Uzun süredir kanser hastalığı ile mücadele eden ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti.
Uzun süredir kanser tedavisi gören İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk doğduğu gün olan 22 Haziran’da hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk, mide kanseri teşhisiyle 12 Kasım 2011'de ameliyat olmuş ve 3.5 ay kemoterapi görmüştü.
Yaşar Nuri Öztürk’ün yaşamanı yitirdiği haberini, HYP Genel Başkanı olan Ragıp Önder Günay Facebook sayfasından duyurdu.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN KIZI DAHA ÖNCE İDDİALARI YALANLAMIŞTI
1 Haziran günü, Yaşar Nuri Öztürk’ün durumunun ağır olduğu söylentileri ilişkin, kızı Saniye Hanım cevap vermişti. Saniye Hanım, babasının gripten dolayı vücudunda enfeksiyon olduğunu ve bu yüzden hastaneye gittiklerini söyledi. Şuan evde ve iyi olduğunu ekleyen Saniye Hanım, sosyal medya çıkan haberlere de; “geçen yıl biz tatildeydik, denize giriyorduk, babam hakkında vefat etti haberleri çıkardılar” diyerek sitem etmişti.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK KİMDİR?
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk vefat etti. Yaşar Nuri Öztürk neden öldü? Yaşar Nuri Öztürk ne hastasıydı? Yaşar Nuri Öztürk kaç yaşındaydı?
Kasım 2011'de mide kanseri teşhisi konulan ve kısa süre sonra midesi alınan Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk'ün sağlık durumunun ciddileştiği bir süredir konuşuluyordu ve Öztürk kaybettiği kilolalarla da medyanın gündemine gelmişti.
Peki Yaşar Nuri Öztürk Kimdir? Yaşar Nuri Öztürk'ün hayat hikayesi…
22 Haziran 1951 yılında Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğan Yaşar Nuri Öztürk ürk ilahiyat profesörü, hukukçu, yazar, eski milletvekili,felsefeci olarak tanınmaktadır. Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğup büyüdü.çoğu çaykarada bulunan niyazoğlu sülalesindendir İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve 9 yaşında hafız oldu. On yıllık klasik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra, üniversiteye tekrar dönerek 1980 yılında “İslam Felsefesi” konulu doktorasını tamamladı ve 1986 yılında aynı dalda doçent oldu. Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesi'nde çalıştı. New York'ta “İslam Düşüncesi ve Çağdaş Sufi Düşünce” dersleri okuttu. Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de “Türkiye Milli Kültür Vakfı” ödülünü kazandı. Yurtdışında ve yurtiçinde pek çok yerde İslam zihniyeti, insan ve insan hakları konularında konferanslar verdi. Türkiye'de Kur'an'a dönüş hareketinin öncüsü olan ve Time Dergisinin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” listesinde kamuoyunca belirlenen yüz isim arasında ilk 10 arasına giren Yaşar Nuri Öztürk aynı zamanda da, Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görevde bulundu. ABD- New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslam Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde, The World Scripture’ın İslam bölümünün hazırlanışında görev aldı. Büyük çoğunluğu İslâmiyet hakkında elliye yakın kitabı vardır. Özellikle onun “Kur'an'daki İslâm” adlı ansiklopedi vasfındaki kitabı, Yaşar Nuri Öztürk tarafından çoğu konferansında telkin edilmektedir. “Kur’an’ın Yorum Katılmamış İlk Türkçe Çevirisi”ni yapan ilahiyatçı olduğu iddia edilir. 1993-2003 yılları arasında 126 baskı yapan bu çeviri, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Çok Baskı Yapan Kitabı” sayılmaktadır.
22 Haziran 2016 Çarşamba
Süt kazanına düşen çocuk feci şekilde yandı
Yazın yanık vakalarının en çok arttığı dönem... Ağrı'da süt kazanına düşen küçük çocuk ölümden döndü.
Ağrı’da süt kazanına düşerek feci şekilde yanan 2 yaşındaki çocuk Erzurum’da tedavi altına alındı. Olay, önceki gün Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Özdirek köyünde meydana geldi.
Edinilen bilgiye göre, 2 yaşındaki A.T., bahçede annesinin kaynattığı süt kazanına düştü. Vücudunun büyük bölümünde yanıklar oluşan A.T.’yi süt kazanından çıkaran annesi çocuğu soğuk suya tuttu. A.T. Ağrı’da yanık ünitesi bulunmaması nedeniyle ambulansla Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezine kaldırıldı. Erzurum’da tedavi altına alınan A.T.’nin hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi.
A.T.’nin babası Yusuf T., “Köyde süt kazanına düştü. Vücudunun çeşitli yerlerinde ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluştu. Tedavisi sürüyor” dedi.
YANIĞA MÜDAHALE NASIL OLMALI
Sıcak çay ve kaynar su dökülmesi, yangında alevlere maruz kalmak ve yaz aylarında sıkça rastlanan güneş yanıkları… Yanık vakaları acil servise en sık başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Yanan bölgeye buz uygulamak, diş macunu ya da yoğurt sürmek acıyı dindirmek için ilk akla gelenler arasında. Peki halk arasında doğru olarak bilinen bu yöntemler etkili oluyor mu ve daha da önemlisi doğru mu?
Memorial Şişli Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Uz. Dr. Gökhan Ferahcan'a göre bu uygulamalar yanlış ve yanık bölgesinin daha da kötüleşmesine yol açıyor. Yapılması gereken ilk şey ise yanan bölgeyi musluk suyu altında 10-15 dakika soğutmak.
Dr. Farahcan, “Bu sayede hem acı ve sızıyı dindirmiş hem de yanığın daha derinlere inmesini engellemiş olursunuz” dedi.
DİŞ MACUNU VE YOĞURTTAN UZAK DURUN
Diş macunu, yoğurt, el ve yüz kremi gibi ürünlerin yanıkların üzerine sürülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Farahcan, yanıkta yapılması gerekenler hakkında ise şu bilgileri verdi: “Halk arasında yanlış inanışlardan biri olan zeytinyağı ve mumu eritip krem şekline getirdikten sonra yaraya sürmek gibi tedavi şekillerinin hiçbir faydası yoktur. Bu gibi ilk yardım inanışlarıyla yapılan uygulamalar, yanan yerin enfeksiyon kapmasına sebep olabilir.
YANAN YERE BUZ UYGULAMAK CİLDE ZARAR VERİYOR
Yanık tedavisi için yanlış olan uygulamalardan biri de yanan bölgeye buz uygulamaktır. Buzun da cildi yakma özelliği vardır. Sıcak yanıklarının haricinde çok nadiren gördüğümüz soğuk yanıkları da vardır. Cildi daha da tahriş ettiği için buz tedavisini kesinlikle önerilmemektedir. Yanan bölge el ve yüzümüzü yıkayabileceğimiz normal ısıdaki musluk suyunun altına tutulmalıdır.
Ağrı’da süt kazanına düşerek feci şekilde yanan 2 yaşındaki çocuk Erzurum’da tedavi altına alındı. Olay, önceki gün Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Özdirek köyünde meydana geldi.
Edinilen bilgiye göre, 2 yaşındaki A.T., bahçede annesinin kaynattığı süt kazanına düştü. Vücudunun büyük bölümünde yanıklar oluşan A.T.’yi süt kazanından çıkaran annesi çocuğu soğuk suya tuttu. A.T. Ağrı’da yanık ünitesi bulunmaması nedeniyle ambulansla Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezine kaldırıldı. Erzurum’da tedavi altına alınan A.T.’nin hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi.
A.T.’nin babası Yusuf T., “Köyde süt kazanına düştü. Vücudunun çeşitli yerlerinde ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluştu. Tedavisi sürüyor” dedi.
YANIĞA MÜDAHALE NASIL OLMALI
Sıcak çay ve kaynar su dökülmesi, yangında alevlere maruz kalmak ve yaz aylarında sıkça rastlanan güneş yanıkları… Yanık vakaları acil servise en sık başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Yanan bölgeye buz uygulamak, diş macunu ya da yoğurt sürmek acıyı dindirmek için ilk akla gelenler arasında. Peki halk arasında doğru olarak bilinen bu yöntemler etkili oluyor mu ve daha da önemlisi doğru mu?
Memorial Şişli Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Uz. Dr. Gökhan Ferahcan'a göre bu uygulamalar yanlış ve yanık bölgesinin daha da kötüleşmesine yol açıyor. Yapılması gereken ilk şey ise yanan bölgeyi musluk suyu altında 10-15 dakika soğutmak.
Dr. Farahcan, “Bu sayede hem acı ve sızıyı dindirmiş hem de yanığın daha derinlere inmesini engellemiş olursunuz” dedi.
DİŞ MACUNU VE YOĞURTTAN UZAK DURUN
Diş macunu, yoğurt, el ve yüz kremi gibi ürünlerin yanıkların üzerine sürülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Farahcan, yanıkta yapılması gerekenler hakkında ise şu bilgileri verdi: “Halk arasında yanlış inanışlardan biri olan zeytinyağı ve mumu eritip krem şekline getirdikten sonra yaraya sürmek gibi tedavi şekillerinin hiçbir faydası yoktur. Bu gibi ilk yardım inanışlarıyla yapılan uygulamalar, yanan yerin enfeksiyon kapmasına sebep olabilir.
