AKSARAY’da annesi tarafından komşularına yumurta almaya gönderilen 17 yaşındaki Binnur Kalkan’dan 12 gündür haber alınamıyor.
Genç kızın yaklaşık 1 yıl önce aynı köyde oturan M.Ç. tarafından taciz edildiğini iddia ederek şikayetçi olduğu, hakkında dava açılan M.Ç.’nin ise delil yetersizliği nedeniyle beraat ettiği belirtildi. Kızının bulunmasını isteyen baba Mehmet Kalkan, taciz olayının ardından psikolojik olarak bunalıma giren kızının bu nedenle de evi terk etmiş olabileceğini söyledi.
Merkeze bağlı Karakuyu Köyü’nde açık lise öğrencisi Binnur Kalkan, geçen 8 Nisan Cuma günü saat 17.30 sıralarında annesi Reyhan Kalkan tarafından yumurta alması için komşularına gönderildi. Genç kızın 1 saat geçmesine rağmen eve dönmemesi üzerine şüphelenen ailesi komşuya gitti. Genç kızın komşularına gitmediğini öğrenen baba 60 yaşındaki Mehmet Kalkan durumu jandarmaya bildirdi.
1 YIL ÖNCE TACİZE UĞRADIĞINI İDDİA EDEREK MAHKEMEYE BAŞVURMUŞ
Genç kızın babası Mehmet Kalkan, kızının geçen yıl aynı köyde oturan M.Ç.’nın kendisine sözlü ve fiziki tacizde bulunduğu belirtmesi üzerine M.Ç. hakkında şikayetçi olduklarını söyledi. Mehmet Kalkan, şikayetin ardından M.Ç. hakkında Aksaray 1’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını ve geçen mart ayında görülen karar duruşmasında mahkeme heyetinin M.Ç. hakkında delil yetersizliğinden beraat kararını verdiğini söyledi.
Kızının o olayın ardından psikolojik olarak etkilendiğini belirten Mehmet Kalkan, "Belki de kızım o olay nedeniyle evi terk etmiş olabilir” dedi.
(Tolga YANIK / AKSARAY - DHA)
19 Nisan 2016 Salı
Maket üzerinden ev satan işadamının 1400 yıl hapsi isteniyor.
Erzurum’da maket üzerinden daire satan, ancak belediyeden ruhsat alamayınca inşaatları yapamayarak 1500 vatandaşın mağdur eden Karadayı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Metin Karadayı hakkında, Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘nitelikli dolandıcılık’ suçundan dava açıldı. 200 kişinin şikayetçi olduğu dosyada Karadayı hakkında toplam 1400 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Merkez Palandöken İlçesi Yenişehir semtinde, önceki Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Ahmet Küçükler döneminde 2 bin konut projesi hazırlayan müteahhit Ahmet Metin Karadayı, inşaata başlamadan dairelerin bir bölümünü sattı. İmar İskan eski konutlarında oturanların evlerini 2012′de yıkarak karşılığında daire sözü veren Karadayı’nın inşaatı, ruhsat ve projesi olmadığı gerekçesiyle şimdiki Belediye Başkanı AK Partili Mehmet Sekmen tarafından durduruldu.
Temeli 2013 yılında atılan 240 milyon liraya çıkacak projede mağdur olanlar, sık sık eylem yaparak seslerini duyurmaya çalıştı. New City projesinin yanı sıra merkez Yakutiye ile Palandöken ilçelerinde de arsa karşılığında veya sözleşme yaparak vatandaşlardan para toplayan Karadayı, inşaatlarını tamamlamayınca ev sahibi olma hayali kuranlar perişan oldu. Cumhurbaşkanı, Başbabakan ve muhalefet parti liderlerinin de mitinglerinde destek sözü verdikleri Karadayı mağdurları, sık sık eylem yaptı.
‘RUHSAT VERİLSİN BİTİREYİM’
Mağdurlardan bir kısmının şikayeti üzerine Karadayı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Metin Karadayı hakkında soruşturma başlatıldı. Savcılıkta ifadesi alınan Ahmet Metin Karadayı suçlamaları kabul etmedi. Karadayı, Büyükşehir Belediyesinin ihaleye çıkarmış olduğu kentsel dönüşüm alanı ilan edilen 30 dönüm arsayı ihaleyle aldığını, özel kişilerden topladığı 60 dönüm arsaya konut yapmak için inşaat projesini çizdirdiğini belirtti. Büyükşehir belediyesine ruhsat almak için başvurduğunu, işlemlerin tamamlanamadığını, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’in izni dahilinde inşaata başlandığını iddia eden Ahmet Metin Karadayı, şimdiki başkan Mehmet Sekmen’in ruhsat vermemesi yüzünden çalışmaya devam edemediğini ileri sürdü. Sözleşme yaptığı ve paralarını aldığı müştekileri dolandırma kastıyla hareket etmediğini öne süren Karadayı, “Dolandırıcılık kastı ile hareket etmiş olsaydım 17 katlı 10 adet inşaat blokunu yapmadan paraları alıp gidebilirdim. İnşaat ruhsatının verilmesi halinde inşaata devam edip bitirebilirim” diye savunma yaptı.
YAKALAMA KARARI
Soruşturma kapsamında Cumhuriyet Savcısı, iddianame hazırlayarak davayı önce Asliye Ceza Mahkemesi’nde açtı. Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan ve Erzurum’da her hafta imza atma şartı konulan Karadayı’nın ise tutuksuz yargılanması kararlaştırıldı. Ancak Asliye Ceza Mahkemesi davanın ‘nitelikli dolandırıcılık’ kapsamında olduğunu belirterek dosyayı görevsizlik kararı ile Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Bunun üzerine 1′inci Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada 200 müşteki yer aldığı için Ahmet Metin Karadayı’nın 400 yıldan 1400 yıla kadar hapsi istendi. Geçen 12 Nisan’da görülen ilk oturuma sanık Ahmet Metin Karadayı katılmadı. Mağdur sayısı çok olduğu için gruplar halinde müştekiler dinlendi. Mahkeme Başkanı Saim Köroğlu, müştekilere evleri arsa karşılığında veya sözleşme ile mi alındığını, para verildiyse ne kadar ödendiğini sordu. Müşteki ifadelerinin arDından mahkeme heyeti, duruşmaya katılmadığı ve ifadesi alınmadığı için sanık Ahmet Metin Karadayı hakkında yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırdı.
MAĞDURLARIN AVUKATI AKTAŞ: BAŞKA SORUMLULAR DA VAR
Mahkemeye açılan davanın dışında 200′e yakın kişinin de yer aldığı ayrı bir soruşturma dosyasının bulunduğuna işaret eden mağdurların avukatı Tuncer Aktaş, ilk kez Erzurum’da vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmek için topluca hareket ettiklerini bildirdi. Ahmet Metin Karadayı dışında da dosyada sorumluların bulunduğunu kaydeden Aktaş şunları söyledi:
“Şu an Ağır Cezadaki şikayetçi sayısı 200. Halen savcılık aşamasında olan suç duyuru bulunanların sayısı ile bu rakam 400′e çıkacak. Nitelikli dolandırıcılığın cezası 2 ila 7 yıl arasında. Mağdur kişi sayısınca ceza çarpılacak. Ortaya rekor bir ceza çıkıyor. Erzurum’da ilk defa topluluk halinde hareket ediliyor ve mağdur olanlar bu işi yapanlardan hesabını soracaklar. Sanıktan başka orada başka sorumlular da var. Mahkeme, bize dava açıp, suç duyurusunda bulunabilmek için süre verdi. Onlara da dava açıldığı zaman bununla birleşecek. Bu davada binin üzerinde mağdur var. Sanık hakkında çıkarılan yakalama, sanıyorum sadece ifade alınmak için değil, ikametgahı yok veya belli değil. Devamlı duruşmalardan kaçıyor, bu gerekçelerde göz önüne alınarak yakalama kararı tutuklamaya çevrilecek.”
‘ARSALARIN HEPSİ DEVREDİLMİŞ’
Yasalara göre satış vaadi sözleşmelerinin noterde yapılması gerektiğini vurgulayan Avukat Tuncer Aktaş şöyle devam etti:
“Bu kişi noterde yapmamış, bu onun birinci bilerek yapmış olduğu hatası. Kendisi imzalamış, vermiş herkese, bu insanları dolandırma amacı güder. Bütün arsalar el değiştirmiş şu anda bu yapımcı şirketin adına bir çok arsa olması gerekirken, hiç yok. Hepsi devredilmiş. Nitelikli dolandırıcılıktan mahkum olduğu zaman arsaların da geri dönmesi sağlanacak. Burada hile, insanları yanıltma amacı olduğu ve arsaların elden çıkarmasının mal kaçırmaya yönelik olduğu ortaya çıkacağı için önleri açılacak, büyük ihtimalle o tapular da açılacak hukuk davaları ile iptal edilecektir.” DHA
Merkez Palandöken İlçesi Yenişehir semtinde, önceki Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Ahmet Küçükler döneminde 2 bin konut projesi hazırlayan müteahhit Ahmet Metin Karadayı, inşaata başlamadan dairelerin bir bölümünü sattı. İmar İskan eski konutlarında oturanların evlerini 2012′de yıkarak karşılığında daire sözü veren Karadayı’nın inşaatı, ruhsat ve projesi olmadığı gerekçesiyle şimdiki Belediye Başkanı AK Partili Mehmet Sekmen tarafından durduruldu.
Temeli 2013 yılında atılan 240 milyon liraya çıkacak projede mağdur olanlar, sık sık eylem yaparak seslerini duyurmaya çalıştı. New City projesinin yanı sıra merkez Yakutiye ile Palandöken ilçelerinde de arsa karşılığında veya sözleşme yaparak vatandaşlardan para toplayan Karadayı, inşaatlarını tamamlamayınca ev sahibi olma hayali kuranlar perişan oldu. Cumhurbaşkanı, Başbabakan ve muhalefet parti liderlerinin de mitinglerinde destek sözü verdikleri Karadayı mağdurları, sık sık eylem yaptı.
