18 Şubat 2015 Çarşamba

Tüm Türkiye'de okulları tatil olan il ve ilçeler

Kar yağışı ve soğuk nedeniyle Türkiye genelinde birçok ilde eğitime 1 gün ara verildi. Bazı şehirler sadece belli ilçelere okulları tatil ederken, çoğunlukla il genelinde tatil yapıldı.


Kayseri, Kocaeli, Nevşehir ve Niğde il genelinde tatil verirken Sakarya ve Balıkesir'de merkez ilçelerde okullar tatil edildi. İşte yurt genelinde tüm iller ve ilçelerde tatil durumu...

KAYSERİ'DE İKİ GÜN TATİL
Kayseri Valiliği, kar yağışı nedeniyle okulların iki gün tatil olduğunu açıkladı. Şehir merkezinde kar yağışı ile birlikte kar kalınlığı 15 santimetreyi aştı. Yüksek kesimlerde ise kar kalınlığının 30 santimetreye kadar ulaştığı bildirildi. Kayseri’de dün öğleden sonra başlayan kar yağışı devam ediyor. Kar, hayatı olumsuz etkilerken, Valilik okulların bugün öğleden sonra ve 19 Şubat Perşembe günü de tam gün olarak tatil etti.

KAYSERİ BAĞLANTILI YOLLAR KAPALI
Kayseri bağlantılı Ankara, Niğde, Sivas, Malatya, Kahramanmaraş gibi illerle bağlantılı yollarda ulaşım güçlükle yapılıyor. Kar yağışı ve tipi nedeniyle ara ara kapanan yollar tekrar açıldı. Kayseri-Kahramanmaraş, Kayseri-Malatya karayollarında ulaşım kontrollü bir şekilde sağlanıyor. Kar yağışı ile birlikte il genelinde 100’ü aşkın yerleşim merkezinin kapanan yolları ise açılmaya çalışılıyor.

ORDU'DA BAZI İLÇELERDE BİR GÜN TATİL
Ordu'da gece boyu etkili olan kar yağışı nedeniyle bazı ilçelerde ve mahallelerde ilk ve orta dereceli okullarda eğitime ara verildi. Ordu İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden sabah saatlerinde yapılan yazılı açıklamada, il genelinde gece boyu kar yağışının devam etmesi sebebiyle, Aybastı, Çamaş, İkizce, Kabataş, Kumru, Ulubey, Gürgentepe, Kabadüz ve Korgan ilçelerinin tamamında eğitime bugün ara verildiği belirtildi. Yapılan açıklamada ayrıca Akkuş, Fatsa,

Çaybaşı, Gölköy ve Perşembe ilçe merkezilerinde eğitimin devam ettiği, taşımalı öğrencilere 1 gün izin verildiği, bu ilçelerde yer alan mahalle okullarında ise eğitime 1 gün ara verildiği kaydedildi. Ünye'ye bağlı Pelityatak Ortaokulu, Çatalca İlkokulu ve Yeşilyurt İlkokulu ve Yenikent Mahallesi'nde bulunan ilk ve orta dereceli okullarda eğitime 1 gün daha ara verildiği açıklandı.


SAKARYA'DA MERKEZ İLÇELERDE BİR GÜN TATİL
Sakarya ve çevresinde gece geç saatlerde etkili olan kar yağışı nedeniyle Sakarya merkez ilçelerde okullara 1 günlük tatil kararı verildi. Tatil kararının sabah saatlerinde alınması öğrencileri zor durumda bıraktı. Sakarya Valiliği, okullardaki kar tatiliyle ilgili kararı ilçe kaymakamlıklarına bırakınca okulların kar tatili kararı da geç geldi. Özellikle merkezinde etkili olan kar yağışı ardından Adapazarı, Akyazı, Arifiye, Erenler, Hendek, Karapürçek, Karasu, Sapanca Serdivan ve Söğütlü ilçelerinde ilk ve orta dereceli okullarda bugün için tatil kararı alındı. Ferizli, Kocaali Geyve. ilçelerinde sadece taşımalı sistemle eğitim yapan okullar için tatil kararı verilirken, Taraklı ve Kaynarca İlçesi’nde eğitime devam edilecek.

BİTLİS'DE TATVAN VE HİZAN'DA BİR GÜN TATİL
Bitlis'te yoğun kar yağışı nedeniyle kent merkezi ile Tatvan ve Hizan'da ilk ve orta dereceli okullarda eğitime bugün ara verildi. Bitlis'te kar kalınlığının kent merkezinde 10, yüksek kesimlerde ise 50 santimetreye kadar ulaştığı belirtildi.

KOCAELİ'NDE BİR GÜN TATİL
Kocaeli'nde de kar sebebiyle kent genelinde okullar bir gün tatil edilirken kent merkezinde kar kalınlığı yaklaşık 10 santimi buldu.

NEVŞEHİR DE İL GENELİNDE BİR GÜN TATİL
Nevşehir’de hava sıcaklığı eksi 6 dereceye kadar düşerken il genelinde okullar bir gün tatil edildi.

MERSİN'İN GÜLNAR İLÇESİNDE BİR GÜN TATİL
Mersin'in Gülnar ilçesinde, kar yağışı nedeniyle eğitime bir gün ara verildi.

ANTALYA'DA BİR GÜN TATİL
Antalya’nın Akseki İlçesi’nde gece başlayan şiddetli kar yağışı nedeniyle eğitime 1 gün ara verildi. Akseki- Seydişehir karayolunda ulaşımda aksamalar meydana geldiği belirtildi.

BURSA'NIN BAZI İLÇELERİNDE BİR GÜN TATİL
Bursa'nın ilçesinde okullar çarşamba günü için bir gün tatil edildi.

