Türkiye önceki gece başlayan şiddetli kar ve fırtına ile birlikte soğuk havanın etkisine girdi. Yağışlar, yılbaşı tatilcileri ve otomobillerine zincir takmayan sürücülerin de etkisiyle, yollar felç oldu. İzmir-İstanbul, Bursa-Ankara ve Afyonkarahisar-Kütahya-Uşak karayollarında trafik durdu. Binlerce araç yolda kaldı. Dün 20:00'de İstanbul'dan çıkan ve 14 saatten fazla süreder yolda olan bir yolcu yaşadıklarını "Daha Balıkesir'deyiz. Perişan olduk" diyerek özetledi. Çanakça'da mahsur kalan sürücüler "Aç, susuz kaldık"diye isyan etti. AFAD ekipleri kumanya dağıtmaya başlarken Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan, mahsur kalanların yardım için 0312 415 80 00 ve 0312 425 47 12 numaralı Yol Danışma Hatları'nı aramalarını istedi.
YÜZLERCE ARAÇ YOLDA
Dün Balıkesir, Manisa arasında bir TIR kaza yapınca Türkiye'nin en işlek karayollarından İzmir-İstanbul karayolu çift taraflı trafiğe kapandı. Yolda ulaşım gece saat 23.00 sularında yeniden sağlandı. Ancak gece yarısı yol yeniden ulaşıma kapandı. Yüzlerce otobüs ve otomobil yolda mahsur kaldı. Çatısı akan Balıkesir terminalinde saatlerdir bekleyen yolcular ile firma yetkilileri arasında gerginlik yaşanıyor. Yaşlılar ve çocuklar perişan oldu. Terminalden çıkışları ne zaman yapılacağı ise bilinmiyor.
Dün İstanbul’dan İzmir’e gitmek için yola çıkan Ayşegül Basmacı yaşadıklarını hurriyet.com.tr’ye anlattı:
"ÇATI AKIYOR"
Şehir içi trafik yüzünden dün akşam 20:00’de Esenler’den kalkan otobüs 23:30’da Kartal’daydı. Bursa yolunda trafik yoğunlaştı. Sabah 04:00’te Balıkesir’e geldik ve o 5,5 saattir Balıkesir Terminali’ndeyiz. Bizi buraya aldıkları için şanslıyız. Yolda otobüslerde ve otomobillerde mahsur kalan insanlar var.
100’den fazla otobüs dışarıda bekliyor. Terminalde bütün peronlar dolmuş durumda. İkili üçlü sıra oluştu. Hava çok soğuk. Terminalde olmamıza rağmen üşüyoruz. Çatı akıyor, kar ve su içindeyiz. Yaşlılar ve çocuklar perişan durumda. Bu yüzden görevlilerle yolcular arasında sıkı sık gerginlik yaşanıyor.
"ÇAY İLE ISINIYORUZ"
Gece 01:00’den beri terminalde bekleyen insanlar var. Ne zaman gideceğimizi bilmiyoruz. Saat 10:00 çıkabileceğimizi söylemişlerdi ancak hiçbir hareketlilik yok. Açıklama yapan bir yetkili bulamadığımız için de söylenenler güven vermiyor. Perişan haldeyiz. Çay, tuvalet paralı. Simit ve çay ile karnımızı doyurup ısınıyoruz. Şanslı olanlar telefonlarını şarj edebiliyorlar. Yolda kalıp, buraya telefon şarj etmeye gelenler var. Bu çileyi İstanbul- İzmir yolunda yaşıyoruz. Ne yazık ki olanları kabullenmiş durumdayız.
"AÇLIKTAN BAYILACAK DURUMA GELDİK"
Çanakça mevkisinde yolda kalan sürücüler canlı yayında isyan etti. CNN Türk'ün yayınına bağlanan sürücülerden Yusuf Topalca, "Açlıktan bayılacak duruma geldik. Yakıtımız bitmek üzere. Küçük yaşta bebekler var arabalarda. Yakıtları bitmiş olanlar var, arabalarımıza aldık" diye isyan etti. Topalca, İstanbul Gebze'den İzmir'e gitmek için yola çıktığını belirtti.
TÜRKİYE YOLDA KALDI
Perşembe günü gece saatlerinden sonra etkisini yitirmesi beklenen fırtınanın meydana getirebileceği ulaşımda aksamalar, ağaç ve direklerin devrilmesi, çatı uçması, kar yağışıyla birlikte tipi gibi olumsuzluklara karşı ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olunması istendi. Akhisar-Balıkesir arasındaki kapanan yol nedeniyle şehir girişinde araçlar durduruldu ve uyarılar yapıldı.
ZİNCİRSİZ ARAÇLAR ENGELLEDİ
Araçların yoğunluğu nedeniyle Kırkağaç-Soma kavşağında tıkanma yaşandı. Karayolları ekiplerinin çalışmaları devam ederken, yüksek kesimlerdeki yağışların sürmesi nedeniyle bir çok araç Akhisar giriş ve çıkışlarında bekletildi. Yolcu otobüsleri ise ilçe terminalinde uzun süre mola vermek zorunda kaldı. Yola hazırlıksız çıkan araçlar ise zor anlar yaşadı. Özellikle zincirsiz yola çıkan kamyon ve kamyonet gibi araçların gidememesi nedeniyle yolda kaldıkları bildirildi.
Karayollarından edinilen bilgiye göre ise yolların her iki yönünde açık olduğu ancak zincirsiz araçlar ve kayan TIR’ların yolu kapattığı bildirildi. Bazı vatandaşlar ise 12 saattir yolda kaldıklarını ve mağduriyetlerinin giderilmesini istedi.
KÜTAHYA-AFYONKARAHİSAR KARAYOLU TEKRAR KAPANDI
Kütahya'da dün yaklaşık 8 saat süreyle kapanan ve geceleyin ulaşıma açılan Kütahya-Afyonkarahisar karayolu bu sabah saatlerinde tekrar ulaşımına kapandı.
Yetkililer Kütahya- Afyonkarahisar karayolunun 17'nci kilometresindeki 'Pusan Rampaları'nda oluşan aşırı buzlanma nedeniyle araçların kaldığını ve yolun trafiğe kapandığını belirtti. Karayolları ekipleri ile Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Şubesi ekiplerinin yolu trafiğe açma çalışmaları sürüyor.
TEM VE D-100 AÇIK
Bolu Dağı’nın D-100 Karayolu ve TEM Otoyolu geçişleri ile Bolu ve Ankara arasındaki TEM Otoyolu ve D-100 Karayolu’nda kar yağışı etkili olurken, Karayolları’nın çalışması sonucu yollar ulaşıma açık tutuldu. Zaman zaman araçların kayması ve maddi hasarlı kazalar nedeniyle ulaşımda aksamalar meydana geldi. Trafik polisleri, kar yağışının etkili olduğu bölgelere Karayolları ekiplerini yönlendirirken, güzergahlarda da el işaretleriyle sürücüleri yavaş gitmeleri konusunda uyardı. Hürriyet
31 Aralık 2014 Çarşamba
Türkiye yolda kaldı
Etiketler:
ankara,
bursa,
haber,
hava durumu,
istanbul,
izmir,
izmit,
meteoroloji,
trafik,
Türkiye
Bakan Çağlayan: Van depremi için açılan hesaba...
5 Ocak’ta haklarında Yüce Divan oylaması yapılacak olan AK Partili dört eski bakandan Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış, 22 Aralık’ta karar oturumunun ertelenmesine neden olan itiraz dilekçelerinin ardından, Meclis Soruşturma Komisyonu’na gönderdikleri ek belgelerde malvarlıklarına ilişkin yeni açıklamalar yaptı.
Çağlayan, 40 bin Euro’luk piyanoya mal bildiriminde yer vermemesinin gerekçesini açıklarken, toplam gelir hesabında 20 bin lira dolayındaki milletvekili maaşının değil, aylık 3 bin 525 liralık Başbakanlık harcırahı ile 15 bin liralık ‘çeşitli hesaplardan aylık katılım gelirinin’ de dikkate alınmasını istedi.
FORMULA 1’DEN 66 BİN
Yasaya göre kamu görevlileri aylık net gelirlerinin 5 katını geçen mal artışını bir ay içinde beyan etmek zorundalar. Güler de komisyona gönderdiği hesap cetveliyle, 8 yıllık valilik dönemindeki 1 milyon 357 bin liralık toplam gelirinin 1 milyon liradan fazlasının Organize Sanayi Bölgeleri, ÖZİDAŞ, Vilayetler Turizm AŞ gibi il özel idaresi şirketlerindeki yöneticilik görevi ve Formula organizasyonundan kaynaklandığını beyan etti. Güler, Formula organizasyonundaki görevinden 66 bin 633 lira gelir elde etti. Üç bakanın komisyona 26 Aralık’ta gönderdikleri son yazılar, MASAK uzmanınca hazırlanan bilirkişi raporunda ‘orantısız’ bulunan ve ‘izahı’ istenen malvarlıklarıyla ilgili ikinci açıklama serisi oldu.
Çağlayan avukatı aracılığıyla gönderdiği ek beyanlar özetle şöyle:
40 BİN TL AYLIK
“Eylül 2013 itibariyle milletvekili maaşı 13 bin 393 lira, emeklilik maaşı 6 bin 973 lira, bakanlık döneminde aylık yurtdışı Başbakanlık harcırahı 3 bin 525 lira ve temsil ödeneği olarak 383 lira olmak üzere aylık net ödeme 24 bin 276 lira. Bu miktarın 5 katı ise 121 bin 383 lira. Ayrıca çeşitli hesaplardan aylık katılım geliri ortalama 15 bin lira. Bu katılım geliri hesaba dahil edildiğinde aylık net geliri yaklaşık 40 bin lira olup, yasaya göre alınması gereken 5 katı da 200 bin liradır. Eylül 2013 itibariyle döviz kurlarına göre 1 Euro’nun alış-satış kuru 2,66 lira olduğu gözetildiğinde, piyano bedeli olarak ödenen 40 bin Euro’nun Türk Lirası karşılığı 106 bin 400 liradır. Piyanonun, aylık net gelirinin 5 katının altında olması nedeniyle mal bildirimine konu teşkil etmeyeceği açıktır. Kaldı ki müvekkilim düzenli olarak verdiği tüm mal bildirimlerinde ev eşyalarını göstermemiştir. Aynı şekilde piyanoyu da ev eşyası kapsamında değerlendirerek mal bildiriminde belirtmemiştir.