YANAN YERE BUZ UYGULAMAK CİLDE ZARAR VERİYOR
Yanık tedavisi için yanlış olan uygulamalardan biri de yanan bölgeye buz uygulamaktır. Buzun da cildi yakma özelliği vardır. Sıcak yanıklarının haricinde çok nadiren gördüğümüz soğuk yanıkları da vardır. Cildi daha da tahriş ettiği için buz tedavisini kesinlikle önerilmemektedir. Yanan bölge el ve yüzümüzü yıkayabileceğimiz normal ısıdaki musluk suyunun altına tutulmalıdır.
Günlük ev tartışması büyüyor
Günlük ev tartışması büyüyor... Kimlerin kaldığı kayıt altına alınmayan günlük evler için TÜROB bakanlığa bir rapor sundu, yasal düzenleme istedi. Ev Turizmi Derneği ise muhatap bulamamaktan şikayetçi.
Son dönemde terör saldırılarının failleri ile daha pek çok olaydaki suçlunun yanı sıra son olarak 3 kişinin katil zanlısı Atalay Filiz'in de aralarında bulunduğu pek çok suçlunun izlerini kaybetttirmek için tercih ettikleri günlük kiralık evler, yeniden tartışma konusu oldu.
Türkiye'de sadece sahibinden.com'da bile 15 binin üzerinde günlük kiraya verilmek üzere daire ilanı bulunurken, bu evlerle ilgili hiçbir yasal düzenleme bulunmuyor. Evlerle ilgili en büyük sorun, kimlerin kaldığının tespit edilememesi. İmar planlarında konut bölgelerinde yer alan evler, tapu kayıtlarında da ‘mesken' olarak geçiyor.
Hal böyle olunca da, konut dokunulmazlığı gerekçesiyle belediyeler ve emniyet birimleri bu evlere işlem yapmakta ciddi sorunlar yaşıyor. Kalanlara yönelik ev sahiplerince kimlik bildirimi yapılmaması da bir diğer önemli sorun.
HIZLA ARTIYOR
Milliyet Gazetesi’nden Arif Balkan’ın haberine göre Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), geçtiğimiz günlerde günlük kiralık evlerle ilgili Başbakan Binali Yıldırım ile İçişleri, Maliye ve Kültür ve Turizm bakanlıklarına bir rapor sundu. TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, “Raporda, turistlerin ve gezginlerin yanı sıra teröristlerle suçluların da sıklıkla kullandığı yaklaşık 25 bin evin olduğu belirtildi. Otel yatırımcıları gerek inşaat, gerekse de işletme aşamasında birçok ruhsat ve izin almak durumunda. Ne yazık ki gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı da son yıllarda hızlı bir artış gösterdi.
Bir mekanın konaklama için aynı kişiye 6 aya kadar tahsisi, ister 1 saat, ister 3 gün, ister 3 ay olsun kira değildir. Devamlılık arz eden bu faaliyet, ticari faaliyettir. Ticari kazancın tabi olduğu koşullar vergilendirilir” diye konuştu. Bayındır, bu tip evlerin güvenlik için büyük riskler barındırdığını belirterek, “Acil bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu tip evlerin kayıt dışı günlük veya kısa süreli olarak, özellikle yabancı ziyaretçilere kiraya verilmesi güvenlik ve ekonomik açıdan da olumsuzluklar taşıyor” dedi.
Ev Turizmi Derneği Başkanı Ali Danış, “Amacına uygun kullanım sunan işletmeciler olarak biz, saatlik kiralamanın turistik amaçlı olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle en az 2 günlüğüne evleri kiraya veriyoruz. Belediye nezdinde başlattığımız görüşmeleri, İl Turizm Müdürlüğü ve ilgili bakanlıklar nezdinde sürdüreceğiz. Ancak muhattap bulmakta sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
DÜNYADA NASIL?
Dünyada Fransa, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, ABD gibi ülkelerde bu tip ‘turistik' statüde. Ülkelerin turizm bakanlıklarının kontrolünde olan bu evlerin bir çeşit mesleki ruhsata sahip olması da zorunlu. Ev sahipleri bazı teknik koşullarla konut kalite gerekliliklerini de yerine getirmek zorunda. Ev sahipleri gelen konukların kaydını düzenli olarak güvenlik birimlerine iletmekle de yükümlü kılınıyor.
İŞTE RAPORDA ÖNE ÇIKANLAR
TÜROB'un Başbakan Yıldırım'a sunduğu raporda, günlük kiralık evlerde yaşanan bazı olaylara da yer verildi. Bu olaylar şöyle:
Ankara'da meydana gelen terörist saldırıda adı geçen üç kişi kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladı.
2015'te iki kişi, Beşiktaş'taki bir rezidanstan günlük daire kiraladı ve uyuşturucu kullandı. Şahıslardan biri öldü.
Esenyurt'ta bir genç kadın günlük kiralanan bir evde uyuşturucu partisinde can verdi.
2016'da genç bir kız, erkek arkadaşıyla gittiği günlük kiralanan dairede, daireyi kiralayanın cinsel saldırısına uğradı ve 10'ncu kattan atlayarak intihar etti.
Üç kişiyi öldürdüğü iddia edilen Atalay Filiz günlük kiralık bir evde gizlendi.
Yakın geçmişte İstanbul'da öldürülen ABD'li Sarai Sierra'nın da bu tür bir yerde konaklamış olmasından dolayı emniyet güçleri olayın izini sürmekte güçlük çekmişti.
Son dönemde terör saldırılarının failleri ile daha pek çok olaydaki suçlunun yanı sıra son olarak 3 kişinin katil zanlısı Atalay Filiz'in de aralarında bulunduğu pek çok suçlunun izlerini kaybetttirmek için tercih ettikleri günlük kiralık evler, yeniden tartışma konusu oldu.
Türkiye'de sadece sahibinden.com'da bile 15 binin üzerinde günlük kiraya verilmek üzere daire ilanı bulunurken, bu evlerle ilgili hiçbir yasal düzenleme bulunmuyor. Evlerle ilgili en büyük sorun, kimlerin kaldığının tespit edilememesi. İmar planlarında konut bölgelerinde yer alan evler, tapu kayıtlarında da ‘mesken' olarak geçiyor.
Hal böyle olunca da, konut dokunulmazlığı gerekçesiyle belediyeler ve emniyet birimleri bu evlere işlem yapmakta ciddi sorunlar yaşıyor. Kalanlara yönelik ev sahiplerince kimlik bildirimi yapılmaması da bir diğer önemli sorun.
HIZLA ARTIYOR
Milliyet Gazetesi’nden Arif Balkan’ın haberine göre Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), geçtiğimiz günlerde günlük kiralık evlerle ilgili Başbakan Binali Yıldırım ile İçişleri, Maliye ve Kültür ve Turizm bakanlıklarına bir rapor sundu. TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, “Raporda, turistlerin ve gezginlerin yanı sıra teröristlerle suçluların da sıklıkla kullandığı yaklaşık 25 bin evin olduğu belirtildi. Otel yatırımcıları gerek inşaat, gerekse de işletme aşamasında birçok ruhsat ve izin almak durumunda. Ne yazık ki gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı da son yıllarda hızlı bir artış gösterdi.
Bir mekanın konaklama için aynı kişiye 6 aya kadar tahsisi, ister 1 saat, ister 3 gün, ister 3 ay olsun kira değildir. Devamlılık arz eden bu faaliyet, ticari faaliyettir. Ticari kazancın tabi olduğu koşullar vergilendirilir” diye konuştu. Bayındır, bu tip evlerin güvenlik için büyük riskler barındırdığını belirterek, “Acil bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu tip evlerin kayıt dışı günlük veya kısa süreli olarak, özellikle yabancı ziyaretçilere kiraya verilmesi güvenlik ve ekonomik açıdan da olumsuzluklar taşıyor” dedi.
Ev Turizmi Derneği Başkanı Ali Danış, “Amacına uygun kullanım sunan işletmeciler olarak biz, saatlik kiralamanın turistik amaçlı olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle en az 2 günlüğüne evleri kiraya veriyoruz. Belediye nezdinde başlattığımız görüşmeleri, İl Turizm Müdürlüğü ve ilgili bakanlıklar nezdinde sürdüreceğiz. Ancak muhattap bulmakta sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
DÜNYADA NASIL?
Dünyada Fransa, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, ABD gibi ülkelerde bu tip ‘turistik' statüde. Ülkelerin turizm bakanlıklarının kontrolünde olan bu evlerin bir çeşit mesleki ruhsata sahip olması da zorunlu. Ev sahipleri bazı teknik koşullarla konut kalite gerekliliklerini de yerine getirmek zorunda. Ev sahipleri gelen konukların kaydını düzenli olarak güvenlik birimlerine iletmekle de yükümlü kılınıyor.
İŞTE RAPORDA ÖNE ÇIKANLAR
TÜROB'un Başbakan Yıldırım'a sunduğu raporda, günlük kiralık evlerde yaşanan bazı olaylara da yer verildi. Bu olaylar şöyle:
Ankara'da meydana gelen terörist saldırıda adı geçen üç kişi kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladı.
