7 Mart 2016 Pazartesi

Sümeyye Erdoğan, Selçuk Bayraktar ile sözlendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ile İnsansız Hava Aracı imal eden Baykar Makina’nın sahibi Özdemir Bayraktar’ın oğlu Selçuk Bayraktar’ın sözlendikleri öğrenildi.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) doktora yapan 36 yaşındaki Selçuk Bayraktar, yerli İnsansız Hava Aracı Bayraktar’ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor.

Bayraktar ailesi tarafından doğrulanan haber, ilk olarak Sarıyer’de yerel gazetelerde yayınlandı. Sarıyer Times isimli gazete "Sümeyye Erdoğan Sarıyer’e gelin geliyor" başlıklı habere imza atarak "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ile Özdemir Bayraktar’ın oğlu Selçuk Bayraktar sözlendiler, çok kısa zamanda nişanlanıyorlar" bilgisini okuyucularına aktardı.

SELÇUK BAYRAKTAR KİMDİR

Selçuk Bayraktar, İTÜ Elektronik Mühendisliği’ni bitirdi.

MIT’DE DOKTORA YAPTI

Daha sonra ABD’ye giderek University of Pennsylvania’da insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı.

MİLLİ PROJELERDE ÇALIŞTI

11 yıldır kendi şirketinde çalışan Selçuk Bayraktar, birçok sistemin milli olarak geliştirilmesi projesinde görev aldı.

Taktik İnsansız Hava Aracı olan Bayraktar, geçtiğimiz yıl 17 Aralık’ta Roketsan şirketinin geliştirdiği füzeyi atmış ve hedefini yüzde 100 vurma başarısı göstermişti. DHA

'Yoğun tablet bilgisayar ve akıllı telefon kullanımı çocuklar için zararlı'

Eve misafir geldiğinde ya da dışarıya yemeğe gidildiğinde ailelerin çocukları oyalamak için sıkça başvurduğu yöntemlerden biri, tablet bilgisayar ya da akıllı telefonlarla oynamalarına izin vermeleri.

Her gün hayatın bir alanında, telefon ya da tabletteki oyuna odaklanmış, çevresindeki olup bitenle ilişkisini tamamen kesmiş onlarca çocuk görmek mümkün.

Ancak uzmanlara göre bu durum, çocuklarda çok ciddi sağlık ve gelişme sorunlarına yol açıyor.
Tablet bilgisayarlar ve akıllı telefonlar nedeniyle çocuklarda boyun ve bel rahatsızlıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın ciddi biçimde artış gösterdiği belirtiliyor.

Bu aletler, yoğun biçimde kullanım nedeniyle gelişme çağındaki çocukların omurgalarında ciddi hasara yol açıyor.
Uzmanlara göre, dünya çapında genç kuşakları bekleyen en önemli tehlikelerin başında, boyun fıtığı ve kamburluk geliyor.
Boyun, sırt, bilek ve göz ağrısı gibi hastalıklar, en fazla 5 - 9 yaş arası çocuklarda görülüyor. Uzmanlara göre en iyi tedavi, çocukların tablet ve akıllı telefon kullanımına sınırlama getirilmesi.

Hollanda'da son yıllarda 8 - 18 yaş aralığındaki çocuklarda sırt ve boyun şikayetleri yüzde 40 oranında arttı.
Hollandalı uzmanlara göre, çocuklarda tablet ve akıllı telefon kullanımına bağlı rahatsızlıklar "alarm" düzeyinde.
Ortopedik cerrah Peter Loon'a göre boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere bu aletlerin kullanımından kaynaklanan rahatsızlıklar ciddi bir soruna dönüşüyor.

Fizyoterapist Maurice Blom, kafa ağırlığının yaklaşık 5 kilo olduğunu belirterek, telefon ve tablet kullanımı ile bu ağırlığın sürekli olarak aşağı baskı yaptığını söylüyor.

Blom, bu sarkmanın vücutta boyun fıtığı ve kamburluk başta olmak üzere birçok kronik rahatsızlığa yol açtığını vurguluyor.

Uzmanlara göre, WhatsApp kullanımı ve kısa mesaj yazımı da çocuklarda boyun ve parmak şikayetlerinin artmasına neden oluyor.
Yapılan araştırmalara göre, Danimarka'da boyun fıtığı sorunu nedeniyle fizyoterapiste giden 10 - 14 yaş arasındaki çocukların sayısı, 2008 yılına göre iki kat arttı.

Danimarka'da, uzun süreli tablet ve telefon kullanımı yüzünden giderek daha fazla çocuk boyun sorunu yaşıyor. 5 - 9 yaş arasındaki çocuklarda bu sorun daha yüksek.

'ENGEL OLMAK, TEDAVİDEN DAHA KOLAY'

Belçika'da bu konuda kapsamlı bir araştırma yapılmamış ancak çocuklardaki ciddi sağlık sorunlarının, diğer Avrupa ülkelerinden az olmadığı vurgulanıyor.

Gent Üniversitesi'nden Profesör Barbara Cagnie, akıllı telefon ve tabletle sürekli öne eğilme sonucu boyun kasları ve eklemlerin ciddi hasar gördüğünün altını çiziyor.

