18 Kasım 2015 Çarşamba

Kadıköy'de rıhtıma cami

Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğü’nün talepleri doğrultusunda, Kadıköy rıhtım bölgesine, kalabalık cemaate uygun büyüklükte yeni bir ‘Ulu Cami’ yapılacak.


Kadıköy Deniz Otobüsü İskelesi yanındaki İSPARK alanına Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul İl Müftülüğü talebi doğrultusunda yapımı planlanan Ulu Cami için1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliği Plan raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda askıya çıkarıldı. 7 Haziran 2005’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile söz konusu yer, Büyükşehir Belediyesi’nin tasarrufuna bırakılmıştı.

YERİ BİRAZ ‘SORUNLU’

Bu alan 8 Ekim 2012 tarihli ‘Haydarpaşa Gar ve Geri Sahası ile Kadıköy Meydan ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’nda, Kentsel ve Tarihi Sit Alanı sınırları dışında, ‘Etkilenme Geçiş Sahası Sınırı’ içerisinde, çoğunlukla ‘İSKİ Hizmet Alanı’nda, kısmen ‘Ağaçlandırılacak Alan’da, kısmen de ‘Park ve Dinlenme Alanı’nda kalıyor. Ceferağa Mahallesi sınırlarında şu anda açık otopark olarak kullanılan yaklaşık 34 bin metrekarelik cami alanının Marmara tarafındaki bölümü, deniz doldurularak kazanılmış. Rapora göre, planlama alanı aynı zamanda ‘Karmaşık Problemlerin Görüldüğü Alanlar’ kategorisinde. Yani, proje alanındaki bazı bölgeler, sıvılaşma, kütle hareketleri, su baskını ve çeşitli mühendislik problemleri içeriyor.
‘ULU CAMİ ŞART’

Askıya çıkarılan raporda, İstanbul’un Anadolu yakasında, özellikle de söz konusu planlama alanı ve yakın çevresinde, ‘Selatin Cami’ veya ‘Ulu Cami’ mahiyetinde cami yer almadığı belirtildi. Raporda, plan değişikliğinin gerekçesi şöyle anlatıldı: “Büyük cemaatlerle cuma namazlarının, bayram namazlarının veya kalabalık kitlelerin katılımıyla ifa edilecek cenaze namazlarının kılınacağı bir ‘Ulu Cami’ inşa edilebilecek nitelikte uygun bir yerin planlanması gerektiği tespit edilmiştir.”

HÜSEYİN SAĞ: DİN ÜZERİNDEN KUTUPLAŞMA 

Kadıköy ve İBB’nin CHP’li Meclis Üyesi Hüseyin Sağ da, cami projesini şu sözlerle eleştirdi: “Kadıköy’le ilgili sürekli bir cami tartışması gündemde tutuluyor. Göztepe, ardından rıhtıma cami. Jeolojik açıdan sakıncalı olan dolgu alanında cami yapımı. Sürekli din üzerinden kaotik bir ortam yaratılmaya çalışılıyor. Cami üzerinden toplumda kutuplaşma yaratılılıyor. Bu bir tasadüf değil, bilerek yapılıyor.”

NUHOĞLU: ÖYLE BİR TALEP YOK, DAVA AÇACAĞIZ

KADIKÖY Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, cami projesi için hukuki süreç başlatacaklarını ve yol haritası çizip kamuoyunu bilgilendireceklerini söyledi. Cami yapımı planlanan alana yürüme mesafesinde camiler bulunduğunu ifade eden Nuhoğlu, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Bu tamamen siyasal bir karar. Ortalığı karıştırmak için yapılıyor. Ankara’dan Kadıköy’de cami mi lazım, kilise mi lazım nasıl görüyorsun? Sana ne? Kadıköylüler oturup kendi aralarında karar verir. Dünyada bu kadar sorun varken, camiyle mi uğraşıyorlar? Camiler kutsal mekanlardan, siyasete alet edilmesi doğru değil. Dava açacağız.”

Bölgede yeni yapılacak camiye yakın dört cami bulunuyor:

- Sultan 3. Mustafa İskele Camisi: 1000 metre

- Caferağa Camisi: 1150 metre

- Beyazıt Kethüda Camisi: 1250 metre

- Osmanağa Camisi: 1350 metre

cnntürk.com.tr

17 Kasım 2015 Salı

Kanada'da 'peçe yasağı' davası düştü

Kanada gündemi aylardır meşgul eden peçe yasağı tartışmaları, göreve gelen Trudeau hükümetinin davayı geri çekmesiyle son buldu. 

Ülkede bir önceki hükümet tarafından Anayasa Mahkemesi'ne açılan ve peçenin yasaklanmasını öngören dava dilekçesi, 19 Ekim seçimleri sonrası göreve gelen Trudeau hükümetinin Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanı John McCallum ve Adalet Bakanı Jody Wilson-Raybould tarafından geri çekildi.

Böylece, Kanada gündemini aylardır meşgul eden peçe yasağı tartışmaları da resmen son buldu.