2015'te iki kişi, Beşiktaş'taki bir rezidanstan günlük daire kiraladı ve uyuşturucu kullandı. Şahıslardan biri öldü.
Esenyurt'ta bir genç kadın günlük kiralanan bir evde uyuşturucu partisinde can verdi.
2016'da genç bir kız, erkek arkadaşıyla gittiği günlük kiralanan dairede, daireyi kiralayanın cinsel saldırısına uğradı ve 10'ncu kattan atlayarak intihar etti.
Üç kişiyi öldürdüğü iddia edilen Atalay Filiz günlük kiralık bir evde gizlendi.
Yakın geçmişte İstanbul'da öldürülen ABD'li Sarai Sierra'nın da bu tür bir yerde konaklamış olmasından dolayı emniyet güçleri olayın izini sürmekte güçlük çekmişti.
Yıldırım düşmesi sonucu 79 kişi öldü
Hindistan'ın Bihar, Charkhan ve Madhya Pradesh eyaletlerinde yıldırım düşmesi sonucu en az 79 kişinin öldüğü belirtildi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre; 53 kişi Biharda, 10 kişi Jharkhand’da, 16 kiiş ise Madhhya Pradesh’de hayatını kaybetti.
Kurbanların büyük kısmının, şiddetli yağış sırasında tarlalarda çalışan işçiler olduğu aktarıldı.
Hindistan’da Muson yağmurları sırasında yıldırım düşmesi sonucu yaşanan ölümler bir hayli yaygın…
Ulusal Suç Kaydı Bürosu’nun rakamlarına göre; 2005’ten bu yana her yıl en az 2 bin kişi yıldırım düşmesi nedeniyle hayatını kaybetti.
Hindistan yıllık yağışın yüzde 80’inini Haziran ile Eylül ayları arasındaki Muson döneminde alıyor.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre; 53 kişi Biharda, 10 kişi Jharkhand’da, 16 kiiş ise Madhhya Pradesh’de hayatını kaybetti.
Kurbanların büyük kısmının, şiddetli yağış sırasında tarlalarda çalışan işçiler olduğu aktarıldı.
Hindistan’da Muson yağmurları sırasında yıldırım düşmesi sonucu yaşanan ölümler bir hayli yaygın…
Ulusal Suç Kaydı Bürosu’nun rakamlarına göre; 2005’ten bu yana her yıl en az 2 bin kişi yıldırım düşmesi nedeniyle hayatını kaybetti.
Hindistan yıllık yağışın yüzde 80’inini Haziran ile Eylül ayları arasındaki Muson döneminde alıyor.
21 Haziran 2016 Salı
Fethullah Gülen’e 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istendi
İzmir'de görülen 'gizli bilgi ve belge bulundurma' davasının iddianamesinde, Fethullah Gülen hakkında 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi.
İzmir merkezli gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında usulsüzlükler yaptıkları öne sürülen aralarında İl Emniyet eski Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu 22’si tutuklu, 68 sanığın yargılanmasına İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Eski polis ve bürokratların yargılanması, ‘gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının görüldüğü Sosyal Tesisler’deki salonda yapıldı. İddianamede, Fethullah Gülen hakkında 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, 2015’te Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik, örgütün yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda, kamuoyunda casusluk davası olarak bilinen gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında, kasıtlı usulsüzlükler yapıldığı, zanlıların kamuoyunda itibarsızlaştırılarak devlet bürokrasisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) tasfiyesini amaçladıkları iddiaları üzerine operasyon başlattı. Bu kapsamda yapılan iki ayrı operasyonda, İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, Kaçakçılık ve organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü Mehmet Ali Şevik, mülkiye müfettişleri Ferda İleri ve Ahmet Kaya’nın da aralarında bulunduğu 28 kişi tutuklandı.
FETHULLAH GÜLEN 1 NUMARALI SANIK
Tutuklamalardan sonra hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen için 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi. İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 19 klasör ve 984 sayfadan oluşan iddianamede, Fethullah Gülen bir numaralı sanık oldu. Soruşturmada, 28’i tutuklu toplam 68 sanığa, ‘Silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak’ suçlamaları yöneltildi. İddianamenin hazırlanması süreci devam ettiği sırada yapılan itirazlar üzerine 8 sanığın tahliye edilmesiyle, tutuklu sayısı da 20’ye indi.
KENDİ OPERASYONLARIYLA AYNI SALONDA YARGILANIYORLAR
FETÖ/PDY üyesi oldukları ve örgütün yönlendirmesiyle faaliyet yürüttükleri ileri sürülen 20’si tutuklu, 68 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Ancak 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun yetersiz olmasından dolayı sanıkların yargılanmalarına, kendi yaptıkları gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasının ardından açılan davanın görüldüğü sosyal tesislerde başlandı. Geniş güvenlik önlemleri alan polis, duruşmaya gelenlerin üzerini tek tek arayıp içeriye aldı. Davaya 2’si başka suçtan olmak üzere 22 tutuklu sanığın yanı sıra aralarında merkez valisi Mehmet Oduncu’nun da bulunduğu tutuksuz sanıkların bir kısmı katıldı. Tarafların avukatlarının yanı sıra müşteki durumundaki Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ da yine duruşmada hazır bulundu.
GÜLEN’İN AVUKATI İTİRAZ ETTİ
Duruşma, Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar’ın avukatların isteklerini almasıyla başladı. Bu sırada söz alan Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, usul yönünden itirazda bulundu. Nurullah Albayrak, AİHM sözleşmesinin 6’ncı maddesi ile Anayasa’nın 37’nci maddesine göre, mahkemenin bu yargılamayı yapmasının yasaya aykırı olduğunu öne sürdü. Davanın başka bir mahkemeye gönderilmesi gerektiğini anlatan Albayrak, şöyle dedi;
“Mahkeme ihtisas mahkemesi olarak görev yapıyor gözüküyorsa da, aslında özellikle bu davaya bakmak için kurulan özel bir mahkemedir. Görülmekte olan davanın suç tarihi 2012’dir. Sizin mahkemeniz ise 2015 yılında kuruldu. İstanbul’da bu yetkiyle kurulan ve Hrant Dink’in davasına bakan mahkeme görevsizlik kararı verip, davayı başka mahkemeye gönderdi. CMK 5’inci maddesine göre bu davaya da görevsizlik kararı verilmelidir. Müvekkilim hakkında 217 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. İstenen suçların hangisini işlemiştir? 30’a yakın eylem isnat edilmiştir. Sanıklar silahlı emniyet görevlisidir. Devlet adına görev yapmaktadır. Ruhsatlı silah taşıyan emniyet mensupları nasıl silahlı terör örgütü olurlar? Ruhsatlı silah taşıyanlar nasıl silahlı örgüt olarak lanse edilir? Bu nedenle mahkemeniz bu davaya bakmaya yetkili olmadığından, görevsizlik kararı verilmesini istiyorum.”
Bazı tutuklu sanık avukatları da aynı istemi mahkeme heyetine iletti. Cumhuriyet Savcısı Alpay Özbek ise, isteklerin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti de, sanık ve avukatlarının istemlerini kabul etmedi.
AYNI SALONDA MAĞDUR OLARAK YER ALDILAR
Duruşmada, daha sonra sanıkların kimlik tespitine geçildi. İlk söz verilen İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, emekli emniyet müdürü ve aylık gelirinin 5 bin TL olduğunu söyledi. Duruşmada ilginç görüntüler de ortaya çıktı. Gizli bilgi ve belge bulundurma davasının sanıklarından olan, sonrasında beraat eden Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ gibi bazı mağdurlar, bu kez aynı solanda, sanık yakınlarının önünde bulunan koltuklara oturdu. 1 saatlik aran ardından duruşmada, iki katip iddianameyi okumaya başladı.
“BİZ HAKLI ÇIKTIK”
Duruşma öncesi gizli bilgi ve belge bulundurma davasında 2 numaralı sanık olarak yargılanan emekli albay Coşkun Başbuğ, “Biz bu kumpasla ilk yargılandığımız zaman, dönemin mahkeme heyetine bu işin kumpas olduğunu, bu işte büyük bir oyun olduğunu ifade etmiştik. Tabii o zamanlar bunları söylediğimizde zorlanıyorduk. Çünkü inanması güç olaylardı. Süreç itibarıyla haklı çıktık. Kumpas olduğu belgelendi. Bu kumpası kuranların hepsi adalet önünde hem de bu salonda gelip hesap vereceksiniz demiştik. Bugün o tarihi anı yaşıyoruz. Tam da gösterdiğimiz yerde, bize bu oyunları kuranlar; bir kısmı tutuklu, bir kısmı firarda, bir kısmı da tutuksuz yargılanıyor. Buraya gelip hesabını verecekler” dedi. DHA
İzmir merkezli gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında usulsüzlükler yaptıkları öne sürülen aralarında İl Emniyet eski Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu 22’si tutuklu, 68 sanığın yargılanmasına İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Eski polis ve bürokratların yargılanması, ‘gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının görüldüğü Sosyal Tesisler’deki salonda yapıldı. İddianamede, Fethullah Gülen hakkında 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, 2015’te Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik, örgütün yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda, kamuoyunda casusluk davası olarak bilinen gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında, kasıtlı usulsüzlükler yapıldığı, zanlıların kamuoyunda itibarsızlaştırılarak devlet bürokrasisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) tasfiyesini amaçladıkları iddiaları üzerine operasyon başlattı. Bu kapsamda yapılan iki ayrı operasyonda, İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, Kaçakçılık ve organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü Mehmet Ali Şevik, mülkiye müfettişleri Ferda İleri ve Ahmet Kaya’nın da aralarında bulunduğu 28 kişi tutuklandı.