DÜĞÜN TAKILARI
(2 milyon 537 bin ve 1 milyon 55 bin liralık düğün takıları) Taşınmazların edinimlerinin, Çağan Çağlayan’ın düğün tarihi olan 28 Ekim 2011 ve Kaan Çağlayan’ın düğün tarihi olan 12 Nisan 2013’ten sonra olduğu açıkça görülmektedir. Oğlunun (Çağan) düğününe yaklaşık 5 bin kişi katılmış olup, önemli miktarda altın, mücevherat, döviz ve TL cinsinden hediyeler gelmiştir. Düğün tarihinden önce Van depremi yaşanmış idi. Bu sebeple müvekkilim ve oğlu, davetlilere düğüne çiçek göndermemelerini, çiçek paralarını Van depremzedeleri için açılan yardım hesabına yatırmalarını istemişti. Bu istem sonucu bazı davetliler, Van depremzedeleri için açılan hesaba, düğüne gönderecekleri çiçek yerine 359 bin lira yatırmışlardır. Çiçek bedeli karşılığı yardımın bile boyutu bu düğüne olan ilgiyi ve düğüne gelen hediyelerin büyüklüğünü açıklamaktadır. Kaan Çağlayan yaklaşık 4 bin 500 kişinin katılımıyla yapılan düğünle evlenmiştir. Düğünden gelen takılarının bir kısmını (2 milyon 537 bin lira) bozdurmuştur.” (hürriyet.com.tr)
Çağlayan, 40 bin Euro’luk piyanoya mal bildiriminde yer vermemesinin gerekçesini açıklarken, toplam gelir hesabında 20 bin lira dolayındaki milletvekili maaşının değil, aylık 3 bin 525 liralık Başbakanlık harcırahı ile 15 bin liralık ‘çeşitli hesaplardan aylık katılım gelirinin’ de dikkate alınmasını istedi.
FORMULA 1’DEN 66 BİN
Yasaya göre kamu görevlileri aylık net gelirlerinin 5 katını geçen mal artışını bir ay içinde beyan etmek zorundalar. Güler de komisyona gönderdiği hesap cetveliyle, 8 yıllık valilik dönemindeki 1 milyon 357 bin liralık toplam gelirinin 1 milyon liradan fazlasının Organize Sanayi Bölgeleri, ÖZİDAŞ, Vilayetler Turizm AŞ gibi il özel idaresi şirketlerindeki yöneticilik görevi ve Formula organizasyonundan kaynaklandığını beyan etti. Güler, Formula organizasyonundaki görevinden 66 bin 633 lira gelir elde etti. Üç bakanın komisyona 26 Aralık’ta gönderdikleri son yazılar, MASAK uzmanınca hazırlanan bilirkişi raporunda ‘orantısız’ bulunan ve ‘izahı’ istenen malvarlıklarıyla ilgili ikinci açıklama serisi oldu.
Çağlayan avukatı aracılığıyla gönderdiği ek beyanlar özetle şöyle:
40 BİN TL AYLIK
“Eylül 2013 itibariyle milletvekili maaşı 13 bin 393 lira, emeklilik maaşı 6 bin 973 lira, bakanlık döneminde aylık yurtdışı Başbakanlık harcırahı 3 bin 525 lira ve temsil ödeneği olarak 383 lira olmak üzere aylık net ödeme 24 bin 276 lira. Bu miktarın 5 katı ise 121 bin 383 lira. Ayrıca çeşitli hesaplardan aylık katılım geliri ortalama 15 bin lira. Bu katılım geliri hesaba dahil edildiğinde aylık net geliri yaklaşık 40 bin lira olup, yasaya göre alınması gereken 5 katı da 200 bin liradır. Eylül 2013 itibariyle döviz kurlarına göre 1 Euro’nun alış-satış kuru 2,66 lira olduğu gözetildiğinde, piyano bedeli olarak ödenen 40 bin Euro’nun Türk Lirası karşılığı 106 bin 400 liradır. Piyanonun, aylık net gelirinin 5 katının altında olması nedeniyle mal bildirimine konu teşkil etmeyeceği açıktır. Kaldı ki müvekkilim düzenli olarak verdiği tüm mal bildirimlerinde ev eşyalarını göstermemiştir. Aynı şekilde piyanoyu da ev eşyası kapsamında değerlendirerek mal bildiriminde belirtmemiştir.
DÜĞÜN TAKILARI
(2 milyon 537 bin ve 1 milyon 55 bin liralık düğün takıları) Taşınmazların edinimlerinin, Çağan Çağlayan’ın düğün tarihi olan 28 Ekim 2011 ve Kaan Çağlayan’ın düğün tarihi olan 12 Nisan 2013’ten sonra olduğu açıkça görülmektedir. Oğlunun (Çağan) düğününe yaklaşık 5 bin kişi katılmış olup, önemli miktarda altın, mücevherat, döviz ve TL cinsinden hediyeler gelmiştir. Düğün tarihinden önce Van depremi yaşanmış idi. Bu sebeple müvekkilim ve oğlu, davetlilere düğüne çiçek göndermemelerini, çiçek paralarını Van depremzedeleri için açılan yardım hesabına yatırmalarını istemişti. Bu istem sonucu bazı davetliler, Van depremzedeleri için açılan hesaba, düğüne gönderecekleri çiçek yerine 359 bin lira yatırmışlardır. Çiçek bedeli karşılığı yardımın bile boyutu bu düğüne olan ilgiyi ve düğüne gelen hediyelerin büyüklüğünü açıklamaktadır. Kaan Çağlayan yaklaşık 4 bin 500 kişinin katılımıyla yapılan düğünle evlenmiştir. Düğünden gelen takılarının bir kısmını (2 milyon 537 bin lira) bozdurmuştur.” (hürriyet.com.tr)
2 yaşındaki çocuk annesini öldürdü
Amerika Birleşik Devletleri'nin Idaho eyaletinde, süpermarkette iki yaşındaki oğlu tarafından kazayla vurulan bir kadın öldü.
Alışveriş arabasında oturan çocuğun, mermi yüklü silahı annesinin çantasından aldığı belirtildi.
Adı açıklanmayan 29 yaşındaki kadının olay yerinde öldüğü bildirildi. Olay, Hayden'daki Wal-Mart mağazasında meydana geldi.
Polis yetkilileri mağazaya çocuklarıyla gelen kadının silahının ruhsatlı olduğunu söyledi.
Alışveriş arabasında oturan çocuğun, mermi yüklü silahı annesinin çantasından aldığı belirtildi.
Adı açıklanmayan 29 yaşındaki kadının olay yerinde öldüğü bildirildi. Olay, Hayden'daki Wal-Mart mağazasında meydana geldi.
Polis yetkilileri mağazaya çocuklarıyla gelen kadının silahının ruhsatlı olduğunu söyledi.
30 Aralık 2014 Salı
Denizin dibinde görüldü!
Endonezya'nın Surabaya Adası'ndan Singapur'a giderken pazar günü kaybolan AirAsia uçağı için sürdürülen arama çalışmaları sırasında yetkililer 40 kişinin cesetlerini çıkardıklarını açıkladı. Denizin tabanında ise uçak şeklinde bir gölge tespit edildi.
Milliyet'in haberine göre; Borneo Adası yakınlarında arama çalışmalarını sürdüren yetkililer, kayıp AirAsia uçağının son görüldüğü yer yakınlarında ilk başta denizde yüzen 6 ceset bulunduğunu açıkladı. BBC haber kanalına göre de yetkilililer şu ana kadar 40'dan fazla secet çıkarıldığını açıkladı.
Endonezya Arama ve Kurtarma Ajansı yetkililerinden SB Supriyadi, cesetlerin donanma gemisine alındığını söyledi. Donanma Sözcüsü Manahan Simorangkir de bulunan cesetlerde can yeleği olmadığını kaydetti.
Endonezya Arama ve Kurtarma Ajansı Başkanı Bambang Sulistyo da arama çalışmaları sırasında Java Denizi'nde bulunan nesnelerin yüzde 95 olasılıkla kayıp uçağa ait olduğunu belirtti. Sulistyo, denizde bulunan nesneler arasında uçağın acil çıkış kapısı ile alüminyum parçalar da olduğuna işaret etti.Uçakta bulunanların aileleri, Surabaya'daki arama kurtarma merkezine çağrıldı.
Deniz tabanında uçak şeklinde bir gölgenin tespit edildiği de duyuruldu.
AirAsia'ya ait Airbus A320-200 tipi uçak, Endonezya'nın Surabaya Adası'ndan Singapur'a giderken pazar günü kaybolmuştu. Uçağın pilotu, kule ile son konuşmasında kötü hava koşulları nedeniyle rotasını değiştirmek için izin istemişti. Uçakta 7 mürettebatın yanı sıra 137 yetişkin, 17 çocuk ve bir de bebek bulunuyor. Büyük kısmı Endonezyalı olan yolcular arasında bir İngiltere, bir Malezya, bir Singapur ve üç de Güney Kore vatandaşı yer alıyor.
Milliyet'in haberine göre; Borneo Adası yakınlarında arama çalışmalarını sürdüren yetkililer, kayıp AirAsia uçağının son görüldüğü yer yakınlarında ilk başta denizde yüzen 6 ceset bulunduğunu açıkladı. BBC haber kanalına göre de yetkilililer şu ana kadar 40'dan fazla secet çıkarıldığını açıkladı.
Endonezya Arama ve Kurtarma Ajansı yetkililerinden SB Supriyadi, cesetlerin donanma gemisine alındığını söyledi. Donanma Sözcüsü Manahan Simorangkir de bulunan cesetlerde can yeleği olmadığını kaydetti.
Endonezya Arama ve Kurtarma Ajansı Başkanı Bambang Sulistyo da arama çalışmaları sırasında Java Denizi'nde bulunan nesnelerin yüzde 95 olasılıkla kayıp uçağa ait olduğunu belirtti. Sulistyo, denizde bulunan nesneler arasında uçağın acil çıkış kapısı ile alüminyum parçalar da olduğuna işaret etti.Uçakta bulunanların aileleri, Surabaya'daki arama kurtarma merkezine çağrıldı.
Deniz tabanında uçak şeklinde bir gölgenin tespit edildiği de duyuruldu.
AirAsia'ya ait Airbus A320-200 tipi uçak, Endonezya'nın Surabaya Adası'ndan Singapur'a giderken pazar günü kaybolmuştu. Uçağın pilotu, kule ile son konuşmasında kötü hava koşulları nedeniyle rotasını değiştirmek için izin istemişti. Uçakta 7 mürettebatın yanı sıra 137 yetişkin, 17 çocuk ve bir de bebek bulunuyor. Büyük kısmı Endonezyalı olan yolcular arasında bir İngiltere, bir Malezya, bir Singapur ve üç de Güney Kore vatandaşı yer alıyor.
Dünya bu fotoğrafı konuşuyor!
Karlı bir ovada, ne sıra ne de üzerlerinde çatı olmadan üniversiteye girmek için mücadele eden öğrencilerin trajik görüntüsü ise hafızalardan silinmiyor...
