6 Nisan 2015 Pazartesi

Türkiye'deki erişim yasağı dış basında

Türkiye'de Twitter ile YouTube'a getirilen erişim yasağı dış basınında da yer aldı.


Uluslararası haber ajansları, gelişmeleri böyle duyurdu:

AFP: Türkiye, geçen haftaki esir krizinde öldürülen savcının görüntülerinin yayımlanması nedeniyle Twitter, Facebook ve YouTube'a erişimi engelledi.

Associated Press: Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bir savcının internet sağlayıcılarına verdiği talimatla Twitter ve YouTube'un da aralarında bulunduğu sosyal medya sitelerinin engellendiğini açıkladı.

Türkiye geçen yıl da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın çevresiyle ilgili yolsuzluk iddialarını içeren ses kayıtlarının sızmasının ardından YouTube ve Twitter'a erişimi engellemişti.

Reuters: Türk savcı, geçen hafta bir meslektaşına tabanca tutulan görüntülerin yayımlanmasının ardından sosyal medya sitelerine yasak getirilmesini istedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bu, savcının görüntüsünün yayımlanmasıyla ilgili. Savcının öldürülmesinin ardından yaşananlar, olayın kendisi kadar üzücü" dedi.

Twitter ve Youtube'a yasak (Twitter ve YouTube kapatıldı mı?)

Anadolu Ajansı, Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin, şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alınması görüntülerinin yer aldığı Twitter ile YouTube'a erişimin, mahkeme kararı doğrultusunda engellendiğini bildirdiğini duyurdu. Savcının şehit edilmesiyle son bulan terör baskınının fotoğraflarının yer aldığı bazı haber linklerine erişim yasağı getirildi. Yasaklama kararının uygulanma sürecinde sosyal medyaya erişimde sıkıntı yaşanıyor. Reuters'a konuşan bir yetkili ise savcıyla ilgili görüntülerin kaldırılmasını Youtube ve Twitter'dan talep ettiklerini bir cevap gelmeyince mahkeme kararı aldıklarını söyledi. Twitter ve YouTube ise yasak kararının ardından sorunu ortadan kaldırmak için çalışmaların devam ettiğini kaydetti.

ESB'nin kararının TTNET, Turkcell, SuperOnline, Avea ve diğer erişim sağlayıcılara iletilmesi bekleniyor. İlk gelen bilgilere göre TTNET kararı uygulamaya aldığı için sosyal medyadaki bu haberlere bu kanaldan ulaşım sağlanamıyor. Diğer operaratörlerin de adım adım bu kararı uygulaması bekleniyor.

TALEP ETTİK, CEVAP GELMEDİ
Erişim engeli ile ilgili Reuters'a bilgi veren üst düzey bir yetkili de Savcı Kiraz'ın ailesinin görüntülerin yayınlanmasından rahatsız olduğunu belirtti ve "Hem Twitter hem de Youtube'a söz konusu görüntü ve paylaşımların kaldırılması yönünde bir bildirimde bulunuldu ancak onlar kabul etmedi, herhangi bir yanıt da verilmedi. Bu nedenle engelleme talebi doğrultusunda İstanbul'daki bir mahkeme kanalıyla bu karar alındı. Facebook için şu an için bir karar yok" dedi.

YOUTUBE AÇIKLAMA YAPACAK
Öte yandan önümüzdeki saatlerde Youtube'un sahibi Google'ın yasak kararıyla ilgili bir açıklama yapması bekleniyor.

ERİŞİMDE SORUN DEVAM EDİYOR
Hürriyet Dünyası'na birkaç saat önce konuşan Erişim Sağlayıcılar Birliği Başkanı (ESB) Bülent Kent, Cumhuriyet Savcılığı'ndan bu yönde bir yazının kendilerine geldiğini bildirdi. Yasaklama kararı internet servis sağlayıcısı şirketlere TTNET, Turkcell, Vodafone, Avea ve SuperOnline iletildi. Servis sağlayıcıları ilgili linklerle ilgili karartma işlemlerini sürdürürken sosyal medya kanallarına erişimde sıkıntı yaşandı. Halen söz konusu sitelere erişimde sorun devam ediyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI SÖZCÜSÜ AÇIKLADI 
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bir savcının internet sağlayıcılarına verdiği talimatla Twitter ve YouTube'un da aralarında bulunduğu sosyal medya sitelerinin engellendiğini açıkladı.  (AP)

FACEBOOK'TAN İLK AÇIKLAMA
Reuters'un haberine göre Facebook, Türkiye'de mahkemenin bazı içeriklere erişimi kısıtlama kararına uyduğunu açıkladı.

YOUTUBE'TAN YASAK SONRASI İLK AÇIKLAMA

YouTube sözcüsünün yaptığı açıklamada; '“YouTube’a Türkiye’de erişimin engellendiği doğrultusunda bilgiler alıyoruz. Hizmetin kullanıcılara bir an önce yeniden sunulabilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

TWITTER'DAN FLAŞ TÜRKİYE AÇIKLAMASI

Twitter'ın YouTube ile birlikte öğlen saatlerinde erişim yasağının gelmesiyle Twitter, Türkiye'de yaşanan kesintinin farkında olduklarını ve siteye erişimin tekrar açılması için çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

ERİŞİM HANGİ KANUNLA ENGELLENİYOR 
Twitter ve Youtube yasağıyla ilgili olarak Hürriyet Dünyası’na açıklama yapan Avukat Burçak Ünsal, “Sayın savcımızın şehit düşmesi ve kurtarma operasyonu ile ilgili bir yayın yasağı olduğunu biliyoruz. Bu yayın yasağından hareketle sosyal medyaya yansıyan 170 kadar URL adresine erişimi engelleyen bir de mahkeme kararı var. Ancak spesifik URL'nin ötesinde bütün bir hizmetin engellenebilmesi için 5651 sayılı Yasanın 9(4) Maddesi uyarınca yine bir hakim kararı gerekir. Yani, hakim spesifik bir URL'ye erişimin engellenmesiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirirse tüm hizmete (Twitter veya Facebook'un tamamının kapatılması) erişimi engelleme kararı verebiliyor. Bu karar var mı yok mu, bilemiyoruz.” diye konuştu.

