20 Şubat 2016 Cumartesi

Cem Boyner: İçimiz yansa da yaşam galip gelmeli

Şiddetin Türkiye’yi götürmek istediği yerin ümitsizlik olduğunu söyleyen Cem Boyner, “İçim yanıyor ama Türkiye için hayallerimizden vazgeçmemeliyiz. 60 yaşındayım. Bugüne dek hiç güne güvenerek yatırım yapmadım. Geleceğe hep güvendim“ yorumunu yapıyor.

Hürriyet'ten Elif Ergu Cem Boyner ile röportaj yaptı.. İşte Boyner'in o açıklamaları...
BOYNER Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner’le 1995’den bu yana farklı vesilelerle röportaj yapıyorum. Bu kez 2016 hedeflerini, yeni yatırımları konuşmak için randevulaşmıştık. Yaşanan acı olaylar nedeniyle ‘sohbeti ertelesek mi’ diye de düşündük. Ama sonra Cem Boyner’in de dediği gibi ‘yaşam hep galip gelmeli.’ Çalışmaya, üretmeye devam etmeli...
* Son günlerde de üst üste çok üzücü olaylar yaşıyoruz. Neredeyse ‘hiç konuşmasak mı’ diye düşünecek durumu geldik. Siz bugünleri nasıl geçiriyorsunuz?
-Bazen olaylar o kadar içimizi yakıyor ki günlük işlerimiz anlamını yitiriyor. Hele uzun vadeli projeler, planlar iyice anlamsız görünüyor. İçim yansa da ilk görevimin üzerime düşenleri yapmak olduğunu düşünüyorum. Toplumda hepimizin meslekleri ve görevleri var. Bir hekim korktuğu için hasta bakmaktan vazgeçebilir mi ya da öğretmen eğitmekten? Müteşebbisler de geleceğe yatırım yapmaya, iş-aş üretmeye ara veremezler…Yaşam hep galip gelmeli. O nedenle sohbetimizi planladığımız gibi yapmak en doğrusu diye düşündüm.
* 2016’ya yönelik planlarınız vardı. 2016 planlarınız değişti mi?
- 2015 zor ötesi kötü bir yıldı. Şoklar, jeopolitik sıkıntılar, politik belirsizlikler, iki seçim, Türk lirasının değer kaybı, artan enflasyon…Tüketici Güven Endeksi’nde dipleri de gören büyük dalgalanmalar yaşandı. Bir ara piyasada talepteki düşüşe karşı rahatlama sağlamak için bankalarla kredi kartı limitlerini artırmak, satış ödeme vadelerini uzatmak gibi planlar yaptık. Ancak sonra gördük ki tedirginlik, tüketici güveninin düşmüş olması, geleceğe karşı güvensizlik duyulması uzun vadeli ödemeli alışverişler yaptırmıyor.
Daha az alışveriş ama daha çok peşin ödeme tercih ediliyor.  Müşterileri parmaklarınızın ucunda hissettiğinizde bu  tercihleri çabuk okuyorsunuz. Ve ona göre hareket ediyorsunuz. İşlerimize dönüp baktığımızda Tüketici Güven Endeksi paldır güldür düştükten sonra son aylarda yine yükseldi, şimdi yine dalgalanıyor. 
* Bir gün bir güne benzemiyor… Kötü ve zor günler üst üste geliyor…
- Herşeyin geçici olduğunu ve göreceli olduğunu kabul etmemiz lazım. Hani tarihi büyük krizlerde elinde neyi varsa korkup borsada satıp kaçanlar var ya onlar satabildiklerine göre, bir o kadar da karşı tarafta o hisseleri alanlar vardır hep. Birileri gider neyi var neyi yoksa satar, birileri de alır. Ümitle ümitsizlik aslında eşit, dengelidir hayatta…Hem toplumda hem de içimizde. Türkiye’de de bu aşırı tepkilerin dengelenmesini hep yaşarız.

