İstanbul’dan Sivas’a gitmek için THY uçağına binen Şişli eski Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül göğüs ağrısı şikayetiyle hastaneye kaldırıldı.
Edinilen bilgiye göre sabah saat 05.00'da Atatürk Havalimanı'nda Sivas'a gitmek için THY’nin TK 2658 sefer sayılı uçağına binen Şişli Eski Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül kalkış öncesi aniden rahatsızlandı. Göğüs ağrısı şikayetinin bulunduğu Sarıgül'e ilk müdahaleyi kabin ekibi yaparken, uçağa sağlık ekibi çağrıldı. Sarıgül daha sonra uçaktan indirilerek ambulansla hastaneye kaldırıldı.
DHA
6 Temmuz 2016 Çarşamba
5 Temmuz 2016 Salı
Çek Cumhuriyeti’nin yeni adı Çekya
Çek Cumhuriyeti'nin yeni adı Çekya oldu. Ülke yeni ismini Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kurumlara bildirdi.
Prag yönetimi yürürlüğe giren resmi değişikliği ve ülkenin yeni adının İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Arapça ve Çincedeki versiyonlarını başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşlara bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Michaela Lagronova, ülkenin yeni adına kullanım zorunluluğu getirilmeyeceğini ve ismin uluslararası toplantılarda hemen kullanılmayacağını açıkladı.
Prag yönetimi yürürlüğe giren resmi değişikliği ve ülkenin yeni adının İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, Arapça ve Çincedeki versiyonlarını başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşlara bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Michaela Lagronova, ülkenin yeni adına kullanım zorunluluğu getirilmeyeceğini ve ismin uluslararası toplantılarda hemen kullanılmayacağını açıkladı.
Nihat Hatipoğlu’ndan 30 yıllık eşine jest
Nihat Hatipoğlu, Ramazan ayı boyunca ekranlara gelen programını kapatırken, eşini de unutmadı.
Nihat Hatipoğlu programının sonlandırırken eşi Emel Hatipoğluna da teşekkür etti. Hatipoğlu, “Aslında en önemli teşekkürlerden biri de 5-6 yıldır her programda Ankara’dan benimle beraber gelip, kenarda hiç görünmeyen ama beni izleyen 30 yıllık eşime teşekkür ediyorum. Hanımların hakkını vermek lazım. Biz hep hanımların hakkını ihmal ediyoruz. Ama her başarılı hizmetin altında hanımların duası, selameti var. Sağ olsunlar.” diyerek programını tamamladı.
Nihat Hatipoğlu programının sonlandırırken eşi Emel Hatipoğluna da teşekkür etti. Hatipoğlu, “Aslında en önemli teşekkürlerden biri de 5-6 yıldır her programda Ankara’dan benimle beraber gelip, kenarda hiç görünmeyen ama beni izleyen 30 yıllık eşime teşekkür ediyorum. Hanımların hakkını vermek lazım. Biz hep hanımların hakkını ihmal ediyoruz. Ama her başarılı hizmetin altında hanımların duası, selameti var. Sağ olsunlar.” diyerek programını tamamladı.
4 Temmuz 2016 Pazartesi
İşte Osmangazi'nin fiyat tarifesi
Osmangaçı Köprüsü’nden geçişler bayram tatili boyunca ücretsiz olacak. 11 Temmuz saat 07.00’den itibaren köprüden geçişler araç sınıflarına göre 62.10 TL’den başlayıp, 282.15 TL’ye kadar çıkacak. Ayrıca, köprü ile birlikte Gemlik’e kadar olan yolu da yapan firma bu kısımlar için de ayrıca ücret alacak.
Osmangazi Köprüsü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın katıldığı törenle geçen Perşembe günü açılırken, 1 Temmuz günü saat 00.00’dan itibaren köprü ulaşıma açıldı. Köprüden geçişlerin ücretsiz olması nedeniyle Osmangazi Köprüsü büyük ilgi gördü. Özellikle bayram tatilinin başlamasıyla birlikte yoğunlaşan trafikte Osmangazi Köprüsü ulaşımı rahatlattı. Osmangazi Köprüsü’nde durarak fotoğraf çektirenlerin sıkıntı yaratması nedeniyle polis ve güvenlik görevlileri durmadan devriye gezerek sürücüleri yola devam etmeleri konusunda uyarıyorlar. Bugün yola çıkan tatilciler TEM ve D-100 Karayolu’nda trafiğe takılmadan yollarına devam etti.
Otoyol, boğaz köprüleri ve Osmangazi Köprüsü’nden geçişler 11 Temmuz Pazartesi günü saat 07.00’ye kadar ücretsiz olacak. Osmangazi Köprüsü’nün yapımını üstlenen Otoyol A.Ş.’nin internet sitesinde araç sınıfları ve ücretleri belirtti.
Buna göre tarife şöyle:
1’sınıf araçlar (Aks aralığı 3.20’den küçük 2 akslı araç) Osmangazi Köprüsü’nden geçerken 88.75 TL, 2 sınıf araçlar (Aks aralığı 3.20’ye eşit ve büyük 2 akslı araç) 141.95 TL, 3’üncü sınıf araçlar (Yere değen aks sayısı 3 olan veya çektiği araç ile birlikte yere değen toplam aks sayısı 3 olan araç) 168.60 TL, 4’üncü sınıf araçlar (Yere değen aks sayısı 4 veya 5 olan veya çektiği araç ile birlikte yere değen toplam aks sayısı 4 veya 5 olan araç) 223.60 TL, 5’inci sınıf araçlar ise (Yere değen aks sayısı 6, 7, 8 ve daha fazla olan araç) 282.15 TL ve 6’ncı sınıf araçlar ise (motosiklet) 62.10 TL ödeyecek.
Otoyol A.Ş. Osmangazi Köprüsü ile bağlantılı olan kendisinin yaptığı otoyollar için de ücret alacak. Osmangazi Köprüsü ile Yalova Altınova, Kılıç, Orhangazi ve Gemlik arasındaki yolları kullanarak bu 4 gişeden geçecek olanlar ayrıca ücret ödeyecekler. Osmangazi Köprüsü’nden çıkacak bir otomobil yaklaşık 2-3 kilometre uzaklıktaki Altınova gişelerinden çıktığında ayrıca 2.25 TL ödeyecek.
Bahçeli: Suriyelilere vatandaşlık hakkı tanımak hazmedilecek bir durum değil
MHP lideri Bahçeli, Ramazan Bayramı mesajında "Suriyeliler’e vatandaşlık vermekten bahsedenlerin niyetleri, Türk milletinin azim ve iradesini kırmak. Türk vatandaşlığının bir bedeli, bir şanı, bir sorumluluğu olmalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Bahçeli, mesajında "Bütün vatandaşlarımın, Türk-İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı canı gönülden tebrik ediyorum. Bayramın yeni bir milat olmasını, ülkemize, komşu coğrafyalara ve inanan yüreklere saadet ve selamet getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum" dedi.
MHP lideri Bahçeli, Ramazan Bayramı mesajında son dönemde yaşanan terör olaylarına değinerek, "Mübarek Ramazan ayının hemen arkasından yeni bir bayrama daha kavuşmanın buruk ve hüzünlü de olsa heyecanını yaşıyoruz. Bereket, huzur ve rahmet ayı olan Ramazan maalesef şiddet yanlılarının ağır tahrikleriyle ve insanlık dışı terör saldırılarıyla kundaklanmak istenmiştir. Milli birlik ve kardeşliğimizden rahatsız olan mihraklar bütün imkanlarıyla provokasyonlarını sahnelemişlerdir. Oruca saygısı olmayan, Allah korkusu taşımayan, insan sevgisiyle hiçbir bağ ve bağlantısı bulunmayan caniler Ramazan günlerinde acı üstüne acı yaşatmışlardır. Türkiye’nin illeri, ilçeleri, havalimanları, tren garları, otobüs durakları, en işlek cadde ve meydanları belirli aralıklarla bombalanmıştır. Milli varlığımız suikast ve infaz timlerinin hücumundadır. Muhatap kaldığımız zincirleme felaketlerin suç ortakları bir yanda eli kanlı teröristler, diğer yanda terörizmi tarihi emelleri doğrultusunda zalimce kullanan dost görünümlü düşman ülkelerdir. Türkiye’nin dirliğine ve gelecek umutlarına musallat olan iç ve dış karanlık odakların ayıpları ve ayak oyunları artık gizlenemeyecek ölçüde açıktadır" ifadelerini kullandı.
