29 Aralık 2017 Cuma

Canovate, veri merkezi ve fiber optikte dünyada ilk 10’a girdi

Veri merkezi (data center) ve fiber optik sistemlerindeki teknolojisi ve uçtan uça ürün portföyü ile dünyanın ilk 10 global markası arasına giren Canovate Group, 27- 30 Aralık 2017 tarihleri arasında, bu yıl ikincisi düzenlenen Kastamonu Sanayi ve İş Dünyası Fuarı (KASTEXPO)’ya katıldı.
50 yıllık geçmişiyle %100 Türk firması olan Canovate, bilişim, telekom, savunma sanayi, balistik sistemler, elektro-optik sistemler, ısıtma/soğutma alanlarında birçok ar-ge projesi yaparak, ileri teknoloji ürünleri geliştirmeye devam ediyor.
30 farklı sektörden 175 firma katıldı
Yeşilköy’deki İstanbul Fuar Merkezi’nin (İFM) 9. ve 10. salonlarında ziyaretçilerini ağırlamakta olan fuara, 30 farklı sektörden 175 firma katıldı. Ülkemizin ilk ve tek resmi şehir fuarı olma özelliği bulunan KASTEXPO Fuarı’nın açılışına, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Kastamonu Valisi Yaşar Karadeniz, Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş ve protokol ile Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür’ün aralarında bulunduğu işadamları katıldı.

Canovate, 4 kıtada 71 ülkeye ihracat yaptı, ciroda %48 büyüdü  
İstanbul Çekmeköy’de 30 bin metrekare alan üzerinde 100’ü aşan mühendis ekibi ve (tüm grubun bünyesindeki) 1000’in üzerinde çalışanı ile yüksek teknoloji üretim yapan mühendislik odaklı bir grup olan Canovate, özellikle veri merkezi (data center) ve fiber optik teknolojilerindeki geniş ürün gamını 4 kıtada 71 ülkeye ihracat ediyor.
Türkiye’nin ve dünyanın ileri gelen ar-ge ve inovasyon odaklı global firmalarından birisi olduklarını kaydeden Canovate Group Yönetim Kurulu Başkanı Can Gür, “Geçen 20 yılda, ar-ge’ye 20 milyon doların üzerinde yatırım gerçekleştirdik. Ar-Ge’ye her yıl, 1 - 1.5 milyon dolar arasında kaynak ayırmaya devam edeceğiz” dedi.
Canovate Group açısından, 2017 yılının global pazarlarda atılım yılı olduğunu ifade eden Can Gür, konuşmasına şöyle devam etti: “Canovate olarak 2017’de, üretim kapasitemizin %66’sını 4 kıtada 71 ülkeye ihraç ettik ve cirosal olarak %48 büyüme sağladık. Avusturya, Danimarka, İspanya, Suudi Arabistan, Umman, Filipinler, Nijerya, Etiyopya, Sudan gibi birçok ülkeye veri merkezleri ihraç ediyoruz. Yine, Suudi Arabistan Endonezya, Fas, Cezayir, Hollanda, Almanya, Fransa, Şili, Guantanamo gibi birçok ülkeye FTTH (evlere kadar fiber) ihracatı yapıyoruz. 2018 yılında dünyadaki mevcut pazarlarımızın yanı sıra, özellikle Amerika pazarında ciddi bir tanıtım ve pazarlama faaliyeti yürütmeyi planlıyoruz. Canovate Group olarak, bilişim ve iletişim konularında, Türkiye’yi 4 kıtada en iyi şekilde temsil etmenin haklı gururunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

27 Aralık 2017 Çarşamba

Tünel Dijital, 2018’de büyüme hedefliyor

Adapazarı’nda 2009 yılında Copy Center olarak faaliyetine başlayan Tünel Dijital, aradan geçen dokuz yılda ciddi bir büyüme trendi göstererek, açık hava reklamcılığından dijital baskı sektörüne kadar geniş bir yelpazede hizmet vermeye devam ediyor.
Bu yıl başarılı bir yıl geçirdiklerini ve önümüzdeki yılda büyüme trendinin devam edeceğini kaydeden Tünel Dijital Genel Müdürü Zafer Bekdemir, şunları söyledi:
“Piyasaların durgunluğu ve dövizdeki artışa rağmen, yatırımlarımıza devam etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Yatırım yapmadığımız ve yerimizde saydığımız zaman, bu durum bizi olumsuz etkileyecektir. Sektörümüzün geleceği parlak ve pazarımız geniş. Müşterileriniz büyüdükçe, sizin de büyümenizin önünde sizden başka engel kalmıyor. Bu sebepten, gelecek bizim elimizde” dedi.
2017 ve 2018 makine yatırımları devam ediyor 
Bu yıl başarılı bir yıl geçirdiklerini ve gelecek yılın bu yıldan daha başarılı olması için çalıştıklarını ifade eden Zafer Bekdemir, 2017 ve 2018’de makine yatırımına devam ettiklerini belirtti. Yatırım yapmanın büyümenin anahtarı olduğunu anlatan Zafer Bekdemir, konuşmasına şöyle devam etti:
“2017 yılında, Xerox Versant 80 ve D125 makinelerini, makine parkurumuza dahil ederek yatırımlarımıza devam ediyoruz. 2017 yılı hedeflerimiz doğrultusunda devam ediyor ve 2016’ya göre ciddi bir büyüme kaydettik. 2018 yılının sıkıntılı geçeceğini, piyasalardan, dövizdeki artıştan ve dünya genelindeki savaşlardan görebiliyoruz. Fakat biz, yatırımlarımıza devam ederek, yeni istihdamlar sağlamalıyız. Gelecek yıl, bu yıldan daha fazla bir büyüme hedefimiz var” diye konuştu.
Sektörünün liderleri arasında yer alıyor
Müşterilerin ihtiyaçlarını en doğru ve zamanında giderirken, en uygun fiyatı sunduklarını ifade eden Zafer Bekdemir, şunları kaydetti:
“Tünel Reklam’ın, sektöründe işini kaliteli yapan, zaman kavramını doğru değerlendiren, kaliteden hiçbir zaman taviz vermeden müşterisine en kaliteli ürünü doğru zamanda ve uygun fiyatta müşterisine sunan firma olarak bilinmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Sektörümüzde, her zaman lider firmalar arasında yer alacağız. Hedefimiz, gerekli olan yatırımları yaparak, bölgemizde sektörümüze katkı sağlamak ve ihtiyacı olan firmaların aklına ilk gelen tedarikçi olarak, müşterilerimizin ihtiyaçlarını en doğru şekilde gidermektir. Sektörümüzde çok kaliteli firmalar var ve hep beraber iyi yerlere gelmemiz gerekiyor. Bunun için birinci önceliğimiz, rakip değil, dost olabilmemizdir. Bu olduğu sürece, teknolojiyi de daha rahat takip ederiz, tedariği daha rahat sağlarız, istihdamda faydamız olur birbirimize. Böyle olduğumuz sürece, hedeflere ulaşmamız daha kolay olacaktır” şeklinde konuştu.

Lidya Grup’u herkese tavsiye ederim
Lidya Grup’tan aldığı hizmetin memnuniyetine vurgu yapan Zafer Bekdemir, şunları söyledi:
“Lidya Grup ile 2010 tanıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Lidya Grup’tan Xerox 560, Versant 80, D125, Epson 50610, Epson 7000 makinelerini aldık. Bu makinaların tamamı, işimize müthiş katkı sağladı. Bu makinelerin ileri teknoloji olması ve bunları kullananların insan faktörün bazen yeterli bilgiye sahip olamamasından, sorunlarımız oldu. Bu durumlarda, Lidya Grup’un makinelerinin arkasında olarak, hızlıca müdahale etmesi, bize büyük katkı sağlıyor. Lidya Grup’tan çok memnunuz. En büyük sebebi de, verdiğimiz paranın karşılığını alabilmemizdir. Ticaret tek taraflı olmaz, para kazanmadığı sürece kimse memnun kalmaz. Para kazanmak isteyen herkese Lidya Grup ile işbirliği yapmasını tavsiye ederim” dedi.
Tünel Dijital firması kuruluş öyküsü:
2009 yılında, Adapazarı Şal Sokakta 20 metrekarelik bir dükkanda, 1 renkli, 1 siyah beyaz, cilt makinası, süblimasyon baskı v.s gibi makinalarla Copy Center sektöründe hizmet vermeye başladı. 2011 yılında Sakarya’nın en iyi makinalarından birini alarak, Açıkhava Reklamcılığı sektörüne 2.şube olarak hizmet vermeye devam etti. 2015 yılında Sakarya’nın yerel matbaalarından biriyle ortaklık yaparak, matbaa sektörüne giriş yaptı. 2015 yılında büyük bir hamle ile 750 metrekare kapalı, 500 metrekare açık olmak üzere, 1.250 metrekare alanda üretime devam ediyor.  2016 yılında, 4 arkadaş reklam makinaları sektöründe 3 adet uzak doğu firmasının bayiliğini alarak, reklam makinaları satışı üzerine bir şirket kurdu. 2017 yılı itibariyle Serdivan bölgesindeki merkez ofisinde; baskı merkezi, tabela imalatı ve grafik tasarım faaliyetlerine devam ediyor. Çarşı Şubesi Copy Center olarak, matbaası Tığcılar mahallesinde, makine satış şirketi Erenlerde olmak üzere faaliyetlerini sürdürüyor. Tünel Dijital bünyesindeki 19 kişilik bir ekiple başarıdan başarıya imza atmaktadır.

Uyumsoft’tan YTÜ’lü mühendislere ERP semineri

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri arasında ‘Eğitim, Öğretim ve Bilimsel Faaliyet İşbirliği Protokolü’ bulunuyor. Bu protokol kapsamında, Uyum Akademi Yöneticisi Kerim Şahin ve Ar-Ge Sorumlusu Bülent Sarı tarafından, geçtiğimiz günlerde, Bilgisayar Mühendisliği 4. sınıf öğrencilerine ERP semineri verildi.
Uyum Akademi Yöneticisi Kerim Şahin, “ERP Nedir? Kurumlara ERP nasıl katkılar sunar, Uyumsoft Cloud ERP’de hangi modüller hangi amaçlarla kullanılıyor” gibi ERP’ye ilişkin konulara dair açıklamalarda bulundu.
Ar-Ge Sorumlusu Bülent Sarı, Uyumsoft Cloud ERP ürününde kullanılan teknolojiler, ürünün altyapısı ve nasıl geliştirildiğine dair teknik bilgiler ile ürünün müşteri ve çözüm ortakları tarafından nasıl geliştirildiğini anlattı.
Aynı zamanda, Uyum Akademi´nin her yıl Yaz Okulu kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ile ortak organize ettiği Staj Programına ilişkin de öğrencilere bilgi aktarıldı.

İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy bundan 81 yıl önce yaşama veda etti

2 Mart 1921 yılında kabul edilen İstiklal Marşı'nın şairi ve güftecisi Mehmet Akif Ersoy, bundan tam 81 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ersoy'un ölüm yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy, bundan 81 yıl önce 27 Aralık 1936’da hayata gözlerini yumdu.
20 Aralık 1873’te İstanbul’da doğan Ersoy’ın babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Devleti’ne bağlı Arnavutluk’un İpek kazasına bağlı Şuşise Köyü’nden İstanbul’a gelmişti. Ersoy’un annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi’nin kızı olarak Samsun’da doğmuştu. Mehmet Tahir Efendi, ona ebced hesabıyla doğduğu yıl olan 1290’a karşılık gelen Rağıf ismini vermişse de çevresi tarafından Akif olarak çağrıldı. Akif dışında bir de Nuriye adında bir kızları bulunuyordu.
Mehmet Akif, İstanbul’da Fatih’in Sarıgüzel semtinin Nasuh Mahallesi’nde doğdu. Çocukluğu Osmanlı Devleti’nin “hasta adam” olarak nitelendirildiği döneme denk geldi. 1878 yılında, Akif 4 yaşındayken Fatih’de Emir Buhari Mahalle Mektebi’ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi’ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı.
Babasının yazın Emin Paşa’nın çocuklarına ders vermesi sebebiyle Emin Paşa’nın çocukları ile arkadaşlık kurdu. Mehmet Akif, 1882 yılında ilköğretimini tamamlayarak Fatih Merkez Rüştiyesi’ne başladı. Ayrıca Fatih Camii’nde Esad Dede’nin İran Edebiyatı derslerine katılıyordu. Lise eğitiminde Mülkiye’nin İdadi bölümünde başladıktan sonra yüksek kısmına geçti. Kısa bir süre sonra evlerinin yanması ve babasının vefatı sebebiyle okula devam edemeyip sivil veterinerlik okulu olan Baytar Mektebi’ne geçti. Şiirle ilgisi bu dönemde başlayan Mehmet Akif, ilk şiirlerini bu dönemde yazmaya başladı.
BİRİNCİLİKLE MEZUN OLDU
22 Aralık 1893 tarihinde birincilik ile mezun olmasından sonra Orman ve Ma’adin ve Ziraat Nezare’Baytar Müfettiş Muavini olarak tayin edildi. 1895 yılında ilk eseri olan 7 beyitlik gazeli “Kur’an’a Hitab”, Servet-i Fünun Gazetesi’nde yayınlandı. 4 yıl boyunca Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da görev yaptı. Bu seyahatler Mehmet Akif’in düşünce ve yazın hayatını çok etkiledi.
1 Eylül 1898’de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey’in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi’nde ve Resimli Gazete’de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca’dan yaptığı çevirilen yayınlandı. 1906 yılında Halkalı Ziraat Mektebi’ne Kitabet-i Resmiye Muallimi ve 1907’de Çiftlik Makinist Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak atandı. Ardından bir yıl sonra II. Meşrutiyet’in ilan edildiği dönem İstanbul’da Umur-i Baytariye Dairesi Müdür Muavinliği’ne getirildi. 1908-1910 yılları arasında “Sırat’ı Müstakim” dergisinde yazdığı dönem en ünlü şiirleri “Küfe” ve “Seyfi Baba” yayınlandı.
KURTULUŞ HAREKETİNE DESTEK VERDİ, GÖREVDEN ALINDI
Kısa bir süre sonra Darülfünun Edebiyat-ı Umumiye müderrisliğine tayin edilen Mehmet Akif, uzun süre bu kadroda kaldı. 1913’te İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. I. Dünya Savaşı sırasında bu cemiyete bağlı bir örgüt olan Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla Almanya’daki Müslüman tutsakların durumunu incelemek üzere Berlin’e gönderildi. Ardından Arabistan ve Lübnan’a gitmiş ve burada batı-doğu ayrımına şahit oldu. İstanbul’a döndükten sonra Darül-Hikmet-i İslamiye’nin başkatipliğine atandı. Miili Mütareke döneminde kurtuluş hareketine destek verdi. Balıkesir’de yaptığı konuşmadan dolayı İstanbul’daki görevinden alındı. Ankara Hükümeti’nin kurulmasından sonra Burdur Milletvekili olarak meclise girdi.
500 LİRAYI KABUL ETMEDİ, ORDUYA VERDİ
O sırada Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin desteği ile İstiklal Marşı için açılan yarışmaya giren Mehmet Akif Ersoy, 724 şiir arasından yarışmayı kazandı. 18 Mart 1921’de kabul edilen şiir, 1924 yılında Osman Zeki Üngör tarafından bestelenerek “Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Marşı” olarak ilan edildi. Mehmet Akif Ersoy yarışmadan kazandığı 500 lirayı kabul etmeyerek Türk Ordusu’na armağan etti.
EDİRNEKAPI ŞEHİTLİĞİ’NE DEFNEDİLDİ
Sakarya Zaferi’nden sonra İstanbul’a geldi ancak İslami uyanışçı düşünürlerden olan Mehmet Akif Ersoy, Cumhuriyet’in laik düzeninin oturması sebebiyle Mısır’a gitti. 1936 yılına kadar Mısır’da Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Siroz’a yakalanması üzerine 1935’te Lübnan’a, 1936’da Antakya’ya gitti. Hastalığının ilerlemesi üzerine ülkesine döndü ve 27 Aralık 1936’da İstanbul’da vefat etti. Mezarı Edirnekapı Şehitliği’nde bulunmaktadır.
İSTİKLAL MARŞI’NI TÜRK MİLLETİ’NE ARMAĞAN ETTİ
Mehmet Akif Ersoy’un en önemli eseri olan “Safahat”, 7 kitaptan oluşmaktadır. 1911 yılında yazdığı birinci bölümde osmanlı toplumunun meşrutiyet dönemini; 1912 yılında yazdığı “Süleymaniye Kürsüsünde” adlı ikinci kitapta, Osmanlı aydınlarını işlemiştir. 1913’de Safahat’ın üçüncü bölümü olan “Halkın Sesleri”ni ve 1914 yılında dördüncü bölüm “Fatih Kürsüsünde”yi yazdı. Ardından 1917 tarihli “Hatıralar” ve I. Dünya Savaşı hakkında görüşlerinin yer aldığı 1924 tarihli “Asım”ı yazdı. Son ve 7. bölüm olan “Gölgeler”i 1933 yılında yazdı. Şiirlerinin toplu olarak yer aldığı 7 kitaplık eserine “İstiklal Marşı”nı koymayarak bu eserini Türk Milleti’ne armağan etmişti.
Başlangıcı 1911 olan “Safahat”, 1933 yılında tamamlandı. Özmer Ziya Doğrul, Mehmet Akif Ersoy’un kitaplarına almadığı şiirlerini de ekleyerek eseri, 1943 yılında tekrar yayımladı. Ardından 1987 yılında M. Ertuğrul Düzdağ, eseri önceki baskıları arasındaki farkı gösteren yeni bir basımını yaptı. “Kur’an’dan Ayet ve Hadisler” ve “Mehmet Akif Ersoy’un Makaleleri” adlı çalışmaları da ölümünden sonra yayımlanmıştır.
MİLLİ EDEBİYATA KARŞI ÇIKTI
Mesnevi, Hafız Divanı, Güllistan, Fuzuli’nin Leyla ve Mecnu’nu, Victor Hugo, Lamartine ve Emile Zola gibi eserleri okumuş olan Mehmet Akif Ersoy’un eserleri anlatıya ve övgüye dayalıdır. “Sanat sanat içindir” görüşüne karşı çıkmış dini yönü ağırlıkta bir edebiyat tarzı benimsemiştir. Edebiyat dili olarak Milli Edebiyat akımına karşı çıkmış, aruz kullanmıştır. Hatta edebiyatta batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatışmıştır.
ESERLERİ
Şairin Safahat adı altında toplanan şiirleri 8 kitaptan oluşmuştur. Şair, İstiklâl Marşı’nı Safahat’a koymamıştır. Nedenini ise şöyle açıklar: “Çünkü ben onu milletimin kalbine gömdüm”.
Safahat (1911) – 44 manzume içerir. Siyasal olaylar, mistik duygular, dünyevi görevlerden bahsedilir.
Süleymaniye Kürsüsünde (1912) – Süleymaniye Camisi’ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, kürsüde Seyyah Abdürreşit İbrahim’in konuşturulduğu uzun bir bölümle devam eder.
Hakkın Sesleri (1913) – Topluma İslami mesajı yaymaya çalışan on manzumedir.
Fatih Kürsüsünde (1914) – Fatih Camisi’ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, vaizin uzun konuşması ile devam eder.
Hatıralar (1917) – Âkif’in gezdiği yerdeki izlenimleri ve toplumsal felaketler karşısında Allah’a yakarışını içerir.
Asım (1924) – Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde tasarlanmış tek parça eserdir.
Gölgeler (1933) – 1918-1933 arasında yazılmış 41 adet manzumeyi içerir. Her biri, yazıldıkları dönemin izlerini taşır.
Safahat (Toplu Basım) (ilki 1943) – 6 Safahatını bir araya getirir.
Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 75. ve İstiklal Marşı'nın Kabulünün 90. Yılı olması nedeniyle 2011 yılı T.C. Başbakanlığı tarafından “Mehmet Akif Ersoy Yılı” olarak ilan edilmiştir. Yıl boyunca yapılacak çalışmaların sorumluluğu Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilmiştir.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN MESAJ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un vefat yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı. İşte, o mesaj:
“Milli değerlerimizi, karakterimizi ve ideallerimizi yansıtan eserleriyle, şiirleriyle ve mücadeleci kişiliğiyle bugünümüzü aydınlatmaya, bizlere yol göstermeye devam eden Mehmet Akif Ersoy'u vefat yıl dönümünde rahmetle, minnetle yad ediyoruz. İstiklal ve istikbal mücadelemizin en çetin geçtiği dönemlerinde bağımsızlık fikrini İslam coğrafyasına taşıyan Mehmet Akif Ersoy, dünyadaki tüm Müslümanların kalplerinin bir ve beraber atması için mücadele vermiştir. Mehmet Akif, Balkanlardan Kafkasya'ya, Afrika'dan Ortadoğu ve Hint alt kıtasına kadar tüm Müslümanların; kendine Mekke'yi, Kudüs'ü kıble bilen tüm kardeşlerimizin ittihadını savunuyor, zalimlere karşı hep birlikte mücadele idealini taşıyordu. Coşkulu, heyecanlı ve daima umutlu kişiliğiyle milletimize öncülük eden istiklal şairimiz, çıkardığı dergiler, yazıları, kürsü konuşmalarıyla bir düşüncenin, inancın, idealin taşıyıcısı olmuş; şiirleri ve İstiklal Marşı ile bu misyonu en veciz ifadelerle dile getirmiştir. Aldığı geleneksel ve modern eğitim ile son derece donanımlı bir alim, idrak kabiliyetiyle arif, savaşta cepheye atılacak kadar vatansever biri olan Mehmet Akif, hakiki bir mütefekkirdir. Ülkemizin bekasını sürdürmenin, İslam coğrafyasındaki haksızlıkları, hukuksuzlukları, zulmü sona erdirmenin yolu, İstiklal Marşımızdaki o ruhu daima canlı tutmayı başarmaktan geçiyor. Samimi, sahici kişiliği, tertemiz ahlakı, mütevazılığı, ahde vefası ve dinine, milletine sadakati İstiklal Marşı'nda tecessüm eden Akif'in bu mirasını gelecek nesillere aktarmak, onun düşünce ve ideallerini yaşatmak en büyük vazifemizdir. Ebedi aleme irtihalinin yıl dönümünde Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u hürmet, rahmet ve minnetle yad ediyor, vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.”
Kaynak:sözcü.com.tr