ABD liderliğindeki NATO güçlerinin Afganistan'da 13 yıl süren misyonu, başkent Kabil'de düzenlenen törenle önceki gün resmen sona erdi.
TERÖRÜN ETKİSİ SÜRÜYOR
3 bin 485 kişinin ölümüyle sonuçlanan misyona rağmen ay başında çekilen bu fotoğraf hafızalardan silinmiyor. Üniversite giriş sınavına giren öğrencilerin içler acısı hali ülkenin savaşın ve terörün etkisinden hala sıyrılmadığının bir göstergesi.
YÜREK BURKAN GÖRÜNTÜ
Karlı bir ovada, ne sıra ne de üzerlerinde çatı olmadan üniversite için ter döken öğrencilerin bu trajik görüntüsü yürek burkuyor.
ABD liderliğindeki NATO güçlerinin Afganistan'da 13 yıl süren misyonu, başkent Kabil'de düzenlenen törenle önceki gün resmen sona erdi.
TERÖRÜN ETKİSİ SÜRÜYOR
3 bin 485 kişinin ölümüyle sonuçlanan misyona rağmen ay başında çekilen bu fotoğraf hafızalardan silinmiyor. Üniversite giriş sınavına giren öğrencilerin içler acısı hali ülkenin savaşın ve terörün etkisinden hala sıyrılmadığının bir göstergesi.
YÜREK BURKAN GÖRÜNTÜ
Karlı bir ovada, ne sıra ne de üzerlerinde çatı olmadan üniversite için ter döken öğrencilerin bu trajik görüntüsü yürek burkuyor.
HSYK Zekeriya Öz ile 3 savcı hakkında karar verdi
HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, yılın son toplantısında, başta Ergenekon eski savcısı Zekeriya Öz olmak üzere 17-25 Aralık savcıları ile ilgili ihraç talepli soruşturma dosyalarını görüştü. HSYK oyçokluğu ile Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç’in, haklarındaki soruşturma sonuçlanıncaya kadar görevlerinden uzaklaştırma kararı verdi.
17 ve 25 Aralık soruşturmasını yürüten Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında HSYK başmüfettişi Ömer Kara, “Kusurlu, uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzuna ve saygınlığına zarar verdikleri” iddiasıyla rapor hazırlamıştı. Başmüfettiş Kara, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’e meslekten ihraç, Ali Güngör’e ise yer değiştirme cezası verilmesini talep etmişti.
ÖNCE TEDBİR TALEBİ GÖRÜŞÜLDÜ
Daire bu sabah 9.30’da 4 savcı hakkındaki iddiaları ve tedbir talebini görüşmek üzere toplandı. Daire, soruşturma kapsamında ilk olarak dört savcının açığa alınıp alınmayacağına ilişkin tedbir talebini karara bağladı. Daire 5’e karşı 2 oyla dört savcının soruşturma tamamlanıncaya kadar açığa almasına karar verdi.
DİSİPLİN KARARI YENİ YILDA
HSYK yetkilileri, Hürriyet Dünyası’na, bu hafta son toplantıyı yaptıklarını, daha sonra dört savcıya ilişkin disiplin kararlarının ve diğer soruşturma dosyalarının da görüşüleceğini söylediler. HSYK 2. Dairesi, müfettiş raporunu değerlendirecek ve disiplin yönünden karar verecek. Rapordaki görüş doğrultusunda karar verilirse, 17 ve 25 Aralık soruşturmasını yürüten savcılara ihraç kararı çıkabilecek. Kurul, Dubai tatiline ilişkin iddia dışında 17 ve 25 Aralık’taki gözaltı ve el koyma işlemlerini “yargı yetkisi” kapsamında görürse, alt ceza ya da ceza verilmemesi yolunda karar da alabilecek.
İŞTE O RAPOR: ÖZ’E DUBAİ TATİLİNDEN İHRAÇ
Raporda, Savcı Öz’ün Dubai tatilinin parasını işadamı Ali Ağaoğlu’nun ödemesi ve kanunsuz imar değişikliği talepleri yüzünden meslekten ihraç edilmesi istendi. HSYK 2. Dairesi’ne gönderilen raporda, Savcı Zekeriya Öz’ün 18 Aralık’ta Emniyet Müdürlüğü’ne giderek oradaki kolluk görevlilerini tehdit ettiği savunuldu. Fatih Belediyesi’ni baskı altına almaya çalıştığı öne sürülen Öz’ün, yılda 25-30 kez yurtdışına çıktığı, Dubai tatilinin masrafı olan 20 bin 259 doların da işadamı Ali Ağaoğlu’na ödettirildiği ifade edildi.
Raporda, Savcı Celal Kara’nın ise 17 Aralık darbe girişimi sırasında gözaltına aldığı kişilere savunma hakkı vermediği kaydedildi. Salih Kaan Çağlayan’ın ifadesinin sadece 4 dakika, Barış Güler’in 7 dakika ve Mustafa Demir’in ise 14 dakika sürmesi de buna delil olarak gösterildi.
YÜZGEÇ DELİLSİZ GÖZALTI YAPTI
3 farklı soruşturmayı birleştirerek tek operasyon yapan Savcı Yüzgeç’in ise “17 Aralık darbe girişiminde, somut bilgi ve belge olmadan gözaltı işlemi uyguladığı, mal varlıklarına el koyduğu” öne sürüldü. Yüzgeç’in kanunun değil polisin inisiyatifiyle soruşturma yaptığı, ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’ya bilgi vermeden arama ve gözaltı yaptığı belirtildi. Başmüfettiş Kara, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürütürken görevden alınan ve Tekirdağ’a düz savcı olarak atanan Savcı Muammer Akkaş hakkında yürüttüğü soruşturmada, Akkaş’ın da meslekten ihracını istemişti. Raporda, Savcı Akkaş aleyhine 25 Aralık soruşturmasını yürüten Savcı İsmail Uçar, İdris Kurt, eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı’nın yerine atanan Mali Şube Müdürü Hakan Sıralı’nın ifadelerine yer verilmişti. Hürriyet
17 ve 25 Aralık soruşturmasını yürüten Zekeriya Öz, Celal Kara, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında HSYK başmüfettişi Ömer Kara, “Kusurlu, uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzuna ve saygınlığına zarar verdikleri” iddiasıyla rapor hazırlamıştı. Başmüfettiş Kara, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’e meslekten ihraç, Ali Güngör’e ise yer değiştirme cezası verilmesini talep etmişti.
ÖNCE TEDBİR TALEBİ GÖRÜŞÜLDÜ
Daire bu sabah 9.30’da 4 savcı hakkındaki iddiaları ve tedbir talebini görüşmek üzere toplandı. Daire, soruşturma kapsamında ilk olarak dört savcının açığa alınıp alınmayacağına ilişkin tedbir talebini karara bağladı. Daire 5’e karşı 2 oyla dört savcının soruşturma tamamlanıncaya kadar açığa almasına karar verdi.
DİSİPLİN KARARI YENİ YILDA
HSYK yetkilileri, Hürriyet Dünyası’na, bu hafta son toplantıyı yaptıklarını, daha sonra dört savcıya ilişkin disiplin kararlarının ve diğer soruşturma dosyalarının da görüşüleceğini söylediler. HSYK 2. Dairesi, müfettiş raporunu değerlendirecek ve disiplin yönünden karar verecek. Rapordaki görüş doğrultusunda karar verilirse, 17 ve 25 Aralık soruşturmasını yürüten savcılara ihraç kararı çıkabilecek. Kurul, Dubai tatiline ilişkin iddia dışında 17 ve 25 Aralık’taki gözaltı ve el koyma işlemlerini “yargı yetkisi” kapsamında görürse, alt ceza ya da ceza verilmemesi yolunda karar da alabilecek.
İŞTE O RAPOR: ÖZ’E DUBAİ TATİLİNDEN İHRAÇ
Raporda, Savcı Öz’ün Dubai tatilinin parasını işadamı Ali Ağaoğlu’nun ödemesi ve kanunsuz imar değişikliği talepleri yüzünden meslekten ihraç edilmesi istendi. HSYK 2. Dairesi’ne gönderilen raporda, Savcı Zekeriya Öz’ün 18 Aralık’ta Emniyet Müdürlüğü’ne giderek oradaki kolluk görevlilerini tehdit ettiği savunuldu. Fatih Belediyesi’ni baskı altına almaya çalıştığı öne sürülen Öz’ün, yılda 25-30 kez yurtdışına çıktığı, Dubai tatilinin masrafı olan 20 bin 259 doların da işadamı Ali Ağaoğlu’na ödettirildiği ifade edildi.
Raporda, Savcı Celal Kara’nın ise 17 Aralık darbe girişimi sırasında gözaltına aldığı kişilere savunma hakkı vermediği kaydedildi. Salih Kaan Çağlayan’ın ifadesinin sadece 4 dakika, Barış Güler’in 7 dakika ve Mustafa Demir’in ise 14 dakika sürmesi de buna delil olarak gösterildi.
YÜZGEÇ DELİLSİZ GÖZALTI YAPTI
3 farklı soruşturmayı birleştirerek tek operasyon yapan Savcı Yüzgeç’in ise “17 Aralık darbe girişiminde, somut bilgi ve belge olmadan gözaltı işlemi uyguladığı, mal varlıklarına el koyduğu” öne sürüldü. Yüzgeç’in kanunun değil polisin inisiyatifiyle soruşturma yaptığı, ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’ya bilgi vermeden arama ve gözaltı yaptığı belirtildi. Başmüfettiş Kara, 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını yürütürken görevden alınan ve Tekirdağ’a düz savcı olarak atanan Savcı Muammer Akkaş hakkında yürüttüğü soruşturmada, Akkaş’ın da meslekten ihracını istemişti. Raporda, Savcı Akkaş aleyhine 25 Aralık soruşturmasını yürüten Savcı İsmail Uçar, İdris Kurt, eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı’nın yerine atanan Mali Şube Müdürü Hakan Sıralı’nın ifadelerine yer verilmişti. Hürriyet
Asgari ücret belli oldu
Çalışma Bakanı Faruk Çelik asgari ücret komisyonu kararlarını açıkladı. Buna göre asgari ücret net asgari 2015’in ilk 6 ayı için 949 TL ikinci altı ay için ise 1000 TL oldu. Böylece yılın ilk altı ayı için yüzde 6, ikinci altı ay için de yüzde 6'lık artış yapıldı.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik açıklama yaptı. İşte kritik açıklamadan başlıklar:
OVP çerçevesinde 2015 yılında yüzde 5 enflasyon hedefleniyor. Hükümetimiz döneminde emeklilerimize de çalışanlarımız enflasyona ezdirilmemiştir. 2002’de 184 TL olan net asgari ücret 891 TL’ye yükselmiştir. Artış oranı yüzde 383’tür. 2014 yılında geçerli olan nominal asgari ücret gözönüne alındığında 8 AB ülkesinden daha iyi ücretimiz.