 GELECEĞE HEP GÜVENDİM
* Türkiye ve çevresinde yaşananlar ortada. Bu sizi ve işlerinizi nasıl etkiliyor?
- Bu coğrafya zor bir coğrafya.  Artan şiddet ve terörün bizi götürmek istediği yer ümitsizlik. Türkiye için hayallerimizden vazgeçmemeliyiz.  Böyle zamanlarda geleceğe yatırım yapma inancının toplumun morali açısından gerekli olduğuna inanıyorum. İyi bir müteşşebisin en önemli vasfı böyle zamanlarda bile riskleri yönetirken cesaretine sahip çıkmasıdır.
* “Önümü göremiyorum” diyerek frene basmayı düşündüğünüz olmuyor mu?
- 60 yaşındayım. Bugüne dek hiç günü düşünerek yatırım yapmadım. Hep geleceğe güvendim. Bizi çalıştıran geleceğe inanç. Şartlar ne hep bahar ne de kış. Pırıl pırıl gençlere yatırım yapıyoruz, yetiştiriyoruz ara veremeyiz ki… 
*Tedirginlik, karamsarlık yok lugatınızda…
- Çok acı olaylarla karşılaşıyoruz. Hayat birkaç gün, bazen birkaç saat duruyor ama sonra kaldığı yerden devam ediyor.. 2005-2010 arası dünyada ve Türkiye’de ekonomi, özgürlükler, adalet, dış siyaset her şey daha iyiye gitti. Bu ruhla Lehman Krizi’ni bile atlattık. Tekrar iyiye gitmemesi için ülkeye ve insanlara inanmıyor olmamız lazım. Biz inanıyoruz. İnsanlığa ve iyiliğe inancımız devam ediyor. 
* 2015 yılı zor bir yıldı ama Türkiye’de lüks alışveriş arttı. Türkiye büyümesinin üzerinde büyüyor lüks alışveriş. Bunu nasıl okumalıyız? Yalnızca turistler sayesinde olmuyor değil mi bu değişim?
- Tasarrufu olanlar kendilerini daha güvenli hissediyor. Dar gelirlilerin ise gelecekle ilgili güvensizlikleri daha yüksek.. Öte yandan yukarı doğru devinim yüksek. Orta gelir sınıfı büyüyor Türkiye’de. Sosyal mobilite sayesinde insanlar her şeye kolay ulaşıyor. Cep telefonu sayesinde herkes hangi ürünün nerede en iyi fiyata satıldığını biliyor. Yalnızca yabancı müşteri etkisi değil bu hareketliliği yaratan…
Mağazalar artık turistik mekan
*Yabancı müşteri etkisi ne kadar?
-Dünyada alışveriş turizmi öne çıkıyor. British Museum yabancı ziyaretçi sayısı  yılda 7 milyonken, Harrods mağazasının yıllık yabancı müşterisi 15 milyon. Yalnızca iyi alışveriş yapıldığı için gidilen yerler ve mağazalar var. Bizim mağazalarımız da artık bu tip turistik mekanlardan. 
*En çok yabancı müşteriyi hangi mağazalarınız çekiyor?
- Beymen Zorlu, İstinye Park ve Nişantaşı , Boyner Cevahir …Büyük mağazaların cirosunun  yüzde 20’si yabancılardan geliyor. 10 yıl önce oran yüzde 1’di. Beymen’de bu yıl yabancı müşteri cirosu 127 milyon lirayı buldu. 
*Yabancı müşterilere yönelik siz neler yapıyorsunuz?�
- Yabancı müşterilerimize ülkelerinde tanıtım yapıyoruz, reklam veriyoruz. Cep telefonları üzerinden ilişkimiz var, CRM yurt dışı müşterileri ile de kuruldu.  Bir ara Çinliler geliyor diye Mandarin konuşan satış elemanları ile mağazayı güçlendirdik.  Sonra Çinliler azaldı, Ruslar, Kazaklar,  Azeriler çok geliyordu. Şimdi Rusça’dan çok Arapça konuşan satış elemanlarımız var. Son dönemde en çok Körfez ülkelerinden müşterimiz var.
Pazar yüzde 9, bizyüzde 15 büyüdük
*Turistler olmasa işiniz hala bugünkü kadar büyüyecek mi?
- Yerli müşterilerimize satışımız da büyüyor...  PWC raporuna göre 2015’te tüm perakende yüzde 9 büyümüş, hazır giyim perakendesi ise yüzde 1 küçülmüş. Bizim holding olarak perakende büyümemiz yüzde 15. Çok büyük gayret sarfediyoruz bunun için. Türkiye’de piyasa gayet güzel büyüyor demek istemiyorum. Ancak çok ciddi bir gayret sarfedersen yerli ve yabancı müşteri değer veriyor. 
*Perakendede birbirine çok benzeyen işler yapıldı Türkiye’de, biraz da bu yüzden sıkıntı yaşanıyor diye düşünüyorum. Katılır mısınız bu yorumuma?
- “Benzerlik sıkılmak ile aynı anneden doğmuştur “diye bir söz var. Fark getirmek gerekiyor…Ne yaparsanız yapın bu şart. 
* Büyük mağaza açmaya devam mı? Emaar Square’de yeni mağaza açacaksınız…İzmir’de yeni büyük mağazalar açtınız...
- Evet daha az sayıda ama daha büyük mağazalar. Daha çok metrekare. Mağaza sayısından çok, metrekarede büyüyeceğiz. Dahası, müşteri mutluluğunu arttırarak verimli büyüme stratejisi izleyeceğiz. 
Hafta sonu alışverişin yüzde 60’ı ‘cep’ten
* Internet alışverişi nasıl gidiyor Boyner Grup’ta?
- Cep telefonu sayesinde çok yol aldık. Internet alışverişimizin büyük kısmı cep telefonundan. Hafta sonu online alışverişin yüzde 60’ı mobil telefon üzerinden yapılıyor. Bu inanılmaz bir şey. Çok hızlı büyüdü. Türkiye’de perakende sektöründe e-ticaretin toplama oranı yüzde 2, bizde bu oran yüzde 10. 2017’de 1 milyar lira online satış bekliyoruz. Müşteri mutluluğu ve deneyimlemede kanal ayrımını ortadan kaldırdık. Buna Alline diyoruz. Internetten aldığınız bir ürünü bir mağazamızda değiştirebiliyorsunuz. Zaman yok, çeşit çok. 
Hopi ile ayda 1.2 milyar lira
*Hopi’yi açıklarken bir yıl içinde yenilikler yapacağınızı söylemiştiniz. Hopi hedeflerine ulaştı mı?
- Hopi 10 ayda 2 milyon 800 bin üyeye kavuştu. Yaklaşık 3 milyona yakın Hopi işlemi oldu. 1.2 milyarlık liralık ciro oluştu.  41 marka var Hopi’de. 2016’nın sonu 100 markaya ulaşacağız. Yeni sektörlere giriyoruz. Benzin alışverişlerinde de kullanılacak Hopi. Eğlence ve gıda sektörüne, Fast food’a giriyoruz. Bugünkü haliyle günde 150 bin kişi her gün Hopi’ye giriyor. Günde 30 bine yakın alışveriş oluyor. Hopi 2.0 başlayacak.
Bunun en önemli ayağı mobil ödeme, artık kredi kartlarını deri cüzdanda taşımak yerine cep telefonunda taşıyarak  ödeme yapmak olacak. Bunda çok hızlı yol alacağımızı düşünüyorum. 2’inci büyük gelişmede cep telefonuyla aradığınız, beğendiğiniz ürün fotografını çekip  4 saniye içinde Hopi’de nerede olduğunu görebileceksiniz, eğer Hopi’de yoksa 8 saniye içinde dünyada nerede olduğunu göreceksiniz. Bu yıl Hopi’de 5 milyon üyeye ve 100 markaya ulaşmayı hedefliyoruz.  
15 yıl sonra zenginliğin tanımı değişecek
*Dünyada zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda da çok konuşuldu. Oxfam Raporu’na göre dünyada 62 kişinin serveti dünyanın yarısının servetine denk geliyor. Sizce dünya nereye gidiyor?
- Gelir eşitsizliği bir adaletsizliktir. Vicdana ters gelen paradan para kazanmak. Katma değer yaratmadan ranttan zengin olmak sanırım. Son 10 yılda dünya çapında patlayan, sıradanlaşmaya karşı fark yaratarak icad çıkararak, zenginlik yaratma örnekleri var. Bu bahsettiğim kategorideki zenginler icad çıkartarak zengin oldular ve tek bir ortak paydaları var; iyi bir eğitim. Zenginliğin tanımı da değişmeye başlıyor, babadan dededen kalanlarla değil, gerçekten çalışarak, farklılık yaparak sıradan insanların sıradışı işler yapabileceğinin sayısız örneği olmaya başladı. Bu kişiler de servetlerini toplumla daha çok paylaşıyorlar . Ancak iyi bir eğitim alanlar sıradışı işler yapıyorlar. 15 sene sonra dünyada zenginliğin bambaşka bir tanımını konuşacağız. 
Mustafa Koç kardeşten öteydi
*Çok yakın arkadaşınız Mustafa Koç’u kaybettiniz…İş dünyası için, Türkiye için çok değerli bir insandı, hepimiz çok üzgünüz…Siz dostunuz, arkadaşınız Mustafa Koç’un yokluğunu nasıl yaşıyorsunuz?
- Mustafa’nın gidişiyle ben, kardeşten de öte en yakın 5-6 arkadaşımı birden yitirmiş gibiyim. Hayatımın farklı zaman ve yerlerinde hep en yakınımdaki kişiydi. Dalışta kankamdı, (buddy), fotoğrafçılıkta, avda, kayakta arkadaşımdı... Mustafa olduğu gibiydi, neyse oydu. No filter (şeffaf) adamdı... Doğrucu Davut olduğu için aklı ve duyguları filtresiz dilindeydi. Söylediği, ürettiği, yaptığı her şey kendinden di, gerçekti.  Bendeki boşluğu hiç dolmayacak. HÜRRİYET

Artvin’e giriş çıkışlar yasaklandı!

Artvin Valiliği, Cerattepe'deki maden karşıtı direnişi kırmak için için kente tüm giriş ve çıkışları kapattı.

Çok sayıda sivil toplum kuruluşu Artvin’deki Cerratepe direnişine destek için çeşitli illerden Artvin’e doğru gece saatlerinde yola çıkmıştı. Ancak Artvin Valiliğinin talimatıyla karayolu trafiğe kapatıldı. Artvin’e doğru gelen otobüsler Borçka ilçesiyle Hopa arasındaki Cankurtaran mevkiinde durduruldu. Bölgeye çok sayıda jandarma ve polis sevk edildi.

SADECE GİRİŞLER DEĞİL ÇIKIŞLAR DA DURDURULDU
Sadece Artvin’e girişler değil çıkışlar da durduruldu. Yol çift yönlü trafiğe kapatıldı.
Yaklaşık 20 kilometre araç kuyruğu oluştu. Sözcü


Kalbimize gömdük

Türkiye, Ankara’da şehit olan 28 kişiyi gözyaşlarıyla uğurladı. Ankara Kocatepe Camisi’nde devlet ve hükümet yetkililerinin de katıldığı 8 şehide veda töreninde Sedat Durğun’un kızı Şimal, “Babacığım her gece rüyama gel. Gittiğin yerde çok mutlu ol” diye dua etti. Yıldız Demirtaş’ın, annesini kaybettikten sonra en büyük korkusu çocuklarını öksüz bırakmaktı. Demirtaş, annesinin mezarının üstüne defnedildi...


Başkent, 17 Şubat’taki canlı bomba saldırısında hayatını kaybeden şehitlerini gözyaşlarıyla uğurladı. İlk tören Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA) yapıldı. 28 terör kurbanından bazıları Ankara’da bazıları başka illerde toprağa verildi.

Kocatepe Camisi’ndeki törende Mustafa Haliloğlu, Figen Gündüz, Meryem Yılmaztürk, Güner Altınok, Fatma Berna Atmaca ve Sedat Durğun ile astsubaylar İbrahim Baran ve Ertan Akgül’ü uğurlamak için yakınları, mesai arkadaşları, devlet protokolü bir aradaydı.