‘RUHSAT VERİLSİN BİTİREYİM’
Mağdurlardan bir kısmının şikayeti üzerine Karadayı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Metin Karadayı hakkında soruşturma başlatıldı. Savcılıkta ifadesi alınan Ahmet Metin Karadayı suçlamaları kabul etmedi. Karadayı, Büyükşehir Belediyesinin ihaleye çıkarmış olduğu kentsel dönüşüm alanı ilan edilen 30 dönüm arsayı ihaleyle aldığını, özel kişilerden topladığı 60 dönüm arsaya konut yapmak için inşaat projesini çizdirdiğini belirtti. Büyükşehir belediyesine ruhsat almak için başvurduğunu, işlemlerin tamamlanamadığını, dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’in izni dahilinde inşaata başlandığını iddia eden Ahmet Metin Karadayı, şimdiki başkan Mehmet Sekmen’in ruhsat vermemesi yüzünden çalışmaya devam edemediğini ileri sürdü. Sözleşme yaptığı ve paralarını aldığı müştekileri dolandırma kastıyla hareket etmediğini öne süren Karadayı, “Dolandırıcılık kastı ile hareket etmiş olsaydım 17 katlı 10 adet inşaat blokunu yapmadan paraları alıp gidebilirdim. İnşaat ruhsatının verilmesi halinde inşaata devam edip bitirebilirim” diye savunma yaptı.
YAKALAMA KARARI
Soruşturma kapsamında Cumhuriyet Savcısı, iddianame hazırlayarak davayı önce Asliye Ceza Mahkemesi’nde açtı. Hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulan ve Erzurum’da her hafta imza atma şartı konulan Karadayı’nın ise tutuksuz yargılanması kararlaştırıldı. Ancak Asliye Ceza Mahkemesi davanın ‘nitelikli dolandırıcılık’ kapsamında olduğunu belirterek dosyayı görevsizlik kararı ile Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Bunun üzerine 1′inci Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davada 200 müşteki yer aldığı için Ahmet Metin Karadayı’nın 400 yıldan 1400 yıla kadar hapsi istendi. Geçen 12 Nisan’da görülen ilk oturuma sanık Ahmet Metin Karadayı katılmadı. Mağdur sayısı çok olduğu için gruplar halinde müştekiler dinlendi. Mahkeme Başkanı Saim Köroğlu, müştekilere evleri arsa karşılığında veya sözleşme ile mi alındığını, para verildiyse ne kadar ödendiğini sordu. Müşteki ifadelerinin arDından mahkeme heyeti, duruşmaya katılmadığı ve ifadesi alınmadığı için sanık Ahmet Metin Karadayı hakkında yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırdı.
MAĞDURLARIN AVUKATI AKTAŞ: BAŞKA SORUMLULAR DA VAR
Mahkemeye açılan davanın dışında 200′e yakın kişinin de yer aldığı ayrı bir soruşturma dosyasının bulunduğuna işaret eden mağdurların avukatı Tuncer Aktaş, ilk kez Erzurum’da vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmek için topluca hareket ettiklerini bildirdi. Ahmet Metin Karadayı dışında da dosyada sorumluların bulunduğunu kaydeden Aktaş şunları söyledi:
“Şu an Ağır Cezadaki şikayetçi sayısı 200. Halen savcılık aşamasında olan suç duyuru bulunanların sayısı ile bu rakam 400′e çıkacak. Nitelikli dolandırıcılığın cezası 2 ila 7 yıl arasında. Mağdur kişi sayısınca ceza çarpılacak. Ortaya rekor bir ceza çıkıyor. Erzurum’da ilk defa topluluk halinde hareket ediliyor ve mağdur olanlar bu işi yapanlardan hesabını soracaklar. Sanıktan başka orada başka sorumlular da var. Mahkeme, bize dava açıp, suç duyurusunda bulunabilmek için süre verdi. Onlara da dava açıldığı zaman bununla birleşecek. Bu davada binin üzerinde mağdur var. Sanık hakkında çıkarılan yakalama, sanıyorum sadece ifade alınmak için değil, ikametgahı yok veya belli değil. Devamlı duruşmalardan kaçıyor, bu gerekçelerde göz önüne alınarak yakalama kararı tutuklamaya çevrilecek.”
‘ARSALARIN HEPSİ DEVREDİLMİŞ’
Yasalara göre satış vaadi sözleşmelerinin noterde yapılması gerektiğini vurgulayan Avukat Tuncer Aktaş şöyle devam etti:
“Bu kişi noterde yapmamış, bu onun birinci bilerek yapmış olduğu hatası. Kendisi imzalamış, vermiş herkese, bu insanları dolandırma amacı güder. Bütün arsalar el değiştirmiş şu anda bu yapımcı şirketin adına bir çok arsa olması gerekirken, hiç yok. Hepsi devredilmiş. Nitelikli dolandırıcılıktan mahkum olduğu zaman arsaların da geri dönmesi sağlanacak. Burada hile, insanları yanıltma amacı olduğu ve arsaların elden çıkarmasının mal kaçırmaya yönelik olduğu ortaya çıkacağı için önleri açılacak, büyük ihtimalle o tapular da açılacak hukuk davaları ile iptal edilecektir.” DHA
Adana’dan acı haber
Melisa'nın cesedi bulundu, kardeşi Şerife'yi arama çalışmaları ise sürüyor.
Adana’nın Saimbeyli İlçesi’nin Himmetli Mahallesi’nde Göksü Nehri’ne düşen kız kardeşleri bulmak için sabah saatlerinde arama çalışmasına başlayan Adana Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı sualtı polisleri, 7 yaşındaki Melisa Öksüz’ün cesedini buldu. Düştüğü yerin 2 kilometre ilerisinde bulunan Melisa’nın cesedini polisin kucağında gören baba Ahmet Öksüz ile yakınları gözyaşlarına boğuldu.
Melisa’nın cansız bedeni, olay yerinde bekleyen ambulansa taşınırken, kardeşi 5 yaşındaki Şerife’yi arama çalışmaları devam ediyor. DHA
Adana’nın Saimbeyli İlçesi’nin Himmetli Mahallesi’nde Göksü Nehri’ne düşen kız kardeşleri bulmak için sabah saatlerinde arama çalışmasına başlayan Adana Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı sualtı polisleri, 7 yaşındaki Melisa Öksüz’ün cesedini buldu. Düştüğü yerin 2 kilometre ilerisinde bulunan Melisa’nın cesedini polisin kucağında gören baba Ahmet Öksüz ile yakınları gözyaşlarına boğuldu.
Melisa’nın cansız bedeni, olay yerinde bekleyen ambulansa taşınırken, kardeşi 5 yaşındaki Şerife’yi arama çalışmaları devam ediyor. DHA
Yeni iddianameye Türkiye'yi ekledi
New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara, Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'a ilişkin hazırladığı iddianameyi yenileyerek mahkemeye sundu. Başsavcı, iddianameye ''New York ile birlikte, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve her nerede bu suçlar işlendiyse'' ifadesini ekledi.
İran asıllı Türk işadamı Reza Zarrab'ı ABD'de tutuklatan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara yenilediği iddianamenin 'suçlamalar' bölümünde değişikliğe giderek, Türkiye, New York ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni 'suçların işlendiği yerler' olarak belirtti.
TÜRKİYE'Yİ EKLEDİ
Başsavcı Bharara, 15 Aralık'ta mahkemeye mühürlü olarak sunduğu 21 sayfalık iddianamede bazı değişikliklere giderek yine 21 syafadan oluşan yeni iddianameyi 30 Mart'ta ABD Federal Adalet Sistemi resmi kayıtlarına sundu. Yeni iddianamedeki 13, 15, 19 ve 22'nci paragrafların her birinde yapılan rötuşla ''New York ile birllikte Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve her nerede bu suçlar işlendiyse'' ifadesi eklendi.
İlk iddianamenin birinci suçlama bölümünde, Zarrab ve arkadaşlarının ABD çıkarlarına karşı komplo kurmak için işbirliği yapmak, İran'a karşı uygulanan uluslararası ambargoyu delmek, banka sahteciliği yapmak ve kara para aklamak suçlarının ABD yargı bölgesi dışında başladığı belirtilmişti.
''TÜRKİYE'DEN BİLGİ VE BELGE İSTEYEBİLİR''
New York Güney Bölgesi Mahkemesi'ne kayıtlı avukat Cahit Akbulut, iddianamedeki rötuşu değerlendirdi:
''Bharara, bu defa açıkça suç işlenen ülkeler arasında Türkiye'yi işaret ediyor. Bu önceki iddianamede bir eksiklik ya da tamamlayıcı bir düzeltme olabilir. Türkiye'nin suçların işlendiği ülkeler arasına alınması, dava sürecinde Türkiye Adalet Bakanlığı'ndan bilgi ve belge talep edilebileceğini gösteriyor.''
5 GÜNDÜR OTOBÜS BEKLİYOR
Zarrab, ilk durağı Tallahassee Cezaevi'nde bir gece kaldıktan sonra götürüldüğü ikinci durağı Atlanta Cezaevi'nde 5 gündür otobüs bekliyor. Zarrab, ödenek yokluğu nedeniyle cezaevi otobüsleriyle aktarmalı olarak New York'a naklediliyor. Hürriyet
İran asıllı Türk işadamı Reza Zarrab'ı ABD'de tutuklatan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara yenilediği iddianamenin 'suçlamalar' bölümünde değişikliğe giderek, Türkiye, New York ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni 'suçların işlendiği yerler' olarak belirtti.
TÜRKİYE'Yİ EKLEDİ
Başsavcı Bharara, 15 Aralık'ta mahkemeye mühürlü olarak sunduğu 21 sayfalık iddianamede bazı değişikliklere giderek yine 21 syafadan oluşan yeni iddianameyi 30 Mart'ta ABD Federal Adalet Sistemi resmi kayıtlarına sundu. Yeni iddianamedeki 13, 15, 19 ve 22'nci paragrafların her birinde yapılan rötuşla ''New York ile birllikte Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve her nerede bu suçlar işlendiyse'' ifadesi eklendi.
İlk iddianamenin birinci suçlama bölümünde, Zarrab ve arkadaşlarının ABD çıkarlarına karşı komplo kurmak için işbirliği yapmak, İran'a karşı uygulanan uluslararası ambargoyu delmek, banka sahteciliği yapmak ve kara para aklamak suçlarının ABD yargı bölgesi dışında başladığı belirtilmişti.
''TÜRKİYE'DEN BİLGİ VE BELGE İSTEYEBİLİR''
New York Güney Bölgesi Mahkemesi'ne kayıtlı avukat Cahit Akbulut, iddianamedeki rötuşu değerlendirdi:
''Bharara, bu defa açıkça suç işlenen ülkeler arasında Türkiye'yi işaret ediyor. Bu önceki iddianamede bir eksiklik ya da tamamlayıcı bir düzeltme olabilir. Türkiye'nin suçların işlendiği ülkeler arasına alınması, dava sürecinde Türkiye Adalet Bakanlığı'ndan bilgi ve belge talep edilebileceğini gösteriyor.''