ILO’nun küresel ücretler raporuna baktığımızda reel ücretlerde erimeler var.
Asgari ücret 2015'in ilk 6 ayında brüt 1202 TL 2015 ikinci altı ay için brüt 1274 TL’ye yükseltilmiştir. Net asgari 2015’in ilk 6 ayı için 949 TL ikinci altı ay için ise 1000 TL olmuştur.
Yılın ilk 6 ayı için yüzde 6 ikinci 6 ay için de altı. Yıllık artış yüzde 12.30 oldu.
Çalışma Bakanı Faruk Çelik açıklama yaptı. İşte kritik açıklamadan başlıklar:
OVP çerçevesinde 2015 yılında yüzde 5 enflasyon hedefleniyor. Hükümetimiz döneminde emeklilerimize de çalışanlarımız enflasyona ezdirilmemiştir. 2002’de 184 TL olan net asgari ücret 891 TL’ye yükselmiştir. Artış oranı yüzde 383’tür. 2014 yılında geçerli olan nominal asgari ücret gözönüne alındığında 8 AB ülkesinden daha iyi ücretimiz.
ILO’nun küresel ücretler raporuna baktığımızda reel ücretlerde erimeler var.
Asgari ücret 2015'in ilk 6 ayında brüt 1202 TL 2015 ikinci altı ay için brüt 1274 TL’ye yükseltilmiştir. Net asgari 2015’in ilk 6 ayı için 949 TL ikinci altı ay için ise 1000 TL olmuştur.
Yılın ilk 6 ayı için yüzde 6 ikinci 6 ay için de altı. Yıllık artış yüzde 12.30 oldu.
Elektrik parası nasıl geri alınır?
Paralarını geri almak isteyen insanların dikkat etmesi gereken 3 kritik nokta var...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kayıp Kaçak bedelinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu kararını vermesi üzerine vatandaşlar paralarını geri almanın yollarını arıyor. Paralarını geri almak isteyen insanların dikkat etmesi gerekin 3 kritik nokta var...
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Hukuk Müşaviri Hayati Küçük, Yargıtay Genel Kurulu'nun elektrikte kayıp kaçak bedelinin dürüst vatandaştan tahsil edilemeyeceğine dair kararının 'emsal' bir karar olduğunu iddia etti. Küçük, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu emsal bir karar aldı, içtihat niteliğinde. Dolayısıyla dava açılan mahkemeleri bağlayıcı bir niteliktedir. Bu karara dayanılarak vatandaşın dava açması yerindedir dürüst tüm vatandaş dava açmalıdır” dedi.
PARANIZI NASIL GERİ ALACAKSINIZ?
1- EMO Hukuk Müşaviri Küçük, vatandaşın son 10 yılda ödediği kayıp kaçak bedelini alması için öncelikle bulunduğu ildeki elektrik dağıtım şirketine gidip, ne kadar kayıp kaçak bedeli ödediğine dair kağıt alması gerektiğini vurguladı.
2- Eğer abonenin ödediği bedel 2 bin liranın altında ise ilçesindeki Tüketici Hakem Heyetine gidip, Yargıtay kararını emsal göstererek parasının iadesi talebinde bulunması gerektiğini söyledi.
3- Küçük, 2 bin liranın üzerindeki kayıp kaçak bedellerini almak için dava açılması gerektiğine dikkat çekti.
Kaynak: Türkiye
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun kayıp Kaçak bedelinin tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu kararını vermesi üzerine vatandaşlar paralarını geri almanın yollarını arıyor. Paralarını geri almak isteyen insanların dikkat etmesi gerekin 3 kritik nokta var...
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Hukuk Müşaviri Hayati Küçük, Yargıtay Genel Kurulu'nun elektrikte kayıp kaçak bedelinin dürüst vatandaştan tahsil edilemeyeceğine dair kararının 'emsal' bir karar olduğunu iddia etti. Küçük, “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu emsal bir karar aldı, içtihat niteliğinde. Dolayısıyla dava açılan mahkemeleri bağlayıcı bir niteliktedir. Bu karara dayanılarak vatandaşın dava açması yerindedir dürüst tüm vatandaş dava açmalıdır” dedi.
PARANIZI NASIL GERİ ALACAKSINIZ?
1- EMO Hukuk Müşaviri Küçük, vatandaşın son 10 yılda ödediği kayıp kaçak bedelini alması için öncelikle bulunduğu ildeki elektrik dağıtım şirketine gidip, ne kadar kayıp kaçak bedeli ödediğine dair kağıt alması gerektiğini vurguladı.
2- Eğer abonenin ödediği bedel 2 bin liranın altında ise ilçesindeki Tüketici Hakem Heyetine gidip, Yargıtay kararını emsal göstererek parasının iadesi talebinde bulunması gerektiğini söyledi.
3- Küçük, 2 bin liranın üzerindeki kayıp kaçak bedellerini almak için dava açılması gerektiğine dikkat çekti.
Kaynak: Türkiye
30 milyon elektrik abonesine çağrı
Yargıtay'ın, kaçak kullanılan elektriğin bedelinin tüm abonelerden tahsil edilemeyeceğine ilişkin kararı tartışmaya yol açtı.
EPDK, Yargıtay'ın bu kararının emsal teşkil etmeyeceği, konuyla ilgili itiraz merciinin yargıtay değil Danıştay olduğu görüşünde. Tüketici Hakları Derneği ise faturalarını düzenli ödeyen tüm aboneleri, kesintileri geri almak için Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvurmaya çağırıyor.
Süreç, bir elektrik abonesinin faturadaki kayıp Kaçak bedelini dağıtım şirketinden istemesiyle başladı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yargı sürecinin sonunda son sözünü söyledi.
Elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerinin tüketicilerden alınamayacağına hükmetti.
Şimdi Türkiye'deki 30 milyon elektrik abonesinin 2007 yılından bugüne kadar ödediği kayıp-kaçak elektrik bedelini dağıtım şirketlerinden geri alması gündemde.
Kayıp-kaçak bedeli, konutlarda elektrik faturasının yüzde10'unu oluşturuyor.
Tüketici Hakları Derneği'nin hesabına göre bu miktar yıllık 85 lira, 10 yıl olarak hesaplandığında da yaklaşık bin liraya denk geliyor.
30 milyon abonenin dava açması durumunda Yargıtay'a milyonlarca dava dosyasının gelebileceği belirtiliyor.
Çünkü, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Yargıtay kararının emsal teşkil etmediği, konunun idari bir dava olması nedeniyle Yargıtay'ın değil Danıştay'ın karar vermesi gerektiğini savunuyor.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, kayıp kaçak bedelini faturayı oluşturan kalemler içinde gösterecek bir yasa hazırlığı olduğunu açıklamıştı.
Bu durumda davaların önü kesilecek.
Ancak Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, tüketicinin zarara uğratılmaması için, hükümete ve EPDK'ya çağrı yaptı.
EPDK, Yargıtay'ın bu kararının emsal teşkil etmeyeceği, konuyla ilgili itiraz merciinin yargıtay değil Danıştay olduğu görüşünde. Tüketici Hakları Derneği ise faturalarını düzenli ödeyen tüm aboneleri, kesintileri geri almak için Tüketici Hakem Heyetleri'ne başvurmaya çağırıyor.
Süreç, bir elektrik abonesinin faturadaki kayıp Kaçak bedelini dağıtım şirketinden istemesiyle başladı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yargı sürecinin sonunda son sözünü söyledi.
Elektrik faturalarındaki kayıp-kaçak bedellerinin tüketicilerden alınamayacağına hükmetti.
Şimdi Türkiye'deki 30 milyon elektrik abonesinin 2007 yılından bugüne kadar ödediği kayıp-kaçak elektrik bedelini dağıtım şirketlerinden geri alması gündemde.
Kayıp-kaçak bedeli, konutlarda elektrik faturasının yüzde10'unu oluşturuyor.
Tüketici Hakları Derneği'nin hesabına göre bu miktar yıllık 85 lira, 10 yıl olarak hesaplandığında da yaklaşık bin liraya denk geliyor.
30 milyon abonenin dava açması durumunda Yargıtay'a milyonlarca dava dosyasının gelebileceği belirtiliyor.
Çünkü, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Yargıtay kararının emsal teşkil etmediği, konunun idari bir dava olması nedeniyle Yargıtay'ın değil Danıştay'ın karar vermesi gerektiğini savunuyor.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, kayıp kaçak bedelini faturayı oluşturan kalemler içinde gösterecek bir yasa hazırlığı olduğunu açıklamıştı.
Bu durumda davaların önü kesilecek.
Ancak Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, tüketicinin zarara uğratılmaması için, hükümete ve EPDK'ya çağrı yaptı.
29 Aralık 2014 Pazartesi
Doçent cinayetinde şok ifadeler
Konya'da geçen 2 Haziran'da Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i, duygusal ilişki yaşadığı sekreter Asuman E.'ye ilgi duyduğu gerekçesiyle üniversitedeki odasında bıçaklayarak öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin yargılanmasına başlandı.
Prof. Dr. Gülce, mahkeme heyetine, "Böyle bir olay nedeniyle karşınızda olmaktan utanç duyuyorum" dedi. Öldürdüğü Doç. Dr. Özdemir için cezevinde her gün dua ettiğini ve onun için her gün iki kez Yasin suresini okuduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülce, "Belki ailesi bu kadar dua etmiyordur" dedi. Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından mahkeme heyeti duruşmayı 20 Mart
2015 tarihine erteledi.
Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Gülce'nin eşi olan 2 çocuk babası 53 yaşındaki Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Gülce, iddiaya göre duygusal ilişki yaşadığı fakültedeki o dönem evli olan 1 çocuk annesi 28 yaşındaki sekreter Asuman E. yüzünden tartıştığı 3 çocuk babası 42 yaşındaki Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i geçen 2 Haziran'da bıçaklayarak öldürdü. Fakültedeki odasında olaydan 2 gün sonra cesedi bulunan Doç. Dr. Özdemir'in vücudunda ve boğazında 14 bıçak darbesi saptandı.
Olayla ilgili olarak, cinayetin ardından emeklilik dilekçesi veren Prof. Dr. Gülce ile Asuman E. gözaltına alındı. Prof. Dr. Gülce, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı, sekreter Asuman E. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
SEKRETER SALONA TUTUK SANIKLARIN GİRDİĞİ KAPIDAN ALINDI
Konya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 'tasarlayarak öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu olarak yargılanan Prof. Dr. Ahmet Gülce ile 'cinayete yardım etmek' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan Asuman E. katıldı. Asuman E. öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in yakınlarıyla karşılaşmaması için salona, tutuklu sanıkların girdiği kapıdan alındı. Kimlik bilgileri okunan Prof. Dr. Ahmet Gülce, olaydan sonra emekli olduğunu ve boşandığını belirtti.