Kocatepe Camisi’nin avlusu hınca hınç doldu. Sedat Durğun’un kızı, ellerini açarak ettiği, “Babacığım her gece rüyama gel. Beni hiç yalnız bırakma. Gittiğin yerde çok rahat et, mutlu ol” duasıyla babasını uğurladı. Durğun’un eşi ise “Bana telefon açtın, ‘geliyorum’ dedin, sana yemek yapmıştım, eve gelmek için çıktığın yolda bak ne oldu? Daha çocuklarımıza doyamadan gittin” diyerek ağladı. Şehit Durğun’un, 2 yaşındaki oğlu Muhammed’in 1 hafta sonraki doğum günü kutlaması için balıklı pasta siparişi verdiği öğrenildi.

GÖZÜN ARKADA KALMASIN
Mustafa Haliloğlu’nun tekerlekli sandalyeyle cenazeye gelebilen babası Ömer ise “Ben sana canımı verseydim” diyerek evladını toprağa vermenin acısını yaşadı. Haliloğlu’nun oğlu da dedesinin dizinin dibinde ağladı.

Figen Gündüz’ün tekerlekli sandalye ile camiye gelen annesi, “Acımız çok büyük ama gururluyuz” dedi.

Bazı şehit yakınları, naaşların cenaze araçlarına alınması sırasında kırmızı karanfiller attı, “Aşkım gözün arkada kalmasın”, “Annen sana kurban olsun”, “Cennet bahçelerinde dolaş, sen merak etme” diyerek yakınlarını uğurladı. Güner Altınok’un eşi, konvoydaki araca sarılarak, “Nereye gidiyorsun, sensiz ne yaparım” diyerek ağladı.

ANNESİNİN KOYNUNA...
Milli Savunma Bakanlığı sivil personeli kimya mühendisi Yıldız Demirtaş’ın (50) lise son sınıf öğrencisi Mertcan ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okuyan Elifcan adlı iki çocuğu vardı. Annesini ve babasını 2011 yılında bir ay arayla kaybettikten sonra, en büyük korkusu kendi çocuklarının da öksüz kalmasıydı. Olay günü servise bindiğinde en son kızı Elifcan ile konuşmuştu. Patlama haberini alan ailesi, önce hastanelere daha sonra Adli Tıp Kurumu’na koştu. Kimliği, kızı Elifcan’dan alınan DNA örneğiyle tespit edildi. Yıldız Demirtaş dün Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda, vasiyeti üzerine, annesinin mezarının üstünde defnedildi.


Deniz Astsubay Kıdemli Başçavuş Cüneyt Sertel, Ankara Polatlı’da son yolculuğuna uğurlandı. Sertel’in naaşı, GATA’da düzenlenen törenin ardından önce Polatlı’daki babaevine götürüldü. Polatlı Çarşı Camisi’ndeki törende şehidin eşi Serap Sertel, Türk bayrağına sarılı tabuta sarılarak uzun süre gözyaşı döktü. Şehidin eşi ile kızları Zeynep ve Ceren’i, askeri yetkililer sakinleştirmeye çalıştı. Törende, teröre tepki gösteren vatandaşlardan biri “Bu çocukları şehit edenler hesap verecek” diye seslendi. Cenaze namazına katılanlar, cami bahçesine sığmadı. Çok sayıda kişi Ankara Caddesi’nde de namaz kıldı. Sertel, Polatlı Şehitliği’nde toprağa verildi.


EŞİ O GÜN İSTANBUL’DAYDI
Sivil memur Fevziye Kayiş (42) evli ve iki çocuk annesiydi. Eşi Osman Kayiş ile yaklaşık 17 yıldır Milli Savunma Bakanlığı’nda sivil personel olarak görev yapıyordu. Terör saldırısının yaşandığı gün eşi Osman Kayış, İstanbul’da başka bir görevdeydi. Ankara Adli Tıp Kurumu’ndaki kimlik tespitinin ardından cenazesi dün konvoy eşliğinde Çorum’a götürüldü. Türk bayrağına sarılı naaşı, Bahçelievler Mahallesi’ndeki babaevi ve Üçtutlar Mahallesi’ndeki kayınpederinin evine götürülerek helallik alındı. Kayiş, cenaze töreninin ardından Ulumezar’da toprağa verildi.

BABA ACISINI YAŞAMIŞTI
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda sivil memur olarak çalışan Filiz Koçak (46) bekardı. Bir süre önce babasını kaybetmişti. Mesai çıkışı Merasim Sokak’ta askeri servis araçlarının geçişi sırasında meydana gelen patlamada can verdi. Ankara Şereflikoçhisar’daki töreninde Filiz Koçak’ın cenazesi alana getirildiğinde kız kardeşi Deniz Koçak ve teyzesi tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Anne Meliha Koçak ve dede Tahsin Koçak, cenaze töreninin yapılacağı yere ambulansla getirildi. Ayakta durmakta zorlanan anne, tekerlekli sandalye ile katıldığı törende kızını gözyaşlarıyla uğurladı.


‘BÖYLE DEVLET OLMAZ’
Törende AK Parti Ankara Milletvekili Ali Babacan, Koçak’ın ailesinin yanına giderek taziyede bulundu. Koçak’ın annesi Meliha Koçak, Babacan’a “Aldılar götürdüler. Böyle devlet olmaz. Gitti yavrum ya ülkeye düzen versinler. Kuzularımız her gün bir bir gidiyor böyle olmaz ya” tepkisini gösterdi. Babacan da bunun üzerinde “Başımız sağolsun cümleten” diyerek ailenin yanından uzaklaştı.

BULUP CEZALANDIRIN
Şehit Hava İstihkam Kıdemli Başçavuş Erkan Tümer’in (44) cenazesi, Uşak’ta defnedildi. Banaz ilçesi Banazköy’deki evde helallik alınırken annesi Hatice Tümer, oğlunun tabutuna sarılarak ağladı. Törene Ankara’dan gelen Hava Tuğgeneral Fikri Özgür, şehit annesini, sarılarak teselli etmeye çalıştı. Anne Tümer, Tuğgeneral Özgür’den oğlunu şehit edenlerin cezalandırılmasını istedi.

‘SİNDİRECEĞİMİZ TABLO DEĞİL’ 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’daki saldırıda yaralananları GATA’da ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Neden bu tablolar ortaya çıkıyor, neden önlem zamanında alınmıyor, istihbarat zaafiyeti olduğu söyleniyor. Bütün bu ölümlerden bir siyasal sorumlu çıkarmamız lazım. Ülkeyi yönetenler en azından bunun sorumluluğunu üstlenebilmeli, sorumluluğun gereğini yerine getirebilmeli. Yazık günah bu insanlara, bu tabloya. Bu tablo içimize sindireceğimiz bir tablo değil.”

BÖYLE Mİ GÖNDERDİM?
Hava Kuvvetleri Komutanlığı sivil memuru Ayşegül Pürnek, dün memleketi Kayseri’nin ilk kadın şehidi olarak uğurlandı. Tabutuna duvak örtülen Ayşegül Pürnek Kalemkırdı Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Garnizon Şehitliği’nde toprağa verilirken anne Gülay Pürnek, “Kızım beni bırakıp nereye gidiyorsun” diye feryat etti.

Patlamada şehit olan er Ali Öztaş memleketi Adana’dan uğurlandı. Öztaş’ın yakınları gözyaşlarına boğulurken, teyzesi Miyeser Öztaş, “Yavrum seni böyle mi gönderdim?”diye ağıt yaktı. Ali Öztaş, Sabancı Merkez Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından, Kabasakal Mezarlığı’nda toprağa verildi.

