Önceki gün hayata gözlerini yuman İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk bugün toprağa verilecek. Öztürk'ün Karacaahmet Şakirin Camii'nde öğle namazını müteakiben Kanlıca Mezarlığı'nda defnedileceği açıklandı.
Uzun süredir kanser tedavisi gören ilahiyat profesörü Yaşar Nuri Öztürk önceki gün 65 yaşında, hayata gözlerini yummuştu. Öztürk bugün İstanbul’da toprağa verilecek.
KILIÇDAROĞLU DA KATILACAK
Törene CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katılacak.
ÖĞLE NAMAZINI MÜTEAKİP TOPRAĞA VERİLECEK
Eski CHP Milletvekili de olan Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Karacaahmet Şakirin Camisi’nde öğleyin düzenlenecek cenaze töreninin ardından Kanlıca Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
AİLESİ İLAN VERDİ
Öztürk ailesi Yaşar Nuri’nin ölümünün ardından gazetelere ilan verdi. İlanda şu ifadelere yer verildi ” Hafız Temel ve Saniye Öztürk’ün oğlu, ömrünü Kur’an-ı Kerim’e adamış ve ilim ve düşünce adamı, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi kurucu dekanı, 22. Dönem İstanbul milletvekili, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı, “Türkiye’nin HOcası” Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk 22 Haziran 2016’da ebediyete intikal etmiştir. Mekanı cennet,makamı ali olsun. Milletimizin başı sağolsun.
Cenazesi, 24 Haziran 2016 Cuma günü, Karacaahmet Şakirin Camii’nde öğle namazını müteakiben Kanlıca Mezarlığı’nda defnedilecektir. Ailesi”
24 Haziran 2016 Cuma
İngiltere AB’den çıktı mı? İşte sonuç!
İngiltere'de tarihi oylama TSİ 00.00 itibariyle sona erdi. Milyonlarca seçmen İngiltere'nin Avrupa Birliği'nde kalıp kalmamasını belirlemek üzere sandığa gitti. Oy sayımı sürerken, ilk sonuçlar AB'de kalma yanlılarının yarışı önde götürdüğüne işaret etti. Ancak oyların tümü sayıldı ve ayrılıkçılar yaklaşık 1 milyon farkla yarışı önde bitirdi. Resmî olmayan sonuçlara göre; İngiltere, AB'den çıkıyor.
Sandıklar TSİ ile 00:00’da kapanırken, ilk sonuçlar saat farkı nedeniyle oy verme işleminin bir saat erken bittiği Cebelitarık’tan geldi.
Tahmin edildiği üzere burada yüzde 96’lık ezici bir çoğunluk AB’de kalma yönünde irade beyan etti.
Fakat Cebelitarık’tan gelen sonuçlar, herhangi bir kampın zaferine işaret etmiyordu. Çünkü Cebelitarık, 382 sayım merkezinden sadece biri…
Newcastle-upon-Tyne ve Orkney’de “AB’de kalma” yanlıları yarışı önde bitirdi.
Sunderland ise yüzde 61.3 gibi yüksek bir oranla “ayrılma” lehinde oy kullandı. Swindon da Sunderland’ı takip etti ve yüzde 54.7 tercihini “ayrılalım”dan yana kullandı.
382 bölgeden 381’inde oy sayım işleme tamamlandı. BBC’nin internet sitesinde yayınladığı rakamlara göre; 17 milyon 61 bin 744 seçmen AB’den ayrılma yönünde oy verirken, 15 milyon 864 bin 555 kişi ise “AB’de kalalım” dedi.
Resmî olmayan sonuçlara göre; İngiltere, yüzde 51.9 oy oranıyla AB’den çıkıyor.
KATILIM ORANI YÜKSEK
Oy verme işlemleri tamamlandıktan sonra sandıklar mühürlendi ve seçim bölgelerindeki 382 sayım merkezine taşındı, ardından da sayıma geçildi. Yerel sandıklardan gelen sonuçlar gece boyunca açıklandı ve hâlâ açıklanıyor.
Seçimlerin ulusal çaptaki kesin sonuçları ise yetkililer tarafından Manchester’da kamuoyuna duyurulacak.
Seçime katılım oranının yaklaşık yüzde 72 seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu oran, 1992’deki seçimlerden bu yana en yüksek katılımlı seçime tekabül ediyor.
BBC, İskoçya’daki katılım oranının, bağımsızlık referandumunun gerisinde kaldığını duyurdu. Ancak İskoçlar, tıpkı Londralılar gibi AB’de kalmaktan yana güçlü bir tavır ortaya koydu.
Politico yayın organının kıdemli muhabiri Ryan Heath, Avrupa Parlamentosu’nda grubu olan partilerin liderleri tarafından bu sabah acil bir toplantı kararı alındığını yazdı.
BBC’den Mark Lowen, ilk sonuçlara ilişkin “Politik, ekonomik ve sosyal bir kötü sürpriz. Bu tamamen sıra dışı” yazdı.
SANDIK ÇIKIŞ ANKETİ YOK AMA…
Referandumla ilgili sandık çıkış anketi yayınlanmayacağı açıklanmıştı.
Buna karşın; YOUGOV araştırma şirketi, Sky News televizyonu için seçim günü internet üzerinden 5 bin kişiyle yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı.
Buna göre; AB’de kalmak için oy verenlerin oranı yüzde 52. Brexit yönünde oy verenler ise yüzde 48’de kaldı.
Ipsos MORI’nin çarşamba ve perşembe günü yaptığı ankette ise AB’de kalmak isteyenlerin oranı yüzde 54 olarak görünüyor. Ayrılıkçılar ise yüzde 46 olarak belirlendi.
FARAGE YENİLGİYİ KABUL ETTİ, SONRA DA…
Anket sonuçlarını gelmesi üzerine ilk açıklama, ayrılık kampanyasının ateşli savunucularından
İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP) lideri Nigel Farage’dan geldi.
Sky News’e konuşan Farage, “Olağanüstü bir referandum kampanyası oldu, katılım son derece yüksek olacak gibi ve ‘Kalalım’ üstün gibi görünüyor” dedi.
Partisinin ve kendisinin hiçbir yere gitmeyeceğini vurgulayan Farage, “Partimiz gelecekte daha güçlü olmayı sürdürecek” dedi.
Farage, gazetecilere yaptığı açıklamada ise “AB muhalifleri cini şişeden” çıktı ifadesini kullandı.
Farage yenilgiyi kabul ettiği bu açıklamalarından sadece üç saat sonra destekçilerine zafer konuşması yaptı. “Eğer tahminler doğruysa, bu gerçek insanlar, sıradan insanlar ve düzgün insanlar için bir zafer olacak” diyen Farage, “Çok ulusluluğa karşı, büyük ticari bankalara karşı, büyük entrikalara karşı, yalanlara, yolsuzluğa, düzenbazlığa karşı savaştık ve bugün dürüstlük, namus ve halka inanç kazanıyor” şeklinde konuştu.
Göçmen karşıtı UKIP’in lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haydi 23 Haziran’ı bağımsızlık günümüz olarak tarihe kaydedelim.”
CAMERON’DAN TEŞEKKÜR TWEET’İ
AB’de kalma kampanyası yürüten İngiltere Başbakanı Cameron ise ilk açıklamasını Twitter üzerinden yaptı. Cameron, “Britanya’nın daha güçlü, daha güvenli ve Avrupa’da daha varlıklı olması için oy veren herkese teşekkür ediyorum” diye yazdı.
Muhafazakâr Parti Milletvekili Robert Syms öncülüğünde 84 ayrılma yanlısı muhafazakâr milletvekili, referandum sonucuna bakılmaksızın Cameron’ın başbakanlık koltuğunda kalması için bir mektup imzaladı.
Londra eski Belediye Başkanı ve Cameron’ın referandumdaki en büyük rakibi Boris Johnson da imzacılar arasında.
KAHVALTIDA SONUÇLAR GELMİŞ OLACAK
Sonuçların sabah saatlerinde kesinleşmesi bekleniyor. Seçim Komisyonu, kesin sonucun bugün ‘kahvaltı vaktinde’ belli olacağını tahmin ediyor.
Dünyanın sonuçlarına odaklandığı referandum için 46 milyon 503 bin 464 seçmen oy kullanmak için kayıt yaptırmıştı.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
Bugün sandıktan çıkacak kararının hukuki bir bağlayıcılığı yok. Ancak Başbakan David Cameron liderliğindeki Muhafazakâr Parti hükümeti, çıkan sonuca siyasi olarak kayıtsız kalamaz.
Bu nedenle de Cameron’ın, muhtemel bir ayrılma kararını Lizbon Antlaşması’nın 50’nci maddesine bağlı olarak AB Konseyi’ne bildirmesi gerekiyor.
Bildirim ardından süreç başlayacak. AB ile Londra yönetimi, ayrılık üzerinde görüşmeler yürütecek. En geç iki yıl içerisinde ise AB anlaşmaları İngiltere için bağlayıcılığını yitirecek. Sözcü
Sandıklar TSİ ile 00:00’da kapanırken, ilk sonuçlar saat farkı nedeniyle oy verme işleminin bir saat erken bittiği Cebelitarık’tan geldi.
Tahmin edildiği üzere burada yüzde 96’lık ezici bir çoğunluk AB’de kalma yönünde irade beyan etti.
Fakat Cebelitarık’tan gelen sonuçlar, herhangi bir kampın zaferine işaret etmiyordu. Çünkü Cebelitarık, 382 sayım merkezinden sadece biri…
Newcastle-upon-Tyne ve Orkney’de “AB’de kalma” yanlıları yarışı önde bitirdi.
Sunderland ise yüzde 61.3 gibi yüksek bir oranla “ayrılma” lehinde oy kullandı. Swindon da Sunderland’ı takip etti ve yüzde 54.7 tercihini “ayrılalım”dan yana kullandı.
382 bölgeden 381’inde oy sayım işleme tamamlandı. BBC’nin internet sitesinde yayınladığı rakamlara göre; 17 milyon 61 bin 744 seçmen AB’den ayrılma yönünde oy verirken, 15 milyon 864 bin 555 kişi ise “AB’de kalalım” dedi.
Resmî olmayan sonuçlara göre; İngiltere, yüzde 51.9 oy oranıyla AB’den çıkıyor.
KATILIM ORANI YÜKSEK
Oy verme işlemleri tamamlandıktan sonra sandıklar mühürlendi ve seçim bölgelerindeki 382 sayım merkezine taşındı, ardından da sayıma geçildi. Yerel sandıklardan gelen sonuçlar gece boyunca açıklandı ve hâlâ açıklanıyor.
Seçimlerin ulusal çaptaki kesin sonuçları ise yetkililer tarafından Manchester’da kamuoyuna duyurulacak.
Seçime katılım oranının yaklaşık yüzde 72 seviyesinde olacağı tahmin ediliyor. Bu oran, 1992’deki seçimlerden bu yana en yüksek katılımlı seçime tekabül ediyor.
BBC, İskoçya’daki katılım oranının, bağımsızlık referandumunun gerisinde kaldığını duyurdu. Ancak İskoçlar, tıpkı Londralılar gibi AB’de kalmaktan yana güçlü bir tavır ortaya koydu.
Politico yayın organının kıdemli muhabiri Ryan Heath, Avrupa Parlamentosu’nda grubu olan partilerin liderleri tarafından bu sabah acil bir toplantı kararı alındığını yazdı.
