14 Kasım 2016 Pazartesi

Ege'de 1 saatte 9 büyük deprem

Ege denizinde 1 saat içerisinde 2.9 ila 3.8 arsında 9 büyük deprem meydan geldi.


Ege denizinde 1 saat içerisinde 9 deprem ile sallandı. İlk deprem akşam saat 21.20’de 3.8 şiddetinde oldu. İlk depremden sonra ege denizinde ardı ardına 8 deprem daha meydana geldi.

Ege Denizi sallandı

Başbakanlık Afet Ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığından alınan verilere göre; merkez üstü Ege denizi olan depremlerin ilki 21.20’de denizin 9,5 kilometre derinliğinde 3.7 şiddetinde olduğu öğrenildi. İlk depremden 12 dakika sonra 21.32’de aynı bölgede 2.1 şiddetinde 2’ci deprem meydana geldi. 3’cü deprem ise 2 dakika sonra 21.34’da 2.9 şiddetinde oldu. Saat, 21:39’de - (3.6), 21:44’de - (3.8), 21;52’de - (3.4), 22:00’da - (2.5), 22:16’da - (2.5), 22:40’da - (2.4) şiddetinde deprem meydana geldi. Gece yarısı 24:05’de de 2.5 ile Ege denizi tekrar sallandı.

Bodrum ve Kos hissetti

1 saat içerisinde içerisin de ardı ardına meydan gelen 9 deprem, Yunanistan’ın Kos adasından ve Muğla’nın Bodrum ilçesinden hissedildi. Depremde her iki bölgede de can ve mal kaybı olmadığı öğrenildi.

Gelinin üzerine kızgın yağ döktü

Tekirdağ'da Fatma Ç., tartıştığı gelini 31 yaşındaki Nursel Demir’in yüzü ve vücuduna uyuduğu sırada kızgın yağ döktü. Hastaneye kaldırılan Demir, tedavi altına alınırken, kayınvalidesinden şikayetçi oldu.


Tekirdağ’da eşi memur olan Nursel Demir, bir süre önce eşinden ayrılan kayınvalidesi Fatma Ç.’yi 5.5 yaşındaki oğlunun bakımına yardımcı olması için evlerine davet etti. Ancak bir süre sonra gelin- kayınvalide arasında tartışma yaşanmaya başladı. Gerginliğin artması üzerine Nursel Demir, kayınvalisi Fatma Ç.’den evlerinden ayrılmasını istedi. Fatma Ç., sabah erkenden kalkıp, sessizce, küs olduğu Fatma Ç.’nin odasına girdi. Fatma Ç., yatağında uyuyan gelini Nursel Demir’in yüzü ve vücuduna kızgın yağ döktü.

Acı içinde uyanan Nursel Demir, bağırarak yardım istedi. Eşi tarafından çağırılan ambulansla Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada ilk müdahalesi yapılan Demir, Çorlu İlçesi’nde bulunan özel bir hastaneye sevk edildi.

Özel hastanede tedavisi süren Demir, "Kayınvalidemi çocuğa bakmasını için çağırdık. 10 gündür bizde kalıyordu. Dün de kendisi ile tartışmamız olmuştu evine gidecekti. Bana bu caniliği nasıl yaptı? Elindeki kaynar yağlı suyu yüzüme boşalttı. Büyük bir acı ile uyandım. Gözümü açtığımda ambulans gelmişti. Devlet Hastanesi’ne gittik ve daha sonra buraya geldik. Eşim de ben de şikayetçiyiz" dedi.
Oğlu ve gelininin şikayeti üzerine gözaltına alınan Fatma Ç., savcılık talimatı ile serbest bırakılırken, hakkındaki soruşturma sürüyor.

İKİNCİ DERECE YANIK

Özel Reyap Hastanesi Plastik ve Estetik Cerrahisi uzmanı Op. Dr. Sinan Öztürk, Nursel Demir de ikinci derece yanık olduğunu belirtti. Dr. Öztürk, "Hastamız hastanemize geldiğinde üzerine kızgın yağ dökülmesi öyküsü mevcuttu. Şu anda tedavisi sürüyor.

Fonksiyon ve estetik sonuçları daha düzgün olsun diye klinik takibimize devam ediyoruz. Şu an için net olarak söyleyemediğimiz bazı konular var. Bunlardan bir tanesi nihai kalacak iz, diğeri de fonksiyon kaybının olup olmayacağıdır. Bunu zaman gösterecektir. Bunu an azına indirmek için uğraşıyoruz. Hayati tehlikesi mevcut değildir" dedi. DHA

akan açıkladı: Sigara kapalı dolaba giriyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ sigaranın artık kapalı dolaplarda satılacağını açıkladı. Sigara paketlerinde de önemli bir değişikliğe gidiliyor.


Sigara satış yapılan yerlerde vitrinde sigara olmayacak. Paketlerde marka neredeyse görünmeyecek
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 15 yaş üzeri sigara içme oranının 23.2’lere indiğini ancak son dört yılda bu rakamın 27.3’e çıktığını açıkladı.

Hürriyet'te yer alan habere göre, tütünle mücadele konusunda ciddi bir çalışma başlatacaklarını kaydeden Akdağ, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, bundan sonra sigaraların kapalı dolaplarda satılacağını, sigara paketlerinde de markaların neredeyse görünmez duruma getirileceğini bildirdi.

Türkiye'de sigara içme yasağının tarihi

Türkiye sigara yasağının en kararlı uygulandığı ülkelerden biri haline geldi. Peki sigara içme yasağı günümüze kadar nasıl geldi?

İstanbul'da 10 ilçede elektrik kesintisi

İstanbul Avrupa yakasında 10 ilçeye 16 Kasım'da elektrik verilemeyecek.