BABAYA VEDA
ASTSUBAY Başçavuş Eren Ördek dün İzmir’de binlerce kişinin katıldığı törenle uğurlanırken geride hazin bir hikâye bıraktı. Aile Ağrılıydı, İzmir’e göç etmişti. Baba Nezir Ördek 6 yıl önce kanserden ölmüştü. Eren Ördek Aksaz Deniz Üs Komutanlığı’nda görev yaparken 4 ay önce Ankara’ya tayini çıkmıştı. Aynı tarihte kredi çekip annesine ev almıştı. Dün Türk bayrağı asılı o evin önüne son kez götürüldü. Ardından Bostanlı Beşikcioğlu Camisi’nden, Diyarbakır’daki PKK saldırısında şehit düşen Astsubay Başçavuş Halit Zilani Çelik’le birlikte uğurlandı. Tabuta sarılan eşi Gülden, “Beni yalnız bırakma” diye bağırırken 3 yaşındaki kızı Ceren de babasına el salladı.


ANKARA ŞEHİTLERİ
Astsubay Kıdemli Çavuş Feyyaz İlhan, Astsubay Üstçavuş Uğur Fetih Özdemir, Astsubay Başçavuş Mehmet Kutlu, Deniz Astsubay Başçavuş Eren Ördek, Astsubay Kıdemli Başçavuş Erkan Tümer, Hava Radar Kıdemli Başçavuş Mehmet Yener, Hava İstihbarat Astsubay Recep Gülen, Hava Savunma Astsubay Üstçavuş Mehmet Koray Pınar, Hava Astsubay Kıdemli Başçavuş Ertan Akgül, Deniz Astsubay Kıdemli Başçavuş Cüneyt Sertel, İkmal Kıdemli Başçavuş İbrahim Baran, Er Ali Öztaş, Sivil Memur Ayşegül Pürnek, Sivil memur Sedat Durğun, Sivil memur Mustafa Haliloğlu, Sivil memur Meryem Yılmaztürk, Sivil memur Mustafa Küçük, Sivil memur Özgür Orçun Munyas, Sivil memur Figen Gündüz, Sivil memur Fevziye Kayış, Sivil memur Güner Altınok, Sivil memur Filiz Koçak, Sivil memur Yıldız Demirtaş, Sivil memur Muammer Kosacı, Tarım TV muhabiri Gülşen Yıldız, Vakıfbank çalışanı Fatma Berna Atmaca, İşçi Mevlüt Öksüzoğlu, İşçi Cumali Akman.

DHA

Ege Denizi'nde 3 günde 962 mülteciyi kurtarıldı

Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı ekipler, 3 günde Ege Denizi'nde Türkiye'den bindikleri lastik bot ve teknelerle başka ülkelere gitmeye çalışan 962 mülteciyi kurtardı.

(18 ŞUBAT 2016) BALIKESİR, MUĞLA VE İZMİR'DE 422 MÜLTECİ KURTARILDI 

Balıkesir Ayvalık Güneş Adası kuzeyinde mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından hareketli saç tekne içerisindeki Suriye 132, Afganistan uyruklu 32 ve Irak uyruklu 2 olmak üzere 166 mülteci yakalandı.

Muğla Bodrum önlerinde mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından tespit edilen bir tekne içerisindeki Suriye uyruklu 144 mülteci yakalandı.

İzmir Çeşme Fener Adası önlerinde hareket halindeki lastik bot içerisinde mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Korveti tarafından tespit edilen lastik bot içerisindeki Suriye uyruklu 46 mülteci yakalandı.

İzmir Dikili Killik Burnu açıklarında mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından, hareketten sakıt lastik bot içerisindeki Suriye uyruklu 66 mülteci kurtarıldı.

(17 ŞUBAT 2016) İZMİR, ÇANAKKALE, BALIKESİR'DE 162 MÜLTECİ KURTARILDI 

Görevli Sahil Güvenlik Korveti tarafından İzmir Çeşme Karaabdullah Burnu güneyinde hareketten sakıt lastik bot içerisinde bulunan 35 Suriye, 4 Irak,5 Eritre uyruklu olmak üzere toplam 44 mülteci kurtarıldı.

Görevli Sahil Güvenlik Botu tarafından Çanakkale Ayvacık Behramkale güneyinde hareketten sakıt motorlu lastik bot içerisinde bulunan Afganistan uyruklu 63 mülteci kurtarıldı.

Görevli Sahil Güvenlik Botu tarafından Balıkesir Ayvalık Altınova batısında hareketten sakıtmotorlu lastik bot içerisinde bulunan Suriye uyruklu 55 mülteci kurtarıldı.

(16 ŞUBAT 2016) AYDIN, MUĞLA, İZMİR'DE 378 MÜLTECİ KURTARILDI 

Aydın Didim önlerinde mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından tespit edilen lastik bot içerisindeki Suriye uyruklu 50 mülteci kurtarıldı.

Muğla Bodrum Akyarlar önlerinde mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından tespit edilen lastik bot içerisindeki Pakistan uyruklu 12 mülteci kurtarıldı.

İzmir Çeşme Pırlanta plajında mültecilerin olduğu ihbarı üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından ?hareketli motorlu lastik bot içerisinde bulunan Afgan uyruklu 80 mülteci yakalandı.

İzmir Dikili batısında mültecilerin olduğunun bildirilmesi üzerine görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından hareketten sakıt lastik bot içerisindeki Suriye uyruklu 54 mütleci kurtarıldı.

Görevli Sahil Güvenlik Botu tarafından İzmir Çeşme Azmak Koyu'nda tespit edilen hareketten sakıt motorlu lastik bot içerisindeki Afganistan uyruklu 85 mülteci kurtarıldı.

İzmir Dikili Körfezinde lastik bot içindeki mültecilerin yardım talebi üzerine 3 Sahil Güvenlik Botu görevlendirildı. Bölgede görevli Sahil Güvenlik Uçağı tarafından tespit edilen iki lastik bot içerisinden Sahil Güvenlik Botları tarafından Suriye uyruklu 44 mülteci ve Afganistan uyruklu 53 mülteci kurtarılarak, Dikili Limanına götürüldü. DHA

19 Şubat 2016 Cuma

Diyanet’ten şehit gafı!

Diyanet Ankara saldırısında hayatını kaybeden sivil vatandaşları ‘şehit’ saymadı.


Diyanet İşleri Başkanlığı, “Peygamberler Allah’ın Kutlu Elçileridir” başlıklı Cuma hutbesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkililerinin aksine saldırıda hayatını kaybeden sivil vatandaşları ‘şehit’ saymadı.

Diyanet’e göre, Ankara’da hayatını kaybeden 28 kişiden 8’i ‘’Şehit’’ değil. Hutbede ‘’Ankara’daki saldırıda şehit olan güvenlik güçlerimize ve hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Haktan rahmet niyaz ediyoruz’’ denildi. Olayda 20’si asker 28 kişi can vermişti.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 19 Şubat 2016 tarihli, “Peygamberler Allah’ın Kutlu Elçileridir” adlı hutbesinin son bölümünde 17 Şubat’ta Ankara’da meydana gelen ve 61 kişinin yaralandığı, 20’si rütbeli asker olmak üzere 28 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısına da değinildi.
Hutbenin o bölümü şöyle:

‘’Kıymetli Kardeşlerim!

İki gün önce insanlıktan nasibini almamış her türlü değerden ve vicdani duygudan yoksun kişi veya kişiler tarafından Ankara’da gerçekleştirilen saldırıda şehit olan güvenlik güçlerimize, hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Haktan rahmet niyaz ediyor, yaralı olan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Yakınlarına ve milletimize sabır, metanet ve baş sağlığı diliyorum. Cenâb-ı Allah bu saldırıda hayatlarını kaybeden masum kardeşlerimizi engin rahmet-i Rahmanıyla karşılasın. Rabbim millet olarak sabır ve tahammül gücü zorlanan gönüllerimizi onarsın, yaralarımıza derman olsun. Milletimizin başı sağ olsun.’’ Sözcü

Şehit ere ikizinden gözyaşı

Şehit er Mustafa Bilgili`nin cenazesinde kendisi bir yıl önce evlendiği için ikiz kardeşi askere giden Ramazan Bilgili gözyaşlarına boğuldu.