BBC’den Mark Lowen, ilk sonuçlara ilişkin “Politik, ekonomik ve sosyal bir kötü sürpriz. Bu tamamen sıra dışı” yazdı.
SANDIK ÇIKIŞ ANKETİ YOK AMA…
Referandumla ilgili sandık çıkış anketi yayınlanmayacağı açıklanmıştı.
Buna karşın; YOUGOV araştırma şirketi, Sky News televizyonu için seçim günü internet üzerinden 5 bin kişiyle yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı.
Buna göre; AB’de kalmak için oy verenlerin oranı yüzde 52. Brexit yönünde oy verenler ise yüzde 48’de kaldı.
Ipsos MORI’nin çarşamba ve perşembe günü yaptığı ankette ise AB’de kalmak isteyenlerin oranı yüzde 54 olarak görünüyor. Ayrılıkçılar ise yüzde 46 olarak belirlendi.
FARAGE YENİLGİYİ KABUL ETTİ, SONRA DA…
Anket sonuçlarını gelmesi üzerine ilk açıklama, ayrılık kampanyasının ateşli savunucularından
İngiltere Bağımsızlık Partisi (UKIP) lideri Nigel Farage’dan geldi.
Sky News’e konuşan Farage, “Olağanüstü bir referandum kampanyası oldu, katılım son derece yüksek olacak gibi ve ‘Kalalım’ üstün gibi görünüyor” dedi.
Partisinin ve kendisinin hiçbir yere gitmeyeceğini vurgulayan Farage, “Partimiz gelecekte daha güçlü olmayı sürdürecek” dedi.
Farage, gazetecilere yaptığı açıklamada ise “AB muhalifleri cini şişeden” çıktı ifadesini kullandı.
Farage yenilgiyi kabul ettiği bu açıklamalarından sadece üç saat sonra destekçilerine zafer konuşması yaptı. “Eğer tahminler doğruysa, bu gerçek insanlar, sıradan insanlar ve düzgün insanlar için bir zafer olacak” diyen Farage, “Çok ulusluluğa karşı, büyük ticari bankalara karşı, büyük entrikalara karşı, yalanlara, yolsuzluğa, düzenbazlığa karşı savaştık ve bugün dürüstlük, namus ve halka inanç kazanıyor” şeklinde konuştu.
Göçmen karşıtı UKIP’in lideri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Haydi 23 Haziran’ı bağımsızlık günümüz olarak tarihe kaydedelim.”
CAMERON’DAN TEŞEKKÜR TWEET’İ
AB’de kalma kampanyası yürüten İngiltere Başbakanı Cameron ise ilk açıklamasını Twitter üzerinden yaptı. Cameron, “Britanya’nın daha güçlü, daha güvenli ve Avrupa’da daha varlıklı olması için oy veren herkese teşekkür ediyorum” diye yazdı.
Muhafazakâr Parti Milletvekili Robert Syms öncülüğünde 84 ayrılma yanlısı muhafazakâr milletvekili, referandum sonucuna bakılmaksızın Cameron’ın başbakanlık koltuğunda kalması için bir mektup imzaladı.
Londra eski Belediye Başkanı ve Cameron’ın referandumdaki en büyük rakibi Boris Johnson da imzacılar arasında.
KAHVALTIDA SONUÇLAR GELMİŞ OLACAK
Sonuçların sabah saatlerinde kesinleşmesi bekleniyor. Seçim Komisyonu, kesin sonucun bugün ‘kahvaltı vaktinde’ belli olacağını tahmin ediyor.
Dünyanın sonuçlarına odaklandığı referandum için 46 milyon 503 bin 464 seçmen oy kullanmak için kayıt yaptırmıştı.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?
Bugün sandıktan çıkacak kararının hukuki bir bağlayıcılığı yok. Ancak Başbakan David Cameron liderliğindeki Muhafazakâr Parti hükümeti, çıkan sonuca siyasi olarak kayıtsız kalamaz.
Bu nedenle de Cameron’ın, muhtemel bir ayrılma kararını Lizbon Antlaşması’nın 50’nci maddesine bağlı olarak AB Konseyi’ne bildirmesi gerekiyor.
Bildirim ardından süreç başlayacak. AB ile Londra yönetimi, ayrılık üzerinde görüşmeler yürütecek. En geç iki yıl içerisinde ise AB anlaşmaları İngiltere için bağlayıcılığını yitirecek. Sözcü
Mardin ve Hakkari’de altı şehit
Mardin'in Derik İlçesi'nde PKK'lıların jandarma karakoluna düzenlediği saldırının ardından bölgeye takviye giden timin bulunduğu askeri araca teröristlerin saldırısında iki asker şehit oldu. Hakkari'de de bomba patladı dört asker şehit düştü.
Mardin’in Derik İlçesi’ne bağlı Akçay Köyündeki Soğukkuyu Jandarma Karakolu’na bugün sabah saat 06.30’da bir grup PKK’lı tarafından uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. Güvenlik güçlerinin karşı ateşi üzerine çatışma çıktı. Çatışmanın haber verilmesi üzerine saldırıya uğrayan karakola Derik’ten takviye timler gönderildi. Ancak bölgeye takviye gönderilen askeri time PKK’lı teröristlerin pusu kurup ateş açması sonucu ilk belirlemelere göre iki asker şehit oldu. Bölgeye sevk edilen takviye birlikler teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için geniş kapsamlı operasyon başlattı.
HAKKARİ: DÖRT ŞEHİT
Bir acı haber de saat 07:15’de geldi. Hakkâri Çukurca karayolunun emniyetini alan askerlerin bulundukları bölgede, el yapımı patlayıcıların patlaması sonucu dört asker şehit düştü. Sözcü
Mardin’in Derik İlçesi’ne bağlı Akçay Köyündeki Soğukkuyu Jandarma Karakolu’na bugün sabah saat 06.30’da bir grup PKK’lı tarafından uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendi. Güvenlik güçlerinin karşı ateşi üzerine çatışma çıktı. Çatışmanın haber verilmesi üzerine saldırıya uğrayan karakola Derik’ten takviye timler gönderildi. Ancak bölgeye takviye gönderilen askeri time PKK’lı teröristlerin pusu kurup ateş açması sonucu ilk belirlemelere göre iki asker şehit oldu. Bölgeye sevk edilen takviye birlikler teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için geniş kapsamlı operasyon başlattı.
HAKKARİ: DÖRT ŞEHİT
Bir acı haber de saat 07:15’de geldi. Hakkâri Çukurca karayolunun emniyetini alan askerlerin bulundukları bölgede, el yapımı patlayıcıların patlaması sonucu dört asker şehit düştü. Sözcü
23 Haziran 2016 Perşembe
Melikşah Üniversitesi'ne kayyum
Kayseri'de, 'paralel yapı' soruşturmasına yönelik operasyon kapsamında Melikşah Üniversitesi'nin bağlı olduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'na mahkemece kayyum atandı.
Anadolu Ajansı'nın geçtiği haberde, üniversitenin yerleşkesi ve çevresinde çok sayıda vatandaşın arsasının baskı veya din inançları suistimal ederek düşük fiyata alınıp üniversiteye dönüştürüldüğü iddia edildi.
Soruşturma kapsamında vakfa, "Vakfa ait gayrimenkullerin FETÖ/PDY örgütü bünyesindeki şirket, dernek, eğitim ve öğretim kurumu üzerine faaliyet gösteren tüzel kişilere değerinden düşük fiyatla kiralanmak suretiyle vakfın zarara uğratıldığı, vakfın kuruluşundaki amacı ve vakıf tüzüğünde belirtilen amacı yerine tamamen FETÖ/PDY örgütüne finansman ve yarar sağlama adına faaliyet gösterdiği" suçlaması getirildi.
7 KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTI
Bu iddiların ardından Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından Melikşah Üniversitesinin bağlı bulunduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfının yönetim organlarına kayyum atandı. Kayseri'de daha önce "nitelikli ve örgütlü yağma" suçlamasıyla başlatılan operasyon kapsamında o dönem Boydak Holding CEO'su ve Melikşah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olan Memduh Boydak'ın da aralarında bulunduğu 7 kişi gözaltına alınmış, Memduh Boydak ile M.F. ve A.T. savcılıktan, H.G, V.D, Ö.K. ve N.S. ise tutuklanma istemiyle sevk edildikleri mahkemece serbest bırakılmıştı.
Soruşturmanın genişletilmesiyle vakfın ve üniversitenin mütevelli heyetinde görev alan 30 kişi hakkında, "örgütlü olarak nitelikle yağma ve suça teşebbüs" suçlarından dava açılmıştı. Hürriyet
Anadolu Ajansı'nın geçtiği haberde, üniversitenin yerleşkesi ve çevresinde çok sayıda vatandaşın arsasının baskı veya din inançları suistimal ederek düşük fiyata alınıp üniversiteye dönüştürüldüğü iddia edildi.
Soruşturma kapsamında vakfa, "Vakfa ait gayrimenkullerin FETÖ/PDY örgütü bünyesindeki şirket, dernek, eğitim ve öğretim kurumu üzerine faaliyet gösteren tüzel kişilere değerinden düşük fiyatla kiralanmak suretiyle vakfın zarara uğratıldığı, vakfın kuruluşundaki amacı ve vakıf tüzüğünde belirtilen amacı yerine tamamen FETÖ/PDY örgütüne finansman ve yarar sağlama adına faaliyet gösterdiği" suçlaması getirildi.
7 KİŞİ GÖZALTINA ALINMIŞTI
Bu iddiların ardından Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından Melikşah Üniversitesinin bağlı bulunduğu Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfının yönetim organlarına kayyum atandı. Kayseri'de daha önce "nitelikli ve örgütlü yağma" suçlamasıyla başlatılan operasyon kapsamında o dönem Boydak Holding CEO'su ve Melikşah Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olan Memduh Boydak'ın da aralarında bulunduğu 7 kişi gözaltına alınmış, Memduh Boydak ile M.F. ve A.T. savcılıktan, H.G, V.D, Ö.K. ve N.S. ise tutuklanma istemiyle sevk edildikleri mahkemece serbest bırakılmıştı.
Soruşturmanın genişletilmesiyle vakfın ve üniversitenin mütevelli heyetinde görev alan 30 kişi hakkında, "örgütlü olarak nitelikle yağma ve suça teşebbüs" suçlarından dava açılmıştı. Hürriyet
Yaşar Nuri Öztürk için hazırlanan karikatüre büyük tepki!
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk dün evinde hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk'ün ölümünün ardından yayınlanan karikatür büyük tepki çekti. 'Misvak' adlı mizah dergisinin yayınladığı karikatür gelen tepkiler üzerine derginin resmi Twitter hesabından silindi. Karikatürde Prof. Öztürk, cehennemde gösteriliyordu.
Özellikle sosyal medya kullanıcılarının büyük tepki gösterdiği karikatürde Prof. Öztürk, cehennemde olarak resmediliyor ve zebanilerin sorularına cevap veremediği görülüyor.
İşte tepki çeken o karikatür:
Özellikle sosyal medya kullanıcılarının büyük tepki gösterdiği karikatürde Prof. Öztürk, cehennemde olarak resmediliyor ve zebanilerin sorularına cevap veremediği görülüyor.