FETHULLAH GÜLEN 1 NUMARALI SANIK
Tutuklamalardan sonra hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen için 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi. İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 19 klasör ve 984 sayfadan oluşan iddianamede, Fethullah Gülen bir numaralı sanık oldu. Soruşturmada, 28’i tutuklu toplam 68 sanığa, ‘Silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak’ suçlamaları yöneltildi. İddianamenin hazırlanması süreci devam ettiği sırada yapılan itirazlar üzerine 8 sanığın tahliye edilmesiyle, tutuklu sayısı da 20’ye indi.
KENDİ OPERASYONLARIYLA AYNI SALONDA YARGILANIYORLAR
FETÖ/PDY üyesi oldukları ve örgütün yönlendirmesiyle faaliyet yürüttükleri ileri sürülen 20’si tutuklu, 68 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Ancak 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun yetersiz olmasından dolayı sanıkların yargılanmalarına, kendi yaptıkları gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasının ardından açılan davanın görüldüğü sosyal tesislerde başlandı. Geniş güvenlik önlemleri alan polis, duruşmaya gelenlerin üzerini tek tek arayıp içeriye aldı. Davaya 2’si başka suçtan olmak üzere 22 tutuklu sanığın yanı sıra aralarında merkez valisi Mehmet Oduncu’nun da bulunduğu tutuksuz sanıkların bir kısmı katıldı. Tarafların avukatlarının yanı sıra müşteki durumundaki Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ da yine duruşmada hazır bulundu.
GÜLEN’İN AVUKATI İTİRAZ ETTİ
Duruşma, Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar’ın avukatların isteklerini almasıyla başladı. Bu sırada söz alan Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, usul yönünden itirazda bulundu. Nurullah Albayrak, AİHM sözleşmesinin 6’ncı maddesi ile Anayasa’nın 37’nci maddesine göre, mahkemenin bu yargılamayı yapmasının yasaya aykırı olduğunu öne sürdü. Davanın başka bir mahkemeye gönderilmesi gerektiğini anlatan Albayrak, şöyle dedi;
“Mahkeme ihtisas mahkemesi olarak görev yapıyor gözüküyorsa da, aslında özellikle bu davaya bakmak için kurulan özel bir mahkemedir. Görülmekte olan davanın suç tarihi 2012’dir. Sizin mahkemeniz ise 2015 yılında kuruldu. İstanbul’da bu yetkiyle kurulan ve Hrant Dink’in davasına bakan mahkeme görevsizlik kararı verip, davayı başka mahkemeye gönderdi. CMK 5’inci maddesine göre bu davaya da görevsizlik kararı verilmelidir. Müvekkilim hakkında 217 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. İstenen suçların hangisini işlemiştir? 30’a yakın eylem isnat edilmiştir. Sanıklar silahlı emniyet görevlisidir. Devlet adına görev yapmaktadır. Ruhsatlı silah taşıyan emniyet mensupları nasıl silahlı terör örgütü olurlar? Ruhsatlı silah taşıyanlar nasıl silahlı örgüt olarak lanse edilir? Bu nedenle mahkemeniz bu davaya bakmaya yetkili olmadığından, görevsizlik kararı verilmesini istiyorum.”
Bazı tutuklu sanık avukatları da aynı istemi mahkeme heyetine iletti. Cumhuriyet Savcısı Alpay Özbek ise, isteklerin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti de, sanık ve avukatlarının istemlerini kabul etmedi.
AYNI SALONDA MAĞDUR OLARAK YER ALDILAR
Duruşmada, daha sonra sanıkların kimlik tespitine geçildi. İlk söz verilen İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, emekli emniyet müdürü ve aylık gelirinin 5 bin TL olduğunu söyledi. Duruşmada ilginç görüntüler de ortaya çıktı. Gizli bilgi ve belge bulundurma davasının sanıklarından olan, sonrasında beraat eden Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ gibi bazı mağdurlar, bu kez aynı solanda, sanık yakınlarının önünde bulunan koltuklara oturdu. 1 saatlik aran ardından duruşmada, iki katip iddianameyi okumaya başladı.
“BİZ HAKLI ÇIKTIK”
Duruşma öncesi gizli bilgi ve belge bulundurma davasında 2 numaralı sanık olarak yargılanan emekli albay Coşkun Başbuğ, “Biz bu kumpasla ilk yargılandığımız zaman, dönemin mahkeme heyetine bu işin kumpas olduğunu, bu işte büyük bir oyun olduğunu ifade etmiştik. Tabii o zamanlar bunları söylediğimizde zorlanıyorduk. Çünkü inanması güç olaylardı. Süreç itibarıyla haklı çıktık. Kumpas olduğu belgelendi. Bu kumpası kuranların hepsi adalet önünde hem de bu salonda gelip hesap vereceksiniz demiştik. Bugün o tarihi anı yaşıyoruz. Tam da gösterdiğimiz yerde, bize bu oyunları kuranlar; bir kısmı tutuklu, bir kısmı firarda, bir kısmı da tutuksuz yargılanıyor. Buraya gelip hesabını verecekler” dedi. DHA
Etiketler:
cemaat,
fethullah gülen,
haber,
izmir
Anlaşmazsa ocakta jüri karşısında
ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab’ın dünkü duruşmasında 7 ay sonrasına yani 23 Ocak 2017’ye jürili yargılama tarihi belirlendi. 10 dakika süren duruşmada, dava sözlü savunma için ise 6 Eylül’e ertelendi.
Zarrab 23 Ocak 2017’ye kadar başsavcılıkla anlaşmazsa suçlu olup olmadığına 3 hafta içinde yani şubatta karar verilecek. Zarrab’ın avukatı, geçen hafta kefalet başvuruları yargıç tarafından reddedilse de New York’taki son duruşmada müvekkilinin suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceğini açıkladı ve eğer arada savunma ve başsavcılık arasında bir anlaşma olmazsa, Zarrab’ın 23 Ocak 2017’de jüri karşısına çıkarılmasına karar verildi. Önce 16 Haziran için planlanan ancak daha sonra tarafların mutabakatıyla 20 Haziran’a kaydırılan duruşmada davanın hâkimi Richard Berman, Zarrab için 18 Mayıs’ta yapılan 50 milyon dolarlık kefaletle yargılanma başvurusunu geçen hafta reddettiğini hatırlattı. Berman, “Bunu yaparken, davanın daha hızlı ilerlemesi için bir ihtiyaç doğmuş olabileceğini kabul ediyorum ve benim buna hazır olduğumu bilmenizi isterim” dedi. Ardından planlandığı gibi taraflardan davanın jürili savunması için bir tarih vermelerini istedi.
TEMYİZİ DÜŞÜNÜYORUZ
Duruşmada ilk sözü Zarrab’ın avukatı Brafman aldı. Ve o da söze Berman’ın reddettiği kefalet başvurusuna ilişkin değerlendirmeyle başlayarak, “Mahkemenin kararını gözden geçiriyoruz ve şu aşamada bir temyiz başvurusu yapıp yapmamayı düşünüyoruz. Henüz yapmadık, ancak elbette eğer yaparsak mahkemeyi ve savcılığı bilgilendireceğiz” dedi. Zarrab’ın kefalet talebinin reddiyle ilgili temyiz başvurusu yapılırsa, bunun 2. Temyiz Dairesi’nde görüleceği öğrenildi. Kaynaklar başvurunun yüzde 90 yapılacağını ama bundan Zarrab lehine karar çıkmasının beklenmediğini aktardı.
Brafman, başsavcılıkla “yargılama sürecinin hızlandırılması konusunda mutabakat sağladıklarını” belirterek, Zarrab aleyhine başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamenin düşürülmesi için 15 Temmuz’a kadar bir dilekçe vereceklerini söyledi. Böylece Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceklerini de gösterdi. Brafman, varılan mutabakat sonucu başsavcılığın 5 Ağustos’a kadar bu dilekçeye cevap vereceğini, 19 Ağustos’ta ise kendilerinin başsavcılığın cevabına karşı yeni bir dilekçe sunacaklarını ifade etti. Yargıç Berman da verilen tarihleri takvimine işleyerek sözlü savunma için 6 Eylül’e yeni bir duruşma tarihi belirledi.