5 GÜNDÜR OTOBÜS BEKLİYOR
Zarrab, ilk durağı Tallahassee Cezaevi'nde bir gece kaldıktan sonra götürüldüğü ikinci durağı Atlanta Cezaevi'nde 5 gündür otobüs bekliyor. Zarrab, ödenek yokluğu nedeniyle cezaevi otobüsleriyle aktarmalı olarak New York'a naklediliyor. Hürriyet
Etiketler:
abd,
haber,
İran,
reza zarrab,
rıza sarraf
Genç doktor, anneliğe doyamadan yaşamını yitirdi
AĞRI Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatri Polikliniğinde görevli Dr. Funda Süleyman Kurt, kız bebek dünyaya getirdiği ilk doğum sonrası kan kaybından yaşamını yitirdi.
Hakim olan eşinin atanması üzerine geçtiğimiz yıl İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden kadrosunu naklederek gelen Dr. Funda Süleyman Kurt, Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatri Polikliniği’nde göreve başladı. 1 yıllık evli olduğu belirtilen Dr. Funda Süleyman Kurt, 15 Nisan’da yaşadığı ilk doğum sancısıyla birlikte çalıştığı Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kurt, doğum sonrası gelişen kanama komplikasyonu nedeniyle doğan bebeğiyle birlikte Erzurum’a nakledildi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi altına alınan Dr. Funda Süleyman Kurt için acil olarak B RH negatif kan arandı. Doğum sonrası aşırı kanaması durmayan Kurt, 16 Nisan sabahı yaşam mücadelesini yitirdi. Dr. Funda Süleyman Kurt’un cenazesi, memleketi Trabzon’a götürüldü.
ÇALIŞMA ARKADAŞLARINDAN KIRMIZI KARANFİL
Dr. Funda Süleyman Kurt’un ölümü görev yaptığı Devlet Hastanesi’nde çalışanlarını üzdü. Hastane çalışanları, doktorlar, Sağlık -Sen’in öncülüğünde karanfilleri Dr. Funda Süleyman Kurt’un çalışma odasının kapısının yanına bıraktı. Devlet Hastanesine yeni atanan Başhekim Opr. Dr.Ali Bulut, genç doktorun ani ölümünden üzüntü duyduğunu belirterek ailesine, çalışma arkadaşlarına başsağlığı diledi. DHA
Hakim olan eşinin atanması üzerine geçtiğimiz yıl İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden kadrosunu naklederek gelen Dr. Funda Süleyman Kurt, Devlet Hastanesi Çocuk Psikiyatri Polikliniği’nde göreve başladı. 1 yıllık evli olduğu belirtilen Dr. Funda Süleyman Kurt, 15 Nisan’da yaşadığı ilk doğum sancısıyla birlikte çalıştığı Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kurt, doğum sonrası gelişen kanama komplikasyonu nedeniyle doğan bebeğiyle birlikte Erzurum’a nakledildi. Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi altına alınan Dr. Funda Süleyman Kurt için acil olarak B RH negatif kan arandı. Doğum sonrası aşırı kanaması durmayan Kurt, 16 Nisan sabahı yaşam mücadelesini yitirdi. Dr. Funda Süleyman Kurt’un cenazesi, memleketi Trabzon’a götürüldü.
ÇALIŞMA ARKADAŞLARINDAN KIRMIZI KARANFİL
Dr. Funda Süleyman Kurt’un ölümü görev yaptığı Devlet Hastanesi’nde çalışanlarını üzdü. Hastane çalışanları, doktorlar, Sağlık -Sen’in öncülüğünde karanfilleri Dr. Funda Süleyman Kurt’un çalışma odasının kapısının yanına bıraktı. Devlet Hastanesine yeni atanan Başhekim Opr. Dr.Ali Bulut, genç doktorun ani ölümünden üzüntü duyduğunu belirterek ailesine, çalışma arkadaşlarına başsağlığı diledi. DHA
18 Nisan 2016 Pazartesi
Göksu Nehri’ne düşen 2 küçük kız kardeş kayboldu
Adana’nın Saimbeyli İlçesi’nde, 5 yaşındaki Şerife ile ablası 7 yaşındaki Melisa Öksüz, oynamak için kenarına gittikleri Göksu Nehri’ne düşüp, kayboldu. Kardeşleri bulmak için arama çalışmaları başlatıldı.
Himmetli Mahallesi’nde saat 16.00 sıralarında arkadaşlarıyla evlerinin önünde oyun oynayan Şerife ile ablası Melisa Öksüz, kenarına gittikleri Göksu Nehri’ne düştü. Arkadaşlarının haber vermesi üzerine baba Ahmet Öksüz hemen nehrin kenarına geldi.
Çocuklarından birinin suda sürüklendiğini gören baba Ahmet Öksüz, kurtarmak için suya atladı ancak başarılı olamadı. Akıntıya kapılan Ahmet Öksüz de bir süre sürüklendikten sonra ırmaktan güçlükle çıkmayı başardı.
İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edilirken, Himmetli Barajı’ndan bir ekip botla kardeşleri aramaya başladı. Ayrıca, barajın da kapakları açılarak nehrin su seviyesi düşürüldü. Olay yerine çok sayıda AFAD ekibi sevk edildiği bildirildi.
İbrahim ÖZTAŞ/SAİMBEYLİ (Adana), (DHA)
Himmetli Mahallesi’nde saat 16.00 sıralarında arkadaşlarıyla evlerinin önünde oyun oynayan Şerife ile ablası Melisa Öksüz, kenarına gittikleri Göksu Nehri’ne düştü. Arkadaşlarının haber vermesi üzerine baba Ahmet Öksüz hemen nehrin kenarına geldi.
Çocuklarından birinin suda sürüklendiğini gören baba Ahmet Öksüz, kurtarmak için suya atladı ancak başarılı olamadı. Akıntıya kapılan Ahmet Öksüz de bir süre sürüklendikten sonra ırmaktan güçlükle çıkmayı başardı.
İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edilirken, Himmetli Barajı’ndan bir ekip botla kardeşleri aramaya başladı. Ayrıca, barajın da kapakları açılarak nehrin su seviyesi düşürüldü. Olay yerine çok sayıda AFAD ekibi sevk edildiği bildirildi.
İbrahim ÖZTAŞ/SAİMBEYLİ (Adana), (DHA)
Ali İsmail Korkmaz davasında tahliye kararı
Ali İsmail Korkmaz davasında iki tutuklu polis hakkında mahkemenin kararı değiştirmezken, tutuklu yargılanan 3 kişi hakkında ise tahliye kararı verdi.
Eskişehir’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Kormaz’ın davası görülmeye devam ediyor. Davanın bugünkü duruşmasında mahkeme tutuklu iki polis için kararını değiştirmezken, 5 tutuklu sanıktan 3′ünün ise tutuklu bulundukları süreyi göz önüne alarak tahliyelerine karar verdi.
Afyonkarahisar’da tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan hakkındaki yeniden 10 yıl 10 ay, Çorum E Tipi Cezaevi’nde tutuklu polis memuru Yalçın Akbulut’a da 10 yıl hapis cezası verdi. Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi’nde tutuklu fırıncılar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever’e de yine 6′şar yıl 8′er ay hapis cezası. Daha önce tahliye olan Ebubekir Harlar’a 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Tutuksuz sanıklar polis memurları Hüseyin Engin ve Şaban Gökpınar’in ise beraat ettiği açıklandı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever’in, tutuklu bulundukları süreyi göz önüne alarak tahliye edilmesine karar verdi.
KARAR ÖNCESİ HALAY ÇEKTİLER
Kayseri Adliyesi’nde görülen Ali İsmail Korkmaz Davasını dışarıda takip eden gençler, duruşma sonucunu beklerken megafon ve cep telefonu hoparlörlerini açarak müzik çalıp, halay çekti. Dava öncesinde Kayseri Adliyesi önünde polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Adliye önündeki yol tek şeritli şekilde trafiğe kapatıldı. Davayı dışarıda takip eden gruplar için de demir parmaklıklarla bir alan oluşturuldu. Kendilerine ayrılan alan içerisinde toplanan gençler, zaman zaman, ‘Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür’ diye slogan attı. Bekleyişleri sırasında bazı gençler otururken bazıları ise buldukları pratik çözümle halay çekti. Cep telefonundan müzik açan gençler, megafon yardımıyla da müziği daha yüksek sesle duyurup, çevreye duyurmaya çalıştı. Cep telefonunu megafona tutarak müzik çalan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Servan Sanır, imkanları ölçüsünde bu yolu bulduklarını söyledi. DHA
Eskişehir’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Kormaz’ın davası görülmeye devam ediyor. Davanın bugünkü duruşmasında mahkeme tutuklu iki polis için kararını değiştirmezken, 5 tutuklu sanıktan 3′ünün ise tutuklu bulundukları süreyi göz önüne alarak tahliyelerine karar verdi.
Afyonkarahisar’da tutuklu polis memuru Mevlüt Saldoğan hakkındaki yeniden 10 yıl 10 ay, Çorum E Tipi Cezaevi’nde tutuklu polis memuru Yalçın Akbulut’a da 10 yıl hapis cezası verdi. Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi’nde tutuklu fırıncılar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever’e de yine 6′şar yıl 8′er ay hapis cezası. Daha önce tahliye olan Ebubekir Harlar’a 3 yıl 4 ay hapis cezası verildi. Tutuksuz sanıklar polis memurları Hüseyin Engin ve Şaban Gökpınar’in ise beraat ettiği açıklandı.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammet Vatansever’in, tutuklu bulundukları süreyi göz önüne alarak tahliye edilmesine karar verdi.
KARAR ÖNCESİ HALAY ÇEKTİLER
Kayseri Adliyesi’nde görülen Ali İsmail Korkmaz Davasını dışarıda takip eden gençler, duruşma sonucunu beklerken megafon ve cep telefonu hoparlörlerini açarak müzik çalıp, halay çekti. Dava öncesinde Kayseri Adliyesi önünde polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Adliye önündeki yol tek şeritli şekilde trafiğe kapatıldı. Davayı dışarıda takip eden gruplar için de demir parmaklıklarla bir alan oluşturuldu. Kendilerine ayrılan alan içerisinde toplanan gençler, zaman zaman, ‘Ali İsmail Korkmaz ölümsüzdür’ diye slogan attı. Bekleyişleri sırasında bazı gençler otururken bazıları ise buldukları pratik çözümle halay çekti. Cep telefonundan müzik açan gençler, megafon yardımıyla da müziği daha yüksek sesle duyurup, çevreye duyurmaya çalıştı. Cep telefonunu megafona tutarak müzik çalan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Servan Sanır, imkanları ölçüsünde bu yolu bulduklarını söyledi. DHA
“Yeni nesil CloudERP ve İş Süreçlerinin Yönetimi Sertifikası” programı başlıyor
“Yeni nesil CloudERP ve Kurumsal İş Süreçlerinin Yönetimi Sertifikası” programı başlıyor
Günümüz dünyasının en önemli konularından birisi, doğru bilgiyi doğru zamanda doğru yerde doğru kişiye sunabilmektir. Bunu temin etmenin en güzel yollarından birisi, işletmelerde kurumsal kaynak planlaması sistemini hayata geçirmek ve iş süreçlerini bu sistem üzerinden yönetebilmektir.
