14 Temmuz 2017 Cuma

100 TL ve 50 TL'lik banknotlarda imzalar değişiyor

Yenilenecek olan 100 TL ve 50 TL banknotlarında Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ile birlikte başkan yardımcıları Murat Uysal ve Emrah Şener'in imzaları yer alacak.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) III. tertip 100 TL ve 50 TL banknotların imzalarında değişiklik yapıldığını açıkladı. Banknotlardaki imzalar Başkan Murat Çetinkaya ile birlikte; 100 TL banknotlarda Başkan Yardımcısı Murat Uysal'a, 50 TL banknotlarda Başkan Yardımcısı Dr. Emrah Şener'e ait olacak şekilde yeniden düzenlendi.
Görünümleri aynı kalacak
Banknotlar imzalar dışında boyutları, ön ve arka yüz kompozisyonları ile genel nitelik ve görünümleri bakımından I. ve II. tertipleriyle tamamen aynı olacak. E-9 Emisyon Grubu III. tertip 100 TL ve 50 TL banknotlar 17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren tedavüle verilecek.
TCMB, III. tertip 200 TL, 10 TL ve 5 TL banknotları 27 Mart 2017 tarihinde tedavüle çıkarılmış, 100 TL, 50 TL ve 20 TL banknotlara ilişkin duyurunun daha sonra yapılacağını duyurmuştu. cnntürk

13 Temmuz 2017 Perşembe

Uyumsoft yatırımlara hız verdi, %65 büyüdü

15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından geçen bir yılı değerlendiren Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Başkanı Mehmet Önder, “yine, yeni, yeniden daha güçlü Türkiye” için Uyumsoft olarak yatırımlara hız verdiklerini ve aradan geçen bir yılda %65 büyüme gösterdiklerini açıkladı.
Hain darbe girişimi sırasında, milletimizin meydanlara inerek kahramanlık destanı yazdıklarını vurgulayan Mehmet Önder, şunları söyledi: “15 Temmuz hain darbe girişiminde şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize başsağlığı dilerken, gazilerimize geçmiş olsun diyoruz. Millet olarak, hain darbe girişimde tankların karşısına geçerek, dimdik ayakta durduk. Ertesi gün ve devam eden günlerde kaos ortamına izin vermeyip, hiçbir şey olmamış gibi işlerimize gittik. Uyumsoft olarak o tarihte bize düşen milli görev, işleyen bir ekonomi için ülkemizdeki işletmeleri, işlerini geliştirecek kurumsal sistemlerle desteklemekti. Darbe girişiminin hemen ardından bir kampanya düzenleyerek, ERP lisans ücretlerimizi sıfırladık. Firmamızın 3 milyon Euro’luk lisans gelirinden feragat ettiği kampanyamıza, iş dünyası yoğun ilgi gösterdi. Uyumsoft olarak, ülkemizin geleceğine güveniyoruz. Çalışanlarımız ve ekosistemimizde yer alan iş ve çözüm ortaklarımız ile yatırımlarımızı aralıksız sürdürerek, işletmelerimize değer katmaya devam edeceğiz. Bizi güçsüz bırakmaya gayret edenlere inat, daima ve her zaman daha güçlü ve dimdik ayakta olacağız” dedi.
Ülkemizin her alandaki verisi, çok değerli ve kıymetlidir
Ülkemizin her alandaki verisinin çok değerli ve kıymetli olduğunu kaydeden Mehmet Önder, konuşmasına şöyle devam etti: “15 Temmuz 2016, dünyayı ve Türkiye’yi algılama, anlama, anlamlandırma, adlandırma ve kendimizi konumlandırmada tüm ezberlerimizin bozulduğu tarihtir. Artık, dünya sisteminin doğrularının, alışkanlıklarının, kabullerinin, kavramlarının kendi tanımlarımızla değiştirilmesi gerektiğinin idrakidir. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından, ülkemizin iktisadi ve sosyal verisinin de; en az askeri ve siyasi verisi kadar stratejik olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Ülkemizde, milli olma hassasiyeti arttı ve kurumlar bu konudaki çalışmalarını hızlandırdı. Son bir yılda daha yoğun ortak toplantılar yapılarak, fikirler ve projeler değerlendirilmeye başlandı. Önümüzdeki yıllarda, bu çalışmaların, ürünlere ve hizmetlere dönüşmüş sonuçlarını almaya başlayacağız. Bu ürünleri ve hizmetleri, ülkemizin yanı sıra, bulunduğumuz coğrafyaya da ihraç edeceğiz. Biz, kamu ve sivil toplum kurumlarına ve iş dünyasına yönelik kurumsal takip sistemleri geliştirmek, yerleştirmek ve sürdürmek üzere enformasyon teknolojileri alanında çalışan bir firmayız. Uyumsoft olarak, ülkemizin enformatik dönüşümüne katkı sağlamak için yapılanmamızı ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin yerli ve milli yazılım firması olarak, gerek iş ve çözüm ortaklarımız, gerek kamu kurum ve kuruluşları, gerek üniversite- sanayi işbirliği kapsamında birçok çalışmayı eş zamanlı yürütüyoruz. Geçen yılın Temmuz ayından bu yılın Temmuz ayına geçen bir yılda, yatırımlarımızı arttırarak ekosistem ve ciroda %65 büyüme gösterdik. Yatırımlarımıza, bu yılın ikinci yarısında da devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

İstanbul'da 15 ve 16 Temmuz'da ulaşım ücretsiz

İstanbul'da 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde toplu taşıma iki gün boyunca ücretsiz olacak.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla 15-16 Temmuz'da İstanbul'da toplu taşıma ücretsiz olacak.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün yan tarafında inşa edilen 15 Temmuz Şehitler Abidesi'ni ziyaret edip incelemelerde bulundu.
Topbaş, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişiminin yıl dönümünde, 15-16 Temmuz tarihlerinde kentte toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vereceğini belirtti.
Kadir Topbaş, 15 Temmuz saat 06:00'dan, 17 Temmuz saat 06:00'ya kadar toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vereceğini söyledi.
Ücretsiz toplu taşıma kararına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisinin karar alması bekleniyor. ntvmsnc