ANLAŞMA NASIL OLUR
Reza Zarrab’ın önünde bundan sonra iki yol var: Pazartesi günkü duruşmada olduğu gibi avukatı Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edecek ve 23 Ocak’ta jürili yargılama başlayacak. Böylece Zarrab hakkında öne sürülen dört ayrı suçlamadan her biri için suçlu olup olmadığına vatandaşlardan oluşan bir jüri karar verecek. Bu suçların herhangi birinden suçlu görülmesi halinde de Zarrab, hâkimin belirleyeceği bir cezaya çarptırılacak. Zarrab, jürili yargılama riskine girmeden başsavcılıkla başlayacak müzakerelerde suçlu olduğunu kabul edip başsavcılık ve Zarrab’ın avukatları arasında varılacak mutabakat sonucu belirlenecek bir cezaya çarptırılacak. Bu müzakerelerde tespit edilecek cezada da, Zarrab’ın başsavcılığa vereceği bilgiler, itirafçı olmayı kabul edip etmeyeceği gibi koşullar etkili olacak. (Tolga Tanış / Hürriyet)
Zarrab 23 Ocak 2017’ye kadar başsavcılıkla anlaşmazsa suçlu olup olmadığına 3 hafta içinde yani şubatta karar verilecek. Zarrab’ın avukatı, geçen hafta kefalet başvuruları yargıç tarafından reddedilse de New York’taki son duruşmada müvekkilinin suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceğini açıkladı ve eğer arada savunma ve başsavcılık arasında bir anlaşma olmazsa, Zarrab’ın 23 Ocak 2017’de jüri karşısına çıkarılmasına karar verildi. Önce 16 Haziran için planlanan ancak daha sonra tarafların mutabakatıyla 20 Haziran’a kaydırılan duruşmada davanın hâkimi Richard Berman, Zarrab için 18 Mayıs’ta yapılan 50 milyon dolarlık kefaletle yargılanma başvurusunu geçen hafta reddettiğini hatırlattı. Berman, “Bunu yaparken, davanın daha hızlı ilerlemesi için bir ihtiyaç doğmuş olabileceğini kabul ediyorum ve benim buna hazır olduğumu bilmenizi isterim” dedi. Ardından planlandığı gibi taraflardan davanın jürili savunması için bir tarih vermelerini istedi.
TEMYİZİ DÜŞÜNÜYORUZ
Duruşmada ilk sözü Zarrab’ın avukatı Brafman aldı. Ve o da söze Berman’ın reddettiği kefalet başvurusuna ilişkin değerlendirmeyle başlayarak, “Mahkemenin kararını gözden geçiriyoruz ve şu aşamada bir temyiz başvurusu yapıp yapmamayı düşünüyoruz. Henüz yapmadık, ancak elbette eğer yaparsak mahkemeyi ve savcılığı bilgilendireceğiz” dedi. Zarrab’ın kefalet talebinin reddiyle ilgili temyiz başvurusu yapılırsa, bunun 2. Temyiz Dairesi’nde görüleceği öğrenildi. Kaynaklar başvurunun yüzde 90 yapılacağını ama bundan Zarrab lehine karar çıkmasının beklenmediğini aktardı.
Brafman, başsavcılıkla “yargılama sürecinin hızlandırılması konusunda mutabakat sağladıklarını” belirterek, Zarrab aleyhine başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamenin düşürülmesi için 15 Temmuz’a kadar bir dilekçe vereceklerini söyledi. Böylece Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceklerini de gösterdi. Brafman, varılan mutabakat sonucu başsavcılığın 5 Ağustos’a kadar bu dilekçeye cevap vereceğini, 19 Ağustos’ta ise kendilerinin başsavcılığın cevabına karşı yeni bir dilekçe sunacaklarını ifade etti. Yargıç Berman da verilen tarihleri takvimine işleyerek sözlü savunma için 6 Eylül’e yeni bir duruşma tarihi belirledi.
ANLAŞMA NASIL OLUR
Reza Zarrab’ın önünde bundan sonra iki yol var: Pazartesi günkü duruşmada olduğu gibi avukatı Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edecek ve 23 Ocak’ta jürili yargılama başlayacak. Böylece Zarrab hakkında öne sürülen dört ayrı suçlamadan her biri için suçlu olup olmadığına vatandaşlardan oluşan bir jüri karar verecek. Bu suçların herhangi birinden suçlu görülmesi halinde de Zarrab, hâkimin belirleyeceği bir cezaya çarptırılacak. Zarrab, jürili yargılama riskine girmeden başsavcılıkla başlayacak müzakerelerde suçlu olduğunu kabul edip başsavcılık ve Zarrab’ın avukatları arasında varılacak mutabakat sonucu belirlenecek bir cezaya çarptırılacak. Bu müzakerelerde tespit edilecek cezada da, Zarrab’ın başsavcılığa vereceği bilgiler, itirafçı olmayı kabul edip etmeyeceği gibi koşullar etkili olacak. (Tolga Tanış / Hürriyet)
Ukraynalı turizmciler: Zam yapmayın 1 milyon Ukraynalı gelsin
Ukrayna Turizm Acenteleri Birliği Başkanı Oleksandr Novikovskyy, geçen yıl ülkesinden Türkiye’ye 749 bin turist geldiğini belirterek, bu sayının bu yıl bir milyona çıkması için, Temmuz ve Ağustos aylarında paket tur fiyatlarına zam yapılmamasını istedi. Novikovskyy, "Zam yapmayın 1 milyon Ukraynalı gelsin" dedi.
Muğla’ya incelemeye gelen Ukrayna Turizm Acenteleri Birliği Başkanı Oleksandr Novikovskyy, turizmde yaşanan krize karşın Türkiye’nin Ukrayna’dan çok turist beklediğini bildiğini söyledi. Mayıs ve Haziran aylarında bir haftalık 250- 300 dolarlık paketlerin Ukraynalılar tarafından tercih edildiğini belirten Novikovskyy şunları söyledi:
"Ukrayna’da insanlar çok para kazanamıyor. Krizden sonra maaşlar 200 dolar civarına geriledi. Bu nedenle temmuz ve ağustos aylarında paket tur fiyatlarına büyük zam yapılmamalı. Geçen yıl Türkiye’ye acente çıkışlı olarak paket turlarla 318 bin, bireysel olarak da 431 bin olmak üzere toplam 749 bin Ukraynalı geldi. Zam yapmayın 1 milyon Ukraynalı gelsin. Türkiye bize en yakın tatil yeri. İnsanlarımız Türkiye’yi çok seviyor. Kaliteli servis var, deniz güzel, her şey çok güzel. Turlarla gelen 500 dolara paket aldıysa 200 dolar da alışveriş yapıp kentten ayrılıyor."
Türk hükümetinin tüm dünyadan, 1 Nisan- 31 Mayıs arasında turist getiren seyahat acentelerine uçuş başına 6 bin dolar destek vermesinin önemli olduğunu dile getiren Oleksandr Novikovskyy, böylece uçak biletinin kişi başı 180 dolardan 150 dolara indiğini belirtti.
HAFTADA 18 UÇAK GELİYOR
YDA Dalaman Havalimanı Dış Hatlar Genel Müdürü Hamdi Güvenç de, Ukrayna’dan haftada 18 uçakla yaklaşık 5 bin turist geldiğini belirterek şöyle dedi:
"Ukrayna parlayan pazar ve rekorlar kırıyor. Ukrayna’nın değişik şehirlerinden de seferler başladı. Bazı turistler Türkiye’ye birkaç defa gelmiş ve Türkiye müptelası olanlar. Dolayısıyla bunların gelmeyi sürdürmeleri olumlu bir gelişme. Bunlara sadık müşteri diyoruz. Her ülkenin bağımlı müşteri elde etmesi stratejik hedeflerden birisi. Bu nedenle krizden kısa zamanda çıkacağımıza inanıyorum." DHA
Muğla’ya incelemeye gelen Ukrayna Turizm Acenteleri Birliği Başkanı Oleksandr Novikovskyy, turizmde yaşanan krize karşın Türkiye’nin Ukrayna’dan çok turist beklediğini bildiğini söyledi. Mayıs ve Haziran aylarında bir haftalık 250- 300 dolarlık paketlerin Ukraynalılar tarafından tercih edildiğini belirten Novikovskyy şunları söyledi:
"Ukrayna’da insanlar çok para kazanamıyor. Krizden sonra maaşlar 200 dolar civarına geriledi. Bu nedenle temmuz ve ağustos aylarında paket tur fiyatlarına büyük zam yapılmamalı. Geçen yıl Türkiye’ye acente çıkışlı olarak paket turlarla 318 bin, bireysel olarak da 431 bin olmak üzere toplam 749 bin Ukraynalı geldi. Zam yapmayın 1 milyon Ukraynalı gelsin. Türkiye bize en yakın tatil yeri. İnsanlarımız Türkiye’yi çok seviyor. Kaliteli servis var, deniz güzel, her şey çok güzel. Turlarla gelen 500 dolara paket aldıysa 200 dolar da alışveriş yapıp kentten ayrılıyor."
Türk hükümetinin tüm dünyadan, 1 Nisan- 31 Mayıs arasında turist getiren seyahat acentelerine uçuş başına 6 bin dolar destek vermesinin önemli olduğunu dile getiren Oleksandr Novikovskyy, böylece uçak biletinin kişi başı 180 dolardan 150 dolara indiğini belirtti.