İşte tepki çeken o karikatür:
Marmara Denizi’nde deprem
Saat 02:35'te merkez üssü Marmara Denizi olan 3.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Saat 02:36’da merkez üssü Marmara Denizi (Yalova açıkları) olan Richter Ölçeği’ne göre 3.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Kandilli Rasathanesinin verilerine göre, 8.3 kilometre derinlikte meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre can veya mal kaybı yaşanmadı. Deprem sonrası bazı vatandaşların sokaklara çıktıkları belirtildi. Deprem Yalova, Bursa ve İstanbul’un bazı ilçelerinde hissedildi.
Saat 02:36’da merkez üssü Marmara Denizi (Yalova açıkları) olan Richter Ölçeği’ne göre 3.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Kandilli Rasathanesinin verilerine göre, 8.3 kilometre derinlikte meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre can veya mal kaybı yaşanmadı. Deprem sonrası bazı vatandaşların sokaklara çıktıkları belirtildi. Deprem Yalova, Bursa ve İstanbul’un bazı ilçelerinde hissedildi.
Bu arsalara otoyol piyangosu vurdu
Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesi ve Osmangazi köprüsü güzergahındaki arsalar 3 yılda yüzde 150’den fazla değerlendi. Köprünün açılması ve otoyolun devreye girmesiyle fiyat artışının sürmesi bekleniyor.
İstanbul'u İzmir'e bağlayacak olan toplam 433 kilometre uzunluğundaki Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinde inşaat çalışmaları sürüyor. Projesi'nin en büyük ayağını oluşturan Osman Gazi Köprüsü, 30 Haziran'daki açılış törenine hazırlanıyor. Osmangazi Köprüsü sayesinde İzmit Körfezi sadece 4 dakikada geçilebilecek. Böylece hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlanması planlanıyor. İstanbul ile İzmir arasındaki ulaşım süresini 9 saatten 3.5 saate indirecek Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinin toplam yatırım bedeli 9 milyar doları buluyor. Projenin tamamının 2019 yılında tamamlanıp devreye alınması planlanıyor. Hürriyet Gazetesi’nden Gülistan Alagöz’ün haberine göre Gebze'den başlayıp Osman Gazi Köprüsü'nden Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa kentlerini izleyerek İzmir'e inen Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu'nun geçtiği araziler her geçen gün değerine değer katıyor.
YALOVA ÖNE ÇIKIYOR
Bursa, Balıkesir, İzmir, Manisa, İzmit ve Yalova'da tarla vasfında olan arazi fiyatları son 3 yılda yüzde 150'de fazla arttı. Eva Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, şimdilerde Yalova ve Bursa'nın köylerinde ciddi bir hareketlilik olduğunu, 2019'da tamamlanacak, İzmir'e kadar olan bağlantı yolunun Manisa ve İzmir çevresindeki arazilerde de değer artışı yaratacağını söylüyor. ERA Gayrimenkul Türkiye Koordinatörü Mustafa Baygan, İstanbul–İzmir Otoyolu güzergahındaki köylerde arazi fiyatlarının, dönümü 5 bin ile 100 bin arasında değiştiğini belirtiyor. Gebze'den ziyade Yalova tarafındaki arazileri değerlendiğine de dikkat çeken Baygan, projenin geçeceği alanlardaki tarlaların büyük kısmı imara açıldığını da dikkat çekiyor. Eva Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırmaya göre Bursa ve Yalova'da tarla vasfındaki arsaların metrekare fiyatı 200 TL, Gebze'de 150 TL, Balıkesir'de 45 TL ve Manisa'da 35 TL'yi buldu.
YABANCI ETKİSİ
Proje sayesinde, Yalova ilinin İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük metropollere ulaşımının kolaylaşacağını belirten Yazıcı, çevre illerden Yalova iline doğru olan iç göçün hızlanması ile birlikte nüfusun artmasını beklediklerini söyledi. Yalova'daki gayrimenkul sektörünün de ivme kazandığını belirten Yazıcı, “Zaten bölge geçtiğimiz 3 yıldır artış trendinde ve bölgedeki arsa fiyatları yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi. Konut fiyatları Yalova'da yabancıların da ilgi duyduğu bazı bölgelerde son 5 yılda yüzde 100'e yakın artış gösterdi” dedi. Proje tamamlanıp kullanıma açıldığında ise ikinci bir dalga olarak tekrar gayrimenkul fiyatlarında artışlar beklendiğini dile getiren Yazıcı, gayrimenkul fiyatlarının ulaşıma kolaylığına ve özelliklerine göre orta vadede yüzde 20-30 bandında değer kazanacağını söyledi. Yalova ve Bursa'ya yabancıların 3 yılda yoğun ilgi gösterdiğini belirten TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, Gebze- Dilovası'nın geçmişten gelen lojistik sanayi kimliğini katlayarak arttırdığını, Balıkesir'in de lojistik açıdan orta vadede önem bir adres olacağını dile getirdi. Maya, İzmir'de de gayrimenkul fiyat artışlarının yaşandığını belirtti.
30 HAZİRAN'DA AÇILACAK
Yap-işlet-devret modeliyle yapılan Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyolu projesinin ihalesi 9 Nisan 2009 tarihinde yapıldı ve Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay Grubu tarafından verilen 22 yıl 4 aylık teklif yapım ve işletme teklifi en uygun teklif olarak belirlendi. Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu 384 kilometre otoyol ve 49 kilometre bağlantı yolu olmak üzere toplam 433 kilometre uzunluğunda olacak. Projenin en büyük ayağını oluşturan Osman Gazi Köprüsü sayesinde İzmit Körfezi 4 dakikada geçilebilecek. Yaklaşık 39 ayda tamamlanan köprünün yapımında 8 bin kişi çalıştı. Köprü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın katılacağı törenle 30 Haziran'da açılacak.
İstanbul'u İzmir'e bağlayacak olan toplam 433 kilometre uzunluğundaki Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinde inşaat çalışmaları sürüyor. Projesi'nin en büyük ayağını oluşturan Osman Gazi Köprüsü, 30 Haziran'daki açılış törenine hazırlanıyor. Osmangazi Köprüsü sayesinde İzmit Körfezi sadece 4 dakikada geçilebilecek. Böylece hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlanması planlanıyor. İstanbul ile İzmir arasındaki ulaşım süresini 9 saatten 3.5 saate indirecek Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu projesinin toplam yatırım bedeli 9 milyar doları buluyor. Projenin tamamının 2019 yılında tamamlanıp devreye alınması planlanıyor. Hürriyet Gazetesi’nden Gülistan Alagöz’ün haberine göre Gebze'den başlayıp Osman Gazi Köprüsü'nden Yalova, Bursa, Balıkesir, Manisa kentlerini izleyerek İzmir'e inen Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu'nun geçtiği araziler her geçen gün değerine değer katıyor.
YALOVA ÖNE ÇIKIYOR
Bursa, Balıkesir, İzmir, Manisa, İzmit ve Yalova'da tarla vasfında olan arazi fiyatları son 3 yılda yüzde 150'de fazla arttı. Eva Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, şimdilerde Yalova ve Bursa'nın köylerinde ciddi bir hareketlilik olduğunu, 2019'da tamamlanacak, İzmir'e kadar olan bağlantı yolunun Manisa ve İzmir çevresindeki arazilerde de değer artışı yaratacağını söylüyor. ERA Gayrimenkul Türkiye Koordinatörü Mustafa Baygan, İstanbul–İzmir Otoyolu güzergahındaki köylerde arazi fiyatlarının, dönümü 5 bin ile 100 bin arasında değiştiğini belirtiyor. Gebze'den ziyade Yalova tarafındaki arazileri değerlendiğine de dikkat çeken Baygan, projenin geçeceği alanlardaki tarlaların büyük kısmı imara açıldığını da dikkat çekiyor. Eva Gayrimenkul Değerleme tarafından yapılan araştırmaya göre Bursa ve Yalova'da tarla vasfındaki arsaların metrekare fiyatı 200 TL, Gebze'de 150 TL, Balıkesir'de 45 TL ve Manisa'da 35 TL'yi buldu.
YABANCI ETKİSİ
Proje sayesinde, Yalova ilinin İstanbul, İzmir ve Bursa gibi büyük metropollere ulaşımının kolaylaşacağını belirten Yazıcı, çevre illerden Yalova iline doğru olan iç göçün hızlanması ile birlikte nüfusun artmasını beklediklerini söyledi. Yalova'daki gayrimenkul sektörünün de ivme kazandığını belirten Yazıcı, “Zaten bölge geçtiğimiz 3 yıldır artış trendinde ve bölgedeki arsa fiyatları yüzde 100'ün üzerinde artış gösterdi. Konut fiyatları Yalova'da yabancıların da ilgi duyduğu bazı bölgelerde son 5 yılda yüzde 100'e yakın artış gösterdi” dedi. Proje tamamlanıp kullanıma açıldığında ise ikinci bir dalga olarak tekrar gayrimenkul fiyatlarında artışlar beklendiğini dile getiren Yazıcı, gayrimenkul fiyatlarının ulaşıma kolaylığına ve özelliklerine göre orta vadede yüzde 20-30 bandında değer kazanacağını söyledi. Yalova ve Bursa'ya yabancıların 3 yılda yoğun ilgi gösterdiğini belirten TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya, Gebze- Dilovası'nın geçmişten gelen lojistik sanayi kimliğini katlayarak arttırdığını, Balıkesir'in de lojistik açıdan orta vadede önem bir adres olacağını dile getirdi. Maya, İzmir'de de gayrimenkul fiyat artışlarının yaşandığını belirtti.
30 HAZİRAN'DA AÇILACAK
Yap-işlet-devret modeliyle yapılan Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçişi ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyolu projesinin ihalesi 9 Nisan 2009 tarihinde yapıldı ve Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay Grubu tarafından verilen 22 yıl 4 aylık teklif yapım ve işletme teklifi en uygun teklif olarak belirlendi. Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu 384 kilometre otoyol ve 49 kilometre bağlantı yolu olmak üzere toplam 433 kilometre uzunluğunda olacak. Projenin en büyük ayağını oluşturan Osman Gazi Köprüsü sayesinde İzmit Körfezi 4 dakikada geçilebilecek. Yaklaşık 39 ayda tamamlanan köprünün yapımında 8 bin kişi çalıştı. Köprü, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın katılacağı törenle 30 Haziran'da açılacak.
22 Haziran 2016 Çarşamba
John Kerry ve Angelina Jolie iftar programına katıldı
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, katıldığı iftar programında ABD’ye kabul edilen mültecilerin herhangi bir tehdit unsuru olmadığını belirterek, insanları dinleri veya ülkelerine göre ayırt etmenin ABD değerleriyle uyuşmadığını söyledi. İftar programına ABD’li ünlü oyuncu Angelina Jolie de katıldı.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Özel Temsilcisi Angelina Jolie, Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla Dulles Bölgesi Müslüman Toplumunun (ADAMS) organize ettiği iftar programında konuştu.
Konuşmasına "Selamün aleyküm" diyerek başlayan Kerry, Müslüman dünyasının en kutsal ayını kutladıklarını hatırlatarak "Ramazan-ı Kerim" ifadesini kullandı.
Dünya Mülteciler Günü sebebiyle konuşmasında bu konu üzerine yoğunlaşan Kerry, dünya genelinde mülteci sayısındaki artışa dikkati çekmek için “Bütün mültecileri tek bir ülkede toplasak dünyanın en kalabalık 22'nci ülkesi olacak” diye konuştu.