KONYA'NIN 18 İLÇESİNDE BİR GÜN TATİL
Konya'nın 18 ilçesinde yoğun kış şartları nedeniyle okullar tatil edildi. Konya Valiliğinden yapılan açıklamada, yoğun kış şartları nedeniyle Beyşehir, Derebucak, Bozkır, Karapınar, Emirgazi, Hadim, Taşkent, Ereğli, Yalıhüyük, Akşehir, Yunak, Kadınhanı, Akören, Ahırlı, Doğanhisar, Derbent, Tuzlukçu ilçelerinde ilk ve orta dereceli okullar 18 Şubat Çarşamba günü 1 gün, Ilgın ilçesinde 18 Şubat Çarşamba ve 19 Şubat Perşembe günü tatil edildi. Bu ilçelerde kamuda görev yapan hamile ve engelliler ile malul gazilerin bir gün idari izinli sayılacağı kaydedildi.

NİĞDE'DE BİR GÜN TATİL
Niğde’de kar yağışı nedeniyle eğitime bir gün ara verildi. Niğde il genelinde yoğun kar yağışı nedeniyle 18 Şubat Çarşamba günü (bugün) ilk, orta ve liselerde okullar 1 gün tatil edildi.

BALIKESİR SUSURLUK İLÇESİ'NDE BİR GÜN TATİL
Balıkesir'de etkili olan kar yağışı nedeniyle merkez ilçeler ile Susurluk'ta eğitime bir gün ara verildi.

Abdullah Gül'den Özgecan açıklaması

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sosyal paylaşım sitesinden üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın öldürülmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Abdullah Gül, "Milletimizin ortak vicdanı ve hissiyatının bundan sonra böyle acıların yaşanmasına fırsat vermeyeceğini ümit ediyorum. Halkımızın bu acı olay karşısında sergilediği kararlı duruş büyük önem taşıyor" dedi.

17 Şubat 2015 Salı

Babasından Özgecan'ın mezarında ağlatan sözler

Tarsus ilçesinde öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın ailesi, kızlarının mezarını ziyaret etti. Özgecan'ın babası Hasan Aslan'ın mezar başında söylediği sözler herkesi ağlattı.


Anne Songül ve Baba Mehmet Aslan, beraberindeki akrabalarıyla 20 yaşındayken öldürülen kızlarının Şehir Mezarlığı'ndaki mezarını ziyaret etti. Güçlükle ayakta duran ve yakınlarının kolunda mezarlığa getirilen aile, Özgecan'ın fotoğrafları ve çiçeklerle süslenen mezarı başında uzun süre gözyaşı döktü.

Anne Aslan, kızının mezar taşını ve fotoğrafını öperek "Güzel kızım, kıyamam sana kına gözlüm" diye ağıt yaktı.

Kızının mezarından aldığı gülü avuçlarının içinde tutarak dualar okuyan baba Mehmet Aslan ise fotoğrafına dokunarak "Özgem" diye ağladı.

Baba Aslan, gözyaşları içinde "Canım benim, meleğim benim, ben geldim. Babanı affet güzel kızım. Benim savaşçı ve güzel kızım. Rabbim seni kendisi için yaratmış. Seni öpmeye kıyamadım, hep seni uykuda severdim, melek kızım benim. 'Babiş' derdi bana, babişim benim" ifadelerini kullandı.

Mezara çiçek dikip, su döken ve dualar okuyan Aslan ailesi, uzun süre mezarın başından ayrılmak istemedi.

Ayakta durmakta güçlük çeken Aslan ailesi daha sonra yakınlarının kollarına girerek araçlara bindirildi.

Bu arada Özgecan Aslan'ın cenazesinin babaannesi Fatma Aslan'ın mezarına konulduğu öğrenildi.

İstanbul'da okullara kar tatili

İstanbul'da okullar yoğun kar yağışı nedeniyle yarın tatil edildi. İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada "İlimizde kar yağışının etkisini artırması ve don olayı beklendiğinden çarşamba günü okullar 1 gün tatil edilmiştir" denildi.

İstanbul Valiliği, kar yağışının etkisini artırması ve don olayı beklendiğinden, yarın okulların tatil edildiğini açıkladı.

Valilik'ten yapılan açıklamada, şöyle denildi:
"Meteoroloji yetkilerinden alınan bilgiye göre; ilimizde aralıklarla devam eden kar yağışının bu gece ve çarşamba günü etkisini artırması ve don olayı beklenmektedir.

Valiliğimizce öğrencilerimizin herhangi bir risk ve mağduriyetle karşılaşmamaları için anaokulu, ilkokul, ortaokul, liseler ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde eğitim ve öğretime 18 Şubat Çarşamba günü 1 (bir) gün ara verilmesi uygun görülmüştür.
Aynı gün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli personel ile hamile personel idari izinli sayılacaktır.

Ayrıca, İstanbul ilinde mevcut kar yağışının olumsuz etkilerine karşı ilgili kurum ve kuruluşlar gerekli tedbirleri almaları konusunda Valiliğimizce uyarılmıştır.

Yağan kar yağışının genel hayatı olumsuz etkilemesi, ulaşım hizmetlerinde ve trafikte oluşturulacağı güçlükler göz önünde bulundurularak, vatandaşlarımızın;

-Zorunlu olmadıkça özel araçları ile trafiğe çıkmamaları,
-Trafiğe çıkan araçların mutlaka zincir, takoz ve çekme halatı bulundurmaları,
-Kuraldışı ve trafik seyrini tehlikeye atıcı davranışlardan kaçınmaları, trafik işaret ve işaretçilerine uymaları,
-Görülebilecek don ve buzlanmaya karşı tedbirli olmaları ve resmi makamlara ait duyuruları takip etmeleri önem arz etmektedir."