Kurşunlu Şelalesi kurudu

Antalya'da dünyaca ünlü doğa harikalarından Kurşunlu Şelalesi, bölgedeki 3 bine yakın kaçak sondaj kuyusu ve bu yıl yağışların az olması nedeniyle neredeyse tamamen kurudu. Akıllara hep pozitif anlamda kullanılan 'Akmasa damlar' atasözünü getiren durum, ilk defa sevindirici bir söz olmaktan bu kadar uzaklaştı.
Antalya- Isparta karayolu üzerinde Aksu İlçesi sınırlarındaki Kurşunlu Şelalesi’nde, kaynağını aldığı Kurşunlu, Yurtpınar, Fettahlı ve Topallı mahallelerinde yoğun seracılık faaliyetleri ve neredeyse her seranın kenarındaki kaçak sondajlar nedeniyle su kalmadı. Bölgedeki 4 mahallede yaklaşık 3 bin kaçak sondaj olduğu tahmin ediliyor. Son yıllarda kaçak sondajların şelaleyi de besleyen yeraltı su kaynaklarını hızla yok etmesiyle doğa harikası Kurşunlu’nun su seviyesi giderek azaldı. Bu yıl kaçak sondaj sorununa kuraklık da eklenince, neredeyse su kalmadı.
Bölgede Doğa Koruma ve Milli Parklar 6’ncı Bölge Müdürlüğü’nce, şelalenin su seviyesindeki kaybın nedenlerine yönelik önceki yıllarda yapılan incelemede, şelaleyi besleyen su kaynakları üzerinde kurulmuş 3 bine yakın kaçak sondaj belirlendi. Özellikle yaz döneminde kaçak sondajla elde edilen suyun tarımsal sulamada kullanılıyor olmasının, şelalenin kurumasına yol açtığı saptandı.
BÜYÜK ÜZÜNTÜ YARATTI
Şelalenin neredeyse tamamen kurumasında, bu yıl yağışların az olması da önemli etken oldu. 18 metre yükseklik ve 20 metrenin üzerinde genişlikten akan şelalenin son hali büyük üzüntü yarattı. Görkemli şelaleden geriye sadece iki noktada ve yok denecek kadar ölçüde su miktarı kaldı. Şelaleyi de içine alan milli park alanının yaklaşık 200 dönüm olduğunu belirten Kurşunlu Şelalesi park alanı işletmecisi Erol Avcı, yüzde 75’i yerli, yıllık ziyaretçi sayısının 200- 250 bin civarında olduğunu söyledi. Suyun esas azalma sebebinin şelalenin üzerindeki köylerde yer alan 3 bin civarındaki kaçak sondajlar olduğunu belirten Erol Avcı, şelaleye Gebiz’de inşası devam Küçük Aksu Barajı’ndan su getirilmesinin planlandığını, ancak 40 kilometre boru döşenmesi gerektiği ve bunun da kaç yıl içinde uygulanacağını bilmediklerini kaydetti.

SU KAYNAĞI TEMİZLENMELİ
Şelalenin doğduğu Gelingöz su kaynağının yaklaşık 6 kilometre mesafede olduğunu ve su kaynağı ile havzasının da temizlenmesi gerektiğini anlatan Avcı, 3 yıl önce Antalya Valiliği bünyesinde Kurşunlu Şelalesi’ndeki su sorununun giderilmesine ilişkin teknik personel ve akademisyenlerin de olduğu bir komisyon kurulduğunu, ancak henüz hiçbir işlem yapılmadığını söyledi.
ZENGİN DOĞAL YAŞAM
Bu büyük sorun, şelaledeki doğal hayat başta olmak üzere turizmi de olumsuz etkiliyor. 2 kilometrelik kanyonda 18 metrelik büyük şelalenin yanı sıra, küçük şelalecikler, birbirine bağlı 7 küçük göletten oluşan Kurşunlu Şelalesi, toplam büyüklüğü 394 hektarlık alanı kapsayan Milli Park konumunda.
Yaz dönemi günde en az 1500 kişinin ziyaret ettiği şelale, yılın diğer aylarında da Antalya’nın en çok ilgi gören doğal turizm alanlarının başında geliyor. Zengin bitki topluluğu, su ve kaya formları, 200 yıllık su değirmeni ve orman dokusuyla eşsiz bir doğal alana sahip Kurşunlu Şelalesi’nde ağırlıklı kızılçam olmak üzere doğu çınarı, defne, harnup, yabani zeytin, sakız, söğüt ve incir ağaçları bulunuyor. Mersin, alıç, zakkum, böğürtlen, yabani gül, sütleğen, ılgın, ladin, kermes meşesi, kekik, yabani nane, kayıt, eğrelti ve sarmaşıkların alt florayı meydana getirdiği şelalede, topalak, su nanesi, kamış, su avizeleri, nilüfer gibi su bitkilerini görmek mümkün. Milli park içinde yaban domuzu, tilki, tavşan, sincap, yarasa, ibibik, ağaçkakan, üveyik, sazan, su kaplumbağası gibi yaban hayvanlarıyla köpek, yılan ve kertenkele yaşıyor.
Baraj ve şelaleyi besleyecek hat projesi tamamlandıktan sonra, şelalede su sorununun yaşanmayacağı öngörülüyor. Sözcü

Okay Gönensin hayatını kaybetti

Gazeteci Okay Gönensin'in bu sabaha karşı hayatını kaybetti. 67 yaşındaki Gönensin, son olarak Vatan Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapıyordu.
Uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışan Okay Gönensin sabah 04.30 sıralarında hayatını kaybetti. Okay Gönensin'in hayatını kaybettiğini gazeteci Hasan Cemal, Twitter'dan ''Sevgili Okay Gönensin'i bu sabaha karşı kaybettik, içim yanıyor. Gazeteci milletinin başı sağolsun'' sözleriyle duyurdu.
OKAY GÖNENSİN KİMDİR?
Okay Gönensin, 1950 yılında Kars'ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. Eğitim hayatını Saint Joseph Fransız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde tamamladı.
1975 yılında Cumhuriyet gazetesinde gazeteciliğe başladı. Ardından Cumhuriyet, Sabah, Yeni Yüzyıl, Star ve Yeni Binyıl gazetelerinde yazı işleri müdürü, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı ve başyazarlığı olarak görev yaptı.
2002 yılında Sabah Gazetesi'nden ayrılarak Vatan Gazetesi'ni kurmuş olan "Bağımsız Gazeteciler Grubu" arasında yer aldı. 13 Temmuz 2017 sabahı hayatını kaybetti. (Kaynak: DHA)

10 Temmuz 2017 Pazartesi

TÜSİAD Başkanı’ndan adalet mesajı

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik attığı tweet'te adalet vurgusu yaptı.