Belçikalı fizyoterapi uzmanının ebeveynlere tavsiyesi, çocukların aşırı tablet ve akıllı telefon kullanımına engel olmaları.
Profesör Cagnie'ye göre, aşırı kullanıma engel olmak tedavi etmekten daha kolay. Çünkü, tedavi edilse bile kullanım sınırlanmadığı sürece şikayetler hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmayacak.

Korumanın, şikayetlerin azalmasında önemli bir rol oynadığına işaret eden Barbara Cagnie, "Çocuklarınızı uzun süre tablet ya da telefonla oynatmayın. Oynarken de sık sık oturuş şeklini değiştirmeye teşvik edin" diyor.

Hollanda başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde sadece tablet, telefon ve oyun konsoluna bağlı rahatsızlıklara bağlı şikayetleri ele alan ortopedi klinikleri oluşturuluyor. (BBC TÜrkçe)

Kezban'ın yüzü hiç gülmedi

Sur’luydu Kezban. Babası öldü, okuyamadı. Yoksulluktan kurtulmak için 18 yaşında sevmeden, tanımadığı bir adama kaçtı. Sonra şiddet, işkence, bıçaklama, dayak geldi. Son olarak yakılmak istenince iki kızıyla ana evine döndü. Bu kez Sur’da terör vurdu, İzmir’e kaçtı. Şimdi tek amacı, iki kızını okutup, aynı kaderi yaşatmamak.

Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki çatışmalarda hasar gören evini terk edip İzmir'e gelen Kezban Ayata'nın (32) dramı, erkek şiddetine karşı alınması gereken önlemlerin aciliyetini bir kez daha ortaya koydu.

Kezban Ayata, Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde 11 çocuklu bir ailenin 7'nci çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunda en büyük hayalinin polislik olan Kezban Ayata, nüfus cüzdanını 10 yaşında aldı ve aynı yıl babasını kaybetti. Baba vefat edip iyice yoksulluğun pençesine düşünce okuyamayan genç kız, 18 yaşına geldiğinde, mahallede ilk kez gördüğü 35 yaşındaki E.Y.'ye kaçtı.

BIÇAKLANDI, DÖVÜLDÜ

"Kesinlikle aşk değil, yoksulluktan kurtulmak hayalimdi" dediği E.Y. ile 4 yıl dini nikâhla yaşayan Kezban Ayata, bugün 13 yaşında olan iki kız çocuğu dünyaya getirdi.

Ancak günler geçtikçe madde bağımlısı E.Y.'nin şiddeti, işkenceye döndü. Genç kadın iki kez bıçaklandığı, defalarca elektrik kablosuyla dövüldü. İkinci kızının 40'ı çıkmadan dayak yedi, eşi, kızlarıyla o evdeyken evi ateşe verdi. İtfaiye sayesinde canlarını zor kurtarınca, Kezban Ayata iki kızıyla, Sur’daki ana ocağına döndü.

KIZLAR TEŞEKKÜR ALDI

Ancak bu kez de geçen ocak ayında Sur'da terör olayları nedeniyle meydana gelen patlamada evleri hasar gördü. Kezban Ayata, 9 yıldır İzmir'de evli kız kardeşinin çağrısıyla bu kente geldi. Yeşil kart aldı, 300 liraya ev kiraladı. Birinci dönem teşekkür belgesi alan iki kızını okula kaydettirdi. Bundan sonra kızlarını yetiştirmek için mücadele edeceğini vurgulayan Kezban Ayata, gerisini şöyle anlattı:
"Benim hayatım yokluk, yoksulluk, mücadele, acı ve dayakla geçti. Kızımın biri doktor diğeri ressam olmak istiyor. Onları okutmak için mücadeleme devam edeceğim. Benim gibi kurtuluşu bir erkekte aramasınlar. Bilgili, güçlü kadın olsunlar. Okumam, yazmam ve mesleğim yok ama öğrenirim. İş arayacağım, kızlarımı okutacağım." DHA

Eski first lady Nancy Reagan öldü

Eski ABD Başkanı Ronald Reagan'ın karısı Nancy Reagan California'da 94 yaşında öldü.


Reagan, 1981-1989 yılları arasında first lady idi.

Los Angeles Bel Air'de yaşayan Nancy Reagan'ın son yıllarda sağlığı kötülemişti.

Ronald Reagan, Nancy Reagan'la yarım asırdan fazla süren evliliklerini Amerikan başkanlık tarihindeki en büyük aşk hikayesi olarak nitelemişti.

Nancy Reagan, Beyaz Saray'ın yeniden dekorasyonu için yaptığı harcamalar nedeniyle başlangıçta eleştirilmiş, sonrasında birçok kişi tarafından sevilen bir first lady olmuştu.

Reagan, kocasının Simi Vadisi'nde başkanlık kütüphanesinin bahçesindeki mezarının yanına gömülecek.

Nancy Reagan kocası gibi eski bir Hollywood yıldızıydı.
Nancy Reagan (Davis) 1940 ve 50'li yıllarda oyunculuk yaptı ve 1952'de Reagan'la evlendi.

Beyaz Saray'da önce selefi Jackie Kennedy'ninkine benzer bir tarz oluşturmaya çalıştı.