Tacizci 'saygın' çıktı!

Japon turiste cinsel saldırıdan mahkeme sanık İ.K.’nın 2 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanığın duruşmadaki saygın tutumunu dikkate alan mahkeme İ.K.’yı 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaate varıldığından sanık hakkında verilen cezanın hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

Milliyet'in haberine göre; Diyarbakır- muş karayolunda 2011 yılında aracına aldığı Japon turist 21 yaşındaki A.I.’ye cinsel saldırıdan tutuksuz yargılanan 19 yaşındaki İ.K., 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum oldu, bu cezası ertelendi.

Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2011 yılının Ramazan ayında başvuran Japon turist A.I., Diyarbakır’dan Bitlis’e gitmek için bindiği minibüsün sürücüsünün cinsel saldırısına uğradığını iddia etti. İfadesinde, Diyarbakır’da bir süre gezip minibüse bindiğini belirten A.I., "Diyarbakır- Muş karayolunda aracı yan yolda park ederek, bulunduğum yere geldi. Aşırı direnç gösterince bana Tokat atıp, saçlarımdan tutarak cinsel istismarda bulundu. Sonra yol kenarında beni atarak gitti" dedi.

Şüphelinin olay yerinden gitmesinden sonra bir kağıda ’İmdat’ yazarak yardım istediğini söyleyen Japon turisti A.I., yoldan geçen bir ilaç mümessilinin yardımıyla otogara giden Van otobüsüne bindiğini söyledi. Turistin şikayeti üzerine soruşturma başlatan savcılık dosyayı Muş Savcılığı’na gönderdi. Muş savcısı da yetkisizlik kararı verip, dosyayı Diyarbakır’ın Lice Savcılığı’na gönderdi.

ÇENE YAPISI YAKALATTI

İfadesinde şüphelinin eşkal bilgilerini veren A.I. "Olaydan sonra kendini İbrahim olarak tanıttı. Esmer, çene yapısı yüzünden ağzını tam kapatamayan biriydi" dedi. Savcılık, aracın plaka bilgilerini tespit ederek, şüpheli hakkında araştırmalara başladı. Ardından gözaltına alınan İ.K. suçlamaları reddederek, "Mağdurun bahsettiği kişi benim. Olay günü mağduru alıp yola çıktım. Yolda bir konu hakkında tartıştık. Bunun üzerine Diyarbakır’da indirdim. Sonra da kendisini hiç görmedim" dedi.

Şüpheli İ.K., ifadesinin ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Olay sırasında mağdurun üzerindeki tişörtteki lekelerde şüpheliye ait bir iz tesbit edilmedi. Ancak Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan gelen cep telefonu sinyallerinden İ.K.’nın Muş’a gittiği tesbit edildi. Savcılık sanık hakkında 12 yıla kadar hapis cezası istediu.

2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan son duruşmada tutuksuz sanık İ.K. katılmazken, avukatı hazır bulundu. Savcı cinsel saldırıdan 7 yıla kadar hapis cezası isterken, sanık avukatı Hanifi Dündar, müvekkilinin beraatini talep etti.

Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme sanık İ.K.’nın ’cinsel saldırı’ suçundan 2 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Sanığın duruşmadaki saygın tutumunu dikkate alan mahkeme İ.K.’yı 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaate varıldığından sanık hakkında verilen cezanın hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

Özgecan’ın katil zanlısının eşi: Evlendiğim güne lanet olsun

Türkşye'yi ayağa kaldıran Özgecan Aslan cinayetinde tutuklanan 26 yaşındaki Suphi Altındöken’in aynı yaştaki eşi Neslihan Altındöken, "Evlendiğim güne lanet olsun" dedi. Eşi Suphi’nin hayatı kendisine zehir ettiğini, açtığı boşanma davasını tehditle geri çektirdiğini anlatan Neslihan Altındöken, "Allah onun belasını versin, onun en ağır cezaya çarptırılmasını istiyorum. Asıl üzüldüğüm, Özgecan’ın ailesi, onların acılarını paylaşıyorum" dedi.

Kamuoyunda infiale yol açan cinayetin ardından 3 yaşındaki oğlu ile yakınlarının yanına sığınan Neslihan Altındöken, kendisine telefonla ulaşan DHA muhabiriyle panik içinde konuşurken önce, "Benim telefonumu nasıl, nereden buldunuz?’ diye de tepki gösterdi.

’BİRKAÇ AY ÖNCE BOŞANMA DAVASI AÇTIM’

Olayın şokunu yaşayan bir çocuk annesi genç kadın, Suphi Altındöken ile ortaokulda okurken bir süre arkadaşlık ettiğini, 5 yıl önce de evlendiğini belirtti. Neslihan Altındöken, "Severek evlendik, ancak bana hayatı zehir etti. Evlendiğim güne lanetler olsun, bir gün yüzü görmedim. Sürekli şiddet uyguluyordu, artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Bir kaç ay önce boşanma davası açtım. Ancak, beni ve oğlumu ölümle tehdit ettiği için davayı geri çektim" diye konuştu.