’SURİYELİLER’E VATANDAŞLIK HAKKI TANIMAK HAZMEDİLECEK BİR DURUM
DEĞİL’
Suriyeliler’e vatandaşlık vermekten bahsedenlerin niyetlerinin, Türk milletinin azim ve iradesini kırmak olduğunu savunan Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu:
"İstiklalimize kara çalma amacında olan çevreler kışkırtıp silahlandırdıkları terör örgütleri vasıtasıyla Türk milleti üzerinde kirli ve kanlı hesaplarını gerçekleştirmenin arayışındadır. İşin doğrusu ve gerçeği şudur ki, terörizm ülkemize adeta savaş açmıştır. Bu nedenle her zamankinden fazla birlik ve dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Aziz milletimiz sağlam iradesini ve sarsılmaz sağduyusunu muhafaza ettiği sürece milli ve manevi temellerimizi yıkmayı projelendiren hainler ve husumet yuvaları başarıya ulaşamayacaklardır. Fitneciler kuyruğunu kısmadan, terörizmin sesi kesilmeden, Türkiye’nin parçalanmasını bekleyen zulüm elebaşlarının süngüsü düşmeden hiçbir millet evladına ne yazık ki rahat yüzü olmayacaktır. Özellikle 2011 yılından beri Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçıp ülkemize sığınan Suriyelilere vatandaşlık vermekten bahsedenler, niyetlerinin Türk milletini azim ve iradesini kırmak olduğunu iyice görmelidirler. Türkiye’nin yeterince vahim sorunları varken, sırf siyasi gayelerle Suriyelilere vatandaşlık hakkı tanımak hazmedilecek bir durum ve tercih değildir. Milletimizin alicenaplığına sığınan mağdur ve mazlumlara yardım elimizi uzatmak, insani destek vermek manevi bir görevdir. Ancak kendi ülkelerinden kopup gelenlere kucak açtığımız andan itibaren Ortadoğu’nun her türlü istikrarsızlık ve olumsuzlukları da yoğun şekilde ithal edilmiştir. Kim ya da kimlerin ülkemize girdiği ayrıntısıyla tespit edilmeden sınır kapılarımızın vicdan diplomasisi ismiyle açılması iç barış ve sük?net ortamına ağır hasar vermiştir."
’OY VE SİYASİ RÜŞVET UĞRUNA ASLA GÖLGELENEMEYECEK’
MHP lideri Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Sığınmacı kisvesiyle Türkiye’ye suçlular dolmuş, asayişsizlik ve terör olayları keskin bir yükseliş göstermiştir. Irak ve Suriyeli sığınmacıların sağlıklı bir şekilde vatanlarına kavuşturulmaları gerekirken, Türk vatandaşlığına alınma düşünceleri bu zamana kadar yapılan tarihi yanlışlara yeni ilavelerden başka bir anlam taşımayacaktır. Türk vatandaşlığının bir bedeli, bir şanı, bir sorumluluğu olmalıdır. Türk vatandaşlığı önce hak edilmeli, vicdanlarda taltif ve teyidi yapılmalıdır. Türk milleti tüm Türk vatandaşlarının müştereken vücut verdiği, canlı tuttuğu, nefes verdiği tarihi, sosyolojik ve kültürel bir varlıktır. Türklüğe şaşı bakan, Türk milleti yerine Türkiye milletini ikame etmeye çalışan bulanık ve bücür zihniyetlerin önüne gelene vatandaşlık ikramı her şeyden önce milli şuur noksanlığıdır. Türk vatandaşlığının ucuzlatılması, ulufe gibi ona buna dağıtılması şehitlerimizin ve aziz ecdadımızın ebedi mirası olan son vatanımızı etnik karmaşa ve kazana çevirecektir. Türkiye, Türk milletinin şeref ve namusuna emanettir. Vatan Türk’tür, millet Türk kalacaktır. Türk vatandaşlığı tarih boyunca kazanılmış milli hak ve hukukun ilelebet korunacak mükafat ve muhteşem bir unvanıdır. Bu mükafat ve unvan hiç kimsenin tekeline alınıp da heba edilemeyecek, oy ve siyasi rüşvet uğruna asla gölgelenemeyecektir. Ya bu gerçekler malum devlet ve siyaset adamları tarafından kabullenilecek ya da niyet sahipleri sonuçlarına katlanacaktır. Türk milletini zillet ve rezalet tuzağına çekmek isteyenler şüphesiz heveslerinin derinliğinde boğulacaklardır. Ramazan Bayramı’nda kapsamlı bir iç muhasebe yapmak, gönül ve vicdanlar arasında açılan uçurumları kapatmak hepimizin görevidir. Dileğim aziz vatandaşlarımın huzur ve mutluluk içinde bir bayram geçirmesidir. Ayrıca bayram tatili süresince trafik kurallarına uyulması acı ve gözyaşlarının önüne geçilmesini sağlayacaktır. Ailelerine, sevdiklerine kavuşmak isteyen her insanımızın seyahat halindeyken azami dikkat ve özeni göstermesi beklentim ve temennimdir. Bu duygu ve düşüncelerle bütün vatandaşlarımın, Türk-İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı canı gönülden tebrik ediyorum. Bayramın yeni bir milat olmasını, ülkemize, komşu coğrafyalara ve inanan yüreklere saadet ve selamet getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum."Hürriyet
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Bahçeli, mesajında "Bütün vatandaşlarımın, Türk-İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı canı gönülden tebrik ediyorum. Bayramın yeni bir milat olmasını, ülkemize, komşu coğrafyalara ve inanan yüreklere saadet ve selamet getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum" dedi.
MHP lideri Bahçeli, Ramazan Bayramı mesajında son dönemde yaşanan terör olaylarına değinerek, "Mübarek Ramazan ayının hemen arkasından yeni bir bayrama daha kavuşmanın buruk ve hüzünlü de olsa heyecanını yaşıyoruz. Bereket, huzur ve rahmet ayı olan Ramazan maalesef şiddet yanlılarının ağır tahrikleriyle ve insanlık dışı terör saldırılarıyla kundaklanmak istenmiştir. Milli birlik ve kardeşliğimizden rahatsız olan mihraklar bütün imkanlarıyla provokasyonlarını sahnelemişlerdir. Oruca saygısı olmayan, Allah korkusu taşımayan, insan sevgisiyle hiçbir bağ ve bağlantısı bulunmayan caniler Ramazan günlerinde acı üstüne acı yaşatmışlardır. Türkiye’nin illeri, ilçeleri, havalimanları, tren garları, otobüs durakları, en işlek cadde ve meydanları belirli aralıklarla bombalanmıştır. Milli varlığımız suikast ve infaz timlerinin hücumundadır. Muhatap kaldığımız zincirleme felaketlerin suç ortakları bir yanda eli kanlı teröristler, diğer yanda terörizmi tarihi emelleri doğrultusunda zalimce kullanan dost görünümlü düşman ülkelerdir. Türkiye’nin dirliğine ve gelecek umutlarına musallat olan iç ve dış karanlık odakların ayıpları ve ayak oyunları artık gizlenemeyecek ölçüde açıktadır" ifadelerini kullandı.
’SURİYELİLER’E VATANDAŞLIK HAKKI TANIMAK HAZMEDİLECEK BİR DURUM
DEĞİL’
Suriyeliler’e vatandaşlık vermekten bahsedenlerin niyetlerinin, Türk milletinin azim ve iradesini kırmak olduğunu savunan Bahçeli, şu açıklamalarda bulundu:
"İstiklalimize kara çalma amacında olan çevreler kışkırtıp silahlandırdıkları terör örgütleri vasıtasıyla Türk milleti üzerinde kirli ve kanlı hesaplarını gerçekleştirmenin arayışındadır. İşin doğrusu ve gerçeği şudur ki, terörizm ülkemize adeta savaş açmıştır. Bu nedenle her zamankinden fazla birlik ve dayanışmaya ihtiyacımız vardır. Aziz milletimiz sağlam iradesini ve sarsılmaz sağduyusunu muhafaza ettiği sürece milli ve manevi temellerimizi yıkmayı projelendiren hainler ve husumet yuvaları başarıya ulaşamayacaklardır. Fitneciler kuyruğunu kısmadan, terörizmin sesi kesilmeden, Türkiye’nin parçalanmasını bekleyen zulüm elebaşlarının süngüsü düşmeden hiçbir millet evladına ne yazık ki rahat yüzü olmayacaktır. Özellikle 2011 yılından beri Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçıp ülkemize sığınan Suriyelilere vatandaşlık vermekten bahsedenler, niyetlerinin Türk milletini azim ve iradesini kırmak olduğunu iyice görmelidirler. Türkiye’nin yeterince vahim sorunları varken, sırf siyasi gayelerle Suriyelilere vatandaşlık hakkı tanımak hazmedilecek bir durum ve tercih değildir. Milletimizin alicenaplığına sığınan mağdur ve mazlumlara yardım elimizi uzatmak, insani destek vermek manevi bir görevdir. Ancak kendi ülkelerinden kopup gelenlere kucak açtığımız andan itibaren Ortadoğu’nun her türlü istikrarsızlık ve olumsuzlukları da yoğun şekilde ithal edilmiştir. Kim ya da kimlerin ülkemize girdiği ayrıntısıyla tespit edilmeden sınır kapılarımızın vicdan diplomasisi ismiyle açılması iç barış ve sük?net ortamına ağır hasar vermiştir."