İşte erişimin engellenmesiyle ilgili mahkeme kararı:



'İÇERİKLER ÇIKARILMAZSA SİTELERE TAMAMEN ERİŞİM ENGELLENEBİLİR'

Bilişim Avukatı Gökhan Ahi konuyla ilgili Hürriyet'e yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Mahkemenin kararı, sadece URL adreslerine erişim engelleme yönünde. Eğer teknik olarak yapılamazsa veya ilgili siteler bu içerikleri çıkarmazsa, o sitelere tümden erişim engelleme yapılabilir. Karar daha Cuma günü verilmiş, Cumartesi günü Erişim Sağlayıcılar Birliği sadece URL’lere erişim engellemesi yönünde yazışma yapmış. Henüz bu kararın Twitter, Facebook ve Youtube’a ulaşıp ulaşmadığı belli değil. Karar onlara ulaşsa, zaten daha öncekiler gibi hemen URL’leri engelleme veya çıkarma yoluna gidiyorlar. Öğrendiğimiz kadarıyla, İstanbul Başsavcılığı Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne yazıp bugün saat 12’ye kadar içeriklerin çıkarılmasını ve bilgi verilmesini istiyor. Erişim Sağlayıcılar Birliği, URL adreslerini tek tek engellemek yerine sitelerin tamamının kapatılmasını istiyor. Bu durum, bana göre Erişim Sağlayıcılar Birliği’nin işgüzarlığıdır.  Kaldı ki Erişim Sağlayıcıları Birliği Danıştay kararına göre yok hükmündedir. Erişim Sağlayıcılar Birliği yetkilileri açık açık, Türk Ceza Kanunu’nun 124. maddesindeki Haberleşmenin Engellenmesi suçunu işlemiştir." (hürriyet.com.tr)

"Atatürk'ü zehirlediler" haberine büyük tepki!

Yeni Şafak gazetesinin, bugünkü birinci sayfasından “ Atatürk’ün ölümündeki sır perdesini aralayan tarihi kanıtlara ulaştık” iddiasıyla duyurduğu ve “Atatürk’ün zehirlenerek öldürüldüğünü” öne süren haber , sosyal medyada hem büyük tepki çekti, hem de espri konusu oldu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, silah arkadaşı İsmet İnönü’nün de aralarında olduğu ‘dönemin muktedirleri’nin organize ettiği bir suikasta kurban gittiği iddiasını “Atatürk’ü böyle zehirlediler” başlığıyla manşetine taşıyan Yeni Şafak gazetesi bu iddiasına ‘kanıt’ olarak da bazı ‘belgeler’ yayınladı. Atatürk’ün bir suikasta kurban gittiği iddiasının “77 yıldır sadece kulaktan kulağa konuşulan iddia” olduğunu yazan ve bu iddiayı kanıtladığını öne süren gazetenin yayınladığı ‘belge’lerdeki bazı detaylar ise özellikle sosyal medya kullanıcıları arasında alay konusu oldu.

AKP hükümetine yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi, Atatürk’ün ölümünün ardından ikinci cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, dönemin CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek ve İçişleri Bakanları Şükrü Kaya ile Hıfzı Oğuz Bekata'nın yazışmaları olduğunu iddia ettiği bazı belgeler aracılığıyla, bu kişilerin Atatürk’e bir suikast düzenlediklerini öne sürdü. Gazete, Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünü de yabancı doktorlardan kuşkulanması üzerine söylediğini iddia etti.



‘ZAMAN MAKİNESİ’NDE YOLCULUK!

Gazete, Şükrü Kaya'nın 30 Haziran 1938'de, yani Atatürk'ün ölümünden 4,5 ay önce İsmet İnönü'ye gönderdiği yazıdaki “Tahsis ettiğimiz doktorun görevini layıkı ile yaptığı kanısındayım. Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur. Hürmetle ellerinizden öperim efendim" sözlerini aktardı.

Bu mektuba göre Atatürk, doktorlardan kuşkulandığı için yabancı doktorları kendinden uzaklaştırıyor ve “Beni Türk doktorlarına emanet edin" talimatı veriyor.

‘BU KONU SENİ DE BENİ DE AŞAR’

İkinci belge ise Atatürk'ün zehirlendiği tartışmalarının, 20 yıl sonra devletin zirvesindeki bazı isimlerin başını ağrıtacak ve ölüm tehditlerine bile sebep olacak şekilde yeniden gündeme geldiğini öne sürüyor. CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, 26 Şubat 1959 tarihindeki yazısında daha sonra İçişleri Bakanlığı da yapacak olan Hıfzı Oğuz Bekata'yı, “Bu konu seni de beni de aşar, altından kalkamayız. Sen de altında kalırsın ben de. Birileri de altında kalır. Geçmişte yapılan hataları telafi etmemizin ihtimali dahi olmadığını iyi bilmektesin” diyerek uyarıyor.

Ancak tüm bu iddiaları inandırıcılıktan uzak bulan okuyucular gazetenin haberine bir yandan tepki gösterirken bir yandan da alaya aldılar. Ekşi Sözlük, Twitter ve Facebook’ta, kullanıcıların büyük bir çoğunluğu belgelerin ‘imal edilmiş’ olduğunu yazdı ve buna ilişkin bazı ‘teknik kanıtlar’ geliştirdi.

1930’larda yazıldığı iddia edilen belgelerde, dönemin yaygın dil ve sözcük tercihleri yerine daha çağdaş bir dil kullanılması dikkat çekti. Örneğin Atatürk’ün Eylül 1938’de sarf ettiği, "Beni Türk hekimlerine emanet ediniz" sözünün, belge olarak sunulan kağıtlarda “Beni Türk doktorlarına emanet ediniz” diye aktarılması dikkat çekti. Üstelik ‘doktor’ sözcüğünün kullanıldığı bu ‘yazışma’ Atatürk’ün bu sözü söylemesinden 3 ay önce Haziran 1938’de yapılmış gibi gösteriliyor.