O GECEYİ ANLATTI

Neslihan Altındöken, eşi Suphi’nin üniversiteli Özgecan Aslan’ın öldürdükten sonra eve gece telaşlı bir durumda geldiğini anlattı. Neslihan Altındöken, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eve girer girmez lavaboya giderek elini yüzünü yıkadı. Yüzünde tırnak izleri ve sıyrıklar vardı. Ne olduğunu sorduğumda, kavga ettiğini söyleyip geçiştirdi. Kıyafetini değiştirip hemen evden çıktı. Yakalandığı gece Jandarma ekibi gelerek beni de ifadeye götürdü. Allah onun belasını versin, onun en ağır cezaya çarptırılmasını istiyorum. Ona kesinlikle üzülmüyorum, çünkü hem Özgecan’ın hayatını, hem de bizim hayatımızı bitirdi. Lanetler olsun ona." Milliyet


Ormandan çıktı devlet servet kazandı

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kamuoyunda 2B olarak bilinen arazilerin satışıyla ilgili son rakamları açıkladı. Bu konuda hedefin yakalandığını belirten Şimşek, 2013 yılında başlatılan uygulamada 30 Ocak 2015 tarihi itibarıyla 7 milyar liralık satış gerçekleştirildiğini bildirdi.

Hürriyet'in haberine göre; Bakan Şimşek, kamuoyunda "2B Kanunu" olarak bilinen 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun'la ilgili yapılan çalışmalar hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Söz konusu kanunla, taşınmazların kullanıcılarına doğrudan satışı ile hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapuları iptal edilenlere iade ve proje alanlarında kalan taşınmazların değerlendirilmesinin düzenlendiğini anlatan Şimşek, bu kapsamda kadastro çalışmaları tamamlanarak Bakanlığa teslim edilen 632 bin 851 adet 2B taşınmazının bulunduğunu ifade etti.

UYGULAMA 2013 YILINDA BAŞLADI
Bu taşınmazlarda 872 bin 336 kullanıcının bulunduğunu anlatan Şimşek, 30 Ocak 2015 tarihi itibarıyla 2B taşınmazlarını satın almak için yapılan başvuru sayısının 721 bin 541 olduğunu söyledi. Söz konusu başvurulardan 88 bin 550'sinin satışa konu edilememesi nedeniyle, uygulamadan 632 bin 991 hak sahibinin yararlanabileceğini vurgulayan Şimşek, "2B taşınmazlarının satışında hedefler yakalandı diyebiliriz. 2013 yılında başlattığımız uygulamada, 30 Ocak itibarıyla 514 bin 383 hak sahibine 388 bin 663 adet taşınmaz satıldı" dedi. Şimşek, söz konusu satış değerinin 7 milyar lira olduğunu bildirdi.

REKOR ANTALYA'DA
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2B taşınmazlarının en fazla Antalya, Balıkesir, İstanbul, Mersin, Muğla ve Sakarya'da bulunduğunu bildirdi. Bu illerdeki satışın yüzde 90'ının bittiğini anlatan Şimşek, en fazla satışın ise Antalya'da yapıldığını ifade etti. Uygulama sayesinde yılların kronik sorununun çözüldüğünü dile getiren Şimşek, vatandaşların bu işten kazançlı çıktığını söyledi. Orman sınırları dışına çıkarıldığı için tapuları iptal edilenlere, taşınmazların bedelsiz devredilmesine ilişkin 65 bin civarında başvuru yapıldığını anlatan Şimşek, bunlardan yaklaşık 30 bininin sonuçlandırıldığını kaydetti. Bakan Şimşek, 2B taşınmazlarının satış işlemleri büyük oranda gerçekleştirildiği için, iade işlemlerinin sonuçlandırılmasına hız vereceklerini sözlerine ekledi.

ABD'den "Özgecan" açıklaması

ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, Özgecan Aslan'ın ölümü ile ilgili Twitter hesabından açıklama yaptı.

Açıklamada, "Özgecan Aslan'ın ölümünden derin üzüntü duyuyor; bu çirkin cinayeti ve dünya çapında kadınlara yönelik şiddeti güçlü şekilde kınıyoruz" denildi.

CHP'li Ali Demirçalı: Sarayın elektriğini kesecek memur arıyorum

CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ali Demirçalı yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın elektrik faturasını ellerine ulaştığını belirterek konuyu TBMM’ye taşıdı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın 100 bin liralık gecikme bedeli olduğunu belirlediklerini söyleyen CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, "Saray’ın vatandaşa maliyeti arttıkça artıyor. Sarayın elektrik faturası ise ortalığı karıştıracak. Sadece bir aylık fatura bedeli 1 milyon lirayı aşan Saray’ın borcuna da sadık olmadığı ortaya çıktı. Sarayın elektriğini kesecek mert bir memur arıyorum. Vatandaşı bu beladan kurtarsın" dedi.


Ali Demirçalı’nın yazılı açıklaması şöyle; "18.12.2014 ve 21.01.2015 tarihleri arasındaki elektrik faturası bedeli 1 milyon 140 bin 567 TL. Söz konusu dönemde 89 bin 262,053 kilovat elektrik tüketimi yapılmış. Enerji fonuna 8 bin, TRT’ye 16 bin TL’lik kesinti yapılmış. KDV matrahı 974 bin Katma Değer Vergisi ise 175 bin TL. Faturanın son ödeme tarihi ise 18.2.2015 olarak düzenlenmiş. Faturadaki en önemli detay ise önceki dönemden 106 bin 770 TL’lik borcun olması. Faturada bu borç ödenmez ise elektriğin kesileceği belirtiliyor.

Söz konusu devreden borç Saray’ın borcuna sadık olmadığını gösteriyor ya da fatura o kadar kabarık ki ödenememiş. Sarayın elektriğini kesecek mert bir memur arıyorum. Vatandaşı bu beladan kurtarsın. Yoksulluğun, işsizliğin bu kadar arttığı, emeklinin evine ekmek götüremediği bir ortamda sadece Saray’ın Atatürk’ün mirasının katledilerek yapılması, binanın inşaat maliyeti değil bundan sonra da vatandaşın vergileriyle oluşan bütçenin sırtında bir kambur olarak kalmaya devam edeceği ortadadır. Sadece elektrik faturası 1 milyon lirayı aşan bu yapı AKP zihniyetinin topluma bakış açısının da göstergesidir" dedi.