Ülkenin en büyük güçlerinden birinin toplumdaki çok kültürlülük olduğunu ifade eden iki bakan, vatandaşlık testlerinden geçen başarılı adayları Kanada ailesine dahil etmeye devam edeceklerini belirtti.

NE OLMUŞTU?

2011 yılında Vatandaşlık ve Göçmenlik Bakanlığı yaptığı sırada başlattığı bir uygulama ile Müslüman kadınların vatandaşlık yemin töreni sırasında peçe takmalarına getirdiği yasak, geçen yıl Ekim ayında vatandaşlık yemini etmeyen Zunera İshaq isimli Pakistan asıllı göçmen bir kadın tarafından hukuksal alana taşınmıştı.



Zunera İshaq, Kanada Devleti'ni mahkemeye vermiş ve Kanada Yüksek Mahkemesi de kadını geçen Şubat ayında haklı bularak, peçesi ile yemin edebileceğine hükmetmişti.

Dönemin Kanada Başbakanı Stephen Joseph Harper, Yüksek Mahkeme'nin kararına tepki göstermiş ve kararı temyize götürme kararı almıştı.

Zunera Ishaq geçtiğimiz ay peçesiyle yemin etmişti.Hürriyet

Yıldız Sarayı’na 49.5 milyon TL

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde varlığını sürdürülmesi planlanan Yıldız Sarayı için toplam 49 milyon 485 bin 358 TL tutarında yatırım projesi yürütüyor.

2. Abdülhamid döneminde Osmanlı devletinin idare merkezi olan Yıldız Sarayı’nın kapsamlı bir restorasyonun ardından Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yer alacağı açıklandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe çizelgesinde yer alan Yatırım Projeleri Listesi’nde Yıldız Sarayı için 12 projenin planlandığı görüldü. Projelerin toplam tutarı ise 49 milyon 485 bin 358 TL. Bakanlığın Yıldız Sarayı için planladığı projeler şunlar:

TİYATRO VE CARİYELER DAİRESİ
- 2013 yılında başlayan, Yıldız Sarayı Müzesi marangozhane ve şehir müzesi rölöve restitüsyon restorasyon teşhir tanzim projelerinin yapımının 2015’te tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 249 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL’lik yatırım yapıldı.
- 2013’te başlayan Yıldız Sarayı Saray Tiyatrosu ve Gedikli Cariyeler Dairesi (Sahne Sanatları) rölöve restitüsyon ve restorasyon projelerinin yapımının da bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 117 bin 850 olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL’lik yatırım yapıldı.
- 2013’de başlayan Yıldız Sarayı harem yapıları ve Küçük Mabeyn Köşkü teşhir tanzim projelerinin yapımının bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 274 bin 800 TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL yatırım yapıldı.
- 2013’te başlayan Yıldız Sarayı Arabacılar Dairesi basit onarımının bu yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 1 milyon 414 bin 708 TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1000 TL yatırım yapıldı.
Büyük Mabeyn Köşkü konukevi olarak kullanılıyor.
HAREM YAPILARINA 15 MİLYON TL
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı Musahip Ağalar Köşkü onarımının 2017’de tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 3 milyon 200 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1 milyon TL’lik yatırım yapıldı.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı Kızlar Ağası Dairesi sera yapıları, harem kapısı onarımı ve çevre düzenlemesi projelerinin 2017 yılında tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 7 milyon 988 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1 milyon 600 bin TL’lik yatırım yapıldı.
Yıldız Sarayı’nda 1877 yılından itibaren ikamet etmeye başlayan Sultan II. Abdülhamid, ibadet etmek için uzağa gitmek istemedi. Sarayın hemen yakınına bir cami yapılması emrini verdi. Mimar Sarkis Balyan, 1885-1886 yılları arasında Barbaros Bulvarı’nda, Yıldız Sarayı’na giden yolun üzerinde bu görkemli camiyi inşa etti.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı harem yapıları ikmal onarımı ve teşhir tanziminin 2017’de tamamlanması planlanıyor. Proje tutarı 15 milyon 421 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 3 milyon 181 bin 358 TL’lik yatırım yapıldı.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı marangozhane ve güzel sanatlar galerisi (şehir müzesi) onarımı ve teşhir tanziminin 2017’de tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 7 milyon TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 1 milyon TL’lik yatırım yapıldı.
- Bu yıl başlayan Yıldız Sarayı Kaskat Köşkü ve Küçük Mabeyn Köşkü teşhir tanziminin 2017’de tamamlanması öngörülüyor. Proje tutarı 4 milyon 500 bin TL olan çalışma için 2015 bütçesinden 750 bin TL’lik yatırım yapıldı.
(Umut Erdem / Hürriyet)

Türkiye bu kadar çok mülteciyle nasıl baş etsin?

Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Türkiye’ye gelen mülteci sayısının artmasından endişe ediyor. Roth’a göre Türkiye’nin bu kadar mülteciyle tek başına baş etmesi zor.

Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, parlamentoda bir grup Türk gazeteciyle görüştü.Almanya Federal Meclisi’ndeki görüşmede Roth, yaşanan mülteci krizi üzerine Avrupa’nın Türkiye’ye önerdiği, mültecilerin geri kabulü karşılığı finansal yardım, vize serbestisi ve AB müzakerelerinde bazı fasılların açılması gibi koşulları içeren anlaşma paketini sert bir dille eleştirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in mülteci krizine karşı Türkiye’ye sunduğu anlaşma paketini çok fazla eleştirdiğini belirten Roth, “Türkiye’de şimdikinden çok daha fazla mültecinin bulunmasıyla sonuçlanacak böyle bir anlaşmayı Türk Hükümeti’ne nasıl teklif edebilirler? Türk toplumu bu kadar yüksek sayıda mülteciyle nasıl baş etsin?” dedi.

BEDELİ ÇOK AĞIR

Cladua Roth, Suriye ve Irak’ın durumundan dolayı Türkiye’ye gelen mülteci sayısının önümüzdeki günlerde daha da artmasından korktuğunu belirterek, şöyle konuştu: “Suriye’ye yapılan operasyonların ardından çok daha fazla Suriyeli göçmenin geleceği tahmin ediliyor. Ayrıca insani trajedilerin yaşandığı Irak’tan ve Afganistan’da gelen mülteci sayısının da artacağı düşünülüyor. Türk toplumu bu kadar yüksek sayıda kadın, erkek ve çocuk mülteciyle nasıl baş etsin? Bu kadar çok sayıda mülteciyi Türk toplumuna nasıl entegre edebilirsiniz? Türkiye’ye bunun karşılığında para teklif etmenin, bir takım sözler vermenin ya da AK Parti için bir tür seçim kampanyası olarak görülebilecek şekilde seçimlerden önce Türkiye’yi ziyaret etmenin Türkiye açısından da, mülteciler için de, Avrupa Birliği için de bedeli çok ağır.”

‘BASINA BASKILAR BENİ ŞOKE ETTİ’

Almanya Federal Meclisi Başkan Yardımcısı Claudia Roth, Türkiye’de son aylarda basın özgürlüğüne yönelik yaşanan baskılardan dolayı “şoke olduğunu” da belirtti. Roth, bu konuda da şunları söyledi:

‘BÖYLE DEMOKRASİ OLMAZ’

“Basın özgürlüğü olmadan demokrasi de olmaz. Hayatta kalmak için ekmeğe ve suya ne kadar ihtiyacınız varsa ifade ve basın özgürlüğünü de o kadar ihtiyacınız vardır. Türkiye’de sivil haklar büyük ölçüde azaltıldı, basın özgürlüğünün üzerindeki baskılar ortada, ayrıca yargı bağımsızlığından da artık bahsedemiyoruz. Avrupa Komisyonu’nun ilerleme raporunda basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve sivil haklarla ilgili eleştiriler açıktı ve rapor seçimlerden önce yayınlanmaya hazırdı, komisyonun bunu seçimlerden önce yayınlamamasını çok eleştirdik.”

Claudia Roth, Türkiye’de son 20 yılda görülmemiş ölçüde kutuplaşma olduğuna da dikkat çekerek, “Bir tarafta ‘Biz’ yani AK Parti var, diğer tarafta da ‘diğerleri.’ Siyah ve beyaz gibi bir ayrışma var ve de toplumu bir araya getirmeye yönelik hiçbir çaba yok” değerlendirmesi de yaptı.

(hürriyet.com.tr)

Korkutan depremler

İstanbul dün 17:45'te Marmara Denizi açıklarındaki 4.2 büyüklüğünde bir depremle sarsılırken, Ege de bu sabaha karşı 4.2 ile sallandı. Bugün ise TSİ ile 09:10'da Yunanistan'ın batı kıyıları açıklarında 6.5 büyüklüğünde şiddetli bir deprem meydana geldi. Gelen son haberlere göre; 1 kişi ölürken, bazı binalarda maddi hasar oluştu.

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi, Yunanistan'ın Lefkada Adası açıklarındaki depremin, yerin 10 kilometre altında meydana geldiğini bildirdi.

Mora Yarımadası'nın kuzeyinden Yanya bölgesine kadar geniş bir alanda hissedilen depremin merkez üssü ise Nidri'nin 14 kilometre kuzey batısı.

Anadolu Ajansı'nın Yunan medyasından aktardığına göre; Lefkada'da yıkılan evin altında kalan bir kadının cesedine ulaşıldı. Yunanistan'ı paniğe sevk eden deprem sonucu Lefkada Adası'nda bazı binaların hasar gördüğü bildiriliyor.

Reuters'ın haberine göre; ilk ölçümde depremin büyüklüğü 6.7 olarak verildi. Yapılan ikinci ölçümde ise büyüklük 6.8, depremin merkezi ise yerin 5 kilometre altı olarak belirlendi.