’OY VE SİYASİ RÜŞVET UĞRUNA ASLA GÖLGELENEMEYECEK’
MHP lideri Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Sığınmacı kisvesiyle Türkiye’ye suçlular dolmuş, asayişsizlik ve terör olayları keskin bir yükseliş göstermiştir. Irak ve Suriyeli sığınmacıların sağlıklı bir şekilde vatanlarına kavuşturulmaları gerekirken, Türk vatandaşlığına alınma düşünceleri bu zamana kadar yapılan tarihi yanlışlara yeni ilavelerden başka bir anlam taşımayacaktır. Türk vatandaşlığının bir bedeli, bir şanı, bir sorumluluğu olmalıdır. Türk vatandaşlığı önce hak edilmeli, vicdanlarda taltif ve teyidi yapılmalıdır. Türk milleti tüm Türk vatandaşlarının müştereken vücut verdiği, canlı tuttuğu, nefes verdiği tarihi, sosyolojik ve kültürel bir varlıktır. Türklüğe şaşı bakan, Türk milleti yerine Türkiye milletini ikame etmeye çalışan bulanık ve bücür zihniyetlerin önüne gelene vatandaşlık ikramı her şeyden önce milli şuur noksanlığıdır. Türk vatandaşlığının ucuzlatılması, ulufe gibi ona buna dağıtılması şehitlerimizin ve aziz ecdadımızın ebedi mirası olan son vatanımızı etnik karmaşa ve kazana çevirecektir. Türkiye, Türk milletinin şeref ve namusuna emanettir. Vatan Türk’tür, millet Türk kalacaktır. Türk vatandaşlığı tarih boyunca kazanılmış milli hak ve hukukun ilelebet korunacak mükafat ve muhteşem bir unvanıdır. Bu mükafat ve unvan hiç kimsenin tekeline alınıp da heba edilemeyecek, oy ve siyasi rüşvet uğruna asla gölgelenemeyecektir. Ya bu gerçekler malum devlet ve siyaset adamları tarafından kabullenilecek ya da niyet sahipleri sonuçlarına katlanacaktır. Türk milletini zillet ve rezalet tuzağına çekmek isteyenler şüphesiz heveslerinin derinliğinde boğulacaklardır. Ramazan Bayramı’nda kapsamlı bir iç muhasebe yapmak, gönül ve vicdanlar arasında açılan uçurumları kapatmak hepimizin görevidir. Dileğim aziz vatandaşlarımın huzur ve mutluluk içinde bir bayram geçirmesidir. Ayrıca bayram tatili süresince trafik kurallarına uyulması acı ve gözyaşlarının önüne geçilmesini sağlayacaktır. Ailelerine, sevdiklerine kavuşmak isteyen her insanımızın seyahat halindeyken azami dikkat ve özeni göstermesi beklentim ve temennimdir. Bu duygu ve düşüncelerle bütün vatandaşlarımın, Türk-İslam aleminin Ramazan Bayramı’nı canı gönülden tebrik ediyorum. Bayramın yeni bir milat olmasını, ülkemize, komşu coğrafyalara ve inanan yüreklere saadet ve selamet getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum."Hürriyet
Kentsel dönüşümde emlak vergisi indirimli ödenebiliyor
Büyükşehirlerin yüzünü değiştiren kentsel dönüşümde en çok gündeme gelen konulardan biri de vergi düzenlemeleri. KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Hakan Orhan, kentsel dönüşüm kapsamında olan gayrimenkullerin emlak vergilerinin indirimli ödenebileceğini hatırlattı.
Emlak vergisinin çok kişiyi ilgilendirmesine rağmen uygulamaların pek bilinmediğini vurgulayan KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Hakan Orhan, Emlak Vergisi Kanunu içinde yer alan ‘tasarruf kısıtı’nı anlattı. Emlak Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “Kanunlar veya diğer kamu düzeni koyan mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina arsa ve arazinin vergisi, kısıtlamanın devam ettiği sürece 1/10 oranında tahsil olunur” hükmüne değinen Orhan, şu bilgiyi verdi:
“Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik'in 2'nci maddesinde, umumi hizmetlere ayrılması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların tasarrufunun kısıtlanmış sayılacağı belirtiliyor. Bu hallerde kısıtlı olarak vergilemenin, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren ilgili arsa veya binanın bulunduğu alanın imar programına alınıncaya kadar devam edeceği ifade ediliyor. Aynı madde hükmünde, arsanın imar planında kısıtlılığı gerektiren amaçlara tahsis edildiğinin bu yönetmeliğin bildirim mecburiyeti hükümlerine göre tespit edilmemiş olması halinde, arsa veya bina sahibi tarafından yazılı müracaatıyla alınacak kısıtlılık durumunu gösteren belgenin ibrazı halinde kısıtlılık durumunun uygulanacağı belirtiliyor.”
Hakan Orhan, Danıştay 9’uncu Dairesi'nin 2007/2143 sayılı Kararı ile imar planına alınan yerlerin tasarrufu kısıtlı yerlerden sayıldığını, imar planına alınmakla birlikte henüz imar programına alınmayan davacılara ait taşınmaz için planda olduğu döneme ilişkin ödenen emlak vergisinin iadesinin yapılması gerektiğine oybirliğiyle karar verildiğini hatırlattı.
Hakan Orhan, kentsel dönüşüm planındaki arsa ve gayrimenkul sahiplerinin bu düzenlemeden nasıl yararlanacağını şöyle anlattı:
“Kentsel dönüşüm aslında bir imar planı… Bu plan dâhilinde olan; ancak henüz imar izni verilmeyen gayrimenkuller için ilgili makamlara dilekçe ile başvurulması neticesinde kısıtlılığa ilişkin belge alınması ve bu belgenin bir dilekçe ile beraber belediyeye ibraz edilmesi durumunda mükellef, kentsel dönüşüm planına dâhil edilen yıldan itibaren kısıtlılık uygulamasından faydalanılabilecek, emlak vergisini 9/10 indirimli ödeyebilecek. Kimi durumlarda da geçmişe yönelik fazla ödenen emlak vergilerinin iadesi mümkün olabilecek.
Burada dikkat edilmesi gereken başka bir noktanın altını çizelim. Yukarıda bahsi geçen Emlak Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin 2’nci fıkrasının devam eden kısmı uyarınca tecil edilen 9/10 oranındaki verginin kısıtlılık kapsamındaki bina, arsa veya arazinin satılması, istimlaki veya hibe yoluyla devir ve temliki halinde, tahsilat zamanaşımına uğramamış vergilerin ödenmesi gerekir. Bu nedenle imar programı kesinleşinceye kadar gayrimenkulün elden çıkarılması gündemde ise indirim uygulamasından yararlanılmasının tekrar değerlendirilmesi faydalı olacaktır.”
Emlak vergisinin çok kişiyi ilgilendirmesine rağmen uygulamaların pek bilinmediğini vurgulayan KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı Hakan Orhan, Emlak Vergisi Kanunu içinde yer alan ‘tasarruf kısıtı’nı anlattı. Emlak Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki “Kanunlar veya diğer kamu düzeni koyan mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina arsa ve arazinin vergisi, kısıtlamanın devam ettiği sürece 1/10 oranında tahsil olunur” hükmüne değinen Orhan, şu bilgiyi verdi:
“Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik'in 2'nci maddesinde, umumi hizmetlere ayrılması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların tasarrufunun kısıtlanmış sayılacağı belirtiliyor. Bu hallerde kısıtlı olarak vergilemenin, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren ilgili arsa veya binanın bulunduğu alanın imar programına alınıncaya kadar devam edeceği ifade ediliyor. Aynı madde hükmünde, arsanın imar planında kısıtlılığı gerektiren amaçlara tahsis edildiğinin bu yönetmeliğin bildirim mecburiyeti hükümlerine göre tespit edilmemiş olması halinde, arsa veya bina sahibi tarafından yazılı müracaatıyla alınacak kısıtlılık durumunu gösteren belgenin ibrazı halinde kısıtlılık durumunun uygulanacağı belirtiliyor.”