Lidya Grup, 2018 yılında %20 büyüme hedefliyor

Bu yılı, 3.çeyreğin tüm olumsuzluklarına rağmen %25- 27 arasında bir büyümeyle kapatacaklarını belirten Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, 2018 yılında %20’nin üzerinde bir büyüme planladıklarını kaydetti.
Ülkemizde ve dünya pazarlarında şartlar ne olursa olsun, daima büyümeye ve yeni fırsatlara odaklandıklarını anlatan Bekir Öz, şunları söyledi: “Dijital baskı sektöründe dünya devleri arasında bulunan Xerox, Epson ve EFI markalarının Türkiye distribütörüyüz. Lidya Grup olarak, sermayemiz güçlü, iş yapabilme kapasitemiz yüksek, hedeflerimiz büyük, enerjimiz ve moralimiz zirvede. Tüm bunları birleştirdiğinizde, başarıyı da beraberinde getiriyor. Ekonomilerde, zaman zaman sıkıntılar olabilir. Grup olarak biz, daima yeni fırsatlara odaklanarak, tüm gücümüzle çalışıyoruz. Yatırım, büyümenin anahtarıdır. 2018 yılı da, bizim açımızdan büyüme hedefiyle başlayacak bir yıl olacaktır” dedi.
Global pazarlardaki fırsatları değerlendirecek  
2018’de, Londra ofisiyle birlikte, baskı çözümlerinde global pazarlardaki fırsatları değerlendireceklerini ifade eden Bekir Öz, şunları kaydetti: “Türkiye pazarında elde ettiğimiz tecrübemizi ve başarılarımızı, global pazarlara taşımak için yola çıkıyoruz. İngiltere ofisimizden, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine hizmet vermeyi planlıyoruz. Aynı zamanda, Lidya Print Management (LPM) projemizde, ciddi bir olgunluk sürecine geldik. Örneğin, işletmesinde farklı markaların baskı makineleri olan müşterilerimiz, LPM projesi sayesinde, sahip oldukları makineleri %25 daha verimli kullanabilecektir” diye konuştu.
Büyüme yolunda sürekli pedal çevirmek gerekiyor  
Şartlar ne olursa olsun, büyümek için daima fırsatların olduğuna inanmak gerektiğinin altını çizen Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Rıza Başoğlu, şunları söyledi: “Gelecek yılın, kolay bir yıl olmayacağı öngörülüyor. Teknoloji ithalatı yapan firmalar açısından zor olan konulardan birisi, kurlardaki artışlardan ziyade, dalgalanmaların olmasıdır. Dalgalanmalar, yatırımları olumsuz etkiliyor. Ancak, yola çıktıysanız ve büyüme hamlesi içerisindeyseniz, büyümesiz bir dönemi kapatmanın da, küçülmek anlamına geldiğini bilmelisiniz. Tüm planlarınızı, büyümek üzerine kurgulamanız önemlidir. Büyüme yolunda atılan bir adımdan geriye dönmek, işletmeleri 5- 10 yıl geriye götürebilir. Pedalı sürekli çevirmeniz gerekiyor. Çünkü, mazeretler üreterek olumsuz düşüncelere kapılan kişiler veya kurumlar, sadece kendisine zarar verebilir. Ülkemizin üretmek ve büyümekten başka bir seçeneği yok. Gerçekler bu ise, bu gerçeklerin gereğini yapmak ve piyasanın dinamiklerine göre, aksiyon almak her işletmenin görevidir. Çünkü pazarda daima büyümek için fırsatlar mevcuttur” şeklinde konuştu.

17 Aralık 2017 Pazar

İşte 2018 resmi tatiller listesi

2018 yılının ilk günü yani 1 Ocak resmi tatil olacak mı merak ediliyor. Haberimizden 2018 yılı resmi tatillerini öğrenebilirsiniz. Peki yılbaşı hangi güne denk geliyor? İşte 2018 yılı tüm resmi tatiller listesi...

Tüm çalışanlar resmi tatil günlerini merak ediyor. 2018 yılı resmi tatil günlerini öğrenip tatil planı yapmak isteyenler için en yakın tarih 1 Ocak 2018. Peki yılbaşı yani 1 Ocak hangi güne denk geliyor? Resmi tatil mi? Geçen yıl 1 Ocak pazar gününe  denk geldiği için tatil ilan edilmemişte. Bu sene durum nasıl olacak sorusunun yanıtı ve resmi tatiller listesini yazımızın devamından öğrenebilirsiniz.
1 OCAK 2018 HANGİ GÜNE DENK GELİYOR? RESMİ TATİL Mİ?
Bu yıl 01 Ocak 2018 tarihi pazartesi gününe denk geliyor. Bu vesileyle tatil planı yapanlar için fırsat doğdu. Yılbaşının pazartesine denk gelmesi sebebiyle hafta sonu plan yapanlar toplamda 3 gün izin yapmış olacak. 1 Ocak pazartesi günü okullar kapanacak ve tüm kamu daireleri resmi izinli olacak.
2018 YILINDA YAPILACAK RESMİ TATİLLER LİSTESİ
– 1 Ocak Yılbaşı (Pazartesi günü) resmi tatil
– 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (Pazartesi günü)
– 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü (Salı günü) resmi tatil
– 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı (Cumartesi)
– 14 Haziran Ramazan Bayramı Arifesi (Perşembe günü) resmi tatil
– 15 Haziran Ramazan Bayramı 1.gün (Cuma günü) resmi tatil
– 16 Haziran Ramazan Bayramı 2.gün (Cumartesi günü)
– 17 Haziran Ramazan Bayramı 3.gün (Pazar günü)
– 15 Temmuz Demokrasi Bayramı (Pazar günü)
– 20 Ağustos Kurban Bayramı Arifesi (Pazartesi günü) resmi tatil
– 21 Ağustos Kurban Bayramı 1.gün (Salı günü) resmi tatil
– 22 Ağustos Kurban Bayramı 2.gün (Çarşamba günü) resmi tatil
– 23 Ağustos Kurban Bayramı 3.gün (Perşembe günü) resmi tatil
– 24 Ağustos Kurban Bayramı 4.gün (Cuma günü) resmi tatil
– 30 Ağustos Zafer Bayramı (Perşembe günü) resmi tatil
– 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı (Pazartesi günü)
(sözcü.com.tr)

11 Aralık 2017 Pazartesi

Uyumsoft, İnovaLİG 2017’nin şampiyonları arasına girdi

Uyumsoft, Türkiye’nin inovasyon liderleri arasına adını yazdırdı. Uyumsoft, 971 katılımcı firma arasından, İnovaLİG 2017’nin şampiyonları arasına girdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen ‘İnovasyon ve İnovaLİG 2017 ödülleri’ töreni, 9 Aralık 2017 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde yapıldı. 
Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder ‘Uyumsoft’un İnovasyon Döngüsü kategorisindeki 3.’lük ödülünü’, diğer ödül alan firmalarla birlikte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin ellerinden aldı.
Uyumsoft, yerli yazılımda Türkiye’nin lider firması oldu
İnovaLİG 2017 ödülleri töreninde, yazılım ve ERP sektöründe tek ödül alan firma olan Uyumsoft, yerli yazılımda Türkiye’nin lider firması olarak adını yazdırdı. HAVELSAN’ın A-Grubu tedarikçisi olan Uyumsoft, en iyi yazılım ve ERP firması olarak, bu yılın ilk yarısında akredite edildi.
EkoTicari ürün ailesini 4 kıtaya ihraç etmeyi hedefliyor  
Türkiye’nin inovasyon liderleri arasında yer almaktan duydukları gururu ve mutluluğu dile getiren Uyumsoft Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi: “20.yılımızda aldığımız bu anlamlı ödülün haklı gururunu yaşıyoruz. Bu ödülü almamızda, Uyumsoft’a bugüne kadar değer katan tüm çalışma arkadaşlarımızı canı gönülden kutluyoruz. Bizleri bu ödüle layık gören TİM’e ve emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyoruz. Uyumsoft, yerli yazılımda ülkemizin gurur kaynağı olan firmalarından birisidir. 20 yıldır inovasyon ve ar-ge’ye yaptığımız yatırımlarla, global bir marka olma yolunda ilerliyoruz. İleri teknoloji konularına odaklanarak, yıllık gelirimizin %43’nü ar-ge faaliyetlerine ayırmaktayız. Gelecek yıllarda da, ileri teknoloji uygulamaları ve üniversite-sanayi işbirlikleri konularında yaptığımız çalışmalara yenilerini eklemeyi sürdüreceğiz. 20.yılımızda, Cloud ERP, Mobil ERP ve iDönüşüm (e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet) kurumsal iş çözümlerinde, binlerce yerli ve yabancı işletmeye hizmet vermekteyiz. Bu yıl büyümekte olan KOBİ’ler için bulut ürünümüz olan EkoTicari ve EkoHR’ı pazarın hizmetine sunduk. 10 ülkede çalışan yazılımlarımızı, EkoTicari ürün ailesiyle birlikte 4 kıtaya satmak için çalışmalara başladık. Yerli ve milli ERP’nin temelini oluşturan EkoTicari ürün ailesini, 2023 yılına kadar bir dünya markası yapmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki süreçte, iş yazılımları kadar, ülke güvenliğini ilgilendiren savunma sanayi yazılımlarına da yönelerek, bu projeleri eko-sistemimizde bulunan iş ve çözüm ortaklarımızla birlikte geliştirmeyi planlıyoruz. Uyumsoft ailesi olarak, hedeflerimiz çok büyük. Yazılım ve danışmanlıktaki öncü rolümüz ile ülkemizin 2023 hedeflerine ulaşması için daha çok çalışacağız” diye konuştu. 

9 Aralık 2017 Cumartesi

Hafif Uyku Sergisi, Ark Kültür'de

Hafif bir uykudan farkındalığa uyanmaya hazır mısınız? ''Hafif Uyku" sergisi, 30 Kasım - 30 Aralık arasında Ark Kültür’de sanatseverler ile buluşuyor.
Behar, Köse, Batu ve Okan, günden güne kurallarına uyduğumuz nesnelerin kölesi haline farketmeden evrildiğimizi ve özgürlüğümüzü kaybederek adeta şuursuz bir derin uykuya geçtiğimizi vuruyor yüzlerimize. Sanatçıların eserleri, üzerine titredikleri gerçek Işıktan ve farkındalıktan doğan eserlere dönüşüyor.
Ark Kültür'de 30 Kasım'da açılışını yapan "Hafif Uyku" sergisi; tablodan heykele, nesneden bireye, çok eski bir geçmişi yeni bir güne bağlayan yaşam döngüsünü ve gelinen son noktayı hatırlatacak ve sorgulatacak.
 