Asuman E. de işsiz olduğunu herhangi bir gelirinin olmadığını ve babasının evinde kaldığını belirtti. Davaya Selçuk Üniversitesi de müdahil olmak istedi. Ancak mahkemeye heyeti, bu talebi reddetti
'EŞİM DEKAN OLDUKTAN SONRA ASUMAN İLE İLİŞKİMİZ BAŞLADI'
Prof. Dr. Ahmet Gülce, ifadesinde Selçuk Üniversitesi'nde 2004 yılından itibaren görev yaptığını ve öldürdüğü Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i, o yıldan itibaren tanıdığını sekreter Asuman E.'yi ise 3 yıldır tanıdığını söyledi. Asuman E. ile ilk tanıştıklarında kendisini o dönem dekan yardımcısı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ahmet Gülce, "İlk tanışmamız ben dekan yardımcısıyken oldu. O zaman iş nedeniyle geldi ve tanıştık. 2012 yılının Haziran ayında eşim dekan olduktan sonra Asuman ile ilişkimiz başladı. Kendisi Çevre Mühendisliği bölümünde görev yapıyordu" dedi.
'ASUMAN, DOÇENTTEN HAMİLE KALDIĞINI SÖYLEDİ'
Prof. Dr. Gülce, ifadesinde sekter Asuman E.'nin hem kendisiyle, hem de Doç. Dr. Celalettin Özdemir ile ilişkisinin olduğunu ve bu yıl içinde Özdemir'den hamile kaldığını söylediğini öne sürdü. Doç. Dr. Özdemir'e, sekreter Asuman E. ile ilişkisinin olup olmadığnı sorduğunu belirten Prof. Dr. Gülce, "Celalettin'e sordum, böyle birşeyin olmadığını söyledi. Ancak Asuman, Celalettin'in kendisini yüz üstü bıraktığını ve ondan kurtulamadığını söylüyordu bana" dedi.
'ASUMAN KAPIYI KİLİTLEDİ'
Asuman E.'in olaydan önce kendisini Doç. Dr. Özdemir'in odasına çağırdığını öne süren Prof. Dr. Gülce, şöyle devam etti:
"Asuman olaydan önce beni Celalettin'in odasına çağırdı. İkisi de odadaydı. Hakkımda dosya hazırlandığını ve bunları YÖK'e bildireceğini söyledi. 'Benim hakkımda ne olacak ki, herşeyimiz ortada' dedim ve çıkıp gittim. 1-2 gün sonra Asuman odama gelerek, dosyada kendisine attığım mesajların olduğunu söyledi. Nasıl aldığını sorunca 'gizlice almış' dedi. Rektör, Asuman'ın fakülteden uzaklaştırılarak başka bir fakülteye gönderilmesini istedi. Bir hafta önce de başka bir yere gönderildi, benim haberim yoktu. Olay günü Asuman saat 5 gibi beni aradı ve eşime teşekkür için yanımıza geleceğini söyledi. Ancak geç geldi ve nerede olduğunu sorunca Celalettin'in yanına uğradığını ve onun dosyayı göndereceğini ifade etti. Daha sonra konuşmak için Asuman ile odadan çıkarak, Celalettin Özdemir'in yanına gittik. Celalettin odada oturuyordu ve Asuman geldi kapıyı kilitledi. 'Siz benim evleneceğim kadını rezil ettiniz, buradan gönderdiniz, ben de sizi rezil edeceğim' diye konuşunca ben de 'Rektör böyle istedi, ben göndermedim' dedim. Bana küfür etmeye başladı. Yakamdan tuttu, benden daha güçlüydü. Hortum kestiğim için bıçak cebimdeydi. Kendimi korumak amacıyla 2-3 kez bıçağı salladım. Hatta bıçağı elimden almaya çalıştı. Bu arada kapı çalındı, kapı kilitliydi, üzerime baktım, kanlıydı. 'Celalettin Hocam' diye seslendiler. Önlüğüm kan olduğu için çıkardım ve maktulün montunu giyerek pencereden atladım."
'EŞİM BANA EVDEN GİTMEMİ SÖYLEDİ'
Olaydan sonra eşi dekan Prof. Dr. Handan Gülce ile birlikte eve gitmek için yola çıktıklarını anlatan Prof. Dr. Gülce, eşinin üzerindeki lekeleri sorması üzerine laboratuvarda oldu, kimyasal madde olduğunu söylediğini belirtti.
Prof. Dr. Ahmet Gülce, eve gittiklerinde Asuman E. yüzünden Doç. Dr. Celalettin Özdemir ile kavga ettiğini söylemesi üzerine dekan eşinin, kendisine evden gitmesini söylediğini ifade etti.
Prof. Dr. Gülce, eşi evden kovduktan sonra babasının evinde olan Asuman E.'nin yanına gittiğini ve Doç. Dr. Özdemir'i öldürdüğünü anlattığını söyledi. Prof. Dr. Gülce, "Asuman'a kapıyı neden kilitlediğini sorduğumda bana 'Celalettin'in baskısıyla' cevabını verdi. Bana anahtarı kapının altından attığını söyledi. Öldürdüğümü söyledim, o da bana 'küçük çocuğum var, beni bulaştırma' dedi" diye konuştu.
PROFESÖR, ÖLDÜRDÜĞÜ DOÇENT İÇİN HER GÜN DUA ETTİĞİNİ SÖYLEDİ
Prof. Dr. Ahmet Gülce, ifadesi sırasında mahkeme heyetine de böyle bir olay nedeniyle karşılarına çıkmaktan dolayı utandığını dile getirdi. Öldürdüğü Doç. Dr. Celalettin Özdemir için cezevinde her gün dua ettiğini ve onun için her gün iki kez Yasin suresini okuduğunu belirterek, "Belki ailesi bu kadar dua etmiyordur" dedi.
BETON ZEMİNDE YATARAK KENDİSİNE CEZA VERMİŞ
Prof. Dr. Ahmet Gülce, olaydan sonra eşinin evi terk etmesini söylemesi üzerine Asuman E. ile görüşüp tekrar evine dönüp, binanın bodrum katında geceyi geçirdiğini belirtti. Prof. Dr. Gülce, ''Celalettin'in beton zeminde yatığını göründe ben de bodrum katta beton zeminde yatarak kendime ceza verdim. Hatta yanıma laboratuvardan siyanür almıştım. Kendimi öldürecektim, sonradan vazgeçtim. Hakim bey bir de şunu belirtmek istedim. Basında 'aşk cinayeti' gibi çıktı, ama bu olay tamamen aniden gelişen bir olaydır" dedi.
Asuman E. ile cinsel ilişkiye girmediklerini belirten Prof. Dr. Gülce, "Asuman bana hep Celalettinden yakınırdı, 'Ondan nefret ediyorum, vücudu kokuyor. Bana zarar vereceğinden endişe duyuyorum.' Hep yakınırdı bu şekilde. Ayrıca Asuman bana bir gün dedi ki, 'dosyayı YÖK'e verirse, sen onu öldürürsün.' Ben de ona dedim ki, 'Cuma hutbesinde hoca bir insanı öldürmenin tüm insanları öldürmek gibi olduğunu söyledi bu mümkün değil' dedim" diye konuştu.
KAYIP FLAŞ BELLEK
Prof. Dr. Ahmet Gülce, öldürdüğü Doç. Dr. Özdemir'in içinde kendi ve diğer hocalar hakkında kazırladığı YÖK'e vereceği raporların bulunduğu öne sürülen kayıp olan flaş bellekle ilgili de şöyle konuştu:
"Asuman, olaydan sonra görüştüğümüzde bana kayıp flaş belleğin kendisinde olduğunu söylemişti. Ben de ona 'Yarın getir' dedim. O da avukata gösterdiğini, avukatın flaş belleğin sıkıntı doğrubileceğini söylemesi üzerin tuvalete attığını söyledi."
SEKRETER, PROFESÖRLE İLİŞKİMİZ YOK
'Cinayete yardım etmek' suçundan tutuksuz yargılanan ve cinayetin ardından eşi F.S.'den boşanan Asuman E., öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'i 2, Prof. Dr. Ahmet Gülce'yi de 5 yıldır tanıdığını belirtti. Doç. Dr. Özdemir ile ilişkisini kabul eden Asuman E., Prof. Dr. Gülce ile olan ilişkisini ise redetti. Asuman E., "Ahmet Hoca bana mesaj gönderiyordu ve bunu Celallettin de görüyor ama dert etmiyordu. Gelen birkaç mesajın fotoğrafını çektik. Celalettin'in böyle bir takıntısı yoktu. 'Evlenince de bu mesajlar devam ederse, bunları Ahmet Hoca'nın eşine gösteririz' diye birbirimize söyledik" dedi.
'BEN KAPIYI KİLİTLEMEDİM'
Asuman E., olaydan 3 gün önce Turizm Fakültesi'nde atandığı için olay günü Mühendislik Fakültesi Dekanı ve aynı zamanda Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin eşi Prof. Dr. Handan Gülce ile helalleşmek için fakülteye geldiğini söyledi. Dekan ile yaptığı görüşmenin ardından merdivenlerden inerken Prof. Dr. Gülce ile karşılaştığını belirten Asumen E., ifadesinde şunları anlattı:
"Merdivenlerden inerken Ahmet hoca ile karşılaştım. Bana gülerek 'Celalettin Hoca'yı öldürdüm' dedi. Daha sonra da bunun şaka olduğunu söyledi. Celalettin Hoca'nın odasına gidince de kapının kilitli olduğunu gördüm. Eve geldiğimde meraklandığım için Ahmet Hoca'yı cep telefonundan aradım, ancak telefonu açmadı. Daha sonra o beni aradı. Evimin önüne geldi, ben Celalettin'i sorunca 3 dakika durdu ve gitti. Bir gün sonra okulda yanıma gelerek, şaka yapmadığını ve kendisinin Celalettin'i öldürdüğü söyledi. Benden bunu kimseye söylemememi, aksi halde beni de bu işe ortak edeceğini ifade etti. Salı akşamı aileme söyledim. Amcam da polis arkadaşını aradı, böyle bir olay olmadığını öğrendik. Ben zaten öldüreceğini düşünmedim. Beni otele çağırdı, 50 bin lira borcu olduğunu, o parayı vermezsem cinayete beni ortak edeceğini söyledi. Çarşamba akşamı Cinayet Büro'ya gittim, orada herşeyi anlattım. Ama şikayetçi olmadık. Cinayet olup olmadığından emin değildim. Bir gün sonra psikolojim bozuldu, izin almak için Turizm Fakültesi'ne gittim. Eşim de yanımdaydı. Orada Hasan isimli bir kişiye Celalettin Hoca'yı sormasını istedim. Odasına gittiler ve cinayet ortaya çıktı."