Kerry, ABD’ye kabul edilen mültecilerin ülke güvenliği için tehdit unsuru olduğu yönündeki görüşlere de sert tepki göstererek, “Belli bir gözetime tabi tutulduktan sonra ABD'ye alınmış bu mültecilerin ülkemiz için herhangi bir tehdit unsuru olması söz konusu dahi değildir. Bu insanların bir tehdit unsuru olduğu yönünde hiçbir delil yoktur. Mülteciler, toplumumuz içinde bulunan herhangi bir gruptan daha tehlikeli değildir” dedi.
Kerry, insanları doğdukları ülke ya da dinlerine göre ayırt etmenin ABD’nin üzerine kurulduğu değerlerle örtüşmediğini söyledi.
Müslümanlara karşı nefret söylemi üretmenin terörist grupların çıkarına olduğuna dikkati çeken Kerry şunları kaydetti:
“Müslümanlara nefret kusmak, onları hedef haline getirmek terörist grupların çıkarına işlemektedir. ABD ve İslam arasında sanki bir savaş varmış havası uyandırmaya çalışıyorlar ve bu doğru değildir. Müslümanların özgürce yaşayabildiği ABD gibi başka bir ülke yoktur.”
"İNSANLAR EŞİT DOĞMUŞTUR"
Jolie de konuşmasına farklı birçok dinden insanın birlikte iftar programına katılmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
Artan mülteci sayısıyla birlikte, yabancılara karşı nefretin arttığına dikkati çeken Jolie, bu konuda her ülkenin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini kaydetti.
Jolie, "İnsanlar eşit doğmuştur ve herkes eşit haklara sahiptir. Bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğunu düşünmek demokratik ülkelere yakışmaz" ifadesini kullandı.
Farklı dinlerden temsilcilerin katıldığı programda, akşam ezanını ABD ordusunda görev yapan Müslüman bir askerin okuması dikkati çekti. Hürriyet
ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Özel Temsilcisi Angelina Jolie, Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla Dulles Bölgesi Müslüman Toplumunun (ADAMS) organize ettiği iftar programında konuştu.
Konuşmasına "Selamün aleyküm" diyerek başlayan Kerry, Müslüman dünyasının en kutsal ayını kutladıklarını hatırlatarak "Ramazan-ı Kerim" ifadesini kullandı.
Dünya Mülteciler Günü sebebiyle konuşmasında bu konu üzerine yoğunlaşan Kerry, dünya genelinde mülteci sayısındaki artışa dikkati çekmek için “Bütün mültecileri tek bir ülkede toplasak dünyanın en kalabalık 22'nci ülkesi olacak” diye konuştu.
Kerry, ABD’ye kabul edilen mültecilerin ülke güvenliği için tehdit unsuru olduğu yönündeki görüşlere de sert tepki göstererek, “Belli bir gözetime tabi tutulduktan sonra ABD'ye alınmış bu mültecilerin ülkemiz için herhangi bir tehdit unsuru olması söz konusu dahi değildir. Bu insanların bir tehdit unsuru olduğu yönünde hiçbir delil yoktur. Mülteciler, toplumumuz içinde bulunan herhangi bir gruptan daha tehlikeli değildir” dedi.
Kerry, insanları doğdukları ülke ya da dinlerine göre ayırt etmenin ABD’nin üzerine kurulduğu değerlerle örtüşmediğini söyledi.
Müslümanlara karşı nefret söylemi üretmenin terörist grupların çıkarına olduğuna dikkati çeken Kerry şunları kaydetti:
“Müslümanlara nefret kusmak, onları hedef haline getirmek terörist grupların çıkarına işlemektedir. ABD ve İslam arasında sanki bir savaş varmış havası uyandırmaya çalışıyorlar ve bu doğru değildir. Müslümanların özgürce yaşayabildiği ABD gibi başka bir ülke yoktur.”
"İNSANLAR EŞİT DOĞMUŞTUR"
Jolie de konuşmasına farklı birçok dinden insanın birlikte iftar programına katılmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek başladı.
Artan mülteci sayısıyla birlikte, yabancılara karşı nefretin arttığına dikkati çeken Jolie, bu konuda her ülkenin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini kaydetti.
Jolie, "İnsanlar eşit doğmuştur ve herkes eşit haklara sahiptir. Bazı insanların diğerlerinden daha değerli olduğunu düşünmek demokratik ülkelere yakışmaz" ifadesini kullandı.
Farklı dinlerden temsilcilerin katıldığı programda, akşam ezanını ABD ordusunda görev yapan Müslüman bir askerin okuması dikkati çekti. Hürriyet
Oktay Vural istifa etti
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural, sürpriz bir kararla bu görevinden istifa etti.
Oktay Vural kendisine telefonla ulaşan gazetecilere yaptığı ilk açıklamada, “Ayrıntılı bir değerlendirme yapacağım. Ancak süreçle ilgili bir değerlendirme yaptım. Bu değerlendirmem de istifada etkili oldu” dedi.
18 NİSAN 1999’DA MECLİS’E GİRMİŞTİ
Akademisyen kökenli olan Oktay Vural 18 Nisan 1999 seçimlerinde İzmir milletvekili olarak Meclis’e girdi. 21. dönemin ardından 23, 24 ve 25’inci dönemlerde de milletvekili seçilen Vural 2001 yılında Enis Öksüz’ün istifası üzerine Ulaştırma Bakanlığı görevine getirilmişti. Vural; 23. dönemden itibaren de MHP’nin grupbaşkanvekiliydi.
BAHÇELİ İLE TERS DÜŞTÜ İDDİALARI
Vural’ın ismi geçtiğimiz ay MHP lideri Devlet Bahçeli ile ‘kırgınlık’ yaşadığı iddialarıyla gündeme gelmişti.
BAHÇELİ’NİN ‘SÜRPRİZ’İ OKTAY VURAL MI?
Salı günü MHP grup toplantısının ardından basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Devlet Bahçeli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir iptal beklenip beklenmeyeceği sorusu üzerine, “Sürprizlerimiz olacak bekleyin biraz” yanıtını vermişti. Ankara kulislerinde, Bahçeli’nin bu açıklamasından sonra Vural’ın istifa etmesi bahsedilen sürprizin bu olduğu iddialarını gündeme getirdi.
OKTAY VURAL KİMDİR?
Dr. Oktay Vural, 1956 yılında Diyarbakır'da doğdu. İlk ve orta eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.
Çalışma hayatına 1980 yılında Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı'nda başlayan Oktay Vural, Haziran 1981′de Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğretim elemanı oldu. Yüksek Lisansını ise aynı Üniversitede Maliye Dalında 1983 yılında tamamladı. Doktora çalışmalarını 1984-85 döneminde Birleşmiş Milletler Bursuyla gittiği ABD'nin Pennsylvania Üniversitesi'nde yapmış ve 1987 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde İktisat Bilim Dalında Doktor ünvanını aldı.
Vatani görevini 1988 yılında Denizli'de tamamladıktan sonra 4 Mayıs 1988 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı.
1988 tarihinde Başbakanlıkta Danışmanlık yapan Dr. Oktay Vural 1989 yılında BOTAŞ-Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. Genel Müdür Yardımcılığına, bilahare Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığına atandı. İki yıl sürdürdüğü görevinden ayrıldıktan sonra 14 Şubat 1992′de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müşavirliğine atandı.
1992 93 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyeliği yaptı.
1995 yılında Milletvekili seçimlerinde Ankara 2. Bölge 1. sıra Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili adayı oldu.
15 Ağustos 1997'de TÜGSAŞ, Türkiye Gübre Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğüne atandı.
6 Temmuz 1998 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği'ne atandı.
18 Nisan 1999 seçimlerinde İzmir 1. Bölgeden Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili seçildi.
Oktay Vural kendisine telefonla ulaşan gazetecilere yaptığı ilk açıklamada, “Ayrıntılı bir değerlendirme yapacağım. Ancak süreçle ilgili bir değerlendirme yaptım. Bu değerlendirmem de istifada etkili oldu” dedi.
18 NİSAN 1999’DA MECLİS’E GİRMİŞTİ
Akademisyen kökenli olan Oktay Vural 18 Nisan 1999 seçimlerinde İzmir milletvekili olarak Meclis’e girdi. 21. dönemin ardından 23, 24 ve 25’inci dönemlerde de milletvekili seçilen Vural 2001 yılında Enis Öksüz’ün istifası üzerine Ulaştırma Bakanlığı görevine getirilmişti. Vural; 23. dönemden itibaren de MHP’nin grupbaşkanvekiliydi.
BAHÇELİ İLE TERS DÜŞTÜ İDDİALARI
Vural’ın ismi geçtiğimiz ay MHP lideri Devlet Bahçeli ile ‘kırgınlık’ yaşadığı iddialarıyla gündeme gelmişti.
BAHÇELİ’NİN ‘SÜRPRİZ’İ OKTAY VURAL MI?
Salı günü MHP grup toplantısının ardından basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Devlet Bahçeli, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan bir iptal beklenip beklenmeyeceği sorusu üzerine, “Sürprizlerimiz olacak bekleyin biraz” yanıtını vermişti. Ankara kulislerinde, Bahçeli’nin bu açıklamasından sonra Vural’ın istifa etmesi bahsedilen sürprizin bu olduğu iddialarını gündeme getirdi.
OKTAY VURAL KİMDİR?
Dr. Oktay Vural, 1956 yılında Diyarbakır'da doğdu. İlk ve orta eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.
Çalışma hayatına 1980 yılında Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı'nda başlayan Oktay Vural, Haziran 1981′de Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde öğretim elemanı oldu. Yüksek Lisansını ise aynı Üniversitede Maliye Dalında 1983 yılında tamamladı. Doktora çalışmalarını 1984-85 döneminde Birleşmiş Milletler Bursuyla gittiği ABD'nin Pennsylvania Üniversitesi'nde yapmış ve 1987 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde İktisat Bilim Dalında Doktor ünvanını aldı.
Vatani görevini 1988 yılında Denizli'de tamamladıktan sonra 4 Mayıs 1988 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümüne Yardımcı Doçent olarak atandı.
1988 tarihinde Başbakanlıkta Danışmanlık yapan Dr. Oktay Vural 1989 yılında BOTAŞ-Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. Genel Müdür Yardımcılığına, bilahare Genel Müdürlüğü ve Yönetim Kurulu Başkanlığına atandı. İki yıl sürdürdüğü görevinden ayrıldıktan sonra 14 Şubat 1992′de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müşavirliğine atandı.
1992 93 yıllarında Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyeliği yaptı.
1995 yılında Milletvekili seçimlerinde Ankara 2. Bölge 1. sıra Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili adayı oldu.
15 Ağustos 1997'de TÜGSAŞ, Türkiye Gübre Sanayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğüne atandı.
6 Temmuz 1998 tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Bakanlık Müşavirliği'ne atandı.
18 Nisan 1999 seçimlerinde İzmir 1. Bölgeden Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili seçildi.
Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti
Uzun süredir kanser hastalığı ile mücadele eden ilahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti.
Uzun süredir kanser tedavisi gören İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk doğduğu gün olan 22 Haziran’da hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk, mide kanseri teşhisiyle 12 Kasım 2011'de ameliyat olmuş ve 3.5 ay kemoterapi görmüştü.
