Ekim 2016 Çarşamba
Uzaydan gelen sinyallerin sayısı artıyor
Rusya’daki bir radyo teleskobu, 95 ışık yılı uzaktan gelen “güçlü bir sinyal” yakalamıştı. Laval Üniversitesi’nde çalışan uzmanlar yeni sinyaller kaydettiklerini belirtti. Sinyallerin kaynağı hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.
234 sinyal kaydedildi
Kanada’nın Laval Üniversitesi’nde çalışan uzmanlar yaptıkları çalışmalarda uzaydan gelen 234 sinyal kaydettiklerini açıkladı.
'Güçlü bir sinyal'
Son olarak Rusya’daki bir radyo teleskobu, 95 ışık yılı uzaktan gelen “güçlü bir sinyal” yakalamıştı.
Sayıları artıyor
Uzaydan gelen sinyallerin sayısı hızla artıyor.
Laval Üniversitesi açıkladı
Kanada’daki Laval Üniversitesi’nde çalışan astronotlar, yıldızlardan gelen 234 gizemli sinyal kaydettiklerini açıkladı.
Dünyayla bağlantı kurmaya çalışıyorlar
Sinyallerin dünya dışı varlıklardan geldiğine inanan astronotlar Ermanno Borra ve Eric Trottier, bu varlıkların dünyayla bağlantı kurmaya çalıştıklarını iddia ediyor.
Aynı formda birçok sinyal algılandı
Borra, yeni sinyallerin daha önce de uzaydan gelen sinyallerle aynı forma sahip olduğunu söylüyor.
95 ışık yılı uzaklıktan...
Son olarak Rusya, 95 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir yıldızdan çok güçlü bir sinyal aldıklarını açıklamıştı.
Açıklamalar için henüz erken
Ancak uzmanlar, sinyalin ne anlama geldiğini ya da tam olarak nereden geldiğini söylemek için çok erken olduğunu belirtiyor. (Kaynak: Habertürk)
234 sinyal kaydedildi
Kanada’nın Laval Üniversitesi’nde çalışan uzmanlar yaptıkları çalışmalarda uzaydan gelen 234 sinyal kaydettiklerini açıkladı.
'Güçlü bir sinyal'
Son olarak Rusya’daki bir radyo teleskobu, 95 ışık yılı uzaktan gelen “güçlü bir sinyal” yakalamıştı.
Sayıları artıyor
Uzaydan gelen sinyallerin sayısı hızla artıyor.
Laval Üniversitesi açıkladı
Kanada’daki Laval Üniversitesi’nde çalışan astronotlar, yıldızlardan gelen 234 gizemli sinyal kaydettiklerini açıkladı.
Dünyayla bağlantı kurmaya çalışıyorlar
Sinyallerin dünya dışı varlıklardan geldiğine inanan astronotlar Ermanno Borra ve Eric Trottier, bu varlıkların dünyayla bağlantı kurmaya çalıştıklarını iddia ediyor.
Aynı formda birçok sinyal algılandı
Borra, yeni sinyallerin daha önce de uzaydan gelen sinyallerle aynı forma sahip olduğunu söylüyor.
95 ışık yılı uzaklıktan...
Son olarak Rusya, 95 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir yıldızdan çok güçlü bir sinyal aldıklarını açıklamıştı.
Açıklamalar için henüz erken
Ancak uzmanlar, sinyalin ne anlama geldiğini ya da tam olarak nereden geldiğini söylemek için çok erken olduğunu belirtiyor. (Kaynak: Habertürk)
TOKİ hedefini "4 bin" aşacak
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Ergün Turan, sosyal konut sayısında 2016 hedefini aştıklarını belirterek, "60 bin konut hedeflemiştik, bu yılı 64 bin konut üretimiyle çıkmış olacağız" dedi.
Turan, bazı programlara katılmak için geldiği Bursa'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son 13 yılda başarılı çalışmalara imza attıklarını söyledi.
Türkiye'deki konut üretimine çok yüksek oranda destek olduklarını dile getiren Turan, "Sosyal konut sayısında ciddi manada hedefimizi aşmış durumdayız. 60 bin konut hedeflemiştik bu yılı 64 bin konut üretimiyle çıkmış olacağız. Bu, Türkiye'de üretilen toplam konut sayısının yüzde 10'u demektir.