Odanın kapısını kilitlemediğini ifade eden Asuman E., "Ben kapıyı kilitlemedim, suçlamaları kabul etmiyorum. Ben kapıyı kilitleseydim normal olur muyum? Beni fark ederlerdi" dedi.
'DOÇENTTEN HAMİLE KALDIM, DÜŞÜK YAPTIM'
Öldürülen Doç. Dr. Özdemir'den halime kaldığını ve düşük yaptığını kürtaj yaptırmadığını belirten Asuman E., "Celalettin Hoca'dan hamile kaldım. Ama düşük yaptım. Para talebim olsa verirdi zaten. Ahmet Gülce'den de böyle bir talebim olmadı. Celalettin Hoca, anlaşmalı boşandığı için karısın kardeşleri malların peşine düştü. Otelde kaldığımızı hatırlamıyorum. Telefonunun ve flaş belleğin nerede olduğunu bilmiyorum."
Cinayetten 1 hafta önce Doç. Dr. Özdemir ile ayrılıp, eşi F.S. ile barıştığını belirten Asuman E., "Celalettin ile aramız açılmıştı. Ben ona 'Yuvama dönüyorum' dediğimde. 'Tamam Asuman, ama birbirimizi unutana kadar arayıp görüşelim' dedi" diye konuştu.
ÜLKÜCÜ- CEMAATÇİ KAVGASI
Asuman E., öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in ülkücü, Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin de cemaatçi olduğunu ve aralarında ülkücü- cemaatçi kavgası olduğunu da öne sürdü. Mahkeme başkanı ise "Cemaatciydi derken?" diye sorunca Asuman E. de "Fethullan Gülenciler mi ne onlardan" diye cevap verdi.
'ASUMAN E., SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK GİBİ KONUŞUYOR'
Asuman E.'nin bu iddiası üzerine söz alan Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin avukatı Fatih Ruşen ise "Cemaatçi denilerek olay çarpıtılmaya çalışılıyor. 410 bin lira ortada yok. Asuman E., sütten çıkmış ak kaşık gibi konuşuyor. Bu para nerede sorulmasını istiyorum" diye konuştu.
Avukat Fatih Ruşen, cinayetten sonra olay yerinde yapılan incelemede Asuman E.'nin odanın kapı arkasında ve sehpanın ayaklarında parmak izinin olduğunu hatırlatıp, cinayetten sonra odaya girdiğini öne sürdü.
Prof. Dr. Ahmet Gülce'nin, Doç.Dr. Özdemir'i 3 bıçak darbesiyle yaraladığını ifade eden avukat Fatih Ruşen, "Müvekkilim, maktüle karşı 3 kez bıçaklama yaptığını, ancak otopsi raporlarında 19 santimlik vücudunda bir yaranın olduğu ve bağırsakların dışarı çıktığını görülmektedir" dedi.
Avukat Ruşen, müvekkilinin odadan çıktıktan sonra Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in yaşadığını, müvekkilinin odadan çıkmasının ardından üçüncü bir kişinin odaya girip öldürme eylemini gerçekleştirdiğini öne sürerek iddiasıyla ilgili hazırladığı belgeleri mahkemeye sunduğunu belirtti. Ruşen, müvekkilinin duygusal biri olduğunu ve çoğu şeyi ifade edemediğini belirtti. Bu sırada Prof. Dr. Gülce'nin duygulandığı görüldü.
Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in avukatı Süleyman Çimen ise Asuman E.'nin sürekli çelişkili ifade verdiğini söyleyerek, tutuklanmasını talep etti.
'MÜVEKKİLİM EVLİYKEN ZİNA YAPTI'
Asuman E.'nin avukatı Hasip Şenalp de "Müvekkilim Asuman evliyken zina yapmıştır. Bunun dinen kabul edilecek bir yeri yoktur. Dinimizde bunun cezası 'recm'dir. Bu ahlaksız bir davranıştır. Yaptığı hatayı cinayet işlemiş gibi gösteriyorlar" diyerek savunma yaptı.
Öldürülen Doç. Dr. Celalettin Özdemir'in kardeşi Mustafa Özdemir ifadesinde, "Sanık Asuman'ı tanırım. Ağabeyim bir gün bana gelerek. Fakültedeki bir sekreterle gönül ilişkisinin olduğun evlenmek istediğini, kendileriyle tanıştırmak istediğini söyledi. Biz de kabul ettik. Birlikte yemek yediğimizde Asuman'ın çok çenebaz birisi olduğunu ağabeyimi kendine bağladığını fark ettim" dedi.
Mahkeme heyeti ifadeler tamamlandıktan sonra duruşmaya 5 dakika ara verdi. Aranın ardından mahkeme heyeti, Doç. Dr. Özdemir ve Prof. Dr. Gülce'nin avukatlarının Asuman E.'ye tutuklama talebini redetti. İddianamede ismi geçen tanıkların dinlenmesi, Doç. Dr. Özdemir'in odasındaki bilgisiyara ait hard diskinin ve bir kişinin ihbarı üzerine bulunan suç aleti olduğu öne sürülen bıçağın incelenmesine karar verdi. Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından mahkeme heyeti duruşmaşı 20 Mart 2015 tarihine erteledi.
DEKAN VE SEKRETER BOŞANDI
Bu arada üniversitede işlenen bu cinayetin ardından Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Handan Gülce, yaklaşık 30 yıllık eşi Prof. Dr. Ahmet Gülce'den anlaşmalı olarak tek celsede boşandı. Dekan Prof. Dr. Gülce, duruşmada 150 bin lira tazminat ile üniversitede okuyan 2 oğlunun eğitimleri bitene kadar aylık 1000'er lira eğitim masrafı istedi.
Üniversitede taşeron kadrosunda sekterlik yapan, cinayetin işlenmesiyle iki öğretim üyesiyle de ilişkisi bulunduğu ortaya çıkan Asuman'ın olaydan sonra işine son verildi. İlk evliliğini 8 yıl önce yapan ve 45 gün evli kaldıktan sonra eşinin dava açması sonucu boşandığı belirtilen Asuman, cinayetin ardından 4 yıldır evli olduğu ikinci eşi eczacı kalfası F.S. ile anlaşmalı olarak boşandı. Asuman E. eşinden nafaka ve herhangi bir mal talep etmedi, oğlunun da velayeti babaya verildi.
Medyafaresi
İstanbul'da bir kadını dalgalar yuttu!
İstanbul Zeytinburnu'nda dengesini kaybeden bir kadın denize düştü. Dalgaların açığa sürüklediği kadın boğularak can verdi.
Olay, Zeytinburnu sahilinde saat 15.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, kıyıdaki kayalıklarda duran bir kadın, denize yaklaşarak yüzünü yıkadığı sırada dengesini kaybederek suya düştü. Kadın bir süre denizde çırpınmaya başladı. Olayı gören Enes Çelik adlı kişi, durumu sahilde bulunan güvenlik görevlilerine bildirdi. Görevliler, polis ve sağlık ekiplerini olay yerine çağırdı. Fırtına nedeniyle yoğun olan dalgalar kadını açığa sürükledi. Ekipler deniz polisinden de yardım istedi. Olay yerine gelen deniz polisi kadını suyun yüzeyinde hareketsiz halde buldu.
Tekneyle kıyıya getirilen kadın ambulansa konularak Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen 35-40 yaşlarındaki kadın hayatını kaybetti.
"KADIN GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE GİTTİ"
Kadının sahilde oturduğunu gören Enes Çelik, “Ben denize bakarak oturuyordum. Kadın da burada yaklaşık 10 dakika oturdu. Baktığımda, kadın kıyıya yanaşmış elini yüzünü yıkıyordu. Sonra kadının ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Dalgalar geliyordu. Buraya yüzümü çevirdim, bir ses geldi. Ben buraya geldiğimde çırpınıyordu. Kadın 5 dakika kaldı içeride. Ben de koştum, yardım çağırdım. Onlar da yüzme bilmiyordu, sonra kadın gözümüzün önünde gitti" dedi.
Yapılan incelemede kadının üzerinden kimlik çıkmazken, ceset otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.
(DHA)
Olay, Zeytinburnu sahilinde saat 15.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, kıyıdaki kayalıklarda duran bir kadın, denize yaklaşarak yüzünü yıkadığı sırada dengesini kaybederek suya düştü. Kadın bir süre denizde çırpınmaya başladı. Olayı gören Enes Çelik adlı kişi, durumu sahilde bulunan güvenlik görevlilerine bildirdi. Görevliler, polis ve sağlık ekiplerini olay yerine çağırdı. Fırtına nedeniyle yoğun olan dalgalar kadını açığa sürükledi. Ekipler deniz polisinden de yardım istedi. Olay yerine gelen deniz polisi kadını suyun yüzeyinde hareketsiz halde buldu.
Tekneyle kıyıya getirilen kadın ambulansa konularak Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Burada yapılan tüm müdahalelere rağmen 35-40 yaşlarındaki kadın hayatını kaybetti.
"KADIN GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE GİTTİ"
Kadının sahilde oturduğunu gören Enes Çelik, “Ben denize bakarak oturuyordum. Kadın da burada yaklaşık 10 dakika oturdu. Baktığımda, kadın kıyıya yanaşmış elini yüzünü yıkıyordu. Sonra kadının ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Dalgalar geliyordu. Buraya yüzümü çevirdim, bir ses geldi. Ben buraya geldiğimde çırpınıyordu. Kadın 5 dakika kaldı içeride. Ben de koştum, yardım çağırdım. Onlar da yüzme bilmiyordu, sonra kadın gözümüzün önünde gitti" dedi.
Yapılan incelemede kadının üzerinden kimlik çıkmazken, ceset otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.
(DHA)
Conchita Putin'le bir hafta geçirmek istiyor
Geçen yılın Eurovision birincisi Conchita Wurst, Rusya'ya giderek Devlet Başkanı Vladimir Putin'i 'anlamak istediğini' açıkladı.
Avusturyalı şarkıcı Conchita Wurst, Rusya Devlet BaşkanıVladimir Putin ’i “anlamak için” liderle bir hafta geçirmek istediğini açıkladı. LGBTİ bireylere karşı katı yasalarıyla bilinen Rusya’ya gitmek isteyen Wurst, geçen yıl Eurovision birincisi olmuştu.
Russia Today’de yer alan habere göre, Kurier’e konuşan Wurst, “Vladimir Putin olmanın anlamı nedir? Nasıl bir baskı altındadır? Sonuçta Putin yalnızca saygı görmek istiyor. Putin’in saygıyı arzulaması, onu azınlıklarla birleştiriyor” dedi. Rusya’da birçok hayranı olduğunu söyleyen şarkıcı, “Bu inanılmaz güzel, çünkü bana birçok Rus’un hükümetin düşüncelerine katılmadığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Putin’in basın sözcüsü Dmitry Peskov ise Wurst ve Rus liderin buluşma ihtimaline yanıt vermek yerine güldü.