Boğaziçi Dağıtım AŞ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 16 Kasım'da Fatih, Sultangazi, Beylikdüzü, Beşiktaş, Güngören, Küçükçekmece, Silivri, Sarıyer, Beyoğlu ve Şişli'de bazı semtlere elektrik verilemeyecek.

Elektrik kesintisi yapılacak yerler şöyle:

"Fatih'te 00.00-03.00 saatlerinde Hacı Kadın Mahallesi, Şükrübaba, İmaret Sabunhanesi, Tavanlı Çeşme sokaklar, Hoca Gıyasettin Mahallesi, Sarı Beyazıt Camii Sokak, 03.00-06.00 saatlerinde Demirtaş Mahallesi, Kepenekçi Sabunhanesi, Kepenekçi Medresesi, Odun Kapısı Yokuşu, Muratefendi, Hayriyehanım sokaklar.

Sultangazi'de 08.00-12.00 saatlerinde Esentepe Mahallesi, 2986, 2985, 2987. sokaklar, 12.00-15.00 saatlerinde Esentepe Mahallesi, 2988, 2987. sokaklar, 15.00-18.30 saatlerinde Esentepe Mahallesi, 2985,2986, 2987, 2984. sokaklar.

Beylikdüzü'nde 08.00-20.00 saatlerinde Adnan Kahveci Mahallesi, Kazım Karabekir, Paşazade caddeleri. Marmara Mahallesi, İhlas, Kocatepe caddeleri, 105, 240, 212. sokaklar.

Beşiktaş'ta 08.00-20.00 saatlerinde Etiler Mahallesi, Demirkent, Yanarsu, Cevher, Taşlıçay sokaklar.
Güngören'de 09.00-17.00 saatlerinde Sanayi Mahallesi, Amiral Sokak, Avcılar Caddesi, Kale Sokak, Şehit Orgeneral Eşref Bitlis Caddesi.

Küçükçekmece'de 09.00-13.00 saatlerinde Atakent Mahallesi, Ata, Cumhuriyet caddeleri. 19. Sokak, 09.00-19.00 saatlerinde Cennet Mahallesi, 613. Sokak, Alparslan Caddesi, Aydın Sokak, Hürriyet, Mevlana caddeleri, Tunç, Yeşil Yuva sokaklar, Yeşilova Yan Yolu Caddesi.

Silivri'de 09.00-16.00 saatlerinde Semizkumlar Mahallesi, Terakki Caddesi.

Sarıyer'de 09.00-16.00 saatlerinde Demirci Mahallesi, Değirmen Sokak, Demirciköy Caddesi, Çarmıklı Evleri, Aldem Alarko Dört Mevsim Evleri.

Beyoğlu'nda 09.00-13.00 saatlerinde Cihangir Mahallesi, Aslan Yatağı, Bakraç sokaklar, Cihangir Caddesi, Dr. Mehmet Öz, Güneşli, Havyar, Oba sokaklar, Sıraselviler Caddesi, Sirkeci Mescit, Soğancı, Somuncu sokaklar, Katipmustafa Çelebi Mahallesi, Hocazade, Liva sokaklar, Sıraselviler Caddesi,Kuloğlu Mahallesi, Güllabici, Liva sokaklar, Sıraselviler Caddesi, 11.00-14.00 saatlerinde Yahya Kahya Mahallesi, Aşıklar Meydanı Çıkmazı, Aşıklar Meydanı, Sipahi Fırını, Işık, Işık Çıkmazı sokaklar, 13.00-15.00 saatlerinde Gümüşsuyu Mahallesi, İnönü Caddesi, Miralay Şefikbey Sokak, Ömer Avni Mahallesi, Emektar Sokak, İnönü Caddesi, Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya Sokak.
Şişli'de 13.00-16.00 saatlerinde Paşa Mahallesi, Çeşme 1 Sokak."

Bolu'da 12 dakika arayla iki deprem

Bolu'da akşam saatlerinde 12 dakika arayla meydana gelen iki depremde can ve mal kaybı yaşanmadı.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi verilerine göre saat 20.48'de merkez üssü Kürkçüler olan Richter ölçeğine göre 3.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Bu depremden 12 dakika sonra da bu kez merkez üssü Kızılağıl köyü mevki olan 2.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Depremler, kentte hafif şekilde hissedilirken can ve may kaybına yol açmadı.

12 Kasım 2016 Cumartesi

Terk edilmekten bıkınca 101 kilo verdi

Sevgilileri sürekli "çok şişmansın" diyerek terk ettiği Kemal Can Özdemir, 184 kilodan 83 kiloya inerek hayatını değiştirdi.


Hayatı değişti

Özel bir obezite ve laparoskopik cerrahi merkezinin Balçova'da düzenlediği etkinliğe katılan 24 yaşındaki ayakkabı satıcısı Kemal Can Özdemir, zayıfladıktan sonra hayatının değiştiğini anlattı.

Ameliyattan çok korkuyordu

Tüp mide ameliyatından çok korktuğunu ama şişman olduğu için sürekli dışlandığını ifade etti.
7XL beden kıyafet giyiyordu

Özdemir, "Ameliyatın ölüm riski olduğunu duyuyordum ama 7XL beden kıyafet giyiyordum. Toplum içine girdiğimde bana hep 'yeme oğlum' diyorlardı. Bazıları da beni başkalarına göstererek 'bu seni yer' diyorlardı. Sürekli dışlanıyordum." diye konuştu.

Eski sevgilileri ne yapıyor?