SOSYAL MEDYADA BÜYÜK TEPKİ ÇEKTİ

Bazı Twitter kullanıcılarının gazetenin haberiyle ilgili yazdıkları yorumlar şöyle:

Gülsin Harman / ?@gulsinharman

İsmet İnönü işini Twitter'da Yeni Şafak'la dalga geçmek için insanlar uydurdu zannettim, yemin ederim. Gazeteyi şu an gördüm konuşamıyorum.

Helmuth Von Moltke / ?@aethewulf

Adam belgeyi dahiliye vekili diye imzalıyor ama belgede "hekim" yerine "doktor", "ecnebi" yerine "yabancı" kelimeleri geçiyor.

belgenin doğru olduğunu iddia etmek için hem Şükrü Kaya'nın modern Türkçe kullandığını hem de zamanda seyahat ettiğini ispatlamak lazım

ne hikmetse 1938'de Şükrü Kaya'nın yazı yazdığı kağıt ve daktilo, Fethullah Gülen'in mason olduğunu gösteren belgeyle aynı

yetvart danzikyan / @yozgatedirnetra

atatürk'ü zehirlediler çünkü akp'yi kurma hazırlıkları yapıyordu..

Kerem ALTIPARMAK / @KeremALTIPARMAK

Yeni Şafak yakında İsmet İnönüyle Fuat Avni arasındaki direk mesajlaşmayı da paylaşır. Beraber Atatürk'e suikast planı konuştukları

Özgür Mumcu / @ozgurmumcu

Parti antetli kağıtla Atatürk'e suikastten bahsetmişler. Yeni Şafak, mon amour

İbrahim Kiras / @ibrahimkiras

İnönü adına Atatürk'ü zehirlettiği söylenen Şükrü Kaya aslında İnönü'nün en büyük rakibiydi ve hatta İnönü'yü ortadan kaldırmaya çalışmıştı!

@KaNggReN

Atatürk'ün ölürken söylediği son sözler ele geçirildi, Atatürk "bu ismet beni öldürecek, en iyisi başkanlık sistemi" demiş.

@OzgurAbaciNL

Biri Yeni Şafak'a Atatürk ile İnönü'nün öldüğünü, aralarında kavga çıkarmak için çok geç kaldıklarını söylesin (RADİKAL)


TEİAŞ Genel Müdürü istifa etti Twitter yıkıldı

Enerji Bakanı Taner Yıldız TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın görevinden istifa ettiğini açıkladı. Bu açıklamanın ardından kullanıcılar ilk tepkilerini sosyal medyada dile getirdi; Twitter'da en çok konuşulan başlıklardan biri TEİAŞ Genel Müdürü oldu.



TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın istifasının ardından Twitter çalkalanıyor. Kullanıcılar istifayla birlikte ilk tepkilerini Twitter üzerinden dile getirirken, binlerce tweet ard arda geliyor.

İşte ilk tepkilerden bazıları;

@acemicaylaak
TEİAŞ genel müdürü istifa etmiş ama elektrik kesintisiyle ilgili açıklama yok 1 haftadır.
murat erdin ?@muraterdin
TEİAŞ Genel Müdürü elektrik kesintisi nedeniyle istifa etti. Peki kesintinin nedeni nedir ? Hala bilmiyoruz.

denzer ?@denizerdoganbkm
Bizde normalde hep istifade edilir TEİAŞ genel müdürü istifa etmiş darısı olmayanların başına!:)

Malthusun Amcaoğlu ?@MalthusAmcaoglu
TEİAŞ Genel Müdürü istifa etmiş. Yapmayın olm böyle şeyler. Alışık değiliz biz!

Net olmalı insan. ?@GAgrkaya  11 dk.11 dakika önce
TEİAŞ Genel müdürü görevini yapamadıgı için istifa etti nihayet örnek bir haber.

TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır istifa etti

Enerji Bakanı Taner Yıldız, geçtiğimiz hafta salı günü yaşanan elektrik kesintisi ile ilgili konuştu. Yıldız TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın görevinden istifa ettiğini açıkladı.


Enerji Bakanı Taner Yıldız, geçtiğimiz hafta salı günü yaşanan elektrik kesintisi ile ilgili konuştu. Bakan Yıldız, bağlantı hattı çalışmaları nedeni ile 5 tane iletim hattı devre dışı kaldığına işaret etti.

Bakan Yıldız “Toplam 7 hattın üzerinde, gerek arıza gerek salınımdan kaynaklı güç salınımı gerekçesi ile devre dışı kalıyor. Doğu ile Batı’nın bağı devre dışı kalıyor. Toplam 12 saniye içinde birbirine tetikliyor.”

Bakan Yıldız “Teknik bir arıza olmakla birlikte, bir işletim hatası olduğu tarafımızdan değerlendiriliyor” dedi.

TEİAŞ GENEL MÜDÜRÜ İSTİFA ETTİ
Bakan TEİAŞ Genel Müdürü Kemal Yıldır'ın görevinden istifa ettiğini açıkladı. Bazı görevlilerin de açığa alındığını bildirdi.

KEMAL YILDIR KİMDİR? 
1958 yılında Akşehir’de (Konya) doğdu. 1981 yılında İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1977 yılında özel sektörde çalıştı. 1981 yılından itibaren de sırasıyla, TEK, TEAŞ ve TEİAŞ’ta İletim Hatları Proje Daire Başkanlığında Mühendis, Orta Anadolu Şebeke İşletme Grup Müdürlüğü Ankara Röle Ölçü Aletleri Müdürlüğünde Mühendis, Başmühendis, Müdür olarak görev yaptı. Tesis ve İşletme Grup Müdürlüklerinin 04.08.2003 tarihinde aynı çatı altında birleştirilmesi sonucu kurulan 8. İletim Tesis ve İşletme Grup Müdürlüğüne–ANKARA Grup Müdürü olarak atandı.