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi'nin internet sitesinde görülen son büyüklük ise 6.5

Dadı niyetine fuhuş kölesi

Özbekistanlı A.Z. 6 ay önce kendisine zorla fuhuş yaptıran çetenin elinden kurtularak polise sığındı. A.Z.’nin ifadesi üzerine İstanbul Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’ne bağlı Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Büro Amirliği ekipleri soruşturma başlattı. A.Z.’nin isimlerini verdiği kişiler teknik ve fiziki takibe alındı. Elebaşı İ.E.’nin Türkiye’ye getirdiği kadınların pasaportlarına el koyduğu, fuhuşa zorladığı, karşı gelenlere de işkence yaptığı belirlendi.

DİRENENE ‘ÖLDÜRESİYE DAYAK’

Teknik takip altındaki İ.E. bir arkadaşını arayıp, fuhuş yapmak istemeyen bir kadını ormana götürdüklerini ve öldüresiye dövdüklerini anlattı. Polis çete üyelerine yaptığı ilk operasyonda, elebaşı İ.E.’nin de arasında bulunduğu 12 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltındakilerin tümü tutuklandı. Ancak teknik takibi sürdürüldü. İ.E. cezaevinden çeteyi yönetiyordu.

Polis geçen cuma günü İstanbul’da 19 adresin yanı sıra, Antalya, Bodrum ve İzmir’de eşzamanlı operasyonlar düzenledi. 3’ü kadın toplam 18 kişi gözaltına alındı, çetenin elindeki altı kadın da kurtarıldı. Böylece çetenin elinden toplam 20 kadın kurtarılmış oldu. Kadınlar memleketlerine gönderildi.

‘YAZLIKLARI’ DA VAR

Çete üyeleri, yaz ayları için de Bodrum, Antalya ve İzmir’de de fuhuş evler açtı. İnternet üzerinden müşteri bulmak için bir eskort sitesini de devreye soktu. Türkiye’ye gelen kadınlar havalimanında karşılanıyor ve pasaportlarına el konularak fuhuş yaptırılan evlere götürülüyordu. Direnenler dövülüyor, tecavüze uğruyordu.

(Eyüp Serbest / hürriyet.com.tr)

16 Kasım 2015 Pazartesi

İstanbul'da hissedilen deprem

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) saat 17:45'te İstanbul’da 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini açıkladı.

Boğaziçi Üniversitesi Kandillirasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü’nün verdiği bilgiye göre saat 17.45’te merkez üssü Marmara Denizi’nin doğusu olan 4.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Marmara Denizi zeminin 6.9 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem, İstanbul’da hissedildi. Kısa süreli korkuya neden olan depremde hasar meydana gelmedi.

AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı Deprem Bilgilendirme Servisi’nden yapılan açıklamaya göre ise merkez üssü Marmara Denizi olan depremin büyüklüğü ise 4.0 olarak ölçüldü.

Afad depremin en yakın 5 yerleşim yerine uzaklığını şöyle sıraladı:


İstanbul Avcılar: 19.06 km, Küçükçekmece: 20.21 km, Büyükçekmece Yakuplu: 21.23 km, Bahçelievler: 21.66 km, Beylikdüzü: 21.79 km

Euro-Med Sismoloji Merkezi, ise depremin 12 km derinlikte meydana geldiğini, merkez üssünün İstanbul'un 25 kilometre güneybatısında, Büyükçekmece açıklarında olduğunu bildirmişti.

Bebeğini fırında pişirdi

ABD’nin California Eyaleti’nde yaşayan bir kadın, insanı dehşete düşürecek bir suçla hakim karşısına çıktı.

3 erkek çocuk sahibi olan 34 yaşındaki Ka Yang, 4’üncü çocuğu olan 1.5 aylık kızı  Mirabelle’i mikrodalga fırında pişirdi. Vücudunda ağır yanıklarla ölen kızına bakmaları için ambulans çağıran Yang önce, “Sara krizi geçirdim. Kendimde değildim” dese de, sonra kızını kasten öldürdüğünü itiraf etti.

Jüri tarafından suçlu bulunan Yang’nın 26 yıl mı yoksa müebbet cezası mı alacağına gelecek ay karar verilecek.
(Kaynak:sözcü.com.tr)

Memurun yıllık izin günü artıyor

Hükümetin bir süredir üzerinde çalıştığı yeni memur yasanın detayları da belli olmaya başladı.


Vatan gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, 50 yıllık 657 sayılı Devlet memurları Kanunu artık tarih olacak. Bunun yerine yeni yasa gelecek ve memurluk sistemi baştan sona değişecek. Bu konuda bir süredir devam eden çalışmalarda sona yaklaşılıyor. Çalışma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından yürütülen çalışmalarda detaylar da belli olmaya başladı.

Yeniliklerden bazıları şöyle:

İZİN SÜRELERİ ARTACAK

Yeni kanun ile artık hafta sonları yıllık izin süresinden sayılmayacak. Böylece izin hesabında iş günü esası getirilecek. Kamu çalışanlarının yıllık izin süresi, SGK'ya prim ödemek suretiyle geçen hizmeti 1 yıldan 10 yıla kadar (on yıl dahil) 20 iş günü, 10 yıldan fazla olanlar için 30 iş günü olacak.