Bahsettiğim konutların tamamı alt ve orta gelir grubuna hitap eden sosyal konutlardır" diye konuştu.
Bu yıl gibi 2017'de de çalışmalarını titizlikle sürdüreceklerini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:
"Hedefimiz inşallah yine beklentiyi aşmak ve yeni yılda 70 bin konut üretmek. Bizim yaptığımız iş hacminin içindeki konut üretimi yüzde 45, işimizin diğer yüzde 55'i ise milletin ihtiyacı olan kamu binalarıdır.
Bunların içinde son 4 yılda yapılan ve yapımına devam edilen 19 stadyum var, 72 bin öğrenci kapasiteli yurt inşaatı yaptık ve teslim ettik. 22 üniversitenin kampüs inşaatlarını yapıyoruz. Bin 50 okul inşaa ettik ve birçok kamu binasını, güvenlik birimlerimizin ihtiyaçlarını karşıladık. 81 vilayette şantiyesi olan aktif bir birliğiz."
Çalışmalarında yerel ve yatay mimariyi esas aldıklarını anımsatan Turan, "Bundan dolayı, yürüttüğümüz çalışmaların önemli bir bölümünü kentsel dönüşüm projeleri oluşturuyor. Belediyelerimizle iş birliği içinde 54 il ve 118 ilçede gerçekleşen 183 kentsel dönüşüm projesinin 53'ü tamamlandı. Çağdaş standartlarda geliştirilen 111 bin 474 konutun 68 bin 254'ü ise hak sahiplerine teslim edildi" dedi.
Turan, bazı programlara katılmak için geldiği Bursa'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son 13 yılda başarılı çalışmalara imza attıklarını söyledi.
Türkiye'deki konut üretimine çok yüksek oranda destek olduklarını dile getiren Turan, "Sosyal konut sayısında ciddi manada hedefimizi aşmış durumdayız. 60 bin konut hedeflemiştik bu yılı 64 bin konut üretimiyle çıkmış olacağız. Bu, Türkiye'de üretilen toplam konut sayısının yüzde 10'u demektir.
Bahsettiğim konutların tamamı alt ve orta gelir grubuna hitap eden sosyal konutlardır" diye konuştu.
Bu yıl gibi 2017'de de çalışmalarını titizlikle sürdüreceklerini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:
"Hedefimiz inşallah yine beklentiyi aşmak ve yeni yılda 70 bin konut üretmek. Bizim yaptığımız iş hacminin içindeki konut üretimi yüzde 45, işimizin diğer yüzde 55'i ise milletin ihtiyacı olan kamu binalarıdır.
Bunların içinde son 4 yılda yapılan ve yapımına devam edilen 19 stadyum var, 72 bin öğrenci kapasiteli yurt inşaatı yaptık ve teslim ettik. 22 üniversitenin kampüs inşaatlarını yapıyoruz. Bin 50 okul inşaa ettik ve birçok kamu binasını, güvenlik birimlerimizin ihtiyaçlarını karşıladık. 81 vilayette şantiyesi olan aktif bir birliğiz."
Çalışmalarında yerel ve yatay mimariyi esas aldıklarını anımsatan Turan, "Bundan dolayı, yürüttüğümüz çalışmaların önemli bir bölümünü kentsel dönüşüm projeleri oluşturuyor. Belediyelerimizle iş birliği içinde 54 il ve 118 ilçede gerçekleşen 183 kentsel dönüşüm projesinin 53'ü tamamlandı. Çağdaş standartlarda geliştirilen 111 bin 474 konutun 68 bin 254'ü ise hak sahiplerine teslim edildi" dedi.