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitingi sırasında attığı tweetle adalet vurgusu yaptı. Bilecik mesajında; "Çok sade, çok net ve çok masum. Üstelik küçük harflerle ifade edildiğinde daha etkili... Siyasi parti gözetmeksizin herkese #adalet " diye yazdı
İşte Bilecik’in attığı o tweet:

Kemal Kılıçdaroğlu 'Adalet Mitingi'nde konuştu, 10 maddelik çağrı yaptı

CHP'li vekil Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından, 'Adalet' diyerek Ankara'dan İstanbul'a 'Adalet Yürüyüşü' başlatan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşü tamamladı. 25 günlük yürüyüşün ardından İstanbul Maltepe'de düzenlenen mitingde, 10 maddelik bir adalet çağrısında bulunarak, katılımcılara, 'onaylıyor musunuz' diye sordu. CHP'ye göre, mitinge 1 milyon 600 bin kişi katıldı.

Kemal Kılıçdaroğlu 25 günlük yürüyüşün ardından Maltepe, 'Adalet Mitingi'ne katıldı. Miting sahnesine kendisini yürüyüşte yalnız bırakmayan eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile el ele çıktı. Daha sonra alandaki kalabalığa seslendi.
Konuşmasından satır başları:
Sevgili yol arkadaşlarım, sevgili adalet arayıcıları, bizleri televizyon başında izleyen yurttaşlarım, Maltepe'den herkese gönül dolusu selamlar... 15 Haziran'da Güvenpark'ta başlattığımız yürüyüşü Maltepe'de bitirdik. Ama kimse bu yürüyüşün bir son olduğunu düşünmesin, bu yürüyüş bizim ilk adımımızdır. Herkes şunu çok iyi bilsin 9 Temmuz yeni bir adım, yeni bir doğuştur.
Ankara'da bir grup yoldaşımızla.  ilk yürüyüşe başladığımızda 21 km yürüdük. Yol boyunca bizi yüreklendiren Ankara, Kahramankazan, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Kaynaşlı, Düzce, Hendek, Adapazarı, İzmit, Derince, Körfez, Tavşancıl, Gebze ve İstanbul'a yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Kemal Kılıçdaroğlu herkese saygılıdır. Protesto eden yurttaşlarıma da saygılarımı gönderiyorum. Bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi mutlaka getireceğiz.
Dünyanın en barışçıl eylemini, yürüyüşünü yaptık. Hiçbir yurttaşımızın burnu dahi kanamadı. O nedenle güvenliğimizi sağlayan, benimle beraber yürüyen adalete susamış 80 milyona saygılarımı sunuyorum.
 Yürüyüşümüze destek veren pek çok kesim oldu. Destek açıklaması yapan siyasi partiler ve milletvekillerine, sendikalara, sanatçılara, muhtarlara, engellilere, gazi ve şehit ailelerine, Ergenekon, Balyoz ve KHK mağdurlarına, kadınlara, STK'lara, barolara, çiftçilere, mağdur ailelere yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Neden yürüdük?
Olmayan adalet için, mazlumların hakkı için, hapisteki milletvekilleri, tutuklu gazeteciler için yürüdük. Üniversiteden atılan hocalar için yürüdük, KHK'larla üniversite hocalarının işine son verilmesi tam bir demokrasi ayıbıdır. Bunu geçmişte paşalar, Hitler yapıyordu. O hocalara Gazi Mustafa Kemal Atatürk sahip çıkmıştı. Haksız yere atılan memurlar için yürüdük, çocuk işçiler için yürüdük, hapisteki askeri öğrenciler için yürüdük, linç edilen askerler için yürüdük, FETÖ'ye karşı olduğumuz için yürüdük, tek adam rejimine karşı olduğumuz için yürüdük, IŞİD, PKK terör örgütlerine karşı yürüdük, devlette liyakat sistemi kalmadığı için yürüdük, çalınan sınav soruları için yürüdük, şiddet mağduru kadınlar için yürüdük, Mavi Marmara şehitleri için yürüdük, KHK ile görevlerinden atılan hak arayan, hak aradıkları için hapse atılan, açlık grevindeki Nuriye ve Semih için yürüdük, FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yürüdük, 249 şehidimiz için yürüdük. Bu ülkede adalet için yürüdük.
Niçin adalet?
Farklılıklarımızla birlikte yaşamak için, huzurla yaşamak için, Türkiye'nin saygın bir konumu olsun diye adalet. Zulüm ile abad olunmaz, zulüm ediyorlar. Fakir fukaraya zulüm ediyorlar. Çiftçiye zulüm ediyorlar. Zulme karşı durmak bizim namus borcumuzdur.
Dünyanın bütün nehirleri, adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez. Bu meydan ve bu meydanın dışında adalete susamış sizlere saygılarımı sunuyorum.
 Önce adalet, hak, hukuk, adalet diyoruz. Siyaset ahlak temelli yapılmak zorundadır. Siyaset malı götürme alanı değildir. Siyaset ülke için yapılır. Siyaset ülkeyi birleştirmektir. O nedenle her yerde söylüyorum, bir daha söyleyeceğim; Hiç kimsenin etnik kimliğine, inancına göre siyaset yapmayacağız. Yapanlar vatan hainleridir. Herkesin kimliğine saygı duyuyorum. Başörtü kadınlarımız için diyorlar ki; efendim iktidar değişirse sizin yaşam tarzınızla uğraşacaklar. Bunu söyleyenlere itibar etmeyiniz. Biz herkesin kimliğine sonuna kadar saygılıyız.