Sevgililerinin de kendisini sürekli terk ettiğini dile getiren Özdemir, şöyle devam etti:

"Önceden sevgililerim ben kiloluyum diye gelmiyordu, kilo verince geri dönmeye başladılar ama ben kabul etmiyorum. Beni eski halimle kabul etmeyeni ben de kabul edemem. 10-11 aylık ilişkilerim oluyordu, 'ciddi olalım' dediğimde 'sen kilolusun, nerede çalışırsın' diyorlardı. Ben şimdi aynı insanım."

Müşteriler tanıyamamış

Kemal Can Özdemir, ayakkabı sattığı dükkana gelen bazı müşterilerinin de kendisini tanımadığını, eski fotoğraflarını göstererek zayıfladığını anlattığını dile getirdi.

Gülnihal Demir de 39 kilo verdi

Rol aldığı dizi ve filmlerde Ege ağzıyla canlandırdığı karakterlerle tanınan oyuncu Gülnihal Demir de 15 Şubat'ta geçirdiği ameliyat sonrası 39 kilo verdiğini ve 87 kiloya düştüğünü belirtti.

'Artık kilo vermemem gerekiyor'

Fazla kiloya bağlı sağlık sorunlarının geçtiğini, öz güven kazandığını vurgulayan Demir, "Beni ameliyat olmaya oğlum teşvik etti, 10 dakikada karar verdim. Hedefim daha çok kilo vermek ama dizi ve sinema oyuncusu olduğum için yapımcılar, seyircinin beni böyle sevdiğini ve artık kilo vermemem gerektiğini söylüyor." şeklinde konuştu.

'Seyirci beni böyle seviyor'

Fazla kiloya bağlı sağlık sorunlarının geçtiğini, özgüven kazandığını vurgulayan Demir, "Beni ameliyat olmaya oğlum teşvik etti, 10 dakikada karar verdim. Hedefim daha çok kilo vermek ama dizi ve sinema oyuncusu olduğum için yapımcılar, seyircinin beni böyle sevdiğini ve artık kilo vermemem gerektiğini söylüyor." diye konuştu.

Annesini dinlememiş

Seval Yener adlı hasta da annesinin uyarısına rağmen ameliyat olduğunu ve 6 ayda 144 kilodan 104'e indiğini söyleyerek, "Annem çok korktu ve 'ameliyata girersen sana hakkımı helal etmeyeceğim' dedi. Yine de ameliyat oldum. Hatta eşime ameliyata onay verdiği için küstü. Ama şimdi her şey geçti ve ben daha mutluyum." dedi.

Mide ameliyatı

Obezite hastalarının doktoru Cemal Kara da obezitenin ameliyattan daha büyük tehlikesinin olduğunu, beyin kanaması ya da kalp krizine neden olabileceğini savunarak, "Sonuç olarak günümüzde ameliyatın riskleri ve dezavantajlarının çok daha düşük olduğu saptanmıştır." diye konuştu.

11 Kasım 2016 Cuma

Ayaklarından bağlayıp yerde sürüklediler

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, Musul'da kuşatma altında tutulan DEAŞ'ın hainlik ve işbirliğiyle suçladığı 40 sivili öldürdükten sonra cansız bedenlerini elektrik direğine astığını duyurdu. Reuters haber ajansı da önceki haftalarda girilen Musul'un kenarındaki Karama mahallesinde öldürülen DEAŞ militanlarının fotoğraflarını geçti. Irak polisi, bir binadaki cesetleri iplere bağlayarak sürükledi ve ardından toprağa gömdü.


Uluslararası ajansların son dakika olarak geçtiği açıklamaya göre, DEAŞ idam ettiği sivillerin bedenlerini elektrik direklerine astı. Katledilen sivillere 'Irak Güvenlik Güçleri ajanı ve hain' yazan turuncu giysiler giydirildi.Hürriyet'in haberine göre DEAŞ’ın cep telefonu kullanılması yasağına uymadığı ifade edilen bir sivilin de öldürüldüğü belirtildi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani, DEAŞ'ın kaçırdığı kadınların bazılarının örgüt militanlarına verildiğini bazılarının da konvoylarda kullanıldığını söyledi. Shamdasani'nin verdiği bilgiye göre, sivillerin yaşadığı bölgelerde amonyum ve sülfür depolayan terör örgütü önümüzdeki günlerde kimyasal saldırı yapabilir.

DEAŞ'lıların cesetleri sürüklendi

Reuters haber ajansı, önceki haftalarda girilen Musul'un kenarındaki Karama mahallesinde öldürülen DEAŞ militanlarının fotoğraflarını geçti. Irak polisi, bir binadaki cesetleri iplere bağlayarak sürükledi ve ardından toprağa gömdü.

Günlerdir kayıp olan Mert Meydan'dan acı haber geldi

Ailesinin günlerdir aradığı 13 yaşındaki Mert Meydan'dan acı haber geldi. Meydan'a dün gece Halkalı Gümrük yolunda bir aracın çarptığı ve hayatını kaybettiği belirlendi.


Pazartesi günü arkadaşlarıyla birlikte oyun oynamak için çıkan ve bir daha haber alınamayan 13 yaşındaki Mert Meydan'dan acı haber geldi. Günlerdir ailesinin aradığı talihsiz çocuğa Halkalı Gümrük yolunda bir aracın çarptığı ve hayatını kaybettiği belirlendi.

Polis ekipleri dün akşam saatlerinde aileyi arayarak cenazeyi Adli Tıp Kurumu'nda teşhis ettirdi.
Çocuğun halası, sürücünün alkollü olduğunu iddia ederek, "15.38'de internet kafeden ayrılmış köpeklerle gezerken karşıya geçmek istemiş bu sırada sarhoş olan bir kişi tarafından ezilmiş. Biz haberini ancak dün alabildik. Çarpan sarhoş kişi hapiste, yakalanmış. Çok hızlıymış duramamış ve çarpmış. Biz polislerle birlikte aradık sürekli beraberdik ama polislerinde dün haberi olmuş burası da çok ilginç" dedi.