TBMM BAŞKANLIĞI’NA SORU ÖNERGESİ SUNDU 

Ali Demirçalı, "Hükümet yetkililerinin maliyeti gizlemek, küçük göstermek için ’Burası bir temsil makamıdır’ yönündeki açıklamaları ise gülünçtür. Burası ancak savurganlığı, saltanat düşkünlüğünü, yüksek duvarlar arasındaki korkuyu temsil edebilir" dedi.

Ali Demirçalı’nın konuyu TBMM’ye taşıyarak şu sorularımın yanıtlanmasını istedi; "Saray’ın elektrik faturasının yıllık maliyeti nedir? Dekorasyon, inşaat maliyeti, verilen yemeklerin bütçeye getirdiği yük ne kadardır? Bizim elimize ulaşan elektrik faturasındaki 106 bin liralık gecikme bedelinin nedeni nedir? " (hürriyet.com.tr)


Erdoğan'a 'Torunumu okula nasıl göndereyim'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'torunlarımı okula nasıl göndereceğim' diye soru soran kadın muhtara yanıt verdi. Erdoğan 'Bacım üstüne üstüne gideceğiz' dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İkinci Muhtarlar Toplantısı'nda Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle ilgili konuştu. Erdoğan konuşurken, salonda bulunan kadın muhtarlardan biri Erdoğan'a 'Torunlarımı nasıl okula göndereyim? Nasıl dışarı çıkartayım? Nasıl çalıştırayım' diye sordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Hiç çekinme okutmaya devam' dedi. Kadın muhtar sorusunu yineleyince Erdoğan bu kez 'Bacım üstüne üstüne gideceğiz.' yanıtını verdi.

Bu sorunun ardından bir başka muhtar da 'Kısasa kısas istiyoruz' dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu soruya da "Duygusal olmayacağız. En azından Özgecan'ın babası kadar metanetli olacağız. Bu şekilde duyarlı olacağız. Duygularımızın irademize hakim olduğu değil. Vicdanımızın irademizin ilmimizin duygularımıza hakim olduğu bir geleceği inşa etmemiz lazım" dedi.

Erdoğan: Bu feministler filan var ya..

Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlara yaptığı konuşmada "Ben kalkıyorum kadının Allah'ın erkeklere bir emaneti olduğunu söylüyorum. Bu feministler filan var ya. 'Ne demek' diyor 'Kadın emanetmiş, bu hakarettir' diyor. Ya senin bizim dinimizle medeniyetimizle ilgin yok ki. Biz sevgililer sevgilisinin hitabına bakıyoruz. 'Allah'ın bir emanetidir. O emanete sahip çıkın' diyor. Ve onu incitmeyin diyor. Aslında bunların her işi böyle. Buradan Özgecan'ımızın annesine babasına şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum" dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

27 ocak'ta yine bu salonda 17 ilimizden gelen 406 muhtar kardeşimizle bir araya gelmiştik. Bugün de 10 ilimizden gelen 382 muhtar kardeşimizle birlikteyiz. Önümüzdeki hafta fevkalede bir durum olmazsa çarşamba günü yine bir başka grup muhtar kardeşimizle hasbihal edeceğiz. Bu şekilde 50 bin muhtarımızın tamamını burada ağırlamayı, kendileriyle muhabbet etmeyi hedefliyoruz.

"DİKTATÖRLÜKTE 37 PARTİ SEÇİME GİREBİLİR Mİ?"
"Ne olacak ya bu köy muhtarı, mahalle muhtarı..." Diyemezsin arkadaş diyemezsin... 50 kişi de seçse, 30 bin kişi de seçse, 20 milyon da seçilmiştir saygı duyacaksın. Bunun başka izahı yok. Bakınız bu aralar ben başkanlık sistemi diyorum, onlar diktatörlük diyor. Daha düne kadar başkanlık sistemini savunanlar dahi 180 derece dönüp aksini söylemeye başladılar. Diktatörlükte 37 parti seçime girebilir mi? Bu ithamın bir türlü milletin yanında safında yer almayı beceremeyenlerin onun teveccühüne mazhar olamayanların sayıklamasından öte bir anlamı yoktur. Muhtardan diktatör olabilir mi? Tevessül eden olursa köy mahalle halkından cevabını alır, vatandaş onu alaşağı eder. Cumhurbaşkanından da böyle birşey olmaz olamaz. Bunlar işin ruhuna karşı.

"SEN KİMSİN YA?"
Çıkmış diyor ki bir tanesi, "ben burada olduğum sürece bu ülkeye başkanlık sistemi gelemez" Sen kimsin ya, milletin iradesinin karşısında durulmaz. Millet istediği zaman milletin istediği olur, sen kimsin ya? İşte gücün yetiyorsa gel başbakan ol, bak olamıyorsun. Yetiyorsa gel belediye başkanı ol, olamıyorsun.

Muhtar kardeşlerimin bir kısım belediye başkanından diyeceğim. Çünkü bir kısmı desteği veriyorlar. Hatta hatta muhtarlık binalarına kadar yapan başkanları da biliyorum. Bu desteği sağlamayanları da ifşa ederiz. Demokrasi halkın kontrolünün en direkt değil direkt olduğu sistemdir.