Bakan Yıldız, kesintinin yaşandığı sürenin mühendislik açısından uzun bir süre olmadığına işaret ederek, kesintinin nedenini ortaya çıkarmak için yürüttükleri çalışmayı dün akşam itibari ile tamamladıklarını belirtti.

Bakan Yıldız “Bu teknik arıza bir iletim hattında başlamıştır. Bununla ilgili bütün detaylar teknik taraflar ile paylaşılacaktır” dedi.

AŞIRI RİSK ALINMIŞ OLABİLİR
Bakan Yıldız, konu ile ilgili gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlara ise “Burada gerçekleşen konu sistem güvenilir bir sistemdir. Son 12 yıl içerisinde bu şebekeyi 2 katına çıkardık. Bütün bunlar başarı ile işletilmeye devam ediyor. Arz güvenliği ile ilgi bir sorun yok. Arkadaşlarımız bir kısım noktalarda aşırı risk almış olabilirler” şeklinde yanıt verdi. (hürriyet.com.tr)

Yeni Şafak’ın ‘bomba’ manşetine İnönü ailesinden tepki

Yeni Şafak’ın “Atatürk’ü İnönü zehirleyerek öldürdü” manşeti sosyal medyada sabah saatlerinin en çok konuşulan konusu oldu. Antetli kağıtla yapılan “suikast” yazışmalarını Hürriyet’e değerlendiren İnönü ailesi, “Asıl bu haberi yapanlar Türk halkını zehirlemeye çalışıyor” açıklaması yaptı. Sosyal medyada en çok yankı bulan tweetlerden biri ise şu oldu: “Atatürk’ün son sözünde ‘bu İsmet beni öldürecek, en iyisi başkanlık sistemi’ demiş”



Türkiye'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün, kendisine en yakın isimlerden, silah arkadaşı, Türkiye'nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından "zehirlendiği" iddiası, İnönü ailesini harekete geçirdi.

İsmet İnönü'nün torunu Gülsüm Bilgehan, Yeni Şafak’ın “tarihi sır perdesini aralıyoruz” vurgusuyla manşetine taşıdığı iddiaları "deli saçması" olarak nitelendirerek, İnönü Vakfı ve İnönü ailesinin haberler hakkında "suç duyurusunda bulunacaklarını" açıkladı.

Bilgehan, "asıl bu haberleri yapanlar, Türk halkını zehirlemeye çalışıyorlar ama bu topraklarda Cumhuriyet'in kurucularına o kadar büyük bir sevgi var ki, ne yapsalar olmuyor" dedi.

"DELİ SAÇMASI"
Bilgehan, Hürriyet'e şu açıklamayı yaptı;

"Büyük Atatürk ve İsmet  İnönü ile ilgili iftiralar saçmalık düzeyindeydi, bu haberle birlikte “deli saçması” haline geldi.

 Asıl bu haberleri yapanlar, Türk halkını zehirlemeye çalışıyorlar ama bu topraklarda Cumhuriyet’in kurucularına o kadar büyük bir sevgi var ki ne yapsalar olmuyor. İnönü Vakfı ve İnönü ailesi, hiçbir tarihi gerçeklikle bağdaşmayan bu haberle ilgili suç duyurusunda bulunarak yasal yollara başvuracaktır."

"İNÖNÜ, ATATÜRK'Ü ZEHİRLEDİ" İDDİASI SOSYAL MEDYAYI SALLADI

İsmet İnönü'nün, CHP'de dönemin ileri gelen isimleri Kasım Gülek, Şükrü Kaya'nın içinde bulunduğu bir grup tarafından zehirlendiği iddiaları, sosyal medyada da geniş yankı buldu.
Habere ilişkin pek çok tweet paylaşıldı. İşte o tweetlerden bazıları;

@KaNggReN : Atatürk'ün ölürken söylediği son sözler ele geçirildi, Atatürk "bu ismet beni öldürecek, en iyisi başkanlık sistemi" demiş.

@OzgurAbaciNL : Biri Yeni Şafak'a Atatürk ile İnönü'nün öldüğünü, aralarında kavga çıkarmak için çok geç kaldıklarını söylesin.

yetvart danzikyan ?@yozgatedirnetra
atatürk'ü zehirlediler çünkü akp'yi kurma hazırlıkları yapıyordu..

Kerem ALTIPARMAK ?@KeremALTIPARMAK
Yeni Şafak yakında İsmet İnönüyle Fuat Avni arasındaki direk mesajlaşmayı da paylaşır. Beraber Atatürk'e suikast planı konuştukları

Özgür Mumcu ?@ozgurmumcu
Parti antetli kağıtla Atatürk'e suikastten bahsetmişler. Yeni Şafak, mon amour

İbrahim Kiras ?@ibrahimkiras
İnönü adına Atatürk'ü zehirlettiği söylenen Şükrü Kaya aslında İnönü'nün en büyük rakibiydi ve hatta İnönü'yü ortadan kaldırmaya çalışmıştı!

(Zeynep Gürcanlı / hürriyet.com.tr)

5 Nisan 2015 Pazar

Bomba iddia: Özgecan’ın katili ölü bulundu

Mersin'de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ı hunharca katleden Suphi Altındöken'in cezaevinde ölü olarak bulunduğu iddia edildi.


Mersin’de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ı hunharca katleden Suphi Altındöken’in cezaevinde ölü olarak bulunduğu öne sürüldü. Sosyal medya ve bazı internet sitelerindeki yer alan çarpıcı iddiaya göre bu sabah saat: 09.40 sıralarında ölü bulunan Suphi Altındöken’i koğuş arkadaşları tarafından öldürdü. Ancak bu bilgi şimdiye kadar resmi makamlar tarafından doğrulanmadı. (sözcü.com.tr)


Prof. Dr. İlber Ortaylı: Ne başkanlığı kardeşim ya

Prof. Dr. İlber Ortaylı, CNN Türk'te Hakan Çelik'in programına katıldı. Ortaylı, başkanlık sistemiyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. 'Türk tipi başkanlık sistemi'ni eleştiren Ortaylı 'Ne başkanlığı kardeşim ya? Burası Uruguay mı?' yorumunu yaptı.


Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Hakan Çelik'in "Türkiye'de başkanlık sistemi olur mu? İhtiyaç var mı" sorusuna şu sözlerle yanıt verdi:

"O SİSTEM İLERİDE ÇÖKER"
"Onun canı başkan olmak istiyor, birilerinin. Hayırlı olsun. O nasıl olsa çöker ileride, kaldıramaz Türkiye. Kaldırmaz kardeşim. Ne başkanı ya, burası Uruguay mı yani yürümez. 40 bin tane problem çıkar. Bunlar sadece çatışmayı hızlandırır. İsteyen istediğiniz yapsın. 300 mebusumuz var, 400 mebusumuz var. Rey veririz, referanduma gideriz. Referandumda da millet verir. Bizim milletin verdiği reylerin üzerinde tartışmak gerekir. Yüzde 92 Evren'in ve darbecilerin anayasasına evet dediler. Ne demek bu? Kabul ettik sizi. 82'de yüzde 92 almış yüzde 52 de değil.

ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE 'AMAN CANIM'
Yüzde 92 orada evet dediler, şimdi de verirler. Sonra da söylenirler. Burada bir kavram var. "Gemüt" rahatlık değil lakayiti var. Anayasa konusunda Türk milletinde müthiş bir lakayiti var. Ne istediğinin, ne yaptığının farkında değil.

Verelim de diyor, şu şamata bitsin diyor. 'Aman canım' diye bir lafı vardır Anadolu'nun. Bu aman canım böyle ev kadınları söyler, kahvedeki herifler söyler. Esnaf söyler. Daha da büyük akıllı adama yakışmaz bu laf. Fakat onların da mantığı vardır.

İlker Başbuğ'dan gündeme ilişkin önemli açıklamalar

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Fenerbahçe otobüsüne yapılan silahlı saldırıya ilişkin, "İstemeden insanın aklına şu soru geliyor, Türkiye bir seçim sürecine girmiş, sanki birileri bu süreçte kaos ortamı mı yaratmak istiyor" dedi.


Hürriyet'in haberine göre; Edirne'de bir alışveriş merkezinde, kitabının imza gününe katılan Başbuğ, gazetecilere yaptığı açıklamada, Edirne'de yoğun bir ilgi görmekten memnuniyet duyduğunu söyledi.

Geçen hafta yaşanan olayların Türk milletini derinden yaraladığını vurgulayan Başbuğ, "Gerçekten geçtiğimiz hafta içerisinde Türk milletini derinden üzen bazı olaylarla karşı karşıya geldik. Bir elektrik kesintisi oldu. Daha ne oldu, ne oluyor anlamadan İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı'nda menfur bir cinayet işlendi. Değerli bir savcımız şehit edildi. Bu olay hepimizi derinden yaraladı. Ertesi gün İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bir saldırı oldu" diye konuştu.

Fenerbahçe otobüsüne yapılan silahlı saldırıya da değinen Başbuğ, saldırının planlanmış olabileceği yorumunda bulundu. Otobüsün saldırıdan sonra kontrol edilmemesi halinde büyük bir facia yaşanacağını ifade eden Başbuğ, şunları kaydetti:

"Dün akşamda Fenerbahçe takımı maç dönüşü, kimsenin hayal edemeyeceği, beklemeyeceği bir vahşetle karşılaştık. Fenerbahçe oyuncularını taşıyan otobüsüne herhalde bir silahlı saldırı oldu. Saldırı planlanmış gibi gözüküyor, saldırının yapıldığı yer gerçekten kritik bir yer. Viyadük yanılmıyorsam. Allah'tan şoförün yanında bulunanlardan birisi müdahale etmiş. Yoksa o otobüsün aşağı uçması ve sonucunda da gerçekten Türkiye'yi çok çok çok üzecek facianın eşiğinden dönüldü."

"İKİ AY SONRA SEÇİME GİDİYORUZ"

Seçim sürecinde yaşanan olayların akıllara başkaca durumları getirdiğinin altını çizen Başbuğ, şöyle devam etti:

"Bu olaylara bakarsanız, şöyle yorumlanabilir iki ay sonra ülke olarak seçime gidiyoruz. Demokrasilerde seçim bir şölen, bir bayram. Çok önemli iki ay kaldı. Bu süreçte üst üste olayların yaşandığını görüyoruz. Tabi olaylara bakarsanız iki şey karşımıza çıkıyor, istihbarat zafiyeti ve güvenlik zafiyetleri. Dün akşam yaşanan olayda bizleri çok üzdü. İstemeden insanın aklına şu soru geliyor, Türkiye bir seçim sürecine girmiş, sanki birileri bu süreçte kaos ortamı mı yaratmak istiyor? İnsanın aklına bu geliyor."

Bu sürecin barış içinde, çatışmasız, demokrasiye yakışır şekilde yapılması temennisini dile getiren Başbuğ, "Bu konu üzerinde durmak lazım. Daha evvelde defalarca ifade ettim. Maalesef biz her konuda bölünmüşlük içerisindeyiz. Bu, ülke için iyi bir şey değil. Arzumuz, bu seçime giden süreç gerçekten birbirimizi daha iyi anladığımız, birbirimizin düşüncelerine farklı da olsa saygı gösterip, Türkiye'ye yakışır süreçte sandıklara gidip, sandıkta halkın iradesi ne çıkarsa ona da herkesin saygı göstermesi gerekecek bir süreç" ifadesini kullandı.

Sağduyu çağrısında bulunan Başbuğ, "Belki de esas görev iktidara ve hükümete düşüyor. Elbette muhalefet partileri de sivil toplum örgütleri ve halkımız da duyarlı olmalı. Geçen hafta yaşanan olaylardan endişe duydum. Herkes üzerine düşen sorumluluğunu akıl yoluyla, birbirini anlayarak, sorumluluk taşıyarak ve soğukkanlılıkla bu süreci götürmeliyiz ki 7 Haziran seçimleri barış içerisinde, kardeşlik içerisinde çatışmasız cereyan etsin ve halkımızın verdiği karara da elbette bu seçimdir, sandıktan çıkacak sonuca da saygı göstereceğiz" şeklinde konuştu.