8 Aralık 2017 Cuma

“Kayseri’nin 2018 yılı yatırım bütçesi 1.2 milyar TL”

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, “Kayseri’ye, bu yıl yaklaşık 1 milyar TL yatırım yaptık. 2018 yılında, 1.2 milyar TL yatırım yapmayı planlıyoruz. 2018 yılında mevcut projelerimizin yanı sıra, ülkemizin en büyük şehir parkı ve kent ormanı projeleri de yer alıyor. Şehircilik alanında referans bir belediyeyiz. Türki Cumhuriyetler, Balkanlar, Ortadoğu gibi komşumuz olan ülkelerden, şehircilik alanında yaptığımız çalışmaları yerinden görmek üzere, ilimizde heyetleri ağırlıyoruz” dedi.
Kayseri’nin kamu ve özel sektörü, İstanbul’da acentalarla buluştu
Kayseri’nin kamu, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve özel sektörü İstanbul’a gelerek, İstanbul’dan ve Bursa’dan acentalar ile bir araya geldi.
Best Western Citadel Hotel’de, 5 Aralık Salı günü, Kayseri protokolü ve acentaların katılımı ile “Erciyes Kayak Merkezi ve Kayseri Turizm Potansiyeli” konulu toplantı yapıldı.
Toplantıya, Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, Melikgazi Belediye Başkanı Dr.Memduh Büyükkılıç, Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Talas Belediye Başkanı Dr.Mustafa Palancıoğlu, Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Taymuş,  Erciyes AŞ Genel Müdürü Dr.Murat Cahit Cıngı, TÜROB Başkanı Timur Bayındır, TÜROB Genel Müdürü İsmail Taşdemir, Kayseri Erciyes Üniversitesi Dekanı Prof.Dr. Kurtuluş Karamustafa, Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu’nun aralarında bulunduğu yetkililer ile İstanbul ve Bursa’dan 100’e yakın acenta katıldı. Erciyes Kayak Merkezi ve Kayseri Turizm Potansiyelinin son yıllarda dünya çapında gösterdiği yükseliş ivmesi değerlendirilirken, Erciyes Kayak Merkezi’nin dünyanın sayılı kış sporları merkezleri arasına girdiğine vurgu yapıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep Arifoğlu, “Anadolu’muzun kalbi Kayseri, şehrimizin incisi Erciyes Dağı’dır. Kayseri’nin, ülkemizde ve dünya çapında elde ettiği başarılara yenilerini eklemek için gerçekleştirdiğimiz toplantıya hoşgeldiniz” dedi.
Erciyes’e yerli ve yabancı turistlerin ilgisi büyük
Kayseri Valisi Süleyman Kamçı, şunları söyledi: “Anadolu’nun incisi Kayseri’miz, 6 bin yıllık tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle, Sultansazlığı Kuş Cenneti, Kapuzbaşı Şelalesi, Erciyes Kayak Merkezi ile çok zengin bir potansiyele sahiptir. Kayseri, bir sanayi ve ticaret şehri olarak bilinse de, aslında bir turizm şehridir aynı zamanda. Acentalarımızı ve yerli misafirlerimizi, Kayseri’mizin zenginliklerini keşfetmeye davet ediyorum” dedi.
Kayseri, “gönlü zengin” bir şehirdir
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, şunları kaydetti: “Tarihi, kültürü, doğal güzellikleriyle zengin bir şehir olan Kayseri, “gönlü zengin” bir şehirdir. Erciyes Kayak Merkezi, Avrupa’dakiler gibi gerçek bir kış sporları merkezidir ve dünyanın sayılı merkezleri arasındadır. Bugüne kadar Erciyes Kış Merkezi’ne yapılan yatırım 200 milyon Euro’yu geçti. Erciyes Kış Merkezi’ni havalimanına ve şehre en yakın kayak merkezi olarak tanıtıyoruz. Hem Erciyes Kış Merkezi, hem Kapadokya’dan oluşan destinasyon paketlerimiz yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor” diye konuştu.
Kış turizmi, milli bir meseledir
Erciyes AŞ Genel Müdürü Dr.Murat Cahit Cıngı, şunları anlattı: “Ülkemizin, yaz turizmi gibi, kış turizminde de çok büyük bir potansiyeli vardır. Kış turizmi, ülkemizin için milli bir meseledir. Erciyes için master planları yaparken yurtdışından ciddi danışmanlıklar aldık. Şuan sahip olduğumuz bilgi birikimi ve tercümemizi de,  Ordu, Artvin, Erzincan, Kahramanmaraş gibi diğer illerimizde yapılmakta olan yatırımlarda aktarıyoruz. Bildiğiniz üzere, Erciyes Kış Merkezi tek elden yönetiliyor ve herkes bu modele doğru gitmeyi istiyor. Bu model hakkında, ülkemizin yanı sıra, yurtdışında gelen heyetlerle de tecrübelerimizi paylaşıyoruz. Erciyes’te uluslararası yarışmalar için dünyanın sayılı sporcularını ağırladığımızda, inanılmaz etkileniyorlar. Erciyes’in, Avrupa standartlarında olduğunu belirtiyorlar. Geldiklerinde Kayseri ve Kapadokya’yı gezdiğimizde çok “kültür kayağı” konsepti karşısında büyüleniyorlar” şeklinde konuştu.
Turizmin ülke geneline yayılmasının önemine değinen TÜROB Başkanı Timur Bayındır, bunun en güzel örneklerinden birisinin Kayseri olduğunu belirtti.
Toplantıya katılan Melikgazi Belediye Başkanı Dr.Memduh Büyükkılıç, Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, Talas Belediye Başkanı Dr.Mustafa Palancıoğlu, Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmet Taymuş ve Kayseri Erciyes Üniversitesi Dekanı Prof.Dr. Kurtuluş Karamustafa, herkesin muhakkak Kayseri’nin zenginliklerini ve güzelliklerini yaşaması gerektiğine vurgu yaparak, yerli ve yabancı misafirleri ağırlamaktan büyük memnuniyet duymakta olduklarını sözlerine  eklediler.

7 Aralık 2017 Perşembe

Digital Evolution Meetups (DEM) #2’de, yapay zeka konuşuldu

Digital Evolution Meetups (DEM) #2’de, yapay zeka konuşuldu
Dijital dünyaya ait son trendler, gelişmeler ve yapay zeka  gerçeği Digital Evolution Meetups #2’de konuşuldu.
İki ayda bir planlanan Digital Evolution Meetups #2, 22 Kasım'da Bahçeşehir Üniversitesi'nde birbirinden değerli konuşmacıların başarılı performanslarıyla 300 kişilik geniş katılımcı eşliğinde gerçekleştirildi. Uzmanlar çeşitli oturumlarda kendi deneyimlerini ve bilgilerini paylaştılar.
Doğuş Digital’den Emre Gökşin (Marketing Manager)  yeni nesil online TV platformları, puhutv ve dijital dönüşüm süreçleri hakkındaki konuları ele aldı. Ayrıca puhu TV gibi platformların Türkiye’deki izlenme süresi, fragmanlar daha çok mobil üzerinden mi izleniyor? Dijital reklamların bu platformlara etkisi nedir? Katılımcılardan gelen renkli sorularla sohbeti daha da keyifli hale getirdiler.

İkinci oturumda Ahmet Beliktay ( Director at AFI Agency) moderatörlüğünde gerçekleşen panel de ise; "Dijital İletişimin 3 Hali" 3 panelist tarafından ele alındı. Ajans tarafından bakışını Ahmet Beliktay,  Marka tarafını beIN Sports’dan Serkan Ağbaba ve Tüketici tarafını da Kamil Mehmet Özkan kendi deneyimlerinden; Coco Cola kutularının üzerine isim yazarak kullanıcıları nasıl birer mecra haline dönüştürdüklerini, Feedback'e (geri bildirim) yönelik içerik üretmenin markaya ne şekilde yansıdığı, Digiturk izlenirken Türkiye'deki izleyicilerin yüzde kaçı second screen yaptığını, THY'nin bir dönem kendi çalışanlarına neden blog yazdırdığı gibi örnekler vererek değerli deneyimlerini paylaştılar.

Son oturumda Insider’dan Çağlar İçer moderatörlüğünde "Yapay Zeka Dijital Pazarlamayı Nasıl Değiştiriyor?" konulu panelle DeFacto’dan Zeynep Dura, GroupM’den Simge Çetinay, Media Markt’dan Erkut Gündüz yapay zeka teknolojisinin gelecekte dijital pazarlamayı nasıl şekillendireceğine dair kendi markalarından örnekler vererek tecrübelerini paylaştılar.

4 Aralık 2017 Pazartesi

Rekor kıran gökkuşağı!

Tayvan'ın başkenti Taipei'nin dağlarında Çin Kültür Üniversitesi profesörleri ve öğrencileri dokuz saat süren bir gökkuşağı gösterisini izledi. Bir gökkuşağı ortalama olarak 1 saat kadar gözlemlenebiliyor.
BBC Türkçe’nin aktardığı habere göre, Tayvan’da Çin Kültür Üniversitesi profesörleri ve öğrencileri muhteşem bir doğa olayına tanıklık etti. Ekip tam dokuz saat süren bir gökkuşağı şöleni izledi. Atmosferik Bilimler bölümünden profesör Chou Kun-hsuan, “Harikuledeydi..Gökten bir hediye gibiydi. O kadar ender ki” dedi.
Chou’nun yanı sıra profesör Liu Ching-huang bölüm öğrencileri ve kampüsteki toplulukla birlikte gökkuşağını belgeleme çabalarına öncülük etti.
Ekibin gözlemleri, fotoğraflar ve videolar gökkuşağının saat 06.57’den 15.55’e kadar, yani 8 saat 58 dakika sürdüğünü gösteriyor.
Eğer doğrulanırsa 14 Mart 1994 tarihinde İngiltere’nin Yorkshire kentinde görülene ait olan en uzun gökkuşağı rekoru da kırılmış olacak.
Guinnes Dünya Rekorlarına göre, İngiltere’deki gökkuşağı 09:00’dan 15:00’a kadar yani altı saat sürmüştü.

Guiness sitesine göre gökkuşakları genelde bir saatten daha az sürüyor.
Prof. Chou, “Dört saat sonra tüm öğrencilerimizi ve okulda herkesi fotoğraf çekmek ve bize göndermeleri için harekete geçirdik. Altı saatlik rekoru kırdıktan sonra ise öğle yemeğinde oturamadım bile. O kadar heyecanlıydım. Gökkuşağını yakalamdığımızdan emin olmak istiyordum. Ama gökkuşağı üç saat farkıyla bir önceki rekoru geçti” dedi. Fakülte şimdi Guinness rekorlarına başvurmak için tüm kanıtları topluyor.
Taipei’nin Yangmingshan dağlık bölgesinde kış aylarında bu tür atmosferik koşullar oldukça yaygın. Profesör Chou, “Sadece bölüm olarak 10 bin fotoğraf çekildi. Kampüstekiler ve çevrede yaşayan insanlar da bolca fotoğraf çekti. Guiness’e gökkuşağının dokuz saat sürdüğünü saniye saniye ispat edebiliriz” dedi.
Gökkuşağının bu kadar uzun süre kalmasında kuzey doğu Muson yağmurlarının nemi havada hapsetmesi, bulutlar, güneş ve saniyede 2,5 metre hızla esen rüzgar da etkili oldu.
Kampüsün bulunduğu Taipei’nin Yangmingshan dağlık bölgesinde bu tür atmosferik koşulların yaygın olduğunu söyleyen Prof. Chou, “Taipei kenti turizm idaresine haber vermeyi düşünüyorum. Kışın Taipei’de dokuz saat süren gökkuşağı izleyebilirsiniz. Harika! Taipei’ye gelin desinler” diye konuştu.

Arktik Okyanusu’nda balıkçılık yasaklandı

Birleşmiş Milletler ve dokuz ülke, Arktik Okyanusu'nda en az 16 yıl ticari balıkçılık yapılmasını yasaklayan bir anlaşmaya vardı.