Hakan Orhan, Danıştay 9’uncu Dairesi'nin 2007/2143 sayılı Kararı ile imar planına alınan yerlerin tasarrufu kısıtlı yerlerden sayıldığını, imar planına alınmakla birlikte henüz imar programına alınmayan davacılara ait taşınmaz için planda olduğu döneme ilişkin ödenen emlak vergisinin iadesinin yapılması gerektiğine oybirliğiyle karar verildiğini hatırlattı.
Hakan Orhan, kentsel dönüşüm planındaki arsa ve gayrimenkul sahiplerinin bu düzenlemeden nasıl yararlanacağını şöyle anlattı:
“Kentsel dönüşüm aslında bir imar planı… Bu plan dâhilinde olan; ancak henüz imar izni verilmeyen gayrimenkuller için ilgili makamlara dilekçe ile başvurulması neticesinde kısıtlılığa ilişkin belge alınması ve bu belgenin bir dilekçe ile beraber belediyeye ibraz edilmesi durumunda mükellef, kentsel dönüşüm planına dâhil edilen yıldan itibaren kısıtlılık uygulamasından faydalanılabilecek, emlak vergisini 9/10 indirimli ödeyebilecek. Kimi durumlarda da geçmişe yönelik fazla ödenen emlak vergilerinin iadesi mümkün olabilecek.
Burada dikkat edilmesi gereken başka bir noktanın altını çizelim. Yukarıda bahsi geçen Emlak Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin 2’nci fıkrasının devam eden kısmı uyarınca tecil edilen 9/10 oranındaki verginin kısıtlılık kapsamındaki bina, arsa veya arazinin satılması, istimlaki veya hibe yoluyla devir ve temliki halinde, tahsilat zamanaşımına uğramamış vergilerin ödenmesi gerekir. Bu nedenle imar programı kesinleşinceye kadar gayrimenkulün elden çıkarılması gündemde ise indirim uygulamasından yararlanılmasının tekrar değerlendirilmesi faydalı olacaktır.”
Mısırlıoğlu'na göre 'Shakespeare' değil 'Şeyh Pir'...
Tarihçi Kadir Mısırlıoğlu'nun sözleri sosyal medyayı salladı... Mısıroğlu, dünyaca ünlü İngiliz yazar William Shakespeare'in gerçek isminin "Şeyh Pir" olduğunu iddia etti. Mısıroğlu, Shakespeare'in gizli Müslüman olduğunu da savundu.
Beyaz Tv'deki Ramazan Sohbetleri programına katılan Mısırlıoğlu Shakespeare'in İngiliz olmadığını ve gerçek adının 'Şeyh Pir' olduğunu savundu.
Mısırlıoğlu, Shakespeare'in aslında Müslüman olduğunu da iddia etti. Mısırlıoğlu, "Shakespeare İngiliz değildi. İngiltere'de bu isimde bir adam gelmemişti. Shakespeare'in aslı Şeyh Pir'dir, üstad, ihtiyar. Ve Shakespeare gizli bir Müslüman'dı. 500 yıl önce yazdığı bir tiyatro oyununu bugün İngiliz bir çocuk okusa bugün yazılmış gibi anlar" dedi.
Mahkemeden THY kabin amirinin ölümüyle ilgili karar
Türk Hava Yolları (THY) kabin amirinin Japonya'da otel odasında hayatını kaybetmesiyle ilgili mahkeme “iş kazası” kararı verdi. 3 yıl boyunca süren hukuk mücadelesinde, Adli Tıp Kurumu, kabin amirinin ölümünü, iş stresine bağlı beyin kanaması olarak değerlendirdi.
Türk Hava Yolları'nda kabin amiri olarak çalışan Zeynep Sema Müstecaplıoğlu 9 Mart 2013 tarihinde İstanbul – Osaka seferinin ardından konakladığı otelde, beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetmişti. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) müfettişleri yaptığı incelemenin sonucunda, vefat nedeni ile yaptığı iş arasında bir illiyet bağı kurulamadığı gerekçesi ile Müstecaplıoğlu’nun ölümünü iş kazası olarak değerlendirmedi.
AİLE ÖLÜMÜN İŞ KAZASI OLARAK TESPİTİ İÇİN DAVA AÇTI
Ölümün iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten aile, Müstecaplıoğlu'nun vefatının iş kazası olduğunun tespiti talebi ile SGK ve THY aleyhine Bakırköy 18. İş Mahkemesine dava açtı. Ailenin avukatı Hasan Erdem tarafından mahkeme dosyasına sunulan dilekçelerde, önceden THY'de çalışma sonrası 48 saat ara dinlenmesi verilmekteyken, uzun uçuşlar sonrası ara dinlenme sürelerinin 24 saate kadar düşürüldüğüne değinildi.
“DİNLENME SÜRESİNİN AZALMASI VEFATI KAÇINILMAZ KILDI”
Dinlenme sürelerinin uçağın piste teker konması ile başladığı vurgulanan dilekçelerde, yolcuların uçaktan tahliyesi, uçaktan iniş, otele gidiş ve bunlara ek olarak her seferden 2-3 saat öncesinde hazır bulunmak gibi süreçlerin çıkartılması ile personele 13-14 saatlik bir dinlenme süresi kaldığı, 24 saatten daha az dinlenmelere, uçuşların yüksek irtifada gerçekleşiyor olması ve kabin içi basıncındaki değişiklikler de eklenmesiyle, Zeynep Sema Müstecaplıoğlu'nun rahatsızlanması üzerine vefatının gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğuna değinildi.
SGK VE THY DAVANIN REDDİNİ İSTEDİ
Davaya dilekçe sunan SGK avukatı, iş kazasının tarifinin kanunda açık olduğunu ifade ederek dava konusu kabin amirinin ölümü ile yaptığı iş arasında illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddedilmesini istedi.
Yine davaya dilekçe sunan THY avukatı ise Müstecaplıoğlu’nun iş kazası sonucu hayatını yitirmediği, alınması gereken önlemlerin alındığını ve ölümde THY’nin bir sorumluluğu bulunmadığını aktararak davanın reddedilmesini istedi.
STRES GİBİ FAKTÖRLERİN BEYİN KANAMASINDA KOLAYLAŞTIRICI ETKİSİ
İki tarafın dilekçelerinin ardından mahkeme, Müstecaplıoğlu’nun ölümüne ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasına karar verdi. Adli Tıp Kurumunca dava dosyasına ulaşan 29 Temmuz 2015 tarihli raporda “Zeynep Sema Müstecaplıoğlu'nun kabin görevlisi olması nedeniyle uzun süreli sık seyahat ettiği, stres gibi faktörlerin beyin kanamasında kolaylaştırıcı etkisinin olabileceği” ifade edildi.
BİLİRKİŞİ RAPORU: “İŞ KAZASI OLARAK KABULÜ GEREKİR”
Yine dava sürecinde alınan 28 Nisan 2016 tarihli bilirkişi raporuna göre ise “Sigortalının işveren tarafından görevle iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zaman birimi içinde uğradığı tüm kazaların, iş kazası olarak kabulünün gerekeceği” belirtildi.
MAHKEME ‘İŞ KAZASI' DEDİ
Kararını açıklayan mahkeme, Zeynep Sema Müstecaplıoğlu’nun iş verenin emir ve talimatları doğrultusunda hareket ederken beyin kanaması geçirerek vefat ettiğini belirtti. Kararında 5510 sayılı yasanın 13-c maddesi hükmüne göre “sigortalının iş veren tarafından görevle iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi halinde asli işini yapmaksızın geçen zaman diliminde uğradığı tüm kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir” hükmünü hatırlatan mahkeme, Zeynep Sema Müstecaplıoğlu’nun istirahat için konakladığı otelde beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetmesinin iş kazası olarak kabulüne karar verdi.Sözcü
AİLE ÖLÜMÜN İŞ KAZASI OLARAK TESPİTİ İÇİN DAVA AÇTI
Ölümün iş kazası olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten aile, Müstecaplıoğlu'nun vefatının iş kazası olduğunun tespiti talebi ile SGK ve THY aleyhine Bakırköy 18. İş Mahkemesine dava açtı. Ailenin avukatı Hasan Erdem tarafından mahkeme dosyasına sunulan dilekçelerde, önceden THY'de çalışma sonrası 48 saat ara dinlenmesi verilmekteyken, uzun uçuşlar sonrası ara dinlenme sürelerinin 24 saate kadar düşürüldüğüne değinildi.