Adalet, adalet, adalet...
 Adalet sokakta aranmaz diyorlar. Bir ülkede adaletsizlik varsa, o ülkenin mahkemeleri bağımsız değilse, TBMM'nin yetkileri gasp edilmişse, halkın gözü, kulağı ve sesi olan basın susturulmuşsa o zaman adalet arayışımızın tek yeri sokaktır. Kimse bundan endişe etmesin. Adalet, adalet, adalet...
Darbeyi önlemek için sokak güzel, adaleti getirmek için kötü. Darbeyi de önleyeceğiz, adaleti de getireceğiz.
İki tane 15 Temmuz var; biri halkın diğeri sarayın 15 Temmuz'u. Halkın 15 Temmuz'da halk sokağa indi, darbeyi önledi. Bu 15 Temmuz bizim onurumuz, gururumuzdur. Bir de sarayın 15 Temmuz'u var, darbe girişiminden yararlanıp, KHK'lar çıkaran sarayın 15 Temmuz'u var. Biz buna sonuna kadar direneceğiz.
Hakim gözünü saraya dikmiş, bakıyor
 Bir kişinin suçlu olup olmadığına siyasi, bakan, milletvekili esnaf karar vermez. Bir kişinin suçlu olup olmadığına ancak hakim karar verebilir. Beyefendi şimdi kişiye ceza kesiyor. Ne olursan ol, kim olursan ol adaleti bu ülkeye getireceğiz.  1971 ve 1980 darbelerinden sonra sıkı yönetim mahkemeleri kurulmuştu. Ama savcı, hakim karar verirken; savcı delil topluyor hakim de en azından o delillere bakarak karar veriyordu. Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra dosyada delil varmış, yokmuş önemli değil. Hakim gözünü dikmiş saraya, oradan gelen talimata göre karar veriyor.
 Yaşadığımız dönem bir dikta dönemidir. Hitler'in bir adalet müşaviri vardı. Şöyle söylüyor hakimlere; karar vermeden önce kendinize şunu sorun, benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi. Aynı oyun bugün Türkiye'de oynanıyor. Hakim aldığı talimatla karar veriyor. Oysa hakimlik kutsal bir görevdir, hakim kimsenin önünde diz çökmez, ayağa kalkmaz, cübbesini iliklemez. Şimdi ben buradan bütün yargıçlara sesleniyorum; adaletin hakkını korumak benim kadar sizin de görevinizdir. Saraydan talimat varsa elinizin tersiyle itin.
AYM üyelerine seslendi: O koltukları boşaltın
 Anayasa Mahkemesi'nin başkanına ve üyelerine de sesleniyorum; korkmayın, onurlu ve dik durun. Daha önce karar verdiniz; milletvekilleri yargılanabilir ama tutuklanamaz demiştiniz. Bu sözünüzün arkasında durun. AYM üyeleri; sizin dik durmanız, sizin onurlu durmanız, sizin adaleti korumanız, sizin Türkiye'nin onurunu korumanız size güç katar. Birilerinin oyununa gelmeyin, saray ne yaparsa yapsın, yarın çocuklarınızın yüzüne bakacaksınız, arkadaşlarınızın yüzüne bakacaksınız. Saraydan talimat geldi, biz o yüzden karar verdik diyorsanız lütfen o koltukları boşaltın.
 450 km büyük bir keyifle, inançla, kararlılıkla yürüdüm, 80 milyon için yürüdüm. Hiçbir ayrım yapmadım, herkesi kucakladım.
Bu yürüyüşle ne kazandık?
Korku gömleğini çöpe attık. Yalnız olmadığımızı gördük. Adaletli bir Türkiye kuracağımızı gördük ve bunu bütün dünyaya seslendirdik. Umudumuzu yeniden yeşerttirdik. Hepimiz umutluyuz. Biliyorsunuz umut bulaşıcıdır. Maltepe meydanı umutluysa Maltepe'nin tamamı umutludur. Herkes umut tohumlarını yeniden eksin. Aşımızı, ekmeğimizi paylaşmayı öğrendik. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yaşamayı özledik. Türkiye tarihinin en önemli sayfalarından birini yazdık.
Yürüyüş yaptık ne istiyoruz?
Bir; OHAL kalksın.
İki; Adliyeye, kışlaya, camiye siyaset girmesin. Yargı tarafsız kılınsın.
Üç; Özgür medya istiyoruz.
Dört; Üniverrsiteleri susturulmuş değil, konuşan bir Türkiye istiyoruz.
Milletin seçtiği vekillerin TBMM'de görev yapmasını istiyoruz.
FETÖ ile mücadelenin gerçekten yapılamasını ve darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istiyoruz.
Tek adam rehjimine hayır diyoruz. 
Gerçekten de kadın-erkek eşitliği istiyoruz. 
Gençlere saygı istiyoruz, gençleri önemsemeliyiz. 
Tüm anti demokratik uygulamaların sona erdirilmesini istiyoruz. 
450 kilometreyi yürürken ormanları fark ettim, yağmuru gördüm. Cennet gibi ülkeyi cehenneme çevirmeye kimin hakkı var. Bu ülkeyi cennet gibi yapmak bizim görevimiz değil mi? Niye yapmayalım?
10 maddelik adalet çağrısı
Biz, 15 Haziran’dan bu yana yürüyen on binler, bugün İstanbul Maltepe’de bir araya gelen yüzbinler, milyonlar olarak tüm Türkiye’ye ve dünyaya sesleniyoruz.
Biz, sadece ve sadece adalet istiyoruz. Sadece burada bir araya gelenler için değil, sadece bizleri destekleyenler için değil, herkes için adalet istiyoruz.
Biz, 25 gündür, on binlerce ağızdan hep birlikte haykırdığımız ‘Hak, Hukuk, Adalet’ talebimizin çok geç olmadan karşılanmasını istiyoruz.
Biz, siyasete ve toplumsal yaşama Adalet Yürüyüşümüzün gösterdiği barışçıllığın hakim olmasını istiyoruz.
Adalet bir haktır. Adalet hakkımızdır. Biz hakkımızı istiyoruz.
Adalet mülkün temelidir. Günümüz Türkiye’sinde mülkün temeli ne yazık ki sallanmaktadır. Gün, temelinde adalet olan yeni bir toplumsal sözleşme yapma günüdür.
İşte bu anlayışla bir araya gelen milyonlar olarak Türkiye’nin özellikle son bir yılda içine sokulduğu duruma dair tespitlerimiz ve en acil şekilde yerine getirilmesi gerekenlere ilişkin çağrımız şudur:
1. 15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha açık ve kesin bir dille lanetliyoruz. 15 Temmuz gecesi TBMM’nin kararlı, onurlu duruşu ve halkımızın sokağa çıkarak FETÖ darbe girişimine karşı direnmesi ülkemizin anayasal ve demokratik kazanımı olmuştur. Biz buna sokağın/halkın 15 Temmuzu diyoruz. Ancak bu darbe girişiminin siyasi ayağının ortaya çıkarılması iktidar tarafından bilinçli olarak engellenmektedir. 249 şehidimizin aziz hatırası ve 2301 gazimiz için Fetullah Gülen Terör Örgütünün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap sorulmalıdır.