Birleşmiş Milletler ve dokuz ülke tarafından 2 Aralık’ta Arktik Okyanusu’nda en az 16 yıl ticari balıkçılık yapılmasını yasaklayan bir anlaşma imzalandı. Anlaşmanın bilim insanlarının okyanustaki deniz ekolojisini ve iklim değişikliğinin bölge üzerindeki etkisini inceleme amacıyla imzalandığı söylendi.
Arktik Okyanusu üzerindeki 2.8 kilometrelik bir alanı kapsayan uluslararası suları koruma anlaşması iki yıl süren görüşmelerden sonra imzalanırken, anlaşmanın yalnızca okyanusa kıyısı olan ülkeleri değil, ticari balıkçılığın yaygın bir meslek olan Japonya, Çin ve Güney Kore gibi bütün ülkelere uygulanacağı belirtildi.
Anlaşmanın 16 yıl boyunca geçerli olacağı ve her beş yılda bir, anlaşmaya dahil olan devletlerden biri itiraz etmediği sürece yenileneceği söylendi. 2015 yılından beri görüşme yöneticisi unvanına sahip olan ABD Dışişleri Bakanlığı elçisi David Balton, “Anlaşma, bölgede çalışma yapılabilecek yönetim ve teknolojiye ulaşılana kadar bekletildi” dedi.
Ayrıca okyanusu ticari balıkçılığa kapatmanın yanında anlaşma dahilinde, okyanustaki canlıların gözlemlenmesine ve iklim değişikliğinin bölge üzerindeki etkisine karar verildi. (DHA)

İş dünyası 'İşte Değerlerimiz Konferansı'nda buluşuyor

Ortak Değerler Hareketi’nin ilk konferansı “İşte Değerlerimiz” bugün Begüm Doğan Faralyalı evsahipliğinde Hilton İstanbul Bosphorus’ta gerçekleşiyor.

İş, akademi ve sivil toplum dünyasından isimlerin katılacağı konferans, 'İş yaşamında ve toplumda hakim olan değerlerimiz ne durumda ve nereye gidiyor, değer odaklı liderlik ve değer odaklı şirket nedir?' gibi konuları ele alınıyor.
Begüm Doğan Faralyalı’nın konuşmasıyla başlayacak konferansa Bekir Ağırdır, Ümit Boyner, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Mustafa Küçük, Halit Ergenç, Prof Dr. Selçuk Şirin, Şirin Payzın ve Nazlı Çevik Azazi konuşmaları ve sunumlarıyla katılıyor.
Ortak Değerler Hareketi Nedir?
Ortak Değerler Hareketi’nin misyonu, değerleri yaşamın merkezine koymaktır. Ortak Değerler Hareketi, bireysel değerlerimizi keşfederek müşterek yanlarımız etrafında buluşmayı hedefleyen; böylece toplumdaki ayrışma ve kutuplaşma eğilimlerini gidermeye çalışan bir sosyal sorumluluk projesidir. Doğan Holding'in öncülüğünde hayata geçen Ortak Değerler Hareketi, bu konuda araştırmalar yapar; değer odaklı ve müşterek gelişime yönelik projeleri destekler.

2 Aralık 2017 Cumartesi

Nicole Kidman’ın açtığı oteli, ünlü turizmci satın aldı

Geçtiğimiz mayıs ayında açılan ve açılışını ünlü Hollywood yıldızı Nicole Kidman'ın yaptığı otel satıldı. 
Bodrum’da mayıs ayında açılışını ünlü Hollywood yıldızı Nicole Kidman’ın yaptığı The Bodrum By Paramount Hotel’i, ünlü turizm yatırımcısı ve işletmecisi Turan Avcı satın aldı.
Torba Mahallesi Zeytinlikahve Mevkii’nde işadamı Atilla Uras’ın yaptırdığı, dev film şirketi Paramount Pictures’ın kiralayarak 13 Mayıs’ta Nicole Kidman’ın katılımıyla açılışını gerçekleştirdiği The Bodrum By Paramount Hotel’in, ünlü turizm işletmecisi ve yatırımcısı 40 yaşındaki Turan Avcı satın aldığı belirtildi. Torba’da 5 yıldızlı, delüks, 1400 yataklı Vogue Otel’in mülk sahibi ve işletmecisi Turan Avcı, geçen perşembe günü gerçekleştirilen resmi satışta 80 milyon dolara tesisi satın aldı. Otelin önceden yapılan sözleşmesinin süreceğini belirten Vogue Otelleri Yatırımcı Temsilcisi Cem Avcı, şöyle dedi:

“Şu anda yönetim kurulu başkanımız Turan Avcı ile birlikte Moskova’da turizm ve otel yatırımlarımız devam ediyor. Bodrum’da halen işletmesini yaptığımız turistik tesislerimize bir yenisini daha ilave ederek dünyaca ünlü bir tesisi Türk turizmine kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Turizm sektörünün sıkıntılı bir dönemden geçtiği günlerde hiçbir şeyi bahane etmeden yatırımlarımızı sürdürüp, hem turizm hem de ekonomiye canlılık getirmek için elimizden gelen her türlü gayreti gösteriyoruz. Turizm sektöründeki yatırımlarımız sürerken hizmet ve tesis kalitesindeki çıtayı da sürekli yukarı doğru çekiyoruz.”

TESİSİN ÖZELLİKLERİ
Turistik tesis Bodrum merkeze yaklaşık 10 dakika ve Milas Bodrum Havalimanı’na ise 20 dakika uzaklıkta. 80 deluxe ve suit oda, 54 villa tipi ev ile birlikte açık ve kapalı havuzları bulunuyor. İçinde hamamı ve saunası olan özel villalar ile 110 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş tesiste çeşitli restoranlar, barlar, 12 odalı bir SPA, mağazalar ve villalara tahsis edilmiş yüzme havuzları yer alıyor. Konaklayanlar Ege kıyısında dinlenmenin yanı sıra paraşüt ile yelken, rüzgar sörfü, su kayağı, balıkçılık, yelken ve dalış gibi faaliyetlerden de faydalanabiliyor.
DHA

Gürcistan’da bireysel esrar kullanımı yargı kararıyla serbest

Gürcistan'da Anayasa Mahkemesinin kararıyla, esrarın bireysel kullanımı artık hapisle cezalandırılmayacak.
Gürcistan Anayasa Mahkemesi bireysel esrar kullanımının hapisle cezalandırılmaması gerektiğine ilişkin geçen yıl açılan bir davayı karara bağlandı.
Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamada, mahkemenin, bireysel esrar tüketiminin suç sayılmayacağına hükmettiği belirtilirken “Mahkeme, esrarın münferit kullanımının cezalandırılmasının kamu düzeninin sağlanması için doğru bir uygulama olmadığını tespit etmiştir” ifadesi kullanıldı.
Ancak maheme esrar tüketimi nedeniyle para cezası verilmesi hükümünü kaldırmadı. Ülkede esrarın satışı ve satın alınması hala suç sayılıyor.
Aynı mahkeme 2015’te 70 grama kadar kuru esrarın kullanımının yasallaştırılmasına hükmetmişti.
2016 Eylül’de ise mahkeme yine 70 grama kadar olan mükerrer kullanım için hapis cezasını kaldırmıştı.
Bazı siyasetçiler esrar satışının da suç kapsamına girememesi konusunda yasal düzenleme yapılmasını talep etti. Sözcü

Hindistan’da sekiz eşeğe üç günlük hapis cezası

Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde sekiz eşeğe hapis cezası verildi. Yaklaşık 3 bin lira değerindeki bitikiyi talan eden 8 eşek üç günlük hapis cezasını ardından serbest bırakıldı.
Orai Bölge Hapishanesi Yöneticisi Sitaram Sharma yerel medyaya yaptığı açıklamasında, “Swachh Bharat projesi kapsamında hapishane alanına bir ekili alan kurmayı planlıyorduk. Delhi ve Agra’dan bu proje için çeşitli bitkiler getirttik. Fakat son birkaç gün içinde keçiler, eşekler ve inekler, 50 bin rupiyi aşkın değerdeki bitkileri parçaladı. Biz de hayvanların sahiplerini bulup onları iade ettik; ancak, eşeklerin sahibini bulamadık. Bu yüzden sahibi bulunana kadar ve hatalarını anlayana kadar eşekleri hapishane içinde bir alana kapattık” dedi.
Pazartesi günü hapishaneye giden eşeklerin sahibi Kamlesh Kumar, hapishane yöneticisinden eşekler adına af diledi ve eşekler sahibine, hayvanlarını hapishane sınırına yaklaştırmama koşuluyla geri verildi. Hayvanların hapishanede kaldıkları süre boyunca otla beslendiğini söyleyen Sharma, eşeklerin sahibi gelene kadar kaçmamaları için kapatıldıklarını belirtti. DHA

30 Kasım 2017 Perşembe

Toplu taşımada Türkiye genelinde tek kart dönemi

Ulaştırma Bakanlığı'nın uzun süredir üzerinde çalıştığı 'Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemi' kapsamında vatandaşlar tek bir kart ile Türkiye genelinde toplu taşıma araçlarına binebilecek.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı 'Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemi'yle toplu taşımada tek kart sistemine geçilecek.
Vatandaşlar üzerinde isimleri bulunan kart ile Türkiye genelinde metro, otobüse, vapur ve metrobüse binebilecek.
Bakanlığın çalıştığı bir diğer konu da karayolları ile ilgili. Yeni çalışma çerçevesinde karayollarındaki şerit çizgileri ve trafik levhaları uluslararası standartlara uygun şekilde dizayn edilecek.
Ayrıca fiber optik ve geniş bant şebekeleri, karayollarının altyapısına uygun olacak şekilde konumlandırılacak. Trafik lambaları ise çevreci ve led teknolojisi gibi enerji alanında tasarruf yaptıracak teknolojilerle donatılacak.
Her ilde Trafik Yönetim Merkezleri kurulacak. Karayolu üzerindeki kameralar ve algılayıcılar tarafından toplanan bilgiler, bu merkezlere iletilecek. Buralarda işlenen bilgileri sürücülerle, yolcularla ve diğer ilgili yerlerle paylaşacak.
Şehirlerarası bir yolda yapım çalışması, hava durumuna bağlı bir risk veya sürücünün uyarılması gerekli olan bir durum varsa bu uyarıları değişebilen levhalar üzerinden sürücülerle paylaşılacak.
Şehir içi ulaşımda araç yoğunluğuna göre trafik sinyalizasyonunu düzenleyen akıllı kavşak kontrol sistemleri ile trafik akışı hızlandırılacak. Buna göre ışıklar araç ve yaya yoğunluğuna göre trafiği yönetecek.