Kurumsal kaynak planlaması sistemlerinin seçilmesi, modellenmesi, uygulamaya alınması; hem mali yönden büyük bir külfet getirmekte, hem de büyük bir zaman ihtiyacı doğurmaktadır. Son zamanlarda Bulut sistemleri ile kurumlar, sadece kendi ihtiyacı olan sistemleri kullanma şansına kavuşmuştur. Hem oldukça ucuz, hem de çok kısa sürelerde planlama ve kaynak yönetim ihtiyacını gidermek mümkün olabilmektedir.
Bu sertifika programı ile ilgili olarak, gerek yeni mezun olanlar, gerekse piyasada çalışanların iş süreçlerini BulutERP sistemleri üzerinden yönetebilme yeteneklerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu sayede hem iş bulmakta diğerlerine göre daha avantajlı olacak, hem de çalıştıkları iş yerlerine daha kısa sürede değer üreterek kendilerini gösterme şansı yakalayabileceklerdir.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (Yıldız-SEM), Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ ve Empatik İnsan Kaynakları ve Danışmanlık şirketi işbirliğiyle düzenlenecek olan sertifika programını başarıyla tamamlayanlara, “Yıldız-SEM Yeni Nesil CloudERP ve Kurumsal İş Süreçlerinin Yönetimi Sertifikası” verilecektir.
İnsan Kaynakları firması, süreçte başarılı olanların iş bulması için ilgili desteği üretecektir. CV hazırlama konusunda destek olacak; kariyer havuzuna dahil edecek; iş bulma sırasında taleplerde öncelik verecek ve eğitim sonrasında kariyer koçluğu desteği sağlanacaktır. Program sonunda, 5 ay boyunca kariyer güçlendirme eğitimleri mevcuttur. Ayrıca, Uyumsoft AŞ kendi müşterilerine ve diğer ilgili işletmelere, sertifika programından başarılı olanların isimlerini ve ilgili diğer detaylarını verecektir ve eleman isteyenlerin direkt olarak iletişimini sağlayacaktır.
Tarih: 16 Mayıs 2016- 17 Haziran 2016
Süre: 60 saat (teorik+pratik) uzaktan eğitim
30 saat teorik eğitim her gün 18.00- 21.00 arasında 1 saat
30 saat Uyumsoft webERP üzerinde pratik eğitim her gün 18.00- 21.00 arasında 1 saat
Ücret: Öğrenci 250 TL / Yetişkin 500 TL
Kayıt için: www.uyumsoftakademi.com formu doldurunuz.
Bilgi için: kerim.sahin@uyumsoft.com.tr / 0212 467 33 33 / www.uyumsoft.com.tr
Program içeriği:
Bu kapsamda, değişik üniversitelerden hocalarımız, uzaktan eğitim yolu ile öğrencilere dersler vereceklerdir. Program ilgili videolar ve teknik uzman desteğinde yürütülecektir. Toplam 30 saat teorik, 30 saat BulutERP üzerinde pratik olmak üzere 60 saatlik bir eğitim olacaktır. Ayrıca, eğitim süresi boyunca katılımcılar, Uyumsoft BulutERP sistemini kullanabilecektir ve bu esnada karşılaştıkları sorunları e-mail ile uzmanlara bildirerek cevaplarını alabileceklerdir.
Günümüz dünyasının en önemli konularından birisi, doğru bilgiyi doğru zamanda doğru yerde doğru kişiye sunabilmektir. Bunu temin etmenin en güzel yollarından birisi, işletmelerde kurumsal kaynak planlaması sistemini hayata geçirmek ve iş süreçlerini bu sistem üzerinden yönetebilmektir.
Kurumsal kaynak planlaması sistemlerinin seçilmesi, modellenmesi, uygulamaya alınması; hem mali yönden büyük bir külfet getirmekte, hem de büyük bir zaman ihtiyacı doğurmaktadır. Son zamanlarda Bulut sistemleri ile kurumlar, sadece kendi ihtiyacı olan sistemleri kullanma şansına kavuşmuştur. Hem oldukça ucuz, hem de çok kısa sürelerde planlama ve kaynak yönetim ihtiyacını gidermek mümkün olabilmektedir.
Bu sertifika programı ile ilgili olarak, gerek yeni mezun olanlar, gerekse piyasada çalışanların iş süreçlerini BulutERP sistemleri üzerinden yönetebilme yeteneklerinin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu sayede hem iş bulmakta diğerlerine göre daha avantajlı olacak, hem de çalıştıkları iş yerlerine daha kısa sürede değer üreterek kendilerini gösterme şansı yakalayabileceklerdir.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (Yıldız-SEM), Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ ve Empatik İnsan Kaynakları ve Danışmanlık şirketi işbirliğiyle düzenlenecek olan sertifika programını başarıyla tamamlayanlara, “Yıldız-SEM Yeni Nesil CloudERP ve Kurumsal İş Süreçlerinin Yönetimi Sertifikası” verilecektir.
İnsan Kaynakları firması, süreçte başarılı olanların iş bulması için ilgili desteği üretecektir. CV hazırlama konusunda destek olacak; kariyer havuzuna dahil edecek; iş bulma sırasında taleplerde öncelik verecek ve eğitim sonrasında kariyer koçluğu desteği sağlanacaktır. Program sonunda, 5 ay boyunca kariyer güçlendirme eğitimleri mevcuttur. Ayrıca, Uyumsoft AŞ kendi müşterilerine ve diğer ilgili işletmelere, sertifika programından başarılı olanların isimlerini ve ilgili diğer detaylarını verecektir ve eleman isteyenlerin direkt olarak iletişimini sağlayacaktır.
Tarih: 16 Mayıs 2016- 17 Haziran 2016
Süre: 60 saat (teorik+pratik) uzaktan eğitim
30 saat teorik eğitim her gün 18.00- 21.00 arasında 1 saat
30 saat Uyumsoft webERP üzerinde pratik eğitim her gün 18.00- 21.00 arasında 1 saat
Ücret: Öğrenci 250 TL / Yetişkin 500 TL
Kayıt için: www.uyumsoftakademi.com formu doldurunuz.
Bilgi için: kerim.sahin@uyumsoft.com.tr / 0212 467 33 33 / www.uyumsoft.com.tr
Program içeriği:
Bu kapsamda, değişik üniversitelerden hocalarımız, uzaktan eğitim yolu ile öğrencilere dersler vereceklerdir. Program ilgili videolar ve teknik uzman desteğinde yürütülecektir. Toplam 30 saat teorik, 30 saat BulutERP üzerinde pratik olmak üzere 60 saatlik bir eğitim olacaktır. Ayrıca, eğitim süresi boyunca katılımcılar, Uyumsoft BulutERP sistemini kullanabilecektir ve bu esnada karşılaştıkları sorunları e-mail ile uzmanlara bildirerek cevaplarını alabileceklerdir.
Öğrencilerden Uyumsoft’a ziyaret
Prof.Dr. Ercan Öztemel, “Yapay zekay ile dünya, kendi kendine karar verebilen otonom sistemlere yöneliyor”
Beylikdüzü Çok Programlı Anadolu Lisesi Bilişim Teknolojileri Alanı Web Tasarımı ve Programlama Bölümü 11. Sınıf öğrencileri, 15 Nisan 2016 tarihinde, Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Teknoparkında merkez ofisi bulunan ülkemizin yazılım ve danışmanlıkta lider firması Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ’yi ziyaret etti.
30’a yakın lise öğrencisine, Uyumsoft Proje Yöneticisi Özgür Kaçan, Uyumsoft’un çalışmaları ile ilgili bilgiler verirken, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Öğretim Üyelerinden Prof.Dr. Ercan Öztemel 'de kurumsal kaynak planlama (ERP), iş zekası ve yapay zekanın iş hayatındaki etkilerine yönelik bilgilendirmelerde bulundu. Aynı zamanda öğrencilerin kariyerlerinde izleyecekleri yol haritası hakkında tavsiyeler verdi. Konuşmaları dikkatle izleyen yaşları 17- 18 arasında değişen öğrenciler, aldıkları bilgilerin kariyer yolculuklarına yön göstereceğini söylediler.
Uyumsoft İş Geliştirme Koordinatörü Turgut Kayalar ve Uyumsoft Yazılım Ar-Ge Yöneticisi Bülent Sarı, misafir olan öğrenciler ile yakından ilgilenerek, onların kurum ve ERP çalışmalarıyla ilgili sorularını cevaplandırdılar.
Başarı için “3F” kuralını uygulayın
Öğrencilere, Kurumsal Kaynak Planlamanın işletmelere kattığı değeri anlatan, ardından da yapay zeka konularındaki gelişmeleri değerlendiren Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Öğretim Üyelerinden Prof.Dr. Ercan Öztemel, dünyanın insansız fabrikalara, insansız yöneticilere, insansız araçlara; diğer bir değişle yapay zeka ile dünya kendi kendine karar verebilen otonom sistemlere yöneldiğine dikkatleri çekti. Yapay zeka sistemlerinin, sadece bilişim sektöründe değil, hayatın her alanında kendisini gösterdiğini örnekleriyle açıklayarak, kendi yürüttüğü değişik projelerinden örnekler sundu.
Öğrencilere başarı yolculuğunda “3F kuralını uygulayın” tavsiyesinde bulunan Prof.Dr. Ercan Öztemel, şunları söyledi: “Ne yaparsanız yapın, yüzlerce örneğinden birini taklit etmek yerine, “Farklı” yapın. Yaptığımız bu farklılık, “Faydalı” olsun. Bir de bu çalışmaları “Fark ettirin”. Özetlemek gerekirse, Farklı yapın, faydalı olsun ve fark ettirin. Sevgili gençler, güneşi hedefleyin, ıskalarsanız yıldızlarda kalırsınız” dedi.
ERP ve i-Dönüşümde lider firmayız
Merkez Ofislerinin YTÜ Teknoparkı olduğunu ifade eden Uyumsoft Proje Yöneticisi Özgür Kaçan, yurtiçi ve yurtdışı müşterilerine, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Azerbaycan-Bakü ofisleriyle hizmet götürdüklerini söyledi. Kurumsal kaynak planlama (ERP) ve i-Dönüşümde (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet) lider firma olduklarını kaydeden Özgür Kaçan, 4500’ün üzerindeki müşteriye hizmet verdiklerini belirtti.