Acılı baba ise çocuğunun ölüm haberini emniyetten aldığını belirterek, "Çocuğumun öldüğünü çocuk bürodan öğrendim. Bana orada resmini gösterdiler orada tam anlamıyla tanıyamadım ama Adli Tıp Kurumu'nda teşhis ettim. Şoför alkollüymüş" diye konuştu.

MİT eski Müsteşarı: Gülen'in evine girdiğimizde yatağı hala sıcaktı

MİT eski Müsteşarı Emre Taner, darbe komisyonunda MİT'in Fetullah Gülen'in yurt dışına çıkmadan önceki dönemde Gülen'e yönelik yoğun baskısı olduğunu anımsatarak, "Ümraniye'de kaldığı eve saat farkıyla girdik, dakika farkıyla girdik; yatağı sıcaktı ama kendisi yoktu çünkü içeriden, polisten haber vermişlerdi" dedi.


Taner, Silahlı Kuvvetler'deki FETÖ üyeleri hakkında MİT'in neden bilgi vermediği eleştirisi için "MİT Silahlı Kuvvetler bünyesinde istihbarat yapamaz; MY 114-1(C) isimli bir talimat bunu durdurmuştur" ifadelerini kullandı. Emre Taner, Kürt sorununun çözümü için ise "Şimdi, bugün için öyle bir noktaya gelindi ki 'Hadi gelin, oturun, konuşalım' diyecek noktada değilsiniz. Bir ortak akla ihtiyaç var" önerisinde bulundu.

FETÖ/PDY Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu'nda dinlenen MİT eski Müsteşarı Emre Taner'in komisyondaki önemli açıklamaları, tutanaklara şöyle yansıdı:

"(Fetullah Gülen yurt dışına gitmesine yönelik) Yani şimdi, orada 'Gitti, kaçtı' tabirleri arasına sıkışmamak lazım. MİT'in o dönemde Gülen'e dönük yoğun baskısı ve faaliyeti vardı hatta o dönemde ben İstanbul Bölge Başkanıydım çok iyi hatırlıyorum, Ümraniye'de kaldığı eve saat farkıyla girdik, dakika farkıyla girdik; yatağı sıcaktı ama kendisi yoktu çünkü içeriden haber vermişlerdi, polisten haber vermişlerdi. Şimdi, böyle bir noktada artık başına gelecekleri hesap ettiği için Türkiye'de kalmak istemedi. İstemedi ve gitti yani buna ister 'kaçma' deyin, ister 'gitme' deyin, normal pasaportla çıktı gitti. Öyle 'kaçırıldı' tabiri yanlış olur.

"MİT silahlı kuvvetler bünyesinde istihbarat yapmaz"

(Silahlı kuvvetlerdekileri FETÖ'cü olduğu bilgisinin verilmemesi) 1992 yılından sonra MİT sivilleşme sürecine girmiştir doğal ve doğru olarak. 1992'de böyle bir sivilleşme sürecine geçiş FETÖ ile ilgili istihbarat zafiyetine neden olmuş algısı çıkıyor ortaya böyle bir şey yoktur. O teşkilatta 44 yıl çalışan biri olarak 66 yılına kadar olan süre içinin diyorum bir istihbari zafiyet olmamıştır. belki kaliteli bilgilerde zorluklar olmuştur ama askerin ve sivilin yönetmesinden başka bir tarz farkından başka hiçbir istihbari gerileme olmamıştır bize göre. Suçla arasına mesafe koyan ve bu suçu bir türlü yasalar çerçevesinde üstüne almayan bir örgütün ete kemiğe büründürülüp 'Şu albay, şu general, şu şudur.' diye bizim tarafımızdan seslendirilmesi mümkün değildir, biraz evvel onu ifade etmeye çalıştım. Stratejik anlamda bilgi toplayan bir Teşkilatız. Biz Fetullah Gülen'in devlette ciddi bir kadrolaşma içerisinde olacağını söylüyoruz, bundan sonrası ilgili kurum ve kuruluşların ve onun altındaki diğer güvenlik kuvvetlerinin işidir. Yani, biz her birlikte, nerede, ne oluyor, ne bitiyor… O noktaya bir daha temas etmek istiyorum: MİT Silahlı Kuvvetler bünyesinde istihbarat yapamaz; MY 114-1(C) isimli bir talimat bunu durdurmuştur.

"Ortak akıl HDP olabilirdi"

(Kürt meselesinin çözümü) Şimdi, bugün için öyle bir noktaya gelindi ki 'Hadi gelin, oturun, konuşalım.' diyecek noktada değilsiniz. Bir ortak akla ihtiyaç var. İnsanlar ölüyor. Şimdi burada ölüler sadece şehitler olarak alınıyor. Değil. Dağda da ölenler var. Çok miktarda insan ölüyor, bunlar korkunç yaralar var şu anda. Her ölünün ailesinden 4 kişi ertesi gün dağa çıkıyor. Sayın İlker Paşam bunu söyledi. Dağa çıkışları niye engelleyemiyorsunuz? Bu ölümler devam ettiği sürece dağa çıkışları engelleyemezsiniz. Ailesinden 10, 15 adam ölmüş, 20'si de dağda. Çocuklarının adını bilmeyen insanlar var. Şimdi böyle olunca bir defa ortak bir aklın, siyaset aklının devreye girmesi lazım bu, HDP olabilirdi, o kadarını ifade etmek istiyorum.