"ELİM, KULAĞIM, GÖZÜM SİZLER OLMALISINIZ"
Örneğin şu an bulunduğum makam. Burada şöyle oturup seyretmeniz, önünüze gelen evrakları imzalamanız, protokol işleriyle meşgul olmanız mümkün mü? Mümkün. Peki, protokol işlerinin yanında ülkenin her meselesi için çalışmanız, çabalamanız mümkün mü? O da mümkün. Ama zorlu sıkıntılı bir yol. İşte biz bu yolu seçtik. Cumhurbaşkanı olarak benim en ücra köşedeki elim, ayağım, kulağım, gözüm sizler olmalısınız.



Biz kardeşiz be kardeşiz. Bu kardeşliğimizi çekemeyenler var, hazmedemeyenler var. türküyle kürdüyle romanıyla gürcüsüyle biz kardeşiz be. Nedir bu kin düşmanlık? Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bakın buraya diyor böyle bir saray mı gerekiyor diyor. Burası milletin evi ya. Burası cumhurbaşkanlığı külliyesi. Şu Ankara'da cumhuriyet tarihinde cumhurbaşkanlığı makamı için yapılmış bir yer yoktu. İlk defa böyle bir şey yapılıyor. Yok kaçak saray yok şu yok bu her şey. Biz bu millete layık olanı yaptık, yapıyoruz. Ve en ince hassasiyetiyle yapıyoruz.

EKONOMİ HEDEF ALINIYOR
Yeni Türkiye terörsüz çatışmasız, kavgasız, gürültüsüz bir Türkiye olacaktır. Kardeşliğin, hakkın hukukun refahın hakim olduğu bir Türkiye olacaktır. Gezi olayları tutmadı bu defa 17-25 Aralık darbe teşebbüsünü tezgahladılar. Türkiye'nin tüm birikimlerine saldırdılar. Dikkat edin adı rengi mahiyeti ne olursa olsun her saldırıda ülkemizin ekonomisi hedef alınıyor. yolsuzlukla savaş diyenler, bu ülkede esnafın dükkanını arabasını yağmaladılar. Bu mu yolsuzlukla mücadele? Güveni huzuru bozarak insanların umutlarını karartarak demokrasiyi ve ekonomiyi çökertme çabaları sonuçsuz kaldı.

Yahu yol yapıyoruz millete yol. Yolu yapan muhtarların (müteahhidin) iş makinalarını yakanlardan daha yolsuzluk yapan kim olabilir? Düşünün havalimanı yapıyoruz ya havalimanı. Havalimanı yapan müteahhitin iş makinalarını yakanlardan daha yolsuzluk yapan kim olabilir?  Hakkari'de de engellemenize rağmen havalimanını yapacağız. Cizre'yi yakıp yıktılar değil mi? Silopi'yi yakıp yıktılar değil mi?

"GEÇ KALINMIŞ BİR ADIM"
Demir bilyeyle sapanıyla yüzü zaten aydınlık olmasa niçin maske taşıyorsun? Aydınlık değil karanlık onun için maskeyi takıyor. Ve bunları savunanlar var bu ülkede. Onların önünde yürümeyi millete vaat edenler var. Bende diyorum ki bu ülkede molotof en ileri derecede bir suç aletidir. Ve buna karşı en büyük tedbir neyse önleyici tedbir neyse bunların alınması lazım. Molotof atılması neticesiyle şehit olan Serap kızımızı bir kenara koyamayız. Bana göre bu geç kalınmış bir adım zaten. Şu anda iç güvenlikle ilgili yasanın süratle çıkması ve bir an önce uygulamaya girmesi gerekir.

 İşlerine gelmeyenler bağırıyor, oradan nemalanıyorlar. Cam çerçeve bütün esnafların dükkanları böyle yakılıyor yıkılıyor. Arabaları böyle yaktılar. Belediye otobüsü senin neyine ya, neresi seni rahatsız ediyor? Otomobiller taksiler belediye otobüslerini yaktılar. Bunların arkasında kimler olduğunu siz muhtarlarımdan daha iyi biri bilebilir mi? 40 yılım siyaset içinde geçti. Anadolu'nun ilçelerini tek tek bilen birisiyim. Nerede ne var ne yok bunu bilen birisiyim. Damdan düşen birisiyim. Bunun için biliyorum. Ama şunu da biliyorum artık büyük türkiye var, yeni Türkiye var.

Ben 7 Haziran seçimlerinin Türkiye'nin önünü açacak şekilde neticeleneceğine inanıyorum. Onun için diyorum ki yeni Türkiye için iktidara 400 milletvekili lazım. Yeni anayasa değil mi... Başbakan olarak bunun ızdırabını çok çektim. Bakın başbakan olduğum dönemde diğer dört partinin toplamının vekil sayısı bizim sayımızın çok altında olmasına rağmen onlar uzlaşma komisyonunda 9 kişiyle temsil edildik, biz üç kişiyle temsil edildik. Niye? Meyveli yiyeyim ya. Ve yarıda kaldı. Şimdi millete gitmek zorundayım. O zaman diyorum ki iktidara milletimiz inşallah 400 vekil versin, yeni anayasa bu parlamentodan geçsin ve bununla birlikte başkanlık sistemi ihya edilsin ve bu prangalardan bu ülke kurtulsun.



"GİDEMEDEĞİN YER SENİN DEĞİLDİR"
Bazları diyor ki "Ne işin var orada, turistik seyahete gitti" diyor. Dört günde üç ülke. Yanımda teknokratlar, bakanlar, deik var ve burada ülkemizin ileri gelen iş adamları var. Ne yaptık? İş adamlarıyla görüşmeler yaptık. Ne gibi yatırımlar yapabiliriz. 10 yıl önce ilişkilerimiz neredeydi şimdi nerede. 10-12 milyon dolarda şimdi gelmişiz 1 milyar 400 milyon dolarla. Burada oturarak bunu yapamazsın. Bu ülkelere ilk defa türkiye cumhurbaşkanı gidiyor ilk defa. Gidemediğin yer senin değildir, gidersen. Bu iş böyledir.