30’a yakın lise öğrencisine, Uyumsoft Proje Yöneticisi Özgür Kaçan, Uyumsoft’un çalışmaları ile ilgili bilgiler verirken, Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Öğretim Üyelerinden Prof.Dr. Ercan Öztemel 'de kurumsal kaynak planlama (ERP), iş zekası ve yapay zekanın iş hayatındaki etkilerine yönelik bilgilendirmelerde bulundu. Aynı zamanda öğrencilerin kariyerlerinde izleyecekleri yol haritası hakkında tavsiyeler verdi. Konuşmaları dikkatle izleyen yaşları 17- 18 arasında değişen öğrenciler, aldıkları bilgilerin kariyer yolculuklarına yön göstereceğini söylediler.
Uyumsoft İş Geliştirme Koordinatörü Turgut Kayalar ve Uyumsoft Yazılım Ar-Ge Yöneticisi Bülent Sarı, misafir olan öğrenciler ile yakından ilgilenerek, onların kurum ve ERP çalışmalarıyla ilgili sorularını cevaplandırdılar.
Başarı için “3F” kuralını uygulayın
Öğrencilere, Kurumsal Kaynak Planlamanın işletmelere kattığı değeri anlatan, ardından da yapay zeka konularındaki gelişmeleri değerlendiren Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Öğretim Üyelerinden Prof.Dr. Ercan Öztemel, dünyanın insansız fabrikalara, insansız yöneticilere, insansız araçlara; diğer bir değişle yapay zeka ile dünya kendi kendine karar verebilen otonom sistemlere yöneldiğine dikkatleri çekti. Yapay zeka sistemlerinin, sadece bilişim sektöründe değil, hayatın her alanında kendisini gösterdiğini örnekleriyle açıklayarak, kendi yürüttüğü değişik projelerinden örnekler sundu.
Öğrencilere başarı yolculuğunda “3F kuralını uygulayın” tavsiyesinde bulunan Prof.Dr. Ercan Öztemel, şunları söyledi: “Ne yaparsanız yapın, yüzlerce örneğinden birini taklit etmek yerine, “Farklı” yapın. Yaptığımız bu farklılık, “Faydalı” olsun. Bir de bu çalışmaları “Fark ettirin”. Özetlemek gerekirse, Farklı yapın, faydalı olsun ve fark ettirin. Sevgili gençler, güneşi hedefleyin, ıskalarsanız yıldızlarda kalırsınız” dedi.
ERP ve i-Dönüşümde lider firmayız
Merkez Ofislerinin YTÜ Teknoparkı olduğunu ifade eden Uyumsoft Proje Yöneticisi Özgür Kaçan, yurtiçi ve yurtdışı müşterilerine, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Azerbaycan-Bakü ofisleriyle hizmet götürdüklerini söyledi. Kurumsal kaynak planlama (ERP) ve i-Dönüşümde (e-Fatura, e-Defter, e-Arşiv, e-Bilet) lider firma olduklarını kaydeden Özgür Kaçan, 4500’ün üzerindeki müşteriye hizmet verdiklerini belirtti.
“Sanki 10 bin senedir ağacın üstünde yaşıyorduk”
İlber Ortaylı: 'Her şey siyasi partilere ve müesses meclise bırakırsanız demokrasi yürümez'
Almanya`nın Bavyera eyaletinin başkenti Münih`te ‘Üç beş kişi’ olarak adlandırılan Halk Hareketi Derneği tarafından düzenlenen konferansa Prof. Dr. İlber Ortaylı konuk oldu. Gündemle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Ortaylı, demokrasi konusunda konuşurken”
Söyleşi başlamadan önce Ortaylı, büyük gezilerin yorucu olduğunu ve bu sene 70 yaşına gireceğini belirterek bu tip etkinliklere daha fazla katılamayacağını söyledi.
“BİR MEMLEKETTE KİMLİK ÇOK ÖNEMLİDİR”
İlber Ortaylı, ‘Hayatınızın kompartımanlarında işte Alevi var, Sünni var vesaire çizerken politika yapamazsınız. Böyle bir kimlik olmaz; bu çok önemlidir. ‘Hepimiz elhamdülillah Müslümanız’ deriz; fakat kalkıp bunun üzerinden bir kimlik yapamazsınız. Bir Memlekette kimlik çok önemlidir; fakat bunu hiçbir şekilde politikaya, daha doğrusu bireyin yaşam tercihlerine, o tercihlerin gruplaşmasına, gruplaşmaların partileşmesine müdahalesi mümkün değildir, çok açıktır ve bu her yerde olur. Türkiye`de birçok şey değişti ve ikinci harbin sonunda dünyada çoğunluğu meydana getiren az gelişmişler arasında değildik. Üniversitemizi kurduk, sağlık hizmetlerinin temeli atılmıştı ve tabi ki yapılmayacak ve çok zor olan şeyler vardı; fakat birtakım şeylerde hazırlanmıştı ve vatanı 14 Mayıs 1950`lerde biz kurduk hikayelerine inanmayın’ diyerek eleştirdi.
“BİZİMLE MÜSLÜMANLIK GELİYOR SÖYLEMLERİNİ, YALAN YAZILAN KİTAP VE DERGİLERİ ELEŞTİRDİ”
Ortaylı ‘Biz sanayileştik, zenginlik bizle geldi ve Turgut Özal ile başladı’ söylemlerini eleştirdi. ‘Süleyman Demirel Türkiye`nin gördüğü en önemli mühendislerden ve aklı başında politikacılardan biri. Her ne kadar kusuru varsa da, çok iyi yaptığı işleri de var’ dedi.
Ortaylı Sözlerine şöyle devam etti: ‘Bizimle Müslümanlık geliyor’ söylemlerine ‘sanki 10 bin senedir ağacın üstünde yaşıyorduk, şamanlık yapıyorduk. Bunlar boş şeyler ve tarih bilmemek, istismar etmek, kötü ve küçük amaçla kullanmak için ihlal etmektir. Bunlara itibar etmeyin. Böyle şeylerle iki gün insanları kandırırsınız ve üçüncü gün yetişen genç nesil sizi fena yapar. Hakikaten mezarınızın üstüne tükürecek dereceye gelir’ diyerek yalan yazılan dergi ve kitapları eleştirdi.
“HAKSIZLIKLARIN ARTMASI DOLAYISIYLA, MUHTELİF SAYFALARDA GERİLİM ARTACAKTIR”
Ortaylı: ‘Ne yazık ki akrabacılık, etnik ve bölgesel ayrımcılık, tarikatçılık, mezhepçilik vesaire bunlar fevkalade tehlikeli ve yeni Türkiye`yi bölecek ve kuruluşumuzu, gelişmemizi engelleyecek şeyler. Bunun ilk reaksiyonları ise aklı başında ve zekası yerinde bütün gençliğin kaçmasıdır. Haksızlıkların artması dolayısıyla muhtelif saflarda gerilim artacaktır. Memleket için en kötü gelecek budur. Bunu önleyecek tedbirlere gidilmesi lazım’ dedi.
“TÜRKLERİN İSLAMİYETİ ÖĞRENDİKLERİ MEMLEKET İRAN`DIR”
Ortaylı: ‘İran’la temasımızın çok olduğunu’ belirterek ‘Türklerin İslamiyet’i öğrendikleri memleket İran’dır ve Araplar değildir’ dedi. İlber Ortaylı, sözlerine şöyle devam etti: ‘Bazı arkadaşlar uydurarak Kuteybe bin Müslim Orta Asya`yı fethetmiş, Türkler bunu görünce bayılmışlar ve İslami kabul etmişler. Zor fethetti bir kere o doğru değil. Türkler öyle bayılarak din kabul etmez. Son derece çakal bir millettir; düşünür, bakar ve işine gelirse. Askerler çünkü, her şeyi öyle zart diye almazlar ve stratejik bir yapısı vardır. Bizim ilk devletimiz onuncu asrın sonudur’ dedi.
“HER ŞEYİ SİYASİ PARTİLERE VE MÜESSES MECLİSE BIRAKIRSANIZ DEMOKRASİ YÜRÜMEZ”
Ortaylı, her şey siyasi partilere ve müesses meclise bırakılırsa demokrasinin yürümeyeceğini vurguladı. Ortaylı, ‘Size İsrail`i tanımanızı tavsiye ediyorum, mutlaka tanıyın gezin. Onlar yasa biçimdeki laikliği nasıl getiriyorlar; çünkü laik bir devlet değil. Türkiye`de de bu, pratikle olacak bir şeydir, bunu Cumhuriyet yapmaya başladı ve bu çok önemlidir.’ dedi.
500 kişinin katıldığı ve 2,5 saat süren gece soru cevap şeklinde devam etti ve ardından İlber Ortaylı büyük alkışla uğurlandı. Ayrıca, Ortaylı sahneden ayrılmadan önce, Alman ZDF Kanalının sunucusu Böhmermann`ın Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerine yayınladığı şiir hakkında gazetecilere şöyle yanıt verdi: ‘Parti grupları değişik reaksiyon gösterdiler. Buna cevap vereceksem, böyle mahkemeye verin, atın falan olmaz. Ondokuzuncu Yüzyılda değiliz; o zaman öyle işliyordu. Aynı ağırlıkta; fakat gerçek hicve başvuran cevaplar verebilirsin.’ diyerek sözünü bitirdi. DHA
Almanya`nın Bavyera eyaletinin başkenti Münih`te ‘Üç beş kişi’ olarak adlandırılan Halk Hareketi Derneği tarafından düzenlenen konferansa Prof. Dr. İlber Ortaylı konuk oldu. Gündemle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Ortaylı, demokrasi konusunda konuşurken”
Söyleşi başlamadan önce Ortaylı, büyük gezilerin yorucu olduğunu ve bu sene 70 yaşına gireceğini belirterek bu tip etkinliklere daha fazla katılamayacağını söyledi.
“BİR MEMLEKETTE KİMLİK ÇOK ÖNEMLİDİR”
İlber Ortaylı, ‘Hayatınızın kompartımanlarında işte Alevi var, Sünni var vesaire çizerken politika yapamazsınız. Böyle bir kimlik olmaz; bu çok önemlidir. ‘Hepimiz elhamdülillah Müslümanız’ deriz; fakat kalkıp bunun üzerinden bir kimlik yapamazsınız. Bir Memlekette kimlik çok önemlidir; fakat bunu hiçbir şekilde politikaya, daha doğrusu bireyin yaşam tercihlerine, o tercihlerin gruplaşmasına, gruplaşmaların partileşmesine müdahalesi mümkün değildir, çok açıktır ve bu her yerde olur. Türkiye`de birçok şey değişti ve ikinci harbin sonunda dünyada çoğunluğu meydana getiren az gelişmişler arasında değildik. Üniversitemizi kurduk, sağlık hizmetlerinin temeli atılmıştı ve tabi ki yapılmayacak ve çok zor olan şeyler vardı; fakat birtakım şeylerde hazırlanmıştı ve vatanı 14 Mayıs 1950`lerde biz kurduk hikayelerine inanmayın’ diyerek eleştirdi.