"Çalıştığım dönemde MİT'e FETÖ'nün sızması sıfıra yakındır"

(FETÖ'nün MİT'e sızması) Dikkat ederseniz ben kendi çalıştığım dönem itibarıyla sorumluluk hissediyorum. Ben çalıştığım dönemde MİT'e FETÖ'nün sızması sıfıra yakındır. İsterseniz almazsınız, iyi incelerseniz almazsınız, ondan sonrasını bilemem, ondan sonrasını d aha sonraki yönetim cevaplayacaktır. Şimdi '70 kişi, 80 kişi MİT'ten FETÖ bağlantılı diye ayrıldı.' denildiği zaman yani yadırgamamak mümkün değildir. Geçmiş döneme ait değildir, belki 2, 3, 5 kişi olabilir, ona bir itirazımız yok ama son dönemde bu girmelerin daha rahat ve fazla olduğuna dair bir izlenim vardır, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. MİT devlet kurumları içerisinde FETÖ anlamında ve diğer yıkıcı örgütler anlamında en temiz kalmış örgüttür. Millî İstihbarat Teşkilatı bu ülkenin namusudur, onun başındaki Müsteşar da o teşkilatın namusudur. Eğer bu iki namus bir araya gelmezse, güven duygusu sağlanmaz.

"Hukuk içinde sınırlı kaldığınızda açmaz noktaya geliyorsunuz"

(MİT kanunu) Millî İstihbarat Teşkilatının yaptığı her şey yasalar içinde değerlendirilemez. Karanlık ve gri bölgeler vardır, siyah noktalar vardır, gizli servisler bunun için kurulur. Ahmet Necdet Sezer Bey, Değerli Cumhurbaşkanı hayattadır, bu konuyu defalarca kendisiyle konuştuk. Aldık, bir bilgiyi götürdük, koyduk önüne 'Çok dehşetli bilgi.' dediler, evet. Dedim ki: 'Sayın Cumhurbaşkanım, bu bilgi anlayışa göre yasa dışı çünkü biz yasa dışı dinleme yapıyoruz. Ne yapmam gerekir? Ankesör dinliyorum.' Hukuken dinleyemezsiniz. Örgüt hukuksuzluğu kullanırken siz hukuk içerisinde sınırlı kaldığınızda büsbütün açmaz bir noktaya geliyorsunuz. Yani, daldan dala geçiyorum ama çok önemli konular bunlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde Anayasa'sıyla Millî İstihbarat Teşkilatının görevlerini sınırlayan bir başka ülke yok, bunu bir biz yapmışız. MİT denetlenmesin.' demiyoruz, o dönemde de söyledik.

"Neden CIA gibi çalışmıyorsunuz ' diye soruluyor, siz evvel Amerika olun"

Hep şu soru sorulmuştur: 'Neden CIA gibi çalışmıyorsunuz?' Ben de diyorum ki: 'Siz evvela Amerika olun, ondan sonra CIA'yı kuralım.' Şimdi, Amerika olmayan bir ülkede 'Niye CIA gibi çalışmıyorsunuz?' tabiri fevkalade sıkıntılı bir tabirdir. Hepsi birbirine bağlantılı hadiseler. Siyasetinize, sosyolojinize, yetişmiş personelinize, anlayışınıza, eğitim durumunuza bağlı bir hadisedir bu. Hepsi bir araya gelecek, o zaman mükemmel çıkacak.

"O zaman ayetel kürsi okuyup Allah'a sığınacağız"

(Tek elde toplanan İstihbaratı FETÖ gibi örgütün ele geçirmesi) O zaman bir Ayetel Kürsi okuyup Allah'a sığınacağız, başka yapacağımız bir şey yok. Eğer tuz da koktuysa ölmüştür bu iş, çaresi yok, çaresi yok. Olmamalıdır, olmamalıdır, devlet, olmaması için gerekeni yapmalıdır. Temennimiz bu.
"Bu ülkeyi iki defa kültür ihtilalinin eşiğinden MİT döndürdü"

(MİT'in yaptıkları) Bu ülke iki defa kültür ihtilalinin eşiğinden döndü, MİT döndürdü. Kimse bunu düşürmüyor, aklından geçirmiyor. Efendim, aşırı sol terörle mücadeleyi bu teşkilat tek başına yapmıştır; ne polis ne jandarma ne de diğerleri henüz o yetişmişlik seviyesinde değildi. Çok mütevazi kadrolarla yapılan büyük bir mücadeledir. Arkasından, bölücü terör örgütüyle yapılan mücadele aynı şekilde yürümüştür. Ee, şimdi FETÖ'de arkadaşlarımız aynı gayret içerisinde, mutlaka gayret gösteriyorlar. Bu kadar insanın ismi nereden bulunuyor, on binler atılıyor. 15 Temmuza kadar bilinmeyen isimler 15 Temmuz akşamından sonra bir anda ayan beyan ortaya çıktı. Nasıl oldu bu iş? İstihbarat mı arttı birdenbire efendim? Millî İstihbarat Teşkilatı birçok şeyi yapamamıştır ama yaptıklarına şaşmak gerekir mevcut imkânlarıyla. Bunu da bir tarafa kaydetmekte yarar var.

"Gülen'in Amerika'ya gidişi onu rahatlattı, bizi zora soktu"

(Gülen'in ABD'ye gitmesi) Şimdi, tabii, Fethullah Gülen anılan tarihte Amerika'ya gittikten sonra örgütün karar ve hareket noktası oraya taşındı biliyorsunuz. Bunu orada da yaparlar yani illa Türkiye içerisinde böyle bir şey yapıldı yapılmadı diye bir zorlamaya girmeye gerek yok. Orada ne olup bittiğini tam bilemedik bunu söylüyorum. işin başında da ifade ettim Gülen'in Amerika'ya gidişi onu rahatlatmıştır, bizi zora sokmuştur çünkü bilgileri almakta çok sınır ve sıkıntıya girmişizdir. Yıllardır orada yaşayan bir örgüt liderinin hangi sebepten orada tutulduğunu anlamak için 'Küresel sermayenin izdüşümüdür.' dedim.