HAFTADA 18 UÇAK GELİYOR
YDA Dalaman Havalimanı Dış Hatlar Genel Müdürü Hamdi Güvenç de, Ukrayna’dan haftada 18 uçakla yaklaşık 5 bin turist geldiğini belirterek şöyle dedi:
"Ukrayna parlayan pazar ve rekorlar kırıyor. Ukrayna’nın değişik şehirlerinden de seferler başladı. Bazı turistler Türkiye’ye birkaç defa gelmiş ve Türkiye müptelası olanlar. Dolayısıyla bunların gelmeyi sürdürmeleri olumlu bir gelişme. Bunlara sadık müşteri diyoruz. Her ülkenin bağımlı müşteri elde etmesi stratejik hedeflerden birisi. Bu nedenle krizden kısa zamanda çıkacağımıza inanıyorum." DHA
Ünlüler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iftar yemeğinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Tarabya Köşkü'nde verdiği iftara ünlü isimler akın ederken, gecenin en dikkat çeken ayrıntısı ise uzun zamandır ortalıkta görünmeyen İbrahim Erkal'ın 'çengelli iğnesi'ydi. Erdoğan'ı karşılarken objektiflere yansıyan bu kare günün en çok konuşulan konusu oldu. Bir yandan ise sanatçıların aylar önce söylediği sözlerden nasıl döndükleri...İşte tüm ayrıntılarıyla Erdoğan'ın iftar yemeğinden öne çıkanlar...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde verilen iftar yemeğine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, sanatçılar Murat Boz, Yavuz Bingöl, Sibel Can, Seda Sayan, Gülben Ergen, Serdar Ortaç, Alişan, Bülent Ersoy, Murat Dalkılıç, Petek Dinçöz, Hakan Ural, Coşkun Sabah, Hakan Peker, Cengiz Kurtoğlu, Zara, Hande Yener, İbrahim Tatlıses, Burcu Esmersoy, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Mustafa Ceceli, oyuncu Serdar Gökhan ile spor ve sanat camiasından birçok isim katıldı.
İftar yemeğine katılan bir diğer isim ise kıyafetindeki aksesuvarıyla geceye damgasını vuran İbrahim Erkal oldu. Ne Gülben Ergen'in Burcu Esmersoy'la aynı kıyafeti giyip pişti olması, ne de sanatçıların aylar önce söylediği sözlerin aksini yerine getirdiği 'duruş' olsun hiçbiri ama hiçbiri Erzurum'lu İbrahim Erkal'ın devasa boyuttaki çengelli iğnesi kadar dikkat çekemedi. Uzun zamandır ortalıkta görünmeyen şarkıcı Erkan, sosyal medyanın en çok konuşulan konuları arasına girdi.
Öte yandan iftara katılan bazı ünlü isimlerin daha önceden attığı tweetler, iftar sonrası sosyal medyada büyük ses getirdi.. Yüzbinlerce kişi ünlülerin attığı bu paylaşımları tekrar gündeme getirerek 'madem eleştiriyorsunuz neden iftara katılıyorsunuz?' yorumunda bulundu. (Kaynak:mynet)
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde verilen iftar yemeğine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, sanatçılar Murat Boz, Yavuz Bingöl, Sibel Can, Seda Sayan, Gülben Ergen, Serdar Ortaç, Alişan, Bülent Ersoy, Murat Dalkılıç, Petek Dinçöz, Hakan Ural, Coşkun Sabah, Hakan Peker, Cengiz Kurtoğlu, Zara, Hande Yener, İbrahim Tatlıses, Burcu Esmersoy, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Mustafa Ceceli, oyuncu Serdar Gökhan ile spor ve sanat camiasından birçok isim katıldı.
İftar yemeğine katılan bir diğer isim ise kıyafetindeki aksesuvarıyla geceye damgasını vuran İbrahim Erkal oldu. Ne Gülben Ergen'in Burcu Esmersoy'la aynı kıyafeti giyip pişti olması, ne de sanatçıların aylar önce söylediği sözlerin aksini yerine getirdiği 'duruş' olsun hiçbiri ama hiçbiri Erzurum'lu İbrahim Erkal'ın devasa boyuttaki çengelli iğnesi kadar dikkat çekemedi. Uzun zamandır ortalıkta görünmeyen şarkıcı Erkan, sosyal medyanın en çok konuşulan konuları arasına girdi.
Öte yandan iftara katılan bazı ünlü isimlerin daha önceden attığı tweetler, iftar sonrası sosyal medyada büyük ses getirdi.. Yüzbinlerce kişi ünlülerin attığı bu paylaşımları tekrar gündeme getirerek 'madem eleştiriyorsunuz neden iftara katılıyorsunuz?' yorumunda bulundu. (Kaynak:mynet)
20 Haziran 2016 Pazartesi
Ünlü oyuncu, zanlıyı görünce çılgına döndü
Eskişehir'de eski sevgilisi 36 yaşındaki T.K.’yı sokakta bıçakla yaraladıktan sonra kendini de bıçaklayan 33 yaşındaki Fatih S., tedavisinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Adliye önünde T.K.'nın dizi oyuncusu kız kardeşi Şeyma Korkmaz, zanlıya saldırdı. Polisler genç kadın ve babasını güçlükle durdurdu.
Vişnelik Mahallesi Park Sokak’ta geçen Cuma günü meydana gelen olayda, bir fabrikada seramik mühendisi olarak çalışan Fatih S., bir süre ilişki yaşadıktan sonra kendisinden ayrılan, aynı işyerinde desinatör olarak çalışan T.K.’yı bıçakla çeşitli yerlerinden yaralayıp kaçtı. Bir çocuk annesi T.K., ambulansla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılırken Fatih S. de olay yerinin birkaç sokak ilerisine park ettiği otomobilin içerisinde kendini bıçaklayarak intihara kalkıştı. Polisler tarafından araç içerisinde bulunan Fatih S. ambulansla Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
T.K.’nın hastanede tedavisi devam ederken, Fatih S. bu sabah taburcu oldu. Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Fatih S. yapılan sorgulamasının ardından adliyeye sevk edildi.
Adliye önünde T.K.’nın babası şüpheli Fatih S.’ya saldırdı. Polisler babayı uzaklaştırırken, bu kez T.K.’nın dizi oyuncusu kız kardeşi Şeyma Korkmaz şüpheliye saldırdı. Şeyma Korkmaz'ı araya giren polisler şüphelinin yanından uzaklaştırdı. Şüpheli Fatih S. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Eskişehir H Tipi Cezaevi’ne gönderildi.
Şeyma Korkmaz, 'Beni Affet' dizisindeki Feride rolüyle tanınıyor. (Hürriyet)
Vişnelik Mahallesi Park Sokak’ta geçen Cuma günü meydana gelen olayda, bir fabrikada seramik mühendisi olarak çalışan Fatih S., bir süre ilişki yaşadıktan sonra kendisinden ayrılan, aynı işyerinde desinatör olarak çalışan T.K.’yı bıçakla çeşitli yerlerinden yaralayıp kaçtı. Bir çocuk annesi T.K., ambulansla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılırken Fatih S. de olay yerinin birkaç sokak ilerisine park ettiği otomobilin içerisinde kendini bıçaklayarak intihara kalkıştı. Polisler tarafından araç içerisinde bulunan Fatih S. ambulansla Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
T.K.’nın hastanede tedavisi devam ederken, Fatih S. bu sabah taburcu oldu. Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Fatih S. yapılan sorgulamasının ardından adliyeye sevk edildi.
Adliye önünde T.K.’nın babası şüpheli Fatih S.’ya saldırdı. Polisler babayı uzaklaştırırken, bu kez T.K.’nın dizi oyuncusu kız kardeşi Şeyma Korkmaz şüpheliye saldırdı. Şeyma Korkmaz'ı araya giren polisler şüphelinin yanından uzaklaştırdı. Şüpheli Fatih S. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Eskişehir H Tipi Cezaevi’ne gönderildi.
Şeyma Korkmaz, 'Beni Affet' dizisindeki Feride rolüyle tanınıyor. (Hürriyet)
4. kattan düştü, mücize eseri kurtuldu
Antalya'nın Alanya İlçesi'nde annesi evde temizlik yaptığı sırada 4'üncü katın balkonundan düşen 2 yaşındaki Esra Küçükaslan, zemin kattaki pastanenin tentesi sayesinde hafif yaralı olarak kurtuldu.
Kadıpaşa Mahallesi Yakar Sokak’taki bir apartmanda dün saat 10.30 sıralarında meydana gelen olayda, anne Şükran Küçükaslan temizlik yaptığı sırada evde oynayan Esra Küçükaslan, açık kalan balkon kapısından dışarı çıktı.
Balkondan sarkan Esra’yı görenler bağırarak anneye sesini duyurmaya çalıştı. Bu sırada korkulukları aşan Esra, 4’üncü kattan düştü. Zemin kattaki pastanenin tentenesi üzerine, oradan da yuvarlanarak yere düşen küçük kıza ilk müdahale çevredekiler tarafından yapıldı.
Kızının düştüğünü gören anne ise gözyaşları içinde aşağı indi. Çevredekiler anneyi sakinleştirmeye çalışırken, ihbar üzerine gelen sağlık ekipleri yaralı haldeki minik Esra’yı Alanya Devlet Hastanesi’ne götürdü. Genel Cerrahi Çocuk Servisi’nde tedaviye alınan Esra Küçükaslan kazayı küçük sıyrıklarla atlattı. Esra’nın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. DHA
Kadıpaşa Mahallesi Yakar Sokak’taki bir apartmanda dün saat 10.30 sıralarında meydana gelen olayda, anne Şükran Küçükaslan temizlik yaptığı sırada evde oynayan Esra Küçükaslan, açık kalan balkon kapısından dışarı çıktı.