Hayvanat bahçesindeki aslanın hali yürekleri burktu

Bangladeş’in Comilla şehrindeki hayvanat bahçesinde bulunan aslanın zayıf ve güçsüz hali görenlerin tepkisine neden oldu. 18 yaşındaki aslanın yaşlılıktan ve iyi bakılmamaktan bu hale geldiği öne sürüldü.
Bangladeş'in Comilla şehrindeki hayvanat bahçesinde bulunan aslanın zayıf ve güçsüz hali görenlerin tepkisine neden oldu.
Yuvraj adlı aslan 2004 yılında Comilla Hayvanat Bahçesi'ne getirilmişti. Ancak ziyaretçileri eğlendirmek adına hayvanat bahçesine getirilen Yuvraj, artık insanları eğlendirmek yerine her geçen gün kendi ölümünü bekliyor. Bölgedeki vatandaşlar ise Yuvraj'a gerekli bakımın yapılmadığı ve yeterli yiyeceğin verilmediği için güçsüzleştiğini söylüyor.
Bir ziyaretçi hayvanat bahçesinde Yuvraj'ı ziyaret ettikten sonra, “Aslan kafesinde artık kedi yaşıyor. Biz bu aslanın artık kediye döndüğünü anlayabiliyoruz. Bunun sebebi ise devlet tarafından hayvanat bahçesindeki hayvanlar için ayrılan bütçenin birçoğunun rüşvet yoluyla insanlar tarafından harcanması. O yüzden o insanlar şişmanlamışken aslanın halı budur işte” dedi.
Comilla Vali Yardımcısı Sanjay Kumar Bhowmik ise bu iddiayı reddederek, Yuvraj'ın yaşlanması nedeniyle yıpranmış göründüğünü belirtti. Ayrıca kendisi Yuvraj'ı bakmak için ayrı bir veteriner takımı oluşturulduğunu de bildirdi.
Veteriner Maksudul Hasan Howlader, “Yuvraj artık 18 yaşına geldi. Normalde bu tür aslanlar 15-16 yaşından fazla yaşamıyor. Ancak Yuvraj hala yaşıyor ve biz onu sürekli kontrol ediyoruz. Yuvraj, yavaşça daha da kötü hale dönüyor. Bu bir hastalık değil. Bu yaşamanın bir sürecidir. Onun buradan çıkartılarak ormana götürülüp serbest bırakılması gerekir. Ancak bu yapılmıyor” dedi.
Öte yandan, ziyarete gelen bir vatandaş tarafından çekilen Yuvraj'in videosu, sosyal medyada büyük ilgi topladı. Sosyal medyada çok konuşulan konuya hayvanseverler ise bir hayvana eziyet ettiği için devlet yetkilerini suçluyor ve kısa bir zaman içinde Yuvraj'ın serbest bırakılmasını istiyor. (Sözcü)

Kadıköy Rıhtım'a yapılacak camiye Koruma Kurulu onay verdi

İstanbul Çevre Düzeni Planı'nda 'yeşil alanı ve spor alanı' olarak belirlenen, Çevre Bakanlığı tarafından 2015'te yapılan değişiklikle 'cami alanı' olan Kadıköy Rıhtım'da Başbakanlık, Diyanet ve İstanbul Müftülüğü talebi doğrultusunda yapılacak 'Kadıköy Ulu Cami' projesine onay çıktı.
Kadıköy Rıhtım’da, Başbakanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğü’nün talebi doğrultusunda yapılacak, 20 bin kişi kapasiteli ‘Kadıköy Ulu Cami Projesi’ne koruma kurulundan onay çıktı: Projenin ayrıtıntıları şöyle:
İstanbul 5 Numaralı Koruma Kurulu’nun 9 Kasım 2017 tarihli kararı doğrultusunda, projenin uygulanacağı yaklaşık 30 bin metrekarelik tescilsiz dolgu alanında, cami, şadırvan ve hizmet birimleri için 11 bin 232 metrekare taban oturumlu ve toplamda 33 bin 559 metrekarelik inşaat alanı oluşturuldu. Peyzaj ve çevre düzenlemesi olarak 19 bin 730 metrekarelik alan ayrıldı. Projede, 3 bodrum katlı ve yaklaşık 1200 araç kapasiteli yeraltı otoparkı da var.
Bakanlık rapor yazdı 
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre 15 Eylül 2009’da onaylanan ve imarda İstanbul’un anayasası olarak kabul edilen 1/100 bin ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda, “Kentsel ve Bölgesel Yeşil ve Spor Alanı”nı, Çevre Bakanlığı tarafından 2 Kasım 2015 tarihinde onaylanan imar planı değişikliğiyle “cami alanı”na alındı. Bakanlığın raporunda gerekçe olarak, İstanbul’un Anadolu yakasında, planlama alanı ve yakın çevresinde, ‘Selatin Cami’ veya ‘Ulu Cami’ mahiyetinde cami olmadığı belirtilip, “Büyük cemaatlerle cuma namazlarının, bayram namazlarının veya kalabalık cenaze namazlarının kılınacağı bir ‘Ulu Cami’ inşa edilebilecek nitelikte uygun bir yerin planlanması gerektiği tespit edilmiştir” denildi.
Belediye plana itiraz etmişti
Kadıköy Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2 Kasım 2015’te onaylandığı plana itiraz edip dava açtı. Gerekçe olarak da, 8 Ekim 2012’de onaylanan “Haydarpaşa Gar, Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı”nda, arazinin büyük bölümü “İSKİ Hizmet Alanı” ve Kentsel Sit Alanı komşuluğunda, “Etkileme Geçiş Sahası” olarak görüldüğü ve aynı zamanda İSKİ’nin ileri biyolojik arıtma tesisi yapmayı planladığı rezerv alanı olduğunu gösterdi. İptal ve yürütmenin durdurulması için açılan dava henüz sonuçlanmadı.
Nuhoğlu: İBB ruhsatı düzenleyip inşaata başlayabilir
Eğer 5000’lik plana açtıkları dava sonucu, yürütmeyi durdurma kararı çıkmazsa, İBB yapı ruhsatını düzenleyip inşaata başlayabileceğini söyleyen Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu, kararın siyasi olduğunu öne sürdü.
Nuhoğlu şöyle konuştu: “2 yıllık süreçte bu bölgede 33 bin 559 metrekarelik bir inşaat yapısına dönüştü. İmar planında ibadet yeri olarak görünen bir alan değilken, il müftüsünün aklına dolgu alanına cami nereden geldi. Bu süreçte Kadıköy halkı bilgilendirilmedi. Bilirkişi raporları bizden yana. Kurul kararı iptali için açılan davada, 3. İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Çevre Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün itirazıyla yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı. Ama dava devam ediyor. İhtiyaç olup olmadığı kararını Kadıköylülerin vermesi gerekiyor. Bu kadar geniş yapıya ihtiyaç olup olmadığı tartışılmalı. Kıyı kanununa göre, yapılaşma alanın yüzde üçünü geçemez, yükseklik 5.5 metreyi aşamaz. Bu kadar hızlı bir şekilde niye ihtiyaç duyuldu? Çevresinde 9 tane ibadet yeri var.”

29 Kasım 2017 Çarşamba

2018'deki MTV zam oranı belli oldu

"Torba tasarı" olarak bilinen Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmesiyle araç sahiplerinin 2018 yılında ödeyecekleri Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) tutarları da belli oldu.
Eskiden MTV araçların yılına ve motor hacmine göre hesaplanırken, yeni yasa ile bunlara bir de taşıt değeri eklendi. Araçların vergisiz fiyatı olarak tanımlanan taşıt değeri, 2018 yılından itibaren MTV'yi belirleyecek üç unsurdan biri olacak.
MTV için uygulanacak yeniden değerleme oranı 1300 cc altı araçlar için yüzde 15, 1300 cc üstü araçlar için ise yüzde 25 olarak uygulanacak.
KİM NE KADAR ÖDEYECEK?
Buna göre, MTV 1300 cc ve aşağısı araçlar için fiyatı 40 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 743 lira, fiyatı 40-70 bin lira arası olanlarda 817 lira, fiyatı 70 bini aşanlarda 892 lira olarak uygulanacak.
MTV, 1300 cc-1600 cc arası araçlar için fiyatı 40 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) bin 294 lira, fiyatı 40-70 bin lira arası olanlarda bin 423 lira, fiyatı 70 bini aşanlarda bin 553 lira olacak.
MTV, 1601 cc-1800 cc arası araçlar için fiyatı 100 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 2 bin 512 lira, fiyatı 100 bini aşanlarda 2 bin 741 lira;
1801 cc-2000 cc arası araçlar için fiyatı 100 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 3 bin 957 lira, fiyatı 100 bini aşanlarda 4 bin 317 lira;
2001 cc-2500 cc arası araçlar için fiyatı 125 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 5 bin 936 lira, fiyatı 125 bini aşanlarda 6 bin 476 lira olarak uygulanacak.
MTV, 4001 cc ve yukarısı araçlar için, fiyatı 475 bini aşmayanlarda (1-3 yaş arası) 32 bin 431 lira, fiyatı 475 bini aşanlarda 35 bin 379 lira olacak.
31 ARALIK 2017'DEN ÖNCE TESCİL EDİLEN ARAÇLAR
31 Aralık 2017 tarihinden önce kayıt ve tescil edilen araçlar için MTV hesaplamasında taşıt değerine bakılmayacak. Bu araç sahipleri MTV'yi araçlarının motor hacmine göre ödeyecek.
Buna göre 31 Aralık 2017'den önce aracını tescil ettirenler, 1 Ocak 2018'den itibaren 1300 cc ve aşağısı araçlar (1-3 yaş) için 743 lira, 1301 cc-1600 cc arası araçlarda bin 294 lira, 1601 cc-1800 cc arası araçlarda 2 bin 284 lira, 1801 cc-2000 cc arası araçlarda 3 bin 598 lira, 4001 cc ve yukarısı araçlarda 29 bin 483 lira MTV ödeyecek.

28 Kasım 2017 Salı

Türkiye’nin ilk Lyme Kliniği, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde kuruluyor