“BİZİMLE MÜSLÜMANLIK GELİYOR SÖYLEMLERİNİ, YALAN YAZILAN KİTAP VE DERGİLERİ ELEŞTİRDİ”
Ortaylı ‘Biz sanayileştik, zenginlik bizle geldi ve Turgut Özal ile başladı’ söylemlerini eleştirdi. ‘Süleyman Demirel Türkiye`nin gördüğü en önemli mühendislerden ve aklı başında politikacılardan biri. Her ne kadar kusuru varsa da, çok iyi yaptığı işleri de var’ dedi.
Ortaylı Sözlerine şöyle devam etti: ‘Bizimle Müslümanlık geliyor’ söylemlerine ‘sanki 10 bin senedir ağacın üstünde yaşıyorduk, şamanlık yapıyorduk. Bunlar boş şeyler ve tarih bilmemek, istismar etmek, kötü ve küçük amaçla kullanmak için ihlal etmektir. Bunlara itibar etmeyin. Böyle şeylerle iki gün insanları kandırırsınız ve üçüncü gün yetişen genç nesil sizi fena yapar. Hakikaten mezarınızın üstüne tükürecek dereceye gelir’ diyerek yalan yazılan dergi ve kitapları eleştirdi.
“HAKSIZLIKLARIN ARTMASI DOLAYISIYLA, MUHTELİF SAYFALARDA GERİLİM ARTACAKTIR”
Ortaylı: ‘Ne yazık ki akrabacılık, etnik ve bölgesel ayrımcılık, tarikatçılık, mezhepçilik vesaire bunlar fevkalade tehlikeli ve yeni Türkiye`yi bölecek ve kuruluşumuzu, gelişmemizi engelleyecek şeyler. Bunun ilk reaksiyonları ise aklı başında ve zekası yerinde bütün gençliğin kaçmasıdır. Haksızlıkların artması dolayısıyla muhtelif saflarda gerilim artacaktır. Memleket için en kötü gelecek budur. Bunu önleyecek tedbirlere gidilmesi lazım’ dedi.
“TÜRKLERİN İSLAMİYETİ ÖĞRENDİKLERİ MEMLEKET İRAN`DIR”
Ortaylı: ‘İran’la temasımızın çok olduğunu’ belirterek ‘Türklerin İslamiyet’i öğrendikleri memleket İran’dır ve Araplar değildir’ dedi. İlber Ortaylı, sözlerine şöyle devam etti: ‘Bazı arkadaşlar uydurarak Kuteybe bin Müslim Orta Asya`yı fethetmiş, Türkler bunu görünce bayılmışlar ve İslami kabul etmişler. Zor fethetti bir kere o doğru değil. Türkler öyle bayılarak din kabul etmez. Son derece çakal bir millettir; düşünür, bakar ve işine gelirse. Askerler çünkü, her şeyi öyle zart diye almazlar ve stratejik bir yapısı vardır. Bizim ilk devletimiz onuncu asrın sonudur’ dedi.
“HER ŞEYİ SİYASİ PARTİLERE VE MÜESSES MECLİSE BIRAKIRSANIZ DEMOKRASİ YÜRÜMEZ”
Ortaylı, her şey siyasi partilere ve müesses meclise bırakılırsa demokrasinin yürümeyeceğini vurguladı. Ortaylı, ‘Size İsrail`i tanımanızı tavsiye ediyorum, mutlaka tanıyın gezin. Onlar yasa biçimdeki laikliği nasıl getiriyorlar; çünkü laik bir devlet değil. Türkiye`de de bu, pratikle olacak bir şeydir, bunu Cumhuriyet yapmaya başladı ve bu çok önemlidir.’ dedi.
500 kişinin katıldığı ve 2,5 saat süren gece soru cevap şeklinde devam etti ve ardından İlber Ortaylı büyük alkışla uğurlandı. Ayrıca, Ortaylı sahneden ayrılmadan önce, Alman ZDF Kanalının sunucusu Böhmermann`ın Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerine yayınladığı şiir hakkında gazetecilere şöyle yanıt verdi: ‘Parti grupları değişik reaksiyon gösterdiler. Buna cevap vereceksem, böyle mahkemeye verin, atın falan olmaz. Ondokuzuncu Yüzyılda değiliz; o zaman öyle işliyordu. Aynı ağırlıkta; fakat gerçek hicve başvuran cevaplar verebilirsin.’ diyerek sözünü bitirdi. DHA
Dumankaya İnşaat’a cemaat gözaltısı
İstanbul merkezli operasyonda gözaltına alınanlar arasında Dumankaya İnşaat'ın önde gelen isimleri de var.
İstanbul Polisi, terör örgütü FETÖ/PDY’nin finans kaynaklarına yönelik 9 ilde dev operasyonlar düzenledi, aralarında işadamları ve Cemaat abilerinin de bulunduğu 105 şüpheliyi gözaltına aldı. Gözaltı sayının 140′ı bulması bekleniyor. Gözaltına alınanlar arasında Bank Asya çalışanlarının yanı sıra Dumankaya inşaatın Onursal Başkanı Halit Dumankaya, Uğur Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi ve Semih Serhat Dumankaya da bulunuyor.
DUMANKAYA’DAN AÇIKLAMA GELDİ: DAVET EDİLDİLER
Öte yandan Dumankaya İnşaat’tan iddialarla ilgili açıklama geldi. Açıklamada “Basın yayın organlarında yer aldığı gibi, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, 18 Nisan 2016 Pazartesi sabahı bilgilerine başvurulmak üzere Mali Şube Müdürlüğü’ne davet edilmişlerdir. Süreç tarafımızdan takip edilmektedir. 53 yıldır ülke ekonomimiz ve insanlarımız için değer yaratmak ilkesi doğrultusunda faaliyet gösteren Dumankaya İnşaat, kurulduğu günden itibaren tüm hukuki ve mali yükümlülüklerini titizlikle yerine getirmiş, ülkemizin kalkınması ve insanımızın gelişimi için çalışmış ve çalışmaktadır. Kurumumuz, süreçle ilgili gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi. Sözcü
İstanbul Polisi, terör örgütü FETÖ/PDY’nin finans kaynaklarına yönelik 9 ilde dev operasyonlar düzenledi, aralarında işadamları ve Cemaat abilerinin de bulunduğu 105 şüpheliyi gözaltına aldı. Gözaltı sayının 140′ı bulması bekleniyor. Gözaltına alınanlar arasında Bank Asya çalışanlarının yanı sıra Dumankaya inşaatın Onursal Başkanı Halit Dumankaya, Uğur Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi ve Semih Serhat Dumankaya da bulunuyor.
DUMANKAYA’DAN AÇIKLAMA GELDİ: DAVET EDİLDİLER
Öte yandan Dumankaya İnşaat’tan iddialarla ilgili açıklama geldi. Açıklamada “Basın yayın organlarında yer aldığı gibi, Yönetim Kurulu Üyelerimiz, 18 Nisan 2016 Pazartesi sabahı bilgilerine başvurulmak üzere Mali Şube Müdürlüğü’ne davet edilmişlerdir. Süreç tarafımızdan takip edilmektedir. 53 yıldır ülke ekonomimiz ve insanlarımız için değer yaratmak ilkesi doğrultusunda faaliyet gösteren Dumankaya İnşaat, kurulduğu günden itibaren tüm hukuki ve mali yükümlülüklerini titizlikle yerine getirmiş, ülkemizin kalkınması ve insanımızın gelişimi için çalışmış ve çalışmaktadır. Kurumumuz, süreçle ilgili gelişmeleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi. Sözcü
5 dişini çektiren polis memuru hayatını kaybetti
Samsun'da 5 dişini birden çektirdikten sonra rahatsızlanarak hastanede tedavi altına alınan polis memuru kurtarılamadı.
Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu'nda görevli 23 yıllık polis memuru 44 yaşındaki Yalçın Ağca, 20 gün önce diş tedavisi için Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Diş Hastanesi'ne gitti. Burada 5 dişi birden çekilen Yalçın Ağca, diş çekiminin ardından fenalaştı. Gerekli müdahalesi yapıldıktan sonra eve gönderilen Yalçın Ağca, aynı gün akşamı evinde yeniden rahatsızlanınca Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
20 gündür hastanede tedavi altında bulunan Yalçın Ağca, gece yoğun bakım servisinde hayatını kaybetti. Evli 2 çocuk babası olan ve 10 yıldır Samsun'da görev yapan 23 yıllık polis memuru Yalçın Ağca'nın ölümü ailesi, meslektaşları ve yakınlarını gözyaşına boğdu. Ordulu polis memuru Ağca'nın kesin ölüm sebebinin otopsi sonucu belli olacağı öğrenildi. Hürriyet
Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Bürosu'nda görevli 23 yıllık polis memuru 44 yaşındaki Yalçın Ağca, 20 gün önce diş tedavisi için Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Diş Hastanesi'ne gitti. Burada 5 dişi birden çekilen Yalçın Ağca, diş çekiminin ardından fenalaştı. Gerekli müdahalesi yapıldıktan sonra eve gönderilen Yalçın Ağca, aynı gün akşamı evinde yeniden rahatsızlanınca Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
20 gündür hastanede tedavi altında bulunan Yalçın Ağca, gece yoğun bakım servisinde hayatını kaybetti. Evli 2 çocuk babası olan ve 10 yıldır Samsun'da görev yapan 23 yıllık polis memuru Yalçın Ağca'nın ölümü ailesi, meslektaşları ve yakınlarını gözyaşına boğdu. Ordulu polis memuru Ağca'nın kesin ölüm sebebinin otopsi sonucu belli olacağı öğrenildi. Hürriyet
AB'den Türkiye'ye vize koşulu
AB ülkelerinin Türkiye'ye Haziran sonundan itibaren Schengen Bölgesi'nde vize muafiyeti sağlanması konusunda uygulamaya “askıya alma koşulu” eklenmesini talep ettiği belirtildi.
Konuyla ilgili haber Welt am Sonntag'da yer aldı. Haberde Türkiye ile AB arasında yapılan mülteci anlaşması uyarınca Türkiye'ye Haziran sonundan itibaren uygulanması planlanan vize muafiyetinin sınırsız olmayacağı ileri sürüldü.