2. İktidar tarafından 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek, 20 Temmuz darbesi yapılmıştır. 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmiş ve TBMM’nin yetkileri gasp edilmiştir. Biz buna Sarayın 15 Temmuzu diyoruz. Bir sivil darbeye dönüşen OHAL uygulamaları yasama, yargı ve yürütme gücünü tek kişide toplamıştır. OHAL derhal kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis edilmelidir.
3. Yargıyı siyasetin emrine vermek demokrasiye ihanettir. Dolayısıyla demokrasinin, can ve mal güvenliğinin vazgeçilmez kuralı olan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır. “Kolektif suç” gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan vazgeçilmelidir.
4. Bugün, OHAL uygulamalarıyla mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik hakları ellerinden alınmıştır. OHAL mağdurları adeta “sivil ölüme” terkedilmiştir. Mağdurların yargıya erişim ve sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği olarak son verilmelidir.
5. 20 Temmuz sivil darbesinden sonra, 15 Temmuz darbe girişimiyle veya onun arkasındaki örgütle hiçbir ilişkisi bulunmayan, ama sırf Hükümete muhalif görüldüğü için bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri görevlerine iade edilmelidir. Anayasa Mahkemesinin içtihatları dikkate alınarak, tutuklu milletvekilleri derhal serbest bırakılmalıdır.
6. 150’nin üzerinde gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm baskılara son verilmelidir. Düşünceyi ifade özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
7. OHAL koşullarında, serbest tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik “devletin bütün imkânları seferber edilerek” gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gayrimeşrudur. Toplumun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan anayasa yerine, bir kişinin beklentilerine yanıt veren bir Anayasa değişikliği Yüksek Seçim Kurulu’nun yasadışı kararıyla yürürlüğe konulmuştur. Bu bir “mühürsüz seçimdir.” Türkiye gayrimeşru bir anayasa ile yönetilemez, yönetilmemelidir.
8. Demokratik parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayet kaldırılmalıdır. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan, insan haklarına dayalı demokratik, laik, sosyal hukuk devleti güçlendirilmeli, liyakat esası kamuda göreve başlama ve yükselmede esas alınmalıdır. Eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim politikaları değiştirilmelidir.
9. Sadece hukuk alanında değil, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yaygın bir adaletsiz düzen devam etmektedir. İşsizlik, yoksulluk, insanca yaşam ücretinden yoksunluk, örgütsüzlük, ayrımcılık, yaygın şiddet, terör gibi çok geniş bir yelpazede yaşanan toplumsal adaletsizliklerin giderilmesi için ortak irade geliştirilmelidir. Toplumsal barışımızı bozan tüm antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim görünümlerden biri olan kadınlara karşı ayrımcılığın önüne geçilmeli, kadınların özgürlük alanları korunmalı, kadın hakları toplumsal hayatın her alanında uygulanmalıdır.
10. Son zamanlarda uygulanan saldırgan dış politika ülkemizin içindeki adaletsizlikleri de kökleştiren bir kısırdöngü yaratmıştır. Adalet sadece iç politikaya ve toplumsal yaşama değil uluslararası ilişkilere de hâkim olmalıdır. Türkiye coğrafyasındaki tüm halklara, tüm kimliklere kardeşçe, adilane yaklaşan, barışçıl ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine çevirmelidir.
Hukuka ve Anayasaya saygı, adaleti sağlamanın ilk koşuludur. Hukuk güvenliğinin olmadığı ve adaletin gerçekleşmediği bir toplumda, kamu düzeni ve toplumsal barış sağlanamaz. Adaletsiz toplum ise, insan haysiyetinin zedelendiği bir toplumdur.
Bu “Adalet Çağrısı”; adaletin, insan haysiyetine saygının ve toplumsal barışın temeli olduğu inancıyla hazırlanmıştır.
Bu mücadele bizim mücadelemiz. Ve biz Türkiye’yiz. Adalet isteyen, barış isteyen, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlik isteyen Türkiye’yiz. Biz dünyadan kopmak değil, dünya ile barış içinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkiye’yiz. Biz kavga değil huzur isteyen Türkiye’yiz. Biz halkız. Bu yol bizim yolumuz, bu meydanlar bizim meydanımız. Bu memleket bizim memleketimiz.
Korku duvarlarını yıkacağız
Bu mücadele adalet mücadelesi… Bu yürüyüş bizim yürüyüşümüz. Bu çağrıdaki tüm taleplerimiz karşılanıncaya kadar durmayacağız. Bu yürüyüş artık başladı. Korku duvarlarını yıkacağız. Adalet yürüyüşümüzün bu son günü yeni bir başlangıçtır… Yeni bir ilk adımdır.
Bu bağlamda Yasama/yürütme ve yargı erklerini kullanan bütün yetkililere bu uyarılarımızı iletirken, siyasal partileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini ve bütün yurttaşları, bildirinin hedeflerini sahiplenmeye ve hayata geçirmek için mücadeleye çağırıyoruz.
Şimdi bu çağrıyı Maltepe meydanında onaya sunuyorum. Kabul edenler el kaldırsın. Yeniden doğuyoruz, ülke için doğuyoruz. Bayrağımız, vatanımız için doğuyoruz. Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeden yürüyeceğiz. Hepinize şükran borçluyum.
Hiç kimse unutmasın, her Firavun'un Musa'sı vardır. Musa buradadır. Çünkü biz adalet istiyoruz. Adaletsizliğe, zulme karşı olacağız. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Şeytan olmayacak bu ülkede. Hepinizi dostça kucaklıyorum.