HEMŞİRE MESLEK ÇALIŞANI

Kamu çalışanları için hizmet grupları yeniden belirleniyor. Teknik hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri sınıfı, din hizmetleri sınıfı gibi kavramlar tarihe karışıyor. Bunlar meslek çalışanı adı altında toplanacak. Örneğin hemşire artık meslek çalışanı olacak. Bunların ücretleri iş riski ve görev tanımına göre eşit işe eşit ücret şeklinde yeniden belirlenecek. Memurluk kavramı yerine kamu çalışanı statüsü gelecek. Halen memur, veri hazırlama ve kontrol işletmeni gibi kadrolarda görev yapanlar "büro çalışanı" adı altında toplanacak. Yardımcı hizmetlerde çalışanlar ise "destek hizmetleri çalışanı" diye ayrıma tabi tutulacak. ENGELLİ ÇALIŞAN SAYISI ARTIYOR Kamuda engelli çalışma oranı % 3'den % 4'e çıkarılacak . Kamu kuruluşlarında çalışan sayısının yüzde 4'ü engelli olacak. Bu oranın farklı uygulanacağı meslek ve görevler ile kuruluşlar Bakanlar Kurulu'nca kararlaştırılacak.

PERFORMANS ÖDEMESİ

Performansı yüksek memur daha fazla maaş alabilecek. Halen çalışan memurlardan emsallerine göre fazla çalışan personel diğer emselinden fazla maaş alabilecek. Memurun yıllık performans değerlendirme sonuçlarına göre ücreti Maliye Bakanlığı'nca belirlenecek belli bir performans ödeneğinden karşılanacak. Bu ödeme yılsonunda yapılacak.

ESNEK ÇALIŞMA

Hamileler, engelliler ve Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek iş ve hizmetlerdeki memurlar kurum amirinin izni ile esnek çalışabilecek. Çocuğu olan memur istemesi halinde 1 yaşına kadar esnek çalışabilecek.

ÖRGÜTE DESTEK VEREN GİDECEK

Terör örgütlerine destek veren memurlar, kolaylıkla disiplin cezasıyla işten atılacak. Bunun dışında devlet memurları ile ilgili ağırlaştırıcı düzenleme olmayacak. Disiplin cezaları yeniden tanımlanacak.

KADRO VE GÖSTERGE GELİYOR

2016 yılında gerçekleşecek bazı yenilikler de şöyle: 1) Kamuda 4/C kavramı bitecek. Maliye Bakanlığı kaynaklarına göre 4/C'liler 4/B'li olacak. 2) Öğretmenin, polisin, uzman erbaşların, astsubayların, genel müdür yardımcılarının, üniversite genel sekreterlerinin ve şube müdürlerinin ek göstergelerinde iyileştirme yapılacak. 3) Üniversite mezunu işçiler öğrenim durumlarına uygun kadrolara geçirilecek. 4) 2016 ve 2017 yılını kapsayan toplu sözleşmede tutanak altına alınan memurların özlük hakları ile ilgili değişiklikler yerine getirilecek.

14 Kasım 2015 Cumartesi

Erkek arkadaş kız çıktı

Kendisini erkek gibi gösterip iki yıl boyunca bir kadınla birlikte olan Gayle Newland adlı genç kız 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İngiltere’de iki yıl boyunca erkek kılığına girerek kız arkadaşını aldatan 25 yaşındaki Gayle Newland, 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cheshire kentinde yaşayan Gayle Newland, Facebook’ta Kye Fortune adıyla açtığı bir hesapta kendisini erkek gibi gösterdi ve buradan tanıştığı bir kadınla sevgili oldu. Buluşmalara giderken vücut hatlarını saklamak için göğüslerini bantlayan ve içine mayo giyen Gayle Newland, partneriyle cinsel ilişkiye girerken protez bir penis kullandı.

GÖZE BANT TAKIYORMUŞ

İlişkileri boyunca adı açıklanmayan sevgilisiyle en az 10 defa cinsel ilişkiye giren Gayle Newland, taktığı protez penisi görmesin diye her seferinde kız arkadaşının gözüne bant taktırdı. Gayle Newland, geçmişte çok ciddi bir beyin ameliyatı geçirmesinden dolayı sekste kendine olan güvenini kaybettiğini söyledi. Ancak bir gün, durumdan şüphelenen sevgilisi ilişki sırasında gözündeki bandı çıkardı ve erkek sandığı kişinin aslında genç bir kız olduğunu gördü. Gayle Newland ise sevgilisinin aslında gerçeği bildiğini ve bunun bir lezbiyen seks oyunu olduğunu ileri sürdü. (hürriyet.com.tr)

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande: Saldırıları IŞİD düzenledi

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, dünyayı sarsan Paris saldırılarının sorumlusunun terör örgütü IŞİD olduğunu açıkladı.