“DİNLENME SÜRESİNİN AZALMASI VEFATI KAÇINILMAZ KILDI”
Dinlenme sürelerinin uçağın piste teker konması ile başladığı vurgulanan dilekçelerde, yolcuların uçaktan tahliyesi, uçaktan iniş, otele gidiş ve bunlara ek olarak her seferden 2-3 saat öncesinde hazır bulunmak gibi süreçlerin çıkartılması ile personele 13-14 saatlik bir dinlenme süresi kaldığı, 24 saatten daha az dinlenmelere, uçuşların yüksek irtifada gerçekleşiyor olması ve kabin içi basıncındaki değişiklikler de eklenmesiyle, Zeynep Sema Müstecaplıoğlu'nun rahatsızlanması üzerine vefatının gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğuna değinildi.
SGK VE THY DAVANIN REDDİNİ İSTEDİ
Davaya dilekçe sunan SGK avukatı, iş kazasının tarifinin kanunda açık olduğunu ifade ederek dava konusu kabin amirinin ölümü ile yaptığı iş arasında illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenle davanın reddedilmesini istedi.
Yine davaya dilekçe sunan THY avukatı ise Müstecaplıoğlu’nun iş kazası sonucu hayatını yitirmediği, alınması gereken önlemlerin alındığını ve ölümde THY’nin bir sorumluluğu bulunmadığını aktararak davanın reddedilmesini istedi.
STRES GİBİ FAKTÖRLERİN BEYİN KANAMASINDA KOLAYLAŞTIRICI ETKİSİ
İki tarafın dilekçelerinin ardından mahkeme, Müstecaplıoğlu’nun ölümüne ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasına karar verdi. Adli Tıp Kurumunca dava dosyasına ulaşan 29 Temmuz 2015 tarihli raporda “Zeynep Sema Müstecaplıoğlu'nun kabin görevlisi olması nedeniyle uzun süreli sık seyahat ettiği, stres gibi faktörlerin beyin kanamasında kolaylaştırıcı etkisinin olabileceği” ifade edildi.
BİLİRKİŞİ RAPORU: “İŞ KAZASI OLARAK KABULÜ GEREKİR”
Yine dava sürecinde alınan 28 Nisan 2016 tarihli bilirkişi raporuna göre ise “Sigortalının işveren tarafından görevle iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zaman birimi içinde uğradığı tüm kazaların, iş kazası olarak kabulünün gerekeceği” belirtildi.
MAHKEME ‘İŞ KAZASI' DEDİ
Kararını açıklayan mahkeme, Zeynep Sema Müstecaplıoğlu’nun iş verenin emir ve talimatları doğrultusunda hareket ederken beyin kanaması geçirerek vefat ettiğini belirtti. Kararında 5510 sayılı yasanın 13-c maddesi hükmüne göre “sigortalının iş veren tarafından görevle iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi halinde asli işini yapmaksızın geçen zaman diliminde uğradığı tüm kazalar iş kazası olarak kabul edilecektir” hükmünü hatırlatan mahkeme, Zeynep Sema Müstecaplıoğlu’nun istirahat için konakladığı otelde beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetmesinin iş kazası olarak kabulüne karar verdi.Sözcü
SSK ve Bağkur emeklilerinin maaş zammı belli oldu
Temmuz ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla birlikte emeklinin alacağı zam belli oldu.
Yaklaşık 9 milyon emeklinin maaş zammı belli oldu. Türkiye İstatik Kurumu’nun açıkladığı enfeksiyona göre yaklaşık 9 milyon emeklinin maaş zammı belli oldu. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Temmuz’da, bu yılın ilk 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon kadar zam alacak. Buna göre, emekliler Temmuz ayında 3,63 oranında zam alacaklar.
Yaklaşık 9 milyon emeklinin maaş zammı belli oldu. Türkiye İstatik Kurumu’nun açıkladığı enfeksiyona göre yaklaşık 9 milyon emeklinin maaş zammı belli oldu. SSK ve Bağ-Kur emeklileri, Temmuz’da, bu yılın ilk 6 aylık döneminde gerçekleşen enflasyon kadar zam alacak. Buna göre, emekliler Temmuz ayında 3,63 oranında zam alacaklar.
480 bin kölemiz var
167 ülkede gerçekleştirilen araştırmaya göre dünyada 18.3 milyon köle yaşıyor. Türkiye ise en çok modern kölenin bulunduğu 14’üncü ülke oldu.
İktidarda olduğu 14 yıl boyunca yaşam standartlarında Türkiye'yi geriye götüren AKP, köle endeksinde ise Türkiye'yi üst sıralara taşıdı.
Avustralya merkezli insan hakları örgütü Walk Free Vakfı, 2016 Küresel Kölelik Endeksi'ni açıkladı. Vakfın 167 ülkede gerçekleştirdiği araştırmaya göre, modern kölelik statüsünde yaşayan 45.8 milyon insan bulunuyor.
18.3 milyon insanın modern köle olarak yaşadığı Hindistan endekste ilk sırada bulunurken, Türkiye 480 bin köle nüfusuyla endekste 14'üncü sırada yer aldı. Vakfın araştırmasında modern kölelik tespiti için farklı yöntemler uygulandı. 24 kriter üzerinden yapılan değerlendirmede sivil ve politik korumalar, sosyal ve ekonomik haklar, bireysel güvenlik ve mülteci yaşamları ele alındı. İnsanların zorla alıştırılmaları, fuhşa sürüklenmeleri, yemek yeme ve içme hakları ile borçlandırılmaları değerlendirildi.
KUZEY KORE ORANDA LİDER
Küresel Kölelik Endeksi'nde ülkelerin köle nüfuslarının toplam nüfusa oranı listesinde ilk sırada Kuzey Kore bulunuyor. 25.1 milyon nüfusa sahip Kuzey Kore'de nüfusun yaklaşık yüzde 4.4'ü (1.1 milyon) köle olarak yaşıyor.
Kuzey Kore'yi yüzde 4 ile Özbekistan, yüzde 1.6 ile Kamboçya, yüzde 1.4 ile Hindistan ve yüzde 1.3 ile Katar takip ediyor. Türkiye yüzde 0.6 köle oranı ile endekste yine üst sıralarda. Endekste, Kuzey Kore'de devlete bağlı çalışma kamplarında insanların zorla çalıştırıldığı, Kuzey Koreli kadınların başta Çin olmak üzere çevre ülkelerde zorla evlendirildiği ve ticari cinsel sömürü aracı haline geldiği belirtildi.
Özbekistan'ın dünyanın en büyük 6'ncı büyük pamuk üreticisi olduğunun ifade edildiği endekste, vatandaşların hasat zamanında zorla pamuk tarlalarında çalıştırıldığı kaydedildi.
KÖLELER BATI'YA HİZMET EDİYOR
Asya ülkelerinin modern kölelik sayılarının üst sıralarda olduğuna dikkat çekilen endekste, bu ülkelerdeki ucuz işçilikle Batı Avrupa'ya, aponya'ya, Kuzey Amerika'ya ve Avustralya'ya üretim yapıldığı vurgulandı.
Endekste yer alan Afganistan, Irak, Libya, Somali, Suriye ve Yemen'den ise ülke içerisindeki karışıklıklar nedeniyle sağlıklı veri alınamadığı ayrıca belirtildi.
LÜKSEMBURG’DA SADECE 100 KİŞİ
Küresel Kölelik Endeksi'nde en az köle sayısı ve oranı Lüksemburg'da kaydedildi. Yüzde 0.018 köle oranına sahip Lüksemburg'da toplam köle sayısı ise 100 kişi ile sınırlı kaldı. Modern köle sayısının en az olduğu ülkelerin sosyal ve ekonomik hakların en gelişmiş olduğu Avrupa ülkeleri olması dikkat çekiyor. Lüksemburg'dan sonra en az kölenin bulunduğu ülkeler sırasıyla ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, Kanada, Avustralya, Belçika, İsveç, Avusturya, İsviçre, Danimarka, Norveç, İrlanda ve Yeni Zelanda olarak sıralandı. Taylan Büyükşahin / Sözcü
Etiketler:
çalışma,
haber,
işçi,
maden işçisi,
Türkiye
Bağdat’taki IŞİD saldırısında ölü sayısı 200’ü aştı
Irak, Başkent Bağdat'ta dün sabaha karşı IŞİD tarafından gerçekleştirilen korkunç bir saldırıyla sarsılırken, ülkede üç günlük ulusal yas ilan edildi. Fransız haber ajansı AFP'ye bilgi veren kaynaklar, ölü sayısının 200'ü aştığını aktardı.
IŞİD, önceki gün sahur vaktine doğru Karada semtinde bir restoran ve alışveriş merkezinin bulunduğu bölgede bomba yüklü bir aracı patlattı.