Maltepe’de tarihi Adalet Buluşması

Türkiye'nin dört bir yanından yüz binlerce insan Maltepe'deki tarihi buluşmaya katılmak için İstanbul'a geldi. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son 3 kilometreyi yalnız yürüyeceğini açıkladı ancak vatandaşlar CHP liderini yalnız bırakmadı. Kılıçdaroğlu son 1 kilometreyi tek başına yürüse de milletvekilleri, CHP'liler ve vatandaşlar kaldırımları ve yolun çevresini sararak adeta 'yalnız yürümeyeceksin' mesajı verdi.
15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark’tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki Adalet Yürüyüşü bugün Maltepe Sahili’nde düzenlenen Adalet Mitingi ile sona erdi. CHP Lideri Kartal’daki Dragos Sahili’nden Maltepe’ye kadar son etabı tek başına yürüyeceğini açıkladı ama vatandaşlar kendisini yalnız bırakmadı. Adalet Mitingi’ne katılmak için bölgeye gelen vatandaşlar Kılıçdaroğlu’nun çevresini sardı.
CHP Lideri miting alanına 1 kilometre kala kısa bir mola verdi. Moladan sonra çevresindeki milletvekilleri ve vatandaşlar kaldırıma çıkartıldı. Böylelikle Kılıçdaroğlu, 15 Haziran Perşembe günü tek başına çıktığı Adalet Yürüyüşü’nü tek 9 Temmuz Pazar günü tek başına bitirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Parkı’nda gerçekleşen Adalet mitingine çevik kuvvet ordusu eşliğinde girdi. Güvenlik kuvvetleri ‘Adalet’ yazılı döviz taşıyan Kılıçdaroğlu´nun etrafında etten duvar ördü. Kılıçdaroğlu alana yaklaştığında polis ekipleri yol kenarlarında geniş güvenlik önlemi aldı, zırhlı araçlar Kılıçdaroğlu’nun yolunu açarak alana girdi. Kılıçdaroğlu, saat 17:59’de alkışlar eşliğinde miting alanına girdi. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte sahneye çıkan Kılıçdaroğlu, miting alanında bulunanları selamlayarak Adalet Yürüyüşü’ne katılanlara teşekkür etti.
MİTİNG ALANINDA GÜVENLİK ÜST DÜZEYDE
Adalet Mitingi’nin yapıldığı Maltepe Miting Alanı’na girişler 3 noktadan sağlandı. Bu 3 nokta da mitinge gelenler 200 metre arayla iki kez arandı. Çantalar X-RAY cihazlarından geçirildi. Arama bölgelerinde Özel Harekat Timleri de elleri tetikte nöbet tuttu. Minarelere ve yüksek bölgelere keskin nişancılar konuşlandırıldı.

SANATÇILAR DESTEK
Adalet Mitingi’ne Bedri Baykam, Eşber Yağmurdereli, Sumru Yavrucuk, İbrahim Kaboğlu, Rutkay Aziz, Nasuh Mahruki, Meltem Cumbul, Özgür Mumcu, Melika Demirağ, Kardeş Türküler, Erdal Erzincan, Levent Bozok, Orhan Alkaya, Atilla Atasoy, Ege, Kenan Kocatürk, Mustafa Alabora, Dilek Türkan, Gülriz Sururi ve Genco Erkal’ın da aralarında olduğu sanatçılar kürsüye davet edildi. Alandaki topluluğu selamlayan sanatçılar, hep bir ağızdan ‘Arkadaş’ şarkısını ve ‘Gençlik Marşı’nı seslendirdi. Miting Zülfü Livaneli ve Onur Akın mini birer konser verdi.
DENİZ BAYKAL: BU BİR DÖNÜM NOKTASI
CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal Adalet Mitingi’ne katılmak için Maltepe’ye geldi. Baykal, Adalet Mitingi için ‘bu bir dönüm noktasıdır. Tarihi bir gün yaşıyoruz’ dedi.

EMNİYET 1.6 MİLYON OLARAK AÇIKLADI
CHP Parti Meclisi üyesi Mehmet Ali Çelebi polisin verdiği resmi rakamlara göre adalet yürüyüşüne 1.6 milyon kişinin katıldığını söyledi.
‘HAK, HUKUK, ADALET’
15 Haziran günü Ankara Güvenpark'tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu miting alanına elinde ‘adalet’ pankartıyla geldi. Kılıçdaroğlu, sahneye eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte çıktı. Miting alanını dolduran yaklaşık 2 milyon insanın attığı ‘hak, hukuk, adalet’ sloganına eşlik etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’nün bugün son etabının ardından düzenlenecek ‘Adalet Buluşması’ için gelenler Maltepe’deki miting alanını doldurdu. Yaklaşık 2 milyon kişinin doldurduğu miting alanında yer kalmadığı, güvenlik görevlilerinin mitinge gelenleri alan çevresine yerleştirdiği öğrenildi. (sözcü.com.tr)