Diyarbakır’da şehit düşen 6 askerden 21 yaşındaki jandarma er Mustafa Bilgili`nin cenazesi baba evine getirildi. Şehidin yakınları gözyaşlarına boğuldu.

Kendisi bir yıl önce evlendiği için ikiz kardeşi askere giden Ramazan Bilgili ise gözyaşlarına boğuldu. İkiz kardeşinin tabutuna sarılıp gözyaşları içerisinde ağıt yaktı.

Diyarbakır-Lice karayolunda dün PKK`lı teröristlerin yola döşediği mayını patlatması sonucu şehit düşen 6 askerden jandarma er Mustafa Bilgili`nin cenazesi askeri uçakla Amasya’nın Merzifon İlçesi’ndeki askeri havaalanına getirildi. Buradan konvoy eşliğinde Suluova İlçesi Yenidoğan Mahallesi`ndeki baba evine getirildi.

Kazancı Köyü`nde imam olarak görev yapan baba 51 yaşındaki Recep Bilgili ve ev kadını anne 48 yaşındaki Nilgün Bilgili ile şehidin ikiz kardeşi ve 3 ablası gözyaşlarına boğuldu. Şehidin bir yıl önce evlendiği için askere gitmediği belirtilen ikizi Ramazan Bilgili gözyaşlarına boğulurken, yakınları helallik alınmak istenmesi sırasında fenalık geçirdi. Şehidin ikiz kardeşi Ramazan Bilgili, tabuta sarılarak gözyaşı döktü.

Öte yandan şehidin bedensel engelli ablası Tuğba Bilgili de kardeşinin tabutunun başında gözyaşı döktü. 7 aylık asker olan Jandarma Er Mustafa Bilgili’nin tabutu açılarak yüzü yakınlarına gösterildi. Daha sonra Kuran-ı Kerim okunup helallik alındı. Ardından şehidin tabutu cenaze aracına konularak törenin yapılacağı ilçe merkezindeki Hacı Mustafa Camisi`ne götürüldü. DHA

Ankara şehitleri uğurlanıyor

Saldırıda hayatını kaybedenlerden 8'i için Kocatepe Camii'nden uğurlandı.


Ankara’daki hain terör saldırısında şehit düşen 2’si asker, 6’sı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde sivil memur toplam 8 kişi için Kocatepe Camii’nde cenaze namazı kılındı. Cenaze namazına Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile birlikte çok sayıda yetkili de katıldı.

Kocatepe Camii ve çevresinde Cuma namazı sonrası düzenlenecek tören için geniş güvenlik önlemi alındı. 2′si asker, 4’ü kadın 6 sivil memurun yakınları, kendileri için oluşturulan alanda taziyelerini kabul etti. Kıdemli Astsubay Başçavuş İbrahim Baran, Kıdemli Astsubay Başçavuş Ertan Akgün, sivil memurlar Mustafa Haliloğlu, Sedat Durğun, Figen Gündüz, Meryem Yılmaztürk, Güner Altınok ve Fatma Berna Atmaca için cami avlusu dolup taştı.


Cenaze namazına; Başbakan Ahmet Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, kuvvet komutanları, Başbakan Yardımcıları Mehmet Şimşek ile Numan Kurtulmuş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, şehit aileleri ve çok sayıda asker ve sivil katıldı.

Cuma namazı kılındığı esnada 4 ayrı cenaze aracına ikişerli olarak konulmuş Türk bayrağına sarılı tabutlar, askerlerin omuzlarında musalla taşlarına konuldu. Cuma sonrasında imam ‘er kişi ve hatun kişi niyetine’ diyerek tek tek cenaze namazlarını kıldırdı. Ardından aile yakınları ile askerler, omuzlar üzerinde taşınan şehit tabutlarının arkasından gözyaşları dökerek uğurladı.

Şehit iki askerin cenazeleri Cebeci Şehitliği’nde, diğer 6 sivilin cenazeleri de Ankara’nın ilçelerinde toprağa verildi. (Sözcü)

Polatlı şehidini bağrına bastı

Ankara'daki bombalı terör saldırısında şehit olan Kıdemli Astsubay Başçavuş Cüneyt Sertel, memleketi Ankara`nın Polatlı ilçesinde toprağa verildi.

Ankara’daki bombalı terör saldırısında şehit olan Kıdemli Astsubay Başçavuş Cüneyt Sertel, memleketi Ankara`nın Polatlı ilçesinde toprağa verildi. Şehit Cüneyt Sertel`in, Merkez Çarşı Camisi`nde Cuma namazının ardından kılınan cenaze namazına yaklaşık 10 bin vatandaş katıldı.

Gözyaşlarının sel olup aktığı törene şehidin ailesi, yakınları, görev arkadaşları, askeri erkan, AKP Ankara Milletvekili Fatih Şahin, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Polatlı Kaymakamı Mahmut Nedim Tunçer, Polatlı Belediye Başkanı Mürsel Yıldızkaya, Cumhuriyet Başsavcısı Tolgahan Öztoprak ile yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Şehidin naşı, Cuma namazına 20 dakika kala cami önüne getirildi. Bu sırada annesi Hatice Sertel, eşi Serap Sertel ve çocukları Zeynep ile Ceren gözyaşlarını tutamadı. Tabuta sarılan şehidin ailesini görenler de gözyaşlarına boğuldu.

KORTEJ BOYUNCA SLOGANLAR ATILDI

Cenaze namazından önce kısa bir konuşma yapan imamın, “şehide hakkınızı helal edin` anonsuna, camiyi dolduran kalabalığın “helal olsun” cevabı yeri göğü inletti. Cenaze namazı kılındıktan sonra şehitin naşı askeri manganın omuzlarında top arabasına konuldu. Şehir merkezini dolduran binlerce Polatlılı şehidi sloganlar ve dualarla uğurladı. 500 metre kadar askeri bando eşliğinde devam eden kortej boyunca Türk Bayrağı açan vatandaşlar `Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez`, `Şehidim bize hakkını helal et`, `Kana kan intikam` sloganları attı.

Şehit Kıdemli Astsubay`ın naşı daha sonra top arabasından alınarak cenaze aracına konuldu. Buradan Polatlı Şehitliğine götürülen şehit Astsubay, dualar eşliğinde toprağa verildi. Şehit için saygı atışı yapıldı. DHA 

10 Suriyeli 6 Türk vatandaşını işsiz bırakıyor!

Suriyeli mülteciler büyümeyi pozitif etkiliyor. Ancak enflasyon ve işsizlikte durum farklı. Dünya Bankası’na göre 10 mülteci 6 yereli işsiz bırakıyor.

Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki mevcudiyeti her geçen gün daha kalıcı hale gelirken ülke nüfusunun yüzde 3′ünü aşmaları nedeniyle mültecilerin makro dengeler üzerindeki etkileri de başta büyümede olmak üzere her geçen gün daha da belirginleşiyor.

Analistler barınma ve yaşam için ana ihtiyaç kalemleri olan yatak, beyaz eşya satışlarıyla başlayan ve başlangıçta daha çok geçici ve sektörel olarak nitelendirilen ekonomik etkilerin artık makro verilerde daha belirgin ve kalıcı olarak hissedildiğine dikkat çekiyorlar.

Büyümedeki pozitif etkiye rağmen, bölgesel bazda daha belirgin olmak üzere Türkiye genelinde enflasyon ve işsizlikte yükseliş olarak kendini gösteriyor.

Hükümet kısa süre önce büyüme öngörülerinde yukarı yönlü revizyonlara giderken 2015 büyüme beklentisi yüzde 3′ten yüzde 4′e, 2016 beklentisi ise yüzde 4′ten yüzde 4.5′e revize edildi. Analistler bu revizyonlarda mültecilerin de önemli etkisini olduğunu belirtiyorlar.

Mültecilerin önemli kısmının yerleşik hale gelmesi makro etkilerin belirginleşmesindeki ana etken olarak öne çıkarken analistler yeni göç dalgaları yaşanması halinde etkinin daha da belirginleşebileceğini belirtiyor. Mevcut verilere göre Türkiye şu anda dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesi konumunda.