Hollande açıklamasında, kentin farklı noktalarında gerçekleştirilen silahlı ve bombalı saldırılarda 127 kişinin öldüğünü belirtti. CNN International, saldırılarda en az 153 kişinin yaşamını yitirdiğini öne sürmüştü.

Paris saldırılarının plan ve organizasyonunun ülke dışında yapıldığını söyleyen Hollande, eyleme Fransa içinden yardım edildiğini belirtti.

Hollande ayrıca, Fransa'da katliam nedeniyle üç günlük ulusal yas ilan edildiğini söyledi.

Fransa Cumhrubaşkanı saldırıları "savaş nedeni" olarak tanımladı.

İŞBİRLİĞİ VURGUSU

Avusturya'nın başkenti Viyana'da Suriye görüşmeleri öncesi Paris saldırıları ile ilgili basına açıklama yapan Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ise terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin hiç olmadığı kadar gerekli olduğunu söyledi.

Fabius, "Buraya Cumhurbaşkanı adına geldim. Terörle mücadelede uluslararası işbirliği yapmak hiç olmadığı kadar gerekli. Viyana'daki görüşmelerde de IŞİD'le uluslararası mücadelede somut olarak nelere önem verilebileceği üzerine görüşmeler gerçekleştirilecektir" dedi. cnntürk.com.tr

Metalciler katliamdan kurtuldu mu?

Fransa'yı kana bulayan saldırılarda en çok ölüm Amerikalı Eagles of Death Metal (Death Metal Kartalları) topluluğunun konseri öncesinde yaşandı. Grup üyelerinin Bataclan konser salonundaki katliam sonrası akıbetleri bilinmiyordu. Grubun davulcusu Julian Dorio'nun eşi Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada, grup üyelerinin kaçmayı başardığını söyledi.

Paris’e 11 Eylül terörünü yansıtan 13 Kasım saldırılarında en çok kurban, Amerikalı müzik grubu Eagles of Death Metal’in sahneye çıkacağı Bataclan konser salonunda yaşandı. Konsere bir saat kalan içeri giren saldırganlar otomatik silahlarla müzikseverleri taradı.

Salonun uzak bölümlerinde önce bu sesler şovun parçası sanıldı ama etraf kan gölüne dönünce gerçek anlaşıldı. Bir grup müzikseveri rehin alan saldırganlardan bir kısmı kendisini havaya uçurunca ölü sayısı arttı, ardından polis eylemi sonlandırdı.

ÖLDÜKLERİ YÖNÜNDE İDDİALAR VARDI

Birkaç saat boyunca Eagles of Death Metal üyelerinden haber gelmedi. Hepsinin öldürüldüğü iddiaları sosyal medyada dolaştı.
TSİ 02.00 sularında grubun Facebook sayfasından şu mesaj paylaşıldı: “Üyelerimizin ve ekip arkadaşlarımızın nerede olduğunu ve güvende olup olmadıklarını hala tespit etmeye çalışıyoruz. Düşüncelerimiz bu trajik olaydan etkilenenlerle beraber.”

Bir süre sonra grubun davulcusu Julian Dorio’nun eşi Washington Post gazetesine konuştu ve “Grup üyeleri güvende. Sahnedeki herkes kaçmayı başardı” dedi.  Sözcü

10 maddede Fransa’nın 11 Eylül’ü

Fransa'nın başkenti Paris, eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı saldırılarla kana bulandı. En az 120 kişi hayatını kaybetti. CNN International, can kaybını 153 olarak duyurdu. Dünyayı şoke eden eylem, hem 11 Eylül 2001'den bu yana bir Batı başkentini vuran en kanlı, hem de İkinci Dünya Savaşı'ndan beri Fransa'da gerçekleşen en ölümcül saldırı olarak tarihe geçti. Fransa, ABD ve Türkiye’nin IŞİD’e karşı askeri operasyonları artırmaya hazırlandığı yönünde haberlerin yayınlandığı, G-20 zirvesi arifesinde gerçekleşen son yılların bu en büyük terör eylemi tüm dünyada kınandı. İşte şu ana dek uluslararası medyaya yansıyan bilgilere göre 10 maddede Fransa’nın 11 Eylül’ü:

NE BİLİYORUZ?

1) Silahlı saldırılar şehir merkezinde gerçekleşti. Fransa-Almanya maçının oynandığı, şehrin banliyölerindeki Stade de France yakınlarında da patlamalar oldu. Maçın ardından polis taraftarlardan statta kalmalarını istedi ve bir süre sonra güvenli kapılardan tahliye yapıldı.

2) Maskeli saldırganlar Paris’in 10. ve 11. bölgelerinde (arrondissement) bir dizi restoranın önünde oturanların üstüne ateş açtı.

3) Paris’in Bataclan konser salonunda açılan ateşin ardından 100’den fazla müziksever rehin alındı. Polis salona baskın düzenleyip rehineleri kurtardı. Tüm saldırılarda en çok ölüm Bataclan’da gerçekleşti.