Yaşar Nuri Öztürk’ün yaşamanı yitirdiği haberini, HYP Genel Başkanı olan Ragıp Önder Günay Facebook sayfasından duyurdu.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN KIZI DAHA ÖNCE İDDİALARI YALANLAMIŞTI
1 Haziran günü, Yaşar Nuri Öztürk’ün durumunun ağır olduğu söylentileri ilişkin, kızı Saniye Hanım cevap vermişti. Saniye Hanım, babasının gripten dolayı vücudunda enfeksiyon olduğunu ve bu yüzden hastaneye gittiklerini söyledi. Şuan evde ve iyi olduğunu ekleyen Saniye Hanım, sosyal medya çıkan haberlere de; “geçen yıl biz tatildeydik, denize giriyorduk, babam hakkında vefat etti haberleri çıkardılar” diyerek sitem etmişti.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK KİMDİR?
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk vefat etti. Yaşar Nuri Öztürk neden öldü? Yaşar Nuri Öztürk ne hastasıydı? Yaşar Nuri Öztürk kaç yaşındaydı?
Kasım 2011'de mide kanseri teşhisi konulan ve kısa süre sonra midesi alınan Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk'ün sağlık durumunun ciddileştiği bir süredir konuşuluyordu ve Öztürk kaybettiği kilolalarla da medyanın gündemine gelmişti.
Peki Yaşar Nuri Öztürk Kimdir? Yaşar Nuri Öztürk'ün hayat hikayesi…
22 Haziran 1951 yılında Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğan Yaşar Nuri Öztürk ürk ilahiyat profesörü, hukukçu, yazar, eski milletvekili,felsefeci olarak tanınmaktadır. Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğup büyüdü.çoğu çaykarada bulunan niyazoğlu sülalesindendir İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve 9 yaşında hafız oldu. On yıllık klasik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra, üniversiteye tekrar dönerek 1980 yılında “İslam Felsefesi” konulu doktorasını tamamladı ve 1986 yılında aynı dalda doçent oldu. Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesi'nde çalıştı. New York'ta “İslam Düşüncesi ve Çağdaş Sufi Düşünce” dersleri okuttu. Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de “Türkiye Milli Kültür Vakfı” ödülünü kazandı. Yurtdışında ve yurtiçinde pek çok yerde İslam zihniyeti, insan ve insan hakları konularında konferanslar verdi. Türkiye'de Kur'an'a dönüş hareketinin öncüsü olan ve Time Dergisinin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” listesinde kamuoyunca belirlenen yüz isim arasında ilk 10 arasına giren Yaşar Nuri Öztürk aynı zamanda da, Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görevde bulundu. ABD- New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslam Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde, The World Scripture’ın İslam bölümünün hazırlanışında görev aldı. Büyük çoğunluğu İslâmiyet hakkında elliye yakın kitabı vardır. Özellikle onun “Kur'an'daki İslâm” adlı ansiklopedi vasfındaki kitabı, Yaşar Nuri Öztürk tarafından çoğu konferansında telkin edilmektedir. “Kur’an’ın Yorum Katılmamış İlk Türkçe Çevirisi”ni yapan ilahiyatçı olduğu iddia edilir. 1993-2003 yılları arasında 126 baskı yapan bu çeviri, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Çok Baskı Yapan Kitabı” sayılmaktadır.
Uzun süredir kanser tedavisi gören İlahiyat Profesörü Yaşar Nuri Öztürk doğduğu gün olan 22 Haziran’da hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk, mide kanseri teşhisiyle 12 Kasım 2011'de ameliyat olmuş ve 3.5 ay kemoterapi görmüştü.
Yaşar Nuri Öztürk’ün yaşamanı yitirdiği haberini, HYP Genel Başkanı olan Ragıp Önder Günay Facebook sayfasından duyurdu.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN KIZI DAHA ÖNCE İDDİALARI YALANLAMIŞTI
1 Haziran günü, Yaşar Nuri Öztürk’ün durumunun ağır olduğu söylentileri ilişkin, kızı Saniye Hanım cevap vermişti. Saniye Hanım, babasının gripten dolayı vücudunda enfeksiyon olduğunu ve bu yüzden hastaneye gittiklerini söyledi. Şuan evde ve iyi olduğunu ekleyen Saniye Hanım, sosyal medya çıkan haberlere de; “geçen yıl biz tatildeydik, denize giriyorduk, babam hakkında vefat etti haberleri çıkardılar” diyerek sitem etmişti.
YAŞAR NURİ ÖZTÜRK KİMDİR?
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk vefat etti. Yaşar Nuri Öztürk neden öldü? Yaşar Nuri Öztürk ne hastasıydı? Yaşar Nuri Öztürk kaç yaşındaydı?
Kasım 2011'de mide kanseri teşhisi konulan ve kısa süre sonra midesi alınan Yaşar Nuri Öztürk hayatını kaybetti. Yaşar Nuri Öztürk'ün sağlık durumunun ciddileştiği bir süredir konuşuluyordu ve Öztürk kaybettiği kilolalarla da medyanın gündemine gelmişti.
Peki Yaşar Nuri Öztürk Kimdir? Yaşar Nuri Öztürk'ün hayat hikayesi…
22 Haziran 1951 yılında Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğan Yaşar Nuri Öztürk ürk ilahiyat profesörü, hukukçu, yazar, eski milletvekili,felsefeci olarak tanınmaktadır. Yaşar Nuri Öztürk, Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak Trabzon'un Sürmene ilçesinde doğup büyüdü.çoğu çaykarada bulunan niyazoğlu sülalesindendir İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak aldı ve 9 yaşında hafız oldu. On yıllık klasik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamladı. 12 yıl imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra, üniversiteye tekrar dönerek 1980 yılında “İslam Felsefesi” konulu doktorasını tamamladı ve 1986 yılında aynı dalda doçent oldu. Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa ve Afrika ülkeleri, ABD, Güney Kore ve Japonya'da kendi alanı ile ilgili akademik araştırmalar yapan Öztürk, ayrıca Fransa'da Grenoble Üniversitesi'nde çalıştı. New York'ta “İslam Düşüncesi ve Çağdaş Sufi Düşünce” dersleri okuttu. Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de “Türkiye Milli Kültür Vakfı” ödülünü kazandı. Yurtdışında ve yurtiçinde pek çok yerde İslam zihniyeti, insan ve insan hakları konularında konferanslar verdi. Türkiye'de Kur'an'a dönüş hareketinin öncüsü olan ve Time Dergisinin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” listesinde kamuoyunca belirlenen yüz isim arasında ilk 10 arasına giren Yaşar Nuri Öztürk aynı zamanda da, Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görevde bulundu. ABD- New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslam Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde, The World Scripture’ın İslam bölümünün hazırlanışında görev aldı. Büyük çoğunluğu İslâmiyet hakkında elliye yakın kitabı vardır. Özellikle onun “Kur'an'daki İslâm” adlı ansiklopedi vasfındaki kitabı, Yaşar Nuri Öztürk tarafından çoğu konferansında telkin edilmektedir. “Kur’an’ın Yorum Katılmamış İlk Türkçe Çevirisi”ni yapan ilahiyatçı olduğu iddia edilir. 1993-2003 yılları arasında 126 baskı yapan bu çeviri, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Çok Baskı Yapan Kitabı” sayılmaktadır.
Süt kazanına düşen çocuk feci şekilde yandı
Yazın yanık vakalarının en çok arttığı dönem... Ağrı'da süt kazanına düşen küçük çocuk ölümden döndü.
Ağrı’da süt kazanına düşerek feci şekilde yanan 2 yaşındaki çocuk Erzurum’da tedavi altına alındı. Olay, önceki gün Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Özdirek köyünde meydana geldi.
Edinilen bilgiye göre, 2 yaşındaki A.T., bahçede annesinin kaynattığı süt kazanına düştü. Vücudunun büyük bölümünde yanıklar oluşan A.T.’yi süt kazanından çıkaran annesi çocuğu soğuk suya tuttu. A.T. Ağrı’da yanık ünitesi bulunmaması nedeniyle ambulansla Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezine kaldırıldı. Erzurum’da tedavi altına alınan A.T.’nin hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi.
A.T.’nin babası Yusuf T., “Köyde süt kazanına düştü. Vücudunun çeşitli yerlerinde ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluştu. Tedavisi sürüyor” dedi.
YANIĞA MÜDAHALE NASIL OLMALI
Sıcak çay ve kaynar su dökülmesi, yangında alevlere maruz kalmak ve yaz aylarında sıkça rastlanan güneş yanıkları… Yanık vakaları acil servise en sık başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Yanan bölgeye buz uygulamak, diş macunu ya da yoğurt sürmek acıyı dindirmek için ilk akla gelenler arasında. Peki halk arasında doğru olarak bilinen bu yöntemler etkili oluyor mu ve daha da önemlisi doğru mu?
Memorial Şişli Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Uz. Dr. Gökhan Ferahcan'a göre bu uygulamalar yanlış ve yanık bölgesinin daha da kötüleşmesine yol açıyor. Yapılması gereken ilk şey ise yanan bölgeyi musluk suyu altında 10-15 dakika soğutmak.
Dr. Farahcan, “Bu sayede hem acı ve sızıyı dindirmiş hem de yanığın daha derinlere inmesini engellemiş olursunuz” dedi.
DİŞ MACUNU VE YOĞURTTAN UZAK DURUN
Diş macunu, yoğurt, el ve yüz kremi gibi ürünlerin yanıkların üzerine sürülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Farahcan, yanıkta yapılması gerekenler hakkında ise şu bilgileri verdi: “Halk arasında yanlış inanışlardan biri olan zeytinyağı ve mumu eritip krem şekline getirdikten sonra yaraya sürmek gibi tedavi şekillerinin hiçbir faydası yoktur. Bu gibi ilk yardım inanışlarıyla yapılan uygulamalar, yanan yerin enfeksiyon kapmasına sebep olabilir.
YANAN YERE BUZ UYGULAMAK CİLDE ZARAR VERİYOR
Yanık tedavisi için yanlış olan uygulamalardan biri de yanan bölgeye buz uygulamaktır. Buzun da cildi yakma özelliği vardır. Sıcak yanıklarının haricinde çok nadiren gördüğümüz soğuk yanıkları da vardır. Cildi daha da tahriş ettiği için buz tedavisini kesinlikle önerilmemektedir. Yanan bölge el ve yüzümüzü yıkayabileceğimiz normal ısıdaki musluk suyunun altına tutulmalıdır.
Ağrı’da süt kazanına düşerek feci şekilde yanan 2 yaşındaki çocuk Erzurum’da tedavi altına alındı. Olay, önceki gün Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Özdirek köyünde meydana geldi.
Edinilen bilgiye göre, 2 yaşındaki A.T., bahçede annesinin kaynattığı süt kazanına düştü. Vücudunun büyük bölümünde yanıklar oluşan A.T.’yi süt kazanından çıkaran annesi çocuğu soğuk suya tuttu. A.T. Ağrı’da yanık ünitesi bulunmaması nedeniyle ambulansla Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezine kaldırıldı. Erzurum’da tedavi altına alınan A.T.’nin hayati tehlikeyi atlattığı belirtildi.
A.T.’nin babası Yusuf T., “Köyde süt kazanına düştü. Vücudunun çeşitli yerlerinde ikinci ve üçüncü derece yanıklar oluştu. Tedavisi sürüyor” dedi.