Iraklı yetkililer, caddelerin kabalık olduğu bir saatte düzenlenen saldırıda en az 151 kişinin öldüğünü, yaklaşık 200 kişinin ise yaralandığını açıklamıştı.
Bugün gelen haberlerde ölü sayısının 200’ü aştığı bildiriliyor. Fransız haber ajansı AFP’ye bilgi veren Iraklı yetkililer, ölü sayısının 213’e ulaştığını, 200’den fazla kişinin de yaralandığını belirtti.
Bu rakam, resmi makamlarca teyit edilirse, Irak tarihinin en kanlı intihar saldırısı olarak tarihe geçecek.
Dinci canilerin korkunç saldırısına ilişkin dün de çelişkili haberler geldi. Al Jazeera’ye konuşan polis kaynakları ölü sayısının en az 131 olduğunu söyledi. Bazı medya organlarına göre ise bu sayı maalesef 172’ydi…
BAŞBAKAN YILDIRIM’DAN İBADİ’YE TAZİYE TELEFONU
Dün bombalı saldırıyla sarsılan Karada’yı ziyaret eden Irak Başbakanı Haydar el İbadi, öfkeli bir kalabalığın tepkisiyle karşılaştı. Göstericiler İbadi’nin konvoyunu taş yağmuruna tutarken, “Hırsız” sloganları attı.
Başbakan Binali Yıldırım’ın taziye telefonu açtığı Iraklı mevkidaşı İbadi, daha sonra yaptığı açıklamada, üç günlük ulusal yas ilan etti ve öfkeli kalabalığın tepkisini anlayışla karşıladığını ifade etti.
Başbakan Yıldırım görüşmede, “Bağdat’ta yaralananlar için hert ürlü desteği vermeye hazırız. Irak’ın toprak bütünlğünün Türkiye için çok önemli. DAEŞ ortak bela” dedi. İbadi’nin de Başbakan Yıldırım’a teşekkürlerini ilettiği belirtildi.
CESETLERİN ÇIKARILMASI İÇİN BİRKAÇ GÜNE İHTİYAÇ VAR
Patlayıcı yüklü soğutma kamyonun El Hadi merkezi yakınlarında infilak ettirilmesiyle gerçekleştiği belirtilen patlamanın, bu yıl Irak’ta düzenlenen en kanlı saldırı olduğu bildiriliyor.
AFP haber ajansına konuşan bir sivil savunma birliği üyesi, “Cesetlerin çıkarılması için birkaç güne ihtiyacımız var. Çok zor bir görev. Ölenlerin listesinde aileler olduğunu gördüm, babalar, oğullar, anneler, kızlar, tüm aileler patlamayla yok olmuş” dedi.
Beyaz Saray’dan saldırıyla ilgili yapılan açıklamada “IŞİD’in yok edilmesi için ortak çabalarımız doğrultusunda Irak halkı ve hükümetiyle birliğimizi koruyoruz” dendi. Sözcü
IŞİD, önceki gün sahur vaktine doğru Karada semtinde bir restoran ve alışveriş merkezinin bulunduğu bölgede bomba yüklü bir aracı patlattı.
Iraklı yetkililer, caddelerin kabalık olduğu bir saatte düzenlenen saldırıda en az 151 kişinin öldüğünü, yaklaşık 200 kişinin ise yaralandığını açıklamıştı.
Bugün gelen haberlerde ölü sayısının 200’ü aştığı bildiriliyor. Fransız haber ajansı AFP’ye bilgi veren Iraklı yetkililer, ölü sayısının 213’e ulaştığını, 200’den fazla kişinin de yaralandığını belirtti.
Bu rakam, resmi makamlarca teyit edilirse, Irak tarihinin en kanlı intihar saldırısı olarak tarihe geçecek.
Dinci canilerin korkunç saldırısına ilişkin dün de çelişkili haberler geldi. Al Jazeera’ye konuşan polis kaynakları ölü sayısının en az 131 olduğunu söyledi. Bazı medya organlarına göre ise bu sayı maalesef 172’ydi…
BAŞBAKAN YILDIRIM’DAN İBADİ’YE TAZİYE TELEFONU
Dün bombalı saldırıyla sarsılan Karada’yı ziyaret eden Irak Başbakanı Haydar el İbadi, öfkeli bir kalabalığın tepkisiyle karşılaştı. Göstericiler İbadi’nin konvoyunu taş yağmuruna tutarken, “Hırsız” sloganları attı.
Başbakan Binali Yıldırım’ın taziye telefonu açtığı Iraklı mevkidaşı İbadi, daha sonra yaptığı açıklamada, üç günlük ulusal yas ilan etti ve öfkeli kalabalığın tepkisini anlayışla karşıladığını ifade etti.
Başbakan Yıldırım görüşmede, “Bağdat’ta yaralananlar için hert ürlü desteği vermeye hazırız. Irak’ın toprak bütünlğünün Türkiye için çok önemli. DAEŞ ortak bela” dedi. İbadi’nin de Başbakan Yıldırım’a teşekkürlerini ilettiği belirtildi.
CESETLERİN ÇIKARILMASI İÇİN BİRKAÇ GÜNE İHTİYAÇ VAR
Patlayıcı yüklü soğutma kamyonun El Hadi merkezi yakınlarında infilak ettirilmesiyle gerçekleştiği belirtilen patlamanın, bu yıl Irak’ta düzenlenen en kanlı saldırı olduğu bildiriliyor.
AFP haber ajansına konuşan bir sivil savunma birliği üyesi, “Cesetlerin çıkarılması için birkaç güne ihtiyacımız var. Çok zor bir görev. Ölenlerin listesinde aileler olduğunu gördüm, babalar, oğullar, anneler, kızlar, tüm aileler patlamayla yok olmuş” dedi.
Beyaz Saray’dan saldırıyla ilgili yapılan açıklamada “IŞİD’in yok edilmesi için ortak çabalarımız doğrultusunda Irak halkı ve hükümetiyle birliğimizi koruyoruz” dendi. Sözcü
3 Temmuz 2016 Pazar
Kentsel dönüşümde kötü niyetliler engellenmeli
Piyalepaşa İstanbul’a başlarken hak sahiplerinden ilginç talepler aldıklarını belirten Polat, “Kötü niyetlileri frenleyecek yeni dönüşüm yasası lazım” dedi.
Polat Holding Başkanı Adnan Polat, 82 dönüm arazi üzerinde başlattıkları Piyalepaşa İstanbul projesinde sürpriz engellerle karşılaştıklarını ve bu engellerde kimseyi kırmadan yürümek istedikleri için yavaş ilerlediklerini söyledi. Beyoğlu bölgesinde sadece mekansal değil, sosyal, kültürel ve ekonomik bir dönüşüme de öncülük etmeyi ve modern bir yaşam alanı yaratmayı hedeflediklerini belirten Polat, yaklaşık bir ay önce temel atma töreniyle inşaata başladıklarını hatırlatarak, “Bu projede hak sahiplerinden hiç aklımıza gelmeyecek engellerle karşılaştık” dedi.
İMAMIN 4 EŞLİ İLGİNÇ HESABI
Polat, karşılaştıkları en ilginç sorunlardan birini şöyle aktardı: “Holding bünyesindeki Piyalepaşa Gayrimenkul Geliştirme Yatırımı ve Ticaret Genel Müdürü Kaan Yücel, 5 katlı 10 daireli bir apartmanda 9 dairedeki hak sahipleriyle anlaştıklarını ama birisinin ille de benimle görüşmek istediğini söyledi. Kendisi mahallenin imamı imiş. İmamı ofise davet ettim. Eşiyle birlikte geldi.
İmam efendiye ‘Elini vicdanına koy. Senin daire gerçekte ne kadar eder' diye sordum. 120 lira civarı eder dedi. Ağzından bu değeri alınca biraz rahatladım ve bu sorunu kolay aşabileceğimizi düşündüm. Ve dairesine ne kadar istediğini sordum. Cevabı 1 milyon lira oldu. Afalladım… İmam efendi, ‘120 bin lira değer biçtiğin evine 1 milyon lira istiyorsun. Olacak iş mi? Bu rakamı nereden buldun' diye sordum. Duyduklarım daha ilginçti. İmam oturduğu yerden eşini göstererek, ‘Bu benim hanımım. Diğeri de evde. Dinimiz 4'e kadar müsaade ediyor. 4 hanımı hesaba katıp 1 milyon lira istiyorum' dedi. Ben de bu sözler üzerine zoraki tebessümle ‘Ne yani, dinimiz 6 eşe müsaade etseydi, aynı daireye 1.5 milyon lira mı isteyecektin' deyip pazarlığı o an kestim.” Şehrin merkezinde yer alan Piyalepaşa İstanbul'un ulaşım açısından da avantajlı konumda olduğunu belirten ve bu proje için engelleri birer birer aşarak yürüdüklerini vurgulayan Polat, “Sonunda imam efendiyle de anlaşma sağladık” dedi ancak ödedikleri fiyatı söylemedi. Piyalepaşa Gayrimenkul Genel Müdürü Kaan Yücel'in de sözlerinden anladığımız kadarıyla, imama istediği 1 milyon lira verilmedi. Ancak, rakam dairenin gerçek değeri olan 120 bin liranın üzerine çıkarılmak zorunda kalındı.