"Balyoz Planı" davasında beraat kararı

Balyoz Planı davasındaki beraat kararını da yorumlayan Başbuğ, şöyle devam etti:

"Balyoz davasına bakan mahkeme kararını verdi. Dava kapsamında ortaya atılan iddia ve yalanların, olmadığı mahkeme kararıyla tescil edildi. Bundan mutluluk duyduk. Biraz öncelere gidin. Balyoz iddialarına bakın. Yazılanları, çizilenleri hatırlayın. Bugün gelinen nokta zamanında bizlerin söylediklerini doğru olduğunu ortaya çıkardı. Tabii ki bizlere düşen görev, millet olarak bu süreçlerde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı yürütülen komploları, iftiraları çıkaranlar yargı karşısına çıkarılmalı. Ancak o zaman biz gönül huzuruna kavuşacağız."

Adaletin geç de olsa yerine geldiğini dile getiren Başbuğ, "Şuna da inanıyorum, adalet bu dünyada gerçekleşiyor. Biz ve arkadaşlarım cezaevinde bugünlerin olacağını biliyorduk. Allah büyüktür. Biz buna inanıyoruz. Allah doğruların yanında, yalancılar, kumpasçılar mutlaka ortaya çıkacak. Biz buna inanıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

Metin Feyzioğlu: Hiç kimse avukatın kılına dokunamaz

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Bugün ihtiyacımız olan en yukarıdan provokasyonlara değil tam aksine en yukarıdan en aşağıya kadar kucaklaşmaktır. Niye avukatları hedef tahtasına birileri oturtmak istemektedir? İstihbarat, güvenlik zaaflarını, Türkiye’yi terör örgütlerinin arka bahçesine kimlerin çevirdiğini konuşmayalım diye. Bir hedef saptırma olayıdır" dedi.

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle Yalova Barosu tarafından düzenlenen törene katıldı. Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen programa katılan Feyzioğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Avukatların adliye girişlerinde üstlerinin aranmasıyla ilgili konuşan Feyzioğlu, "Bizim görüşümüz gayet net. Hiçkimse, avukatın kılına bile dokunamaz, dokundurtmayız. Biz şahsımıza ait hiçbir ayrıcalığın peşinde değiliz. Bizim çantamızı, kendi özel mektubumuz değil, müvekkilin mektubu, özel, yani yurttaşın özeli olduğu için kimse elle açıp arayamaz. Fakat aramızda ’Çantalarımızı X- Ray’e koymayacağız, kendimiz duyarlı kapıdan geçmeyeceğiz’ diyen yok. Hakim de savcı da avukat da adliye personeli de geçecek. Adliyeye giren koliler de geçecek" diye konuştu.

TERÖR SALDIRISIYLA AVUKATLARIN UZAKTAN YAKINDAN İLGİSİ YOK

Avukatların hedef tahtasına konmak istendiğini söyleyen Feyzioğlu, şöyle devam etti:

"Adliyeye hali hazırda en güvenilir ve güvenli şekilde giren grup, zaten avukatlar. Çünkü okuyucuya kartımızı gösterdiğimizde, Ankara’daki sunucudan sisteme fotoğrafımız düşer dev ekrana ve oradan güvenlik görevlisi, bu kişi o kişidir diye kontrol ettikten sonra girer. Adliyeye hangi hakim, hangi savcı, hangi adliye personeli böyle giriyor. İstanbul’daki olay korkunç bir terör saldırısıdır. Bu terör saldırısıyla avukatların ve avukatlığın uzaktan, yakından ilgisi yoktur. Koluna cübbe almış birini, kart okuyucudan geçirerek değil, yandan içeriye almışlardır. Bunu kim yapmıştır? Asıl onun peşine düşsünler. Bugün ihtiyacımız olan birlik, beraberliktir. Bugün ihtiyacımız olan en yukarıdan provokasyonlara değil tam aksine en yukardan en aşağıya kadar kucaklaşmaktır.



'BU HAFTA İÇİNDE ÇÖZEBİLECEĞİMİZİ DÜŞÜNYORUM"

 Niye avukatları hedef tahtasına birileri oturtmak istemektedir? İstihbarat, güvenlik zaaflarını, Türkiye’yi terör örgütlerinin arka bahçesine kimlerin çevirdiğini konuşmayalım diye. Bir hedef saptırma olayıdır ama milletimiz kimin ne olduğunu ve niçin avukatların hedefe konulduğunu çok iyi bilmektedir. Bu hafta içinde de HSYK ile sorunu tam olarak çözebileceğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla provokasyonları destekleyecek şekilde konuşmayı uygun görmüyorum."

Feyzioğlu’nun açıklamalarının ardından Yalova Baro Başkanı Hakan Gergeroğlu ve Feyzioğlu, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Feyzioğlu, burada Çağlayan Adliyesi’ndeki saldırıya değinerek, "Türkiye yeni bir karanlığın içine sürüklenmek isteniyor. Önce Çağlayan’daki şehidimiz. Canımızdan can kopardılar. Bizden birini bizden kopardılar. Bu da yetmiyormuş gibi birileri kendi zaaflarını, beceriksizliklerini, hukuksuzluklarını ört pas etmek için algı operasyonlarıyla avukatlığı hedefe koymaya kalkıştılar, başaramadılar, başaramayacaklar. Allah’tan Cumhuriyet Savcımız Selim Kiraz’a rahmet diliyorum" diye konuştu.

ÖLEN ÖĞRETMENİ ANDI

Konuşmasında Yalova’da Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun azarladığı iddia edilen ve buna tepki olarak düzenlenen yürüyüşte kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren öğretmen Halil Serkan Öz’ü de anan Feyzioğlu, "Örselenen, hırpalanan, taciz edilen sevgili Halil Serkan Öz öğretmenimizi saygıyla anıyorum. Bağışla bizi öğretmenim ama yine aziz hatıran önünde sana söz veriyoruz. Öğrencilerine hep öğrettiğini gibi bilim, akıl ve dolayısıyla özgürlük mutlaka kazanacak" dedi.