Avusturyalı şarkıcı Conchita Wurst, Rusya Devlet BaşkanıVladimir Putin ’i “anlamak için” liderle bir hafta geçirmek istediğini açıkladı. LGBTİ bireylere karşı katı yasalarıyla bilinen Rusya’ya gitmek isteyen Wurst, geçen yıl Eurovision birincisi olmuştu.
Russia Today’de yer alan habere göre, Kurier’e konuşan Wurst, “Vladimir Putin olmanın anlamı nedir? Nasıl bir baskı altındadır? Sonuçta Putin yalnızca saygı görmek istiyor. Putin’in saygıyı arzulaması, onu azınlıklarla birleştiriyor” dedi. Rusya’da birçok hayranı olduğunu söyleyen şarkıcı, “Bu inanılmaz güzel, çünkü bana birçok Rus’un hükümetin düşüncelerine katılmadığını gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Putin’in basın sözcüsü Dmitry Peskov ise Wurst ve Rus liderin buluşma ihtimaline yanıt vermek yerine güldü.
VİCDANSIZLIK! Zabıta Esme ninenin parasını süs havuzuna attı
Ankara’da yaşlı kadının kuşyemi satarak kazandığı paraları zabıta görevlileri tarafından süs havuzuna atıldı. Ayaklarına poşet bağlayan bir vatandaş, paraları toplayarak çıkardı.
Kuşyemi satarak geçimini sağlayan 79 yaşındaki Esme nine, Güvenpark’ta bulunan süs havuzunun başına geldi. İddiaya göre, yaşlı kadın, yanında getirdiği kuşyemi tezgahını açarak satmaya başladı. Bu sırada Güvenpark’ta görev yapan zabıta ekipleri, yaşlı kadına satış izni olmadığını belirterek, parkı terk etmesini istedi. Yaşlı kadınla tartışmaya başlayan zabıta, sinirlenince yaşlı kadının paralarını süs havuzuna atarak olay yerinden ayrıldı. Çevredeki vatandaşlar yaşlı kadını sakinleştirmeye çalıştı. Esme nine havuza girmek isteyince çevredekiler tarafından zorlukla durduruldu. Yaşlı kadının havuza girmekte ısrar etmesi üzerine bir vatandaş havuza girerek paraları alacağını söyledi. Ayaklarının ıslanmaması için etrafta çizme aramaya başlayan vatandaş, bulamayınca ayaklarına poşet bağlayarak çevredekilerin yardımıyla süs havuzuna girerek paraları topladı. Paraları alan yaşlı kadın, kuş yemlerini de alarak parktan ayrıldı.
Kuşyemi satarak geçimini sağlayan 79 yaşındaki Esme nine, Güvenpark’ta bulunan süs havuzunun başına geldi. İddiaya göre, yaşlı kadın, yanında getirdiği kuşyemi tezgahını açarak satmaya başladı. Bu sırada Güvenpark’ta görev yapan zabıta ekipleri, yaşlı kadına satış izni olmadığını belirterek, parkı terk etmesini istedi. Yaşlı kadınla tartışmaya başlayan zabıta, sinirlenince yaşlı kadının paralarını süs havuzuna atarak olay yerinden ayrıldı. Çevredeki vatandaşlar yaşlı kadını sakinleştirmeye çalıştı. Esme nine havuza girmek isteyince çevredekiler tarafından zorlukla durduruldu. Yaşlı kadının havuza girmekte ısrar etmesi üzerine bir vatandaş havuza girerek paraları alacağını söyledi. Ayaklarının ıslanmaması için etrafta çizme aramaya başlayan vatandaş, bulamayınca ayaklarına poşet bağlayarak çevredekilerin yardımıyla süs havuzuna girerek paraları topladı. Paraları alan yaşlı kadın, kuş yemlerini de alarak parktan ayrıldı.
İstanbul kar alarmına geçti
İstanbul'da bu gece yüksek kesimlere kar bekleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de kar alarmına geçti. İGDAŞ ise hem yazılı açıklama hem SMS ile abonelerini uyarıyor... Mesajda, "İGDAŞ uyarıyor, İstanbul genelinde etkili olan lodos nedeniyle karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı dikkatli olunuz, baca çekişinizi kontrol ettiriniz" ifadeleri yer aldı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yurdun batı bölgelerinde başlayan yağışların, bu gece saatlerinde Marmara ile Batı Karadeniz'in iç kesimlerinde karla karışık yağmur ve kar şekline dönüşeceğinin tahmin edildiğini bildirdi.
Kar yağışı, yarın Marmara, Batı Karadeniz, Kuzey Ege, Eskişehir ile Ankara'nın kuzey ilçelerinde; Çarşamba ise karla karışık yağmur ve kar şeklinde Marmara, Batı Karadeniz'in iç kesimleri, Kuzey ve İç Ege ile Eskişehir ve Isparta çevrelerinde görülecek.
KAR GELİYOR
Meteoroloji Mühendisleri Odası İkinci Başkanı Ahmet Köse, Avrupa'da Fransa, Belçika, Almanya gibi birçok ülkede etkili olan kar fırtınasının bu akşam ve geceden itibaren Türkiye'ye ulaşmasının beklendiğini dile getiren Köse, şunları kaydetti:
"Trakya'da yoğun kar yağışları bekliyoruz. Bunun yanı sıra Bilecik, Düzce, Bolu, Abant, Kartalkaya'da kar yağışları kuvvetli olacak. İstanbul'da ise Çatalca, Binkılıç, Istrancalar, Arnavutköy, Beykoz'un köyleri, Sarıyer'in yüksek kesimleri, Aydos, Kartal'ın yukarı kesimlerinde kar örtüsü bekliyoruz.
Şehir merkezinde de sıcaklıklar 2 derece daha soğursa kar yağışı görülebilir. Şehir merkezinde kar yağışı karla karışık yağmur şeklinde, sulu kar olarak görülecek. Ancak rüzgar karayele dönüp sıcaklıkları 2 derece daha düşürürse şehir merkezinde de kar örtüsüyle karşılaşabiliriz.
YARIN Sabah...
Yağış, yarın sabahın ilk saatlerinden itibaren kuvvetli poyrazla birlikte karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacak ve gün boyu etkisini sürdürecek. İstanbul'daki kar yağışının, Çarşamba günü öğle saatlerinden itibaren tekrar karla karışık yağmura dönüşmesi bekleniyor.
Yarın görülecek kar yağışları, kuvvetli poyraz ile Marmara'nın güney ve doğusu (Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Bilecik, Yalova, Kocaeli ve Sakarya), Batı Karadeniz'in iç kesimleri (Bolu, Düzce, Karabük, Kastamonu ile Zonguldak, Bartın ve Sinop'un iç kesimleri ) ile Eskişehir ve Kütahya çevrelerinde yer yer yoğun olacak.
İBB KAR ALARMINA GEÇTİ
İBB'den yapılan yazılı açıklamada, "Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve AKOM Meteoroloji biriminin hava tahmin raporlarına göre; İstanbul bu gece yarısından sonra kar yağışı ve fırtınanın etkisi altına girecek. İstanbul'da yarın öğleden sonra hava sıcaklığının hissedilir derecede azalacağı tahmin ediliyor. Sabah ilk saatlerden itibaren rüzgarın 70-90 km/saat eseceği, yağışın karla karışık yağmur ve kar şeklinde olacağı belirtildi" denildi.
"TUZ VE SOLÜSYON DEPOLANDI"
Açıklamada alınan önlemlerde şöyle açıklandı: "İstanbul Büyükşehir Belediyesi kış mevsimi hava koşullarıyla mücadele hazırlıkları çerçevesinde 80'i 1'inci öncelikli olmak üzere 308 güzergâhta yaklaşık 4 bin km uzunluğundaki yol ve meydanlarda kötü hava koşullarıyla mücadele çalışmaları tamamlandı. Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı ekipleri 2014-2015 kış sezonu için aralarında Kar Kaplanının da olduğu 1028 araç ve iş makinesi, 4 bin 815 personel ile karlı hava koşullarıyla mücadele edecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi depolarında 209 bin ton tuz hazır bekletiliyor. İlçe Belediyelerine ihtiyaçları durumunda tuz takviyesi yapılacak. 64 ayrı noktada ise 1.385 ton solüsyon depolandı. İhtiyaç halinde ise saatte 25 ton kapasiteli solüsyon tesislerinde üretim yapılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı tüm birimler ile ihtiyaç halinde hizmet veren şirketlerden araç ve personel desteği sağlanacak."
"İFTAİYEDEN 1058 PERSONEL"
"AKOM Koordinasyonunda yürütülecek çalışmalara İtfaiye, 45 adet (Hızır güç) 6*6*6 Afet Müdahale ve Kurtarma Aracı ve 1.058 Personeli ile katılacak. Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı; Kadıköy, Taksim, Saraçhane, Yenikapı, Eminönü, Üsküdar, Ümraniye, Beykoz, Göztepe, Kartal Meydanlarında; 223 Personel ve 38 araç ile kış mücadele çalışmaları yapacak.
Atık Yönetimi Müdürlüğü; 613 Durak, 207 Üst ve Alt Geçit, 7 Çöp Aktarma İstasyonu, işleme tesisleri, depo sahası yollarında 616 Personel ve 71 araç ile görev yapacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan 147 Traktör kar kürüme ekibi muhtarların sorumluluğunda kendi köy yollarını açmak için görev bölümü yaptı."
"METROBÜS YOLU SÜREKLİ ULAŞIMA AÇIK BULUNDURULACAK"
"AKOM'da Zabıta Daire Başkanlığı, İSKİ, İETT, İGDAŞ, İsfalt, Trafik Müdürlüğü, sağlık Daire Başkanlığı, Beyaz Masa, BEDAŞ, AYEDAŞ, Karayolları, Emniyet Müdürlüğü yetkilileri de görev yapacak.