20 SANTİMETRE İÇİN 24 KİŞİ
Kaan Yücel de, Adnan Polat ile birlikte katıldığı sohbet ortamında Piyalepaşa'da karşılaştığı ilginç hak sahibi öykülerinden birini şöyle anlattı: “Bazı konutlarda haklar o kadar bölünmüş ki, bir binadaki dairenin 20 santimetrekaresi için bizimle görüşmeye gelen hak sahipleri tam 24 kişiydi. İlginç bir durumdu bizim için de. 20 santimetrekarelik hak mı olur diyorduk.” Bu minik hak sahipleri ile nasıl anlaştıkları sorumuz üzerine Yücel, “Anlaşmak zor. Onlara yapacağımız konutlardan birinden hisse vereceğiz. O dairedeki yeni hisse sahipleri daha sonra satışa çıkarıp, nakite dönerler. Parayı haklarına düşen ölçüde paylaşırlar” karşılığını verdi. Adnan Polat da kentsel dönüşümdeki aksaklıklara değindi ve “Aslında kentsel dönüşümle ilgili yasa çok iyi hazırlanmıştı. Biz kendimiz yazmaya kalksak, herhalde başlangıçta aynısını yapardık. Yalnız, uygulamada yasayla ilgili yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Bunları dikkate alıp ekleme ve düzeltmeler yapmak gerekiyor” dedi. Polat sözlerini şöyle tamamladı: “Kentsel dönüşümde vatandaşı evinden kanun gücüyle çıkarmak istemiyoruz. Ne yapıp edip, anlaşmaya çalışıyoruz. Yalnız kanun, kötü niyetli hak sahibini de, kötü niyetli yatırımcıyı da frenleyecek şekilde olmalı.”
800 MİLYON DOLARLIK ÇOCUK PARKLI PROJE
Adnan Polat, sohbetimizin bir bölümünde kızının Atina'da yaşadığını belirterek, konut projelerinde çocuk parkı ihtiyacını torunu sayesinde daha iyi fark ettiğini vurguladı. Polat, “Kızım çocuğunu her gün evinin yakınındaki parka götürüyor. Torunum parkta oynarken fotoğrafını çekip benimle paylaşıyor. Bu benim de hoşuma gitti. Şimdi projelerimizde her uygun bulduğum alana çocuk parkı koyduruyorum. Bizim çocukluk yıllarımızda sokaklar oynamaya müsaitti. Şimdi çocuklar binaların içine hapsoluyor” dedi. Toplam 800 milyon dolarlık Piyalepaşa projesindeki yeşil alan planına da değinen Polat, “Piyalepaşa'da 82 dönümlük alanın 30 dönümü yeşil alan olacak" dedi.
(Hayri Çetinkaya / Sözcü)
Polat Holding Başkanı Adnan Polat, 82 dönüm arazi üzerinde başlattıkları Piyalepaşa İstanbul projesinde sürpriz engellerle karşılaştıklarını ve bu engellerde kimseyi kırmadan yürümek istedikleri için yavaş ilerlediklerini söyledi. Beyoğlu bölgesinde sadece mekansal değil, sosyal, kültürel ve ekonomik bir dönüşüme de öncülük etmeyi ve modern bir yaşam alanı yaratmayı hedeflediklerini belirten Polat, yaklaşık bir ay önce temel atma töreniyle inşaata başladıklarını hatırlatarak, “Bu projede hak sahiplerinden hiç aklımıza gelmeyecek engellerle karşılaştık” dedi.
İMAMIN 4 EŞLİ İLGİNÇ HESABI
Polat, karşılaştıkları en ilginç sorunlardan birini şöyle aktardı: “Holding bünyesindeki Piyalepaşa Gayrimenkul Geliştirme Yatırımı ve Ticaret Genel Müdürü Kaan Yücel, 5 katlı 10 daireli bir apartmanda 9 dairedeki hak sahipleriyle anlaştıklarını ama birisinin ille de benimle görüşmek istediğini söyledi. Kendisi mahallenin imamı imiş. İmamı ofise davet ettim. Eşiyle birlikte geldi.
İmam efendiye ‘Elini vicdanına koy. Senin daire gerçekte ne kadar eder' diye sordum. 120 lira civarı eder dedi. Ağzından bu değeri alınca biraz rahatladım ve bu sorunu kolay aşabileceğimizi düşündüm. Ve dairesine ne kadar istediğini sordum. Cevabı 1 milyon lira oldu. Afalladım… İmam efendi, ‘120 bin lira değer biçtiğin evine 1 milyon lira istiyorsun. Olacak iş mi? Bu rakamı nereden buldun' diye sordum. Duyduklarım daha ilginçti. İmam oturduğu yerden eşini göstererek, ‘Bu benim hanımım. Diğeri de evde. Dinimiz 4'e kadar müsaade ediyor. 4 hanımı hesaba katıp 1 milyon lira istiyorum' dedi. Ben de bu sözler üzerine zoraki tebessümle ‘Ne yani, dinimiz 6 eşe müsaade etseydi, aynı daireye 1.5 milyon lira mı isteyecektin' deyip pazarlığı o an kestim.” Şehrin merkezinde yer alan Piyalepaşa İstanbul'un ulaşım açısından da avantajlı konumda olduğunu belirten ve bu proje için engelleri birer birer aşarak yürüdüklerini vurgulayan Polat, “Sonunda imam efendiyle de anlaşma sağladık” dedi ancak ödedikleri fiyatı söylemedi. Piyalepaşa Gayrimenkul Genel Müdürü Kaan Yücel'in de sözlerinden anladığımız kadarıyla, imama istediği 1 milyon lira verilmedi. Ancak, rakam dairenin gerçek değeri olan 120 bin liranın üzerine çıkarılmak zorunda kalındı.
20 SANTİMETRE İÇİN 24 KİŞİ
Kaan Yücel de, Adnan Polat ile birlikte katıldığı sohbet ortamında Piyalepaşa'da karşılaştığı ilginç hak sahibi öykülerinden birini şöyle anlattı: “Bazı konutlarda haklar o kadar bölünmüş ki, bir binadaki dairenin 20 santimetrekaresi için bizimle görüşmeye gelen hak sahipleri tam 24 kişiydi. İlginç bir durumdu bizim için de. 20 santimetrekarelik hak mı olur diyorduk.” Bu minik hak sahipleri ile nasıl anlaştıkları sorumuz üzerine Yücel, “Anlaşmak zor. Onlara yapacağımız konutlardan birinden hisse vereceğiz. O dairedeki yeni hisse sahipleri daha sonra satışa çıkarıp, nakite dönerler. Parayı haklarına düşen ölçüde paylaşırlar” karşılığını verdi. Adnan Polat da kentsel dönüşümdeki aksaklıklara değindi ve “Aslında kentsel dönüşümle ilgili yasa çok iyi hazırlanmıştı. Biz kendimiz yazmaya kalksak, herhalde başlangıçta aynısını yapardık. Yalnız, uygulamada yasayla ilgili yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Bunları dikkate alıp ekleme ve düzeltmeler yapmak gerekiyor” dedi. Polat sözlerini şöyle tamamladı: “Kentsel dönüşümde vatandaşı evinden kanun gücüyle çıkarmak istemiyoruz. Ne yapıp edip, anlaşmaya çalışıyoruz. Yalnız kanun, kötü niyetli hak sahibini de, kötü niyetli yatırımcıyı da frenleyecek şekilde olmalı.”
800 MİLYON DOLARLIK ÇOCUK PARKLI PROJE
Adnan Polat, sohbetimizin bir bölümünde kızının Atina'da yaşadığını belirterek, konut projelerinde çocuk parkı ihtiyacını torunu sayesinde daha iyi fark ettiğini vurguladı. Polat, “Kızım çocuğunu her gün evinin yakınındaki parka götürüyor. Torunum parkta oynarken fotoğrafını çekip benimle paylaşıyor. Bu benim de hoşuma gitti. Şimdi projelerimizde her uygun bulduğum alana çocuk parkı koyduruyorum. Bizim çocukluk yıllarımızda sokaklar oynamaya müsaitti. Şimdi çocuklar binaların içine hapsoluyor” dedi. Toplam 800 milyon dolarlık Piyalepaşa projesindeki yeşil alan planına da değinen Polat, “Piyalepaşa'da 82 dönümlük alanın 30 dönümü yeşil alan olacak" dedi.