YANIĞA MÜDAHALE NASIL OLMALI
Sıcak çay ve kaynar su dökülmesi, yangında alevlere maruz kalmak ve yaz aylarında sıkça rastlanan güneş yanıkları… Yanık vakaları acil servise en sık başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Yanan bölgeye buz uygulamak, diş macunu ya da yoğurt sürmek acıyı dindirmek için ilk akla gelenler arasında. Peki halk arasında doğru olarak bilinen bu yöntemler etkili oluyor mu ve daha da önemlisi doğru mu?
Memorial Şişli Hastanesi Acil Servis Sorumlusu Uz. Dr. Gökhan Ferahcan'a göre bu uygulamalar yanlış ve yanık bölgesinin daha da kötüleşmesine yol açıyor. Yapılması gereken ilk şey ise yanan bölgeyi musluk suyu altında 10-15 dakika soğutmak.
Dr. Farahcan, “Bu sayede hem acı ve sızıyı dindirmiş hem de yanığın daha derinlere inmesini engellemiş olursunuz” dedi.
DİŞ MACUNU VE YOĞURTTAN UZAK DURUN
Diş macunu, yoğurt, el ve yüz kremi gibi ürünlerin yanıkların üzerine sürülmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Farahcan, yanıkta yapılması gerekenler hakkında ise şu bilgileri verdi: “Halk arasında yanlış inanışlardan biri olan zeytinyağı ve mumu eritip krem şekline getirdikten sonra yaraya sürmek gibi tedavi şekillerinin hiçbir faydası yoktur. Bu gibi ilk yardım inanışlarıyla yapılan uygulamalar, yanan yerin enfeksiyon kapmasına sebep olabilir.
YANAN YERE BUZ UYGULAMAK CİLDE ZARAR VERİYOR
Yanık tedavisi için yanlış olan uygulamalardan biri de yanan bölgeye buz uygulamaktır. Buzun da cildi yakma özelliği vardır. Sıcak yanıklarının haricinde çok nadiren gördüğümüz soğuk yanıkları da vardır. Cildi daha da tahriş ettiği için buz tedavisini kesinlikle önerilmemektedir. Yanan bölge el ve yüzümüzü yıkayabileceğimiz normal ısıdaki musluk suyunun altına tutulmalıdır.
Günlük ev tartışması büyüyor
Günlük ev tartışması büyüyor... Kimlerin kaldığı kayıt altına alınmayan günlük evler için TÜROB bakanlığa bir rapor sundu, yasal düzenleme istedi. Ev Turizmi Derneği ise muhatap bulamamaktan şikayetçi.
Son dönemde terör saldırılarının failleri ile daha pek çok olaydaki suçlunun yanı sıra son olarak 3 kişinin katil zanlısı Atalay Filiz'in de aralarında bulunduğu pek çok suçlunun izlerini kaybetttirmek için tercih ettikleri günlük kiralık evler, yeniden tartışma konusu oldu.
Türkiye'de sadece sahibinden.com'da bile 15 binin üzerinde günlük kiraya verilmek üzere daire ilanı bulunurken, bu evlerle ilgili hiçbir yasal düzenleme bulunmuyor. Evlerle ilgili en büyük sorun, kimlerin kaldığının tespit edilememesi. İmar planlarında konut bölgelerinde yer alan evler, tapu kayıtlarında da ‘mesken' olarak geçiyor.
Hal böyle olunca da, konut dokunulmazlığı gerekçesiyle belediyeler ve emniyet birimleri bu evlere işlem yapmakta ciddi sorunlar yaşıyor. Kalanlara yönelik ev sahiplerince kimlik bildirimi yapılmaması da bir diğer önemli sorun.
HIZLA ARTIYOR
Milliyet Gazetesi’nden Arif Balkan’ın haberine göre Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), geçtiğimiz günlerde günlük kiralık evlerle ilgili Başbakan Binali Yıldırım ile İçişleri, Maliye ve Kültür ve Turizm bakanlıklarına bir rapor sundu. TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, “Raporda, turistlerin ve gezginlerin yanı sıra teröristlerle suçluların da sıklıkla kullandığı yaklaşık 25 bin evin olduğu belirtildi. Otel yatırımcıları gerek inşaat, gerekse de işletme aşamasında birçok ruhsat ve izin almak durumunda. Ne yazık ki gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı da son yıllarda hızlı bir artış gösterdi.
Bir mekanın konaklama için aynı kişiye 6 aya kadar tahsisi, ister 1 saat, ister 3 gün, ister 3 ay olsun kira değildir. Devamlılık arz eden bu faaliyet, ticari faaliyettir. Ticari kazancın tabi olduğu koşullar vergilendirilir” diye konuştu. Bayındır, bu tip evlerin güvenlik için büyük riskler barındırdığını belirterek, “Acil bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu tip evlerin kayıt dışı günlük veya kısa süreli olarak, özellikle yabancı ziyaretçilere kiraya verilmesi güvenlik ve ekonomik açıdan da olumsuzluklar taşıyor” dedi.
Ev Turizmi Derneği Başkanı Ali Danış, “Amacına uygun kullanım sunan işletmeciler olarak biz, saatlik kiralamanın turistik amaçlı olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle en az 2 günlüğüne evleri kiraya veriyoruz. Belediye nezdinde başlattığımız görüşmeleri, İl Turizm Müdürlüğü ve ilgili bakanlıklar nezdinde sürdüreceğiz. Ancak muhattap bulmakta sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
DÜNYADA NASIL?
Dünyada Fransa, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, ABD gibi ülkelerde bu tip ‘turistik' statüde. Ülkelerin turizm bakanlıklarının kontrolünde olan bu evlerin bir çeşit mesleki ruhsata sahip olması da zorunlu. Ev sahipleri bazı teknik koşullarla konut kalite gerekliliklerini de yerine getirmek zorunda. Ev sahipleri gelen konukların kaydını düzenli olarak güvenlik birimlerine iletmekle de yükümlü kılınıyor.
İŞTE RAPORDA ÖNE ÇIKANLAR
TÜROB'un Başbakan Yıldırım'a sunduğu raporda, günlük kiralık evlerde yaşanan bazı olaylara da yer verildi. Bu olaylar şöyle:
Ankara'da meydana gelen terörist saldırıda adı geçen üç kişi kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladı.
2015'te iki kişi, Beşiktaş'taki bir rezidanstan günlük daire kiraladı ve uyuşturucu kullandı. Şahıslardan biri öldü.
Esenyurt'ta bir genç kadın günlük kiralanan bir evde uyuşturucu partisinde can verdi.
2016'da genç bir kız, erkek arkadaşıyla gittiği günlük kiralanan dairede, daireyi kiralayanın cinsel saldırısına uğradı ve 10'ncu kattan atlayarak intihar etti.
Üç kişiyi öldürdüğü iddia edilen Atalay Filiz günlük kiralık bir evde gizlendi.
Yakın geçmişte İstanbul'da öldürülen ABD'li Sarai Sierra'nın da bu tür bir yerde konaklamış olmasından dolayı emniyet güçleri olayın izini sürmekte güçlük çekmişti.
Son dönemde terör saldırılarının failleri ile daha pek çok olaydaki suçlunun yanı sıra son olarak 3 kişinin katil zanlısı Atalay Filiz'in de aralarında bulunduğu pek çok suçlunun izlerini kaybetttirmek için tercih ettikleri günlük kiralık evler, yeniden tartışma konusu oldu.
Türkiye'de sadece sahibinden.com'da bile 15 binin üzerinde günlük kiraya verilmek üzere daire ilanı bulunurken, bu evlerle ilgili hiçbir yasal düzenleme bulunmuyor. Evlerle ilgili en büyük sorun, kimlerin kaldığının tespit edilememesi. İmar planlarında konut bölgelerinde yer alan evler, tapu kayıtlarında da ‘mesken' olarak geçiyor.
Hal böyle olunca da, konut dokunulmazlığı gerekçesiyle belediyeler ve emniyet birimleri bu evlere işlem yapmakta ciddi sorunlar yaşıyor. Kalanlara yönelik ev sahiplerince kimlik bildirimi yapılmaması da bir diğer önemli sorun.
HIZLA ARTIYOR
Milliyet Gazetesi’nden Arif Balkan’ın haberine göre Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB), geçtiğimiz günlerde günlük kiralık evlerle ilgili Başbakan Binali Yıldırım ile İçişleri, Maliye ve Kültür ve Turizm bakanlıklarına bir rapor sundu. TÜROB Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bayındır, “Raporda, turistlerin ve gezginlerin yanı sıra teröristlerle suçluların da sıklıkla kullandığı yaklaşık 25 bin evin olduğu belirtildi. Otel yatırımcıları gerek inşaat, gerekse de işletme aşamasında birçok ruhsat ve izin almak durumunda. Ne yazık ki gelişen bu pazardan haksız ve eşit olmayan koşullar ile pay almak isteyenlerin sayısı da son yıllarda hızlı bir artış gösterdi.
Bir mekanın konaklama için aynı kişiye 6 aya kadar tahsisi, ister 1 saat, ister 3 gün, ister 3 ay olsun kira değildir. Devamlılık arz eden bu faaliyet, ticari faaliyettir. Ticari kazancın tabi olduğu koşullar vergilendirilir” diye konuştu. Bayındır, bu tip evlerin güvenlik için büyük riskler barındırdığını belirterek, “Acil bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Bu tip evlerin kayıt dışı günlük veya kısa süreli olarak, özellikle yabancı ziyaretçilere kiraya verilmesi güvenlik ve ekonomik açıdan da olumsuzluklar taşıyor” dedi.
Ev Turizmi Derneği Başkanı Ali Danış, “Amacına uygun kullanım sunan işletmeciler olarak biz, saatlik kiralamanın turistik amaçlı olmadığını düşünüyoruz. Bu nedenle en az 2 günlüğüne evleri kiraya veriyoruz. Belediye nezdinde başlattığımız görüşmeleri, İl Turizm Müdürlüğü ve ilgili bakanlıklar nezdinde sürdüreceğiz. Ancak muhattap bulmakta sıkıntı yaşıyoruz” dedi.
DÜNYADA NASIL?
Dünyada Fransa, Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, ABD gibi ülkelerde bu tip ‘turistik' statüde. Ülkelerin turizm bakanlıklarının kontrolünde olan bu evlerin bir çeşit mesleki ruhsata sahip olması da zorunlu. Ev sahipleri bazı teknik koşullarla konut kalite gerekliliklerini de yerine getirmek zorunda. Ev sahipleri gelen konukların kaydını düzenli olarak güvenlik birimlerine iletmekle de yükümlü kılınıyor.
İŞTE RAPORDA ÖNE ÇIKANLAR
TÜROB'un Başbakan Yıldırım'a sunduğu raporda, günlük kiralık evlerde yaşanan bazı olaylara da yer verildi. Bu olaylar şöyle:
Ankara'da meydana gelen terörist saldırıda adı geçen üç kişi kayıt dışı günlük kiralık evlerde konakladı.
2015'te iki kişi, Beşiktaş'taki bir rezidanstan günlük daire kiraladı ve uyuşturucu kullandı. Şahıslardan biri öldü.
Esenyurt'ta bir genç kadın günlük kiralanan bir evde uyuşturucu partisinde can verdi.
2016'da genç bir kız, erkek arkadaşıyla gittiği günlük kiralanan dairede, daireyi kiralayanın cinsel saldırısına uğradı ve 10'ncu kattan atlayarak intihar etti.