Balkondan sarkan Esra’yı görenler bağırarak anneye sesini duyurmaya çalıştı. Bu sırada korkulukları aşan Esra, 4’üncü kattan düştü. Zemin kattaki pastanenin tentenesi üzerine, oradan da yuvarlanarak yere düşen küçük kıza ilk müdahale çevredekiler tarafından yapıldı.
Kızının düştüğünü gören anne ise gözyaşları içinde aşağı indi. Çevredekiler anneyi sakinleştirmeye çalışırken, ihbar üzerine gelen sağlık ekipleri yaralı haldeki minik Esra’yı Alanya Devlet Hastanesi’ne götürdü. Genel Cerrahi Çocuk Servisi’nde tedaviye alınan Esra Küçükaslan kazayı küçük sıyrıklarla atlattı. Esra’nın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. DHA
Reza Zarrab'ın duruşması 6 Eylül'e ertelendi
Kara para aklama, dolandırıcılık ve İran'a uygulanan yaptırımları delme suçlamaları ile ABD'de tutuklanan İran asıllı Türkiye vatandaşı işadamı Reza Zarrab'ın New York'ta görülen davasının bir sonraki duruşması 6 Eylül'de yapılacak.
Yerel saatle 09.00'da (Türkiye saatiyle 16.00) başlayan ve 10 dakika süren duruşmada, Zarrab'ın avukatı Brafman, iddianameye itiraz ederek, davanın düşürülmesini isteyeceklerini söyledi. Davanın düşürülmesine ilişkin duruşma 6 Eylül'de yapılacak.
6 Eylül'de davanın düşürülmesine karar verilmezse, 23 Ocak'ta 2017'de Zarrab'ın yargılanmasına başlanacak.
Davaya bakan Yargıç Richard Berman, Zarrab'ın avukatı Benjamin Brafman aracılığıyla yaptığı kefaletle serbest kalma başvurusunu; Türkiye, İran ve Makedonya pasaportları bulunan Zarrab'ın kefaletle serbest bırakılması durumunda kaçma riski bulunduğu gerekçesiyle geri çevirmişti.
Brafman'ın, kefalet talebinin reddini de temyize götürmesi bekleniyor.
New York'taki Metropolitan Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve hakkında 75 yıl hapis cezası istenen işadamı Zarrab'ın, 16 Haziran'da görülmesi gereken duruşması, iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara'nın iş seyahatlerinin yoğunluğu gerekçesiyle 20 Haziran tarihine ertelenmişti. DHA
Yerel saatle 09.00'da (Türkiye saatiyle 16.00) başlayan ve 10 dakika süren duruşmada, Zarrab'ın avukatı Brafman, iddianameye itiraz ederek, davanın düşürülmesini isteyeceklerini söyledi. Davanın düşürülmesine ilişkin duruşma 6 Eylül'de yapılacak.
6 Eylül'de davanın düşürülmesine karar verilmezse, 23 Ocak'ta 2017'de Zarrab'ın yargılanmasına başlanacak.
Davaya bakan Yargıç Richard Berman, Zarrab'ın avukatı Benjamin Brafman aracılığıyla yaptığı kefaletle serbest kalma başvurusunu; Türkiye, İran ve Makedonya pasaportları bulunan Zarrab'ın kefaletle serbest bırakılması durumunda kaçma riski bulunduğu gerekçesiyle geri çevirmişti.
Brafman'ın, kefalet talebinin reddini de temyize götürmesi bekleniyor.
New York'taki Metropolitan Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve hakkında 75 yıl hapis cezası istenen işadamı Zarrab'ın, 16 Haziran'da görülmesi gereken duruşması, iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara'nın iş seyahatlerinin yoğunluğu gerekçesiyle 20 Haziran tarihine ertelenmişti. DHA
Nihat Hatipoğlu'ndan çok sert tepki!
İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ve kızı Buse Terim'e sosyal medyada yapılan hakaretlere çok sert tepki gösterdi.
Kağıthane Belediyesi tarafından Ramazan ayına özel düzenlenen programa konuşmacı olarak ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu, Türkiye'nin İspanya ile oynadığı maç sonrası aldığı yenilgi üzerine, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'i sosyal medya üzerinden küfür ederek eleştiren taraftarlara ateş püskürdü.
Fatih Terim'e yapılan eleştirilerin dozunun kaçtığını belirten Hatipoğlu, şunları söyledi:
"Bizim çocuklar kazansaydı keşke, ama bu bir müsabaka kaybederler, kazanırlar. Spor adamı değilim ama maçlarda üç ihtimal var, ya berabere kalırlar, ya yenerler, ya yenilirler. Keşke bizim çocuklarımız dünyanın birincisi olsa, ama olmamış. Arkadaşlar sosyal medyaya bakıyorsunuz, milli takım antrenörünün kendisine, eşine, kızına, kızının doğacak kızına iğrenç ifadeler kullanmışlar. Allah aşkına nedir bu ya! Ya öyle sözler var ki ben burada tekrar edemiyorum. Bir kesim bu kadar sefahate düştü, hiçbir iffet namus kalmadı. İnsanları nasıl kirletiyorlar, Allah sizi muhafaza eylesin, Allah çocuklarımız muhafaza eylesin. Bu artık sosyal medya falan değil, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar sefil ve yoldan çıkmış bir kitleyi bulamazsınız."
Kağıthane Belediyesi tarafından Ramazan ayına özel düzenlenen programa konuşmacı olarak ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu, Türkiye'nin İspanya ile oynadığı maç sonrası aldığı yenilgi üzerine, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'i sosyal medya üzerinden küfür ederek eleştiren taraftarlara ateş püskürdü.
Fatih Terim'e yapılan eleştirilerin dozunun kaçtığını belirten Hatipoğlu, şunları söyledi:
"Bizim çocuklar kazansaydı keşke, ama bu bir müsabaka kaybederler, kazanırlar. Spor adamı değilim ama maçlarda üç ihtimal var, ya berabere kalırlar, ya yenerler, ya yenilirler. Keşke bizim çocuklarımız dünyanın birincisi olsa, ama olmamış. Arkadaşlar sosyal medyaya bakıyorsunuz, milli takım antrenörünün kendisine, eşine, kızına, kızının doğacak kızına iğrenç ifadeler kullanmışlar. Allah aşkına nedir bu ya! Ya öyle sözler var ki ben burada tekrar edemiyorum. Bir kesim bu kadar sefahate düştü, hiçbir iffet namus kalmadı. İnsanları nasıl kirletiyorlar, Allah sizi muhafaza eylesin, Allah çocuklarımız muhafaza eylesin. Bu artık sosyal medya falan değil, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar sefil ve yoldan çıkmış bir kitleyi bulamazsınız."
Kandilli'den İstanbul için çok önemli deprem açıklaması
Boğaziçi Üniversitesi koordinatörlüğünde hayata geçirilen MARSite Projesi çerçevesinde Marmara Bölgesi 3.5 yıl boyunca karadan, denizaltı ve uzaydan izlendi. Elde edilen bulguları Prof. Nurcan Meral Özel anlattı: “Marmara'daki fay tek segmentten oluşmuyor ve her değişik segment farklı etkili farklı depremler üretebiliyor. Bu da tek segmentin oluşturacağından daha düşük enerjili deprem demek." Özel, "Avcılar'da heyelan izleme altyapısı kuruldu. Burada ve Beylikdüzü'ndeki kaymanın önemsenmesi gerekiyor. Adalar civarında 4 ayrı fay segmentinde bulduğumuz 2.5-3.7'ye kadar çıkan yer değiştirmelerin en fazla 7 büyüklüğünde depremler üretebileceğini gösteriyor" dedi.
Deprem, tsunami ve heyelan gibi doğal felaketlerin tehlike analizlerinin son teknolojiler kullanılarak yapılması ve risk azaltımı için Avrupa Birliği'nin 5.9 milyon Euro'luk fonuyla hayata geçirilen ve 42 ay süren Marmara Süpersite (MARSİte) Projesi tamamlandı. Yapılan çalışmalar ve elde edilen bulgular dün Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde yapılan bir toplantıyla açıklandı. Araştırma çerçevesinde Tekirdağ Şarköy'de kurulan Derin Kuyu Sistemi, yerin 150 metre altına doğrudan fayın içine yerleştirilerek anlık yer hareketlerini ve faylar üzerindeki gerilmelerini aynı anda hassas olarak sürekli izleyerek çok küçük sistemleri bile saptayabilecek.