9 Temmuz 2017 Pazar

Adalet yürüyüşünde yirmi beşinci ve son gün

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülük ettiği tarihi Adalet Yürüyüşü dün 'hedef noktasına' 3 kilometre kala Kartal’daki Dragos Arkeolojik Kazı Alanı’nda noktalandı. Kılıçdaroğlu bugün 3 kilometrelik son mesafeyi tek başına yürüyecek ve Maltepe'deki büyük Adalet Buluşması'na katılacak.
15 Haziran Perşembe günü Ankara Güvenpark'tan yola çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğündeki adalet korteji, bugün sona eriyor. 24 günde 417 kilometre yürüyen Kılıçdaroğlu, bugün Dragos-Maltepe arasındaki son 3 kilometreyi yürüyecek.
KURMAYLARI DA EŞLİK EDECEK
CHP lideri Kılıçdaroğlu ve kurmayları dün gece Kartal Dragos’taki kamp alanında son durumu masaya yatırmak için bir toplantı yaptı. Toplantıdan Kılıçdaroğlu'na milletvekillerinin de eşlik etmesi kararı çıktı. Edinilen bilgiye göre CHP lideri ve milletvekilleri Maltepe'deki alana saat 16:30'da Dragos Arkeolojik Kazı Alanı'ndan  yürümeye başlayacak. CHP heyeti 17:30 sıralarında ise Maltepe’deki büyük Adalet Buluşması’na katılacak. CHP lideri  burada kürsüye gelerek konuşma yapacak.
BÜYÜK BULUŞMA 18:00’DE
1 buçuk milyon kişinin beklendiği ve saat 18:00’de başlayacak mitingde, sadece Türk Bayrağı, Atatürk posterleri ve ‘Adalet’ pankartları açılacak.
ENİS BERBEROĞLU ZİYARETİ
Kemal Kılıçdaroğlu ve milletvekillerinin önümüzdeki Salı veya Çarşamba günü Maltepe Cezaevi'nde tutuklu bulunan Enis Berberoğlu'nu ziyaret edeceği öğrenildi. Sözcü

8 Temmuz 2017 Cumartesi

Flash TV'nin sunucusu arkadaşını vurdu

Flash TV'nin ünlü haber sunucusu Gökhan Taşkın, Beyoğlu'nda sabaha karşı eğlence çıkışı arkadaşını topuğundan silahla vurduğu iddia edildi.

Arkadaşını topuğundan vurduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Gökhan Taşkın ilk ifadesinde, "sarhoştum kazayla oldu" dedi.  Beyoğlu'nda gece boyu eğlenen Gökhan Taşkın ve Fırat Karadayı, eğlence dönüşü saat 05.00 sıralarında sokakta yürüyordu.
Hürriyet'ten Çetin Aydın'ın haberine göre; Gökhan Taşkın belindeki Glock tabancayı çıkardı ve tek el ateş etti. Mermi arkadaşı Karadayı'nın topuğuna isabet etti. Polis kısa sürede olay yerine geldi. Taşkın gözaltına alındı ve tabancaya el konuldu. Hastaneye kaldırılan Karadayı, emniyette, Taşkın'la arkadaş olduklarını birlikte alkol aldıklarını, yolda yürürken Taşkın'ın kendisine ateş ettiğini, husumeti olmadığını davacı olmayacağını söyledi. Taşkın ise alkollü olduğunu tabancanın yanlışlıkla ateş aldığını öne sürdü.
Gökhan Taşkın serbest bırakıldı.  Taşkın, "Arkadaşım benim silahımı belimden almaya çalıştı. Bu sırada silah kaza ile patladı. İfademi verdikten sonra işimin başına döndüm. Kazayla yaşandı. "dedi. Taşkın, arkadaşının silahı belinden almak istemesini de sarhoşluk nedeniyle olduğunu söyledi. Hürriyet

7 Temmuz 2017 Cuma

Kemal Kılıçdaroğlu 'Adalet Yürüyüşü'nde İstanbul'a girdi

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü'nün 23. gününde İstanbul'a girdi. Kılıçdaroğlu bugüne kadar 390 km yürüdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, saat 11.00'de Çayırova mevkiinde bulunan İstanbul yazılı trafik tabelasının önünden geçerek İstanbul sınırlarına giriş yaptı.
Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nün 23'üncü gününde yürüyüşe başlamadan önce açıklama yaptı.

'Son derece mutluyum, huzurluyum'
Kılıçdaroğlu, "Bugün Kocaeli'den ayrılıyoruz. İstanbul'a giriyoruz. Son derece mutluyum, huzurluyum. Kimsenin burnu kanamadan uzun bir yolculuğu katedip İstanbul'a girmiş olacağız" dedi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Ayı 9'unda, pazar günü bu yürüyüşü sonlandırmış olacağız. Ancak adalet arayışımızı değil, adalet arayışımız devam edecek" diye konuştu.

"Türkiye sadece iktidar partisinden ibaret değildir"
Avrupa Parlamentosu'nun kararını değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Buradan Avrupa Parlamentosu'na seslenmek isterim. Biz herkes için adalet istiyoruz, sizden de adalet istiyoruz. Türkiye sadece iktidar partisinden ibaret değildir. Türkiye'de bir adalet yürüyüşü yapıyoruz, 10 binler var. Referandum yaptık. Yüzde 50'den fazlası demokrasi istiyor bu ülkenin. Dolayısıyla AB ile ilişkilerin askıya alınması değil daha sağlıklı ve tutarlı sürdürülmesi gerekiyor. Bu konuda umarım bizim adalet arayışımıza da destek vererek Türkiye'ye olan ilişkilerin devamı yönünde karar alırlar. Adalet sadece Türkiye için değil bütün insanlık için geçerli olan bir kavramdır. Avrupa Parlamentosu da adil davranarak Türkiye'ye olan ilişkileri sürdürme yönünde karar alır" şeklinde konuştu.