"Oğlum Allah'ını kitabını tanıdı"

(Sızmanın temeli) Ana hatları itibarıyla sosyal, ekonomik, inanç açısından birçok boş alan var. Bu alanlar boş kaldığı sürece başkaları doldurur. Devletin bu alanları doldurması gerekir. Yasaklamayla yapamazsınız bunu. Bugün baba evladına dinini anlatamıyor, bilmiyor. Birçok FETÖ'cüyle konuştum geçmiş dönemde yurt dışında görev yaptığım zamanda da 'Nedir bu itibar? Niye gidiyorsunuz bu ışık evlerine? Ne var burada? Sizi cazip kılan nedir?' diye. Babaları cevap verdi bana: 'Oğlum daha mazbut oldu.' dedi. 'Oğlum ahlaklı oldu.' dedi. 'Oğlum Allah'ını, kitabını tanıdı.' dedi. Babayı bu ilgilendiriyor, baba bunun peşinde. Baba oğlunun haylaz olmasını istemiyor.

"İkinci darbeden endişe ediliyorsa fetö'nün boyu kısa kalır"

(15 Temmuz'da kafaları karıştıran noktalar) 15 Temmuz, büyük faciadır. 15 Temmuz, sadece ve sadece FETÖ'nün ve grubunun anlayışıyla realize edilmiş bir faaliyet olamaz. FETÖ'nün boyu kısa kalır. Bakın, çok açık ifade ediyorum, 2'inci, 3'üncü, 4'üncü darbeden endişe ediliyorsa FETÖ'nün boyu çok kısa kalır. Arkasındaki ortak aklın, arkasındaki küresel aklın mutlaka göz ardı edilmemesi gerekir. O itibarla büyük bir faciadır. Ben haber toplayacağım, siz icra edeceksiniz, öteki iyi yönetecek; bir helva olacağız, topyekûn bir araya geleceğiz bütün mesele budur. Ayrışmayla olmaz, kavgayla olmaz, deklarasyonla olmaz.

"Ne FETÖ'cü, ne KCK'lı, ne solcuyum"

(Fethullah Gülen'in tanıyıp tanımadığı) Efendim, ben Mülkiyeliyim. Teşkilata ilk girdiğimde bana solcu gibi baktılar. 7 Şubatta KCK'yı kurmakla suçladı FETÖ beni. Şimdi, nasıl oluyor bu iş; ben KCK'yı kuruyorum, solcuyum, ondan sonra bir de FETÖ'nün yandaşı oluyorum? Fetullah Gülen'i ne gördüm ne elini sıktım ne karşı karşıya geldim ne sesini duydum sadece istihbarat raporlarından tanıyorum. İsmail Hakkı Paşam çok saygıdeğer bir insandır. Beraber çalıştığımız dönemde de çok iyi işler yaptığımızı zannediyorum. Hani bir konuşma içerisinde böyle bir husus bu ölçülerde geçmiş değildir ama mizahi bir anlayış içerisinde bazı şeyler agrandize edilmiştir. İstihbaratçının kader planında daima böyle asılsız suçlamalar vardır onu o şekilde kabul ediyorum; aslı astarı yoktur. Ne FETÖ'cüyüm ne KCK'lıyım ne solcuyum. Neyim onu ben de bilmiyorum; emekliyim.

"Onunla mücadele edenlerden daha akıllı bir örgüt"

(FETÖ ile mücadelede eksiklikler) Bir defa çok ciddi bir örgütle karşı karşıyayız. Onunla mücadele edenlerden daha akıllı bir örgüt. Sebeplerden biri budur. İkincisi, mücadeleyi yapanlar, yapmak durumunda kalanlar, örgütün önemi konusunda bazı çevreleri belki ikna edememiş olabilirler. Yani şimdi, mücadelenin çapını genişletme şansını bulamamış olabilirsiniz, ancak bu kadar söylenebilir. Sizden daha akıllı, sizden daha örgütlü, sizden daha disiplinli, çok disiplinli. Hulul edememe sebeplerinden bir tanesi budur. Çok donanımlı ve bu hâle gelmesinin sebebi de arkasındaki ortak akıl. Bir gizli servisin yönetiminde olur ancak bu işler, sizin aklınızla olmaz, mümkün değil. O zaman servisler mücadele ediyor. FETÖ'yle mücadele değildir bu olay. Bu olay FETÖ'yle mücadele değildir, servislerin mücadelesidir.

"Teklifi biz yaptık, konuya müsaade eden siyasi iktidar büyük risk aldı"

(Çözüm süreci) Çözüm sürecini, temas edelim, yüz yüze görüşelim, doğru düzgün bir noktaya bu işi getirme şansımız olabilir tarzında biz teklif ettik, Sayın Başbakan kabul ettiler, hatta 'Bakanlar Kuruluna gelin, bunu anlatın.' dediler. Bakanlar Kuruluna çıktım, onlara beş altı saat süren bir brifing verildi, bazı şeyler anlatıldı, daha sonra Millî Güvenlik Kurulunda, o zamanki Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer zamanında, orada alınmış kararlarla bu süreç böyle başladı. Yani siyasi iktidar buna 'evet' dedi, biz teklif olarak ortaya çıktık, ama bana göre, bu konuya müsaade eden siyasi iktidar büyük risk aldı.