Beyaz Saray'ı büyük ölçüde yeniden dekore ettirdi, tasarımcılardan bir milyon dolarlık elbiseler ve 209 bin dolarlık 4.732 parçalık porselen takımı kabul etti.

Ancak bu harcamalar halkın büyük tepkisini çekti. Milyonlarca Amerikalı işini kaybederken, halkın paralarını israf etmekle suçlandı.

Nancy Reagan'ın astrologlara danışarak kocasını yönlendirdiği ve Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Donald Reagan'ı görevden aldırttığı öne sürülüyordu. (BBC Türkçe)

Bireysel emeklilikte 'mega dönem' başlıyor

Emeklilik fonlarının getirilerini artırmak için, Başbakan Yardımcısı Şimşek’in eleştirileri doğrultusunda harekete geçildi. Otomatik katılım ve kıdem tazminatlarını da içeren çalışma hayata geçerse artık BES fon çeşidi en fazla 6 adet olacak, her fonun yönetimi yılda bir kez ihale ile şirketlere verilecek.


Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in fon yönetim şirketlerine yaptığı getiri uyarılarının altından yeni çalışma çıktı.

Habertürk'ün haberine göre Şimşek, bireysel emeklilik sistemi (BES) fonlarını yöneten fon yönetim şirketlerine ikinci kez yaptığı uyarıda “Birçok kurum yüzde 25 devlet katkısını bile buharlaştırıyor” diyerek fon yönetimlerinin başarısız olduğunu dile getirdi. Edinilen bilgilere göre Şimşek ve hükümetin diğer bakanları bu rahatsızlığı dile getirmekle kalmıyor. Ulaştığımız bilgilere göre şu anda bireysel emeklilik sistemini sil baştan değiştirecek bir çalışma yapılıyor. Çalışmada ağırlık kazanan görüşler aşağı yukarı belli. Yeni sistem tarım sigortaları ve deprem sigortası gibi toplanan fonların tek elden yönetilmesine benziyor.

EN FAZLA 6-7 FON

Eğer ağırlık kazanan görüşler değişmez ise öncelikle birçok isimle anılan fon sayısı sadece 6’ya veya 7’ye inecek. Örneğin bir enflasyona endeksli, bir hisse, bir likit, bir İslami ürünlerin yer alacağı ‘helal fon’ kurulacak. Bir adet de üçüncü havaalanı, köprüler, Kanal İstanbul gibi altyapı yatırımlarını destekleyip daha sonra bu projelerin getirilerini paylaşan altyapı fonu oluşacak. Bütün emeklilik yönetim şirketleri bu 6-7 fonu satacak.

Sistemde değişen en önemli alan ise portföy yönetim şirketlerinde olacak. Ekonomi yönetimi düşük fon getirilerinin nedenlerinden biri olarak gördüğü fon yönetim giderlerinin minimuma indirilmesi için tüm emeklilik şirketlerinin sattığı bu fonları bir araya getirip yönetecek bir fon yönetim sistemi kurulması üzerinde duruyor. Tüm şirketlerin sattığı örneğin enflasyona endeksli fonu tek bir yönetim şirketi yönetecek. Böylece fon yeterli büyüklüğe ulaştığı için yönetim ücreti düşecek. Yönetmek için çok büyük maharet gerektirmeyen likit fonların yönetim ücreti çok düşük hale gelecek.

İHALE İLE VERİLECEK

Fonu yönetecek şirket ise ihale ile seçilecek. Fon yönetim gideri ve yönetim becerisi açısından değerlendirmeye alınan yönetim şirketleri ihalede aldıkları fonu yönetecek. Her bir fon yönetim şirketinin sadece 1 fonu yönetmesi ve her bir fon için yapılan ihalenin her yıl tekrarlanması üzerinde durulduğu ifade ediliyor. 

Böylece bir yandan yönetim şirketlerinin uzman olduğu alanda daha uzmanlaşması sağlanırken diğer yandan yönetim becerisi açısından yeterli kalitede elemana sahip olmayan fonların elenmesi bekleniyor.

Danıştay’dan memurları ilgilendiren karar

Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu, Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikteki değişiklik üzerine iki kritik maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi. Danıştay, yapılan değişiklikle memurların sağlık özrü atamaları için “Sadece eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden” rapor alınması zorunluluğunun getirilmesi ve “Memurların görev yaptığı yerden ayrılması halinde bir daha eski görev yerine atanmayacağı” maddelerinin hukuka uygun olmadığına hükmetti. 

Hürriyet'in haberine göre; Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapıldı. Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası, 16 Ağustos 2014 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması talebiyle avukat Ali Altay aracılığıyla Danıştay 16. Dairesine dava açtı. Dava dilekçesinde, memurların sağlık özrü atamaları için sadece eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden rapor alınması zorunluluğu getiren madde ile memurların görev yaptığı yerden ayrılması halinde eski görev yerine bir daha atanmamasını düzenleyen maddelerin yürürlüğünün durdurulması talep edildi.