Dört farklı türden 18 kuşa GPS takıldı
Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, Türkiye'de dört farklı türden 18 kuş, Global Positioning System (GPS) adı verilen yöntemle izleniyor. Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü tarafından 3 yıl önce uygulamaya konulan GPS aracılığıyla bu yıl Türkiye'de 4 türden 18 kuş takip edilmeye başlandı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığında görev yapan uzman ekipler tarafından kuşların ağırlığının yüzde 2'sini geçmeyecek bir ağırlıkta, sırt çantası şeklinde kuşların sırtına takılan GPS verici, belirli aralıklarla kuşların bulunduğu noktalara dair uydu üzerinden sinyaller gönderiyor.
Leylek, turna, kızıl şahin ve yılan kartalı türlerindeki kuşları takibe alan bakanlık, Türkiye'de üreyen turnaların, kışlamak için genellikle Çukurova'yı tercih ettikleri, leyleklerin genellikle daha güneye giderek, Afrika ülkelerine ulaştıkları bilgilerini edindi.
Bakanlık ayrıca Türkiye'de üreyen kuşların kış mevsiminde nerede bulunduğu, göç sırasında hangi alanlarda mola verdikleri gibi bilgileri de elde ederek, kuş türlerini koruma çalışmalarında kullanmaya başladı.
"Koruma çalışmalarımıza büyük katkı sağlayacak"
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uydu vericilerin yaban hayvanlarının habitat tercihlerinin ve göç hareketlerinin anlaşılması amacıyla takıldığını belirtti.
Uygulamanın son yıllarda gelişen teknolojiyle bütün dünyada yaygın olarak kullanılmaya başladığını dile getiren Bakan Eroğlu, şunları kaydetti:
"Biz de teknolojiyi yakından takip eden bir bakanlık olarak bu uygulamaya başladık. Bu sayede GSM-GPS vericisi takılan hayvanların uydudan takibini yapabiliyoruz. Böylece kuşların göç yollarını, üreme ve beslenme alanlarını, buna benzer ekolojik özelliklerini, günün hangi saatinde hangi tip bir habitatta bulunduğunu sonuç itibarıyla verinin gönderildiği an itibariyle hangi aktiviteyi yapmakta olduğunu tespit edilebiliyoruz. Elde ettiğimiz bu veriler koruma çalışmalarımıza büyük katkı sağlayacak ve ışık tutacak."
Orman ve Su İşleri Bakanlığında görev yapan uzman ekipler tarafından kuşların ağırlığının yüzde 2'sini geçmeyecek bir ağırlıkta, sırt çantası şeklinde kuşların sırtına takılan GPS verici, belirli aralıklarla kuşların bulunduğu noktalara dair uydu üzerinden sinyaller gönderiyor.
Leylek, turna, kızıl şahin ve yılan kartalı türlerindeki kuşları takibe alan bakanlık, Türkiye'de üreyen turnaların, kışlamak için genellikle Çukurova'yı tercih ettikleri, leyleklerin genellikle daha güneye giderek, Afrika ülkelerine ulaştıkları bilgilerini edindi.
Bakanlık ayrıca Türkiye'de üreyen kuşların kış mevsiminde nerede bulunduğu, göç sırasında hangi alanlarda mola verdikleri gibi bilgileri de elde ederek, kuş türlerini koruma çalışmalarında kullanmaya başladı.
"Koruma çalışmalarımıza büyük katkı sağlayacak"
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uydu vericilerin yaban hayvanlarının habitat tercihlerinin ve göç hareketlerinin anlaşılması amacıyla takıldığını belirtti.
Uygulamanın son yıllarda gelişen teknolojiyle bütün dünyada yaygın olarak kullanılmaya başladığını dile getiren Bakan Eroğlu, şunları kaydetti:
"Biz de teknolojiyi yakından takip eden bir bakanlık olarak bu uygulamaya başladık. Bu sayede GSM-GPS vericisi takılan hayvanların uydudan takibini yapabiliyoruz. Böylece kuşların göç yollarını, üreme ve beslenme alanlarını, buna benzer ekolojik özelliklerini, günün hangi saatinde hangi tip bir habitatta bulunduğunu sonuç itibarıyla verinin gönderildiği an itibariyle hangi aktiviteyi yapmakta olduğunu tespit edilebiliyoruz. Elde ettiğimiz bu veriler koruma çalışmalarımıza büyük katkı sağlayacak ve ışık tutacak."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)