"Devlet bir karar aldıysa bir malzeme sevk ediliyorsa bunun güvenle gitmesi gerekir"

(MİT TIR'ları operasyonu) Millî İstihbarat Teşkilatı bir faaliyet yürütüyorsa, bu faaliyet devlet çapında karara bağlanmışsa örtülü bir faaliyettir, mutlaka icrası gerekir ve icrası sırasında da herkes buna yardım etmeye mecburdur, MİT Kanunu'ndaki 5'inci madde buna amirdir. Yardım etmeye mecburdur, ama ihbar edip kapıda çevirmek, bu olacak iş değil. IŞİD'e gidiyor silah, bilmem kime gidiyor, o ayrı hadise. Devlet bir karar aldıysa, bir malzeme sevk ediliyorsa bunun güvenle gitmesi gerekir, bizim anlayışımız budur, biz böyle çalıştık, böyle gördük ama ondan sonra ne oldu bilemem.

"Kürt kadınına ulaşamadığınız sürece bu problemi çözemezsiniz"

(Kürt sorunu) Olay sosyaldir. Biz o dönemde bir proje ürettik. Laf lafı açıyor. Kürt kadınına ulaşamadığınız sürece bu problemi çözemezsiniz. Ana dil. Oradan geliyor. Sadece terör değildir olay. Terör bir vasıtadır, arkasında siyasi amaçlar vardır. Adam diyor ki: '30 milyonum, benim devletim niye yok?' Şimdi bu sorunun cevabını vermek durumundasınız, bazı şeylerin cevabını vermek durumundasınız. Sanayiye gittik, iş adamlarına gittik, 'Okul açalım, Kürt kadınına ulaşalım, mutlaka ulaşalım, okumaları lazım.' Hayır, yapamadık, beceremedik, çözemezsiniz. Meselenin sosyal kısmını görmeden bu konu silahla pek zor çözülür.

Nursima Keskin/ Ankara- DHA

Tacizci serbest kalınca 8 yaşındaki çocuk intihara kalkıştı

Kahramanmaraş'ın Türkoğlu ilçesinde iddiaya göre, geçen haziran ayında 8 yaşındaki M.B., 70 yaşındaki H. B tarafından tacize uğradı. Ailenin durumu öğrenmesi üzerine açılan davada sanık H. B tutuklandı. Üç ay sonra görülen mahkemede ise sanık serbest bırakıldı. Taciz travmasını atlatamayan M. B ise bugün intihara kalkıştı. Halen yoğun bakımda olan küçük kızın hayati tehlikesi devam ediyor.


2016 haziran ayında 8 yaşındaki M.B aynı mahallede oturan 70 yaşındaki H.B tarafından tacize uğradığını iddia etti. İddiaya göre, H.B, küçük kızı okul çıkışı metruk binaya götürerek cinsel istismarda bulundu, ailesine söylememesi için tehdit etti.

Daha önce de aynı kişi tarafından tacize uğramış olan M.B bu sefer olayı ailesine anlattı. Ailenin şikayeti üzerine H.B şikayet üzerine tutuklandı fakat tutukluluğu 3 ay sürdü. Bu sırada H.B'nin mahallede bir çocuğu daha taciz ettiği ortaya çıktı. O çocuğun ailesi de sanıktan şikayetçi oldu. Fakat mahkeme, 'müsnet deliller oluşmadığından ve mağdurun çelişkili ifadeler vermesi' sebebiyle sanığın beraatine karar verdi.

Aile karar isyan etmişti

Aile mahkemenin beraat kararına tepki göstermiş, anne Fadime B., ''Benim kızım 8 yaşında ilkokul ikinci sınıfta cinsel istismara uğradı. Bir değil iki çocuk cinsel tacize uğradı. Bu çocukların geleceği için ben adalete güveniyorum. Ancak adam dışarı çıktı ve her gün evimin önünden gelip geçiyor. Ben şimdi nasıl güvenip de çocuğumu okula göndereyim? Yetkililer sesimizi duysun. Yarın daha kötü şeyler olduğunda mı adalet bize sahip çıkacak? Adalet istiyorum ben. Benim çocuğum şu an psikolojik tedavi görüyor. Doktor bile bunu söylüyor. Çocuğumuzu dışarıya güvenemeyeceksek ne yapacağız? Ben çocuğuma tertemiz bir dünya istiyorum. Çocuğumun korkulu rüyası olan bu adamdan kurtulmak istiyoruz. Çocuğum korkusundan kitaplarını, elbisesini yırtıp attı. Bu adamın tekrar yargılanmasını istiyorum" demişti.

Küçük kız intihara kalkıştı

Ailenin avukatlığını üstelenen Ozan Kayahan'dan ise bugün bir açıklama geldi. Kayahan, küçük M.B'nin yaşadığı travmayı atlatamadığı için intihara kalkıştığını söyledi. ''Minik kızımız öğlen saatlerinde evde ailesinin yanında olmadığı bir sırada bulduğu ilaçları içerek intihar etmek istedi. Annenin durumu sonradan fark etmesi üzerine çağrılan ambulansla küçük kız derhal hastaneye kaldırıldı. Derhal müdahale edilen ve yoğun bakım ünitesinde müşahede altında tutulan kızımızın hayati tehlikesi devam etmektedir'' dedi.

İstanbul'da bazı ilçelere yarın elektrik verilemeyecek

Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Maltepe, Pendik, Sultanbeyli, Ümraniye ve Üsküdar'ın bazı mahallelerine yarın elektrik verilemeyecek.


İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre kesinti saatleri şöyle:

Ataşehir'de

10.00-15.00'te, İçerenköy Mahallesi Mezarlık Sokak,

Beykoz'da

08.00-17.00'de, Göztepe Mahallesi Palmiye, Oya Çiçeği, Mimoza, Manolya, Akkavak, Çamlık,

Çiğdem Çıkmazı,

09.00-18.00'de, Baklacı Mahallesi Yosun Çıkmazı,

Çekmeköy'de

09.00-17.00'de, Ömerli Mahallesi Ömerli, Dr. Erdal Yılmaz sokakları elektrik alamayacak.