Hükümet yetkilileri Suriye rejimi ve Rusya’nın bombalamaları nedeniyle yeni bir göç dalgası başladığını belirtirken, Halep’e bombardımanın artması halinde mülteci sayısının 1.5 milyona ulaşabileceğini, sahil şeridinin tamamı düşünülecek olursa da 3-3.5 milyon insanın göç etme potansiyeli bulunduğunu belirtiyorlar.

Üst düzey bir ekonomi yetkilisi Reuters’a yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki 2.5 milyonu aşan mülteci tüketici harcamaları kanalı ile büyümeyi destekliyor. Suriye’den gelen göçmenler bugüne kadar ekonominin sadece tüketim tarafında vardı. Üretimde hiç yer almamışlardı. Bu da hem enflasyonda artışa neden oluyor hem de enflasyondaki baskının sonra ermesini engelliyordu” dedi ve ekledi:

“Artık mültecilere çalışma hakkı verildi. Bu hak istihdam piyasası üzerinde elbette baskı yaratıyor ancak mültecilerin üretime katılması enflasyon üzerindeki baskı hafifleyecektir.”

TİSK ve üniversitelerin ortaklaşa yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye’de çalışan mültecilerin sayısı 300 bine ulaştı.

TÜİK verilerine göre, 300 bin kişi Türkiye’deki işsiz sayısı olan 3.13 milyon kişinin yaklaşık yüzde 10′una denk gelirken ekonomistler, kaçak çalışmanın halihazırda çift hanede olan işsizlik oranını 1 puan kadar yukarı çektiğini belirtiyorlar.

TİSK raporunda, “Geçici koruma altındaki 2 milyonun üzerindeki Suriyelinin, Türkiye’deki mevzuata göre yasak olmasına rağmen kayıt dışı ekonomi içinde yasadışı çalıştıkları bilinen bir durumdur” denilirken, kısa süre önce yasalaşan mevzuata göre artık mülteciler belirli şartlarda çalışma iznine kavuştu.

BÖLGESEL ENFLASYON TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜZERİNDE

İçişleri tarafından yapılan araştırmalarda yer alan resmi olmayan rakamlara göre yüzde 85′inin kampların dışında yaşayan mülteciler nedeniyle Suriye sınırı ve civarındaki illerde yaşayan yaklaşık 10 milyon nüfusa 2 milyon civarında yeni nüfus eklendi.

Kilis’in nüfusu 100 binin altında yer alırken 5 Şubat itibarıyla resmi verilere göre Kilis’te yaşayan Suriyeli mülteci sayısı il nüfusunu da geçerek 127,134 olarak gerçekleşti. Yaşanan bu hızlı artış kendini enflasyonda belirgin bir şekilde gösterdi.

Türkiye genelinde Ocak ayında enflasyon yüzde 9.58 olarak gerçekleşirken TÜİK verine göre mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Gaziantep, Adıyaman, Kilis bölgesindeki manşet enflasyon ise yüzde 10.67 olarak gerçekleşti. Enflasyondaki bölgesel farklılık kira ve gıda kalemlerinde daha da belirginleşiyor.

YENİ GÖÇ DALGASI EKONOMİ ÜZERİNDEKİ ETKİYİ ARTIRABİLİR

İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin açlık sınırında yaşadığı varsayımında yıllık toplam harcamalar milli gelirin yüzde 0.5′ine, yoksulluk sınırı alınırsa yüzde 1.7′sine ulaşıyor” dedi. Bu nedenle, Türkiye’de yaşayan 2.6 milyon Suriyelinin 2015 yılında beklentileri aşan büyümede önemli bir rolü olduğu kanaatindeyiz. Ancak büyüme tarafındaki olumlu desteğin karşılığını enflasyon ve işsizlik tarafında ödüyoruz” dedi.

Bu hesaplamaya göre 750 milyar dolar büyüklüğündeki Türkiye ekonomisinde mültecilerin açlık sınırındaki yıllık harcamalarının 4 milyar doları bulduğu yoksulluk sınırında ise harcamanın 12 milyar dolara kadar yaklaştığı görülüyor. Bu rakamların bir kısmı devlet tarafından finanse ediliyor.

Hükümet yetkilileri mülteciler için yapılan harcamaların 10 milyar dolara yaklaştığını belirtiyorlar. Bir diğer taraftan ise AB’den mültecilere harcanmak üzere gelecek 3 milyar euronun da büyümede yaşanan etkiyi artırması bekleniyor.

Büyüme üzerindeki pozitif etkinin 2016 yılında da devamını beklediğini belirten Kömürcüoğlu, “Hükümet yetkililerinin son dönemde uyardıkları yeni göç dalgası da gerçekleşirse mültecilerin ekonomi üzerindeki etkisi daha da belirginleşebilir” dedi.

Kömürcüoğlu, mültecilerin Türkiye’deki işsizliği yaklaşık 1 puan arttırdığına dikkat çekerken, “Asgari ücrete yapılan yüzde 30′luk zam sonrasında özellikle katma değeri düşük sektörlerde kayıt dışının payının yükseleceği ve mültecilerin tercih edilmesi nedeniyle işsizlik üzerinde yukarı yönlü baskının daha da artacağı kanısındayız” dedi.

Dünya Bankası tarafından yayımlanan araştırma, mültecilerin özellikle tarımda sektöründekileri, kayıt dışı ve vasıfsız çalışanlar ile kadınları işlerinden ettiğini gösteriyor. Ancak aynı araştırmada düşük gelirli işlerin Suriyelilere geçmesine karşın nüfus artışı ve daha düşük maliyetler sebebiyle yeni ve daha vasıflı yasal işlerin oluştuğuna da dikkat çekiliyor.

Dünya Bankası araştırması her 10 mülteci nedeniyle kayıtdışı çalışan 6 kişinin işsiz kaldığına dikkat çekerken buna karşın oluşan daha düşük maliyetler ve artan nüfus sayesinde 3 lokal işçinin daha kaliteli ve kayıt altında bir iş bulduğuna dikkat çekiyor. (sözcü.com.tr)

Reza Zarrab için flaş karar

Mahkeme Reza Zarrab için şikayetçi olduğu davaya zorla getirilme kararı verdi.


İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Reza Zarrab’ın şikayeti üzerine eski emniyet müdürü ve bir gazetecinin de aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında dava açıldı. Mahkeme, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen Zarrab hakkında zorla getirme kararı verdi.

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında adı geçen Reza Zarrab, şantajla kendisinden para istendiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Zarrab’ın şikayeti üzerine eski Emniyet Müdürü Orhan İnce ve Gazeteci Kamil Maman’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkında dava açılmıştı. Davanın ilk duruşması 34. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Mahkeme, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen Zarrab hakkında zorla getirme karar verdi. Sözcü

Şirketler marttan itibaren primleri 100 lira eksik yatırıcak

Asgari ücret artışının işverene maliyetini azaltmak için brüt 2 bin 550 lira ve altı maaş alan işçileri kapsayan destek, martta başlayacak. Marttan itibaren 100 lira eksik primli beyanname verilecek.

Habertürk gazetesinden Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre, asgari ücrete yapılan yüzde 30 oranındaki artışın işverene maliyetini azaltmak amacıyla sağlanan 100 liralık devlet desteğinden işverenlerin yanı sıra gündelikçi, bakıcı, kapıcı, bahçıvan çalıştıranlar da yararlanacak.

Primler şubat ayında Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) tam olarak yatırılacak. Destekten yararlanan işverenler, mahsuplaşmanın başlayacağı mart ayından itibaren bir yıl süreyle primleri işçi başına 100 lira daha az yatıracak.