Söyleyin valiye oğlum öldü

Öğrencilerinin önünde Yalova Valisi tarafından “Gören dilenci zanneder, ne biçim öğretmensin” diye azarlanan Halil Serkan Öz’ün kalp krizinden ölmesi ailesini ve meslektaşlarını isyan ettirdi. Vali Selim Cebiroğlu da “Çok üzgünüm” diye açıklama yaptı.


YALOVA Valisi Selim Cebiroğlu, geçen hafta cuma günü Termal Fen Lisesi’nde gerçekleştirdiği ziyarette iddiaya göre kılık kıyafetinden dolayı Eğitim-Sen üyesi matematik öğretmeni Halil Serkan Öz’ü (42) öğrencilerinin önünde, “Bu saç-sakal ne? Ne biçim öğretmensin? İnsanlar dışarıda görseler seni dilenci zanner” diye azarlayarak sınıftan kovdu.

DESTEK YÜRÜYÜŞÜNDE KALP KRİZİ

Vali Cebiroğlu, okul idarecilerini de tersleyerek, öğretmenle ilgili soruşturma açılmasını istedi. Önceki akşam saatlerinde Eğitim-Sen Yalova Şubesi, Türk Eğitim Sen Yalova Şubesi, Eğitim-İş Sendikası Yalova Şubesi ve Aktif Eğitim Sendikası üyeleri ‘Öğretmene Saygı Yürüyüşü’ düzenleyerek Vali Selim Cebiroğlu’nu protesto ettiler. Bir haftadır Vali Cebiroğlu ile yaşadığı diyaloğun etkisinde kalan Öz, yürüyüşte rahatsızlanınca Yalova Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk müdahalenin ardından Bursa’daki özel bir hastaneye sevk edilen Öz, yolda yaşamını yitirdi.

‘OĞLUM ÜZÜNTÜDEN KAHROLDU’

Eşinden boşandıktan sonra anne ve babası ile kalan Halil Serkan Öz’ün cenazesi dün, Merkez Camisi’nde kılınan namazın ardından Yalova Şehir Mezarlığı’nda toprağa verildi. Eğitimciler, valiyi yargıya şikâyet edeceklerini söyledi. Baba Kemal Öz ise acısını sitemkâr sözlerle ifade etti: “Oğluma doyamadan gitti. Siz söyleyin o Yalova Valisi’ne oğlum öldü. Anarşist oğlum öldü, rahat etsin. Öğretmenden anarşist olur mu? Bir haftadır üzüntüden kahroldu. En son kalpten gitti.” Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin de öğretmen Öz için Twitter hesabından başsağlığı mesajı yayımladı.


İnce’den taziye

CENAZEYE katılan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce kendisinin de fizik öğretmeni olduğunu hatırlatarak “Bu, sıradan bir kalp krizi değildir. Bu devlet eliyle işlenmiş bir cinayettir” diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da aileyi arayarak başsağlığı diledi.

Halil Serkan Öz’ün öğrencileri cenazede anne Güler Öz’e sarıldı.

VALİ: ÜZGÜNÜM

TARTIŞMALARIN odağında olan Yalova Valisi Selim Cebiroğlu gazetecilere öğretmen Halil Serkan Öz’ün ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. “Böyle değerli öğretmeni kaybetmenin üzüntüsünü duyuyorum” diyen Vali Cebiroğlu, “Çok üzgünüm. Allah’tan kendisine rahmet, yakınlarına ise başsağlığı ve sabır diliyorum” diye konuştu.

CEM YILMAZ’DAN TEPKİ

Kalbini ölesiye kırmak...

ÜNLÜ komedyen Cem Yılmaz da Yalova Valisi Cebiroğlu’nu Twitter’dan eleştirdi. Yılmaz, şu mesajı attı: “Mevki ile adam ezmek, kalbini ölesiye kırmak. Yazık oldu gitti öğretmencik. Daha büyük mevkilere gelesin Vali bey.”

Süheyla GÖZDERELİLER / DHA

4 Nisan 2015 Cumartesi

Yalova Valisi Selim Cebiroğlu: Üzgünüm

Yalova Valisi Selim Cebiroğlu’nun geçtiğimiz hafta incelemelerde bulunmak için gittiği Termal Fen Lisesi’nde, dersanede kıyafetlerini beğenmediği için azarlayarak sınıftan kovduğu öne sürülen öğretmen Halil Serkan Öz için dün akşam ’Saygı Yürüyüşü’ adı altında düzenlenen protesto yürüyüşünde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Vali Cebiroğlu, öğretmenin ölümünden derin üzüntü duyduğunu söyledi.


Yalova Valisi Selim Cebiroğlu tarafından derse sakallı girdiği için azarlanan Termal Fen Lisesi matematik öğretmeni Halil Serkan Öz, dün yapılan protesto eylemi sonrasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmişti. Olaydan derin üzüntü duyduğunu ifade eden Vali Selim Cebiroğlu, "Yalova olarak, eğitim camiamızın üyesi, değerli personelimiz, Fen Lisesi öğretmeni Halil Serkan Öz’ün vefatının derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır, bütün eğitim çalışanlarına başsağlığı dilerim" dedi.

"VALİNİN AZARI CANINI ÇOK YAKTI"

Matematik öğretmeni 42 yaşındaki Halil Serkan Öz’ün dün yapılan bu olayı protesto yürüyüşü sırasında kalp krizinden hayatını kaybetmesi, yakınları ve eğitim camiasını üzüntüye boğdu.