'Gandi'nin rekorunu kırmak güzel'
Habertürk'e konuşan Kılıçdaroğlu şunları söyledi: "Son derece mutluyum, güzel bir atmosferde adalet için yürüdük. Bu yürüyüşü gerçekleştirebileceğimi başlangıçta düşünememiştim. Gandi'nin rekorunu kırmak güzeldi"



Deniz Baykal 'Adalet Yürüyüşü'ne neden katılmadığını açıkladı

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Adalet Yürüyüşü'ne katılmadığı için çok sayıda eleştiri almıştı. Baykal, yürüyüşe neden katılmadığını açıkladı.
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın partinin şimdiki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlatığı Adalet Yürüyüşü'ne neden katılmadığını, Hürriyet'ten Fatih Çekirge değerlendirdi.
Çekirge, Baykal'ın, "Bu yürüyüşün ruhunu paylaşan milyonlar var. Herkes gelip yürüyor mu? Yürüyen de yürümeyen de katkı yapıyor" dediğini aktardı.
Çekirge'nin yazısından ilgili yer şöyle:
''Neden yürümedi
“Atatürk, İnönü ve Ecevit’ten sonra CHP genel başkanlığı koltuğuna oturan Baykal neden yürümüyor?”
Bu soru o kadar soruldu ki. Cevabı Baykal’ın sözleri arasından ben seçiyorum:
“Bu yürüyüşün ruhunu paylaşan milyonlar var. Herkes gelip yürüyor mu? Yürüyen de yürümeyen de katkı yapıyor.”
Kemal Bey'i selamlayacağım
Baykal yürüyüşü İstanbul girişinde CHP il teşkilatıyla karşılayacak.
Orada Kılıçdaroğlu’nu selamlayarak kısa bir konuşma yapacak.
Özetle şöyle diyecek:
“Türkiye demokrasisi için çok önemli, medeni ve barışçıl bir tepki olmuştur. Kutlarım. Demokrasimizin gelişmesi açısından insanların tepkilerini barışçıl bir şekilde gösterebileceğinin kanıtı olmuştur. Türkiye’nin buna ihtiyacı var.” 

6 Temmuz 2017 Perşembe

İlker Başbuğ Yüce Divan’da yargılanacak

Ergenekon Davası sanığı İlker Başbuğ ve 18 kişinin dosyası Anayasa Mahkemesi'ne gönderildi. Bu Başbuğ'un artık Yüce Divan'da yargılanması anlamına geliyor.
Yargıtay'ın bozma kararının ardından Ergenekon ana davasına bakan İstanbul 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, İlker Başbuğ  ve Başbuğ ile bağlantılı suç işledikleri iddia edilen Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu 18 sanığın dosyasının görevsizlik kararıyla Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Bu kararla; Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanmasının önü açıldı.
Ergenekon kumpasında İlker Başbuğ, ‘Genelkurmay Başkanlığı dönemine ilişkin soruşturma geçirdiği için’ Yüce Divan’da yargılanmasını talep etmiş ancak bu o dönemki savcılarca reddedilmişti. ntvmsnc

5 Temmuz 2017 Çarşamba

İkisi de yürüyemiyor

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın başlattığı açlık grevi 119 gün geride kaldı. Yakınlarının aktardıklarına göre; ikisi de artık hiç yürüyemiyor. Açlık grevine başladıklarında Nuriye 59, Semih 86 kiloydu. Şu an Nuriye 44, Semih 61 kilo geliyor.

OHAL kararnameleriyle ihraç edilen tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın “İşimi istiyorum” talebiyle başlattıkları açlık grevi yarın 120’nci gününe giriyor. Hürriyet’ten Gamze Kolcu’ya konuşan, Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça, iki akademisyenle ilgili şunları söyledi; “Semih’in böbrek sıkıntıları başladı. Görüşe tekerlekli sandalyeyle gelmiş ancak üzülmemizi istemediği için bizim
görebileceğimiz noktaya gelince ayağa kalkmış. Nuriye’de de benzer sorunlar var. Artık hiç yürüyemiyor. Açlık grevine başladıklarında Nuriye 59, Semih 86 kiloydu. Şu an Nuriye 44, Semih 61 kilo geliyor.” Hürriyet

15 Temmuz resmi tatil mi? 2017 resmi tatil programı

15 Temmuz 2016'da gerçekleşen ve Türkiye'de büyük bir kaosa neden olan 15 Temmuz darbe girişiminin 1. yıl dönüme gelmek üzere. Milyonlarca vatandaş 15 Temmuz'un resmi tatil olup olmadığını merak ediyor. İşte 15 Temmuz ile ilgili tüm detaylar...

15 Temmuz 2016 darbe girişiminin yıl dönümü için geri sayım başladı. Vatandaşlar 15 Temmuz’un resmi tatil olup olmayacağını merak ediyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine gelen 15 Temmuz resmi tatil olacak mı sorusu cevabını buldu. İşte detaylar…
15 TEMMUZ RESMİ TATİL Mİ?
İçişleri Komisyonu, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç başkanlığında toplandı. Toplantıda, Kazan'ın adının “Kahramankazan” olarak değiştirilmesine ve 15 Temmuz'un resmi tatil ilan edilmesine ilişkin, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ilk imzacı olduğu teklifler de dahil 5 teklif birleştirildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hükümet adına yaptığı konuşmada, dün gece iki askerin şehit olduğunu belirterek, şehitlere Allah'tan rahmet diledi. Soylu, teröristlere yönelik operasyonlarla Türkiye Cumhuriyeti'nin kararlılığını gösteren güvenlik güçlerine de teşekkür etti.  Soylu'nun konuşmasından sonra teklifin görüşmelerine geçildi.  Görüşmelerin ardından kabul edilen teklifle Kazan ilçesinin adı “Kahramankazan” olarak değişti. Ayrıca 15 Temmuz günü, “Demokrasi ve Özgürlükler Günü” olarak resmi tatil ilan edildi.
RESMİ TATİL GÜN SAYISI 16 OLDU
15 Temmuz'un tatil edilmesiyle birlikte, resmi bayramlara bir yenisi daha eklendi. 3 buçuk gün olan Şeker Bayramı, 4 buçuk gün olan Kurban Bayramı, 1 Ocak Yılbaşı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na ek olarak 15 Temmuz da resmi tatil ilan edildi. Zafer bayramı ise 1 buçuk gün olarak kutlanıyor.
İDARİ İZİN ARTTIRIYOR
Bu durumda çalışanlar toplam 16 gün resmi tatil yapmış olacak. Ancak özellikle Ramazan ve Kurban bayramları idari izin ile bazı yıllarda 9 güne kadar çıktığı için tatil gün sayısı da artıyor. 15 Temmuz, 2017 yılında cumartesiye, 2018 yılında ise pazar gününe denk geliyor. Çalışanlar ilk kez 2019 yılında 15 Temmuz pazartesi günü tatil yapacak.