Sessiz katil lakabıyla bilinen ve 365'ten fazla hastalığı taklit edebilen Lyme hastalığı, yüzyılın salgını olarak nitelendiriliyor. Üstelik Türkiye'de 7 milyon kişide bu hastalık var ancak hastalar uzmanlara ulaşamıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bu sorundan yola çıkarak Lyme Kliniği açmaya ve hastalıkla ilgili bir laboratuvar kurmaya karar verdi. Uzmanlar ayrıca usta oyuncu Türkan Şoray'ı da hastalıkla ilgili uyardı. İşte nedeni...
Dünyada yüzyılın salgını olarak nitelendirilen ve 365'ten fazla hastalığı taklit etmesiyle bilinen, ‘Borrelia Burgdorferi' bakterisinin yol açtığı Lyme hastalığı ile ilgili Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Lyme Kliniği ve Lyme Laboratuvarı açılmasına karar verildi.
SESSİZ KATİL
“Sessiz Katil” adıyla da bilinen ve dünyada hızla yayılarak insanlığı tehdit ettiği belirtilen Lyme ile ilgili İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nde, Üniversite rektörü Prof.Dr. Erdal Çelik başkanlığında bir toplantı yapıldı. Üniversitenin Tıp Fakültesi Başhekimi Prof.Dr. Mete Edizer ile 10 yılı aşkın zamandır Lyme hastalığı hakkında çalışmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin'de toplantıya katıldı. Yapılan toplantıda Lyme hastalığının insanlığı tehdit ettiği, Türkiye'de 7 milyon kişide Lyme hastalığı olduğu, ancak konusunda uzman hekimlerin görev yapacağı Lyme kliniklerinin bulunmadığı vurgulandı. Bu eksikliği gidermek amacıyla Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme Kliniği açılmasına, Lyme hastalığı ile ilgili araştırma grubu ve Lyme Laboratuvarı kurulmasına karar verildi.
İLK DEFA BİR REKTÖR DESTEK VERDİ
Yıllardır Lyme konusunda araştırmalar yapan Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde Lyme kliniklerinin kurulduğunu belirterek alınan bu kararın çok önemli olduğunu söyledi. Prof.Dr. Biyolog Çetin; “Biliyorsunuz Türkiye'de Lyme hastalığı ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Hedeflerimden bir tanesi de Türkiye'de Lyme hastalığı teşhisi konulan hastalarımızın tedavilerinin yapılabileceği bir araştırma merkezinin kurulmasıydı. Bu araştırma merkezinin bir üniversite ve tıp fakültesi bünyesinde olması gerekiyordu. Nihayet ilk defa bir rektör bu konuda her türlü desteği vereceğini bu toplantıda açıkladı. Önümüzde ki günlerde bu karar üniversite yönetiminin önüne gelecek. Türkiye'de ilk defa Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde Lyme hastalığı ile ilgili bir araştırma ve tedavi kliniği kurulması çalışmaları başlayacak. Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü olarak Lyme bakterisi ile ilgili bir araştırma grubu kuracağız. Bu grubun startını sayın rektör verdi. Bu ekip Türkiye'de ilk defa bu bakterinin ile ilgili laboratuvar çalışmaları yapacak” dedi.
“ÇOK SAYIDA MAĞDUR LYME HASTASINDAN TALEP VAR”
Avrupa'da ve Amerika'da şu anda temeli 25 ile 30 yıl önce atılmış Lyme klinikleri olduğunu belirten Prof.Dr. Biyolog Barbaros Çetin, “Ben 10 yıldır Lyme konusunda çalışmalar yapıyorum. Özellikle son 5 yıldır yoğun test talepleri var. Hemen hemen her gün ortalama 15 telefon alıyorum, mailler geliyor ve her gün insanlar ofisime ziyarete geliyorlar. Çok sayıda Lyme hastası var. Ben bunu 2 yıl önce Finlandiya'da ki uluslararası Lyme konferansında da söylemiştim. Yapılan çalışmalarla da bilimsel olarak kanıtladık. Türkiye'de 7 ile 10 milyon arası Lyme hastası var. Bunu birkaç kez deklare etmiştik. Şu anda en geçerli Lyme testi Almanya'da ki laboratuvarlarda yapılıyor. Lyme hastalarının Türkiye'de test yaptıracakları yer yok. İnsanlar mağdur. Pozitif çıkan insanlar doğal olarak doktor ve klinik arıyorlar. Lyme konusunda doktora yapmış, ihtisas yapmış bir tane yetişmiş ve alt yapısı olan doktorumuz yok. Bu açığı biran önce kapatmamız gerekiyor. Sadece Dokuz Eylül Üniversitesinin bu tarihi girişimi yetmez. Diğer tıp fakültelerinin sayın dekanlarına acilen çağrım, mümkünse ve ellerinde imkânları varsa Lyme kliniği kurma çalışmalarına başlasınlar” dedi.
TÜRKAN ŞORAY'A ÇAĞRI
Türkiye'de Lyme'a yakalanmış çok sayıda tanınmış kişi olduğunu belirten Çetin, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'a da bir çağrıda bulundu. Çetin; “Geçtiğimiz günlerde Sayın Türkan Şoray beyin tümörü ameliyatı oldu. Kendisi yıllardır kuşing sendromu hastası. Kuşing hastalarının birçoğu ise Lyme hastası. Buradan kendisine ve yakınlarına bir çağrıda bulunuyorum. Lütfen acilen Lyme testi yaptırsınlar. Çünkü bu bakterinin beyin tümörü ve dördüncü evre beyin kanseri ‘blastoma' yaptığı ispatlandı. Bende bunların akademik belgeleri var” dedi.
DHA

Diyanet’ten Bitcoin açıklaması geldi! Bitcoin caiz mi? Bitcoin nedir?

Diyanet İşleri Bitcoin hakkında açıklama yaptı. Hızla yükselen kripto para birimi Bitcoin sürekli yükseliş hareketiyle gündeme gelirken bu sefer dini bir konuyla gündeme geldi. Diyanet'e sorulan "Bitcoin caiz mi?" sorusunun cevabı "hayır" oldu...
Bitcoin yükselişiyle bu sıralar sık sık gündeme geliyor. Bitcoin hakkında Diyanet’ten açıklama geldi, “Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraları yatırım amaçlı almak caiz midir?” şeklinde sorulan soruya Diyanet İşleri’nden dinen uygun olmadığı cevabı geldi.
“MERKEZİ OTORİTEYE SAHİP DEĞİL”
BitcoinTalk'ta yer alan konu başlığında da belirtildiği üzere, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'na “Bitcoin ve Ethereum gibi sanal paraları yatırım amaçlı almak caiz midir?” şeklinde bir soru yöneltiliyor. Din İşleri ise kripto paraların merkezi bir otoriteye sahip olmadığına ve bu yüzden devlet teminatı altında olmadığına dikkat çekerken değer kazanıp kaybetme konusunda spekülasyonlara açık olması ve kara para aklamak için kullanıldığı gerekçesiyle şu aşamada dinen uygun olmadığı yönünde soruyu cevaplıyor.
BİTCOİN NEDİR?
Avustralyalı iş adamı Craig Wright, sanal parayı bulan kişi olduğunu ve uzun süredir Nakamoto lakabını kullandığını duyurdu. Bitcoin'in önde gelen kullanıcıları ve sanal parayı geliştiren yazılımcılar da Craig Wright'ın Bitcoin'i bulan kişi olduğunu teyit ediyor. BBC'nin haberine göre Craig Wright kimliğini açıklarken, Bitcoin'in yaratıcısına ait olduğu bilinen Bitcoinlere dair teknik verileri de paylaştı ve böylece sanal paranın yaratıcısı olduğunu da kanıtlamış oldu. Kimliğini BBC, Economist ve GQ yayın kuruluşlarına eş zamanlı olarak açıklayan Wright, BBC'ye tarihte gerçekleşen ilk Bitcoin para transferine dair dijital belgeleri de gösterdi. Craig Wright, kimliğini açıklayarak Bitcoin'in mucidinin kim olduğu tartışmalarına bir son vermek istediğini ifade etti.
Bitcoin'in yüzü olmak istemediğini ifade eden Craig Wright, “Kimliğimi açıkladım çünkü son zamanlarda üstümde giderek artan bir baskı vardı. Sevdiğim insanların da aslı olmayan dedikodulardan olumsuz etkilenmesini istemedim” diyor. Yetkililer Wright'in kimliğini devam eden bir vergi soruşturması yüzünden açıkladığını belirtti. u sanal para biriminin bağlı olduğu bir güç veya merkez bulunmadığı için fiyatını tamamen arz ve talep koşulları belirliyor. Normal ekonomi şartlarında olduğu gibi talep artınca fiyat yükselirken, talep azalınca fiyat düşüyor.
Ancak, bu sana para birimi son yıllarda ciddi bir düşüş yaşamış olsa da, tekrar yükselişe geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kandil ne zaman?

Melvid Kandilinin yaklaşmasıyla birçok kişi Mevlid Kandilinin tam olarak hangi tarihte olduğunu merak ediyor. Google'da "kandil bugün mü?" araması yapan vatandaşlar, kandilde hangi ibadetler yapılacağını, kandilin en iyi nasıl değerlendirileceğini araştırıyor. İşte merak edilenler...

İslam alemi 29 Kasım’da Mevlid Kandilini idrak edecek. Mevlid kandiline çok kısa bir süre kala vatandaşlar Google’da kandile dair aramalar yapıyor ancak Google bir hata sebebiye kandil gününü hatalı şekilde veriyor. Google tarafından 30 Kasım olarak gösterilen kandil tarihi aslında 29 Kasım. Peki mevlid kandilinde neler yapılmalı?
MEVLİD KANDİLİ'NDE HANGİ İBADETLER YAPILIR?
Mevlid Kandili peygamber efendimizin doğum gecesidir. Bu anlamlı gece en güzel şekilde değerlendirilmeye çalışılır. Mevlid Kandili'nde;
– Peygamber efendimiz Hz. Muhammed için salatü selamlar getirilir ve şefaati ümit edilerek ümmetinden olma bilinci yenilenir
– Bol bol zikirde bulunulur
– Kuran-ı Kerim okunur, okuyan kişiler dinlenir
– Kişiler kendileri ve Mümin kardeşleri için hayır duaları ederler
– Kandil gecesinin akşam, yatsı ve Sabah namazları camide cemaat ile birlikte kılınır
– Kandil gecesinin gündüzünde oruç tutmaya çalışılır.
MEVLİD KANDİLİ ANLAMI VE ÖNEMİ
Mevlid; doğum zamanı, doğulan yer ve zaman anlamına gelmektedir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Bu gece aynı zamanda Rebiülevvel ayının onikinci gecesidir.
Dünyanın her kesiminden Müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlamaktadır. İslam’da Hz Muhammed (sav)’in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci’ye bağlayan geceyi, Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17’ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Bu iki tarih arasındaki haftayı da Kutlu Doğum Haftası olarak ilan etmişlerdir. Peygamber Efendimiz (sav)’in doğumu tüm Müslüman Alemin de kutlu doğum haftası olarak adlandırılarak bir hafta kutlanılır. Bu hafta Müslümanların bayramıdır.
Mevlid Kandili insanı insan yapan bütün güzelliklerin toplandığı rahmet elçisi Hz. Peygamberin (sav)’in doğumunu kutladığımız, onun bireysel ve toplumsal hayatımızı aydınlatan insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, insanlığa sunduğu değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme haftasıdır.
MEVLİD KANDİLİNDE DÜĞÜN OLUR MU?
İslam alimlerine göre Mevlid Kandili gibi mübarek gün ve gecelerde evlenmekte veya gerdeğe girmekte bir sakınca yoktur. Önemli olan o mübarek günün gecenin öneminin idrak edilmesidir.

27 Kasım 2017 Pazartesi

2018 resmi tatil günleri belli oldu!

2018 yılı tatil takvimini araştırmaya başlayan vatandaşlar için önümüzdeki yıl kaç gün tatil yapılacağı çoktan belli oldu bile. 2018 yılı tatille başlayacak. Peki, çalışanlar 2018 yılında kaç gün tatil yapacak?