"İŞSİZLİK CANLİĞİ TEMİZE ÇIKARIR MI?"
Mersin'de bir vahşet yaşanıyor, muhalefet partisinin başındaki zat siyaset yapmak adına tutup meseleyi işsizliğe bağlıyor. Yahu adam cani. Bu adamın inancıyla etnik kökeniyle sosyal statüsüyle bir ilgisi yok, adam cani işte. İşsizlik caniliği temize çıkarır mı? E işi var, adam minibüs şoförü. İşsiz değil. Adam minibüsün başındayken, şoförlüğü yaparken bu vahşeti alçaklığı uyguluyor ya. Bunun işsizlikle ne alakası var? Adam kalkıyor orada bile siyaset yapıyor. Kendi mensupları dans ediyor. Bunu kutlamaya kalkıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yandaş medyaları da onları savunuyor. Neymiş? Kadına tacizin yıl dönümüymüş, geç o işi geç. Biz bu tür vahşetlerin olduğu günlerde, biz kendi inancımızda, kültürümüzde kalkarız fatihalarımızla, kalkarız bunlara rahmet dilemek suretiyle bu işi anarız yad ederiz.

"BU FEMİNİSTLER VAR YA..."
Ben kalkıyorum kadının Allah'ın erkeklere bir emaneti olduğunu söylüyorum. Bu feministler filan var ya. "Ne demek diyor kadın emanetmiş, bu hakarettir" diyor. Ya senin bizim dinimizle medeniyetimizle ilgin yok ki. Biz sevgililer sevgilisinin hitabına bakıyoruz. "Allah'ın bir emanetidir. O emanete sahip çıkın" diyor. Ve onu incitmeyin diyor.

Aslında bunların her işi böyle. Onun için yeni anayasa başkanlık sistemi meselesinde ufuksuzluklarını vizyonsuzluklarını ortaya koyuyorlar. Buradan Özgecan'ımızın annesine babasına şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Gerçekten bu vahşet karşısında her babanın, annenin böyle bir vakur duruşu...

Adeta mehmet efendi, Türkiye'ye değil tüm insanlığa ders verdi. Fakat o o dersi verirken biz de Türkiye Cumhuriyet Devleti olarak, adalet bakanıyla görüşmem olacak. Sonuna kadar bu vahşilere almaları gerken en ağır cezayı almaları konusunda elimizden geleni yapacağız.

Soru: Benim 7 çocuğum var, nasıl okula göndereceğim?
Hiç çekinme, okutmaya devam. Üstüne üstüne çıkaracağız. Bacım üstüne üstüne gideceğiz.

KISAS İSTİYORUZ DİYENE
Duygusal olmayacağız. En azından özgecan'ın babası kadar metanetli olacağız. Bu şekilde duyarlı olacağız. Duygularımızın irademize hakim olduğu değil. Vicdanımızın irademizin ilmimizin duygularımıza hakim olduğu bir geleceği inşa etmemiz lazım, (Kaynak:hürriyet.com.tr)

Ölümün kıyısında

Yeni Zelanda'daki kadın sürücünün kullandığı araç göle uçtu.


Araçta sıkışan kadının çığlıklarına etraftakiler koştu. Büyük panik yaşayan kadın kapıları açamayınca içi suyla dolan araçtan kurtulmak için arka bölüme ilerlemeye çalıştı.


Yavaş yavaş suya gömülen otomobilin yüzeyde kalan arka tarafa sığınan kadın korku içinde kurtarılmayı bekledi.

Suya atlayan polisler arabanın arka camını kırarak kadın sürücüyü kurtarmaya başardı.

Kazanın ardından şoka giren kadının hafif şekilde yaralandığı açıklandı. (Milliyet)


Özgecan'ın katil zanlısının annesi: “O annenin babanın ayaklarını öperim”

Türkiye'yi ayağa kaldıran Özgecan Aslan cinayetinin katil zanlısı Suphi A.'nın annesi Show Haber'de canlı yayına çıktı. Anne Naciye Tan yaşadıklarını şöyle anlattı:


''Bir hafta önce oğlumla doğum günümde görüştüm. Benim oğlum normaldi. İşine gücüne ailesine bakıyordu. Ailesine nasıl daha iyi bakarım diye onunla mücadele ediyordu. Hiçbir çocuk katil, hırsız, terörist doğmaz. Herkes melek doğar. Onu bu hale getiren bir sürü etken var.

Ben onların acılarına ne kadar katkı olabilirim ki. Ne diyebilirim. Beni yanlarına götürün dedim. Annesinin babasının elini ayağını öperim. Ben anayım. Benim de kızım var. Kızımın başına bir şey gelsin ister miyim? Asla dilemem.

Ben çocuğumu koruyamadım. Babasının şiddet eğilimi vardı. Biz kaç yıldır ayrıyız. Ben çocuklarımızın onun yanında büyümesini istemedim. Ben kocamdan çok şiddet gördüm ama anneme babama söyleyemedim. Babası kemerle, kesici aletle beni dövdü. Bunları kimseye söyleyemedim.

OLAYIN İÇİNDE BABASI VAR DEDİLER...

Üç gündür kimseyle konuşamıyorum. İçimden kendimle konuşuyorum sadece. Ben bu olayı duyduğumda inanamadım. Ta ki olayın içinde babası var dediler o zaman inandım. Benim çocuğumun sağlığı bozuktu. Benim çocuğum neler yaşamadı ki. Ben bunu anlatamıyorum.