Üç kişiyi öldürdüğü iddia edilen Atalay Filiz günlük kiralık bir evde gizlendi.
Yakın geçmişte İstanbul'da öldürülen ABD'li Sarai Sierra'nın da bu tür bir yerde konaklamış olmasından dolayı emniyet güçleri olayın izini sürmekte güçlük çekmişti.
Yıldırım düşmesi sonucu 79 kişi öldü
Hindistan'ın Bihar, Charkhan ve Madhya Pradesh eyaletlerinde yıldırım düşmesi sonucu en az 79 kişinin öldüğü belirtildi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre; 53 kişi Biharda, 10 kişi Jharkhand’da, 16 kiiş ise Madhhya Pradesh’de hayatını kaybetti.
Kurbanların büyük kısmının, şiddetli yağış sırasında tarlalarda çalışan işçiler olduğu aktarıldı.
Hindistan’da Muson yağmurları sırasında yıldırım düşmesi sonucu yaşanan ölümler bir hayli yaygın…
Ulusal Suç Kaydı Bürosu’nun rakamlarına göre; 2005’ten bu yana her yıl en az 2 bin kişi yıldırım düşmesi nedeniyle hayatını kaybetti.
Hindistan yıllık yağışın yüzde 80’inini Haziran ile Eylül ayları arasındaki Muson döneminde alıyor.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre; 53 kişi Biharda, 10 kişi Jharkhand’da, 16 kiiş ise Madhhya Pradesh’de hayatını kaybetti.
Kurbanların büyük kısmının, şiddetli yağış sırasında tarlalarda çalışan işçiler olduğu aktarıldı.
Hindistan’da Muson yağmurları sırasında yıldırım düşmesi sonucu yaşanan ölümler bir hayli yaygın…
Ulusal Suç Kaydı Bürosu’nun rakamlarına göre; 2005’ten bu yana her yıl en az 2 bin kişi yıldırım düşmesi nedeniyle hayatını kaybetti.
Hindistan yıllık yağışın yüzde 80’inini Haziran ile Eylül ayları arasındaki Muson döneminde alıyor.
21 Haziran 2016 Salı
Fethullah Gülen’e 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis istendi
İzmir'de görülen 'gizli bilgi ve belge bulundurma' davasının iddianamesinde, Fethullah Gülen hakkında 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi.
İzmir merkezli gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında usulsüzlükler yaptıkları öne sürülen aralarında İl Emniyet eski Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu 22’si tutuklu, 68 sanığın yargılanmasına İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Eski polis ve bürokratların yargılanması, ‘gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının görüldüğü Sosyal Tesisler’deki salonda yapıldı. İddianamede, Fethullah Gülen hakkında 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, 2015’te Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik, örgütün yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda, kamuoyunda casusluk davası olarak bilinen gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında, kasıtlı usulsüzlükler yapıldığı, zanlıların kamuoyunda itibarsızlaştırılarak devlet bürokrasisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) tasfiyesini amaçladıkları iddiaları üzerine operasyon başlattı. Bu kapsamda yapılan iki ayrı operasyonda, İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, Kaçakçılık ve organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü Mehmet Ali Şevik, mülkiye müfettişleri Ferda İleri ve Ahmet Kaya’nın da aralarında bulunduğu 28 kişi tutuklandı.
FETHULLAH GÜLEN 1 NUMARALI SANIK
Tutuklamalardan sonra hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen için 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi. İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 19 klasör ve 984 sayfadan oluşan iddianamede, Fethullah Gülen bir numaralı sanık oldu. Soruşturmada, 28’i tutuklu toplam 68 sanığa, ‘Silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak’ suçlamaları yöneltildi. İddianamenin hazırlanması süreci devam ettiği sırada yapılan itirazlar üzerine 8 sanığın tahliye edilmesiyle, tutuklu sayısı da 20’ye indi.
KENDİ OPERASYONLARIYLA AYNI SALONDA YARGILANIYORLAR
FETÖ/PDY üyesi oldukları ve örgütün yönlendirmesiyle faaliyet yürüttükleri ileri sürülen 20’si tutuklu, 68 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Ancak 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun yetersiz olmasından dolayı sanıkların yargılanmalarına, kendi yaptıkları gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasının ardından açılan davanın görüldüğü sosyal tesislerde başlandı. Geniş güvenlik önlemleri alan polis, duruşmaya gelenlerin üzerini tek tek arayıp içeriye aldı. Davaya 2’si başka suçtan olmak üzere 22 tutuklu sanığın yanı sıra aralarında merkez valisi Mehmet Oduncu’nun da bulunduğu tutuksuz sanıkların bir kısmı katıldı. Tarafların avukatlarının yanı sıra müşteki durumundaki Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ da yine duruşmada hazır bulundu.
GÜLEN’İN AVUKATI İTİRAZ ETTİ
Duruşma, Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar’ın avukatların isteklerini almasıyla başladı. Bu sırada söz alan Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, usul yönünden itirazda bulundu. Nurullah Albayrak, AİHM sözleşmesinin 6’ncı maddesi ile Anayasa’nın 37’nci maddesine göre, mahkemenin bu yargılamayı yapmasının yasaya aykırı olduğunu öne sürdü. Davanın başka bir mahkemeye gönderilmesi gerektiğini anlatan Albayrak, şöyle dedi;
“Mahkeme ihtisas mahkemesi olarak görev yapıyor gözüküyorsa da, aslında özellikle bu davaya bakmak için kurulan özel bir mahkemedir. Görülmekte olan davanın suç tarihi 2012’dir. Sizin mahkemeniz ise 2015 yılında kuruldu. İstanbul’da bu yetkiyle kurulan ve Hrant Dink’in davasına bakan mahkeme görevsizlik kararı verip, davayı başka mahkemeye gönderdi. CMK 5’inci maddesine göre bu davaya da görevsizlik kararı verilmelidir. Müvekkilim hakkında 217 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. İstenen suçların hangisini işlemiştir? 30’a yakın eylem isnat edilmiştir. Sanıklar silahlı emniyet görevlisidir. Devlet adına görev yapmaktadır. Ruhsatlı silah taşıyan emniyet mensupları nasıl silahlı terör örgütü olurlar? Ruhsatlı silah taşıyanlar nasıl silahlı örgüt olarak lanse edilir? Bu nedenle mahkemeniz bu davaya bakmaya yetkili olmadığından, görevsizlik kararı verilmesini istiyorum.”
Bazı tutuklu sanık avukatları da aynı istemi mahkeme heyetine iletti. Cumhuriyet Savcısı Alpay Özbek ise, isteklerin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti de, sanık ve avukatlarının istemlerini kabul etmedi.
AYNI SALONDA MAĞDUR OLARAK YER ALDILAR
Duruşmada, daha sonra sanıkların kimlik tespitine geçildi. İlk söz verilen İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, emekli emniyet müdürü ve aylık gelirinin 5 bin TL olduğunu söyledi. Duruşmada ilginç görüntüler de ortaya çıktı. Gizli bilgi ve belge bulundurma davasının sanıklarından olan, sonrasında beraat eden Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ gibi bazı mağdurlar, bu kez aynı solanda, sanık yakınlarının önünde bulunan koltuklara oturdu. 1 saatlik aran ardından duruşmada, iki katip iddianameyi okumaya başladı.
“BİZ HAKLI ÇIKTIK”
Duruşma öncesi gizli bilgi ve belge bulundurma davasında 2 numaralı sanık olarak yargılanan emekli albay Coşkun Başbuğ, “Biz bu kumpasla ilk yargılandığımız zaman, dönemin mahkeme heyetine bu işin kumpas olduğunu, bu işte büyük bir oyun olduğunu ifade etmiştik. Tabii o zamanlar bunları söylediğimizde zorlanıyorduk. Çünkü inanması güç olaylardı. Süreç itibarıyla haklı çıktık. Kumpas olduğu belgelendi. Bu kumpası kuranların hepsi adalet önünde hem de bu salonda gelip hesap vereceksiniz demiştik. Bugün o tarihi anı yaşıyoruz. Tam da gösterdiğimiz yerde, bize bu oyunları kuranlar; bir kısmı tutuklu, bir kısmı firarda, bir kısmı da tutuksuz yargılanıyor. Buraya gelip hesabını verecekler” dedi. DHA
İzmir merkezli gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında usulsüzlükler yaptıkları öne sürülen aralarında İl Emniyet eski Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu 22’si tutuklu, 68 sanığın yargılanmasına İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Eski polis ve bürokratların yargılanması, ‘gizli bilgi ve belge bulundurma’ davasının görüldüğü Sosyal Tesisler’deki salonda yapıldı. İddianamede, Fethullah Gülen hakkında 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, 2015’te Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik, örgütün yönlendirmesi ve talimatları doğrultusunda, kamuoyunda casusluk davası olarak bilinen gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasında, kasıtlı usulsüzlükler yapıldığı, zanlıların kamuoyunda itibarsızlaştırılarak devlet bürokrasisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) tasfiyesini amaçladıkları iddiaları üzerine operasyon başlattı. Bu kapsamda yapılan iki ayrı operasyonda, İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, Kaçakçılık ve organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürü Mehmet Ali Şevik, mülkiye müfettişleri Ferda İleri ve Ahmet Kaya’nın da aralarında bulunduğu 28 kişi tutuklandı.
FETHULLAH GÜLEN 1 NUMARALI SANIK
Tutuklamalardan sonra hazırlanan iddianamede, Fethullah Gülen için 217 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istedi. İzmir 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 19 klasör ve 984 sayfadan oluşan iddianamede, Fethullah Gülen bir numaralı sanık oldu. Soruşturmada, 28’i tutuklu toplam 68 sanığa, ‘Silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak’ suçlamaları yöneltildi. İddianamenin hazırlanması süreci devam ettiği sırada yapılan itirazlar üzerine 8 sanığın tahliye edilmesiyle, tutuklu sayısı da 20’ye indi.
KENDİ OPERASYONLARIYLA AYNI SALONDA YARGILANIYORLAR
FETÖ/PDY üyesi oldukları ve örgütün yönlendirmesiyle faaliyet yürüttükleri ileri sürülen 20’si tutuklu, 68 sanık bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Ancak 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun yetersiz olmasından dolayı sanıkların yargılanmalarına, kendi yaptıkları gizli bilgi ve belge bulundurma soruşturmasının ardından açılan davanın görüldüğü sosyal tesislerde başlandı. Geniş güvenlik önlemleri alan polis, duruşmaya gelenlerin üzerini tek tek arayıp içeriye aldı. Davaya 2’si başka suçtan olmak üzere 22 tutuklu sanığın yanı sıra aralarında merkez valisi Mehmet Oduncu’nun da bulunduğu tutuksuz sanıkların bir kısmı katıldı. Tarafların avukatlarının yanı sıra müşteki durumundaki Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ da yine duruşmada hazır bulundu.