İKİ MADDEYE DURDURMA

Daire, yürürlüğün durdurulması talebini reddetti. Bunun üzerine Avukat Ali Altay, ret kararına itiraz etti. İtiraz üzerine dava dosyası, Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu’nun (DİDDK) gündemine geldi. Kurul, oy çokluğuyla Devlet Memurları Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmeliğin iki maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına karar verdi.

‘ÖN KABULLE HAREKET EDİLEMEZ’

Memurların sağlık özrü atamaları için sadece “eğitim ve araştırma veya üniversite hastanesinden” rapor alınması zorunluluğunun getirilmesinin hukuka uygun olmadığı belirtilen kararda, “İdarenin ortada herhangi bir tereddüt bulunmadığı hallerde dahi, bu hastaneler dışındaki kuruluşlarca verilen sağlık raporlarının gerçeği yansıtmayabileceği ön kabulüyle düzenlemeler yapması, toplumda her an herkesin hukuka aykırı hareket ettiği varsayımına dayanmaktadır ki, bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz” denildi.

RAPORLAR ARASINDA AYIRIM YAPILAMAZ

Kararda, eğitim ve araştırma hastanelerinin her ilde bulunmadığına da dikkat çekilerek, “İdarenin iş ve işlemleri kendi gözetim ve denetim altında bulunan sağlık kuruluşlarının düzenleyeceği raporlar arasında ayırım yapması sonucu doğuran dava konusu düzenlemede hukuka uyarlılık görülmemiştir” değerlendirilmesi de yapıldı.

ÖMÜR BOYU YASAKLILIK OLMAZ

Kararda, görev yeri değiştirilen memurun bir daha eski görev yerine atanmamasına yol açan maddenin yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin olarak da, “Kamu görevlisinin belirli bir hizmet alanına memuriyet yaşantısı boyunca bir daha atanmaması durumu ölçülülük ilkesine aykırı olup, hizmet gereğini aşan bir sonuç doğurmaktadır. Bu nedenle kamu görevlisinin ömür boyu yasaklılığı sonucunu doğuran ve hukuki dayanağı bulunmayan dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uyarlılık görülmemiştir” denildi.

6 Mart 2016 Pazar

Babek Zencani’ye idam cezası

İran'da milyar dolarlık yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan Babek Zencani'ye idam cezası verildi.

ran’da milyar dolarlık yolsuzluk suçlamasıyla 3 Ekim 2015 beri cezaevinde tutulan işadamı Babek Zencani için İran Mahkemesi idam kararı verdi.  İran Yargı Kurumu Sözcüsü Muhsini Ejei, işadamı Zencani ve onunla birlikte yargılanan iki ortağı Mehdi Şems ve Hamid Felah hakkında idam kararı verildiğini açıkladı.

Sözcü, Zencani ve iki yardımcısının ‘fesat fil arz’ yani ‘yeryüzünde fesat çıkarmak ‘ suçlamasından idama mahkûm edildiğini söyledi. İddianamede, Zencani’ye dolandırıcılık, sahtekarlık ve kara para aklama gibi çeşitli suçlamalar yöneltilerek “yeryüzünde fesat çıkardığı” söylenmişti. İran’da yeryüzünde fesat çıkarmanın cezası ise idam olarak düzenlenmiş durumda.

İşadamı Babek Zencani, İran devletini 2.8 milyar dolar dolandırma suçlamasıyla Aralık 2013′te tutuklanmıştı. DHA

İstanbul'da elektrik kesintisi

Anadolu Yakası'nda bazı ilçelere 9 Mart'ta elektrik verilemeyecek. Kartal ve Ataşehir'in bazı mahallelerine 9 Mart'ta elektrik verilemeyecek.

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre, Kartal'da 11.00-15.00'da, Yakacık Yeni Mahallesi, Samandıra, Poyraz, Şarkı, Gülbağ, Şamdan, Balsuyu, Yeşilbağ, Balcıdere, Ayyüzlü, Kayalar, Saydam sokaklarında, Ataşehir'de 01.00-02.00'da, Kayışdağı Mahallesi, Ağaçlı, Hülya, Uslu, Rumeli, Ayaz ve Dilaver sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak.

5 Mart 2016 Cumartesi

Zaman gazetesi önünde ikinci polis müdahalesi

Cuma akşamki müdahale ardından polis, bugün Zaman gazetesi önünde toplananlara da müdahale etti.

BBC'nin haberine göre,
Polis, sabah saatlerinden itibaren gazeteye kayyum atanmasını protesto etmek için toplanan grubu dağıtmak için öğle saatlerinde biber gazı ve plastik mermi kullandı.
Polis, gruptakilerin kaçtığı ara sokaklarda da biber gazı kullandı.
Polis, Bilici’ye işten atıldığını söyledi
Bu arada gazetenin genel yayın yönetmeni Abdülhamit Bilici, gazete binasına alınmadı.
Görevli polisler, Bilici’nin iş akdinin feshedildiğinin kendilerine iletildiğini ve içeri alamayacaklarını söyledi.
Bilici ve avukatının kararın yazılı olarak kendisine verilmesini istemesi üzerine görevliler kayumlarla görüşeceklerini belirtti.
Kararın gerekçesi
İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi üzerineZaman gazetesine kayyum atanmasına karar vermişti.
Anadolu Ajansı kararın, "gazetenin, FETÖ / Paralel Devlet Yapılanması'nın faaliyetleri kapsamında ve örgüt faaliyetlerine destek olacak şekilde kullanıldığı yönünde kuvvetli deliller bulunması" gerekçesiyle alındığını bildiriyor.
Polis, karara karşı Cuma gün içinde gazete önünde başlatılan gösterilere akşam saatlerinde biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etmişti.