Maltepe'de

00.30-02.30'da, Başıbüyük Mahallesi Akkayalar, Emeksokaklarında, Zümrütevler Mahallesi Cüneyt Sokak, Gülensu Mahallesi Su DeposuÇıkmazı, Bedir, Kara, Uğur Mumcu, Aslan, Esen, Sultan Çıkmazı, Rüzgarlı, Seyran,Kızıldağ, Dinler, Şark Kümesi, İmranlı, Emekçi sokaklarında,

09.00-17.00'de,Fındıklı Mahallesi Palmiye, Evren, İpek sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak.

Pendik'te

09.00-17.00'de, Kurna Mahallesi Petek, Doğu, Amasya, Zakkum sokaklarında,

09.00-18.00'de, Ramazanoğlu Mahallesi Bilgi, Orhanlı,Gazi sokaklarında,

10.00-18.00'de, Çamlık Mahallesi Yonca Sokak, Kurtköy Mahallesi Yıldırım Bayezit, Güzeltepe,
Uğur, Orhanlı, Marina, Kartal, Kanarya, Telve, Verim, Heyet, Bilgi, Gümüştepe, Müşahede, Sanayi Mahallesi Yıldırım Bayezit Sokak, Esenyalı Mahallesi Nilüfer Sokak'ta elektrik kesintisi uygulanacak.

Sultanbeyli'de

09.00-17.00'de, Akşemsettin Mahallesi Şafi, Alıntaşı, Su Kenarı sokaklarına, Ahmet Yesevi Mahallesi Bakide, Tarık, Kandıra, Birgül, Su Kenarı, Petrol Yolu ,Fatihsokaklarına, Fatih Mahallesi Yolkonak Sokak, Battalgazi Mahallesi Biberlik, Yıldırım, Müspet, Yaz, Emek, Yunus Emre, Yıldırım, Yemen, Eren, Eraslan, Ahenk, Metin, Lalezar, Kuşak, Kızılcık, Hendek, Harmancık, Sıddık, Selçukhan, Nizam sokaklarına, Adil Mahallesi Daniş sokaklara elektrik verilemeyecek.

Ümraniye'de

09.30-12.00'de, Namık Kemal Mahallesi Bürümcük, İklim, Çiğdemlik, Değirmen sokaklarında,

13.00-16.00'da, Esenevler Mahallesi Yalı, Melek, Kelebek, Kanarya, Firuze, Keklik, Ebabil sokaklarında,

Üsküdar'da

09.00-17.30'da, Küçüksu Mahallesi Rasathane Sokak,

10.00-13.00'te, Acıbadem Mahallesi Yurtseven, Bademli sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak.

10 Kasım 2016 Perşembe

İzmir'de sağlık skandalı: İki hastanede 100'den fazla kişi zehirlendi

İzmir'de iki hastanede 100'den fazla hasta, hasta yakını ve personelin zehirlendiği açıklandı.


İzmir'de Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi ve Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 100'den fazla hasta, hasta yakını ve personel, yedikleri yemekten zehirlendi.

Eskişehir’de bir mahalle karantinaya alındı

Eskişehir’in Han ilçesinde bir köpekte kuduz bulunması sonrasında ilçeye bağlı bir mahalle karantinaya alındı.

Alınan bilgiye göre, Han ilçesine bağlı Gökçekuyu mahallesinde oturan bir vatandaşı köpek ısırdı. Köpeğin ısırmasının ardından kısa süre sonra vatandaş rahatsızlandı.

Bu sırada köpek de ölü olarak bulundu. Köpeğin leşinden alınan örnekler Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ekipleri tarafından Ankara’ya laboratuvara gönderildi. Yapılan incelemeler sonrasında köpeğe kuduz teşhisi konuldu.

Ardından alınan kararla Gökçekuyu mahallesi karantina altına alındı. Mahallede bulunan köpeklere aşılama yapıldığı öğrenildi.

Mahalleye hayvan giriş ve çıkış yasağının yapılan çalışmalar sonrasında kaldırılacağı belirtildi.

Saat 09.05'te tüm yurtta hayat durdu

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 78'inci yılı dolayısıyla saat 09.05'te sirenlerin çalmasıyla tüm yurtta hayat durdu.



























9 Kasım 2016 Çarşamba

Atatürk'ün 6 maddelik vasiyeti

10 Kasım 1938'de hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk sonbahar aylarında vasiyetini yazdırdı.

Atatürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a vasiyetnamesini yazdırmak istedi ve Soyak'ın aktardığına göre şunları söyledi: "Bu yolda konuşmak benim içinde, senin için de, ağır bir şey ama başka çaremiz yoktur. Konuşmaya mecburuz çocuk. Hani seninle ara sıra bir işimizden bahsederdik. Hatta bunun içinde kanun çıkarılmıştı: Şu vasiyetname meselesi. Bugün yarın o işi bitirmeliyiz. Nasıl olsa bir gün karnımdan su alınacaktır. Ne olur ne olmaz. Bağırsaklardan biri delinebilir, başka bir arıza olabilir. Herhalde ihtiyatlı olmalı."

Atatürk'ün Vasiyetnamesi

Malik olduğum bütün nutuk ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum:

1. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.

2. Her seneki gibi nemadan, nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir.

3. Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek, ayrıca para verilecektir.

4. Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.

5. İsmet İnönü'nün Çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.

6. Her sene nemedan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.

K. Atatürk

(Mahmut Tezcan / Cnnturk.com)