GÜLEN’İN AVUKATI İTİRAZ ETTİ
Duruşma, Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar’ın avukatların isteklerini almasıyla başladı. Bu sırada söz alan Fethullah Gülen’in avukatı Nurullah Albayrak, usul yönünden itirazda bulundu. Nurullah Albayrak, AİHM sözleşmesinin 6’ncı maddesi ile Anayasa’nın 37’nci maddesine göre, mahkemenin bu yargılamayı yapmasının yasaya aykırı olduğunu öne sürdü. Davanın başka bir mahkemeye gönderilmesi gerektiğini anlatan Albayrak, şöyle dedi;
“Mahkeme ihtisas mahkemesi olarak görev yapıyor gözüküyorsa da, aslında özellikle bu davaya bakmak için kurulan özel bir mahkemedir. Görülmekte olan davanın suç tarihi 2012’dir. Sizin mahkemeniz ise 2015 yılında kuruldu. İstanbul’da bu yetkiyle kurulan ve Hrant Dink’in davasına bakan mahkeme görevsizlik kararı verip, davayı başka mahkemeye gönderdi. CMK 5’inci maddesine göre bu davaya da görevsizlik kararı verilmelidir. Müvekkilim hakkında 217 kez ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. İstenen suçların hangisini işlemiştir? 30’a yakın eylem isnat edilmiştir. Sanıklar silahlı emniyet görevlisidir. Devlet adına görev yapmaktadır. Ruhsatlı silah taşıyan emniyet mensupları nasıl silahlı terör örgütü olurlar? Ruhsatlı silah taşıyanlar nasıl silahlı örgüt olarak lanse edilir? Bu nedenle mahkemeniz bu davaya bakmaya yetkili olmadığından, görevsizlik kararı verilmesini istiyorum.”
Bazı tutuklu sanık avukatları da aynı istemi mahkeme heyetine iletti. Cumhuriyet Savcısı Alpay Özbek ise, isteklerin reddedilmesini istedi. Mahkeme heyeti de, sanık ve avukatlarının istemlerini kabul etmedi.
AYNI SALONDA MAĞDUR OLARAK YER ALDILAR
Duruşmada, daha sonra sanıkların kimlik tespitine geçildi. İlk söz verilen İzmir eski Emniyet Müdürü Ali Bilkay, emekli emniyet müdürü ve aylık gelirinin 5 bin TL olduğunu söyledi. Duruşmada ilginç görüntüler de ortaya çıktı. Gizli bilgi ve belge bulundurma davasının sanıklarından olan, sonrasında beraat eden Narin Korkmaz, Coşkun Başbuğ gibi bazı mağdurlar, bu kez aynı solanda, sanık yakınlarının önünde bulunan koltuklara oturdu. 1 saatlik aran ardından duruşmada, iki katip iddianameyi okumaya başladı.
“BİZ HAKLI ÇIKTIK”
Duruşma öncesi gizli bilgi ve belge bulundurma davasında 2 numaralı sanık olarak yargılanan emekli albay Coşkun Başbuğ, “Biz bu kumpasla ilk yargılandığımız zaman, dönemin mahkeme heyetine bu işin kumpas olduğunu, bu işte büyük bir oyun olduğunu ifade etmiştik. Tabii o zamanlar bunları söylediğimizde zorlanıyorduk. Çünkü inanması güç olaylardı. Süreç itibarıyla haklı çıktık. Kumpas olduğu belgelendi. Bu kumpası kuranların hepsi adalet önünde hem de bu salonda gelip hesap vereceksiniz demiştik. Bugün o tarihi anı yaşıyoruz. Tam da gösterdiğimiz yerde, bize bu oyunları kuranlar; bir kısmı tutuklu, bir kısmı firarda, bir kısmı da tutuksuz yargılanıyor. Buraya gelip hesabını verecekler” dedi. DHA
Etiketler:
cemaat,
fethullah gülen,
haber,
izmir
Anlaşmazsa ocakta jüri karşısında
ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab’ın dünkü duruşmasında 7 ay sonrasına yani 23 Ocak 2017’ye jürili yargılama tarihi belirlendi. 10 dakika süren duruşmada, dava sözlü savunma için ise 6 Eylül’e ertelendi.
Zarrab 23 Ocak 2017’ye kadar başsavcılıkla anlaşmazsa suçlu olup olmadığına 3 hafta içinde yani şubatta karar verilecek. Zarrab’ın avukatı, geçen hafta kefalet başvuruları yargıç tarafından reddedilse de New York’taki son duruşmada müvekkilinin suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceğini açıkladı ve eğer arada savunma ve başsavcılık arasında bir anlaşma olmazsa, Zarrab’ın 23 Ocak 2017’de jüri karşısına çıkarılmasına karar verildi. Önce 16 Haziran için planlanan ancak daha sonra tarafların mutabakatıyla 20 Haziran’a kaydırılan duruşmada davanın hâkimi Richard Berman, Zarrab için 18 Mayıs’ta yapılan 50 milyon dolarlık kefaletle yargılanma başvurusunu geçen hafta reddettiğini hatırlattı. Berman, “Bunu yaparken, davanın daha hızlı ilerlemesi için bir ihtiyaç doğmuş olabileceğini kabul ediyorum ve benim buna hazır olduğumu bilmenizi isterim” dedi. Ardından planlandığı gibi taraflardan davanın jürili savunması için bir tarih vermelerini istedi.
TEMYİZİ DÜŞÜNÜYORUZ
Duruşmada ilk sözü Zarrab’ın avukatı Brafman aldı. Ve o da söze Berman’ın reddettiği kefalet başvurusuna ilişkin değerlendirmeyle başlayarak, “Mahkemenin kararını gözden geçiriyoruz ve şu aşamada bir temyiz başvurusu yapıp yapmamayı düşünüyoruz. Henüz yapmadık, ancak elbette eğer yaparsak mahkemeyi ve savcılığı bilgilendireceğiz” dedi. Zarrab’ın kefalet talebinin reddiyle ilgili temyiz başvurusu yapılırsa, bunun 2. Temyiz Dairesi’nde görüleceği öğrenildi. Kaynaklar başvurunun yüzde 90 yapılacağını ama bundan Zarrab lehine karar çıkmasının beklenmediğini aktardı.
Brafman, başsavcılıkla “yargılama sürecinin hızlandırılması konusunda mutabakat sağladıklarını” belirterek, Zarrab aleyhine başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamenin düşürülmesi için 15 Temmuz’a kadar bir dilekçe vereceklerini söyledi. Böylece Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceklerini de gösterdi. Brafman, varılan mutabakat sonucu başsavcılığın 5 Ağustos’a kadar bu dilekçeye cevap vereceğini, 19 Ağustos’ta ise kendilerinin başsavcılığın cevabına karşı yeni bir dilekçe sunacaklarını ifade etti. Yargıç Berman da verilen tarihleri takvimine işleyerek sözlü savunma için 6 Eylül’e yeni bir duruşma tarihi belirledi.
ANLAŞMA NASIL OLUR
Reza Zarrab’ın önünde bundan sonra iki yol var: Pazartesi günkü duruşmada olduğu gibi avukatı Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edecek ve 23 Ocak’ta jürili yargılama başlayacak. Böylece Zarrab hakkında öne sürülen dört ayrı suçlamadan her biri için suçlu olup olmadığına vatandaşlardan oluşan bir jüri karar verecek. Bu suçların herhangi birinden suçlu görülmesi halinde de Zarrab, hâkimin belirleyeceği bir cezaya çarptırılacak. Zarrab, jürili yargılama riskine girmeden başsavcılıkla başlayacak müzakerelerde suçlu olduğunu kabul edip başsavcılık ve Zarrab’ın avukatları arasında varılacak mutabakat sonucu belirlenecek bir cezaya çarptırılacak. Bu müzakerelerde tespit edilecek cezada da, Zarrab’ın başsavcılığa vereceği bilgiler, itirafçı olmayı kabul edip etmeyeceği gibi koşullar etkili olacak. (Tolga Tanış / Hürriyet)
Zarrab 23 Ocak 2017’ye kadar başsavcılıkla anlaşmazsa suçlu olup olmadığına 3 hafta içinde yani şubatta karar verilecek. Zarrab’ın avukatı, geçen hafta kefalet başvuruları yargıç tarafından reddedilse de New York’taki son duruşmada müvekkilinin suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceğini açıkladı ve eğer arada savunma ve başsavcılık arasında bir anlaşma olmazsa, Zarrab’ın 23 Ocak 2017’de jüri karşısına çıkarılmasına karar verildi. Önce 16 Haziran için planlanan ancak daha sonra tarafların mutabakatıyla 20 Haziran’a kaydırılan duruşmada davanın hâkimi Richard Berman, Zarrab için 18 Mayıs’ta yapılan 50 milyon dolarlık kefaletle yargılanma başvurusunu geçen hafta reddettiğini hatırlattı. Berman, “Bunu yaparken, davanın daha hızlı ilerlemesi için bir ihtiyaç doğmuş olabileceğini kabul ediyorum ve benim buna hazır olduğumu bilmenizi isterim” dedi. Ardından planlandığı gibi taraflardan davanın jürili savunması için bir tarih vermelerini istedi.
TEMYİZİ DÜŞÜNÜYORUZ
Duruşmada ilk sözü Zarrab’ın avukatı Brafman aldı. Ve o da söze Berman’ın reddettiği kefalet başvurusuna ilişkin değerlendirmeyle başlayarak, “Mahkemenin kararını gözden geçiriyoruz ve şu aşamada bir temyiz başvurusu yapıp yapmamayı düşünüyoruz. Henüz yapmadık, ancak elbette eğer yaparsak mahkemeyi ve savcılığı bilgilendireceğiz” dedi. Zarrab’ın kefalet talebinin reddiyle ilgili temyiz başvurusu yapılırsa, bunun 2. Temyiz Dairesi’nde görüleceği öğrenildi. Kaynaklar başvurunun yüzde 90 yapılacağını ama bundan Zarrab lehine karar çıkmasının beklenmediğini aktardı.
Brafman, başsavcılıkla “yargılama sürecinin hızlandırılması konusunda mutabakat sağladıklarını” belirterek, Zarrab aleyhine başsavcılık tarafından hazırlanan iddianamenin düşürülmesi için 15 Temmuz’a kadar bir dilekçe vereceklerini söyledi. Böylece Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edeceklerini de gösterdi. Brafman, varılan mutabakat sonucu başsavcılığın 5 Ağustos’a kadar bu dilekçeye cevap vereceğini, 19 Ağustos’ta ise kendilerinin başsavcılığın cevabına karşı yeni bir dilekçe sunacaklarını ifade etti. Yargıç Berman da verilen tarihleri takvimine işleyerek sözlü savunma için 6 Eylül’e yeni bir duruşma tarihi belirledi.
ANLAŞMA NASIL OLUR
Reza Zarrab’ın önünde bundan sonra iki yol var: Pazartesi günkü duruşmada olduğu gibi avukatı Zarrab’ın suçsuz olduğunu savunmaya devam edecek ve 23 Ocak’ta jürili yargılama başlayacak. Böylece Zarrab hakkında öne sürülen dört ayrı suçlamadan her biri için suçlu olup olmadığına vatandaşlardan oluşan bir jüri karar verecek. Bu suçların herhangi birinden suçlu görülmesi halinde de Zarrab, hâkimin belirleyeceği bir cezaya çarptırılacak. Zarrab, jürili yargılama riskine girmeden başsavcılıkla başlayacak müzakerelerde suçlu olduğunu kabul edip başsavcılık ve Zarrab’ın avukatları arasında varılacak mutabakat sonucu belirlenecek bir cezaya çarptırılacak. Bu müzakerelerde tespit edilecek cezada da, Zarrab’ın başsavcılığa vereceği bilgiler, itirafçı olmayı kabul edip etmeyeceği gibi koşullar etkili olacak. (Tolga Tanış / Hürriyet)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)