Olumsuz hava koşullarıyla ilgili çalışmalar için istanbul 9 bölgeye ayrıldı
1. BÖLGE: Bağcılar, Bayrampaşa, esenler, Eyüp,Fatih,Güngören,Zeytinburnu
2. BÖLGE: Avcılar, Bakırköy, Bahçelievler, K.Çekmece, B.Çekmece, Başakşehir, Beylikdüzü, Esenyurt
3. BÖLGE: Beşiktaş, Beyoğlu, Kâğıthane, Şişli, Sarıyer,
4. BÖLGE: Gaziosmanpaşa, Arnavut köy, Sultangazi, Çatalca,Eyüp
5. BÖLGE: Çatalca, Silivri, B.Çekmece
6. BÖLGE: Kadıköy, Maltepe, Ümraniye, Üsküdar, Ataşehir
7. BÖLGE: Sancaktepe, Adalar, Kartal, Pendik, Sultanbeyli, Tuzla
8. BÖLGE: Beykoz, çekmeköy, Sancaktepe
9. BÖLGE: Şile, Çekmeköy
Ana arterlerde 28 ayrı noktaya yerleştirilen BEUS (Buzlanma erken uyarı sistemi) ile buzlanma noktaları 3 saat önceden tespit edilecek. Ekipler 30 dakika ara ile belirtilen yerlerde kürüme ve tuzlama çalışması yapılacak. 52 km uzunluğundaki metrobüs yolu sürekli ulaşıma açık bulundurulacak. Kritik kavşaklarda 50 adet kurtarıcı ve çekici 24 saat esasına göre yolda kalmalar ve kazalara karşı hazır bekletilecek"
İGDAŞ'IN BU UYARILARINA DİKKAT
iGDAŞ, İstanbul’da etkili olan şiddetli rüzgar ve lodosa karşı vatandaşları uyardı. İGDAŞ tarafından yapılan açıklamada, “Bacaların sızdırmazlığı ve çekişi mutlaka kontrol ettirilmelidir” denildi. İGDAŞ'tan abonlere de SMS'le uyarı yapıldı.
İGDAŞ’tan yapılı yazılı açıklamada, “Rüzgarın etkisi ile oluşabilecek baca gazı (karbonmonoksit) zehirlenmelerine karşı bacalı doğalgaz cihazı kullanıcılarının, cihazlarını kullanırken dikkatli olmaları gerekmektedir. Bacaların sızdırmazlığı ve çekişi mutlaka kontrol ettirilmelidir. Ayrıca vatandaşlarımızın kombi, soba, şofben gibi yakıcı cihazların bulunduğu mekanda yatmamaları da önem arz etmektedir. Cihazların bulunduğu mekandaki hava alışverişini sağlayan menfezlerin de kesinlikle kapatılmaması gerekmektedir” denildi.
Kayıp uçakla ilgili son gelişme
Endonezya'nın Surabaya Adası'ndan Singapur'a giderken kaybolan AirAsia uçağının arandığı bölgede denizin üstünde bazı nesneler tespit edildi. Ancak Endonezya makamları daha sonra bu nesnelerin uçağa ait olmadığı bilgisini verdi. Arama çalışmalarına, havanın kararmasıyla birlikte yarına kadar ara verildi.
Endonezya'daki Cakarta Hava Üssü'nün Komutanı Mareşal Dwi Putranto, Avustralya'ya ait Orion uçağının, yolcu uçağıyla irtibatın kesildiği bölgeden bin 120 kilometre uzaklıkta, Pangkalan Bun'ın 160 kilometre güneybatısındaki Nangka adası civarında şüpheli nesneler tespit ettiğini açıkladı. Putranto, söz konusu nesnelerin ne olduğunun anlaşılması için arama-kurtarma ekiplerinin bu bölgeye yöneldiğini söyledi.
Endonezya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Jusuf Kalla ise ilerleyen saatlerde yaptığı açıklamasında, denizde tespit edilen nesnelerin AirAsia uçağına ait olmadığını söyledi. Kalla, yaptığı basın toplantısında "Gerekli kontroller yapıldı ve bunun uçağa ait olduğunu doğrulayacak yeterli delil bulunamadı" dedi.
ÇALIŞMALAR DURDURULDU
Uçağını arama çalışmaları, havanın kararmasıyla yarın sabaha kadar durdurulurken uçağa ait iz bulunamadı.
Arama çalışmalarına başkent Cakarta'dan gönderilen Hercules tipi iki askeri uçak destek verdi. Uçaklar, 155 yolcusu ve 7 kişilik mürettebatıyla kaybolan uçağı bulmak için Belitung Adası çevresindeki bölgeyi taradı. Arama çalışmalarına Malezya ve Singapur birer nakliye uçağıyla, Avustralya da Orion tipi iki uçakla destek verdi.
Endonezya Arama Kurtarma Kurumu Başkanı Bambang Soelistyo, uçağın büyük ihtimalle denize düştüğünü belirterek, "Tahmini çarpma pozisyonu ve bize gelen koordinatlara dayanarak uçağın denizin dibinde olduğunu düşünüyoruz. Ancak emin değiliz. Eğer uçak denizin altındaysa yer tesbiti yapmak gerçekten çok zor " dedi.
Arama çalışmalarına katılan Hercules uçaklardan birinin kaptanı Akal Juang, "Belitung Adası civarındaki arama çalışmalarında herhangi bir nesneye rastlamadık. Hava koşulları gayet iyiydi. Arama çalışmalarımız rahat geçti. Ancak, herhangi bir sonuç alamadık. Cakarta ekibi olarak arama çalışmalarımızı Malezya uçakları ile koordine bir şekilde yürüttük" ifadesinde bulundu.
Juang havanın kararması nedeniyle arama çalışmalarının tamamlandığını belirterek, yarın sabah tekrar devam edileceğini söyledi.
Arama kurtarma çalışmalarını yaklaşık 120 gazeteci de takip ediyor.
Surabaya Adası'ndan Singapur'a giden yolcu uçağıyla dün yerel saatle 06.17'de irtibat kesilmişti. Uçağı arama çalışmaları dün havanın kararmasıyla durdurulmuştu. Günün ilk ışıklarıyla birlikte arama-kurtarma çalışmaları yeniden başlatıldı. Çalışmalara askeri uçaklar da destek veriyor.
Airbus A320-200 tipi uçakta 155 yolcu ve 7 kişilik mürettebat bulunuyordu.
MALEZYA İLE İLGİLİ ÜÇÜNCÜ OLAY
Bu son olayla birlikte bu yıl Malezya bağlantılı üçüncü hava yolu faciası gerçekleşmiş oldu. Malezya Hava Yolları’na ait MH 370 sefer sayılı Boeing 777 tipi yolcu uçağı 239 yolcu ve mürettebatla 8 Mart’ta Kuala Lumpur-Pekin seferini yaptığı sırada kayboldu. Uçak bulunamadı. 17 Temmuz’da ise yine şirkete ait aynı model uçak Amsterdam’dan Kuala Lumpur’a giderken sırada Ukrayna üzerinde düşürüldü. Uçakta bulunan 298 yolcu ve mürettebattan kurtulan olmadı.
AirAsia uçağının kaybolduğu haberini alan yolcu yakınları havalimanlarına akın etti.
Uçaktaki yolcuların havalimanında bekleyen akrabaları büyük yıkım yaşadı.
hürriyet.com.tr
Endonezya'daki Cakarta Hava Üssü'nün Komutanı Mareşal Dwi Putranto, Avustralya'ya ait Orion uçağının, yolcu uçağıyla irtibatın kesildiği bölgeden bin 120 kilometre uzaklıkta, Pangkalan Bun'ın 160 kilometre güneybatısındaki Nangka adası civarında şüpheli nesneler tespit ettiğini açıkladı. Putranto, söz konusu nesnelerin ne olduğunun anlaşılması için arama-kurtarma ekiplerinin bu bölgeye yöneldiğini söyledi.
Endonezya Cumhurbaşkanı Yardımcısı Jusuf Kalla ise ilerleyen saatlerde yaptığı açıklamasında, denizde tespit edilen nesnelerin AirAsia uçağına ait olmadığını söyledi. Kalla, yaptığı basın toplantısında "Gerekli kontroller yapıldı ve bunun uçağa ait olduğunu doğrulayacak yeterli delil bulunamadı" dedi.
ÇALIŞMALAR DURDURULDU
Uçağını arama çalışmaları, havanın kararmasıyla yarın sabaha kadar durdurulurken uçağa ait iz bulunamadı.
Arama çalışmalarına başkent Cakarta'dan gönderilen Hercules tipi iki askeri uçak destek verdi. Uçaklar, 155 yolcusu ve 7 kişilik mürettebatıyla kaybolan uçağı bulmak için Belitung Adası çevresindeki bölgeyi taradı. Arama çalışmalarına Malezya ve Singapur birer nakliye uçağıyla, Avustralya da Orion tipi iki uçakla destek verdi.
Endonezya Arama Kurtarma Kurumu Başkanı Bambang Soelistyo, uçağın büyük ihtimalle denize düştüğünü belirterek, "Tahmini çarpma pozisyonu ve bize gelen koordinatlara dayanarak uçağın denizin dibinde olduğunu düşünüyoruz. Ancak emin değiliz. Eğer uçak denizin altındaysa yer tesbiti yapmak gerçekten çok zor " dedi.
Arama çalışmalarına katılan Hercules uçaklardan birinin kaptanı Akal Juang, "Belitung Adası civarındaki arama çalışmalarında herhangi bir nesneye rastlamadık. Hava koşulları gayet iyiydi. Arama çalışmalarımız rahat geçti. Ancak, herhangi bir sonuç alamadık. Cakarta ekibi olarak arama çalışmalarımızı Malezya uçakları ile koordine bir şekilde yürüttük" ifadesinde bulundu.
Juang havanın kararması nedeniyle arama çalışmalarının tamamlandığını belirterek, yarın sabah tekrar devam edileceğini söyledi.
Arama kurtarma çalışmalarını yaklaşık 120 gazeteci de takip ediyor.
Surabaya Adası'ndan Singapur'a giden yolcu uçağıyla dün yerel saatle 06.17'de irtibat kesilmişti. Uçağı arama çalışmaları dün havanın kararmasıyla durdurulmuştu. Günün ilk ışıklarıyla birlikte arama-kurtarma çalışmaları yeniden başlatıldı. Çalışmalara askeri uçaklar da destek veriyor.
Airbus A320-200 tipi uçakta 155 yolcu ve 7 kişilik mürettebat bulunuyordu.
MALEZYA İLE İLGİLİ ÜÇÜNCÜ OLAY
Bu son olayla birlikte bu yıl Malezya bağlantılı üçüncü hava yolu faciası gerçekleşmiş oldu. Malezya Hava Yolları’na ait MH 370 sefer sayılı Boeing 777 tipi yolcu uçağı 239 yolcu ve mürettebatla 8 Mart’ta Kuala Lumpur-Pekin seferini yaptığı sırada kayboldu. Uçak bulunamadı. 17 Temmuz’da ise yine şirkete ait aynı model uçak Amsterdam’dan Kuala Lumpur’a giderken sırada Ukrayna üzerinde düşürüldü. Uçakta bulunan 298 yolcu ve mürettebattan kurtulan olmadı.
AirAsia uçağının kaybolduğu haberini alan yolcu yakınları havalimanlarına akın etti.
Uçaktaki yolcuların havalimanında bekleyen akrabaları büyük yıkım yaşadı.
hürriyet.com.tr
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)