2017 yılının resmi tatilleri 29 Ekim ile birlikte tamamlandı. 29 Ekim, pazar gününe gelmesi nedeniyle çalışan kesim için bir tatil avantajı oluşturmadı ancak öncesinde 30 Ağustos ile birleşen Kurban Bayramı tatili, 11 gün ile şimdiye kadar yapılan tatiller arasında en uzunların biri oldu. Peki 2018 yılında da aynı şekilde uzun tatil var mı ve çalışanlar kaç gün tatil yapacak?
2018 yılında haftasonları ve resmi tatillerle birlikte toplam 116 gün izin gözüküyor. İşte aralarında 9 günlük Kurban Bayramı tatilinin de olası olduğu tüm tatil günleri…
YILBAŞI TATİLİ
Yılın son günü olan 31 Aralık, Pazar gününe denk geliyor. Dolayısıyla 1 Ocak Pazartesi günü resmi tatil. 30 Aralık Cumartesi ile birlikte düşünüldüğünde çalışanlar için üç günlük bir tatil fırsatı doğuyor.
23 NİSAN
Yılbaşı tatilinden sonraki ilk resmi tatil 23 Nisan’da. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Pazartesi gününe denk geliyor. Dolayısıyla aynı yılbaşı tatilinde olduğu gibi yine hafta sonu ile birleştirilebilecek 3 günlük bir tatil söz konusu.
1 MAYIS
23 Nisan’dan 8 gün sonra 1 Mayıs tatili var. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Salı gününe genk geliyor. Aradaki Pazartesi günü izin alabilecekler için bu kez 4 günlük bir tatil fırsatı doğuyor.
19 MAYIS
Haftasonuna gelen ilk resmi tatil 19 Mayıs’ta. Cumartesi gününe denk geldiği için çalışanlar için ekstra bir tatil fırsatı oluşturmayacak.
RAMAZAN BAYRAMI
19 Mayıs’tan sonra bu kez sırada Ramazan Bayramı var. Ancak Ramazan Tatili’nde uzun bir tatil gözükmüyor. Arefe günü 14 Haziran Perşembe gününe denk geliyor. Dolayısıyla resmi tatil günleri perşembe öğleden sonra ile birlikte Cuma, Cumartesi ve Pazar. Çalışanlar, zaten iki günü haftasonu olan 3.5 günlük bir tatille yetinmek zorunda.
15 TEMMUZ
19 Mayıs gibi 15 Temmuz tatili de hafta sonuna denk geliyor. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Pazar günü.
KURBAN BAYRAMI
2017 yılındaki Kurban Bayramı 30 Ağustos ile birleştiği için 11 gün tatil yapma şansı bulan çalışan kesim, 2018’de de Kurban Bayramı’nda uzun bir tatil yapma şansına sahip olabilecek. Kurban Bayramı’nın arefesi 20 Ağustos Pazartesi gününe denk geliyor. Takip eden Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma ise resmi tatil. Dolayısıyla bu sene Kurban Bayramı’nda yine 9 günlük bir tatil gözüküyor.
30 AĞUSTOS
30 Ağustos Zafer Bayramı 2018 yılında Perşembe gününe denk geliyor. Sonraki Cuma gününü tatil olarak kullanabilecekler için yaz sonunda 4 günlük bir izin gözüküyor.
29 EKİM
2017 yılında Pazar gününe denk gelen 29 Ekim tatili bu kez Pazartesi günü. Dolayısıyla yine 3 günlük bir tatil var.

26 Kasım 2017 Pazar

İşte Naim'in Japonya'daki kayıp kızı: Naomi Süleymanoğlu

18 Kasım günü hayatını kaybeden efsane sporcu Naim Süleymanoğlu'nun Japonya'da Naomi Mori adlı bir kızı olduğu ortaya çıktı. Süleymanoğlu'nun ailesi şimdi kız çocuğunu bulmak için harekete geçti.
Olayı Habertürk Gazetesi'nden Muharrem Sarıkaya yazdı. Sarıkaya konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
GECE telefonum çaldığında, böyle bir hikâye ile karşılaşacağımı beklemezdim.
Eski Halter Federasyonu Asbaşkanı, arkadaşım Zeki Türkeş, “Senden Naim Süleymanoğlu ile ilgili bir ricamız var” diye söze girdi.
Türkeş için Naim Süleymanoğlu’nun ailesi dışındaki tek yakını diyebilirim...
Türkiye’deki yaşamının büyük bölümüne tanıklık etmiş, ölüm haberini alınca Çin’den gelip cenaze işlemini bizzat yürütmüştü...
Hem kendisinin hem de Süleymanoğlu’nun ailesinin ricasını aktardı:
“Biliyorsun Naim hiç evlenmedi ama aynı eşten 3 kızı var; bir de Japon eşinden 4’üncü kızı var” diye söze girdi.
Ölümünden kısa süre önce, 2 gazeteciye verdiği röportajda açıkladığını belirtip o günkü şu sözünü anımsattı:
“Evlenmedim ama itiraf edeyim; çocuklarım var. Benim soyadımı taşıyan, hem de 4 tane! 3 kız bir anneden. Onlar Türkiye’de ve annelerinin yanında kalıyor. Biri de yurtdışında annesinde kalıyor...”
Sohbetlerinde, “Ben evlilik imzasını kâğıda değil, kalbime attım” dermiş.
Türkiye’deki eşinden olma (Hatice) kızları Nilay, Esin ve Sezin’i kamuoyu cenazede babalarını son yolculuğuna uğurlarken tanımıştı...
"SON DÖNEMLERİNDEN HEP ONDAN SÖZ EDİYORDU"
Bunları aktardıktan sonra sözü talebe getirdi:
“Naim’in kardeşleri ve kızları, Japonya’daki yeğenlerine, kardeşlerine ulaşmak istiyor. Tanışıp görüşmeyi arzu ediyor. Ama ne yapsak ulaşamadık...”
Bu kadar ısrarlı olmalarının nedenini de kardeş Muharrem Süleymanoğlu dile getirdi:
“Son dönem Japonya’daki kızına çok düşmüştü; sürekli ondan söz ediyordu. Biz tanışmak istiyoruz. Ayrıca gerisinde bir mal varlığı bıraktı, kimsenin kimseye hakkı geçmesin. Onun da babasının mirasında hakkı var...”
Duygu hücrelerim karıncalandı, sesim titredi...
Zeki Türkeş devamını getirdi:
“Kızın küçüklükten kalma bir fotoğrafı var. Annesinin adını da biliyoruz; o da Japonya’da bir gazeteciymiş...”
Sonra nasıl tanıştıkları hakkında bilgi paylaştı.
Seul Olimpiyatları’nı (1988) Japonya’daki gazetesi adına izlemek için gelen genç gazeteci Kyoko Mori, 9 dünya, 6 olimpiyat madalyası alan Naim Süleymanoğlu ile de röportaj yapmış.
Birbirlerinden hoşlanmışlar; olimpiyat süresince de devamlı görüşmüşler...
NAİM'E BENZESİN DİYE ADINI NAOMİ KOYDULAR
Kyoko Mori, Naim Süleymanoğlu’nun, “Birlikte yaşamak istiyorum, benimle Türkiye’ye gelir misin?” teklifini kabul edip Türkiye’ye gelmiş.
Doğum tarihi konusunda emin değiller, ancak Kyoko Mori ile Ankara’da birlikte yaşarken, 1990 veya muhtemel ki 1991’de bir kız çocukları dünyaya gelmiş.
Kyoko Mori, doğumu da Ankara Büyük Doğumevi’nde yapmış...
Kız çocuklarının adını Naim’i çağrıştırması için “Naomi” koymuşlar...
Evli olmadıkları için soy ismini annesi vermiş, kayıtlara “Naomi Mori” diye geçmiş...
Kyoko Mori, 2 yıl daha birlikte yaşadıktan sonra 1993’te kıskançlık tartışması sonucu kızını alıp Türkiye’den ayrılmış.
Bir daha da dönmemiş.
Geriye, Naim’in gülüşünü ve yüz hatlarını olduğu gibi yansıtan Naomi’nin resmi kalmış...
Şimdi, Naim Süleymanoğlu’nun kardeşleri ve kızları, geriye kalan cana ve Kyoko Mori’ye ulaşmak istiyor...
Kalan mirasın onun da hakkı olduğunu belirtip “Kimsenin hakkı kimseye geçmesin” diyor.
Şimdi anlıyorum ki Naim Süleymanoğlu, Hak yoluna yürürken, gerisinde sadece dünya ve olimpiyat madalyaları değil, onurlu ve örnek kardeş ve evlatlar da bırakıp gitmiş...

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’ne ödül

Sağlık Gönüllüleri Türkiye ve Hospital Manager dergisi tarafından bu yıl 11’incisi düzenlenen Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri ve Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri, sahiplerini buldu. Törende “Sağlık Sistemine Özgün ve Nitelikli Katkı Ödülü” için NPİSTANBUL Beyin Hastanesi layık görüldü
Sağlık Gönüllüleri Türkiye ve Hospital Manager dergisi tarafından bu yıl 11'incisi düzenlenen Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri ve Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri Acıbadem Altunizade Hastanesi'nde düzenlenen törende sahiplerini buldu.
Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri'nde Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi, “sağlık sistemine yapmış olduğu özgün katkılar” dolayısıyla ödüle layık görüldü. Ödül, Üsküdar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Furkan Tarhan, İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Fırat Tarhan'ın da katıldığı gecede Prof. Dr. Nevzat Tarhan'a takdim edildi.
“BEYİN HASTANESİ OLMAK ÇOK ÖNEMLİ”
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi olarak 20 yıllık bir geçmişe sahip olduklarını ve sürekli ilkleri hayata geçirmek için çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyin görüntüleme ve beyin haritalama konusunda dünya çapında yürütülen projelerin içerisinde yer aldıklarını söyledi. Prof. Dr. Tarhan, G-20 kapsamında Antalya, Çin ve Hamburg'da düzenlenen N20 Zirvesine katıldıklarını ve beyinle ilgili hastalıklar konusunda önemli sunumlar yaptıklarını söyledi.
“Beyin bizim için öncelikli bir alan” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Beyin Hastanesi olmak çok önemli. Avrupa'nın ikinci beyin hastanesini kurduk. Beynin yanı sıra psikiyatri, nöroloji, psikoloji ve başka branşlarda da hizmet veriyoruz. Beyin alanında yeni tedavi yöntemlerini ilk kez hayata geçiriyoruz” dedi.
NPİSTANBUL Beyin Hastanesi olarak duyu bütünleme gibi pekçok tedavi yöntemini ilk kez uyguladıklarını belirten Tarhan, “Ben asker kökenliyim. Silahlı Kuvvetler'de çok kullanılan terminolojiler var; ‘Komutan sadece yapılan işlerden değil, yapılmayan işlerden de sorumludur' denir. Biz de hekim olarak sadece yapılanlardan değil, yapılmayan tedavilerden de sorumluyuz. Hasta karşımıza geldiği zaman ona sadece mevcut tedaviler değil, başka tedavi yöntemlerinin de düşünülmesi gerekiyor. Bu motivasyonla hareket ettim, yeniliklere açık bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birçok yeniliği de bu felsefeyle hayata geçirdik” diye konuştu.
“BAZILARI YAKINMAYI SEVER AMA…”
Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödülleri'nde ise Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, Sağlık Yönetiminde Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nün sahibi oldu. Prof. Dr. Metin Çakmakçı tarafından ödül verilen Prof. Dr. Haydar Sur da ödüle layık görülmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek “Bazı insanlar yakınmayı çok sever ben hayatta yakınan insanlardan olmamayı istedim. Çalıştım kendimi gerçekleştirmenin gerçek bir huzur olduğuna inandım. Bunu sağlayabilmiş yüce insanlardan biri olamadık ama olma yolunda bundan sonra da çalışacağıma huzurlarınızda söz veriyorum. Bu bana enerji verecek, bundan sonra hem öğrencilerim hem ülkem hem de arkadaşlarım için daha çok çalışacağım” dedi.
Sağlık alanında Türkiye'nin önde gelen vakıf ve kurumlarının layık görüldüğü Yılın Başarılı Sağlık Yöneticisi Ödüllerinin jürisi Prof.Dr. Melih Bulut, Prof.Dr. Barış Diren, Prof.Dr. Metin Çakmakçı, Yaşar Yıldırım, Bülent Kiymir, Meri İstiroti ve Oğuz Engiz'den oluştu. Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödüllerinin jürisi ise Prof.Dr. Haluk Gürgen, Prof.Dr. Barış Diren, Sibel Güneş, Semra Baysan, Ayşenur Asuman Uğur ve Oğuz Engiz'den oluştu.