4) Fransız başsavcılığına göre 7’si üstündeki bombaları patlatan toplam 8 saldırgan öldü, ancak polisin hala saldırganların işbirlikçilerinin peşinde olduğu belirtiliyor. Kaçan en az bir saldırgan olduğu söyleniyor. Saldırganların Kalaşnikof tipi silahlar kullanıldığı sanılıyor.

5) Fransa sınır kapılarında tekrar pasaport kontrolüne başladı, OHAL ilan etti. Cumhurbaşkanı François Hollande Türkiye’de yarın başlayacak G-20 zirvesi için gerçekleştireceği ziyareti iptal etti.

NEYİ BİLMİYORUZ?

6) IŞİD sempatizanı bazı hesaplar sosyal medyada saldırıya destek verse de, son yılların en kanlı terör eylemini üstlenen henüz olmadı.

7) Reuters’a konuşan ABD kaynakları, saldırıların koordineli olduğuna inandıklarını söyledi. Ancak saldırılar arasındaki ilişki henüz netleşmedi ve bilgiler yetersiz.

8) Saldırıların Türkiye’de düzenlenecek G-20’nin gündemini ve liderlerin katılımını nasıl etkileyeceği henüz belli değil.

9) Türkiye, ABD ve Fransa’nın da yer aldığı IŞİD karşıtı koalisyon, Suriye’de askeri operasyonları artırmaya hazırlanıyordu. Bu ülkelerin başsağlığı ve kınama açıklamaları dışında saldırılara nasıl tepki göstereceği bekleniyor.

10) Tam olarak kaç kişinin öldüğü hala belirsiz. Onlarca ağır yaralı var.
Saldırıların gerçekleştiği yerler
hürriyet.com.tr

Paris’te kanlı gece!

Fransa'nın başkenti Paris'te yaşanan silahlı ve bombalı saldırıların ardından şehir kana bulandı. 153 kişinin öldüğü Paris'te ordu sokağa indi.

Fransa’nın başkenti Paris, eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı ve bombalı saldırılarla kana bulandı. Dünyayı şoke eden ve Fransa’da sınırların kapatılıp, olağan üstü hal ilan edilerek ordunun şehre inmesine yol açan terör saldırılarında 153 kişi hayatını kaybetti. AFP, yaralı 200 kişiden 80′inin durumunun ciddi olduğunu bildirdi. Başlatılan soruşturmalara yakın bir kaynak yaptığı açıklamada terörist saldırıyı düzenleyen sekiz militanın öldüğünü söyledi.

YEDİ NOKTAYA EŞ ZAMANLI SALDIRI

Yedi noktaya düzenlenen saldırılardan en kanlısı, Paris’teki bir rock konseri sırasında gerçekleşti. Yaklaşık 1500 kişinin olduğu Bataclan konser salonuna saldıran silahlı kişiler; önce el bombaları attı, ardından da içeri girerek yüzlerce kişiyi rehin aldı. Üzerlerinde patlayıcı düzenekler olan saldırganlar, rehin aldıkları kişilerden birçoğunu öldürürken; onlarca kişi de terörle mücadele ekiplerinin düzenlediği operasyonla kurtarıldı. Yetkililer, ABD’li grup Eagles of Death Metal’in (Death Metal Kartalları) verdiği konser sırasında gerçekleşen saldırıda en az 100 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı.

TEK TEK İNFAZ ETTİLER

Alınan bilgilere göre dört saldırgan en az 87 genci vurarak öldürdü. Ardından terörle mücadele ekipleri operasyon düzenleyerek binaya girdi, saldırganlar da üzerlerindeki patlayıcıları infilak ettirdi ve can kaybı 100′ü buldu. Bataclan konser salonu, Ocak ayında terör saldırısına uğrayan karikatür dergisi Charlie Hebdo’nun eski ofisine sadece 200 metre uzaklıkta bulunuyor.

PARİS BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI: EN AZ 118 ÖLÜ

Paris Belediye Başkan Yardımcısı ise yaptığı açıklamada Bataclan Konser Salonu’nda en az 118 kişinin öldürüldüğünü belirtti. Öte yandan Republik Meydanı’nda ağır silahlı kişilerin etrafa ateş açtığı ifade edilirken Europe 1 radyosuna göre Paris’te bulunan Les Halles Alışveriş Merkezi’nde güvenlik güçleri ile saldırganlar arasında çatışma çıktı.

‘SOKAĞA ÇIKMAYIN’ UYARISI

Fransız polisi saldırıların ardından güvenlik önlemlerine ilişkin uyarılarda bulundu. Polis tüm Fransa halkına gerekli olmadıkça sokağa çıkılmaması için uyarıda bulundu.

“KAPI AÇIK”

Öte yandan Parisliler, sosyal medyada açtıkları “KapıAçık” hashtag’iyle kentte panik halindeki turistleri evlerine davet ediyorlar.