4 Mart 2016 Cuma

Ekmekte zehirli madde saptandı

Çukurova Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Işıl Var, ekmeklerle ilgili yaptıkları bilimsel araştırmada bazı ürünlerde küflerin ürettiği ve ’OTA’ diye bilinen zehirli bir maddeye rastladıklarını söyledi. OTA’nın kanserojen özellikte olduğunu anlatan Doç. Dr. Işıl Var, özellikle karaciğer ve böbreklere zarar verdiğini belirtti.

Doç. Dr. Işıl Var ve yüksek lisans öğrencisi Nur Fidan, Adana’da kentin değişik bölgelerinde bulunan 11 fırın ve 10 ayrı marketten alınan 46 somun ve 4 pide ekmeği inceledi. Toplam 50 ekmek üzerinde yapılan bilimsel araştırmada unlu mamullerdeki insan sağlığını etkileyen bakteri ve virüs gibi zararlılar irdelendi. Yaptıkları çalışmayı değerlendiren Doç. Dr. Işıl Var, "Toplumumuzda ekmek çok fazla tüketiliyor. Ekmek mikroorganizma ve toksinler açısından masum biliniyordu. Biz sadece ekmeklerde küf kaynaklı zarar bir maddeyi araştırdık. Bunun için 21 ayrı üretim ve satış yerinden aldığımız 50 somun ve pide ekmeğini inceledik" dedi. Yaptıkları çalışmada 3 somun ve 1 pide ekmeğinde küflerin ürettiği ve ’OTA’ olarak tanımlanan zehirli bir maddeye rastladıklarını aktaran Işıl Var, "Sonuç genel olarak sevindirici çünkü bu maddeye çok fazla örnekte rastlamadık ama karşılaşmış olmamız bize bununla ilgili ciddi bir riskin gelebileceğinin habercisi oldu" diye konuştu.

'KARACİĞER VE BÖBREKLERE ZARAR VERİYOR'

OTA’nın tespit edilmesinin ciddi bir riski ortaya çıkardığını vurgulayan Doç. Dr. Işıl Var, şunları kaydetti:

"Bunun üzerine biz ne yapabiliriz? Yani işte bu madde tahılda var ise una geçmiş, unumuza varsa ekmeğimize ve soframıza kadar geliyor. Ekmekteki bu zararlı maddeyi niye önemsiyoruz? Çünkü ekmek çok fazla tüketiliyor. Çok fazla tüketimden kaynaklı bu az miktarda bulunan zararlı madde vücutta birikiyor. Bu zararlı madde karaciğeri çok seviyor. Zaman içerisinde kanser olaylarıyla karşılaşabiliyoruz. Bu madde ayrıca böbreklere zarar veriyor. Buna karşı mücadele yollarını yıllardan beri çok çeşitli ürünlerde yaptığım çalışmalarda da ortaya koymaya çalışıyorum. Bu zararlı maddelerin en önemli özelliği yüksek ısıya dirençli olmaları. Yani hemen parçalanıp yok olmuyorlar. Bu araştırmamızı yaygınlaştıracağız. Simitlerde de bakacağız, diğer unlu mamullerde de bakacağız. Buna karşı önlemler alınması için tarladan sofraya neler yapılabileceğini değerlendireceğiz." DHA

ABD'li astronotun uzayda boyu uzadı

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (UUİ) bir yıl geçirdikten sonra önceki gün Dünya’ya dönen Rus kozmonot Michael Kornienko ve ABD’li astronot Scott Kelly üzerinde incelemeler yapılmaya başlandı.

Fark edilen ilk değişiklik NASA astronotu Kelly’nin boyunun 5 cm uzamış olmasıydı.

Bu aslında yeni bir durum değil. NASA uzmanları uzay yolculuğu yapanlarda boy uzamasının meydana geldiğini önceki araştırmalardan biliyorlar. Yerçekimsiz ortamda omurlar üzerinde baskı olmadığından insan omurgası genişleyip uzayabiliyor.

NORMALDEN İKİ KAT FAZLA ZAMAN GEÇİRDİLER

İki uzay insanı uzayda tam 340 gün, yani normal kalış süresinin iki misli zaman geçirdiler.

52 yaşındaki Kelly ve 55 yaşındaki Kornienko uzun süre uzayda kalmanın insan bedeni üzerindeki etkisinin incelenmesi görevini de içeren bir araştırmanın parçası olarak UUİ’ye gönderildiler. Bu uzatmalı görevde, özellikle sıfır yerçekimi ve kozmik radyasyonun etkilerinin anlaşılması amaçlandı.

İKİZİYLE KARŞILAŞTIRACAKLAR

Bilim insanları ayrıca, astronot Scott Kelly'yi incelerken, aynı süreyi dünyada geçiren ikizi Mark ile de karşılaştırarak daha ilginç sonuçlar elde etmeyi umuyorlar.