ÇOK SEGMENT AZ ENERJİ
Proje Koordinatörü Prof. Nurcan Meral Özel, proje sayesinde Marmara Bölgesi'nin AB nezdinde öncelikli olarak izlenmesi gereken üç bölgeden biri olarak tanımlandığını söyleyerek elde edilen önemli sonuçları özetle şöyle anlattı:
"Avrupa'dan 21 Enstitü Marmara'yı inceledi. Üç buçuk yıl veri topladık. Bu süre içinde 33 bilimsel yayın çıktı. Marmara'yı yerden, uzay ve denizden inceledik. 72 farklı termal kaynak, soğuk göl ve kaynaklardan 120 örnek toplandı. 500 analitik tanımlama yapıldı. Gazların çıkışları izlendi. Kabuk deformasyonları Marmara'daki fayın gerilmeleri sürekli izlendi. İstanbul'u etkileyen yeryüzü değişimleri sorgulandı. Neticede Marmara'daki fayın tek segmentten oluşmadığı ve her değişik segmentin farklı etkili farklı depremler üretebileceği sonucuna ulaştık. Bu da tek segmentin oluşturacağından daha düşük enerjili deprem demek."
İKİ METRELİK DALGALAR
Özel şöyle devam etti:
"Gerçek zamanlı deprem ve tsunamı tehlikelerinin belirlenmesi üzerine de çalışıldı. 16 noktada GPS istasyonları yenilendi. Depremden hemen sonra kaynak parametrelerini en doğru şekilde belirleyerek hazırlık senaryoları oluşturduk. Marmara'da dalga yükseklikleri maksimum 2 metre civarına çıkabilir. İlk dalga varış zamanı 15 dakikadan az. Tsunami erken uyarı sisteminin deprem uyarı sistemine entegre olması ve yurttaşların bilinçlendirilmeleri gerekiyor. Bununla beraber Avcılar'da heyelan izleme altyapısı kuruldu. Burada ve Beylikdüzü'ndeki kaymanın önemsenmesi gerekiyor. Adalar civarında 4 ayrı fay segmentinde bulduğumuz 2.5-3.7'ye kadar çıkan yer değiştirmelerin en fazla 7 büyüklüğünde depremler üretebileceğini gösteriyor."
Deprem, tsunami ve heyelan gibi doğal felaketlerin tehlike analizlerinin son teknolojiler kullanılarak yapılması ve risk azaltımı için Avrupa Birliği'nin 5.9 milyon Euro'luk fonuyla hayata geçirilen ve 42 ay süren Marmara Süpersite (MARSİte) Projesi tamamlandı. Yapılan çalışmalar ve elde edilen bulgular dün Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nde yapılan bir toplantıyla açıklandı. Araştırma çerçevesinde Tekirdağ Şarköy'de kurulan Derin Kuyu Sistemi, yerin 150 metre altına doğrudan fayın içine yerleştirilerek anlık yer hareketlerini ve faylar üzerindeki gerilmelerini aynı anda hassas olarak sürekli izleyerek çok küçük sistemleri bile saptayabilecek.
ÇOK SEGMENT AZ ENERJİ
Proje Koordinatörü Prof. Nurcan Meral Özel, proje sayesinde Marmara Bölgesi'nin AB nezdinde öncelikli olarak izlenmesi gereken üç bölgeden biri olarak tanımlandığını söyleyerek elde edilen önemli sonuçları özetle şöyle anlattı:
"Avrupa'dan 21 Enstitü Marmara'yı inceledi. Üç buçuk yıl veri topladık. Bu süre içinde 33 bilimsel yayın çıktı. Marmara'yı yerden, uzay ve denizden inceledik. 72 farklı termal kaynak, soğuk göl ve kaynaklardan 120 örnek toplandı. 500 analitik tanımlama yapıldı. Gazların çıkışları izlendi. Kabuk deformasyonları Marmara'daki fayın gerilmeleri sürekli izlendi. İstanbul'u etkileyen yeryüzü değişimleri sorgulandı. Neticede Marmara'daki fayın tek segmentten oluşmadığı ve her değişik segmentin farklı etkili farklı depremler üretebileceği sonucuna ulaştık. Bu da tek segmentin oluşturacağından daha düşük enerjili deprem demek."
İKİ METRELİK DALGALAR
Özel şöyle devam etti:
"Gerçek zamanlı deprem ve tsunamı tehlikelerinin belirlenmesi üzerine de çalışıldı. 16 noktada GPS istasyonları yenilendi. Depremden hemen sonra kaynak parametrelerini en doğru şekilde belirleyerek hazırlık senaryoları oluşturduk. Marmara'da dalga yükseklikleri maksimum 2 metre civarına çıkabilir. İlk dalga varış zamanı 15 dakikadan az. Tsunami erken uyarı sisteminin deprem uyarı sistemine entegre olması ve yurttaşların bilinçlendirilmeleri gerekiyor. Bununla beraber Avcılar'da heyelan izleme altyapısı kuruldu. Burada ve Beylikdüzü'ndeki kaymanın önemsenmesi gerekiyor. Adalar civarında 4 ayrı fay segmentinde bulduğumuz 2.5-3.7'ye kadar çıkan yer değiştirmelerin en fazla 7 büyüklüğünde depremler üretebileceğini gösteriyor."
Üniversite öğrencisi motosiklet kazasında öldü
Kastamonu'nun Tosya ilçesi'nde otomobilin çarptığı motosikletin sürücüsü yaralanırken arkasında oturan üniversite öğrencisi arkadaşı 24 yaşındaki Semih Anbarcı yaşamını kaybetti.
Kaza, saat 17.30 sularında Tosya – Kastamonu yolunda meydana geldi. Kastamonu istikametinden Tosya yönüne giden 55 yaşındaki Mehmet Yiğit idaresindeki 37 KC 657 plakalı otomobil, karşı şeritten gelen 25 yaşındaki Yunus Karaca idaresindeki
37 KF 823 plakalı motosiklet ile çarpıştı. Kazanın etkisiyle savrulan motosikletin sürücüsü Yunus Karaca yaralanırken, arkasında oturan arkadaşı Semih Anbarcı yaşamını yitirdi. Yunus Karaca olay yerine gelen 112 Acil ekibi tarafından kaldırıldığı Tosya Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Otomobil sürücüsü Mehmet Yiğit ifadesi alınmak İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü.
Kazada yaşamını yitiren Semih Anbarcı’nın Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi Yazılım Mühendisliği Bölümü öğrencisi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. DHA
Kaza, saat 17.30 sularında Tosya – Kastamonu yolunda meydana geldi. Kastamonu istikametinden Tosya yönüne giden 55 yaşındaki Mehmet Yiğit idaresindeki 37 KC 657 plakalı otomobil, karşı şeritten gelen 25 yaşındaki Yunus Karaca idaresindeki
37 KF 823 plakalı motosiklet ile çarpıştı. Kazanın etkisiyle savrulan motosikletin sürücüsü Yunus Karaca yaralanırken, arkasında oturan arkadaşı Semih Anbarcı yaşamını yitirdi. Yunus Karaca olay yerine gelen 112 Acil ekibi tarafından kaldırıldığı Tosya Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınırken sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Otomobil sürücüsü Mehmet Yiğit ifadesi alınmak İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü.
Kazada yaşamını yitiren Semih Anbarcı’nın Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi Yazılım Mühendisliği Bölümü öğrencisi olduğu öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. DHA
Aydın’da 2 günlük sıcak tatili
Aydın'da mevsim normallerinin 5 ila 9 derece üzerinde seyreden hava sıcaklıkları nedeniyle hamile olanlar ile sağlık sorunu bulunan kamu görevlilerine Valilik tarafından, bugün ve yarın için iki gün idari izin verildiği bildirildi.
Aydın Valisi Ömer Faruk Koçak, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Aydın’da 20 Haziran Pazartesi günü sıcaklığın 44 derece civarında olması beklenmektedir. Vatandaşların sıcak çarpmasına maruz kalmamaları için başta hastaneler ve tüm sağlık kurum ve kuruluşları olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli, hamile, kalp damar hastalığı, hipertansiyon, KOAH, diyabet, kanser gibi kronik hastalığı olan kamu görevlilerinin 20 -21 Haziran 2016 pazartesi ve salı günleri idari izinli sayılmaları, mecbur kalınmadıkça sıcaklığın yoğun olarak hissedileceği 10.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması hususunda bilgi ve gereğini rica ederim” dedi.Meteoroloji Genel Müdürlüğü Meteoroloji 2. Bölge Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre Aydın’ın önümüzdeki bir hafta boyunca Kuzey Afrika üzerinden gelen kuvvetli sıcak hava dalgasının etkisinde kalacağı tahmin edildiği bildirildi. DHA
Aydın Valisi Ömer Faruk Koçak, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Aydın’da 20 Haziran Pazartesi günü sıcaklığın 44 derece civarında olması beklenmektedir. Vatandaşların sıcak çarpmasına maruz kalmamaları için başta hastaneler ve tüm sağlık kurum ve kuruluşları olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli, hamile, kalp damar hastalığı, hipertansiyon, KOAH, diyabet, kanser gibi kronik hastalığı olan kamu görevlilerinin 20 -21 Haziran 2016 pazartesi ve salı günleri idari izinli sayılmaları, mecbur kalınmadıkça sıcaklığın yoğun olarak hissedileceği 10.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması hususunda bilgi ve gereğini rica ederim” dedi.Meteoroloji Genel Müdürlüğü Meteoroloji 2. Bölge Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre Aydın’ın önümüzdeki bir hafta boyunca Kuzey Afrika üzerinden gelen kuvvetli sıcak hava dalgasının etkisinde kalacağı tahmin edildiği bildirildi. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)