Welt am Sonntag, Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelere vize muafiyetinin kaldırılması konusunda bugüne dek izlediğinden farklı bir uygulamaya gideceğini ve Ankara ile olağanüstü bir vize serbestliği anlaşması yapmayı istediğini belirtti. Haberde bunun olmasını isteyen ülkeler arasında Almanya ve Fransa'nın da yer aldığı kaydedildi.
BU MADDE NEYİ ÖNGÖRÜYOR?
Welt am Sonntag diplomatik çevrelere dayandırarak verdiği haberinde, bu anlaşmanın askıya alma koşulunu içereceğini ve bu maddenin Türkiye'nin AB ile daha önce kararlaştırdığı biçimde sığınmacıları Yunanistan'dan almaması; yoksul, korunmaya muhtaç sığınmacılara yeterli koruma sağlamaması ya da insan haklarına riayet etmemesi gibi durumlarda devreye gireceğini belirtti. Bu koşul, vize muafiyetinin çok hızlı biçimde kaldırılmasını sağlayabilecek.
Welt am Sonntag'ın haberinde söz konusu vize muafiyeti koşulunun Kosova, Gürcistan ve Ukrayna'yı da kapsaması gerektiği belirtildi. Bu planlara dair kararın kısa süre içinde verilmesi hedefleniyor. Bu konunun AB İçişleri Bakanlarının önümüzdeki perşembe Lüksemburg'da yapacağı buluşmada da ele alınması bekleniyor.
Türk vatandaşlarına Haziran sonundan itibaren Schengen Bölgesi'nde vize muafiyeti tanınması, AB ve Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasının önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu anlaşma Türkiye'nin 20 Mart'tan itibaren yasa dışı yollardan Yunanistan'a geçiş yapan sığınmacıları geri almasını, AB'nin ise bunun karşılığında Türkiye'den Suriyeli sığınmacı almasını öngörüyor.
Deutsche Welle Türkçe
Konuyla ilgili haber Welt am Sonntag'da yer aldı. Haberde Türkiye ile AB arasında yapılan mülteci anlaşması uyarınca Türkiye'ye Haziran sonundan itibaren uygulanması planlanan vize muafiyetinin sınırsız olmayacağı ileri sürüldü.
Welt am Sonntag, Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelere vize muafiyetinin kaldırılması konusunda bugüne dek izlediğinden farklı bir uygulamaya gideceğini ve Ankara ile olağanüstü bir vize serbestliği anlaşması yapmayı istediğini belirtti. Haberde bunun olmasını isteyen ülkeler arasında Almanya ve Fransa'nın da yer aldığı kaydedildi.
BU MADDE NEYİ ÖNGÖRÜYOR?
Welt am Sonntag diplomatik çevrelere dayandırarak verdiği haberinde, bu anlaşmanın askıya alma koşulunu içereceğini ve bu maddenin Türkiye'nin AB ile daha önce kararlaştırdığı biçimde sığınmacıları Yunanistan'dan almaması; yoksul, korunmaya muhtaç sığınmacılara yeterli koruma sağlamaması ya da insan haklarına riayet etmemesi gibi durumlarda devreye gireceğini belirtti. Bu koşul, vize muafiyetinin çok hızlı biçimde kaldırılmasını sağlayabilecek.
Welt am Sonntag'ın haberinde söz konusu vize muafiyeti koşulunun Kosova, Gürcistan ve Ukrayna'yı da kapsaması gerektiği belirtildi. Bu planlara dair kararın kısa süre içinde verilmesi hedefleniyor. Bu konunun AB İçişleri Bakanlarının önümüzdeki perşembe Lüksemburg'da yapacağı buluşmada da ele alınması bekleniyor.
Türk vatandaşlarına Haziran sonundan itibaren Schengen Bölgesi'nde vize muafiyeti tanınması, AB ve Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasının önemli bir parçasını oluşturuyor. Bu anlaşma Türkiye'nin 20 Mart'tan itibaren yasa dışı yollardan Yunanistan'a geçiş yapan sığınmacıları geri almasını, AB'nin ise bunun karşılığında Türkiye'den Suriyeli sığınmacı almasını öngörüyor.
Deutsche Welle Türkçe
Ali Ağaoğlu'ndan Reza Zarrab için skandal istek
Ali Ağaoğlu: Burası adam gibi bir ülke olsaydı, Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık.
17-25 Aralık soruşturmalarında gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan işadamı Ali Ağaoğlu, 40 gün hapis yattıktan sonra tahliye edilen ve geçtiğimiz günlerde "ABD'yi dolandırma" suçlamasıyla Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'la (Rıza Sarraf) ilgili olarak "Rıza bu ülkeye kötülük yapmadı ki. Amerika'nın tezgahları bu yaşadıklarımız. Kendi bankalarını kullanamıyorlar, parayı bizim Halkbank kazanıyor diye yaptılar bu işleri hep. Bu ticaret İran'ın da işine yaradı. Paraya ihtiyacı var. Adamın malı var satıyor, Türkiye de satın alıyor" diye konuştu. Yandaş Sabah gazetesinden Şaban Arslan'a konuşan Ali Ağaoğlu, "Burası adam gibi bir ülke olsaydı. Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık" dedi.
Sabah Gazetesi'ndne Şaban Arslan'ın Ali Ağaoğlu'yla yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:
- Fetullahçılarla 17 Aralık öncesi aranız nasıldı. Himmet vermiyor muydunuz yani?
- 2013 Türkçe Olimpiyatları'na sponsor oldum. Türkçe öğrettikleri çocuklarla görüştüm. O çocuklar yarın bir gün o ülkenin başbakanı, bakanı olacak belli ki. Güzel ve zekice tasarlanmış bir proje. Çok güzel, milli bir proje olduğunu düşünüyoruz ya. Zannediyoruz ki projenin arkasında bizim devletimiz var. Cumhurbaşkanı'nın (Erdoğan) yanındaydım açılış konuşmasında. Ama ben o zaman bir şeyleri fark ettim orada. Bir şarkı çalındı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda. "Böbürlenme padişahım. Senden büyük Allah var" diye... Bunların Erdoğan'la bir sorunu olduğundan şüphelenmiştim. Samimi değillerdi.
- Benim en çok takıldığım nokta, sizin gözaltına alınmanız. Siz adamı (Zekeriya Öz) jest yapıp tatile göndermişsiniz üç ay önce. Adam sizin parasını ödediğiniz şezlongda uzanmış güneşleniyor. Kendisine bağlı polisler aynı saatlerde İstanbul'da sizinle ilgili operasyon yapıyor.
- Aynen... Daha garip olan, kaldığım nezaretteki somyalar benim verdiğim parayla yapılmıştı. Ben
yaptırdım nezareti evet. Tahtaymış eskiden. 20 santimlik sünger koydurdum nezarete. Hayatımda hiç uyumadığım kadar rahat uyudum orada. Herkes bağırıp çağırdı sabaha kadar. Ben vurdum kafayı, 18 saat uyudum.
- Nasıl bir geceydi sahi.
- Ooo çok kötü geceydi. Fatih Belediye başkan yardımcısıyla aynı yerde kaldım. Polisler bana, "Birilerine haber göndermek falan ister misin" diye sordu. "Allah'a haber verin" dedim. Şaka bir yana. İnsan üzülüyor tabi. Ben trafik polisine selam veren adamım. Faşist değilim ama milliyetçiyim. Atatürk'ü severim ama Atatürk'ü kullananlardan değilim. Beni alırken çok zorlandılar tabi. 4 evime, 4 karıma ayrı ekip gönderdiler. Beni Aataşehir'de büyük hanımın evinde buldular.
- O gece işleri çoktu onların.
- Taş Yapı'nın sahibi Emrullah da orada. Emrullah "Ooo ne iyi, dostlarım beni ziyarete gelmiş..." dedi. Ne ziyareti. Biz de gözaltına alınmışız.
- Sizi Zekeriya mı (Öz) sorguladı?
- Hayır ya, başka biri.
- Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i, Zekeriya'nın oteline inşaat izni vermedi diye gözaltına aldılar biliyorsunuz.
- Eften püften gerekçeler evet... 3 gün gözaltında kaldım. Benim tek suç delilim telefon konuşmam. Telefonda "Patronla görüştüm" diye bir ifadem var. Bana sorulan tek soru şu: Patron kim? Kaç para verdin? Sektörün önemli bir ismiyim tabi. Anladım ki biz figüranız. Asıl hedef Başbakan. Senaryo belli, yeni kabine bile hazır. Başbakan'ı, bakanları hazırlamışlar. Birkaç ay sonra da Amerika'daki (Fetullah Gülen), salya sümük dönecek Türkiye'ye. Sarayını bile yapmışlar. Adliyenin -7'nci katında ifade için beklerken polislere, "O Zekeriya'nın ... dedim. Sonra da dediğimi yaptım.
- Hedeflerinden biri de TÜRGEV'di tabii.
- TÜRGEV'den Tayyip Bey'in oğlu Bilal Bey'e ulaşacaklar. Bana oradan takıyorlar; "TÜRGEV'e yardım etmişin" diye. Suç mu bu...
- Rıza Sarraf da o gece oradaydı değil mi?
- Rıza Sarraf'ı da gözaltına almışlardı. Rıza'yı tanımam. Rıza bu ülkeye kötülük yapmadı ki. Amerika'nın tezgahları bu yaşadıklarımız. Kendi bankalarını kullanamıyorlar, parayı bizim Halkbank kazanıyor diye yaptılar bu işleri hep. Bu ticaret İran'ın da işine yaradı. Paraya ihtiyacı var. Adamın malı var satıyor, Türkiye de satın alıyor. Burası adam gibi bir ülke olsaydı. Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık
- Çalışanlara iyi para veriyor musunuz?
- Veriyorum. Bir amele günlük 70-80 lira alır. Sigortası almayan iş başı yapamaz. Bizim iş güvenliği açısından bir şantiyede 186 kişi çalıştırıyoruz. İş güvenliği konusunda çok titizim ben.
- Sağcı mısınız, solcu mu?
- Tabii ki sağcıyım. Solun olduğu yerde ot bitmez. Nurettin Sözen İstanbul'u mahvetmiştir. Türkiye'nin en önemli sorunu adam gibi muhalefetin olmamasıdır. Olsaydı bugün yıllık gelir 20 bin dolardı
17-25 Aralık soruşturmalarında gözaltına alınıp ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan işadamı Ali Ağaoğlu, 40 gün hapis yattıktan sonra tahliye edilen ve geçtiğimiz günlerde "ABD'yi dolandırma" suçlamasıyla Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'la (Rıza Sarraf) ilgili olarak "Rıza bu ülkeye kötülük yapmadı ki. Amerika'nın tezgahları bu yaşadıklarımız. Kendi bankalarını kullanamıyorlar, parayı bizim Halkbank kazanıyor diye yaptılar bu işleri hep. Bu ticaret İran'ın da işine yaradı. Paraya ihtiyacı var. Adamın malı var satıyor, Türkiye de satın alıyor" diye konuştu. Yandaş Sabah gazetesinden Şaban Arslan'a konuşan Ali Ağaoğlu, "Burası adam gibi bir ülke olsaydı. Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık" dedi.