Scott Kelly'nin yine bir astronot olan ama emekliye ayrılan kardeşi Mark da kardeşinin yolculuğu boyunca testlerden geçiriliyordu.

İkiz kardeşlerin ayrı ayrı incelenmesi bilim insanlarına uzayın insan bedeni üzerindeki gerek fiziki gerekse psikolojik etkilerini anlama konusunda önemli bir araç vermiş olacak.

Amerikan uzay ve havacılık kurumu NASA bu araştırmanın, ilerde Mars'a insan gönderme hedefi konusunda da bir birikim sağlamış olacağını söylüyor. hürriyet.com.tr

Bosna'da mafyanın suç ortağı Playboy güzeline 2.5 yıl hapis

Bosna Hersek'te eski Playboy modeli Slobodanka Tosic, bir mafya liderinin öldürülmesi için gerçekleştirilen plana ilişkin davada 2.5 yıl hapse mahkûm edildi.
Mahkeme, 29 yaşındaki Tosic'in, cinayetten sabıkası bulunan Djordje Zdrale'yi ayartarak, düşmanlarının kurduğu pusuya düşmesini sağladığını belirtti.
Tosic'e aşık olduğu iddia edilen Zdrale'nin, suikast girişiminden kurtularak genç kadın aleyhinde ifade verdiği açıklandı.
Geçmişte Sırbistan'da bir reality şov programına da katılan ve geçen yıl Hırvatistan'da tutuklanan Tosic, yargılanmak üzere Bosna Hersek'e iade edilmişti.
Mahkeme, söz konusu suikast girişiminin arkasındaki ismin ise Balkanlar'ın kötü şöhret sahibi mafya lideri Darko Elez olduğunu belirtti.

Boşnak basını, Tosic'in bir dönem Elez'le ilişki yaşadığını bildirdi.

Pusuya düşürülen mafya lideri Djordje Zdrale
(hürriyet.com.tr)

CHP'de Nazlıaka’ya ihraç kararı

CHP Yüksek Disiplin Kurulu (YDK), Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın partiden ihracına karar verdi.

YDK, “Bir milletvekilinin odasında bulunan Atatürk resmini indirdiği iddiasının gerçek olmadığı ve iddianın iftira kapsamında bulunduğu” gerekçesiyle Nazlıaka’yı, 7’ye karşı 8 oyla partiden ihraç etti.

İhraca karşı çıkan 7 üyenin, kınama cezası verilmesinden yana oy kullandığı öğrenildi. Atatürk posteri tartışmasında CHP muhakkiklerinin hazırladığı raporu ele alan Parti Meclisi, Nazlıaka’nın, tedbirli olarak partiden kesin ihracı istemiyle disiplin kuruluna sevkine karar vermişti.

YDK, Nazlıaka’nın yanı sıra olayda adı geçen vekillerle de görüştü. YDK, son toplantısında Nazlıaka’nın ihracına, bir oy farkla karar verdi. Kararı YDK Genel Sekreteri Ali Hikmet Akıllı açıkladı.

Akıllı, “CHP tüzüğünün 70/a-b maddesi gereğince disipline sevk edilen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’nın CHP’den kesin olarak ihracına oy çokluğuyla karar verilmiştir” dedi. DHA

Dünyanın konuştuğu bebek öldü

Tüm dünya bu bebekle ABD’de Demokratların aday adaylarından Bernie Sanders’in Las Vegas’taki seçim kampanyası sırasında tanıştı.

Sosyalist aday Sanders’a benzemesi için başına beyaz peruk ve gözüne kocaman siyah çerçeveli gözlük takılan üç aylık bebeğin fotoğrafı tüm haber ajansları tarafından servis edildi ve kampanyanın en renkli karesi olarak sosyal medyanın çok konuşulanları arasına girdi.

Ancak şimdi tüm dünya “Bernie Baby” lakabı takılan Oliver Lomas isimli bebeğin ani bebek ölümü sendromu nedeniyle yaşamını yitirmesinin şokunu yaşıyor.

Time dergisinin haberine göre 25 Şubat’ta ölen bebeğin ardından ailesi GoFundMe sitesinde hesap açarak, cenaze töreni masrafları için insanlardan destek olmasını istedi. Bugüne kadar 17 bin 500 dolar bağış toplandı.

ANİ BEBEK ÖLÜMÜ SENDROMU NEDİR?