Oğlunun çok duygusal bir kişiliğe sahip olduğunu söyleyen baba Kemal Öz, "İddia ediyorum yavrum, matematiği yemiş yutmuştu. Yüksek Lisans da yapmıştı. Yalova’da ilk iki öğretmen arasında gösteriliyordu. Ödülleri de vardı. Geçtiğimiz hafta cuma günü okula giden valinin, çok sevdiği öğrencilerinin içersinde kılık-kıyafeti yüzünden kendisini azarlayıp kovması. Canını çok yaktı. Yaşadıklarını sürekli benimle paylaştı. Öğrencilerinin olay sonrası valinin istifa etmesi için internet üzerinden başlattıkları imza kampanyası moralini biraz düzeltti. Dün kendisine destek için yapılan mitingde rahatsızlanan yavrum öldü. Benim oğlum gitti. Vali bey artık okulları rahat rahat gezsin, insanlara hakaret etsin. Kendisinden de şikayetçi olmayacağım. Çünkü çocukları var. Allah’ından bulsun."

Oğlunun yaşadığı bazı psikolojik sorunlar nedeniyle sakinleştirici ilaç aldığını fakat kalbiyle ilgili bir sorununun bulunmadığını belirten Kemal Öz, "Çocuğumun kalbindeki damarın tıkalı olduğunu öldükten sonra öğrendim" diye konuştu.

Bu arada, eşinden boşandıktan sonra anne ve babası ile kalan Halil Serkan Öz bugün, Merkez Camii’nde ikindide kılınacak cenaze namazının ardından Yalova Şehir Mezarlığı’nda toprağa verilecek. (milliyet.com.tr)

Trenin önüne atladı ama...

Tayland’ın Nakhon Sawan şehrinde 35 yaşındaki bir adam intihar etmek için trenin önüne atladı ama burnu bile kanamadı ve sadece bir kaç küçük incinmeyle olayı atlattı.



Supakorn Trakulkaew (35) adlı akli dengesi yerinde olmayan bir kişi saat 12:30 da Takhli tren istasyonuna gelen trenin önüne atladı. İntihar girişiminde bulunan genç görgü tanıklarının ifadesine göre raylara atlamanın etkisiyle dengesini kaybedip düştü.

Şans eseri olarak raylara düşen adamı gören makinist treni aniden durdurdu. Vagonların altında raylara paralel olarak yatan adamın sadece pantolonunun bir kısmı raylarda parçalanmış ve düşmenin etkisiyle vücudunda bazı incinmelerin mevcut olduğu kaldırıldığı Hastane doktorları tarafından açıklandı.

Baba Buntham Trakulkaew oğlunun akli dengesinin yerinde olmadığını ve düzenli olarak ilaç aldığını belirtti. Olaydan iki gün önce de “baba ben intihar etmek istiyorum” dediğini ancak oğlunu kendi canını almaması gerektiği konusunda ikna ettiğini söyledi.

30 yıl suçsuz yere hapis yattı! Mahkemeden şok itiraf

ABD'nin Alabama eyaletinde idama mahkum edilen bir adamın, cezaevinde 30 yıl yattıktan sonra suçsuz olduğu anlaşıldı.

Milliyet'in haberine göre; Alabama'da mahkeme, 1985 yılında iki kişiyi öldürme suçundan idama mahkum edilen 58 yaşındaki Ray Hinton'ın cinayet işlediğine dair kesin bir kanıt bulunmadığına ve Hinton'ın beraatine karar verdi.

Yakın zamanda yapılan balistik testler sonucu, cinayetlerde kullanılan mermilerin Hinton'ın evinde bulunan silaha ait olmadığı ortaya çıktı. Hinton, beraat ettikten sonra yaptığı açıklamada, "30 yıldır cezaevinde idamı bekliyordum. Bu kadar süre boşu boşuna hapis yattım.

Yapmaları gereken sadece silah üzerinde gerekli testleri yapmaktı" diye konuştu. Alabama eyaleti, Hinton'ın 30 yıl suçsuz yere hapis yatmasıyla ilgili henüz bir özür açıklaması yapmadı. Avukat Bryan Stevenson, bu davanın ABD yargı sistemindeki eksiklikleri göstermesi açısından "örnek vaka" olabileceğini söyledi.

Hinton'ın avukatları ise siyahi olan müvekkillerinin ırkçılık yüzünden suçsuz yere 30 yıl hapis yattığını iddia etti. Ray Hinton, 1985 yılında Birmingham'da iki restoranın soyulması sırasında restoran yöneticilerini öldürmekten suçlu bulunmuştu. Olayın ardından soruşturma başlatılmış, üçüncü bir restoran soygununda yaralanan bir yöneticinin, şüpheli olarak Hinton'u göstermesinin ardından Hinton tutuklanmıştı.

Alabama polisi, olayların ardından Hinton'un evinde annesine ait bir silaha el koyarak üç olayda da aynı silahın kullanıldığını belirtmişti. Fakat yakın zamanda silah üzerinde yapılan incelemeler sonucu, silahın soygunlarda kullanılmadığı belirlendi. 

2 ay çiğ balık yemiş! Mucize...

ABD’de yaklaşık 2 aydır kayıp olan denizcinin çiğ balık yiyerek ve yağmur suyu içerek hayatta kalmayı başardığı öğrenildi.

2 ay önce tekneyle denize açılan ve teknesinin ters dönmesi sonucu denizde kaybolan 37 yaşındaki Louis Jordan, ülkenin kuzeyindeki North Carolina açıklarında bir Alman tankeri tarafından bulundu. 10 metre uzunluğundaki teknesi ters dönen Jordan, teknenin gövdesinde oturur halde bulundu. Ailesinin Jordan için Ocak ayında kayıp başvurusunda bulunduğu bildirilirken, balıkçının kurtarıldıktan sonra telefonda babası ile konuştuğu öğrenildi. Jordan’ın babasından özür dilediği, babasının ise “Seni kaybettiğimi düşünmüştüm” dediği bildirildi.

ABD’li yetkili Ryan Doss, balıkçı Jordan’ın Atlas Okyanusu’nda akıntıya kapıldığını kaydederek, çiğ balık yiyerek ve yağmur suyu içerek hayatta kalmayı başardığını ifade etti.

ABD Sahil Güvenliği tarafından yapılan açıklamada ise, Alman teknesi tarafından kurtarılan Jordan’ın tekneden helikopterle alınarak Virginia eyaletindeki bir hastaneye götürüldüğü ifade edildi.

(miliyet.com.tr)