O AİLENİN YANINA GİTMEYİ ÇOK İSTİYORUM
Bir insanı yok etmeye hakkı yok benim oğlumun. Ben bunu asla kabul etmiyorum. Bu olaydan sonra oğlumla hiç görüşmedim. Ben o ailenin yanına gitmeyi çok istiyorum. Ben aileye ne diyeceğimi bilemiyorum. O kadar çok etken var ki. Hangi birini anlatayım. Bu etkenler asla oğlumu aklamak için değil.''

Dünya Özgecan protestolarını böyle duyurdu

Dünya medyası, Mersin Tarsus'ta minibüs şoförü Suphi A. tarafından yakılarak öldürülen Özgecan Aslan cinayetine karşı Türkiye'den yükselen tepkiye geniş yer verdi.

Almanya 1’inci Devlet Kanalı ARD’de yayınlanan ‘Brisan’ adlı haber programında, Türkiye’de son yıllarda kadına yönelik şiddet vakalarında artış olduğu vurgulanırken, Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından Türkiye'nin her yerinde düzenlenen protesto gösterileri görüntülerle aktarıldı. Cinayete her kesimden tepki geldiğinin anlatıldığı haberde, tecavüz ve cinayet suçları için idam cezasının yeniden getirilmesinin tartışılmaya başladığı da belirtildi.

İsviçre’de yayın yapan ‘Le Matin’ gazetesi de Özgecan’ın vahşice katledilmesine geniş yer ayırdı. Gazete bugünkü sayısında, bu olay karşısında Türkiye’nin birçok şehrinde protestolar yapıldığını yazdı.


Dünya ajansları, iç güvenlik paketine karşı yürüyen Türkiye Barolar Birliği'nin eyleminde, Özgecan Aslan'ın vahşice katledilmesinin de protesto edildiğini duyurdu.

İngilizlerin saygın gazetesi Guardian da “20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın vahşice öldürülmesinin ardından kadınların sosyal medyadan ‘sendeanlat’ ‘hashtag’iyle yaşadıkları taciz olaylarını paylaşmasına yer verdi.

İngiliz Daily Mail'in internet sitesinde de Özgecan'ın hunharca öldürülmesi ve ardından yapılan eylemler geniş yer buldu. Türkiye'nin kadına karşı şiddetin önlenmesi için sokaklara döküldüğünü yazan gazete, idam cezasının geri getirilmesinin de gündem olduğunu duyurdu.

Avustralya'da yayın yapan Sydney Morning Herald gazetesinin internet sitesi ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kadına yönelik şiddeti 'ülkenin kanayan yarası' olarak tanımladığına dikkat çekerken, "Özgecan Aslan'ın vahşice öldürülmesi halkı sokaklara döktü" yazdı.


Özgecan Aslan için Türkiye'den yükselen tepkilere Alman televizyonu ARD geniş yer verdi.

Cinsellik yaşadığı için haketti!

Türkiye 5 gündür Özgecan Aslan'ın hunharca katledilmesine ağlarken Nazlı Erköseoğlu’nun ölümüne ilişkin davada şaşırtan bir karar verildi. Can ve Emre Paksoy’u beraat ettiren mahkeme, Erköseoğlu’nun ‘sadece selamlaştığı bir erkeğin evine gitmesini’ gerekçeli karara koydu.

Beyoğlu’nda bir apartman boşluğunda cansız bedeni bulunan 26 yaşındaki Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun ölümüne ilişkin Can ve Emre Paksoy kardeşlerin beraatine karar veren mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı. Cumhuriyet'in haberine göre; “Erköseoğlu’nun hayatta yaşadığı olumsuzlukların etkisi ile intihar etmiş olma ihtimalinin de düşünülmesi gerektiği” gibi skandal bir gerekçe sunan mahkeme, şüpheden yeterli delil elde edilemediğinden Paksoy kardeşlerin beraatlerine karar verildiğini kaydetti.

"ZORLANDIĞINA DAİR DELİL YOK"
İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nce hazırlanan gerekçeli kararda, Erköseoğlu’nun babasının olay gecesi düğünü olmasına karşın bir arkadaşının nişanına giderek Can Paksoy ile tanıştığı anlatıldı. Erköseoğlu ile Can Paksoy arasında oluşan samimiyetin alkolün etkisiyle arttığı, ikilinin gecenin ilerleyen saatlerinde Emre Paksoy’un evine gittikleri kaydedildi. Kararda, ikilinin Emre’nin evine girmelerine kadar Erköseoğlu’nun zorlandığına dair bir delil olmadığının tespit edildiği belirtildi.

"OLUMSUZLUKLARIN ETKİSİ İLE ATLAMIŞ OLMA İHTİMALİ..."
Kararda “26 yaşına gelmesine rağmen ailesinin desteğine muhtaç olarak yaşayan, çağrıldığı halde babasının düğününe gitmeyen, daha önceden sadece selamlaştığı bir erkek ile beraber alkol alarak duygusal yakınlık kurup gece 03.00’te evine giden, belli bir aşamada cinsellik yaşayan, erkek ev sahibesinin sızmasına veya uyuyakalmasın rağmen uyumayan mağdurenin ne yaptığını, ne düşündüğünü tespit etmek mümkün değildir. Maktulenin Can ile birlikte olmak için çıkardığı iç çamaşırını kendisinin giymesi ve hayatta yaşadığı olumsuzlukların etkisi ile atlamış olma ihtimalinin de varlığını bu davada düşünmek gerekmektedir” denildi. Hürriyet