Halk arasında "beşik ölümü" olarak bilinen ani bebek ölümü sendromu, bir hastalığı olmayan bebeğin yatakta nedensiz olarak ölü olarak bulunmasıdır. Yapılan otopsilerin ortak özelliği oksijensizlik bulgularının saptanmasıdır. Bir ayla bir yaş arası dönemde görülür. Olguların yüzde 90’ı ilk 6 aydadır. Özellikle gece geç saatlerde gerçekleşir. Kış aylarında ani bebek ölümü sıklığı artar. Ani bebek ölümü sendromu oranları bu konuda yürütülen çalışmalarla düşüş göstermektedir. (hürriyet.com.tr)

Koç ailesi, bilinmeyen yönleriyle Mustafa Koç'u anlattı

Koç Holding’in Mustafa Koç için hazırladığı ‘Değerlerinle sonsuzluğa...’ başlıklı özel dergide işadamının çocukluğundan, eğitimine, iş hayatına başlamasından, Koç Holding başkanlığına kadar önemli dönüm noktaları anlatıldı. Mustafa Koç’a ilişkin en güzel tanımlar ise kızları Esra ve Aylin Koç’tan geldi.
KOÇ Holding’in aylık yayını ‘Bizden Haberler Dergisi’ geçtiğimiz ocak ayında ani vefatı ile sevenlerini ve iş dünyasını yasa boğan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç için özel bir sayı hazırladı. 56 sayfalık bu özel sayıda merhum işadamı Mustafa Koç’un çocukluğundan, eğitim dönemine, iş hayatına başlamasından, Koç Holding başkanlığına kadar hayatının önemli dönüm noktaları anlatıldı. Mustafa Koç’un aile hayatına ilişkin ilginç anekdotların da yer aldığı özel sayı, ‘Değerlerinle sonsuzluğa...’ başlığı ile yayınlanırken işadamının kişiliğine ilişkin en güzel tanımlar kızları Esra ve Aylin Koç’tan geldi.
KOCAMAN KALBİ VARDI
Esra Koç, babasını anlatırken, “Bence babamın en büyük özelliği kocaman bir kalbi olması. Her zaman herkesi mutlu etmeye çalışır. En takdir ettiğim yönü de bu kadar yoğun olmasına rağmen hobilerine vakit ayırabilmesi” ifadesini kullanırken, Aylin Koç ise babasını, “Anlayışlı, kimseyi yargılamayan, eleştirmeyen bir insan. Hiç pes etmez, yorulmasına rağmen hep devam eder, elinden gelen her şeyi yapar, herkesi düşünür” diye anlattı. Eşi Caroline Koç ise Mustafa Koç’u anlatırken; “Çok mütevazı bir tarafı var. Herkesi dinler, herkese gereken vakti ayırır. İskeleye binerken gördüğü balıkçıdan tutun sokakta gördüğü bir çocuğa kadar herkese değeri verir. Eşimin bu özelliklerinin kızlarıma geçmesini çok arzu ederim” ifadesini kullandı. Hobilerinin ‘Tutkuyla Yaşamak’ başlığı ile verildiği yazıda Mustafa Koç’un, “Hepimizin bu dünyada sınırlı zamanı var ve hayatlarımızı mümkün olan en dolu şekilde yaşamak için birbirimizi yüreklendirmemiz gerekiyor” sözlerine de yer verildi.
2 YIL BİR YERE AYRILMA
Özel sayıda Mustafa Koç’un, Koç Hoding’in dümenine geçtiği 2003-2016 yılları için, “Mustafa V. Koç görevde bulunduğu 13 yıllık dönemde yalnızca rakipleriyle arayı açmakla kalmadı, global arenada başarılara imza atarak dünya devlerinin arasına adını yazdırdı” ifadeleri kullanıldı. Mustafa Koç’un 56 yıllık kısa yaşamının önemli dönemeçlerinden bazı notlar: Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, 4 Nisan 2003’te Koç Holding’in Genel Kurul toplantısının ardından, 19 yıldır yürüttüğü yönetim kurulu başkanlığı görevini Mustafa Koç’a devrettiğini açıkladı. Mustafa Koç görevi, bir şartla kabul etti. Bir gece önce de aile yemeğinde bu kararını açıklayan babası Rahmi Koç’a, ‘2 yıl bir yere ayrılmazsan kabul ederim’ şartı getirmişti. Rahmi Koç, bu şartı kabul etti ve Koç Holding’de yeni bir dönem başladı. Rahmi Koç görevini devrederken, Mustafa Koç’a, ‘kardeşlerine kulak ver’ tavsiyesinde bulunurken, Ömer Koç ve Ali Koç’tan da ağabeylerine destek olmalarını istedi. Mustafa Koç da yeni dönemde aile üyeleri, üst yönetim ve tüm Koç Holding çalışanlarına verdiği ilk mesajda, ‘ne yapacaksak beraber yapacağız’ demişti.
 