100 liralık devlet desteğine ilişkin yasa geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanırken, uygulamanın nasıl olacağına ilişkin vatandaşlardan çok sayıda soru geliyor. Özellikle gündelikçi, çocuk, hasta ve yaşlı bakıcısı ile kapıcı çalıştıran apartman sakinleri 100 liralık destekten nasıl yararlanacaklarını, primi bu ay eksik mi tam olarak mı yatıracaklarını merak ediyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yayımladığı genelge ile uygulamaya ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. 1 Nisan 2015 tarihinde yürürlüğe giren yasayla, ayda 10 günden fazla süre ile ev hizmetlerinde çalıştırılan işçileri sigorta yaptırma zorunluluğu getirildi. Asgari ücret desteğinden, bu şekilde gündelikçi çalıştıran işverenler de yararlanacak. Ayda 30 gün gündelikçi çalıştıranlar, aylık 100 lira destekten yararlanacak.

GÜNLÜK 3.33 TL DESTEK VERİLECEK
Fakat, gündelikçiyi çalıştırdığı süre ayda 30 günden az, 10 günden fazla olan işverenler ise çalıştırdıkları her gün için 3.33 lira destek alacaklar. Örneğin, ayda 16 gün gündelikçi çalıştıran işveren 53.28 lira tutarında destekten yararlanacak.

Bir gündelikçi birden fazla işverene bağlı olarak ayda 10 günden fazla çalışıyorsa, o işçi için her işveren kendi paylarına düşen oranda ayrı ayrı destek alacak. Örnekte yer alan gündelikçi 16 gün Ayşe Hanımın evinde, 14 gün de Fatma Hanım’ın evinde çalışıyorsa Ayşe Hanım 53.28 lira, Fatma Hanım da 46.72 lira tutarında aylık destek alacak.

“Ev hizmetlerinde çalışma” temizlik, ütü, yemek yapma, çamaşır, bulaşık yıkamadan ibaret değil. Bahçe işleri; çocuk, yaşlı ve hasta bakımı işleri de “ev hizmetlerinde çalışma” olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla bahçıvan, çocuk bakıcısı, yaşlı ya da hasta bakıcısı çalıştıranlar da aylık 100 liralık devlet desteğinden yararlanabilecekler.

ŞUBAT AYINDA PRİMLER TAM ÖDENECEK
Kapıcı çalıştıran apartman sakinleri de prim desteği alacak.

100 liralık asgari ücret desteği 1 Ocak 2016 ile 31 Aralık 2016 tarihleri arasında uygulanacak. Vatandaşlar, “Şubat ayı da bitiyor, destekten ne zaman yararlanacağız?” diye merak ediyor. Kafa karışıklığı, prim ödeme zamanlamasından kaynaklanıyor.

Şubat ayında ödenen primler, ocak ayındaki ücrete ait bulunuyor. İşverenler şubat ayında işçileri için ödemeleri gereken primleri tam olarak yatıracak. Şubat ayındaki kazançlara ilişkin mart ayında primler yatırılırken de mahsuplaşma yapılacak. Böylece 12 ay süreyle 100 lira daha az prim ödenecek.

BAŞVURU ŞARTI YOK
Asgari ücret desteğinden yararlanmak için işverenlerin başvuruda bulunmasına gerek olmayacak. Öngörülen şartları taşıyan işverenler, doğrudan destekten yararlanabilecekler.

İŞVEREN HANGİ İŞÇİLER İÇİN YARARLANABİLİR?
-Ev hizmetlerinde çalıştırılanlar

-Yabancı uyruklular dahil, özel sektör işyerlerinde hizmet akdi ile çalışanlar

-Yeraltında sürekli çalışanlar

-Yerüstü gruplu (münavebeli) çalışanlar

-Libya’da çalışanlar

-İstisna akdine istinaden Almanya’ya götürülen Türk işçiler

-Harp ve vazife malullüğü aylığı alırken bir işte çalışanlar

BELGESİNİ ZAMANINDA VERMEYENE DESTEK YOK
100 liralık asgari ücret desteğinden yararlanabilmek için 2016 yılında Aylık Prim ve Hizmet Belgesi’nin (APHB) yasal süresi içinde verilmesi gerekecek. Ancak, prim veya idari para cezası bulunması, işverenin destekten yararlanmasına mani olmayacak. 2016 yılında kurulan şirketlerde ise destekten yararlanabilmeleri için prim ve idari para cezası borcu bulunmaması koşulu aranacak.

BAZI KAMU KURUMLARI YARARLANABİLECEK
Kamu kurumlarının bir kısmı için 100 liralık destek uygulanacak. Bu kurumlar arasında üniversiteler ile diğer özel bütçeli idareler, üst kurullar ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) yer alıyor.

2016’DAN ÖNCE AÇILAN İŞYERLERİNDE GEÇEN YILKİ İŞÇİ SAYISINA BAKILACAK
SGK’nın yayımladığı genelgede 1 Ocak 2016 tarihinden önce ve sonra tescil edilen işyerleri ayrı anlatıldı. 1 Ocak’tan önce tescil edilmiş işyerlerinde teşvikten yararlanacak kişi sayısı belirlenirken, bir önceki yılın aynı ayında brüt ücreti günlük 85 liradan aylık 2 bin 550 lira ve altında olan işçi sayıları dikkate alınacak. Brüt ücretleri 85 liranın üzerinde olan işçiler için destek ödemesi yapılmayacak.

Diğer taraftan, bu seneki işçi sayısı geçen senenin altında ise bu sene çalıştırılan işçi sayısı üzerinden ödeme yapılacak. Örneğin geçen yıl şubat ayında günlük 85 liranın altında 3 işçisi olan bir işverenin bu yıl 1 işçisi çalışıyorsa, sadece 1 işçi için destek alabilecek. Aynı işveren bu yıl 5 işçi çalıştırıyorsa, kendisine sadece 3 işçi üzerinden destek sağlanacak. Geçen yılın aynı ayında hiç işçi çalıştırmamışsa, bu seneki işçilerde günlük 85 lira ücret sınırı dikkate alınmayacak.

2016’DA AÇILAN İŞYERİYSE TÜM İŞÇİLER YARARLANIR
1 Ocak’tan sonra tescil edilen işyerlerinde ise aylık brüt ücreti bin 647 lira ile 10 bin 705 lira arasında değişen tüm işçiler için 100 liralık destek ödemesi yapılacak. Örneğin, 2015’in ocak-mart aylarında 3 işçi çalıştıran fakat nisanhaziran aylarında hiç işçi çalıştırmayan bir işveren bu sene ocak-haziran döneminde 10 işçi çalıştırıyorsa ocak-mart aylarında 3 işçi için, nisan-haziran aylarında ise 10 işçi için destekten yararlanacak.

EMEKLİ AYLIĞINA MARTTA ‘DESTEK’ ZAMMI
Geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanan torba yasa, Bağ-Kur statüsünde çalışmaya devam eden emeklilerden kesilmekte olan yüzde 10 oranındaki Sosyal Güvenlik Destekleme Primi (SGDP) kesintisini de kaldırıyor. Bu uygulamaya 1 Mart 2016 tarihinden itibaren ödenecek emekli aylıklarında başlanacak. SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı’ndan emekli aylığı almakta olduğu halde Bağ-Kur statüsünde çalışmaya devam edenler gelecek aydan itibaren yüzde 10 oranındaki kesintiden kurtulacak. Bu durumda olan emeklilerin sayısı yaklaşık 600 bine ulaşıyor.

Ali İsmail davasının sanık polis müdürü, 'usulsüz dinleme'den firariymiş!

Ali İsmail Korkmaz'ın dövülerek öldürülmesine ilişkin davada yargılanan dönemin Terörle Mücadeleden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün'ün 'firari' olduğu ortaya çıktı.

Eskişehir’deki Gezi Parkı gösterilerinde Ali İsmail Korkmaz ’ın dövülerek öldürülmesine ilişkin “görevi kötüye kullanmak” suçundan yargılanan o dönemin Terörle Mücadeleden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün’ün “firari” olduğu ortaya çıktı. Eskişehir’deki, Gülen Cemaati ile bağlantılı olduğu iddia edilen polislere yönelik “usulsüz dinleme” davasında sanıklar arasında bulunan Aygün’ün açığa alındıktan sonra kayıplara karıştığı anlaşıldı.

Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen ilk duruşmaya, firari olan Aygün katılmadı. Avukatı Yahya Ünaldı, Aygün’ün Eskişehir 1. Ağır Ceza’da görülen “usulsüz dinleme” davasından ötürü arandığını, soruşturma aşamasında alınmış olan ifadesiyle yetinilmesini istedi. Ünaldı, isimsiz ve imzasız  ihbarla dava açıldığını savunan Ünaldı, bu ihbarda da Korkmaz’ın öldürülmesinden değil, Gezi Parkı gösterilerindeki polis şiddetinden söz edildiğini ifade etti. Korkmaz Ailesi’nin avukatları ise Korkmaz’ın dövüldüğü şiddetten Aygün’ün de sorumluluğunun bulunduğunu belirterek ve şikayetçi olduklarını kaydetti. Bir sonraki duruşma, 19 Nisan’a bırakıldı.    

ERTAY'I DA DÖVMEKLE SUÇLANIYOR

Ali İsmail Korkmaz Davası’nın görüldüğü Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen ihbar mektubunda, “Gezi olaylarında Terörden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Mustafa Aygün olaylarla bağlantılıdır. Olaylar sırasında emrinde bulunan polislere ‘Jop dağıtın, göstericilerin canına okuyun, eylemcileri joplayın’ diyerek emir verdi” denilmişti. Bu nedenle mahkemece Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı‘na suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında Eskişehir Valiliği tarafından ön inceleme yapılmıştı.

Ön inceleme sonucu “toplumsal olaylarda görev alan bazı sivil emniyet personelinin Korkmaz’ın ölümü olayında resmi sıfatlarının gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunduğu” ifade edilmişti. Aygün’ün protesto öncesi, sırası ve sonrasında alınacak önlemlerden sorumlu olduğu belirtilmişti. Aygün’ün emir verdiği polislerin “zor kullanma sınırlarının aşılması suretiyle Korkmaz’ın ölümüne sebebiyet verdikleri” için yargıladığı hatırlatılarak, “sivil vatandaşların görevlilerin yanında eylemciye şiddet uyguladığı halde görevliler tarafından engellenmediği” anlatılmıştı. Aygün hakkında “görevini kötüye kullanma” suçundan dava açılmıştı.
Aygün, ifadesinde; Gezi olaylarında öğrencileri dövmek, Korkmaz’ın dövüldüğü gün telsizden ‘Cop dağıtılsın’ diye bağırmak, Korkmaz’ın ölümüne ilişkin Vali Güngör Azim Tuna’ya yanıltıcı bilgi vermek ve gerekli soruşturmayı yapmamakla suçlandığı anlatmış ve iddiaların asılsız olduğunu savunmuştu.

Aygün’ün adı, Korkmaz ile aynı gece yakın bir noktada dövülen Tevfik Caner Ertay’ın darp edilmesinde de geçmişti. Aygün’ün, yanındaki Çevik Kuvvet Şube Müdürü Halil Kısalar ve İstihbarat Şube Müdürü Mustafa Arık ile birlikte Ertay’ı konduğu bagajdan çıkararak, dövdükleri belirtilmişti. İdari soruşturmanın sonunda, Aygün hakkında “Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” suçundan 16 ay süreli durdurma cezası talep edilmişti. Aygün, Eskişehir’deki usulsüz dinleme soruşturması kapsamında gözaltına alınmış ve görevinden uzaklaştırılmıştı.

İsmail Saymaz / radikal.com.tr

Acı üstüne acı: 8 şehit

Diyarbakır Lice ve Şırnak İdil’de düzenlenen saldırılarda 7 asker ile bir polis şehit oldu.


Lice’de teröristlerin karayoluna önceden yerleştirdiği bomba, askeri konvoyun geçişi sırasında patlatıldı. Yaklaşık 1 ton patlayıcının kullanıldığı saldırıda 350 metre uzunluğunda kablo döşendiği ortaya çıkarıldı. İdil’de teröristlerin güvenlik güçlerine yönelik silahlı saldırısında ise 1 asker ile 1 polis memuru şehit oldu.

1 TON PATLAYICI

Yapılan ilk incelemede Lice'deki saldırıda amonyum nitratlarla güçlendirilmiş, yaklaşık 1 ton patlayıcı kullanıldığı belirlendi. PKK’lı teöristlerin patlayıcıyı kablo düzenekli olarak hazırladığı ve yaklaşık 350 metre uzunluğunda kablo döşediği ortaya çıkarıldı.

Genelkurmay Başkanlığı, Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde PKK'lıların bombalı saldırısında 6 askerin şehit olduğunu, 1 askerin de yaralandığını açıkladı. Açıklamada şöyle denildi:
"18 Şubat 2016 Perşembe günü saat 09.30 sularında Diyarbakır-Lice karayolunda mayın araması için görevlendirilen konvoya, bölücü terör örgütü mensubu teröristlerce daha önce yerleştirilen el yapımı patlayıcının patlatılması sonucu, 6 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 1 kahraman silah arkadaşımız da ağır yaralanmıştır. Ağır yaralanan silah arkadaşımız derhal hastaneye sevk edilmiş ve tedavisine devam edilmektedir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşımıza acil şifalar temenni ediyoruz" DHA

Gana'da korkunç kaza: 71 kişi öldü

Gana'nın kuzeyindeki turistik şehir Kintampo'da, bir yolcu otobüsünün domates yüklü kamyonla çarpışması sonucu 71 kişi hayatını kaybetti.

Bölge polisinin verdiği bilgiye göre, Gana'nın kuzeyinde bir yolcu otobüsü domates yüklü bir kamyonla kafa kafaya çarpıştı. Ülkede son zamanlarda kaydedilen en ölümcül kazada, 71 kişi hayatını kaybetti.

Başkent Akra'nın 400 kilometre kuzeyinde bulunan Brong-Ahafo bölgesindeki turistik şehir Kintampo'da dün gece meydana gelen söz konusu kazada, 13 kişininse durumu ciddiyetini koruyor. Yaralıların bölgedeki devlet hastanesinde tedavi altına alındığı kaydedildi.

Kazayla ilgili Twitter'dan açıklama yapan Gana Devlet Başkanı John Dramani Mahama, yakınlarını kaybeden aileler için başsağlığı diledi.

18 Şubat 2016 Perşembe

3 bin euroya satılık bebek!

Bulgaristan’da insan kaçakçıları, yeni doğan bebekleri ortalama 3 bin euroya Yunanistan’a satıyor.

BusinessHT’nin haberine göre, Avrupa Birliği’nin en fakir ülkesi Bulgaristan’da “yeni doğan bebek ticareti” son 15 yılda “sıradan bir endüstri” hâline geldi. Özellikle ülkenin gelir seviyesi en düşük Romen azınlığında yaygın olan bu insan kaçakçılığı evlat edinme yasalarının çok zayıf olduğu Yunanistan’a gerçekleşiyor.

Bulgar hamile kadınlar, genellikle Yunanistan’da doğum yapıp ülkelerine döndüklerinde bebeği kaybettiklerini söylüyor. Tek bir kadının sattığı bebek sayısı birden fazla olabiliyor.

Burgas, Varna, Aytos, Karnobat, Sliven ve Kazanlak insan kaçakçılığının yaygın olduğu bölgeler. Burgas savcılığı 2015 yılında 31 kadının 33 bebeği Yunanistan’a sattığını açıkladı. Son beş yılda bebek ticaretinden yalnızca 16 kişi ceza aldı.

Ortalama maaşların 400 euro civarında olduğu ülkede, bebek satışından elde edilen gelir bin 700 ile 3 bin 500 euro arasında değişiyor.

Bulgar televizyonuna konuşan insan kaçakçılarından biri Yunanistan’daki ticaretin 3 ya da 5 kaçakçının elinde olduğunu ve bu kişilerin ayda 5-6 bebek sattığını söyledi. Mültecilere uygulanan insan kaçakçılığı da “bebek ticaretinin” gelir kaynaklarından biri.