(Hayri Çetinkaya / Sözcü)
Akdeniz’de deprem
Antalya’nın Kaş İlçesi açıklarında Richter Ölçeği ‘ne göre 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Bilgilendirme Servisi verilerine göre saat 04.32’de Antalya’nın Kaş ilçesi açıklarında Richter Ölçeği ‘ne göre 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Akdeniz’in 5.10 kilometre derinliğinde meydana gelen depremin en yakın yerleşim yerine 11.63 kilometre uzaklıktaki Bayındır köyü olduğu belirtildi. DHA
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Bilgilendirme Servisi verilerine göre saat 04.32’de Antalya’nın Kaş ilçesi açıklarında Richter Ölçeği ‘ne göre 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Akdeniz’in 5.10 kilometre derinliğinde meydana gelen depremin en yakın yerleşim yerine 11.63 kilometre uzaklıktaki Bayındır köyü olduğu belirtildi. DHA
2 Temmuz 2016 Cumartesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık mesajı
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Kilis’teki iftarda Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık müjdesi verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün 7 Aralık Üniversitesi’nde Kızılay’ın verdiği iftarda Kilisliler, Suriyeli sığınmacılar, şehit yakınları ve gazilerle bir araya geldi. Erdoğan konuşmasında özetle şunları söyledi:
BAZI SOYSUZLAR VAR
“Vatansız olmak çok zor fakat vatanından ayrı kalmak çok daha zor. Tabi bazı soysuzlar var. Onlar için millet, devlet hiç ifade etmez. Sorsanız küresel yakıştırmalar yaparlar. Kendini bilmeyenlerin vatan diye bir derdi elbette olmaz. Burada bulunan muhacir ve ensar tüm kardeşlerim vatanın ne demek olduğunu çok iyi bilir. Bizim ülke olarak resmi sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır. Gönül sınırlarımızın hududu biziz kardeş olarak. Vatanınızdan uzak değilsiniz. Sadece evinizden, toprağınızdan uzaksınız.
Bu akşam bir müjde vermek istiyorum. Kardeşlerimizin içerisinde inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığımızın attığı adımlar var. Bakanlığımız oluşturduğu ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize, bu yardımı, bu desteği yaparak vatandaşlık imkanını vereceğiz.
BABAN GİBİ OLMAZSIN DİYORDUK
Türkiye olarak Suriye konusunda 6 yıl önce neredeysek bugün de aynı yerdeyiz. Suriye’nin başındaki zalimdir bu işi buraya getiren. PYD’li YPG’li teröristten, DAEŞ’liden daha ileri bir teröristtir. Bunun hesabını, bedelini çok ağır ödeyecektir. 6 yıl önce Suriye halkının sesine kulak verilsin, bunlar güçle baskıyla olmaz diyorduk. Bugün de aynısını söylüyoruz. Kendisiyle ailecek görüşüyorduk. ‘Baban gibi olmazsın’ diyorduk. Gülüyordu. Demek ki iki dünyası vardı. 6 yıl içerisinde gerçek dünyası ortaya çıktı. Medeniyet ülkesi, tarih ülkesi Suriye’ye bu adam yazık etti. Dış güçlerin müdahalesi olmasaydı, terör örgütleri karıştırılmasaydı, rejim olmasaydı bugün Suriye özgür bir ülkeydi.
ATEŞİ KAYNAĞINDA SÖNDÜRELİM
DAİŞ denilen bu amaçla ortaya sürülmüş bir kukladır aslında. PYD YPG örgütler aynı amaçla güçlendirilmiş taşeronlardır. Avrupa ülkelerinde birkaç terör eylemlerinin ardından nasıl bir telaş, panik yaşadıklarını gördük. Buradan bir kez daha batıya ve tüm dünyaya bu ateşi kaynağında söndürme çağrısı yapıyorum. Mevcut rejimin Suriye halkını bir arada yaşatma kabiliyeti kalmamıştır.” Hürriyet
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün 7 Aralık Üniversitesi’nde Kızılay’ın verdiği iftarda Kilisliler, Suriyeli sığınmacılar, şehit yakınları ve gazilerle bir araya geldi. Erdoğan konuşmasında özetle şunları söyledi:
BAZI SOYSUZLAR VAR
“Vatansız olmak çok zor fakat vatanından ayrı kalmak çok daha zor. Tabi bazı soysuzlar var. Onlar için millet, devlet hiç ifade etmez. Sorsanız küresel yakıştırmalar yaparlar. Kendini bilmeyenlerin vatan diye bir derdi elbette olmaz. Burada bulunan muhacir ve ensar tüm kardeşlerim vatanın ne demek olduğunu çok iyi bilir. Bizim ülke olarak resmi sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız başkadır. Gönül sınırlarımızın hududu biziz kardeş olarak. Vatanınızdan uzak değilsiniz. Sadece evinizden, toprağınızdan uzaksınız.
Bu akşam bir müjde vermek istiyorum. Kardeşlerimizin içerisinde inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak isteyenler var. Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığımızın attığı adımlar var. Bakanlığımız oluşturduğu ofisle takip etmek suretiyle bu kardeşlerimize, bu yardımı, bu desteği yaparak vatandaşlık imkanını vereceğiz.
BABAN GİBİ OLMAZSIN DİYORDUK
Türkiye olarak Suriye konusunda 6 yıl önce neredeysek bugün de aynı yerdeyiz. Suriye’nin başındaki zalimdir bu işi buraya getiren. PYD’li YPG’li teröristten, DAEŞ’liden daha ileri bir teröristtir. Bunun hesabını, bedelini çok ağır ödeyecektir. 6 yıl önce Suriye halkının sesine kulak verilsin, bunlar güçle baskıyla olmaz diyorduk. Bugün de aynısını söylüyoruz. Kendisiyle ailecek görüşüyorduk. ‘Baban gibi olmazsın’ diyorduk. Gülüyordu. Demek ki iki dünyası vardı. 6 yıl içerisinde gerçek dünyası ortaya çıktı. Medeniyet ülkesi, tarih ülkesi Suriye’ye bu adam yazık etti. Dış güçlerin müdahalesi olmasaydı, terör örgütleri karıştırılmasaydı, rejim olmasaydı bugün Suriye özgür bir ülkeydi.
ATEŞİ KAYNAĞINDA SÖNDÜRELİM
DAİŞ denilen bu amaçla ortaya sürülmüş bir kukladır aslında. PYD YPG örgütler aynı amaçla güçlendirilmiş taşeronlardır. Avrupa ülkelerinde birkaç terör eylemlerinin ardından nasıl bir telaş, panik yaşadıklarını gördük. Buradan bir kez daha batıya ve tüm dünyaya bu ateşi kaynağında söndürme çağrısı yapıyorum. Mevcut rejimin Suriye halkını bir arada yaşatma kabiliyeti kalmamıştır.” Hürriyet
27 Haziran 2016 Pazartesi
Bitlis’te bir asker şehit
Genelkurmay Başkanlığı, bugün Bitlis kırsalında yürütülmekte olan operasyonlar sırasında, PKK'lı teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlatılması sonucu bir askerin şehit olduğunu, biri ağır olmak üzere 2 askerin de yaralandığını açıkladı.
Genelkurmay’ın resmi internet sitesinden yapılan yazılı açıklama, şöyle: “27 Haziran 2016 Pazartesi günü Bitlis ili kırsalında yürütülmekte olan operasyonlar esnasında, bölücü terör örgütü mensubu teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlatılması neticesinde bir kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, biri ağır olmak üzere iki kahraman silah yaralanmıştır. Yaralı silah arkadaşlarımız derhal hastaneye sevk edilerek tedavilerine başlanmıştır. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, şehidimizin değerli ailesine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
Genelkurmay’ın resmi internet sitesinden yapılan yazılı açıklama, şöyle: “27 Haziran 2016 Pazartesi günü Bitlis ili kırsalında yürütülmekte olan operasyonlar esnasında, bölücü terör örgütü mensubu teröristler tarafından tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlatılması neticesinde bir kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, biri ağır olmak üzere iki kahraman silah yaralanmıştır. Yaralı silah arkadaşlarımız derhal hastaneye sevk edilerek tedavilerine başlanmıştır. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, şehidimizin değerli ailesine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)