“TEKBİR SESLERİYLE SALDIRDILAR”

Paris’te birçok farklı noktada bombalı saldırı gerçekleşti. Saldırılardan birinin metro istasyonunda olduğu belirtilirken silah sesleri ve patlamaların ardından maçı izleyen Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, özel ekiplerce stattan uzaklaştırıldı. Öte yandan görgü tanıkları, saldırganların “Allah-u ekber” sesleriyle bombaları patlattıklarını öne sürdü.

STADA GİRMEYE ÇALIŞMIŞLAR!

Stat etrafındaki saldırı esnasında başka bölgelerde 4 patlama yaşanırken saldırganların maç oynanırken stada girmeye çalıştıkları, ancak başarısız olunca bombaları stat kapısında patlattıkları ortaya çıktı. Öte yandan sabah saatlerinde Almanya Milli Takımı’nın kaldığı otele bomba ihbarı yapılmıştı. (cnntürk.com.tr)

13 Kasım 2015 Cuma

Manisa Valisi hakkında suç duyurusu

Türkiye Barolar Birliği, Manisa Valisi’nin başörtülü kadınlara kelepçe takılmasıyla ilgili açıklamalarını yargıya taşıdı.

Hürriyet'in haberine göre; TBB, Manisa Valisi hakkında cezai soruşturma açılması talebiyle Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve idari soruşturma başlatılması talebiyle de İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu imzalı dilekçelerde, Vali’nin Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ayrımcılık yasağına aykırı davrandığı ve bu suretle görevi kötüye kullanma suçu işlediği ileri sürüldü.

Konuyla ilgili bir basın bildirisi yayınlayan Feyzioğlu, Vali’nin açıklamalarını skandal olarak niteleyerek şu eleştirileri getirdi: "Polis operasyonu sırasındaki hukuka aykırılıklar ve bu hukuka aykırılıklardan çok daha vahim olan Sayın Vali’nin skandal açıklaması, soruşturmayı bir bütün olarak gölgelemekte ve esasa, adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde girilmesine engel olmaktadır. Soruşturmayı mecrasından saptıran söz konusu açıklamanın da soruşturulmasında fayda görülmektedir."

Feyzioğlu tarafından yapılan basın açıklaması şöyle: "Ayrımcılığın zirvesinde bir skandal: Devletin valisine göre başörtülü olmayan kadınlara ve avukatlara kelepçe takılması "devletimizin ve milletimizin değer yargılarına uygundur!" Manisa Valisi, PDY adı verilen cemaat yapılanmasına karşı yürütüldüğü söylenen polis operasyonunda aynen şöyle demiştir:

".... hukuki süreçte suçluluğu sabit olmayan hiç kimsenin, hele de toplumda çok olumlu bir imajla algılanan başörtülü bayanların, şartları oluşmadan öyle bir işleme (kelepçe takma işlemi) tabi tutulmaları her kademede üzüntüyle karşılanmıştır..... Devletimizin bir kurumu olarak emniyet teşkilatımızın da milletimizin değer yargıları ve bakış açısı dışında bir tutum içinde bulunmamasının asıl olduğunu, her şeye rağmen gerçekleşen olay hakkında üzüntülerimizi kamuoyunun bilgisine sunarız."

Demek ki, Manisa Valisi’ne göre, başörtülü olmayan kadın vatandaşlar ile somut olayda kelepçelenen avukatlara yönelik uygulama, bu kişilerin toplumdaki algısı Sayın Vali’nin anlayışına göre yeterince olumlu olmadığı için doğrudur, yerindedir. Devletin valisinin görevi, Anayasayı ve kanunları uygulamak ve uygulanmasını sağlamaktır.

Manisa Valisinin bu sözleri, çok açık bir şekilde Anayasa Md. 10’da düzenlenen ayrımcılık yasağına aykırıdır. Öte yandan bizzat Manisa Valisi, bu açıklamasıyla, Türk Ceza Kanunu’nun 3. maddesindeki ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini de ikrar etmiştir. Anılan maddeye göre, "Ceza kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.

" Bir soruşturma işlemi ve uygulaması, son tahlilde, ceza kanununun uygulanmasına dair bir işlem olduğuna göre, kuşkusuz TCK Md. 3’teki ayrımcılık yasağına tabidir. Şu halde, Manisa Valisi, hem Anayasa Md. 10’u, hem TCK Md. 3’ü ihlal etmiş ve bunların göndermesiyle TCK Md. 257’de hükme bağlanmış olan görevi kötüye kullanma suçunu işlemiş bulunmaktadır.

Ayrıca polis operasyonu sırasındaki hukuka aykırılıklar ve bu hukuka aykırılıklardan çok daha vahim olan Sayın Vali’nin skandal açıklaması, soruşturmayı bir bütün olarak gölgelemekte ve esasa, adil yargılama ilkelerine uygun bir şekilde girilmesine engel olmaktadır. Soruşturmayı mecrasından saptıran söz konusu açıklamanın saik açısından da soruşturulmasında bu sebeple fayda görülmektedir. Manisa Valisi hakkında disiplin soruşturması ve ceza soruşturması açılması için yetkili makamlara başvuruda bulunulmuştur."