Sabah Gazetesi'ndne Şaban Arslan'ın Ali Ağaoğlu'yla yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:
- Fetullahçılarla 17 Aralık öncesi aranız nasıldı. Himmet vermiyor muydunuz yani?
- 2013 Türkçe Olimpiyatları'na sponsor oldum. Türkçe öğrettikleri çocuklarla görüştüm. O çocuklar yarın bir gün o ülkenin başbakanı, bakanı olacak belli ki. Güzel ve zekice tasarlanmış bir proje. Çok güzel, milli bir proje olduğunu düşünüyoruz ya. Zannediyoruz ki projenin arkasında bizim devletimiz var. Cumhurbaşkanı'nın (Erdoğan) yanındaydım açılış konuşmasında. Ama ben o zaman bir şeyleri fark ettim orada. Bir şarkı çalındı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda. "Böbürlenme padişahım. Senden büyük Allah var" diye... Bunların Erdoğan'la bir sorunu olduğundan şüphelenmiştim. Samimi değillerdi.
- Benim en çok takıldığım nokta, sizin gözaltına alınmanız. Siz adamı (Zekeriya Öz) jest yapıp tatile göndermişsiniz üç ay önce. Adam sizin parasını ödediğiniz şezlongda uzanmış güneşleniyor. Kendisine bağlı polisler aynı saatlerde İstanbul'da sizinle ilgili operasyon yapıyor.
- Aynen... Daha garip olan, kaldığım nezaretteki somyalar benim verdiğim parayla yapılmıştı. Ben
yaptırdım nezareti evet. Tahtaymış eskiden. 20 santimlik sünger koydurdum nezarete. Hayatımda hiç uyumadığım kadar rahat uyudum orada. Herkes bağırıp çağırdı sabaha kadar. Ben vurdum kafayı, 18 saat uyudum.
- Nasıl bir geceydi sahi.
- Ooo çok kötü geceydi. Fatih Belediye başkan yardımcısıyla aynı yerde kaldım. Polisler bana, "Birilerine haber göndermek falan ister misin" diye sordu. "Allah'a haber verin" dedim. Şaka bir yana. İnsan üzülüyor tabi. Ben trafik polisine selam veren adamım. Faşist değilim ama milliyetçiyim. Atatürk'ü severim ama Atatürk'ü kullananlardan değilim. Beni alırken çok zorlandılar tabi. 4 evime, 4 karıma ayrı ekip gönderdiler. Beni Aataşehir'de büyük hanımın evinde buldular.
- O gece işleri çoktu onların.
- Taş Yapı'nın sahibi Emrullah da orada. Emrullah "Ooo ne iyi, dostlarım beni ziyarete gelmiş..." dedi. Ne ziyareti. Biz de gözaltına alınmışız.
- Sizi Zekeriya mı (Öz) sorguladı?
- Hayır ya, başka biri.
- Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i, Zekeriya'nın oteline inşaat izni vermedi diye gözaltına aldılar biliyorsunuz.
- Eften püften gerekçeler evet... 3 gün gözaltında kaldım. Benim tek suç delilim telefon konuşmam. Telefonda "Patronla görüştüm" diye bir ifadem var. Bana sorulan tek soru şu: Patron kim? Kaç para verdin? Sektörün önemli bir ismiyim tabi. Anladım ki biz figüranız. Asıl hedef Başbakan. Senaryo belli, yeni kabine bile hazır. Başbakan'ı, bakanları hazırlamışlar. Birkaç ay sonra da Amerika'daki (Fetullah Gülen), salya sümük dönecek Türkiye'ye. Sarayını bile yapmışlar. Adliyenin -7'nci katında ifade için beklerken polislere, "O Zekeriya'nın ... dedim. Sonra da dediğimi yaptım.
- Hedeflerinden biri de TÜRGEV'di tabii.
- TÜRGEV'den Tayyip Bey'in oğlu Bilal Bey'e ulaşacaklar. Bana oradan takıyorlar; "TÜRGEV'e yardım etmişin" diye. Suç mu bu...
- Rıza Sarraf da o gece oradaydı değil mi?
- Rıza Sarraf'ı da gözaltına almışlardı. Rıza'yı tanımam. Rıza bu ülkeye kötülük yapmadı ki. Amerika'nın tezgahları bu yaşadıklarımız. Kendi bankalarını kullanamıyorlar, parayı bizim Halkbank kazanıyor diye yaptılar bu işleri hep. Bu ticaret İran'ın da işine yaradı. Paraya ihtiyacı var. Adamın malı var satıyor, Türkiye de satın alıyor. Burası adam gibi bir ülke olsaydı. Rıza Sarraf'ı hapse atmak yerine şeref madalyası takardık
- Çalışanlara iyi para veriyor musunuz?
- Veriyorum. Bir amele günlük 70-80 lira alır. Sigortası almayan iş başı yapamaz. Bizim iş güvenliği açısından bir şantiyede 186 kişi çalıştırıyoruz. İş güvenliği konusunda çok titizim ben.
- Sağcı mısınız, solcu mu?
- Tabii ki sağcıyım. Solun olduğu yerde ot bitmez. Nurettin Sözen İstanbul'u mahvetmiştir. Türkiye'nin en önemli sorunu adam gibi muhalefetin olmamasıdır. Olsaydı bugün yıllık gelir 20 bin dolardı
17 Nisan 2016 Pazar
66 yıl sonra gelen madalya
Kars’ın Kağızman İlçesi’ne bağlı Kümbet Mahallesi’nde oturan Kore gazisi 85 yaşındaki Sertif Abaylı, Kaymakam Musa Üçgül ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kars Şube Başkanı Yüksel Öztürk’ün girişimleri ile 66 yıl sonra ’şeref madalyası’na kavuştu. Yıkık dökük bir evde eşi Besra ile oturan 7 çocuk babası Sertif Abaylı, "Devletimden bir isteğim yok. Allah ülkemize zeval vermesin" dedi. Gazinin eşi Besra nine ise, "Odamızın duvarı açılmış. Kar ve yağmur suları her yağışta içeri doluyor. Gazim gururundan söyleyememiş. Kaymakamımız evimizi onarır mı acaba" diye sordu.
Kağızmanlı Sertif Abaylı, 19 yaşında gittiği askerliği sırasında Birleşmiş Milletler kararı ile Türkiye’den Kore’ye giden taburdaki askerlerden biri oldu. 25 Eylül 1950 tarihinde Türkiye’den yola çıkan birlik yaklaşık 1 ay sonra Güney Kore’deki BM kuvvetlerine katıldı. Türk askeri Kuzey Kore birliklerinin püskürtülmesinde önemli rol oynadı.
Türk askerinin kahramanlık destanı Güney Kore Cumhuriyeti tarafından unutulmadı. Kağızman Kaymakamı Musa Üçgül ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kars Şube Başkanı Yüksel Öztürk girişimleri sonucu Güney Kore Cumhuriyeti tarafından 66 yıl sonra gönderilen ’şeref madalyası’ Kore Gazisi Sertif Abaylı’ya verildi. Kaymakamlık binasında Musa Üçgül’ün elinden geç gelen şeref madalyasını alan Sertif Abaylı’nın mutluluğu yüzünden okundu.
'KAYMAKAMIMIZ EVİMİZİ ONARIR MI ACABA'
Eşi Besra Abaylı ile Kümbet Mahallesindeki yıkılmak üzere olan bir evde yaşayan Kore Gazisi savaşta 3 kurşun yarası aldığını anımsattı. 15 günlük bir tedaviden sonra tekrar savaşa katıldığını anlatan Abaylı, şöyle dedi:
"Aldığımız başarılar ile ülkemizi gururlandırdı. 3 katlı gemiyle 18 günde Türkiye’ye döndük. Devletimden bir isteğim yok. Allah ülkemize zeval vermesin, birlik beraberlikten ayrılmayın. Ülkemize sahip çıkın, zor günlerden geçiyoruz."
Besra nine ise 62 yıllık eşi Sertif Abaylı’nın gözlerinin çok az gördüğü için evlerini onaramadığını söyledi. Besra Abaylı, "Odamızın duvarı açılmış. Kar ve yağmur suları her yağışta içeri doluyor. Gazim gururundan söyleyememiş. Kaymakamımız evimizi onarır mı acaba?" diye konuştu. DHA
Kağızmanlı Sertif Abaylı, 19 yaşında gittiği askerliği sırasında Birleşmiş Milletler kararı ile Türkiye’den Kore’ye giden taburdaki askerlerden biri oldu. 25 Eylül 1950 tarihinde Türkiye’den yola çıkan birlik yaklaşık 1 ay sonra Güney Kore’deki BM kuvvetlerine katıldı. Türk askeri Kuzey Kore birliklerinin püskürtülmesinde önemli rol oynadı.
Türk askerinin kahramanlık destanı Güney Kore Cumhuriyeti tarafından unutulmadı. Kağızman Kaymakamı Musa Üçgül ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kars Şube Başkanı Yüksel Öztürk girişimleri sonucu Güney Kore Cumhuriyeti tarafından 66 yıl sonra gönderilen ’şeref madalyası’ Kore Gazisi Sertif Abaylı’ya verildi. Kaymakamlık binasında Musa Üçgül’ün elinden geç gelen şeref madalyasını alan Sertif Abaylı’nın mutluluğu yüzünden okundu.
'KAYMAKAMIMIZ EVİMİZİ ONARIR MI ACABA'
Eşi Besra Abaylı ile Kümbet Mahallesindeki yıkılmak üzere olan bir evde yaşayan Kore Gazisi savaşta 3 kurşun yarası aldığını anımsattı. 15 günlük bir tedaviden sonra tekrar savaşa katıldığını anlatan Abaylı, şöyle dedi:
"Aldığımız başarılar ile ülkemizi gururlandırdı. 3 katlı gemiyle 18 günde Türkiye’ye döndük. Devletimden bir isteğim yok. Allah ülkemize zeval vermesin, birlik beraberlikten ayrılmayın. Ülkemize sahip çıkın, zor günlerden geçiyoruz."
Besra nine ise 62 yıllık eşi Sertif Abaylı’nın gözlerinin çok az gördüğü için evlerini onaramadığını söyledi. Besra Abaylı, "Odamızın duvarı açılmış. Kar ve yağmur suları her yağışta içeri doluyor. Gazim gururundan söyleyememiş. Kaymakamımız evimizi onarır mı acaba?" diye konuştu. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)