AFRİKA MERAKI EŞİ İLE BAŞLADI
2006 yılında Caroline Koç Mustafa Koç’a bir Afrika seyahati önermişti. Mustafa Koç bu gezi için “Afrika’ya gitmeye pek de hevesli değildim. Hatta ne işimiz var oralarda demiştim. Ama uçsuz bucaksız Masai Mara’dan tuhaf bir şekilde etkilendim ve her yıl üçer defa gitmeye başladım” diye bahsetmişti. Bu seyahat ona yepyeni bir hobi kazandıracaktı. 30 yıl amatör olarak ilgilendiği fotoğrafçılık, bu seyahat sonrası vahşi yaşam fotoğrafları çekme tutkusuna dönüşecek ve ardından 2010 yılında Afrika’da çektiği fotoğrafların yer aldığı “Karşılaşmalar” adlı ilk profesyonel sergisini açacaktı. Sergi için 4 yıl boyunca en az 3 bin kare fotoğraf çekmiş ve bunların içinden kırkını seçerken bir hayli zorlanmıştı.
3 YARAMAZ ERKEK ÇOCUĞU
ARALARINDA sadece 1.5 yaş farkı olan Ömer Koç, Mustafa Koç ile geçen çocukluk anılarını şöyle aktarıyor: “Emektar şoförümüz bizi Mecidiyeköy’den alır, Maçka İlkokulu’na götürürdü. Okula giderken ve bilhassa okul dönüşü arabada çok kavga ederdik. Şoförümüz de bizi yatıştırıp sakinleştireceğine ‘Vur gözüne karakolu görmesin, daha hızlı vur’ diyerek ortalığı büsbütün kızıştırırdı.” Mustafa ve Ömer’in kendi aralarında yaptığı bu kavgalar küçük kardeşleri Ali’ye yaptıklarının yanında oldukça hafif kalırdı. Ali Koç, küçük yaşında iki ağabeyinin zorlu oyunlarına maruz kalırdı. Ali Koç, çocukluğunda yaşadıklarını daha sonra şu şekilde anlatıyordu: “Aramızdaki yaş farkı nedeniyle ben şamar oğlanı gibiydim. Evimizde Çin işkenceleri söz konusuydu. Işıkları kapatıp beni telefon kablolarıyla bağlarlardı ve biri fener tutup diğeri de kaşlarımı çekerdi. Ancak ben yine de onların yanından hiç ayrılmazdım ve hiç de şikayet etmezdim.” İki oğlunun, küçük oğlu Ali Y. Koç’u ne denli zorladıklarını baba Rahmi M. Koç ve anne Çiğdem Simavi de kabul ediyordu. Rahmi M. Koç, Mustafa ve Ömer’in bir defasında Ali’yi soğuk odaya kapattığını, Çiğdem Simavi ise Ali Y. Koç’un üstünden bisikletle atladıklarını anlatıyordu.
 
LİDERLİĞİN BAŞINDA 3 KRİTİK HAMLEMUSTAFA Koç liderliğinin daha ikinci yılında Topluluğun bugün ulaştığı başarı seviyesinde çok önemli katkısı bulunan üç önemli ve stratejik karara imza attı.Bunlar Tüpraş’ın ve Yapı Kredi’nin alınması ve Migros’un satışıydı. Tüpraş’ın özelleştirme ihalesi için, “Bu ihale ile Türkiye’ye olan güvenimizi gösterdik” diyen Mustafa Koç için özellikle Yapı Kredi ve Tüpraş satın almalarının önemi çok büyüktü: “Bu satın almalar, özellikle Yapı Kredi Bankası ve Tüpraş, hacimleri açısından gerçekten çok büyük lokmalar. Tüpraş, stratejik olarak bizim için çok kârlı bir kuruluş. Daha verimli bir şekilde işletilirse çok iyi bir varlık. Opet ve Aygaz’a da çok büyük bir sinerji ve ufuk yaratacaktır.”
DEV YATIRIMLARA İMZA ATTIKOÇ Holding Mustafa Koç’un liderliğinde çok büyük yatırımlara da imza attı. 2010’da 1.7 milyar TL, 2011’de 2.9 milyar TL kombine yatırım yapan Koç Holding’in 2012’ye 6.5 milyar liralık rekor yatırım bütçesiyle girdiğini açıkladığında kendisine yöneltilen “Dünyadaki kriz yatırım planlarınızda bir ertelemeye neden olacak mı?” sorusuna şu cevabı veriyordu: “Hayır, her şeye olduğu gibidevam ediyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi Ford Otosan, Tofaş, Tüpraş, Arçelik’teki yatırımlarımızda hiçbir değişiklik yok.”
 
ASKER ARKADAŞI GİBİ OLMUŞTUK
MUSTAFA Koç, Holding’deki görevlerinin yanı sıra, Davos, G20 gibi uluslararası platformalr başta olmak üzere TÜSİAD’da YİK Başkanlığı ve DEİK’te TAİK Başkanlığı gibi birçok iş dünyası örgütünde görevler aldı, Türk iş dünyasını başarıyla temsil etti. Mustafa Koç, ‘Ülkem varsa ben de varım’ ilkesinden hareketle birçok sosyal sorumluluk projesinde de bizzat yer aldı. Mustafa Koç’un TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanlığı’nı yürüttüğü dönemde TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı olan Arzuhan Doğan Yalçındağ, Mustafa V. Koç ile birlikte çalıştıkları dönemdeki gözlemlerini daha sonra şöyle anlatmıştı: “Biz TÜSİAD’da birlikte çalıştığımız 8 sene içerisinde asker arkadaşı gibi olmuştuk. Özellikle benim 3 sene Yönetim Kurulu Başkanı olduğum O’nun ise Yüksek İstişare Konseyi Başkanı olduğu dönemde sıkı bir birlikteliğimiz oldu. Bu dönemde Mustafa Koç’un iyi yüreği dışında pek çok vasfını daha görmüş oldum. Oldukça vizyoner, geniş bir vizyona sahip ve o dönemde Türkiye’nin ihtiyacı olan kucaklayıcı bir rol almıştı. Bu da çok kıymetli bir yaklaşımdı.”